Φ berceste Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Ben Böyle Olmamalıydım Ben, böyle olmamalıydım İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma. İçime bir ateş düşmeliydi Ayaklarımın feri kesilmeliydi. Kendimden geçmeliydim sonra... Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda Ama bunu kimse duymamalıydı, Seni, mahşere kadar saklamalıydım. Ben böyle olmamalıydım Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa Çalan her kapıya `sensin` diye koşmalıydım. Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan Ben hep sana yormalıydım. Gece yıldızlarını serpince göre Seni görmek için uyumalıydım. Şarkılar kime söylenirse söylensin Sana diye dinlemeliydim. Türküler dolmalıydı odama, Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses Selvi boylu yâr sen olmalıydın Kömür gözlüm ateşine düşeli Senin için söylenmiş söz olmalıydı. Bir mey yokluğuna ağlamalıydı delice Bir keman, incecik çığlık olmalıydı Ama bunu kimse bilmemeliydi, Seni mahşere kadar saklamalıydım. Böyle olmamalıydım, Kelimeler Taif'i taşıyınca kulaklarıma Daha yüzüme çarpmadan Taif rüzgarı, Taşların izi çıkmalıydı yüzümde. Uhud anılırken, dişlerine sızı düşmeliydi. Haremde bir ikindi vakti Kem gözler çevrilince sana Ve vefasız eller uzanınca yakana İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi. Sen ötelere hazırlanırken, Öteler senin için süslenirken, Son kez baktığın pencerede hayal edip seni, Perdenin son kez kapanması gibi, Kapanmalıydı gözlerim. Sonra içime doğru gerilip, Seni bize lutfedenin ismini haykırıp, 'Allah(C.C.) ' deyip, Düşmeliydim yere. Ama bunu kimse bilmemeliydi. Seni mahşere kadar saklamıydım. Ve mahşer günü... Uzaktan seni seyretsem. Sana yakın olmak için can atsam. Beni engelleseler, 'Sen kim yakınlık kim? ' deseler. Ben ağlamaktan konuşamasam. Gözlerini çevirsen bana. 'Benim cennetim bana bakan gözlerindir.' Ve tebessüm etsen. Ama bunu kimse görmese, Seni ebede kadar saklasam. Dursun Ali Erzincanlı Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Her okuduğumda , dinlediğimde gözyaslarımı tutamadıgım bir şiir... Ve eminim ki çoğumuz için de öyledir.. 40 Yaşındasın Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden, Kalbimizden seyrediyoruz seni. İşte Bir yaşındasın, Beni Sa'd yurdundasın Sana süt anne olmadı kadınlar Bu yüzden dargın bulutlar Bir damla yağmur indirmiyor Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda Minicik bir bulut var gökyüzünde Sana aşık... Ayrılmıyor başucundan Ve insanlar yağmur duasında... Hz.Halime kucağına alıyor seni Yeryüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için Oysa minicik bulut gökyüzünde Sana meftun, sana kilitli... Ve dua eden rahibin kucağındasın Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da Ama sen unutmuyorsun Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun O minicik bulut ilişiyor bakışlarına Büyüyor, büyüyor... Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini Çoğusu bilmiyor seni... Altı yaşındasın Medine-i Münevvere yolundasın Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni Mekke'ye annesiz giriyorsun Abdulmuttalip bir başka seviyor seni Ebu Talip bir başka seviyor Ya Rasulallah Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında Onlar anne deyince sen yere mi bakardın Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya Kaç gece anne diye hıçkırdın Efendim! Senin yerine de anne dedik annemize Senin yerine de baba dedik Yirmi beş yaşındasın Ve bambaşkasın Kimse sana denk değil Şefkat yayıyor kokun Güven veriyor sesin Sen Muhammed-ül Emin' sin Otuz üç yaşındasın Dalga dalga rahmet var Otuz beş yaşındasın Hadi gel bekletme yar İniltiler çalıyor kapısını göklerin Hadi gel bekletme yar Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin... Hadi gel ey Yâr! Nurdağına davet var İşte Kırk yaşındasın Hira Nur dağındasın Cibril iniyor göklerden Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın Karanlık gecelerimize sabahsın Sen Nebiyullahsın Sen Habibullahsın Sen Rasulullahsın Niye incittilerki seni sultanım Niye işkence yaptılarki sana Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar Himayesiz kaldın diye mi Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne ' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza Başına pislikler saçılıyor Başlar feda o mübarek başına Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla ' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta Bu koşan kim? Ve cevap veriyor biri: Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra Velilerin anası... Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın Sana yeryüzünde en çok benzeyen Gülmesi sen, ağlaması sen ' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza Niye çıkardılar ki yurdundan seni Himayesiz kaldın diye mi Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni Seni yetim bulup barındıranı Seni alemlere rahmet kılanı Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun 'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı Sen, Sen ' Allah! ' diyordun Allah Azze ve Celle Semayı haşyet kaplıyordu Sen ' Allah! ' diyordun Arş-ı Âla titriyordu Bedir' de ' Allah! ' diyordun Üç bin melek iniyordu alaca atlarda Yüz yirmi beş bin sahabi: ' Anam babam sana feda olsun ' diyordu Ya Rasulallah Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi ' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara ' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi Sen de: ' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin Bu gün yaşayan gençler var Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki Ama seni onlar da çok seviyor Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar Senden başka kimseleri yok Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun Altmış üç yaşındasın Refik-i Âla duasındasın Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu Kenarları beyazdı Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın Ve mübarek ellerini dizine vurarak: ' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti: ' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ' Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile ' Peki ' dedin o zata Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı Aynı cübbeden yine yine diktiler Ama giyinmek nasip olmadı Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle: ' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler ' Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini ' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim' Sultanım! Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik Rabbinden bize ne getirdi isen amenna Duyduk, itaat ettik Ya Rasulallah Sen hâlâ kırk yaşındasın Ve hâlâ ümmetinin başındasın... Dursun ALi Erzincanlı Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Allah razı olsun kardeş çok güzel bir paylaşım olmuş... Devamını bekliyoruz.. Tane tane okumak ve tefekkür etmek lazım değil mi Saygılar... Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Allah razı olsun kardeş çok güzel bir paylaşım olmuş... Devamını bekliyoruz.. Tane tane okumak ve tefekkür etmek lazım değil mi Saygılar... Rabbim senden ve tüm inananlardan da razı olsun inş.. Gerçekten tefekkür etmek gerekli... Zaten insanı insan yapan da bu değil midir ? Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 GELSEYDİN Sevgili! Ümmü Mektum gibi Seni görmeden sana sesleniyoruz Alıp verdiğin nefesi duyar gibi Sanki açınca gözlerimizi Seni görecekmişiz gibi Sana sesleniyoruz. Senin huzurunda ses yükselmez. Edeple konuşulur; edeple susulur. Hele biz ki bu kapının dilencileri, El açıp beklemekten başka Bize bir şey düşmezdi ama Şu araya giren yıllar olmasa Medine’ne uzak yollar olmasa İsmin anılınca yürek yanmasa Kapında beklemekten başka Bize bir şey düşmezdi. Bekliyoruz Sultânım! Rüyada olsa bile Belki teşrif edersin diye Hem de hiç kimseyi beklemediğimiz gibi. Seni bekliyoruz. Gelseydin, Bizim için cennet olurdu gelişin. Gelseydin, Saadetli asrından gönderdiğin selâmını, 'Kardeşlerim' deyişini Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün. Gelseydin, Dolaşsaydın sofralarımızı, Bir tabak fazla görecektin, Bir bardak, bir kaşık fazla... Ve sofrada bir yer boş, Baş köşe! .. Ola ki Sen(A.S.M.) lutfeder gelirsin diye. Gelseydin, Dolaşsaydın gecelerimizi, O 'Kutlu Doğum' gecelerini, Anneler görecektin. Yeni doğmuşsun gibi, Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi, Mışıl mışıl uyuyasın diye Seni sabahlara kadar Hayalen ayaklarında sallayan anneler görecektin. Sevgili! Gelseydin, Medine-i Münevvere'den dünyaya yayılan Ashabın gibi, Eyyüb Sultan gibi, Kab bin Malik gibi, Bir fecir vaktinde, Henüz yirmisinde yirmi beşinde, Bırakarak yurtlarını ocaklarını, Hedeflerine ilahi rızayı koyan, Arkalarına bakmayı ar sayan, Yiğitler görecektin. Onlar senin yiğidin, Elleri, o öpülesi elleri, Kimbilir hangi memleketin zemheri soğuklarında üşürken, Senin köyünün hayaliyle ısındılar. Gelseydin, Gecenin zifiri karanlığında, Uykunun en tatlı aralığında, Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa Gençler görecektin. Gözyaşı dökerken günahlarına, Veysel Karani'den istediğin gibi, İnsanlığa dua eden gençler görecektin. Gelseydin, Asr-ı saadet gibi olmasa da, Koklanmaya değer güllerimiz vardı. Yine senin ikliminde yetişen. Ama sen gelseydin, Dikenler bile gül kokardı EFENDİM(A.S.M.) ! ! ! Seninle göz göze gelmeden gizli gizli seni seyretmek... Hz.Vahşi gibi... Hani sen Hane-i Saadet'ten Mescid-i Nebevi'ye giderken Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı. Seni mescidin önünde bekleyen Ashabı'nınsa Bakışları yerdeydi. Edepten göz göze gelmezlerdi. Sende(A.S.M.) tebessüle nazar ederdin. Mütebessim çehreni bir Ebu Bekir(R.A.) görürdü, Bir de Ömer(R.A.) ... Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi Pencerelerde, kapı önlerinde, Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var. Gelseydin, Ve yürüyüp geçseydin önümüzden, Gülleri bayıltan o enfes kokunu çekerdik içimize. Sevgili! Hakiki aşıkların sana doğru uçarken Bizim bu yaptığımız yolda emeklemekti. Dünya güzelliğiyle kollarını açarken Bize düşen el açıp kapında beklemekti. Sevgili! Bekliyoruz! ... :: Dursun Ali ERZİNCANLI::.. Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Sen Bakıp seni gören âşık, Başka cemâli neylesin? Dostluğuna eren sâdık, Başka visâli neylesin? Kulaklar duymuşsa sesin, Duyar mı ağyâr nefesin! Gönüllere Sultan Sensin, Gayri âmâli neylesin? Ağızlara şerbet-şeker, Sînelerde adın eser; Sevgini tatmışsa eğer, Kaymağı-balı neylesin? Gönül Seni sevmiş ise, He emrine girer ise, varıp sana yeter ise, Mâl u menâli neylesin? Fakirler lûtfunla ganî, Âcizlerin tek güveni; Şevk ile ananlar Seni, Derd ü melâli neylesin? M.Fethullah Gülen Alıntı
Φ GµęštGΐяL Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Ne güzel şiirler, paylaşımlarınız için teşekkür ederim ... Alıntı
Φ Armance Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Bir çok kişiye şiir yazabilirim ama ona yazmaya cesaret edemem .. Kelimelerim yetmez Resulullaha.. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Her okuduğumda , dinlediğimde gözyaslarımı tutamadıgım bir şiir... Ve eminim ki çoğumuz için de öyledir.. 40 Yaşındasın Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden, Kalbimizden seyrediyoruz seni. İşte Bir yaşındasın, Beni Sa'd yurdundasın Sana süt anne olmadı kadınlar Bu yüzden dargın bulutlar Bir damla yağmur indirmiyor Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda Minicik bir bulut var gökyüzünde Sana aşık... Ayrılmıyor başucundan Ve insanlar yağmur duasında... Hz.Halime kucağına alıyor seni Yeryüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için Oysa minicik bulut gökyüzünde Sana meftun, sana kilitli... Ve dua eden rahibin kucağındasın Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da Ama sen unutmuyorsun Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun O minicik bulut ilişiyor bakışlarına Büyüyor, büyüyor... Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini Çoğusu bilmiyor seni... Altı yaşındasın Medine-i Münevvere yolundasın Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni Mekke'ye annesiz giriyorsun Abdulmuttalip bir başka seviyor seni Ebu Talip bir başka seviyor Ya Rasulallah Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında Onlar anne deyince sen yere mi bakardın Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya Kaç gece anne diye hıçkırdın Efendim! Senin yerine de anne dedik annemize Senin yerine de baba dedik Yirmi beş yaşındasın Ve bambaşkasın Kimse sana denk değil Şefkat yayıyor kokun Güven veriyor sesin Sen Muhammed-ül Emin' sin Otuz üç yaşındasın Dalga dalga rahmet var Otuz beş yaşındasın Hadi gel bekletme yar İniltiler çalıyor kapısını göklerin Hadi gel bekletme yar Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin... Hadi gel ey Yâr! Nurdağına davet var İşte Kırk yaşındasın Hira Nur dağındasın Cibril iniyor göklerden Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın Karanlık gecelerimize sabahsın Sen Nebiyullahsın Sen Habibullahsın Sen Rasulullahsın Niye incittilerki seni sultanım Niye işkence yaptılarki sana Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar Himayesiz kaldın diye mi Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne ' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza Başına pislikler saçılıyor Başlar feda o mübarek başına Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla ' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta Bu koşan kim? Ve cevap veriyor biri: Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra Velilerin anası... Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın Sana yeryüzünde en çok benzeyen Gülmesi sen, ağlaması sen ' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza Niye çıkardılar ki yurdundan seni Himayesiz kaldın diye mi Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni Seni yetim bulup barındıranı Seni alemlere rahmet kılanı Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun 'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı Sen, Sen ' Allah! ' diyordun Allah Azze ve Celle Semayı haşyet kaplıyordu Sen ' Allah! ' diyordun Arş-ı Âla titriyordu Bedir' de ' Allah! ' diyordun Üç bin melek iniyordu alaca atlarda Yüz yirmi beş bin sahabi: ' Anam babam sana feda olsun ' diyordu Ya Rasulallah Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi ' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara ' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi Sen de: ' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin Bu gün yaşayan gençler var Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki Ama seni onlar da çok seviyor Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar Senden başka kimseleri yok Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun Altmış üç yaşındasın Refik-i Âla duasındasın Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu Kenarları beyazdı Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın Ve mübarek ellerini dizine vurarak: ' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti: ' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ' Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile ' Peki ' dedin o zata Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı Aynı cübbeden yine yine diktiler Ama giyinmek nasip olmadı Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle: ' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler ' Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini ' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim' Sultanım! Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik Rabbinden bize ne getirdi isen amenna Duyduk, itaat ettik Ya Rasulallah Sen hâlâ kırk yaşındasın Ve hâlâ ümmetinin başındasın... Dursun ALi Erzincanlı Gerçekten etkilenip duygulanmamak mümkün değil teşekkürler arkadaşım Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 inşallah haksöz ve diğer kardeşlerimizde okuyup anlamaya çalışırlar. Alıntı
Φ evrensel_mesaj Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 inşallah haksöz ve diğer kardeşlerimizde okuyup anlamaya çalışırlar. biz resulu severiz o Alemlere rahmet olarak gönderildi, ve en güzel ahlakla yaratıldı ama bizim isyanımız ona bir takım iftiralar atıpıpta dinin sömürü aracı haline getirilmesidir. tüm Allaha şirk koşmadan inanan arkadaşlara esenlikler diliyorum.... Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 biz resulu severiz o Alemlere rahmet olarak gönderildi, ve en güzel ahlakla yaratıldı....... Rasul evrensel değildir diyen bir arkadaştan bunları duymak hoşuma gitti yahu.... Diğer kısımı ise duymamış sayıyorum kendimi... İnanan bir insan O'nu istismar etmez.... Seni seviyorum Efendim... Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Canlar ben başka bir başlık açıcaktım dindeki diğer değerlerimizle ilgili şiirler ve yazılar için genel bir başlık ancak madem şiirler adına berceste kardeşim açtı bu başlığıda onun açmasını beklerim tabi kendiside isterse Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Şefaat Ya Resulallah Sen alemlere rahmetsin İki cihana serversin Dinimizi öğretensin Şefaat ya resulallah Sevgin şifa gönlümüze Layık olmalıyız size Ümmet olmak şeref bize Şefaat ya resulallah Hasretle seni anarız Selatı selam yolalrız Sensiz hep garip ağlarız Şefaat ya resulallah Mevlamız habibim dedi Cennet emrine verildi Kuran size gönderildi Şefaat ya resulallah Adem Karaca Alıntı
Φ evrensel_mesaj Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Rasul evrensel değildir diyen bir arkadaştan bunları duymak hoşuma gitti yahu.... Diğer kısımı ise duymamış sayıyorum kendimi... İnanan bir insan O'nu istismar etmez.... Seni seviyorum Efendim... "resul evrensel değildir" diye bir sözümü bulun, bu forumda yazmayacğım birdaha, sizin resul sevginiz mi iftira atmayı emrediyor? Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gül Yüzlü Sultanım Gönül yaralarım azdı gidiyor Nerdesin sultanım Merhem ver bana Bir yel beni uzağa sürüklüyor Nerdesin cananım himmet ver abna Senden ayrı kalmak ölümden beter Yıllardır çektiğim bu hasret yeter Dostlarım derlerki sabreyle geçer Gül yüzlü sultanım Himmet ver bana Sarardı yaprağım soldu güllerim Mevlaya açıldı titrek ellerim Görünmüyor bana baki illerin Nerdesin cananım himmet ver bana Hasretin bir alev tende yanıyor Halimi bilmeyen deli sanıyor Bu gönül ezelden seni anıyor Nerdesin cananım himmet ver bana Senden ayrı kalmak ölümden beter Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 arkadaşlar herkesten çok rica ediyorum bu güzel şiirlerin yazıldığı yeri tartışma alanına çevirmeyelim tüm arkadaşlara sevgiler saygılar Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 arkadaşlar herkesten çok rica ediyorum bu güzel şiirlerin yazıldığı yeri tartışma alanına çevirmeyelim tüm arkadaşlara sevgiler saygılar Eyvallah Alıntı
Φ evrensel_mesaj Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 arkadaşlar herkesten çok rica ediyorum bu güzel şiirlerin yazıldığı yeri tartışma alanına çevirmeyelim tüm arkadaşlara sevgiler saygılar a.y.h.a.n Eyvallah Peygamberi kutsama ayinin gerçekleştiği bu yeri lütfen kuran ayetleriyle doldurmayın sonra gerçekler ortaya çıkar, Furkan7:Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı! Furkan20:(Resûlüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir. Ali-imran64:(Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz. Bakara285:Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler. Diğer peygamberlere ademe, nuha, musaya,davuda,isaya da böyle şiirler yazında ondan sonra sizin ne kadar samimi olduğunuzu anlayalım.... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Ben Böyle Olmamalıydım Ben, böyle olmamalıydım İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma. İçime bir ateş düşmeliydi Ayaklarımın feri kesilmeliydi. . . . Ama bunu kimse görmese, Seni ebede kadar saklasam. Dursun Ali Erzincanlı Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 arkadaşlar herkesten çok rica ediyorum bu güzel şiirlerin yazıldığı yeri tartışma alanına çevirmeyelim tüm arkadaşlara sevgiler saygılar haklısın ayhan,olmamalı.ama burasının da tartışmaya dönuşeceğini sanıyorum Alıntı
Φ haksöz Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Ey İbrahim koca ibrahim atamız İbrahim Daha vahiy gelmeden putları kıran İbrahim Taştan bir yapı diktiler adına kabe dediler sana iftira ederek İbrahim yaptı dediler Bununlada yetinmediler makamı İbrahim dediler ******* sürülen bir maket diktiler Her sene ölüyor onca insan taşlar uğruna telef edilen milyonlarca hayvan kimin umurunda safa merve,arafat,müzdelife, dağ, taş güya hac mış Bunları ziyaret edipte dolanan günahsız olacakmış Hele şeytan taşlama akılara ziyan Masum taşları bile yaptılar şeytan Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 haklısın ayhan,olmamalı.ama burasının da tartışmaya dönuşeceğini sanıyorum merak etme sedelina eğer biz cevap yazmazsak bişi olmaz eee ne derler bilirsin bi hayvan doğal sesini çıkartr çıkartır susar Alıntı
Φ evrensel_mesaj Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 merak etme sedelina eğer biz cevap yazmazsak bişi olmaz eee ne derler bilirsin bi hayvan doğal sesini çıkartr çıkartır susar Bakara171:Ayetleri inkar edenlerin durumu durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler. Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Uhud Günlerden cuma... Uhut'a gelenler var. Medine yolu toz duman... Uhut'a gelenler var. Bir dağılsa da şu hava, Görsek Medine-i Münevvere'den Uhut'a gelenleri. Bir görsek Allah Rasulü'nü Ve eroğlu erleri... Bakın göründüler işte; Atının üzerinde evrenin efendisi! Cihanın gözbebeği! Uhut'un sevgilisi! Sağında ve solunda ashab-ı güzin Önündeyse iki üveyk yürüyor; Biri Sad bin Muaz, Diğeri Sad bin Übade. Allah'ım bu ne edep Atlarının bile başı yerde... Bakın şu iki gence! İkisi de onbeşinde... Şu kısa boylu olanı Rafi' bin Hadic! Parmaklarının ucuna basıyor ki Boyu uzun görünsün! İyi ok attığı söylenince İzin veriyor efendimiz. Diğer gençse Semüre bin Cündüp... Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor. Ya rasulallah! diyor, Rafi'ye izin verdiniz. Bana niye izin yok? Ben rafi'yi güreşte yeniyorum. Efendimiz tebessüm buyuruyorlar. Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar. Semüre Rafi'yi yenince güreşte, Fahr-i kainat ona da izin veriyor. Günlerden cumartesi... Uhud'a gelenler var. İşte Ayneyn Tepesi-Okçular Tepesi- Başlarında Abdullah bin Cübeyr Sultanı dinliyorlar. Düşmanı yendiğimzi görsenizde Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe Yerlerinizden ASLA ayrılmayın! Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi Ben size adam göndermedikçe Yerlerinizden asla ayrılmayın! İki ordu da hazır... İki ordu da harp nizamında... Ve Uhud'un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor! Sessizliği bozan Kureyş'in Sancaktarı'dır. Söylediği her söz küfür kokulu... Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar! Bu bir meydan okumadır. Cevapsa bir çift ayak sesi... Gözler Uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda... Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak 'ALLAH' diyor! Ve Esedullah namıyla Hz. Ali(R.A.) yürüyor. Birkaç saniye, bir tek hamle... ALLAH'ın(C.C.) Arslanı dimdik ayakta Kureyş'in sancağı ise yerde... Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı Ama bilmiyor ki bu defa kim var Uhud meydanında Gökyüzünde yıldırımlar Yeryüzünde Hamza var. Asıl şimdi başladı Uhud'un türküsü. Tam üç katı düşmanla Peygamber(A.S.M) ordusu Göz göze ve diş dişe. Uhud'da yiğitler var. İşte: Ebu Lücane... Kılıcın üzerinde bir yazı Korkaklıkta ar İlerlemekte şeref var! İşte: Musab bin Umeyr... Zırhını giyinince Nasılda Peygamber'e(A.S.M.) benziyor. Ve döne döne savaşan Hz. Hamza... Ben Allah'ın(C.C.) Arslanı'yım diyor! Ebu Katade'ye bakın. Bakın bir ok fırlıyor müşrik yayından Bir havayı yara yara geliyor. Hedefte Rasulullah(A.S.M.) var. İşte: Ebu Katade... Okun Fahr-i Kainat'a(A.S.M) doğru gittiğini görünce ALLAH'ı(C.C.) andı önce Ve uzattı başını! Ok Katade'nin gözüne saplandı. Uhud'da yiğitler var... Şirk ordusunu bozguna uğratan... Ömer bin Hattab'a bakın Gözleri çakmak çakmak... Ama telaş var yüzünde Hz. Ömer'in(R.A.) Bu ne hal ey Ömer... Düşman hüsran yaşarken Zafer kaznılmışken Bu ne hal ey koca Ömer! Niçin okçular tepesine bakıyorsun? Neler oluyor orda? Niye iniyor okçular Ayneyn Tepesi'nden? Allah Rasulü(A.S.M) haber vermeden niye iniyorlar? Ey Abdullah bin Cübeyr! Durdursana okçuları! Durun, Allah(C.C.) aşkına durun! Arkanızdan düşman geliyor, inmeyin yerinizden. Sahabe sendeliyor inmeyin yerinizden. Kainat yalvarıyor inmeyin! Sultanlar Sultanı'nı(A.S.M) incitecekler, inmeyin! Peygamber(A.S.M) ordusu iki ateş arasında... Efendimizin(A.S.M) etrafında on beş sahabe... Bakın, mübarek elleri Rasulullah'ın(A.S.M.) Yüzüne kapanıyor! Kainatın affı için semaya kalkan eller Şimdi kan içinde! Yetiş Ey Ebu Ubeyde! Nur saçan yüz kan içinde! Zaman donuyor sanki, Ve dudaklarının arasından birşey düşüyor. Kıpkırmızı bir yakut gibi Peygamberin(A.S.M.) mübarek dişi! Uhud Dağı'nı bir titreme alıyor. Zaman donuyor sanki, Ve gökler yırtılıyor! Uhud Dağı'nı bir titreme alıyor! Kimse Uhud'a ilişmesin. Çünkü bir ses geliyor altı yerden! Muhammed'in(A.S.M.) dişi yere düşmesin! Ve Cibril-i Emin yaratıldığı günden beri, En hızlı inişiyle iniyor! Çünkü altı yönden bir ses geliyor! Yere düşmesin Muhammed'in(A.S.M.) dişi! Kara bulutlar çöktü Uhud'a! Bir ses ortalığı velveleye verdi: Muhammed(A.S.M.) öldürüldü! Muhammed(A.S.M.) öldürüldü! 'Eğer O(A.S.M.) öldürüldüyse ben niye yaşıyorum! ' Diyen Enes bin Nad atıdı küfrün alevleri arasına! Artık yaşlı gözler Sevgili'yi(A.S.M.) arıyor. Kab bin Malik Hz. sesi duyuldu: 'Rasuluh(A.S.M) yaşıyor, Allah(C.C.) 'ın Rasulü(A.S.M.) yaşıyor, Onu(A.S.M.) miğferinin arasından ışıl ışıl parlayan gözlerinden tanıdım. Habibullah(A.S.M.) yaşıyor. Onu(A.S.M.) şefkat dolu gözlerinden tanıdım.' Ashab-ı Güzin'in sevincine bir bakın! Uhud'un sevincine bir bakın! Hz.Hamza duydu ya bu yeter! Rasulullah(A.S.M.) yaşıyor ya bu yeter! Yine daldı Hamza Kureyş'in dalgalarına! Ama savaşırken bir ara sendeledi Hamza. Ve boşlukta bir mızrak belirdi. Ey Hamza! Uhud'u her anışımızda kaç mü'min girmek ister mızrakla senin arana? Kaç mü'min keşke ben öleydim, keşke mızrak benim sineme saplansaydı der? Ama Şehidlerin Seyyidi sensin! Şehidlerin Efendisi sensin! Uhud'da şehidler var... Şehidlerin Seyyidi Hamza var Uhud'da! Rasul-i Zişan'ın(A.S.M.) gözlerinden boşalan yaş, Hamza'yı yıkar gibiydi! Fahr-i Kainat(A.S.M.) hiç bu kadar elem duymamıştı! Hiç bu kadar üzülmemişti! Ve amcasına hiç böyle seslenmemişti: 'Ey Rasulullah'ın(A.S.M) amcası Hamza; Ey Allah(C.C.) 'ın ve Rasulü'nün(A.S.M) Arslanı Hamza; Ey hayırlar işleyen Hamza; Ey Rasulullah'a(A.S.M) koruyucu olan Hamza; Allah(C.C.) sana rahmet etsin! Eğer senden sonra yas tutmak gerekseydi; Sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım! ' Ve bir ayet yankılanıyor Ahzab dağında: (Bismillahirrahmanirrahim-Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla!) 'Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki, Onlar Allah(C.C.) 'a verdikleri sözde sadakat gösterdiler. Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi. Kimisi de şehid olmayı bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.' Dursun Ali Erzincanlı Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.