Φ omar123 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2012 Bunları söylemişsin iyi de, şu soruyu sormayı da hiç aklına getirmemişsin. Madde olmadan akıl neyi düşünecek, dillendirecek, fikir üretecek? Madde olmadan akıl ne işe yarayacak? Söyle hadi.. Madde olmadan akılın ulaşıma kapalı olduğunu bilmiyormusun? Şaşılacak şey.. Bakın sorum madde değil..Sen hangi mantıkla aklı ulaşıma kapalı yapıyorsun..Nitekim maddeye madde demekte aklın işlevi..Aklın olmadığını bir varsay..Biz İnsan bile sayılmayız..İnsan olmanın özelliklerinden birisi akıl..Akıl yoksa aha şu hayvandan farkımız ne olur..Oda yer,içer..Madde var akıl yok ise o halde İnsan İnsan değil Hayvan olur.. AKIL nasıl oluyorda ulaşıma kapalı oluyor demiştik..Evet ezberci ezberci diye söyler idin..Şimdi ezberler kimde var çok belli değil midir Seninkisi bilimi benimsemek değil ezberlemektir.. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2012 Beklemek soyut bir kavram somut olmadan bilimsel olmazki..! Sen gerçekten yaradılışı,ölüm sonrasını bilimin ispatlayabileceğini düşünüyormusun..? İnsanların inandıkları Tanrıyı aşağıdaki resimdeki gibi zanneden bir insan doğal olarak üzerinde deney yapılması gerektiğinide iddia edecektir.. 1 Alıntı
Φ karandiu Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Arrivals ''gelenler'' i daha geniş bölümlerini seyretmenizi tavsiye ederim..En azından kendinize 2-3 saat vakit ayırıp bütün bölümleri seyredin sonra puzzle ın parçaları birleşecektir.. -http://www.youtube.com/user/allhkbr- Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Video hoşuma gitti..Özellikle ilk dakikaları bazı gerçekleri düşündürüyor.. Alıntı
Φ karandiu Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Video hoşuma gitti..Özellikle ilk dakikaları bazı gerçekleri düşündürüyor.. Yayınladığım video sadece bir bölüm baştan itibaren bölümleri seredersen ilginç şeyler çıkıyor karşına,işaret edilenler düşünmeye itiyor insanı.. Alıntı
Φ Umut Umur Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 arkadaşlar ben bu belgeselin tamamına yakın kısmını izledim.. birçok şey anlatılıyor. ama yalan mı gerçek mi şüpheci yaklaşmak lazım. illuminati ile ilgili kısımlara değiniyor. ama temellendirmesini pek beğenmedim. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2012 Şüpheyle değil de üzerinde düşünerek bakmak lazım..Belgeselde Talmud'un insanların yazdığı söylenir ve red etmeye teşvik eder....O halde müslümanlarında hadisleri red etmesi gerekir..Çünkü Talmudta tıpkı hadisler gibi..Üstelik hadisleride araplar yazdı..Benim kararım hiç değişmez..Tevrat,İncil ve Kur'an-ı kendi başlarına yeterli görürüm.. Alıntı
Φ Murat Çakal Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 demokrasiye uymayan akp nasıl oluyoda demokratik yoldan seçim kazanıyo çok ilginç değilmi . Alıntı
Φ Murat Çakal Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 sıkıntıda bu yaa hitler diktasıyla akp hükümetini bir gibi yorumlanıyor. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2012 ECELİ GELEN İKTİDARLAR HEP AYNI YOLLARDAN GEÇERLER…12 Eylül 2012 Ilımlı İslam düzeninde, 5 yaşındaki çocuklara el bombası eğitimi verilerek okullar açıldı. Şehitlerimizin külleri üzerinde hediyeleşmeler oluyor. Orman yasalarının işletildiği, vahşi, acımasız bir ortamdan geçiyoruz. Her yerde bileği güçlü olan haklı oluyor. Her yerde bileği güçlü olanın sesi çıkıyor… Ama çok zalim gördü bu yaşlı dünya. Çok faşist gördü. Hak, hukuk tanımayan, “Kanun benim”, “Dediğim dedik, çaldığım düdük…” diye haykıran nice manyak krallar, kraliçeler, sultanlar, bakanlar, basbakanlar gördü. Tümünün de bir tek hedefi vardı: Tacını – tahtını, makamını – koltuğunu koruyup, saltanatını sürdürmek, yığınlara hükmetmek… Halkın güçsüzlüğünden ve cahilliginden yararlanıp, gücünü artırmak… Herkesi dilediği gibi yönetmek, dilediği gibi yaşamak… Dilediği gibi sömürmek… Tümünün yolu – yöntemi aynıydı. Çünkü eceli gelen iktidarlar hep aynı yollardan geçerler. Geçmek zorundadırlar. Kedinin pisliğini gizlemesi gibi, pisliklerini halktan, kamudan gizlemek zorundadırlar. İşte bunun için Korku imparatorlukları kurarlar. Ama yaptıkları haksızlıklardan, hukuksuzluklardan dolayı herkesten önce kendileri korku içinde yaşarlar. Halktan korkarlar. Gölgelerinden korkarlar. Bir koruma ordusuyla gezerler. Çünkü onların kitabında sevgi yoktur. “İNSAN” yoktur. Doğa yoktur. Doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma, paylaşma yoktur. Yalan vardır. Tertip vardır. Hile – hurda vardır. Baskı vardır. Hapis vardır. Yasaklar vardır. Zindanlar vardır. Hepsinin yolu – yöntemi aynıdır. Eceli gelen iktidarlar aynı yollardan geçerler. Sonlarını hazırlarlar. Tıpkı Mussolini gibi. Hitler gibi. Mussolini de çarpık seçim sistemi sayesinde, aldığı üçte bir oyla mecliste üçte iki çoğunluğu sağlamıştı. O çoğunluğa dayanarak yasalar çıkarıyor, anayasayı değiştiriyor, hapishaneleri muhalifleri ile dolduruyordu. Tüm gücüne, tüm ihtişamına karşın, sol yumruğunu kaldırarak başladığı iktidar öyküsü, bacaklarından asılarak son buldu. Hitler de aynı yolun yolcusuydu. Çıkardığı özel yasalarla, yetki kanunları ile kendisine karşı gelenleri, eleştirenleri, muhalifleri etkisiz duruma getiriyordu. Gestapo eliyle gerçekleştirdiği yangınları komünistlerin üzerine atıyor, arkasından da insan avına çıkıyordu. İkinci Dünya Savaşı sonucunda Almanya’nın yenilgisini gören Adolf Hitler, Nisan 1945’te, Berlin’de, eşi Eva Braun’la birlikte, aynı anda siyanür hapı içip, önce Eva Braun’u, sonra da kendisini tabancayla vurarak intihar etti. O da meslektaşı, ülküdaşı Mussolini gibi tarihin çöplüğünde yerini aldı. Ne yazık ki, bu güzel vatanımız da Yüce Önder Atatürk’ten sonra çok Mussolini, çok Hitler gördü. DP’nin ilk yıllarında Menderes’in basınla arası iyiydi. İsteyen istediğini yazıyordu. Gazetelerde, dergilerde bir bahar havası yaşanıyordu. DP, bugünkü iktidar gibi çarşafa dolanıp, yanlış işler yapmaya başlayınca, muhalif basının sesi yükseldi ve eleştiriler sertleşmeye başladi. Aynı ölçüde hükümetin basına karşı takındığı o hoşgörülü, yumuşak ortam da birden yerini sert uygulamalara bıraktı. 1954 yılında, özgürlükleri kısıtlayan bir yasa çıkarıldı. Bu yasada iktidarı eleştiren yazarlara ve yazılara para ve hapis cezası getiriliyordu. 70 yaşındaki Hüseyin Cahit Yalçın, “Başbakanı eleştirdi” diye bu yasa çerçevesinde 26 ay hapse mahkûm oldu. DP iktidarının provakasyonları ile oluşturulan “6 – 7 Eylül Olayları”ndan sonra, basın, hükümetin denetimine geçti. Olaylar sonrasında sıkıyönetim ilan edildi ve aralarında “Hükümeti tenkit etmek yasaktır” maddesinin de bulunduğu sansür kanunu uygulama alanına konuldu. Buna göre: a) NATO devletleriyle ilgili haberler yasaktı, Darlık, kıtlık ve yoksulluk haberleri yazılmayacaktı, c) 6 – 7 Eylül Olaylarını Komünistlerden başkasının yaptığı yolunda yazı ve yorumlar yasaktı, d) 6 – 7 Eylül Olayları ile ilgili haberler ve resimler yasaktı. Şimdi anladınız mı, Recep Tayyip Erdoğan’ın ilham kaynağının ve ustalarının kim olduğunu? Benzerlikleri fark ettiniz mi? Ama son şehit haberleri karşısında halkın öfke duyması ve protesto seslerinin yükselmesi ile iktidarı bir korku sardı. Bu nedenle her an, her şey olabilir. Facebook ve internet, “İletişim yasakları” da yolda zaten. Kapıda. Çünkü iktidar, internet aracılığı ile düzenlenebilecek daha büyük direnişlerden ve kalkışmalardan korkmaktadır. Ama korkunun ecele faydası yoktur. Daha önceki faşistler, ağababaları gibi, onlar da yaptıkları zulmün hesabını mutlaka vereceklerdir. 2 x 2 dört eder… Beş etmez… ALİ ERALP İLK KURŞUN Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2012 Kadinlara siddet uygulayanlar eger cahil degilseler Nazi ve Fasist ruhluymuslar buyurmus Basbakan! Basbakan herseyde oldugu gibi kavramlarinda icerigini bilmeden konusuyor belli ki ona yazip vermemisler ne söylecegini o da aklina o anda ne geldiyse onu söylemis,yani bilerek degil aklina geldigi icin.Nazilik ve Fasistlik ne anlam gelir eger bunu Türkiye'yi on yildir yöneten birisi bilmiyorsa asil cahil o dur. Kadina siddet uygulayanlarin temelinde muhakkak ki cehalet yatmaktadir eger cehalet yatmasaydi Allah kadinlari dögün yalanina inanarak kadini dögerek Allahin emrini yerine getirdigini düsünmezdi.Bu demek oluyor ki kadina siddet uygulayanlar Nazi ve Fasist ruhlu olanlar degil kendini müslüman sananlardir.Tabii ki sadece müslümanlar kadina siddet uygulamiyor,müslüman olmayanlarda da ayni egilim var.Ancak en fazla müslümanliktan bahsedenler kadina en cok siddet uygulayanlardir.Saniyormusunuz ki,töre cinayeti isleyenler hic Cuma namazi kilmiyorlar? Fasist kadina degil topluma siddet uygular ki son 10 yildir bu siddeti toplum yasamaktadir dolayisiyla gercek fasizm budur.Saclarindan sürüklenen,tekmelenen,gazlanan gencler,emekciler,emekliler 10 yildir fasizmin pencesinde kivranmaktadirlar.Ayni Fasizm,Milli Bayramlari yasaklamistir,ayni Fasizm bu ülkenin kurucusunun ölüm yildönümünün anilmasini yasaklamistir.Ayni fasizm komsu Islam ülkelerinde MEZHEP SAVASI cikarmak icin kendisine büyük Fasist tarafindan verilen misyonu yerine getirme cabasi icindedir.Ayni fasizm ülkede muhalefete karsi en ahlak disi saldiri ve kampanyalar yürütmekte elinde tuttugu iktidar gücünü ve fasist gücleri kendi disindakilere karsi yönlendirmektedir.Ayni fasizm;Örtülü Ödenekten devlet düsmanlarina maddi destek saglamakta ve fasizme hizmet eden medyayi maddi olarak desteklemektedir. Bu fasizmi Türk ulusu 1950-1960 yillari arasinda yasamisti.Necip Fazil'in cikardigi Atatürk ve Cumhuriyet karsiti BÜYÜK DOGU dergisini Menderes örtülü ödenekten verdigi maddi destekle ayakta tutuyordu. Türkiye Cumhuriyeti en parlak dönemlerini 1923-1946 yillari arasinda yasamistir.Demokrasinin filizlenip gelismesi bu dönemde olmustur.Dünkü isgal gücleri her dönemde kendilerine hizmet edecek birilerini bulmuslardir.Menderes,Özal,Erdogan bu anlamda verilebilecek önemli örneklerdir.1961 Anayasasi demokratik bir anayasaydi.Özgürlükcüydü.12 Eylül Anayasasi emperyalizmin hizmetine kendilerini adamis olanlarin yaptigi anayasaydi.Ve bircok demokratik hak bu anayasa ile cizilmisti.Cikarilmak istenen anayasa ise,bölünme anayasasidir. saygilarla Alıntı
Φ kırmızıkedi Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2012 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2012 başbakanın muhteşem yüzyıl eleştirisi akp'nin demokrasi komedisine iyi bir örnek. "Muhteşem Yüzyıl belgeseli" Muhteşem Yüzyıl başlayınca diziyi belgelesel zanneden bazı vatan evlatlarında da bi huzursuzluk başladı. Bir iki bölüm izledikten sonra diziyi protesto etmeye karar verdiler ve toplaşıp protesto ettiler bi güzel. Tarih 9 Ocak 2011.. Diziyi yayınlayan televizyon kanalının binasına gittiler, hatta bir grup karayolu kapatıp bildiri okudu vs. Saadet Partisi mevzuya destek verip "dizinin yayından kaldırılması"nı bile istedi açık açık. Tepkilerini göstermek gayet doğal haklarıydı ama bence ortada garip bi durum vardı. Bir televizyon dizisini anlı şanlı tarihimizi anlatan belgesellerden biri sanma garipliği. Belgesel sevgisi beyan ile tescilli bir milletiz malum, "belgesel izliyorum" diyen ve lakin, bu da gayet doğal bi şey diye Acun izleyen vatan evlatlarının belgesel algısı da muhteşem oluyor. Algının muhteşemliğinin sebebi ise söyle açıklanabilir sanırım: Belgesellerin bilgi veren faydalı bir şey olduğu, fakat sıkıcı ya da ağır aksak ilerlediği için pek de izlenilemediği, ama bunu izleyebilenlerin karizmasında bi ışıma, bi nursal faaliyet gözlendiği, dolayısıyla eğer bir soran çıkarsa "belgesel izliyorum şekerim" demek gerektiği şeklinde oluşmuş olması. Buradan hareketle, izlediği tarihi bir kurguyu "ahan da bu galiba belgesel!.. hem de sıkıcı olmayanı sanki?" diye algıya ekleştiren, ve lakin Sülüman kavşağında ek yerlerinden cortlatan necip millet, elbette ki "izlenebilir belgesel algısı"nın keyfine saygıda kusur eden yapım ekibini protesto edecek. Buraya kadar tamam. Yani bence tamam, hiçbir sorun yok. Sorun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aylar sonra bu diziyi "belgesel" sanmasında. En azından sorunun bir kısmı bu. Hayır tutup "bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyorum" demese, yine pek bi sorun yok diyeceğim ama bence şimdi durum vahim. Vahim çünkü, bir televizyon dizisine bile "beğenmeme" sebebiyle tahammülsüzlük söz konusu. Vahim, evet. Çünkü, "ben bunu böyle biliyorsam, doğrusu budur ve benim doğrum herkes tarafından kabul edilmelidir" gibi bir mesaj veriliyor. Çünkü, yargıya dört başı mamur bir beklenti sunuluyor, yol gösteriliyor. Çok vahim, çünkü, artık bu ülkede insanlar düşündüklerini gönül rahatlığıyla ifade etmekten korkmaya başladılar. Yazılan, söylenen, çekilen resmedilen bestelenen oynanan.. bi şekilde kendine ifade biçimi bulması gereken her şeye taa en tepeden sallanan bir parmak var. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2012 Demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerde ülkenin yönetimini demokratik olmayan bir secim sistemiyle eline gecirmis olan dikta heveslileri,fasist zihniyetler,herseye karisir zevklerini tatmin etmeyen ne varsa yasaklama hirsina kapilir.Tüm dikta ve fasist rejimlerde bu böyle olmustur olacaktirda.Türkiye'de böyle bir yönetim kadrosunun elindedir.Icki yasak,sigara yasak,parkta kiz erkek elele tutusmak yasak,Muhtesem Yüzyil yasaklanmali,acik sacik diziler yasaklanmali,iktidara karsi olan gazeteciler tutuklanmali,dine karsi kimse agzini acmamali,her tarafa cami yapilmali,Heykeller puttur yikilmali.protesto etmek yasaklanmali,sendikacilik devletin kontrolü altinda olmali,ve daha buna benzer nice nice yasaklar ve demokratik haklarin yasanmasina istenmesine karsi engellerle dikta rejimi varligini korumaktadir.Emrindeki emniyet gücleri diktatörü korumak icin vardir.Nasil ki dün Osmanli'da Yeniceri Ocagi padisahi korumak adina kurulmus sonra amacindan saptirilmnissa bugünde ülkenin emniyet gücleri ve yargi basbakan ve partisini korumak gibi asli görevinden saptirilmistir. Carsaf giymeyi,türban takmayi özgürlük olarak gören zihniyet asil özgürlügün ne demek oldugunu bilmeyen kümeler haline dönüstürülmüstür. Türk Millti her gecen gün biraz daha artan bir baski rejimiyle karsi karsiyadir.Agzini acani terör örgütü üyesi yapan hükümetin yargi organlari Hitler ve Mussolini dönemlerini aratmayacak sekilde asli görevlerini unutmuslardir.Sabah aksam demokrasi sözcügünü kullanarak sadece kendine oy veren yönlendirilmis kümeleri uyutan bir yönetim demokrasiden hele de Ileri Demokrasiden bahsedemez.Bugün iktidarin sirtini oksayanlari gösterip "bakin bütün dünya bizim hükümetimizi göklere cikariyor"diyenler bu göklere cikaranlarin dünkü ISGAL GÜCLERI oldugunu acaba biliyorlar mi? saygilarla Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2012 Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2012 Carsaf giymeyi,türban takmayi özgürlük olarak gören zihniyet asil özgürlügün ne demek oldugunu bilmeyen kümeler haline dönüstürülmüstür. Nedir bu özgürlükler net olarak? Mesela bir Kürt vatandasin Kürtce konusamamasi, dilini ve kültürünü gelistirememesi,.... sizin anladiginiz "özgürlük"le alakasi varmi? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.