Φ politika Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Süheyl Batum'un,"koca askeri yiktilar,icini bosalttilar,kagittan askermisler"sözüne hem Genel Kurmay hem de AKP'nin sefi sert cikis yapti.Suc duyurusunda bulundu ve resmen Batum'a hakaret ederek saldirdi.(Her tarafin hukukcu olsa ne yazar)Kasimpasa agzi bir kez daha kürsüde dalgalandi. Bülent Arinc,TSK icin "iyiki savasa girmemisiz,bunlar savas yapamazlar"derken basbakan keyfinden dört köse olmus,Ergenekon'a savcilik yapmis,Arinc ve daha baska isimler,liberal ve dinci medya TSK'ya olmadik hakaretler yaparken Erdogan dilini yutmustu. Artik TSK'nin icindeki Atatürkcüler temizlendi,demek ki topu topu bir avucmus hepsi,onlar temizlendi,SilivriÄye gönderildi,geriye kalan cemaatin askeri oldu artik.Iste Erdogan'in böyle birden esip gürleyerek TSK'yi savunmaya almasinin nedeni budur.Cünkü artik TSK'da onlardandir.Yoksa daha düne kadar irtica icin mangalda kül birakmayan ordu IRTICA BITTIGI ICIN MI,ÜLKENIN BÖLÜNMESINE GÖZ YUMUYOR ARTIK. TSK artik Türk ulusunun degil AKP'nin ve ABD'nin ordusudur hatta NATOORDUSUDUR.Nato ülkeleri icinde sadece Türkiye bütün silahli gücünü Nato'ya baglamistir.Bu bile TSK'nin Nato veya ABD emirleri disinda kipirdayamayacagini bize anlatmaya yeterdir.Unutmayalim,Kuzey Irak'a kara operasyonu yapilmasi icin ABD'den zar zor izin alinmis ama daha bir hafta dolmdan apar topar geriye dönülmüstür cünkü ABD dislerini göstermisti onlara. Genel Kurmay'da TSK'nin namusu sayilan odalar Erdogan'in hakimi tarafindan didik didik aranirken Erdogan ve herkes bayram ediyordu,ayni insanlar simdi Batum'a karsi TSK'yi savunmaya aldilar. Böyle bir komedi olabilir mi?ama oluyor burasi TÜRKIYE VE UCUBELER DIYARI... saygilarla Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Siyasetimizde işine geldiğinde, senden olduğunda iyi; işine gelmediğinde,hoşuna gitmediğinde kötü anlayışının ortaya koyduğu komik, tutarsız tavırları çokça görüyoruz.Bunu herkes yapıyor bu ülkede ve daha komik olanı sergilenen tavrın farkında olunmayışı.AKP gelene kadar YÖK sorunsuz çalışan bir kurum bir güruh için AKP'yle birlikte değiştirilmesi gereken, kadrolaşmaya elverişli bir kurum olduğu anlaşıldı yine aynı grup için.E Muhtıra'ya imzasını atan Yaşar Büyükanıt büyük bir iş yapmış gibi sahiplenilirken bir de baktık ki sahiplenen aynı kişiler bir anda günah keçisi ilan ettiler.AKP başörtüsü meselesini sahiplenince laiklik karşıtı oldu CHP güya sahiplenmeye çalıştı bu konuyu rozet taktı, açıklama yaptı ama hiç de laiklik karşıtı olmadı niye olsun ki laikliğin terazisi kendi elinde, ondan sorulur(!) laiklik.AKP orduyla ilgili açıklama yaparken ordu yıpratılıyor oldu CHP orduyu eleştiriken ordu yıpratılmıyor oluyor ne ala.Ben eleştirim sen eleştiremezsin kimden aldıysa bu hakkı ya da nasıl bir haksa bu. AKP CHP'den farklı mı davranıyor hayır.Gelmeden önce YÖK kaldırılması, yeniden yapılandırılması gereken bir konuydu kendi geldi sorun bitti kendi açısından.E Muhtıra'da Yaşar Büyükanıt sert bir dille eleştirildi sonra ne hikmetse sahiplenildi.Orduyu kendileri de eleştirdiler şimdi sahiplenme tavrını sergiliyorlar.Al birini vur ötekine yani.Roller nasıl da değişti öyle! Niye değişmesin ki!Kurumlar sanki fethedilmiş, bir grubun sahiplendiği, tek bir düşüncenin kalesi gibi yapılandırılırsa o düşüncenin elindeyken her şey güllük gülistanlık olur oralar elinden çıktığında da basarsın yaygarayı yok efendim hukuk çiğneniyor yok efendim demokrasi de bu olmaz yok efendim kadrolaşma var.Eeee var tabi eee demokrasi yok tabi eee hukuk yok tabi.Kendin için hukuk, kendin için demokrasi dersen, benim adamım, benim kurumum dersen elinden gittiğinde de şikayet etmen çocuksu ve komik olur tabi. Bu sistemi AKP kurmadı kurulu sistemin içinde yer aldı ve bugün bu sistemin verdiği gücü kullanıyor.Bütün bugün duyduğumuz bu feryatlar demokrasi yokluğundan, hukuğun tesis edilemeyiş olmasından değil sahip olunan gücün elden gitmişolmasından.Bu gücü yine eline geçirse bu zatı muhteremler yine her güllük gülistanlık olur, her tarafta demokrasi olur, hukuksuzluktan bahsedilmez, kadrolaşma tartışması raflara kaldırılır.Kimse inanmıyor bunlara.CHP oyunu nasıl oynadıysa AKP'de aynı oynuyor.CHP samimi olsa kendi için değil bütün ülkenin faydası için demokrasiyi, hukuğu savunuyor olsaydı tutarlı olsaydı söyledikleri inandırıcı olurdu, Yok yine aynı CHP benim demokrasim, benim hukuğum, benim askerim, benim devletim.CHP bu mantıkla hareket ettiği için CHP'nin yaptığının aynısını farklı bir düşünceyle yapan AKP'yi eleştirmesi havada kalıyor, inandırıcı olmuyor.AKP CHP aynı kurallarla farklı düşünce zemininnde aynı oyunu oynuyorlar. Bu sisteme herkes alıştı ülkemizde.Birgn herkes kendi içn değil de herkes için demokrasi, hukuk,herkes için vatan, devlet diyebilirse o zaman değişmek zorunda kalır sistem ve kimse de kalkıp böyle garip tavırlar sergileyemez o zaman, benim ordum senin ordun, benim mahkemem, benim savcım, senin mahkemen komiklikleri yaşanmaz o zaman... Muhabbetle... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Sayın Politika; Yazdıklarınızda yakın geçmiş ve bugün arasında ikdidar sözcülerinin yaklaşımlarında açığa çıkan çelişkileri vurgulamışsınız. Size katılıyorum. Ama bu görünen yaşanan bilinen yaklaşımlar onların günlük ve yerleşmiş politik yaklaşımları.. Sağduyulu herkes bunun farkında... O halde bütün bu çelişkili yaklaşımlar kime karşı ve ne amaçla yapılıyor? Gerekli tespitlerin yapılarak neye, nasıl ve nerede karşı durulması gerektiğinin belirlenmesi için, Üzerinde durulması gereken noktanın bu olduğunu düşünüyorum... Bu adamlar her şey, aynı zamanda da hiçbir şey yapmıyorlar... Bir bakıyorsunuz ileri demokrasinin savunucuları.. Arkalarından sürüklenen ufku dar demokratlar ama gerçekte baskıcı bir rejimin söylemleriyle uygulamalar yapıyorlar... Bir bakıyorsunuz bunlar açılımcı, Alevi ve Kürt açılımı yaptıklarını dile getiriyorlar... Arkalarından sürüklenen "yetmez ama evet" safsatasına kapılmış ileri demokratlar ama gerçekte seçim furyası geçince bir bakıyorsunuz her şey unutulmuş söylenenler rafa kalkmış... Özetle; önceden belirlenmiş yol haritaları çerçevesinde uygun adımlarla ilerliyorlar. Gerçek şu ki yol haritasının ne olduğu üzerinde kimsenin bir bilgi ve hem fikir olamadıkları bir ortamda yaşıyoruz. Sürekli bir şaşırtmaca ve görüntülerin yansımaları üzerinde politika yapan muhalefet. Halk kitleleri de kendilerine net, tutarlı ve öngörülü bir rehberlerin olmadığı ortamda kafaları karışmış bir oyana bir bu yana savrulup duruyorlar. *** Diyorsunuz ki; "TSK artık Türk ulusunun değil AKP'nin ve ABD'nin ordusudur hatta NATO ORDUSUDUR" İlk bakışta haklı olduğunuzu düşündürüyor ve hatta isyan ederek ayağa kalkıyor insan... Ama gerçek şu ki, bu durum yeni değil ki, 1970 li yıllara dayanan bir geçmişi var bunun. sayın Fuzulinin belirttiği gibi "Kurulu olan bu sistemin içinde yer alan yeni aktör AKP de bugün bu sistemin verdiği gücü kullanıyor" Ve yıllardır bize seçtirdikleri iktidarlar eliyle bunu kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bunu kabul ettirerek genel amaçlarına ulaşmanın yolunun, ordunun ve bizlerin içinin bu tür düşünce ve kabullerle rahatça oyulabileceğinin bilincindeler. Bu durum karşısında bizim bilincimiz ne olmalı diye oturup düşünmemiz gerekmiyor mu? Gereçek şu ki, Başkalarının belirlediği gündem ve politikaların ardından sergilemeye çalıştığımız karşı duruş, sürekli savunmada olan boksörler gibi suratımızı korumaya yönelik aldığımız gard nedeniyle görüşümüzü engelleyen eldivenlerin izin verdiği ölçüde görebiliyoruz ancak çevremizi, ringi, hakemi ve rakibimizi... *** Dediğiniz gibi... "Böyle bir komedi olabilir mi? ama oluyor burası TÜRKİYE VE UCUBELER DİYARI..." Oynanan bir komedi var. Evet. Ama gerçek komedyenler kimler?.. Bizi yönetenler mi? Yönetenlere destek atlarla develerle "Tahrir Meydanına" girenler mi? Yoksa her şeyin farkında olduğumuzu dillendiren ama örgütsüz, ama ufku dar politikalara gebe "Biz yönetilmeye aday olanlar mı?" Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 AKP gelene kadar YÖK sorunsuz çalışan bir kurum bir güruh için AKP'yle birlikte değiştirilmesi gereken, kadrolaşmaya elverişli bir kurum olduğu anlaşıldı E ne olmuş yani? Daha neler neler anlaşıldı, ne maskeler düştü, ne gizli ajandalar sırıttı, ne ard niyetler ihanetler su yüzüne çıktı, YÖK'ün mökün lafı mı olur? Dinin siyasete alet edilmesinin nasıl korkunç bir suistimal olduğu, dünyada bundan daha vahim bir ayrımcılık olmadığı, ırkçılığın bile bu bakımdan dinciliğin eline su bile dökemeyeceği görüldü, anlaşıldı. Düne kadar "siyaset elmas parçaları olan dini hakikatleri cam parçasına indirir, o yüzden siyasetle işimiz yok" diye hikaye okuyanların nasıl cumburlop siyasetin en çirkinine balıklama daldıkları da görüldü, görülmeyen mi kaldı yahu? Kaldı ki YÖK eleştirilmezdi diye bir şey yok. YÖK oldu olası eleştirilmiştir. Hayırdır, Azor adalarında mı tatil yapıyordunuz, uzay üssünde mi? Yok, bence yandaş medyadan başka bir şey okumadığınız için dünyadan haberiniz olmasa gerek. Çünkü yandaş medya aynı etkiyi yapıyor, tam olarak. Bu ülkede YÖK eleştirilmezdi demek için hiç bir şeyden haberi olmamak gerekir. En azından Osman Pamukoğlu YÖK'ü derhal kaldıracağını söylüyor. Başkasına karışmam. O söylüyor ve kesinlikle yapar. Büyükanıt'ın e muhtıra komedisini hiç destekleyen olmadı. Sahi Azor adalarında idiyseniz ne içtiğinize dikkat ettiniz mi? Çünkü hiç kimse çıkıp ne güzel bir bildiri hiç demedi yani. Büyükanıt kitapçıya bomba olayında savunuldu, yanlış hatırlıyor olabilirsiniz. Çarşaflılar ise herhangi bir partiye üye olabilirler, bu ülkede partilere çarşaflı üye olunmaz diye bir yönetmelik yok. Sadece üniversite yönetmelikleri buna izin vermiyor, o da zaten deliniyor. Özal'dan beri her şeyi delmeye pek meraklı olduk toplumca. Geminin de dibini delip kökten kurtulacağız! Sistemler mükemmel kurulan şeyler değillerdir. Her gelen daha iyiye doğru düzenlemeler yapar. AKP ise sürekli kötüye doğru düzenlemeler yapıyor. O yüzden "ne yapalım düzen böyle" bahanesine sığınmak dürüstçe değil. Böyle gelmiş, böyle gideri de bırak, böyle gelmiş diye daha betere mi gitsin, ne demek yani? Ha, zaten amaç cumhuriyet batsın gitsin olunca o başka tabii... Anayasalar tabii ki değişir, AKP ile ilk kere değişmedi, çok fazla değişiklik oldu. Yine olacak. Değişmesi gereken çok şey olduğu tabii ki kesin. Ama maksat iyi niyetli, demokrasiye uygun değişiklikler yapmak. Tüm ipleri ele almak, sistemi yozlaştırmak maksatlı değil! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Süheyl Batum'un çıkışını da değerlendirmek isterim. Batum tabii ki son derece değerli bir hukukçumuz. Onun TSK eleştirisinin "dabbak sevdiği deriyi yerden yere vurur" çerçevesinde olduğunu, küçültme amaçlı olmadığını herkes, bilmezden gelenler ve çıkarları doğrultusunda çarpıtanlar da biliyor. Sözleri hatalı, orası doğru. Bu tür maksadını aşan anlamda anlaşılabilecek sözleri sarftan kaçınmak gerekir. Ama öyle büyütülecek şaşaalandırılacak bir yanı yok, niyeti doğru... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 E ne olmuş yani? Daha neler neler anlaşıldı, ne maskeler düştü, ne gizli ajandalar sırıttı, ne ard niyetler ihanetler su yüzüne çıktı, YÖK'ün mökün lafı mı olur? Dinin siyasete alet edilmesinin nasıl . . . . Anayasalar tabii ki değişir, AKP ile ilk kere değişmedi, çok fazla değişiklik oldu. Yine olacak. Değişmesi gereken çok şey olduğu tabii ki kesin. Ama maksat iyi niyetli, demokrasiye uygun değişiklikler yapmak. Tüm ipleri ele almak, sistemi yozlaştırmak maksatlı değil! YÖK eleştirilirken kulak tıkayanların bugün kulakları açıldı, belki o zaman doktora gidecek paraları yoktu , duymuyorlardı bugün söylenileni duymaya başladılar eee buna kızılmaz tabi algılarından biri çalışmaya başladı geç de olsa...Yandaş medya tabiri benim hoşuma giden esprilerden biri, kullanan bütün ciddiyetiyle kullandığını söyledi mi daha bir komik oluyor bu espri.Beğenmediğin fikre yandaş medyadan okuduğunuz için böyle düşünüyorsunuz savunması komik olması yanıyla gerçekçi, savunma zayıflığı yanıyla da afaki. Doğrudur Büyükanıt'ı savunmadılar E Muhtıra'ya sahip çıktılar bu da Büyükanıt'ı desteklememektir değil mi, herhalde bu da espiri?AKP kızarken Büyükanıt'a CHP yer alıyordu tabi yanında.Çarşaf da ayrı komedi zaten çarşafa dolandılar buyrun siz çözün. İyi niyetli değişiklikten kastınız ne örneğin?Kim yaparsa iyi niyetli olur buyrun örnek verin?Osman Pamukoğlu mu diyeceksiniz?Ve bir de kesin YÖK'ü kaldırır diyorsunuz determinizmle mi hesapladınız bunu, nereden geliyor bu kesinlik, bilimsel mi duygusal mı? AKP kötüye doğru düzenleme yapıyormuş kanıtınız ne, siz misiniz sizin gibi düşünenler mi?Bir siyasetin doğruluğunun yanlışlığının mihenk taşı sizin düşünceniz olmasa gerek... Muhabbetle... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 e muhtırayı beğendiğini söyleyen kimdir, merakımı giderebilir misiniz? Ben duymadım da... Çarşaf konusuna yanıt vermiştim, tekrar sormanıza gerek yok. Yanıtımı beğenmediyseniz ne bakımdan beğenmediğinizi söyleyiniz. Osman Pamukoğlu'ya güvenim, görevini canı pahasına en iyi şekilde yerine getirmiş olmasından kaynaklanıyor. Böyle bir insanın dünya malında gözü olmaz. Tam bir görev adamı ve halk insanı, vatan evladıdır. Kötüye yapılan düzenlemeleri referandum öncesi çok tartıştık. O kadar geriye bakamam derseniz kısaca: Demokrasi yasama yürütme ve yargının tam bağımsızlığı iken, bunu geliştirecek düzenlemeler yerine, yasama zaten el kaldırma otomatı iken, yargıyı da o hale getirme yönünde adımlar atıldı. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 YÖK eleştirilirken kulak tıkayanlar E iyi ya işte eleştirildiğini siz duyuyormuşsunuz, o halde niye beni yoruyorsunuz, eleştirildiğini anlatmak için dil döküyorum? Madem eleştirildi, siz de duydunuz, AKP de duydu, anayasa değişikliğinde YÖK niye kalkmadı? Bu işi kulaklarında sorunu olmayan ve çoğunluğu oluşturanların yapması gerekmiyor muydu? Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 e muhtırayı beğendiğini söyleyen kimdir, merakımı giderebilir misiniz? Ben duymadım da... Çarşaf konusuna yanıt vermiştim, tekrar sormanıza gerek yok. Yanıtımı beğenmediyseniz ne bakımdan beğenmediğinizi söyleyiniz. Osman Pamukoğlu'ya güvenim, görevini canı pahasına en iyi şekilde yerine getirmiş olmasından kaynaklanıyor. Böyle bir insanın dünya malında gözü olmaz. Tam bir görev adamı ve halk insanı, vatan evladıdır. Kötüye yapılan düzenlemeleri referandum öncesi çok tartıştık. O kadar geriye bakamam derseniz kısaca: Demokrasi yasama yürütme ve yargının tam bağımsızlığı iken, bunu geliştirecek düzenlemeler yerine, yasama zaten el kaldırma otomatı iken, yargıyı da o hale getirme yönünde adımlar atıldı. Ben'' E muhtırayı beğendiğini söylüyor şu.'', şeklinde bir tabir kullanmadım yazımdan bu yorumu çıkaran sizsiniz, sorunuz anlamsız.CHP destek verdi dedim, siz destek vermediğini, beğenmediğini birinci ağızdan açıklayan birini bana söylerseniz yanıldığımı anlamama yardımcı olmuş olursunuz, kendi sorunuza da cevap vermiş olursunuz. Çarşafla ilgili olarak da soru sormadım cümleme bakarsanız soru cümlesi olmadığını görürsünüz. Osman Pamukoğlu'na ben de saygı duyarım, saygı duyarım ama Osman Pamukoğlu iktidar olursa YÖK'ü kesinlikle kaldıracak gibi bir yargının hissiyattan öte bir kesinlik içermediğini bilir bunu böyle söylemem. Yargının bağımsızlığı meselesi çok çok tartışma götürür mesele ki sürekli tartışılıyor zaten.Ne yaptılar ki bütün savcıları, hakimleri, mahkeme başkanlarını kendileri mi atamaya başladılar?Bağımlı yargıyı tekrar bağımlı mı yapmaya çalışıyorlar yoksa? Muhabbetle... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Şimdi bir şeyi sahiplenen, "çok güzel oldu, çok beğendim, çok yerindedir" filan der. Ben o bakımdan sordum. Sessiz kalan da dolaylı olarak karşı çıkmadığına göre sahiplenmiş sayılır diyemezsiniz, böyle bir şey yok. Sahiplenen, beğeni belirtmek zorundadır yani, böyledir bu. Sınıfta veya işyerindesiniz. Öğretmen veya müdür, ya da başka bir arkadaşınız olsun canım, her kimse... Başka bir sınıf veya iş arkadaşınıza eleştirel bir şey söyledi. Bakalım arkadaşınız ne yanıt verecek diye merak edersiniz yani, olaya hemen atlamazsınız değil mi? O yüzden sessiz kalmak onaylamak veya sahiplenmektir diyemezsiniz. Osman Pamukoğlu YÖK'ü kaldırır, çünkü kaldıracağım diyor. Ondan daha sözünün eri bir kimse tanımıyorum. Dediyse yapar. Parti programında var. Çarşaf konusunda komedi dediğinizde bu soru değilse de bir sorun ortaya koyuyorsunuz anlamı taşır ve yanıt gerektirir. Ben ise yanıt vermiştim dedim. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 E iyi ya işte eleştirildiğini siz duyuyormuşsunuz, o halde niye beni yoruyorsunuz, eleştirildiğini anlatmak için dil döküyorum? Madem eleştirildi, siz de duydunuz, AKP de duydu, anayasa değişikliğinde YÖK niye kalkmadı? Bu işi kulaklarında sorunu olmayan ve çoğunluğu oluşturanların yapması gerekmiyor muydu? Yazdıklarımı bağlamından koparıp yorumlama yolunu seçtiğiniz için bambaşka anlamlar çıkarıyorsunuz Sayın demirefe.Kemalist kesim diye adlandırılan kesim YÖK'e AKP gelene kadar sahip çıkmış mıdır çıkmamış mıdır mesele bu?Bugün AKP YÖK'ün yönetiminde söz sahibi olduğu için, CHP'ye ters gelen iş yaptığı için ve AKP kaldıracağını söylediği için basit bir karşı siyasetle YÖK niçin kaldırılmıyorun siyaseti yapılıyor.AKP gelene kadar CHP sahip çıkıyordu yanılıyor muyum yüksek perdeden YÖK'e eleştiri getirdiklerini duymadım ben AKP gelene kadar.AKP'de iktidara gelene kadar yüksek perdeden YÖK'e karşı olduğunu dillendiriyordu, kaldıracağını söyledi, lakin iktidar oldu bu sefer de kendi sahiplendi, CHP'de tam tersi kaldırılması yönünde tavır belirledi.İnsan ne diyeceğini şaşıyor tabi tablo karşısında. Anlatmak istediğim CHP'nin her zaman YÖK karşıtıymış gibi siyaset belirlemediği, tutarsızlığı, taraflılığı.AKP de aynı... Muhabbetle... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Ne yaptılar ki bütün savcıları, hakimleri, mahkeme başkanlarını kendileri mi atamaya başladılar? Evet aynen öyle yapıyorlar. Mülakatlarda namaz kılar mısın, hangi mezheptensin gibi sorular soruluyor. Mülakatlar kamera ile kaydedilsin denilince "şimdiye kadar kamera ile mi yapılıyordu?" diye çıktılar. Ona kalsa mobese mi vardı, kaldırın? Cep telefonu mu vardı, kullanmayın? Bilgisayar mı vardı, internet mi vardı? Bir olanak yokken yoktur, var olunca var olur. Var olan imkan da kullanılır. Bu kadar basit konuları tartışıyoruz bu ülkede. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 TSK'dan YÖK'e gelmisiz,gercekten AKP gibi calisiyor bazilari hizli ve ucarak. Yök yillar yili protesto edildi,kaldirilsin dendi,sokaklara caddeler inim inim inliyordu YÖK'ü protesto edenlerce.Yusuf Ziya Özcan atandiktan sonra YÖK protestolari durdu veya bir avuc ögrenci protesto etmeye devam etti onlarida polis zaten despot rejimlerin polisi gibi hakladi. Simdi düsünüyorum ve diyorum ki,8 yil önce her Cuma günü camilerden bosalanlar özellikle Beyazit camiinden bosalanlar daha ayakkabilerini bile giyemeden pankartlarini acarak türbana özgürlük yaygarisina basliyorlardi.Birkac defa bu protestolarin tam ortasinda kaldim,sanki cihada gidiyormuslar gibi haykiriyordular muhakkak ki imam efendi onlara namazdan sonra ne yapmalari gerektigi konusunda gerekli talimatlari veriyordu. AKP ile bütün bu türban protestolari sona erdi bir anda bicakla kesilir gibi kesildi ama türban hala yasakti.Demek ki amac türban degil o günkü yönetimi zor durumlarda birakilmasiydi.Yoksa gercek amac türban olsaydi AKP dönemindede bu protestolarin olmasi gerekirdi. AKP'nin YÖK Baskanligina atadigi Cemaatci Yusuf Ziya Özcan'la birlikte YÖK karsiti protestolar minimize olmus bir avuc ögrenci bu protestolari yürütmeye calisiyor ve son Islam halifesi Erdogan bu ögrencileri "ÖRGÜT"üyesi olarak tanimliyordu.Islikla protestoyuda 25 bin üyeli örgüt orgsnize etmisti zaten. Yök karsiti protestolarin kesilmis olmasi bana sunu anlatiyor.Yusuf Ziya Özcan'dan önceki protestolar Yök PARAVANASI altinda Laik YÖK yönetimine karsi yapiliyordu.Yani bu protestolari yapanlar dincilerdi.Aynen türban protestolari gibi. Bu iddialarimda hakli oldugumu degil kendi görüsümün ne oldugunu söylüyorum.Ama actigim baslik YÖK basligi degildi. Asker olayina gelince;Sayin Gece Kusu'nun tespitlerine katilmamak mümkün degil ama bence AKP ile baslayan yozlasma hergecen gün biraz daha kangrenlesmektedir.8 yildir satmadiklari tek bir sey birakmayip ama 8 yilda tek bir fabrika kurmamis olarak rekoru elinde tutmaktadir AKP. Öteden beri icinde biriktirmis oldugu Türk Silahli Kuvvetlerin karsi olan hincini,iktidara geldigi günden buyana her firsatta kusan bir basbakanla bu ülke yönetiliyor. Ergenekon senaryosu ile ilgili olrak kürsülere cikip askeri hedef alarak,"daha neler var neler bekleyin görün"diyen basbakanin bugün Süheyl Batum'a hakaret etmesi veya suc duyurusunda bulunuyorum demesi icin gercekten yüzünün olmamasi gerekir.Eger basbakan suc duyurusunda bulunacak birisini ariyorsa önce kendi hakkinda suc duyurusunda bulunmasi sonra da Kubilayi sehit edenin torunu olan Arinc'a suc duyurusunda bulunmasi gerekir. Biz burada AKP iktidari ile gecmis bir iktidarin tartismasini yapmiyoruz.Eger yapmamiz gerekirse,AKP rekorlar kitabina girer,yolsuzluklar,hortumcular,Misir ithalatcilari,naylon fatura ile vergi kacakcilari,Laiklige küfreden dincileri,Atatürk'e dil uzatan bölücüleri ile AKP hicbir iktidarin yapamadigi kadar suca batmis bir iktidardir. Yine ayni seyleri yaziyorum:Türk Silahli Kuvvetleri artik Türk ulusunun ordusu degildir.Natoya baglanmistir ve ABD'nin cikarlari icin vardir.Iste Lübnan,iste Afganistan örnekleri göstermektedir ki bizim askerimiz Amerika'nin ali cikarlari icin kullanilmaktadir.Askerin basina cuval gecirildiginde Erdogan basbakandi.Nota ver dediklerinde."ne notasi müzik mi?"karsiligini veren Erdogan'in Süheyl Batum'un söyledigi dogrulara saldirma hakkini nerden almaktadir. Simdi soruyorum:Erdogan'a kadar bu ülkede irtica vardi da Erdogan iktidara gelince bu irtica ortadanmi kalkti?Erdogan'a kadar bu asker terörle mücadele ederken Erdogan'la birlikte terör ortadan mi kalkti?Bugün irtica hem iktidardadir ve hemde ülkede kol gezmektedir.Polisin icindedir irtica.Kurumlardadir irtica.O zaman ordunun irtica anlayisi degisti denebilir mi?Peki ordu bu anlayisini degistirmek icin Erdogan'in iktidar olmasinimi beklemisti?Türkiye üzerinde bölünme projeleri artik Ileri demokrasi havarilerince uluorta tartisilip nasil bölsek diye alternatifler üretilirken TSK'nin üniter yapi anlayisi Erdogan'la birliktemi degisti. Tunus'ta asker halkin ayaklanmasina karsi olmadi halkla birlikte despotluga karsi durdu.Simdi Tunus ordusu siyasetemi karisti?Birisi bana despotlugun ne oldugunu anlatirsa memnun olurum. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 YÖK Şimdi adam "güzel" demiyor, "kötü" de demiyor, siz nasıl anlıyorsunuz sahiplendiğini? Elma dersem sahipleniyorum, armut dersem sahiplenmiyorum diye bir şifre var ve CHP "elma" mı dedi? Bana "YÖK çok yerinde iyi bir kurumdur" diyen kim, onu göstereceksiniz. Ha, bakın siz "AKP de aynı, CHP de" diyorsanız onu ayrı tartışırız. Size hak verdiğim çok nokta da çıkabilir. Ben CHP yi değil HEPAR'ı savunuyorum gördüğünüz gibi. Ben Kemalist sözcüğünü değil, Atatürkçü tanımlamasını benimsiyorum. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Evet aynen öyle yapıyorlar. Mülakatlarda namaz kılar mısın, hangi mezheptensin gibi sorular soruluyor. Mülakatlar kamera ile kaydedilsin denilince "şimdiye kadar kamera ile mi yapılıyordu?" diye çıktılar. Ona kalsa mobese mi vardı, kaldırın? Cep telefonu mu vardı, kullanmayın? Bilgisayar mı vardı, internet mi vardı? Bir olanak yokken yoktur, var olunca var olur. Var olan imkan da kullanılır. Bu kadar basit konuları tartışıyoruz bu ülkede. Bu anlattığınız durumu yargı bağımsızlığını yok eden AKP adımı olarak nitelemiştiniz yazınızda bu yapılan hangi yasal düzenlemenin maddesi, AKP bu değişikliği ne zaman yaptı söyler misiniz lütfen? Bu soruların eskiden de sorulduğunu anlatan hikayecilerimiz var, aynı sorula r hala soruluyor demek ki eskiden evet diyene ''hayır'' diyorlarmış şimdi evet diyene '' evet' demeye mi başlamışlar.Bu geriye gitmek, yargı bağımsızlığını yok etmek midir Sayın demirefe, ne değişmiş ki? Muhabbetle... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 hangi yasal düzenlemenin maddesi, AKP bu değişikliği ne zaman yaptı Bu nasıl bir savunma? Kendi adamlarını alıyor işte, ötesi var mı? Mülakatlara kamera koymayı red ettiler mi etmediler mi? "Daha önce kamera mı vardı?" dediler mi demediler mi? Kıytırıktan her yerde kamera olan günümüzde mülakata kamera koymanın ne sakıncası var? Namaz kılıp kılmadığını, hangi mezhepten olduğunu sorduğun ortaya çıkar da ondan, değil mi? Ben demedim mi "böyle gelmiş, böyle de değil, beter gitsin, batsın" zihniyeti demedim mi? İşte doğru olduğu apaçık. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Bu nasıl bir savunma? Kendi adamlarını alıyor işte, ötesi var mı? Mülakatlara kamera koymayı red ettiler mi etmediler mi? "Daha önce kamera mı vardı?" dediler mi demediler mi? Kıytırıktan her yerde kamera olan günümüzde mülakata kamera koymanın ne sakıncası var? Namaz kılıp kılmadığını, hangi mezhepten olduğunu sorduğun ortaya çıkar da ondan, değil mi? Ben demedim mi "böyle gelmiş, böyle de değil, beter gitsin, batsın" zihniyeti demedim mi? İşte doğru olduğu apaçık. Yasal düzenlemeyle ilgili geriye götürdüğünü savunduğunuz örnek madde ya da yasa değişikliğine örnek vermemişsiniz Sayın demirefe.Benim benimseyemediğim nokta yapılan eleştirideki tek taraflı bakış açısı Sayın demirefe.Ben diyorum ki AKP de CHP gibi oynuyor oyunu.Sizin anlattıklarınızdan anladığım şu.AKP gelene kadar her şey güzeldi AKP her şeyi berbat etti.Yargı bağımsızdı, bağımlı oldu, demokrasi vardı geriye gitti, hukuk vardı çiğnendi.Benim de benimsemediğim bu tek taraflı bakış açısı.Ben böyle gelmiş böyle gider demiyorum gitmez de zaten.Amacımız siyaset üstü ülkemiz için demokrasi, ülkemiz için hukuk olursa sadece AKP'den başlamak eleştireye sığ kalır eleştiri ve inandırıcı olmaz Sayın demirefe.Prof. Dr. Doğu Erbil'i, Mehmet Barlas'ı,Mehmet Altan'ı,Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan'ı vb. AKP'ye karşı yaptıkları eleştiri de samimi bulurum siyaset üstü eleştirirler çünkü, dertleri bir siyasi görüşün doğruluğunu ıspatlamak, bir siyasi görüşü kabul ettirmeye çalışmak değildir, ilkeler üzerinden konuşurlar ben de anlamlı bulurum konuşmalarını. AKP'nin herkes tarafından ilkesel bağlamdaki yanlışlarına alkış tutmayacağız tabi, yanlışı varsa eleştireceğiz ama sırf AKP'yi beğenmediğimizden hiçbir yanlış yokmuş da AKP bu ülkede yanlış yapan tek partiymiş gibi konuşmak hiç de etkileyici olmuyor vallaha. Muhabbetle... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Fransa'da hakim ve savcilar Sarkozy'nin sarfetmis oldugu ve yargiyi hedef alan bir sözü nedeniyle protesto eylemine basladilar,Persembe'ye kadar bu eylem devam edecek. Demokrasilerde demokrasiye aykiri davranislara karsi hak arama veya o davranislarin düzeltilmesi icin protestolarin olmasi Demokrasinin özünde olan bir keyfiyettir. ILERI DEMOKRASI ülkesi Türkiye'de,bir basbakan,yargiyi hedef alarak;"SEN KIMSIN YA,ULEMA BILIR"demesi veya hosuna gitmeyen bie karar alininca hemen mikrofonlarin karsisina gecip yargiya ver yansin ediyorsa o ülkede yargi bagimsizligi,özgürlügü yoktur birakin ilerisini geri kalmis demokrasi bile yoktur.Despotluk vardir. Ben bircok ülkede bu gibi konularin nasil oldugunu inceledim:Hicbir ülkenin basbakani veya bakani veya siradan bir milletvekili,bizdeki kadar agir ve hakaret dolu olarak kurumlari hedef aldigina sahit olmadim,olanlar hakkindada o ülkelerin bagimsiz savcilari aninda sorusturma baslatmislardir.Budur demokrasi.Yoksa sen milleti,dis ülkeleri aldatmak icin ILERI DEMOKRASI hikayesini uydur,sonra kalk,yargiya haykir,yandas olmayan medyaya haykir,seninle ilgli yazdi diye dün sirtini sivazladigin gazeteciye dava acacaksin ki bu gazeteci askere agiza alinmayacak hakaretler ve ahlak disi iftiralar yapan bir gazetecidir. Demokrasi lafla degil icraatla olur.Harakiri efendiye gölge olmasin diye sanat eserini yiktir,dincilerin baskisi ile icki icme sinirini 24 yap,F tipi kanallarda insanlarin inanclarini sömüren dizilere izin ver ama Süleyman'in ne oldugunu anlatan diziye meydan oku.Yok böyle demokrasi. saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Yasal düzenlemeyle ilgili geriye götürdüğünü savunduğunuz örnek madde ya da yasa değişikliğine örnek vermemişsiniz Sayın demirefe.Benim benimseyemediğim nokta yapılan eleştirideki tek taraflı bakış açısı Sayın demirefe.Ben diyorum ki AKP de CHP gibi oynuyor oyunu.Sizin anlattıklarınızdan anladığım şu.AKP gelene kadar her şey güzeldi AKP her şeyi berbat etti.Yargı bağımsızdı, bağımlı oldu, demokrasi vardı geriye gitti, hukuk vardı çiğnendi.Benim de benimsemediğim bu tek taraflı bakış açısı.Ben böyle gelmiş böyle gider demiyorum gitmez de zaten.Amacımız siyaset üstü ülkemiz için demokrasi, ülkemiz için hukuk olursa sadece AKP'den başlamak eleştireye sığ kalır eleştiri ve inandırıcı olmaz Sayın demirefe.Prof. Dr. Doğu Erbil'i, Mehmet Barlas'ı,Mehmet Altan'ı,Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan'ı vb. AKP'ye karşı yaptıkları eleştiri de samimi bulurum siyaset üstü eleştirirler çünkü, dertleri bir siyasi görüşün doğruluğunu ıspatlamak, bir siyasi görüşü kabul ettirmeye çalışmak değildir, ilkeler üzerinden konuşurlar ben de anlamlı bulurum konuşmalarını. AKP'nin herkes tarafından ilkesel bağlamdaki yanlışlarına alkış tutmayacağız tabi, yanlışı varsa eleştireceğiz ama sırf AKP'yi beğenmediğimizden hiçbir yanlış yokmuş da AKP bu ülkede yanlış yapan tek partiymiş gibi konuşmak hiç de etkileyici olmuyor vallaha. Muhabbetle... O verdiginiz isimlerin hicbirisi Erdogan'i yani AKP'yi elestirmezler.Onlarin birkac gün önce neyi elestirdiklerini biliyoruz.Ama bu elestiriyi genelleyemezsiniz.Bugüne kadar bu isimlerin hicbirinden ErdoganÄa karsi söyle adam gibi bir elestiri gelmedi gelemezdi cünkü onlarda TÜRKIYE CUMHURIYETI DEVLETINE KARSI ISIMLERDIR.Mehmet Barlas'in her iktidarin adami oldugunu artik bilmeyen yok.Nazli ilicak Erbakan'ci olana kadar türbana karsiydi Erbakanla türbanci oldu.Bu isimleri referans vermeyin lütfen.Asil elestirenlerden bahsedin. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Ama gerçek şu ki, bu durum yeni değil ki, 1970 li yıllara dayanan bir geçmişi var bunun. Özür dileyeerk, yanlış konuşuyorsunuz sevgili dostum. Bu ordu daha dün Suriye sınırına yığınak yapıp savaş tehdidinde bulundu ve Şam'ı dize getirdi. Şam bölücübaşını ülkeden kovdu. Gelinen noktada ise bırak komşu bir devleti, komşu bir devlet taslağının meydan okumalarına boyun eğmek zorunda bırakıldı. Bakın boyun eğdi demiyorum, zorunda bırakıldı diyorum. Bir de başına çuval geçirildi, bir de kozmikleri ipe sağa gelmez akıl dışı suikast iddiaları ile didiklendi. Askerin kendi başına bir iradesi yoktur. Dur deyince durur. Yürü deyince yürür. Dur deyince yürürse başındaki komutan sorumlu olur. Diyelim bir komutan emir almadan sınırı geçti, sınırın ötesinde de ABD uçakları helikopterini düşürdü. Devleti soktuğu durumdan komutan sorumlu olur. O yüzden devlet dışa karşı üç asli unsurdan oluşur: Hükümet, ordu ve maliye. (İçerde güvenlik, ekonomi ve adliye) Paran yoksa sözün geçmez. Arkasında hükümetinin tam siyasi desteği olmayan ordu hiç bir şey yapamaz. "Yürü, gir ve sıcak takip yap askerim, her türlü siyasi durumu ben göğüslemeye hazırım" diyecek ve ordu girecek. Bilirsiniz, askerin K. Irak'a girmemesi için ABD ile hükümetin bir protokol hazırladığı söylendi. Hükümet bunu şöyle yanıtladı: "Evet ama sonra biz o protokolü imzalamadık!" Peki asker ondan sonra hiç K. Irak'a girdi mi? Hayır. Peki imzalamadığınız halde niye girmedi? Denizde fener yardımı toplarken kayıtlı toplayınca istediğin gibi harcayamadığın gibi olmasın acaba? Yani sipariş alıyorsun, malı gönderiyorsun, para yok ortada. Bu nasıl iş? Mal gitmemiş olsa, tamam, anlaşma bozulmuş diyeceğiz. Ama malı göndermişsin? Para? Suya düştü, Suyu inek içti, inek dağa kaçtı, dağ yandı bitti, kül olduuuu! Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine... Gökten üç elma.... Neyse boşver... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 örnek vermemişsiniz ... tek taraflı bakış açısı Referandum öncesi bu konuları çok tartıştık, beni yormayın. Forumda hepsi duruyor ve çok uzun. Buraya aktaramam. Ben güllük gülistanı AKP bozdu, bağı bozdu hazan etti demiyorum. "Böyle gelmiş böyle gitmemeli" diyorum. AKP "beter olsun elimize düşsün" diyor. İyileştirme yapmıyor. En somut örnek Hizbullah firarları. Adamların serbest kalacaklarını bildiği ve plan yaptıkları ortaya çıktı. Yargılama süresi yasasını çıkaran bunlar. Çarşamnbadan perşembenin geleceğini bilmezden gelen de bunlar. Yargı baskı altındadır. İşkenceci infazcı teröristleri yasa gereği olduğu halde bırakmamak öyle kolay değildir. Herkesin Silivri savcıları gibi zırhlıları yok. Tam tersine tehdit altındalar, hedef gösteriliyorlar. Üstüne üstlük sıradan bir zanlı bir akşam imza vermesin, ertesi gün polis derhal tutuklama talep eder ve aramaya başlar. Hizbullahçılar tam 11 gün imza vermediler ve polis bekledi. Neyi? O kadar kör gözüne gözüne gerçekleri tartışıyoruz ki, bana inanın el bize kasıklarını tutarak gülüyor. Bundan emin olun. Burada "komşularla sıfır problem" denince komşular gülme krizinden yerlere yatıyorlar... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Referandum öncesi bu konuları çok tartıştık, beni yormayın. Forumda hepsi duruyor ve çok uzun. Buraya aktaramam. Ben güllük gülistanı AKP bozdu, bağı bozdu hazan etti demiyorum. "Böyle gelmiş böyle gitmemeli" diyorum. AKP "beter olsun elimize düşsün" diyor. İyileştirme yapmıyor. En somut örnek Hizbullah firarları. Adamların serbest kalacaklarını bildiği ve plan yaptıkları ortaya çıktı. Yargılama süresi yasasını çıkaran bunlar. Çarşamnbadan perşembenin geleceğini bilmezden gelen de bunlar. Yargı baskı altındadır. İşkenceci infazcı teröristleri yasa gereği olduğu halde bırakmamak öyle kolay değildir. Herkesin Silivri savcıları gibi zırhlıları yok. Tam tersine tehdit altındalar, hedef gösteriliyorlar. Üstüne üstlük sıradan bir zanlı bir akşam imza vermesin, ertesi gün polis derhal tutuklama talep eder ve aramaya başlar. Hizbullahçılar tam 11 gün imza vermediler ve polis bekledi. Neyi? O kadar kör gözüne gözüne gerçekleri tartışıyoruz ki, bana inanın el bize kasıklarını tutarak gülüyor. Bundan emin olun. Burada "komşularla sıfır problem" denince komşular gülme krizinden yerlere yatıyorlar... Yargıyla ilgili ne yapmalı ki iyileştirme yapmış olsun Sayın demirefe?Yargının iş yükünü azaltmak için donanımlı adalet sarayları yaptırıyor,bilgisayar sayısını çoğaltıyor, hakim sayısını da artırdılar bildiğim kadarıyla.Herkes yargıda ciddi bir reformun yapılması noktasında hemfikir.Bugüne AKP'nin yaptıklarını iyi adım olarak gören hatta az deyip eleştiren azımsanmayacak sayıda insan var, bunun yanında AKP'yi önceki durumdan daha kötüye götürdü şeklinde düşünüp, yargıyı kendine bağımlı hale getiriyor diyen de... Hizbullahçıların serbest bırakılmasına gelince sadece sizin gibi düşünen yok çok farklı bakış açıları var bu konuda da.Hangisi doğru acaba.Bu konunun tartışılmayacak olan yanı ise cinayet işlemiş suçluların yargılama sonuçlandırılmadan ödül gibi serbest bırakılmış olmaları ve vicdanların sızlaması, adalete olan güvenin acı bir şekilde tekrar sarsılması.Farklı bakış açıları var demiştim oradan devam edeyim.Sizin algınıza göre AKP bunlar için özel yasa hazırladı, bilinçli olarak bu adamları saldı, dolayısıyla AKP yaptığı yasa değişikliğiyle yargıyı iyileştirmemiş oldu, kötüye götürmüş oldu.Hizbullaçıları bu konuya bulaştırmadan yorum yapacak olursak tutukluluk süresinin 10 yıl olması bu sürenin hukuki, vicdani olmadığı yönünde büyük oranda fikir birliği var ki bu süre AİHM'e göre iki yılmış.Yapılan değişiklikle bu 10 yıl olan süre iki yıla indirilmiş,davanın durumuna göre bazı unsurlara göre de en fazla 5 yıl yapılmış veya 6 yıl her neyse, yani süre kısaltılmış.Bu şimdi doğru mudur yanlış mıdır hukuk açısından, ileri bir adım mıdır geri bir adım mıdır anlamı size kalmış. Devam edecek olursak şu yorumu yapan da var:Bu yasa değişikliği 2005'ten beri biliniyordu 2011 öncesinde uygulamaya konulacaktı lakin sarktı üstünden beş yıl geçti bugün uygulamaya konuldu.Yargıtay bunu biliyordu, bunu bilmesine rağmen Hizbullahçılarla ilgili davayı öne almadı, önlemini almadı bugünlerin yaşanmasında üstüne düşeni yapmadı.Niçin böyle davrandığı konusunda da şöyle bir yorum var.Bu durum AKP'nin halk nazarında itibarini kaybetmesine sebep olacak bir durum olduğu için,AKP'ye karşı ciddi bir eleştiri alanı açtığı için bilinçli davranıldı. Şimdi Sayın demirefe sizin yorumunuzla bu yorum arasında doğruluğu ağır basan hangisi nasıl anlayacağız?Hislerimizle hareket edersek kendi fikrimize delil bulmak gördüğünüz gibi hiç de zor değil. Kendi pencerenizden gördüğünüzü tek doğru zannına kapılma yanılgısına düşüyorsunuz Sayın demirefe.Determinizmin kesinleşmemiş kesinlik algısının etkisinden olabilir, kesin değil... Muhabbetle... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 O verdiginiz isimlerin hicbirisi Erdogan'i yani AKP'yi elestirmezler.Onlarin birkac gün önce neyi elestirdiklerini biliyoruz.Ama bu elestiriyi genelleyemezsiniz.Bugüne kadar bu isimlerin hicbirinden ErdoganÄa karsi söyle adam gibi bir elestiri gelmedi gelemezdi cünkü onlarda TÜRKIYE CUMHURIYETI DEVLETINE KARSI ISIMLERDIR.Mehmet Barlas'in her iktidarin adami oldugunu artik bilmeyen yok.Nazli ilicak Erbakan'ci olana kadar türbana karsiydi Erbakanla türbanci oldu.Bu isimleri referans vermeyin lütfen.Asil elestirenlerden bahsedin. saygilarla Size göre sizin gibi düşünmeyen herkes Türkiye Cumhuriyeti düşmanı, bu algının mantıkla, sağduyuyla,tarafsızlıkla,demokratik düşünce tavrıyla uzaktan yakından alakası yok Sayın politika.Ben düşman diyorsam düşmandır, iyi vallaha.Sonra da başkalarını taraflı davranmakla, ayrım yapmakla, demokrasi kültüründen uzak olmakla,tahammülsüzlükle suçlayın ne ala.Benim eleştirdiğim algı türü bu işte Sayın politika.Türkiye Cumhuriyeti'ni bir ben bir de benim gibi düşünenler sever gerisi düşmandır anlayışı.Buyrun savunabiliyosanız savunun istediğiniz kadar kelime oyunu yapabilirsiniz ne çıkacak bakalım ortaya! Bir de asil eleştirenler tabiri, aynı algının bir başka yansıması değil de nedir şimdi bu?Bir eleştirmenin asil olup olmaması Erdoğan'ı sert eleştirip eleştirmediğine bağlı olarak mı ölçülüyor?Asil eleştirenler sizin fikrinizi savunan yazarlar mı Sayın politika?Buyrun bunu da açıklayın lütfen? Muhabbetle... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2011 TSK artik Türk ulusunun degil AKP'nin ve ABD'nin ordusudur hatta NATO ORDUSUDUR. Nato ülkeleri icinde sadece Türkiye bütün silahli gücünü Nato'ya baglamistir. Bu bile TSK'nin Nato veya ABD emirleri disinda kipirdayamayacagini bize anlatmaya yeterdir. * ** *** Böyle bir komedi olabilir mi?ama oluyor burasi TÜRKIYE VE UCUBELER DIYARI... Diyorsunuz ki; "TSK artık Türk ulusunun değil AKP'nin ve ABD'nin ordusudur hatta NATO ORDUSUDUR" İlk bakışta haklı olduğunuzu düşündürüyor ve hatta isyan ederek ayağa kalkıyor insan... Ama gerçek şu ki, bu durum yeni değil ki, 1970 li yıllara dayanan bir geçmişi var bunun. sayın Fuzulinin belirttiği gibi "Kurulu olan bu sistemin içinde yer alan yeni aktör AKP de bugün bu sistemin verdiği gücü kullanıyor" Ve yıllardır bize seçtirdikleri iktidarlar eliyle bunu kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bunu kabul ettirerek genel amaçlarına ulaşmanın yolunun, ordunun ve bizlerin içinin bu tür düşünce ve kabullerle rahatça oyulabileceğinin bilincindeler. Bu durum karşısında bizim bilincimiz ne olmalı diye oturup düşünmemiz gerekmiyor mu? Gereçek şu ki, Başkalarının belirlediği gündem ve politikaların ardından sergilemeye çalıştığımız karşı duruş, sürekli savunmada olan boksörler gibi suratımızı korumaya yönelik aldığımız gard nedeniyle görüşümüzü engelleyen eldivenlerin izin verdiği ölçüde görebiliyoruz ancak çevremizi, ringi, hakemi ve rakibimizi... Diyorsunuz ki; "TSK artık Türk ulusunun değil AKP'nin ve ABD'nin ordusudur hatta NATO ORDUSUDUR" İlk bakışta haklı olduğunuzu düşündürüyor ve hatta isyan ederek ayağa kalkıyor insan... Ama gerçek şu ki, bu durum yeni değil ki, 1970 li yıllara dayanan bir geçmişi var bunun. yanlış konuşuyorsunuz sevgili dostum. Bu ordu daha dün Suriye sınırına yığınak yapıp savaş tehdidinde bulundu ve Şam'ı dize getirdi. Şam bölücübaşını ülkeden kovdu. Gelinen noktada ise bırak komşu bir devleti, komşu bir devlet taslağının meydan okumalarına boyun eğmek zorunda bırakıldı. Bakın boyun eğdi demiyorum, zorunda bırakıldı diyorum. Bir de başına çuval geçirildi, bir de kozmikleri ipe sağa gelmez akıl dışı suikast iddiaları ile didiklendi. Sevgili demirefe; Sanırım o cümlede anlatmak istediğimi tam ifade edemedim... Sizin ele aldığınız değerlendirmeler benim kastım değildi... Biraz daha bütünlüğü sağlamak amacıyla alıntıları birleştirdim... Üzerinde durduğum... Ordunun içinin Oyulması ve... "AKP'nin ve ABD'nin ordusudur hatta NATO ORDUSUDUR" tespiti... Ordunun Kağıttan Kaplan olduğu üzerine bir yaklaşımım yok öyle değil mi?... Bence daha da gerilere gidilmesi gerekir "Bırakın Orduyu, ülkenin içinin oyulması" tespitini ele alıp değerlendirmeye çalışırsak eğer. Koreye Asker göndermek ve Nato üyesi olmakla başlıyor aslında bir şeyler... Elbetteki, Üye olmak ve Asker göndermek bunun belirleyici faktörü değil. Mesele Ulusunun çıkarında taraf olmak yerine emperyalizmin gücünün güdümünde davranmayı meziyet sanan o günden bugüne ülke yönetiminde söz sahibi olan "Güdümlü Yönetenlerimizin" bu güne kadar ne yapıp yapmadıklarında... Aynı şekilde Devletin çeşitli kademelerinde bir üstüne hizmet üreten -Valisinden Emniyet Müdürüne, Ordunun en üst kademesinden Kuvvet komutanlarına, vs..vs..vs diğer seçilmişlerin Neyi, Ne için ve Hangi bilinçle yaptıklarının değerlendirilmesi konunun geçmişten günümüze nasıl geldiğinin anlaşılmasında yararlı olacaktır... 1970 li yılları bilirsin... Hatta 12 Mart muhtırasını... Ulusun Ordusunun içine çöreklenmiş Cuntanın "Neyi, ne için" yaptıkları o günde belliyken bunu dile getirenler işkencelerde ve dar ağaçlarında misafir edilirken bugün aynı gücü kullananların dilinde istismar amaçlı seçim propagandası olarak kullanılabiliyor... 1976 ve 1980 arasını da bilirsin ve 12 Eylül 1980 i... Yine Ordu içinde çöreklenmiş Cuntanın yaptıklarını... Özetle El birliğiyle içini ve içimizi oya oya günümüze kadar geldik... Ve hala ne yazık ki, bize gösterilen fotoğraflar üzerinden değerlendirmeler yapıyor, Sürekli bir şaşırtmaca ve görüntülerin yansımaları üzerinde politikalarla cebelleşip örgütsüz, parça parça kişisel tepki duymaktan öteye gidemeyecek olan karşı duruşlarla oyalanıp duruyoruz. "AKP'lisi, MHP'lisi, CHP'lisi, Vs..vs'lisi" Halk kitleleri olarak, "net, tutarlı ve öngörülü bir rehberlerin olmadığı ortamda" kafaları karışmış bir oyana bir bu yana savrulup duruyoruz hep birlikte... Neyse dediğin gibi neyse... Anlayana SİVRİSİNEK SAZ... İçimiz öylesine OYULMUŞ ki; Anlamayana "Sazı Soksan AZ" Saygı ve Sevgilerimle Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2011 Yargıyla ilgili ne yapmalı Çok basit, yargıç güvenliği ve bağımsızlığını tam olarak sağlamalı. HSYK dan adalet bakanını ve müsteşarını tümüyle çıkarmalı. Adalet bakanının hakim ve savcıları tayin sürgün tehdidi ile demoklesin kılıcı gibi tehdit etmesine son vermeli. Hiç söylediğiniz gibi bir düzenleme yok. Hakim ve savcı kadroları çok yetersiz, davalar aşırı uzuyor. Hükümet ne yaparım kendi adamlarımı hakim savcı yaparımın uğraşısını veriyor, kadroları ya kendi adamlarıyla tamamlar, ya yok. Zihniyet bu. Kendi adamlarını almakta en küçük sorun çıktı mı alımı hemen durduruyor. Bu hükümet kadar insanları bizden olan ve ötekilerden olan şeklinde bölüp düşman kamplara ayıran hiç olmadı. Her söylemleri düşmanlaştırma, ötekileştirme, dini diyasete alet etme... Başka bir yaptıkları yok. Baştakinden başla, sözcülerine kadar bu böyle. Erdoğan'ı sayın ve kelle davasında kusurlu bulan hakim anında sürgün edilmedi mi? Yani hepimiz kulaklarımızla duyduk, sayın diyor, kelle diyor. Ya cumhurbaşkanı kayıp trilyondan yargılanmalıdır diyen hakimin başına gelenler? Ya cemaat faaliyetlerini soruşturan savcının başına gelenler? Ya Haberal'ı tahliye eden hakimin başına gelenler? Ya cemaati deşifre eden kitap yazan emniyetçinin başına gelenler? Ayıptır yahu, kitap yazdı diye adam içeri atıldığı hangi uygar ülkede görülmüş? Bunlar skandaldır, rezalettir. Kabile devlet uygulamalarıdır. Bunlar yandaş uygulama değil de ne? Hukukun tepesine demokles kılıcı gibi dikilme değil de ne? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.