Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

***

 

manseteyfcpbel220420066xq.jpg

Eyüp Belediyesi'nin "Kutlu Doğum" haftasında izin almadan okullara dağıttığı bir broşürde, "Örtünmemek günahkâr olmaktır. Başörtü yasağı, İslamı hatırlatan her şeye düşmanlıktır. Örtünmek ilahi bir emirdir" denildi

 

AKP yönetimindeki Eyüp Belediyesi'nin "Kutlu Doğum Haftası" kapsamında bastırdığı bir broşürle Diyanet'in bir kitabını okullarda izinsiz olarak dağıttığı ortaya çıktı. Örtünmenin gerekliliğinin anlatıldığı broşürde, "Örtünmemek günahkar olmaktır. Eğitim ve sosyal sahalarda başörtü yasağı, İslam dinini hatırlatan her şeye düşmanlıktır" ifadeleri yer alıyor.

10 bin adet dağıtıldı

 

Eyüp Belediyesi Kültür Müdürlüğü'nün düzenlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliği çerçevesinde 10 bin adet bastırılan ve okullarda dağıtılan, "Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed" başlıklı broşürün "Örtünme Emrinin Gelmesi" bölümünde, "Örtünme hususu bazı kimseler aksini iddia etse de İslam'ın açık ve kesin bir emridir" deniliyor.

 

İlahi emir

 

Kuran'da bu konuda iki ayet bulunduğu, aksini iddia etmenin art niyetten kaynaklandığı savunulan broşürdeki ifadeler şöyle devam ediyor:

"Örtünmenin şekli, zaman ve zemine göre, hatta zevklere göre elbette değişiklik gösterebilir. Ancak el, yüz ve ayaklar hariç bütün vücudun örtülmesi ilahi bir emirdir. Örtünmemek elbette dinden çıkmak değildir. Sadece günahkâr olmaktır. Ancak başörtülüye eğitim ve sosyal sahalarda reva görülen muamele, sadece zulüm ve haksızlık olarak değerlendirilemez. Aynı zamanda İslam dinini hatırlatan her şeye düşmanlıktır. Din ve vicdan özgürlüğüne açık bir müdahaledir."

 

Kötü bir hata

 

Belediye Kültür Müdürlüğü yetkilileri de, broşür ve Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları'ndan çıkan, "Kur'an-ı Kerim'e göre Hz. Peygamber'in Örnek Hayatı" adlı kitapların okullara dağıtıldığını doğrulayarak konuyu, "gözden kaçmış kötü bir hata" olarak nitelendirdi.

 

İzin verilmedi

 

Eyüp Kaymakamı Salih Karabulut da, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle okullarda düzenlenmek istenen etkinliklere izin vermediklerini açıkladı. Karabulut, okul yönetiminin izinsiz bir şekilde bu broşürlerin dağıtımına müsaade etmesinin soruşturmaya konu olabileceğini belirtti. Karabulut, "Konuyu bizzat araştıracağım" dedi.

 

'Gözden kaçmış'

 

Eyüp Belediyesi Basın Müdürü Zekeriya Yıldız, şu açıklamayı yaptı: "9 - 18 Nisan arasında Eyüp Müftülüğü'yle ortak program yapıldı. Kitap ve broşürler bu kapsamda dağıtıldı. Broşürü, 7 yıl önce Eyüp Müftülüğü'nde görevliyken şu anda 'Din Görevlileri Sendikası Genel Başkanı' olan Ahmet Yıldız kaleme aldı. Peygambere saygı doğrultusunda yapılan etkinlikler çerçevesinde bu yıl yedi yıl önce yazılmış metni bastırdık. Metne itimat ettiğimiz için gözden kaçmış."

 

Yıldız, Kültür Müdürlüğü yetkililerinin aksine kitap ve broşürleri okullara dağıtmadıklarını savundu.

 

MİLLİYET - haberturk

 

Bütün bunlar daha başlangıç...

 

Neyin başlangıcı.?,

 

Din ve vicdan özgürlüğü bahane edilerek Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırmanın mı ?

 

Yoksa sonun başlangıcı mı.?...

 

 

Oturun, iki elinizin arasına başınızı alın, DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerine inananlar oturun DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırıp din esasına dayalı rejim isteyenler oturun DÜŞÜNÜN...

 

 

Laikliği din ve vicdan özgürlüğüne indirgeyip buna kendinizde işinize geldiği için inanacakınız...

 

Sonra , başörtü yasağı, İslamı hatırlatan her şeye düşmanlıktır din elden gidiyor diye kışkırtmalara...

 

23 nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında küçücük çocuklarımızı,

 

şu yada bu bahaneyle onları kara çarşafa sokacak, fes giydireceksiniz...

 

 

Hele ülkede bu konuda tartışmalar sürüp gidiyor ve gerginlikler yaşanıyorken..,

 

Günahkarlar ve islam düşmanları kavramlarıyla toplumu kamplara ayıracaksınız..

 

 

Oturun düşünün, bu bildiride iyice su yüzüne çıkan bu ayrımların arkasında hala duracak kafalar varsa...

 

Bu toplum için ödenecek çok ağır bedeller var demektir...

 

 

Yüzünü çağdaşlığa, geleceğe, akla ve medeniyete döndürmüş bir toplumu..,

 

Geçmişe, karanlığa, din esaslarına dayalı bir teokratik rejime döndürmeye çalışmakla..,

 

Bunun için dayatmalar ve inançlarımıza dayalı kışkırtmalarda bulunmakla ödenecek bir bedel varsa..,

 

Bundan kimsenin kaçışı yok bu bedeli hep birlikte öderiz..,

 

 

Oturun, iki elinizin arasına başınızı alın, DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerine inananlar oturun DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırıp din esasına dayalı rejim isteyenler oturun DÜŞÜNÜN...

 

 

Toplumların yaşamında önemli ve geçerli tek kavramın dinsel inançlarımız olmadığını...

 

İnançlarımızın siyasete alet edilerek, bu yönde yapılacak dayatmaların toplumun yapısını bozacağını...

 

Oturup düşünün ...

 

 

Bir taraftan innaçlarımızı kendi siyasi erkleri için kullanmak isteyenler,

 

Bir tarafta bu Cumhurieti korumak adına alınan kararlar…

 

Evet bu yaklaşımların bizi nerelere götüreceği ülkenin nasıl bir sancı ve sıkıntılar içine gireceği belli değil mi?

 

 

EVET OTURUP, BAŞINIZI İKİ ELİNİZİN ARASINA ALIP DÜŞÜNÜN...

 

 

Ve Atatürk'ün şu tespitini hiç aklınızdan çıkatmayın...

 

“ Aklın ve uygarlığın egemenliğini kabul edemeyenler,

 

ya bir düşmanın hâkimiyetine boyun eğecekler ya da yok olup gidecekler” dir.

 

 

EVET OTURUP bu sözü birdaha, bir daha, bir daha DÜŞÜNÜN...

 

 

Ve artık inançlarımızla ve temel değerlerimizle bu kadar oynayıp daha fazla GÜNAHA girmeyin..!..

*tna

 

***

Gönderi tarihi:

***

Bütün bunlar daha başlangıç...

 

Neyin başlangıcı.?,

 

Din ve vicdan özgürlüğü bahane edilerek Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırmanın mı ?

 

.

.

.

ya bir düşmanın hâkimiyetine boyun eğecekler ya da yok olup gidecekler” dir.

EVET OTURUP bu sözü birdaha, bir daha, bir daha DÜŞÜNÜN...

Ve artık inançlarımızla ve temel değerlerimizle bu kadar oynayıp daha fazla GÜNAHA girmeyin..!..

*tna

 

***

 

Her zamanki gibi çarpıcı konular ve düşüncelere imza atıyorsunuz sevgili GeceKuşu...

Bu ne denle teşekkürler...

 

Bunların yaptığı tamamıyle demegoji aslında...

Bakın bugün Demokrasi havareliği ile Demagoji nasıl yapılıyor görelim...

Demagoji sözcüğü, günlük yaşamda genellikle ''saptırma, boş söz söyleme'' anlamında kullanılır.

Oysa sözlükte, ''Bireylerin ya da grupların duygularını okşayarak, onları aldatarak, kendi yanına çekmek'' olarak tanımlanıyor.

Türkiye'de ''Demokrasi'' artık bütünüyle bir ''Demagoji'' halini aldı.

Üstelik de yarım yüzyıllık bir siyasal birikimi hiçe sayarak, 1950'de Demokrat Parti ve yandaşları hangi hataları yaptıysa, aynen onları tekrarlayarak.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, üniversitelerde türban takılması konusunda karar veriyor.

Başbakan'dan yanıt: Buna siz karar veremezsiniz, din ulemasına sormalıydınız.

Danıştay, türbanlı öğretmen için karar veriyor.

Başbakan'dan yorum: Efendi, bu senin işin değil, Diyanet'in işi.

Cumhurbaşkanı irtica tehlikesine işaret ediyor.

Başbakan'dan yanıt: Dindarlara siyaset yolunu kapamak mı istiyorsunuz?

Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasını korumak için anayasaya ve yasalara aykırı kararnameleri imzalamıyor.

İktidardan feryat: Ne yollasak, Cumhurbaşkanı iade ediyor.

Danıştay, yönetimin anayasaya ve yasalara uygunluğunu denetliyor, hukuka aykırı karar ve yönetmelikleri iptal ediyor.

İktidardan yine feryat: Danıştay bizi engelliyor.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, tüm adalet mekanizmasının üzerine gölge düşüren bir savcıyı, adaleti bu gölgeden kurtarmak için meslekten men ediyor.

İktidar yanlısı köşe yazarlarından feryat: Adalete gölge düşürüldü.

Gerici askerlerin 31 Mart ayaklanması, üniversitede bir grup tarafından, Kuran okunarak ve öteki öğrencilere zorla dinletilerek anılıyor.

İktidar yanlısı köşe yazarlarından yorum: Önemsiz bir münferit olay.

Saçları uzun diye erkek bir öğretim görevlisi dövülüyor.

Üniversitede kızların türban özgürlüğünü savunanlar olayı görmüyor.

Bir üniversitedeki biralı parti, eli döner bıçaklı bir grup tarafından basılıyor.

İktidar yanlısı köşe yazarlarından yanıt: Meczupların işi.

AKP'nin rejime yaklaşımı, elli yıl önce, demokrasi adına iktidara gelip de demagoji yaparak demokrasiyi katledenlerin yaptıklarının neredeyse tıpatıp aynı .

Yine ''demokrasiyi'' ''demagojiye'' kurban ediyoruz.

Tarihten hiç ders almadan!

Umarım 21. yüzyıl kan uykulardan uyananların sayılarının artmasına damgasını vurur...

Gönderi tarihi:

Bu ülkede dini inancın şekle indirgenmesi çok kaygı verici bir durum...Çok partili rejime geçtiğimiz 1946 yılında İmam-Hatip okullarının birden 3-4 kat artması ve bu okullardan mezun olan kişiler ve ailleleri üzerinden yapılan yanlış siyasetler,ülkeyi bugünkü duruma getirdi.Kırsal kesimde bulunan insanlar,bilerek cahil bırakıldı.Komunizm gelecek diye Köy Enstitüleri kapatıldı.Böylece köylülerin aydınlanma yolu da kapatılmış oldu.İmkanı olup da köylerden büyük şehirlere gelenlerin çok az bir kısmı okuyabilme imkanı buldu.Bu imkanı bulabilenlerin bazıları siyasete atıldılar.Köylü ve lumpen kesimlerin cehaletinden yararlanarak onlardan oy toplayıp iktidara geldiler;iktidara geldiklerinde ülke çıkarları yerine hep kendi çıkarlarını düşündüler.

Böylece 1950 yılından başlayarak büyük şehirlerin varoşlarında ve yurdışında Almanya'da ne köylü ne de kentli olabilmiş,kimlik bunalımı yaşayan bireyler yetişmeye başladı.Bu kişilerin sayesinde yönetime gelen %35 oyla meclisin %65'ine sahip olan AKP hükümeti,ABD,AB ve arka planda siyonist güçlerin her dediğini yapmaktan başka ne yapabildi?Ülkede radikal islamiyet körüklendi.

1945 yıllarında Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel,milli eğitimi 8 yıl yapmış olsaydı,tüm bunlar yaşanırmıydı?Nihayet ANAP'lı Mesut Yılmaz her ne olursa olsun milli eğitimi 8 yıla çıkardı.O zamandan bu yana 8 yıllık temel eğitim,gelip geçen siyasi iktidarlar tarafından müfredat değişiklikleriyle arap saçına çevrildi.

İşbaşına gelen her hükümet,ülkeyi yaz-boz tahtasına çevirince sonuçta halk da dinine daha sıkı bağlanır;sonunda din faktörünü ön plana geçiren bir hükümet gelir.Ancak,bu iktidarın da halkın sorunlarına çözüm getirmediğini artık hemen herkes anladı.

Arkadaşlar,bu hükümetin ömrü 2007 yılına kadar olacak.Dış güçler karşı çıksa da,bundan sonra işbaşına gelebilecek CHP ve/veya MHP,ülkenin yaralarına merhem olabilir.

Ordumuzun yapmış olduğu Güneydoğu operasyonlarından sonra sol ve/veya milliyetçi partilerin karlı çıkması olasıdır.

 

Saygılarımla,

Gönderi tarihi:

***

Bütün bunlar daha başlangıç...

 

Neyin başlangıcı.?,

 

Din ve vicdan özgürlüğü bahane edilerek Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırmanın mı ?

 

.

.

.

ya bir düşmanın hâkimiyetine boyun eğecekler ya da yok olup gidecekler” dir.

EVET OTURUP bu sözü birdaha, bir daha, bir daha DÜŞÜNÜN...

Ve artık inançlarımızla ve temel değerlerimizle bu kadar oynayıp daha fazla GÜNAHA girmeyin..!..

*tna

 

***

AKP Yönetimi gerçektende sizin savunduğunuz şeyleri planlıyor olabilir. Benim derdim ne AKP ne de başka bir parti. broşürde yazılanların hiç biri yanlış değil elbette ki örtünme Alahın emrdir ve örtünmeyenler günahkardır. Şurda size katılabilirim benim günahımdan kime ne? Elbette ki hiç kimseyi ilgilendirmez zaten bizim dinimiz baştan tartışmaya noktasını koymuştur senin dinin sana benim dinim banadır. Ancak hiç bir kurum ve hiç bir düşünce benim örtünme özgürlüğümü dinimi yaşama özgürlüğümü elimden almamalı. Çok şükür isteyenler örtünebiliyor ülkemizde ama bütün sosyal hayatlarını sıfırlayarak. 2. sınıf vatandaş olarak. Örtünmeyen günahkardır----- Örtünmeyen Atatürkçüdür eleştirdiğiniz şeye bakın ikisi de zıt gibi görünen aynı düşünce yapı olarak aynı. Ben hem Alalhın emrini yerine getirip örtünerek hem de yurdumu milletimi ve Atatürkü sevemezmiyim? bana bu şansı vermeyenler kim? peygamberimizin örnek hayatı kitabının dağıtılmasında ne sakınca var ve dağıtım izinsizse bu izin neden verilmiyor peygamber efendimizin hayatının çocuklara kötü örnek olacağı mı düşünülüyor Dediğim gibi AKP nin amacı tamamen farklı olabilir olduğunu düşünmüyorum ama öyleyse bile eleştiri noktalarınız yanlış . Bu şekilde sadece AKP ye oy kazandırmış olursunuz Niye mi ?Size örnek vereyim Türbanın üniversitelerde yasaklandığı ilk yıllarda ki bu yasak kötü emelli çok küçük bir kesmi engellemek için uygulandı bulunduğum şehirde türbanlı arkadaşlar haklı olarak eylem yapmışlardı çünkü bizim üniversitemizde en küçük bir olay dahi yaşanmamıştı başörtüsüyle ilgili Başka şehirlerde yaşanan olaylar bizim de bu yasaktan etklenmemize sebep olmuştu. Üniversite yetkileleri bize şunu söylemişti bu bir kural ve biz bu kuralı uygulamak zorundayız. Yoksa ekmeğimizden oluruz. Baktık adamlar doğru söylüyor bu bir kanunsa eylem yapmamızın bir anlamı yok kanunları değiştirecek olan hükümetlerdir o halde inancımıza saygı duyacak hükümeti başa getirelim. Böylece yaşla kuruyu yakan bir YÖK e karşı yaşla kuruyu yakan bir siyasi oluşum oluştu. Bu da tabi ki en çok kurulara yaradı olan gene yaşlara oldu çünkü kurular asla siyasal bir güç haline gelecek kadar güçlü değildi hatta eylem yapamayacak kadar zayıflardı. Benim gibi düşünenlerde onlara destek vermek zorunda kaldı (ben o zaman örtülü değildim) çünkü benim gibi düşünenler mevcut yönetim tarfından dışlandı bizde bizi kabul edenlere destek olduk sonuç ortada önemli olan yaşla kuruyu ayırmak . Söylemek istediğim dinin siyasete konu edenler dindarlardan çok dine karşı olanlar. oysa herkes istediği gibi inancını yaşayabilmeli ve yasalar buna engel olmamalı. Laiklik anlayışı bu noktada tekrar yorumlanmalı. Din ve devlet işleri ayrılmalı ama devlet dine aykırı kurallar koymamalı. Yoksa ben asla laiklik karşıtı değilim. Sisteme karşı değilim ama bu sistem iyileştirilmeli o zaman görülecek ki kurular tek başın kalacak ve kendileri çalıp kendileri oynayacak

Gönderi tarihi:
  • Yazar

***

 

sevgili "DİL BÖCEĞİ";

 

Gönderdiğin iletiyi,

 

düşüncelerine ve emeğine saygımdan,ne anlatmek istediğini, görüşlerinde nelere vurgu yapmak istediği kavramak,

 

yazdıklarını kendi istediğim gibi anlamak gibi bir yanlışlığın içine düşmemek amacıyla defalarca okudum...

 

 

Elbette yazdıklarına vereceğim cevaplarım var.

 

Ancak ondan önce sendende bir ricam var...Beni kırmayacağını umuyorum...

 

Yazımı lütfen tekrar bir daha gözden geçirip,

 

yazdıklarımdan aşağıya alacağım alıntıları biraz daha dikkate alarak tekrar değerlendirirmisin...

 

 

Bir taraftan innaçlarımızı kendi siyasi erkleri için kullanmak isteyenler,

 

Bir tarafta bu Cumhurieti korumak adına alınan kararlar…

 

Evet bu yaklaşımların bizi nerelere götüreceği ülkenin nasıl bir sancı ve sıkıntılar içine gireceği belli değil mi?

 

Oturun, iki elinizin arasına başınızı alın, DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerine inananlar oturun DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırıp din esasına dayalı rejim isteyenler oturun DÜŞÜNÜN...

 

 

Bir de şimdilik belirtmek istediğim, seninde iletinde belirtiğin gibi eleştirdiğim taraf adı geçen belediyenin yaptıkları ve

 

yukarıda tekrar alıntıladığım görüşlerim ve sorularımla konuya bir de bu açıdan bakılması gerektiğine dikkat çekmekti...

 

 

Çok sevgili "DİL BÖCEĞİ";

 

senden bibirimizi daha iyi anlamak ve anlaşılmak adına birde bu bakış açısıyla yazdıklarımı tekrar değerlendirmeni...

 

Bu yeni değerlendirmelerin çerçevesinde yeni bir iletiyle görüşlerini tekrar yazmanı rica ediyor...

 

Sana yaşamında mutluluk ve başarılar diliyorum...

 

tna

***

Gönderi tarihi:

***

 

sevgili "DİL BÖCEĞİ";

 

Gönderdiğin iletiyi,

 

düşüncelerine ve emeğine saygımdan,ne anlatmek istediğini, görüşlerinde nelere vurgu yapmak istediği kavramak,

 

yazdıklarını kendi istediğim gibi anlamak gibi bir yanlışlığın içine düşmemek amacıyla defalarca okudum...

Elbette yazdıklarına vereceğim cevaplarım var.

 

Ancak ondan önce sendende bir ricam var...Beni kırmayacağını umuyorum...

 

Yazımı lütfen tekrar bir daha gözden geçirip,

 

yazdıklarımdan aşağıya alacağım alıntıları biraz daha dikkate alarak tekrar değerlendirirmisin...

Bir de şimdilik belirtmek istediğim, seninde iletinde belirtiğin gibi eleştirdiğim taraf adı geçen belediyenin yaptıkları ve

 

yukarıda tekrar alıntıladığım görüşlerim ve sorularımla konuya bir de bu açıdan bakılması gerektiğine dikkat çekmekti...

Çok sevgili "DİL BÖCEĞİ";

 

senden bibirimizi daha iyi anlamak ve anlaşılmak adına birde bu bakış açısıyla yazdıklarımı tekrar değerlendirmeni...

 

Bu yeni değerlendirmelerin çerçevesinde yeni bir iletiyle görüşlerini tekrar yazmanı rica ediyor...

 

Sana yaşamında mutluluk ve başarılar diliyorum...

 

tna

***

özel iletiniz için teşekkürler. kimliğinizle ilgili bilgilerinize çok şaşırdım şok odum desem yeridir ben sizi 20-25 yaşında bir kız olarak hayal etmiştim nedense :D:D özel iletinin nasıl gönderildiğini bilmediğim için buraya yazmak zorunda kaldım neyse gelelim asıl konuya Türkiyede yaşanan bir türban sorunu gerçeği var Aslında sorunun Türban mı başörtüsü mü yoksa farklı bir bir rejim mi olduğunun saptanması gerekir. Türban İslami bir örtünme şeklidir örtünme dinin gereğidir ama türban dinin gereği değildir. Bence İslam dininin ve laik sistemin kabul edebileceği bir örtünme şeklinin belirlenmesi gerekir. Ancak laik sistem hiç bir şekilde örtünmeyi kabul etmiyorum diyen bir sistemse kusura bakmayın bu sorun çözülemez. Çözülemez çünkü dediğim gibi insanlara dinini öğrenme ve yaşama özgürlüğü vermeyen bir sistem ne demokrasidir ne de Cumhuriyet. Tabi şimdi İslamda örtünme isteğe bağlıdır örtünülmese de olur gibi fikirler de ortaya çıkacaktır ben şahsen buna inanmıyorum yazılan çizilenlerden çok hislerime güveniyorum çünkü 1 aydan beri örtülüyüm ve hayatımda çok şey değişti hiç olmadığım kadar huzurluyum. Şunu da söyleyeyim örtünme şeklim şimdilik türban değil boğazlı kazak giyiyorum saçımı da geriye doğru bağlıyorum şimdilik dedim çünkü yazın sıcaklık ve giyeceğim kıyafetin türüne göre örtünme şeklim türban da olabilir yani türbana öcü gözüyle bakmıyorum. Dikkat ettiyseniz hep örtünmekten bahsediyorum çükü ne zaman din ne zaman laiklik tartışılacak olsa türbana takılıyoruz. şu anda dindar kesim dini türbana indirgemekle suçlanıyor oysa ki laik kesimde laikliği örtünmeye yada türbana indiriyor. mantıklı düşünmeye çalışıyorum eğer örtünmek =din değilse örtünmek konusu geçtiğinde gazeteler televizyonlar ve yetkili diğer kişiler neden laiklik elden gidebilir açıklamaları ile ortalığı karıştırıyor. İkisi de yanlış. İşe siyaset karışmasa olay çözülür. örtünmeyen günahkardır Örtünmeyen Atatürkçüden kastım sizin yazdıklarınız değildi ama genel anlamda tartışmaların odak noktaları ve çıkan sonuç bu. AKPnin ve (nasıl doğru bir tabir kullanmam gerektiğnini bilmiyorum ama diğer sağ partilerin diyelim )olayı farklı bir boyuta taşımalarından korkuluyorsa o zaman sol partiler harekete geçmeli ve insanlara örtünme haklarını onlar vermelidirler o zaman türban diye bir sorun kalmaz Siyasetçilerde siyaset meydanlarında siyaseti ilgilendiren ana konulara dönmek zorunda kalırlar. Din siyasi bir görüş değildir din Allahın emir ve yasaklarına uymaktır. Dünya işleri için devlet öyle istediği için saçımı açmayı kabul edebilirim ama ahirette bunun hesabı bana sorulduğunda beni hangi devlet adamı veya hangi köşe yazarı kurtaracak laiklik yorumlanırken benim bu kaygım gözönüne alınmak zorunda eğer demokrasi ve Cumhriyet en güzel rejim şekliyse umarım beni anlamışsınızdır sevgiyle kalın

Gönderi tarihi:

Dilböceği tebrik ederim son derece güzel açıklamışsın ama anlaşılacağına inanmıyorum...

 

Eğer biraz daha başörtüsü ve türban farkından,

başörtüsünün Allah' ın emri olduğundan,

başörtüsüne kamuda özgürlükten bahsedersen,

irtica olarak suçlanacaksın.... :)

 

Şansını fazla zorlama boşver... Sorun onların inancımızı içlerine sindirememeleri...

Kavrammış, yorummuş, yanlış uygulamaymış bunların herbiri boş... Sorun inanca bakış açılarında... Bu değişmedikçe hangi sistem gelirse gelsin aynı şey devam edecek...

Gönderi tarihi:
  • Yazar

***

 

Sevgili ‘DİL BÖCEĞİ’ ;

 

Başta ricamı kırmadığın ve cevap verme inceliğini gösterdiğin ve içten, samimi, düzeyli üslubun için teşekkür ediyorum…

 

 

1 aydan beri örtülüyüm ve hayatımda çok şey değişti hiç olmadığım kadar huzurluyum.

 

İfadende belirttiğin iç huzurun ve mutluluğun en az senin kadar beni de mutlu etti…

 

 

İçinde yaşattığın bu inanç ve düşünceyi, bence inatla sonuna kadar yaşatmalı ve korumalısın…

 

Ama Ne zamanki inancın gereği olan baş örtünü “[her kim yada hangi çevreden olursa olsun]” birileri seninde belirttiğin gibi

( İşe siyaset karışmasa olay çözülür.)

Siyasi çıkarlarına malzeme yaparlarsa içinde yaşatmaya çalıştığım o tertemiz duygularının nasıl da kullanıldığını

 

ya da engellenmeye çalışıldığını görüp çok üzülecek beklide mutsuz olacaksın…

 

 

Sen sen ol, eğer bu çevreler seni ve inançlarını kullanıyorlarsa..,

 

Başını örtmeni savunuyormuş gibi görünenlerle,

 

inançlarına engel olmaya çalışanlar arasında bir fark olmadığını görmeye çalış...

 

Çünkü onların var olma nedenleri iki zıt kutup olarak kalmalarına bağlıdır…

 

 

Bunu söylemekle,

 

inançlarımızı, Dinimizi ve Atatürk’ü kendilerine siyasi malzeme olarak seçen yobaz ve aymazlar arasında bir fark olmadığını

 

her iki kesiminde bizim inanç, geleceğimiz ve Cumhuriyetin temel ilkeleri üzerinde karşılıklı oyunlar oynayarak,

 

bu Cumhuriyeti paylaşan bizler arasında suni ayrımlar yarattıklarını ifade etmek istiyorum…

 

 

Yukarıda yazdığım yazının ana teması da bunun üzerineydi…

 

Bu amaçla;

 

Bir taraftan inançlarımızı kendi siyasi erkleri için kullanmak isteyenler,

 

Bir tarafta bu Cumhuriyeti korumak adına alınan kararlar…

 

Evet, bu yaklaşımların bizi nerelere götüreceği ülkenin nasıl bir sancı ve sıkıntılar içine gireceği belli değil mi?

Diyerek..,

 

Oturun, iki elinizin arasına başınızı alın, DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerine inananlar oturun DÜŞÜNÜN...

 

Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırıp din esasına dayalı rejim isteyenler oturun DÜŞÜNÜN...

 

Demiştim…

 

***

 

Bu dediklerime örnek olarak aramızda veya seninle diğerlerinin arasında zıtlık yaratmaya çalışan zihniyetin…

 

Dilböceği tebrik ederim son derece güzel açıklamışsın ama anlaşılacağına inanmıyorum...

 

Eğer biraz daha başörtüsü ve türban farkından,

başörtüsünün Allah' ın emri olduğundan,

başörtüsüne kamuda özgürlükten bahsedersen,

irtica olarak suçlanacaksın.... :)

 

Şansını fazla zorlama boş ver... Sorun onların inancımızı içlerine sindirememeleri...

Kavrammış, yorummuş, yanlış uygulamaymış bunların her biri boş... Sorun inanca bakış açılarında... Bu değişmedikçe hangi sistem gelirse gelsin aynı şey devam edecek...

 

"Dilböceği tebrik ederim son derece güzel açıklamışsın ama anlaşılacağına inanmıyorum... "

 

Diyen söyleminde açık olarak ortaya çıkıyor…

 

Üstelik, Konuşmamda ve yazılarımda kullandığım kelimelerle ve üslubumla...

 

"Kavrammış, yorummuş, yanlış uygulamaymış bunların her biri boş..."diyerek

Utunmazca ve seviyesine yakışır bir üslupla aklı sıra dalga geçmeye çalışıyor...

 

 

Ama nerden bilsin ki,

 

“sizinle de çocuklarımla yaşadığım, onların kişilik ve düşüncelerine saygı duyan diyalog ve yaklaşım içerisinde olmayı” düşünen

 

ve bunu bir ilke olarak kabul etmiş kişi olduğumu…

 

 

Ama ona göre, ben Atatürk ve onun ilkelerinden bahseden, sende baş örtüsü takan bir genç kızımız olduğuna göre,

 

aramızda zıtlıklar olmalı ve o kişi düşüncelerini senin üzerinden yazarak üstelik bunu bir ayrımmış gibi gösterip

 

insanlar arasında suni farklılıklar yaratmalıdır.

 

 

Oysa ben, Bizlerin üzerinde oynanan bu oyunlara dikkat çekerken, diyolog içinde olunması gerektiğini,

 

Bu ülkede birlikte yaşarken Cumhuriyetimizin temel ilkelerini hep birlikte korumamız gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum…

 

 

Oysa o

Sorun onların inancımızı içlerine sindirememeleri...”
gibi bir kavram ortaya atarak, Sen, ben…inançlı, inançsız ayrımını körükleyerek,

 

HAİNCE, inanç ve duygularımızı sömüren, kışkırtan, İNSAFSIZ bir yaklaşım içinde bulunabiliyor…

 

 

O ve onun zihniyetini taşıyanların şunu bilmeleri gerek, benim ve benim gibi düşünen hiç kimsenin

 

‘DİL BÖCEĞİ’ nin baş örtüsü ya da türbanıyla hiç bir sorunu yok…

 

 

Sorun o ve onun siyasi temsilcilerinin

 

‘DİL BÖCEĞİ’ ve diğer masum genç kızlarımızın başörtülerini, dini inanç ve değerlerimizi siyasi erkleri için kullanmalarında…

 

Sorun, siyaset tartışması yerine, bu değerlerimizi kullanarak rejim tartışması yaratmalarında...

 

Sorun, sağ veya sol siyasetin değil, Anayasa ve Laik demokratik Cumhuriyet'tin tartışılmasında...

 

Sorun, Anayasa ve Laik demokratik Cumhuriyet'tin Temel ilkelerinin bu yolla tahrip edilmeye

 

ortadan kaldırılmaya çalışılmasında...

 

***

 

Ve bende aynı ‘DİL BÖCEĞİ’ gibi düşünüyorum…

 

Türkiye’de yaşanan bir türban sorunu gerçeği var.

 

Aslında sorunun Türban mı başörtüsü mü yoksa farklı bir bir rejim mi olduğunun saptanması gerekir…

İfadesine aynen katılıyorum...

 

 

Sevgili ‘DİL BÖCEĞİ’ ; Değerli forumdaşım, değerli arkadaşım, değerli kardeşim ya da değerli kızım…

 

Hangisini kabul edersen kabulüm, birini yada hepsini…Sanırım ne demek istediğimi anlıyorsun…

 

Ama ben senin samimi ve içten duruşun ve yaklaşımını göz önüne alarak senin için hepsini birden hissediyorum…

 

 

Son olarak söylemek istediğim şu;

 

İnsanların diyalog içerisinde olabilmeleri için yaş, cinsiyet, inanç ve ırk farklılıkları olmamalı…,

 

Olması gereken;

 

karşılıklı saygı, sevgi, samimiyete dayalı bir diyalog ve bu değerlerimizin kimse tarafından kullanılmasına izin vermememiz…

 

 

Sana, ev, okul, iş yaşamında başarı ve mutluluklar diliyor…

 

Selam ve sevgilerimi yolluyorum…

 

İnceliğin ve nezaketin için tekrar teşekkürler…

 

***

Gönderi tarihi:

Suçlamaların için çok teşekkür ederim bay-bayan suçlama makinası...

 

Ama ona göre, ben Atatürk ve onun ilkelerinden bahseden, sende baş örtüsü takan bir genç kızımız olduğuna göre,

 

aramızda zıtlıklar olmalı ve o kişi düşüncelerini senin üzerinden yazarak üstelik bunu bir ayrımmış gibi gösterip

 

insanlar arasında suni farklılıklar yaratmalıdır.

 

Kim demiş atatürkçüler ve başörtülüler arasında bir zıtlık olmalı diye? Bence bu zihniyete sahip olan sizsiniz... Siz bir insanın hem dindar, hemde Atatürke bağlı olabileceğine hiçbir zaman inanmadınız, bunun içinde sürekli insanları suçladınız, sindirdiniz, korkuttunuz, geriye attınız...

 

Ne kadar güzel anlatmışsınız, sizin başörtüsü yada inançla, dil böceğinin giyimiyle kuşamıyla bir derdiniz olmadığını... Gerçekten saygı duydum...

 

Ama sadece anlatmakla olmuyor... Biliyorsunuz ki o çok sevdiğiniz ve inancına saygı duyduğunuz dil böceği ve onun gibi milyonlarca genç kız hala okullara giremiyor...

 

Oturup bunlar için çözüm üretin beni irtica olarak suçlamadan önce...

 

Eğer örtü ile bir derdiniz yok ve takana saygı duyuyorsanız, örtü takanların hakları içinde biraz çaba gösterin... Üstelik bunun için sizden laikliğin, cumhuriyetin, demokrasinin, Atatürk ilkelerinin ortadan kalkmasını istemiyoruz... Hepsi varolacak ve örtüyle kızlar okullara gidebilecek... Bunun için çaba sarfediyormusunuz?

 

Mümkünse yine yok ayrımcılık yaratmaktı, zıt kutuplaştırmaydı falan filan hikayelerini işin içine katmayın, dil böceğini bir forumdaş olarak, kardeş olarak belkide çok sevdiniz ve örtüsünü samimi olarak taktığına inandınız, ona saygı duyuyorsunuz...

 

Eğer dil böceği okuyorsa okuluna örtüsüyle giremiyor, okuyacaksa da giremeyecek bunun için ne düşünüyorsunuz?

İçiniz elveriyormu sırf inancı için başını örtmüş bir kızın ( Ve siz sırf inanç uğruna başını örttüğünü çok iyi biliyor ve buna inanıyorsunuz ) eğitim hakkının elinden alınmasına? Yada örtüsünü çıkartmak zorunda bırakılmasına?

 

Siyasete alet edilmiş, erbakanlar şunları yapmış, hizbullahlar çoğalmış vs. vs. gibi klasik söylemleri geçip dil böceği gibi kızlarımızı düşünerek yaklaşın olaya... ( şimdi onlar üzerinden siyaset diye suçlamayın birde Allah aşkına...)

 

Lütfen şu irtica, ayrımcı bilmemene suçlamalarınızdan bir arınarak söylediğime kulak verin...

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:
  • Yazar

***

Suçlamaların için çok teşekkür ederim bay-bayan suçlama makinası...

 

Üslubunuzdaki seviyesizlik kişiliğinizde ki eksiklikleri ortaya çıkarıyor...

Önce inanıp sonra anlamaya çalışan mantığınızla ortaya çıkan bu yaklaşımlarınızı kınıyorum...

 

 

Kolayca kısır çekişme ve polemiğe dönen tartışma, yaklaşım ve üslubunuz...

 

Bana ve başkalarına yarar sağlamadığını,

 

Düşünmeye ve yeni şeyler öğrenmeye yönlendirmediğini artık iyice anladığım için

 

Saygıdan nasibini almamış üslubunuzu düzeltmediğiniz sürece sizinle diyalog içerisinde olmak istemiyorum...

 

 

Son olarak cevapsız kalmasının yanlış olacağını düşündüğüm için şunları söylemek istiyorum...

 

Bunları yazmamda ki amaç sizin bana cevap vermeniz değil,

 

sadece sizin ve bu yazıyı okuyan herkesin dikkat çekmek istediğim şeyler üzerinde biraz düşünmesini istememdir..

 

***

 

Toplumu, geleceğe taşımak, Ekonomik, Sosyal ve günlük sorularımıza çözümler üretmek adına ülkeyi yönetmeye talip olanların…

 

Bizi, Çağdaş ve gelişmiş bir çizgiye taşımak yerine,

 

toplumu geri kalmışlığa sürükleyen ve toplumsal ilişkilerimizi germekten başka işe yaramayan

 

yaklaşım ve politikalar üreten, AKP iktidarının bundan vazgeçmek,

 

 

Sayısal çoğunluğa sahip olmasına karşın gerekli yasaları çıkartarak

 

"türban sorununu çözmek" gibi bir niyetleri var mı dersiniz?

 

 

Bu sayısal çoğulukla çok kolayca gerekli yasaları çıkarıp bu sorunu otadan kaldırabilecekken...

 

Neden bunu yapmak gibi bir niyetleri yok.?

 

Yasama ve yürütme organı olarak bu onların görevi değilmi ki,

 

siz bana "Bunun için çaba sarfediyormusunuz?" gibi bir soru yönlendiriyorsunuz...

 

 

Bunu yasaları çıkartarak "türban sorununu çözmek",

 

O gençlerimizin bu ızdıraptan kurtulmalarını sağlamak varken..,

 

Bunu bir sorun olarak sürekli gündemde tutup, neden Onların üzerinden siyaset yapmaktadırlar...

 

 

Ve ben bu yaklaşımların, aslında "türban sorununu çözmek" olmadığını,

 

amacın din esaslarına dayalı bir yönetim olduğuna dikkat çekip

 

bunu hepimizin bir kere daha düşünmesi gerektiğini ifade ettiğimde,

 

Neden bunu saptıracak yaklaşımlara giriyor ve seviyesiz bir üslup kullanıyorsunuz.?...

 

***

 

Size bir kere daha önemle ve özellikle belirtiyorum...

 

Bu son yazdıklarım bana cevap yazmanız için değil, sadece birde bu açıdan düşünmeniz içindir...

 

 

Bu nedenle, Lütfen Yazdıklarımın içeriğini tam kavramadan, üslubunuzun düzeyini yükseltmeden bana cevap yazmayınız...

 

Böyle olduğu müddece sizi muhatap almıyacağımı belirtiyor, bunu dikkate almanızı tekrar önemle rica ediyorum...

 

Size en samimi dileklerimle;

 

Yaşamınızda, sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum...

 

***

Gönderi tarihi:

Gece kuşu size katılmamak elde değil.Dediğiniz gibi onların amaçları halkı öncelikle cahil bırakıp sonra da sarıldıkları tek kurtuluş olan din üzerinden siyaset yapıp kişisel rantlar sağlamaktır.Amaç ülkenin refahı bekaası değildir.Hearten arkadaşım önce ki konularda da sana oldukça şaşırmış ve gerekli cevapları yazmıştım.Ama görüyorum ki halen kısır polemiklerini sürdürüyor ve belli noktalarda hastalıklı bir saplantı ile devam ediyorsun.Arkadaşım bu ülke hepimizin ve her zaman dediğim gibi bu ülkede gerçekten inancından ötürü kapanan insanlara kimsenin birşey söylediği yok ve bana göre islam dini en rahat bu ülkede yaşanıyor.Diyorsun ki okullara giremiyorlar ne yapıyorsunuz vicdanınız sızlamıyor mu iktidarda din bezirganlığı yapan bir parti var gerekeni yapabilir ama yapmıyor acaba neden .Açık olarak bize yapılan haksızlıkları sana yazmıştım.Ama ben papaza kızıp oruç bozmuyorum dine küfretmiyorum peygambere dil uzatmıyorum.Ama biz Atatürkçüyüz dediğimizde Atatürke hilafsız bütün dinciler ağız dolusu küfür ediyorlar.Senin bu ülke için savaşmış ömrünü adamış bir insan için bu söylenenler acaba vicdanını sızlatmıyormu.Ayrıca kapalı arkadaşlarımızın da tabii gerçekten birşeylerin bezirganlığını yapmayanlar için söylüyorum hiç mi sorumlulukları yok kendilerini gerçek anlamda yetiştirmiş olsalardı Kuran-ı Kerimi tam olarak özümsemiş olsalardı eğer bu din bezirganlarına zaten alet olmazlardı ve aslında aynı şeyleri söylediğimizi farkederlerdi.Tek sorun türban olsaydı bölümünde de yazdım Gene yazmak istiyorum.Birçok kapalı arkadaşım var hepsi namz kılar oruç tutar ve Kuran okur ama anlamından bihaberler.O zaman nerde kaldı Allahın "ben bu kitabı size okuyup anlayasınız diye gönderdim" buyruğu ama olsun arapça okuyorlar ya anlasalarda olur anlamasalarda .Yada ben mealini okurum tefsirlerle araştırırım ama arapça bilmem olmazzzz çünkü ben anladığım dilden okuyorum.Kendileri HAŞA ALLAH ya karar veriyorlar.Ne diyeyim Allah akıl fikir versin.

Gönderi tarihi:

Bu bağlamda,inançlı arkadaşlarıma Hürriyet,Milliyet,Sabah gibi gazetelerin başlıklarını,köşe yazarlarının fikir ve görüşlerini internetten takip etmelerini öneririm.

 

Saygılarımla,

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.