Φ evrensel_mesaj Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2006 Kuranda mescid kelimesi Alalhın indirdiği güzel öğütleri, emirleri ve yasakları hayatmızda uygula hali yani itaat manasında kullanılmaktadır. şayet aksi olsa çok büyük fecaatler ortaya çıkıyor. şimdi birlikte inceleyelim... Bakara 142: Se yekulüs süfehaü minen nasi ma vellahüm an kibletihimülleti nasi ma vellahüm an kibletihimülleti kanu aleyha, kul lillahil meşriku vel mağrib, yehdi mey yeşaü ila siratim müstekiym İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir. Ayette bir noktaya yönelip ibadet etmenin gerekliliğini savunanlara Allah beyinsiz diyor ve bakalım ilerleyen ayetlerde nereye yöneleceğiz Allah bunu gösterecektir.. Bakara143 Ve kezalike cealnakmüm ümmetev vesetal li tekunu şühedae alen nasi ve yekuner rasulü aleyküm şehida, ve ma cealnel kibletelleti künte aleyha illa li na'leme mey yettebiur rasule mimmey yenkalibü ala akibeyh, ve in kanet le kebiraten illa alellezine hedellah, ve ma kanellahü li yüdiy'a imaneküm, innellahe bin nasi le raufür rahiym İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin yöneldiğini biz ancak Elçi'ye uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için yöneliş yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir. bir taşa yönelmek kime ağır gelir ki, peki öyleyse ağır gelen nedir? Ağır gelen Allahın kitabında indirelen sisteme/yöne uymaktır. Burda Elçinin yöneldiği Allahın kitabıdır. Ve Allah bu yönü bize indirdi ki uyanlarla, gerisin geriye dönüp kaçanlar tesbit edilsin. iş bir taşla olsaydı kime ağır gelirdi ki. şimdi devam edelim. Bakara 144: Kad nera tekallübe vechike fis semai fe lenüvelliyenneke kibleten terdaha, fevelli vcheke şatnal mescidil haram, ve haysü ma küntüm fevellu vücuheküm şatrah, ve innellezine utül kitabe le ya'lemune ennehül hakku mir rabbihim, vemallahü bi ğafilin amma ya'melun Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir yöne döndürüyoruz. Artık yüzünü hürmet edilmesi gereken sisteme çevir. Siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. Bu ayeti dikkatle okursanız herşey açığa çıkacaktır.Bir Elçi nedee yüzünü göğe çevirir? vahiy meleğini beklemek için. Vahiy meleği gelince ne getiriyor? uyulması gereken kuralları getirir. Bu kurallar geldikten sonra sistemin ana hatları belli olur ki bunlar hürmet etmemiz gereken yasalardır. Ve çok önemli "Siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin" yerken içerken gezerken ticaret yaparken arkadaşlık dostluk kurarken evlenirken boşanırken sokakta bahçede işyerinde evde nerede olursak olalım o sistemin yasalarına uygun yaşamamız emrediliyor. deseydiki salatı yaparken yüzünüzü oraya çevirin derdik ki evet Allah gerçekten bizden bir yöne yönelip tapınmamızı istiyor. ama nerede olursanız diyor. Ayet devam ediyor diyor ki "Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler" dünyadaki hangi yahudi, hristiyan taş tuğla yığını kabenin Allah tarafından bir gerçek olduğunu biliyor.Kastedilen nedir o halde Allahın yasalarının Allahtan geldiğini tüm ehli kitap biliyor ama kibirlerine uyupta kabul edemiyorlar, aynı burada Allahın ayetlerini açıklamamız ve Kurandan delil getirmemize rağmen bunu kibirlerine yedirip "işittik ve itaat ettik" demyenler gibi. ha bire Kuran eksikmiş gibi çeşit çeşit kuran dışı bilgiler/kaynaklar getiriyorlar. Bakara145 Ve le in eteytellezine utül kitabe bi külli ayetim ma tebiu kibletek, ve ma ba'duhüm bi tabiin kiblete ba'd, ve leinitteba'te ehvaehüm mim ba'di ma caeke minel ilmi inneke izel le minez zalimin Yemin olsun ki sen ehl-i kitaba her türlü âyeti getirsen yine de onlar senin yönüne yönelmezler. Sen de onların yönüne dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin yönüne de dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun. bu ayette Elçi uyulması gereken sistemi insanlara deklare ediyor. hani nerde olursak nasıl davranacığımızı bize öğütleyen sistemi ama o inkarcılar uymuyorlar her türlü ayetin gelmesine rağmen. sende onarın sistmine uyma diyor yüze Rabbimiz. Allah Elçiye kabeye uyma ilmini mi getiriyor yoksa sistmein kuralları ilmini mi getiriyor Kuranda? "Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun" açıkca Elçinin neye uyacağı be neye yöneleceği belirtilmiyo mu ayette? Bakara146:Ellezine ateynahümül kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm, ve inne ferikam minhüm le yektümunel hakka ve hüm ya'lemun Kendilerine kitap verdiklerimiz onu , öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir gurup bile bile gerçeği gizler. Dünyada kabeyi öz oğlu gibi tanıyan kaçtane ehli kitap var. ya nedir kasdedilen? Allahın bize yönelmemiz/uymamız için gönderdiği sistem. İşte ehli kitap bunların Alalh tarafından olduğunu kendi öz oğullarını bildiği gibi tanıdığını fakat yinede inkar yolunu seçtiklerine vurgu yapıyor. Devam edelim Bakara147:Elhakku mir rabbike fe la tekunenne minel mümterin O hak, Rabbindendir. Artık şüpheye düşenlerden olma sakın Kabe konusunda mı şüpheye düşmeyeceğiz yoksa Allahın ayetleri/sistemi/yasaları konusunda mı? Bakara148Ve li külliv vichetün hüve müvelliha festebikul hayrat, eyne ma tekunu ye'ti bikümüllahü cemia, innellahe ala külli şey'in kadir Herkesin uduğu bir sistemi vardır. Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. Dünyada herkes bir sisteme mi uyuyor yoksa bir taştan tuğladan yapılma evlere mi? Bakara149: Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatral mescidil haram, ve innehu lel hakku mir rabbik, ve mallahü bi ğafilin amma ta'melun Nereden yola çıkarsan çık yüzünü Allah'ın hürmet edilemsi gereken sistemine çevir. Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. Evden çıktığımızda mescidi haram eğer kıbleyse hep kabeye bakarak mı gideceği işyerlerimize? yada yolculuğa çıktığımızda yolculuk boyunca otubuste camdan hep kabe tarafına mı bakacağız. öyle değilse ne demek isteniyor? Tüm hayatımız boyunca her işimizde eylemimizde Allahın yasalarına uygun yaşayacağız.Ayrıca ayette nerede namaz kelimesi ? nedense meallerde hep parantes kelimesi açar hem namazı hem kabeyi eklerler bu Allaha iftira değil mi? Bakara150:Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatral mescidil haram, ve haysü ma küntüm fe vellu vücuheküm şatrahu li ella yekune linnasi aleyküm hucceh, ilellezine zalemu minhüm fe la tahşevhüm vahşevni ve li ütimme ni'meti aleyküm ve lealleküm tehtedun Nereden yola çıkarsan çık yüzünü hürmet edilmesi gereken sisteme doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o sisteme çevirin ki, aralarından haksızlık edenler müstesna, insanların aleyhinizde bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız burayada yine namaz ve kabe kelimesini ekliyor mealler hani nerede salat kelimesi nerede kabe kelimesi. yine bu ayettede ısrarla Allah bize nerde olursak olalım ne şartta olursak olalım Kuranın huzur adelet ve esenlik kaynağı yasalarına uymamızı emrediyor. Ve bizi Allahın yasalarına uyarken buna karşı olanlar konusunda korkmamamızı dirençli olmamızı öğütlüyor. bakara151: Kema erselna fiküm rasulem minküm yetlu aleyküm ayatina ve yüzekkiküm ve yüallimükümül kitabv vel hikmete ve yüallimüküm ma lem tekunu ta'lemun Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti anlatan bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik. Ayetin devamındada görüldüğü üzere vurgulanan taş tuğla bina değil Allahın kitabıdır. Kuran bu kadar açıkken hala taşa tuğlaya mı yöneleceğiz. Yoksa insanlara kurtuluş, şefkat ve huzur kaynağı olarak indirilen Allahın kitabına mı? zaten Allah bildiğimiz maddi yön olan doğu batı yönlerine yönelmeyi iyilik olarak nitelendirmiyor. bakalım ayete Bakara 177: İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve hizmetçilere sevdiği maldan harcar,bağlılığını yerine getirir, dürüstlüğün lehinde olur. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. sakınanlar ancak onlardır! Bakara 142-151 arasında bahsedilen bildiğimiz taş tuğla kabe olsaydı hiç Allah bakara 177 de iyiliğin belli bir pusula yönüne yönelmek değilde yukarıda ayette tek tek sayılan erdemli işleri yapmamız gerektiğini söylermiydi hiç? yine aklınıza takılan sorular olursa salt kurandan delillerle izah etmeye çalışacağım . Selam ve saygılar.... Alıntı
Φ haksöz Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2006 KABE DİKİLİ TAŞ DEĞİL Mİ? 5:90 Ya eyyühellezıne amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamü ricsüm min ameliş şeytani fectenibuhü lealleküm tüflihun Diyanet Vakfı Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Yaşar Nuri Öztürk Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktik; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. نصب (NeSaBe) : kurmak, inşa etmek, (birşeyi) dikmek, yükseltmek, (bir taşı işaret olarak) koymak, dikmek; (başını) kaldırmak; (kulakları) dikmek; Ensab: çğl (yol üzerindeki) işaretler; putlar; (tapınmak için dikilen) figürler / heykeller; (hayvanların kurban edildiği) sunaklar Sünnetullah hiçbir zaman değişmeyeceğine göre İbrahim'in Allah'ı yüceltmek için DİKTİĞİ söylenen (unutmayın Kabe ve İbrahim'in ilişkilendirildiği tek bir ayet bile yok, Beyt'i Kabe olarak kabul ediyoruz) Kâbe yukarıdaki ayetle ve Kuran'ın GENELİYLE büyük bir çelişki oluşturmuyor mu? Kuran nerede Allah'ı ululamak için fiziksel bir obje yapmanın doğru olduğunu yazar? 02:165 İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışındakileri Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındırlar. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler! Ayetlerde buraya giren kişinin güvende olacağı belirtiliyor, Kabe'nin içi topu topu 100 kişi ancak alır ve tarih gösteriyor ki pek emin bir yer de değil. Defalarca sellere, yangınlara maruz kalıp tekrar yapılan bu "NiSaB"ın ayetteki kriterleri karşılamadığı açık. Artı ne İslam öncesi belgelerde ne de Kuran'dan önceki ilahi kitaplarda taştan yapılmış her putu parçalayan (37:91-93) put düşmanı İbrahim'in böyle bir yapı inşa ettiğine dair bir kanıt bulunur. KABE VE BUNA ADANAN "KURBANLAR" Hadislerdeki din ile Musevilik, her ne kadar iki din mensupları birbirinden nefret etse de büyük benzerlikler gösterir; kurban da bu benzerliklerin arasındadır. Levililer kitabının başlarında detaylandırılan ve arap putperestlerinin de geleneklerini arasında yer alan tanrıya kurban sunma ritüeli diğer çoğu şey gibi, şeytan işi hadislerle İslam'a da sokulmuştur. Resulullah (A) Medine'de iken Kabe'ye kurban sunar, ben de kurbanının boynuna takılacak nişanlarını hazırlardım. Bu sırada Resulullah (sav) ihramlıların sakındığı yasaklardan sakınmazdı. Buhari, Hacc 110, Edahi 15; Müslim, 359, (1321); Muvatta, Hacc 51, (1, 340); Tirmizi, Hacc 69 (908); Ebu Davud, Menasik 17, (1757, 1758, 1759); Nesai, Hacc 65, 66, 67, 68, 69, 72, (5, 171, 173); İbnu Mace, Menasik 94, (3094) Kuran'a göre ise bırakın bir taşı, Allah'a kurban sunmak bile habistir: 06:136 Kendi döllendirip yaydığı ekinden ve hayvanlardan Allah'a bir pay ayırdılar da kendi zanlarınca şöyle dediler: "Bu Allah için, bu da ortaklarımız için ." ortakları için olan Allah'a ulaşmaz. Ama Allah için olan, ortaklarına ulaşıyor. Ne kötü hüküm veriyorlar! 9:95 ayetini manipule edip Kabe'ye kurban adanması gerektiğini savunan arap dini izleyenleri taştan yapılmış putlarına (eNSaB) adanan kurbanların asla Allah'a ulaşmayacağını hadis külliyatı okudukları kadar Allah'ın kitabını okusalardı belki görebilirlerdi! _________________ 10.82 "Ve suçlular hoş görmese de Allah, hakkı, kelimeleriyle ortaya çıkarıp kanıtlayacaktır." Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2006 136- Müşrikler, diğer zulümlerinden başka bir de tuttular Allah'a yarattığı şeylerden, hasılat ve hayvanlardan bir hisse ayırdılar. Buna karşılık bir hisse de uydurdukları ortaklara ayırdılar da kendilerince, şu Allah'ın, şu da ortaklarımızın, dediler. Fakat ortaklarına ait olan Allah'a ulaşmaz, Allah uğruna sarfedilmez. Allah'a ait olan ise ortaklarına ulaşır, onlar uğruna sarfedilir. Bundan dolayı netice itibariyle hiçbirinin hayrı olmaz, hepsi yok olur gider. Bunların hükümleri ne fena hükümdür! Allah'ın yarattığına başkalarını ortak etmek, Allah için dediklerinde de Allah'ın şeriatını değil, kendi kanaatlarını esas edinmek ve sonra uydurup, uydukları ortaklarını Allah'a tercih edip sonunda Allah için hiçbir şey yapmamış olmak ve Allah'ın yarattığı ve kendilerine nasip ettiği mâl ve menâli (varı yoğu) bu şekilde boşu boşuna sarf ve yok etmek, hiçbir hayır kazanmamak, ne cahilce, ne zalimce, ne talihsizce bir hükümdür, ne büyük zarardır! (elmalı hamdi yazır) Alıntı
Φ plusbrain Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 evrensel mesaj kardeş demissin ki mescidi haram taş yapı değildir, alalhın uyulması gereken yasalarıdır, başta çok saçma buldum ama otubus örneğin beni düşündürdü, iyice açıklayaiblir misin, birde ricam çok yakın olduğumuz konular değil o nedenle anlatım dilinizi mümkün olduğunca yalın türkçe ifade eder misiniz. diğer ilginç olan konu nazmdayken yüzünüzü dönün demiyor yazdığınız ayetlerde açıklayıcı bilgiler bekliyorum. Alıntı
Φ evrensel_mesaj Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Herkes bir taş tutturmuş gidiyor! Taşlara yükelenen bu kutsal anlamların geçmişi ta insanlık tarihi kadar eskidir, Hindular taştan fil başı heykellere dua ediyor, Budistler taştan yapılma buda heykeline dua ediyor, hristiyanlar taştan yapılmış haçça yönelip dua ediyor, museviler ağlama duvarı dedikleri taşlara yöneliyorlar, müslümanlar mekkede bulunan kubik şekilli taştan kabeye yöneliyorlar namaz kılıyorlar, modern çağdaş diye kendilerini tanımlayan toplumlar bir taşa hazır ol vaziyette saygı duyarak temennilerini,şikayetlerini çiçek koyarak sunuyorlar, daha burada saymakla bitmeycek kadar kültür çeşitleri bu taşı kutsama eylemini yapıyorlar, nedir bu insanlığın taşlardan beklediği.....? bu konuda yorum yapacak arkadaşlar aşağıdaki sorularıda cevaplayabilirler mi? 1- Allah'ın, Arap topraklarında insanlar tarafından yapılmış bir evde ikamet ettiği doğru mu? 2-Neden taştan yapılmış bir kayaya doğru secde etmem, onu dua etmem ve siyah taşı öpüp şeytan olarak hayal ettiğim sütunları taşlamam gerekiyor? 3- Neden modern çağdaş diye tanımlanan ülkelerde anıt adı verilen taş mekanlarda, insanlar saygı duruşunda bulunup, hiç hareket etmeden dakkalarca duruyorlar? 4-Türbe ve anıt mezarlara gidip ordaki taş timsallere yönelip yaptığımız yakarışlar orda ki cesetler tarafından duyuluyor mu? 5- İnsanların hayatından saygı duyulan taşlar çıkarılırsa toplumların zihinsel süreçlerinde nasıl bir değişim olur? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.