Φ Siyah_Beyaz Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 REJİMİ SİVİL POLİTİKACILAR KORUR ... *** Cumhuriyet'i kim korur? Başbakan, "Cumhur korur" diyor. Ne yazık ki yanılıyor. Hiçbir ülkede, hiçbir düzende rejimi, halk, ya da kalabalıklar korumaz. Her ülkede, her düzende her rejimi, başta Anayasa olmak kaydıyla yasalar korur. Anayasayı ve yasaları da politikacılar korur. Zaten Anayasayı da yasaları da politikacılar yapmıştır. * * * Türkiye'deki çarpıklık, Çok Partili Demokrasi'den yararlanarak iktidara gelen Demokrat Parti'nin, rejimin temellerini oyması ve bu nedenle askerler tarafından 27 Mayıs 1960 tarihinde bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılmasından kaynaklanır. Çok Partili Demokrasi'yi kuran CHP ve onun lideri İsmet İnönü, bu yeni rejimin işleyişi sırasında 1950'de yapılan genel seçimlerde muhalefete düştüğü için, rejimi koruyamamıştır. Buradaki trajik olay, Çok Partili Demokrasi'den yararlanarak iktidara gelen Demokrat Parti'nin, kendini iktidara getiren süreci ve rejimi iyi kavrayamaması, o rejimin temellerini sarsarak bir askeri darbeye yol açmış olmasıdır. Demokrat Parti'nin bu hatayı yapmasının üç nedeni vardı: Toplumun sınıfsal yapısı "Çok Partili Demokrasi"yi destekleyecek bir niteliğe ulaşmamış, çağdaş bir burjuvazi ve bir işçi sınıfı henüz oluşmamıştı. Demokrat Parti'nin yöneticileri, Celal Bayar ve Adnan Menderes Tek Parti yönetiminden geldikleri için, Çok Partili Demokrasi'nin kurallarını ve kurumlarını içselleştirememişlerdi. Soğuk Savaş bağlamında Türkiye'nin katıldığı Batı Dünyası, ABD'nin önderliğindeki "Antikomünist" ideoloji nedeniyle,demokrasiye ve laikliğe değil, dinciliğe, milliyetçiliğe prim veriyor; gerçek demokrasi yerine dincilik ve milliyetçilik ideolojisine dayalı Antikomünist nitelik taşıyan "çoğunluk diktatörlüğü" yaklaşımını destekliyordu. * * * Neydi Demokrat Parti'nin yaptığı hatalar: "Sandıktan çoğunluğu kazanarak çıktım, ne yapsam meşrudur" (yani Cumhuriyeti Cumhur korur) anlayışı içinde rejimintemellerini oyma hakkını kendinde gördü. Muhalefet hakkını sınırladı ve kısıtladı. Basın özgürlüğünü sınırladı ve kısıtladı. Türk Silahlı Kuvvetlerini karşısına aldı. Üniversiteleri karşısına aldı. Laikliği zedeleyen biçimde dini politikaya alet etti. Bütün bunları yaparken, demokrasinin temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan bir çoğunluk rejimi olduğunu göz ardı etti; ona sadece "demokrasi eşittir çoğunluk diktatörlüğü" anlayışı içinde baktı. * * * Başbakan ve AKP, kendilerini bu rejimin iktidar yaptığını unutarak, Demokrat Parti'nin yaptığı aynı hataları yapıyor. Bu, ya DP modelini bilinçli olarak uygulamaya getirerek, askeri darbe ile iktidardan uzaklaştırılan mazlum rolü oynamak ve onun primini toplamak için yapılıyor, ya da DP ile aynı cehaletten ve aynı dışa bağımlılık hatasından. Her iki halde de oyun, çok ama çok tehlikeli. Başbakan ve AKP bu oyunu derhal, ama derhal durdurmalıdır... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Bana göre Akp nin Dp den bir farkı var. Kendi üniversitelerini kurdu ve bu üniversitelerin başına da kendini destekleyen yönetici kadroları getirdi. Ne hikmettir bilinmez koca koca prf. ler Akp nin demokrasi getirmek için çalıştığını yazıp çiziyorlar. Demokrasi getirmek isteyenler vekilleri, bakanları kapının önüne koyuyor, halktan bazı medya gruplarına sansür uygulamasını istiyor. Kendisinin yaptığı özelleştirmelerden mağdur işçilere tehditler savuruyor. Biz vatandaş olarak bunları gördüğümüz halde bu ünvanlı kişiler bunları farketmiyorlar mı? Saygılarımla... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 AKP kendi devletini kurmakla mesguldür. Ne yazikki, insanlarimiz bunlari görmekten cok uzaktadir. Mehmet Altan'a IKINCI CUMHURIYETCI deniyor, kitaplari var bu konuda yazilmis. Bölücüler ikinci cumhuriyetten yanadir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletine yapilan sagli sollu saldirilarin ana kaynagi bu ikinci cumhuriyet fikridir. Recep Tayyip Erdogan bu nedenle AB ve ABD tarafindan destek görmektedir. Erdogan'in tüm uygulamalarina, muhalefete saldirilarina, baktigimizda bu ikinci cumhuriyet cabalarini görebiliriz. Yoksa TARAF a neden bu kadar göz yumuluyor. Deniz Fenerinden bahsetti diye,neredeyse AYDIN DOGAN'i linc etmeye kalkisan Tayyip Erdogan nedense TARAF ve digerlerinin ulusunun ordusuna, Atatürkcülere karsi giristikleri kirli operasyonlara sessiz kalmaktadir. Anayasa hem iktidar hem yandas medya tarafindan ihlal edilmektedir. Cumhuriyeti tabiiki anayasa korur. Ülkeyi yönetenler acikca anayasayi cigneyip kendi yandaslarina da cignetiyorsa bu cok vahim bir durumdur. Ne yazik ki, partizanlik ugruna, milli degerlere karsi olmak ugruna, din ugruna, bu gidise karsi kimse sesini cikaramiyor. Dünyanin hicbir toplumunda bu yapılanlar Türkiye'deki oranlara gelemez. En medenisinden en geri kalmisina kadar tüm toplumlar devletlerinin bekasi icin ellerinden geleni yaparlar, bizde ise devleti yikabilme yarisi verilmektedir. saygilarla Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2010 Kim sahip çıkıyorsa o korur.Gücünü nerden alıyorsa o güç korur.Cumhuriyet bir rejimse, bu rejim bir devleti temsil ediyorsa o devleti oluşturan, o rejimi kuran ''HALK'' korur.Nasıl mı korur?Seçtiği iktidarlarla, seçtiği iktidarların halkın düşüncesini yansıtan yasalarıyla,halkın hissiyatını taşıyan, halkının değerlerini yok etmeye çalışan silahlı güçlere karşı silahlı güçle mücadele eden ordusuyla... Gelin görün ki ülkemizde bu kurguda çok çok büyük problem var.Halk iktidar seçer, seçilen iktidar kendinin oluşturabileceği Anayasa tarafından bir numaralı düşmandır.Halkın hissiyatını taşıyan ordumuz halkın seçtiği iktidarı rejime düşman görür.Bu mantıkla o ilktidarı oraya getiren halk da kendi rejimine düşmandır.Eee noldu şimdi, haydi çıkın işin içinden... Kim kime düşmandır burda ve burda kim neyi kime karşı korumaktadır? Kim kiminle mücadele etmektedir? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Begenmedikleri, degistirmek icin yillardir caba sarfettikleri, anayasa ile iktidar olmakta hicbir sakinca görmeyenlerin, iktidar olduktan sonra, statükocu olmayacagiz diyerek hem mevcut yasalara karsi hükümetlik yapmasi, hem yolsuzluklarla mücadele diyerek kendi yolsuzlarini yargiya teslim etmeyip kendi ideolojik yapisina uymayan, bürokrat, sivil, asker, kendisine karsi olan muhalefeti susturma yollarina basvurup dikta rejimine heveslenirse, halktan oy calmak icin, hazinenin imkanlarini kendi cikarlari dogrultusunda halka beyaz esya rüsveti olarak dagitir dagittirirsa, demokrasi getirdik diyerek protestocularin agzini burnunu polislere kapattirirsa, hak arayan binlerce emekciyi polise coplattirir, biber gazi ile gazlatir, buz gibi sularla islattirirsa, böyle bir yönetime karsi her mücadele mübahtir. Ta ki cekip gidene veya adam olana kadar... saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Ne hikmettir bilinmez koca koca prf. ler Akp nin demokrasi getirmek için çalıştığını yazıp çiziyorlar. Hikmeti bilinir sayın yılmaz, bilinir... Yanıtı Napoleon yıllar önce hem de üstüne basa basa vermiş: "Para, para, para..." demiş! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2010 Kim kime düşmandır burda ve burda kim neyi kime karşı korumaktadır? Bahsettiğiniz gibi bir çelişki yoktur. Ordu halkın ordusudur ve halk aleyhinde bir çalışması söz konusu bile edilemez. Ordunun halk düşmanı olduğu varsayımları, artık çok malum olan merkezden, taşeronlara ve onların yamaklarına, onların da çıraklarına ve onların da ayakçılarına kadar havale edip yükledikleri bir misyonun gereği olarak pompalanmaktadır. Ordunun halka rağmen yürüttü diye sunulan çalışmaları, ülkenin dirlik düzeninden başka bir şeye hizmet etme amaçlı değildir. Klişe cümlelerle tartışma olmaz. Ordunun halka düşman olduğu propagandası, bu ülkeyi parçalamak, zayıf düşürmek ve sömürmek isteyen sömürgeci düşman güçlerin propagandasıdır. Bunu klişe şeklinde sunarsanız, bu propagandaya alet olursunuz. Klişeleri tartışamayız. Ben bir çok başlıkta 12 Eylül'ün zorunlu ve gerekli olduğunu savunuyorum örneğin. Ki, iddiaya göre ordunun halka yaptığı en büyük kötülük buymuş. Varsa ötesinde göstereceğiniz bir kötülük, buyrun ortaya koyun onu da tartışırım. Klişeler, sloganlar, desteksiz atmasyon varsayımlar üzerine tartışma olamaz. Somut bir iddia koyun, ben size yanıtını vermeye hazırım. Bu mantık, "beni tekel işçileri iktidara getirmedi" mantığıdır. Halkın bir kısmını kimse "beni iktidara getiren oyları vermeyen kesim" olarak lanse edemez. Matematik gerçekler değiştirilemez. %47 ile iktidara gelen, %53 halktan oy alamamış demektir. %53 Mozambik halkı mı? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.