Gönderi tarihi: 2 Temmuz , 2010 15 yıl ABD’nin TSK’ya karşı yürüttüğü operasyonun değişmeyen iki hedefi var: 1. Türk Ordusu’nu bölmek. 2. Ordu ile milleti karşı karşıya getirmek. İşte ABD bu iki hedef doğrultusunda TSK’ya karşı gerek darbecilik iddiaları üzerinden gerekse terörle mücadelesi konusu üzerinden psikolojik savaş uygulamaktadır. Psikolojik Savaşın sahibi ABD, taşeronları AKP ve F Tipi Örgüttür. Gelin “ 35 kişilik CIA-Pentagon heyeti”nin kurmaylığını yaptığı bu psikolojik savaşa mercek tutalım ve 2007 yılından itibaren savaşın aşama aşama nasıl ilerletildiğini görelim: 1.. Aşama TSK’nın “terörle mücadele” konusundaki en seçkin subayları darbecilik iddiasıyla tutuklandı. 2.. Aşama Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan bu operasyon dalga dalga, sindire sindire, subayların kimi amirlerine de hazmettire hazmettire uygulandı! 3.. Aşama “Terörle mücadele” etmiş subayların halk nezdinde itibarını sarsabilmek için akla ziyan iddialarla gündem yaratıldı. Örneğin günlerce, asit çukurlarına atılan binlerce ceset türünden deli saçması iddialar süsledi manşetleri. Aşama tamamlandığında, psikolojik savaşın aracı olarak işlev gören yandaş basın, kuyulardan tek bir insan kemiği çıkmamasını haber yapmadı elbette! 4.. Aşama İlk 3 aşamanın sağladığı başarı ile cephede olan subayların da terörle mücadele azmi kırıldı. Cephedeki subay için terörle mücadele etmek her an Ergenekon’dan içeri alınmakla eşdeğer hale getirildi. Teröristle mücadele eden subay terörist muamelesi görerek zindana atılırken, Kandil’den gelen terörist Habur’da devlet töreniyle kabul edildi. Bölgenin en tepesindeki askeri yetkili olan 3. Ordu Komutanı, Ergenekon’un bir türevi olan Erzincan İddianamesinde 1 nolu sanık ilan edildi! Yandaş basın üzerinden görev ifa eden F tipi savcılar, “Saldıray Berk görevden alınmalı” kampanyası açtılar. Komutanlarının terörist muamelesi gördüğü bir ortamda, genç subayların terörle mücadele azmine darbe indirilmeye çalışıldı. 5.. Aşama Ordu içinde nifak yaratılarak, generaller ile genç subaylar karşı karşıya getirilmeye çalışıldı. Genç teğmenlerin generallere suikast hazırlığı içinde olduğu deli saçmalığından hareketle askeri liselerin, harp okullarının dereceli genç subayları Ergenekon sanıklığında zindana atıldı! Aynı operasyon kapsamında, genç subaylarda da bu deli saçmalığına rağmen komutanların kendilerine sahip çıkmadığı fikri işlenerek komuta katına güvensizlik duygusu yaratılmaya çalışıldı. 6.. Aşama PKK’nın karakol baskınlarının neredeyse tamamı Ergenekon’un dolayısıyla TSK’nın işi gibi sunuldu. Yandaş basına yerleştirilmiş pek çok utanmaz kalem üzerinden, “Ordu AKP’nin Kürt açılımına engel olmak için kendi evlatlarını öldürüyor” fikri işlendi! Şehit yakınlarının TSK’yı hedef alan açıklamalar yapması için özel çalışmalar yürütüldü. İktidar katlarında ise diğer aşamalardaki başarıların verdiği pervasızlıkla, “iyi ki bu orduyla savaşa girmemişiz” demeçleri verildi. 7.. Aşama “Terörle mücadele konusunda askerin başarısız olduğu, 30 yıldır bir adım öteye gidilemediği” gibi fikirler ekranlarda, manşetlerde subayların gardını düşürmek için aylarca dillendirildi. Bu ordunun lağvedilmesi gerektiği, yeni ve profesyonel ordu kurulması gerektiği işlendi hemen her akşam ekranlarda… İtiraz edenlere “anaların ağlamasını mı istiyorsun” şeklide ucuz ama etkili argümanlarla saldırıldı. 8.. Aşama TSK’nın karakol baskınlarına uğramasının “siyasal” sonucu olarak “ABD ile istihbarat paylaşılması” anlaşması yapıldı. İstihbaratın önce ABD’deki merkeze gidip değerlendirileceği, uygun görülürse Erbil’deki üçlü koordinasyon merkezine, oradan da Ankara’ya ulaştırılacağı yönteminin akıl dışılığı bir yana, asıl sıkıntı bu anlaşmanın askeri sonucuydu: ABD, bu anlaşmayla hem Ankara’yı “Kuzey Irak’a girmene gerek kalmadı, ben sana istihbarat vereceğim” noktasına getirmiş hem de terörle mücadele etme kapasitesini zayıflatmış oldu! Böylece TSK, PKK’ya karşı sınır ötesi operasyon yapamaz hale getirildi. (Birkaç saatliğine girip, 12 terörist imha edildiği şeklindeki sonuçlar, hem ordunun hem de milletin motivasyonuna negatif etki yapmaktadır.) Kaldı ki siyasal iradenin, ABD’nin “Askerini Afganistan’a, Lübnan’a, Somali’ye gönder ama Kuzey Irak’a gönderme” şeklindeki isteğine kayıtsız şartsız uymuş olması, zaten Ordu’nun elini kolunu bağlar hale gelmişti. 9.. Aşama Artık halkın, ordusuna karşı kışkırtılması aşamasına geçilmiştir. Hakkari’de verilen 11 şehitten sonra, iktidar katından uygulanan yeni saldırı aracı “halkın, Genelkurmay’dan hesap sorması” üzerine inşa edilmiştir. AKP’li Meclis Başkanı aynen şöyle demiştir: “Her şehit haberinden sonra ‘Allah rahmet eylesin, başınız sağ olsun, vatan sağ olsun, milletimizin başı sağ olsun’ demek adet haline geldi. Bu değerlendirmeler, açıklamalar, vatandaşımızı artık tatmin etmiyor. Bundan birkaç gün önce şehit verdiğimiz bir gencimizin Çorum’daki babasının tespiti beni çok etkilemişti. Şehit babası, ‘Biz koskoca bir devletiz, koskoca ordumuz var, birkaç çapulcu üzerinde neden etkili olamıyoruz, bunları susturamıyoruz’ demiştir. Bugün verdiğimiz 8 şehidimizle ilgili ben Genelkurmay’dan tatmin edici bir açıklama bekliyorum. Bu şehit babasının hislerine tercüman olacak, tatmin edecek açıklama bekliyorum. Kamuoyu da bekliyor”. Sonuç TSK’nın psikolojik savaşa karşı koyacak unsurlarının budandığı bir 8 yıl geçti. MGK Genel Sekreterliği koltuğundan atılmakla başlayan süreç, Meclis’i korumakla görevli askeri taburun kapı dışarı edilmesine kadar götürüldü. TSK, tehdidin kaynağını doğru saptamayarak ya da saptamışsa bile bunu ilan edip milletiyle paylaşmayarak adım adım tasfiye ediliyor! Mehmet Ali Güller
Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2010 15 yıl Hayalperest ve senaryo düsncesini asamamis malesef. Orsu peygamber degil, yanlislari olmustur ve oldugu zamanda elestirilmesi gerekli. 30 yili askin "üc bes capilcuyu" daha duruduramadiysa her yil binlerce kayip veriyorsa demekki bir yerlerde yanlis yapiyor. Sayisiz büyük rütbeli askerler kim vurduya öldürüldü ve hala gercek suclular bulunamadi, daha dogrusu bilindigi halde bulmuyorlar. Neden diye sormak orduyu yipratacaksa yipratsin derim ve böyle kendi evlatlarini ölüme yollayan ve elemanlarinin öldürülmesine göz yuman bir ordu olamaz. Her ülekeye ordu gerekli, kimse korkmasin ülkemiz icinde ordu gerekli. Ama düsrüst ve seffah bir orduya ihtiyac var. Artik ordunun her yaptigina amin demekten vaz gecin ve olaylara tüm ciplakligiyla bakin.
Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2010 15 yıl Ordu hakkinda belirli kesimlerin yapmis olduklari psikolojik mücadelenin amaci Orduyu yipratmak ve saf disi birakmaktir ki bunda da büyük bir basari saglanmistir.Saglanmamasi dogal olamazdi cünkü sadece tek bir yönden degil birkac farkli cepheden saldirilar olmaktadir. Ordunun klasik düsmanlari olan sözümona devrimciler daha dogrusu radikal sol kesimde,müthis bir ordu karsiti calisma vardir.Bunlarin misyonlari;Orduyu karalamak icin yöntemler bulmak.Örnegin PKK konusunda ordu tam bir salvo atesi altindadir.PKK'nin Marksist görüste olmasi bu sözde devrimci ve radikal sol kesimde bir sempati uyandirmakta ve PKK'nin yaptigi kanli eylemler hakli gösterilerek ordu suclanmaktadir.;Mecliste ki PKK uzantisi kravatlilarin oturup kalkip ordu karsiti söylemlerde bulunmalari,AB ve ABD'nin ajanlari konumunda calisan bazi medya kuruluslarinin ordu karsiti yayinlari ile ordu tam bir saldiri altindadir. Ordu'nun ikinci klasik düsmani olan seriatci kesim yani tarikat ve cemaatlerin ve onlarin yayin organlarinin sürekli ve sistematik calismalari ile Laiklige dolayisiyla Laikligin bekcisi durumunda olan orduya karsi cok yogun bir saldiri vardir.Laiklige saldiri ayni zamanda Atatürk düsmanligi ile at basi yürütülmektedir.Mevcut iktidar hem aldigi misyon geregi hem kendi siyasi ideolojileri geregi bu iki kesimin gönlünü hos tutmak icin mümkün olan her yöntemi denemektedir. Orduya yapilan bu saldirilar sadece asker üzerinde degil,halk katmanlari üzerinde de psikolojik bir yikim yapmaktadir.8 yillik AKP yönetimi döneminde bu saldirilar hedefini bulmustur.PKK'ya karsi, siyasi otoritenin siyasi taktikleri ile ordu görevini yerine getirememektedir.Yani siyasi iktidar ordunun elini kolunu baglamis durumdadir. Yikici kesimlerin ordu karsiti söylemlerinden kimlerin askere karsi isbirligi icinde oldugunu anlayabiliyoruz.Askerin yapmis oldugu hatalari,asker düsmanligina varacak sekilde tartismak klasik asker düsmanligina bir örnektir. saygilarla
Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2010 15 yıl Ordunun klasik düsmanlari olan sözümona devrimciler daha dogrusu radikal sol kesim Politika dostum, Namık Kemal'in "sayyad-ı bi-insafa hizmetten zevk alan" kimliğini deşifre ettiği şiiri ünlüdür, bilirsin. Birileri de eski efendileri tarih olunca, kendilerine yeni efendiler aramak zorundadır. Ortalıkta eski efendilerinin baş düşmanı olan güçten başka güç yoksa onlar ne yapsın? Öyle az buz güce esir olmakla ruhları tatmin olmuyor. En güçlüye hizmete mecburlar. En iyi tazı, en insafsız avcıya hizmet edendir. Onuru kişiliği olan, paraya ve güce tapınmayan, emperyalizme her zaman ve her yerde, kim olursa olsun karşı çıkan kişiliğe sahip onurlu kardeşlerim olan sol görüşlü insanlara saygım sonsuz. Onlar Ulusalcı kanatta onurlu ve ilkeli biçimde yer almışlardır. Onlara söyleyeceğim tek şey, bu eskimiş sağ sol literatürünü artık bırakmaları. Ulusalcılık kimliği hepimize yeter. Lider olarak da sadece Atatürk'ümüz bize yeter...
Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2010 15 yıl Emperyalizme karsi olmak ülkesinin gelecegini düsünenler icin bir görevdir.Bagimsiz olabilmek icin ülkeyi sevmek kafidir.Bu sevgi ile dolu olan herkes ayni yolda yürür.Yani "ÖZGÜRLÜK BENIM KARAKTERIMDIR"diyen Atatürk'ün.Ne Amerika ne Rusya bagimsizlik savasinda Türk ulusunun yaninda olamamistir olamazda.Emperyalizme karsi olmak milli duygularla dolu olmakla es anlamlidir.Bagimsiz Türkiye diyenleri irkci,soven,fasist diye adlandiranlar aslinda Türkiye'nin bagimsizligina,birlik ve bütünlügünede karsidirlar.Burada gercek devrimci Atatürkcü Türk Solu ile komprador Sol'u birbirine karistirmamak cok önemlidir.Komprador sol emperyalizmin hizmetindedir,yani bugün Türk ulusuna karsi olan,Kürtler eziliyor diye slogan atan,Askere kara calan,bu ülkenin kurulus ve kurtulusunda canlarini kanlarini feda etmis olanlara ahlaksizca dil uzatanlar kendilerine ister devrimci ister sol isterse ne derse desinler emperyalizmin hizmetindedirler.Türkiye'ye ihanet edenler,Türkiye'de etnik yapiyi kizistiranlar devrimci olamazlar.Onlar ancak taseronluk görevini yerine getirirler. saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.