Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI...

 

***

Ne yazık ki; Atatürk'ün ölümünden bu yana, bilgi, görgü ve ciddiyet bakımından yeterli sayılabilecek yöneticilerden yoksun olarak bu günlere ulaştık. Bundan dolayıdır ki, bilgisizlerin “iktidar” olarak başımıza çöreklendiklerinde ve ülkeyi yönetmedeki beceriksizliklerine tanık olduğumuzda kendi kendimize “Geçmişin hatalarından ders almayan toplumlar geçmişi tekrar yaşarlar” diye düşünüyoruz.

 

***

Osmanlı tarihinin sayfalarına şöyle bir göz attığımızda, Şeriat verileriyle eğitilmiş, Başlıca özellikleri, yabancılardan aldıkları akla göre iş görmek, daha doğrusu Batı ülkeleri yöneticilerinin direktiflerini ve öğütlerini izlemek olan” Osmanlı yöneticilerinin, genel kültürden ve akılcı bilgilerden yoksun, dar görüşlü olmaları nedeniyle ülke bir felaketten bir diğerine sürüklenmiş, Osmanlı'nın adı “Hasta Adam” a çıkmıştır. Batı ülkelerinin İstanbul'daki elçileri, bu hasta adamın doktorları olarak iş görmüşlerdir.

 

Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransa Kıralı Francois ile oluşturduğu ilişkilerden sonra Fransa ve daha sonra da İngiltere, Osmanlı devletinin iç ve dış siyaseti üzerinde giderek artan bir etkinlik yaratmaya başlamışlar ve istedikleri her şeyi Osmanlı Yöneticilerine yaptırmakta güçlük çekmemişlerdir. 

 

O kadar ki, Osmanlı devleti Hicri 1182 yılında, Fransız elçisinin kışkırtmalarıyla  Rusya'ya savaş açmıştır. Her ne kadar Napolyon’un Mısır'ı istila etmesi, Osmanlı'nın Fransızlara olan güvenini sarsmışsa da, uygulamada değişen pek bir şey olmamıştır. Sadece İngiltere'nin güçlenmesiyle birlikte etkinlik, Fransa'dan İngiltere'ye geçmiştir. 19. yüzyıl ortalarına gelinceye kadar Fransa ne idiyse, daha sonraki dönemde İngiltere o olmuştur. 

İkinci Dünya Savaşından sonra İngiltere ve Fransa'nın yerini ABD almış ve şimdi bir de Avrupa Birliği işe karışmıştır.

 

Osmanlı yöneticilerinin siyasal, sosyal, ekonomik ve askerlik alanlarındaki bilgisizlikleri ve tecrübesizlikleri nedeniyledir ki Osmanlı Devleti, dışa karşı zavallı, aciz ve çoğu zaman muhtaç durumunda kalmıştır. Bu yöneticiler öylesine bilgisiz idiler ki, devlet adına imzaladıkları sözleşmelerin hükümlerini anlayabilecek ve bu hükümlerin ne gibi sonuçlar doğuracağını kavrayabilecek yetenekte bile değillerdi.

 

Hicri 1196 yılında Rusya ile yapılan ticaret anlaşmasını, bunun nice ilginç örneklerinden biri olarak burada anımsamakta yarar var. Gerçekten de Rus tüccarlarına, Osmanlı ülkesinde istedikleri süre boyunca oturma, alışveriş yapma, mal mülk edinme gibi ayrıcalıklar sağlayan bu sözleşme, ayrıca “(Rus tüccarlarının) Arabalarında ve gemilerinde, başka milletlerden kimse bulunsa bile, (Osmanlı Devleti) onları hoş tutmak zorunluluğundadır” seklinde hükümleri de içermekteydi.

 

Dönemin yöneticileri sözleşmenin birkaç hükmüne itirazda bulunmak istedikleri zaman, Rus elçisi direnmiş ve bu hükümlerde yapılacak her hangi bir değişikliğin Rus hükumetince hoş karşılanmayacağını, bu nedenle sözleşmenin “aynen” onaylanmasını, aksi takdirde muhtemel bir savaşın göze alınmasını ifade etmiş. Bu tehdit karşısında Osmanlı temsilcileri, hani sanki bazı hükümleri beğenmemekte ısrarlı imiş gibi görünmekle beraber, Rus elçisinin, işi pamuk ipliğine bağlarcasına söylediği “Hele anlaşma metninin bir kenarına istediklerinizi yazın, belki hükümetim ufak tefek değişiklik yapmaya yanaşır... (Ben de) sizi hoşnut kılıcı bir ifadeye kavuşturmak üzere hatırınız için caba harcarım” sözlerine kanmışlardır.

 

Bu sözleşmenin imzası vesilesiyle Cevdet Pasa şöyle der:

“Osmanlı Devleti bunu da baş eğercesine hoş görmüş ve bu teklifleri, sanki bir savaşta yenilmiş de yenenin her isteğine kabule mecburmuş gibi, olduğu şekilde kabul edip anlaşmayı imzalamaktan geri kalmamıştır”.

 

Söylemeye gerek yoktur ki; Bu türden hükümlerin yer aldığı anlaşmalar, her iki tarafın değil öncelikle karşı tarafın çıkarlarına yönelik anlaşmalardır. Fakat içinde bulunduğumuz bu dönemde olduğu gibi geçmişte de bunu anlayacak yeterlikten yoksun yönetenler, anlaşmayı “Her iki tarafa da eşitlik üzere (sorumluluk) yüklenmiştir...” diyerek imzalamışlardı.

 

Hem de devlet ve millet haysiyetinin çiğnenmesine aldırmadan onursuz ve düşünceden yoksun davranarak.

 

Osmanlı tarihinin, özellikle 18. ve 19. yüzyılları kapsayan bolumu, İktidarın cehaletini yansıtan örnek bir dönem olarak kalacaktır tarih sayfalarında. 

 

***

Unutmayalım ki; Bu ülkeyi bilgisiz ve onurdan yoksun yöneticilerden kurtarıp çağdaş ve saygın ellere teslim olmasını “Şeriat eğitimi yerine akılcı eğitimi yerleştirmek suretiyle” yine Atatürk sağlamıştır. Çünkü istemiştir ki; toplum fikren gelişsin de yeteneksiz, değersiz ve yabancıların direktifleriyle ülkeyi yönetmeye kalkanları iktidara getirmesin. 

 

Ne var ki, onun getirdiği akılcı eğitim, daha sonra iktidara gelen siyasilerin ve din bezirganlarının elinde kuşa çevrilmiş ve “İmam hatip okulları” marifetiyle yerini bir bakıma yine şeriat eğitimine terk etmiştir.

 

Bunun sonucu olarak, "Kurnaz ve daha doğrusu din aracını kullanmak hususunda rakipsiz, ama her bakımdan bilgi yoksunu siyasiler", cahil bırakılmış toplumun beğenisini kazanarak yöneticiliğe gelme şansına kavuşmuşlardır. 

 

İçinde yaşadığımız bu çalkantılı ve bir o kadar da sıkıntılı olan AKP dönemini algılamak için geçmişimize bakmamız, "Geçmişte olanları, yaşananları ve sonuçlarını" iyi kavramamız gerekiyor.

 

Bugün yaşadığımız her olumsuzluğu bu toplumun geçmiş tarih sayfalarında var olan örnekleriyle kıyasladığımızda yaşadığımız bu günleri geçmişte yaşananları kavrayarak değerlendirmeye almanın gerekli olduğu düşüncesindeyim…

 

Cehaletin iktidar olması ne kadar korkunç bir tehlike ise İktidarın Cehaleti de o ölçüde korkunç bir felakettir” demek olduğunu bu toplum bilinmez ki nasıl ve ne zaman öğrenebilecektir?..

***

Gönderi tarihi:

Ülkemizdeki her eğitimli insan İmam Hatip tahsilli de ben mi yanlış biliyorum diye düşünmeden edemedim.Ya da ne bileyim okullarımızda 80 yıldır ''Bol din referanslı eğitim-öğretim ilkeleri, amaçları,ideolojisi'' temelinde eğitim verildi de gözümüzden mi kaçtı?Bunları da geçtim haydi 60, 70, 80,28 Şubat müdahalelerini yapan ülkeyi uçuruma düşmekten kurtaran zinde koruyucu güçlerimiz halkı eğitmeyi mi unuttular da halkımız bu derece önünü göremeyecek kadar cahil kaldı.Eeeee bugün halkımızın idrak noksanlığından, kolay kandırılabiliyor olmasından dem vuruyorsak bu zamana kadar kendilerinin istedikleri dışında hiçbir adıma izin vermeyen gerektiğinde müdahale edenler zekalarının bir kısmını halkı eğitmeye harcasalardı.Halkı şeriatçiler eğitti san ki bu zamana kadar kendi okullarında!Ben şu eleştiri mantığına hep gülmüşümdür.Nedir mi bu? CHP'den örnek vereyim daha anlaşılır olsun.Seçimi kaybetmişler ve siteme kulak kabartın.Bu halkı anlamak mümkün değil.Zaten de sorunun bu.Halkı anlamadığın için bir türlü anlatamıyorsun ya kimsenin anlamayıp sadece kendinin anladığını.

 

Kendi halkının değerlerinden, hissiyatından bihaber olup da sonra senin istediğin yolda yürümeyen halka sitem de neyin nesi?

 

Bir düşünün söylenen lafların kimlere gittiğini, kimlerde ne etki oluşturduğunu.İmam Hatibi de eleştirebilirsiniz, şeriat eğitimli devlet adamlarının hatalarını da.Lakin bu eleştirileri getirirken bu ülkede bir güçlü bir din unsurunun, bu unsurun oluşturduğu bir değerler sisteminin büyük oranda kültürel hayatta yaşandığını göz ardı etmeyin.Muhatabınızı iyi bilin.Kimi kime şikayet ediyorsunuz?Öyle bir tablo çizmişsiniz ki İmam Hatip okulları, İmam Hatip okullarından mezun olanların hepsi cahil, ülkenin siz hariç büyük bir kısmı da bu okullardan mezun oldu din söylemli kişilerin peşinden koşmaya her söylediğini yapmaya hazırlar ve cahiller.Aydınlatmaya çalıştığınız kitle, sözlerinizin hedefindeki kesim sizin değerlerinizin dışında yaşayan bir kesimse niyetiniz halisse seçtiğiniz üslup doğru bir iletişim üslubu değil söyleyeyim.

 

Bence kendinizi kandırmayın önce siz kendinizi bu ülkenin halkının değerlerinin neresinde duruyorsunuz bir sorgulayın.Sitem ettiğiniz insanlar niçin sizin doğru gördüklerinize ehemmiyet vermiyorlar da dini kullanarak kandırdıklarını düşündüğünüz insanları destekliyorlar bir düşünün.Tablo ortada derin analize de gerek yok esasında.Dini değerler üzerinden kandırılıyorlarsa dini değerler üzerinden aydınlatın madem başka bir dil bilinmiyorsa.Dinletin lafınızı diğerleri nasıl anlatıyorsa.Eğer seni dinlemeyip onu dinliyorlarsa efendim o zaman da yapılacak bir şey yok şikayet, sitem beyhude.

Gönderi tarihi:

Bir kimse çevresinde yaşananlar ve gelişmeler üzerinde algılama ve farkındalığı düzeyinde bir kanaate sahiptir...

 

Herhangi bir ifade yada yazının bütününü değerlendirirken içerisinden bir bölümü cımbızla çekerek sadece o minvalde değerlendirme yapmaya kalkarsanız eksik kalır ve konuyu mecrasından uzaklaştıracak yorumlar yaparak kısır ve polemik yaklaşımlar üretiriz... Bu yaklaşımlar sonuçta sayın yazarın yaptığı gibi bir görüşe altı dolu görüşlerle yanıt vermek yerine beylik itham ve kişisel önermelere dönüşür.

 

Oysa yazının bütününde anlatılmaya çalışılanlar, sayın yazarın eleştiri olarak öne sürdüğü, ifade ettiği görüş ve dile getirdikleri olmasına karşın, Osmanlıdan bu yana içinde bulunduğumuz toplumsal algılamayı "halkın hissiyatı", bu durumu irdeleyen yazının sahibinin "bi haber" olarak yaftalanması, "Halkı anlamadığın için bir türlü anlatamıyorsun ya kimsenin anlamayıp sadece kendinin anladığını." diyecek kadar yazanı ve yazılanları anlamaktan uzak bir bakış açısının haddini aşan ve "bugünkü iktidar sahiplerinin de yetenekli bir şekilde uyguladıkları" haddini aşmayı eleştiri yapmak olduğunu sanan bir anlayışın tipik bir örneği sergilenmiş.. 

 

İnsanlar içinde bulundukları durumun ve yaptıklarının olumsuzlukların kaynağı olduğunun farkında değilse onlara bu hatırlatıldığında genelde verilen ilk tepki görüş belirtenleri ötekileştirerek kendini temsilcisi olarak gördüğü ait olduğu görüş yada toplumun değerlerinin anlaşılmadığını öne sürmek olur. Sayın yazarın satırlarında bu reflekse örnek olacak "Bir düşünün söylenen lafların kimlere gittiğini, kimlerde ne etki oluşturduğunu." diye dile gelen birçok ifadeyi görmek mümkün...

 

Aynı şekilde; "Bence kendinizi kandırmayın önce siz kendinizi bu ülkenin halkının değerlerinin neresinde duruyorsunuz bir sorgulayın." diyerek sahip olduğu değerlerin sorgulanamaz olduğunu kabul eden bir algılamayı, sorgulayan ve sonuçlarına itiraz edenleri "biz çoğunluğuz sen azınlıksın" dolayısıyla "Sitem ettiğiniz insanlar niçin sizin doğru gördüklerinize ehemmiyet vermiyorlar da dini kullanarak kandırdıklarını düşündüğünüz insanları destekliyorlar bir düşünün. Tablo ortada derin analize de gerek yok esasında.Dini değerler üzerinden kandırılıyorlarsa dini değerler üzerinden aydınlatın madem başka bir dil bilinmiyorsa.Dinletin lafınızı diğerleri nasıl anlatıyorsa.Eğer seni dinlemeyip onu dinliyorlarsa efendim o zaman da yapılacak bir şey yok şikayet, sitem beyhude." diye bir öneriyi iç rahatlığıyla ve kendi haklılığının gerekçesi olarak öne sürülebilir.

 

Sayın yazar bana her gün yaşadığım olumsuzlukları doğal, olağan ve siz öyle düşünüyorsunuz diye kabullenmem gerektiğini dayatmayın...

 

Final paragrafında ifade edilenleri Örneğin "Cehaletin iktidarı " ... "İktidarın Cehaleti" kavramlarının ne anlam ifade ettiğini göz ardı ederek yapılan bir değerlendirme sizi elbetteki rahatsız edecek ve bu rahatsızlığınızı bu soruyu soranları ötekileştirerek "Kendi halkının değerlerinden, hissiyatından bihaber olup da sonra senin istediğin yolda yürümeyen halka sitem de neyin nesi?" diye yargılama yapmak yerine yazının bütününden sizi rahatsız eden “İmam hatip okulları” marifetiyle" kısmını çıkararak "Ne var ki, onun getirdiği akılcı eğitim, daha sonra iktidara gelen siyasilerin ve din bezirganlarının elinde kuşa çevrilmiş ve yerini bir bakıma yine şeriat eğitimine terk etmiştir. " diye tekrar okuyun ve Cehaletin iktidar olması ne kadar korkunç bir tehlike ise İktidarın Cehaleti de o ölçüde korkunç bir felakettir” demek olduğunu bu toplum bilinmez ki nasıl ve ne zaman öğrenebilecektir?.." sorusunu üzerinize alınmadan, yazının bütününde anlatılmaya çalışılanları göz ardı etmeden, geçmişi ve bugünü kıyaslamaya çalışarak algılamaya çalışın...

Gönderi tarihi:

Sayın yazarınızın kullandığı tabirlerin altını su götürmez verilerle doldurarak bakış açısını ifade eden cümlelerin bir makale düzeyinde kapsayıcı,nesnel verilerle ifade ettiğini düşünmüyorum.Sayın yazarınızın kullanmış olduğu ''Cehaletin iktidarı, iktidarın cehaleti'' kavramlarını tarih ya da siyasetin hangi bilimsel temelinde ideolojik bir algıdan uzak olgu düzeyinde kullandığının kanıtı cımbızlama yaparak verdiği örnek tarihi vakalarla kendinden menkul ifadelerdir.Kendi bakış açısından hareketle günümüze birden bire sıçrayarak gelen ''Ülkemizde İmam Hatipler yoluyla bir bakıma 'ŞERİAT EĞİTİMİ'nin tüm ülke sathında halkı cahil bırakması, akabinde AKP gibi iktidarları başa getirmesi.'' ve bunun da cehaletin iktidarı, iktidarın cehaleti gibi içi ancak kendi gibi düşünenler tarafından doldurulduğu düşünülen tabirlerin doğruluğu ancak algı düzeyinde değilse kanıtı nedir?

 

Atatürk'ten sonra bu ülkede Şeriat eğitimi verildiği, halkı cahil bıraktığı algısını güneş gibi ortaya koyduğunun cımbızlanmayacak kadar yazısının ana meteforunu oluşturduğunu algılıyor olmam, bunun akabinde bu minvalde bir bakış açısının genelinde bulunan, düşüncesine muhatap aldığı halkın da bu eleştirinin ortasında durduğundan hareketle ''Siz konuştuğunuz halkı tanımıyorsunuz.'' eleştirisini getirmem buna ''Haddini, aşmak, yazılanları anlamamak gibi'' had aşmakla had aşılarak kurduğunuz cümlelerinizin had sınırını sizin algızının belirliyor olması herkesin kendi haddiyle ilintili bir tezahürdür.

 

Sayın yazarın yazısında geliştirdiği bakış açısını siyasi arenamızda temsil eden bir partimiz de var:CHP Nedense hep halktan şikayetçi hiç kendinin yanlış algıladığını, yanlış yaptığını görmedim.Hep yanlış yapan halk, her zaman onu anlamakta direnen din bezirganlarına inanıp cahilce tavırlar sergileyen halk oluyor.

 

Bu durumu gerçek haline getiren sebep ise çok basit bir cümleyle her zaman söylenen :''Atatürk'ten sonra gelenler(burda kastedilen muhafazakar iktidarlar galiba...) İmam hatipler yoluyla veya başka yollarla halkı chil bıraktılar, din değerli bir toplum oluşturdular, sürekli kandırılıyorlar.''

 

Ne kadar da güzel, anlamlı, tesbit edilen sorunu çözüme götürecek bir düşünce, bulunan bir yol değil mi?

 

 

Hani çok bilindik bir cep telefonu iletisi vardır:''Giden gitmiştir/ Gittiği gün bitmiştir./ Ben gideni değil giden beni kaybetmiştir.''

 

Suçluları bulduk hemencecik.Atatürk'ten sonra gelenler kim getirdiyse artık...Gelmeyenler ne yapıyordu bu arada halktan uzak bir yerde başka bir dille başka bir şey mi konuşuyorlardı da halkımızın cahil kalması gözden kaçtı?

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Halkımızın bugünkü haliyle halini çok iyi bilecek kadar çok iyi bir izan sahibi, okuyan, düşünen, aklını kullanan, çözüm üreten demokrasi kültürünü özümsemiş, hukuku vicdanında ideoloji üstü yaşatan ve hayatında uygulayan bir halk olduğunu ben de dahil kimse de söyleyemez herhalde?

 

Zihniyetimize küçük örnekler vereyim.

Bizim bu zamana kadar yaptığımız şunun gibi bir şeydi:

 

Kitap okuma alışkanlığı olmayan bir öğretmenin çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışması ve çocuklar kitap okumayınca çocuklara kızması gibi bir durum.

 

Bizim halimiz yine kendimizden üzerinde yangın giriş ve çıkışı yazı bulunan tabelanın altında ''Giriş ve Çıkış yasaktır.'' tabelasının bulunmasından doğan bir ironi, absürtlük.

 

Bizim halimiz oruç tutmayıp oruç tutamayan birini tutmuyor diye darp edenlerin hali.

 

Bizim halimiz baş örtüsü meselesinde '' Okula kilit vurup gideriz, baş örtülü öğrencinin notunu kırarım!'' diyen üniversite hocasının(!) hali.

 

Bizim halimiz başka bir görüşten olan belediye başkanının kendi adamlarını işe alıyor eleştirisini yaptıktan sonra kendi görüşündeki belediye başkanına gidip şu bizim oğlana da bir iş verin yahu, hali.

 

Bizim halimiz demokrasinin, hukuğun, insan haklarının en üst düzeyde temsilcisi olduğunu var sayan CHP'nin kurultaylarında yüksek demokrasi ve hukuk değerlerinin en güzel şekilde temsilini gösteren birbirine yumruk, sandalye atma hali.

 

Bizim halimiz YÖK'ün başında kendi zihniyetinden adam olunca YÖK'e toz kondurmama, kadrolaşmanın esamesini okumama başka ters bir iktidar gelince o da kendi adamını başa getirince ''Bu adamlar orda kadrolaşıyorlar, YÖK'ü ele geçiyorlar!'' feryadını basma hali.

 

Bizim halimiz üzerinde İngilizce yazı yazan ve ne yazdığından bihaber olan, cebinde yabancı marka sigara taşıyan, başkasının ürettiği en güzel marka telefonu hava olsun diye taşıyan akabinde vatan, millet naraları atan vatanseverimizin hali.

 

Bizzim halimiz okuduğu okulun sahibinin, oraya verilen zararın parasının yine kendinden karşılanacağını bilmeyecek kadar, bir türlü bunu öğretemediğmiz kadar kendinden bihaber sıraları karalayan, muslukları sonuna kadar açan, camlarını kıran öğrencilerimizin hali.

 

Bizim halimiz irtica algısını ayakta tutabilmek için aklında ziyan olan birinin insanlara saldırısını din algısına bağlayıp ''Mini eteklerinden dolayı kızlara saldıran dindar'' tarzında bir haber yapmayı demokrasiyi, düzeni,hukuğu korumaya çalıştığını zanneden bir medya grubunun aymaz hali.

 

Bizim halimiz İsrail'e karşı duran bir din referanslı gazetemizin İsrail ürünlerinin reklamını aynı gazetesine koymasının hali.

 

Yazmakla bitmez cahilliğimiz.

 

Bütün bu hallerin müsebbibini de haydi bulalım diyelim ki halkımız bir bakıma şeriat eğitimi yoluyla cahil bırakıldı bu halleri sergiliyor.biggrin.gif

 

Var mı bildiğiniz bulduğunuz yukardaki komik olan müsebbibin dışında ayakları yere basan, bilimsel temelde nazar-ı itibara alınacak karineleri bol bir suçlunuz?

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Halkin cahil olmasi iktidarlarin hep isine yaramistir.Halkin cehaletten kurtulmasini hicbir iktidar istemez,istemez derken Türkiye ve benzer ülkelerin iktidarlari demek istedim.Bakin Türkiye aslinda Ortadoguda en cagdas oldugu bilinen bir ülke olmasina ragmen Atatürk'ün baslattigi egitim seferberligi dinci kesimlerin baskilari ile halk arasinda ragbet görmemistir.Buna ragmen Osmanli ile karsilastirildiginda Türkiye'de egitim bölgedeki ülkeler arasinda yinede iyi bir durumdadir.

 

Köy Enstitüleri,birtakim siyasi iddialarla kapatilmis ve kirsal kesimdeki insanlarimizin egitim hakkina bir darbe vurulmustur.Köy Enstitüleri 40'li yillarin son dönemlerine dogru birtakim asilsiz iddialarla itibarini kaybetmeye baslayip DP iktidari tarafindanda kapisina kilit vurulmustur.

 

1950 yiliyla seriat egitimi verilmemis fakat camilerde,kuran kurslarinda gizli tarikat ve cemiyetlerde Laiklige karsi yapilan yikici faaliyetlerle seriat adim adim toplumun zihnine empoze edilmeye baslanmis,Müslüman adam müslüman cumhurbaskani müslüman basbakan propagandalari ile Laiklik hergecen gün biraz daha yozlastirilmaya baslanmistir.Ordunun siyaset yapmasindan rahatsiz olan dinci cevreler devletin siyasetine dini sokmaktan kacinmamislardir.

 

Erbakan'la baslayan dinci gelismeler,Erbakanla ilgili yapilan temel atma propagandalari ile halkin beynine kazinmaya calisilmistir.Ruhban okullarindan alinan türban müslüman kadinin giysisi diye dayatilmaya baslanilmis ve toplumda bizden sizden ayrismasi baslatilmistir.Kisisel özgürlük dayatmalari ile Laiklik karsiti eylemlere dönüstürülen türban kavgasi ile artik sadece Laiklige degil Cumhuriyete yani devlete karsi cihad ilan edilmistir.Cahil halk tabakalari kendilerini Allahla aldatanlarin iclerini görecek yetenege sahip olamadiklari icin bu yapilanlarin Devlet düsmanligi oldugunu düsünemeyip dinine sahip cikma düsüncesi ile bunlarin peslerine takilmistir.

 

Iktidarlarin cehaletine gelince;Iktidarlar kendilerini hep akilli olarak görürler.Dis güclerin ülke üzerindeki emel ve planlarini görme basiretine sahip olamadiklari icin,emperyal güclerin gercek yüzlerini göremezler.Onlarin dost yüzlü siyasetlerini kendilerine bir firsat bilip onlari kullanmaya calisirken onlarin kendilerini kullandiginin farkina varamazlar.Ülkemiz böyle bir yönetim tarafindan yönetilmektedir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

810 senelik sofuluğa bağlı cehaletin çözümü bundan sonra zor olacaktır.Zira atı Haçlı Seferleriyle alan batılı devletler,çoktan Üsküdarı geçmişlerdir.

Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla sönen umutlar, Osmanlı'nın sadece savaş ekonomisine dayanan sistemiyle ancak 1699 yılına kadar sürdürülebildi.Bu tarihten sonra zaman,Osmanlının aleyhine işlemeye başladı.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan Cumhuriyet kazanımları 1946 yılına kadar sürdürülebildi.

Atatürk dönemi hariç sekiz asırdır dünyevi gerçeklere aldırmayan,bilimi dinin önüne geçirememiş,olumsuz herşeyi din temelini esas alarak hoşgörüyle karşılayan bir toplumdan ne beklersiniz ki?Kendini geliştirecek atılımlar yapmasını mı?

Türkiye'de yaşayan hali vakti yerinde herkes,yaşananları adeta bir korku filmi izler gibi seyrediyor.Diğerleri ise, konumuna göre isyanları oynuyor.

Batı ülkeleri,İslamın sinsi bir şekilde kendi değerlerini alt üst etmesinden şikayetçi...Bu nedenle,lobi faaliyetlerini aleyhimize kullanıyorlar.

Sistematik bir şekilde birbirimize düşürülüp,yok edilmekteyiz.

Şu darbe karşıtlarına da soracak iki sorum var:

Darbeler olmasa,bu ülkede bugüne kadar Türk Bayrağı dalgalanır mıydı?

Ülke kötü yönetilmeseydi,ordu darbe yapar mıydı?

Gönderi tarihi:

Darbe karsitlari gercekten darbeye karsi olmalarindan degil,darbeyi kendilerine bir paravan olarak alip askere saldirabilme gerekcesi haline getirmelerindendir.Bakin bu kadar darbe karsiti olan yazar cizere,bir tanesi bile kösesinde neler olup bittigini yazmiyor.Yazamiyor.Cünkü basbakanlari onlari azarliyor.Kacak Ermeniler icin yazi yazan yandas medya yazarlari basbakandan azar isitince seslerini kisip bu seferde AKP'nin anayasa paketine karsi olanlari statükoculukla suclamaya basladilar.Demek ki arada bir azarlanmak hoslarina gidiyor.Bunlarin cogusuda sözümona devrimci ayaklarinda gezinen yazar cizer takimidir.

 

Millet zaten Yarabbi Sükür'den baska birsey ögrenmemis.Ona karnin acta olsa Yarabbi Sükür demeyi ögretmisler.Sakin kimseye isyan etme HERSEY ALLAHTANDIR diye kafasina kazimislar.Basbakan ücer cocuk yapin dedi,birkac yil sonra nüfusumuz 80 MILYONU bulursa kimse sasmasin.Cocuk yapin diyen müslümandir.Allah cogalin dedi.Cagdas ülkeler fezayi kesfediyorlar,bizde hala tuvalete önce hangi ayagimizi atmaliyiz tartismalari yapiliyor.

 

Cahil toplumlar egemenligin degerini takdir edemezler.Osmanli bir kölelik sistemiydi.Saray erkani disindaki halk sadece savaslar ve vergiler icin vardi.Okuma yazma diye hicbirsey yoktu.Bilenlerde eski Türkce denilen Osmanlica'yi yazar fakat Türkce konusurdu.Yani anadilini.Aydinlar Osmanlida devletin parali adamlariydi ve saltanat yanlisiydilar aksi halde parasizliktan dilenirdiler.Osmanli onlarin ceplerine para koyardi.Bugünde aydin denilen kesim aynen dünkü gibi saltanat yani iktidar yandasidir.Baska türlü aydinligini sürdüremez.Bakin aydin denen,sanatci,artist,sarkici kosa kosa acilim toplantilarina gidip orada padisahim sen cok yasa temennileri ile görevlerini yerine getirdiler,yanlislara bizde variz dediler.O toplantiya katilmayan gercek sanatcilar ise coktan kara listeye alindi.

 

Sanatcisi aydini saltanat yandasi olan ülkelerde halkin cahil kalmasi maalesef kader haline gelmis.Aydin halkin önünde yol göstericidir,iktidarin borazani degildir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Demokrasinin teminatını darbe temeline oturtan bir demokrasi örneği verebilir misiniz dünya üzerinden veya evrenden bir yerden?

 

   Bana bir demokratik bir ülke gösterin ki demokrasinin korunmasını darbeleri demokrasinin içinde demokrasinin bir değeri olarak anıyor, savunuyor olsun?

 

Türkiye dünyada bu bağlamda özel şartları olan bir ülke kabul etmek lazım.1000 yılı aşkın bir süre zarfında dinin hayatında en önemli yer edindiği bir tarihten geliyor.Laiklik temelli bir demokratik sistemi bu halk üzerinde uygulayarak onun tarihten gelen kimyasını evirmek alışılagelmişin dışında bir değerler bütününe alıştırmak çok kolay bir iş değil.Daha 87 yıllık bir Cumhuriyet'iz ve demokrasinin gereği çok partili sisteme geçişimiz de bu tarihten de yeni malumunuz 1946.

 

Biz ne yaptık?1923 yeni bir devlet, yeni bir millet anlayışı ve yeni bir sistem oluşturma anlayışıyla Mustafa Kemal'le yola çıktık.Devrimler, sistemi sahiplenecek halkı oluşturmak için sisteme adam yetiştirmeyi amaçlayan yeni bir eğitim sistemi.

 

Evet demokrasi güzeldir, Cumhuriyet insana en yakın yönetim biçimi en tatminkar sistemdir.Biz bu sistemi kurmaya çalışırken kraldan daha kralcı davrandık.Sanki demokrasiyi, Cumhuriyet'i icat eden bizmişiz de başkaları bizden almış edasıyla bu sistemi sistemin öngörmediği bir yöntemle, devlet zoruyla ve güç kullanarak yerleştirmeye çalıştık.Efendim işi halka bıraksak halkın ne yapacağı kime uyacağı belli diyebilirsiniz doğrudur.Ama dönüştürmeye çalıştığın halkın değerlerine en başata din olgusuna bu ülkeyi geriye götüren en büyük olgu olarak bakıp bu mantık üzerinden dini değerleri de baskıyla ortadan kaldırmanın, aşağılamanın, yok etmenin çabası içine girersen olacağı bu tablo ortada.

 

Ülkemizde kendini Kemalist, Cumhuriyetçi olarak ilan edenler bu ülkeye en büyük tehditin dinden geldiği algısını her zaman dile getirmişler sürekli din üzerinden düşünce geliştirmişleridir.Her zaman dinle bir problemleri olmuştur.Din hangisi olursa olsun akıl dışıdır, bilim dışıdır,ülkeyi geriye götürür, gelişimi engeller mantığını bu kesimde her zaman görmüşümdür.Din yerine bilimi ikame ettirmek gerekliliği vardır her daim.Bilime gelecek olursak yine kraldan daha kralcı bir tavırla bilimsel düşüncenin doğmatik savunusuna tanık oluruz.Bugün dini tehdit olarak algılayan kesmin bilimsel olarak bu zamana dünya bilim tarihine kattığı ne vardır merak ediyorum.Yani elin adamı bilimsel çalışmalar yaparken bizim ülkemizde bilimi savunanlar hiçbir şey yapmadan bilimin savunuculuğunu üstlenmişler yine bu değerleri de dışardan ithal etmişlerdir.

 

Söyleyeceğim şudur ki 87 yıllık Cumhuriyet tarihinde bu ülkede görmek istediğimiz yeni bütün değerler bu ülkede üretilmeyen dışardan ithal edilen değerlerdir.Bu değerler kötümü dür?Söyledim demokrasi sahip çıkılacak bir değer, bilim keza öyle.

 

Ama bu değerleri yerleştirmeye çalışanlara baktığımızda bu değerlere ne kadar da yabancı olduklarını görürüz kendi insanlarını tanımadıkları gibi.Mustafa Kemal gerçekçi bir insandı.Diyanet İşleri Başkanlı'ğın kurulma mantığı değiştirmeye çalıştığı halkın değerlerini, zihin yapısını bilmesinin buna göre hareket etmesinin en güzel örneğidir.Laik hangi devlette devlet finanslı bir dinin bir mezhebinin hizmetini yürüten resmi bir kurum vardır bu başkanlık gibi?Bu durum Türkiye'e has bir durumdur ve gerçek demokrasiye de laikliğe de aykırıdır kanımca.Mustafa Kemal'i halkının zihnini okuyuşunu, ileri görüşllüğünü, sorunları doğru adlandırmasını, sonuca ulaştıran çözümler benimsemesini kelimelere sığdırmak zor.O Türk tarihini bir bütün olarak görmekten rahatsızlık duymazken Cumhurbaşkanlığı forsunda tarih bütünlüğüne birliğine atıfta bulunurken bizim güzide Kemalistlerimiz tarihi cumhuriyetle başlatırlar ve ötesi için algıları her zaman kötü duygularla olmuştur.

 

Biz önce kendimizle bir hesaplaşalım sonrası kolay.Hala sistem mücadelesi var ülkemizde.Sistemin koruyucusu olarak kendini atfeden CHP ve bu düşüncenin taraftarları önce bu ülkenin tarihiyle, değerleriyle bir barışsınlar...Önce demokrasi nedir ne değildir onu kendileri bir öğensinler sonra emin olun insanca anlattıklarında anlayacak büyük bir kesimi yanlarında bulurlar.

 

Ama sen kalkıp da bu ülkeye en büyük tehdit din olgusundan geliyor havasıyla ortaya çıkarsan tehdit olarak gördüğün kimseden de seni anlamasını, senin gibi düşünmesini beklemeyeceksin.Noluyor o zaman bu zamana kadar ne olduysa onlar olur oluyor da.Sandık korsun önüne getirir DP'yi,Sandık korsun önüne getirir AKP'yi.Kim bunlar sisteme düşman olanlar sistemin savunucaları tarafından adlandırıldığında.Eee o zaman kim düşman bunları buraya getiren düşman.Yani halk düşman.Denklem basit...

 

AKP üzerinden din tehlikesi algısı oluşturmak, dini eleştirmek sistemi korumak değildir.AKP'nin siyaseti dışında siyaset üstü muhafazakar değerlerine yapılan her eleştiri din karşıtlığı, bunlar beni bu ülkede düşman olarak görüyorlar algısına yol açacaktır bu zamana kadar da böyle olmuştur.

 

Örneğin baş örtüsü meselesi AKP'nin meselesi değildir.Halkın büyük çoğunluğunun sahiplendiği bir meseledir.AKP buna sahip çıkan bir partidir.Sen baş örtüsünü AKP üzerinden düşmanca bir değer olarak atfedersen AKP gelip geçicidir kalıcı olan bunu değer olarak kabul edenlerdir sen onları konumlandırmış, düşmanlaştırmış olursun.Algı ne olur AKP meseleme sahip çıktı CHP beni düşman ilan etti.Efendim sonra da şunu söylersin:''AKP mağduru oynuyor yine halkı kandıracak.''Bu nasıl bir tesbittir, mantıktır?

 

Anlayacağınız meselemiz büyük...

 

Ben demokrasi taraftarıyım, Cumuriyet taraftarıyım, muhafazakarım ama CHP gibi asla düşünmüyorum, ülkeye biçtiği kaftanı da asla giymem, CHP'nin sahiplendiği Atatürkçü değil Atatürk'e değer veren yaptıklarını gören, niyetinin doğruluğunu hissedebilen biriyim...

 

Eğer bir kutupta yer alacaksam her iki kutupta yanlışsa bu kutup CHP kutbu değildir.Bu kutup Necmettin Erbakan kutbu da değildir.AKP olabilir muhafazakar demokrat anlayışı bağlamında.

Gönderi tarihi:

Kendimizin keşif ve icat etmediği,üretmediği değerleri başkalarından alırsak,bu değerlerin nasıl kıymetini bilebiliriz ki?

Bu kıymet bilmemenin sonunda tıkanan sistemin getireceği parti,AKP ya da onun benzeri bir parti olacaktı.Esas sorun,bundan sonra ne olacaktır?

Çok partili rejime geçeli beri giderek muhafazakarlaşan ve kendine has demokrat olan bir yönetim anlayışı sergileyen partilerimiz ve onları iktidara taşıyan halk,fakirleştikçe mecburen daha dindar,sadakaya muhtaç ve oy avcılığına daha yatkın hale gelmiştir.

Bizde laiklik olarak bahsedilen yönetim şekli,batılı ülkelerde sekularizm olarak algılanmaktadır;dini değerlerden kopma söz konusu değildir.Hristiyan alemi,yüzyıl süren mezhep savaşlarıyla inancı bilimin gerisine atmayı başarmış ve kendilerine göre bir sosyal adalet sistemi kurmuşlardır.

Sekülariteden uzaklaşan her adım,doğal olarak anayasaya aykırı görülmektedir.Türkiyenin jeopolitik ve stratejik konumu itibarıyla şimdiye dek,ordumuz tepkisini muhtıra ve darbelerle ortaya koymuştur.Bu dönemlerde muhafazakar kesimden kaç insan zindanlara atılmıştır?Fatura solcu ve ülkücü kesime kesilmiştir.Fevri tepkileri olmadığından dolayı,muhafazakarlarla fazla uğraşılmamıştır.

AKP,devletin hemen her yönetim organının tepkisizliğini fırsat bilerek,muhafazakar demokrat maskesini çıkararak oldubitti mantığıyla kendi doğrularını tüm topluma kabul ettirecek bir anayasayı yeniden gündeme taşımıştır.Adeta, cumhuriyet yönetiminden intikam alınarak islami şeriat düzeni yerleştirilmeye çalışılmaktadır.Yüzyıllar boyu süren şeriat düzeni insanlara ne kazandırmıştır?

AKP,oy ve prestij kaybedeceğini gördüğünden dolayı,haziran ayında olası bir referanduma gitmeye cesaret edemez.Ancak,2011 yılında yapılabilecek genel seçimlere kadar da azar azar oy kaybetmeye devam eder.Seçim öncesi,oy depolarını maddi kaynaklarla doyurursa,yine iktidar olabilir.

Aksi takdirde,2011 seçimlerinde yine koalisyon olur ve bu kısır döngü devam eder gider.

Ta ki,37 ekran televizyon,kuru soğan ve ekmeğe talim eden çoğu insanlarımızın canına tak edip,aç ve işsiz olduklarını meydanlarda haykırana dek...O zaman geldiğinde herkes için vatan,millet ve din hikaye olur.Ermeni,Rum ve Yahudi lobilerinin oyununa geldiğimizi er geç de olsa anlarız;ama iş işten geçmiş olur.

Tanrı eliyle adeta kıyameti zorlayan bu lobiler,daha şimdiden kendi bilimsel saçmalıklarıyla 21 Aralık 2012 tarihini kıyamet günü ilan etmişlerdir bile...

Türkleri yok etmekle,kendi sonlarını da hazırlamış olacak şu gözü dönmüş batı alemi...

Gönderi tarihi:

"...Ayın dünyadan uzaklığını bilmemek ‘tehlikesiz cehalet’tir. Bunu bilmezseniz ‘tehlikesi yoktur’.

Ama önünüzdeki çukuru göremezseniz, bu ‘TEHLİKELİ CEHALET’ olur. Çukura düşer ve kurtarılmayı bekleyerek debelenirsiniz.

 

Belki birisi sesinizi duyar ve sizi kurtarır. Ama artık siz kendinizi ‘onun sizi kurtardığı duygusu’ndan kurtaramazsınız.

 

Eğer o çukurdan kendi gücünüzle çıkabilirseniz özgüveniniz artar. Bağımlılıkla bağımsızlık arasındaki fark kısaca budur.

 

Durumunuzu bilirseniz belki kendinize yardım edebilirsiniz. Ama başkasının kolunda yürürken kendinizi bağımsız sanarsanız, işte bu ‘TEHLİKELİ CEHALET’tir.

 

Bugün Türkiye’yi bağımsız sanmak, bu nedenle ‘tehlikeli cehalet’tir. Gönlü Arap ülkelerinde, beyni Amerika’ya ipotekli, cebi uluslararası sermayeye çengelli bir siyasal iktidarla Türkiye bağımsız olamaz. Atatürk Türkiye’si ile bugünkü ülkemiz arasındaki farkı görmemek, görüp de kabul etmemek, kabul edip de Atatürk’ü eleştirmek ‘TEHLİKELİ CEHALET’tir.

 

Atatürk’ün büyük hedeflerinden birisi ‘bilince yönelik çağdaş eğitim’ idi. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü o’nundur.. Bugünün siyasal iktidarı için geçerli eğitim hedefi bütünüyle değişmiştir. Siyasal iktidarın eğitim hedefi, ‘inanca yönelik sermayenin hizmetine uyarlı insan gücü yetiştirmek’tir. Din temelli toplumun eğitim amaçları her yolla devreye sokulmaktadır. Bunu görmemek, görüp de kabul etmemek, kabul edip de bu durumu ‘demokrasi sanmak’ ‘TEHLİKELİ CEHALET’tir.

 

Demokrasi, bütünüyle bir kurallar ve kurumlar politikasıdır. Demokrasinin temeli laikliktir. Laikliğin temeli dindar-dinsiz ayrımı yapmamaktır. Laiklik olmazsa yurttaş eşitliği olmaz. Yurttaş eşitliği olmazsa demokrasi olmaz. Bunu bilip de bilmezden gelmek, bunu bilip de görmezden gelmek, ‘TEHLİKELİ CEHALET’tir.

***

Neden ‘TEHLİKELİ CEHALET’ toplumların başına bela olur? Çünkü, toplumların bir bölümü bu durumdan büyük çıkarlar sağlar. Geri kalan bir bölümü de küçük çıkarlarla yetinir. Bir bölümü, ilerde kendisinin de çıkar sağlayacağını umar, bir bölümü durumu görür, toplumu uyarmaya çalışır, ama gücü yetmez. İşte böyle durumlarda da felaket kapınızı çalmıştır ve gelmektedir.

***

Bu durumun en yaygın araçları kitle iletişim araçlarıdır. Televizyon en yaygın biçimde bu doğrultuda çalışmaktadır. En izlenen saatler ‘toplumu gerçek bilgilerden uzak tutmak’ amacıyla kullanılmaktadır. Ivır zıvır eğlencelikler, boş zevzeklikler, pırıltılı eğlencelikler hep bu amaçla hazırlanmaktadır. Düşünmeye alışmamış beyinler de böylece oyalanıp gitmektedir. Düşünen beyinlerin de bu durumu önlemeye gücü yetmemektedir. .

 

‘TEHLİKELİ CEHALET’, farkına varmadan bu tuzağın içine düşüp eğlenmektir. Bunu bilip de bilmezden gelen, görüp de çıkar sağlayanlar, sonra da ‘işte özgürlük budur’ diyenlerse toplumun asıl belalarıdır.

 

Bilmemiz gereken budur.

Görmemiz gereken budur.

Anlamamız gereken budur.

Mücadelemiz de bu olmalıdır…"

Gönderi tarihi:

Demokrasinin teminatını darbe temeline oturtan bir demokrasi örneği verebilir misiniz dünya üzerinden veya evrenden bir yerden?

 

Size bu satırları yazdıran o bakış acısına aynı soruyu sorduğumuzda hiçte yanlış olmaz öyle değil mi sayın yazar...

 

Cehaletin iktidar olması ne kadar korkunç bir tehlike ise İktidarın Cehaleti de o ölçüde korkunç bir felakettir” demek olduğunu bu toplum bilinmez ki nasıl ve ne zaman öğrenebilecektir?..

Özetle "Dini temellere dayalı bir eğitim" toplumun algılama değerleri üzerinde nasıl bir etkiye sahipse, sizin yukardaki satırları yazmaya yönelten o algılama ve değerlendirme için "bilinmez ki nasıl ve ne zaman öğrenebilecektir." sorusuna hepimizin üzerinde düşünmesi ve vermesi gereken yanıta ihtiyacı vardır...

 

Yazının özünde anlatılamak istenenin ne olduğu sanırım tarafınızdan anlaşılmış olmalı...

Gönderi tarihi:

Din temelli eğitimin toplum üzerindeki olumsuz etkisini anlatacaksanız ''Bir bakıma İmam Hatipler yoluyla halk cahil bırakıldı, sonucunda cehalet iktidar oluyor, iktidarın cehaletini de halk anlamıyor'' şeklinde bir ana düşünceyi makale düzeyinde, gerçek verilerle desteklemeniz gerekir ki ideolojik bit tavrın ötesinde samimi duygularla, faydacı bir hissiyatla yazılmış olduğunu hissedelim.

 

Sorum basit:Halk diyerek genelleme yaptığınız bütün insanlar İmam Hatip eğitiminden mi geçti.Haydi bunu da geçtim İmam Hatip okullarında şeriat eğitimi verildiğini devletin kontrolü dışında devlete, sisteme düşman amaçlarla eğitim yapıldığını nerden çıkartıyor sayın yazarınız?

 

Halkımızın cahil kalmasını getirip buna bağlarsan içini dolduracak hiçbir belge bilgi de sunmazsan ''Efendim ben dini eğitimin halk üzerindeki olumsuz etkisinden, oluşturabileceği cehaletten bahsettim.'' düşüncesine ancak önceden bu yargıya sahip olan değerli okur ulaşır.Yani bu yazıyı okumadan da bu duygu düşünce ön kabulüdür sayın okurun.

 

Ben Türkiye'deki cehaletin farkındayım ister emin olun ister olmayın.Evet halkımız cahil dediğim gibi okumuyor, düşünmüyor, derinliği yok bunu da geçtik yalanı, dolanı, talanı,çıkarcılığı, hoşgörüsüzlüğü,izansızlığı ortada.

 

Bir yazarın bu tabloyu anlatırken sebep olarak şeriat eğitimi gibi içi boş bir temellendirme yapmasına kanaat getirmek aklın ötesinde ''Sana biat ettim, her söylediğine inandım.'' gibi bir inançla ancak mümkün olur.

 

Halkımızı devletimizin güzide okulları eğitti daha doğrusu eğitmeye çalıştı.Ben hiçbir devlet okulunda ilke amaçları Atatürk devrimleri ve amaçlarını anlama, onlara sahip çıkma amacının dışında tamamıyla buna düşman amaçlar doğrultusunda eğitim verildiğini bilmiyorum görmedim de.

 

Eğitim sistemimizin mantığı doğrultusunda verilen Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersi de öğrencinin gözünde sınav değeri bağlamında hiçbir değeri olmayan ciddiye alınmayan bir derstir.Her derste Atatürk'e vurgu yapılmak, o sevdirilmek, devrimlerinin farkına vardırılmak üzere bir felsefe üzerine eğitim-öğretim sistemimiz kuruludur.

 

Burda şunu söylemeden geçemeyeceğim.Öğrencilerimiz Mustafa Kemal'i tanırlar, doğumunu, ölümünü bilirler, devrimlerinden haberdardırlar sınavlarda bu konuyla alakalı çıkan sorulara da doğru yanıt verirler.Lakin bu sistemden çıkan insanların en azından %80'ninin CHP'nin sahiplendiği ideolojiye sahip bireyler olarak çıkması gerekirken hiç devletin bu ideolojik eğitiminden geçmemiş gibi bambaşka tavır sergiler ideolojik olarak.

 

Kendini çok zeki gören devletin gücünü elinde bulunduran bu eğitimi verdirten zat-ı muhteremler bunu bile göremeyecek kadar izan sahibidirler.Sebebi bulunmuştur çünkü.Biz de hata yok bunlar bir yerden şeriat eğtimi alıyor bizim verdiğimiz eğitimden de iyi veriyorlar bu eğitimi galiba ki bizim anlattıklarımızı anlamıyorlar, düşüncemize sahip çıkmıyorlar diyorlardır.

 

Kendimden örnek vereyim ben ne İmam Hatipliyim ne de başka bir yerde şeriat eğitimi aldım ne de Fetullah Hoca'nın yurtlarında kaldım.Beni özbe öz devlet kendi ideolojisi doğrultusunda eğitti ama ben CHP'yi sevmiyorum,CHP'nin sahiplendiği ideolojiyi sahiplenmiyorum.Burdan Atatürk düşmanlığı çıkartmayın.

Atatürk'ü temsil ettiğini, devletin tek sahibi olduğunu düşünenler deriiin engin bilgilerinin küçük bir kısmını ''Yahu bende de hata olabilir nerde yanlış yapıyoruz?'' u bir kere düşünseler bu ülkede mücadelede de gerçek zemininde olacak, fikirler de kendi anlamıyla yerini bulacak.Yanlış her yerde ama önce bu ülkede kendi istekleri dışında hiçbir gelişmeye izin vermeyenlerde.Bu tablo onların tablosu.Acizlik mi dersiniz, başarısızlık mı dersiniz, yanlış mı yaptık dersiniz ne derseniz deyin.

CHP zihniyetini niçin mi sevmiyorum?Cehaletinden dolayı ve farkında bile değil bunun.smile.gifMuhafazakar kesimin cehaletini seviyor muyum?CHP'yi sevdiğim kadar.smile.gif

Gönderi tarihi:

Önce sunu tespit edelim:Atatürk'ü bir partiye indirgeyip onun dar bir cercevede kalmayacak kadar büyük oldugunu kabul ediyorum.CHP Atatürk'ün partisidir ama CHP Atatürk degildir.

 

Bir devrim yapilmistir,bu devrim öyle bazi kesimlerin kasitli olarak ileri sürdügü gibi Millete ragmen yapilmamis milletle birlikte yapilmistir.Nasil ki milletce Kurtulus savasi verilmisse Cumhuriyette milletle birlikte kurulmustur.Atatürk'le sorunlari olanlarin böyle kasitli sözler iddia etmeleri dogaldir.Bugün yapilanlar halkin oyuyla degil halka oyunla yapilmaktadir.

 

Ellerindeki devlet ve iktidar imkanlarini kullanarak,satin alinmis medyayida arkalarina alarak,distan güdümlü aydinlari da borazan olarak köse baslarina koyarak yargiyi siyasallastirmayi AB standartlari olarak yutturma ve ilerde hakkinda acilacak davalarla YÜCE DIVAN yolunu kapatmaya calismak demokrasi ile ilisigi olmayan calismalardir.AB STANDARTLARI ICINDE AKP'NIN anayasa paketi gibi bir standaret yoktur.Bunu anlamak isteyen girsin internette Venedik kriterlerinin yargi bölümüne ve okusun.Avrupa Birligi Hakim ve Savcilar komisyonu bugün yapilanlarin yarginin siyasallastirilmasi oldugunu ifade etmektedirler.

 

Halka zorla Cumhuriyet kabul ettirilmedi ama tam aksine halka Laiklige karsi olmak dayatildi kimler tarafindan, dinciler tarafindan.Halkin cehaletini kendi cikarlari yönünde kullandilar.1950 yilindan bu güne kadar hep bu taktik uygulandi.Erdogan'in bugün iktidarda olmasi 1950 yilindan bugüne kadar uygulanan taktigin sonucudur.Eger birilerinin dedigi gibi halka din karsiti baski yapilsaydi halk Erdogan'i iktidara tasimazdi.Tam aksine halka dini baskilarla beynini yikayarak Laiklige karsi olmak ögretildi.Halk bilincli olarak Laiklige karsi degildir,iste asil tehlike budur.Bilmeden birseyin aleyhinde olmak ve bu bilmemezligin dinciler tarafindan kullanilmasi.Buün bu gercekle karsi karsiyayiz.Ayni toplum yarin Güneyanadoluya verilebilecek özel statülerede sessiz kalacaktir belki de halka bu özel statünün demokrasi oldugu ve bunu yapanlarinda en demokrat olduklari empoze edilecektir.Özel statünün anlamini cözemeyen halk kitleleride bu demokrasiyi alkislayacak dün kan dökerek kurtardigi topraklarinin elinden cikarilmasini alkislayacaktir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Vallaha onu bunu bilmem AKP'nin yaptığı siyasete kuru gürültü, slogan siyaseti dışında siyaset yapmayı aklından ucundan bile geçirmeyen milletin artık bunları aştığının farkında bile olmayan CHP-MHP karşı seçenek olarak durmuyor.MHP aynı MHP söylediği vatanımız seviyoruz, milletimizi seviyoruz dan öte faklı bir bakışı, sunacağı siyaseti yok.CHP aynı CHP diyeceğim ama halktan almadığı sırtını yasladığı asker, devlet bürokrasisi gücünü de kaybetti ötesinde siyaseti aynı siyaset sistem kuşatılıyor, laiklik tehdit altında.Evet sistem gözle görülür ölçüde başka bir gücün elinde şekilleniyor.Bu güç de tek başına halka yaslanan AKP değil gibi görünüyor.Olayın içini bilmiyorum ama şu ana kadar devleti arka planda yönetenlere destek veren güç her neyse, her kimse desteğini çekmiş vaziyette.Artık bu ABD midir, İsrail midir kimdir bilmiyorum.Yoksa kim Egenekon gibi bir davayı götürecek bir gücü bulabilirdi bu ülkede?%47 bizim ülkemizde göstermelik bir güçtür bunu herkes bilir.Kimse de halka yaslanıp istediğini bu ülkede yapamaz yaptıklarında ne oldu gördük.Zinde güçler her zaman balans ayarını genellikle darbe veya baskı yoluyla yapmışlardır.Normal şartlar altında ordumuzun bugün bu siyasete en başta izin vermeyeceği gerçektir.Ne hikmetse ordumuzun bu gücü bile bugün elinden alınmış görünüyor.Bu zamana kadar bu gücü nerden alıyordu kim verdi kim aldı hakikaten merak ediyorum.

 

Ben bu tabloda şunu gördüm.Biz bağımsız falan değilmişiz yahu.Dün devlette bizden izinsiz hiçbir şey olmaz diyenler bugün içeri alınıyorlar.Bu güç nerden geliyordu nereye gitti?

 

Şimdi şikayetlere, korkulara baktığımızda CHP kendi yaslandığı gücü kaybettiği için sistemin kontrolünün elinden çıkıyor olduğunun farkında.İktidar AKP, Cumhurbaşkanı AKP'li, YÖK başkanını AKP atadı, Ergenekon gibi bir davayı yürütebiliyor ve en sonunda Yeni Anayasa geliyor...

 

Peki bunları desteklemek mi lazım?Ben şunu söyleyeyim ben askerin bilmem CHP'nin arka plandaki güçlerinin kendi kafalarına göre laiklik demokrasi, tehlike, düşman tanımı yapıp siyaseti yönlendirmelerinden devletin, sistemin de koruyucusu biziz bizden başkası bu sistemi koruyamaz anlayışlarından bıktığımı dile getireyim.Bu sistemi koruyan başka bir siyaseti olan başka bir parti, güç olsa da onun hakkında yorum yapsam; ama yok kendilerinin de dediği gibi.

 

Peki AKP hakikaten sistemi değiştirip şeriat düzeni getirmeye ne bileyim ülkeyi samimice siyasetiyle parçalamaya mı çalışıyor?Bugün halk şeriat düzenine geçeçek yapıda, halkı da geçtik geldiğimiz noktada dış siyasetiyle bütün bağlarını koparıp, dünyanın etkisinden kurtulup bu düzeni kuracaklar diyenlere sorarım algınızın gerçekleri ne bu nasıl yapılabilir anlatın?

 

Şu şartlar varsa olur her halde: Halk Cumhuriyet'i sahiplenmiyor, bu sistemi istemiyor olacak ve şeriat diye yanıyor tutuşuyor olacak.

Akabinde bu ülkede şeriat olmasını dışardan birilerinin istiyor olması lazım ki destek versin.Hangi dış gücün işine gelir bu ülkede şeriat sistemi olması.ABD mi destekler, İsrail mi destekler, AB mi destekler, Rusya mı destekler kim destekler kimin işine gelir bu durum?

 

Bütün bunların arkasından gelen şu tesbitte çok güzel ama:AKP'ye eleştiri sistemle uğraşmayı bırakın milletin derdi cebi.Eeee o zaman milletin derdi cebiyse AKP'de cebiyle ilgilinmiyorsa rahat olsun içiniz bu durum AKP karşıtlarına yarayacak işte ne güzel, millet cebine bakacak para bulamayınca sandığa hayır koyacak.smile.gif

 

Çok karmaşık eğrisi doğrusu zor bulunur bir durum.

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Sayin Fuzuli,hep halk halk diyorsunuz.Halk kusura bakmayin ama Osmanlida savasirdi sadece,simdide Yarabbi sükürle idare ediyor günlerini.AKP'ye gelince,gerek AKP'nin Cumhurbaskani gerek AKP'nin basbakani gerekse diger bazi milletvekili isimler Laikligin sonunun geldigini defalarca ifade ettiler.Demokrasiyi arac olarak amaclarina erisebilmek icin kullandiklarinida bircok kez ifade ettiler.Atatürk'e hakaret ettiler edilmesine göz yumdular.Ikinci Cumhuriyetciler diye Türkiye Cumhuriyeti Devleti karsitlarina her özgürlügü tanidilar.Bölücülerle isbirligi yaptilar.AB'nin emirleri dogrultusunda siyasetlerini yürüttüler.Peki bu kadar olayin karsisnda o HALK dediginiz cogunluk ne yapti ki?Erdogan, Millet isterse SERIAT GELIR demedimi?Milletin nazarinda camiye gitmek ülkenin bagimsizligindan rejiminden daha önemli degilmi?Yakilan yirtilan Türk bayraklarina karsi bu halk hangi tepkiyi gösterdi.Bu halk 30 yildir sehit veriyor.Sehit yakinlari disinda bu verdigimiz sehitlere bu halk hangi tepkiyi koyabildi bugüne kadar.Gazze icin sokaklara dökülen bu milletin nazarinda sehitlerimizin degeri ne kadardi?Hic gördünüzmi bir milyon insanin TERÖRE HAYIR diye yürüdügünü Türkiye'nin caddelerinde?Türk Devletine kurucusuna en büyük hakaretleri yapmaktan kacinmayan gazetelere bu halk hangi tepkiyi koydu bugüne kadar.Bu millete herseyi yaptirabilirsiniz.Seriatida getirebilirsiniz,Komünizmide getirebilirsiniz.Bu millet gecmisi unuttugu icin gelecege hakki olmayan bir millettir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Sizin yazılarınızda eleştirilerinize konu olan durumların kendi açınızdan görünen tarafları dışında ne yapılması gerektiğiyle ilgili malumat sahibi olamıyorum; ya siz yazıyorsunuz ben görmüyorum ya da hakikaten yazılmayanları tabiatıyla görmüyorum.

 

Sizin yukardaki yazınızda halkımızın durumu için belirlediğiniz bakış açınızın üstüne söylenecek bir tek söz, tartışalacak bir tek konu kalmaz ortada.Eğer halk Cumhuriyet'e sahip çıkmıyor, yönetildiği sistemden bihaber sağduyusu yok, izanı yok önermesi üzerinden hareketle bir düşünce üreteceksek herhangi bir meseleye çözüm getireceksek sistem, demokrasi,hukuk, seçim,laiklik artık ne kadar konu varsa ''sorun millette''' meselesinin altında kalır ve hiçbir anlam ifade etmez bu sorunlar yanılıyor muyum?Halkta sorun varsa laikliğin, demokrasinin, sistemin ne anlamı var değil mi?

 

Laiklik yok ediliyor, sistem şeriate evriliyor diyorsunuz.Bu düşüncenin kendi açımdan görünen yanını tartışmıyorum.Peki bu durumda öneriniz nedir ve kimden ne bekliyorsunuz bu bağlamda çok basit bir soru?Halktan bir şey bekleyemezsiniz başta halkın pozisyonunu söylediniz?

 

Bu bağlamda aynı anlayışın sözleri olarak her zaman şunu duyuyorum:'' Atatürk'ten sonra (Siz bunu 1950'den başlatıyorsunuz.) gelen din odaklı iktidarlar halkı cahil bıraktı, Cumhuriyet değerlerini yavaş yavaş yok ettiler.''

 

Bunun doğruluğu yanlışlığı ayrı konu bu bir çözüm önerisi değil sadece suçlu bulma psikolojisinin bir tezahürüdür.Suçluyu da buldunuz diyelim yine çözüm öneriniz yok.Halka yaslanamıyorsunuz, askere yaslanacaksanız bugün bu da mümkün değil.Ki bu şekilde demokrasinin, sistemin korumasını askere vermiş her defasında demokrasiye müdahale edilen bir sistem zaten demokrasi değil koruduğu da demokrasi değildir.Demokrasiyi halk sahiplenir halk yaşatır ordusu onun yanında vatanını korur, devletini korur.Ülkemizde bu kurgu maalesef böyle değil bunu biliyoruz.Halk ne yapacağı belli olmadığından demokrasinin teslim edileceği korumaının bırakılacağı bir güç olarak görülmemiştir ve koruma askere verilmiştir.

 

Şimdi burda garip bir paradoks var çözebilene aşk olsun.Demokrasi dediğin sistemin teminatı, sahibi halktır.Bizde demokrasiyi asker korur kime karşı halkın seçtiği iktidarlara karşı, yani halka karşı, Tuhaf ama böyle ondan dolayı 'Burası Türkiye.'' dediğimizde hiç de anlamsız gelmiyor insana bu ülkede yaşayan biri olarak.Demokrasiyi halka karşı asker koruyor ve halka seçme hakkı veriliyor halk bir iktidar seçiyor seçtiği iktidar sisteme düşman.Bu nasıl bir demokrasi, bu nasıl bir sistem kurgulaması, bu nasıl bir koruma, kollama işi Yarabbi?

 

Bugün gelinen noktada kimden ne bekliyorsunuz hakikaten merak ediyorum Sayın politika?

 

Bu ülke yıllardır darbelerle, anayasa mahkemesiyle, bürokrasiyle yönetiliyor Sayın politika.Sistemin teminatı işte bunlardı kendilerine göre.Ben bu sisteme demokrasi demiyorum örneğin.AKP bu gücü kırmaya çalışıyor doğrudur ama sistemi kökünden mi yıkacak yok buna da inanmıyorum.Kendi anlayışı doğrultusunda muhafazakar demokrasiyi tesis etmeye çalışıyor galiba sistem bağlamında.Siz buna laiklik elden gitti, demokrasinin altı oyuluyor devletin ideolojisi kemiriliyor diyebilirsiniz.Bunu AKP ayrıca tek başına yapamaz başka bir yazımda dediğim gibi.Birileri desteğini bir yerden çekip başka bir yere yöneldi galiba.

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Siviller görevlerini yerine getirmis olsalardi darbeler olmazdi.Darbelerin suclusu olarak en kolayiniza gelenleri isaret etmeniz ülkeyi yönetenlerden ayri bir zihniyete sahip olmadiginizi gösteriyor.Demokrasinin sahibi halktir,peki halka demokrasi ögretildimi.Veya halka demokrasinin,oy verdikleri ve iktidara getirdikleri partinin herseyi yapabilme özgürlügü olmadigi ögretildimi.Bakin ne güzel diyorsunuz;halkin sectigi iktidarlari asker alasagi ediyor.Halbuki bunu halkin yapmasi gerekmiyormu?Halk yapmasi gerekeni bilemiyorsa bu ülke demokrasi adina basiretsiz ve emperyal güclerin masasi olan iktidarlarami teslim edilmelidir.Benden cözüm beklediginiz yazmissiniz,kolaysa cözüm siz önerin bakalim ki biz neleri bilmiyoruz.

 

Avrupa Birligi standartlari diye onlarca uyum yasasi cikarildi,onlarca yasa degistirildi.Lozan esnetilmeye baslatildi.Halka sordumu iktidar bunlari yaparken.Cumhurbaskanini secmek icin halka basvurdu cünkü kendi adamini sectirecekti.Yargiyi kendine baglamak icin yine halka gitmeyi düsünüyor.Peki vakiflar yasasini cikarirken neden halka gitmedi.Ülkenin yeralti yer üstü nesi varsa satarken halak neden gitmedi.Madem ki halk icin gelmisti o zaman halkla birlikte yönetmesi gerekmiyormuydu?

 

Halkin inanclarini sömürerek halki aldatmak 1950 yili ile basladi,bunun aksini iddia ediyorsaniz buyurun yazin.Ama bana degil kendinize sorun cözümün ne oldugunu önce.Eger bu durum hosuniza gidiyorsa zaten cözüm aramayacaksiniz hosunuza gitmiyorsa o zaman bize cözüm icin yardimci olun.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Gönül kimi severse güzel odur derler Sayın politika.Gönül de kimi severse ki kendi gibi olanı sever her zaman güzelin çirkinliği görünmez göze.İdeolojik tavırlar da aşk gibi aklımızı esir eder kendine.Doğrusu yanlışı artık kalmıştır kişiye.Şeker değil ki ölçüp tartasın, kilosuna bakasın da birinin bir kilo dediğine öbürünün iki kilo deyişine cevap veresin.İdeolojilerin doğruluğu yine inanan kişinin kendi doğruluğuna bağlıdır.Kapitalizm, liberalizm,komünizm her ne kadar ideoloji varsa birbirini yanlışlaması bilim zeminin dışında düşünsel alanda algılara bağlıdır.Kapitalizmin doğrusuyla komünizmin doğrusunu ölçüp tartacağınız ne bir terazi vardır ne de bir genel geçer gerçeklik.

 

Bunları neden yazdım?Sizin ideoljik bakışınızla benim ideolojik bakışımı değerlendirip tek doğruyu söyleyecek bir sistem, teori, mekanizma yok Sayın politika.Doğrularımız; algılarımız ve algılarımızdan gelen bakış açımızdır.

 

Siz 1950'den sonra gelen iktidarlar halkın dinini sömürdüler, halkı cahil bıraktılar dersiniz ben buna inanmam ben de bu kadar darbeyi yapan, kendi fikrinin dışında hiçbir gelişmeye izin vermeyen güçlerimiz her türlü tehlikeyi anında algılayanlar buna nasıl izin verdiler de halk nasıl cahil bırakıldı derim.Hatta şunu da söylerim halkı cahil bırakanlar bu zinde güçlerimizdir.Eğitim sistemi onların kontrolünde, onların izin verdiği anlayışta eğitim yapıldı bu ülkede ortaya çıkarttıkları halk ortada.Bu ülkenin kontrolündeki hiçbir okulda devletimizin ideolojisini benimsetmek, ideolojisine uygun olan insan tipi yetiştirmek üzerine bina edilmiş bir eğitimin dışında başka bir eğitim verilmedi.Bu millete dinini de kültürünü de nasıl düşünmesi gerektiğini de okullarımızda verilen eğitim öğretti.

 

Zinde güçlerimizin devleti kontrol eden beyinlerin kaçırdığı bir nokta vardı.Din olgusunu basite aldı.Din olgusunun bu millet üzerinde ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu anlayamadı.Verdiği eğitimle insanımızın ideolojik ruh yapısını evirmeye çalışırken bu ideolojiyle inancı arasındaki ilişkiyi kurmadı, kurmak istemedi, önemsemedi kendi düşüncesi doğrultusunda insan tipi yetiştirdiğini zannetti.Ki bunun böyle olmadığını şurdan anlayabilirsiniz.CHP Atatürk'ün kurduğu parti ve devletin ideolojisini temsil ediyor.Okullarımızdan eğitim alan her bireyin bu ideolojiye sahip çıkacak bir düşünce yapısıyla hareket etmesi gereğinden hareketle CHP'yi yani devletin ideolosinin, sistemin koruyucusunu açık ara farkla iktidarda tutması sürekli onu destekliyor olması gerekiyordu.Bu tabloyu ülkemizde görmedik görmüyoruz.

 

Burdan şunu çıkartabiliriz devlet kendi istediği insanı yetiştirememiştir eğitimle ulaşmak istediği hedefe ulaşamamıştır.Nasıl bir insan tipi ortaya çıkmıştır biliyor musunuz devlet kendi insanını yetiştiremediği gibi görmek istediği kalıba sokamadığı gibi din olgusunu da insanımızın odağından çıkaramamış ne gerçek din eğitimiyle dinin özünden kaynaklanan dini değerler üzerinden gelebilcek olumsuz etkilerden, yönlendirmelerden haberi olan, akılcı davaranan inançlı insan yetiştirebilmiştir ne insanına bir kültür aşılayabilmiştir ne de sistemi savunacak ona göre davranacak insanı oluşturabilmiştir.

 

Sorun kendi açınızdan esasında tesbit edilmiştir.1950'den sonra gelen iktidarlar halkın dini duygularını sömürmüş, halkı cahil bırakmıştır, şeklinde.Darbeleri yapanlar adam gibi eğitim vereydi de bu halka halkımızda hem inançlı hem sistemin güzelliklerini gören ona sahip çıkan halk olarak yetişeydi.

 

Halkımızın hali ortada.Ne kendi inancının gereklerini doğru biliyor, aklıyla inancını buluşturmuş samimi inancı yaşıyor ne demokrasiden haberi var ne hukuktan ne bilimden ne okumaktan ne de düşünmekten.

 

Kim mi yaptı bunu, irticayla mücadele ettiğini zanneden zevat.

 

Nerden başladım nereye geldim yahu!Velhasılı kelam ben bu tabloda CHP'ye de darbeleri yapan zihniyete halkı hiçe sayanlara da destek verecek değilim.

 

Beni sisteme sürekli tehdit olarak algılayan da benim için tehdittir.Ben sisteme tehdit oluşturuyor muyum?Ben Cumhuriyet'ten yanayım, demokrasiden yanayım, din dışı insan odaklı hukuktan yanayım, ama aynı zamanda inançlı biriyim.Ben bu ülkeyi kendi tarihi, dini, kültürel değerlerinden koparmaya çalışan, tarihine, kendine yabancılaştırmaya çalışan ve ülkenin sahibi biziz diyen dinin nasıl yaşanması, demokrasinin, laikliğin, sistemin nasıl olması gerektiği konusunda tek doğru tek güç olarak kendini gören CHP anlayışına arkasındaki güce karşıyım.

 

CHP anlayışı benim değerlerimi savunmuyor.AKP savunuyor mu?AKP günümüz şartlarında gerçekçi bir politika anlayışına ulaşmış görünüyor.Demokrasi trenine binerim giderim sonra inerim anlayışında çok çok uzakta.O da biliyor ki 2010 Türkiyesi'nde 1800'lü ne bileyim 1500'lü yılların sistemini ne kurabilirsiniz ne de ayakta tutabilirsiniz bunu gördü.Türkiye'nin gerçekleri üzerinden bir siyaset yapıyor.Demokrasi açılımı, Roman açılımı, AB süreci ve dışa açık bir dış politika.

 

Peki bu anlayışı ülkemize ne kazandıracak?9 yıldır yaptıklarına bakarsak büyük bir bilinmezlik duygusuyla beraber ümit vadediyor.Ülkemiz çok iyi durumda mı hayır kimse hayatından memnun değil ben de dahil.Bunu CHP ya da MHP'nin düzeltebileceği geride kalmış zihin yapısıyla yapabilecekleri konusunda bana hiç ama hiç ümitvar değilim.AKP de gelip geçici o koltuğa oturup da hiç kalkmayanı görmedik daha...

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Bir varmış bir yokmuş zamanın birinde Osmanlı diye bir Ülke varmış.

 

Ülke insanları yapılan darbelerin ardından sessiz kalmasını bilir ve toplumun çoğunluğu “darbelere” sevimli bakar ve destek verirlermiş

 

Gel zaman git zaman;

 

Osmanlı’dan bu yana güç hep darbelerle el değiştirirmiş. Padişahların bir kısmına darbe yapılmış, kafası uçurulan veziriazam (başbakan) sayısı bir hayli yüksekmiş.

 

Bu ülkede Cumhuriyet kurulduktan sonra hiç darbeler olmayacak gibi gidiyormuş işler, 1960’a kadar darbeler tozlu raflarda gününü bekler olmuş.

 

Ama ne mümkün?

O sıralar ülkeyi yöneten iktidar, iktidar mevkiini çok sevmiş, orada sonsuza kadar kalmaya kararlıymış. Ama 1957 seçimleri ile birlikte oylar hızla aşağı düşmeye başlamış. 1961 seçimleri yaklaşmış ama tekrar iktidara gelmek imkânsız gibi görünüyormuş. Ne yapmak lazım? En iyisi sivil bir darbe yapıp, diğer partiyi yok etmek diye düşünmüşler. Çünkü tek parti olarak seçime gidilirse seçim kaybetme kaygısı olmazmış.  -2010 yılı iktidarının son dönem geçmişteki bu mantığı hatırlayıp paralel bazı uygulamalar yaptığı gibi- “Tahkikat komisyonu” kurulmuş ve sivilbir darbenin fitili ateşlenmiş.

 

Neymiş bu “tahkikat komisyonu”? 

 

İktidardaki parti tarafından 18 Nisan 1960 'ta kurulan 15 üyeli Meclis komisyonu 7 Nisan'da kendi Meclis Grubunun bir bildiri yayımlamasından sonra kurulan muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesi için kurulmuş bir komisyonmuş. Komisyon sadece kendi Partili millet vekillerinden oluşmaktaymış ve yayınladığı bildiride "Diğer partinin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı; halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı" öne sürülüyormuş. 

 

Bildirinin ardından iktidar partisinin Meclis Grubu TBMM Başkanlığı'na muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge vermiş. Önerge 18 Nisan 1960 tarihinde Meclis'te büyük bir çoğunlukla kabul edilmiş. Buna göre bir Tahkikat Komisyon'u oluşturulacak ve bu komisyon üç ay boyunca muhalefetin ve basının eylemlerini soruşturacakmış. Bu önergenin asıl amaçlarından birisi de muhalefet partisini kapatmakmış. Bu dönemde hukuk askıya alınmış, gazeteler kapatılıp gazeteciler hapsedilmiş, hatta o partinin o zamanki başkanına Meclis’te yaptığı bir konuşma nedeni ile ceza verilip meclis müzakerelerinin yayınlanması yasaklanmış. 

 

Ancak yanlış giden bir şeyler varmış aslında. Bizim geleneğimizde darbe dendi mi içinde asker olmalıymış.

Asker düşünmüş, düşünmüş darbe öyle olmaz böyle olur deyip cumhuriyet dönemi darbeler geleneğinin ilkini gerçekleştirmiş.

Bu durum, ordunun darbe yapmasına en büyük dayanak olarak gösterilmiş. 

Böylece hem iktidar hem yapılan darbe marifetiyle, İktidarların sivil insiyatif ile el değiştirmesinin önüne  geçilmiş.

 

Ancak toplumun içinden kimileri, darbeler çok kötüdür, desede darbenin ardından 27 Mayıs bayram ilan edilmiş. Kimi ileri görüşlü ta bugünü o günden görebilen kimileri de, askeri darbe olmasaydı da iktidar partisinin sivil darbesi devam etseydi farklı mı olacaktı diye sorular sormuşlar. Askeri yada sivil darbelere biraz yansız bakmaya çalışanlar - tıpkı bugün olduğu gibi-  iktidar partisinin sivil darbesi, askerin darbesinden daha masum değildir diye bir sonuca varmışlar.

 

***

Onlar varmışlar mı muradına bilinmez…

 

Hikâyecik bu ya, vardır kıssadan hisse kerameti diyelim

 

Biz takkeyi alıp önümüze düşünelim yine de…

 

Ardından her ne kadar yanlış anlamak isteyenler olsa da şu soruyu yine, yeniden ve tekrar soralım...

 

***

 

 

Cehaletin iktidar olması ne kadar korkunç bir tehlike ise İktidarın Cehaleti de o ölçüde korkunç bir felakettir” demek olduğunu bu toplum bilinmez ki nasıl ve ne zaman öğrenebilecektir?..

***

Gönderi tarihi:

Siviller görevlerini yerine getirmis olsalardi darbeler olmazdi.

Hic bir gerekce darbelerin yapilmasini ne hakli cikartir nede olmasi gerektigini isaret eder. Darbeler derin güclerin demokratik sistemin gelismsini engellemek icin yapmis oldugu kaos ortamlariyla kendi gücünü bulmustur ve yapilmistir.

 

Insanlara hikaye anlatmaktan vaz gecelim artik. Siviller görevini yapsaydi darbeler olmazmis!!! Darbeler geldide ne kazancimiz oldu? Sivilleri aratir oldular. Darbeler ülkeye demokrasimi getirdi? Önce darbe yapilan ülkeleri inceleyin ve tümünün ortak yanlarini görün.

Gönderi tarihi:

Sayin Fuzuli yine dertlenmis ve CHP'ye olan allerjisini dile getirmis.Acaba bu allerjinin arkasinda Atatürk allerjisimi yatiyor,bunu ancak sayin Fuzulinin kendisi bilir.Cünkü Atatürk dinle devleti biribirinden ayiranin ta kendisidir,demekki yaptigi bu devrim amacina ulasamadi,cünkü 1950 ile baslayan dinci calismalar,isgal günlerinden 1950'ye kadar olan dinci birikimler ancak dinci bir iktidar ile aciga vurulabilirdi.Laiklik bu dinci kesim tarafindan hep DINSIZLIK olarak saf inananlarin beyinlerine kazindi.Madem ki Devlet vatandasina dinini ögretmedi deniyor o zaman bunun nedenlerininde arastirilmasi gerekmezmi,Iste sayin Fuzuli burasini es gecmis,vur abaliya hesabi yüklenmis CHP'ye aynen Adnan Menderes gibi.Menderes TAHKIKAT KOMISYONU Kurdurdu.10 yil iktidarda kaldi DP.Din adina sadece Arapca Kuranin okunmasi ögretildi millete.Cünkü o zaman acik degildi bugünkü gibi tarikatlar tekkeler zaviyeler.Ama el altindan hersey tikir tikir yürüyordu.Cumhuriyetin temellerinin sallanmasi DP ile baslatildi.Cünkü gizli eller DP iktidarina böyle yol gösteriyordu.DP'de aynen bugünküler gibi Özal gibi müthis Amerikanciydi.Türkiye'nin sömürülmeye baslanma tarihide 1950 DP iktidarinin baskamasi iledir.Ondan önceki yillarda savas tahribatinin restoresi yanisira birde devrimlere halkin adapte edilme calismalari ile gecmistir.Cok partili siyasi hayata gecilmesi ile CHP icinden cikan bir kisim siyasetci DP'yi kurmustur.Cumhuriyetin ilanindan 1950'ye kadar gecen süre icerisinde 1950-2010'a kadar yapilandan daha cok is yapilmistir.Ser güclerin her karsi koymasina ragmen bu isler basariyla yürütülmüs DP ile bu yapilan islerin hepsi ortadan kaldirilmistir.Yapilan sanayi atilimlari 1950 yili ile baslayan sürecte durdurulmus ve disa bagimlilik ve borclanma dönemi baslamistir.Bunlari istediginiz kadar inkar edebilirsiniz,ama tarihi nasil inkar edeceksiniz ki?Necip Fazil gibi Atatürk düsmani bir saire kendi propagandasini yapsin diye ödenekler veren DP'dir.Aynen bugün satin alinan medya gibi.

 

1960 inkilabinin neden ve hangi sartlarda yapildigini bilmeden konusmak ancak ideolojik zihniyetlerin kullandiklari yöntemdir.Hicbir sey darbe icin gecerli degildir diyenler ezberledikleri sloganlardan baska bilgiye sahip olmayanlardir.26 Mayis 1960'a kadar Anayasa ayaklar altindaydi.Ve DP DEVLETE MEYDAN OKUYORDU.Aynen bugünkü basbakan gibi.Iktidari devlete savas ilan etmek icin kullananlarin bunun sonucunada katlanmalari gerekir.Her bedeli göze aldik diyenler bedel ödedikleri zaman magdur rolüne girmesinler.Devleti yikmaya calisanlarin önlerinin kesilmesi mesrudur.Devleti yikmak demokrasi degildir.Darbe edebiyati yapanlar demokrasi maskesi takanlardir.Demokrasi adina her pisligi yapip sonrada darbelere karsi olmak ancak pislikle yorumlanabilir.Dün darbeleri alkislayanlarin bugün demokrat olduklarina ancak onlarin fikrilerini kendilerine uygun görenler inanir.

 

Devlet kendi ideolojinde insan yetistirmek istemis.Bir devletin ideolojisi ne olabilir acaba?Laik Türkiye Cumhuriyetinin ideolojisi neydi?Kimler laiklige karsiydi,neden karsiydi.Laik bir ülkede dinci calismalar olmaz.Laik bir ülkede devlet din adami yetistirmez.Bunun araclarini hizmete sunar ve de sunmustur.Imam Hatip okullari ilahiyat fakülteleri,devlet kontrolünde KURAN KURSLARI.Ama bunlar yeterli degildi dinciler icin.Onlar din ögrenemiyoruz derken aslinda Laikligin kalkmasi icin mücadele veriyordular.Bu mücadelenin semeresinide AKP ile aldilar.Allahi kullananlar iktidara gelmisti artik.Insanlari rahatca aldatabildiler.Ipleri Türkiye disnda olan medyada onlarin arkasina gecti.Allahta yürü ya kulum diyince iste Türkiye'nin icler acisi durumu ortadadir.Ve bundan memnun olanlar var.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Yok yahu sayın politika rahmetli Atatürk bünyemde hiçbir alerjik reaksiyon oluşturmuyor, buna mukabil CHP için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, ne yalan söyleyeyim dilim söylemese bünyem reaksiyon veriyor.smile.gifŞu adresteki yazıyı okursanız CHP için eski bir CHP'linin tesbitlerine tanık olursunuz.

 

-http://www.porttakal.com/haber-turkiye-nin-chp-ye-ihtiyaci-yok-58216.html-

 

Hatta şu kadarını söyleyim CHP'nin bugünkü haline bakıp mutlu olmam bile gerekir niçin tartışıyorum ki CHP'yi?50 yıldır muhalefette kendi düşünmüyorsa halini bana ne?

 

Fakat şu açıdan önemli CHP'nin hal-i pür melali:CHP'nin yaptığı absürt muhalefet sebebiyle Türkiye'de siyasetin zemini olağanın dışına çıkıyor.Biribirini besleyen kutuplar yüzünden halk Türkiye'de yapılan siyasete bakıp oy kullanmıyor salt duygusal tepkilerle halk belirgin kutuplar arasında siyasi tercih yapmak zorunda kalıyor.CHP AKP'yi çok güzel besliyor.CHP ne halkın duygularını okuyabiliyor ne sorunları doğru, gerçekçi tesbit edebiliyor ne de yaptığı siyasetin sonuçlarını değerlendirebilecek kadar telakki,izan sahibi.Seçimi kaybediyor halkı suçluyor bakar mısınız anlayışa?İktidarı eleştiriyor eleştirirken halkı cahillikle suçluyor seçim zamanı cahillikle suçladığı halktan oy talep ediyor.Burdaki ironiyi anlamak için Einstain zekasına sahip olmaya gerek yok diye düşünüyorum.

 

Sen bu anlayışla siyaset yaparsan savunduğun değerlerin de içini boşaltırsın, savunduğun değerlerin dili olsa da konuşsa ne derdi acaba?

 

Siyaset üretemezsen az buçuk siyaset üretenlere siyaset mahkum olur ve bir adım öne geçer az buçuk siyaset üretenler.

 

Ben 60 ihtilali dahil hiçbirini yaşamadım.DP'nin o dönemde yürüttüğü siyasetin demokratik yanları, demokratik olmayan yanları o şartlar dahilinde tartışılıyor ki tartışılmalı da doğal olan bu.Lakin 60 ihtilalinin diğer ihtilaller için yol açtığı demokrasiyle ihtilalin o tarihten sonra meşruymuş gibi bir zemine oturtulduğu ve 70'i, 80'i,27 Şubat'ı da beraberinde getirdiği tartışılıyor.Hepsinin ayrı ayrı gerekçesi var tabi.Şu da bir gerçek ki ihtilallerin demokrasiyi ihtilalle koruma anlayışının bu ülkeye demokrasi bağlamında hiçbir şey katmadığı var olan çatlakları da derinleştiridiği, olağan siyaset zeminini zemininden kaydırdığını bunun demokrasi için gereğinin savunulacak hiçbir yanının olmadığını her dilden her telden dinleyebilirsiniz.

 

Darbeyi siyaseti yönlendirecek bir güç olarak elinde tutanların demokrasi,hukuk sınırlarını çizen onları kontrol edebilecek hiçbir mekanizma yoktur.Darbe gücünü elinde bulundurana göre iktidar tehlikeli olarak adlandırılmışsa o iktidarın muktedir olması zaten düşünülemez,Onun gölgesinde yapılan siyasete de siyaset denmez sisteme de demokrasi denmez.Ne yapar kendine yanlış gelen bir durumda kalkar açıklama yapar kendinize çeki düzen verin der.Yani benim dediğim gibi siyaset yapın der gider E muhtıra yayınlar olmazsa.Laiklik tanımını da kendi yapar, demokrasinin çerçevesini de kendi çizer siyaseti de kendi yönlendirir.Bu noktada hangi demokraside, hangi hukukta bunun yeri vardır?

 

Evet demokrasi demokrasiyi ortadan kaldırmak için kullanılan bir araç da değildir.Bana dünyadan bir örnek verin bu bağlamda?Demokrasinin kurallarıyla yönetilmiş bir halk yine demokrasiyi kullanarak onu yok etmeye çalışanlara destek olsun ve sistemi devirsin.Cümlenin kendi içinde zaten bir mantıksızlığı var.Halk demokrasi sistemini kendi kurduysa yine kendiyle mücadele edecek ve kurduğu sistemi yıkacak.

 

Yukardaki önerme tam manasıyla Türkiye için geçerli değil tabi. Sorun da burdan kaynaklanıyor.Rejim alttan değil üsten geldiği için rejime tehdit oluşturan alt(halk) rejimi koruyan üst oluyor.Bu bugün için ne kadar doğru?Devlet sistemini halkın seçtiği ama devlete ters gelen bir iktidara karşı demokrasi sınırları içinde darbe tehditiyle nasıl korur?Bunun açıklamasını bilen varsa lütfen yazsın siz de yazın Sayın politika.

 

Sözün özü ben bugün Türkiye'de İran'a dönüşme ne bileyim demokrasi dışı eski bir sistemi halkın benimsemesi bağlamında halkın çoğunluğundan gelen bir destek, niyet bunun oluşturulabileceği bir zemin görmüyorum.Türkiye'nin dünyanın şartları buna müsait değil.

 

Ayrıca eskisi gibi asker gölgesinde iktidarın oyuncak olacağı demokrasicilik oyunun oynanacağı zamanı da geride bıraktık diye düşünüyorum.Bu ülke ne darbe demokrasisiyle bir yere varır ne de demokratik sistemi yok edip korkulan şeriat sisteminin kurulmasıyla.AKP bunu gördü.Kırılma noktası yaşıyoruz ülke sistem bağlamında yeniden yapılanıyor.Şeriate mi evriliyoruz şartlar aksine yeniye evrilmeye zorluyor.Sonuç ne olur onu bilmiyorum.Ortalık toz duman.

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Yani sayin Fuzuli,kadayifin alti kizarmaya basladi belkide yakinda yanik kokulari gelmeye baslayacak.Kanli mi Kansiz mi demisti Erbakan,gördügümüz kadariyla simdilik kansiz yürüyor hersey.AKP ve onun etrafinda halkalanmis demokrasi asiklari yüzlerini günese cevirmis bekliyorlar.Büyük adam is basinda.Degisdim diyip degisime soyunan ama degisim adina demontaj görevini yüklenen birisi.Ikinci Cumhuriyetciler bayram etmekteler,ne de olsa Kemalistlere vurulan büyük bir darbe var ortada SIVIL DARBE.AB'si,ABD'si,AKP'si ile yürütülen müthis bir darbe.Bunun adina degisim diyorlar.Tevekkeli degil iktidara geldiginden bu yana tami tamina 16 defa Amerika seyahati yapmadi bu büyük adam.Amerikadan nasil darbe yapilacaginin planlarini aliyor ve Türkiye'ye gelip bu planlari uygulamaya koyuyor.Büyük seytan degisim yolunda cok vefali bir dost postuna bürünmüs.

 

CHP söyle CHP böyle,olabilir,demek ki CHP AKP yi kuranlar kadar degisemedi ki iktidara gelemiyor.Bu tabii ki CHP icin bir eksidir.Ama inanin ki bende gercekleri bilmesem CHP'ye karsi yapilan onca gercek disi karalamalara kanardim.CHP'nin tek sucu belki bazi gercekleri görmedi diye denilebilirsede CHP'nin tek sucu Devleti savunmasidir.Halbuki devletin savunulmasi gereklidir.CHP'ye karsi yapilan CHP solcudur kampanyalari Menderes dönemi ile baslamistir.Halka solculugun bir öcü oldugu yönünde psikolojik korkutmalar yapilarak halkin CHP'den uzaklastirilmasi saglanmis ve sonra da "BAKIN CHP IKTIDAR OLAMIYOR"diyerek CHP'nin ülke gerceklerine ayak uyduramadigi propagandasi yapiliyor.Milletimizin cogunlugunun Rusya karsiti olmasi Amerika'nin dost siyaseti sonucudur.Amerika bizi Rusya'dan koruyacak yalanlari ile Amerika icimize yerlestirilmis ve Rusya'dan korunmak adina Türkiye Amerika'nin kolonisi haline getirilmistir.Türkiye'de Amerika'nin izni olmadan hükümet olamayacagini bilenler milletvekili olmadan önce Amerika'ya gidip Umre yaparak icazet aliyor ve sonrada devletin yönetimine soyunuyorlar.

 

AKP görmüs,neyi görmüs bilmiyorum ama AKP Amerika ve AB'nin istedigi bir Türkiye yaratmak aski ile cirpiniyor.Korku telasi var hallerinde.Ya gecmezse bu anayasa teklifi...AKP Türk milletinin istedigi Türkiye'yi degil AB ve ABD'nin istedigi Türkiye'yi sekillendirmeye calisiyor.Darbe dönemleri gecti fakat AKP hala darbe senaryolarindan nemalanmaya devam ediyor.Amac bellidir.Amerika ve AB'nin istedigi Atatürk ve Amerika düsmanligindan arindirilmis Ordusu sanik durumuna sokulmus bir Türkiye'dir.AKP bunun calismalarini yapiyor hemde cok güzel yapiyor.Böyle bir firsat birdaha ellerine gecemez.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Ben CHP'yi niçin anlayışını benimsemediğimi söyledim 50 yıldır da halkın CHP'ye iktidar şansını vermediği vurgusunu yaptım siz yine eleştiridiğim bir bakış açısıyla CHP'nin bir siyaseten bir yanlışı yok halka karşı soğutan, yabancılaştıran olarak karşı iktidarları, ABD'yi müsebbib larak göstermişsiniz.Özür mü bekliyor CHP karşı iktidarlardan ya da ABD'den?Siz olmasaydınız halk benim doğrularımı görürdü bana destek verirdi size hakkımı helal etmiyorum mu desin CHP?

 

Velev ki dediğiniz gibi olsun CHP halka karşı tehlikeli, değerlerini anlamayan parti olarak gösterildi?CHP niçin kendine biçilen rolü oynuyor?CHP'nin halkın değerlerine yabancı olduğunu anlamak için bir propağandaya da gerek yok.Halk hakkında ne düşündüğünü defaatle dile getiriyor.Ben de söylüyorum siz mi kaçırıyorsunuz hatta sizin söylediğinizi.Halka cahil diyen halkı rejime tehlikeli gören rejimin tek savunucusu olduğunu ifade eden kim ben miyim?Askerle kol kola siyaset yaparken demokrasi nutukları atan ne dediğinin halk tarafından nasıl anlaşıldığının hiçbir önemimin olmadığını duruşuyla, siyasetiyle hissettiren de ABD ya da başka güçlerdir her halde?

 

CHP'nin savunduğu demokrasiyi bir başkası CHP adına onu kötülüyerek bilinmeyen bir şeyden bahsediyormuş gibi anlatıp, propagandasını yapıp CHP'yi kim karalıyor yahu?CHP kendi siyasi anlayışını defaatle milletin gözüne sokuyor milletin gözü kaoalı olsa bile.Millet CHP'yi yanlış anlıyor değil sayın politika.CHP nasıl anlaşılmak istiyorsa o şekilde davranıyor ve undan da şikayetçi değil CHP.CHP şundan şikayetçi:Beni bu siyasetimle desteklemeyen siz suçlusunuz.Beni iktidara getirmeyen halk suçlu.Evet doğru söylüyor CHP'nin bu ülkede çok hakkı yendi çok mağdur edildi, kimse anlamadı CHP'yi.CHP kendini anlatamadığı için değil CHP'nin anlattıklarını anlayıp ona destek vermediği için suçlu.Halk diyecekti ki CHP'ye.Evet kardeşim biz yanlış iktidarlar seçiyoruz biz ne yaptığımızın farkında değiliz senin de dediğin gibi darbeler haktır, senin bizim adımıza laiklik tanımı yapman bizim adımıza en doğruyu düşünmen doğaldır.Biz doğrusunu bilemiyoruz sen büyüksün, sen demokrasiyi bilirsin en doğru laikliği sen bilirsin, dinimizin eğrisini doğrusunu sen bilirsin, biz dediğin gibi cahiliz hepsini sen nasıl anlıyorsan öyle öğret bize başka bir parti de yönetmesin ülkeyi.Bu devletin tek sahibi sensin, tek savunucusu sensin bize bırakma bu işi, deseydi halk CHP'yi anlamış olacaktı.Anlamadı.

 

Eğer illede birileri birilerinden özür dileyecekse, eğer birileri birilerini anlamıyorsa bu kesinlikle ne hikmetse CHP değil halk oluyor.Bakın ben de anlamıyorum ben de o zaman CHP'nin bakışına göre ''Cahilim, kültürsüzüm, bilimden anlamam, demokrasiden anlamam, laikliği bilmem, hukuğu tanımam, hatta devlet düşmanıyım, Atatürk düşmanıyım...'' değil mi?CHP'nin denklemi bu değil mi?Tek hikmetinden sual olunmayan inanç sistemleri değilmiş.CHP'nin yaptığından da siyasetinden de sual olunmaz, vardır bir hikmeti öyle mi?

 

Neyse muhabbetle...

 

 

 

 

 

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.