Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TSK Çuvallamıştır.


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Sayın gugukçuk, başlarkenki iddianızın aksine, öyle belirsiz ve dağınık şeyler yazmışsınız ki, ne demeye çalıştığınız hiç anlaşılmıyor.

 

O bahsettiğiniz korku nedeniyle otosansürün en şiddetlisi dini dogmalar, dinsel tabular için geçerlidir. Gerçek sorunun kökenini kavramadan kitap döktürseniz boşuna...

 

Dogmaya destek çıkılarak, göz yumularak ve "bakalım ne çıkacak bu işten, civciv mi, kuş mu" diye beklenerek hiç bir yere varılmaz. Varılacak yer karanlıklar ve kaostur.

 

Yok yani, bu tuzağa düşeceksek de düşeceğiz, ayıkmazsak başka yolu yok...

 

Sorularınız iddia ettiğiniz gibi ana noktadan yakalayıcı nitelikte değil, yanıtlarınız ise bir o kadar gerçeklerden kopuk.

 

Kürt vatandaşlarımız bile sürecin nereye gittiğinin farkına vardılar, size Politika Bilimi forumunda yazdığım "Kürtler arasında bölünme" başlığını öneriyorum.

 

Sadece ne yapacağımız konusundaki sorunuzu yanıtlayacağım: Bu oyunu bozun, AKP ye destek olmayın da kime destek olursanız olun. Bu oyun, Orta Asya pazarlarına girmek için Türkiye'yi paspas yapma, Sevr'i hortlatma "master planı" dır. Düşman kalmadı diye bir şey yok, sadece savaş nitelik değiştirdi. Rekabet çok daha keskin. Eskiden düşman gelir, mertçe savaşırdı. Sen de mertçe karşı koyardın. 2. Dünya savaşının korkunç yıkımı görülünce bu işlerin böyle olmayacağı anlaşıldı, taktikler değişti. O tarihten sonra düşman truva atını içeri sokarak, sinsice savaşıyor.

 

Benim kişisel görüşüm, meclis dışı, yeni bir oluşuma destek olmaktır. Alternatifi olan, cesur, kararlı ve halka dayanan bir oluşum. Ben Osman Pamukoğlu'nun kurduğu HEPAR'ı bu özelliklere sahip görüyorum. AKP'nin tam ve net, kesin alternatifi odur, zaten AB komiserinin de AKP ye bu partinin önünün kesilmesi direktifi vermesinden belli...

  • Cevaplar 142
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

1-TSK yanlışı nerede yaptı?

Çürükleri ayıklamakta gösterdiği zaafiyet,sepeti tehlikeye attı.

 

Bu tabloda "çürük" sayısı birden fazla. TSK'nın, devletin en gizli belgelerinin saklandığı kozmik odalardan belge çalıp dışarı sızdıranlar, çalınan belgeleri hazırladığı iddia edilenler evrensel olarak tüm ordularda "çürük" sayılabilir. Belge sızdıranlar bir orduya savaşı kaybettirebilir. Cunta tarzı örgütlenmeler kuranlar ise, hem orduya hem ülkeye çok şey kaybettirir.

 

Yalnız, çürükleri ayıklama konusuna gelirsek, belge sızdıranlara ordunun gücünün yetmediğini gördük. Peki diğerlerine yetiyor muydu acaba ? Ortada bir zafiyet mi var? Yoksa acziyet mi?

 

Bu ülkede, askeri bölge içinde general vuruldu silahla. Askeri uçak düşürülüp general öldürüldü. NATO'nun memleketin her kurumunda elini kolunu sallaya sallaya faaliyet göstermesinin sonuçlarıdır bunlar.

 

2-AKP neden sol söylemlerin sözünü bile edemediklerini sosyalleştirdi?

 

Bunu şahsen anlamadım.

 

AKP'nin önü açıktır. AKP kendi siyasetinde başarılı bir partidir. Muhaliflerini istediği noktaya çekip köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaktadır.

 

Neden başarılıdır? Gündemi sadece AKP belirlemektedir. AKP neyi öne çıkarırsa bu ülkenin gündemi odur.

 

AKP toplumun hangi isteğini, kendi amaçları doğrultusunda kullanarak tatmin etmektedir ? Toplum eskisi gibi yönetilmek istememektedir.

 

Buna karşı bu forumda da gördüğümüz gibi, "herşey AKP'den önceki gibi olsun tekrar" dan öteye gidemeyen temennilere toplum itibar etmez. Çünkü toplum çetelerden bıkmıştır. Televizyonda hergün arkasında bir devlet büyüğü, emniyet yetkilisi, bir asker "dayı" bulunan mafya bozuntularının maceralarını haber bültenlerinde seyretmekten bıkmıştır. Toplum polisin, jandarmanın karşısında sömürge ülke vatandaşı gibi muamele görmekten bıkmıştır. Toplum kamu kurumlarında kendisine hizmet etmekle görevli kamu çalışanları tarafından "ben devletim sen tebasın" muamelesi görmekten bıkmıştır. Toplum, en sıradan hukuk davasının sittin sene sürmesinden bıkmıştır.

 

Bunlardan bıkan topluma çıkıp birisi bir alternatif sunarsa, alıcısı olur. Ve alternatif sunanın muhalifleri hiçbir alternatif ortaya koymadan, salt alternatif sunanın ortaya koyduklarına klişe kalıplarla karşı çıkmaktan ibaret kalırsa, toplum bunlara itibar etmez.

 

Muhalefetin görevi şeyhülislamlık değildir. İktidarın uygulamalarına "caizdir" ya da "istemezük" demekle sınırlı değildir muhalefetin görevi. Muhalefet, iktidarın ürettiği politikalardan daha iyi, daha kullanışlı, daha çözüm öngören politikalar üretmekle görevlidir. İktidar etmenin sorumluluğu da üstünde olmadığı için muhalefetin daha rahattır politika üretmekte. Oysa ülkemizdeki muhalefetin böyle bir vasfı var mı ?

 

CHP son dönemde, yönetimde bazı tasfiyeler ve Kılıçdaroğlu gibi bazı isimlerin parlamasıyla, kısmi de olsa alternatif politikalar üretiyor. Ancak çok cüzi. Mesela iktidar toplumun yargı sisteminden duyduğu rahatsızlığın farkında. Evet insanlar yargı sisteminden rahatsız. Vatandaş da rahatsız. Hakimler de rahatsız. Savcılar da rahatsız. Avukatlar da rahatsız. Vatandaşın en çok işi düştüğü borçlar hukuku ile ilgili davalarda insanlar mahkemeye gitmektense, alacağının yarısına fit oluyor artık.

 

AKP bunu biliyor. Ve rahatsız olduğu yargı denetiminden, dolayısıyla kuvvetler ayrılığı ilkesinden kurtulmak için bir manevra yapıyor. Yargı Reformu diyor. CHP ne diyor ? Muhalefet partisi, "Anayasa Mahkemesi'ne götürürüz!" Bu yani ana muhalefet partisinin gündemdeki bir konuya yaklaşımı. Gerçekten hukuk sisteminin arızalı yanlarını onaracak düzenlemeler getiren ideal bir yargı reformu hazırlayıp, toplumun ve iktidarın karşısına bunla çıkmak iken görevi, mahkemeye gideceğini söylüyor. Yani netice olarak, eskisi gibi kalsın. E toplum memnun değil yargı sisteminden. Hükümet bu rahatsızlığı kendi hedefleri doğrultusunda sömürüyorsa, senin görevin daha iyisini üretmektir. Aynen eskisi gibi kalsın demek değildir ki. Tabi alıcısı olmaz toplumda. Çünkü toplumun rahatsız eden bir soruna alternatif üretmiyorsun, başkasının ürettiği alternatife karşı çıkıyorsun sadece.

 

MHP? 8 yıl oldu AKP iktidara geleli, Devlet Bahçeli 8 yıldır aynı şeyleri söylüyor. Bütün konuşmaları birbirinin aynı. "Vatana ihanet" "millet düşmanlarıyla işbirliği" "yüce divanda yargılayacağız" vs. 8 yıldır aynı.

 

Bu ülkeye çağdaş, ilerici sol politikalar lazım. Solun evrensel politikaları lazım. Türkiye'nin her yönden ama her yönden benzerlik gösterdiği Latin Amerika ülkelerini ayağa kaldıran Morales'ler, Chavez'ler lazım.

 

Yoksa bu ülkede tek işlevleri internet forumlarında birbirlerini gaza getirmek olan, onun dışında toplumun itibar bile etmediği, 12 Eylül sevdalıları, ABD-Nato hayranları AKP için çerezdir. Zira AKP sokakta örgütlenirken klavye bağışında "milli mücadele" verenlerden haberi bile yoktur toplumun.

 

AKP köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaktadır dediğim gibi.

Gönderi tarihi:

Ya da belki değneksiz köyde serbestçe volta atmaktadır...

 

Her neyse, ben tam da bu nedenlerden dolayı meclis içi muhalefete itibar etmiyor, siyasette yeni bir oluşumdan yana tavır belirliyorum...

Gönderi tarihi:

AKP'nin demokrasi söylemi-kürt açılımı,darbe konuları Nazım HİKMET konusu gibi geçmişte telaffuz edilmesi zor olan konuları gündeme taşımasından dolayı sosyalleştirdi ifadesi kullandım.Elbette tek başına iktidar olmasının da bir etkisi var ama içerik olarak kendi imajlarına pek uyduğuda söylenemez Sevgili Cyrano :)

Tüm dünya'da bir takım dengelerin değişmesinin bizi de etkileyeceği aşikardır.Muhalefetin ne olması gerektiği konusuna gerekli izahı yapmışsınız.Öte yandan sadece halk'a dayanmanın da yanlış olduğu kanısındayım.Bence dogruya dayanmak, halka dayanmaktan çok daha önemlidir.Belki birçok zaafiyet bu şekilde aşılabilir.

"Benim kişisel görüşüm, meclis dışı, yeni bir oluşuma destek olmaktır. Alternatifi olan, cesur, kararlı ve halka dayanan bir oluşum. Ben Osman Pamukoğlu'nun kurduğu HEPAR'ı bu özelliklere sahip görüyorum. AKP'nin tam ve net, kesin alternatifi odur, zaten AB komiserinin de AKP ye bu partinin önünün kesilmesi direktifi vermesinden belli..."

Sevgili Demirefe, birkaç programda sayın Pamukoglu'nun duruşunun agresif bir yapıda olduğunu gördüm.Askeri tandanslı bir kişinin düşüncelerinin demokrasi konusunda pek sıhhatli olacağına ihtimal vermiyorum.Daha özel ve tutarlı din ve milliyet kökenli olmaksızın lider tarzından ziyade ekip çalışmasını öne çıkarabilecek(elbette bu bir platform tarzında da olabilir)bir parti,halkın somut taleplerini de içine alabilecek aynı zamanda iktisadi açılımlara öncelik verebilecek olabilir ise onu destekleyeceğim.Pek ehven-i şer tarzına uygun değilim ama önerinizi de dikkate alacağım .

Hepimizin istediği, gerçeklerle ve adaletle gelişen değişen bir ülke olmak ve sosyal bütünlüğü yakalamak bu coğrafyaya sahip olabilmektir.Bu enazından bizi enazından komplo teorilerinin vazgeçilmez masası olmaktan kurtarsın yeter.

hepinize sevgi ve saygılarımla,

Gönderi tarihi:

AKP'nin demokrasi söylemi-kürt açılımı,darbe konuları Nazım HİKMET konusu gibi geçmişte telaffuz edilmesi zor olan konuları gündeme taşımasından dolayı sosyalleştirdi ifadesi kullandım.Elbette tek başına iktidar olmasının da bir etkisi var ama içerik olarak kendi imajlarına pek uyduğuda söylenemez Sevgili Cyrano :)

Tüm dünya'da bir takım dengelerin değişmesinin bizi de etkileyeceği aşikardır.Muhalefetin ne olması gerektiği konusuna gerekli izahı yapmışsınız.Öte yandan sadece halk'a dayanmanın da yanlış olduğu kanısındayım.Bence dogruya dayanmak, halka dayanmaktan çok daha önemlidir.Belki birçok zaafiyet bu şekilde aşılabilir.

 

Sevgili Demirefe, birkaç programda sayın Pamukoglu'nun duruşunun agresif bir yapıda olduğunu gördüm.Askeri tandanslı bir kişinin düşüncelerinin demokrasi konusunda pek sıhhatli olacağına ihtimal vermiyorum.Daha özel ve tutarlı din ve milliyet kökenli olmaksızın lider tarzından ziyade ekip çalışmasını öne çıkarabilecek(elbette bu bir platform tarzında da olabilir)bir parti,halkın somut taleplerini de içine alabilecek aynı zamanda iktisadi açılımlara öncelik verebilecek olabilir ise onu destekleyeceğim.Pek ehven-i şer tarzına uygun değilim ama önerinizi de dikkate alacağım .

Hepimizin istediği, gerçeklerle ve adaletle gelişen değişen bir ülke olmak ve sosyal bütünlüğü yakalamak bu coğrafyaya sahip olabilmektir.Bu enazından bizi enazından komplo teorilerinin vazgeçilmez masası olmaktan kurtarsın yeter.

hepinize sevgi ve saygılarımla,

 

Basbakan Erdogan'dan daha mi agresifti diyorsunuz,hadi o asker tandansli peki Erdogan ne tandansli?

 

Halka dayanmaktan bahsetmissiniz ve bunun yanlis oldugunu söylüyorsunuz ki öyledir ve de cok tehlikelidir.Ne varki Erdogan'in amacina ulasabilmesi icin halka gitmesinin önüne gececek baska bir gücte yok Türkiye'de.Gerek anayasa gerek yargi reformu adi altinda kendi anayasasini ve yargisini yaratmaya calismak icin referanduma gidecegi yüzde 90 ihtimal dahilinde olan ve büyük olasiliklada referandumdan EVET oyunun cikacagida bilinmesine ragmen bunu kim ve nasil önleyebilir sorusuda acil cevap arayan bir sorudur.

 

sayilarla

Gönderi tarihi:

Sayın gugukcuk, halka dayanmanın mantalitesi, halkın yanılsa da sonuçta doğruyu göreceği varsayımına dayanır. Bu elbette bir varsayımdır, garantisi yoktur. Ama başka bir yolu da yoktur. Halka değil, gerçeğe dayanma iddiası ile, gerçeğin ne olduğu konusunda neyi kriter alacaksınız?

 

Varsayalım halk doğruyu göremiyor. Bir elit zümre gerçeği görüyor. Bu elit teknokratlar, askerler, filozoflar, bilimciler, hatta pek olmaz ya, bürokratlar bile olabilir, farketmez. Bu elitin halka doğruyu göstermek gibi bir misyonu vardır. Eğer gerçeği gösteremiyorlar, aradan belli bir süre geçtiği halde gösteremiyorlarsa, iki olasılık var. Ya gerçek diye gösterdiklerinde bir sakatlık var, ya halkın kavrayışında... Bu durumda da iki olasılık ortaya çıkar: Ya gerçekleşemeyen bir demokrasi, ya da demokrasiye paydos. Eğer gösterilen gerçekte sakatlık varsa, yarım yamalak bir demokrasi kör topal gider, yok eğer gösterilen gerçek doğruysa da halk kavrayamıyorsa, demokrasi hiç gerçekleşmemiş olur.

 

Demokrasi geliverdiği anda saadetler fışkırtan, her şeyi bir anda toz pembe yapan bir sihirli iksir değildir. Başarabilene vardır. Mücadele edilerek kazanılır, ne gökten iner, ne hazır bahşedilir.

 

Başarılamadığında ne olur? Orası belirsizdir. Kaostan ne çıkacağı garanti değildir. Demokrasiden başka her şey çıkar. Sancısını halk da, herkes de çeker.

 

Bilimi kriter alabilirsiniz. Ama salt gerçeği bile bulmuş olsanız, bunu halka onaylatma zorunluluğu vardır. Hiç bir gerçeği tepeden indiremezsiniz. İndirirseniz bu demokrasi olmaz. Bir kere bunda anlaşalım. Benim için bilim tek merci, tek gerçek kaynağı ve tek otoritedir. Başka kaynak tanımam. Ama bu anlayış bile teknokrasi veya bilim diktası kurmaya elvermez. O aydınlanma ışığı halka malolmadıkça demokrasiyi başaramazsınız.

 

Osman Pamukoğlu'nun agresif olduğunu düşünmüyorum. Karşısında oturanlar yüz kat agresiflerdi. Onca kişi, stüdyoda bulunan, telefonla katılan, ropörtaj yapılan, hepsi özellikle ve cımbızla seçilip karşınıza oturtulur ve hep bir ağızdan üzerinize agresivma fışkırtırlarsa, siz de savunmaya geçersiniz. Avrasya televizyonunda izleyin, böyle bir durum olmadığı için gayet rahat ve güleç konuşuyor. Ortada görünenler içinde en demokrat lider olduğundan adım kadar eminim.

 

Pamukoğlu agresif değil, söylemlerinde kararlı ve net. Ne söylediğini iyi biliyor ve hiç geri adım atmıyor. Agresiflik olarak algılanan ancak bu olabilir. Yani işin ehveni şer anlayışı ile hiç ilintisi yok. Tamamen ekonomi temelli savlar koyuyor. Terör önlemleri çerez çekirdek, işin kolay tarafı onun için.

 

Son sözüm: Halka dayanmadan hiç bir şey yapamazsınız...

Gönderi tarihi:

Sevgili Demirefe,elbette dogruya dayanmanın bir neticesi de halka dayanmaktır.Sizi oyları ile biryerlere getirecek ve yetkilendirecekler ise tabii ki söylemlerinizin içine bakacaklardır.Kendilerine sunulanın dogrulugunu yapılabilirliğini mütalaa edeceklerdir.Bu konuda nasıl olması gerektiğini harika anlatmışsınız.

 

Varsayalım halk doğruyu göremiyor. Bir elit zümre gerçeği görüyor. Bu elit teknokratlar, askerler, filozoflar, bilimciler, hatta pek olmaz ya, bürokratlar bile olabilir, farketmez. Bu elitin halka doğruyu göstermek gibi bir misyonu vardır. Eğer gerçeği gösteremiyorlar, aradan belli bir süre geçtiği halde gösteremiyorlarsa, iki olasılık var. Ya gerçek diye gösterdiklerinde bir sakatlık var, ya halkın kavrayışında... Bu durumda da iki olasılık ortaya çıkar: Ya gerçekleşemeyen bir demokrasi, ya da demokrasiye paydos. Eğer gösterilen gerçekte sakatlık varsa, yarım yamalak bir demokrasi kör topal gider, yok eğer gösterilen gerçek doğruysa da halk kavrayamıyorsa, demokrasi hiç gerçekleşmemiş olur.

 

Önemli olan tek şey varolabilmek,dingin ve tutarlı durabilmek,hak kavramına saygı duymak ve adaletin mesafesini eşit kılmaktan ibarettir.

İktisadi enstrumanları ahenkli bir şekilde kullanabilmenin ülke refahını yükseltirken,demokrasinin de çıtasını yukarıya çıkarabileceğini anlatabilmektir.

Gönderi tarihi:

Sayın gugukçuk, anlayış ve kavrayışınız için teşekkür ediyorum. Demokrasi, bugün erişebildiğimiz en üst düzeydir, aksayan yönleri yok mudur, tabii ki vardır. Mükemmel bir sistem yoktur zaten. Doğada yoktur, güneş sistemimiz mükemmel midir? Kesinlikle hayır. Güneş sistemimiz görece bir sakinlik ve dinginlik dönemini yaşamaktadır. Geçmişi ve geleceği kaostur. Mükemmellik diye bir şey yoktur. Bizler mükemmel varlıklar mıyız? Kesinlikle hayır.

 

Yarın başka bir sistem icat etmemiz ve daha iyi sonuç almamız olasıdır. Fakat şu an elimizde olan kumaş bu... Elbiseyi bu kumaştan çıkarmak zorundayız...

Gönderi tarihi:

TSK'nın içinden bilgi ve belge sızıyor olabilir elbette olasıdır bu bütün dünyada böyledir ancak bilgi ve belge denilen şeyler Vakit ve Taraf Gazeteleri denilen yandaş medyanın ortaya atıp durduklarıysa buna inanmak akıl işi değildir...

 

Islak - kuru veya nemli imzalı belgeler, ısıtılmış ve fırından taze çıkmış belgeler, hatta belgeyle gelen darbeler, yapılmamış bir darbenin belgeleri, günlük yazıları, biz darbe yapacağız haberiniz olsun yazılı belgeler...

 

Daha sayalım mı?

 

TSK çuvallamamıştır ama çuvalladığı sanılsın istenmektedir...

 

Ben TSK'da bir general olsam veya geçtim sıradan bir rütbeli subay olsam darbe yapacak olsam onun belgesini yapmam... Darbeyi yaparım, imza atmam...

Gönderi tarihi:

TSK'nın içinden bilgi ve belge sızıyor olabilir elbette olasıdır bu bütün dünyada böyledir ancak bilgi ve belge denilen şeyler Vakit ve Taraf Gazeteleri denilen yandaş medyanın ortaya atıp durduklarıysa buna inanmak akıl işi değildir...

 

Islak - kuru veya nemli imzalı belgeler, ısıtılmış ve fırından taze çıkmış belgeler, hatta belgeyle gelen darbeler, yapılmamış bir darbenin belgeleri, günlük yazıları, biz darbe yapacağız haberiniz olsun yazılı belgeler...

 

Daha sayalım mı?

 

TSK çuvallamamıştır ama çuvalladığı sanılsın istenmektedir...

 

Ben TSK'da bir general olsam veya geçtim sıradan bir rütbeli subay olsam darbe yapacak olsam onun belgesini yapmam... Darbeyi yaparım, imza atmam...

 

Taraf Gazetesi'nde yayınlanan belgelerin, TSK'ya ait "devlet sırrı" niteliğinde gizli belgeler olduğunu söyleyen bizzat TSK'dır.

 

Bir kurumdan dışarı belge sızdırılıyorsa elbette bunu o kuruma muhalif olan gazeteler yayınlar. Kim yayınlayacak başka ? Sen dostum, sızdırılan belgelerin Cumhuriyet'te yayınlanmasını mı bekliyordun ? Böyle birşey olabilir mi ?

 

Bir ordunun en gizli, en hayati sırlarının saklandığı kozmik odalardan belgelerin sistematik olarak dışarıya sızdırılması, bütün dünyada rastlanan birşey değildir. Ordu gibi bir kurumda yaşanması, gerçekleşebilecek en büyük güvenlik skandallarından birisidir.

Gönderi tarihi:

"Öyle bir yanlış yapmalısın ki dogru su yüzüne çıksın" tarzında sofistike bir yaklaşımla Ergenekon'a ve diğerlerine bakar isek,olumlu yanlarınında olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek.

Ancak bundan sonra TSK,söylemlerini de eylemlerini de değiştirmek zorundadır.

Gizli kalması gereken bilgilerin deşifresi-denetimsizliği yada uluorta siyasi mesajları ile TSK gerçekten varoluşundan bu yana en büyük darbeyi almıştır.Ama bu herşeyin sonu değildir.Herşeyi reorganize yeteneği,sistemleri daha duyarlı ve güclü kurabilme donanımı mevcuttur.Herşeyden öte TSK'nın toplumumuzda hiçbir partiye nasip olmayacak sempatisi ve güveni vardır.Tabii ki bu sempati, ordu olmasından öte taşıdığı misyondur.Sıkı bir disiplinden öte taşıdığı misyona gerçek demokrasi'yi eklediği takdirde dünyanın en nitelikli ordusu olduğunu da ispat edecektir.Yeter ki bu yanlışlardan gerekli dersleri çıkarmış olsun.

Sevgili sardumyam belgesiz darbe yaparım demiş.Elbette yapabilir ancak dört ailenin oturduğu bir adada olabilir. :)

(Şaka mahiyetli olup ciddiye alınmasın lütfen)

sevgilerimle,

Gönderi tarihi:

İlker BAŞBUĞ

Orgeneral

P.1962-2

Türk Silahlı Kuvvetlerinin 26'ncı Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1943 yılında Afyonkarahisar'da doğmuş, 1962 yılında Kara Harp Okulundan, 1963 yılında Piyade Okulundan mezun olmuştur.

 

1971 yılına kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı çeşitli birliklerde Takım ve Bölük Komutanlığı yapan Orgeneral BAŞBUĞ, 1973 yılında Kara Harp Akademisini kurmay subay olarak bitirdikten sonra; Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığında Karargâh Subaylığı, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, Belçika / Brüksel'de NATO Uluslararası Askerî Karargâhında Cari İstihbarat Plan Subaylığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanlığı Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü ve 51'inci Piyade Tümeni 247'nci Piyade Alay Komutanlığı görevlerini yürütmüştür.

 

İngiltere Kara Harp Akademisi ve NATO Savunma Kolejini de bitiren Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1989 yılında Tuğgeneralliğe terfi etmiştir. Tuğgeneral rütbesi ile Belçika / Mons'ta Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhında (SHAPE) Lojistik ve Enf. Daire Başkanlığı ile 1'inci Zırhlı Tugay Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 1993 yılında Tümgeneralliğe terfi etmiştir. Tümgeneral rütbesi ile Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı ve Belçika / Mons'ta Millî Askerî Temsil Heyeti (NMR) Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, 1997 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir. Korgeneral rütbesi ile 2'nci Kolordu Komutanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Başyardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra 2002 yılında Orgeneralliğe terfi etmiştir. Orgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, Genelkurmay II nci Başkanlığı, 1'inci Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 30 Ağustos 2008 tarihinden geçerli olarak Genelkurmay Başkanlığı görevine atanmıştır.

 

Orgeneral BAŞBUĞ; TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, Pakistan İmtiyaz Nişanı, TSK Şeref Madalyası, Gambiya Özel Şeref Madalyası, ABD Liyakat Madalyası ve Arnavutluk Altın Kartal Madalyası sahibidir.

 

Bayan Sevil BAŞBUĞ ile evli olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ'un 2 çocuğu vardır. İngilizce bilmektedir.

 

Altını çizdiğim yere dikkat etmenizi rica ederim.

Belki bazı şeyler şimdi daha iyi anlaşılır.

Örneğin Kozmik Odanın aranmasına neden izin verildiği!!!

 

Gucukcuk,

Ben darbe yapacak olsam önce seni alırdım :P

Gönderi tarihi:

Daglarda yillarca onca pusuyu asmis olanlarin Besiktasta pusuya düsürülmelerinin arkasinda kim var?

 

Zekeriya Öz kimdir?

 

Ergenekon tutuklamalarina karar veren savcilar ve hakimler kimlerdir.Yasal olmayan,kanit degeri tasimayan,delil olarak kabulü mümkün olmayan bir takim bulgularla hazirlanan klasörlerce iddialari birkac saatlik kisa bire süre icinde inceleyecek ve dogruluguna kanaat getirecek ve bu kanaat sonucunda tutuklama emri verebilecek kapasitedeki hakimler sadece Ergenekon icin özel olarakmi seciliyorlar?

En basit bir cinayeti yillar boyu karara baglayamayan hakimlerin oldugu ,kafasi kesilen Münevver'in katil zanlisinin aylar sonra ancak kendi istegiyle teslim oldugu ve onun cezasini azaltabilmek icin türlü iki dolaplarin cevrildigi ülkemizde,Ergenekon savci ve hakimlerinin bu yüksek performansa sahip olabilmeleri icin hangi eller tarafindan ipler cekiliyor?

 

TSK icinde halen görevde olan personelin bir takim iddialarla (ÖZELLIKLE TARAF GAZETESI)ordu icinden özellikle ayiklanir gibi secilip yangindan mal kacirircasina tutuklanmalarinin arkasinda AKPSK-AKP SILAHLI KUVVETLERI yaratma cabasimi var?

 

Ilker Basbug,ne kadar Atatürk'cüdür,ne kadar Erdogan'cidir?

 

TSK'ya karsi yürütülen asimetrik bir savas var diyerek bu savasin aktörlerinden biri gibi olmak ne anlama geliyor?

 

Bunlarin hepsi cevap bekleyen ve sahsen bana hicte normal gelmeyen kriterlerdir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Zekeriya Öz herşeyden önce cemaatin adamıdır. Ve bu bütün meseleninde cevabıdır.

İlker Başbuğ konusuna gelirsek bu işin içinde çok acayip işler var diye düşünüyorum.

Nato'da görev ve eğitim almamış birinin Genel Kurmay Başkanı olabilme olasılığını düşünüyorum.!

Ve Nato'nun TSK üzerindeki çökertme ve asimetrik savaşının nerede duracağını merak ediyorum...

Gönderi tarihi:

Önce net olarak saptamak gerekir ki, değişim esastır. Değişmeyen tek şey değişimdir. Bundan kendini soyutlayabilen hiç bir şey yoktur. Değişim kaçınılmazdır, değişmeden kalabilen hiç bir şey olamaz.

 

Çuvallama filan hikaye de, benim canımı sıkan, "birtakım kurbanlar vereceğiz artık, süreç bunu kaçınılmaz kılıyor. Bir iki kurban verelim bari de süreç teskin olsun" gibi ilkel çağlardaki tanrılara gazaplarından sakınmak için kurban sunulması gibi bir tavra girilmesi. Bunu görmek çok rahatsız edici.

 

Ha şimdi demir yumruk mu insin? Bunun da demokrasiye hiç bir faydası yok. Bu süreci yaşamak zorundayız, demokrasinin artık bir olgunluğa ulaşması gerekiyor. Yeter atık, cafere ikide bir bez yetiştirme ile bu iş yürümez. Caferin artık onsekiz yaşına geldiğini, rüştünü kanıtladığını bir şekilde göstermesi zorunlu.

 

Fakat sunağa iteklenen kurbanların yerinde olduğumu düşünmek de şiddetli bir öfkeye neden oluyor. Buna isyan etmemek olası değil. Bu saçma sapan darbeymiş irticayla mücadeleymiş zart zurtmuşu bırak, çeteleşen, yasadışı işlere bulaşan, eline verdiğin silahı, sırtına giydirdiğin üniformayı, verdiğin yetkileri yasadışı işlerde kullanan adamları sunağa sür kardeşim! Kurban arıyorsan işte kurban edilecekler onlar!

 

Madem istihbar etmişsin albay rüşvet alıyormuş, üstleri de ses çıkarmıyormuş, işte al sana aradığın mükemmel kurban! Yap gereğini!

 

Bu gidişat gidişat değil. Çok ama çok endişeliyim. Bu ülke tarihinin en tehlikeli virajına girmek üzeredir. Akıllar başa alınmazsa korkarım sonuç ürkütücü olur! Altından hiç birimiz kalkamayız da sonra biz bu duruma nasıl oldu da düştük diye dövünürüz, ama iş işten geçmiş olur.

 

Bu ülkenin bir numaralı sorunu ne darbe, ne demokrasi, ne irtica, ne başka bir şeydir. Bu ülkenin bir numaralı sorunu rüşvet, kayırma, sen ben bizim oğlan, enseye tokat göğe parmak, şurda üç kişiyiz birbirimizi biliriz, ahbap çavuşlar işini bilir, gemisini yürüten kaptan, bendeniz kulunuz, haki payiniz, efendimiz velinimetimiz, hikmetinden sual olmaz, efendimiz hazretleri bilir, allah devlete zeval vermesin, devletin malı deniz, sen benim sırtımı kaşı, ben senin sırtını kaşıyayım zihniyetleridir.

 

Bu zihniyetler bir devleti çökertir, bir ulusu yok eder. Hiç lamı cimi yoktur, gene iyi dayandık. Mum tahtaya dayandı, deniz bitti, miras yiye yiye tükendi...

 

Benden uyarması...

Gönderi tarihi:

zurnanın zırt dediği

dananın kuyruğunun koptuğu

ak ile karanın birbirinden ayrışacağı dönem...

işte biz hepimiz tarih yazıyoruz, tarihi yazıyoruz...

koca koca adamlar, kimi asker olmuş, kimi hükümet olmuş kimi cumhurbaşkanı olmuş...

memlekette çözülmesi gereken bütün meseleler bir kenara yığılmış, cehalet, açlık, açgözlülük, anarşi almış yürümüş...

ama o koca koca adamlar durmadan tepişiyor...

 

anayasanın 15. maddesi değişecekmiş, ee ne olacakmış sonra 80 darbecileri yargılanacakmış...

fakat ne tesadüf ve hay aksi ki zaman aşımı denilen şey icat olmuş...

 

demirefe, o virajı alırız almasına ama çok zaiyat vereceğiz ben bunu görüyorum...

bunun önünde duracak hiç kimse yok.

 

Ergenekon'u da asimetrik savaşıda şusu busu da hikaye gerçek olan altımızdaki halının çekildiği, binanın çatırdadığı, çatının uçtuğu...

 

Gönderi tarihi:

Ben Türkiye'de son üc yilda yasanan gelismelerin Nato dolayisiyla Amerika'nin bilgisi ve de katkisi disinda gelistigine inanmayanlardan biriyim.ABD-PKK iliskisi kamuoyuna sunulanin cok disinda olduguna inaniyorum.Sinir ötesi harekat icin Genelkurmay'in hükümete yaptigi öneriye AKP hükümeti tam 28 gün sonra tezkereyi kabul ederek cevap verdi.Bu 28 gün neden beklenildi,bu 28 gün icinde Kuzey Irak'ta konuslanan teröristler nerelere kaydirildi,bunlarin tesadüf olmadiginin bilincindeyim.

 

2002 yilinda Suriye'nin baskenti Sam'da gerceklesen ABD-PKK toplantisindan bazi carpici notlar verelim:

 

" * ABD ile PKK arasindaki "tarihi görüsme"2002 yiliniun Mart ayinda Suriye'nin baskenti Sam'da gerceklesti...

* Görüsmenin ana maddeleri:

a) PKK'nin bölgede (ORTADOGU'DA)demokrasinin gelismesi icin her konuda isbirligi yapmasi,

B)ABD'nin bölgedeki Kürtlerin birligini saglamasi,

c) Örgütün lideri Abdullah Öcalan'in Imrali'daki hayat sartlarinin düzeltilmesi,

d) Hadep(O zaman hadep vardi) üzerindeki baskilara son verilmesi.Bu konuda ABD'nin Türkiye'ye baski uygulamasi.Ayrica HADEP'in Kürt mücadelesinin mesru muhatabi olarak kabul edilmesi,

e) PKK'nin Avrupa faaliyetinin sinirlanmamasi ve legal zeminde siyaset yapma özgürlügüne kavusmasi,

f) Türkiye'de Kürtce dili önündeki tüm engellerin kaldirilmasi ve bazi reformlarin gerceklesmesi icin Türkiye'ye siyasi baski uygulanmasi,

g) Türkiye'de tüm örgüt üyelerini kapsayacak bir genel affin cikarilmasi ve yürülüge girmesi,

h) PKK'nin Kürt halkinin mesru Partisi olarak taninmasi.

 

Görüsmeye kimler katildi...

 

a)Samda gerceklesen "Tarihi görüsmede"ABD adina ABD'li think-thank uzmani ve ayni zamanda Ulusakl Enformasyon Birimi'nde faaliyet yürüten üst düzeyli bir yetkili.Bagistani'ye göre bu adam yasadisi örgütlerle gayri resmi görüsmeler ve lobi faaliyetleri yapmakla görevli bir askeri yetkili...

 

b)KDP icersinde PKK'ya yakinligi ile bilinen Davut Bagistani,Sam'daki "tarihi görüsme"yi ayarlayan kisidir.Bagistani,Sam'daki görüsmenin o dönem Lübnan'da faaliyet yürüten bir örgüt üyesi ile organize ettiklerini acikliyor.Bagistani,genc militanin iyi ingilizce bildigi ve Amerika'ya yazilan mektuplarin yine ayni kis tarafindan tercüme edildigini belirtiyor.

 

Alinti:Terör mü Kürt sorunu mu-Kariyer kitaplari

 

 

Simdi yukaridaki gercekler isiginda özellikle 2005 yili itibariyle hem basbakan Erdogan'in hem onun cevrsindeki bazi isimlerin ve hemde siyasi bir sekilde ele gecirilen medyanin PKK'ya dolayisiyla var oldugu iddia edilen Kürt sorununa yaklasimlarina bir bakalim.Basbakanin "KÜRT SORUNU VARDIR BU DA BENIM SORUNUMDUR"demesi sizce ne anlam iceriyordu.Bu kabullenmeden sonraki tarihlerde ve hele de su son 3 yilda olan gelismelere baktigimizda ABD-PKK isbirliginin izlerini görmüyormuyuz.Basbakan tam 16 defa Amerika'ya seyahat yapti ve en cok Amerika'ya giden basbakan sifatini aldi.Neydi bu seyahatlerin perde arkasi?

 

Basbakan Erdogan ve Abdullah Gül Amerikan dayatmalarinda Türkiye icinde o misyonu yüklenmis olan aktörlerdir.Gül'ün Ermenistan seyahati bir misyon sonucu gerceklesmistir yani Gül'ün kisisel düsüncesi degil ABD'nin siyasetleri ile olmustur.

 

Son 3 yilda baslatilan cadi avi tesadüf degildir.Yani hukukun hicbir maddesine uymayan ve birtakim savci ve hakimlerin emniyet isbirligi ile yürüttükleri bu operasyonlar tamamen planlanmis ve Türkiye'ye karsi yürütülen operasyonlarin ic isbirlikcilerinin calismalaridir.

 

TSK benim görüsme göre ne ABD ve nede AKP tarafindan bugünkü aciz duruma getirilmemis TSK icten vurulmustur,TSK'yi icten vuranlar ise TSK'nin yönetici kadrosudur.Daha acik deyisle ABD kadrosudur.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

anayasanın 15. maddesi değişecekmiş, ee ne olacakmış sonra 80 darbecileri yargılanacakmış...

fakat ne tesadüf ve hay aksi ki zaman aşımı denilen şey icat olmuş...

Gerçekten komedinin bu kadar pespayesi görülmemiştir.

 

"Anayasada yer alan çok önemli bir değişiklik az sonra açıklanacak, Şok şok şok! Az sonra, reklamlardan hemen sonra..."

 

Derken her konuşmasında bir kaç çam deviren sözcü nihayet arzı endam ediyor, mikrofon ormanına höykürüyor:

 

12 Eylülün yargılanmasını engelleyen geçici madde kaldırılacakmış!

 

Yahu, herhangi birileri tarafından yapılacak herhangi bir yeni anayasada bu adı üstünde geçici maddenin yer alması gibi en küçük bir olasılık olabilir mi de bu kadar tantanayla açıklanıyor bu? Yahu adı üstünde, yeni anayasa. Yok artık yani, zeka düzeyi bu kadar da düşemez bir ülkede, ben inanamıyorum yahu!

 

Bir şeyimizde ilk biz boncuk bulduk yaygarasının bu kadar da pespayesi olamaz artık yahu!

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.