Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

 

 

Tuhaf ve tehlikeli bir konuşma

 

 

Bu yazıyı yazmaya oturduğumda kendimi zor bir ikilem içinde buldum.

Başbakan’ın yazmamı istediği yazıyı yazayım mı, yazmayayım mı?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yazmamı istediği yazıyı biliyorsunuz:

Bir köşe yazarı olarak kendisine cevap vermemi istiyor.

Bayram değil seyran değilken, tuhaf mantık oyunlarıyla köşe yazarlarına ve gazete patronlarına saldırıyor.

Patronlara “Beni desteklemeyenleri kovacaksın, yoksa benden bir şey bekleme” anlamına gelecek şeyler söylüyor.

O kadar uç, o kadar anti-demokratik sözler ki bunlar, gündemi değiştirmek için söylediğini sanıyorum.

Onu yazdığım zaman asıl yazmam gereken şeyleri yazmayacağım.

Kontrolundan çıkmış şeylerden söz etmeyeceğim.

Tekel direnişinden, ‘Demokratik açılım’dan, ‘Ermeni soykırımı’ tasarısından, Kıbrıs’tan, Ergenekon ve Balyoz’daki usul hatalarından, Erzincan’daki haksızlıktan, işsizlikten, ekonomik dengesizliklerden, çevre talanından vb. vb. söz etmeyeceğim.

Demek ki, onun oyununa gelip yazmasam daha iyi olur.

Ancak, biraz önce medya etiği dersinden çıkmışım, orada öğrencilerime, gazetecilerin ifade özgürlüğü ile ilgili konularda taraf olduklarını, mutlaka özgürlüklerden yana pozisyon almaları gerektiğini söylemişim.

 

“Bazı mesleklerden farklı olarak, gazeteci, işini ifade özgürlüğü olmadan iyi yapamaz; oysa işini iyi yapmak en önemli etik yükümlülüklerden biridir” demişim.

Demek ki, tuzağa rağmen, bir şeyler yazmak ve Başbakan’ın söylediklerini yanlış ve tehlikeli bulduğumu söylemek zorundayım.

Ve tabii, dünkü konuşmada söylediklerinin ‘unutulmazlar’ arasına geçeceğini de...

Dünyanın her yanında kendisini takip edeceğini de...

 

Bu sözlerden sonra Erdoğan’ın dünyanın her hangi bir yerinde kendisini ‘demokrat’ olarak kabul ettirebilmesi mümkün mü?

Hemen karşısına bu sözleri çıkaracaklardır.

Ne oldu da bu kadar dikkatsiz ve pervasız konuşabildi?

Tuzaksa onu bile daha iyi kuramaz mıydı?

Oysa, oraya kadar konuşması gayet iyi gidiyordu.

Türkiye’nin birinci sınıf demokrasi olması gerektiğini söylerken içimde umut ışıkları belirir gibi olmuştu.

Söylediklerinden yola çıkıp, ‘birinci sınıf’ demokrasilerin nitelikleri hakkında bir şeyler yazmayı bile düşünmüştüm.

 

Sonra o akıl almaz, tuhaf cümleler geldi.

Şu soru takıldı aklıma: Bunların bizzat Başbakan tarafından söylendiği bir ülke birinci sınıf demokrasi olabilir mi?

Kimler yapacak bunu?

 

HALUK ŞAHİN 27.2.2010

 

Sonuç Olarak; Ya Çok Sevgili, Çok Saygıdeğer Başbakanı ve diğer beyefendileri ve AKP'yi seviniz ya da bu diyarı terk ediniz!

 

Çünkü; Sevmezseniz kansız olursunuz, kan tahlillerine gönderilirsiniz.

Karşı çıkarsanız fişlenir, ergenekon ya da başka gerekçeyle tutuklana bilirsiniz.

Yandaş yazılar yazmazsanız patronunuza şikayet edilir ve kulağınızdan tutulur işten atılırsınız.

Gönderi tarihi:

Asagidaki gazeteciler listesi Türkiye'de hangi gazetecilerin kim olduklarini anlatmakla kalmiyor ayni zamanda;basbakan Erdogan'in o yapmis oldugu tehdit edici konusmanin hangi gazeteciler icin gecerli oldugunuda belgeliyor:

 

GAZETECİLERİN DURUŞLARI

Meslek yaşamımda çeyrek asrı doldurdum. 7 ayrı kurumda çalıştım ve 6'sında Ankara Temsilciliği yaptım. Medyanın tepesinde bulunanların tamamına yakınını tanırım. Pek çoğu ile özellikle dış seyahatlerde defalarca beraber oldum. Buradan hareketle bugün medyamıza ayna tutup, kamuoyunda nasıl göründüğünü ya da imajının ne olduğunu ortaya koymaya çalışacağım. İşte kamuoyunda tanınan gazetecilerin duruşları ile imajları:

BİADCI GRUP

Mustafa Karaalioğlu, Ekrem Dumanlı, Akif Beki, Ahmet Kekeç, Hüseyin Gülerce, Bülent Korucu, Mustafa Ünal, Nuh Gönültaş, Erhan Başyurt, Tamer Korkmaz, Adem Yavuz Arslan.

AKP'YE YARANMA DERDİNDE OLANLAR

Nazlı Ilıcak, Deniz Gökçe, Engin Ardıç, Mahmut Övür, Ergun Babahan, Hasan Celal Güzel, Fikri Akyüz, Mustafa Akyol.

SİYASAL İSLAMCILAR

Fehmi Koru, Hasan Karakaya, Abdurrahman Dilipak, Mehmet Metiner, Ali Karahasanoğlu, Serdar Arseven, Salih Tuna, M.Emin Koç.

BAĞIMSIZ GÜDÜMSÜZ SAMİMİ İSLAMCILAR

Mehmet Şevket Eygi, Ahmet Taşgetiren, Afet Ilgaz, Ali Bulaç, Hakan Albayrak, Rasim Özdenören, Ekrem Kızıldağ, Zeki Ceyhan, Mustafa Özcan, Fatma Barbarosoğlu, Yavuz Bahadıroğlu, Sibel Eraslan, M.Emin Koç, Kazım Güleçyüz.

AKP TAŞERONU SÖZDE LİBERALLER

Mehmet Barlas, Taha Akyol, Hasan Cemal, Aslı Aydıntaşbaş, Şahin Alpay, Cengiz Çandar, İhsan Dağı.

GÖREVLİ İMAJLILAR

Ahmet Altan, Mehmet Altan, Yasemin Çongar, Etyen Mahçupyan, Ali Bayramoğlu, Oral Çalışlar, Eser Karakaş.

MİLLİYETÇİLER

Arslan Bulut, Altemur Kılıç, Ahmet Seyhan, Sadi Somuncuoğlu, Yiğit Bulut, Namık Kemal Zeybek, Özcan Yeniçeri, Hasan Demir, Ümit Özdağ, Emin Pazarcı, Mustafa Aslan, İsrafil Kumbasar, Yavuz Selim Demirağ, Selcan Taşçı, Orhan Karataş, Hasan Ünal, Sırrı Yüksel Cebeci, Lale Şıvgın, Metin Özkan.

ULUSALCILAR

İlhan Selçuk, Hasan Pulur, Ali Sirmen, Çetin Yetkin, Mustafa Balbay, Hikmet Çetinkaya, Deniz Som, Ümit Zileli, Mehmet Faraç, Rahmi Turan, Rıza Zelyut, Esfender Korkmaz, Hulki Cevizoğlu, Behiç Kılıç, Serdar Akinan, Mehmet Şehirli, Vural Savaş.

HER DÖNEMİN ŞAKŞAKÇILARI

Mümtaz'er Türköne, Ali Atıf Bir, Tayfun Talipoğlu, Yılmaz Öztuna.

HABERCİLER

Uğur Dündar, Mehmet Ali Birand, Ali Kırca, Yılmaz Özdil, Enis Berberoğlu, Emin Demirel, Rıdvan Akar, İbrahim Yıldız, Murat Akgün, Murat Çelik, Talat Atilla, Aykut Işıklar, Yalçın Bayer, Okan Müderrisoğlu, Ruşen Çakır, İbrahim Karagül, Bekir Hazar, Abdullah Özdoğan, Doğan Yurdakul, Yavuz Semerci, Murat Sabuncu, Serkan Kalemciler, Duygu Göktaş, Yener Atlı, Ünal Tanık, Korcan Karar.

DURUMU İDARE EDENLER

Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, İsmail Küçükkaya, Erdal Şafak, Hakan Aygün, Serdar Turgut, Yalçın Doğan, Fatih Çekirge, Bilal Çetin, Reha Muhtar, İsmet Berkan, Murat Yetkin, Aydın Ayaydın,

Muharrem Sarıkaya.

BAĞIMSIZ GAZETECİLER

Sedat Ergin, Oktay Ekşi, Güngör Mengi, Can Ataklı, Bekir Coşkun, Hıncal Uluç, Fikret Bila, Umur Talu, Yavuz Donat, Okay Gönensin, Tayfun Devecioğlu, Soner Yalçın, Oray Eğin, Emre Kongar, Mehmet Ali Kışlalı, Saygı Öztürk, Yaşar Nuri Öztürk, Altan Öymen, Cüneyt Ülsever, Erdal Sağlam, Ahmet Hakan Coşkun, Güneri Civaoğlu, Derya Sazak, Ruhat Mengi, Metin Münir, Meral Tamer, Necati Doğru, Güngör Uras, Serpil Yılmaz, Ece Temelkuran, Mustafa Mutlu, Mahir Kaynak, Mehmet Tezkan, Nuray Mert, Şükrü Küçükşahin, Tufan Türenç, Melih Aşık.

 

 

Sabahattin Önkibar Yeni Çağ

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Başbakan bunu ilk kez söylemiyor ki. Bir mitinginde o gazeteleri almayın diyerek zaten sansür koymuştu. Emin Çölaşan Hürriyet ten neden ayrılmak zorunda kaldı. Uzanların elinden medya organları alınırken Doğan Medyası ve H.Şahin gibiler ne yaptı? İhtilal ilk önce kendi evlatlarını yermiş. Men dakka dukka (çalma kapıyı çalarlar kapını)

 

saygılarla...

Gönderi tarihi:
  • Yazar

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Yazarları ve Medya Patronlarını Tehdit Eden Sözleri Üzerine:

 

"Dervişin Fikri Neyse Zikri De Odur"

 

Eskilerin yukardaki sözü, "insan düşündüğünü söyler" anlamındadır.

Başbakan muhalefete karşı esip gürlerken, medyayı da unutmamış:

Cuma günü AKP'nin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşurken şöyle demiş:

"...Bunu yazan gazetecilerin patronlarına sesleniyorum. 'Ne yapayım, köşe yazarı, hakim olamıyorum' diyemezsin, sorumlusu sensin...

...O insanlara da o kalemleri teslim edenler der ki 'kusura bakma kardeşim bizim dükkanda sana yer yok'. Çünkü herkes vitrinine layık olanını koyar..."

Ne zaman söylüyor bunu?

 

Savcıların, generallerin, yazarların, öğretim üyelerinin tutuklandığı ama dağdan inen teröristlerin pişman olduklarını söylemedikleri halde pişmanlıktan bırakıldığı bir dönemde, bu yapılanları "Demokratikleşme" diye savunurken.

 

Başbakan'ın eskiden "Demokrasiyi bir tramvay olarak gördüğünü ve son durağa gelmeden önce inilebileceğini" söylediğini, "kubbelerin miğfer, minarelerin mızrak" mecazını kullandığı da anımsarsak, insanın böyle bir "Demokrasi" anlayışı karşısında tüyleri diken diken oluyor.

 

İşin ilginç yanı, tam bu sırada medyanın birinci büyük grubu olan Doğan Holding üzerinde, tüm mal varlığını aşan bir vergi cezası tehdidinin devam etmekte oluşu.

 

Bir yandan insanları hapse atacaksınız, öte yandan vergi cezalarıyla yok etmeye çalışacaksınız...

 

Milletvekilleriniz insanları "biz ve onlar" olarak sınıflayacak, "onları" fişleyecek, muhaliflere kanı bozuk diyecek...

 

Siz zaten demokrasiyi, amaçlarınızı gerçekleştirmek için araç olarak gördüğünüzü defalarca söylemiş olacaksınız...

 

Tam savcıların ve kuvvet komutanlarının gözaltına alındığı bir sırada sizi eleştiren gazetecileri ve onların patronlarını tehdit edeceksiniz...

 

Bizi böyle bir demokrasi anlayışından "Allah korusun" diyelim.

 

1 Mart 2010_Emre Kongar

 

 

Gönderi tarihi:

 

 

E.Kongar a yol göründü galiba. İster misiniz forum yöneticileri de bize yol göstersin?

 

saygılarımla...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.