Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2010 14 yıl IV. Murat’ın “baş belası” ünlü Bekri Mustafa bir gün Galata Kulesi’ne çıkar ve aşağıya bakarak, “Ulan yazarlar!” diye bağırır.Aşağıdaki ahali sesin geldiği yöne bakınca da, “Yuh, der, amma da çokmuş!” Eskilerin deyimiyle daha yazılarımızın “mürekkebi kurumadan” bir başka yerde vukuat oluyor. ******* Ankara-Atakule ilk açıldığında, oyun salonundaki “kuklaların kafasına vurma” oyunu çok hoşuna giderdi. Haber olmuştu o sıralar. Elinizde bir tokmakla, 8-10 deliği bulunan bir masanın başında durursunuz. O deliklerden kuklalar çıkar. Çıktıkça kafasına tokmakla vurursunuz, o gömülür, hemen başka biri çıkar. Ona vurursunuz, diğeri... Hepsini artık çıkamaz hale getirdiğinizde, oyunu kazanırsınız. Tıpkı o oyun gibi... Elimizde bir tokmak var. Delikten çıktıkça kuklalar, kafalarına vuruyoruz: Sezen Aksu, Hakan Şükür, Lale Mansur, Yiğit Bulut, Nihat Doğan, Hüseyin Gülerce, Ahmet Altan... Delikler ha babam çoğalıyor, ama tokmak tek... *********** İstihbarat Daire başkanlığı yapmış bir emniyetçi yazıyor bunu Ahmet Hakan... Bir Orhan Pamuk demeci değil, “Ermenileri, Kürtleri yaktık,” diyen. Bir Elif Şafak romanı da değil, aşkı tarif eden. Gizli tanık falan da değil, valizleri “bertaraf” olmamak için çırpınanlara teslim eden. *********** Mümtaz İdil Odatv.com NOT: Çarpıcı kısımlar alıntılanmıştır
Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2010 14 yıl Şu Yiğit Bulut u bir türlü anlayamıyorum. Doğan Grubu tamamen AKP yandaşlığı yaparken, CNNTÜRK de ekonomi parogramı yapan bir Yiğit vardı, tek başına muhalefet ediyordu. Sömürü düzeninin piyonu olan AKP yi yerden yere vuruyordu. AKP şimdi İsrail karşıtı olduğu ve İran konusunda ABD ye karşı tavır aldı diye mi BOP Başkanlığı, Habur olayları, AB direktiflerinin uygulanması, yılda bilmem kaç kez ABD ye gidip talimatlar alınması bir anda unutuluveriyor? Ahmet Hakan da tam tersi Kanal 7 de AKP yandaşlığı yaparken Doğan Grubuna saldırılardan sonra hükümetin hatalarını görmeye başlayan bir zat oluverdi. saygılar...
Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2010 14 yıl Biliyorsunuz... Herkes biliyor artık... Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı bir kitap yazdı. Şemdinli’den Ergenekon davalarına, polisteki cemaat örgütlenmesinden iç çatışmalara kadar pek çok bilgi var bu kitapta... Haber fışkırıyor her sayfasında… Peki, siz ne yaptınız? Yirmi yıl önce de aynı şey yaşanmıştı... O gün kalem oynatmadınız. Bugün de öyle... Ama bakın, bir avuç gazeteci Odatv’den yapıyor gerçek gazeteciliği. Hem de evelemeden gevelemeden yapıyor. Sizin hiç inancınız var mı? Yandaş medya diyorsunuz ya, hadi o yandaş medya görmemekte haklı! Ama ya siz? Siz korkaksınız... Kocaman puntolarla ve kalın harflerle yazıyorum buraya: Sizin gram cesaretiniz yok! Neden görmüyorsunuz? Hükümetten gelen bir telefona mı uydunuz? Yayın yönetmenlerinizle, muhabirlerinizle boyun mu eğdiniz? Evet evet, siz korkaksınız, cesaret edip de tek satır yazamazsınız... Sahi, siz gazeteci misiniz? Yoo, sizler adlarınızla, sanlarınızla, oturduğunuz koltuklarınızda ahkâm kesen köşe kadılarısınız! Televizyonlarda saatlerce boş laf edenlersiniz... Sizler, ahkâm kesmekten başka gayeleri olmayan, yapısalcı, ruhsalcı, yeri geldi mi aydın havasısınız. Sizler kalemlerindeki mürekkepleri boşa akıtanlar, sizler adları, mevkileri ve sayfalarındaki köşeleriyle gazeteciyiz diyenler! Sizin katlarınız, yatlarınız, bankalarda paralarınız, açık hesap kartlarınız var! Sizin her şeyiniz var... Var ama sizin cesaretiniz yok... Tarihin sayfalarında sizlerin adları olmayacak, tarih sizi ‘onlar gazetecidir’ diye yazmayacak! Çocuklarınızın, eşinizin, sevgilinizin, dostlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız? Ey cesaretsizler! Bu ülkede gazeteciliği uğruna hapislerde yatanlar var, yazdıkları yazılardan dolayı kalleşçe öldürülenler var... Utanın! Utanın ve kimsenin yüzüne bakmayın! Artık şikâyet etmeyin yaşananlardan. “Muhalifim, mazlumun yanındayım ben” diye dolaşmayın bu topraklarda. Hatta ve hatta siz bir daha da asla yazmayın! Ayhan Bozkurt Odatv.com
Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2010 14 yıl Medyadaki bu "cıss... Aman cemaat çarpar, aman Fethullah beddua filan eder, işlerimiz kesata biner" mi neyse artık korkusu çok ilginç! Artık korku bu mu, daha "maddesel" korkular mı, nereden bilelim? Ama Fethullah bile Tayyip'i eleştiriyor, medya da Tayyip'i eleştirebiliyor, ammaaa... Fethullah'a ilişmek gerçekten cesaret istiyor! Şundan mı acaba, Tayyip'in konumu sarsılacak, yarına belki var belki yok ama, Fethullah devleti ele almış, derin devlet olmuş, boru mu Amerika'nın adamı, CIA koruyor villasında! Tayyip gitse başkası gelse, gelen de yine Fethullah'ın adamı olacak! Hanefi Avcı da öyle diyor zaten! Bunlar sanıldığından daha çok kritik noktalara yerleştiler, öyle bir temizlik operasyonuyla filan temizleneceklerini sanmayın diyor! Hayır bir de kim temizlemek isteyecek? Bu oy deposunu kim elinin tersiyle itebilecek? Deniz Baykal'ın bile, istifa edip giderken bile, görmezden gelemediği bir adamdan bahsediyoruz! Bence medya Hanefi Avcı'nın kitabını iyi okumayıp da görmezden filan geliyor değil! Tam tersine öyle iyi okumuşlar, öyle iyi anlamışlar ki, Fethullah ile iyi geçinmeleri gerektiğini herkesten iyi kavramışlar!
Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2010 14 yıl Fethullah Gülen aleyhinde yazı yazma yasağının medyada geçerli bir yasak olduğu resmen kanıtlandı. Yeniçağ gazetesi etkin bir "hayır" kampanyası yürüten, milliyetçi çizgide bir gazete olmasına rağmen, Fethullah Gülen aleyhinde yazı yazmanın bu gazetede bile yasaklandığı, bizzat gazetenin yazarı Çetin Yetkin tarafından açıklandı. Yetkin, yazısının yayın müdüründe takılması üzerine bulunduğu girişimler sonucu, bu yasağın varlığını öğrendi. Yazısında Fethullah Gülen'i eleştirdiği için yayınlanmasının mümkün olmadığı kendisine bildirildi. Mümtaz İdil'in kuklalar oyunu cemaatlere de uyarlanabilir aslında. Altta dogmatizmden beslenen bir itici güç var. Bu halk zihnini bir türlü kurtaramadığı, kandırılmaktan, uyutulmaktan arabesk bir zevk duyarak sarıldığı dogmalara para ve güç pompalıyor. Bu da ABD nin gücü ile birleşince her delikten birer dogmatik kafa baş veriyor! Bir hoca efendinin kafasına vursan öbür delikten bir şeyh hazretleri, onun da kafasına vursan öbüründen bilmem ne efendiciler cemaati, onun da kafasına vursan başka delikten bilmem ne tarikatı, onun da vursan bilmem ne hoca cemaati. Dogmatizmi önlemek ve dini tarikat ve cemaatlerin eline bırakmayıp özgürleştirmek, herkesin vicdanında özgürce bir dini görüşe sahip olmasını sağlamak amacıyla kurulan diyanet ise cemaatlerce parsellendikçe bütçesini artırmaktan başka bir iş yapmıyor...
Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2010 14 yıl Kafadan jöleli çakma yiğitlerin en ballı çanak hangisi diye fır döndükleri medya dünyasından çıkan en yiğit ses bir kadından geldi. Bu yiğit kadın Ruhat Mengi'den başkası değil. Ruhat Mengi Hanefi Avcı'nın cemaatin ipliğini pazara döken kitabı hakkında yasağı deldi. Böyle kadın beşyüz tane kendini adam sanıp gezinen çakma yiğiti çantasına mendil diye koyar! Ruhat Mengi Hanefi Avcı'nın kitabının adında niye Haliç geçtiğini çarpıcı bir anlatımla köşe yazısına aktardı. Sana en yürekten bir helal olsun Ruhat Mengi, adamım diye gezenler hala yüzleri kaldıysa utansın! Ama daha kitabı elime alır almaz beni ilk etkileyen bölüm “Haliç’te yaşayanlar” oldu. İstanbul’da görev yaptığı yıllarda evine giderken her gün Haliç’ten geçmek zorunda kaldığını, o günlerde Haliç çok kötü koktuğundan buna dayanamadığını anlatan Hanefi Avcı “Haliç’te yaşayan insanların bundan hiç rahatsız olmadığını” farketmiş. “Onlar parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta bir kısmı piknik yapıyordu. Bu durum bana çok tuhaf gelmişti. Demek ki kötü bir ortamda bulunan insanlar bir müddet sonra oraya uyum sağlayıp alışıyorlar ve bu ortamın çirkinliğini göremiyorlardı (...) Bir an için düşündüm acaba bu uyum sadece fiziki ortamla mı ilgiliydi, yoksa düşünceler, sosyal davranışlar, etik kurallar gibi toplumsal hayatı etkileyen unsurlar için de geçerli miydi?” dedikten sonra şöyle devam etmiş: “İnsanlar uzun süre kaldıkları ortamda yanlışlıklara, hatalara ve bütün anormalliklere alışıyor, uyum sağlıyor. Türkiye için de aynı şey söz konusu. Hürriyetlerin kısıtlandığı, baskının hakim olduğu, yanlış ve mantığa uygun olmayan bir Türk idari sistemi, Türk toplum yapısı ve özellikle kirli, yozlaşmış bir kamu sistemi içerisinde uzun süre kalan ve bu atmosferi teneffüs eden insanlar, bizler hepimiz, bu ortamın kötülüğünü, pisliğini artık algılayamıyoruz. Haliç’teki pis kokuya rağmen piknik havası içinde yiyip içip oynayanlar gibi biz de bu pis ortama en ufak tepki koyamıyoruz; halbuki dışardan bakıldığında bu durum dayanılacak ve kabul edilecek gibi değil.” Ve daha sonra hileli ihaleler, tapu, trafik, gümrük gibi kurumların rüşvet batağında olması, yolsuzluk ve usulsüzlükler gibi konulara geçiyor. Okudukça gerçekten de bir başka ülkede her birine skandal denecek, toplumun ayağa kalkmasına neden olacak olayların hepsini Türkiye’de artık doğal kabul edip susmaya alıştırıldığımızı daha iyi gördüm. “Görevden de alınabilirim, bunu biliyorum ama ülkeme karşı görevimi yapmak için her ihtimali göze aldım” diyen Hanefi Avcı’nın “2 günde 20 bin sattığı” yazılan kitabı okunmaya değer... Ruhat Mengi Gazetevatan
Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2010 14 yıl Dogmatizmi önlemek ve dini tarikat ve cemaatlerin eline bırakmayıp özgürleştirmek, herkesin vicdanında özgürce bir dini görüşe sahip olmasını sağlamak amacıyla kurulan diyanet ise cemaatlerce parsellendikçe bütçesini artırmaktan başka bir iş yapmıyor... Cemaatler de aynı amacı güdüyor yani dinden, imandan ziyade maddiyat. saygılar...
Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2010 14 yıl Hanefi Avci'nin "HALICTEKI SIMONLAR"inida okudum,Ergun Poyraz'in "TAKUNYALI FÜHRER"inide okudum.Inanin yandas medya yazarlarinin neden sus pus olduklarini veya BELGE YOK diye maval okuduklarini daha iyi anliyorum.Hepsi ama hepsi sucüstü yakalanmislar o kitaplarda.Kimin ne oldugu acik acik ortadayken kalkipta bu kitaplar müthis diyecek halleri yok herhalde. Ahmet Hakan dünkü KANAL 7'ci onu basbakana basin danismani veya RTÜK'e baskan yapmadilar diye Dogan Medya'ya gecti.Ergun Poyraz'in "TAKUNYALI FÜHRER"kitabi nedeniyle Ergun Poyraz'a yapmadigi hakaret kalmadi.Yani Erdogan icin kelleyi ortaya koyup yandaslik yapti.Ayni Ahmet Hakan acaba HAYIR brösürü dagitan genci hastanelik eden AKP'ller icin ne yazacak,acaba Erdogan'in "BITARAF OLAN BERTARAF OLUR"tehditine nasil cevap verecek hep bunlari merak ediyorum. Yigit Bulut,adi gibi bir gazeteci degildir.Onlarin öyle havalarina bakipta gazeteci sananlar yanilirlar. Ruhat Mengi sapina kadar bir gazetecidir.Ona bile STAR'da yaptigi programi cok gördüler.Bu ülke isgal medyasini yasadi,bugünde AKP medyasini yasamaktadir.Arada ki tek fark isgalcilerin kim olduklarinin bilinmesi ve onlari kimlerin destekledigi bugünkülerin ise sadece kimliklerinde TC.VATANDASI YAZILI OLMASI. sadece
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.