Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AŞK,ın gerçek tarifi..AŞIK,lar okumasın..:)


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Madde ötesi, madeden hareketle düşünce geliştirmek ne demek? Maddeyi etkileyecek madde ötesi olgu nedir? Kasıt enerji ise; maddeye aittir..

 

Yok eğer enerjiyi, maddeden bağımsız olan, hatta bilinci de olan bir yaratıcı güç olarak anlatmaya çalışıyorsan, böyle bir şey masallarda geçiyor. Bilimsel bir yönü yok.

 

Enerji, maddenin ayrılmaz diğer halidir, ürettiğidir.

 

Madde ötesi, maddeden hareketle düşünce geliştirmek demek maddeye dayalı bulguların ötesiyle ilgili felsefe yapmak demek.Tartıştığımız konuyla ilişkilendirirsem evrendeki tek gerçek madde midir,madde ezeli midir, ebedi midir,varlığının sebebi nedir,maddenin bir bilinci var mıdır,amacı var mıdır konusunda düşünmek, düşünce üretmek evrenin anlamı üzerine felsefe yapmak demek.

 

 

Maddeyi etkileyecek madde ötesi olgu tabirini nereden çıkardınız sizin gibi ben de anlamadım.

 

Siz bana maddenin varlık sebebinin yine kendisi olduğuna,maddenin ezeli olduğuna,kendisini var ettiğine, bir bilincinin olup olmadığına,maddesel evrenin bir amaç doğrultusunda mı yoksa tesadüfen mi madde tarafından var edilip edilmediğine, evrende maddenin dışında başka bir enerjinin olup olmadığına dair tartışmayacağımız felsefe yapmayacağımız hani dedim ya dünya yuvarlaktır kesinliğinde bir bilimsel kanun, teori, gerçeklik söyleyin yani evrenin varlık amacı bilimsel olarak şudur diyen bir nesnel bilgi verin ben de evrenin anlamı nedir,bizim anlamımız nedir üzerine düşünmekten kurtulayım, var mı böyle bir bilgi?

 

 

 

 

  • Cevaplar 84
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Maddi olmayan diye, maddenin ötesinde olan diye ve maddi olan diye bir ayrım yoktur. Varlık tümüyle, tüm içeriği ile sonsuzdur. Tıpkı zaman ve mekana sınır çizilemediği gibi varlığa da sınır ataması yapılamaz.

 

Sonsuzun eksisi artısı da olmaz. Bir şey eksi sonsuz olup artı sonlu olamaz. Veya artı sonsuz olup eksi sonlu olamaz. Yani ezeli - ebedi diye bir ayrım da yoktur. Var olan sonsuzdan beri vardır ve sonsuza kadar var olacaktır. Bir zamanlar yoktu ama bundan sonra hep olacak, veya hep vardı, ama gelecekte olmayacak diye bir şey olamaz. Var olan, hep vardır ve hep var olacaktır.

 

Niye yani, neden? Önceden olmayan bir şey niye pat diye bir zamanda birdenbire var olsun? Var olan bir şey hop diye niye yok olsun?

 

Hiç bir şey ne var olur, ne yok olur. Her şey sonsuz bir döngüdür.

 

Çapı sonsuz olan daire düz bir çizgidir. Katrilyon üzeri trilyon yılda da olsa asla dönüp aynı noktaya gelmez. (*) Bu yüzden zaman doğrusal işler. Zaman okunun yönü değişmez. Daima geçmişten geleceğe doğru akar. Hiç bir olay da aynen tekrarlanmaz. Benzerleri tekrarlanabilir. Tıpatıp tekrarlanan hiç bir olay yoktur. Kimse bir dakika arayla da olsa aynı nehirde iki kez yıkanamaz. Zamanda yolculuk asla olmayacaktır, çünkü nedenselliğe aykırıdır. Evren deterministiktir, asla zamanda geri gitmeye izin vermez. (**)

 

Determinist inan ilkeleri kısaca böyle. Bunlar felsefi inanç, ama bilim ile kaynaşıktır. Determinizm hem varlık felsefesi, hem bilimin felsefesidir çünkü.

 

Ama bu, bilimi inanç konumuna oturtmaya gerekçe değildir. Bilimi, felsefeyi ve dini en azından şu yaşadığımız çağda ayrı insanlık kültürü sacayakları olarak ele almak zorundayız. Geleceği bilemem...

 

Kişisel fikrim: Bu durum hep böyle sürecektir. Ne felsefenin, ne bilimin yok olup bilimin tek insanlık kültürü olduğu bir gün asla gelmeyecektir. Evrenin son gününde son dakikasını yaşayan son bilincin aklında, cevaplanmamış sorular kalacaktır...

 

Aksini ummak isterdim, ama aksi determinizm ile çelişir.

 

(*) Bırakın sonsuz daireyi, yeterince büyük bir dairenin kenarı da düz gözükür. Dünya yuvarlaktır ama biz yeri düz zannederiz. Bunun gibi...

 

(**) Ancak zaman yavaşlayabilir. Sürekli zamanı yavaşlatarak geçmişte kalmak mümkündür. Geleceğe gidilemez. Çünkü zaman hızlandırılamaz. Çünkü bu da nedenselliğe aykırıdır.

 

Nedenselliğe ilişmeden sırf gözlemci olarak zaman yolculuğu yapılabileceği iddiaları var. Bilemiyorum. Fikrim yok... Ama olması süper olurdu, çok isterdim...

 

Son not: Zaman yolculuğu yapılırsa determinizm çökmüş olacaktır. O zaman determinizm iflas etmiş, yok olmuş olur.

Gönderi tarihi:

Hani dedim ya, dünya yuvarlaktır kesinliğinde bir bilimsel kanun, teori, gerçeklik söyleyin. Yani evrenin varlık amacı bilimsel olarak şudur diyen bir nesnel bilgi verin. Ben de evrenin anlamı nedir, bizim anlamımız nedir üzerine düşünmekten kurtulayım. Var mı böyle bir bilgi?

Sn Fuzuli, siz bilimin amacı ile felsefenin amacını karıştırıyorsunuz. Bilim ancak deneyleyebileceği, gözlemleyebileceği maddenin veya olgunun NE ve NASIL olduğu ile ilgilenir. En genel sorulara nasıl cevap versin? Bilim, imkanlarıyla, şu anda böyle en genel sorulara cevap verebilecek durumdamı?

 

Mesela diyorsunki;

 

"Bilim bana, dünyanın yuvarlaklığını ispat ettiği kesinlik gibi, ilk maddenin nasıl oluştuğunu da ispat etsin, söylesin"...

 

Veya,

 

"Madde nasıl oluştu, kendi kendine mi, yoksa bir üst bilinçmi oluşturdu, oluşmasındaki amaç ne idi?"

 

Bilim şu andaki teknolojiyle bu sorulara cevap verebilirmi? Bu Mümkünmü? Bence mümkün değil.. Ya sence?

 

Sanırım sence de mümkün olmaması gerekir. O halde buna KİM CEVAP VERMEYE ÇALIŞACAK? Tabi ki felsefe..

 

Ama şunu unutmayalım ki felsefe bilim gibi doğrulara ulaşamaz. Onlarınki sadece düşüncedir, fikir dir. Doğrulara ise sadece gözlemle, duyumlarla, deneyle ulaşılabilir. Bu da bilimdir.

 

Ha! Bu sorulara cevap(!) verecek felsefe de iki tür. İdealist felsefe(metafizik), maddeci felsefe(materyalist).

 

İdealist felsefe madde ötesi fikirleriyle yani sezi, zan, uydurma vs. yöntemle, maddeci felsefe ise, madde hakkında bilimin doğruladığı BİLGİ'ler çerçevesinde düşünür.

 

Ama bu her iki felsefenin yaptığı da sadece düşüncedir. Metafizik felsefenin düşünceleri, yöntemi gereği bilime öngörü, sav, tez olamaz. Ama Maddeci felsefenin tezleri bilime tez olabilir. Zira yürüttüğü fikir, maddeye, gözleme, bilimsel bulgulara aittir. Bilim ispatlayamazsa o da çöpe gider.

 

Başka sorun varmı?

Gönderi tarihi:

Düzeltme: "Ne felsefenin, ne dinin yok olup bilimin tek insanlık kültürü olduğu bir gün bence gelmeyecektir." olacaktı.

Gönderi tarihi:

Ne felsefenin, ne dinin yok olup bilimin tek insanlık kültürü olduğu bir gün bence gelmeyecektir.

Bu kadar karamsar olma demirefe dostum.. Felsefe için bir şey diyemem ama dinller mutlaka yok olacaktır. Zira dinler düşünmemeyi, düşünülse bile kurallarının değişmeyeceğini, felsefe ise düşünmeyi, değişebilirliği ilke edinmiştir. İnsanlık bunları er geç öğrenip doğruya sahip çıkacaktır.

 

Felsefe(maddeci olan) bilimin kılavuzudur. Ona düşünerek birkaç "yol" çizer, bilim ise bu yollara girerek yol olup olmayanı saptar. Bu durumda bilim felsefeyi nasıl bıraksın? Ona kim yol çizsin? Bilimin dili de beyni de yoktur ki. Felsefe bilim'e dil ve beyin olacak, bilim ise felsefeye doğrulama teknolojisi oalcaktır. Ayrılamazlar.

 

Bir yastıkta kocamalarını dilerim. :)

Gönderi tarihi:

Ask gonul yanilmasi degildir, Gonlun yanmasidir...

Hep birlikte olmak gibi istediklerini elde ettiğinde, "gönül yanması", "gönlün yanılması"na dönüşüyor. Sonra da başka aşklar aranılıyor. Bu doğa kanunu.

Gönderi tarihi:

Bu kadar karamsar olma

Yok, karamsarlık değil. Gerçekçi düşünmek en gayret ettiğim konudur. Ne olabileceğini, olumsuz da olsa görebilmeye çok önem veririm. Gönlümün çektiğini değil, gerçekten ne olabileceğini öngörebilmek benim için ömür değer bir çabadır.

 

Bilim tüm gücü ele geçirse bile bir bilim dini (scientology) teknodin gibi bir şeyler mutlaka olacaktır.

 

En azından tekno müzikle dans ayini yapılan bir din mutlaka olur diye düşünüyorum. (Matrix'de böyle bir sahne vardı.)

 

Halk bilgeliğine önem veririm. Halk deyişi "din incelir kopmaz" der, doğrudur.

Gönderi tarihi:

Her ne kadar tartışmamızın asıl beğenmesi gereken katılımcısı gloria beğenmemiş olsa da ben aşkı yapbozun aradığımız eksik parçası olarak tanımlamakta ısrarcıyım. Gloria beğenmedikten sonra (karşı cins olması hasebiyle) hemcinslerin ellisi beğense ne fayda ama... Huyum kurusun, görüşlerimde fena halde ısrarcıyımdır!

 

Şimdi şöyle oluyor: İnsanlar akıllı tasarımcıya inandıkları için hayatlarının önceden tasarımcı tarafından hazırlanmış bir parçaları birleştirme oyunu olduğunu sanıyorlar. Aradıkları parçalar altı milyarlık insan denizinde yüzüyor, onu bulmaları durumunda yapboz tamamlanacak ve mutlu mesut yaşayıp gidecek, sonra akıllı tasarımcının kucağına dönecekler. :lol:

 

Yok halbuki böyle bir şey. Hayatlarının parçaları kendi iradeleri dışında determinist akış içinde diziliyor, nedensellikten başka o parçaları dizen bir şey yok. Bazı parçaları da kendileri yerine oturtuyorlar. İşte üniversite tercihi yaparken, iş bulurken filan... Eksik daha bir sürü parça oluyor elbette. Bakıyorlar eksik kısmın şekline, sonra etraflarında yüzen yapboz parçaları denizine... :D

 

Ahha! İşte tam eksik parçanın şekli olan bir parça! :w00t:

 

Maalesef... Aslında sadece bir kaç çizgi boşluğa uyum sağlıyor. Akıllı tasarımcı filan olmadığı için yapboz parçaları önceden milimi milimine yerine uygun tasarlanmış filan değil. Fakat parçayı yerine oturttuktan sonra bile iyimser davranmayı sürdürüyorlar. Akıllı tasarımcı hata yapacak değil ya canım, mutlaka uyacak yerine.

 

Uymuyor. "Bu tasarımcı da pek o kadar da akıllı değil mi ne" düşüncesini telaşla kafalarından kovuyorlar. Onu kızdırmaya gelmez. Tasarımına down sendromlu bir çocuk filan ekleyiverir. Ya da altı yaşında bakmaya kıyamadığım yavrunu lösemi yapıverir. Tepesi atar, "tasarımımı beğenmiyorsun ha!" diye kızarsa ne yapacağı belli mi olur? Çocuğuna doğum gününde aldığın bisikletle sevincinden uçar, ama gider bir kamyonun altında bisikletiyle son nefesini verir. Morgda hayatının amacı yavrunun ezilmiş bedenini teşhis ederken acıdan bütün kaslarının ve sinirlerinin kopacak gibi olduğunu sanırsın. Bunu da senden başka yapacak kimse yoktur, o bedeni teşhis etmek sadece sana düşer.

 

Zavallı insancıklarız ya... Determinizmin nedensellik nehrinde sürükleniyoruz. Bazen tutunacak bir şeyler bulduğumuzu sanıyoruz, o tutunduklarımız da bizimle birlikte akıııp gidiyor...

 

Yer yer nehirde çavlanlar oluşuyor ve denk geleni yutuyor. Çavlanın uğultusu duyulunca sıkı sıkı sarılıp birlikte çavlana düştüğümüz biri varsa işte ona insanlar "aşıklar" diyorlar... Her aşık Hande gibi "tanrıya yalvarmıştım yıllar önce. Onu alma yanına benden önce" der. Ama ikisi de aynı şeyi istiyor, tanrı hangisinin dileğini üstün tutsun? Herkesi de trafik kazasında nasıl birlikte öldürsün canım, aaa! Tanrılık da ayağa düştü iyice! İşin yoksa aşıklarla uğraş! :devil:

 

Aşk insan kültürü uydurması sanal bir kavram. Ama bir yastıkta kocamış, son güne kadar ellerini bırakmamış insanlara aşık sıfatı verilebilir, hak ediyor olabilirler yani bunu...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.