Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2012 Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2012 Sayın Başbakan ne kadar iyi bir Polemikci olduğunu bir kere daha tescilledi... Dedi ki; “Dindar olmasın da tinerci mi olsun?” Sanki "Dindar olmayın Tinerci olun" diyen varmış gibi... Popülist otoriteryen aklın söylemleri, popüler bilgi ve değer üretim aygıtlarının mitlerini kullanmayı eskiden beri sever. O mitler de anlatıcı ve dinleyicilerinin toplumdaki yerini işaretler. Tinerci miti Türkiye’de ana akım medyanın ve cemaat türünden toplumsal zihin belirleyici öznelerin son 30 yıldır üretip çeşitlemeyi sevdiği anlatılardan biri. Tinerci, diğer uyuşturucu ya da uyarıcı kullanıcılarının tam aksine daima sokaklarda, daima güncel hayatın içinde, orta-üst sınıfın gezmeyi tozmayı sevdiği yerlerin diğer sınıflarla temas zaman ve mekânlarında ortaya çıkan radikal bir lanetli figürüdür bu mitlerde. Ne daha eskilerin bilinen sokak figürlerinden şarapçılara, cigaracılara benzer ne de başka düşkünlere. En önemli özelliklerinden biri “çocuk”luklarıdır; tinerci daima “çocuk”tur; ama daha eski İstanbul söylencelerinin köprü altı çocukları da değildir onlar. Zaten ne uzun süre yaşayabilir, ne de yaşadığında çocukluktan çıkacağı bir zihinsel gelişim imkânı bulabilir. Tinercinin ne güzellemesi yapılabilir, ne romantize edilebilir, ne estetize edilebilir. Binaları ateşe vermişlerdir, kadınları, adamları öldürmüşlerdir, hatta bir Taksim cinayetinde SAS komandosu öldürdükleri bile kayıtlara geçmiştir. Böyle bir kötülük imgesidir tinerci popüler mit üretim aygıtlarında. Kimdir bu tinerci? Toplumdan nefret eden birilerinin getirip parkların kuytularına, gece hayatının hareketli yerlerinin civarına, büyük kent meydan ya da dehlizlerinin beklenmedik sotalarına, eğlence dinlence için rağbet gören bölgelerdeki kıyı köşelere bıraktığı bir dünya dışı yaratık mı? Bir tür toplumsal kötülük kaynağı mı? Başbakan Erdoğan’ın “Dindar bir nesil yetiştireceğiz” lafından sonra, O lafa yönelik eleştirileri savuştururken sorduğu “Dindar olmasın da tinerci mi olsun?” sorusuyla birlikte düşünürsek, Başbakan Erdoğan ve demek ki onun takipçileri için tinerci derin bir toplumsal kötülük figürüdür; Dindar olmazsa nesiller, tinerci olacaklardır. Sahiden öyle mi?.. Sahiden tinerci din ya da etik ya da hukukla ilgili yetişme eksikliklerinin yarattığı bir figür müdür?.. Bakalım. Tiner bir uyuşturucu ya da uyarıcı olarak özgün bir tarihe sahiptir. Toplumda yayılışını da açıklayan sınıfsal bir tarihtir bu. Bilinen doğal uyuşturuculardan değildir. Laboratuvarda uyuşturucu ya da uyarıcı olarak geliştirilen maddelerden ya da o yönleri keşfedilmiş ilaçlardan değildir. Zaten “tiner” aslında bir dizi başka maddeyle birlikte, bir grup adıdır aslında, konu “bağımlılık” olunca. Maddeleri sıralamak ile tinerin ve tinercinin soykütüğünü görmeye yarayacak araştırmanın yolunu gösterebilir: Bally, benzin, çakmak gazı, çeşitli temizleme sıvıları, sprey boyalar, ayakkabı boyası, eskiden daktilolarda kullanılan siliciler, çeşitli mobilya ve taş cilaları… “Sokak çocukları”ndan “tinerci”ye geçişin ara istasyonu, tiner ve o adın çağrıştırdığı diğer maddeler başlıbaşına bağımlılık maddeleri olarak aranıp bulunur olmadan önce kullanıldıkları sanayi siteleri, her türlü oto tamir, bakım işleri yapan yerler, mobilyacılar, ayakkabı üretim atölyeleridir. “Tiner” bir proleter uyuşturucusudur. Tinerci çocuk, sanayiye çırak çıkarılmış bebedir; kısa sürede göz feri çalınır. Sanayi sitelerinde, üstüpü koklayan çocuğun sokağa kaçışıdır tiner. Kölelikten kaçışa doğru bir salto mortaledir. Kapitalistik zenginliklerin parıltısının altında yatan çocuk emeğinin toplumun yüzüne vurulduğu yerdir tinerci çocuk. Bir cinayetin maktulü ve delilidir. Bu cinayetin failleri dindar da olabilir dinsiz de. Bugün artık yolu hiç çıraklığa, çocuk sanayi işçiliğine düşmeden tinerle zehirlenmiş geniş nüfuslar var olabilir; bu tinerin yoksul çocuklar tarafından bir uyuşturucu olarak keşfinin kaynağının bizzat endüstri sahaları olduğu gerçeğini değiştirmez. Kullanıcılarının artık çıraklık yapmasa da yoksul çocuk oluşunu değiştirmez. “Tinerci”yi “dindar, bilgisayar kullanmayı bilen, parası bol, arabası altında, istikbali önünde, güveni yerinde” gençliğin alternatifi olarak gören ve gösteren söylem, o işçi çocukların sırtından zenginliklerine zenginlik katan kişi ve grupların söylemidir. Yani tinerciyle dindarı karşıtlaştıran söylem, Bizzat tinerciyi var eden sistemin görülmesini engelleyen ideolojik düzeneklerin ürünüdür. Dindar olmayan tinerci olmaz, kimse merak etmesin. Tinerci olunmaz çünkü. Tinerci ölünür. O bir uyuşturucu değil, sınıfsal bir saldırıdır. Tinerci bedensel ve ruhsal olarak bitirilmiş bir proleterdir. Tinerci aşağılaması sınıfsal bir aşağılamadır, bütün emeğin aşağılanmasıdır. Tiner, etik ya da dinsel ya da başka değer düzlemlerinde konuşulacak bir mesele değildir. O devlet dersinde öldürülen çocuğun sanayi dersinde yaşamı çalınan kardeşidir. Madencinin, kot kumlama işçisinin, tersane çalışanının, topraksızlaştırılan köylünün, Yaşam alanlarından zorla sökülüp atılan insanların oğlu, kızı ya da kardeşidir. Din ve dindarlık çocukları kendiliğinden tinerden, açlıktan, tepelerine inen bombalardan korumaz; Korusa o vahim sanayi sitelerinde korurdu, korusa Somali’de korurdu, korusa Uludere’de korurdu. Evet, “tinerci” söylemleri, sınıfsal hakikatleri gizlemeye, ters çevirmeye yönelik ideolojik-mitolojik söylemlerden sadece biridir. Bugün bir kez daha başbakanın söylemlerinde polemik malzeme olarak yer aldı. Ne kadar örtüleyici, gizleyici, zihin şaşırtıcı söylemler üretirlerse üretsinler, Kendileri bu söylemlere ne kadar inanırlarsa inansınlar, Ne kadar medya, akademi desteği alırlarsa alsınlar, İşledikleri ve halen işlemeye devam ettikleri sınıfsal suçları gizleyemeyecekler... 1 Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2012 Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2012 Sevgili GeceKuşu yazınızı büyük bir ilgiyle ve gözlerim dolarak okudum. Bu çocuklar ki; içleri acı ve öfkeyle dolu, yaşam mücadelesini yalnız başlarına veren, sevgisiz, aç çocuklar, ama hepsi bizim çocuklarımız! Tinerci olmak ya da böyle tanımlanmak için; aile, toplum veya devlet tarafından itilmiş, sevgisiz, ilgisiz, yalnız bırakılmış veya sahiplenilmemiş olmak değil, DİNSİZ kalmak yeterli demek ki... ''Onlar için ne yapıyoruz?'' u düşünmek, bu olguyu var eden sistemi düzeltmeye çalışmak yerine bu etiketle, bu yarayla saldırmak ne kadar da kolay! Ve de bunu malzeme olarak kullanmak ne kadar acı! Çok üzgünüm. 1 Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2012 Şu çılgın tinerciler Muğla’da müşteri kılığındaki polise “esrar” pazarlayan imam, enselendi. * Aydın Nazilli İmam Hatip Lisesi’nin 15 ve 16 yaşındaki iki öğrencisi, öbür liselerin kapısında satmaya çalışırken, 150 gram toz “esrar”la suçüstü yakalandı. * İstanbul Eyüp İmam Hatip Lisesi öğrencilerine “esrar” satıldığı yolunda ihbar alan polis, 30 metre uzaklıktaki büfeyi bastı, 71 tabaka ele geçirdi. * Diyarbakırlı imam, Bodrum’daki barlarda “kokain” satarken yakalandı. Üzerinden 100 gram kokain ve 200 “sentetik hap” çıkan imam, mesleğimle alakası yok, senelik izindeyim dedi. * Mersin’den İstanbul’a getirilen 50 kilo “eroin”i teslim almaya hazırlanan imam, telekulak takibine takıldı, Ankara Esenboğa Havalimanı’nda kelepçelendi. * Bolu Mengen’e bağlı Kuzgöl Köyü imamı, lojmanının bahçesinde “hint keneviri” yetiştirdiği için gözaltına alındı. İmam, çok yanlış anlaşıldı, ekmek yapımında kullanacaktım dedi. * Ankara Çubuk’ta İmam Hatip Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından inşa edilip, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne devredilen okul binası, bürokratik engeller yüzünden bir türlü hizmete giremedi. Çubuk Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı, yazık oluyor, imam yetiştirmesi gereken okul, sahipsizlikten “tinerci”lerin “balici”lerin mekanı haline geldi dedi. * Gebze’deki Cami Mahallesi, Cami Sokak, Eski Camii’nin imamı, yatsı namazı sonrası ayakkabılığa bırakılmış poşet görüp, polise haber verdi. Poşetten 4 kilo toz “esrar” çıktı. * Ki... Bursa’da 90 paket yeni nesil uyuşturucu “Bonzai” ve 700 adet “Ecstasy”yle yakalanan vatandaş, çanta benim değil, öğle namazı için gittiğim camide buldum dedi. * Zonguldak’taki uyuşturucu operasyonunda, 7 kilo “esrar”, 250 adet “cinsel içerikli hap”, çok sayıda tarihi eser ve 6 ruhsatsız tabanca ele geçirildi; 14 kişilik şebekenin biri imam. * Ankara Hacıbayram Camii’nin türbesinde “Ecstasy” ve “LSD” satan 12 kişi gözaltına alındı. * İstanbul narkotik şubesinin ekipleri, kimliği belirsiz kişilerin, Eyüp semtindeki Karyağdı Baba Türbesi’nin bahçesini “haşhaş” tarlasına çevirdiğini tespit etti. * Bilecik Bözüyük’teki Soğukpınar Camisi’nin 400 metrekarelik bahçesi de... Polise ifade veren imam ve Soğukpınar Cami Koruma ve Yaşatma Derneği yöneticileri, çiçek sanmıştık dedi. * İstanbul’da, 200 milyon adet “Captagon” üretmeye yetecek miktarda “amfetamin”le yakalanan uyuşturucu baronunun... Ataşehir’de TOKİ arazisine cami yaptırdığı ortaya çıktı. * “Altın vuruş camii” bi nevi. * Aman dikkat edin de... Sakın olmasınlar tinerci. 08 Şubat 2012 1 Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2012 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2012 TINERCILER KURDU CUMHURIYETI! “Dindar nesil” yetiştirmeye kalkman da iyi bir şey… “Dindar” olmayıp da “tinerci” olacaklarına… * Biber gazını tanıdı bu nesil… Çekmeyen yok… Sayende tavşan gibi burunlarını oynatıp, biber gazı çeşitlerini sayabiliyor gençler: “Nato biber gazı”, “Hardallı”, “U-2 sprey”… * “Dindar” olmayanları “Tinerci” saydığına göre… “Dindarın adaletini” de öğretirsin artık yetiştireceğin nesle: 17 yaşında “parasız eğitim” istedikleri için… Ya da köyün deresini korumaya kalktıkları için, tekme yiye yiye çıkartıldıkları mahkemede “silahlı terör örgütü üyesi” olmak suçundan hapse atılabileceklerini bilsinler… Silah; şemsiye sapı… Şemsiyeden uzak duruyor nesil… Şeytan doldurmasın… * “Dürüstlük” de sana kaldı o zaman… Bilmeceleri var çocukların misal: “İki fener arasındaki fark?..” Sen bil hadi… * “Vatan sevgisi” mesela… Numunelik yetiştirilmiş “dindar nesilden” iki mahdum, askerlikten yırttıktan sonra, eşitlik bakımından 30 bini veren zenginler de tüyüyorlar… Söylemeye gerek yok: Son avuç bulgurunu askerine yedirerek ve son oğlunu şehit olmaya göndererek, tinerciler kurdu bu Cumhuriyeti… * Dindar nesil “saygısı” da vardır sende… Ayağa kalkmayanı “Niye kalkmadın” diye hücreye… Güven Park’ta oturdu mu “Niye oturdun” diye cop… İkisinin ortası yan yatsan… “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyerek paşama 134 yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis… “Tinerci” yapmamıştı bunu… * “Ahlak” dersen… Bir tek orasını merak ediyorum… İnsanların özel hayatları didiklenip telefonları dinlenirken… Gözetlenen yatak odalarının görüntülerinin ortalığa saçılmasını “ahlak” ile nasıl bağdaştıracaksın?.. * Bu arada sen de öğren ama: “Adam” olmak için “dindar” olmanın şart olmadığını… Bekir Coşkun 08 Şubat 2012 Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2012 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu dindar nesil çıkışı Penguen dergisine kapak oldu. Erdoğan'ın karşısına küçük bir çocuk koyan Penguen, olayı soru cevap şeklinde özetlemiş. İşte o kapak: 1 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.