Φ Siyah_Beyaz Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2010 JİTEM'i Türkiye'ye duyuran savcı Ergenekon'dan cezaevinde Tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in ismi 1999’da İdil Savcısı iken duyuldu. 1989 yılında öldürülen üç kişiyle ilgili soruşturmayı itirafçı İbrahim Babat’ın anlatımları doğrultusunda raftan indirip ilk JİTEM iddianamesini hazırlamıştı. Cihaner sayesinde, Ergenekon sanığı olan JİTEM kurucusu emekli Albay Arif Doğan’ın ifadesi alınabilmişti.Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in adı HSYK ile hükümetin karşı karşıya geldiği, 2009 Temmuz ayındaki kararname krizinde de gündeme gelmişti. Adalet Bakanlığı’nın Başsavcı Cihaner’in görev yerinin değiştirilmesi istemi kurul tarafından yerinde görülmemiş ve Cihaner Erzincan Başsavcılığı’nda kalmıştı. Cihaner’i cezaevine götüren süreç şöyle gelişti: İsmailağa cemaati soruşturması Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner tarafından, il jandarma istihbaratından gelen bilgi notu doğrultusunda 2 Kasım 2007’de başlatıldı. İddiaya göre, cemaate bağlı Medine Vakfı’nın kentte ve bazı ilçelerdeki evlerinde çocuklara yatılı dini eğitim veriliyordu. Hemen dinleme kararı alındı. Takipte edinilen bilgilere göre, daha önce haklarındaki bir soruşturma kapsamında dernekler masasındaki bir görevli cemaati arayıp “Önlem alın” diye haberdar etmiş, kimi polisler de ‘yüzeysel arama’ yapmıştı. Bu bilgi üzerine dokuz kişi tutuklandı. Cemaat çok sayıda kent ve ilçede açtığı çeşitli dernek ve vakıf bünyesinde kurs kurmuş, dini eğitimler veriyordu. O ihbarı kim yaptı? Başsavcılık, 16 kentte operasyon yaparak cemaat lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile Cüppeli Ahmet diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün de aralarında bulunduğu 69 şüpheliyi gözaltına almaya hazırlanıyordu ki, Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı devreye girdi. Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Savcısı Osman Şanal, 2 Mart 2009’da ulaşan, cemaatin silahlı olduğu ve Anayasa’yı yıkmayı hedeflediği yönündeki ihbara dayanarak dosyanın yetki alanına girdiğini savundu. Oysa Erzurum Savcısı İlhan Cihaner’e göre, grup ‘silahlı’ değildi. ‘İhbar’ mektubu da muhtemelen dosyanın Erzurum’a gönderilmesini isteyen şüphelilerce gönderilmişti. Çünkü şüphelilerden Mehmet Turan, daha dosya Erzurum Özel Yetkili Savcılığı’nca istenmemişken, 10 Mart 2009’da yaptığı görüşmede “Dosya Erzurum’a gidiyor” demiş ve bu görüşme kayda geçmişti. Erzurum savcısı Şanal, 5 Mayıs’ta Erzincan Valiliği’ne gönderdiği yazıda, Erzincan savcısı Cihaner’in görevini kaldırdığını belirtip başsavcılığın emirlerine uyulmamasını istedi. Cihaner ise 26 Mayıs’ta valiliğe, Şanal’ın bu yetkisinin bulunmadığını belirtti. Ayrıca Şanal’ı Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet etti. Adalet Bakanlığı’ndan da Şanal’ın soruşturulmasını istedi. Ama dosya artık Erzurum’da, yani Şanal’daydı. Ergenekon’dan soruşturma Soruşturması elinden alınan, bir yandan Fethullah Gülen cemaati ile ilgili ayrı soruşturma yürüten İlhan Cihaner için sıkıntılı günler başlamıştı. Cihaner’e iki idari soruşturma açıldı. Biri, İsmailağa’ya ilişkin, diğeri ‘hakaret’ konuluydu. Evraka göre Cihaner, 3 Aralık 2008’de hâkim Ö.H. ile telefon konuşmasında ‘hakaret’ etmişti. Böylece Cihaner’in en az 3 Aralık 2008’den beri üçüncü bir idari soruşturma kapsamında dinlenildiği ortaya çıktı. Cihaner, neden dinlendiğini Adalet Bakanlığı’na sorarken, AKP yanlısı basında ‘Ergenekon’ kapsamında teknik takip yapıldığı yazıldı. Bu arada Taraf gazetesi 12 Haziran’da, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ adlı ve albay Dursun Çiçek imzalı belgeyi yayımlandı. İddiaya göre, AKP ve Fethullah Gülen cemaati yıpratılacaktı. Çalkantı sürerken, AKP yanlısı basın ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın Erzincan’da uygulandığını yazdı. Yeni Şafak’ın 20 Temmuz’daki ‘İşte andıcın ilk uygulaması’ ve 29 Ekim’deki ‘Islak andıç Erzincan’da uygulanmış’ başlıklı haberleri Erzincan’ı işaretliyordu. ‘Kaos’un uygulayıcıları’ iddiası Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner’e İsmailağa cemaatiyle ilgili verileri sağlayan üç jandarma görevlisi tutuklandı. AKP yanlısı Bugün gazetesinin 29 Kasım’daki ‘İşte kaos planının ilk uygulayıcıları’ başlıklı haberine göre, tutuklanan Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ertan’a yöneltilen beş suçlama şunlar: Ergenekon’la organik ilişkiler kurmak, hayali delil ve istihbaratlarla Erzincan’da İsmailağa kapsamında 17 ayrı yere baskın yapılmasına ve 26 kişinin gözaltına alınmasına neden olmak, sahte bilgi ve belgelerle yargıyı yanlış yönlendirmek, yasadışı telefon dinlemek, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı Erzincan’da 23 Mart 2009’da uygulamaya sokmak... Aynı habere göre, Erzincan Savcısı İlhan Cihaner de soruşturmayı Adalet Bakanlığı’ndan gizlemekle suçlanıyor. Cihaner’e yöneltiler diğer suçlamalarsa şunlar: yasa dışı telefon dinleme, Kemah’ta İsmailağa’ya bağlı Medine Vakfı’ndaki aramayı polise değil, jandarmaya yaptırmak... Gizli tanık da teşhir edildi Erzincan Savcısı İlhan Cihaner’in ‘Görevsizlik Kararı’na göre, İsmailağa soruşturması çerçevesinde 235 şüpheli vardı. Evrakta, cemaat lideri Mahmut Ustaosmanoğlu, ‘Cübbeli Mahmut’ lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü ve Yeni Şafak’ın sahibi Ahmet Albayrak, ‘örgüt üyesi’ sayılıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise ‘örgüte yardım’ ile suçlanıyordu. Grubun ‘silahlı örgüt’ olduğu yönündeki ihbar doğrultusunda dosyaya el koyan Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Savcısı Osman Şanal, iddianamesini 22 Haziran’da bitirdi. Fakat iddianamede, dosyayı almasına gerekçe gösterdiği ‘silahlı örgüt’ isnadına yer vermedi. Üstelik 235 şüpheliyi 16 sanığa düşürdü. Dokuzu tutuklu 16 sanık hakkında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs ve kanuna aykırı eğitim kurumu açma’ suçlarından dava açıldı. Ayrıca, İsmailağa’yı deşifre eden tek gizli tanığın kimliği de “Bu ifadeyi verdiğim anlaşılsa eşim beni öldürür” dediği halde iddianamede teşhir edildi. Suçlar azaldı Üstelik Şanal, Cihaner tarafından soruşturulan şu suçları da kapsam dışı bıraktı: “Karapara aklama, sahte diploma hazırlama, cemaatin isteği doğrultusunda Diyanet’in imam ataması, okul çağındaki çocukların okula gönderilmemesi, bunu engellemek isteyen MEB görevlilerini pasifize etme, bazı polislerin suçları soruşturmadığı gibi şüphelileri haberdar etmesi, İBB’nin imara aykırı yapılaşmaya göz yumması, siyasi sebeplerle tayin ve işe yerleştirme, sahte seçmen kaydı, ihaleye fesat karıştırma, Basın İlan Kurumu’na ve İÜ’ye baskı, Danıştay’daki davaya etki etmeye çalışma, belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, rüşvet, iki ayrı bakanla ticari çıkar için görüşme... ‘Cemil Çiçek telefon açmış’ Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkındaki soruşturmalar için Hakim Savcılar Yüksek Kurulu’na gönderdiği savunmada bazı bakanları ve Adalet Bakanlığı’nı suçladı. Cihaner, savunmasında, İsmailağa cemaatine ilişkin soruşturma sırasında şüpheliler gözaltında iken sekreterinin Cemil Çiçek’in görüşmek istediğini söyleyerek telefonu bağladığını belirterek şöyle devam etti: “Cemil Çiçek özetle; ’Cezanın alt ve üst sınırını, cezaevlerin doluluğunu ve genel seçimler öncesi kendilerini siyaseten çok zorda bırakacağını söyleyerek gözaltındaki şüphelileri salıvermemi’istedi. Ben yasal gereğini yapacağımı söyleyerek konuşmayı sonlandırdım ve sorguya sevk ettiğim 9 kişi tutuklandı. Sekreterime konuşmanın tarih ve saatini not alması talimatını verip bir tutanak tuttum” dedi. Cihaner, bu tutanağı da savunmasına ekledi. ‘Başın derde girer’ Cihaner, savunmasında, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcısı Çetin Şen’in de kendisini cep telefonundan arayarak “Böyle soruşturmalar insanın başını derde sokar. Ankara’da ortalık toz duman. Yaptığın soruşturma Ergenekon soruşturmasına misilleme olarak algılanacaktır” dediğini ileri sürdü. Cihaner, kendisinin de Şen’e, “Soruşturmayı başlattığımda ortada Ergenekon diye adlandırılan bir soruşturma yoktu. Ayrıca öyle denilse bile bu kaygı ile soruşturmadan geri durulamaz” dediğini belirtti. Gölde bulunan silahlar Bu gelişmeler yaşanırken 27 Ekim 2009 günü Erzincan Emniyeti’ne Çatalarmut köyü mevkiindeki Göyne Baraj Gölü’nde silah ve mühimmat olduğuna dair bir ihbar yapıldı. İddiaya göre ihbarı yapan kişi, İsmailağa cemaati soruşturmasının zanlılarından biriydi. Barajın bulunduğu yer, askerin yetki alanında olmasına karşın, Erzincan Emniyet Amirliği’ne mensup polisler, bizzat Erzurum Özel Yetkili Başsavcısı Osman Şanal’ın nezaretinde aramalara başlamıştı. Aramalarda gerçekten de silah ve mühimmat bulundu. 10 el bombası, 1 adet kimyasal el bombası, 3 adet el bombası fünyesi, 2 adet 40 milimetrelik bombaatar mühimmatı, 310 adet 5 milimetre uzunluğunda uzun namlulu silah fişeği, 5 adet Bixi silahına ait çelik çekirdekli yangın fişeği, 1 adet uçaksavar fişeği, 6 adet Commet aydınlatma fişeği, 1 adet renkli küçük sis kutusunun yanı sıra bir cep telefonu ile telefondan ayrı vaziyette bir de sim kartı ve hafıza kartı da bulundu. Göl sularının çekilmesiyle bulunduğu öne sürülen silah ve mühimmatı atanlar, her nedense kendilerine ulaşılacak bilgiyi barındıran “cep telefonu ve sim kartı da olay yerine atınca”, yapılan teknik inceleme sonucu zanlılara ulaşılmıştı. Cemaat soruşturmasını yürütenler tutuklandı Zanlılar Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in yürüttüğü İsmailağa cemaatine yönelik soruşturmada kolluk kuvveti olarak görev alan askerlerden başkası değildi. 20 Kasım’da Erzincan İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Üstteğmen Ersin Ergut ile bu birimde görevli Astsubay Orhan Esirger, 28 Kasım’da ise İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ertan baraj gölünde bulunan silah ve mühimmatla ilgileri olduğu iddiasıyla tutuklandı. 1 Temmuz 2009’da göreve başlayan Erzincan Bölge Müdürü’nün de aralarında bulunduğu üç MİT çalışanı, 4 Aralık 2009’da, Erzurum Savcısı Osman Şanal’ın talimatıyla gözaltına alınıp birkaç gün sonra da tutuklandı. Başbakanlığa bağlı MİT’e yönelik gözaltı işlemlerinde Başbakanlık ve MİT Müsteşarlığı’nın izni olması gerekirken, savcılığın bu kurallara uymaması da ayrı bir sorun yarattı. MİT tarafından yapılan açıklamada çalışanlarına yönelik gözaltı işleminin hukuksuz olduğu vurgulandı. Bu arada cemaat yanlısı yayın organlarında Cihaner ve yürüttüğü soruşturmayla ilgili usulsüzlükler olduğuna yönelik haberlerin ardı arkası kesilmedi. İddialara göre Cihaner ve soruşturmayı yürüten askerler, zanlılara hakaret edip kötü muamelede bulunmuş, tehdit etmişlerdi. Hatta baraj gölünde bulunan bombaları polise mal etmek için de gizli tanık kiralamışlardı. Osman Şanal’a ifade veren “gizli tanıklar”, 3’üncü Ordu Komutanı Saldıray Berk, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, İl Jandarma Komutanı Ali Tapan, Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan, Jandarma Üstteğmen Ersin Ergut ve Jandarma Kıdemli Başçavuş Orhan Esirger’in İsmailağa cemaati, Nurcu Kurdoğlu cemaati ve Fethullah Gülen cemaatlerinin terör örgütü kapsamına alınması için komplo hazırlamak ve Erzincan’da Ekim ayında bulunan silah ve mühimmatlarla ilgili olarak malzemelerin polis tarafından konulduğu yönünde gizli tanıklık yapmaya zorlandıklarını öne sürüyorlardı. Bir yıl boyunca jandarmaya muhbirlik yaptığını belirten “Erzincan” adı verilen gizli tanık, kendisinden kaldığı cemaatlere ait ev, yurt ve eğitim kurumlarına silah, mühimmat ve benzeri suç unsurlarını yerleştirmesi istediğini, karşılığında da 800 bin TL para önerildiğini söylüyordu. İfadeler üzerine Erzurum Savcısı Şanal, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Ali Tapan’ın sanık olarak ifadesini alırken, 3’üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’i de ifade vermeye çağırdı. 25 Şubat’a kadar ifade vermesi istenen Berk bu çağrıya uymazsa hakkında yakalama kararı çıkarılacağı açıklandı. MİT’çilerle görüşme CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin, tutuklanan üç MİT görevlisi ve askerlerle tutuklu bulundukları cezaevlerinde görüşmeler yaptı. 21 ve 22 Aralık 2009 günleri Radikal’de manşetten yayımlanan haberlerde MİT görevlilerinin ifadeleri şöyle yer aldı: “Mayıs ayında Kurdoğlu Cemaati içinde bulunan ‘Erzincan’ kodlu öğrenci MİT’in internet sitesine, cemaatin faaliyetlerine ilişkin olarak bilgi vermek istemiş. MİT ana karargâhı da gelen mesaj üzerine öğrenciyle görüşülmesi talimatı verdi. 5 ay boyunca görüşme sürdü. Verdiği bilgilerin tutarsızlığı nedeniyle Ekim ayında ilişki kesildi. Erzincan kodlu öğrenci Erzurum Savcısı Osman Şanal’a MİT görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Savcı Şanal da MİT görevlilerini Erzincan’da Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı uygulamakla suçladı.” Askerlere tuhaf sorular Milletvekili Ersin’in görüştüğü askerlerin anlattıkları ise daha ilginçti. Askerler savcılık sorgusunda kendilerine 2008’de Erzincan’ın Kemah ilçesinde dokuz askerin mayın patlaması sonucu şehit olmasıyla ilgileri olup olmadığı yönünde sorular sorulduğunu söylüyordu. Polisin komplo kurduğunu öne süren askerler, “Bombaları polisin koyduğunu düşünüyoruz. Bize açık bir komplo var. Biz istihbarat birimi olarak polisin bu komplosunu açığa çıkarmak üzereydik. Zaten Jandarma bölgesinde bir polis aracının dolaştığını tespit etmiştik. Hemen ertesi gün adamın biri ‘Bomba buldum’ diye ihbarda bulundu. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sürdürdüğü Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturmanın etkisizleştirilmek için tutuklandık. İstihbarat birimi cemaatler üzerinde uzmanlaşmıştı. İsmailağa cemaatinin ardından Gülen cemaati soruşturması genişleyebileceğinden çekindiler. Ve bunu engellemek adına böyle bir komplo kurulmuş olabilirler. Savcılık sorgusunda bize 2008 Ağustos’un da Erzincan Kemah’ta terör saldırısı sonucu dokuz askerin şehit edildiği olayda sorumluluklarımızın olup olmadığını da sordular” dedi. Tutuklayanla tutuklananı buluşturan olay Ergenekon üyesi olmakla suçlanıp tutuklanan askerlere sorulan 9 askerin öldüğü olay, 11 Ağustos 2008’de Kemah’a bağlı Sarıyazı köyü yakınlarında olmuştu. Bir askeri aracın,uzaktan kumandalı mayınla patlatılması sonucu 9 asker ölmüş, ikisi de yaralanmıştı. Yapılan incelemelerde üzerlerinde parmak izi olmayan, bombalı düzeneğe bağlı beyaz kabloyla altı adet pil bulundu. Soruşturmayı yürütense İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı Erzincan’da hayata geçirmek suçlamasıyla iki askeriyle birlikte tutuklanan Binbaşı Nedim Ertan ve sorumluluğunda bulunan Erzincan Jandarma İstihbarat’ıydı. Olayın savcısı ise Binbaşı Ertan ve askerlerini tutuklayan Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Savcısı Osman Şanal’dı. Asker öldü köylü tutuklandı Soruşturma kapsamında ifade veren gizli tanıkların anlattıkları doğrultusunda Zeki Algül, Mızrap Işık ve Metin İnce isimli köylüler 26 Ocak 2009’da tutuklandı. Savcı Şanal’ın hazırladığı iddianameye göre olaydan bir önceki gece üç PKK’lı Metin İnce ve Mızrap Işık’ın çadırına girmiş, bu 5 kişi daha sonra beraber köye inmişti. Hayvancılık yapan köylülerden İnce ve Işık savunmalarında 2008 yılında PKK’lıların gelip tehditle hayvan başına vergi ve pil istediklerini kendilerinin de 15 Temmuz 2008’de bu isteği yerine getirdiklerini söyledi. Ancak köylüler Kemah Alp Jandarma Karakolu’na giderek konuyu anlatıp şikayette de bulunduklarını ve PKK’lılarla birlikte köye inmediklerini de söyledi. Muhtar Zeki Algül ise saldırıdan bir gün önce üç PKK’lının Sarıyazı’daki evlerine geldiğini belirterek, “Bunun üzerine Nedim Yüzbaşı ile Murat Başçavuş ile görüştüm. Ertesi gün de jandarmaya uğrayıp olayı anlattım, Yanımda Metin İnce de vardı” dedi. Ancak savcı Şanal, tutuklanan köylülerin PKK’lılara verdikleri pillerle olay yerinde üzerinde parmak izi bulunmayan pillerin aynı marka olmasından yola çıkarak, “Tasarlayarak adam öldürmek, adam öldürmeye teşebbüs, terör örgütüne üyelik, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla dava açtı. Köylüler müebbet hapis istemiyle yargılanmalarına karşın 3 Kasım 2009’daki ilk duruşmada, Metin İnce ile jandarmaya PKK’lıların köye geldiği ihbarını yaptığını söyleyen muhtar Zeki Algül tahliye edildi. Mızrap Işık ise jandarma baskısı sonucu pilleri PKK’lılara verdikleri yönünde ve Algül ile İnce aleyhinde ifade verdiğini söyledi. Savcı haftalar sonra uyandı! Köylülerin avukatlığını yapan Hüseyin Aygün, duruşmada saldırıdan bir gün önce üç PKK’lının köye geldiğini Binbaşı Ertan ve jandarmaya bildirdiklerini anımsatarak askerler hakkında bir idari soruşturma yürütülüp yürütülmediğini sormuştu. Yargılama sırasında Aygün’ün, “Olay yerine yakın iki gözetleme noktası olmasına ve yol görünmesine rağmen mayınların döşenebildiği, köylülerin yaptığı ihbarın neden değerlendirilmediği, askeri cemsenin önünde giden mayın tarama aracının Sarıyazı’ya uzanan toprak yolu neden taramadığı ve neden zırhlı araç kullanılmadığına” yönelik askeri yetkililerin yanıtlamasını istediği soruları “hukuki olmadığı” gerekçesiyle mahkemece geri çevrildi. Savcı Osman Şanal’ın soruşturma sürecinde dikkate almadığı ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de “hukuki bulmadığı”, kuşkular içeren bu sorular haftalar sonra Ergenekon kapsamında tutuklu bulunan Binbaşı Nedim Ertan’a, “Askerleri siz mi öldürdünüz” diye soruldu. Bütün bunların sonucunda Erzincan Başsavcısı Cihaner de tutuklanarak cezaevine konuldu. 17/02/2010(Radikal) Alıntı
Φ Siyah_Beyaz Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2010 İşte 4 saatlik fırtınadan çıkan manşetler Erzincan Başsavcısı Cihaner'in evine ve adliyedeki ofisine yapılan baskın ile dün başlayan olaylar bu sabah saatlerinde tam bir fırtınaya dönüştü. Bu sabah saatlerinde HSYK'nın Cihaner'i tutuklayan savcılara yönelik kararı ile başlayan olaylar Basınınn Manşetlerine işte böyle yansıdı... Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, makam odası ve lojmanı dün 6 saat süren aramadan sonra gözaltına alınıp Erzurum’a nakledilmişti. Cihaner sorgusunun ardından bu sabah tutuklandı. Erzincan Başsavcısı, Erzurum H Tipi Cezaevi'ne konuldu. HSYK, (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) Erzurum özel yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal'ın, CMK'nın 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırılmasına ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş, Gür, Karakullukçu, Yazıcı ve Şanal ile diğer ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına oy çokluğu ile karar verdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, “yargının siyasi güçlerin etkisi altında bulunup bulunmadığının, bireyi kamu gücünden koruyan hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığının tespiti için Habur, Erzincan ve Erzurum adli yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adli tahkikatların incelemeye alındığını” bildirdi. Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve HSYK üyesi Ahmet Kahraman, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasına ilişkin işlemlerin yargısal bir süreç olduğuna işaret ederek, “Bunlar yargının ilgilendiği konulardır, yargı kendi içerisinde bu süreci değerlendirecektir. Yargının itiraz, temyiz yolları, hukukun ihlallerine karşı yapılacak başvuruları değerlendirme yöntemleri mevcuttur. Bunların hepsi tamamlanacaktır” dedi. Ankara yargıda art arda yaşanan gelişmelerle karışmış durumda. Dün Erzincan Başsavcısının tutuklanmasının ardından bugün Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Başsavcıyı tutuklayan hakim ve savcıların özel yetkilerini kaldırdı. Ardından da haklarında suç duyurusunda bulundu. Şimdi gözler bu hakim ve savcılara soruşturma izni vermekle tek yetkili olan Adalet Bakanlığı'nda... 3. Ordu Komutanı Org. Berk'i şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağıran özel yetkili savcı görevden alındı. Peki şimdi ne olacak? Erzurum Başsavcısı ve yardımcılarının HSYK tarafından yetkilerinin alınmasına hükümet cephesinden ilk tepki Bekir Bozdağ'dan geldi. CNN Türk'ün Ankara Haber Müdürü Hande Fırat'a konuşan Bozdağ, kararın bir yargı darbesi olduğunu söyledi. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, HSYK'nın Erzurum özel yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal'ın yetkilerini kaldırmasıyla ilgili CNN Türk'e açıklamalarda bulundu. Adalet Eski Bakanlarından Hikmet Sami Türk, Adalet Bakanlığı’nın konu araştırmak için Erzurum ve Erzincan’a bir ya da birkaç müfettiş göndermesi gerektiğini söyledi. Olayları, “tıpkı Kramer Kramer’e karşı filmindeki gibi, yargı yargıya karşı gibi yorumluyorum” diyen Türk, gerek Erzincan savcısının tutuklanması, gerekse Erzurum başsavcısının yetkilerinin alınması kararlarını “geçici tedbirler” olduğunu hatırlattı. Türk, “Adalet Bakanlığı derhal bir ya da birkaç müfettiş göndererek, konuyu aydınlığa kavuşturmalıdır” dedi. Türkiye Barolar Birliği, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı’nın gözaltına alınması ve tutuklanmasının hukuk devletine ve yargı bağımsızlığına “son zamanlarda vurulan darbelerin yeni bir örneği” olduğunu bildirdi. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı’nın gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla hukuk bilimi, yasalar ve hukukun kurallarının pervasızca aşındırıldı, hukuka ve yargıya olan güvenin sarsıldığı, toplumun korku ortamına itildiği savunuldu. Yargıtay Ceza Kurulu Onursal Başkanı Osman Şirin çok önemli açıklamalar yaptı. Şirin, “HSYK’nın kararı doğrudur” dedikten sonra bir de uyarıda bulundu. “Parlamenterler hakimlerimiz kendilerini o başsavcının yerine koyarak düşünsünler. Öyle yorum yapsınlar.” dedi.. Şirin’in en çarpıcı cümlesi ise şu oldu. “Bu olayları izliyorum ve gelecek konusunda son derece kaygılıyım” Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, “Hukukun belirlediği yöntemler arasında savcının yetkisinin alınması yoktur. Bu yönüyle bakıldığında HSYK'nın kararı hukuksuzdur” dedi. Kılıçkaya, yaptığı yazılı açıklamada, özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal ile 3 savcının özel yetkilerinin HSYK tarafından kaldırılmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, hakim ve savcıların, görevlerini her türlü etkiden bağımsız olarak yürüttüğünü belirtti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la konutunda görüştü. Görüşmenin ardından Erdoğan,bakanlar, parti yöneticileri ve milletvekilleriyle bir araya geldi. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutukluluk halinin kaldırılması için başvuruda bulunuldu.Mahkeme itirazı görüşürken Cihaner de tek kişilik bir hücrede tutuluyor.Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklunun halinin ortadan kaldırılması için Özel Yetkili Erzurum İkinci Ağır Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesi verildi. Avukat Baki Uzun aracılığı ile verilen dilekçeyi Erzurum Özel Yetkili İkinci Ağır Ceza Mahkemesi uygun görmesi halinde bir üst mahkeme olan Diyarbakır'daki Özel Yetkili Ağır ceza Mahkemesine gönderecek. Kararı, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi verecek. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasıyla ilgili aldığı kararı Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nda görüştüklerini ve oy birliğiyle kararın hukuka uygun olduğu sonucuna vardıklarını bildirdi. Danıştay Başkanı Mustafa Birden, “Danıştayın mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esasları çerçevesinde anayasal bir kurum olarak görevini yürüten Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) birikimli ve deneyimli yargıçlarına güveninin tam olduğunu” bildirdi.Birden, yaptığı yazılı açıklamada, “Danıştayın, yüksek bir yargı yeri olmanın görev ve sorumluğu içerisinde adli yargı yerlerinde devam eden kimi dava ve soruşturmalar nedeniyle yapılan uygulamaları, bu konuda alınan kararları, kamuoyunda yargı bağımsızlığı, hakim ve savcı teminatı bağlamında oluşan hassasiyeti de dikkate alarak görüş ve düşüncelerini, kamuoyu ile paylaşma gereği duyduğunu” ifade etti. Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutukluluğuna yapılan itiraz oy birliği ile reddedildi. Alıntı
Φ Siyah_Beyaz Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2010 HSYK'dan çok kritik ikinci karar18 Şubat 2010 Perşembe 12:44HSYK görevden alınan 4 özel izinli savcının yerine yeni savcıları atadı. Erzurum'da yetkileri alınan savcılar yerine atamalar yapıldı. HSYK toplantısı 1,5 saat sonra bitti. 4 yeni savcının ataması yapıldı.Açıklamayı HSYK toplantısından ayrılışı sırasında Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman yaptı. HSYK'nın görevden aldığı 4 savcı yerine ataması yapılan savcılar yine Erzurum'dan yapıldı. Taner Aksakal, Mehmet Ali Kır, Ender Kurt gibi isimler yetkilendiren savcılar arasında. Adalet Bakanı Müsteşarı Kahraman, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, Erzurum'da yetkileri kaldırılan savcılar yerine özel yetkili dört Cumhuriyet Savcısı görevlendirdiğini bildirdi. Kahraman, ''HSYK'nın dünkü yetki kaldırma kararının geri alınması talebimiz reddedildi'' dedi. HSYK'nın verdiği karara destek olmak için 50'ye yakın Yargıtay üyesi HSYK binasında bulunuyor. internethaber.com Alıntı
Φ Siyah_Beyaz Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2010 HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, "Kurulmuş bir zemberek gibi konuşan bir Adalet Bakanı var" dedi. ANKARA - Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in dün yaptığı basın toplantısıyla ilgili, "Bir Adalet Bakanından beklemediğimiz çok ağır ve sanki hukukun karşısında, yargının karşısında görünümde bulunmak isteyen bir görüntü vermek isteyen, kurulmuş bir zemberek gibi konuşan bir Adalet Bakanıyla yüz yüze geldik ekranlarda" dedi. Özbek, HSYK’ya gelişinde kurulun toplantıya dün kaldıkları yerden devam edeceğini belirterek, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kaynak:radikal Gerçeker: Bakan önce yasaları okusun 18/02/2010 09:44 Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, HSYK'yı yetki gaspıyla suçlayan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay ve Danıştay'ın kararı destekleyen açıklamalarını 'bağımsız yargıya müdahale' diye niteleyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e yanıt verdi. "Asıl 'ihsas-ı rey'i Adalet Bakanlığı yaptı" diyen Gerçeker, "Önce yasaları okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar" şeklinde konuştu. Kaynak:radikal Alıntı
Φ Siyah_Beyaz Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2010 Baykal: Bu bir cemaat hesaplaşmasıdır 18/02/2010 11:56 CHP lideri Deniz Baykal, yargıda yaşanan krizi 'vahim' olarak niteledi. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklama kararını eleştiren Baykal, "yargı ve hukuk, ayaklar altına alındı" dedi. ANKARA - Yargıda yaşanan kriz, CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısının da gündemindeydi. Edinilen bilgiye göre; CHP CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yaşananları hukuk devletine karşı bir eylem olarak gördüğünü belirtti. Bir noktanın iyi anlaşılmasını istiyorum. Yaşanan hukuki tartışma bir usul tartışması, bir yetki tartışması olarak anlaşılırsa konunun özünü gözden kaçırmamak gerekir. Türkiye'de ilk kez bir adliye başka bir adliyeyi basmıştır. İlk kez bir başsavcı bir başka savcı tarafından tutuklanmıştır. Cumhuriyet tarihinin kaydetmediği bir olayla karşı karşıyayız. Böylesine olağanüstü bir uygulamayı haklı kılacak bir gerekçenin hangi yetki,yöntem anlayışında saklı olduğunu düşünmek mümkündür. Hukuki bir itlilah gibi anlamak çok vahimdir. İlk kez oluyor. İlk kez bir adliye aranıyor ve başsavcı tutuklanıyor. Yaşanan hukuki tartışma basit bir usül tartışması değildir. Diyorlar ki 'bir soruşturma yapıyoruz.' Görevini yapmakta olan bir savcıyı tutukluyorsunuz. Bu tutuklamanın yetkili bir merci tarafından yapıldığına inanmak imkansızdır. Şimdi herhangi bir ön incelemeye gerek kalmadan daha az kıdemli bir savcı başsavcıyı sorgulamaya başlamıştır. Kaynak:radikal Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.