Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

burda fil tanrıyı mı temsil ediyor, yoksa doğrunun kendisini mi? yani burada filin tamamı mı tanrı yoksa bacağı, kulağı vs. gibi bir kısmı mı tanrı?

 

Onu anlamak ta senin kapasitene kalmış. Üzerinde düşün biraz teşbihte hata olmaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ateist arkadaşlar ve İslam Dinini yanlış yorumladığını düşündüğüm müslümanların büyük çoğunluğu!

Bu yazım onlara!

 

Bir an için şu ana kadar sizlere anlatılan kavramları bir kenara bırakıp bu yazıyı okumanızı rica ediyorum.

 

Öğrendiğiniz her kavramı unutarak.

 

Sonunda isterseniz tekrar hatırlayıp o bilinç altına attıklarınıza inanmaya devam edebilirsiniz.

 

Yazıma La ilahe illallah diyerek başlamak istiyorum.İslam dinine inanmanın ilk şartıdır bilirsiniz.

 

Yani Türkçesi;

 

Tanrı yoktur,sadece Allah...Arkadaşlar İslam Dini insanlara evrensel sistemin sırlarını bizlerle paylaşabilmek için yani başka bir deyişle İslam Dini adıyla işaret edilen sistemin kapısını açabilmemiz için öncelikle La ilahe illallah anahtarını kullanmanız lazım,evrensel sırlarla kucaklaşabilme ancak bu kavramın anlaşılabilmesine bağlıdır der.

Bunu idrak edemeden iSLAM DİNİNE GİRİS YAPMANIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

 

"Tanrı yoktur,sadece Allah" diyerek şunu kasteder;

 

Eyyy insanlar! sizlerin algıladığınız gibi gökte bir yerlerde oturan,dışınızda,ötenizde düşündüğünüz, tasavvur ettiğiniz,farklı bir yerde mekanlandırdığınız,her yerde olduğu söylendiği için buna inanmaya çalışmanıza rağmen yine de sınırlandırdığınız,muhteşem bir tahtta oturan,

tepeden gözlerle bizleri izleyen,

Rızasını kazanmak için ,Onu mutlu ettiğimizde "Bak Allah'ım bugün şu fakiri doyurdum,e,namaz da kıldım beni görür kollarsın herhalde edasıyla Ona rüşvet verdiğimizde bizi koruyup kollayacak ve bizi cennete koyacak,

kızdırdığımızda ise bizi cehenneme atıp yakacak ,

bunu ise bu dünyada müdahalelerde bulunmayıp öbür dünyaya saklayan birgün karşımıza dikilip ya kendi elleriyle ya da melekler aracılığıyla terazide değerlendirip gerçekleştirecek

 

bir TANRI YOKTUR,(TANRI,İLAH,TAPILACAK VARLIK,ALLAH ADIYLA ETİKETLENDİRDİĞİN VARLIK)SADECE ALLAH ...(İSMİYLE İŞARET EDİLEN VAR)diyerek beyninizde oluşturduğunuz Sanal Tanrılarımızı yıkmamız gerekliliğini anlatmıştır.

 

Evet yoktur öyle bir Tanrı

 

Ateist arkadaşlar Tanrı yoktur derken esasında İSLAM DİNİNE GİRMEK İÇİN VERİLEN ANAHTARIN

"LA İLAHE" KISMINI SÖYLEMEKTEDİRLER.

 

VE HAKLIDIRLAR...

 

FAKAT ALLAH ADIYLA İŞARET EDİLEN VARDIR.

 

Gökteki bir Tanrı hiçbir zaman ispatlanamayacaktır.

 

Çünkü YOKTUR.

Fakat Allah adıyla işaret edileni bilim ne kadar mutluluk vericidir ki İSPATLAMIŞTIR.

 

BİLİMSELLİĞE,OBJEKTİVİZME (NESNELLİĞE)ÖNEM VEREN ATEİST ARKADAŞLAR!

GÖKTE BİR TANRI YOK,VARSA İSPATLAYIN DİYEN ARKADAŞLAR!

O TANRIYI İSPATLAMAYACAĞIM

AMA İSLAM DİNİNDE İŞARET EDİLEN ALLAH'I BEN DEĞİL ARTIK BİLİM İSPATLADI...

 

AŞAGIDAKİ YAZI BİLİMSELDİR VE ÇOK UZUNDUR,BEN MÜMKÜN OLDUĞUNCA KISALTTIM EĞER ANLAŞILMAZ BİR YER OLURSA,FORUMDAKİ VERECEĞİM CEVAPLARDAN VE MAİL ADRESİMDEN AÇIKLAYICI OLMAYA ÇALIŞACAĞIMI BİLDİRMEK İSTERİM.

EVRENİN HOLOGRAFİK ESASA GÖRE VAR OLDUĞU KANITLANMIŞTIR VE BENZER BİR ŞEKİLDE İNSAN BEYNİNİN DE HOLOGRAFİK ESASINA GÖRE OLUŞMUŞTUR.

Anlamı çok çok özetle ve genel anlamda TÜM' ün sahip olduğu bütün özelliklerin boyutsal olarak her birimde nasıl mevcut olabildiğidir.

 

“Hologram, en kısa tanımıyla üç boyutlu görüntü kaydetme yöntemi'dir. Hologram tekniğinin en önemli özelliği, hologram plakasına cisimlerin görüntüsünün değil; o görüntünün elde edilmesi için gerekli bilgilerin kaydedilmesi, dolayısıyla hologram plakasının en küçük parçasının bile, Bütün'ün tüm bilgilerini içerebilecek kapasiteye sahip olmasıdır. Bu tekniği kısaca şu şekilde anlatabiliriz:

Bir lazer kaynağından gelen ışın, yarı geçirgen bir ayna tarafından ikiye ayrılır. Bu ışınlardan biri, hologram plakasına doğrudan ulaşır, öbürü ise görüntülenmek istenen cisme yöneltilir ve oradan yansıyarak hologram plakasına varır. Hologram plakasına doğrudan gelen lazer ışını ile cisimden yansıyarak gelen lazer ışını, bu plaka üzerinde bir girişim modeli oluşturur. Böylece cismin görüntüsü kaydedilmiş olur. Daha sonra, kayıt sırasında kullanılan frekansta ve aynı açıdan yeni bir lazer ışını ile hologram plakası aydınlatılacak olursa, görüntülenen cisim, üç boyutlu olarak odanın içinde canlanır. Plaka, kendisine gelen ışınları tıpkı görüntüsü saptanan cisim gibi yansıtacağı için, görüntü net ve eksiksiz olacaktır. Beyin hücreleri dediğimiz nöronlar da, tek tek birer mini hologram gibidirler ve gelen impalsları frekanslarına ayırarak algılarlar. Her bir hücrenin etkinliği, kendi içinde bir dalga boyu oluşturmaktadır. Bir sürü hücrenin dalga boylarının birbiriyle girişim yapmalarından oluşan holografik model, bizim beş duyuyla algıladığımız görüntüyü ortaya koymaktadır. İnsan beyni de pek çok mini hologramdan oluşmuş büyük bir hologram olarak düşünülebilir. Çünkü beyindeki her hücre, esasında her işlevi yapabilecek yetenek ve kabiliyette var olmuştur. Ancak, kozmik programlanmadan sonradır ki, hücreler özelleşerek kendilerine ait işlevleri meydana getirir

Hologram prensibinin en önemli özelliği, her noktasının bütün cismin görüntüsünü verebilmesidir. Hologramın her noktasına cismin her tarafından ışın dalgaları gelmekte ve orada kaydedilmektedir. Bu nedenle, hologram plakası ne kadar koparılsa, kırılsa bile her parça bütünün bilgisini içinde taşımakta ve gerektiğinde bütünün tam görüntüsünü tek başına vermektedir.

Şimdi, bu verilerle şu sonuçlara ulaşabiliriz: Görüntülenmesi istenen cisimden yansıyarak gelen lazer ışınının hologram plakasına cismin görüntüsünü kaydetmesi gibi, insan beyinleri de, doğum öncesi ve doğum anında, kökeni meleklere dayanan burçlar olarak tabir ettiğimiz sayısız takım yıldızlardan gelen kozmik ışınlarla programlanmış oluyor. Nasıl benzer frekanstaki ışınları plakaya gönderdiğiniz zaman cisim üç boyutlu olarak ortaya çıkıyorsa, Burçlardan ve Güneş sistemindeki planetlerden gelen ışınlar da, o programlanmış olan insan beyinlerini etkilemekte ve kişilerden programları doğrultusunda çeşitli fiillerin, davranışların ve düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar.

Aslında plaka üzerinde görülen üç boyutlu cismin gerçekte bir varlığı yoktur, dalga boylarının oluşturduğu bir modeldir (ya da hayaldir) biz onu var gibi görmekteyiz. Bunun gibi, insan beyni de bu noktada tıpkı bir hologram gibi çalışmaktadır ve biz beş duyumuzun kapasitesi gereğince kendimizi bir birim gibi kabul edip, çevremizde gördüğümüz her şeyin de varolduğunu sanırız. Gerçekte, o hologram plakasındaki görüntünün bir gerçekliği olmadığı gibi, çevremizde görüp var kabul ettiğimiz bir takım şeylerin de bir varlığı yoktur. Fiil diye algılananlar tamamiyle manalardır. günlük yaşantımızın gerçekte bir holografik görüntü olduğudur. Yani Evren, sonsuz ve sınırsız "TEK" bir holografik yapıdır ve parçalardan söz etmek anlamsızdır. İnsandan da öteye "Evren de holografik biçimde organize olmuştur" dediğimizde, buradan çok önemli üç sonuç çıkar:

1) EVREN ANCAK TEK TEK ALGILAMALAR SONUCUNDA CANLANIR

2) HER CANLI YA DA FARKLILAŞTIRILMIŞ HER CİSİM BÜTÜNÜN PARÇALARIDIR

3) BÜTÜN BİLGİLER HER AN HER YERDEDİR

 

KURANI KERİM’DEKİ 2 SURE İSE(Ayetel Kursi ve İhlas) BAKIN HANGİ KONUYA DEĞİNİYORALLAH ki, Tanrı yoktur ancak O vardır, diridir ve kendi kendine kâimdir; ne uyuklaması ne de uyuması sözkonusudur; yerde ve göklerde ne varsa O’nun içindir; O’nun katında kim şefaat edebilir ki izni olmaksızın; bilir önlerinde ve arkalarında olanların hepsini; izni olmadan ilminden bir şeyi kapsamak mümkün değildir; kürsüsü semâları ve yeri içine almıştır; koruması dışında bir şey kalamaz; yüce ve azamet sahibidir.

 

De ki, O ALLAH AHAD'dır;

ALLAH SAMED'dir;

LEM YELİD ve LEM YULED'dir;

ve LEM YEKUN LEHU KÜFUVEN AHAD'dır!.."

 

("ALLAH AHAD"dır…Yani, sınırsız, sonsuz, cüzlere ve zerrelere bölünmesi sözkonusu olmayan TEK'dir…

Cüzlere, zerrelere bölünüp parçalanması mümkün olmayan "AHAD", ya sonlu sınırlı bir tektir, ki bu takdirde evrenin herhangi bir yerinde oturmaktadır (!); ya da sonsuz, sınırsız cüzlere ayrılmaz TEK'tir ki, bu takdirde de ancak ve sadece, tekrar ediyorum ancak ve sadece "KENDİSİ" mevcuttur!..

"AHAD" olan "ALLAH"ın dışında herhangi bir varlığın mevcudiyetini ileri sürmek önce akıl ve mantığa, sonra da insafa sığmaz!..

Şayed "ALLAH"tan ayrı, "ALLAH"ın dışında bir varlık var ise… Bu varlık ile "ALLAH" arasındaki sınır nerededir?.. Bu sınırı nerede çizeceksiniz?..

Ya varlık, mevcud, sınırsız sonsuz TEK'tir, ikinci bir varlık yoktur!..Ya da sınırlı sonlu, evrenin içinde bir yerde, veya evrenin dışında MEKANI OLAN bir TANRI mevcuttur (!)..?

Burada idrak edilmesi en önemli olan şey "SINIRSIZLIK-SONSUZLUK" kavramıdır…Ahmed Hulusi)

Hz Muhammed’in açıkladığı Allah ile bilimin açıkladığı birbirinin aynısı…

 

Bir benzer yazı daha;

(David Bohm,Einstein "Birleştirilmiş Alan Teorisi",Psychologie heute/Karl Pribram,Denis Gabor,Leibnitz,)

Size kim olduğunuzu söyleyebilir miyim;Esasında siz bildiğiniz siz değilsiniz,Bir nesne mi, hayır o da değilsiniz, bir noktasınız ve dairesiniz...

(Geçenlerde hologram ve felsefe diye Sonad Pelit'in güzel bir yazısını okudum,aşagıda da o yazıdan zaman zaman alıntılar bulacaksınız)

Kendini bilmek ya da tanımak, insanın değişmesi zorunluluğunun doğal bir uzantısıdır. Bu uzantıda insan evreni anlama konusunda yeni kavramlara kucak açmaktadır. İşte bunlardan biri: HOLOGRAM.

En kısa tanımıyla Hologram, üç boyutlu bir görüntü kaydetme yöntemidir. "Tam kayıt" ya da "eksiksiz mesaj" anlamına gelmektedir.

Bilindiği gibi Fotoğraf iki boyutlu bir tekniktir. Derinlik yoktur. Uzaklıkları ne olursa olsun, tüm cisimler aynı düzlemde yer alırlar. Hologram'ın fotoğraftan en büyük farkı, hologram plakasına cisimlerin görüntüsünün değil, o görüntünün elde edilmesi için gerekli bilgilerin kayıt edilmiş olmasıdır. Hologramın çevresinde dolanarak veya bakış açımızı değiştirerek sanki cismin çevresinde dönüyormuş gibi, onu çeşitli açılardan görebiliriz. Paralaks adı verilen bu özellik, cismin resminin 3 boyutlu olarak verilebilmesiyle sağlanmaktadır. Böylece iki boyutluluk sınırı aşılmış ve uzaklık yakınlık gibi derinlik kavramı da kaydedilen resimde yer almıştır. Yani resmin her yanı uzaklık farkı olmaksızın nettir. Hologramın en önemli özelliği ise, her noktasının bütün cismin görüntüsünü verebilmesidir. Hologramın tek noktasına cismin her tarafından ışık dalgaları gelmekte ve orada kaydedilmektedir. Bu nedenle hologram plakası ne kadar koparılsa, kırılsa bile, her parça bütünün bilgisini içinde taşır ve gerektiğinde bütünün tam görüntüsünü netliği azalsa da tek başına verir. İşte bu özellik hologramın mistik düşünce ile bağdaştırılmasını sağlar.

 

"Zaman ve mekandan bağımsız olan alan" kavramı, İslam dininde mevcuttur.Allah'ın tanımlarından biridir.çünkü aynı zamanda iyi bir matematikçi olan Leibnitz matematik kalkül kavramını ilk bulan ve geliştiren kişidir. Denis Gabor da hologramı bulurken matematik kalkül tekniğini kullanmıştır.

"Allah insanı kendi suretinden yarattı" sözü mekansız ve zamansız bir gerçeklik alanını düşünce yolu ile kavrayan Allah yolundakiler kadar o alana bilimsel olarak yaklaşan bilim adamlarınca da kabul edilebilir oluyor böylece. Felsefi açıdan hologram tekniğinin en can alıcı noktası şudur: üzerine herhangi bir görüntü kaydedilmiş olan hologram plakası ne kadar küçük parçalara ayrılırsa ayrılsın, bu küçük parçalara laser ışını verildiğinde plakaya kayıt edilen görüntünün tamamını yeniden elde edebiliriz. Yani her birim bütünün bilgisini ve benzerliğini kendi bünyesinde korumakta ve saklamaktadır. İşte bu can alıcı noktanın farkına varmak, bizi oldukça ilgi çekici sonuçlara ulaştırmaktadır. İnsandaki algılama sistemi frekans analizatörü gibi davranan hücreler tarafından oluşturulur. Bu hücreler birer mini Hologram gibi hareket ederler. Beyin, bu sayısız mini Hologramın yarattıkları dalga boylarının girişim ve kesişimlerinden oluşan dev bir Hologram'a benzer. Hafıza kayıtları Holografiktir. Daha sonra benzer dalga boylarında gelen frekanslar beyinde kayıtlı bulunan frekanslarla bir çağrışım yaparlar ve bu yol ile hatırlama sağlanır.

 

David Bohm evrenin de holografik biçimde davrandığını ileri sürmektedir. Görünen ve yaşayan düzenin ardında zaman ve uzaydan bağımsız olan bir Evren vardır. Geçmiş, şimdi ve gelecek bu holografik düzende bir arada bulunmaktadır.

 

İnsandan da öteye "Evren de holografik biçimde organize olmuştur" dediğimizde, buradan çok önemi üç sonuç çıkar:

 

1) EVREN ANCAK TEK TEK ALGILAMALAR SONUCUNDA CANLANIR

 

Evren bütünden ayrılıp, tek tek cisimler ve nesneler olarak belirebilmek, bedenlenebilmek, varolmaya başlamak, kısaca "Suret alemi"ne geçebilmek için algılanmak, farklılaştırılmak zorundadır. Nesneler veya bilgiler dünyası, bizlerin algılamaları ile farklılaşmakta, dışlaşmakta, biçim bulup canlanmaktadır. Yani evrende bir bütünlük, bir ana plan ve süreklilik söz konusudur. Bizler ancak o çok katlı ana planın dalga boylarıyla bir rezonansa, bir paralelliğe girdiğimiz oranda, o frekansın bilgilerini cisimleştiriyor, buluyor ve kendimize mal edebiliyoruz. Böylelikle de evrenin bazı sırlarını çözebilmekteyiz.

 

Nitekim ünlü batılı bilim adamları da, bu gerçeğin farkına varmış ve bu "farklılaştırılmış süreklilik" kavramına yaklaşmışlardır. Bakın Einstein ne diyor: "Yerçekimi, elektro manyetik güç, enerji, akım, moment ve nötron gibi kavramlar, bunların tümü, "herşeyin temelinde bulunduğu sezilen objektif gerçeği" açıklayabilmek için insan zihninin kurduğu teorik yapılar, benzetmeler ve sembollerden başka bir şey değildir."

 

Sevgili kardeşim,sonuç itibariye bakın bilimde artık aynı şeyi söylüyor,diyor ki bilim;Her yerdedir o. Heptir o. Gözle görülemez, akılla bilinemez ve değiştirilemez. Parçalanamaz,parçalara ayrılamaz,İnsan beyni de hologramdan ibaret olduğu için evrensel özün bir yansımasıdır ve tüm özelliklerini alır.İşte bu yüzdendir ki

beyinde Allah'ın tüm sıfatları bulunmaktadır.Açığa çıkarabildiğin ölçüde rahat edeceksin ölüm ötesi yaşamda...Çokluk görüntüsü evrenin hologramik yapısı dolayısıyledir.

 

Yine çağdaş Batı bilimine dönelim: Bilimin ilk yaptığı, doğadaki çok çeşitli maddeleri 90 kadar doğal elemente indirmesiydi. Sonra bu elementler bir kaç temel parçacık oldu. Ayrıca dünyadaki çeşitli güçlerin herbiri, elektro manyetik gücün değişik görüntüleri (değişik dalga boyu ve frekansta olan elektro manyetik dalgalar) olarak bilindi. Evrenin özellikleri de bir kaç temel nicelik halinde ayrıldı: Uzay, zaman, madde ve enerji. Sonra Einstein; madde ile enerjinin eş değerli olduğunu "özel izafiyet Teorisi" ile gösterdi.

 

Yüzyılımızın tanınmış kuramcılarından olan Northrop bu "bölünemezliği" şöyle anlatıyor: "Farklılaştırılmamış süreklilik, doğrudan algılanan tüm farklılaşmaların içinden çıktığı, ilk sürekliliktir. Bu bütün farklılaştırılmış olguları kapsamaktadır. O bölünemez ve değiştirilemez olandır. Farklılaştırılmamış süreklilik kavramı, tasavvuftaki kesrette vahdet (çokluktaki birlik)tir.

 

2) HER CANLI YA DA FARKLILAŞTIRILMIS HER CİSİM BÜTÜNÜN PARÇALARIDIR

 

Her varedilmiş olan, içinden çıktığı o ana planın ve bütünlüğün bütün özelliklerini, hatta özünü (değişik biçimler ve oranlarda) içinde taşır. Evrenin ana bilgi yığını, bütün canlılara dağılmış durumdadır. Bu özü içlerinde taşıyan ve saklayan canlılarda ana bilgi kaynağına yaklaştıkça, özleri daha net olarak belirir.

 

İnsan hiç bir şeyi yoktan var edemez. Bizler ancak evrende var olan o ana bilgi plakasının dalga boylarıyla ilişkiye girer ve o frekansın olanaklarından yararlanarak, gerçekleri keşfedebiliriz. Bu emek ve çalışmanın sonucunda elde ettiğimiz en önemli şey, ana kaynağa daha çok benzemektir. Yani ana Hologram plakasının çok küçük parçaları olan biz canlılara tutulan ışığın doğurduğu görüntü ana görüntüye ne kadar "net" olarak benzerse, o parça o kadar "değerlidir" diyebiliriz.

 

Bilim açısından ise Einstein "Birleştirilmiş Alan Teorisi"ni ileri sürdü ve ayrı kalan son iki gücün (yerçekimi ile manyetik güç) birbirinden ayrılamayacağını, ortaya çıkardı. Artık tüm evren "bir temel alan" gibi görünür. Orada her yıldız, her atom ve galaksiler, temelde bulunan uzay zaman birliğinin içinde bir dalgacık ya da kabarcık gibidir.

 

3) BÜTÜN BİLGİLER HER AN HER YERDEDİR

 

Eğer evren Holografik biçimde organize olmuşsa, uzay—zaman koordinatlarının ötesine geçilmiş olmaktadır. Böyle bir planda; geçmiş-şimdi ve gelecek aynı yerde, aynı anda bulunmaktadır. Ayrıca ana Hologram plakasında yer alan herşey, plakanın bütün zerrelerine kadar yayılmış demektir. Uzay ve zamandan bağımsız olarak her birim, her türlü evren bilgisini her alan alabilir ya da içinde hissedebilir, mistik olarak yaşayabilir. Ama bu ana bilgiden yararlanabilmek, kişilerin ruhsal olgunluk derecelerine ve de çok çalışmalarına, kendilerini geliştirmelerine bağlıdır.

Kısaca, evren denen bu okyanustan herkes ancak kendi kabının büyüklüğü kadar su alabilir.

 

Bu bilgilerin ışığında, anlatılmaz gibi gelen bir çok şeyi açıklamak da mümkün olmaktadır. Örneğin; telepati,önceden bilme, uzağı görme, falcılık ve benzeri olaylar, aslında var olan ve her an kullanıma açık bulunan Hologram plakasına kayıtlı bilgileri "başka bir gözle" görebilme yeteneğine dayanır. Paranormal fonksiyonlar, enformasyon'un başka türlü değerlendirilmesinden başka birşey değildir. Çünkü tüm bilgiler, zaman ve uzaydan bağımsız olarak, "her an her yerdedir."

 

Bilim diyor ki: Açığa çıkan bağlantıların ışığında yerçekimi gücüyle elektromanyetik güç, madde ile enerji, elektrik gücüyle elektrik, alan ve uzay ile zaman arasındaki ayırımlar yiter. Bunların tümü Einstein'ın evren olarak belirttiği dört boyutlu süreklilikte erirler. Böylece insanoğlunun yaşadığı dünya konusundaki bütün algıları ile gerçek konusundaki soyut sezgileri bir olur, evrenin derinliğindeki temel birlik açığa çıkar.

 

"Bütün algılar" ile "soyut sezgilerin" bir olması, insanın geldiği ilginç bir aşama olarak dikkati çekiyor. Başlangıcından, beri birbirine karşıt gibi duran pozitif bilim ile sosyal bilimler ve akıl ile gönül ilk kez aynı noktada buluşmaktalar.

 

Nitekim tarihe gözattığımızda, bir çok konuda sezginin, bilimin önünde gittiğini görüyoruz. Buddha; "Ruh hep önde gidendir, madde onu yakalayıp dünyaya çekmeye çalışır" demişti. 16. Yüzyılda ülkemizde yaşayan, bir halk ozanı olan Muhiddin Abdal da: " Muhiddinem, dervişem / Hak yoluna girmişem / Onsekizbin alemi / Bir zerrede görmüşem" diyor ve bilim burada sözü edilen bilgilere ancak yüzyıllar sonra varabiliyor. Gerçeğe varmada felsefe bilimden? şiir ve sezgi de felsefeden önde geliyor. Son zamanlarda bilimin yaptığı aşama ve evrenin Holografik kavranışı, artık sezginin bilimi, bilimin de sezgiyi dışlamadan hareket etmesine yol açacak gibi görünüyor.

 

İnsana hayatta bir çok şey, anlaşılamaz, garip ve bilinemez gibi gelir. Oysa bu, insanın duygularının ve algılarının zayıflığından doğmaktadır. Ayrıca, yine insanın kendi eseri olan bilimin ve onun getirdiği açıklamaların yetersizliği de buna eklenir. Yoksa, bütün olup bitenler anlamlıdır. Hepsinin bir nedeni ya da gerekliliği vardır. Evren'de dengesizlik, adaletsizlik ve hata yoktur. Önemli olan, bu güzellikleri ve adaleti kavrayabilecek ve de onlara uyum gösterecek olgunluğa erişebilmektir. "

 

SEVGİLİ ARKADAŞLAR,TANRIYA İNANMAYANLAR!

BENDE SİZLER GİBİ OYLE BİR TANRIYA İNANMIYORUM

FAKAT ALLAH ADIYLA İŞARET EDİLENE İNANIYORUM.

Namaza,oruca,hacca,zekata da bu bilinçle yapılması gerekliliğine inanıyorum

İnsanın halife,yani holografik gerçekliğe göre Allah'ın özelliklerinin insanın içinde,VARLIĞINDA,ÖZÜNDE DE BULUNDUĞUNU VE BU TÜR ÇALIŞMALARLA ORTAYA ÇIKARILABİLECEĞİNİ BİLİYORUM(dileyen olursa detaylandırırız)

 

İSLAM DİNİ BİR SİSTEMDİR.

YANİ SİSTEMİN İSMİ "İSLAM"DIR.

İSİMLERİMİZİN AYŞE,ALİ,ZEYNEP,AHMET OLMASI GİBİ...

sistem özgür irade üzerine kurulmuştur.

İslam Dini bir tekliftir

Dileyen inanır,

Dilemeyen inanmaz ve sonuçlarını yaşar ölüm ötesi yaşamında...

 

HOLOGRAFİK GERÇEKLİĞE GÖRE DE İSPAT EDİLDİĞİ ÜZERE ALLAH TEKTİR,BÖLÜNEMEZDİR VE HER YERDEDİR...

SAYGILARIMLA...Daha önceki başka bir sitede yazdığım yazılardan da alıntı yapılmıştır.

Ahmed Hulusi sitesinden faydalanılmıştır.

Ayrıca çoğu bilimsel eser olmak uzere 15 referasn kaynaktan faydalanılmıştır.Dileyen olursa verilecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

efendiçocuk sana katılıyorum.

 

Tanrı yoktur yalnız Allah vardır...

 

ve Kuran der ki ( iş sizin bildiğiniz gibi değil ) aslında sözlerin benim de uzun zamandır düşündüğüm şeyler ama anlatmak ta zorluk çekebiliyor insan. Allah'ı hakkıyla anlamak işte bütün mesele bu.

Anladığını savunan da yanılıyor yoktur diye kendini paralayan da...

 

Ama sanırım yakın gelecekte tartışılacak konu Allah'ı inkar edenlerin uydurmaları olmayacak Allah'ın varlığına herkes inanacak ta nasıl bir Allah inancı doğruya en yakın olanı bu tartışılacak. Onu hakkıyla kavramak inşallah bize de nasip olur.

 

herşeye rağmen dua edebileceğim yeryüzünde kendimi yalnız hissetmeyeceğim bir varlığa inanmak huzur verici.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tanrı yoktur ama allah vardır ibaresi bana göre içinde çelişkileri de barındıran bir cümledir. yani bu biraz bektaşi fıkrasına benzedi, hani şu "le tegrabü's salah" cümlesi. yani sorhoşken namaza yaklaşmayın, birinci kısmı "namaza yaklaşmayın", ikinc ikısmı "sorhoşken". siz diyorsunuz ki namaza yaklaşılmamalıdır. cümlenin birinci kısmını doğru buluyorsunuz. bence bu tamamen yanlış bir akıl yürütmedir

 

cümleleri parçalayarak anlamaya çalışmak bizleri bir takım yanlış anlamalara götürecektir. oradaki ibarede allah yoktur denilmiyor. bu birinci öncülle ikinci öncülün birbirlerini tekzip etmesinden başka birşey olamaz zaten.

 

"bir tek ilah vardır o da allahtır" bence güzel bir çeviri olurdu. "illa" ibaresini önceki cümleden ve sonraki cümleden koparamazsınız. bunu bir nokta gibi de kabul etmememiz lazım.

 

şunu savunuyor olabilirsiniz: allah tanrı değildir. ben sanki buna benzer bir şey söylediğnizi anladım. soruyorum allah tanrı değil de nedir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yokluk kavramı sen(izafi bir nesnel parçacık)in görmenle ilgili ise.............

 

bencek sende yoksun,,,

vee ben etimle kanımla canımla delikanlılıgımla evet ben, ben demekten Allah' sıgınırım,

seninle muhattap olamam.

 

içinde dolaştıgın sanal alemde her açılan sayfa seviyesine göre insanı hayrete düşürüyorken ki bu en basitçe olanı, kafanı bir çevir ve etrafına bak.Kendine ve canlılara bak,mükemmel olan bu düzenin bir idarecisi emin ol var.

 

Aklın varsa ki vardır heralde o zaman O yaratanı bul ve ona hakkıyla kul oluver.........

 

muhtaç oldugun kudret içinde, sadece onu sahibinin emrettigi ile terbiye et.

 

selametle .....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''Allah yoktur''düşüncesi baştan sona yalnıştır.Allah biz insanları diğerlerinden (Hayvan,bitki...) farklı bir biçimde yaratmıştır.Allah,en önemlisi bize diğerlerinden daha üstün bir akıl vermiştir.Ama bazı insanlar bu akıllarını iyi kullanamamışlardır.Örneğin;tarhimize baktığımızda hep savaş,hep kan demişsiniz ve ardından Allah bunlara neden müdahale etmedi madem her şeye gücü yeten biri demişsiniz.Bunun cevabı ise şudur:Dediğim gibi Allah insanlara akıl vermiştir ve Kuran'an da da bizleri iyiye,güzelliğe yöneltmek istemiştir.Ancak insanoğlu var olan aklını yalnış şekilde kullanarak ortada paylaşım diye bir şey varken hep en çoğu istemişlerdir.Gelelim Allah neden müdahale etmiyor sorusuna.Allah bizim hep mutlu olmamızı,birbirimize hep iyi davranmamızı ister.Ama ortaya kötülük,kibirlilik ve bu tür kötü kavramları koymuştur.Bunun nedeni ise insanları denemektir.Eğer Allah kötülüğü ortaya koymasaydı hangi insanların iyi hangi insanların kötü biri olduğu anlaşılmayacaktı ve bu da öbür dünyada sorunlara yol açacaktı.Bu yüzden ortaya kötülük kavramını koydu,insanlarada akıl verdi.Bu akılı iyiye kullanmayı başarabilenler yani sevap işleyenler cennete hayatını kötülükten yana geçirenler ise cehenneme gitmektedir.He birde bizim irademizi yoklayan yani bizi kötülüğe zorlayan şey aslında şeytan değil tanrı demişsiniz.Bu düşünce tamamiyle yalnıştır.Allah daima bizim iyiliğimizi ister.Şeytanı ise yok etmemiştir çünkü tekrar söylüyorum Allah insanlara akıl vermiştir ve Kur'an da da bunu belirtmiştir.Biz insanoğlu daima Allah'tan şaşmamnalıyız.Şeytana uyanlar öbür dünyada hesaplarını vereceklerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Herkese selamlar.Öncelikle şunu söylemek lazımdır ki dinde zorlama yoktur.İman erlerine düşen sadece dinin gerçeklerini açıklamaktır gerisi kul ile Allah arasındadır.Bu temel ilkeyi söyledikten sonra Allah yoktur diyenlere öncelikle Kuran okumalarını tavsiye ederim.İşte size bir kaç mucize ayet 1400 küsür sene önce kim bunları bilebilir ki ;

 

Zariyat 47 "Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz." Gerçekten de gögün genişlediği bilim adamları bir kaç yıl önce keşfettiler.

 

Alak suresi 1-2 "Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır!" "İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden/husûmetten yarattı."

 

Yasin suresi 38 "Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu."

 

Muminun 12-13-14 "Yemin olsun ki, biz insanı topraktan oluşan bir özden yarattık"

"Sonra onu çok dayanaklı bir karargâhta bir damlacık yaptık."

"Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. Yaratıcıların en güzeli Allah'ın kudret ve sanatı ne yücedir!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Endymion arkadaşımızın söyledikleri gayet dindarane ifadeler. yani demek istiyorum ki söylediğin cümlelerin islam inancıyla doğrudan bir ilgisi yok. cümlelerinin arasındaki allah kelimesin çıkarıp yerine isa mesih ya da tao veya buda kelimelerini koyduğunda bir hıristiyanın taoistin ya da bir budistin düşüncelerinden farklı bir hale gelmez. güzel hoş şeyler, cennete gitmeyi kim istemez ki. öyle anlatılır ki cehennemden korkmamak da imkansız gibi birşeydir artık. böyle bir durumda islamın diğer dinlerden farklı olan noktası neresidir? islam insanlara nerede özgün şeyler sunmaktadır. bunun başlangıcı ve pratik sonucu nerede kendini göstermektedir? genel ve basit bir soru: NEDEN İSLAM?

 

SEVGİLER!

MİSTİK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tıpkı ''Allah yoktur'' kelimesi gibi ''söylediğin cümlelerin islam inancıyla doğrudan bir ilgisi yok.''cümlesine de ben katılmıyorum.İslam dini insanları iyiye,güzelliğe götürür.Bu başlık altında bazı kişiler bazılarına bilgisiz gibi bir ifade kullanmış.Ben ise onu şöyle değiştirmek isterim.Bu duruma bilgisizlik denmemeli bilgiyi yalnış yönde kullanma denilmeli bence.Ama tabii ki bilgisayar başında böyle bir konu üzerine birbirimizi ikna etmek olanaksız.Bu yüzden öbür dünyada insanlara hesap sorulunca herkes her şeyin ne olduğunu anlayacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Endymion arkadaşımızın söyledikleri gayet dindarane ifadeler. yani demek istiyorum ki söylediğin cümlelerin islam inancıyla doğrudan bir ilgisi yok. cümlelerinin arasındaki allah kelimesin çıkarıp yerine isa mesih ya da tao veya buda kelimelerini koyduğunda bir hıristiyanın taoistin ya da bir budistin düşüncelerinden farklı bir hale gelmez. güzel hoş şeyler, cennete gitmeyi kim istemez ki. öyle anlatılır ki cehennemden korkmamak da imkansız gibi birşeydir artık. böyle bir durumda islamın diğer dinlerden farklı olan noktası neresidir? islam insanlara nerede özgün şeyler sunmaktadır. bunun başlangıcı ve pratik sonucu nerede kendini göstermektedir? genel ve basit bir soru: NEDEN İSLAM?

 

SEVGİLER!

MİSTİK

 

 

Gerçekten çok güzel bir soru arkadaşım. Fakat bu soruyu sorabilmek için ilk önce bir yaratıcı olduğunu kabul etmiş olmak zorundasın. Bir yaratıcı olduğunu kabul ettikten sonra kendine bir yol çizmek için sorulabilecek güzel bir soru. Dünyanın hala kendi kendine var olduğuna inanırken neden İslam diye bir soru sormak, tıpkı islam yoktur demek gibi bir durumdur.

 

İlk önce karar vermelisin. Sence evreni yaratan bir yaratıcı varmı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

öbür dünyayı öbür dünyada düşünsek!

 

Eğer senin dediğin gibi olsaydı yani insanlar öbür dünyayı öbür düyada düşünseydi.Düşünsene ne kadar saçma bir cümle!Eğer insanlar öbür dünyayı öbür dünyada düşünseydi herkes birbirlerine kötülük yapardı kimse öbür dünyada cehennemde yanacağını düşünmezdi.Kimse Allah'a hesap vereceğini düşünmezdi.İyikide senin dediğin gibi insanlar öbür dünyayı öbür dünyada düşünmüyor!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer senin dediğin gibi olsaydı yani insanlar öbür dünyayı öbür düyada düşünseydi.Düşünsene ne kadar saçma bir cümle!Eğer insanlar öbür dünyayı öbür dünyada düşünseydi herkes birbirlerine kötülük yapardı kimse öbür dünyada cehennemde yanacağını düşünmezdi.Kimse Allah'a hesap vereceğini düşünmezdi.İyikide senin dediğin gibi insanlar öbür dünyayı öbür dünyada düşünmüyor!

 

Merak ediyorum da, dinsizlik ile ahlaksızlığın aynı şey olmadığını ne zaman öğreneceğiz acaba?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hay diline sağlık yamyam kardeş!

 

senin gibi geniş bir bakış açısına sahip arkadaşlara insanın bazen ihtiyacı oluyor.

 

seninle omuz omuza dinsizlikle :) burada tekrar buluşmak çok güzel!

 

Arkadaşlar beni dinsizlikle suçluyorlar :( Ama dinin özünü gördüğümüzün bir türlü farkına varamıyooolaaa...

......

.....

foruma aldığım uyarılar ve cezalar sebebiyle uzun süredir ayak basamıyordum.

 

şükür kavuştuk...

 

selamlaaar!

 

ha unutmadan, hearten arkadaşın cevabını hala bekliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

selam mistik ve yam yam ben geldim. bak bir kere dinsiziz diyosunuz. kavuştuğunuz için şükür diyorsun. 1 dinsizlikle ahlaksızlığı aynı kefeye koymayın diyorsunuz. hani siz ikiniz bir telden çalıyorsunuz ya... :) ondan diyorum. peki insan bu kadar cüretkar ken siz nasıl olcakta insanı bağlayacaksınız ahlakı kurallara nasıl uyduracaksınız. efendim doğruluk denilen bir şey var. yok yaaa ben kendimi o zaman kontrol edebilir ken bile etmem ki... :) ne luzumu var. haa tanrı veya ilah inancı bütün bünlaren etkisiyle oluşmuş olgular değil... gerçekten tanrı olmasa bu kadar insan bir ahlak kuralları bütününe uyacaz diye bu kadar çileye katlanır mı? bu düzen nasıl kurulmuş hiç mi düşünmüyonuz biz bunun farkına vardık diyonuz neye dayanarak vardınız banada anlatın ben birçok olayla karşılaştım allahın varlığını isbat eden. birazda siz anlatın ama bana evrim teorisini felan sakın karıştırmayın o başka mevzuuu bekliyom cevaplarınızı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DÜZELTME: "seninle omuz omuza dinsizlikle burada tekrar buluşmak çok güzel!" cümlesi aklımdan geçtiği şekilde yazıma yansımamış. bu ibarede gülücük simgesinden önce "mücadelede" ifadesini kullanmıştım. yanlış anlaşılmasın lütfen, elhamdülillah .... kadar müslümanız.

 

saygılar...

--mistik--

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DÜZELTME: "seninle omuz omuza dinsizlikle burada tekrar buluşmak çok güzel!" cümlesi aklımdan geçtiği şekilde yazıma yansımamış. bu ibarede gülücük simgesinden önce "mücadelede" ifadesini kullanmıştım. yanlış anlaşılmasın lütfen, elhamdülillah .... kadar müslümanız.

 

saygılar...

--mistik--

 

 

Not: Sanırım beni başkasıyla karıştırdın... Sana dinsizlikle mücadelede omuz verecek en son kişilerden biriyim... :D:D:D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Andolsun biz her millet içinde; Allah'a kulluk edin, şeytandan kaçının. diye bir elçi gönderdik. Onlardan kimine Allah hidayet etti, kimine de sapıklık hak oldu. İşte yeryüzünde gezin de bakın, yalanlayanların sonu nasıl olmuş? Nahl suresi 36

 

Nasıl olmuş ????

 

Acaba tanrı mı o afetleri yaratmış, yoksa o afetler mi bir tanrı yaratmış? Eski insanların doğal afetleri helak olarak karşılamasını anlayabiliyorum da, günümüzde nasıl oluyor da hala o gözle bakılabiliyor onu anlayamıyorum... Eskiden tabiat olaylarından Mikail sorumluydu.. Sanırım artık işsiz kaldı.. Zira bugün tabiat olaylarının nasıl ve neden kaynaklandığını biliyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah Allah ne kadar da yamyamsın yawww

afetleri kim var etmiş yoksa onlarda mı maymundan türemiş)))))))

Allah her şeyi bir düzene göre yaratmış zaten ve biz o düzene bilim diyoruz şimdi.

hiç bir şey sebebsiz olmaz. kuralları koyan Allah'tır ve onları işleten de O'ndan başkası değildir.

Sana göre bilim canlımıdır????

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.