Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Sadece Ahmet Türk’e yumruk vuran genç değil babası da, “Oğlum şerefli bir Türk evladıdır” dedi diye yerden yere vuruluyor. Yetmiyor, Samsun, hatta Karadeniz halkının tamamı suçlanıyor. Onlar da kesmiyor bir camia toptan “kafatasçı” diye yaftalanıyor.

İnsaf!

Evet, o genç de “Şerefli bir evlat”tır.

Şerefli olduğu da o talihsiz hareketi yapana kadarki hayatı ile ortadadır, sicili tertemizdir, bir kahvehanede sabahtan akşama ayakta ekmek parası kazanmaktadır. Birileri gibi adrese teslim ihalelerle tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenlerden ve sahte raporlarla vatan borcundan tüyenlerden değildir. Herkes hayatında bir değil binlerce hata yapar, o genç de, hayatının işte o birkaç saniyelik kısmında bir hata yapmıştır, kötü bir iştir, nitekim biz de, “çirkin” ve “alçakça” diyerek en ağır eleştiriyi getirmişizdir. Kendisi de zaten “Pişmanım” diyor. Belki dün o kadar ağır eleştirip bugün niye böyle diyorsun diyenleriniz olabilir. O gün o genç haksızdı, bugün o fiil dolayısıyla aileyi, Samsun’u, Karadeniz’i ve ülkücü camiayı toptan linçe kalkanlar haksız.

Biz fiile “alçakça” ve “çirkin” dedik, başka şeye değil. Şahsı kastetseydik “alçağın” ifadesini kullanırdık. Bunu yapmayız, yaparsak iki cihanda altından kalkamayız.

O yumruk, nefse hâkim olamamanın, öfkenin eseridir.

Nefse hâkim olamama ve öfke de “Şeytan”dandır.

Şeytandan “şerefli” ve “güzel” bir şey asla neşet etmez!

“Oh olsun” diyenler de bilsinler ki bu duyguları “şeytan”dandır. Asr suresini idrak ederseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Sabır Allah’ın sıfatı, Peygamber’in ahlakıdır. Onun için şeytan sabredenleri sevmez. Zira şeytan haklı olanı haksız duruma düşürmekten, insanlar arasında fitnenin derinleşmesinden, kan dökülmesinden, ocakların sönmesinden hoşlanır. Çünkü şeytan bir zamanlar 23 milyon küsur kilometrekarelik coğrafyada kendisi ve askerlerinin belini kıran, almak istediği intikamı Kurtuluş Savaşı ile kursağında koyan Türk milletini sıkıntıya sokmak ister. Onun için Türk’ü Kürde, Kürdü Türk’e, Alevi’yi Sünni’ye Sünni’yi Alevi’ye gammazlar. Samsun’daki hadisede de olan budur ve bizim tepkimiz de işte birkaç saniyelik şeytandan neşet eden bu fiil içindir.

Çünkü şeytan o kareyi tuzağına düşmüş Kürdün gözünün içine her fırsatta sokacak, gördün mü, işte Türk bu diyecektir. Ellerinde o kareyi gösteren fotoğraflarla sokaklara dökülerek “İntikam!” çağrıları yapanlar da şeytanın askerleridir. O kare uluslararası platformlarda da Türk milletinin karşısına çıkacak, şeytanın askerleri olan Haçlılar tarafından sürekli önümüze konacaktır. Gencin de dediği gibi “Keşke olmasaydı”. Biz de tekrarlanmasın, örnek alınmasın diye üzerine gittik. Çok kaygan bir zeminde yaşıyoruz. İnsanlarla normal bir şekilde konuşulamaz oldu. İki sene önce biri bize, “İslâm’da kısas var mı?” diye sordu biz de boş bulunup, “Var!” dedik. Sonradan, “Keşke niye sordun?” diye sorup öyle cevaplasaydık demek durumunda kaldık. O kişi kendisine yapılanın benzerini karşısındakine yapmış. Oysa “Kısas” devletin görevi ve hakkı! Birisi malını çalsa sen “kısas” diye gidip onun malını çalamazsın. Çalarsan hırsız olursun.

Ahmet Türk ve benzerlerini insafa getirmeye ve utandırmaya çalışmanın tek yolu o tür davranışlar değil, İETT otobüsünde Türk’ün adamlarının yaktığı liseli Serap Eser’in resmini gözlerinin içine sokup, “İşte sizin vicdanınız bu” demektir.

 

HASAN DEMİR

Gönderi tarihi:

Sadece Ahmet Türk’e yumruk vuran genç değil babası da, “Oğlum şerefli bir Türk evladıdır” dedi diye yerden yere vuruluyor. Yetmiyor, Samsun, hatta Karadeniz halkının tamamı suçlanıyor. Onlar da kesmiyor bir camia toptan “kafatasçı” diye yaftalanıyor.

İnsaf!

Evet, o genç de “Şerefli bir evlat”tır.

Şerefli olduğu da o talihsiz hareketi yapana kadarki hayatı ile ortadadır, sicili tertemizdir, bir kahvehanede sabahtan akşama ayakta ekmek parası kazanmaktadır. Birileri gibi adrese teslim ihalelerle tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenlerden ve sahte raporlarla vatan borcundan tüyenlerden değildir. Herkes hayatında bir değil binlerce hata yapar, o genç de, hayatının işte o birkaç saniyelik kısmında bir hata yapmıştır, kötü bir iştir, nitekim biz de, “çirkin” ve “alçakça” diyerek en ağır eleştiriyi getirmişizdir. Kendisi de zaten “Pişmanım” diyor. Belki dün o kadar ağır eleştirip bugün niye böyle diyorsun diyenleriniz olabilir. O gün o genç haksızdı, bugün o fiil dolayısıyla aileyi, Samsun’u, Karadeniz’i ve ülkücü camiayı toptan linçe kalkanlar haksız.

Biz fiile “alçakça” ve “çirkin” dedik, başka şeye değil. Şahsı kastetseydik “alçağın” ifadesini kullanırdık. Bunu yapmayız, yaparsak iki cihanda altından kalkamayız.

O yumruk, nefse hâkim olamamanın, öfkenin eseridir.

Nefse hâkim olamama ve öfke de “Şeytan”dandır.

Şeytandan “şerefli” ve “güzel” bir şey asla neşet etmez!

“Oh olsun” diyenler de bilsinler ki bu duyguları “şeytan”dandır. Asr suresini idrak ederseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Sabır Allah’ın sıfatı, Peygamber’in ahlakıdır. Onun için şeytan sabredenleri sevmez. Zira şeytan haklı olanı haksız duruma düşürmekten, insanlar arasında fitnenin derinleşmesinden, kan dökülmesinden, ocakların sönmesinden hoşlanır. Çünkü şeytan bir zamanlar 23 milyon küsur kilometrekarelik coğrafyada kendisi ve askerlerinin belini kıran, almak istediği intikamı Kurtuluş Savaşı ile kursağında koyan Türk milletini sıkıntıya sokmak ister. Onun için Türk’ü Kürde, Kürdü Türk’e, Alevi’yi Sünni’ye Sünni’yi Alevi’ye gammazlar. Samsun’daki hadisede de olan budur ve bizim tepkimiz de işte birkaç saniyelik şeytandan neşet eden bu fiil içindir.

Çünkü şeytan o kareyi tuzağına düşmüş Kürdün gözünün içine her fırsatta sokacak, gördün mü, işte Türk bu diyecektir. Ellerinde o kareyi gösteren fotoğraflarla sokaklara dökülerek “İntikam!” çağrıları yapanlar da şeytanın askerleridir. O kare uluslararası platformlarda da Türk milletinin karşısına çıkacak, şeytanın askerleri olan Haçlılar tarafından sürekli önümüze konacaktır. Gencin de dediği gibi “Keşke olmasaydı”. Biz de tekrarlanmasın, örnek alınmasın diye üzerine gittik. Çok kaygan bir zeminde yaşıyoruz. İnsanlarla normal bir şekilde konuşulamaz oldu. İki sene önce biri bize, “İslâm’da kısas var mı?” diye sordu biz de boş bulunup, “Var!” dedik. Sonradan, “Keşke niye sordun?” diye sorup öyle cevaplasaydık demek durumunda kaldık. O kişi kendisine yapılanın benzerini karşısındakine yapmış. Oysa “Kısas” devletin görevi ve hakkı! Birisi malını çalsa sen “kısas” diye gidip onun malını çalamazsın. Çalarsan hırsız olursun.

Ahmet Türk ve benzerlerini insafa getirmeye ve utandırmaya çalışmanın tek yolu o tür davranışlar değil, İETT otobüsünde Türk’ün adamlarının yaktığı liseli Serap Eser’in resmini gözlerinin içine sokup, “İşte sizin vicdanınız bu” demektir.

 

HASAN DEMİR

 

Yapmayın ALLAH aşkına,susayım diyorum ama okadar acite ediyorsunuz ki,Kim bütün Karadeniz halkını hedef gösterdi ALLAH aşkına,saldırıya uğrayan Ahmet Türk ilk anda bile çıkıp provakasyona gelmeyin diye halkı sakinleştirmedimi,hiçbirimiz o gencin (benim yaşıtımdır) Şerefine laf etmedik,şerefininin olup olmadığı sorgulanan o genci oraya getirip o saldırıyı organize edenlerindir,ha farz edelim bir organizasyon yok,işte ozamanda o saldırıya göz yumanların Şereflerini sorgularız,çünkü onlar böyle bir saldırının infiale yol açacağını çok iyi biliyorlar ve bunu bilerek bunların yapılmasına göz yumuyorlar diye düşünüyoruz,bakın daha dün akşam 2 polis kardeşimiz kalleşçe bir saldırı sonucu hayatını kaybetti,bu olay Smasunda oldu neden derseniz,Samsun üzerinden bir oyun sergilenmek isteniyor,milletin ''bakın gördünüzmü,Ahmet Türk'e atılan yumruğun intikamını alıyorlar'' demesi ve o kızgınlıkla bir halk çatışması çıkmasını ümit ediyorlar,yapmayın Lütfen bu oyunlara gelmeyin,Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür,bizler farklı bir dil konuşabilir,farklı bir kültüre sahip olabilir,farklı bir etnisitedende geliyor olabiliriz ama bu asla Türk düşmenı yada Türkiye düşmenı olduğumuz anlamına gelmez,aynı8 şekilde Türk olanın Kürt kelimesi geçen her şeye muhalefet edeceği sonucunada varamayız....

Gönderi tarihi:

Yapmayın ALLAH aşkına,susayım diyorum ama okadar acite ediyorsunuz ki,Kim bütün Karadeniz halkını hedef gösterdi ALLAH aşkına,saldırıya uğrayan Ahmet Türk ilk anda bile çıkıp provakasyona gelmeyin diye halkı sakinleştirmedimi,hiçbirimiz o gencin (benim yaşıtımdır) Şerefine laf etmedik,şerefininin olup olmadığı sorgulanan o genci oraya getirip o saldırıyı organize edenlerindir,ha farz edelim bir organizasyon yok,işte ozamanda o saldırıya göz yumanların Şereflerini sorgularız,çünkü onlar böyle bir saldırının infiale yol açacağını çok iyi biliyorlar ve bunu bilerek bunların yapılmasına göz yumuyorlar diye düşünüyoruz,bakın daha dün akşam 2 polis kardeşimiz kalleşçe bir saldırı sonucu hayatını kaybetti,bu olay Smasunda oldu neden derseniz,Samsun üzerinden bir oyun sergilenmek isteniyor,milletin ''bakın gördünüzmü,Ahmet Türk'e atılan yumruğun intikamını alıyorlar'' demesi ve o kızgınlıkla bir halk çatışması çıkmasını ümit ediyorlar,yapmayın Lütfen bu oyunlara gelmeyin,Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür,bizler farklı bir dil konuşabilir,farklı bir kültüre sahip olabilir,farklı bir etnisitedende geliyor olabiliriz ama bu asla Türk düşmenı yada Türkiye düşmenı olduğumuz anlamına gelmez,aynı8 şekilde Türk olanın Kürt kelimesi geçen her şeye muhalefet edeceği sonucunada varamayız....

Bakın sevgili biji bu yazınızı samimi buluyorum keşke her yazınızı aynı samimiyetle yazsanız.

 

Olay sırasında Pkk sözcüsü Sırrı Sakık ****** diye bağırıyordu Bunun yanı sıra bu haberler ile ile ilgili yazılanlara bakın ve yorumlara bakın.

 

Bu olayın öncesinde bile özellikle Hrand dik cinayetinden sonra karadeniz halkına karşı nasıl bakış açısı olduğunu hepimiz biliyoruz görüyoruz.

 

Konu yazarın daha önceki yazsında( Ahmet Türk’e yumruk ve sağduyu!)başlıklı yazsısında olayı

 

''bu saldırıya sanki aynı yazı işleri toplantısında alınmış bir karar gibi “Alçakça!” ortak tepkisini verdikleri için basının tamamına teşekkür ediyoruz.'' diyerek kınama yazısında aldığı tepkilerden dolayı bu yazıyı kaleme almıştır.

 

Lütfen biji ön yargılı davranmayın okuyun tekrar okuyun eğer yazılandan birşey anlamadıysanız yorum yapmayın.

 

Yanlış anlaşılmalar çıkmazla sonuçlanıyor oysa bu yazınızda samimiyet gördüm.

Gönderi tarihi:

Sadece Ahmet Türk’e yumruk vuran genç değil babası da, “Oğlum şerefli bir Türk evladıdır” dedi diye yerden yere vuruluyor. Yetmiyor, Samsun, hatta Karadeniz halkının tamamı suçlanıyor. Onlar da kesmiyor bir camia toptan “kafatasçı” diye yaftalanıyor.

İnsaf!

Evet, o genç de “Şerefli bir evlat”tır.

Şerefli olduğu da o talihsiz hareketi yapana kadarki hayatı ile ortadadır, sicili tertemizdir, bir kahvehanede sabahtan akşama ayakta ekmek parası kazanmaktadır. Birileri gibi adrese teslim ihalelerle tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenlerden ve sahte raporlarla vatan borcundan tüyenlerden değildir. Herkes hayatında bir değil binlerce hata yapar, o genç de, hayatının işte o birkaç saniyelik kısmında bir hata yapmıştır, kötü bir iştir, nitekim biz de, “çirkin” ve “alçakça” diyerek en ağır eleştiriyi getirmişizdir. Kendisi de zaten “Pişmanım” diyor. Belki dün o kadar ağır eleştirip bugün niye böyle diyorsun diyenleriniz olabilir. O gün o genç haksızdı, bugün o fiil dolayısıyla aileyi, Samsun’u, Karadeniz’i ve ülkücü camiayı toptan linçe kalkanlar haksız.

Biz fiile “alçakça” ve “çirkin” dedik, başka şeye değil. Şahsı kastetseydik “alçağın” ifadesini kullanırdık. Bunu yapmayız, yaparsak iki cihanda altından kalkamayız.

O yumruk, nefse hâkim olamamanın, öfkenin eseridir.

Nefse hâkim olamama ve öfke de “Şeytan”dandır.

Şeytandan “şerefli” ve “güzel” bir şey asla neşet etmez!

“Oh olsun” diyenler de bilsinler ki bu duyguları “şeytan”dandır. Asr suresini idrak ederseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Sabır Allah’ın sıfatı, Peygamber’in ahlakıdır. Onun için şeytan sabredenleri sevmez. Zira şeytan haklı olanı haksız duruma düşürmekten, insanlar arasında fitnenin derinleşmesinden, kan dökülmesinden, ocakların sönmesinden hoşlanır. Çünkü şeytan bir zamanlar 23 milyon küsur kilometrekarelik coğrafyada kendisi ve askerlerinin belini kıran, almak istediği intikamı Kurtuluş Savaşı ile kursağında koyan Türk milletini sıkıntıya sokmak ister. Onun için Türk’ü Kürde, Kürdü Türk’e, Alevi’yi Sünni’ye Sünni’yi Alevi’ye gammazlar. Samsun’daki hadisede de olan budur ve bizim tepkimiz de işte birkaç saniyelik şeytandan neşet eden bu fiil içindir.

Çünkü şeytan o kareyi tuzağına düşmüş Kürdün gözünün içine her fırsatta sokacak, gördün mü, işte Türk bu diyecektir. Ellerinde o kareyi gösteren fotoğraflarla sokaklara dökülerek “İntikam!” çağrıları yapanlar da şeytanın askerleridir. O kare uluslararası platformlarda da Türk milletinin karşısına çıkacak, şeytanın askerleri olan Haçlılar tarafından sürekli önümüze konacaktır. Gencin de dediği gibi “Keşke olmasaydı”. Biz de tekrarlanmasın, örnek alınmasın diye üzerine gittik. Çok kaygan bir zeminde yaşıyoruz. İnsanlarla normal bir şekilde konuşulamaz oldu. İki sene önce biri bize, “İslâm’da kısas var mı?” diye sordu biz de boş bulunup, “Var!” dedik. Sonradan, “Keşke niye sordun?” diye sorup öyle cevaplasaydık demek durumunda kaldık. O kişi kendisine yapılanın benzerini karşısındakine yapmış. Oysa “Kısas” devletin görevi ve hakkı! Birisi malını çalsa sen “kısas” diye gidip onun malını çalamazsın. Çalarsan hırsız olursun.

Ahmet Türk ve benzerlerini insafa getirmeye ve utandırmaya çalışmanın tek yolu o tür davranışlar değil, İETT otobüsünde Türk’ün adamlarının yaktığı liseli Serap Eser’in resmini gözlerinin içine sokup, “İşte sizin vicdanınız bu” demektir.

 

HASAN DEMİR

Ben yukaridaki yorumu günah cikartmak olarak anliyorum ve sunuda söylemekten duramiyorum. Samsun'daki saldiriyi kinayanlar asla ne tüm Samsun'lulari nede Karadeniz'lileri yumruk atan sahis gibi nitelemistir. Ayak yapmadanda konusabilsek bir kere keske.

 

Olayin sahis isimi baska güslerin oyunumu bunu tam olarak bilemiyorum, ama bilinen suki Izmir ile basladi bu olaylar ve en son Samsunda iki polisin öldürülmesiyle devam ediyor. Izmir icin alkis tutanlar bu gelismelerden sorumlulardir. Tabiiki Ahmet Türk veya baska bir sahis veya sisetci kendi görüslerini syöleyecektir ve buna tahammül etmeyi ögrenmemiz gerekli. Begeniriz veya begenmeyiz, ama tahammül etmek zorundayiz. Yoksa en son samsun da iki polisin ölümüyle sonuclanan bu tahammülsüzlük da´ha vahim olaylara bizi sahit yapacaga benziyor.

Yarin birileri de Bahceli'ye veya baska bir siyasetciye daha beterini yapabilir ve bu tip olabilecek olaylari sayisiz sekilde siralayabiliriz. Iste o noktadan sonra artik burada dahi konusabilecek bir ortam bulamayaiz. Ahmet Türk ve digerleri T.C vatandaslarinin oylariyla secildi, milyonlarca oy aldilar. Ehh simdi bu secmenlerin tümünü biz burada PKK'limi ilan edecegiz? Bu secmenler oylarini zorlami verdiler? Secmenler oy vermeden öncede bu sahislarin görüslerini biliyorlardi, oylarini verdiklerine göre tahammül etmeyi bilecegiz.

 

Türkiyedeki irkci ve fasist zihniyete hosgörü gösterilmemeli cünki, sonuclari vahim oluyor. Izmir'deki saldiriya degisik baksaydik belkide 2 polisimiz bugün hala yasiyor olacakti. Izmir ile bu tip saldirilar yayilmaya basladi.

 

Sorunlari sokakta cözmekten vazgecmeliyiz. Bu tip girisimler hicbirimizin isine gelmez, sadece derin gücleri ve bizleri birbirimize düsürmek isteyenleri sevindirir. Bakin iki polisin öldürülmesinde PKK süphesi var. Yarin belkide Kürt kökenli sucsuz bir veya dhada fazla vatandaslarimiz öldürülebilir ve hemen akla fasit güpcler gelir. Demekki ne PKK'ya ne de fasist güclere firsat vermemeliyiz. Onlar zaten Izmir'de ve Samsun'da yasnanlardan kendilerine görev cikartirlar cünki, amaclari kardeslik ve baris degil, sadece kaos yaratmak. Türkiye'de PKK yasak bir örgüttür ve üyeleri derhal yakalanir. Ahmet Türk PKK'li ise devletin savciusi var ve veriri karari yakalatir. Ama nedense bizler kendimiz biúradan hem savcilik hemde hakiumlik yapiyoruz. Öyle oldugu icinde Izmir, Canakkale, Edirne, Mus,,..., Samsun olaylarini yasadik.

Basta Izmir'deki saldiri olmak üzere tüm benzeri fasist ve irkci saldirilirai ve Samsun'da polislere karsi yapilan ölümlü saldiriyi nefretle kiniyorum.

Gönderi tarihi:

Bakın sevgili biji bu yazınızı samimi buluyorum keşke her yazınızı aynı samimiyetle yazsanız.

 

Olay sırasında Pkk sözcüsü Sırrı Sakık ****** diye bağırıyordu Bunun yanı sıra bu haberler ile ile ilgili yazılanlara bakın ve yorumlara bakın.

 

Bu olayın öncesinde bile özellikle Hrand dik cinayetinden sonra karadeniz halkına karşı nasıl bakış açısı olduğunu hepimiz biliyoruz görüyoruz.

 

Konu yazarın daha önceki yazsında( Ahmet Türk’e yumruk ve sağduyu!)başlıklı yazsısında olayı

 

''bu saldırıya sanki aynı yazı işleri toplantısında alınmış bir karar gibi “Alçakça!” ortak tepkisini verdikleri için basının tamamına teşekkür ediyoruz.'' diyerek kınama yazısında aldığı tepkilerden dolayı bu yazıyı kaleme almıştır.

 

Lütfen biji ön yargılı davranmayın okuyun tekrar okuyun eğer yazılandan birşey anlamadıysanız yorum yapmayın.

 

Yanlış anlaşılmalar çıkmazla sonuçlanıyor oysa bu yazınızda samimiyet gördüm.

 

Sn.Kaplan, siz samimi buluyorsunuz da, bir yazısında biji özgür oluncaya kadar mücadelemiz devam edecek diyor. Hangi özgürlük, bizim özgür olduğumuz kadar onlar da özgür değil mi? Bu mücadele kime karşı yapılıyor ve yapılmaya devam edilecek? pkk özgürlük amacıyla kurulmuş, bunu söyleyen birinin samimiyetine nasıl inanalım? Çeşitli başlıklarda hep bu konu tartışıldı ama bir milim değişiklik yok.

 

saygılar...

Gönderi tarihi:

Sn.Kaplan, siz samimi buluyorsunuz da, bir yazısında biji özgür oluncaya kadar mücadelemiz devam edecek diyor. Hangi özgürlük, bizim özgür olduğumuz kadar onlar da özgür değil mi? Bu mücadele kime karşı yapılıyor ve yapılmaya devam edilecek? pkk özgürlük amacıyla kurulmuş, bunu söyleyen birinin samimiyetine nasıl inanalım? Çeşitli başlıklarda hep bu konu tartışıldı ama bir milim değişiklik yok.

 

saygılar...

 

Sevgili Yılmaz ;

 

Dikkat ederseniz ''bu yazınızı'' samimi buluyorum dedim yoksa benim düşüncelerimi burada biliyorsunuz..Aşağıda alıntıladığım yazıyı samimi buldum.

 

Yapmayın ALLAH aşkına,susayım diyorum ama okadar acite ediyorsunuz ki,Kim bütün Karadeniz halkını hedef gösterdi ALLAH aşkına,saldırıya uğrayan Ahmet Türk ilk anda bile çıkıp provakasyona gelmeyin diye halkı sakinleştirmedimi,hiçbirimiz o gencin (benim yaşıtımdır) Şerefine laf etmedik,şerefininin olup olmadığı sorgulanan o genci oraya getirip o saldırıyı organize edenlerindir,ha farz edelim bir organizasyon yok,işte ozamanda o saldırıya göz yumanların Şereflerini sorgularız,çünkü onlar böyle bir saldırının infiale yol açacağını çok iyi biliyorlar ve bunu bilerek bunların yapılmasına göz yumuyorlar diye düşünüyoruz,bakın daha dün akşam 2 polis kardeşimiz kalleşçe bir saldırı sonucu hayatını kaybetti,bu olay Smasunda oldu neden derseniz,Samsun üzerinden bir oyun sergilenmek isteniyor,milletin ''bakın gördünüzmü,Ahmet Türk'e atılan yumruğun intikamını alıyorlar'' demesi ve o kızgınlıkla bir halk çatışması çıkmasını ümit ediyorlar,yapmayın Lütfen bu oyunlara gelmeyin,Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür,bizler farklı bir dil konuşabilir,farklı bir kültüre sahip olabilir,farklı bir etnisitedende geliyor olabiliriz ama bu asla Türk düşmenı yada Türkiye düşmenı olduğumuz anlamına gelmez,aynı8 şekilde Türk olanın Kürt kelimesi geçen her şeye muhalefet edeceği sonucunada varamayız....

Gönderi tarihi:

Akli selim herkes bu saldirinin provokatörlerin isi oldugunu bilir. Dolayisiyla bu tip provakatör olaylardan yola cikarak Ahmet Türk vs gibilere ithamlarda bulunacagimiza gözümüzü acalim derim ve bu provekatörlerin kimler ve kimlerin eseri olabilecegini görmeye calisalim. Amac ülkede Kürt-Türk kavgasi cikartarak fasit ve irkci emellerine erismektir.

 

SAMSUNDA YİNE PROVOKASYON!

yine provokasyon rüzgârı esiyor. Bir polis otosu uzun namlulu silahlarla tarandı, 2 polis yaşamını yitirdi. Ahmet Türk de yumruklu saldırıya uğramıştı

 

KARANLIK OLAYLAR ZİNCİRİ

 

Samsun’un Ladik ilçesinde önceki gece, devriye gezen polis otosu uzun namlulu silahlarla tarandı. Üç ayrı noktadan çapraz ateşe tutulan araçtaki 2 polis yaşamını yitirdi. Samsun'da görülen ‘Bulanık davasını’ izlemeye giden Ahmet Türk, geçtiğimiz pazartesi günü burada yumruklu saldırıya uğramıştı. Ahmet Türk saldırıdan hemen sonra sağduyu çağrısı yapmıştı. Türkiye kamuoyu yumruklu saldırın ardındaki provokasyon girişimini boşa çıkararak Türk etrafında kenetlenmişti.

TÜRK-KÜRT KAVGASI İÇİN

undan 6 gün sonra yapılan silahlı saldırı ikinci provokasyon denemesi olarak yorumlandı. Saldırıyı kimin gerçekleştirdiği henüz bilinmiyor. Ancak amacın bu hassas bölge üzerinden Türk-Kürt kavgası çıkarmak olduğunu okumak zor değil. DTP’nin kapatılması için açılan davanın Anayasa Mahkemesi’nde görülmeye başlamasından hemen önce de Tokat Reşadiye’de yapılan saldırıda 7 asker yaşamını yitirmişti.

Samsun’da ikinci provokasyon

Samsun'un Ladik ilçesinde önceki gece, devriye gezen polis otosu uzun namlulu silahla tarandı. Üç ayrı noktadan yaklaşık 5 dakika süren saldırıda 2 polis memuru yaşamını yitirdi. Samsun Valisi olayın 'terör saldırısı' olduğunu açıkladı.

Saldırı sonucu Tokat Niksar nüfusuna kayıtlı Hüseyin Koç olay yerinde hayatını kaybederken, yaralı olarak Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi'ne kaldırılan Amasya Taşova nüfusuna kayıtlı Malik Saykal hayatını kaybetti.

OMÜ Başhekimi Prof. Dr. Mustafe Bekir Selçuk, polis memurunun yolda kalbinin durduğunu, hastanede de yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığını kaydetti. Olayın ardından özel harekat ekipleri ilçeye sevk edildi, polis ekipleri kaçan saldırganları yakalamak için çalışma başlattı.

İlçe girişindeki Samsun Caddesi'nde düzenlenen saldırıdan sonra olay yerinde yapılan araştırmada çok sayıda boş kovan bulundu. Panelvan tipi polis otosunda da çok sayıda mermi izi tespit edildi. İlk belirlemelerde saldırganların 5 katlı bir inşaatı kendilerine siper alarak, çapraz ateş açtığı anlaşıldı. Öte yandan görgü tanıkları saldırganlardan birinin kadın ikisinin de erkek olduğunu kaydetti.

VALİ: PROVOKASYONA GELMEYELİM

Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu da saldırının "terör saldırısı" olduğunu söyledi. Olayın ardından Ladik'e giden Vali Güzeloğlu, incelemelerde bulundu. Vali Güzeloğlu, ''Bütün güvenlik kuvvetleri kırsalda çalışmalara eşzamanlı başladılar. Tüm ekiplerimiz, hem jandarma, hem istihbarat, hem özel harekat... Çevre illerden bölge komutanlığı dahil olmak üzere operasyonlara başladılar'' şeklinde konuştu

Vatandaşlar olayın ardından “Dün müdürlerimizi aldırdılar, bugün de polislerimizi öldürdüler. Bunun hesabının sorulmasını istiyoruz” diyerek tepki gösterdi. Vali Güzeloğlu ise vatandaşlara uyarılarda bulunarak, “Sakin olun, bunlar provokasyondur. Birbirimize düşürmeye çalışıyorlar, sağduyulu olun. Devlet olarak hep buradayız” dedi.

BÖLGEDE OPERASYON YAPILIYOR

Saldırının ardından Ordu ve Tokat'ın yanı sıra Ankara'dan da özel harekat timleri Samsun'a gönderildi. Özel hareket timlerinin yanında bulunan detektör köpeklere olay yerinde ve saldırının yapıldığı belirtilen inşaat çevresinde arama yaptırıldı. Olay yerine yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunan bir akaryakıt istasyonuna da saldırı sırasında mermi isabet ettiği belirlendi. Ekipler burada da inceleme yaptı.

Samsun’un yeni Emniyet

Müdürü Hulusi Çelik

KAPATILAN DTP'nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk'e düzenlenen yumruklu saldırı sonrası geçici olarak merkeze alınan Samsun Emniyet Müdürü Muzaffer Erkan'ın yerine Karabük İl Emniyet Müdürü Hulusi Çelik getirildi. Samsun'a gelerek görevine başlayan Çelik, önceki gece meydana gelen silahlı saldırı sonucu ölen polis memurları Hüseyin Koç ve Malik Saykal için Valilik önünde düzenlenen törene katıldı.

 

Kaynak: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1271628635&day=19&month=04&year=2010-

Gönderi tarihi:

Akli selim herkes bu saldirinin provokatörlerin isi oldugunu bilir. Dolayisiyla bu tip provakatör olaylardan yola cikarak Ahmet Türk vs gibilere ithamlarda bulunacagimiza gözümüzü acalim derim ve bu provekatörlerin kimler ve kimlerin eseri olabilecegini görmeye calisalim. Amac ülkede Kürt-Türk kavgasi cikartarak fasit ve irkci emellerine erismektir.

 

Ergenekon provoke etmiştir, gerçi onların hepsi içerideler ama...

Gönderi tarihi:

Durum vahim, bakin iki polis öldürüldü sonunda. Siz hala dalga gecmeye devam edin.

 

Sadece iki polis mi öldürüldü Sayın Dominik? Güneydoğu dan her gün şehit haberleri geliyor, huksuzluk boğazımıza kadar geldi. Bunları çözmesi gereken iktidar kalıcı olarak kalmak için her türlü yolu deniyor. Biz önce bu durumun sona erdirilmesi gerektiğini, bunun için de birşeyler yapılması gerektiğini söyleyip duruyoruz. Denize düştük yılana sarılmamız gerektiğini savunuyoruz. Siz ise gelişmiş bir demokrasi yönetiminin gelmesi gerektiğini söylüyorsunuz. Önce şu treni bir rayına koyalım daha sonra yavaş yavaş hızlanırız. Birlik olmadan hiçbir sonuç alınamayacağı kesin, bunu siyasiler bir türlü beceremeyecek. Bunu bizler, halk yapmalıyız. Bugün hakikaten Baykal, Bahçeli meselesi bitti; dediğiniz gibi iş çok daha vahim.

 

saygılar...

Gönderi tarihi:

Akli selim herkes bu saldirinin provokatörlerin isi oldugunu bilir. Dolayisiyla bu tip provakatör olaylardan yola cikarak Ahmet Türk vs gibilere ithamlarda bulunacagimiza gözümüzü acalim derim ve bu provekatörlerin kimler ve kimlerin eseri olabilecegini görmeye calisalim. Amac ülkede Kürt-Türk kavgasi cikartarak fasit ve irkci emellerine erismektir.

 

Samsunda şehit olan polilserimizin olayını pkk terörü üstlendi sevgili dominik.

 

Gördüğünüz gibi saldırıyı pkk provakatörleri yapmış.

Yani Ahmet Türk ün terör örgütü demediği pkk.

 

Şimdi aklı selim olarak bunların arasındaki bağı anlaya bildinizmi ?

Gönderi tarihi:

Turkiyede son gunlerde bir yumruk modasidir gidiyor artik bakalim yarin nerede hangi bir unluye yumruk atacak.. Merak ediyorum acaba bu yumruk atanlar sirf vatanlarini sevdikleri icinmi baskasina yumruk atma hakkini buluyorlar yoksa birileri tarafindan bombanin pimimi cekildi...? :)

Gönderi tarihi:

Turkiyede son gunlerde bir yumruk modasidir gidiyor artik bakalim yarin nerede hangi bir unluye yumruk atacak.. Merak ediyorum acaba bu yumruk atanlar sirf vatanlarini sevdikleri icinmi baskasina yumruk atma hakkini buluyorlar yoksa birileri tarafindan bombanin pimimi cekildi...? :)

 

Ortada ne pimi çekilecek bomba ne de pimi çekecek insan kalmadı. Bu pim sizin umduğunuz kesimden değil ama habur olayları, yargıya saldırı, ordunun yıpratılması yoluyla okyanus ötesinden çok önceden çekildi ve patladı bile. Verilen tahribat bunu açıkça göstermiyor mu?

 

saygılar...

Misafir Turuncu Gemi
Gönderi tarihi:

Yakın geçmiş tarihe dönmeden, son 7-8 yılı konuşalım, yani AKP'nin iktidara geldiğinden sonraki dönemi...

 

Yıl 2002. Neredeydin?

Ne yapıyordun?

Sordun mu hiç kendine?

O gün derdin neydi kendince?

 

İş mi arıyordun? Askere mi gittin/gidecektin? Evde miydin/Koca yolu mu gözlüyordun akşamları?

Öğrenci miydin? Vize-final-büt üçgeninde miydin? Emekli maaşını almaya gün mü sayıyordun? Bankada karşılığı çıksın diye çek yollarını mı gözlüyordun?

Neredeydin?

 

Neler geçti bu 7-8 yılda?

Türban olayını bilirsin. Kim çıkardı bu lafı? İspanya'da hatta, kim söyledi?

Sonra ne oldu? Fıss!

Demokrasi nedir? Bunu sorguladık bu 7-8 yıllık dönemde.

411 milletvekilinin kabul ettiği anayasa değişikliğini 11 kişilik Anayasa Mahkemesi reddetti. Ne anladın?

Demokrasi çoğunluğun değil, çoğulculuğun rejimidir. 411 Boru mu, 11 kim oluyor dedin mi? Sana bunu dedirttiler mi?

 

Anayasa Mahkemesi bir partiye "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olması" sonucunda ceza verdi. Ne hatırlıyorsun? Fıss!

Anayasa Mahkemesi, adı üstünde yasaların üstü mahkemeye iktisatçı başkan atadılar. Haberin var mı? Fıss!

Buda yetmiyor, referandum jelibonu ile hukukçu olmayanları da (veteriner-elektrikçi-ekonomist-doktor-mühendis) AYM bünyesine katacaklar. Farkında mısın? Fıss!

Sana şu anda giren çıkan ne? Fıss!

Çocuklarına giren çıkan ne olacak? Fıss!

 

7 Senede 35 milyar dolar özelleştirme yapıldı.

 

Türk Telekom şimdilerde kimin, Arap'ın!

Telsim İngiliz'in!

Kuşadası Limanı İsrailli'nin!

İzmir Limanı Hong Konglu'nun!

Araç muayene işi Alman'ın!

Başak Sigorta Fransız'ın!

Adabank Kuveytli'nin!

Avea Lübnanlı'nın!

Petkim? Ermeni'nin!

Rakı, Amerikalı'nın!

Finansbank Yunanlı'nın!

Oyakbank Hollandalı'nın!

Denizbank Belçikalı'nın!

Türkiye Finans Kuveytli'nin!

TEB Fransız'ın!

Cbank İsrailli'nin!

MNG Bank Lübnanlı'nın!

Alternatif Bank Yunanlı'nın!

Dışbank Hollandalı'nın!

Şekerbank Kazak'ın!

Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın!

Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un!

Beymen'in yarısı Amerikalı'nın!

Enerjisa'nın yarısı Avusturyalı'nın!

Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın!

Eczacıbaşı İlaç, Çek'in!

İzocam, Fransız'ın!

TGRT Amerikalı'nın!

Demirdöküm Alman'ın!

Döktaş Fransız'ın!

Süper FM Kanadalı'nın!

 

Nerede bu para? Fıss!

Kim aldı, kime verdi, hangi işsizliğe çare oldu, hangi emekliye maaş, hangi işçiye ikramiye oldu? Fıss!

 

Tüm Cumhuriyet tarihinin dış borcu 2002'de 130 milyar dolar iken, 2009'da 280 milyar dolar oldu. Ne anladın?

Nereye gitti bu para? Fıss!

 

Kürt açılımı yaptık. Açılımın ne olduğunu anlatabilen kim çıktı? Hükümet halâ geveliyor, geveledikçe ağzının-yüzünün ortasına yumruk yiyor. Hangi sivil toplum örgütü, hangi milletvekili, hangi bakan, hangi başbakan anlatabildi bunu? Sözde açılımın altını kim doldurabildi? Analar ağlamasın, kardeşiz külümüze muhtacız-evlatlar ölmesin edebiyatının önüne kim geçebildi? Fıss!

 

Vatandaşı doldurdular. Hepsi bir yana, mayınlı vatan toprağını İsrail'liye 44 sene için peşkeşe kalktılar. Bu hareketi, bütün bu anlattıklarımın üstüne yaptılar. Ve karşı durdukça, hepsine karşı oldukça, bunu söyleyenleri Ergenekon'cu olmakla suçladılar.

 

Vatandaş dolu.

Gönderi tarihi:

Turkiyede son gunlerde bir yumruk modasidir gidiyor artik bakalim yarin nerede hangi bir unluye yumruk atacak.. Merak ediyorum acaba bu yumruk atanlar sirf vatanlarini sevdikleri icinmi baskasina yumruk atma hakkini buluyorlar yoksa birileri tarafindan bombanin pimimi cekildi...? :)

 

AKP Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç'e yumruklu saldırı

 

AKP'li Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç, Çankırı’da restoranda yemek yerken Sadık Yakın isimli bir şahsın yumruklu saldırısına uğradı.

 

Başkan Dinç hastaneye kaldırıldı.

net haber.

Gönderi tarihi:

Falancaya yumruk atildi,filanca yumruklandi diyoruz diyoruzda bizi yönetenlerin haline bakiyormuyuz.RTÜK suclanir,bel alti konusmalar cocuklarin ahlakini bozuyor diye,kanallara siddet filimleri gösteriyor diye ceza uygulanir ama mecliste bogaz bogaza gelen milletvekillerinden kimse bahsetmez.Dogru ya onlarin dokunulmazliklari var,nasil isterse öyle gecirirler günlerini mecliste.Ekmek elden su gölden.

 

Kamer Genc,Basbakanin,Cumhurbaskaninin ve onlarla seyahate giden bakan ve milletvekillerinin aldiklari yurtdisi harcirahlardan bahsetti diye adami tüm AKP nerdeyse linc etmeye kalkti.Üzerine yürüdüler.O da "Cikin benimle televizyona bütün pisliklerinizi anlatayim"diyince kizilca kiyamet koptu.MHP'liler korumasa mecliste Kamer Genc linc edilecekti.Biz hala Ahmet Türk'ün veya Bakan Yildiz'in yumruklanmasindan bahsediyoruz.Demek ki milletvekili milletvekilini yumruklarsa yasaldir,vatandas yaparsa organizasyon isidir öylemi?

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Papa ve Abdi İpekçi suikastı planlayıcılarından olan eski Ülkücü gençlik Lideri Musa Serdar Çelebi, Samsun'da saldırıya uğrayan Ahmet Türk'ü ziyaret ederek, 'Halklarımızı bir birine düşürenler var. Geçmişte bu hataları yaptık ama biz zarar gördük' dedi. Çelebi, Kürtlerin de bütün haklarını eşit bir şekilde kullanacakları bir birliktelikten yana olduklarını söyledi.

 

Aralarında eski ülkücülerinde bulunduğu Eko-politik grubu Samsun'da yumruklu saldırıya uğrayan Ahmet Türk'ü ziyaret etti. Ziyaret sonrasında Türk ve ziyaretçiler ortak açıklama yaptı. Ziyarete Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Derneği (Eko-politik) Başkanı Tarık Çeleng, bir süredir toplumun değişik kesimlerini bir araya getirerek toplantılar düzenlediklerini ve ön yargıları kırmaya çalıştıklarını belirterek, 'Bir süredir devlet adamları siyasetçiler halkımız kapalı kapılar ardında çok olumlu konuyor. Ama sokakta bir psişik gerçek, ön yargılı ve sıcak bir gerçek var. Biz içerideki bu sıcak gerçek ile dışarıdaki psişik gerçeği biraz geriye çekip toplumun yaşadığı sıcak gerçeği yansıtmak için buradayız' dedi. Şimdiye kadar milliyetçi-ülkücü hassasiyetleri olan insanlarla, liberal ve Kürt hassasiyeti olan insanları bir araya getirerek 14 toplantı düzenlediklerini belirten Çeleng, 'Bu toplantıların temsilcilerinden Musa Serdar Çelebi burada. Ümit Fırat buradaydı ve uçağa yetişmek zorunda kaldı. Sayın Ahmet Türkü ziyaret ettik' dedi.

 

Kullanıldık itirafı

 

Musa Serdar Çelebi ise, Ekopolitik bünyesinde bir süredir Türkiye'nin büyük çatısı isimli bir proje için çalıştıklarını belirterek, sorunların yumruklarla, şiddetle çözülemeyeceğini bunda ısrar etmenin herkese zarar vereceğini söyledi. Çelebi şöyle konuştu: 'Bu projenin amacı Türkiye'de yaşayan bütün insanlarımızı bir biriyle kucaklaştırmak, insanlarımızı bir biriyle çatıştırarak bunun üzerinden çıkar elde etmek ve iktidar elde etmek isteyenlere meydanı bırakmamak arzusuyla çalışıyoruz. Türkiye bunların büyük acısını yaşadı. Biz o tecrübelerin içinde gelen insanlarız. Türkiye'nin bütün insanlarının konuşularak çözülebileceğine inanıyoruz. Vuruşarak hiç bir şey geçmişte çözemedik bugünde çözemeyiz. Bunun aksini düşünenler ve bizler çok büyük zarar göreceğiz bu işten. Bunları paylaşmayı ve Sayın Ahmet Türk'e geçmiş olsun demeyi ve yumruklarla hiç bir şeyin hal olmayacağını buradan birlikte ifade etmeyi... Konuşarak, bunu bir süredir deniyoruz. Birbirine ön yargısı olan insanların birbirini tanıdıktan sonra, gerçekten konuşularak sorunların çözebileceğine olan inancın arttığını görüyoruz. Kürtler ve Türkmenler kardeştir bin yıldır kardeştirler. Binlerce yıllık beraberliği sağlayabilecek bir kardeşlik vardır. Ama iş siyasetçilerin eline aklınca -hepsini kast etmiyorum ama çatışmalardan siyaset üretip ondan çıkar sağlamayı amaçlayanları kast ediyorum- hadiseler zorlaşıyor ve Türkiye hiç birimizin arzulamadığı bir yere sürükleniyor. Galiba biraz seçim atmosferi girince de işler aşılmaz noktaya gidiyor. Sağduyunun hakim olmasını diliyoruz. Konuşarak meselelerimizi çözeceğimize olan inancımızı ifade ediyoruz. Kürt kardeşlerimizin bölünmekten yana olmadığını sohbetlerde görüyoruz. Kürt kardeşlerimizin doğal haklarını sonuna kadar kullanabileceği eşit bir vatandaşlık içinde demokratik bir Türkiye'de kıyamete yaşacağımıza olan inancımızı ifade ediyoruz.'

 

Ahmet Türk ise, yapılan ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, 'Bu ziyareti çok önemsiyorum. Bu biraz da halkları karşı karşıya getirmek isteyen kesimlere yönelik bir cevaptır. Ben şuna inanıyorum, diyalog ikna ve konuşarak bütün sorunlarımızı çözebiliriz' dedi. Türk, hiç kimsenin gerginlik yaratmaya hakkının olmadığını belirterek, ortak akılla yaşanan sorunların çözülebileceğini bildirdi. Kürtlerin taleplerinden kimsenin zarar görmeyeceğini belirten Türk, 'Bin yıllık bir geçmişimiz var. Barış ve kardeşlik içinde sorunların çözülmesini görmek istiyoruz' dedi. Türk siyasetçilerin de halkın gösterdiği duyarlılığı göstermesini isteyerek, '3 puanlık oy için hareket edilmemelidir' dedi.

 

Aynı silahla hem ülkücüler hem solcular vuruldu

 

Türk, 'Ziyaret sürpriz oldu mu?' şeklindeki bir soruyu da cevaplandırarak ziyaretin halkların birbirine düşürmeye yönelik bir cevap olduğunu belirterek, 'Farklı düşünebiliriz ama hiç kimsenin insanlarımızı birbirine kırdırmaya hakkı yoktur' şeklinde konuştu. Çelebi de, 'Geçmişte komünistlere karşı silah kullandık, şimdi birlikteyiz şeklinde bir açıklamanız olmuş' şeklindeki bir soruyu da şöyle cevaplandırdı ve şöyle konuştu: 'Hep beraber çok büyük acılar yaşadık. Biz 12 Eylül'ün acılarını hala hafızamızda çok taze olarak yaşıyoruz. Hatırlıyorsunuz Türkiye sağ ve sol diye kamplara ayrılmıştı. Aynı merkezden insanlar devreye girdiler. Türkiye'yi bir ihtilal sürecine soktular. Ve bir ihtilalin gerçekleşmesi için dengeleri alt üst ettiler. Görüldü ki sabahleyin aynı silahla bir ülkücü vuruldu. Öğleden sonra onun intikamı alınıyor iddiasıyla aynı silahla solcular vuruldu. Bugün de Türkiye benzer senaryolarla karşı karşıya. Bakıyorsunuz yumruklar birden bire konuşmaya başlıyor ve bir yandan barış için bir takım adımlar atılırken, kardeşlik yolları tekrar döşenmeye çalışılırken, bir yandan herkesin tedirgin olduğu endişe ettiği bir iklime doğru sürükleniyor. Bunu hissediyoruz bunun kokusunu alıyoruz. Herkes kendi çapında bir çalışma yapıyor. Biz de ekopolitik olarak konuşarak meselelerin aşılabileceğini gördük. Gerek Kürt kardeşlerimizin oluşturduğu örgütler içerisinde gerek diğer milliyetçi camianın içinden birçok insanların katıldığı toplantılar yapıyoruz. Ve korkunç önyargılarla doldurulduğumuzu görüyoruz. Sayın Ahmet Türk'ün Samsun'daki olaydan sonraki itidali kaybetmeyerek sağduyulu çağrı yapması bizim de böyle bir adım atmamızı zaruri hale getirdi. Bunu Tüm Türkiye'ye yaymak arzusu var. Türkiye'yi parçalamak isteyenler olabilir, ama büyük çoğunluğun bunların karşısında olup demokratik bir Türkiye, seçkinlerin yönettiği, kıyamete kadar yönetici olmak isteyenlerin diğerlerini kıyamete kadar köleleştirmek istediği bir Türkiye değil, demokratik bir Türkiye arzusunda olduğumuzu beyan ettik.'

 

Musa Serdar Çelebi kimdir?

 

Abdi İpekçi ve Papa suikastı planlayıcılarından, eski ülkücü militan. İpekçi suikastını para karşılığı üstlendi. Almanya'da tutuklandı, beraat etti. Türk vatandaşlığından çıkartıldı. Türk İslam Birliği Teşkilatı'nın başına geçti. Papa suikastının arkasında CIA olduğunu ve bu konuda kitap yazacağını söyledi. adı geçen suikast davasında beraat ettirilmesi İtalyan savcılığınca milli güvenlik medeniyle uygun görüldü. Devlet Bahçeli'nin talimatı üzerine MHP ve bu partiye bağlı tüm teşkilat ve ülkü ocaklarına girişi 2000 yılından itibaren yasaklandı. AKP tarafından 2007 seçimlerinde adaylık teklif edildi. Çelebi bir süredir, Ekopolitik bünyesinde Türkiye'nin büyük çatısı projesinde çalışıyor.

 

DİHA

Gönderi tarihi:

Falancaya yumruk atildi,filanca yumruklandi diyoruz diyoruzda bizi yönetenlerin haline bakiyormuyuz.RTÜK suclanir,bel alti konusmalar cocuklarin ahlakini bozuyor diye,kanallara siddet filimleri gösteriyor diye ceza uygulanir ama mecliste bogaz bogaza gelen milletvekillerinden kimse bahsetmez.Dogru ya onlarin dokunulmazliklari var,nasil isterse öyle gecirirler günlerini mecliste.Ekmek elden su gölden.

 

Kamer Genc,Basbakanin,Cumhurbaskaninin ve onlarla seyahate giden bakan ve milletvekillerinin aldiklari yurtdisi harcirahlardan bahsetti diye adami tüm AKP nerdeyse linc etmeye kalkti.Üzerine yürüdüler.O da "Cikin benimle televizyona bütün pisliklerinizi anlatayim"diyince kizilca kiyamet koptu.MHP'liler korumasa mecliste Kamer Genc linc edilecekti.Biz hala Ahmet Türk'ün veya Bakan Yildiz'in yumruklanmasindan bahsediyoruz.Demek ki milletvekili milletvekilini yumruklarsa yasaldir,vatandas yaparsa organizasyon isidir öylemi?

 

 

saygilarla

 

Haklısınız bu iki yumruğu abarmaya gerek yok bencede,Ekonomik ve soysyal hayatımızda şiddet aileden başlıyor türkiyeyi yöneten yön veren aydınlar!bir birini boğazlıyor.

Mecliste böyle şiddet oluyorsa sokakta iki yumruk olayı olmuş çokmu?

 

Aslında kendileride biliyor 75 milyonun yaşadığı bir ülkede böyle olayların olması gayet normeldir fakat işin içine terör yandaşları girince olayın boyutu değişiyor o zaman dünya yerinden oynuyor,şahısların tepkileri organizsyon oluyor,çete işi oluyor hatta polisin kontrolinde oluyor.

 

Bu işler ortalık yağmalaırken araçlar ve toplu taşıma araçları yakılırken suçsuz insanlarımız ölürken organizsyon işi olmuyor!bu terörün arkasındaki çanakçılardan kimse hesap soralım demiyor.

 

iş lafa gelince ''biz şiddete karşıyız'' diyerek ucuz siyaset yapıyorlar.

ama şiddeti körükleyen ve çanak tutanlara karşıda sessiz kalırler ..

Gönderi tarihi:

Papa ve Abdi İpekçi suikastı planlayıcılarından olan eski Ülkücü gençlik Lideri Musa Serdar Çelebi, Samsun'da saldırıya uğrayan Ahmet Türk'ü ziyaret ederek, .

.

.

.

DİHA

 

Cok cok yerinde bir yazi ve de gercegin ta kendisi.

 

Simdi bana bir soru sorma hakki dogdu:Aralarinda Ülkücülerinde bulundugu bir kurulus gelmis Ahmet Türk'e birseyler söylemis,"kullanildik"demis.Diyenler kim Ülkücüler...Peki kac tane Kürtcü,kac tane Dev-Solcu,kac tane bilmem ne "KULLANILDIK"diye itiraf edip,ülkücülerle ayni görüste olduklarini söylemis?

 

Bakin sayin arkadasim,biz hep ayni seyleri söyledik bugüne kadar,dedik ki sag ve sol hep kullanildi biribirine kirdirildi,Hala bunun icin ugrasanlar var.Hala Ermeni soykirimi olmustur diye birileri ortaliga düsmüs milleti tahkir edercesine provakasyon yapiyorlar.Birileri bilmem nelerle ugrasiyorlar.Eger bu ülkede ülkücüler kullanildiklarini itiraf edecek bilince ermislerse aynisini karsi taraftan beklemek bu milletin hakkidir.Hala kendilerini kullandiranlar var iki taraftanda.Nedeni ne olursa olsun kimsenin kimseyi öldürmeye hakki yoktur.Ben bu haktan bahsederken mesru olan haktan bahsetmiyorum.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Cok cok yerinde bir yazi ve de gercegin ta kendisi.

 

Simdi bana bir soru sorma hakki dogdu:Aralarinda Ülkücülerinde bulundugu bir kurulus gelmis Ahmet Türk'e birseyler söylemis,"kullanildik"demis.Diyenler kim Ülkücüler...Peki kac tane Kürtcü,kac tane Dev-Solcu,kac tane bilmem ne "KULLANILDIK"diye itiraf edip,ülkücülerle ayni görüste olduklarini söylemis?

 

Bakin sayin arkadasim,biz hep ayni seyleri söyledik bugüne kadar,dedik ki sag ve sol hep kullanildi biribirine kirdirildi,Hala bunun icin ugrasanlar var.Hala Ermeni soykirimi olmustur diye birileri ortaliga düsmüs milleti tahkir edercesine provakasyon yapiyorlar.Birileri bilmem nelerle ugrasiyorlar.Eger bu ülkede ülkücüler kullanildiklarini itiraf edecek bilince ermislerse aynisini karsi taraftan beklemek bu milletin hakkidir.Hala kendilerini kullandiranlar var iki taraftanda.Nedeni ne olursa olsun kimsenin kimseyi öldürmeye hakki yoktur.Ben bu haktan bahsederken mesru olan haktan bahsetmiyorum.

 

 

saygilarla

 

Sayın Politika bende her fırsatta aynı şeyleri söylüyorum,Bu ülkede birileri Kürd ve Türk halklarını karşı karşıya getirmeye çelışıyor,Kürt halkının Dil ve Kültürel özgürlüğünden bahsediyoruz,Kültürel Kimlik diyoruz,birileri çıkıp ''Ahanda ayrı Kimlik istiyorlar'' diyor biz ayrı bir nüfus cüzdanı istemiyoruz,seçip meclise gönderilen vekillerle oturulup konuşularak bu sorun çözülmelidir diyorum yıllardır onlar size göre çok aykırı şeyler isteyebilirler ama bu tartışılır ve orta yol bulunmaya çalışılır,demek istediğim bu sorunun çözüm yeri TBMM'dir dağlar değildir,önce halkın iradesine saygı gösterilecek,halkın seçtiği vekil 23 nisan resepsiyonuna geldi diye asker gelmiyormuş resepsiyona,bir yerde Cumhuriyet bayramında BDP'li vekil kutlamaya katılınca Vali Kaymakam Asker onun elini sıkmıyormuş,bir sanatçı Zazaca şarkı okuyunca Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Vali,Kaymakam,Emniyet Müdürü Vali Kaymakam Asker orayı terk ediyorlar ve gazeteler tv'ler çarşaf çarşaf bunu yayınlıyorlar,sanki övünülecek birşey yapılmış gibi önce halkın seçimine,diline,kültürüne saygı duymayı öğrenmeli Bürokratlar neyse demek istediğim kullanılmak istemiyorsak birbirimizi kimsenin kucağına itmemeliyiz,birimizi ETÖ'ye diğerimizi Pkk'ye mecbur kılmamalıyız,ben bir Kürt olarak her fırsatta diyorum bu ülkede sorunlar Türkiye Cumhuriyetinin Üniter yapısına,resmi diline ve bayrağına dokunulmadan her yönüyle özgürce tartışılmalıdır...

Gönderi tarihi:

Sayın Politika bende her fırsatta aynı şeyleri söylüyorum,Bu ülkede birileri Kürd ve Türk halklarını karşı karşıya getirmeye çelışıyor,Kürt halkının Dil ve Kültürel özgürlüğünden bahsediyoruz,Kültürel Kimlik diyoruz,birileri çıkıp ''Ahanda ayrı Kimlik istiyorlar'' diyor biz ayrı bir nüfus cüzdanı istemiyoruz,seçip meclise gönderilen vekillerle oturulup konuşularak bu sorun çözülmelidir diyorum yıllardır onlar size göre çok aykırı şeyler isteyebilirler ama bu tartışılır ve orta yol bulunmaya çalışılır,demek istediğim bu sorunun çözüm yeri TBMM'dir dağlar değildir,önce halkın iradesine saygı gösterilecek,halkın seçtiği vekil 23 nisan resepsiyonuna geldi diye asker gelmiyormuş resepsiyona,bir yerde Cumhuriyet bayramında BDP'li vekil kutlamaya katılınca Vali Kaymakam Asker onun elini sıkmıyormuş,bir sanatçı Zazaca şarkı okuyunca Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Vali,Kaymakam,Emniyet Müdürü Vali Kaymakam Asker orayı terk ediyorlar ve gazeteler tv'ler çarşaf çarşaf bunu yayınlıyorlar,sanki övünülecek birşey yapılmış gibi önce halkın seçimine,diline,kültürüne saygı duymayı öğrenmeli Bürokratlar neyse demek istediğim kullanılmak istemiyorsak birbirimizi kimsenin kucağına itmemeliyiz,birimizi ETÖ'ye diğerimizi Pkk'ye mecbur kılmamalıyız,ben bir Kürt olarak her fırsatta diyorum bu ülkede sorunlar Türkiye Cumhuriyetinin Üniter yapısına,resmi diline ve bayrağına dokunulmadan her yönüyle özgürce tartışılmalıdır...

 

Sn.Biji, ben bişi anlayamıyorum. Resmi dile, bayrağa dokunmadan ne gibi bir çözüm istiyorsunuz? Bizim de isteğimiz zaten bunlar. Farklı olarak hangi hakları talep ediyorsunuz açıkça belirtirseniz biz de bilgi sahibi oluruz.

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Sn.Biji, ben bişi anlayamıyorum. Resmi dile, bayrağa dokunmadan ne gibi bir çözüm istiyorsunuz? Bizim de isteğimiz zaten bunlar. Farklı olarak hangi hakları talep ediyorsunuz açıkça belirtirseniz biz de bilgi sahibi oluruz.

 

Yapmayın y.yılmaz bunu kaç defa yazdık;

Resmi dilimiz Türkçedir ancak herkesin kendi anadilinde tv,radyo,gazete,dergi vs kurma hakkı olmalıdır.

Resmi dilimiz olan Türkçenin öğrenilmesi mecburi olmalıdır (8 yıllık eğitim gibi) ancak isteyen bunun yanında kendi anadilindede eğitim alabilmelidir.

Herkes çocuğuna istediği ismi verebilmelidir.

Değiştirilen yerleşim birimi isimleri iade edilmelidir.

Okullarda her sabah çocuklara Türklük üzerine yemin ettirilmemelidir.

Dağa taşa Türk'lüğü öven sözler yamaktan vazgeçilmelidir devletin ırkı olmaz,devlet ırk,din ve mezheplere eşit mesafede olmalıdır.

Türklüğe hakaretle ilgili kanun değiştirilmeli,hiçbir ırk,din,dil,mezhep inanışa hakaret edilememesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalıdır.

Ve bunlar gibi ufak bazı adımlar şu an aklıma gelmeyen,bu adımlar ülkeyi bölmez birleştirir sayın y.yılmaz...

Gönderi tarihi:

Yapmayın y.yılmaz bunu kaç defa yazdık;

Resmi dilimiz Türkçedir ancak herkesin kendi anadilinde tv,radyo,gazete,dergi vs kurma hakkı olmalıdır.

Resmi dilimiz olan Türkçenin öğrenilmesi mecburi olmalıdır (8 yıllık eğitim gibi) ancak isteyen bunun yanında kendi anadilindede eğitim alabilmelidir.

Herkes çocuğuna istediği ismi verebilmelidir.

Değiştirilen yerleşim birimi isimleri iade edilmelidir.

Okullarda her sabah çocuklara Türklük üzerine yemin ettirilmemelidir.

Dağa taşa Türk'lüğü öven sözler yamaktan vazgeçilmelidir devletin ırkı olmaz,devlet ırk,din ve mezheplere eşit mesafede olmalıdır.

Türklüğe hakaretle ilgili kanun değiştirilmeli,hiçbir ırk,din,dil,mezhep inanışa hakaret edilememesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalıdır.

Ve bunlar gibi ufak bazı adımlar şu an aklıma gelmeyen,bu adımlar ülkeyi bölmez birleştirir sayın y.yılmaz...

Ve bu istekler öyle verilmeyecek taleplerde degil. Ama isin icerisinde asimilasyon, inkarcilik, baski ve zulüm politikalari ve zihniyeti oldunca tabiiki 90 yili askin catisma olur. Her gün de sehit cenazelerini kaldiririz. Sonrada yok efendim dis mihraklar ülkeyi bölmeye calisiyor deriz. At gözlüklerimizi bir cikartabilsek, cok seyleri daha berrak görecegiz ama ......

Gönderi tarihi:

Yapmayın y.yılmaz bunu kaç defa yazdık;

Resmi dilimiz Türkçedir ancak herkesin kendi anadilinde tv,radyo,gazete,dergi vs kurma hakkı olmalıdır.

Resmi dilimiz olan Türkçenin öğrenilmesi mecburi olmalıdır (8 yıllık eğitim gibi) ancak isteyen bunun yanında kendi anadilindede eğitim alabilmelidir.

Herkes çocuğuna istediği ismi verebilmelidir.

 

Buraya kadar sanırım sorun yok, çünkü çıkarılan kanun bunları sağlıyor.

 

Değiştirilen yerleşim birimi isimleri iade edilmelidir.

 

Şahsen ben karşı olmama rağmen, bir çözüm olacaksa buna da amenna!

 

Okullarda her sabah çocuklara Türklük üzerine yemin ettirilmemelidir.

Dağa taşa Türk'lüğü öven sözler yamaktan vazgeçilmelidir devletin ırkı olmaz,devlet ırk,din ve mezheplere eşit mesafede olmalıdır.

Türklüğe hakaretle ilgili kanun değiştirilmeli,hiçbir ırk,din,dil,mezhep inanışa hakaret edilememesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalıdır.

 

İşte yine aynı yere geldik. Bu ülkede Rum, Ermeni, Laz, Gürcü, Çerkez, Abaza vs. onlarca kökenden toplumlar yaşıyor. Kürt kökenlilerden başka bu Türk tanımına itiraz eden yok. Dedelerim Batum dan gelmiş ama ben Türklüğümle gurur duyuyorum; atalarımın yedi düvele karşı verdiği destansı mücadele ile övünüyorum. Onlara layık evlat olamadığımız için de utanç duyuyorum.

yine aynı tanımı yapacağım, Almanya halkına Alman, İngiltere Halkına İngiliz, Fransa halkına fransız, İspanya Halkına İspanyol, ABD halkına Amerikan, İtalya Halkına İtalyan vs, vs dendiğine göre Türkiye Halkına da Türk denmesi normal değil mi? Bu illa ırk anlamında mı alınmalı, niye bir üst kimlik olarak kabul edemiyorsunuz?

Dağa, taşa Türk yazısı kanla yazıldı, bunu silecek babayiğidi daha hiçbir ana doğurmadı; bu kadar şehit onun için veriliyor. Bu ırkçılıksa farketmez ben ırkçıyım; bu yazıları silmeyi deneyecek olanı bu halkın da sileceğinden zerre kadar şüphem yok.

 

saygılar...

Gönderi tarihi:

Buraya kadar sanırım sorun yok, çünkü çıkarılan kanun bunları sağlıyor.

.

.

.

saygılar...

 

sayin Yilmaz,amac o istedikleri degildir onlar sadece tiyatronun perdelerinden biridir.Asil amac Kürdistan'in alt yapisini gerceklestirmektir ki bunu da herkesi aptal sanarak demokrasi insan haklari adi altinda gerceklestirmeye calisiyorlar.Olay budur.

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.