Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Devamla...

 

Avrupa da ilmi, siyasi, dini, felsefi alanda kilisenin hegemonyası tarihte skolastik adı verilen bir felsefeyi neticelemiş...

 

Skolastik ise insanları kiliseden nefret etmeye dolayısıyla Tanrı ile aralarındaki ünsiyetin kaybolmasına neden olmuştur. İnsanlar (herhangi insanlardan bahsetmiyorum) Kilisenin otoritesinin kırılmasını ancak dinin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaklarını sanarak yeni bir faaliyete geçmişlerdir. Reform hareketleri de bu şekilde ortaya çıkmıştır.

 

"Buraya, hemen islamda neden reform olmaz neden tecdit gereklidir diye bir konuda açabiliriz. Abarttım mı? Haklısınız. Reform hareketleri aslında doğru dine yöneliş için yapılmış hareketler değildir. Reform hareketleri dinin insanlar üzerindeki etkisini kırmak için yapılmıştır. Yoksa Hristiyanlığın asli karakterine kavuşturmak kimsenin derdi değildi."

 

Pekiyi, burada hemen can sıkıcı, alıcı, vay canına dedirtecek soruyu soralım... Gerek materyalizm, gerek Darwinizm akabinde ataizm, akabinde sekülarizm, akabinde hümanizm (insancıllıktan bahsetmiyorum, herşeyin ölçüsü insandan bahsediyorum), ümmetçilik yerine milliyetçilik, nasyonal sosyalist hareket, komünizm... (arkadaşlardan biri işsizim mi demişti) Farkettiniz sanırım... Henüz ortada soru yok...Darwinizmin ve materyalizmin birbirinden ayrılır yanları yok... Diğerleri ne olaki...Can alıcı soru bu değil... Evrim teorisi ve materyalizm kilisenin etkisini nasıl kırdı... Kiliseden bıkmış insanlar darwinizme nasıl suyu düşmüş gibi sarıldılar... (cevaplarını yukarda vertim galiba..) Peki akıbetleri hayır oldu mu? HAYIR....

 

Ben şimdi ayrı bir sorunun derdine de düştüm, zira konunun ucu açık. Maddeci ve Darwinci anlayışın insanlara kazandırdıkları ve kaybettirdiklerini tartışayım mı yoksa, Bu bahsettiğim teorisinin daha sonraki kullanım şekillerini sadece buraya nakledip yorumlayım mı? Neyse biraz düşünelim. Allah, Kerimdir...

Gönderi tarihi:

Kaale alınmayan bir konunun devamı sadece aptalca bir ısrardır.

 

 

es-selamü aleyküm...

Gönderi tarihi:

Kaale alınmayan bir konunun devamı sadece aptalca bir ısrardır.

es-selamü aleyküm...

 

Sevgili Bekir;

Kim demiş kaale alınmıyor diye büyük bir hayranlıkla takip ediyorum yazdıklarınızı öyle güzel öyle net anlatıyorsunuz ki yorum yapmama gerek yok diye düşünüyorum,ha diğerlerini soruyorsan onlar bu yazdıklarına cevap aramakla meşguldur bence intertte site,site gezip nerden nasıl kopy paste yapacağız diye uğraşıyorlardır emin ol çünkü sizin yazdıklarınız bana göre onlara bir kaç beden büyük geliyordur...

Gönderi tarihi:
Sevgili Bekir;

Cümlelerin gerisini bir kenarda bırakalım..

 

Suheda,

 

Sağol. Cümlelerin gerçekten beni fazlasıyla mutlu etti...

 

Gerçekten bir başıma konuyu devam ettirmeye çalıştığımı ve hatta hiç okunmadığını düşünerek hayli bocaladım. Bu uğraşa değer mi, değmez mi diye bayağı düşündüm. Kimse cevap vermek zorunda değil ama benim konuyu devam ettirmem ancak bunların dikkate alındığını bilmemle mümkündü. Yoksa gerçekten bundan sonra yazacaklarımı genel bilgilere değil, teferruatlara girerek anlatmak zorundayım.. Bu da haliyle sıkıcılığın daha da artacağını bana gösteriyor. Konuyu basit şekliyle anlatmaya çalıştığımda dahi karşılık bulamayınca ağırlaştırırsam hiç bulamayacağım zehabına kapıldım ve artık bırakma zamanı gelmiştir dedim.

 

Hasılı, şimdi bu uğraşa gireyim mi girmeyeyim mi diye düşünmeye başladım. Farkettiğin gibi cevabından önce bu uğraştan vazgeçmiştim. Allah kerimdir değil mi... Bakalım ne olacak...

 

ve tekrar çok sağol...

Gönderi tarihi:

***

Sevgili Bekir;

 

Kim demiş kaale alınmıyor diye büyük bir hayranlıkla takip ediyorum yazdıklarınızı öyle güzel öyle net anlatıyorsunuz ki

 

(yorum yapmama gerek yok diye düşünüyorum,) [( ! ) - ( ? ) ]

 

ha diğerlerini soruyorsan onlar bu yazdıklarına cevap aramakla meşguldur bence

 

intertte site,site gezip nerden nasıl kopy paste yapacağız diye uğraşıyorlardır emin ol

 

çünkü sizin yazdıklarınız bana göre onlara bir kaç beden büyük geliyordur...

"

Suheda,

Sağol. Cümlelerin gerçekten beni fazlasıyla mutlu etti...

 

Gerçekten bir başıma konuyu devam ettirmeye çalıştığımı ve hatta hiç okunmadığını düşünerek hayli bocaladım.

 

***

 

Sayın Bekir; , Yukarıdaki alıntıda size hitaben yazılan bu yazıya, bu güne kadar sizde var olduğunu düşündüğüm.

 

Çok daha tutarlı, sezgili, duyarlı, KİŞİLİK HAKLARINA saygılı, İnsani ve Ahlaki değerlere önem veren,

 

İnsanları küçümseyen bu bakış açısını desteklemeyen bir yaklaşımla cevap vermenizi beklerdim...

 

Beni şaşırtınız doğrusu....

 

***

 

Sevgili Suheda;

 

Bu yaklaşımınız hiçte doğru değil,

 

Sayın bekir de var olan değerlere başkalarını aşağılayacak cümleler kurarak iltifat etmeye çalışmanız,

 

Bırakın sizi, hiç eğitim almamış bir insanı bile küçük düşürür...

 

 

Onu başkalarını bir kaç beden küçük görerek yüceltmeye çalışmanız aslında kendinizi ve onu küçültmektir...

 

Onu, 'ondan bir kaç gömlek aşağı kişilerin bile kale almadığı' anlamına gelecek cümleler kuramak ona hakarettir...

 

 

Bu yazıları sadece sizin okuyor anlıyor olduğunuzu düşünmeniz kendinize olduğunuzdan fazla değer biçmenizdir ...

 

Örneğin bu konuları okumakla kalmayıp, sayın bekirin, bu yazıyı yazmadan önce bir çok kitabı ve yazıyı gözden geçirdiğini,

 

dinler arası diyalog ve dinde reform adlı eserleri okuyup incelediğini,

 

bir önceki iletide "islamda neden reform olmaz neden tecdit gereklidir", sorusunun cevabını da,

 

28.04.1998 de Fransız Le Monde'da yayınlanan Nicole Pope'un yazdığı,

 

Fethullah Gülen Web Sitelerin de bulunan "Kaç Çeşit İslâm Var?" yazısındaki,

 

"Türkiye'de de, İslam dünyasının başka yerlerinde de bir reform tartışması var. "

 

"Hıristiyanlık gibi, İslâm'ın da reform geçirip geçiremeyeceği tartışması..."

 

Alt başlıklarında bu sorunun cevabını bulabileceğinizi de anlıyor olamanız lazım...

 

 

' ha diğerlerini soruyorsan onlar bu yazdıklarına cevap aramakla meşguldur bence ' sanmanız...

 

O zavallı birileri kadar bile yorumlama anlama yetersizliğinizi gösteriyor...

 

 

Bu da bir yaklaşım...

 

fakat, Bir İnsanın, Bir Bayanın üstünde Hiçte hoş, şık, kişilikli olmayan bu tutumu,bu yaklaşımını kınıyorum...

 

***

 

Sayın bekir , yağmur , ahirzaman , Fade to Black , fakir , fatih uğur , .:vonar:: , gerilla , suheda ;

 

 

Bir başka başlık altın da cevaplamaya çalıştığım,

 

açılan bu başlığıda ilgilendirdiğini düşündüğüm yazımı ufak tefek ilavelerle buraya da aktarmak istiyorum...

 

 

Bir çok yaklaşım,yorum ve düşünceyi değerlendirdiğimiz gibi

 

Darwin'in Öne sürdüğü Evrim teorisini de kabul etmek yada etmemek bizim sorumluluğumuzda olabilir,

 

Ancak bilimsel görüş ve değerleri kabul yada reddetmek için önce onlar hakkında en temel bilgilere sahip olmamız gerekir...

 

Bu da ancak bu konu hakkındaki tüm literatüre ulaşıp izleyerek ve okuyarak gerçekleşebilir...

 

 

Ayrıca bizlerin kabul ettiği yada etmediği her şey, biz böyle düşünüyoruz diye

 

Onların doğru yada yanlış olduğunu göstermez...

 

 

Bir konu hakkında yapmamız gereken en doğru yaklaşım, tek taraflı bilgilerle kavramaya çalışmamak.

 

Eğer bir konu hakkında gerçek doğrulara ulaşmak istiyorsak, bir çok kaynaktan araştırma yapmamız gerekir

 

 

Örneğin, benim kütüphanem de H.Yahya sitelerinin yayınladığı e-kitaplar da,

 

Bir çok akademisyen ve araştırmacının Evrim kuramı ile ilgili yazdıkları yayın ve kitaplarda

 

Darwin'in yazmış olduğu Çıplak maymun ve bu konudaki diğer bir çok yayını da var...

 

 

Artık burada bana kalan, onların hepsini okuyarak yapacağım değerlendirmelerle bu düşünceye katılmak yada katılmamak...

 

Ama benim katılıyor yada katılmıyor olmam yinede bir şeyi değiştirmez, yaptığım şey konu hakkında bilgi sahibi olmaktır.

 

Burada esas görev bu konuyu araştırıp geliştiren bilim adamlarınındır,

 

ve onlarda sizin yada benim buna inanıp inanmadığımıza bakmadan işlerine devam etmektedirler zaten..

 

 

Burada anlatmak istediğim sizin Darwin'in bu bilimsel yaklaşımına katılmak zorunluluğunuz değildir.

 

İfade etmek istediğim tak taraflı bakış açısıyla ulaşılan sonuçların kimseye bir katkısı olamayacağıdır...

 

Bu nedenle her nekadar "Yaradılış kuramını" yok edeceği kaygısıyla da yaklaşılsa,

 

"Evrim Kuramı" gerçek yada hatalı da olsa bu anlamda gelecekte hiç bir şey değişmeyecektir...

 

Tıpkı geçmiş yüzyıllarda teist düşünce ve kaygılarla reddedilen bilimsel buluşların,

 

Örneğin ' dünyanın yuvarlak olduğu ve güneşin etrafında dönmesi ' gibi,

 

Bu gerçekleri tek taraflı bakış açısıyla reddederek önlemeye çalışmaları hiç birşeyi değiştirmemiş,

 

Bu gerçekler ortaya çıktığında da teist kavramlar oratadan kalkmamıştır...

 

Geriye kalan sadece o bilim adamlarını insanlığın geleceği adına çektikleri acılar,

 

Ve onlara her türlü baskı ve işkenceyi reva gören,

 

Korkularla dolu tutucu Teist Kafaların, insanlığa hiçbir yararı olamayan tutum ve yaklaşımları olmuştur...

 

 

Sonunda kazanan bilimsel düşünce ve insanlığın yararına olan buluşları olmuş,

 

Orataya çıkan yeni koşul ve şartlara göre yeni yorum ve yaklaşımlarla inançlar var olmaya devam etmiştir...

 

 

Çünkü bütün insanlar düşünen varlıklardır ve düşünmek onların en önde gelen temel yeteneklerindendir

 

İnsanlar ister Teist, ister bilimsel yaklaşımlarla kavramları yorumlayıp sonuçlar çıkarsınlar...

 

Değişen tek şey, Hangisinin insanların geleceğine doğru ve yararlı çözümler üretip üretemediğidir..

 

Bu nedenle inançlarına saygılı akıllı teistler, bilimi inançlarından uzak tutup, onu reddetmek yerine...

 

Onun öne sürdüğü ve gerçek olduğunu ispatladığı yeni koşul ve durumlarda kendileri için yeni yorumlar öne sürerler.

 

Örneğin her yeni bilimsel kuramın gerçekliğe dönüşerek buluş olması durumunda,

 

bunların kuran da zaten açıklandığı ve yazıldığının söylenmesi gibi...

 

 

Oysa ne kadar çağdaş görünmeye de çalışsalar, ortaçağ zihniyetiyle bilimi çeşitli saptırmalarla karalamaya çalışan,

 

Kendilerine ' bilim arastirma vakfi ' adını vererek H.Yahya yani Adnan oktar zihniyetindeki insanlar

 

Teist kaygılarla insanlığa katkıdan uzak yaklaşımlar içindedirler.

.

 

Bu güne kadar da bilim zaten teist kaygılarla gerçekleri araştırmadığı için,

 

Bütün insanlığa daha çok faydası olan yararlı katkılarda bulunmuştur..

 

 

Bizimde yapmamız gereken, Peşin kabul yada toptan reddetmek yerine,

 

Kafalarımızda Teist ve Bilimsel kavramları ayrı ayrı yerlerde tutup

 

Düşünce ve değerlendirmelerimizde Teist inanış yada bilimsel gerçekleri çeliştirmeden,

 

İnsanı ve onun yaşamını yorumlama çabası içinde olabilmeliyiz,

 

 

Onun gelecekte ulaşacağı, insanlığa yararlı buluşları önünde engel olacak düşünce ve yaklaşımlardan uzak durmalıyız...

 

 

Bunu başarabilen batılı medeniyetler bu gün içinde bulunduğumuz çağda her türlü bilimsel yaklaşım ve buluşlarla,

 

Yaşama ve insanlığı katkıda bulunmaya devam ederken,

 

Ortadoğu çoğrafyasının İçinde bulunduğu durumu gözlemlediğimiz de,

 

Hala tesit inanış kaygılarıyla çağdan uzak kalmakta,

 

Ve hala onlara insanlığı, ilimi biz öğrettik diye avunmaya çalışmaktadır..

 

 

Bu doğru bakış açısını yakalamak, hem bizim, hem torunlarımızın, hem de bütün insanlığın kazancı olacaktır...

 

Saygılarımla

 

*tna

***

Gönderi tarihi:
Yukarıdaki alıntıda size hitaben yazılan bu yazıya, bu güne kadar sizde var olduğunu düşündüğüm.

 

Çok daha tutarlı, sezgili, duyarlı, KİŞİLİK HAKLARINA saygılı, İnsani ve Ahlaki değerlere önem veren,

 

İnsanları küçümseyen bu bakış açısını desteklemeyen bir yaklaşımla cevap vermenizi beklerdim...

 

Beni şaşırtınız doğrusu....

 

Cümlelerin gerisini bir kenarda bırakalım..

 

Sayın Gece Kuşu,

 

Yukardaki Suheda'nın konunun devam etmesi için yazdığı mesaja verdiğim cevabın ilk cümlesi...

 

Siz sanıyor musunuz ki ben o cümleyi oraya öylesine yazayım... Yani ne anlamı var ki bu cümlenin girişte hemen karşınızda duruyor... Suheda'ya müteşekkir olmamın nedeni konunun devam etmesi için mesaj yazmasıdır. Yoksa ne kime ne kadar büyük beden gelir bunu tespit etmem mümkün değildir...

 

Ben Suheda'nın nezaketine cevap verdim... Yazdığı metne değil...Cümlelerin beni memnun etti ifadesi gerisini bir kenarda bırakalım ifadesiyle ve Kaale alınmayan bir konunun devamı sadece aptalca bir ısrardır cümlemle beraber değerlidir...

 

Ben burada Suheda'ya tekrar teşekkür ediyorum... Konunun takip edildiğini onun sayesinde görmüş oldum...

 

Selamlar...

Gönderi tarihi:

***

***

 

Sevgili Suheda;

 

Bu yaklaşımınız hiçte doğru değil,

 

Sayın bekir de var olan değerlere başkalarını aşağılayacak cümleler kurarak iltifat etmeye çalışmanız,

 

Bırakın sizi, hiç eğitim almamış bir insanı bile küçük düşürür...

Onu başkalarını bir kaç beden küçük görerek yüceltmeye çalışmanız aslında kendinizi ve onu küçültmektir...

 

Onu, 'ondan bir kaç gömlek aşağı kişilerin bile kale almadığı' anlamına gelecek cümleler kuramak ona hakarettir...

Bu yazıları sadece sizin okuyor anlıyor olduğunuzu düşünmeniz kendinize olduğunuzdan fazla değer biçmenizdir ...

 

Örneğin bu konuları okumakla kalmayıp, sayın bekirin, bu yazıyı yazmadan önce bir çok kitabı ve yazıyı gözden geçirdiğini,

 

dinler arası diyalog ve dinde reform adlı eserleri okuyup incelediğini,

 

bir önceki iletide "islamda neden reform olmaz neden tecdit gereklidir", sorusunun cevabını da,

 

28.04.1998 de Fransız Le Monde'da yayınlanan Nicole Pope'un yazdığı,

 

Fethullah Gülen Web Sitelerin de bulunan "Kaç Çeşit İslâm Var?" yazısındaki,

 

"Türkiye'de de, İslam dünyasının başka yerlerinde de bir reform tartışması var. "

 

"Hıristiyanlık gibi, İslâm'ın da reform geçirip geçiremeyeceği tartışması..."

 

Alt başlıklarında bu sorunun cevabını bulabileceğinizi de anlıyor olamanız lazım...

' ha diğerlerini soruyorsan onlar bu yazdıklarına cevap aramakla meşguldur bence ' sanmanız...

 

O zavallı birileri kadar bile yorumlama anlama yetersizliğinizi gösteriyor...

Bu da bir yaklaşım...

 

fakat, Bir İnsanın, Bir Bayanın üstünde Hiçte hoş, şık, kişilikli olmayan bu tutumu,bu yaklaşımını kınıyorum...

 

 

*tna

***

 

Ben hala söylediklerimin arkasındayım sevgili Gecekuşu;

Bence asıl kınamanız gereken kişi ben değil tam tersine inançlarımıza hakaretler yağdırıp kendi fikirlerini üretemeyip nette buldukları ve tamamen yanlı yazıları kopy paste edip bakın doğrular bunlardır diye dayatan ve yetmemiş gibi bizlere cahil,örümcek kafalı diyecek kadar ileri gidenleri kınamanız gerekir.

Üstelik neden sizden başka kimse üzerine alınmadı yazdıklarımı onuda anlayabilmiş değilim ki ben sizin şahsınızı her zaman ayrı tutmuş bir kişiyim üstteki yazınıza rağmen görüşüm hala değişmedi.

Bir insanın yazdıklarını beğeniyorumsan bu takdir ederim beğenmediklerimi eleştirdiğim gibi bir okuyucu ve yazılanları yorumlayan kişi olarak en doğal hakkımdır ayrıca kimseyde hakaret etmedim şahıs göstermedim.

Sevgili Bekir'e gelince hala yazdıklarını büyük bir dikkatle ve beğenerek okuyorum ve bunu dile getirmekte hiç bir sakıncada görmüyorum...

sevgilerimle

Gönderi tarihi:

***

Cümlelerin gerisini bir kenarda bırakalım..

 

Sayın Gece Kuşu,

 

Yukardaki Suheda'nın konunun devam etmesi için yazdığı mesaja verdiğim cevabın ilk cümlesi...

 

Siz sanıyor musunuz ki ben o cümleyi oraya öylesine yazayım... Yani ne anlamı var ki bu cümlenin girişte hemen karşınızda duruyor... Suheda'ya müteşekkir olmamın nedeni konunun devam etmesi için mesaj yazmasıdır. Yoksa ne kime ne kadar büyük beden gelir bunu tespit etmem mümkün değildir...

 

Ben Suheda'nın nezaketine cevap verdim... Yazdığı metne değil...Cümlelerin beni memnun etti ifadesi gerisini bir kenarda bırakalım ifadesiyle ve Kaale alınmayan bir konunun devamı sadece aptalca bir ısrardır cümlemle beraber değerlidir...

 

Ben burada Suheda'ya tekrar teşekkür ediyorum... Konunun takip edildiğini onun sayesinde görmüş oldum...

 

 

Sayın 'bekir' Siz öyle diyorsanız peki öyle olsun... Ama ben hala ikna olmuş değilim....

 

Ve onun Bir nezaket yazısı olmasının ötesinde önceki yazımda belirttiğim gibi hiçte hoş olamayan yaklaşımlar söz konusu...

 

Ben burada Suheda'ya tekrar teşekkür ediyorum... Konunun takip edildiğini onun sayesinde görmüş oldum... diyorsunuz ama

 

En azından O ifadelerin kendi içinde bir nezaket yazısı olmaktan öte anlamlar içerdiğini artık biliyorsunuz...

 

Ve sanırım, sezgileri ve duyarlılığı güçlü bir kişi olarak, bu yaklaşımı tasvip etmiyorsunuzdur...

 

***

 

Neyse bunlar hoş olmayan gelip geçici ve gerekli olan dersler çıkardıkça düzelecek şeyler...

 

Bence her konuda olduğu gibi bu konuda da hassas ve samimi olmak gerekli ve yeterli…

 

Sizden samimi ve hassas davranmanızı bekliyorum…

 

***

Aslında esas olarak; Sizden konuyu geliştirmek adına

 

alt bölümde yazdıklarım da katılıp katılmadığınız şeylerle ilgili görüşlerinizi öğrenmek istiyorum..

 

Katıldığınız noktaları, katılıyor da olsanız tekrar ele alarak,

 

Onları daha da geliştirmek adına katkılarda bulunmanızı,

 

Katılmadığınız noktalar da da gerekli yapıcı eleştirilerinizi yaparak doğruları ifade etmenizi rica ediyorum...

 

 

Burada bilgi paylaşımlarının ve tartışmaların birbirini reddederek değil de,

 

Birbirimize katkılarda bulunarak yapılabileceğini örneklemeyi becerebilirsek

 

Hem kendimize, hem de bunu böyle yapamayanlara çok büyük katkılarda bulunabiliriz

 

Bu doğru bakış açısını yakalamak, hem bizim, hem de hepimizin kazancı olacaktır diye düşünüyorum...

 

Selamlar...

 

*tna

***

Gönderi tarihi:

***

Ben hala söylediklerimin arkasındayım sevgili Gecekuşu;

Bence asıl kınamanız gereken kişi ben değil tam tersine inançlarımıza hakaretler yağdırıp kendi fikirlerini üretemeyip nette buldukları ve tamamen yanlı yazıları kopy paste edip bakın doğrular bunlardır diye dayatan ve yetmemiş gibi bizlere cahil,örümcek kafalı diyecek kadar ileri gidenleri kınamanız gerekir.

Üstelik neden sizden başka kimse üzerine alınmadı yazdıklarımı onuda anlayabilmiş değilim ki ben sizin şahsınızı her zaman ayrı tutmuş bir kişiyim üstteki yazınıza rağmen görüşüm hala değişmedi.

Bir insanın yazdıklarını beğeniyorumsan bu takdir ederim beğenmediklerimi eleştirdiğim gibi bir okuyucu ve yazılanları yorumlayan kişi olarak en doğal hakkımdır ayrıca kimseyde hakaret etmedim şahıs göstermedim.

Sevgili Bekir'e gelince hala yazdıklarını büyük bir dikkatle ve beğenerek okuyorum ve bunu dile getirmekte hiç bir sakıncada görmüyorum...

 

Sevgili 'Suheda';

 

Ben hala ikna olmuş değilim... Bana ne diyebilir yâda önemsemeyebilirsiniz...

 

Ama bu yapmış olduğunuz yaklaşımı ortadan kaldırmaz...

 

Hala anlamadığınızı yâda anlamazlıktan geldiğinizi gösterir...

 

 

Bu bir alınganlıktan öte ne yaptığınızı görebilmektir...

 

Benim de yazı yazarak dâhil olduğum bir başlığa böyle bir yazı göndermeniz,

 

elbette ki dikkatimi çekecek ve hassas davranacağım...

 

Üzerime alınmış olmam söz konusu değil, çünkü ben ne yaptığımı ve nasıl bir kişi olduğumu siz bilmeseniz de biliyorum...

 

Ama benim bunu biliyor olmam başkalarının da böyle düşündüğü anlamına gelmediği için,

 

Elbette ki yapmış olduğunuz bu hoş olmayan yaklaşımı açığa çıkarmak amacıyla, sizi uyarıp, kınayacağım...

 

Sizin başkalarının yaptığını söylediğiniz hatalarla kendinizi savunmaya çalışmanızda sizi haklı konuma getiremez...

 

 

Bence fazla uzatmaya da gerek yok..

 

Galiba yapılması gereken en doğru şey gerekli dersleri çıkararak bu tür yaklaşımları bir daha tekrarlamamak

 

Ve bir daha tekrarlanmaması koşuluyla birbirimizi hoş görmeye çalışarak, yapıcı olmak en doğrusu...

 

 

Ve Artık; sanırım size hitabende yazılmış o yazıdaki katılıp katılmadığınız noktaları açıklamanıza sıra geldi.?

 

sevgilerimle

 

 

*tna

***

Gönderi tarihi:
Bu nedenle her nekadar "Yaradılış kuramını" yok edeceği kaygısıyla da yaklaşılsa,

"Evrim Kuramı" gerçek yada hatalı da olsa bu anlamda gelecekte hiç bir şey değişmeyecektir...

Tıpkı geçmiş yüzyıllarda teist düşünce ve kaygılarla reddedilen bilimsel buluşların,

Örneğin ' dünyanın yuvarlak olduğu ve güneşin etrafında dönmesi ' gibi,

Bu gerçekleri tek taraflı bakış açısıyla reddederek önlemeye çalışmaları hiç birşeyi değiştirmemiş,

Bu gerçekler ortaya çıktığında da teist kavramlar oratadan kalkmamıştır...

Geriye kalan sadece o bilim adamlarını insanlığın geleceği adına çektikleri acılar,

Ve onlara her türlü baskı ve işkenceyi reva gören,

Korkularla dolu tutucu Teist Kafaların, insanlığa hiçbir yararı olamayan tutum ve yaklaşımları olmuştur...

Sonunda kazanan bilimsel düşünce ve insanlığın yararına olan buluşları olmuş,

Orataya çıkan yeni koşul ve şartlara göre yeni yorum ve yaklaşımlarla inançlar var olmaya devam etmiştir...

Çünkü bütün insanlar düşünen varlıklardır ve düşünmek onların en önde gelen temel yeteneklerindendir

İnsanlar ister Teist, ister bilimsel yaklaşımlarla kavramları yorumlayıp sonuçlar çıkarsınlar...

Değişen tek şey, Hangisinin insanların geleceğine doğru ve yararlı çözümler üretip üretemediğidir..

Bu nedenle inançlarına saygılı akıllı teistler, bilimi inançlarından uzak tutup, onu reddetmek yerine...

Onun öne sürdüğü ve gerçek olduğunu ispatladığı yeni koşul ve durumlarda kendileri için yeni yorumlar öne sürerler.

Örneğin her yeni bilimsel kuramın gerçekliğe dönüşerek buluş olması durumunda,

bunların kuran da zaten açıklandığı ve yazıldığının söylenmesi gibi...

Oysa ne kadar çağdaş görünmeye de çalışsalar, ortaçağ zihniyetiyle bilimi çeşitli saptırmalarla karalamaya çalışan,

Kendilerine ' bilim arastirma vakfi ' adını vererek H.Yahya yani Adnan oktar zihniyetindeki insanlar

Teist kaygılarla insanlığa katkıdan uzak yaklaşımlar içindedirler.

Bu güne kadar da bilim zaten teist kaygılarla gerçekleri araştırmadığı için,

Bütün insanlığa daha çok faydası olan yararlı katkılarda bulunmuştur..

Bizimde yapmamız gereken, Peşin kabul yada toptan reddetmek yerine,

Kafalarımızda Teist ve Bilimsel kavramları ayrı ayrı yerlerde tutup

Düşünce ve değerlendirmelerimizde Teist inanış yada bilimsel gerçekleri çeliştirmeden,

İnsanı ve onun yaşamını yorumlama çabası içinde olabilmeliyiz,

Onun gelecekte ulaşacağı, insanlığa yararlı buluşları önünde engel olacak düşünce ve yaklaşımlardan uzak durmalıyız...

Bunu başarabilen batılı medeniyetler bu gün içinde bulunduğumuz çağda her türlü bilimsel yaklaşım ve buluşlarla,

Yaşama ve insanlığı katkıda bulunmaya devam ederken,

Ortadoğu çoğrafyasının İçinde bulunduğu durumu gözlemlediğimiz de,

Hala tesit inanış kaygılarıyla çağdan uzak kalmakta,

Ve hala onlara insanlığı, ilimi biz öğrettik diye avunmaya çalışmaktadır..

Bu doğru bakış açısını yakalamak, hem bizim, hem torunlarımızın, hem de bütün insanlığın kazancı olacaktır...

 

Gece Kuşu, cevap vermemi beklediğiniz metin buysa eğer bunun kısmi cevabını konunun ortalarında vermiştim. Yani ben öyle sanıyorum. Biz müslümanlar bilimle din arasında bir fasıla gözetmeyiz. Biz alimin uykusunun bile ibadetlerden daha üstün olduğu inancına sahibiz. Bu sebeple din bilime karşıdır, dinle bilim atbaşı gitmez derdinde değiliz. Belirttiğiniz durum yukarda da izahını yaptığım üzre Avrupa da hıristiyanlıkta bulunan ruhban sınıfının şahsi menfaatlerinin idamesi için bilime karşı takındıkları tavrın neticesinde ortaya çıkmıştır. Yani ki Avrupa da bilim dine karşı mücadele vermiştir.

 

Tarih derslerinde bize bazı saçmalıklardan bahsedilirdi. Osmanlı da camiiler gavur yapımı fırçalar (domuz kılından yapıldığı için) kullanılmadığı için kirinden kokarmış. Toy aklımızla ulan ne geri kafalılar varmış derdik. Fırçanın başka birşeyler yapılma ihtimali var mıydı, en temiz olması gereken camiler nasıl kir pas içinde bırakılırdı bunları düşünmezdik... Bu bir çarpıtma bir göz boyamaydı ama biz nerden bilirdik. Sanılıyor ki din kitleleri uyutan bir afyondur ve bilime asla müsade etmez... Hayır din sadece Hıristiyanlıkta afyondur ve orada kitleleri uyutmuştur. Tarihte bilinen birşey varki Avrupa ortaçağ da geri kalmışlığın tepe noktasındayken islam insanlığa medeniyetin en önemli numunelerini dikmiştir. Ancak bu böyle devam etmemiş, gün gelmiş gerek müslümanların kendi içerisindeki kavgalar gerek Avrupanın emperyalist politikalırı, gerek bölücü bazı fırkalar hatta islamda olmaması gereken mutaassıp çevreler bu dine mensup insanların teknoloji ve bilimde geri kalmalarına neden olmuştur. Ancak, bugün ortadoğu coğrafyasında geri kalmışlığın nedeni teist inanç kalıplarına bağlı kalmak değildir zira bu coğrafya da teist olduğunu bağıra çağıra söyleyip de tarihin en büyük güçlerinden biri olan İsrail de yaşamaktadır. Ancak bu coğrafya yaklaşık 150 yıldır kan deryası halindedir. Bu da hafızalarda tutulmalıdır. Bu coğrafya hakkında kapsamlı bir okuma, kapsamlı bir değerlendirme yapmadıktan sonra ortadoğunun az gelişmişliğinin nedeni dindir dersek, Brezilyanın veya diğer güney amerika ülkelerinin az gelişmişliğine de aynı yorumu yapmak zorunda kalırız. Peki öyle midir?

 

Az gelişmişlik, teknoloji de geri kalmak dinden kaynaklanan şeyler değildir. Hele de islamdan kaynaklanması asla düşünülemez. Kaldı ki bu savı çürütecek başlıca kanıt Avrupanın kendisidir. Zira Avrupa da din bilim üzerindeki en büyük baskı aracıydı ama biliyoruzki medeniyetin lokomotifi Avrupa olmuştur. O halde bu nasıl oldu...

 

İslam coğrafyasındaki mutaassıplık (lokal hadiselerden bahsediyorum) bilimin gelişmesindeki en küçük engeldir. Bu coğrafyanın sürekli olarak sömürülmesi, kışkırtılması, savaşlara gark edilmesi coğrafyayı parçalayan unsur israil, 1890'lardan beridir italya, fransa, ingiltere son olarak amerika bu coğrafyada herhangi bir ilerleme istemiyorlar... Eğer gerçekten ilerlemenin önündeki engel din olsaydı şii İran'ın nükleer silahlarla ne işi olabilirdi... Objektif bir değerlendirme istiyorsak ezberlerimizi gözden geçirmek zorundayız...

 

Ve belirttiğiniz saçmalıktan ziyadesiyle rahatsızım. Hangi saçmalıktan bahsediyoruz... Yeni bir icat çıktığında işte bakın bu Kur'an da var denilmesinden....Kur'an ne bir ceza kanunu ve ne de bir bilim kitabı değildir... Bu sebeple İşte bu Kur'an da var diye ispatlanmaya çalışılması benim nezdimde bir yere denk gelmiyor... Ama bunu yapan kişiler kendi görüşlerine göre bir hayra (islami anlayışta bir hayırdan bahsediyorum) vesile olduklarını düşünüyorlar...

 

Selamlar...

 

Bu arada cevabımı tekrar kontrol ettim de sanki ortadoğuda yaşayan halklar sütten çıkmış ak kaşıklar gibi kalmış. elbetteki onların da ilmi ve teknolojik ilerlemede eksiklikleri var ama bilindiği üzre ilmi ve teknolojik ilerleme için insanların ya maddi anlamda ileri olmaları ya birilerince desteklenmeleri gerekir. Zaten bilim adamları da toplumun istisnasları mesabesindedir. Ortadoğuda istisna pek fazla çıkmamış anlaşılan... Yoksa islamın bilime engel, bilimin karşısında duran herhangi bir nassı yok...

 

Kişilerin kusuru dine atfetmekte hatalı sonuçlara yönlendiriyor bizleri...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.