Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Demiri tavında dövmeli!

 

Madem ki, geldi tavına dayandı “demiri tavında” dövmeli. Gerçeği zamanında söylemeli. Söyleyeceğim. Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu, bu hafta içinde bu köşede çıkan; “Bakan Çiçek’in oğluna var TEKEL işçisine yok” ve “Bakan Çiçek’in oğlu ismini sildirdi” başlıklı yazılara bir cevap gönderdi.

 

Yasalara uygun diyor.

Hep yapıyoruz diyor.

Özel uygulama değil diyor.

 

Bakan’ın oğlu işletme ve ekonomi mezunu halen üniversitede yüksek lisans yapıyor diyor. Bakan’ın oğlundan “Başkanlık Müşaviri” kadrosunda yararlanmaktayız diyor. Kendisine şöförlü makam aracı vermedik diyor. TEKEL işçilerini eğitmek için seminerler yapacaktık, işçiler itibar etmedi diyor. Özelleştirilecek şirketleri, “iktidar partisinin arpalığı haline getirmiyoruz” diyor.

 

Güzel.

 

Madem ki, “şirketleri arpalık” haline getirmiyorsunuz, Siirt’de seçimlerin yenilenmesi kararını vererek Tayyip Erdoğan’a milletvekili seçilme ve başbakan olma yolunu açan YSK’nın o dönemki başkanının oğlu Özelleştirme İdaresi’nde bir dairenin başında bulunuyor mu, bulunmuyor mu?

 

***

 

İtham etmiyorum.

Yakıştırma yapmıyorum.

Çalışkandır. Dürüsttür.

 

Okulu yeni bitirmiş biri olmasına rağmen Daire Başkanı olabilecek kadar yeteneklidir. Şüphem yok. Hakkıyla almıştır. Genç insan bunlar, kırmak da istemiyorum. Fakat siz; bana açıklama gönderen Özelleştirme İdaresi Başkanı sayın Ahmet Aksu, size soruyorum.

 

Bana söyleyiniz:

“Bu da bir tesadüf” müdür?

Bakan’ın oğlu tesadüf!

 

YSK Başkanı’nın oğlu da mı tesadüf! Diyelim ki o da tesadüf, peki şu soruyu cevaplayınız: AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne yani 2010 yılına kadar Özelleştirme İdaresi’ne “özel sektöre satılsın” diye devredilen kaç şirket var? Ve bu şirketlerin Genel Müdürlüğü’ne atananlardan kaç kişi, 6 ay genel müdürlük yaptırılıp emekli oldu?

 

Biliyorsunuz: Ballı kıyaktır.

 

Özelleşecek şirketin genel müdürlüğünü 6 ay yapan kişi; müsteşar yardımcısı seviyesinden emeklilik hakkı kazanır. Yani bu ballı kişilerin 6 aylık genel müdürlük yapabilmesi onlara “emekli maaşı” artı “makam tazminatı” artı “temsil gideri karşılığı” 3600 ek göstergeden aylık 3 bin TL’ye yakın emekli maaşı sağlar. Kendilerine bu kıyak çekilmeyenler ise bin 300 TL emekli maaşına razı olurlar.

 

***

 

Sayın Ahmet Aksu!

Bana ayrıca söyleyiniz.

Sizin davanız ne oldu?

 

2005’te Özelleştirme İdaresi Başkanı sayın Metin Kilci (şimdi Enerji Bakanlığı müsteşarı) ve siz sayın Ahmet Aksu, devlet şirketi Sümerbank’ın 50 yıl önce kurduğu Manisa’daki Pamuklu Mensucat Fabrikası’nı arsalarıyla birlikte 3 milyon 750 bin dolara Ortak Girişim Grubu adlı bir şirkete satılmasına karar verdiniz. Bu Ortak Girişim Grubu’nun başkanı AKP’li Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar idi. Şirketi alan grubun ilk yaptığı iş; fabrikanın 90 dönümlük kıymetli arsasının 55 dönümlük bölümünü alışveriş merkezi yapılmak üzere KİPA TESCO adlı yabancı bir şirkete 13 milyon 750 bin dolara satmak oldu. Böylece AKP’li başkanın şirketi, arsanın bir bölümünü satarak yatırdığı paranın 4 katını 4.5 ay sonra, taş atmadan, çalışmadan, terlemeden kazanıverdi. Bunun üzerine savcı, siz Ahmet Aksu hakkında da “düşük değer tespiti yaparak devleti zarara uğratmaktan” dava açılmasını istedi. O sıradaki Maliye Bakanı (Kemal Unakıtan) sizi korumaya kalktı, dava açılmasına izin vermedi, fakat Danıştay yargılanmanıza karar verdi.

 

Bu dava ne oldu?

Bana söyleyiniz.

Bu davalarla yargılanların, “TEKEL işçisini 4/C’ye zincirleyecek girişimleri” yapma hakkı olabilir mi?

Demiri tavında dövmeli!

Dövmeye devam edeceğim!

Necati Doğru / Vatan Gazetesi / 06.02.2010

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Arkadaşlar görüyorum ki tüm vatandaşlarda olan yolsuzlukları olağan karşılama bizlerde de var. Bu olaylar medeni dediğimiz o Avrupa Ülkelerinden birinde olsa bakanlar istifa eder, hükümetler devrilirdi. Nüfus kağıdının bir bölümü için günlerce tartışanlar buralara hiç yorum yapmamışlar.

 

saygılar...

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
  • Yazar

Necati Doğru Vatan Gazetesi 26/02/2010

 

Tekel in altın binasından sonra pırlanta arsası!

 

 

Belge sana gelmiyorsa sen belgeye git. Ben de kalktım, belgeyi bulmaya Ankara’ya ve Kartal Cevizli’ye gittim.

 

Belgeleri buldum.

 

Gereğini yaptım; yüksek rantlar yaratabilecek potansiyele sahip bu şehir arsasının; uzansan Marmara’nın “Prens Adaları”nı (Büyükada, Heybeliada, Burgaz, Kınalı...) tutacakmışsın gibi durduğunu, gittim çıplak gözle de gördüm.

 

Üzgünüm!

 

Yine aynı zamanlama.

 

Yine aynı model.

 

Yine “kamu yararı” edebiyatı!

 

Yine aynı hibe!

 

Yine aynı tahsis!

 

Tekel’in Unkapanı’ndaki altın değerinde 3 bin metrekare arazi üzerinde 2 bin 500 metrekarelik 5 katlı binasından sonra TEKEL’in Kartal Cevizli’deki sigara fabrikasının 29 bin dönümlük (292 bin metrekare) pırlanta arsası da iktidara yakın bir vakfa “üzerinde üniversite kursun” diye tahsis edildi.

 

TEKEL devletindi.

 

TEKEL yabancıya satıldı.

 

Arsa elde kaldı.

 

Arsa milletin malıdır.

 

TEKEL işçileri Ankara’nın ayazında, kışında ve karında, benzin buharı sinmiş ağır havasında “fabrikalarımızı sattınız, bizim de işimizi aşımızı elimizden almayınız” diyerek ölüm oruçlarına yatmadan önce milletin malı olan arsa ihalesiz, habersiz, iktidara yakın bir vakfa aktarılınca insan doğal olarak merak ediyor.

 

Nerede bu arsa?

 

Bu arsa değil!

 

Bu bir pırlanta!

 

İstanbul’un Anadolu yakasındaki pırlanta arsası; TEKEL’in Kartal Cevizli’deki sigara fabrikasının, ambalaj fabrikasının, puro fabrikasının, lojmanlarının, kreşlerinin, futbol, basketbol sahaları, yüzme havuzlarının, konukevinin, Araştırma Enstitüsü’nün içinde yer aldığı toplamı 46 bin dönüm (460 bin metrekare) arazinin 29 bin dönümlük (296 bin metrekare) bölümü, üzerinde sadece 4 bin 100 ağaç fakat hiçbir yapı olmayan boş yemyeşil şehir toprağıdır.

 

Toplam alan:

 

460 bin metrekare.

 

Pırlanta alan:

 

296 bin metrekare.

 

Bu pırlantayı; Özelleştirme Yüksek Kurulu, (Başbakan Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Devlet Bakanı Ai Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz) 28 Kasım 2008 tarihinde Özelleştirme İdaresi’nden alıp Maliye Bakanlığı’na “hibe etme” kararı verdi. Pırlanta mülk bir kararla, bir gecede Özelleştirme’nin sahipliğinden çıktı, Maliye’nin mülkiyetine geçti. Maliye Bakanlığı da kendisine hibe edilen bu pırlantayı; 9 Şubat 2009 tarihinde İstanbul Şehir Üniversitesi adına “irtifak hakkı” tahsisi yoluyla yıllığı 1 milyon 600 bin TL bedelle 49 yıllığına kiralayıverdi.

 

Kimindir bu üniversite?

 

Aslında ortada üniversite yok.

 

Kuracak olanın adı var.

 

Şanı, şöhreti, yakınlığı var.

 

Kuracak olan, Bilim ve Sanat Vakfı’nın (BİSAV) internet sitesinde yer alan yazılardan anlıyoruz ki; vakfın şimdiki Başkanı, iktidar yanlısı Yeni Şafak Gazetesi yazarı Prof. Dr. Mustafa Özel’dir ve vakfın Mustafa Özel’den önceki başkanı ise Başbakan Tayyip Erdoğan’a önce dış politika danışmanlığı yapan şimdi de Dışişleri Bakanı olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’dur.

 

Önce hibeleme!

 

Sonra tahsisleme!

 

Sonra binaları yapmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’inden imar izni isteme...

 

Ne dersiniz?

 

Hep tutan tahmininiz nedir?

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi oy çoğunluğu ile bu pırlanta araziye “080 emsalle toplam 240 bin metrekare bina yapmaya” imar izni vermiş midir? TEKEL’in Cevizli’de elde kalan ve her yapısı üniversite binası olmaya çok uygun; sigara fabrikası, ambalaj fabrikası, puro fabrikası, lojmanlar, konukevleri, spor tesisleri, araştırma enstitüsü binaları hazır varken ve boşa çıkmış duruyorken iktidara yakın Bilim ve Sanat Vakfı, niçin o binaları istemedi de güzelim ağaçlarla kaplı pırlanta araziye göz dikti ve onu aldı?

 

Takibini yapacağım.

 

Bunu yazmazsak ne yazacağız?

 

 

 

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Cümleyi eksik değil tam kurmalı. Türkçenin de hakkını vermeli. Ve “Söz konusu TEKEL’in Kartal Cevizli’deki pırlanta değerinde arsasının iktidara yakın Bilim ve Sanat Vakfı’na tahsisi olunca, gerisi hızla geliyor” demeli.

.

.

.

Özelleştirme Yüksek Kurulu; Başbakan Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Devlet Bakanı Ali Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’dan kuruludur. Bu yüksek kurul, TEKEL’in toplam 460 bin metrekare (460 dönüm, yani 46 hektar) arazisini 28 Kasım 2008 tarihinde Özelleştirme İdaresi’nden alıp Maliye Bakanlığı’na “hibe etme” kararı verdi. Mülk, bir kararla, bir gecede Özelleştirme’nin sahipliğinden çıktı, Maliye’nin mülkiyetine geçti. Maliye Bakanlığı da kendisine hibe edilen bu 460 dönüm yani 46 hektar genişliğindeki şehir arazisinin içinde bir pırlanta gibi yemyeşil olarak durmakta olan toplam 296 bin metrekarelik (296 dönüm yani 29 hektar) bölümü; 9 Şubat 2009 tarihinde İstanbul Şehir Üniversitesi adına “irtifak hakkı” tahsisi yoluyla 49 yıllığına Bilim Ve Sanat Vakfı’na kiralayıverdi. Söz konusu TEKEL’in yani milletin arsası olunca iş böyle süper hızla bitti.

 

***

.

.

.

Böyle bir arazin varsa, şehrin neresinde olursa olsun; Büyükşehir Belediyesi, 080 emsalli ve hatta daha yüksek emsalli imar izinleri veriyor. Bunda bir kayırma yok ancak ne hikmetse, aslında yerel belediyenin hakkı olan 1/1000’lik planı da Büyükşehir’in yapması şartını getirdi. Yerel belediyeyi devreden çıkardı.

 

Bunu niçin yaptı?

 

Çünkü son yerel seçimde Kartal’ın halkı, AKP’li olan Kartal Belediye Başkanı’nı indirdi, yerine Dr. Altınok Öz adlı CHP’liyi Kartal Belediye Başkan’ı seçti.

 

Şimdi size yeni bir soru:

 

TEKEL’in Kartal Cevizli’deki bu 296 dönüm yani 29 hektar (296 bin metrekare) arsasını iktidara yakın olmayan birisi isteseydi, ona verirler miydi?

 

Yarını bekleyin.

 

Yarın cevabı yazacağım.

 

 

 

Necati Doğru Gazetevatan.com

 

Üstad görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, anlamayan kafalara ap açık yazmış; inşallah etkisi olur.

 

saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmasında. "Köşe yazarları her istediğini yazamaz. Patron gerekirse kusura bakma sana burada yer yok demelidir. Herkes çizgisini bilsin. Köşe yazarlarını uyarmak zorundayım" diyen Başbakan, yapılan yorumları engellemenin gazete patronlarının görevi olduğunu , "Maaşını ödediğin yazara hakim ol" ifadesini kullanarak, medya patronlarına neden fırça attı?

 

Bırakalım Başbakanın demokrasi söylemlerinin ne kadar yüzeysel ve laf olsun söylemler olduğunun bu yaklaşımıyla yerle bir olmasını. Bu yaklaşımının arkasında ne gibi korkular ve gerçekler varda böyle çıkışlar yapıyor bu başlıkta alıntılanan yazılarda açıkca ortaya çıkıyor..

 

Konuyu yakından takip edenlerin Vatan yazarı Necati Doğru'nun, Tekel’in Cevizli’deki pırlanta değerindeki arsasının Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından iktidar yanlılarına peşkeş çekilmesi olayıyla ilgili araştırmalarını Tayyip erdoğanı ve diğerlerini kızdıracak şekilde yayınlaması ve bugün de bu konuyu köşesinde "bulgularına göre İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi de bu arsaya imar izni vermiş olduğunu öne sürmesi", çok sayın Erdoğanın neden böylesine hiddetli çıkışlar yaptığını, medya patronlarına bakın "ayağınızı denk alın" anlamındaki konuşmasının nedeni onu okuyanların bu gerçekleri duymuş olması değil mi?

Gönderi tarihi:

Kafama takılan bir şey daha var.

 

Bugün çok ama çok sayın Bülen Arınç beyefendiler, başbakanın o konuşmasının yanlış anlaşıldığını söylemiş.

 

Anlayamadığım nokta şu; Bu insanlar bir yerlerde bir şeyler söylüyorlar, her ne hikmetse bizler onları nedense hep yanlış anlıyoruz. Sanki söylediklerinin yanlış anlaşılacak bir noktası varmış gibi kalkıp utanmazca, pişkin bir üslup ve yaklaşımla bizlere geri zekalı muamelesi yapıp siz yanlış anladınız diye biliyorlar.

 

Olurda bu kadar olur yani.

 

***

 

"Kanlı mı olacak kansız mı" dediler, "Al ananı git" dediler, biz yanlış anladık.

"Şimdi biz onları fişliyoruz" dediler, "Bizden olmayan kansızdır" dediler yine biz yanlış anladık...

 

Anlayışsız bir toplumuz biz anlaşılan ve layık olduğumuz siyasiler tarafından hep onları yanlış anlayarak yönetiliyoruz...

 

Bir de bir yanlışlık yapıp yanlışlıkla bu siyasileri sandığa gömsek mi ne?

Bak işte bu konuda yanlış yapmamızı istemiyorlar nedense...

Serde Demeokrasiyle yönetiliyoruz ya ondadır diye düşünüyorum yanlışlıkla !...

 

Yanlış yanlış şeyler düşünüp duruyoruz habire...

 

Gönderi tarihi:

Fazla degil,bir iki haysiyetli gazeteci daha herseyi göze alarak yazmaya baslasa,bir iki televizyon kanali bunlarin temelini arastirmaya baslasa inanin ki iste o zaman Türkiye'ye demokrasi gelecektir.Hükümete esir olmus medya demokrasi savasi veremez.

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.