Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Yazınızı birkaç kez okudum, ama birşey anlamadım, nereye varmaya çalıştığınızı anlayamadım. Saygılar. Mantık yürüt ve mantığını test et. "SU" nedir (kimyasal förmülünü bırak) nasıl meydana gelmiştir acaba tesadüfenmi yazımı bir kaç defa daha okuyabilirsin. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 sarıgöl Daha açık cümleler kurabilirmisin, durmadan maddeleri basitleştirmeye çalışıp, şu olabilirmi bu olabilirmi diye durmadan soru sormak,anlatım yapmak çok sıkıcı. Biz burada tartışma durumdayız, sanırım burası Kur'an kursu değil, dini tartışma platformu. saygılar ..... Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Valla ne sen bilebilirsin, ne ben... Ama bir gerçel var. Ölenler toprak oluyor... Üzerinde tartışmaya gerek olmayan tek şey, ölen her canlının toprak olduğu. Sadece ölüm ve yaşamın bu yönü ele alınırsa putperestler haklı idi, budizm de, semitik dinler de. Yani Topraktan geldik, toprağa gidiyoruz. Putperestlerin inancındaki Toprak Ana'ya "Tanrı" adını verirsek, semitik dinlerdeki inanç da doğru olur. Tanrı'dan (Toprak'dan) geldik, Tanrı'ya (Toprak'a) dönüyoruz. Saygılar. Arkadaşım bu yazında VALLA demişsin ne maksatlı söyledin merakımı bağışla saygılar Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Arkadaşım bu yazında VALLA demişsin ne maksatlı söyledin merakımı bağışla saygılar Dile girmiş bir kelimedir. Herhangi bir dini bağı, anlamı yoktur benim için. İngilizce "therefore", "in this context" gibi bir anlamı vardır benim açımdan. İnsanın dugularının, düşüncesinin de kalple, ciğerle alakalı olmadığını bilirim, ama "yüreğim parçalandı, ciğerim sızladı" gibi ifadeleri de kullanırım. Dile girmiş ve belirli bir anlam kazanmıştır. Kültürdür. Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Tanrı'nın varlığını hissediyorsan eğer, Tanrı vardır... Tanrı'nın varlığını hissetmiyorsan eğer, o zamanda Tanrı yoktur... Bence çok açık ve net... Tartışmaya bile değmez aslında... Tanrı'nın varlığını hissettiğini söyleyen ve inanan bi insana; "Yok kardeşim Tanrı diye bişey, olsa ben hissederdim... Neyse, madem varsa göster bakiim." diyemeyiz... Tanrı'nın varlığını hissetmeyen bir insana da; "Nasıl hissetmezsin yaa... Var işte... Aha bak ben hissediyorum..." da diyemeyiz... "İnanç" dediğimiz olgu, artık olması gereken yerdedir... Yani din'de de söylendiği gibi "Tanrı" ile "Kul" arasındadır. Toplumları artık dinler ve inançlar şekillendirmiyor... İnanç kavramı artık "Kişiseldir". İnsanlar "Toplumsal Aynı İnançtalık" yapısını yani "Ümmetçilik" fikrini aşabilecek seviyededir bugün... İkinci olarak, bir Müslüman kabul eder ki; Tanrı insana Şah damarından daha yakındır. Kişiye şah damarından daha yakın olan yine kişinin kendisidir... Özbenliğidir... Özüdür... İşte bu yüzden de İnanç tamamen kişiseldir... Ve kimse kimseye kendi özbenliğinde tanımladığı şeyin varlığını yada yokluğunu ispatlayamaz... İşte bu nedenlerden dolayı "Tanrı Vardır/Yoktur" tümcesi kimse için önemli bir veri sağlamaz... Önemli bir bilgi vermez... Bir inanan Tanrı'nın varlığını hissettiği sürece (ki buna kimisi psikolojik nedenler buluyor, kimisi ise içsel bir dürtü yada kabuller olduğunu söylüyor) o kimseyi olmadığına inandıramazsınız. Ancak o kimse artık "bir Tanrı'nın varlığı" kavramından tatmin olmamaya başlarsa eğer, ondan sonra ancak kişisel olarak inanmamaya başlar... Yine bir insan hissetmiyorsa Tanrı'nın varlığını, istediğiniz kadar önüne sizin inanmanız için yeterli olan kanıtları fazlasıyla koyun, yine o insan da inanmayacaktır... O yüzden ben her zaman Tanrı'nın varlığının yada yokluğunun ispatlanmaya çalışılmasını gereksiz ve mantıksız bir çaba olarak görmüşümdür hep... Ben Tanrı'nın varlığına inanıyorum, varlığını hissdiyorum. Buna istenirse "Kafayı Kırmışlık" denilebilir... İstenirse "Şartlanmışlık" denilebilir... Bu beni ilgilendirmiyor. Ben varlığını hissediyorum ve inandığım şeye kimsenin inanıp inanmaması da beni ilgilendirmiyor... Sonuçta içimden gelen yoğun bir his var ve beni ben yapan bir duygum bu, bunu reddedemem... Yani beni ben yapan şeyleri reddedemem... Hissetmyen adama da "nasıl hissetmezsin kardeşim" diyemem bu yüzden... O kişiyi "O" yapanda bu duygusudur belki de... Bence tartışmak bu yüzden biraz gereksiz... Saygılarımla... Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Dile girmiş bir kelimedir. Herhangi bir dini bağı, anlamı yoktur benim için. İngilizce "therefore", "in this context" gibi bir anlamı vardır benim açımdan. İnsanın dugularının, düşüncesinin de kalple, ciğerle alakalı olmadığını bilirim, ama "yüreğim parçalandı, ciğerim sızladı" gibi ifadeleri de kullanırım. Dile girmiş ve belirli bir anlam kazanmıştır. Kültürdür. Saygılar. Arkadaşım dikkat edersen ben dinden bahsetmedim bu ifadenin inananlar tarafın dan kullanılan yemindir bunu senin de bildiğini sanıyorum herkezin kültürü kendi çapın da vardır saygılar Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Arkadaşım dikkat edersen ben dinden bahsetmedim bu ifadenin inananlar tarafın dan kullanılan yemindir bunu senin de bildiğini sanıyorum herkezin kültürü kendi çapın da vardırsaygılar Ben ne anlamda kullandığımı yazdım. Saygılar. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Tanrısal ikonları imzasında bu kadar çok kullanan bir atesit daha görmemiştim. sağol arkadaş,sapına kadar saplantılı olman hoşuma gitti..... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Tanrısal ikonları imzasında bu kadar çok kullanan bir atesit daha görmemiştim.sağol arkadaş,sapına kadar saplantılı olman hoşuma gitti..... Saplantı değil o, soru soruyorum. Hacer-ül Esved için daha iyi bir teorin varsa yaz, biz de okuyalım. O taşın cennetten geldiğini iddia etmek saplantıdır. Saygılar. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Tanrı'nın varlığını hissediyorsan eğer, Tanrı vardır...Tanrı'nın varlığını hissetmiyorsan eğer, o zamanda Tanrı yoktur... Bence çok açık ve net... Tartışmaya bile değmez aslında... Tengeriin boşig Bizde insanız ve bir insanın hissettiklerini bizde hissedebiliriz. Bir insan birine aşık oluğu zaman, o duyguyu, bizde başkasına aşık olduğumuz zaman hissederiz. Hiç aşık olmayan bir insan, o duyguyu yaşamamıştır ve bu konuda hiçbir suçu yoktur, sorgulanamaz, çünkü aşk isteyerek gelen bir şey değildir. Birini görürsün, zamanla veya aniden bütün yaşamın hayatın ona ulaşana kadar alt üst olur, ulaşınca mutluluktan bayılacak gibi olursun. Bu isteyerek gerçekleşen bir şey değildir. Şimdi biz bu hissetmeyen insanı, hissetmediği için taş fırına atıp cayır cayır yakabilir miyiz ? Karşı olduğumuz durum budur. Eğer Tanrı inancı hissederek oluyorsa ve bir insan Tanrıyı hissetmediği için cayır cayır yanacaksa, bütün dinlere karşı olmak işten bile değil. Dinsizlerin çoğalması işten bile değil, bu mantıkla. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Karşı olduğumuz durum budur. Eğer Tanrı inancı hissederek oluyorsa ve bir insan Tanrıyı hissetmediği için cayır cayır yanacaksa, bütün dinlere karşı olmak işten bile değil. Dinsizlerin çoğalması işten bile değil, bu mantıkla. Son zamanlarda birşey dikkatimi çekiyor yazılan iletilerde ateist arkadaşlarımız sürekli cehennem olgusunu irdeliyorlar. "Biz cehennemde yanarken siz vicdan azabı çekemeyecekmisiniz"ardından ben ateistim ama iyi bir insanım neden cehennemde yanayım"gibi sorular,şimdide "hissetmediğim için cayır,cayır yanacaksa"demiş arkadaşımız. Buda hemen hepsinin acabalar içerisinde olduğunu göstermiyormu?Ateist ama bir diğer taraftan "ya doğruysa"diye çelişkiler içerisinde olmak.... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Buda hemen hepsinin acabalar içerisinde olduğunu göstermiyormu?Ateist ama bir diğer taraftan "ya doğruysa"diye çelişkiler içerisinde olmak.... Göstermiyor. Mesela bende "ya doğruysa" gibi tek bir şüphe yok. Şüphe olsa, zaten buradaki yazılarımda bu kadar net olmazdım. İnançtaki çelişkiyi göstermek için kullanılan bir örnekleme sadece o. Ayrıca beni, TARAFSIZ'ı falan örnek göstermene gerek yok. Kendi ailenden, çevrenden birilerini koy örnekte yerine. O zaman daha iyi anlarsın. Ayrıca ben cehennemden çok cennet'e daha çok vurgu yaptım. Soru sordum cevap gelmedi. Cennette gölge varsa, güneş, yakıcı alan, arzulanmayan yer var mı? Cennettekiler için o kadar yiyecek içecek var, peki tuvalet ihtiyacı olacak mı? Tuvalet ihtiyacı yoksa, neden yeme ihtiyacı var? Huriler türban takacak mı? Neden hurilere ve nurilere ihtiyaç olacak? Huriler ve nurilerle cinsel temastan sonra gusl olacak mı? "Kirlilik" duygusu/olgusu olacak mı? Dünya'da bir insan adrenalin yükselten sporlardan hoşlanıyorsa, ölüm ve yaralanma riskinin olmadığı bir yerde bu zevkleri tatmak mümkün mü? Mümkün değilse, orası nasıl bir cennet? veya adrenalin yükselten sporlar mekruh mu kabul ediliyor? Oraya varıncca 999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999 yıl uyuyup sonra naapsam yav "sonsuz zamanım var, uyuduğum süre, sonsuzluğun yanında ne ki" diye, sıkıntıdan patlayacak mı? Neden uyuyacak? Neden uyuma ihtiyacı hissedecek? İhtiyaç olan bir yer "eksik" olan bir yer değil mi? Cennete giden insanlar cennette sonsuza kadar kalacaklarsa, ebedi niteliğini taşımıyorlar mı? Ezeli ve ebedi olmak sadece Allah'a mahus ise, cennetteki ebedilik nasıl Allah inancıyla uyuşturuluyor? Falan filan... Saygılar. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Allah yanliz dünya denen gezegende vardir, diyer gezegenlerde olmadgi kesindir. Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Göstermiyor. Mesela bende "ya doğruysa" gibi tek bir şüphe yok. Şüphe olsa, zaten buradaki yazılarımda bu kadar net olmazdım. İnançtaki çelişkiyi göstermek için kullanılan bir örnekleme sadece o. Ayrıca beni, TARAFSIZ'ı falan örnek göstermene gerek yok. Kendi ailenden, çevrenden birilerini koy örnekte yerine. O zaman daha iyi anlarsın. Ayrıca ben cehennemden çok cennet'e daha çok vurgu yaptım. Soru sordum cevap gelmedi. Cennette gölge varsa, güneş, yakıcı alan, arzulanmayan yer var mı? Cennettekiler için o kadar yiyecek içecek var, peki tuvalet ihtiyacı olacak mı? Tuvalet ihtiyacı yoksa, neden yeme ihtiyacı var? Huriler türban takacak mı? Neden hurilere ve nurilere ihtiyaç olacak? Huriler ve nurilerle cinsel temastan sonra gusl olacak mı? "Kirlilik" duygusu/olgusu olacak mı? Dünya'da bir insan adrenalin yükselten sporlardan hoşlanıyorsa, ölüm ve yaralanma riskinin olmadığı bir yerde bu zevkleri tatmak mümkün mü? Mümkün değilse, orası nasıl bir cennet? veya adrenalin yükselten sporlar mekruh mu kabul ediliyor? Oraya varıncca 999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999 yıl uyuyup sonra naapsam yav "sonsuz zamanım var, uyuduğum süre, sonsuzluğun yanında ne ki" diye, sıkıntıdan patlayacak mı? Neden uyuyacak? Neden uyuma ihtiyacı hissedecek? İhtiyaç olan bir yer "eksik" olan bir yer değil mi? Cennete giden insanlar cennette sonsuza kadar kalacaklarsa, ebedi niteliğini taşımıyorlar mı? Ezeli ve ebedi olmak sadece Allah'a mahus ise, cennetteki ebedilik nasıl Allah inancıyla uyuşturuluyor? Falan filan... Saygılar. arkadaşım işine geldiği gibi yazıyorsun saygılar Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Buda hemen hepsinin acabalar içerisinde olduğunu göstermiyormu?Ateist ama bir diğer taraftan "ya doğruysa"diye çelişkiler içerisinde olmak.... suheda Bütün insanlar, kanıtlar olmadıkça acabalar içerisinde kalır. Bunda ayıp veya ters bir durum yok. Sorgulamanın ve araştırmanın temelini "acabalar" oluşturur. Müminler içinde Atesitler içinde bu durum geçerlidir. Çelişkileri, tutarsızlıkları göstermek için sorgulamanın temel sorusu olan "acaba" ları kullanmak gerekiyor. Acabalar, varsayımlar, teoriler, inançlar için rahatlıkla kullanılabilir. saygılar Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 arkadaşım işine geldiği gibi yazıyorsun saygılar İşime geldiği gibi yazdığım iki yazımı alt alta alıntıla. Ondan sonra da, eğer cevaplayabiliyorsan, cennetle ilgili sorularıma yanıt ver. Laf atıp kaçma. Tartışmaya katkıda bulun. Saygılar. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Göstermiyor. Mesela bende "ya doğruysa" gibi tek bir şüphe yok. Şüphe olsa, zaten buradaki yazılarımda bu kadar net olmazdım. İnançtaki çelişkiyi göstermek için kullanılan bir örnekleme sadece o. Ayrıca beni, TARAFSIZ'ı falan örnek göstermene gerek yok. Kendi ailenden, çevrenden birilerini koy örnekte yerine. O zaman daha iyi anlarsın. Ayrıca ben cehennemden çok cennet'e daha çok vurgu yaptım. Soru sordum cevap gelmedi. Cennette gölge varsa, güneş, yakıcı alan, arzulanmayan yer var mı? Cennettekiler için o kadar yiyecek içecek var, peki tuvalet ihtiyacı olacak mı? Tuvalet ihtiyacı yoksa, neden yeme ihtiyacı var? Huriler türban takacak mı? Neden hurilere ve nurilere ihtiyaç olacak? Huriler ve nurilerle cinsel temastan sonra gusl olacak mı? "Kirlilik" duygusu/olgusu olacak mı? Dünya'da bir insan adrenalin yükselten sporlardan hoşlanıyorsa, ölüm ve yaralanma riskinin olmadığı bir yerde bu zevkleri tatmak mümkün mü? Mümkün değilse, orası nasıl bir cennet? veya adrenalin yükselten sporlar mekruh mu kabul ediliyor? Oraya varıncca 999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999 yıl uyuyup sonra naapsam yav "sonsuz zamanım var, uyuduğum süre, sonsuzluğun yanında ne ki" diye, sıkıntıdan patlayacak mı? Neden uyuyacak? Neden uyuma ihtiyacı hissedecek? İhtiyaç olan bir yer "eksik" olan bir yer değil mi? Cennete giden insanlar cennette sonsuza kadar kalacaklarsa, ebedi niteliğini taşımıyorlar mı? Ezeli ve ebedi olmak sadece Allah'a mahus ise, cennetteki ebedilik nasıl Allah inancıyla uyuşturuluyor? Falan filan... Saygılar. Benim yazım bir genellemeydi kimseyi örnek göstermedim. Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." (Müminun Suresi, 112-113) Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır. (Hud Suresi, 108) İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Ankebut Suresi, 58) Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar. (Enbiya Suresi, 102) Cennette yemek ihtiyaçtan değil, Allah'tan bir nimet ve ikram olarak zevk için yenmektedir. Orada iman edenler acıkma, susama gibi dünyaya dair acizliklerden arındırılmışlardır. Diğer sorduklarınıza gelince onların zaten cevaplarını siz biliyorsunuz da eğlenmek için yazdığınızı düşünüyorum.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Benim yazım bir genellemeydi kimseyi örnek göstermedim. Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." (Müminun Suresi, 112-113) Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır. (Hud Suresi, 108) İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Ankebut Suresi, 58) Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar. (Enbiya Suresi, 102) Cennette yemek ihtiyaçtan değil, Allah'tan bir nimet ve ikram olarak zevk için yenmektedir. Orada iman edenler acıkma, susama gibi dünyaya dair acizliklerden arındırılmışlardır. Diğer sorduklarınıza gelince onların zaten cevaplarını siz biliyorsunuz da eğlenmek için yazdığınızı düşünüyorum.. +1 Dünya ile ahiret hayatının özellikelri nitelik bakımından kıyas edilemez.. Dünyadaki fizik kuralları ve canlıların yaşama devam etmesi için gereken şartlar dünya içindir.. Ahiret hayatında ihtiyaç giderme var dediğiniz an, hastalık ve ölümüde eklemeniz gerekiyor.. Oradaki şartlar tamamen farklıdır.. Saygılar.. Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 İşime geldiği gibi yazdığım iki yazımı alt alta alıntıla. Ondan sonra da, eğer cevaplayabiliyorsan, cennetle ilgili sorularıma yanıt ver. Laf atıp kaçma. Tartışmaya katkıda bulun. Saygılar. arkadaşım benim kaçtığım felan yok sen cennetin olduguna inanmıyorsun ki bana cennetle ilgili soru soracaksın Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 arkadaşlar.. ahireti kabul etmeyenler için diyorum.. yaşım genç olabilir ancak.... bazı şeylerin bilincindeyim.. pascalın bir sözü var... "inananlar ne kaybederki...asıl önemli olan inanmayanlarda.. ya gerçekten allah varsa onların hali ne olacak" arkadaşlar.. aklınızın bir köşesinde allahın varlığı varsa eğer.. imandan bir kırıntı taşıyorsanız... lütfen kuranın mealini ve risale-i nur okuyunuz... eğer ki biz inanmıyoruz diorsanız... lütfen bir düşününüz... elleriniz olmasaydı ne olacaktı.. bir kitap varsa yazarı vardır.. bir masa varsa ustası vardır... ama ustalar yaptıkları şeye benzemezler ... bir masaya bakarak onun sahibini bilemezsinis.. ama kudretini gücünü bilebilirsiniz.. allahta öyledir ... aslında var.. ama görmek isteyene... Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup, dünyaya talib bedbaht nefsim! Bilir misin neye benzersin? Deve kuşuna... Avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, tâ avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarda. Avcı görür. Yalnız o, gözünü kum içinde kapamış, görmez. Ey nefis! Şu temsile bak gör: Nasıl dünyaya hasr-ı nazar, aziz bir lezzeti, elîm bir eleme kalb eder. Meselâ; şu karyede (yâni Barla'da) iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksandokuz ahbabı İstanbul'a gitmişler. Güzelce yaşıyorlar. Yalnız birtek burada kalmış. O dahi oraya gidecek. Bunun için şu adam İstanbul'a müştaktır, orayı düşünür. Ahbaba kavuşmak ister. Ne vakit ona denilse "Oraya git", sevinip gülerek gider. İkinci adam ise, yüzde doksandokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı, ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler, zanneder. Şu bîçare adam ise, bütün onlara bedel yalnız bir misafire ünsiyyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firakı kapamak ister. Ey nefis! Başta Habibullah, bütün ahbabın kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir-iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup, başını çevirme. Merdane kabre bak, (Orjinal Sayfa:177) dinle ne taleb eder. Erkekçesine ölümün yüzüne gül; bak ne ister. Sakın ****** olup ikinci adama benzeme. Ey nefsim! Deme: "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder. Derd-i maişetle sarhoştur." Çünki: Ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peyda ediyor. Hem deme: "Ben de herkes gibiyim." Çünki herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musîbette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esâssızdır. Hem kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan; hiçbir şey'i nizâmsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizâmsız, gayesiz kalabilirsin? Zelzele gibi vâkıalar olan şu hâdisat-ı kevniyye, tesadüf oyuncağı değiller. Meselâ: Zemine nebâtat ve hayvanat enva'ından giydirilen birbiri üstünde, birbiri içinde, gâyet muntâzam ve gâyet münakkaş gömlekler; baştan aşağıya kadar gayelerle, hikmetlerle müzeyyen, mücehhez olduklarını gördüğün ve gâyet âlî gayeler içinde kemâl-i intizâm ile meczup mevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin halde, nasıl oluyor ki, küre-i arzın benî-Âdemden, bâhusus ehl-i îmândan beğenmediği bir kısım etvâr-ı gafletin sıklet-i mâneviyyesinden omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi (Haşiye) mevt-âlûd hâdisat-ı hayâtiyyesini; bir mülhidin neşrettiği gibi gayesiz, tesadüfî zannederek bütün musibetzedelerin elîm zâyiatını bedelsiz hebâen-mensur gösterip, müdhiş bir ye'se atarlar. Hem büyük bir hatâ, hem büyük bir zulüm ederler. Belki öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîm'in emriyle ehl-i îmânın fâni malını, sadaka hükmüne çevirip ibka etmektir ve küfran-ı nimetten gelen günahlara keffarettir. Nasılki bir gün gelecek, şu müsahhar zemin yüzünün zîneti olan âsâr-ı beşeriyyeyi şirk-âlûd, şükürsüz görüp, çirkin bulur. Hâlık'ın emriyle büyük bir zelzele ile bütün yüzünü siler, temizler. Allah'ın emriyle ehl-i şirki Cehennem'e döker. Ehl-i şükre "Haydi, cennet'e buyurun" der. (Haşiye): İzmir'in zelzelesi münasebetiyle yazılmıştır. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Benim yazım bir genellemeydi kimseyi örnek göstermedim. Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." (Müminun Suresi, 112-113) Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır. (Hud Suresi, 108) İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Ankebut Suresi, 58) Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar. (Enbiya Suresi, 102) Cennette yemek ihtiyaçtan değil, Allah'tan bir nimet ve ikram olarak zevk için yenmektedir. Orada iman edenler acıkma, susama gibi dünyaya dair acizliklerden arındırılmışlardır. İlk cevap suhedadan geldi, teşekkür ederim. Demekki neymi ebedilik Allah'a mahsus değilmiş. Mavi işaretli yeri yazma da iyi olmuş. Zaten ben de ona dikkat çekmek istiyorum Amacım Cennetin ne kadar "anlamsız" bir yer olduğunu göstermek. Mavi işaretlediğim yeri yazman da iyi oldu. Beni doğrulamış oldun. cennet öyle bir yer ki, insan baştan başa formatlanacak, insanı insan yapan herşeyden arındırılacak, üzülen, ihtiyaç duyulan yerleri ameliyatla alınacak. Oraya giden insan, insan olmaktan çıkacak. Şeytan da Allah'ın karşısına dikilip "ben sana söylemiştim topraktan yarattığın şey adam olmaz diye, bak onu topraktan ve toprağa ilişkin herşeyden arındırmak zorunda kaldın ey Yanılanların En Büyüğü diyecek heralde. Haklımıyım suheda'cığım? Dokundukça dökülüyor... Diğer sorduklarınıza gelince onların zaten cevaplarını siz biliyorsunuz da eğlenmek için yazdığınızı düşünüyorum.. Eğlenilecek durumda ise senin dinin, acınacak duruma gelmiştir. Tok eğlenilecek durumda değil de, ben buna rağmen eğleniyorsam, maskara maymun olurum zaten. Sen yaz. Sana çiçek veren kralx de yazsın. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Sayın Brain.. Tartışmalarda ciddiyet yoksa yazmanında bir anlamı yoktur.. Alay edeceksek, eğleneceksek buyrun hep birlikte havadan sudan konular bölümüne gidelim... Ama burası ciddi bir platformdur ve binlerce insan bu sitede bu forumlarda bizleri takip etmektedir.. Reelde biri benim karşıma geçerek sırıta sırıta Sedat cennet neyin nesi yav dese benden alacağı tepki cennetin açıklaması değildir.. Ama bana aklı selim olarak gelse ve deseki, arkadaşım şu şu nedenlerden dolayı cennete inanmıyorum dese bende ciddi ciddi onunla tarttışırım.. Dokundukça dökülüyor diyorsun dökülen ne her iddana cevap verilmiyor mu..? Sen dünyalık bir bedene şartlandıysan ve ahirettede dünyadaki fizik yapımız olacaktır diyorsan elbette cennet olgusu sana saçma gelecektir.. Ahiret ve dünya farklı yaratılmışlardır.. Ahirette olacak şeylerin temsili dünya kelamıyla açıklanır.. Fakat nitelik olarak birebir aynıdır diye bir kayıt yoktur.. En doğrusunu Allah bilir.. Saygılar.. Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 İlk cevap suhedadan geldi, teşekkür ederim. Demekki neymi ebedilik Allah'a mahsus değilmiş. Mavi işaretli yeri yazma da iyi olmuş. Zaten ben de ona dikkat çekmek istiyorum Amacım Cennetin ne kadar "anlamsız" bir yer olduğunu göstermek. Mavi işaretlediğim yeri yazman da iyi oldu. Beni doğrulamış oldun. cennet öyle bir yer ki, insan baştan başa formatlanacak, insanı insan yapan herşeyden arındırılacak, üzülen, ihtiyaç duyulan yerleri ameliyatla alınacak. Oraya giden insan, insan olmaktan çıkacak. Şeytan da Allah'ın karşısına dikilip "ben sana söylemiştim topraktan yarattığın şey adam olmaz diye, bak onu topraktan ve toprağa ilişkin herşeyden arındırmak zorunda kaldın ey Yanılanların En Büyüğü diyecek heralde. Haklımıyım suheda'cığım? Dokundukça dökülüyor... Eğlenilecek durumda ise senin dinin, acınacak duruma gelmiştir. Tok eğlenilecek durumda değil de, ben buna rağmen eğleniyorsam, maskara maymun olurum zaten. Sen yaz. Sana çiçek veren kralx de yazsın. Saygılar. insanların diniyle alay etmek hiç hoş degil ciddi olun Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 ipekçim saol görmemiştim ben... din alay veya acınma konusu değildir ve olmayacaktır.. amacın dini aşağılamaksa bunu doğru insanların yanında yap .. böyle cddi bir forumda değil Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.