Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Sn. Skydavar, "Demagoji nedir"i tartışmayalım şimdi..Onu yeteri kadar herkes biliyor. Konudan uzaklaşarak, ilgisi olmayan "karnım ağrıdı" gibi veya benzeri nitelemeler de birer demagojidir. Her neyse.. Sorularımı tekrarlıyorum; 1- Hukuk ve meclis(her ikisi de) sağlıklı çalışıyormu? 2- Sağlıklı çalışmayan kurumlarda sağlıklı çalışmalar yapılabilirmi? Her iki soruma da ayrı ve kısa cevap lutfen..
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Dediğim gibi o kelimelerin içinde geçtiği tüm iletilerimde size gereken açıklamalar yapılmıştır. Ama tabi bu kadar açıklamadan sonra sürekli farklı bir şey söylüyormuşum gibi davranmanıza da tepkimi veremeden geçmedim. Ben size bir soru sormak istiyorum Anlaşılmıyor dediniz ya sizi farklı çıkarımlar yapmaya zorluyor muşum hani. "Bana göre ona göre hukuk işletildiğinde memeleketin halini görüyoruz" Yukarıdaki cümleden çıkan anlam şu mudur? Hukuk farklı farklı uygulandığında bak negüzel oluyor memleketin hali süper Ya da ergenekon duruşması ile alakalı örneğimde sanıkların her şeyi ispatlı delilli olarak sundukları halde hakimlerin hiç bir şey olmamışcasına tutukluluklarının devamına karar verdiğini söylememin anlamı sizce şu mudur? Ya adamlar hukuka uygun tutuklamışlar sanıklar sallıyor her şey hukuka uygundur Y ada AKP nin eksilerinden bahsederken hukuk aymazlığının anlamı sizce şu mudur? Sağlam hukuk devleti vs vs vs Yani aslında size göre ben bunları demek istedim. Ve böyle demek istediğim için de kıvırıyorum ve demogoji yaparak bunu örtbas etmeye çalışıyorum. Kusura bakmayın ama ben gülmeyim de kim gülsün. Daha fazla cevap vermeyi düşünmüyorum
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Çıkarımlarınıza göre benim için bu ülkede her şey yolunda . O halde size kolay gelsin. Sn. Skydavar, Benim çıkarımlarım için tahmin yürütmek yerine sorularıma net cevap verirseniz eğer, vatan sever aydınların çalışmayan(veya sadece bir kesim için çalışan) ama var olan kurumlarda nasıl tavır koyacakları da ortaya çıkmış olacaktır. Net cevap verildiğinde yine çelişkiler çıkacak değilmi? Evet, o iki soruma kısa cevap bekliyorum. Bu kadar mı zor?
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Bu konuda yazacağım son iki iletidir ve kimseye cevap babında değildir. Sosyal olayları basit " evet " ya da " hayır" larla çözümlemeye çalışmak insanları hataya götürür. Ülkemizde hukuk ihlalerinin yoğun olarak yaşandığı bir dönem içindeyiz. Her dönem kendi hukuksuzluğunu yaratmaya devam ediyor. Dün sıkıyönetim mahkemeleriydi sonra DGM , şimdi ise özel yetkili mahkemelerle bu durum devam ettirilmektedir. Öncelikle örnek olması açısından hukuk sistemimizde yer alan bazı maddeleri buraya yazarak işe başlamak istiyorum. En azından gerçekten okuyup anlamak isteyenler için yararlı olacağını umuyorum.Özellikle Ergenekon garabetinde aşağıda ancak bir kısmını yazdığım maddeler sürekli ihlal edilmiştir. Bir çok insanın bu maddelerden haberi bile yok. Şu an içerde olan insanlarda bu sayede bu maddeleri öğrenmiştir. TCK 285: (4) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. CMK: Madde 93 - (1) Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir. BİLGİSAYARLARDA, BİLGİSAYAR PROGRAMLARINDA VE KÜTÜKLERİNDE ARAMA, KOPYALAMA VE ELKOYMA Madde 134 - (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir. (2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir. (3) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır. (4) İstemesi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır. (5) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır. ŞÜPHELİNİN VEYA SANIĞIN MÜDAFİ SEÇİMİ Madde 149 - (1) Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir. (2) Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir. (3) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz. İFADE VE SORGUNUN TARZI Madde 147 - (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur: a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür. Kendisine yüklenen suç anlatılır. c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. d) 95 inci Madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhâl bildirilir. e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir. f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır. g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır. h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılır. i) İfade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer alır: 1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih. 2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği. 3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri. 4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı. 5. İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri. İFADE ALMA VE SORGUDA YASAK USULLER Madde 148 - (1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. (2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez. (3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez. (4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. (5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir BİR SUÇUN İŞLENDİĞİNİ ÖĞRENEN CUMHURİYET SAVCISININ GÖREVİ Madde 160 - (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. BELGE VEYA KÂĞITLARI İNCELEME YETKİSİ Madde 122 - (1) Hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge veya kâğıtlarını inceleme yetkisi, Cumhuriyet savcısı ve hâkime aittir. (2) Belge ve kâğıtların zilyedi veya temsilcisi kendi mührünü de koyabilir veya imzasını atabilir. İleride mührün kaldırılmasına ve kâğıtların incelenmesine karar verildiğinde bu işlemin yapılmasında hazır bulunmak üzere, zilyedi veya temsilcisi ya da müdafii veya vekili çağrılır; çağrıya uyulmadığında gerekli işlem yapılır. (3) İnceleme sonucu soruşturma veya kovuşturma konusu suça ilişkin olmadığı anlaşılan belge veya kâğıtlar ilgilisine geri verilir. ANAYASA 25. MADDE: Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Yukarıdaki iletimde çok azını yazdığım maddelerin ihlalleri neticesinde bir çok insanın tutukluluk süreci cezaya çevrilmiş durumdadır. Mesele buradaki mücadelenin nasıl olması gerektiği ile alakalıdır. Benim anladığıma göre ; "Memleketimizde hukuk mu kaldı zaten sağlıklı işlemiyor o halde meclis iç tüzüğüne aykırı davranan Kamer Genç doğru yapmıştır " diyenlere göre; bu koşullarda her türlü hukuksuz yol mübahtır. Neyse ki içerde tutulan bilim adamları, akademisyen ,askerler vs . Beyinlerini son hücresine kadar kullanıp bu hukuksuzluklarla yürürlükte var olan hukukla mücadele yolunu seçmişlerdir. Demokratik ve çağdaş insanın yapması gereken budur. Özellikle ergenekon olayında amaç muhaliflerin tasfiye edilmesini taşıdığı için , yapılan mücadele başarılı olur olmaz. Ancak demokrasi ne kadar yetersiz olursa olsun , ne kadar aksarsa aksasın mücadele her zaman meşru zeminde ve varolan hukuk sitemi içersinde yapılmalıdır. Hukuksuzluğu başka bir hukuksuzluk üzerine savunma kurarak yok edemeyiz. Kanımızın son damlasına kadar değil beynimizin son hücresine kadar bunu yapmak zorundayız. Bilinçli olunduğu takdirde, oldukça iyi düzenlemelere de sahibiz. Ancak şu cümleyi de aklımdan hiç bir zaman çıkarmıyorum: "En kötü hukuk iyi uygulayıcılar elinde en iyi hukuk haline gelir. En iyi hukukta kötü uygulayıcılar elinde kötü hukuk haline gelir" Ergenekon davasında, bu durum fazlasıyla görülmektedir. Hukuksuzluğu hukuksuzlukla alt etmeye kalkanların demokrasiden , insan haklarından sözetmeye hakları yoktur. Yukardaki iletilerimde dediğim gibi artık şov zamanı değildir.
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Kamer Genç doğru yapmıştır " diyenlere göre; bu koşullarda her türlü hukuksuz yol mübahtır. Sn. Skydavar, Çelişkilerle tartıştığın gibi, abartarak tartışmayı da yeğliyorsun. Böyle tartışma olmaz. Burada "her türlü hukuksuz yol mübahtır" diyeni gösteremezsin. Aksine, "her türlü demokratik yol denenecektir" vurgularımız var. Hem hukuk ve meclis çalışmıyor diyeceksin, hem de çalışmayan hukuka ve meclise uyum sağlanmalı diyeceksin. Çalışmayan meclise, hukuka nasıl uyum sağlayacaksın? Çalışmıyor ki. Bu ne yaman çelişki? Uydurma belgelerle içerde tutulan "ergenekoncular" dört yıldır içerde. Artık teker teker ölüyorlar. Deniz fenerciler, ve salıverilen örgütler dışarda. İşte senin "hukuka uyulsun" önerilerinin sonucu. Hukuk düzgün çalışırsa elbette uyulur, uyulmalı. Ama çalışmıyor ki.. Hadi diyelim uyum sağlamaya çalışıldı. Eee, çalışmayan kurumlarda yine senin bildiğin hukukun yürümeyecek ki. Bunları bir türlü anlatamadık. Dilimizde tüy bitti. Cemil ÇİÇEK'ten daha particisin . O bile demecinde " Meclis kürsüsünden herkes her şeyi söylecek. Katılırsanız katılmazsınız yeri gelir öyle konuşmalar yapılır ki kişisel rahatsızlık da duyabiliriz. Netice olarak hür bir kürsüdür. " diyor. İşte linki.. -http://haber.gazetevatan.com/herkes-o-kursude-istedigini-soylemeli/411332/9/Siyaset-
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Bu konuda yazmayacağım dedim ama halen etiketlemelere devam ediyorsunuz. Sizin çelişki dediklerinizin hepsini açıklamadım anlamıyor olmanız sizin meseleniz.Zaten açıkladığım konularla ilgili bir cevabınız yok gördüğüm kadarıyla. Ayrıca iftira atmıyorum Kamer Genç'e haksız diyen yandaştır .Cümlesi bu başlıkta kullanıldı .Silinmiş olması ve sizin görmemiş olmanız benim iftira attığımı göstermez. Eğer usulle ilgili yolu gösteriyor ve bu Kamer Genç söylediklerinin haklı ya da haksızlığını tartışmıyorum diyen birine bu söylenebiliyor, ardından da "zaten hukuk işlemiyor hangi hukuktan bahsediyorsun sen öyle san "gibi argümanlar geliştiriliyorsa , bu yapılanı makul görüp yerine yapılması gerekeni açıklamıyorsanız, o zaman hukuku yok sayıyorsunuzdur. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Demokratik zeminde mücadele her ne olursa olsun yapılmalıdır. Atatürk bile o zor koşullarda milli mücadeleyi meclisle yapmıştır. Hukuk yok uymuyorum ya da işlemiyorsa ; O ZAMAN YAPILMASI GEREKEN NEDİR? Çözüm üzerine tek bir öneri yok. Hukuk işlemiyor " e ozaman kapatın meclisi herkes istediği gibi at oynatsın hatta pkk gibi alın elinize silahı çıkın dağa" diyorum. Kabahat oluyor. Söyleyin çözümü o halde. Ben çözümü söyledim ve ergenekondakilerde mücadelesini demokratik zeminde kullanıyor ve varolan hukuk düzeniyle mücadelesini yapıyor. Başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek. Hukukun tek bir kırıntısı bile kalsa bununla mücadele etmek zorundadır çağdaş ve demokratik insan. "Her türlü demokratik yol denenecektir." Bu demokratik yolun adı nedir? Madem meclis, hukuk işlemiyor? Geriye PKK nın yaptığı gibi illegal mücadele kalıyor. Cemil Çiçek olayına gelince ; tabiki kürsüde isteyen herkes istediğini söyler. Bunun da yolları ve usulleri vardır.Dünyanın tüm meclislerinde omeclisin işleyişi ile ilgili kurallar bütünü vardır. Herkes daha doğrusu milletvekileri bu kurallara göre söz alır, kanun teklifi verir vs. Verirsin istediğin konuda gensoru çıkarsın o konuda istediğini söylersin. Ama gündem dışı konuşma konusunda yapılacak işlem bellidir. Bu noktada anlamadığınız bu. Gündem konusu şu: MECLİSİN ÇALŞIMASI İLE İLGİLİ ÖNERGE. Konu deniz feneri yada yolsuzluklarla ilgili olup konuşması engellenseydi yerden göğe kadar haklı olurdunuz. Buna bir sözüm yok. Ayrıca idare amirininde yaptığının haddini aşan bir durum olduğunu defaarca belirttim. Ayrıca dipnot olarak belirteyim. Gazetelerin haberleri veriliş biçimi en azından benim anladığım konularda halkı ve bilmeyenleri yanlış yönlendirmektedir. Uydurma belgelerle içerde tutulan "ergenekoncular" dört yıldır içerde. Artık teker teker ölüyorlar. Deniz fenerciler, ve salıverilen örgütler dışarda. İşte senin "hukuka uyulsun" önerilerinin sonucu. Hukuk düzgün çalışırsa elbette uyulur, uyulmalı. Ama çalışmıyor ki.. Ayıptır artık bir insan nasıl bu kadar anlamsız konuşabilir. Yukarıda verilen kanun maddeleri bizim ülkemize aittir. Bunlara uyulmadığı için insanların içerde olduğunu söylememe rağmen bu cümleleri kurabiliyor olmanız inanılır gibi değil. Ve içerdeki insanlar bu kurallara uyulmadığını söylenerek mücadelelerini sürdürüyorlar. El insaf ondan sonra da çelişkiden ve iftiradan söz ediyorsunuz. Hukuk nasılsa düzgün çalışmıyor ben kırmızı ışıkta geçeyim Hukuk düzgün çalışmıyor nasılsa ben çalıp çırpayım Hukuk düzgün çalışmıyor kafamın kızdığını vurayım nasılsa bir yolunu bulup yırtarım Bu nasıl bir mantıktır ya .Hukuk düzenli çalışırsa uyulur yoksa uyulmaz.Demokratik olduğunu söyleyen birine bu söylem yakışıyor mu? Sonra çelişkiden bahsediyorsunuz. Hadi diyelim uyum sağlamaya çalışıldı. Eee, çalışmayan kurumlarda yine senin bildiğin hukukun yürümeyecek ki. Bunları bir türlü anlatamadık. Dilimizde tüy bitti. Yürümeyecekse çözümü söyleyin dilinize dolayıp durduğunuz demokratik yol hangisidir? Darbe mi?
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Yani simdi sorulara cevap verip düsüncemizi aciklayalim derken bir de ne görelim bilmem ne kavgasi baslamis.Bu baslatilan kavga ayri bir taritsma konusu olabilir ama burada bize sorulanlar kavga nedeni olmamalidir.Sanirim bazi yanlis anlasilmalar olmustur.Bu yanlis anlasilmalarla baslatilan tartisma birilerinin isine yaradigi icin tartismayi sona erdirip basliga dönelim. Iktidar partisi geldigi günden bu yana ideolojik olarak baslatmis oldugu siyasi uslupla milleti kamplara bölmüstür.Iktidar partisinin görevi toplumu birlestirmektir bölmek degil.Atatürk'ü begenmeyenlerin bu milleti kamplara bölenler oldugunuda hatirimizdan cikarmayalim. Iktidar partisinin eger samimi olacaksak bence hicbir artisi yoktur ama eksisi o kadar fazladir ki matematiksel olarak yeni bir sistem olusturabilir. Iktidar partisinin basari olarak gösterdigi veya iktidar partisine yaranmak icin basari olarak gösterilen ne varsa bunlarin hemen hepsi distan görünen ciladir,icine girdiginizde ise kokusmuslugu görürsünüz.Yukarida dedigim gibi bu iktidar insanlari kamplara bölmüstür ve bu iktidarin karsi oldugu kesimlere karsi uyguladigi hukuk disi siyaseti ezber bozan olarak görenler iktidari basarili olarak görenlerdir.Ekonomide aldik gidiyoruz derken milleti aldattiklarini ülkenin durumundan anliyoruz.ihracat yüzde 30'larda gezerken ithalat yüzde 7o'lerde gezmektedir,kapitülasyonlar geri gelmistir.Cari acik cumhuriyet tarihinde hic bi oranlara cikmamisti,yoksulluk daha cok artmis ve millet gecimini plastik parayla karsilayip bankalari zengin ederken ay basi geldiginde ise borcunu ödeyemez bir caresizligin icindedir,icralara yüzde 500 artmistir,kapanan isyerleri yüzde 500 artmistir eger hala bu iktidarin artisi var diyen varsa bence aynaya bakmalidirlar. CHP henüz tam olarak halkla icice degildir,bunda CHP birimlerini elestirmek gerekiyor. Ana muhalefet partisinin artilari tabii ki var:HERSEYDEN ÖNCE AKP-ABD-CEMAAT ücgeninin ürettigi Ergenekon denilen kirli senaryo ile yillardir tutuklu bulunanlara sahip cikmasidir.TOPLAMA KAMPI ifadesi yerini bulmustur,evet Silivri bir toplama kampidir.Ve Nazi dönemlerini animsatir.MHP iktidarin koltuk degnegi olarak yerini secmistir. Türkiye Cumhuriyeti 1950 dinci Menderes iktidari ile bagimszligini kaybetmis ABD'nin yari sömürgesi olmus Atatürk'ün baslattigi sanayi devriminin yerini ABD bagimli sanayi almistir.Ordusu ile ekonomisi ile Türkiye, Menderes dönemiyle birlikte bagimsizligini kaybetmistir.Bugün askerlerimiz eger ABD cikarlari icin baska ülkelerde ise bu ülkemizin bagimsiz olmayisindandir. Türkiye Cumhuriyeti EVET AB/D'nin piyonudur.AB/D taseronlugu yapan iktidar Islam ülkelerinde kan akmasinda bas rolü üstlenmistir.Islam ülkelerinin bölünmesi icin TÜRKIYE'ye görev verilmistir. Devletin islerine dini karistirmak cagdas medeniyetten ve kalkinmadan kopmak demektir.Osmanli'nin yikilmasinda rol oynayan nedenlerden biride dindir.Din ilerlemeye karsidir.Bakmayin dinciierin atip tutmalarina,birtane Islam ülkesi gösterin ki dünya üzerinde söz sahibi olsun.Türkiye'nin örnek ülke olmasi Islam olmasindan degil LAIK OLMASINDANDIR ve bu da Atatürk'ün bir basarisi bir eseridir.Dün Laik diye Türkiye'nin kuyusunu kazmaya calisan Islam ülkeleri bugün Laiklikten uzaklastikca Türkiye'ye daha cok yaklasiyorlar. Evet,son 10 yil icinde Türk Ordusuna karsi dis ve ic isbirlikcilerin yapmis oldugu psikolojik saldirilara bagli olarak topluma asker düsmanligi pompalanmaktadir.Toplum artik askerine 10 yil öncesi gibi sahip cikmiyor.Bedelli askerlik profesyonel orduya gecisin ve milli ordunun feshedilmesinin ilk adimlaridir. saygilarla
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Ben Kamer Genç'in davranışında herhangi bir şov unsuru göremiyorum. Ülkenin en önemli sorununa parmak basmaktadır. Öyle önemli ki, bu sorun hallolmadan ülkenin batağa gitmesi kaçınılmazdır. Bu sorun dururken başka sorun konuşulması havanda su dövmektir. Prusya'da (bugünkü Almanya) arazisi kral tarafından istimlak edilen çiftçiye, krala karşı ne yapabileceği sorulduğunda "Berlin'e giderim, orada yargıçlar var, onlara dilekçe veririm" demiştir. Madem toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile ilgili verdiğim örnek anlaşılamadı, başka örnek vereyim: Maçta bir taraf sürekli faul yapıyor ve hakem de yandaş olduğu için sesini çıkarmıyorsa, sizin kurallara titizlikle uymanızın bir anlamı olmayacaktır. Aslında bu örnekler Kamer Genç'i aşıyor bile! Kamer Genç bu kadar bile usulsüzlük yapmamıştır. Elini kolunu sallamışmış! Robot gibi, put gibi durarak mı konuşmalıydı? Vücut dilini her hatip kullanır. Buna elini kolunu salladı demek yakışıksız ve haksızdır. Elini kolunu sallarken parmaklarının belirli bir konumu olur da edebe aykırı bulunur. Böyle bir şey de yok. Meclisin baypas edildiği, KHK larla devlet yönetildiği ve meclise başvurulursa da kaldır elleri indir elleri meclisinde muhalefet başka nasıl sesini çıkarabilir acaba? Kaldı ki hukuk işlemeyen ülkede meclisin ne gündemi, hangi gündem, hukuk yandaş hukuksa, işlemiyor, nalıncı keseri olarak işliyorsa başka bir gündem olabilir mi? Gerçekten biz neyi konuşuyoruz burda ya? İyi, bugün Kamer Genç kürsüden iteklenince suçu Kamer Genç'e bulanlar yarın "ölü köpek" gözleri ile karşı karşıya kaldıklarında hiç ağızlarını açmasınlar... Açsalar da kendilerini savunacak kimse kalmamış olduğu için boşa açacaklar... Bu yönetimi hakettiğimizi, tam da layık, müstahak olduğumuz yönetimin bu olduğunu her gün kanıtlayalım diye yırtınıyoruz. Bu çabamızın karşılığını elbet alacağız... Bir tutuklunun daha yargılanmasına gerek kalmadı. Kurşunların öldüremediği, vücudunda madalya gibi yara izleri taşıyan komando subayı, "spor yaparken" öldü! Biz de Kamer Genç şov mu yaptı ne yaptı ha gayret sonuca bağlamak üzereyiz! Çok iyi gidiyoruz, çok...
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Demokrat olduğunu söyleyen insanların bu tür argümanlar geliştirmesi oldukça şaşırtıcı. Doğruları dile getiren ve olması gerekenleri söyleyenleri yandaş ve AKP li görerek yaftalamak daha da şaşırtıcı. Asıl şaşırtıcı olan ise bu insanların usulsüz uygulamalara karşılık vermek için usulsüz davranılmasını hoş görmeleridir. Demokratik yolların hukuksal zeminden ve meclisten daha başka ne tür yolları vardır.?Söyleyin de cahilliğim azalsın. Sizi duyanda meclis kapalı hiç bir işlem yapılamıyor sanır. Daha dün verilen gensoru ile alakalı olarak bayan miletvekilleri bile birbirine girdi. Bir insan milletvekili ise ve ülkesi hukuksuzluktan muzdaripse aynı yolu izleyerek savunma geliştiremez. Bu doğru bir mantık değildir Doğru mantık " ben ülkem bu hale gelene kadar ne yaptım ?" sorusunu kendisine sormasıdır. Hepimiz için geçerli bir durum bu. Sosyal demokrat olduğunu savunan insanlar, uyurken ve üç aşağı beş yukarı aynı fikirleri paylaştığı insanları -burada olduğu gibi-. eleştiri yaptı diye tu kaka deyip alaşağı etmeye uğraşırken , onlar çalıştı , aynı amaç için birleştiler. Bizim hoşumuza gider gitmez . Önceki iletilerimin birinde yazmıştım. Onlar çalıştı , amaçları için en alttan en üste emek harcadılar ve bugün herkes hakettiği yeri buldu.Beğensek te beğenmesekte. Meclis bugün bu hukuksuzluğu yaratanlarla dolu ise muhalfet milletvekilleri biz nerede hata yaptık diye sormak zorundalar. Halkından kopuk muhaletin karşısında halkın dilinden konuşup, nabza göre şerbet verenler tabi ki güçlü olacaklardır. Yine söyleyeceğim. Atatürk bile ülkesi dört bir taraftan işgal edilmişken, meclisi açmıştır. Her karar mecliste tartışılarak alınmıştır. Siz sadece demokrat değil Atatürkçü olduğunuzu da iddia etmeyin sakın.
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Diyelim Kamer Genç deniz feneri ile ilgili gensoru verdi. Gensorunun akibeti ile ilgili bir tahmin alabilir miyim? Benim naçiz tahminim: Gündeme alınması dahi, eller kaldırılacak kaldır, eller indirilecek indir meclisi tarafından anında reddedilir. Hayır ya, yandaşına dokunan savcıları görevden alan, muhaliflere cadı avı, yargısız infaz yapan bir zihniyetten bahsediyoruz burda ya! Kamer Genç kürsüden darbe çağrısı mı yaptı? Terör yapma çağrısı mı yaptı? Ne yaptı bu Kamer Genç? Şov yapmışmış... Cemil Çiçek'ten bari utanmayanları utandıracak söz bulamamak benim sözcük dağarcığımın suçu değil. Davul zurnanın az geldiği durumlar gerçekten varmış, inandım... Saz da divan sazı olsa yetmezmiş, doğruymuş...
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Cemil ÇİÇEK'ten daha particisin . O bile demecinde " Meclis kürsüsünden herkes her şeyi söylecek. Katılırsanız katılmazsınız yeri gelir öyle konuşmalar yapılır ki kişisel rahatsızlık da duyabiliriz. Netice olarak hür bir kürsüdür. " diyor. İşte linki.. Cemil Çiçek'in isterseniz Türk yargısı ile ilgili söylediklerine bakın. Hani adam çok haklı konuşmuş ya. "Ama şunu açıkça ifade etmek isteriz. Türk yargısı bağımsız bir yargıdır. Buna her defasında vurgu yapıyoruz. Yargıyı zan altında bırakacak, töhmet altında bırakacak hiçbir beyanı biz doğru kabul etmeyiz, bu doğru değildir. Türkiye'nin hakimleri ve savcıları gerçekten canını dişine takarak bu ülkede görev yapıyorlar. Özellikle bu türlü bölgelerde, kamu düzenini tesis etmeye, yasaları uygulamaya, suç işleyen varsa bunları hukuk çerçevesinde yargılamaya çalışıyorlar. Bunların moralini bozacak, zan altında bırakacak değerlendirmeler fevkalade yanlış olur. Hele hele bu değerlendirmelerin temelinde hukuken sorunlu ve sorumsuz birinin beyanı söz konusu olacaksa bunun üzerinde ayrıca durmakta da fayda var.' Habur olayı ile alakalı gensoru hakkında söyledikleri., Hani orası serbest kürsüydü. Bana verdiğiniz örnek. Vay be Cemil Çiçek bile bunu söyledi. Evet mecliste mücadele etmek yürek ister kısıtlı koşullarda bile hukuksal zemini, kullanıp mücadele vereceksiniz. Gensorularla hükümeti denetim altında tutup bunaltacaksınız. Çünkü gensorular hükümeti denetlemenin en iyi yoludur. Ve sadece 20 milletvekilinin imzası yeterlidir. Usulsüzlükleri ve diğer her türlü şeyi kürsüden savunmak ya da eleştirmek için muhalefet 20 milletvekili toplayamıyorsa sorun iktidarda değil muhalefettedir.
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Diyelim Kamer Genç deniz feneri ile ilgili gensoru verdi. Gensorunun akibeti ile ilgili bir tahmin alabilir miyim? Benim naçiz tahminim: Gündeme alınması dahi, eller kaldırılacak kaldır, eller indirilecek indir meclisi tarafından anında reddedilir. Hayır ya, yandaşına dokunan savcıları görevden alan, muhaliflere cadı avı, yargısız infaz yapan bir zihniyetten bahsediyoruz burda ya! Kamer Genç kürsüden darbe çağrısı mı yaptı? Terör yapma çağrısı mı yaptı? Ne yaptı bu Kamer Genç? Şov yapmışmış... Cemil Çiçek'ten bari utanmayanları utandıracak söz bulamamak benim sözcük dağarcığımın suçu değil. Davul zurnanın az geldiği durumlar gerçekten varmış, inandım... Saz da divan sazı olsa yetmezmiş, doğruymuş... O zaman arkadaşım ne yapacaksınız bana çözümü söyleyin. Efendim gensoru versek ne olacak reddedilecek. Baykal da öyle diyordu cumhuriyet mitingleri yaptığımız yerde seçim propogandası yapacağız da ne olacak. Olanı gördük. Mecliste gensoru ile en azından hükümeti bunaltırsın. Çıkarsın kürsüden istediğini söylersin. O da onların kişisel becerisine bağlı. Gensoru vermeyelim hukuk zaten işlemiyor uymayalım. Eeee çözüm ne? Onla ilgili de birşey yok. Kamer Genç'in söylediği şeylerin içeriğini tartışmadığımı defalarca söyledim. Halen bunun üzerinden yorum yapmanız doğru mu?
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Cemil Çiçek'ten bari utanmayanları utandıracak söz bulamamak benim sözcük dağarcığımın suçu değil. Davul zurnanın az geldiği durumlar gerçekten varmış, inandım... Saz da divan sazı olsa yetmezmiş, doğruymuş... Evet haklısınız Cemil Çiçek'in savunmasına sarıldığınız da hiç bir biçimde yandaş ve AKP li olunmazken meclisteki usul hatasını söylemek yandaş ve AKP li olmak için yeterli. Cemil Çiçek'in habur olayı üzerine verilen gensoru ile ilgili yargıyla ilgili düşüncelerini okudunuz mu? Tamamında yargıyı töhmet altında bırakmayın diyor. Haklısınız bundan bile utanmıyor bazıları ve takiyye yapanların sözlerini bile kendilerine savunma adına kaale almaları hiç yüzlerini kızartmıyor. Benim savunmam bari bir temele oturtulmuş ilgili tüzük maddesi var. Sizin savunmanızın temelinde ne var ve neyin üzerinden saldırıyorsunuz.Cemil Çiçek'in konuşması ,Sevsinler sizin utanmanızı, davul zurnanızı ve sazınızı.
Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2011 13 yıl Elini kolunu sallamışmış! Robot gibi, put gibi durarak mı konuşmalıydı? Vücut dilini her hatip kullanır. Buna elini kolunu salladı demek yakışıksız ve haksızdır. Elini kolunu sallarken parmaklarının belirli bir konumu olur da edebe aykırı bulunur. Böyle bir şey de yok. Sanırım aşağıdaki cümleme istinaden yazılmış bir itiraz. Dünyanın nerersine giderseniz gidin meclisin işlemesine ilişkin kurallar bütünü mevcuttur. Demokrasinin en gelişmiş olduğu ülkelerde bile hiç bir milletvekili elini kolunu sallayarak mecliste istediği tarzda konuşamaz Buradaki elini kolunu sallama deyimi ile vücut dilinden bahsedilmiyor. Sadece babasının çiftliği gibi istediği zaman aklına estiği gibi konuşamaz anlamında kullanılmıştır.Yani o mecliste uyması gereken kurallara uyarak konuşmak zorundadır. Bunu bile doğru yorumlayamayan ve çarpıtan insanlara laf anlatmak gerçekten imkansız. Pes artık daha bir şey demiyorum
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Gensorularla hükümeti bunaltmak herhalde kara mizah olmalı. Şimdi Kamer Genç elini kolunu da sallamamış, ne kaldı geriye, meclis lağvedilsin de dememiş, darbe yapılsın da dememiş, terör yapın da dememiş, iyi, ilerleme var. Peki ne yapmış kürsüden müstakbel orman bakanı tarafından iteklenerek susturulmak için, gündem dışına çıkmış. Hukuk hiç bir konunun gündeminin dışında olamaz. Her hangi bir konu görüşülürken hukuk o konunun içindedir. Çünkü temeldir, her konunun kokuşmasını önleyecek tek maddedir, tuzdur. Bunu da açıkladık. Yandaşa dokunan savcının görevden alındığı, delilleri yoktan yaratan savcıların mükafatlandırdığı bir ülkede hukuk dışında kalan bir gündem olamaz. Tuz kokmuşsa şu da kokmuş, bu da kokmuşun anlamı olmaz. Tuz kokmuş artık, başka kokmayacak bir şey zaten kalmış mı da neyin koktuğunun listesini yapsan ne yazar? Yani bu konu bu şekilde de açıklığa kavuşmuyorsa, başka yolunu ben bilmiyorum...
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Gensorularla hükümeti bunaltmak herhalde kara mizah olmalı. Şimdi Kamer Genç elini kolunu da sallamamış, ne kaldı geriye, meclis lağvedilsin de dememiş, darbe yapılsın da dememiş, terör yapın da dememiş, iyi, ilerleme var. Peki ne yapmış kürsüden müstakbel orman bakanı tarafından iteklenerek susturulmak için, gündem dışına çıkmış. Hukuk hiç bir konunun gündeminin dışında olamaz. Her hangi bir konu görüşülürken hukuk o konunun içindedir. Çünkü temeldir, her konunun kokuşmasını önleyecek tek maddedir, tuzdur. Bunu da açıkladık. Yandaşa dokunan savcının görevden alındığı, delilleri yoktan yaratan savcıların mükafatlandırdığı bir ülkede hukuk dışında kalan bir gündem olamaz. Tuz kokmuşsa şu da kokmuş, bu da kokmuşun anlamı olmaz. Tuz kokmuş artık, başka kokmayacak bir şey zaten kalmış mı da neyin koktuğunun listesini yapsan ne yazar? Yani bu konu bu şekilde de açıklığa kavuşmuyorsa, başka yolunu ben bilmiyorum... Siz bir yığın örnekler vermişsiniz ya bende size bir örnek vereyim. Bir okulda öğrencisiniz ve dersiniz matematik öğretmene diyeblir misiniz "ben edebiyat dersi yapmak istiyorum" Diyemezsiniz dersiniz matematik olduğu için o ders matematik yapmak zorundasınız. Bunu son kez yazacağım çünkü artık sıkıldım. İnsanlar kendilerini haklı çıkarmak adına işi hakaretlere kadar vardırdılar. Meclisin işleyiş kuralları iç tüzükle belirlenir. Buna göre de hergün konuşulacak gündem belirlenir. Konuşacak milletvekilleri isimlerini kaydettirir. Çıkarlar gündem konusu hakkında görüşlerini beyan ederler. Gündem dışı konuşma olursa iç tüzük 66 uygulanır. meclis başkanı 2 kere uyarır kürsüdeki buna uymazsa konuşmadan men kararı alınır ve oylanır. Bu konu ile ilgili tüm videolarda meclis başkanı bunu harfiyen uygulamış. Kamer Genç kürsüden inmeyince meclis idare amirini göreve çağırmış. İşte o noktada idare amiri Kamer Genç'i itekleyerek indirmekle haddini aşan bir davranış sergilemiştir. Meclisin işleyiş biçimi bir tüzükle belirlenmiştir. Eğer hukuk her şeyin içinde var diyorsanız ve bunlara uymaktan imtina ediyorsanız ya da imtina edeni hoş görüyorsanız kim olursa olsun, bana hukuk hukuk diye yazmanızın bir mantığı, samimiyeti ve inandırıcılığı olamaz. Gördüğünüz gibi yürürlükte olan ve uyulmayan hukuk kuralları ile bu ülkenin başına mne çoraplar örüldü ve örülmeye devam ediyor. Şu anda bundan zarar görenler bile bu hukuk kurallarını çiğnemeyi değil bu hukuk kuralları ile mücadele yolunu seçiyorlar. Başka ülke yok arkadaşım .Bu ülke hepimizin .Beğensek te beğenmesekte bir meclis var ve açık. Yukarda bir iletimde belirttiğim gibi bazı konularda oldukça iy ihukuki düzenlemeler mevcut. Yapılması gereken tek şey : İnsanların kendilerini sorgulayarak hatalarını önlerine koyup düzeltmek için kanlarının son damlasına kadar değil beyin hücrelerini sonuna kadar kullanmak. Gensoru kara mizah değildir. Aklı başında ve her konuda donanımlı insanlar bunu çok iyi başarabilirler ve sonuç alınır. Tabi bu bizi yönetsin diye seçtiğimiz adamlara bağlı.
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Hayır yandaş olma arzularına kılıf olsun diye hukuku dilinden düşürmeyen arkadaşımız Skydavar, gerçeği görmeye hiç yanaşmıyor. Meclis başkanı diyor ki : "Bu kürsüde isteyen her şeyi konuşabilir." Başkan vekili diyor ki : "Herkes istediği şeyi konuşamaz." Yandaş olma arzusuyla yanıp tutuşan arkadaş ise, yukarda başkanların bile çelişkiye düştüğü konuyu vahim bir iç tüzük hukuksuzluğu sayıyor. Arkadaş meclisi çalışamaz hale getirenlerden, demokrat insanları susturma konusunda daha hevesli. O kadar hevesli ki, iktidarın binlerce bariz hukuksuzluğunu görmez, demokrat insanların demokratik mücadelesini hukuksuzluk sayarak hop oturup, hop kalkar. Kaldı ki, vekil söz alarak oraya çıkmış, ikaz üzerine elindeki materyali bırakmış. Defaatlece de konu ile ilgili konuştuğunu söylemiş. Ama gel gör ki, baskıcı anlayış hukuk arayışını engellemeye çok kararlı. Memlekette yargının ve meclisin çalışmaz duruma gelişinin asıl müsebbibleri, aslında faillerden çok onlara yandaş olma heveslileridir.
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Günün karikatürü; Yandaşları da yanına alan baskıcı, yok edici siyasetin, sıradaki hedefinin muhalaefete geldiğinin resmidir. "Yetmez ama dahası gelsin"ci yandaşlar, bu hukuksuzlukları görmezler. Tek gördükleri hukuksuzluk(!) demokratik mücadelelerdir.
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Yazık bu forumda bu kadar yazdıklarımdan sonra halen bu sonuç çıkarabiliyorsanız size söylenecek bir sözüm kalmadı. Yanlız size bir tavsiye bilmediğiniz ve anlamadığınız hukuk konularında bu kadar ahkam kesmeyin. Çünkü bu konuyu bilenler sadece yazdıklarınıza gülerler.
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Hayır yandaş olma arzularına kılıf olsun diye hukuku dilinden düşürmeyen arkadaşımız Skydavar, gerçeği görmeye hiç yanaşmıyor. Meclis başkanı diyor ki : "Bu kürsüde isteyen her şeyi konuşabilir." Başkan vekili diyor ki : "Herkes istediği şeyi konuşamaz." Yandaş olma arzusuyla yanıp tutuşan arkadaş ise, yukarda başkanların bile çelişkiye düştüğü konuyu vahim bir iç tüzük hukuksuzluğu sayıyor. Arkadaş meclisi çalışamaz hale getirenlerden, demokrat insanları susturma konusunda daha hevesli. O kadar hevesli ki, iktidarın binlerce bariz hukuksuzluğunu görmez, demokrat insanların demokratik mücadelesini hukuksuzluk sayarak hop oturup, hop kalkar. Kaldı ki, vekil söz alarak oraya çıkmış, ikaz üzerine elindeki materyali bırakmış. Defaatlece de konu ile ilgili konuştuğunu söylemiş. Ama gel gör ki, baskıcı anlayış hukuk arayışını engellemeye çok kararlı. Memlekette yargının ve meclisin çalışmaz duruma gelişinin asıl müsebbibleri, aslında faillerden çok onlara yandaş olma heveslileridir. Çelişkiye düşmelerine gerek yok iç tüzük orada duruyor .Açık ve net. Bu kadar anlatımdan sonra halen hiç bir şey anlamamış olmanız çok entresan. Burada eleştiilen demokratik mücadeleler değil meclisteki usulle ilgili konudur. Ayrıca habur olayı ile ilgili Beşir Atalay hakkında gensoru vermeye hazırlanan CHP vekilleri için, neden aynı başkan " yapmayın yargı bağımsızdır yargıyı töhmet altında bırakmayın "gibi demeçler veriyor. Yaptığı takiye açık değil mi? Hangisine inanalım? Hani herkes istediğini konuşurdu.Gensorular hükümeti denetlemenin en etkili yoludur. Neden korkuyor meclis başkanı ? Bıraksın milletvekilleri gensoru versin hükümetten bunun hesabını sorsun. Bu başlıkta bile AKP nin eksileri ile ilgili ve yapılan hukuksuzluklarla alakalı kaç tane iletim var. Sizin derdiniz tartışmak değil kininizi ve nefretinizi kusmak. Merak etmeyin admine gerekeni yazdım. Ne bu tartışmaya ne de bu foruma devam etmeyeceğim artık.
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Yazık bu forumda bu kadar yazdıklarımdan sonra halen bu sonuç çıkarabiliyorsanız size söylenecek bir sözüm kalmadı. Yanlız size bir tavsiye bilmediğiniz ve anlamadığınız hukuk konularında bu kadar ahkam kesmeyin. Çünkü bu konuyu bilenler sadece yazdıklarınıza gülerler. Sn, Skydavar, Senin savunduğun hukuk, uydurma belgelerle, sehven olmuş bahanelerle, aydın ve demokrat insanlarlı cezaevlerine doldurmaksa, meclisi muhalefet için konuşulamaz çalışılamaz bir kurum haline getirmekse, böyle hukuksuzluğa karşı çıkanları da iteleyerek, kötekleyerek susturmayı haklı görmekse, bizim bildiğimiz hukuk böyle değil, olmamalı.B Bahsettiğin, baskıcı siyasetin hukuku. Evrensel hukuk ise orada bir yerde, askıya alınmış halde, uygulanamaz olarak duruyor.
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Anlamadığınız ortada. Bu başlıkta varolan hukuk kuralları alaşağı edilerek insanlarıniçeri atıldığını ve tutukluluklarının haksız olarak cezaya dönüştürüldüğünü yazdım ve her fırsatta söyledim. İlgili maddelerin bazılarını ve bu maddelere uygun davranılmadığını yazdım. Halen bu cümleleri kuruyorsanız. Evet haklısınız siz gerçekten hiç bir şeyden anlamadığınız gibi okuduklarınızdan da mantıklı çıkarımlar yapmayı beceremiyorsunuz.
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Anlamadığınız ortada. Sn. Skydavar, Bizim anlamadığımızı sandığın, ve en çok merak ettiğimiz de, binlerce çok vahim olan hukuksuzluk(senin de mecburen kabullendiğin) varken, neden bunları görmez de, başkanların bile çelişkiye düştüğü demokratik bir konuşma hukuksuzluk olarak nitelendirilir? Çok manidar değil mi?
Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2011 13 yıl Müdahil olmak durumundayim.Ülke hukuksuzluklarla yönetilirken,mecliste hukuk disi olaylar yasanirken,AKP'nin arka bahcesi ve borazani konumunda olan TRT muhalefetin konusmalarini makaslarken,cogunluguna güvenerek her verilen öneri iktidar tarafindan reddedilip hayati konular tartisilamazken,Kamer Genc'in konusmasina izin verilmemesini,ic tüzükle bagdastirip onun bir zorba tarafindan tartaklanmasini hukuki olarak görmek veya hukukun tesisi icin gerekliydi gibi yorumlamak ciddiyetle ifade edilemez.Velev ki Kamer Genc ic tüzüge uygun olmayan bir davranis sergilemis olsun.TBMM'de hic kimse hele de bir milletvekili zorbalikla kürsüden uzaklastirilamaz.Bunu yapan eger iktidar milletvekili ise bu gösteriyor ki Türkiye'de ki meclis sadece formalite icabi vardir formalite icabi diyorum cünkü meclis olan bir ülkede zorbalik olmaz.Oluyorsa o ülkede demokrasi degil DESPOTIZM vardir. Kamer Genc yillarca meclis baskanligi yapmis bir isimdir,protokolün,ic tüzügün ne oldugunu herhalde isci parasiyla 170 bin liralik mercedese binen veya daha dün bir bugün iki meclis baskani yardimcisi olan AKP'liden kisiden daha iyi bilir. AKP calistimi?.AKP'nin calismasini anlata anlata bitirememek eger AKP sempatizanligi degilse,tek tarafli bir iddiadir.AKP calismadi;AKP bünyesinde bulunan tarikat üyeleri,Fetulahcilar,Naksiler,bölücüler yani PKK yandasi milletvekilleri ile secimleri kazanmaktadir.Arkasinda Müsiad-Tüsiad-Kürtcü örgütler-Dinci Insan haklari dernekleri vardir.Bunlardan daha da önemlisi AKP tarikattan gelen maddi kaynaklari,her ramazanda iftar cadirlari adi altinda kullaarak din sömürüsü yapmaktadir.Hele bu yil ki calismalar daha da bir abartiliydi.Sokaklar trafige kapatiliyordu iftar yemekleri icin.Binlerce kisiye yemek veriliyordu.Elini vicdanina koyabilenler AKP calistida secim kazandi diyemez.Eger milletin inanclarini sömürmek,bir mezhebe dayanip baska bir mezhebe karsi toplumu yönlendirmek eger calismaysa evet AKP calisti.Bugün Türkiye'de düne bakarak daha cok Alevi karsitligi varsa bu AKP'nin mezhepci siyasetindendir.Secim konusmalarinda ana muhalefet partisi liderinin alevi oldugunu ona hakaret edercesine topluma anlatan bir basbakan bence calisarak degil bölücülük yaparak secimi kazanmistir.Cumhuriyet tarihinde ne Avrupa ve ne de ABD AKP'ye verdikleri destegin onda birini baska hicbir iktidara vermemislerdir.Bunun bir nedeninin olmasi gerekir. Türkiye'nin güclü olmasi ne AB'nin ve ne de ABD'nin isine gelmez.Gelir diyenler siyasetten bihaber olanlardir.Türkiye AB icin yoluncak bir tavuktur daha dogrusu altin yumurtlayan bir tavuk.ABD icinse Türkiye,Ortadoguda ve Kafkaslarda ABD'nin stratejik cikarlarini korumakla yükümlü bir ön karakol ve taserondur.Menderes'in Kore'ye askerimizi göndermesi ile baslayan ABD bagimliligi AKP ile doruga cikmistir. saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.