Gönderi tarihi: 12 Mart , 2013 12 yıl Bugun, TC tarihinde askerin gerceklestirdigi ikinci darbe olan 1971 darbesinin yildonumudur. 1960 Darbesinden hemen 10 yil sonra gelen bu ikinci darbenin, 60'dakinden farki neydi? Neden 10 sene gibi kisa bir zamanda asker ikinci bir darbe yapma geregi duydu? Darbe ile amac neyi basarmak ya da elde etmekti. Bilindigi gibi 1960 sonlari TC'de ilk ogrenci hareketleri olan FKF (Fikir Klupleri Fedarasyonu) nun kurulus donemidir. 1960 darbesi ile ne elde edinilmek istiyordu da, bu basarilamadigi icin mi 71 darbesi geldi? Yoksa asker toplumu "darbelere alistirmak" adina her 10 yilda bir bir darbe yapma planimi yapmisti, bilindigi gibi bir sonraki darbe de 1980'dedir. Evet uzerinden 43 yil gecmesine ragmen, bugun Turkiye siyasi ve askeri durumunun bir aynasi olan 71 askeri darbesi ne idi ve neden buna gerek goruldu? Bilindigi gibi o zaman henuz AKP'de PKK da yoktu. Peki neydi olan sorun? 1960'daki parlemento darbesinden farki neydi? , kimler ve neden hedef alinmisti? Evet bugunun kendine liberal diyenleri ve ulusalcilari, Ataturkculeri, kemalistleri v.s. bu askeri darbe hakkinda ne dusunuyor? Yorum, dusunce ve bilgilerinizi bekliyorum.
Gönderi tarihi: 12 Mart , 2013 12 yıl Yazar 12 Mart 1971 Darbesi MUHTIRAYI VERENLER Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Baturun imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükûmetin istifaya zorlandığı askeri müdahaledir. GEREKÇELER 12 mart 1971 yılında ordu, Süleyman Demirel'e bir muhtıra vermişti ve bunun içinde kardeş kavgasının önlenemediği,anarşinin engellenemediği,Atatürk ilkelerine sahip çıkılmadığı ve reformların yapılamadığı bunun sorumlusununda hükümet olduğu bildirilmişti.Bu nedenle Nihat Erim baskanliginda sivil bir hükümet kurulmasına karar verildi ve kuruldu.1961 Anayasındaki hak ve özgürlükleri genişleten maddeler değiştirildi. tehlikeli görülen Islam! egilimli Milli Nizam Partisi ve sosyalist egilimli Türkiye Isçi Partisi kapatildi. yapılan tüm çabalara rağmen istenen sonuç alınamadı.Siyaset dışında tutulmaya çalışılan toplum tutulamadı ve sokağa taşmaya başaldılar.Aynı zamanda parti enflasyonu oluşmaya başladı.Tüm bunlar yine istikrarın kazanılmasına yetmedi ve ordunun müdahale etmesine neden oldu.Ordu yaptığı müdahelenin gerekçesi olarak yaşanan olayların 27 mayısa benzememesini gösterdi. KANLI PAZAR İstanbul Beyazıt meydanında 16 Şubat 1969 yılında ABD’nin 6.filosunu protesto etmek için 76 gençlik örgütünün toplanmasıyla gelişen olaylardır Bu gösteri için valilikten izin alınmıştır.gösteri yapılmadan önce Komünizmle Mücadele Derneği halkı uyararak bunlara tepki gösterilmesini istedi.Halk gösterilerde taşlı sopalı bir durumda bekledi bu olay çıkmasına sebep oldu ve Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı gençler bıçaklanarak öldü. DARBENİN İLAN EDİLİŞİ 12 Mart 1971 günü saat 13.00 da TRT radyosundan duyuruldu ve muhtıranın içeriği şöyleydi: "Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasasının öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür."' DARBENİN İÇERİĞİ • Meclis ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür. • Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri'nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partilerüstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir. • Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bilgilerinize… MUHTIRA SONRASI Parlamento feshedilmedi. Partiler kapatılmadı. Anayasa askıya alınmadı. Fakat bu darbe koşulları çok değiştirmişti asker teknokrat hükümet istiyordu ve bunun için tarafsız bir başbakan gerekiyordu bununda meclis içinden çıkması lazımdı ve güvenoyu alması şarttı.tarfsız bir milletvekili aranıyordu ve Chp Kocaeli milletvekili Nihat ERrim üzerinde anlaşıldı. CHP'den istifa etti. Böylece artık bağımsız başbakan olan Erim "partiler üstü reform hükümeti"ni kurdu.
Gönderi tarihi: 12 Mart , 2013 12 yıl Yazar Milli Demokratik Devrim, 1960'ların ikinci yarısında Türkiye İşçi Partisi (TİP) içindeki bölünmenin yönlerinden biridir. Özellikle Mehmet Ali Aybar'ın liderliğindeki TİP çevresi, "Milli Demokratik Devrim" ile "Sosyalist Devrim" i birbirinden ayrılamaz olduğunu savunup doğrudan bir Sosyalist devrimi tercih ederken, Mihri Belli'nin kavramlaştırdığı Milli Demokratik Devrim ise Türkiye'ye daha uygun bir devrim olarak ikinci bir grup tarafından tercih edilmiştir. Bu gruptakilere göre devrim, aynen Sovyetler Birliğinde 1917 yılında olduğu gibi iki aşamalı olmalıdır. Önce Milli Demokratik Devrim "askeri darbe" şeklinde "genç subayların" önderliğinde gerçekleşecek sonra da "proleter devrim" şiddete dayanmadan kesintisiz bir şekilde işçi sınıfının hakimiyetini kuracaktır. 20 Mayıs 1969 darbe teşebbüsü 1966'da darbe lideri Cemal Gürsel'in TBMM tarafından görevinden alınmasından sonra Cumhurbaşkanlığı'na Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay seçildi. Sunay'dan boşalan Genelkurmay Başkanlığı'na 16 Mart 1969'da Memduh Tağmaç getirildi. Mayıs ayında Meclis'e 218 imzalı bir anayasa değişikliği teklifi verildi ve siyasi hakların iadesi öngörüldü. 14 Mayıs 1969 tarihinde, uzun yıllardır kavgalı olan iki lider, İsmet İnönü ve Celâl Bayar buluştular ve barıştılar. Zaten DP'lilere haklarının iadesini CHP de öngörüyor, hatta İsmet İnönü öncülük ediyordu. Aynı günlerde Ankara'daki Genelkurmay Karargâhı'ndaysa çok farklı hazırlıklar yapılıyor, ordu Bayar ve arkadaşlarına siyasi haklarının iade edilmemesi için darbe yapmayı düşünüyordu. Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın belgelerine göre 19 Mayıs 1969 akşamı Ankara'daki Merkezi Haberalma Örgütü'ndeki bir CIA görevlisinin Washington'a gönderdiği mesajda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin müdahaleye 16 Mayıs günü karar verdiği söyleniyordu. Aynı gün, Cumhurbaşkanı Sunay, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla bir hayli uzun bir görüşme yapmıştı. Bu görüşme sonrası ordunun anayasa değişikliğini istemediği saklanamaz bir gerçek halini almış, gazetelere de yansımıştı. 20 Mayıs'ta İsmet Paşa, Cumhurbaşkanı Sunay'a bir mektup yazdı. Mektupta, "Sayın Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı olarak ben ve partimin yetkili organları, siyasi hakların iadesi için Millet Meclisi'ne verilmiş bulunan 218 imzalı bir anayasa değişikliği teklifini destekleme kararı aldığımızdan beri, gerek Zatı Devletlerinin, gerek bazı yüksek komutanların uyarı ve ısrarlarına muhatap olmaktayız..." deniyordu. İsmet Paşa darbe tehdidine karşı duruyordu. Demirel de aynı gün partisinin grup toplantısında bir konuşma yaptı ve "Asker muhtıra vermedi" dedi, sonra ekledi: “Seçimlere gidelim. Hem Meclis'in verdiği oylar boşa gitmez, hem de Senato'muz zedelenmez... Ordu, hükümete bir muhtıra vermemiştir. Biz bazı sıkıntılar içindeyiz... Sonuç olarak birkaç gün sonra anayasa değişikliği teklifi Komisyona geri çekildi, sonra genel seçime gidildi. Süleyman Demirel önderliğinde Adalet Partisi, 1969 Türkiye genel seçimleri'nde büyük başarı kazanarak yeniden tek başına iktidar oldu. Bayar ve arkadaşlarının 27 Mayıs darbesiyle kaybettikleri siyasi hakları 1970'lerin ortalarına kadar da iade edilmedi. 1969 Türkiye genel seçimleri Bu genel seçim ile TBMM 14.dönem milletvekilleri seçilmiştir. Bu seçime göre Adalet Partisi aldığı %46.55'lik oyla meclise 256 milletvekili gönderip iktidar partisi, Süleyman Demirel ise başbakan olmuştur.[Cumhuriyet Halk Partisi ise meclise gönderdiği 143 milletvekiliyle ana muhalefet partisi olmuştur. 15-16 Haziran Olayları 1970'te, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı İş Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası'nda değişiklik yapan tasarı, Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin işbirliğiyle önce Millet Meclisi ardından Senato'dan geçirildi. Yapılan değişiklik, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtlamakta, sendika değiştirmeyi güçleştirmekteydi. Yasa taslağı 11 Haziran 1970'te cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın onaylamasıyla yürürlüğe girdi. Kanunlaşan tasarı esas olarak Türk-İş'ten DİSK'e işçi akışını önlemeyi amaçlamaktaydı. DİSK ve bağlı sendikalar yeni yasaya tepki gösterdiler. Türkiye İşçi Partisi ise sözkonusu yasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıkladı ve iptal davası açtı. DİSK'li sendikacıların ve yöneticilerin tepkileri, 15 Haziran 1970 sabahı, İstanbul'un belli başlı merkezlerine doğru yürüyüşe geçmeleriyle yeni bir evreye girdi. Gösterilere pek çok fabrikadan 75.000 dolaylarında işçi katıldı. Gösterilen tepki esas olarak DİSK üyesi işçilerden geldiği halde, yürüyüşlere çok sayıda Türk-İş işçisi de toplu halde katıldı. Olayların birinci günü akşamı Bakanlar Kurulu 60 günlük bir sıkıyönetim ilan etti. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandılar ve yargılandılar. Kadıköy'de meydana gelen olaylarda 2 işçi, 1 polis ve 1 esnaf yaşamını yitirdi. 16 Haziran'da Ankara, Adana, Bursa ve İzmir'de de küçük çaplı olaylar yaşandı. Cemal Madanoğlu 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından emir-komuta zinciri içerisinde 12 Mart muhtırası verilmemiş olsaydı, TSK içinde kurulmuş olan ve başında Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun bulunduğu gizli askeri cunta fiilen 9 Mart 1971 tarihinde darbe yapacaktı.[9] Cunta içine sızmış ve önemli görevler üstlenmiş olan Mahir Kaynak vasıtası ile darbe önceden haber alınmış ve darbeye adı karışan ve Orgeneral rütbesiniden daha kıdemsiz olanlar re'sen emekliye sevkedilmişlerdir.. 12 Mart 1971 darbesine giden süreçte Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Devrim gazetesi etrafında toplanan ve içlerinde 27 Mayıs Darbesini yapan Millî Birlik Komitesi'nin gerçek lideri Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun da bulunduğu "Milli Demokratik Devrimciler", o dönemin siyasi partilerinin demokrasi anlayışının bir oyalamaca olduğunu ileri sürerek ulusçu-devrimci yöntem olarak ifade edilen ilkeler doğrultusunda parlamento dışı muhalefeti savunuyorlardı. Devrim gazetesinin genel yayın yönetmeni Hasan Cemal çok sonraları anılarını anlattığı Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim adlı kitabında o zamanki maksatlarının "ulusalcı" subayları ikna ederek onlarla birlikte bir "Milli Demokratik Devrim" darbesi yapmak olduğunu yazdı. Nitekim 9 Mart 1971 tarihinde planlanan darbe, içlerinde Mahir Kaynak ve Mehmet Eymür'ün de bulunduğu Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının durumu Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve 1. Ordu Komutanı Faik Türün'e haber vermesiyle akamete uğratıldı. Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur 12 Mart Muhtırası'nı veren Orgeneral Memduh Tağmaç, Orgeneral rütbesindekiler hariç bu 9 Mart 1971 Milli Demokratik Devrimine adı karışan başta Tümgeneral Celil Gürkan olmak üzere tüm subayları re'sen emekliye sevketti. 1. Ordu Komutanı Faik Türün de bu darbeye adı karışan tüm Devrim yazarlarını Ziverbey Köşkünde Milli İstihbarat Teşkilatı vasıtasıyla sorguya çekti. Bu sorgularda Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un da 9 Mart darbesine önce destek verdikleri, fakat sonra istihbarat bilgileri Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç'a ulaşınca desteklerini geri çektikleri ortaya çıktı. Darbe, 1971 yılında 12 Mart günü saat 13:00'da TRT radyolarından okunan aşağıdaki muhtıra ile ilan edilmiştir: "Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasasının öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür."' Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu'nun imzasını taşıyan muhtıra 12 Mart Muhtırası şu maddelerden oluştu: Meclis ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür. Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri'nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir. Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bilgilerinize… Muhtıra Sonrası Reform Hükûmeti Nihat Erim Ferit Melen 33. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Ordu, 12 Mart 1971'de bir muhtıra verdi. Parlamento fesh edilmedi, partiler kapatılmadı, Anayasa askıya alınmadı. Ama koşullar çok değişmişti. Askerler bir teknokrat hükümeti istiyorlardı. Eğer böyle bir tarafsız başbakan Meclis içinden çıkar da güvenoyu alırsa, sorun kalmazdı. Bunun için tarafsız bir milletvekili aranmaya başlandı. CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim ismi üzerinde anlaşıldı. 26 Mart günü CHP'den istifa etti. Böylece artık bağımsız başbakan olan Erim "partiler üstü reform hükümeti"ni kurdu. Balyoz Harekâtı İsrail Başkonsolosu'nun Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Cephesi militanları tarafından kaçırılıp öldürülmesinden sonra İstanbul'da 12 Mart döneminde sol görüşlü yasak yayınların toplanması için ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve tutuklamalar zinciridir. Sonucunda Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan tutuklanmış, TİP ve DİSK kapatılmıştır. 1973 Türkiye genel seçimleri 14 Ekim 1973 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerde TBMM 15. dönem milletvekilleri seçilmiştir. Bunun sonucunda 185 milletvekiliyle CHP iktidar, Bülent Ecevit de başbakan olmuştur.
Gönderi tarihi: 12 Mart , 2013 12 yıl Yazar 12 Mart 1971’de Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyicioğlu, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanına bir muhtıra vererek, hükümetin istifasını ve yeni bir hükümet kurulmasını istedi. Başbakan Süleyman Demirel de bu muhtıra sonrası istifa etti. Muhtıranın belirli bir nedeni olmamasına rağmen, askerler gerekçeyi ekonominin bozulması, paranın değerinin düşmesi, üniversitelerde başlayan öğrenci gösterileri, sendikaların grevleri sonucu üretimin düşmesi, Aleviler ile Sünniler arasında çatışmaların başlaması, İstanbul’sa İsrail başkonsolosunun sol bir örgüt tarafından kaçırılarak öldürülmesi olduğunu belirttiler. Genelkurmay başkanı, bu muhtırayı kendisinin ağlayarak yazdığını öne sürerek, demokrasinin gelmesi için bu muhtırayı verdiklerini iddia etti. Muhtırayı ilk alkışlayanlardan biri TİP lideri Behice Boran oldu. Adalet Partisi iktidarının sivil faşizme geçtiğini savunarak hükümetin anayasaya aykırı faaliyetlerin içine girdiğini iddia etti. DİSK muhtıraya destek verdiğini, solcu liderlerden Mucip Ataklı, askerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek “hukuki bir ihtilal” yaptığını açıkladı. Sol Kemalist dernekler ortak bir bildiri yayınlayarak muhtıraya destek verdiklerini ilan ettiler. Muhsin Batur, anılarında muhtıranın sağ hükümete karşı yapıldığını fakat olayları tırmandıranların muhtıraya destek veren radikal sol örgütlerin de etkili olduğunu söyleyecektir. 1970’in başlarında ODTÜ’de solcu gençlerin başlattığı olaylar, polisle öğrencilerin çatışmaları muhtıranın gerekçelerinden birini oluşturacaktı. ODTÜ öğretim görevlilerinden Bahri Savcı, Cumhuriyet gazetesine yazdığı bir yazıda öğrencilerin daha fazla eylem yapmasını isteyecek, ülkenin geleceği için solcu gençlerin sokağa dökülmeleri çağrısı yapacaktı. Banka soygunları, adam kaçırmalarda bir artış olmuştu. Ankara Emniyet Müdürü Rüştü Ünsal’ın demeçlerine göre Ankara'nın Emek semtinde gerçekleştirilen banka soygununu, Deniz Gezmiş ve arkadaşları gerçekleştirmiş, Balgat’taki Amerikan askeri solcu gençler tarafından kaçırılmıştı. Muhtıradan sekiz gün önce dört Amerikalı asker THKO adlı solcu örgüt tarafından kaçırılmıştı. Memduh Tağmaç, bu olayın arkasında radikal örgütlerin olduğunu söyleyerek polise bulunmaları için çağrı yapmıştı. Ankara Emniyet Müdürü istihbarat bilgilerine göre kaçıranların Deniz Gezmiş ve ekibi olduğunu söyleyerek örgütün karargahı konumunda kurtarılmış bölge olarak görülen Erdal İnönü’nün rektör olduğu ODTÜ’ne polis baskın düzenledi. Solcu öğrenciler polisle çatışmaya girdi ve bir gün süren çatışmada 3 kişi ölürken 26 kişi yaralandı. Ama 12 Mart'ın en önemli sebebi ülkede Baasçı bir siyaset gütmek için medya ve TSK içinde yapılanan ve daha sonra darbe yapacakları tarihten dolayı '9 Mart Cuntası' olarak adlandırılacak olan cunta yapılanmasıdır. 12 MART'I DEV GENÇ DE DESTEKLEMİŞTİ! DEV-GENÇ, Deniz Gezmiş ve arkadaşları muhtıra ve hükümetin istifasını memnuniyetle karşılamışlar sivil diktatörlüğün sona erdiğini ilan etmişlerdi. Muammer Aksoy, Nadir Nadi, Mümtaz Soysal, Ferruh Bozbeyli gibi isimler de muhtırayı desteklerken Ülkü Ocakları ve muhafazakar Mücadele Birliği de muhtırayı destekledikleri yönünde beyanatlarda bulunmuşlardı. Hükümetin istifası Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından memnuniyetle karşılanır ve partiler üstü bir hükümetin kurulması için Nihat Erim’e görev verilir. 12 Mart muhtırasını gerçekleştirenlerin 1961 darbesini yapanlar gibi düşündükleri sanılıyordu. Fakat askeri yönetim ilk olarak kendisini destekleyen solcuların başlarını ezdi. Türkiye işçi Partisi, DEV-GENÇ kapatıldı ve liderleri tutuklandı. Yunanistan’daki Albaylar Cuntası tecrübesini görmüş bu muhtıracı subaylar, yönetimi devralmak yerine iplerin kendi kontrollerinde olduğu hem AP’li hem de CHP’li milletvekillerinden oluşan bir hükümet kurdurdular. Sola karşı MHP gençliğini öne çıkararak 9 yıl sonra yapacakları darbenin ortamını hazırladılar. 12 Mart muhtırası, bir bakıma 1961 anayasası ile oluşturulan siyaseti yeniden tanzim edilme projesinin adıdır. Devletçi seçkinler düşündükleri ve tasavvur ettikleri rejimin devam etmediğini görünce müdahale etme gereğini duyarak hatalarını, eksiklerini gidermeye çalışmışlar, vesayetçi anlayışı güçlendirmeye çalışmışlardır.
Gönderi tarihi: 12 Mart , 2013 12 yıl Yazar Kizildere Katliami "Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın 12 Mart darbesinden sonra idam edilmelerini engellemek için, Mahir Çayan ve arkadaşları NATO üssünden kaçırdıkları İngiliz ve Kanadalı teknisyenlerlebirlikte Tokat'ın Kızıldere köyüne geldiler. Mevzilendikleri muhtarın evinde devlet güçleri tarafından imha edildiler; katliamdan sadece Ertuğrul Kürkçü kurtulabildi. Samanlığa saklanarak kurtulduğu biliniyor. "Olayın vuku bulduğu gün hakkında anlatılanlar tüyler ürpertici... Eski MİT mensubu Mehmet Eymür, konuyla ilgili yaptığı konuşmada yorgun olduklarını ve o yüzden herkesi öldürdüklerini düşündüklerini söylemişti. Köydeki görgü tanıklarının iddiasına göre, Türk askerleri ve NATO amblemi taşıyan askerler köyü kuşatmıştı. Ardından Mahir'lerin saklandıkları muhtarın evine yaylım ateşi açıp herkesihunharca katletmişlerdi!Kayıtlara geçen isimler bilinen kadarıyla : Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ertan Saruhan, Sinan Kazım Özüdoğru,Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy ve Ertuğrul Kürkçü..Denizlerin tutuklanıp idama mahkum edilmesinin ardından hala "bir umut" olarak nitelendirilen Çayan hareketi devlet terörü tarafından sindirildi. Bu bir kırılma noktasıdır. Halkın gerek psikolojik gerekse refleksif destekleri de bu katliamdan sonra şekillenmiş gibi görünüyor."Söz yeniden Ertuğrul Kürkçü de… Kürkçü, 1979’da Niğde Cezaevi’nde Uğur Mumcu’ya, Mahir Çayan’ın öldürüldüğü an’ı şöyle anlatır:“İlk ben çıktığım için sabah, daha sonra da Mahir ‘Sen çık şunlarla konuş’ dedi. Ben çıktım, arkadan da Mahir, Cihan, Saffet çıktılar yukarıya… Evin çatısı var, topraktan, kiremit çatı, oradan merdivenle çıkılıyor, tek katlı bir ev. (…) Birlikler mevzilerine girmeyebaşladılar, makineli tüfek yuvalarının arkasına girmeye başladılar ve bizimle konuşmak isteyen adamlar geri geri gitmeye başladılar. ‘Ne oluyor?’ deyip, biz bir ölçüde geri çekildiğimiz zaman dört bir yanımızdan makineli tüfeklerle eve ateş açıldı. Önceden iki üç arkadaş kendini aşağıya attı. Ben onların arkasından, en arkada Mahir kalmıştı. Baş aşağı düştüm. Merdivenlerden yuvarlandım. Toparlanıp, doğrulmaya çalışırken yukarıdan kanlar boşalıyordu. Tamdeliğin ağzına Mahir’in kolu sarkmış, kafası da kısmen sarkmış ve kanlarakıyordu, ben fırladım… Bir iki el bombası attım dışarıya. Makineli tüfek ateşi sürekli devam ediyordu. Fakat bir şey göremiyorsun, zaten. Ayrıca tesir sahası dışına çıkmışlardı. Bir şey kestirmek mümkün değil. Ve Mahir’i indiremedim.”
Gönderi tarihi: 12 Mart , 2013 12 yıl Yazar 1971 YILI KRONOLOJIK TAKVIMİ:5 Ocak : Muhalefet Lideri İnönü, Cumhurbaşkanı Sunay ile, sürüp giden olaylara karşı alınacak tedbirler üzerine görüştüler.18 Ocak : İTÜ'nde öğrenciler polisle çatıştı.20 Ocak : ODTÜ süresiz olarak kapatıldı.25 Ocak : Polis, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yurdu'nda arama yaptı.30 Ocak : İstanbul'da 11 özel okulun öğrencileri, Devrimci Gençlik (Dev-Genç) ve Devrimci Kadınlar Birliği'nin de katılımıyla, 'özel eğitimin devletleştirilmesi' için büyük bir yürüyüş düzenlediler.1 Şubat : Ankara Fen Fakültesi öğrencileri boykot düzenlediler.2 Şubat : Hacettepe Üniversitesinde öğrenciler polis ile çatıştı.3 Şubat : Eski DP'lilerin siyasi haklarının verilmesini öngören kanun teklifi, 217 AP milletvekili ve senatörün imzasıyla TBMM Başkanlığı'na verildi.12 Şubat : Bursa'da TOFAŞ Oto Fabrikası, Cumhurbaşkanı Sunay tarafından hizmete açıldı.-Ziraat Bankası'nın Ankara Küçükesat Şubesi, silahlı kişilerce soyuldu.15 Şubat : Ankara Balgat'ta Amerikan tesislerinde görevli bir Amerikan Çavuşu kaçırıldı. Bir süre sonra serbest bırakıldı.19 Şubat : Hacettepe Üniversitesinde öğrenciler yurtları işgal etti, öğrenciler polis ile çatıştı. 125 öğrenci gözaltına alındı.20 Şubat : ODTÜ öğrencileri, bir süre önce Hacettepe Üniversitesi Yurdu'nda meydana gelen olayları protesto etmek için Ankara-Eskişehir yolunu trafiğe kapattılar.2 Mart : İstanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrenciler polis ile çatıştı.4 Mart : Ankara'da 4 Amerikalı asker, Türk Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) isimli örgüt tarafından kaçırıldı. 4 gün sonra serbest bırakıldılar.5 Mart : ODTÜ'de güvenlik kuvvetlerinin arama yapmak istemeleri üzerine çıkan çatışmada, 1öğrenci öldü, 1 jandarma şehit oldu, onlarca yaralı var.-Bir süre önce Kırıkhan'da Hamidiye Camii'ne yapılan bombalı saldırıyı protesto etmek için yürüyüş yapan halk, güvenlik kuvvetleri ile çatıştı. Çok sayıda ölü ve yaralı var.-Akbank'ın İstanbul Kadıköy Selamiçeşme Şubesi silahlı kişilerce soyuldu.-Ankara Erkek Teknik Yüksek Okulu'nda çıkan çatışmada yaralananlar oldu.7 Mart : İnönü yaptığı konuşmada: "... Kanla biten sonuç tamir olunmaz."12 Mart : Türk Silahlı Kuvvetleri '12 MART MUHTIRASI'nı verdi.-Başbakan Süleyman Demirel istifa etti.-CHP Lideri İnönü, Silahlı Kuvvetlerin muhtırası ve Demirel'in istifası üzerine, "Demokratik bir istifadır." dedi.- 19 Mart : Kocaeli Milletvekili Nihat Erim, Kabineyi kurmakla görevlendirildi.26 Mart : Türkiye'nin 12. Başbakanı Nihat Erim Kabinesini açıkladı. Kabinede, 5 AP'li, 3 CHP'li, 1 MGP' li, 1 Milli Birlik Grubu üyesi ve Parlamento dışından 14 teknisyen görev aldı. 7 Nisan'da yapılan oylamada 46 red, 3 çekimser oya karşın 321 oyla güvenoyu aldı. 74 Milletvekili oylamaya katılmadı.5 Nisan : 2 işadamı Dev-Genç militanlarınca kaçırıldı. 16 saat sonra serbest bırakıldılar.11Nisan : Genelkurmay Plan ve Program Dairesi Başkanı Korgeneral Atıf Erçıkan'ın Ankara'daki evine bomba atıldı, hasar meydana geldi.15 Nisan : İstanbul'da bir doktorun oğlu, Dev-Genç militanlarınca kaçırıldı, 250.000 lira fidye karşılığı serbest bırakıldı.22 Nisan : İstanbul, askeri ve sivil ekipler tarafından, gece sabaha kadar arandı.-İnönü: "Eşkiya sokağa hakim olmuştur." dedi.25 Nisan : Çin Halk Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkiler kurulmasına karar verildi.26 Nisan : İstanbul, İzmir, Ankara, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, Eskişehir, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt illerinde 1aylık sıkıyönetim ilan edildi.-Ünlü tiyatro sanatçısı Celal Sururi (doğ:1903) öldü.27 Nisan : Dev-Genç, Doğu Kültür Ocakları ve Ülkü Ocakları kapatıldı.3 Mayıs : Ziraat Bankası İstanbul Unkapanı Şubesi'ni soymak isteyen hırsızlar, banka koruma görevlisi Tahsin Yaman'ı öldürdüler. Suçlular yakalandı. Yaman'ın cenazesi askeri törenle kaldırıldı.13 Mayıs : Sıkıyönetim mahkemelerinde duruşmalar başladı. Tüm yurtta arama ve taramalar aralıksız sürdürülüyor.17 Mayıs : İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Ephraim Elrom kaçırıldı.21 Mayıs : Anayasa Mahkemesi, Necmettin Erbakan'ın kurduğu ve Genel Başkanlığı'nı yaptığı 'Milli Nizam Partisi' hakkında, 'Laik devletniteliğinin ve Atatürk devrimciliğinin korunması' prensiplerine aykırı olduğu gerekçesiyle kapatma kararı verdi.-İzmir'de silahlı kişiler, güvenlik kuvvetleriyle silahlı çatışmaya girdiler. Ölü ve yaralılar var.23 Mayıs : İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı, İstanbul'da arama yapılması için kentte cumartesi gece yarısından pazar günü saat 15.00'e kadar sokağa çıkma yasağıkoydu. 25.000 polis ve asker aramaya katıldı.30 Mayıs : İstanbul'da, Mahir Çayan ve ekibinin ellerinde rehin tuttukları Sibel Erkan, 51 saat sonra güvenlik kuvvetlerinin operasyonu sonucu kurtarıldı.7 Haziran : Başbakan Nihat Erim, radyodan bir konuşma yaptı: "Ordu durup dururken 12 Mart muhtırasını vermedi. Memleket bir ortamın içine götürülmüştü, sürüklenmişti ve bu ortamda çok tehlikeli bir hal almıştı. O kadar tehlikeli bir hal almıştı ki, bir sabah uyanacaktık, belki Endonezya'daki gibi komünist avına çıkmış kitleler görebilirdik. Böyle tahrikler, böyle kışkırtmalar vardı. Yahut aksi, bir gecebakacaktık ki, çok küçük bir azınlık fakat kararlı, silahlı, dinamitli, gayet iyi örgütlenmiş çok küçük bir azınlık, memlekette bir darbe yapmış. İşte bu ortamın karşısında buldum kendimi ve ordu bunu önlemek için 12 Mart Muhtırası'nı verdi.." (Demek ki bunları görmek için Başbakan olmak gerekiyormuş.)21Haziran : Eski Milli Birlik Komitesi üyesi İrfan Solmazer, 'Devlet bütünlüğünü bozmak üzere gizli örgüt kurduğu' iddiasıyla gözaltına alındı.24 Haziran : Anayasa Mahkemesi, İstanbul'da şekercilik yapan Hasan Turan adlı bir vatandaşın Genel Başkanı olduğu Türkiye İleri Ülkü Partisi'ni kapatma kararı aldı.2 Temmuz : Senato'da, Milli Birlik Komitesi üyelerinden Tabi Senatör Ekrem Acuner'in dokunulmazlığının kaldırılması sert tartışmalardan sonra kabul edildi. (91 evet, 27 hayır, 1 çekimser) Acuner, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.14 Temmuz : Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali (doğ:1888) öldü.23 Temmuz :Sıkıyönetim 11 ilde 2 ay daha uzatıldı.26 Temmuz : ODTÜ yeniden öğretime başladı.27 Temmuz : İzmir-Aydın yolunda Ziraat Bankası'na ait bir araç silahlı kişilerce soyularak 4.000.000 lira çalındı. Soyguncuların Dev-Genç ile ilişkisi olduğu belirlendi.3 Ağustos : Senato'da, Kontenjan Senatörü ve eski Milli Birlik Komitesi üyesi Cemal Madanoğlu ve Osman Köksal'ın dokunulmazlıkları kaldırıldı. Madanoğlu: 98 evet, 26 hayır, 1 çekimser. Köksal: 89 evet, 32 hayır, 3 çekimser.5 Ağustos : Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti (Kızıl Çin) ilişkileri saat 13.00'den itibaren yürürlüğe girdi. Türkiye, Çin H.C.'ni tanıyan 8. NATO üyesi oldu. Milliyetçi Çin Elçilik mensupları, Türkiye'den ayrılıyor.14 Ağustos : 21 Haziran'da tutuklanan, Eski MBK üyesi İrfan Solmazer tahliye edildi.26 Ağustos : 26 Ağustos 1071'de Anadolu'yu Türklere açan Malazgirt Zaferi'nin 900. yıl dönümü bütün yurtta törenlerle kutlandı.27 Ağustos : 1961 Anayasası'nın değiştirilmesini öngören 430 imzalı teklif, 2'ye karşı 373 oyla kabul edildi. (görülmemiş bir ittifak.)10 Eylül : Boğaziçi Üniversitesi kuruldu. Robert Koleji binası, Boğaziçi Üniversitesi'ne tahsis edildi11 Eylül : Komutanlarla Bakanlar arasında 5 saat süren toplantı yapıldı. Yeni kabinenin 157 günlük icraatı ve sonuçlarıberaberce gözden geçirildi. (Bir nevi Teftiş)19 Eylül : Türkiye Güzeli Filiz Vural (18), Avrupa Güzeli seçildi.23 Eylül : 11 ilde sürdürülen sıkıyönetim 2 ay daha uzatıldı.5 Ekim : AP Genel İdare Kurulu bir bildiri yayınlıyarak, hükümetin 'partiler üstü' vasfını kaybettiğini ileri sürerek 5 Bakanını Hükümetten çekti.6 Ekim : Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından açılışı yapılan, 6. Akdeniz Oyunları İzmir'de başladı.9 Ekim : Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ında aralarında bulunduğu 17 genç, Anayasa'yı tebdil, tağyir ve ilgaya teşebbüsten, Ankara 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nce ölüm cezasına çarptırıldılar. 3 sanık 5'er yıl hapse çarptırıldı, 3 sanık ise beraat etti.14 Ekim : Cumhurbaşkanı Sunay, İran'ın 2500. kuruluş yıldönümü törenleri için İran'a gitti.26 Ekim : AP'nin bakanlarını çekmesiyle başlayan hükümet bunalımı, Çankaya Köşkü'nde AP Lideri Demirel ile yapılan 3 saat 45 dakikalık görüşmeden bir sonuç alınamayınca hükümetin istifası ile sonuçlandı. Sunay, Erim'in istifasını kabul etmedi.5 Kasım : AP Merkez Temsilciler Meclisi, 5 Ekim kararını (Kabine'den 5 AP'li bakanın geri çekilmesi) geri aldılar.12 Kasım : AP Genel Başkanı Süleyman Demirel, kendisi için tahkikat açılmasını istedi.25 Kasım : 11 ilde devam eden sıkıyönetim 2 ay daha uzatıldı.29 Kasım : Maltepe 2. Zırhlı Tugay Askeri Hapishanesi'nde tutuklu bulunan 5 kişi kaçtı.3 Aralık : 11 Bakan,reformların yapılmasının imkanı kalmadığı gerekçesiyle toplu olarak istifa ettiler. Bunun üzerine, Nihat Erim istifasını Cumhurbaşkanı'na sundu.5 Aralık : Nihat Erim tekrar Hükümeti kurmakla görevlendirildi.11 Aralık :Nihat Erim 2. Kabinesini kurdu. Kabinede, AP'den 7, CHP'den 4, MGP'den 1, MeclisDışından 12 Kişi yer aldı. Yapılan güven oylamasında 301 evet, 45 hayır, 3 çekimser oy aldı. (CHP'de Ecevit taraftarları ile AP'de Demirel karşıtları oylamaya katılmadılar.)
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.