Φ asterix Gönderi tarihi: 16 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 16 Mart , 2006 Rüşvet, çatışma ve çetecilik kültürümüzde büyük gelişme... Kuşaklar boyu sürüp giden bir övünme açlığının sıtması, hangimize bulaşmamış değil ki... Hangi kesimden olursa olsun; kendisiyle, ailesiyle, dünyayı susta durduğuna inandığımız padişahlarımızla, çocuklarımızla, kaba kuvvetimizle, tuttuğumuz siyasal parti, yahut futbol takımıyla övünmeyenimiz mi var? Son 80 yıllık gazete manşetlerine şöyle bir baktığımızda; ya dünya bize hayran olmaktadır; ya dünyaya ders vermişizdir; ya da dünyadaki devletlerle, uluslararası örgütleri, canımızı sıktıklarında uyarmışızdır: - Tepemizi attırmayın... Kendimize ait herhangi bir özeleştiri, "yönetenlerimiz"in de, "yönetilenlerimiz"in de hemen hassasiyetine dokunur ve "hainlik" damgası, ortak bir koro eşliğinde havaya kalkar: - Kahrolsun vatan hainleri... *** Övünme açlığımızla, özeleştiriye karşı öfkeli hassasiyetimiz; nedense rüşvetçiliğe karşı köklü bir vurdumduymazlıkla felçli... Birbirimizi soyup dolandırma, yadırgatmıyor kimseyi... Soner Yalçın'ın da katkılarıyla Cüneyt Özdemir'in CNN Türk'teki "5n1k" programında Türkiye'deki "rüşvet iskeleti"nin, değişik açılardan röntgenleri çekiliyordu... Büyük firma yöneticilerinden yüzde 50'ye yakını, itiraf ediyorlardı her işlerini rüşvetle gördüklerini... Parasal kaynakları çok cılız olan belediyeler ise, bazı müteahhitlere sağladıkları olanaklardan, kendilerine de şişkince bir pay sağlıyorlarmış... Doğrusu çok düzgün ve dakik çalışıyordu rüşvet zemberekleri ve gitgide daha da gelişiyordu... *** Çatışma ve çeteleşme kültürümüzde de büyük atılımlar oluyordu. İlkokul öğrencileri dahi birbirlerini bıçaklıyorlar, bazı lise öğrencileri dönerci bıçaklarıyla gidip geliyorlardı okullarına... Kahramanlık dediğin küçük yaştan, kaba kuvvetini kanıtlamayla başlardı... Politikacılar boşuna mı yumruklaşıyorlardı birbirleriyle; dayak cennetten çıkmaydı ve Osmanlı tokadını çaktın mı, herkes hizaya gelirdi. Ne demişti atalar: - Sen seni bil sen seni; sen seni bilmez isen, patlatırlar enseni... *** "Kışla" parfümlü siyaset ile, "Cami" parfümlü siyaset; demokrasi hatırına birbirine karşı anlayışlıymış gibi görünse de; kutuplaşmaya doğru kaymış bazı medya yayınlarında, kurnazlığa bürünmüş diş gıcırtıları duyuluyordu... Ve çeteleşmeler, asla "mevcut rejimin" dalgasını taşlamadan; kimleri haraca bağlayıp, kimleri hoşnut edeceklerini çok iyi ayarlayarak gelişiyorlardı. *** Hiiiç enseyi karartmayın... Ne Kastamonu'da 3 gelinin, durmadan gerginlik yaratan kaynanalarını elbirliğiyle döverek, komaya sokmaları üzsün sizi; ne de Adana'da hasta atlarla eşekleri keserek, kilosu 5 YTL'den piyasaya süren nallı hayvan kasapları... Ne yediğimizi, ne zaman doğru dürüst bildik ki?.. Çetin Altan'ın bugünkü Milliyet gazetesindeki köşesinden alıntı. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.