Φ politika Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2010 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2010 Bugün okudugum bir habere göre "BALYOZ DAVASI HAKIMI"nin görev yeri degistirilmis.Yani "BALYOZ DAVASINA ARTIK O BAKMAYACAK".Peki bu hakim neden degistirildi,sorusuna verilecek tek cevap Prof.HABERAL'in tazminat davasi acmamis oldugu tek hakim olmasidir. Simdi 4 aydir bu hakim,dosyalari incelemis,baskanligini yapacagi davanin icerigine vakif olmus bir hakimin iki gün sonra baslayacak olan davadan alinarak onun yerine baska bir hakimin getirilmis olmasinin Ali Cengiz oyunu olmadigini kim söyleyebilir? Yeni hakimin dosyalari incelemesi ve icerigine vakif olabilmesi öyle bir iki günlük bir is degil,bunun anlami ya davanin ileri bir tarihe ertelenmesi(ki bu ileri tarihe kadar büyük ihtimalle Balyoz saniklari hakkinda daha bircok düzmece belgeler üretilecektir.)demek saniklarin daha b ir süre aklanmak icin beklemeleri demektir.Yani iktidar acik acik hak gaspinda bulunmaktadir hak gaspi icin gerekli mekanizmalari devreye sokmaktadir. Adalet Bakanligi bu konuda bir aciklama yapacakmis,bekleyelim görelim ki yumurta ne renkmis diye. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2010 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2010 Bunlarda alicengiz çok. Tavan çöktü, kuş uçtu, yandı yürek tutuştu gibi bahanelerle duruşmaların ileriiii bir tarihe atıldığını çok gördük. Dosyaların ilden ile, hem de ülkenin bir ucundan bir ucuna yok o yetkiliydi, yok o değil bu yetkiliydi diye bilardo topu gibi atılıp tutulup insanların ellerinden geldiği kadar tutuklu yargılama şeklinde mağdur edilmeye çalışıldığına çok tanık olduk. Zihniyeti alicengiz olanlardan beklenir, yaparlar... Şaşırtıcı değil... Hani arabaya ne koştuysan, neyine hazır olacaksın diye bir laf var... Bir de ipin ucunu corç buşun eline verince ne olacağına dair bir fıkra bile var... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2010 Kilicdaroglu Kayseri Belediyesi'nde ki yolsuzlugu ortaya atinca,BALYOZ sorusturmasinin baskani hakim hemen görevden alindi ve Sakarya'ya sürüldü.Dikkat edelim;Bu hakim yandaslarin ve Gülenistlerin gazetelerinde tutuklularla baglantisi var diye görevden alindi diye geciliyor.Aklin yolu bir olduguna göre simdi soruyorum bu Gülenistlere ve de yandaslara;Eger bir hakim tutuklularla baglantisi var diye görevden aliniyorsa o na yeni görev vermek yerine yargiya sevkedilir.Böyle degilmi prosedür?Peki bu adam baska bier göreve verildiyse ne yüzle kalkipta bu adami tutuklularla baglantisi var diye tanimliyorsunuz.Hic mi yüzünü kizarmiyor.Bu adamin tek sucu yani AKP gözünde sucu;Ergenekon saniklarinin tutuklanmalari icin yeterli gerekcenin olmadigini ifade ederek onlarin tahliyesini istemesidir.Sapina kadar hukukcu ve haysiyet sahibi ruhunu koltuk icin AKP'ye satmamis olan bir hukuk adamina karsi yapilan bu ahlak disi suclamalar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin karsisinda olanlarin basvurdugu bir yöntemdir.Bunlarin ne müslüman olduklarina ve ne de insan olduklarina insanin inanasi gelmiyor.Bu kadarına da pes dogrusu. saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 AKP'nin Ali Cengiz oyunlarindan biri olan zanli üc generali aciga alma islemiydi.Onlari terfi ettirmemek icin zanli olduklarini ileri sürüp aciga alinmisti bu üc general.Itirazlari inceleyip davayi esastan ele alan Askeri yüksek Mahkeme bu generallerin aciga alinma islemini iptal etti.Yani bu generallerin simdi terfi ettirilmesi gerekiyor. Bu karar tabii ki AKP'nin isine hic gelmedi gelmedigi icin simdi bu karari etkisizlestirmek icin hukuk disi yollara basvurmaya hazirlaniyorlar.Cünkü Adalet Bakaninin yapmis oldugu birtakim icraatlar tamamen hukuk disi ve anayasaya aykiri icraatlardir. Prof.Haberal,tahliye talebini reddeden hakimler hakkinda tazminat davasi acmis ve 9 hakim hakkinda görevi kötüye kullanmak ve hukuka aykiri islemler yapmak özgürlükleri kisitlamak suclarindan 1,5 milyar TL'lik tazminat ödeme karari verilmistir. AKP bu tarz tazminat davalarini önleyip hakimleri görevde tutabilmek ve onlari sorumluluktan kurtarabilmek icin bir yasa tasarisi hazirlamis bundan böyle tazminat davalarinin hakimlere degil devlete acilabilecegini bu tasariya koymustur.Sonra nedendir bilinmez bu tasariyi torba yasa tasarilarinin arasindan cikarmis ve bu yasayi meclisten ayrica gecirmeyi planlamistir.Haklarinda tazminat davasi gerceklesen hakimlerin görevden alinmalari gerekirken ayni hakimler yine Haberal davasina bakmaktadirlar.Bunun adina hukuk tanimazlik denir yani Türkcesi Ali Cengiz Oyunudur bu. Diger taraftan hakimleri tazminat davalarindan korumak icin cikartilmasi düsünülen yasaya hakimler yerine muahatap olarak devletin konulmasida ayri bir Ali Cengiz oyunudur.Cünkü eger bu yasa gerceklesirse hicbir sanik yarin devlete karsi tazminat davasi acamiyacak cünkü Adalet Bakanligi bu müracaatlari reddedecektir.Iste Ileri Demokrasi getiriyoruz diyenlerin Ali Cengiz oyunlari ile insan haklarinin nasil ayaklar altina alindigini belgeleyen uygulamalardir bunlar. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 Emniyet kriminale göre Kayseri belediyesini borçlu gösteren senetteki imza sahteymiş! Dedesi yaşındaki adamın tacizinden çocuğun psikolojine bir şeycikler olmadığı raporu verilen, bu rapora karşı bir grup adli tıp doktoru rapor hazırladığında, sağlık bakanlığının "nasıl psikolojisi bozulmaz, dedesi yaşında adam" diyeceği yerde, karşı raporu düzenleyenlere soruşturma açtığı bir ülkeden bahsediyoruz... Emniyet kriminali geçtik, adli tıp raporu bile olsa... Ayrıca siz oturup durduk yerde X şahsından hiç bir alacağınız yokken imzasını taklit edip uydurma bir senetle şantaj yapıp para alabilir misiniz? Üstelik bu para sızdıracağınız adam, ülkedeki en etkin makamın kefil olduğu biriyse... Savcısıyım dediği davada insanları iki seneyi aşkındır tutuklu yargılatan makamın ise yandaşıysa... Bana hiç ama hiç mantıklı gelmedi. Bu işte de alicengiz olduğu çok kesin görünüyor... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 Emniyet kriminale göre Kayseri belediyesini borçlu gösteren senetteki imza sahteymiş! Dedesi yaşındaki adamın tacizinden çocuğun psikolojine bir şeycikler olmadığı raporu verilen, bu rapora karşı bir grup adli tıp doktoru rapor hazırladığında, sağlık bakanlığının "nasıl psikolojisi bozulmaz, dedesi yaşında adam" diyeceği yerde, karşı raporu düzenleyenlere soruşturma açtığı bir ülkeden bahsediyoruz... Emniyet kriminali geçtik, adli tıp raporu bile olsa... Ayrıca siz oturup durduk yerde X şahsından hiç bir alacağınız yokken imzasını taklit edip uydurma bir senetle şantaj yapıp para alabilir misiniz? Üstelik bu para sızdıracağınız adam, ülkedeki en etkin makamın kefil olduğu biriyse... Savcısıyım dediği davada insanları iki seneyi aşkındır tutuklu yargılatan makamın ise yandaşıysa... Bana hiç ama hiç mantıklı gelmedi. Bu işte de alicengiz olduğu çok kesin görünüyor... AKP+fetulahci emniyet+yandas medya= Yolsuzluklarin her ne pahasina olursa olsun hasir alti edilmesi ve bunlari ortaya cikaranlarin da elimine edilmesidir. Ülkeyi bölme planlari yapan AKP'nin sefinin "HER NE PAHASINA OLURSA OLSUN KÜRT ACILIMINI YAPACAGIZ"demesini hatirlayalim.Bu her ne pahasina olursa olsunu özellikle o günün medyasi ve birtakim safdiller hep "AKP'NIN OY KAYBINI"göze aldigi olarak yorumladilar.Halbuki bu sözün icerigi cok büyük bir anlam tasiyordu.Büyük hoca Erbakan'in "KANLIMI KANSIZMI"sözünü hatirlayalim.Iste Erdogan'in her ne pahasina olursa olsun lafinin icerigide buydu.Yani kan gövdeyi götürsede bunu yapacagiz diyordu Erdogan.Bu nedenle asker hadim edildi.Bu nedenle ülke polis devleti haline getirildi.Bakin bugün hic sesi cikmiyor Erdogan'in.Neden ciksin ki adam muradina ermek üzeredir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2010 İddialara göre: Kayseri başsavcısı konu ile ilgili yapılan işlemlerin tarihlerini verdiğinde ortaya çıkıyor ki Hamurcu'nun ihbarından sonra 4 ay boyunca savcılık hiç bir işlem yapmamış. Yasaya göre savcılık derhal işlem başlatabilecek olduğu halde durumu içişleri bakanlığına bildirmeyi tercih etmiş. CMUK hükümlerine göre derhal telefon dinlemesi başlatabilecekken bunu da yapmamış. Savcılık hiç bir araştırma yapmadan içişleri bakanlığına iddiaların soyut olduğunu ve bakanlık kararına uyacağını bildirmiş. Ardından vali dosyayı kapatıp 4/112/2007 tarihi ile imzalıyor. Ardından valilikten alınıp müsteşar oluyor ve kendi yazdığı işlemden kaldırma yazısı kendisine geliyor, kendi yazısını onaylıyor. Bu tarih eğer 4/11/2007 ise bu tarihte rapor yok ki işlemden kaldırsın. 4/12/2007 ise, o tarihte valilikten ayrılmış bulunuyor! Bu iddialara yanıt bekleniyor. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2010 Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2010 Dürüst ve namuslu bir insan, kendisinden imzası taklit edilerek para istense ne yapar? Gece uykusu kaçar ve ertesi sabah soluğu ya avukatında, ya emniyette, ya savcılıkta alır. Peki sahte olduğu iddia edilen senetin tahsili belediyeden ne zaman istenmiş? 6 Temmuz 2007 de. (Belgeli) Suç duyurusu ne zaman yapılmış? 17 Temmuz 2007. (Belgeli) Kaç gün geçmiş? Tam 11 gün. Onbir gün boyunca kendisinden eğer sahte imzalı uydurma, dayanaksız bir senetse gerçekten, para istenen biri niye bekler, bu zaman zarfında ne yapar dersiniz? Ayrıca müvekkili için imza taklit edip şantaj yapacak kadar mesleğinde ileri giden, üstüne üstlük imza taklit ederek para tahsil edemeyeceğini bilmeyecek kadar hukuktan anlamayan bir avukatı ömrümde ilk kez duydum... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2011 Biz yandas medya derken dogrulari söylüyoruz,özellikle bu Ergenekon ve ona bagli olarak Balyoz davalarinda yandas medya acaip mesai yapiyor.Ne var ki bunlarin bu kadar azimle Orduya karsi yüklendikleri misyonu yerine getirip hocaefendilerine yaranmaya calistikca kiclarindaki yirtik daha cok büyüyor büyüdükcede kiclari görünüyor. Ntv kanali bir haber kanalidir ama bütün görevi sabahtan aksama kadar Erdogan'in propandasini yapmaktir bu kanalin.Muhalefete sirf zevahiri kurtarmak icin söz hakki vermekte fakat muhalefetin sesini cok cabuk olarak kesmektedir.Stüdyoya cagirdiklari ve söylesi yaptiklari isimlerin genelinde AKP yandasi veya Atatürk ve Cumhuriyet karsiti isimler ve gazeteciler olmasi ilgi cekicidir. Dün TÜSIAT baskaninin söylemis oldugu Ekonomide ilerleme var ama ÖZGÜRLÜKLERDE COK GERILERDEYIZ sözünü NTV sadece bir defaya mahsus olmak üzere alt yazi olarak gecti daha sonra bu silinerek sadece Erdogan'in TÜSIAT'tan nasil memnun oldugunu vermeye basladi.Balyoz davasinda NTV sadece yandas gazetelerde cikan iftira dolu sahte iddialari ekranlarina tasiyip acikca toplumu yönlendiriyor. Gerceklerin kamu oyuna yansitilmamasi nedeniyle kamu oyu neyin dogru neyin yanlis oldugu konusunda magdur birakiliyor ve AKP'nin derin devleti adim adim ilerliyor. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2011 Alicengizlerin bini bir para. İşte yeni örnek: Ergenekon Davası’nda bugün Teğmen Mehmet Ali Çelebi inanılmaz bir olayı ortaya çıkardı. Çelebi, Emniyet’ten birilerinin kendisine komplo yaparak delil ürettiğini gösterdi. Telefon defterindeki 139 kişinin numarası üzerinden Hizbul Tahrir örgütü ile ilişkilendirilen Çelebi, bu 139 numaranın telefonuna sadece 1 dakika 1 saniyede yüklendiğini belgeledi. Çelebi’nin avukatlarının talebiyle TİB’in verdiği raporla da bir başka gerçek ortaya çıktı. Çelebi, gözaltına alındıktan sonra telefonu kapatılarak emniyet tarafından el konulmuştu. Ancak TİB’in telefon kaydı hakkında verdiği sinyal bilgisine göre, Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonu birileri tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde 1 dakika 22 saniye süreyle usulsüz bir şekilde açılmıştı. Çelebi’nin delilleriyle ortaya koyduğuna göre emniyette birileri bu numaraları Çelebi’nin telefonuna yüklemişti. Üstelik Çelebi, söz konusu numaralar ile 1 kez bile telefonda görüşmemişti. Kaynak: Oda tv Aslında bunun adı alicengizden çok çok öte bir şeydir. İnsanın adını koymakta zorlanacağı bir şeydir. Adını herkes kendi koysun... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Sayın politika, açtığınız bu başlığı artık tefrika haline getirsek olacak! Her gün eklenecek yeni bir alicengiz ortaya çıkıyor. Artık ortaya çıkıyor ki tüm kanıtlar cemaat polisleri tarafından düzmece olarak hazırlanmış. Telefonlara yüklenen hiç görüşme yapılmamış numaralar, üzerine sonradan ekleme yapılarak yeniden kaydedilmiş CD ler derken yeni alicengiz: Sözümona balyoz darbesi ile el konulacağı balyoz belgesine plakası verilerek yazılmış 4x4 ciplerden Bursa'da olan ve Bursa trafiğine kayıtlı, Bursa plakalı bir cipin kayıtları geçmişe yönelik incelendiğinde alicengiz ortaya çıktı. Sözümona darbe planı 2003 yılında yapılmış ve plan CD ye kaydedilmiş, gel gelelim, hay aksi, aynen subayın el konulan telefonuna emniyette ağzı mühürlü delil torbasından çıkarılıp "yanlışlıkla" yükleme yapıldığı gibi, cip 2003 yılında Bursa'da değil ve plakası Bursa değilmiş!!! Halbuki sözümona darbe planı belgesi CD sinde "4x4 araçlar.doc" adlı belge 2003 yılında düzenlenmiş görünüyor fakat bu araç herhalde "geleceğe dönüş" aracı olmalı ki Bursa trafiğine 2006 da kaydedilmiş. Yani cemaat polisleri yine çuvallamış. Ucuz polisiye dizideki kötü polisi oynamaya kalkmış, onu da yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar. Ne çare ki hesap soran yok... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Yani cemaat polisleri yine çuvallamış. Ucuz polisiye dizideki kötü polisi oynamaya kalkmış, onu da yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar. Ne çare ki hesap soran yok... Ölü generallerin de öteden gelip darbe planı yaptığı söyleniyor, her ne kadar siz ruhlara ve öteki alame inanmasanız da öteden gelip darbe yapanlar bile varmış. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 öteden gelip darbe Herhalde Kenan Evren'i yargılamaktan bu yüzden vazgeçtiler. Sözümona referandumun propaganda belkemiği buydu. Bunun için bazı saftirik elmor eski paslı tüfek ülkücüler bile evet dediydi! Hey akıl, hey... Şimdi Kenan Evren ne dedi? "Beni yargılama zevkini onlara tattırmam, tabancamı şakağıma dayar tetiği çekerim" dedi ya, bunlar tırstı! "Adam gözümüzün önünde, kontrol altında. Ama ölünce ruhu serbest kalır, kontrol edemeyiz, ruhu bir darbe daha örgütler!" Şaka bir yana, inanılmaz bir trajikomik, şaka gibi bir durum: Telefonuna hizbüttahrir örgüt üyelerinin numaraları yüklenerek sahte suçlama ile tutuklanan teğmen halen tutuklu, fakat o numaraların teğmenin telefonuna yükleme için telefonlarından kopyalandığı hizbüttahrir üyelerinden hiç tutuklu yok!!! Ya "burası Türkiye" nin de bir sınırı var artık ya! Tarihinde hiç bu kadar "burası Türkiye" olmamıştı! Bu topraklarda akıl mantık filan aranmayacak, çoktan bu toprakları terketmişler galiba... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Emperyalistlere iyi hizmet edebilmek için Saidi Kürdiyi kullanan bu güruh Saidi Kürdiyi bile sansürlemişlerdir. Saidi Kürdinin 1327(=1909) yılında İstanbul Vezîr Handa bulunan İkbâl-i Millet Matbaâsında basılmış editörü de Kürdîzâde Ahmed Râmiz olan “İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yâhut Dîvân-ı Harb-ı Örfî ve Saîd-i Kürdî” adlı risalesinde yazılanlar ile 1960 dan sonraki basılan risalelerdeki ifadeleri yorumsuz karşılaştıracağım. Bunların daha baştan insanları aldatmak için nelere başvurdukları hakkında bir yorum yapmama gerek yok: Orijinal: "Ey Âsûrîler ve Keydânîlerin cihângîrlik zamânında pişdâr, kahramân askerleri olan aslan Kürtler! Beşyüz senedir yattınız. Yeter artık. Uyanınız." Değiştirilmiş: “Ey eski çağların cihângîr Asya Ordularının kahramân askerlerinin ahfâdı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim. Beşyüz senedir yattınız.” Orijinal: “Rüstem-i Zâl ve Selâhâddîn Eyyûbî gibi Kürt kahramânlarıyla” Değiştirilmiş: “Selâhâddîn Eyyûbî ve Celâleddîn Harzemşâh ve Sultân Selîm ve Barbaros Hayreddîn ve Rüstem-i Zâl gibi kahramanlarıyla” Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Alicengizler bitecek gibi değil. 2003 yılında planlandığı iddia edilen balyoz darbe planında yer alan Aselsan çalışanları listesinde yer alan bazı isimlerin o tarihte orada olmadıkları, 2007 yılında Aselsan'a girdikleri belgelendi. Yani cemaatçiler hoca efendileri duası himmetiyle yine "geleceğe dönüş" yapma kerameti göstermişler. Artık ayyuka çıkan bu rezalete bir dur diyen tanrı kulu ise yok... Akıl, izan, vicdan tatilde... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2011 Alicengizler tefrikasına devam: Zaman gazetesinde yayınlanan Gölcük’te yapılan aramalarda ortaya çıkan "Bursa İli Ve İlçelerinde Mülki Amir Ve Belediye Başkanları" isimli belgede ıslak imza vardı. Söz konusu ıslak imzalı belge, Balyoz Planı’nda 11 numaralı CD’nin içinde de imzasız haliyle bulunuyor. Bursa’daki idareciler hakkında görüşlerin yazıldığı “Bursa İli Ve İlçelerinde Mülki Amir Ve Belediye Başkanları" ıslak imzalı belgesinin imzalanma tarihi 12 Eylül 2002. Balyoz Davası’nda bulunan 11 nolu CD’nin en erken oluşturulma tarihi 2 Ocak 2003. CD içindeki “Bursa İli ve İlçelerinde Mülki Amir ve Belediye Başkanları” isimli belge en erken 6 Ocak 2003 tarihinde oluşturulurken, son kez 4 Şubat 2003’te kaydedilmiş. Henüz hazırlanmamış bir belge imzalanmış olabilir mi? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Albay Ali Türkşen balyoz sanığı. Bir bilgisayar belgesinde adı belgeyi kaydeden olarak kayıtlı. Mahkemede bilgisayarın başına oturan herhangi birisinin Ali Türkşen adını yazıp kaydet düğmesine basabileceğini söyleyerek kendini savundu. Savunması "teknik rapor var" gerekçesiyle kabul edilmedi. Raporu görmek istedi, yasak olduğu söylendi. Avukatları böyle bir kanıt olamayacağını söylediler ve rapora ulaşıldı. Albay belgenin kaydedilme tarih ve saatine baktı. O tarih ve saatte nerede olduğunu araştırmaya başladı. Ulaştığı sonuç çarpıcıydı, o tarih ve saatte eğitim dalışı yapıyordu. Üstelik digital sualtı kamerasıyla çekim yapılmıştı ve bilgisayarda adı ile kaydet komutu verildiği anda albayın su altında dalış halinde olduğu fotoğraf makinesinin tarih ve saati ile belgeleniyordu. Albay bu yeni savunmasını mahkemeye sunmak için sıranın kendisine ne zaman geleceğini bilmiyor. Duruşmalar türlü bahanelerle ertelendikçe erteleniyor ve mahkeme uzadıkça uzuyor... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Durusmalar kasten erteleniyor.Cünkü eninde sonunda hepsi serbest kalacak.Iste bu nedenle hazir onlari iceri aldik birkac yil yatiralimda ahtimiz yerine gelsin demektedirler.Cemaatlerin herseyden önce dinle ilgileri olmadigi bu Ergenekon senaryosunu hazirlamalarindan ortaya cikmis oldu.Dinle degil ama hertürlü melanetle iliskileri oldugu artik gün yüzüne cikti.Onlarin yarinlarini düsünmek bile istemiyor ve onlarin "EMIR YÜKSEK YERDEN GELDI NE YAPALIM BIZ EMIR KULUYUZ"diyerek bu senaryoda asil parmagi olan bas siyasetcileri ifsa edecekleri günü hayal etmek bile istemiyorum.Cünkü haysiyetli subaylar intihar ederek haysiyetsizlerin eline düsmektense ölmeyi tercih ettiler.Intihar edebilmek bile bir haysiyet gerektirir.Senaryo yazanlarda bu haysiyetin oldugunu hic sanmiyorum. saygilarla Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Herhalde Kenan Evren'i yargılamaktan bu yüzden vazgeçtiler. Sözümona referandumun propaganda belkemiği buydu. Bunun için bazı saftirik elmor eski paslı tüfek ülkücüler bile evet dediydi! Hey akıl, . . . Ya "burası Türkiye" nin de bir sınırı var artık ya! Tarihinde hiç bu kadar "burası Türkiye" olmamıştı! Bu topraklarda akıl mantık filan aranmayacak, çoktan bu toprakları terketmişler galiba... Acı ama gerçek, burada artık bir devlet yok! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 . . . Albay bu yeni savunmasını mahkemeye sunmak için sıranın kendisine ne zaman geleceğini bilmiyor. Duruşmalar türlü bahanelerle ertelendikçe erteleniyor ve mahkeme uzadıkça uzuyor... Biz artık bu soruların cevabını bulduk, Albay dalış yaparken ruhu öteye gidip iş halletmiş bedeni de dalmaya devam etmiştir yani beden var ruh yok; ses var görüntü yok gibi. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2011 Bu Gülen cemaati, başka bir fraksiyonları olan Yeni Asya grubunu şiddetle eleştirirdi. Nedeni, siyasetle uğraşmalarıydı. Siyasete bulaştırıldığında dinin ulviyetinin zedeleneceğini söylerlerdi. Saidi Nursi'nin de bu yönde ifadeleri var. Dini siyaset için kullanmanın, elmasları cam parçaları derecesine indireceğini yazar. O söylemler doğruydu. Şöyle bir durup geçmişlerine baksınlar, bir de başlarını öne eğip bulundukları noktaya baksınlar. Neler olduğunu anlamak için, Anadolu'da milli mücadele diş ile, tırnakla, binbir fedakarlıkla yürütülürken ve bütün vatanseverler akın akın Anadolu'ya koşup bağımsızlık, onur, namus ve ilke savaşı verirken Saidi Nursinin niye savaş bitene kadar İstanbul'da oturduğunu, şimdi Gülen'in niye CIA tarafından korunduğunu bir durup düşünsünler. Başka hiç bir şey demiyorum... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2011 Teğmen Çelebi'nin telefonuna sonradan yükleme yapıldığının ortaya çıkmasından sonra, Danıştay sanığı Alpaslan Arslan'ın da tutuklandıktan sıkı durun 3,5 yıl sonra!!! telefonuna yükleme yapıldığı anlaşıldı. e-post adresi olarak yüklenmiş bu kayıtlarda bir çok ergenekon tutuklusunun mail adresleri var. Aslan bu adresleri bilmediğini ve telefonunu internet için kullanmadığını ifadesinde söyledi. Bilişim uzmanları modeline bakılarak telefondan alınan mail adresi sayısına şaşırıyorlar, çünkü tam 5 bin adet. Bu telefonun bu kadar adres kaydetmesini olası görmüyorlar. Olsa olsa bin kadar kayıt alabiliyormuş o model. İnternet bağlantısı için de yetersiz bir modelmiş. (Motorola V300) Bu durumda bin adres ve her bir adresten beşer adres kaydı rapora yazılmış olmalı. Niye bu kadar kalabalık adres rapora yazılmış? Okunup bitirilmesi sorun olan iddianameler niye o kadar uzun hazırlanıyorsa, ondan... Bitmedi, telefondaki sim kartın bazı ergenekon sanıklarının telefonlarına takılarak kullanıldığı iddiası gerçek dışı çıktı. Böyle bir kayıt bulunamadı. Daha da bitmedi, e post adresleri içinde bir çok tutuklama sonrası hesabı açılmış adres belirlendi. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2011 . . . Daha da bitmedi, e post adresleri içinde bir çok tutuklama sonrası hesabı açılmış adres belirlendi. Yolsuzluklarda ve hukuksuzluklarda ne kadar ileriysek bilişim sektöründe de liderliğe oynuyoruz. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2011 Akşam Çetin Doğan'ın kızı ve damadı Cüneyt Özdemir'in programına çıktılar. Özdemir'e bir CD verdiler. "CD yi inceleyin, güya sizin tarafınızdan sizin adınıza 2003 yılında oluşturulduğunu göreceksiniz. Ama içeriğine bakın, 2009 yılında yazdığınız bir yazıyı göreceksiniz. İşte balyoz belgeleri bu tür tutarsızlıklarla doludur" dediler. Belgenin düzenleyicisi ve düzenlenme tarihini düzenlemeye imkan veren kodları veya program paketinin öyle elde edilmesi zor bir tanrı sırrı olmadığını kanıtladılar böylece. Tabii CIA koruması altında yaşayan bir adamın elemanları için hiç sır değildir böyle şeyler. Sonra bazı örnekler verdiler. Balyoz belgelerinde 2003 de düzenlendikleri halde 2008 yılında kurulmuş şirket adı, 2007 de kurulmuş dernek adı geçiyormuş! Ya ben gerisini izleyemedim, çünkü sinirlerim bozuldu. Bu damat Amerikalı. Gerçi ne değişir de, ya biz aleme rezil olduk, gülünç olduk ya! Bu benim zoruma gidiyor. Elin adamları saflığımıza, dolduruşa gelirliğimize ve kandırılabilirliğimize gülüyorlar! Olmaz, kabullenemiyorum ben bunu! Ülkemden utanç duymak öyle zoruma gidiyor ki sinirlerim bozuldu, bu ülkemin içine düştüğü duruma yemin ederim samimiyetimle söylüyorum oturup çocuk gibi ağladım! Yani olamaz, oyuncak mı ülkenin hukuku, muz cumhuriyeti mi neresi burası? Ben partiden siyasetten geçtim, lanet olsun kim iktidar olursa olsun, varsın benim istediğim parti olmayıversin, ama ülkem böyle gülünç olmasın ya! Çok zoruma gidiyor, dayanamıyorum! Hayır şimdi faili meçhullerde hukuk dışı infazlarda nerdeydin, onlara niye üzülmedin filan denecek de, aynı anda Süheyl Batum da başka bir kanaldaydı. Defalarca faili meçhul teklifi verdik, AKP hepsini reddetti dedi! Üstelik bir terör ortamında, olağanüstü hal uygulanan bölgede, eli kanlı teröristlerle dişe diş mücadele edilen bir ortamda hukuktan sapmalar ne yazık ki ister istemez oluyor. Lale Mansur jandarma tarafından, kazılarda çıkan kemiklerin sahip çıkılmayan terörist cesetlerine ait olduğunun açıklandığını söyledi. "E teröristse de insan değil mi, çukura dolduracağınıza insan gibi gömseydiniz1" dedi. Olabilir, yanı başında arkadaşı vurulan, mayına basan, cansiperane canı pahasına terör belası ile savaşan ve şehit düştüğünde süslü spikerlerin yapmacık bir hüzün ifadesiyle on saniye adından bahsettiği askerim uğraşamamış teröristin ölüsüyle, ne yapalım şimdi, askeri linç mi edelim? Bu terör belası ne canları yaktı, ne ocaklara ateş düşürdü. sanki durduk yerde Naziler masum Yahudileri kamplara doldurup fırınlarda yakmış! Terörden geçtik, ülkenin şehit vermemiş beldesi kalmadı, hangi küçücük beldeye gitsen mezarlığında bir şehitlik oluşmuş! Sualtında eğitim dalışı yaparken bilgisayarda adına darbe belgesi oluşmuş komandolar, "devletin benzini mi yoktu Kardak'a giderken Zodyakının benzinini kendin koydun" diye soran yargıçlar. "Bilgisayarına Gençliğe Hitabe'yi neden yükledin?" soruları... Bunlar artık tahammülü aşan şeyler! Kağıttan kaplanın sorusu da Batum'a soruluyor! O bu değil... Bekir Coşkun bir yazı yazdı. İşte: herkes biliyor ki “göbeğini kaşıyan adam” millet değil… Ama ciddi bir çoğunluktur o… Ben onu tanırım… Şu sıralarda “Seçim ne zaman” diye soruyordur… Demokratik hakkını kullanmak için değil… Geçen seçimde vali üçlü kanepe getirdiğine göre, bu seçimde oturma odası takımının ne zaman geleceğini kestirmek için… Ki oyunu gönderene verecek… O asla gazete, dergi, kitap mitap okumaz… Zaten diziler dışında haberlere de bakmaz… Baksaydı “Obama kim” diye sorulduğunda “Futbolcu” demezdi… Ben onu tanırım… İlgilenmez, duymaz, görmez, bilmez… Kimden beleş-avanta gelirse, onu alkışlar… “Niye ben şu bereketli topraklar üzerinde asırlardır yoksulum” diye asla sorgulamaz… * Başbakan’ın iktidarını sürdürmesi için “göbeğini kaşıyan adama” ihtiyacı vardır... Bu yüzden ona toz kondurmaz… Yoksa bir Başbakan’ın, demokrasinin kalitesini düşüren göbeğini kaşıyan adama kızması gerekmez mi?.. * Benim ise bir gazete yazarı olarak “göbeğini kaşıyan adamı” eleştirme hakkım vardır… Hele ülkemizin kaderini, çocuklarımızın geleceğini o belirliyorsa… Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2011 Hele ülkemizin kaderini, çocuklarımızın geleceğini o belirliyorsa…[/font] Sayın demirefe, ülkenin durumuyla ilgili hislerimizin tercümanı olmuşsunuz, ellerinize sağlık. Lale Mansur un 12 Eylülcülerden hesap sorulacak diye " yetmez ama evet" dediğini, bunu takip etmek için de bir platform oluşturduklarını öğrenmiş bulunuyoruz; neticeyi merakla(!) bekliyoruz. Programa katılan AKP li beyefendi anayasa hukukçusu profesöre hukuk dersi vermeye kalkıp sonra da telefonu kapatıp kaçan, evet kaçan her zaman yaptıkları gibi suyu bulandırıp kaçmaları benim kafamda soru işareti bırakan fakat nedense AKP yi destekleyen vatandaşlar tarafından hiç sorun edilmeyen bir konu. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.