Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

AĞCA’YA PASAPORTU BEN VERDİM

 

2000 yılında Ağca Türkiye’ye geri döndüğünde onu avukatı olarak karşılayan Doğan Yıldırım, Ağca’nın Bulgaristan’a kaçarken pasaportunu kendisinin temin ettiğini açıkladı. 2000 yılından 2006 yılına kadar Ağca’nın avukatlığını üstlenen Doğan Yıldırım, savunma görevini Amerikalıların tehdidi üzerine bıraktığını iddia etti.

 

»Siz 15 sene Mehmet Ali Ağca’nın avukatlığını yaptınız. Ve onunla bu konu hakkında birebir konuşma durumunuz oldu. Kendisi de 1983 yılında İtalya’da savcılara verdiği ifadelerde İpekçi cinayetinin Abuzer Uğurlu’nun talimatı üzerine Oral Çelik, Yalçın Özbey ve o dönem cinayet günü beyaz Renault’yu kullanan Yavuz Çaylan ile beraber Milliyet’in satışı yüzünden işlendiğini söylüyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Türkiye’de böyle büyük bir gazetenin İpekçi gibi aklı serin genel yayın müdürünü öldürmeye ne Abuzer Uğurlu’nun, ne Kemal Derinkök’ün, ne de başka herhangi bir mafya grubunun gücü yetmez. Bunu da zaten tek başına yapamazlar. Şimdi dünyadaki milletler arası güç odakları suikastlarda bu tür grupların içersinden tetikçi seçerek uygulatıyorlar bu dünyanın her tarafında böyledir Amerika’da da böyle Türkiye’de de.

 

»İpekçi cinayetinin arkasında devlet parmağının mı olduğu söylüyorsunuz?

Şöyle belirteyim: Türkiye Devletinin batıdan habersiz milletlerarası bir operasyon yapma bağımsızlığı olmadığı gibi gücü de yok. Yani Türkiye’de ne oluyorsa Amerika’nın, NATO’nun haberi var. Ben de aslında asker kökenliyim ve bunun böyle olduğunu çok iyi biliyoruz aldığımız eğitimlerden. Dolayısıyla kamuoyunun bildiği gibi ya da yansıtıldığı gibi bağımsız bir takım mafya gruplarının işi değil bu.

 

»Ağca çoğu kez tetiği çekmediğini söylüyor. Bu cinayet organizasyonunda kendisine bilgi toplama görevi verildiğini savunuyor. Sizce bu inandırıcı mı?

Ben de aynı kanaatteyim. Türkiye’de bu şekilde ülkeyi sarsan olaylar hep yüzde 80 gizli kaldı. Yani gerçeğin üzeri örtüldü. Zaman zaman da bu gerçek değiştirildi.

 

»Peki, Ağca’nın kaçırılacağı biliniyordu değil mi?

Evet

 

»Ve buna askeriye tarafından göz yumuldu değil mi?

Bakın size bir şey anlatacağım. Ağca kaçtığı zaman iki üç gün gizlendi. Cezaevinde sayım veriyoruz 1,2,3,4 diye, sonra komutana ben Ağca’nın kaçtığını söylediğimde bana inanmadı. Bunun üzerine ordu komutanlığına bildirildi Ağca’nın kaçtığı ve sonradan askeri savcılar Maltepe Cezaevine geldi. Bizim adamı öldürmüş olmamız ihtimaline karşı, “Siz bunu öldürdünüz, çok şey biliyordu, gömdünüz’ diyerek nerede taze toprak varsa orayı kazmaya başladılar. Bütün ülkücü mahkumları ellerini boyunlarında kelepçeleyerek sıraya dizdiler ve koğuşları tek tek aradılar. Top oynadığımız yerde toprağı kazdılar, baktılar, en son dedim ki “Aramayın ayıptır” hâlâ adamlar kazıyor. Sonradan zaten Ağca mektup yazarak kaçtığını belirtti.

 

»Siz kaçtığı zaman yanında mıydınız?

Evet yanımdan kaçtı bulunduğumuz koğuştan.

»Asker kaçırmadı, peki kim kaçırdı?

Şimdi biliyorsunuz ki ben avukatım ve burada belgem olmadan ne MİT’in, ne Amerika’nın ya da başka bir kurumun kaçırdığını söyleyemem. Ama size şunu söylüyorum: Bu adamın içinde bulunduğu bu olay çok çabuk örtülmek istendi. Hemen asılsın, iş bitsin diye apar topar yargılandı, apar topar sorgudan geçti. Ve bu adamın asılmasını herkes istedi, bana göre ölseydi gerçek tamamen örtülmüş olacaktı.

Şimdi yabancı bir parmak ile işbirliği içinde olan iç odaklar aranacaksa burada aranması gerekiyor. Yoksa Ağca vurdu ya da yanında iki kişi daha vardı. Papa’yı vurmadan önce de ona suikast düzenleyeceğini bildirmişti, çünkü Papa o dönem Türkiye’ye gelecekti. 1979 sonunda Ağca dedi ki: “Gelmesin, ben Papa’yı vurmak için kaçtım” diye iki, üç satırlık bir mektup gönderdi. Papa vurulmadan tam iki sene önce adam Papa’yı vuracağını söylemişti. Ondan sonra yurtdışına gitti, orada ne gibi bağlantılar içinde bulunduğunu bilemem. Arada da Bulgarların kendisini yönlendirdiğini söyledi.

 

»Bulgarlar Ağca’ya niye yönlendirme yapsınlar?

Yok Bulgaristan’na git diyen bendim zaten Ağca’ya o dönem. Evet ben Maltepe cezaevinden çıktıktan sonra daha avukatlık yapmazken gümrükte çalışıyordum.

O dönem Ağca yanıma geldi ve Avrupa’ya gitmek istiyordu ben de Avrupa’nın onu iade edeceğini söyleyerek Bulgaristan’a yönlendirdim. Pasaportu da ben temin ettim gitmesi için. Oraya gittikten sonra eğer Bulgaristan istihbaratıyla bağlantı kurduyla o meçhul onu zaten Ağca biliyor ve açıklayacak çünkü hatıralarını yazacağını söylüyor.

 

»İtalya’da alınan ifadesinde savcılar Ağca’ya ‘İpekçi cinayetiyle ilgili olarak devlet kuruluşları ve özellikle MİT’le ilişkiniz oldu mu’ diye bir soru soruduğunda Ağca, ‘Bu soruya cevap veremem’ diyor. Sizce bu cevapla Ağca MİT’le olan ilişkisini kabul etmiş mi oluyor?

Evet o cevap’tan bu sonuç çıkıyor. Bu soruyu bana sormayın demek yüzde 90 MİT’in adamıyım demek yüzde 1 sormayın diyor kapalı bırakıyor. Bunu herkes anlıyor zaten ama acaba MİT elemanımıydı dedikleri doğru muydu bizde onu tartışıyoruz.

ZEYNEP KURAY

 

Kaynak: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1263988336&year=2010&month=01&day=20-

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.