Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Risale-i Nur Nedir ve Nasıl Bir Tefsirdir? Kur'ânın hakikatlarını müsbet ilim anlayışına uygun bir tarzda izah ve isbat eden Risale-i Nur Külliyatı, her insan için en mühim mesele olan "Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim? Vazifem nedir? Bu mevcudat nereden gelip nereye gidiyorlar? Mahiyet ve hakikatları nedir?" gibi suallerin cevabını vâzıh ve kat'i bir şekilde, çekici bir uslûp ve güzel bir ifade ile beyan edip ruh ve akılları tenvir ve tatmin ediyor. Yirminci asrın Kur'ân Felsefesi olan bu eserler, bir taraftan teknik, fen ve san'at olarak maddiyatı, diğer taraftan iman ve ahlâk olarak mâneviyatı câmi ve havi olacak Türk medeniyetinin, sadece maddiyata dayanan sair medeniyetleri geride bırakacağını da isbat ve ilân etmektedir. Ecdadımızın bir zamanlar kalblerinde yerleşen iman ve itikad cihetiyle zemin yüzünde yüz mislinden ziyade devletlere, milletlere karşı imanından gelen bir kahramanlıkla mukabele etmesi, İslâmiyet ve kemalât-ı mâneviyenin bayrağını Asya, Afrika ve yarı Avrupa'da gezdirmesi ve 'Ölsem şehidim, öldürsem gaziyim' deyip ölümü gülerek karşılayarak müteselsil düşman hâdisata karşı dayanması gibi, milletçe medar-ı iftihar âli seciyemizin bugün biz gençlerde inkişafı, vatan ve millet menfaatı bakımından ve istikbalimizin selameti noktasından ne derece elzem olduğu malûmdur. Mutlaka her hareket ve hizmette maddî bir ücret ce şahsî menfaatler mülâhaza etmek, Türk'ün millî tarihinin şeref ve haysiyeti ile kabil-i te'lif olamaz. Bizler, ancak Rıza-yı İlâhî için çalışıyoruz. Bizzat hizmetinde bulunmakla aldığımız telezzüz, kardeş ve vatandaşlarımıza, İslâmiyete ve insaniyete yardımda bulunabilmek mazhariyetinden gelen ebedî hayatımıza ait sürur ve ümit, bizim bu babda aldığımız ve alacağımız yegâne hakiki mukabele ve ücrettir. Risale-i Nur nasıl bir tefsirdir? Tefsir iki kısımdır. Birisi: Malûm tefsirlerdir ki, Kur'anın ibaresini ve kelime ve cümlelerinin mânalarını beyan ve izah ve isbat ederler. İkinci kısım tefsir ise: Kur'ânın imanî olan hakikatlarını kuvvetli hüccetlerle beyan ve isbat ve izah etmektir. Bu kısmın çok ehemmiyeti var. Zâhir malûm tefsirler, bu kısmı bazan mücmel bir tarzda dercediyorlar; fakat Risale-i Nur, doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsalsiz bir tarzda muannîd feylesofları da susturan bir mânevî tefsirdir. Risale-i Nur sübjektif nazariye ve mütâlâalardan uzak bir şekilde, her asırda milyonlarca insana rehberlik yapan mukaddes kitabımız olan Kur'ânın hakikatlarını rasyonel ve objektif bir şekilde izah edip insaniyetin istifadesine arzedilen bir külliyattır. Risale-i Nur!.. Kur'an âyetlerinin nurlu bir tefsiri.. Baştan başa iman ve tevhid hakikatlarıyla müberhen.. Her sınıf halkın anlayışına göre hazırlanmış... Müsbet ilimlerle mücehhez.. Vesveseli şüphecileri ikna ediyor... En avamdan en havassa kadar herkese hitap edip, en muannid feylesofları dahi teslime mecbur ediyor... Risale-i Nur!.. Nurlu bir külliyat... Yüzotuz eser... Büyüklü küçüklü risaleler halinde... Asrın ihtiyaçlarına tam cevap verir... Aklı ve kalbi tatmin eder... Kur'ân-ı Kerim'in yirminci asırdaki lâfzî değil - manevî tefsiri... İsbat ediyor!... Akla gelen bütün istifhamları... Zerreden güneşe kadar îman mertebelerini... Vahdaniyet-i İlahiyeyi... Nübüvvetin hakikatını... İsbat ediyor!... Arz ve Semavatın tabakatından, melaike ve ruh bahsinden, zamanın haikatından, Haşir ve Ahiretin vukuundan, Cennet ve Cehennemin varlığından, ölümün mahiyet-i asliyesinden ebedî saadet ve şekavetin menbaına kadar... Akla gelen ve gelmeyen bütün îmanî meseleleri en kat'i delillerle aklen, mantıken, ilmen isbat ediyor... Pozitif ilimlerin müşevviki... Riyazi meselelerden daha kat'i delillerle aklı ve kalbi ikna edip, merakları izale eden bir şaheser... Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Risale-i Nur Nedir ve Nasıl Bir Tefsirdir? Kur'ânın hakikatlarını müsbet ilim anlayışına uygun bir tarzda izah ve isbat eden Risale-i Nur Külliyatı, her insan için en mühim mesele olan "Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim? Vazifem nedir? Bu mevcudat nereden gelip nereye gidiyorlar? Mahiyet ve hakikatları nedir?" gibi suallerin cevabını vâzıh ve kat'i bir şekilde, çekici bir uslûp ve güzel bir ifade ile beyan edip ruh ve akılları tenvir ve tatmin ediyor. . . . İsbat ediyor!... Arz ve Semavatın tabakatından, melaike ve ruh bahsinden, zamanın haikatından, Haşir ve Ahiretin vukuundan, Cennet ve Cehennemin varlığından, ölümün mahiyet-i asliyesinden ebedî saadet ve şekavetin menbaına kadar... Akla gelen ve gelmeyen bütün îmanî meseleleri en kat'i delillerle aklen, mantıken, ilmen isbat ediyor... Pozitif ilimlerin müşevviki... Riyazi meselelerden daha kat'i delillerle aklı ve kalbi ikna edip, merakları izale eden bir şaheser... Allah razı olsun terapi kardeşim Bunun devamınıda getirebiliriz. Mesela Risale-i nura girşte yapa biliriz. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Bunun devamınıda getirebiliriz. Mesela Risale-i nura girşte yapa biliriz. RiSALE-i NUR Nedir ve Nasıl Bir Tefsirdir? İslam aleminde yer alan pek cok cemaat ve tarikatin aksine nurcular "kitaplı" bir topluluktur. Onların yazarı "Said-i Nursi" olan, Risale-i Nur isimli bir kitapları vardır; Risale-i Nur yazarı Said, düzenli bir öğrenim görmemiş , çevresindeki yaslılardan Kuran okumayı, biraz da Arapçayı öğrenmiş, daha sonra "Teali-i Kurdistan Cemiyeti" üyeleri arasına katilmiş, özellikle Derviş Vahdeti'nin çıkardığı "Volkan" dergisinde dini savunan yazılar yayımlamıştır. Bu evrede Sultan II. Abdulhamid'in ilgisini çekince gözaltına alinmiş, bir sure TOPTASI TIMARHANESINDE yatırılmıştır. Nur sözcüğü sonradan Kuran’ın "Nur" adli bölümünden alınmıştır. Ners/Nurs sözcüklerinin bozulmuşu değildir. Yazılarına "Risale-i Nur " denmesinin nedeni de Kuran’ın adi gecen bolumudur. Nitekim kendisi de bir YENI KURAN yazma amacını güdüyordu. Said-i Kurdi (Nursi) nin 114 yazısı (risale) vardı. Bu şayi gelişi güzel değildir. KURAN 114 BOLUMDUR. (sure) Onun bu gizli düşüncesi açıklığa kavuşunca , diğer Müslümanların tepkisini çekmemek için yazılarının şayisi 130 dolaylarına yükseltilmiştir. Ancak yalnızca (anılar hariç) Risale-i Nur adi verilen , Kuran’ın sözde çağdaş bir yorumu olarak gösterilen bolum 114 kesimden oluşur. Buna rağmen Said-i Nursi yetersiz ARAPCA bilgisi nedeniyle Kuran'daki bütün sureleri yorumlayamamıştır. Risale ve sure sayılarının uyumu yukarıda açıklanan sözde yeni din ve yeni Kuran yaratma çabasından kaynaklanmaktadır. Kaynaklar: 1-Nurculuk Nedir.. 2-RiSALE-i NUR Hakkında.. Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlar ve ancak O’ndan yardım dileriz. Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, medih ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Efendimiz Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile âline ve ashâbına ise salât ve selâm olsun. Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. Şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin. "BİRİNCİ SÖZ" "Bismillahirrahmanirrahim" Besmelenin anlam ve önemi. Çeşitli varlıkların dilinde besmele. Allah'ın adını anmak ve O’nun adıyla hareket etmek neler kazandırır? BİSMİLLÂH her hayrın başıdır (Cenab-ı Hakk’ın ismi zikredilmeyen her iş eksik kalacaktır.). Biz dahi başta ona başlarız. Bil, ey nefsim, şu mübarek kelime, İslâm nişanı (belirtisi) olduğu gibi, bütün mevcudâtın (varlıkların) lisan-ı haliyle (hal diliyle) vird-i zebânıdır (devamlı okunan zikridir.). Bismillâh ne büyük, tükenmez bir kuvvet, ne çok, bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle……… Şöyle ki: Bedevî Arap çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabile reisinin ismini alsın ve himayesine girsin-tâ şakîlerin (eşkiyaların) şerrinden kurtulup hâcâtını (ihtiyacını) tedarik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacatına karşı perişan olacaktır. İşte, böyle bir seyahat için, iki adam sahrâya (çöle) çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazi (alçakgönüllü) idi, diğeri mağrur (gururlu) . Mütevazi, bir reisin ismini aldı; mağrur almadı……. Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtıu't-tarîke (yol kesene) rast gelse, der: "Ben filân reisin ismiyle gezerim." Şakî def olur, ilişemez. Bir çadıra girse o nam ile hürmet görür……… Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelil, hem rezil oldu. İşte, ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın (yolcusun) . Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir. Madem öyledir; şu sahrânın Mâlik-i Ebedî’si ve Hâkim-i Ezelîsi’nin ismini al. Ta bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın. Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete raptedip (bağlayıp) Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki, askere kaydolur, devlet namına hareket eder, hiçbir kimseden pervâsı (korkusu) kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır. Başta demiştik: Bütün mevcudat lisan-ı hal ile "Bismillâh" der. Öyle mi? Evet. Nasıl ki, görsen, bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren (zorla) bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet namına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder (güvenir.). Öyle de, her şey Cenâb-ı Hakk’ın namına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek herbir ağaç "Bismillâh" der; hazine-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor. Herbir bostan "Bismillâh" der, matbaha-i kudretten (Kudret Sahibi’nin mutfağında) bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar (yemekler), içinde beraber pişiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar "Bismillâh" der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latîf, en nazif, âb-ı hayat (hayat suyu) gibi bir gıdayı takdim ediyorlar. Herbir nebat (bitki) ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları "Bismillâh" der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. "Allah namına, Rahmân namına" der; herşey ona musahhar (emrine amade) olur. Evet, havada dalların intişarı (yayılması) ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletle (tam kolaylıkla) intişar etmesi (yayılması) ve yeraltında yemiş vermesi, hem şiddet-i hararete (şiddetli sıcaklara) karşı aylarca nazik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun (tabiatçıların) ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki: En güvendiğin salâbet (sertlik) ve hararet (sıcaklık) dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer Asâ-yı Mûsâ (a.s.) gibi “Vur asânı taşa” buyurduk (Bakara Sûresi, 2:60.). Emrine imtisal ederek (uyarak) taşları şakk eder (deler geçer). Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrahim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı "Ey ateş, serin ve selâmetli ol." (Enbiyâ Sûresi, 21:69.) âyetini okuyorlar. Madem herşey mânen "Bismillâh" der; Allah namına, Allah'ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi "Bismillâh" demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyleyse, Allah namına vermeyen ****** insanlardan almamalıyız. SUAL: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah ne fiyat istiyor? ELCEVAP: Evet, o Mün'im-i Hakikî (gerçek nimet verici), bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir. Başta "Bismillâh" zikirdir. Âhirde "Elhamdülillâh" şükürdür. Ortada, bu kıymettar harika-i san'at olan nimetler Ehad, Samed'in mucize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek (anlamak) fikirdir. Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin (zavallı, aciz) adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet (ahmaklık) ise, öyle de, zahirî mün'imleri (zahiri nimet verici gibi görünenleri) medih (övme) ve muhabbet edip Mün'im-i Hakikî’yi (Hakiki Nimet Verici’yi (c.c)) unutmak, ondan bin derece daha belâhettir. Ey nefis! Böyle ebleh (ahmak) olmamak istersen, Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle, vesselâm. Evet Birinci sözü tefekkür ederek başlayabiliriz buyrunuz... Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 RiSALE-i NUR Nedir ve Nasıl Bir Tefsirdir? İslam aleminde yer alan pek cok cemaat ve tarikatin aksine nurcular "kitaplı" bir topluluktur. . . . Ancak yalnızca (anılar hariç) Risale-i Nur adi verilen , Kuran’ın sözde çağdaş bir yorumu olarak gösterilen bolum 114 kesimden oluşur. Buna rağmen Said-i Nursi yetersiz ARAPCA bilgisi nedeniyle Kuran'daki bütün sureleri yorumlayamamıştır. Risale ve sure sayılarının uyumu yukarıda açıklanan sözde yeni din ve yeni Kuran yaratma çabasından kaynaklanmaktadır. Senin doğmalarına inanacak değiliz.. Biz kimin ne olduğunu biliyoruz. Sen "Bediüzzaman"'nın ne demek olduğunu manasını öğren önce Yakın tarihimizde yaşadı kendisi bütün yazılı kaynaklar ortada. Bürün asırdaşları ve söyledikleri ortada... Fikirleriyle mücadele edecek gücünüz yok kişiliğine saldırıyorsunuz.. Risale-i Nur siz gibilerin bütün tuzaklarını Allah'ın izniyle Kur'an-ı Kerimin ve Sünneti Seniyyenin rehberliğinde boşa çıkardı...... Hepiniz dersinizi aldınız... Beyhude uğraşıyorsunuz dostum... Atı alan üsküdarı çoktan geçtiiiii.... Tefekkürümüzün arasından çekil ve git...!!!!!!! Eğer birşeylere yönelik katkın yoksa... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Senin doğmalarına inanacak değiliz.. Biz kimin ne olduğunu biliyoruz. Sen "Bediüzzaman"'nın ne demek olduğunu manasını öğren önce Yakın tarihimizde yaşadı kendisi bütün yazılı kaynaklar ortada. Bürün asırdaşları ve söyledikleri ortada... Fikirleriyle mücadele edecek gücünüz yok kişiliğine saldırıyorsunuz.. Risale-i Nur siz gibilerin bütün tuzaklarını Allah'ın izniyle Kur'an-ı Kerimin ve Sünneti Seniyyenin rehberliğinde boşa çıkardı...... Hepiniz dersinizi aldınız... Beyhude uğraşıyorsunuz dostum... Atı alan üsküdarı çoktan geçtiiiii.... Tefekkürümüzün arasından çekil ve git...!!!!!!! Eğer birşeylere yönelik katkın yoksa... İnsanları tek taraflı kaynaklarla yanıltılarak, Atlara binip üsküdara geçmeye çalışmamalı... Bu yapılan ve yapılacak katkılarda siz isteseniz de istemeseniz de Sizin anlatmaya çalıştıklarınızın ne olduğunu ifade eden ve aydınlatacak bilgilerdir. Sizlerin dile getirmektan buralara yazmaktan özellikle kaçındığınız bazı gerçekleri anlatmaktadır. Bu iddia ettiğiniz gibi kişilikler saldırı değil... Var olan ve gizlemeye çalıştığınız kişiliklerin ne olduğunun ortaya konması ve arkasında yatan gerçeklerin açığa çıkarılmasıdır... Bu güne kadar bu gerçekler bir çok kişi tarafından bilinmesine karşın, hiç gereği olmadığı için açıklanmamış. Ama Sizin yavaş yavaş ve sinsice yürüdüğünüz forum içersindeki yolda vardığınız bu nokta da ve artık yapmak istedikleriniz tamamen açığa çıkınca bütün bu gerçekleri de açıklamak gereği doğmuştur. Eğer siz istediğiniz gibi bazı şeyleri yapmak ve anlatmak gibi bir hakkı kendinizde görüyorsanız. Başkalarının da bunların ne olduğunu anlatmak ve açıklamak gibi hakları vardır. Bazı şeylerin açığa ve ortaya çıkmasından korkarak yaptığınız bu açıklama ve yaklaşımlar... Bir işe yaramaz...Sizin katkılarınız ve insanları kandırma çalışmalarınız devam ettikçe ... O istediğiniz katkıların da (her türlü tehdit, yalan, iftira ve küfre karşın) yapıldığını da göreceksiniz.. Söylediğiniz gibi bunlar dogma değil bilinen ama gizlenmeye çalışılan gerçeklerdir... Dogma sizin kafalarınızın içindeki değişmez tutucu fikirlerdir. "Senin doğmalarına inanacak değiliz.. Biz kimin ne olduğunu biliyoruz." diyorsunuz... Zaten bunlar size değil sizin yanıltmaya çalıştığınız insanlara anlatılmaktadır. Dediğiniz gibi siz kimin ne olduğunu ve ne yapmak istediğinizi çok iyi biliyorsunuz... HİÇ KUŞKUNUZ OLMASIN KATKILARIMIZ DEVAM EDECEKTİR... O ÜSTÜNE BİNİPTE üSKÜDARI GEÇTİ DEDİĞİNİZ ATLARLA NEREYE GİTTİĞİNİZİ HERKES GÖRMÜŞ VE ÖĞRENMİŞ OLACAK... Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Hiç kuşkun olmasın Gecekuşu herkes görecek. Herkes bir birgün kaçınılmaz bir şekilde hakikatle yüzleşecek.. Bizlerinden en az sizler kadar kafası çalışıyor. Bizlerde araştırıyoruz. Bizlerde düşünüyoruz... Bizlerde nelerin gizlendiğini biliyoruz... Kurtuluş savaşında bu vatanı talebeleriyle savunmuş, ruslara esir düşmüş, İngilizlerin onca çabasına rağmen kurtuluş savaşına çıkılmaması konusunda verilen fetvalara karşı bir fetva yayınlayarak ingilizlerin hedefi haline gelmiş bir vatansever hakkında söylemlerinize dikkat ediniz... Haddinizi biliniz... Bu vatanında bu dininde esas sahipleri bizleriz... Sizler değil.... ""İstibdâdın (baskının) her nevine(türüne) karşıyım. Onu nerede görürsem tokadımı vururum. Bence istibdâdın en kötüsü ilme yapılan istibdattır. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam. İman ne kadar gelişirse hürriyet de o kadar parlar. İşte asr-ı saadet!" sözleriyle hürriyete olan büyük sevdasını ifade etmiştir. Birinci Dünya Savaşında milis kuvvetleri gönüllü komutanı olarak savaşa katılmış ve esir düşerek iki buçuk yıl Rusya'da esaret hayatı yaşamıştır. Daha sonra İstanbul'un işgalinde işgalci güçlere karşı mücadele ederek ilim adamlarını ve halkı uyarmıştır. İstanbul âlimlerinin Kuva-yı Milliye ve Kurtuluş Savaşı aleyhinde verdiği fetvayı, "İşgal altındaki bir yerde bulunan sorumluların verdiği fetva irade özgürlüğü bulunmadığı için mualleldir (sakat ve tutarsızdır)" gerekçesiyle karşı çıkmış ve çürütmüştür."" Bizlerin herşeyi ortada tarih buna şahit. İnsanlık buna şahit. Korkacak hiçbirşeyimiz yok... Esas sizler korkun. Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 RiSALE-i NUR Nedir ve Nasıl Bir Tefsirdir? İslam aleminde yer alan pek cok cemaat ve tarikatin aksine nurcular "kitaplı" bir topluluktur. Onların yazarı "Said-i Nursi" olan, Risale-i Nur isimli bir kitapları vardır; Risale-i Nur yazarı Said, düzenli bir öğrenim görmemiş , çevresindeki yaslılardan Kuran okumayı, biraz da Arapçayı öğrenmiş, daha sonra "Teali-i Kurdistan Cemiyeti" üyeleri arasına katilmiş, özellikle Derviş Vahdeti'nin çıkardığı "Volkan" dergisinde dini savunan yazılar yayımlamıştır. Bu evrede Sultan II. Abdulhamid'in ilgisini çekince gözaltına alinmiş, bir sure TOPTASI TIMARHANESINDE yatırılmıştır. Nur sözcüğü sonradan Kuran’ın "Nur" adli bölümünden alınmıştır. Ners/Nurs sözcüklerinin bozulmuşu değildir. Yazılarına "Risale-i Nur " denmesinin nedeni de Kuran’ın adi gecen bolumudur. Nitekim kendisi de bir YENI KURAN yazma amacını güdüyordu. Said-i Kurdi (Nursi) nin 114 yazısı (risale) vardı. Bu şayi gelişi güzel değildir. KURAN 114 BOLUMDUR. (sure) Onun bu gizli düşüncesi açıklığa kavuşunca , diğer Müslümanların tepkisini çekmemek için yazılarının şayisi 130 dolaylarına yükseltilmiştir. Ancak yalnızca (anılar hariç) Risale-i Nur adi verilen , Kuran’ın sözde çağdaş bir yorumu olarak gösterilen bolum 114 kesimden oluşur. Buna rağmen Said-i Nursi yetersiz ARAPCA bilgisi nedeniyle Kuran'daki bütün sureleri yorumlayamamıştır. Risale ve sure sayılarının uyumu yukarıda açıklanan sözde yeni din ve yeni Kuran yaratma çabasından kaynaklanmaktadır. Kaynaklar: 1-Nurculuk Nedir.. 2-RiSALE-i NUR Hakkında.. gece kuşu yazının cevabını vermeye gerek yok risale okuyan içinde ne olduğunu biliyor ayrıca söylim çok az bilgin var bilmem rusların o ve talebelerini gördüğü yerde katığını ne kadar biliyorsun. biz inşallah burda ZAMANIN EŞSİZ GÜZELİ said nursiden faydalanmaya çalışacağız. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Hiç kuşkun olmasın Gecekuşu herkes görecek. Herkes bir birgün kaçınılmaz bir şekilde hakikatle yüzleşecek.. Bizlerinden en az sizler kadar kafası çalışıyor. Bizlerde araştırıyoruz. Bizlerde düşünüyoruz... Bizlerde nelerin gizlendiğini biliyoruz... Kurtuluş savaşında bu vatanı talebeleriyle savunmuş, ruslara esir düşmüş, İngilizlerin onca çabasına rağmen kurtuluş savaşına çıkılmaması konusunda verilen fetvalara karşı bir fetva yayınlayarak ingilizlerin hedefi haline gelmiş bir vatansever hakkında söylemlerinize dikkat ediniz... Haddinizi biliniz... Bu vatanında bu dininde esas sahipleri bizleriz... Sizler değil.... ""İstibdâdın (baskının) her nevine(türüne) karşıyım. Onu nerede görürsem tokadımı vururum. Bence istibdâdın en kötüsü ilme yapılan istibdattır. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam. İman ne kadar gelişirse hürriyet de o kadar parlar. İşte asr-ı saadet!" sözleriyle hürriyete olan büyük sevdasını ifade etmiştir. Birinci Dünya Savaşında milis kuvvetleri gönüllü komutanı olarak savaşa katılmış ve esir düşerek iki buçuk yıl Rusya'da esaret hayatı yaşamıştır. Daha sonra İstanbul'un işgalinde işgalci güçlere karşı mücadele ederek ilim adamlarını ve halkı uyarmıştır. İstanbul âlimlerinin Kuva-yı Milliye ve Kurtuluş Savaşı aleyhinde verdiği fetvayı, "İşgal altındaki bir yerde bulunan sorumluların verdiği fetva irade özgürlüğü bulunmadığı için mualleldir (sakat ve tutarsızdır)" gerekçesiyle karşı çıkmış ve çürütmüştür."" Bizlerin herşeyi ortada tarih buna şahit. İnsanlık buna şahit. Korkacak hiçbirşeyimiz yok... Esas sizler korkun. Şu ana kadar yazılan iletilerde korku ve korkmakla ilgili bir tek cümle olmamasına karşın ürettiğiniz "Esas sizler korkun." cümlesi sanırım herkese bir anlam ifade decektir... Bahsettiğiniz vatana kahramanı bakalım size anlatıldığı ve sizinde bize anlattığınız gibi miymiş görelim? OKUYALIM BAKALIM ! Said-i Nursi kimdir? 1877 yılında Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünde doğan ve 24 mart 1960 tarihinde ölen ve bidayette Saidi Kürdi diye anılan bir şahsın esas gayesi, Türklüğü tahrif ederek ayrı bir Kürt devleti kurmaktır. Nitekim yaşamı boyunca bu amacını gerçekleştirmek için etkinlik göstermiştir. Doğduğu bölgeden İstanbul'a gelen Said-i Kürdi, 31 Mart ayaklanmasına katılmış, Milli mücadele döneminde Kürt Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer almıştır. Bu zamandan 1950'ye kadar risaleleri yaymaya ve cemaatini büyütmeye devam etmiştir. 1950 sonrasında yazmış olduğu risalelere dayanan cemaatini iyice güçlendirmiş ve bu dönemki DP hükümeti le işbirliğine girmiştir. Atatürk'ün başlattığı toprak reformunu yarıda bırakarak bölgesinin ağalara ve şeyhlerin elinde kalmasında büyük pay sahibi olan Said-i Nursi zamanın iktidarı Adnan Menderes tarafından eli öpülerek el üstünde tutulmuştur. Volkan Gazetesi Şeriat devleti isteyenlerin bütün hareketlerinin gerisinde emperyalizmin çirkin yüzü sırıtmaktadır. 31 Mart irtica olayında da Derviş Vahdeti'nin ve Melanzade Rıfat'ların iplerini elinde tutan gerçek güç emperyalizmdir. 15 Aralık 1908 tarihli Volkan, İngilizlerin adem-i merkeziyetçiliği sayesinde Kıbrıs'ın "küçük bir İsviçre" haline geldiğini ileri sürmektedirler. Oysa ki Kıbrıs İngiltere hükümetinin Osmanlı'dan alacaklarına akrşılık rehin aldığı fakat ilk bahaneyle el koyduğu ve işgal ettiği,nüfusunun da Yarıya yakınının Türk olduğu bir topraktır. İngilizlerin burayı tek kurşun bile sıkmadan dalavereyle ele geçirmesini ve sömürge kurmasını Volkan gazetesi alkışlamaktadır. 8 Nisan 1909 tarihli Volkan: "İngiliz Hükümetinden, kuvvetli, mütefennin, her surette müterakki, hami-i insaniyet bir hükümetin mevcudiyetini hala mutasavver mir?" diyerek bugünkü Amerikan dalkavukluğuna andırır biçimde İngiltere'nin her yönden propagandasını yapmaktadır. İşta 31 Mart olayının baş kahramanı Derviş Vahdeti dahi, günümüz Amerikan şeriatçılarına benzer biçimde koyu bir İngliz İngiliz şeriatçısıdır. 31 Mart yobazları önlerine çıkan ilerici subayları şehit ettikleri halde hristiyan kafirlere karşı davranışlarında son derece "centilmen"dirler. Yobazlara 31 Mart günü yollarda rastladıkları hristiyanlara korkmamaları için teminat vermişler, yabancı elçiliklerin kapılarına da nöbetçiler dikmişlerdir. İsyandan sonra hükümet 31 Mart olayında ünlü "Intelligence Service"e mensup İngiltere elçiliği baştercümanı Fitz Maurice ile onun ihzmetindeki yerli işbirlikçilerin marifetlerini saptamışlar ama bu konuyu kurcalamaktan kaçınmışlardır. 31 Mart Ayaklanması Halkın temsil edildiği parlamentonun kaldırılarak, Padişahın mutlak egemenliğinin geri getirilmesi için çıkan ve sloganı: "Halk burada çoban nerede?!" olan bu ayaklanma Mustafa Kemal Atatürk'ün komuta ettiği Yıldırım Orduları tarafından bastırılmıştır. Bu ayaklanmada önemli rol oynayan Volkan gazetesi'nde de yazıları çıkan Said-i Kürdi Isparta'ya sürülmüştür. Kürt Teali Cemiyeti 1. Dünya savaşında yenilince yurdu emperyalistler tarafından daha önce yapılmış anlaşmaya uygun olarak işgale başlandı. Ülkenin her yerinde Yunan ayrılıkçısı, Ermeni ayrılıkçısı Kürt ayrılıkçısı cemiyetler türemeye başladı. Isparta'daki sürgünden memleketine dönen Said-i Kürdi yine İngilizlerin işgal planına uygun olarak Doğu'da ve güneydoğuda İngiliz hükümeti destekli bir Kürdistan kurulması amacıyla "Kürt Teali Cemiyeti" kurucuları arasında yerini aldı.(kaynak: Marmara brifingi, 1971) Bir yandan işgalcilerle mücadele eden Ankara hükümeti bir yandan da İngiliz destekli gerici isyanları bastırmakta başarılı olunca Said-i Kürdi bu sefer M. Kemal'le görüşmek için Ankara'ya gitti. Amacın şeriat devleti kurmak olmadığını, ulusal temele dayanan devlet kurmak olduğunu anlayınca bundan vazgeçti. Bugün dahi Nurculukta cuma namazı kılınması farz kabul edilmez. Çünkü Said-i Kürdi'nin anlayışına göre ülke hala "müslüman" değildir. "Dar-ül harp"tir. Yani şeriatı getirmek için savaşılması geren topraklardır. Bu anlayışa uygun olarak çıkan ve arkasında İngiliz desteği olduğu resmi belgelerle kanıtlanmış olan Şeyh Sait isyanına katıldığı için İstiklal Mahkemesince yargılandı ve birçok ilde sürgün yaşadı. İngiliz destekli bağımsız Kürdistan isteyen bu ayaklanma birçok şehrin yıkımına, ordunun büyük ölçüde kayıp vermesine ve misak-ı Milli sınırlarımız içinde olan Musul ve Kerkük'ün İngilizlere kalması ile sonuçlandı. Nur cemaati'nde Atatürk'ün "Öküz aleyhisselam", "Beton Kemal", "Deccal" gibi isimlerle anılmasınınn arkasında bu şeriatçı ayaklanmaların uğradığı hezimetler yatmaktadır. kaynaklar: (Kim kimdir)...(Saidi nursi ve nurcular) ( Marmara Brifingi: Orgeneral turgut Sunalp, Korgeneral Abdurrahman Ergeç, Tümgeneral Recai Engin, Tümgeneral, Memduh Ünlütürk, Tümgeneral Fazıl Polat, Kur. Alb. Fikret Küpeli...)) SİZİN BİZE ANLATMAYA ÇALIŞTIKLARINIZDAN ÇOK FARKLI ŞEYLER ÖYLE DEĞİL Mİ?... VATAN KAHRAMANINIZIN ASLINDA NASILDA iNGİLİZLERLE KUCAK KUCAĞA OLDUĞUNU GÖREBİLDİNİZ Mİ? ŞİMDİ DE DEVAMINDA FETULLAH GÜLEN ABD ' DE NE İŞ YAPAR BİLİYORMUSUNUZ? ELBETTE BİLYORSUNUZ CIA İLE BİRLİKTE NELER TEZGAHLADIKLARINI ÜLKE İÇİN SAİDİ NURSİ NİN İNGİLİZLERLE YAPMIŞ OLDUĞU ANLAŞMALARIN BİR BENZERİNİ ODA ABD İLE YAPIYOR..YAPTI ... VE UYGUN ZAMANI BEKLİYOR ÜLKEYE GERİ DÖNMEK İÇİN... SİZLERDE BURADA ONUN ALT YAPISINI OLUŞTURMAKLA MEŞGULSÜNÜZ... Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Arkadaslar lütfen ya kim ne derse desin.... Biz konumuza bakalım... Kişilerin amaçlarına hizmet etmeyelim... Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 "Bazı şeylerin açığa ve ortaya çıkmasından korkarak yaptığınız bu açıklama ve yaklaşımlar..." Bu cümle sana ait gecekuşu korku lafını ortaya atan sensin.. Bu 1.. İkinci olarakta hiç boşuna kendini yorma bizler burada Risalelerde istifade edeceğiz... Sen gibilerin tek derdi var. İnkar etmek...Bizler sizi iyi tanıyoruz.... Kimin vatansever olduğunuda... Yukarda yazdıkların her zamanki gibi "senin ve senin gibilerin doğmaları..." Sen Risale-i nurları hiç inceledin mi? Ne kadar bilgin var bu konuda cehaletin yazdığın cümlelerde aşikar bir şekilde ortada cehalitini bizlere dayatma... Eğer mantıklı ve tutarlı paylaşımların varsa buyru yoksa.....Bizi kandıramazsın...Bizler saf değiliz....Dostum.. Habire yorum yorum sağdan soldan kopyalarla bizlere dayattığın doğmalar... Birazda fikir üret arkadaşım fikir..... Arkadaslar lütfen ya kim ne derse desin.... Biz konumuza bakalım... Kişilerin amaçlarına hizmet etmeyelim... Evet bizler kimin ne olduğunu çok iyi biliyoruz... Maksat hedef saptırmak ve bizleri oyalamak...Biz bu oyunu iyi biliriz... Buyrun kardeşler konumuza dönelim...Birinci sözle başlamıştık... Hayırlısı bilen bilir bilmeyen bilmez.. Açıklamalı olarak yukarıya yazdık...Buyrun herkes katılımda bulunsun...İstifade edelim.. Ben giriş yapayım. Bir *inci* söz ve *Bil ey nefsim* kavramlarını inceleyerek başlayabiliriz inşAllah... Buyrunuz.. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 "Bazı şeylerin açığa ve ortaya çıkmasından korkarak yaptığınız bu açıklama ve yaklaşımlar..." Bu cümle sana ait gecekuşu korku lafını ortaya atan sensin.. Bu 1.. İkinci olarakta hiç boşuna kendini yorma bizler burada Risalelerde istifade edeceğiz... Sen gibilerin tek derdi var. İnkar etmek...Bizler sizi iyi tanıyoruz.... Kimin vatansever olduğunuda... Yukarda yazdıkların her zamanki gibi "senin ve senin gibilerin doğmaları..." Sen Risale-i nurları hiç inceledin mi? Ne kadar bilgin var bu konuda cehaletin yazdığın cümlelerde aşikar bir şekilde ortada cehalitini bizlere dayatma... Eğer mantıklı ve tutarlı paylaşımların varsa buyru yoksa.....Bizi kandıramazsın...Bizler saf değiliz....Dostum.. Burada anlatılmak istenen "Sen Risale-i nurları hiç inceledin mi?" değil. Ülkeye şeriat getirme amaçlı örgütlenme ve yaklaşımların adı her ne ise "Nurcular",Saidi Nursi,Fetullah Gülen lerin, ve onun müritlerinin yapmaya çalıştıklarının Arkasında yatan gerçeklerin sergilenmesi ve açıklanmasıdır. Benim sizi kandırdığım filan yok. sizin başklarını kandırmanız söz konusu... Ama anlaşılan o ki,sen galiba nurcularıniçinde öyle pek eski değilsin çünkü uyman gereken bazı kuralların dışına çıkıyorsun...Ya bunlar sana daha öğretilemedi yada sen dışardan yardım görevini üstlenmişsin... GÖRELİM BAKALIM..Simdi de kısaca Nurcuların görevlerine, ilkelerine bir göz atalım: NURCULARIN TEMEL GOREVLERI : 1- Said-i Nursi adı çevresinde tartışmadan, eleştiriye sapmadan toplanmak, kesinlikle ona bağlanmak, onu savunmak. 2- Hangi koşullar altında olursa olsun , Said-i Nursi 'yi savunmak ; onun bütün eksikliklerden arinmiş , yüce, ulu bir kişi olduğunu yaymak, başkalarını buna inandırmak , bu yolda elinde avuncunda ne varsa hepsini düşünmeden tüketmek. 3- "Risale-i Nur" u okumak, okuma bilinmiyorsa okutup dinlemek. Bir nurcunun evinde Kuran olmayabilir ama Risale-i Nur bulundurmaya mecburdur. 4- Tartışmalara girmemek, aşırı olaylara karışmamak, özellikle KADINDAN , KIZDAN uzak durmak, onların arasına katılmamak , onları aralarına almamak. 5- Said-i Nursi'nin tanrısal kişiliği konusunda tüm kuşkulardan, kaygılardan uzak kalmak. Nitekim Said-i Nursi yazılarında , Tanrısal bildirileri açıklarken "....müellife buyurdu ki..." sözlerini söyleyerek kendinin doğrudan doğruya Tanrıdan buyruk aldığını vurgulamıştır. 6- Said-i Nursi'nin "Risale-i Nur"u islimin özüdür., YENİ BİR KURANDIR. O, bunu tanrının buyruğuyla yazmış, açıklamıştır., bu konu tartışılmaz, geciktirilmez. 7- İnanmış, arinmiş, kendine güvenmiş bir nurcunun baslıca görevi nereye giderse gitsin orada yeni bir nurcu yetiştirmek , birliğe kazandırmaktır. 8- Ülkenin neresinde olursa olsun nurcuların toplanarak "Risale-i nur " okumaları gerekir. Bu toplantılarda TANRI ADLARINDAN SONRA Said-i Nursinin adini söylemek gerekir. Bu ad (bilgisizler anlamasın diye) gizli bir sesle de yansıtılabilir. 9- BIR ULKEDE NURCULUGA KARSI CIKANLARIN TÜMÜ DINSIZDIR, SERİATTEN AYRILMISTIR. Nurculuk gerçek Müslümanlıktır. Nurculuğa karsı çıkmak İslami yıkmaktır. 10- Devlet şeriata dayanırsa doğru, dayanmazsa eğridir. Bütün devlet kurumları şeriat buyruklarına, yani Risale-i Nur bildirilerine dayanmalıdır. Tüm yükseköğrenim kurumlarının adi "Medrese-i Nur" olarak değiştirilmelidir, namaz kılınmayan yerde öğrenim olmaz. *** Sanırım on altın kuralı okudun... Bunlardan en önemliside Gereksiz tartışmalara girmemektir... Ama sen bunu çiğneyerek örgütün ipliğini pazara çıkmasına neden oluyorsun... Devamı var istermisin ? Ok yaydan çıktı Sen karizmayı çizdirmeyeyim derken işler gitikce uzayacak sanırım.. Ama bence devam etmemizde yarar var. sen "Biz konumuza bakalım...Kişilerin amaçlarına hizmet etmeyelim." diyenleri dinleme istersen ama onlar kuralları biliyor ve seni uyarıyorlar sonra kimse uyarmadı deme... Biraz biraz sizin dışınız da kalanlarında bu konuda derin bilgileri olduğunu kavramışsındır sanırım... Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Sevgili Gecekusu emin ol ki bu 10 kuralı sadece sen ve senin düşüncende olanlar biliyordur Ama Allah razı olsun bizde öğrenmiş olduk... Ne demişler bilmemek değil öğrenmemek ayıp Dimi yaa Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlar ve ancak O’ndan yardım dileriz. Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, medih ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Efendimiz Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile âline ve ashâbına ise salât ve selâm olsun. Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. Şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin. "BİRİNCİ SÖZ" "Bismillahirrahmanirrahim" Besmelenin anlam ve önemi. Çeşitli varlıkların dilinde besmele. Allah'ın adını anmak ve O’nun adıyla hareket etmek neler kazandırır? BİSMİLLÂH her hayrın başıdır (Cenab-ı Hakk’ın ismi zikredilmeyen her iş eksik kalacaktır.). Biz dahi başta ona başlarız. Bil, ey nefsim, şu mübarek kelime, İslâm nişanı (belirtisi) olduğu gibi, bütün mevcudâtın (varlıkların) lisan-ı haliyle (hal diliyle) vird-i zebânıdır (devamlı okunan zikridir.). Bismillâh ne büyük, tükenmez bir kuvvet, ne çok, bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle……… Şöyle ki: Bedevî Arap çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabile reisinin ismini alsın ve himayesine girsin-tâ şakîlerin (eşkiyaların) şerrinden kurtulup hâcâtını (ihtiyacını) tedarik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacatına karşı perişan olacaktır. İşte, böyle bir seyahat için, iki adam sahrâya (çöle) çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazi (alçakgönüllü) idi, diğeri mağrur (gururlu) . Mütevazi, bir reisin ismini aldı; mağrur almadı……. Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtıu't-tarîke (yol kesene) rast gelse, der: "Ben filân reisin ismiyle gezerim." Şakî def olur, ilişemez. Bir çadıra girse o nam ile hürmet görür……… Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelil, hem rezil oldu. İşte, ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın (yolcusun) . Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir. Madem öyledir; şu sahrânın Mâlik-i Ebedî’si ve Hâkim-i Ezelîsi’nin ismini al. Ta bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın. Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete raptedip (bağlayıp) Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki, askere kaydolur, devlet namına hareket eder, hiçbir kimseden pervâsı (korkusu) kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır. Başta demiştik: Bütün mevcudat lisan-ı hal ile "Bismillâh" der. Öyle mi? Evet. Nasıl ki, görsen, bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren (zorla) bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet namına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder (güvenir.). Öyle de, her şey Cenâb-ı Hakk’ın namına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek herbir ağaç "Bismillâh" der; hazine-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor. Herbir bostan "Bismillâh" der, matbaha-i kudretten (Kudret Sahibi’nin mutfağında) bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar (yemekler), içinde beraber pişiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar "Bismillâh" der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latîf, en nazif, âb-ı hayat (hayat suyu) gibi bir gıdayı takdim ediyorlar. Herbir nebat (bitki) ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları "Bismillâh" der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. "Allah namına, Rahmân namına" der; herşey ona musahhar (emrine amade) olur. Evet, havada dalların intişarı (yayılması) ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletle (tam kolaylıkla) intişar etmesi (yayılması) ve yeraltında yemiş vermesi, hem şiddet-i hararete (şiddetli sıcaklara) karşı aylarca nazik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun (tabiatçıların) ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki: En güvendiğin salâbet (sertlik) ve hararet (sıcaklık) dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer Asâ-yı Mûsâ (a.s.) gibi “Vur asânı taşa” buyurduk (Bakara Sûresi, 2:60.). Emrine imtisal ederek (uyarak) taşları şakk eder (deler geçer). Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrahim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı "Ey ateş, serin ve selâmetli ol." (Enbiyâ Sûresi, 21:69.) âyetini okuyorlar. Madem herşey mânen "Bismillâh" der; Allah namına, Allah'ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi "Bismillâh" demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyleyse, Allah namına vermeyen ****** insanlardan almamalıyız. SUAL: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah ne fiyat istiyor? ELCEVAP: Evet, o Mün'im-i Hakikî (gerçek nimet verici), bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir. Başta "Bismillâh" zikirdir. Âhirde "Elhamdülillâh" şükürdür. Ortada, bu kıymettar harika-i san'at olan nimetler Ehad, Samed'in mucize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek (anlamak) fikirdir. Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin (zavallı, aciz) adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet (ahmaklık) ise, öyle de, zahirî mün'imleri (zahiri nimet verici gibi görünenleri) medih (övme) ve muhabbet edip Mün'im-i Hakikî’yi (Hakiki Nimet Verici’yi (c.c)) unutmak, ondan bin derece daha belâhettir. Ey nefis! Böyle ebleh (ahmak) olmamak istersen, Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle, vesselâm. Evet Birinci sözü tefekkür ederek başlayabiliriz buyrunuz... çok açık olduğunu düşündüğüm Birinci söz. Ne güzelki burda bize Bismillah hikmeti gösterilmiş bir aralar su kristalleri diye bir şey vardı su kendine güzel şeyler söyelnince güzel şekiller oluşturuyormuş ve daha faydalı oluyormuş ve kısa bir zaman önce küçük öğrenciler aynı şeyi bitkiler için de yapmış ve sonuç aynı demek kainattaki her harekette güzel olan güzel sonuç veriyor(bu gün veya yarın) kötü ve çirkin olan da aynı şekilde karşılık alıyor mesela dağalrdan gelen yankı biz ona ne verirsek bize onu verir güzel şeyler söylersek alcağımız yankı güzel şeyler olur. madem bu kainatın bir ustası ZAt-ı zülcelal var ve güzelliğin aslıl sebebi odur o zaman gittiğimiz her yere onu götürürsek elbete sonucunda alacağımız en güzel olan olacaktır. fiat meselesi Üstad ne kadar güzel değimiş Bir esnaf niteliğinde olan geçici sahiplere aldığımız karşılığında bir karşılık veriyoruz ancak asıl vereni asıl nimeti halk edeni düşünmüyoruz. Üstadın verdiği misalde gereçekten üzerinde tefekkür edilmesi gereken bir durumdur. Elbette hediyeleri asıl gönderene değilde aracı olana edilen teşekkür elbette çok saçmadır. rabbimizin istediği fiatı da üstadın açıkladığı şekilde gidecek olursak bismillahın önemine zaten geniş bir şekilde değinmiş elhamdulillah mesela biz yemek ediğimizde yapan elinize sağlık deriz öyle değilmi yoksa demeyende mi var nekadar ayıp yani bizim ellerine sağlık dememizin nedeni daha güzel yemekler gelmesi ve onun hoşnut olması ondan hoşnut olduğumuzu bildirmemiz.Elhamdulillah hakkında başka şeylerde söyliyeceğim biiznillah ancak zannedersem fikirden sonra daha alakalı olacaktır. Fikir yaşamın her yerindedir maddedeki gerçek güzelliği görmek mevlayı anlamak ve onun rısazına çalışmayı tetikler fikir.peki ya bu fikir belirli şeyler içinmidir yani üstad burda sadece karşılaştığımız güzel şeyler için mi fikir demiş hayır başımıza gelen her olayda Allah tandır deyip sabır edersek ve bundaki hikmeti anlamaya çalışırsak elbette gerçeği göreceğizdir. Bence üstadın ikisinin arsında demesinin hikmetide budur.Çünkü bunun sonucunda insan şer zannedilernede Elhamdülillah diyecek. Mesela mevzusu geçmişti bir anne evladını kaybettiğinde bu hikmetler deryasından nasibini alıpta olgunlaşa bilir.Onun için Elhamdülillah sondadır yani fikrin yaşanıp hakkı bulduktan sonradır. Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gece kuşu kardeşim daha önce bir çok yerde gördüm yerini hatırlamıyorum ama senin çok iyi hatırlaya cağını düşünüyorum sen herzaman yazılanların başlıktan sapmamaısını istemezmiydin. Lütfen sen de şimdi bize saygı duy yanlış başlıkta dile getiriyorsun yazdıkların anlam bütünlüğünü bozuyor okuyanların kafası karışa bilir buna engel olmak için lütfen bu fikirlerini ayrı bir yerde dile getiri o zaman bir birimize daha iyi cevaplar verebiliriz. umarım birdaha aynı yönde emaj ayzmak zorunda kalma bir elştiriniz varsa yazdığım şey ile alakalı olsun. Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Sevgili Gecekusu emin ol ki bu 10 kuralı sadece sen ve senin düşüncende olanlar biliyordur Ama Allah razı olsun bizde öğrenmiş olduk... Ne demişler bilmemek değil öğrenmemek ayıp Dimi yaa Bu kadar komik ve tutarsız doğmalara ancak burada rastladım... Neyse konumuza dönelim inşAllah Ahir zaman katılımda bulunmuş... Ortada apaçık "Eserler var" "kafamızdaki ordan burdan alınan doğmaları" bir kenara bırakalımda eserlere bakalım..... Eserler hakkında fikir üretin...Bence bu daha tutarlı ve güzel bir yol...Buyrunuz..... Nelere katılıyoruz. Nelerden istifade ettik. Nelere itiraz ettik bunlara bakalım... Şimdi çıkıyorum. Sizlere kolay gelsin..."İnşAllah foruma yazma iznim alınmaz da" devam ederiz hayırlısı ile.... Saygılar.... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Sevgili Gecekusu emin ol ki bu 10 kuralı sadece sen ve senin düşüncende olanlar biliyordur Ama Allah razı olsun bizde öğrenmiş olduk... Ne demişler bilmemek değil öğrenmemek ayıp Dimi yaa "Sen Risale-i nurları hiç inceledin mi? Ne kadar bilgin var bu konuda cehaletin yazdığın cümlelerde aşikar bir şekilde ortada cehalitini bizlere dayatma" DİYORSUN YA BAKALIM KİMLER KİMLERE NELER DAYATIYORMUŞ Madde 3- "Risale-i Nur" u okumak, okuma bilinmiyorsa okutup dinlemek. Bir nurcunun evinde Kuran olmayabilir ama Risale-i Nur bulundurmaya mecburdur. Bu gerçek ortada duruken, gazetelerde fersah fersah saidi nursi öğretisini fettulah gülenin nasıl yayılacağını talebelerine öğretirken söylediklerini bilmiyormuş saf görünmeye çalışmanın bir alemi var mı... Demagoji yapacağına, karizmayı çizdirmemek amaçlı satırlar sıralayacağına bütün bunların gerçek olmadığını ispatlar geçersin ... Bakalım senin bu sayfalarda insanların kanına girip öve öve bitiremediğin biz inşallah burda ZAMANIN EŞSİZ GÜZELİ said nursiden faydalanmaya çalışacağız. dediğin Saidi Nursi kitabı nasıl kurana özdeş gösterilmeye çalışılıyormuş bir anlayalım.? RISALE-I NUR’un KURANA ÖZDEŞ SAYILMASI 1-Said-i Nursi, "Sikke-i Tasdik-i Gaybi" adli risalesinde kendi yazilarini Kuran ile ozdes sayar, kendini tanriyla konusan peygamberle es tutar. Nitekim soyle bir yorum getirir: " Risale-i Nur" u Allah Kuran-i Kerim'de imzalamistir. Basta Hz. Muhammed olarak Hz. Ali, Abdulkadir Geylani, Muhyiddin Arabi ve oteki buyukler de Risale-i Nur'a imza koymuslardir." Bu sozler boyle duzgun degil, karmasik, daginik niteliktedir. 2-Said-i Kurdi Isparta'da yazdigi lemalarda sunlari soyluyor: " Risale-i Nur girdigi her yeri kutsallastirmis, bu arada Isparta'ya mubareklik kazandirmistir....Risale-i Nur Isparta'ya butun illerin uzerinde bir dindarlik meziyeti kazandirmistir." Ozetlenen bu fikirlerde Said-i Kurdi kendinin bulundugu yerin kutsallastigini soylerken, ustu kapali olarak Tanrisal bir niytelige burundugunu vurgulamaktadir. Oysa ki Islam dinine gore sadece TANRI KUTSALDIR , IL, ILCE "MUBAREK" OLMAZ. 3-Kendi kendini "mubarek" diye niteleyen Said-i Nursi, "Sonmez Risalesi"nde su sozlerle "Risale-i Nur" u ovmektedir: "Risale-i Nur Kuran'in aynasidir, bir mucize niteligindedir." Islam dininde peygamber "benden mucize beklemeyin..." derken bizim mubarek yazarimiz yazilarini bir yandan Kuran'la karsilastiriyor, bi yandan da "mucize" diye niteliyor. Yine ayni risalenin bir baska yerinde soyle diyor: "...Risale-i Nur 'a kimse karsi koyamaz, onunla boy olcusemez, ona denk tutulamaz." Bu sozler onceleri Kuran icin soylenmisti, onun BIR BENZERININ YAZILAMAYACAGI VURGULANMISTI. 4-Said-i Nursi'ye gore "Risale-i Nur" kendisine Tanri'nin istegi uzerine dolaysiz olarak indirilmistir. "Bediuzzaman cevap veriyor , 1960" adli yazida : "Risale-i Nur , Said-i Nursi'ye Allah tarafindan verilmistir" denmektedir. Islam dinine gore ise tanri 4 peygambere kitap indirmistir. Aksini iddia etmek sapkinliktir. Yine Nursi'nin "Mesnevi-yi Nuriye" adli yazisindan , ozetleyerek sunlari aktaralim: " Risale-i Nur , Kuran'in bir mucizesi oldugundan herseyde bir marifet penceresi acmistir. Bu kitap, Kuran'a ait bir sirri cozerek bir yillik bir isi bir saatte bitirecek duruma gelmistir...Risale-i Nur, Musa peygamberin asasi gibi nereye degdiyse oradan su cikarmistir." 5-Islam dinine gore basta insan olmak uzere, butun yaratiklar kendi dillerince Tanrinin adini anarlar. Bizim said ise bakin bu konuda ne der: "Risale-i Nur'u sadece kuslar degil, gokte ve havada bulunan tum varliklar alkislar." 6-Said-i Nursi yazilarinin cogunda kendini kimi yerde ustu kapali, kimi yerde cok acik olarak peygamberle karsilastirir. Tanriyla dolaysiz konustugunu vurgular. Onun "Hizmet Rehberi" dedigi yazisindan gelisiguzel birkac bolumcugu ozetleyerek aktaralim: "...Ama onda ( Risale-i Nur'da) yazilanlar Kuran'in malidir. Hepsi Allahtandir...Peygamberimiz Kuran-i kerim'in sadece bir tercumani idi. Ustat ta (Said-i Kurdi) Risale-i Nur'un sadece bir tercumani gibidir. 7-"Iman Hakikatleri" baslikli yazisinda soyledikleri urperticidir: " Risale-i Nur peygamberimizin risaletini yani peygamberliginin bir mirasini ustada verir." 8-Risale-i Nur'un "Hizmet Risalesi" bolumunde gecen su sozler de ilginctir: "Risale-i Nur'a karsi cikilamaz (itiraz) . yapilacak her itiraz en ulu kisilerden , Kutbu'l Azam'dan da gelse aldirirs edilmemeli...." Islam inanclarinda Kuran bildirilerine karsi cikilamaz, Kuran elestirilemez, Kuran konusunda gundeme gelebilecek bir itiraz kesinlikle suctur. Islam dunyasinda peygambere "Kutbu'l Azam " denir. Bu cercevede Risale-i Nur'un Kuran ile eslestirildigi gayet aciktir.Bu tutum ıslam dinine gore buyuk suctur. Oysa Risale-i Nur yazari buna aldiris etmez..!! 9-Sayın arkadaşım... sen nasılsa bütün bunları sırası geldikçe bu sayfalarda herkese anlatıp bunların böyle ve gerçek olduğunu bir dolu lisan yada direk dayatarak anlatacak ve yazacaktın...Bana kalırsa kızma sana yardımcı oluyorum...işi uzatmadan kestirmeden söyleyeceklerini maddeler halinde sıralıyorum... 10-İstersen artık sen anlamaqzsın ne bilirsin lafları yapmak yerine taktik değiştirip yanlış anlamışsın falan demelisin...ama oda olmaz ozaman saidi nursiyi reddetmiş olacak bu maddeler halinde yazılanların gerçek olmadığını söylemek zorunda kalacaksın.. *** NEYSE BİZ YİNE AYNI DEVAM EDELİM... SEN İKİ LAF ET BEN ARDINI GETİREYİM... NEDE OLSA ÖYLE YADA BÖYLE AMAÇ SAİDİ NURSİ'YE, FETTULAH GÜLEN'E, ÖZETLE ŞERİATA HİZMET DEĞİLMİ ? REKLAMIN İYİSİ KÖTÜSÜ OLMAZ SİZİN AÇINIZDAN... O NEDENLE DEVAM ETMEKTE YARAR VAR! BİZİM AÇIMIZDAN OKUYANLAR GERÇEKLERİ GÖRÜP ANALAYACAKTIR İNANCI VE DÜŞÜNCESİ SADECE... O NEDENLE BİZİM AÇIMIZDAN DA DEVAM ! AHİRZAMANI GERÇEKTEN KIRMAK İSTEMEM AMA ŞU ANDA YAPILACAK BAŞKA BİRŞEYDE YOK SANIRIM... ZATEN KONUMUZ SAİD-İ NURSİ VE RİSALE-İ NUR DEĞİLMİ ? AYNI ŞEYLERDEN BAHSEDİYOR VE KONUN FARKLI YÖNLERİNİ ELE ALIYORUZ Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 canlar madem gece kuşu bize yardım cı oluyor bende ona yardımcı olayım arkadaşlar bu şaçmalıkların hepsini geocities.com/fettosh/risale.htm de bula bilrisiniz ister orya inanırsınız ister bizim yazdıklarımıza senin şurda söylediğin yanlış dersiniz. Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Sayın arkadaşım sen sıralamaya devam et.. Bu asırda Allah ile Peygamberi birbirinden ayırmak isteyenler "sünneti inkar ettirme çabasında" Bunu başaramayanlar bu sefer bir alt basamak olan dinin diğer kaynaklarını hedef almakta... Bu silsile bu şekilde devam etmekte... Bu zaten her zaman planlı bir şekilde vizyona giren bir oyun.. Şunu unutmayınız.... Bizler biriz bir bütünüz. Aramıza nifak ayrılık tohumları sokulmaya çalışılacak her zaman... Ama bu oyun tutmayacaktır... Bediüzzaman Said Nursi'nin Kur'an Bakışı, Sünneti Seniyye bakışı, İslama ve inanç esaslarına bakışı aşikar bir şekilde ortadadır... Bizlerin referansları bellidir. Biz oraya bakarız.. Müslümanlar bir tuzağa bir kez düşer ikince kez düşmez bunu unutmayınız.... Tek bir somut örnek vereyim.. bugün bir çok "tıp doktoru psikiyatrist" bizzat risaleleri kullanarak "bilimsel tedavi yöntemleri" uygulamaktadır..Ortada doğma olan birşey bulunmamaktadır.. .Özellikle narsizm konusunda.. Gecekuşu rahat ol. Herkesin aklı var kafası çalışıyor.. Burada paylaşılan fikirleri begenen alır. Uygular begenmeyen " ignore "eder. Olay bu kadar basittir. Bu fikirlerin burada paylaşılmasından korkmayalım .. Madem bu kadar degersiz ve önemsiz sizler için...O zaman bu çaba ve korkuya gerek yok...Sakin olun.. Fikir kimseyi öldürmez...Anlatacak birşeyleri olanları dinlemek lazım... Neyse artık bu konuya daha fazla eğilmek israf olacağı için konumuza dönmek durumundayız... Saygılar.. Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 canlar madem gece kuşu bize yardım cı oluyor bende ona yardımcı olayım arkadaşlar bu şaçmalıkların hepsini http://www.geocities.com/fettosh/risale.htm de bula bilrisiniz ister orya inanırsınız ister bizim yazdıklarımıza senin şurda söylediğin yanlış dersiniz. Allah senden razı olsun kardeşim... Vay be 10 altın kural aslında sitenin isminden de anlaşılacağı üzere hakaretler içeren ve hiçbir doğruluğu ve gerçekliği olmayan bir siteden kopyala yapıştır yapılmış.. ama sagolsun Gecekuşu a,b,c,d, diye devam eden kısımları 1,2,3,4.. şeklinde düzeltmiş bence artık kopyalamış diyemeyiz.....o kadar uğraşmışşş Allah rızası için iyi niyetli olalım arkadaşlar....Maksadımız paylaşım ve birşeyler öğrenmek olsun..... Saygılar.. Alıntı
Φ s__ozhan Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Risale-i Nur elli beş ayrı dile çevrilmiş, ve bütün dünya da okunan ve müslüman olan diğer din mensuplarının %32 ikisine vesile olan nurlu bir eserdir. Önümüzdeki eylül ayında geleneksel olarak 2 yılda bir düzenlenen risale-i nur sempozyumu var.Bu sempozyuma dünyanın çeşitli üniversitelerinden(amerika,arabistan,hollanda,ingiltere,filipinler,cezayir,fransa,almanya vs.) birçok müslüman, hristiyan, yahudi ve diğer dinlerden profesörler, doçentler; ve aynı zamanda farklı ülkelerden insanlar katılıyor ve katılımcı sayısı 7-8 bin i geçiyor.İsteyen bu sempozyuma gelir risale-i nur külliyatının amacına; yani islam dinini dünyaya duyurmaya nasıl hizmet ettiğini görür. Bizler risale-i nur vasıtasıyla Allah'ı tanımışız,onun sayesinde peygamber(asm) i sevmişiz.Risale-i nur bize islam dinini yaşama gayreti vermiş.Bizler risale-i nur u sadece bu yüzden seviyoruz.Bediüzzaman ı da bu mübarek eseri yazdığı için seviyoruz.Bize Allah'ı ,peygamber'i(asm) ve onları sevenleri karşılıksız sevmeyi öğrettiği için.Zaten mevlevi ler de mevlana yı bu sebebten dolayı sevmezler mi,yada nakşibendiler Şah-ı nakşibendiyi ya da kadiriler abdulkadir geylaniyi. "Ye'sin(ümitsizliğin) rağmına(aksine) olarak ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-ı kat'iyemle(kat'i kanaatimle) derim: İstikbâl yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak; ve hâkim, hakaik-i Kur'aniye(kur'an hakikatleri) ve imaniye olacak." Bediüzzaman Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 gece kuşu yazının cevabını vermeye gerek yok risale okuyan içinde ne olduğunu biliyor ayrıca söylim çok az bilgin var bilmem rusların o ve talebelerini gördüğü yerde katığını ne kadar biliyorsun. biz inşallah burda ZAMANIN EŞSİZ GÜZELİ said nursiden faydalanmaya çalışacağız. Gece kuşu kardeşim daha önce bir çok yerde gördüm yerini hatırlamıyorum ama senin çok iyi hatırlaya cağını düşünüyorum sen herzaman yazılanların başlıktan sapmamaısını istemezmiydin. Lütfen sen de şimdi bize saygı duy yanlış başlıkta dile getiriyorsun yazdıkların anlam bütünlüğünü bozuyor okuyanların kafası karışa bilir buna engel olmak için lütfen bu fikirlerini ayrı bir yerde dile getiri o zaman bir birimize daha iyi cevaplar verebiliriz. umarım birdaha aynı yönde emaj ayzmak zorunda kalma bir elştiriniz varsa yazdığım şey ile alakalı olsun. Sevgili ahir; Buranın başlığı " Risale-i Nur Külliyatı, Kur'anın Rehberliğinde Hakikate Uzanan Yolculuk...." değilmi?...Evet Alt başlık olarak "Risale-i Nur Nedir ve Nasıl Bir Tefsirdir?" diye konuya girlmedimi.? ... Evet... Bu başlık ve alt başlık üzerine gönderdiklerim konunun dışında mı? ... Hayır.. Konunun başlığından saptırldığı düşünülebilir mi? ... Hayır... Ozaman bana neden bu başlıktan çek git yada aramıza girme gibi yazılar gönderdi zatı muhterem... TELAŞI VE KAYGISI NEYDİ?... YAZILANLAR YANLIŞSA VE GERÖÇEKLER BAŞKAYSA PEALA KARŞI CEVAPLA BUNLAR ÇÜRÜTÜLEBİLİRDİ..! Elbette bu yaklaşımların arkasında başka nedenler yatıyor... Örneğin bakalım başlık ne diyor..? ( Risale-i Nur Külliyatı, Kur'anın Rehberliğinde ) Bu başlıkataki ifadeye karşılık yapılmak istenen gizli pazarlığı ortaya koymanın sakıncaları var.Bu kaygılar yaşandığı için çek git aramızdan denebilir...Ama o dedi diye Açıklanmamalımı ..Hayır elbette açıklanacak ve denecekki... 1-Said-i Nursi, "Sikke-i Tasdik-i Gaybi" adli risalesinde kendi yazilarini Kuran ile ozdes sayar, kendini tanriyla konusan peygamberle es tutar. Nitekim soyle bir yorum getirir: " Risale-i Nur" u Allah Kuran-i Kerim'de imzalamistir. Basta Hz. Muhammed olarak Hz. Ali, Abdulkadir Geylani, Muhyiddin Arabi ve oteki buyukler de Risale-i Nur'a imza koymuslardir." Bu sozler boyle duzgun degil, karmasik, daginik niteliktedir. Başlık neden böyle atılmıştır... Gizli pazarlık ve kafalara kazınmak istenen budur da ondan... şimdi diyecek ki saptırdın ... Ama gerçek bu mu Hayır... zaten o cümle böyle kurularak kafaların içine öyle saptırılarak sokulmuyor mu?... Bu saptırma, dayatma ve koşullandırmayı dile getirmek mi saptırma oluyor...Hayır Ve görüyorum ki bu konuda sen daha daha tecrübeli ve tutarlısın ifadelerin ortamı yumuşatmak amacında ve o nedenle seni asla kırmak istemem diye bir cümle kullandım...Benim için sen yada bir başkası böyle düşünüyor diye kişiliğine karşı bir tepki,de bulunmam...benim karşı olduğum bu düşünce yapısı ve ülkeye ve insanlara dayatmaları... O nedenle bu düşünceye sahip insanlar nasıl ki bunları yaymak ve insanları kafalarını bu düşüncelerle doldurup nihai amaçlarına ulaşmak için yazıp çiziyor ve konuşuyorlarsa... Benimde bunun ne olduğu hakkında karşı görüşlerimi bildirmek gibi bir hakkım var... Ve yaptığımda bu zaten...İlk iletimden itibaren gelen anlamsız ve bu bakış açısını taşımayan, dayatmacı yaklaşımlar elbette tarafımdan tasvip görmeyecektir.Ve bu hakkımı sonuna kadar kullanacağım... Risale-i nur ve içindekiler hakkında tahminiden öte bilgilerim var ve bu konuda tek başvuru kaynağım o değil birçok başka kaynaktan da araştırmalaımı yaptım...Elbette senin anladığın gibi değerlendirmediğim için eleştirel bir karşı duruşum var...Senin nasıl kabul edip sahiplenme gibi bir hakkın varsa benimde tam tersi yaklaşımları görerek benimsememe ve eleiştiri hakkım var... Ve hatta sen daha önceden bunun farkına vardığın için sevmezsin diye bir cümle kullandın...Ama gerçek bu değil konu sevmek yada sevmemek değil...İşin özü bütün bu kaynaklar ve örgütlenmelerin arkasında yatan gerçekler...Sen kitabı okur böyle anlarsın... samimisindir siyasi bir tarafın yoktur bunu anlar ve sana saygı duyarım... Ve sana hep bu çerçevede yaklaştım... Ama yapılanlar artık başka noktalara gelince bunuda belirterek bu yazıları gönderdim...bütün bunları bilipte niye önceden yazılmadı sence...Senin yada başkasının inancına saygıdan... Sen öyle düşünür yada inana bilirsin...ama şimdi durum farklı yapılmak istenen başka mecralara kaydı... şimdi uyulan madde şu"7- İnanmış, arinmiş, kendine güvenmiş bir nurcunun baslıca görevi nereye giderse gitsin orada yeni bir nurcu yetiştirmek , birliğe kazandırmaktır." Bunu farkeden herkeste doğal olarak buna karşı duracaktır...! O nedenle tarafımadan yapılan başlığın anlamını saptırmak değil konuyla ilgilii karşı görüş ve eleştirileri yapmaktır... Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 ya **** kardeşim biz risaleyi nurun ortaya koyduğu delil ve görüşleri aktarıyoruz itirazın varsa bunları çürütürsün ama sen kalkmış Said Nursi Şöyle böyle diyorsun üstelikte şimdi kalkmış bunu hoş göstermeye çalışıyorsun sana saygım var ancak yaptığın şeyler birbirini tutmadığını söyleyince bunu hoş göstermeye çalışman çok yanlış Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 canlar madem gece kuşu bize yardım cı oluyor bende ona yardımcı olayım arkadaşlar bu şaçmalıkların hepsini geocities.com/fettosh/risale.htm de bula bilrisiniz ister orya inanırsınız ister bizim yazdıklarımıza senin şurda söylediğin yanlış dersiniz. Allah senden razı olsun kardeşim... Vay be 10 altın kural aslında sitenin isminden de anlaşılacağı üzere hakaretler içeren ve hiçbir doğruluğu ve gerçekliği olmayan bir siteden kopyala yapıştır yapılmış.. ama sagolsun Gecekuşu a,b,c,d, diye devam eden kısımları 1,2,3,4.. şeklinde düzeltmiş bence artık kopyalamış diyemeyiz.....o kadar uğraşmışşş Allah rızası için iyi niyetli olalım arkadaşlar....Maksadımız paylaşım ve birşeyler öğrenmek olsun..... Saygılar.. Sayın Ahir malesef sizinde gerçek tavrınız ortaya cıktı sanırım... Önemli olan sizin ne düşündüğünüz değil Başkalarının sizin hakkınızda ne düşüneceğidir... Ayrıca burada benim sizin hakkınızda ve sizin benim hakkımda ne düşündüğünüz de değildir... Önemli olan sizin ne yazdığınız ve ne ifade ettiği....Benim ne yazdığım ve ne ifade ettiğidir... Kaynakların nerden ve nasıl elde edildiğinden öte içeriğinde ne anlatmak istediğidir... Bende kaynak çok...Önümde koskaca internet dünyası ve birdolu kaynak kitap var... Hangisini istersem onu kullanırım... *** NEYSE BİZ KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDELİM ... BAKALIM Said-i Nursi'nin YENI KURAN YAZMA TUTKUSUNA YENİ ÖRNEKLER VEREBİLECEKMİYİZ? Said-i Nursi'nin YENI KURAN YAZMA tutkusuna bir kac ornek daha: 1-Kuran-i Kerim ve Risale-i nur Rahman ve rahim olan Allah'ın bir indirisidir. 2-" Kuran-i Kerim ve Risale-i Nur'un indirilişi aziz ve hakim olan Allahtandır.... 3-iste o nur hem Kuran-i Kerim dir hem de Risale-i Nurdur...." 4-" Risale-i Nur'un 129 parcası Kuran'dan uzanan elektrik telinin ucuna takılan 129 elektrik lambası gibidir... 5-Bu oyle bir kitapıir ki insanları karanlıktan ısıga cıkarsın diye sana indirdik (Secde suresi ) ....Said-i Nursi'ye gore bu ayetlerdeki nur , yani ISIK sozuyle anlatılmak istenen yine Risale-i Nur'dur.. Bu oyle bir kitaptır ki sen onunla insanları Risale-i Nur'un ısıgına cıkarasın diye sana indirdik. 6-"Allah'a cagıran , guzel isler yapan ve ben muslumanlardanım diyen kimsenin sozunden daha guzel ne olabilir (Fuss. suresi 33. ayet)" ...Said-i Nursi'ye gore : Hicbir sozun kendisininkinden daha guzel olamayacagi "soz" , Risale-i Nur kulliyatindan olan "Sozler" adli risale yani kitaptir. Ayetle iste bu kitap anlatilmak istenmis ve ovulmustur. Allah'a cagiran, guzel isler yapan ve ben muslumanım diyen Said-i Nursi'nin "Sozler" adli kitabindan daha guzel ne olabilir? . Bu alıntılar iyice okunursa Islam dininin ozellikle Kuran'ın ne gibi carpık yorumlara ugratıldıgı Said-i Nursi'nin Kuran'ı bile kendi sozlerine, eylemlerine tanık gosterdigi, Risale-i Nur'un Kuran'da bile anıldıgı, bir Tanrı buyrugu diye tanıtılmak istendigi kolayca anlasılır. Said-i Nursi "Nur Meyveleri" adını verdigi yazısında soyle diyor: 7-"Risale-i Nur okumak veya yazmak alim olmak icin yeterlidir, baska bilgiye gerek yoktur. " Bu abartılı lafala anlatılamak istenen şu: bunalmadan Risalelerini sonuna kadar okuyan bir kisinin bilim degil "seriat getirme , bagnazlik, yobazlik" emellerinden baska bu kitapta bulabilecegi pek bir sey de yoktur. Yazılanlar duzensiz, karmakarisik sayiklamalar, sanrilar, hezeyanlarindan ibarettir. Said-i Nursi bir yazisinda 8-" Risale-i Nur Kuran-i kerim'in en hakiki tefsiridir. Risale-i Nur, kendisine hizmet edenleri en basta nur talebelerini mutlak cennete goturecek " demektedir. Oysa Islam dinine gore kimin cennete gidecegini sadece tanrı bilir. Kuran'da "Kuran okuyanlar cennete gidecek " denmemistir. Ortacag Avrupasinda kiliseler varlıklı kimselere buyuk gelirler karsılıgında "cennet satarlardı" Burada da benzer davranıs gorunuyor, insanlar aynı cıkar ugruna kandırılıyor. *** ya kuşu kardeşim biz risaleyi nurun ortaya koyduğu delil ve görüşleri aktarıyoruz itirazın varsa bunları çürütürsün ama sen kalkmış Said Nursi Şöyle böyle diyorsun üstelikte şimdi kalkmış bunu hoş göstermeye çalışıyorsun sana saygım var ancak yaptığın şeyler birbirini tutmadığını söyleyince bunu hoş göstermeye çalışman çok yanlış Sayın Ahirzaman; Benim hoş göstermeye yada hoş görünüp, sempati üretmeye çalıştığım falan yok ama bakıyorum... Senin başta hoş görünen dilin ve yaklaşımların değişmeye başladı "ya kuşu kardeşim" diyerek yapmak istediğin neyse bilemiyorum...Bende aynı yaklaşımı gösterebilirim unutma...Burada görüşlerimizi öne sürüyoruz... Orada anlatmaya çalıştığımda buydu hoş görünmeye çalışmak filan değil...Ama konuyu kişiselleştirip işi bu noktaya getirmeniz herkes tarafından okunup görülecektir...Benim sizin getirdiğiniz yaklaşıma cevaplarım bunlar... Saidi nursi bilmeyenler için başta biyografisi verildi o bitti ...şimdi eseri ve yaklaşımı eleştiriliyor... Sizde sizin açınızdan bi,yografisini verir ve anlatırsınız herkes her ikisinide okur kararı vermek onlara kalır...Varmı bir sakıncası...? BEN KİTABIN NİHAİ OLARAK İÇİNDE YAZILANLARIN GENEL YAKLAŞIMI VE PERDE ARKASINI İFADE ETMEYE ÇALIŞIYORUM... SİZ İÇİNDEKİLERİ HARF HARF YAZIP TARTIŞABİLİRSİNİZ ... BENİM İÇİN BİR MAHSURU YOK..DEVAM EDEBİLİRSİNİZ... AMA KALKIPTA BU YAZILANLARA BİR KARŞI CEVAP YADA İFADENİZ OLMAYACAKSA NE BANA SUS DEMEYE NEDE ŞUNU CEVAPLA BAKALIM DEMEYE HAKKINIZ YOK! iŞİN KÖTÜ TARAFI CEVAPLAMAYIP TEKZİP ETMEDİĞİNİZ HER MADDE tARAFINIZDAN ONAYLANMIŞ OLDUĞU İÇİN OKUYANLAR BÜTÜN GERÇEKLERİ AÇIKCA GÖRECEKLERDİR...oNUN İÇİN ÇARPITMA SAPTIRMA, KİŞİSEL HAKARET YADA KÜFÜR YERİNE YAZILANLARA CEVAP VERİLMESİ SANIRIM SİZİN AÇINIZDAN DAHA DOĞRU OLACAKTIR..." KUŞU , MUŞU "İLE VARACAĞINIZ BİR YER YOK... Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 "Sen Risale-i nurları hiç inceledin mi? Ne kadar bilgin var bu konuda cehaletin yazdığın cümlelerde aşikar bir şekilde ortada cehalitini bizlere dayatma" DİYORSUN YA BAKALIM KİMLER KİMLERE NELER DAYATIYORMUŞ Madde 3- "Risale-i Nur" u okumak, okuma bilinmiyorsa okutup dinlemek. Bir nurcunun evinde Kuran olmayabilir ama Risale-i Nur bulundurmaya mecburdur. Bu gerçek ortada duruken, gazetelerde fersah fersah saidi nursi öğretisini fettulah gülenin nasıl yayılacağını talebelerine öğretirken söylediklerini bilmiyormuş saf görünmeye çalışmanın bir alemi var mı... Demagoji yapacağına, karizmayı çizdirmemek amaçlı satırlar sıralayacağına bütün bunların gerçek olmadığını ispatlar geçersin ... Bakalım senin bu sayfalarda insanların kanına girip öve öve bitiremediğin biz inşallah burda ZAMANIN EŞSİZ GÜZELİ said nursiden faydalanmaya çalışacağız. dediğin Saidi Nursi kitabı nasıl kurana özdeş gösterilmeye çalışılıyormuş bir anlayalım.? RISALE-I NUR’un KURANA ÖZDEŞ SAYILMASI 1-Said-i Nursi, "Sikke-i Tasdik-i Gaybi" adli risalesinde kendi yazilarini Kuran ile ozdes sayar, kendini tanriyla konusan peygamberle es tutar. Nitekim soyle bir yorum getirir: " Risale-i Nur" u Allah Kuran-i Kerim'de imzalamistir. Basta Hz. Muhammed olarak Hz. Ali, Abdulkadir Geylani, Muhyiddin Arabi ve oteki buyukler de Risale-i Nur'a imza koymuslardir." Bu sozler boyle duzgun degil, karmasik, daginik niteliktedir. 2-Said-i Kurdi Isparta'da yazdigi lemalarda sunlari soyluyor: " Risale-i Nur girdigi her yeri kutsallastirmis, bu arada Isparta'ya mubareklik kazandirmistir....Risale-i Nur Isparta'ya butun illerin uzerinde bir dindarlik meziyeti kazandirmistir." Ozetlenen bu fikirlerde Said-i Kurdi kendinin bulundugu yerin kutsallastigini soylerken, ustu kapali olarak Tanrisal bir niytelige burundugunu vurgulamaktadir. Oysa ki Islam dinine gore sadece TANRI KUTSALDIR , IL, ILCE "MUBAREK" OLMAZ. 3-Kendi kendini "mubarek" diye niteleyen Said-i Nursi, "Sonmez Risalesi"nde su sozlerle "Risale-i Nur" u ovmektedir: "Risale-i Nur Kuran'in aynasidir, bir mucize niteligindedir." Islam dininde peygamber "benden mucize beklemeyin..." derken bizim mubarek yazarimiz yazilarini bir yandan Kuran'la karsilastiriyor, bi yandan da "mucize" diye niteliyor. Yine ayni risalenin bir baska yerinde soyle diyor: "...Risale-i Nur 'a kimse karsi koyamaz, onunla boy olcusemez, ona denk tutulamaz." Bu sozler onceleri Kuran icin soylenmisti, onun BIR BENZERININ YAZILAMAYACAGI VURGULANMISTI. 4-Said-i Nursi'ye gore "Risale-i Nur" kendisine Tanri'nin istegi uzerine dolaysiz olarak indirilmistir. "Bediuzzaman cevap veriyor , 1960" adli yazida : "Risale-i Nur , Said-i Nursi'ye Allah tarafindan verilmistir" denmektedir. Islam dinine gore ise tanri 4 peygambere kitap indirmistir. Aksini iddia etmek sapkinliktir. Yine Nursi'nin "Mesnevi-yi Nuriye" adli yazisindan , ozetleyerek sunlari aktaralim: " Risale-i Nur , Kuran'in bir mucizesi oldugundan herseyde bir marifet penceresi acmistir. Bu kitap, Kuran'a ait bir sirri cozerek bir yillik bir isi bir saatte bitirecek duruma gelmistir...Risale-i Nur, Musa peygamberin asasi gibi nereye degdiyse oradan su cikarmistir." 5-Islam dinine gore basta insan olmak uzere, butun yaratiklar kendi dillerince Tanrinin adini anarlar. Bizim said ise bakin bu konuda ne der: "Risale-i Nur'u sadece kuslar degil, gokte ve havada bulunan tum varliklar alkislar." 6-Said-i Nursi yazilarinin cogunda kendini kimi yerde ustu kapali, kimi yerde cok acik olarak peygamberle karsilastirir. Tanriyla dolaysiz konustugunu vurgular. Onun "Hizmet Rehberi" dedigi yazisindan gelisiguzel birkac bolumcugu ozetleyerek aktaralim: "...Ama onda ( Risale-i Nur'da) yazilanlar Kuran'in malidir. Hepsi Allahtandir...Peygamberimiz Kuran-i kerim'in sadece bir tercumani idi. Ustat ta (Said-i Kurdi) Risale-i Nur'un sadece bir tercumani gibidir. 7-"Iman Hakikatleri" baslikli yazisinda soyledikleri urperticidir: " Risale-i Nur peygamberimizin risaletini yani peygamberliginin bir mirasini ustada verir." 8-Risale-i Nur'un "Hizmet Risalesi" bolumunde gecen su sozler de ilginctir: "Risale-i Nur'a karsi cikilamaz (itiraz) . yapilacak her itiraz en ulu kisilerden , Kutbu'l Azam'dan da gelse aldirirs edilmemeli...." Islam inanclarinda Kuran bildirilerine karsi cikilamaz, Kuran elestirilemez, Kuran konusunda gundeme gelebilecek bir itiraz kesinlikle suctur. Islam dunyasinda peygambere "Kutbu'l Azam " denir. Bu cercevede Risale-i Nur'un Kuran ile eslestirildigi gayet aciktir.Bu tutum ıslam dinine gore buyuk suctur. Oysa Risale-i Nur yazari buna aldiris etmez..!! 9-Sayın arkadaşım... sen nasılsa bütün bunları sırası geldikçe bu sayfalarda herkese anlatıp bunların böyle ve gerçek olduğunu bir dolu lisan yada direk dayatarak anlatacak ve yazacaktın...Bana kalırsa kızma sana yardımcı oluyorum...işi uzatmadan kestirmeden söyleyeceklerini maddeler halinde sıralıyorum... 10-İstersen artık sen anlamaqzsın ne bilirsin lafları yapmak yerine taktik değiştirip yanlış anlamışsın falan demelisin...ama oda olmaz ozaman saidi nursiyi reddetmiş olacak bu maddeler halinde yazılanların gerçek olmadığını söylemek zorunda kalacaksın.. *** NEYSE BİZ YİNE AYNI DEVAM EDELİM... SEN İKİ LAF ET BEN ARDINI GETİREYİM... NEDE OLSA ÖYLE YADA BÖYLE AMAÇ SAİDİ NURSİ'YE, FETTULAH GÜLEN'E, ÖZETLE ŞERİATA HİZMET DEĞİLMİ ? REKLAMIN İYİSİ KÖTÜSÜ OLMAZ SİZİN AÇINIZDAN... O NEDENLE DEVAM ETMEKTE YARAR VAR! BİZİM AÇIMIZDAN OKUYANLAR GERÇEKLERİ GÖRÜP ANALAYACAKTIR İNANCI VE DÜŞÜNCESİ SADECE... O NEDENLE BİZİM AÇIMIZDAN DA DEVAM ! AHİRZAMANI GERÇEKTEN KIRMAK İSTEMEM AMA ŞU ANDA YAPILACAK BAŞKA BİRŞEYDE YOK SANIRIM... ZATEN KONUMUZ SAİD-İ NURSİ VE RİSALE-İ NUR DEĞİLMİ ? AYNI ŞEYLERDEN BAHSEDİYOR VE KONUN FARKLI YÖNLERİNİ ELE ALIYORUZ Ben sizin yazdıklarınızın hiçbirini söylemedim Gecekusu.... Baska arkadas söyledi... Siz öyle bir heyecan içerisindesiniz ki kimin ne dediğine bakmadan yazıyorsunuz galiba... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.