ORTADOGU ve SAVAŞ(IM)*

Aziz Dostun anısına;

(Ey Aziz Dost!

Senli ve sensiz geçen 22 yıl bana seni kazandırdı,

Ey Aziz Dost!

Sensiz geçen tek bir günüm olmadı ve bundan sonra da olmayacak.

Biliyorum bana artık gel diyorsun;

Bil ki sana gelmek en büyük mutluluğumdur. Ve yine bil ki "sel"leşen "sen"ler bırakmıyor beni.

Yıllar önce bir konuşmamdan yazıya dönüştürülen bu feryadımı sana ithaf ediyorum. Bilirim "selam beni kandırmaz, yar kendi gelsin" diyorsun ama,

dedim ya bırakmıyorlar.

"Dini, ırkı, meşrebi, dünya görüşü ne olurs olsun" bütün insanların esenliğine gayretinden dolayı sana minnettarım.)

Bu ithaftan sonra yazıma Dolores IBARRURİ'nin çok erdemli bir sözü ile başlamak istiyorum:

"Ayakta ölmek, dizlerinizin üzerinde yaşamaktan çok daha iyidir". Bugün sizlerle ayakta ölmek veya diz üstünde yaşamak değil; ayakta kalarak onurlu bir şekilde yaşamayı konuşup tartışacağız.

Değerli dostlar,

İnsanları soyut veya ideolojik sebeplerden dolayı kategorize etmenin çok doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayarak ifade etmeliyim ki tarih boyunca iyiler-kötüler, güçlü zorbalar-güçsüz mazlumlar, herkesin eşitliğinden yana olanlar-en eşit hatta tek eşit kendileri olanlar arasında zaman zaman yaşam, çoğu zaman da "onurlu yaşam" mücadelesi var olagelmiştir.

Dünyada onur savaşı(mı)/mücadelesi veren (nicelik olarak az olsa da) entelektüel, akademisyen, eğitimci, hukukçu, hekim, mühendis, öğrenci, esnaf, sanatçı, sade vatandaşlardan oluşan "erler" her zaman varolmuşlardır.

Ancak ABD İmparatorluğu dedikleri emperyal güç doğalgaz ve petrol sıkıntısını giderme, Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkelerine Rusya'nın yeniden inmesini engelleme zorunluluğu! özellikle de gelişmelerine razı olmayacakları ülkeleri buyruk ve boyunduruk altında tutma arzusu vs. sebeplerden dolayı Ortadoğu'da her zaman beklenmedik gelişmeler görülebilir. CLİNTON çok hevesli olmasa da G. BUSH'un yarım bıraktığı "Irak/SADDAM tehlikesi", Afganistan'da durmak bilmeyen iktidar savaşları, özellikle Filistin'de İslami Cihad-Hamas ve El Fetih'in ortak hareket etmelerini engellemek için birbirine düşürülmesi, Kore'ler sorunu ve Türkiye'de vesayetçi anlayışa destek olmak, ayrıca PKK, Hizbullah gibi yapılanmalar bu ülkeleri ilgilendirmekte ve de gündemlerini ciddi ciddi meşgul etmektedir.

Peki, dünyaya şekil veren ve ülkelerin yönetici kadrolarını belirleyip besleyen insanlık düşmanı karanlık adamlar bu "büyük" ülkelere ne yaptırmak isteyecekler?

Her şey beklenir...

O dönem ne gerekiyorsa çekinmeden yapılır. Can mı gitmiş; -son bölümde rakamlarla verince dehşeti göreceksiniz- milyonlar gitse tınmazlar. Mal mı gitmiş; talan ettikleri ülkelerden fazlasıyla çıkarırlar. Kral Şeyhlerinin kasaları sağ olsun!

Ne kimsenin canı ne malı umurlarında değil onların. Yalnızca "yeryüzünün bir kısmına daha nüfuz edeyim" derdindedirler. Ne olursa olsun tınmazlar. Anlayış; 6 milyardan bir, iki, üç milyon gitse n'olacak ki...

Tek dert amaçları olan nüfuz alanlarını genişletmek...

İşin enteresan tarafı dinler de, ideolojiler de bu amaçları hep taşımışlardır ama tabii ki farklı saiklerle...

Evet, durum bu...

Ne yapacakları konusunda cevabımız:

Her şey mümkün...

O halde "ne yapabiliriz" derdinde olan varsa onlara şöyle bir öneride bulunmak istiyorum; gelin önce geçmişe ve coğrafyamıza bir yolculuk yaparak söyleyeceklerimize anlam katalım.

Haklarını yememek için bir iki noktayı seri bir şekilde de olsa kayıtlara geçmem gerekiyor:

İnanıyorum ve biliyorum ki bu günlere kolay gelinmedi ve bundan sonra yaşanacak daha özgür bir dünya için çalışıp çabalayanlar için de kolay olmayacaktır. Eğer bu gün -ahım-şahım bir durum olmamasına rağmen- çok daha perişan, çok daha zelil, çok daha mağdur değil isek bu "erler"in mücadelesi sayesinde olduğunu söylemek bir borç olarak boynumda olduğunu belirtmem gerekir.

O "erler"ki insanlık için, inançların özgürlüğü için, farklılıkların ilahi takdir olduğunu ve yaşatılması gerektiğine inandıkları için;

Kalemiyle-diliyle, bedeniyle-ruhuyla, zamanıyla-sağlığıyla uygun bulduğu imkânlarla bu "insanlık" mücadelesinde yer alırlar.

Buna rağmen bu kutlu bölgeyi ne hale çevirdiler?

Bizi nasıl yokluk ve yoksunluğa mahkûm ettiler?

Bu bölgeyi

Kültür ve dinleriyle,

Yeraltı-yer üstü zenginlikleriyle,

Jeopolitik konumu itibariyle (son 10 asrını göz önünde bulundurarak) diyebiliriz ki dünyanın en çok kavga/savaş yaşanan bir bölgesi olan Ortadoğu'da yaşamak cehennemde yaşamak gibidir. Ama bu cehennem insanların kendi ihtiraslarıyla oluşturdukları bir cehennemdir. Yoksa insanlığın ilk evi, ilk tarlası, ilk aşkları burada başlamıştır. Cennet biz insanların eliyle cehenneme dönüştürüldü Ortadoğu'da...

Ortadoğu'dan kastımız;

Mezopotamya "ilk doğuşun"[1], Beytullah "ilk direnişin"[2], Kudüs "ilk tanışmanın"[3], Mısr "ilk aşkın"[4] başladığı yerler ve mücavir topraklardır. (Buna bugün Pakistan, Afganistan ve Hint yarımadası dedikleri Uzakdoğu topraklarını da ekleyebilirsiniz.) Kutsal beldelerin bulunduğu bir coğrafyaya bir de modern asrın teknoloji ve tüketim çılgınlığı için gerekli yeraltı ve yer üstü zenginliklerini kattığımızda onlar için kavganın gerekçeleri tamamlanmış olmaktadır.

Öyle dönemler yaşandı ki kimi zaman Anadolu'da, kimi zaman Dımeşk (Şam, yani bu günkü Suriye), kimi zaman Hicaz, bazen Mağrip ve Endülüs, gün geldi Hewler'den sürüldü insanlık, gün geldi Gazze'de bombalara tutulduk. Bazen kılıçtan geçirildik, sırası gelince ipe asıldık. Bazen kimyasal bombalarla imha edildik, gün geldi ensemizden vurulduk. Bazen suikaste kurban gittik, gün oldu faili "malum" meçhullere cezamız kesildi.[5]

Bu yaşananların bir diğerinden bağımsız, birbirinden ayrı, amaç olarak birbirinden farklı yapılmış değildir. Hayatını sürdürenler de kimi zaman eğitimsiz bırakıldı, zaman uygunsa asimile edildi ve eğer bu da başarılmadıysa entegre planı devreye konuldu.

En son daha bugün, bu saat itibariyle Ortadoğu'da (vahşiliğin doğulusu-batılısı, kuzeylisi-güneylisi olmamasına rağmen) Batılı olup "kendi savaşımlarını" (gelişmiş ülke yöneticilerinin üzerinden) veren caniliğin bile masum kaldığı yöntemlerle kadınların-kızların, yaşlıların-gençlerin onur ve haysiyetlerini kendi kirli ayaklarının altına alan ve asla bundan pişmanlık duymadıkları gibi bundan vazgeçmeyecek olan insanımsı yaratıklar hüküm sürmektedirler... BM, "Barış Havarileri", B. OBAMA'lara ramen!..

Bunu sindirebilen mide ve yüreklere lafımız yok. Öyle yürekler ve mideler ki (bu kullanacağım ifade kimseye ait değilse bana aittir artık, kullanım hakkını istiyorum) "Onurları başkalarının ayakları altında olduğu halde kendi onurlarını değil aynı ayakların altındaki -sözüm ona değere değer verme adına- ekmek kırıntılarını kaldıranlardır."[6] (Peki, kim bunlar? Bireysel anlamda "aşk, geçim, kariyer"[7] gibi gerekçelerle; toplumsal anlamda ise "gücümüz yok, Allah'ın yardımını bekleyelim" gibi inanılmaz bahanelerle öteleyip erteleyenlerdir)

Ancak "biz insanız ve bütün insanlar kardeştir, kardeşçe yaşamalarını esas alıyoruz" diyenlerin söyleyecek sözleri, gerçekleştirebilecek eylemleri her zaman için olmuş ve el-an da vardır. (Bundan kastımız kesinlikle "terör" değildir böyle biline)

*GAZZE'ye saldırının yıldönümünde yeryüzündeki bütün işgalcileri lanetliyorum.

Elime güzel bir yazi gecti onu buraya aktarmam gerektigini düsündüm,bu yazi belki bazilarina gercegin ne oldugunu anlatacak veya HAMAS düsmanligi gibi gelecektir ama önemli degil.Gazze'de kani dökülen insanlar icin biz hep yazdik,Israil'in acimasiz siyasetini hep elestirdik ama biraz da madalyonun diger yüzüne bakmak ve ONE MINIT diyerek kabadayilik gösterisine kalkmayi ne icin yaptigini aciklayamayan siyasetcileri tartismak gerekmez mi?

Asagidaki yazi,bence cok önemli noktalara parmak basmaktadir,hep beraber okuyalim:

 

Filistinlilerin elinde kalan son topraklarinin isgalini uzaktan seyrediyoruz.Tutsak alinan Filistin Devlet Baskani Yaser Arafat'i gösteriyorlardi.Artik Arafat'i duymuyoruz.Ayarli medyanin ve ayarli din siyasetcilerinin sesini duyuyoruz:Irkci söylemleriyle isgali destekliyorlar ya da Hitler'e sükrediyorlar,Ingiliz irkcilarina benzeyerek Israil yurttasi sporculara saldiriyorlar..

Oysa Türkler,tarihlerinin hicbir döneminde irk ayirimi yapmadilar.

 

1918

1918'de Ingilizlerin altinlarina tapinan emirler,askerlerimize saldirdi.Mekke Emiri Hüseyin bin Hasimi ve Ingilizler,Samda'ki askerlerimizin susuzluktan ölmesini beklediler.Yetmedi,kente sizmis gizli El Fetat üyesi militanlar hastanedeki yaralilara saldirdilar.

Bunlari o cephenin kumandanlarindan Mustafa Kemal Pasa'dan daha iyi bilen yoktu,ama o irkcilik yapip Arap düsmanligini benimsemedi.Olaylarin ardindan bir yil gecmeden Araplarla isgalcilere karsi birlikte savasmak icin anlasmalar yapti;Özdemir Bey'i Irak'in kuzeyine yolladi.Kürtler,Araplar,Türkmenler Ingilizlere ve Fransizlara karsi omuz omuza savastilar.

Simdi,uydularin yayinlarindan kurtulmak icin,ayarli medyanin ve Amerikan güdümlü Müslümanlarin sakladiklari gerceklere bakalim:

 

- Filistinliler,topraklarinda egemen,bagimsiz bir devlet kurmak istiyorlar.Onlarin davasi din davasi degildir,ama Israil'in davasi din davasidir.Kutsal kitaplarinda Nil irmagindan Firat'a kadar vaat edilmis topraklari kanla yikayarak aliyorlar.

 

- Dört Filistinli'den biri Hiristiyan'dir.

 

- General Arafat'in devlet politikasi,hangi dinden ve hangi mezhepten olursa olsun,Filistinlileri ayni bayrak altinda toplamak icin laik bir devlet kurmaktir.Ilkesi de bu nedenle laikliktir

 

- Harakat'ul Mukamavat'ul Al Islamiya kisaca HAMAS,1982'de Israil egemenligindeki Gazze'de,Israil devletinin yasal izniyle bir vakif olarak kurulmustur.Israil HAMAS'in para toplayip,Filistinlileri örgütlemesine ve güclenmesine göz yummustur.

 

- HAMAS,ABD'devakiflara,finans sirketlerine sahiptir.HAMAS askeri kanat sorumlularinin dahi yasal sirketleri vardir.IAP (ISLAMIC ASSOCIATION OF PALETSINE/FILISTIN ISLAMI CEMIYETI)örgütlerden biridir.IAP toplantisinda Düzceli Merve Kavakci'da konusmus,dogup büyüdügü ülkesi,Türkiye'ye oralardan cihad ilan etmisti.

 

- HAMAS uzantisi,CAIR,UASR ve ISNA gibi örgütler ABD Baskani ve ABD Disisleriyle icli dislidirlar.Bunlar Yaser Arafat'in bagimsiz,egemen Filistin Devleti davasini desteklemezler.ABD'den yollanan Merve Kavakci Türkiye'yi karistirinca,bu örgütler Türkiye'ye ambargo uygulanmasini isteyecek kadar ayarli olduklarini göstermislerdi.

 

- Suudlar ve ötekiler,Israillilere ucuz iscilik yapmaktan baskaca gelirleri olmayan Filistinlilerin yasal yönetimi FKÖ'ye parasal yardimi kesmisler ve HAMAS'a para yagdirmislardir.(Aynen AKP'li basbakan Erdogan'in HAMAS' a yardim edin demesi gibi yani)

 

-ABD,Israil'e yilda 5-6 Milyar dolar karsiliksiz yardimda bulunmaktadir.Israil'e bagli irkci-dimci örgütler,ABD'de karsiliksiz askersel yardim listelerini hazirlarlar.(ABD-Türkiye-Israil ücgeni programina uygun olarak,sözde 'SIVIL'toplumculari da desteklemekten geri kalmayan bu örgütlere,bizim dinci siyasetcilerle,hükümet baslari konuk olmuslardir.Hatta Tevratin cihad borusu olan boynuzu bile hatira olarak almislardir.)

 

- ABD bakanlarinin yaridan fazlasi Yahudi'dir.Yani,Musevi-Katolik-Protestan Yahudiler.Savunma Bakanligi basta olmak üzere Bakanlik üst yönetimlerindeki cogunlukta onlardandir.K.Dervis'in yakin dostu,Endonezya'yi karistirmakla ünlü,Savunma Bakan Yardimcisi Wolfowitz de onlarin önde gelenidir.

 

- Filistin Devlet yönetimi,Israil'le ne zaman anlasmaya baslasa,dünyanin destegini alip elini güclendirse,HAMAS intihar saldirisnda bulunmustur.Her saldiridan sonra Israil helikopterleri,ucaklari Filistin Devleti'nin resmi polis karakollarini vurmustur.

 

-Arafat,ne zaman devlet disiplini saglamaya baslasa Israil,Arafat'in devlet kurumlarini vurdu.Washington ve Bati Avrupa Arafat yönetiminin otoritesini yikmak icin ellerinden geleni yaptilar.Bir yanda tanklariyla,uzay filimlerinden cikmis askerler;öte yanda ölümlerin icinde dogup büyüyen Filistin'li cocuklar!

 

- Ortadogu ve Asya petrollerini ve gazini simdiden paylasmis olan sirketlerle Israil'li bankerler,silah tüccarlari,uyusturucu parasi aklayicilarin amaclari ortaktir.Ulusal bagimsizligi savunabilecek,kendi topraklarina egemen olabilecek,bölgesel baris isteyebilecek,hicbir devlet,hicbir siyasi hareket birakmamak bu durumda,ne Filistin'e,ne Irak'a ve ne de Mustafa Kemal'in izinden gidecek olan Türkiye'ye ve hatta Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti'ne katlanirlar...

 

- Olup bitenleri din catismasi olarak göstrenler bilmeliler ki Türklerin yurdunda oynanan aynidir.Hocaefendiler,Morton Isaac Abramovitz gibilerle bu nedenle arkadastirlar.Hariciye nazirlari da,ABD Disisleri eski bakani Albright'le kol kola verip,Kayseri'de,Urfa'da ayin düzenletmektedirler.Hocaefendi 'URFA'DA ÜC DIN ÜNIVERSITESI KURULSUN'diye Vatikan Devletinin basi Papa'ya öneri götürmektedir.Basbakan Ecevit onun devletlerarasi iliski kurma yetkisini nereden aldigini aciklayamamaktadir.

 

-Bu arada herkes isini yapiyor...Türban gensorusu meclise sokuluyor...Eylemler basliyor...Dikkatler Filistin'den kayiyor...HAMAS uzantilarinin üstünden Arap düsmanligi körükleniyor...Yunan isgal döneminde Yunan bayragini bile yerde tutmayan Türklerin yurdunda yabanci devlet bayraklari yakiliyor!Ermeni soykirim davasi,Israil destekcisi irkci örgütlere havale ediliyor...

 

- Zilgitlar sindiriliyor...Varliklarini onun bunun cemiyetine baglayan Türklere ne de yarasiyor ya!...

 

Not:Times'in Türkiye'deki benzeri gazetede,vurulup düsen Filstinliler'e "FILISTINLI ÖLÜLER"deniyordu.Bu zamane yayinina Yargic Emin Deger'in tepkisi ilginc olmustu:"DILINIZ SEHID DEMEYE VARMIYOR.HIC OLMAZSA SAIDI NURSI KADAR OLUN!...(ZAMAN GAZETESINE MEKTUPTAN)

 

16.4.2002 Mustafa Yildirim.Savasmadan yenilmek.

 

 

Oneminitciler kimlerin hesabina siyaset yapmaktalar.Filistinlilerin mi yoksa Israilli'lerinmi?

 

 

saygilarla

Sayın politika,

Ne zamandan beri gazetelerde yazılanlara itibar etmeye karar verdiniz?

Filistinlilerle ilgili olunca evet ama ETÖ ile ilgili olunca "hayır inanmıyorum"cu musunuz?

ETÖ'yü de MOSSAD'ın desteklediği iddiaları var. Bunlara niye itibarınız yok. Öyle her duyduğuna inanma. Prensip olarak her gizli yapılanmada; hatta açık örgütlülükte de servislerin sızması mümkündür. Ama elinsaf.

HAMAS iyidir-kötüdür diye bir sorunu yazmadık. Ona kendi halkı karar verir.

Ona kendi halkı karar verir.

Her görüşünü açıklayana da bu yanıtı vermek moda oldu RTE'ye bakarak onu izleyenler arasında... İyi kardeşim, karar versin, biz karar vermiyor, görüşümüzü söylüyoruz. 1 milyar kişi içinde 1 kişinin görüşü diğer hepsinin ortaklaştığı görüşe ters bile olsa, 999999999 kişi istedikleri kararı versinler, 1 kişinin görüşü yine görüştür.

 

Tarihi körler ülkesinde şaşı bakmak zorunda hissetmeyenler değiştirmiştir...

 

ETÖ'ye gelince, TÖ harflerinin önüne alfabedeki tüm harfleri getirmeyi deneyerek hayal alemlerine dalabilirsiniz...

"dün dündür, bugün bugündür."

"benzin vardı da biz mi içtik?"

"altı kere gittim, yedi kere geldim.

Yollar yürümekle aşınmaz."

 

Süleyman Demirel...

Hüsamettin Cindoruk.

 

 

 

Önyargılı olmamak gerekir, herkes hata yapabilir,pilavdan dönenin kaşığı kırılsın..

Nede olsa,biz toplum olarak 6,7,İhtilal mi desem,İnkilab mı desem,devrim mi desem vs vs yaşamış mış mı acaba bir toplumuz...

 

Devam,yılmak yok.

Kralın soytarısı karikatürleri güzel de, padişah 1. Tayy Yâr'ın soytarıları ne zaman gündeme gelecek? Asıl maden orda... Kimi Şeyh Said'in, kimi Derviş Vahdet'in torunu olan soytarılar?

 

Şimdi... Bilgisayar tamir servisinin yerini gösteren kroki suikast belgesi, elektrikçi ve aşçılar suikastçiymiş ya...

 

Kozmik odadan çıkacak kanıtları öyle merak ediyorum ki, didik didik edilsin, aman bir şey atlanmasın! Ülkenin zeka düzeyini ölçmek için bulunmaz fırsat! Yani tüm yurdu kapsayan IQ testi yapsan, bu kadar yaygın uygulayamazsın! Ülke tam bir psikoloji laboratuarı!

 

Bu yüzyılın en kapsamlı deneyi olabilir! Yüz asırda bir bilim Nobelini psikolojiden, o da olmazsa psikopatiden alabiliriz!

 

Kozmik, pardon bağa girdim bağ budanmış. Kozmik, pardon, ne kozmiği ya? Nerden takılıp duruyor bu kelime? Türküye sadık kalmak gerek: "Bağ"a (akla başka tür kuşlar gelse de, yine türkünün aslına uygun olarak) "bülbül"? dadanmış! Çok geçmeden şakır şakır ötecekmiş. Bakalım zeka yaşı maksimum onbeş olan kaç Nazife hanım nelere aldanabiliyormuş!

Benim yazdigim yazi bir gazete haberi degildir,somut olaylari iceriyor. Hamas'in nasil ve ne icin kuruldugu gizli degildir. Erdogan'in Hamas takintisi ise asla bir dayanisma degildir. O kendi siyasetini yapiyor hepsi okadar.

Ergenekona gelince,Ergenekon icin ETÖ kavrami bu kavrami kullananlari baglar,benim icin Ergenekon sadece bir senaryodur arkasinda,AKP-ABD-AB ve Fetulah Gülen vardir. Ergenekonla hedeflenen amac ABD'nin bölgedeki gücünün arttirilmasidir.Cünkü birilerinin yemeye doymadigi TSK Amerikan'in cikarlarina karsi operasyonlar yapmaktadir bölgede.Bunu anlamamak icin ancak AKP'li ve yandas olmak gerekir.Yoksa hersey ortadadir.

Eski Icisleri Bakanlarindan Sadettin Tantan;'Ergenekon ve Kozmik odalarda yapilan aramalarin 4 Temmuz 2003 Süleymaniye'deki cuval olayinin devami oldugunu söylerken aslinda herseye isik tutacak bir iddiayida ortaya atmis oldu.Cuval olayini unutmadik,askerlerimizin basina gecirilen Cuvallar aslinda TSK'ya karsi AKP-ABD isbirliginin bir örnegini teskil etmektedir.

 

saygilarla

Çuval hava geçiriyordu, şimdi naylon poşet hazırlanıyor...

Değerli dostlar konuyu tartışmanız onur verir. Ancak konuyu tartışacağımız yer bugün "Türk Milleti Adına 8 Kurşun!" başlıklı yazım olmalıdır. Saygılar.

konuyu tartışacağımız yer bugün "Türk Milleti Adına 8 Kurşun!" başlıklı yazım olmalıdır.

Sahi mi? Bu kotayı koymaya nerden yetki alıyorsunuz? Nazik bir davete herkes icabet eder. Ama böyle kota koyarak davet olmaz!

 

Açtığınız konunun dayanağı ise son derece temelsiz. Postadan gönderilen mermiler neyi kanıtlayabilir? Siz kendi adresinize sekiz mermiyi postalayabilir misiniz, postalayamaz mısınız?

 

İyi o zaman, yarın "tehdit edildim" diye kendi kendisine mail atan biri, "şarbon gönderildi" diye kendi adresine pudra postalayan biri çıksın! Çıktıkça suyu çıksın işin!

 

Biraz mantık, biraz da başka ne gerektiğini söylemek istemiyorum artık! Lütfen!

Hirsizlar bile bukadar pespese hata yapmaz,bir girdigi eve tekrar girebilmesi icin ortamin uygun olmasini bekler.Bu örnegi vermemin nedeni,ortaya atilan tüm iddialarin TSK ile bagdastirilmasidir.Yani TSK bu kadar YASADISI eylemi üst üste yapacak kadar kendinde degilmi?

 

Dikkatimi ceken sey,son aylarda pespese cikan haberler,ihbarlar,kagitlarin hep ayni adres üzerinde yogunlastirilmasidir.Bu adres TSK'dir.Neden hep bu adres üzerinde yogunlastiriliyor bu olumsuzluklar?TSK bir suc örgütümüdür,yoksa ciddi bir kurummu?

 

Olaylarin seyrine baktigimda,TSK'ya karsi alinmis olan cephede,TSK'yi bir suc örgütü olarak gösterme cabalarini görüyorum.TSK'nin görevi,ülke savunmasi degilmidir?Ben öyle biliyorum.Peki bir suc örgütü olarak görülen TSK bu ülkeyi gerektiginde nasil savunacaktir?

 

Ülkenin Araplastirilmasi,Cemaatlerin önünün acilmasi ve ülke siyasetinde aktif rol almalari,TSK'ya karsi girisilen psikolojik operasyonun basarili oldugu anlamina gelmiyormu?

 

Türkiye iyi yönetilmiyor diyip noktalamak yeterli degildir,Türkiye bir karanliga dogru götürülmektedir bence.

 

 

saygilarla

 

 

Türkiye iyi yönetilmiyor diyip noktalamak yeterli degildir,Türkiye bir karanliga dogru götürülmektedir bence.

 

 

saygilarla

Karanliga götürülen Türkiye´den neler cikmaz ki? adi Osmanli olsa ne olur ilk basta bütün kimliklerini kaybedersin.. hani etnik kimliklerle ugrasanlar varya ilk önce onlar kimligini kaybeder..

 

Ondan sonra bir Mustafa kemal daha gelmeyecegine göre..

 

evet ondan sonra neler cikmaz ki ordan.. etnik kimlik cikmayacagina göre?

 

ordan ciksa ciksa büyüyen bir ermenistan... daha önemlisi ne kadar güclü olursan olsun.

 

Gücü kadar yüz ölcümü yoksa o ülke güclü degildir..

 

Evet ordan büyük bir israil cikar? yavrusu atip bizi büyük yapacak degiller ya hani bugün bazi ikinci cumhuriyetciler neymis efendim israil´e karsi Türkiye vazgecilmez mis mis abd bizi tutarmis..

 

abd düne kadar saddami´da tutuyordu.. desen anlamaz.

Türkiye'nin Amerika icin vazgecilmez olmadigini cok degisik örneklerle vermek mümkündür.Bakin Cuval olayi,Muavenet zirhlisi,PKK'nin desteklenmesi ve daha bircok örnekte Amerika'nin Türkiye'den vazgecebilecegi belgelenmistir.

 

Ikinci Cumhuriyetciler (ki ben bunlara AB'ci ABD'ci diyorum)Amerika'nin Türkiye'deki ajanlaridir.Görevleri,Ulusalcilari dolayisiyla Atatürk'cüleri,Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Silahli Kuvvetlerini karalamak ve itibarinin düsmesi icin mümkün olan her yolu denemektir.

 

Ergenekon ve Kozmik odalarin aranmasi bu cabalardan bazilaridir.

 

Amerika Israil'den degil ama Türkiye'den vazgecebilir,Birinci Tezkere olayinda bunu Türkiye gayet acik olarak yasadi.Erdogan ve sürekasinin Amerika'ya giderek Baskan Bush'u yumusatmaya calismalari,Erdogan ve ekibine karsi Amerika'da gösterilen onur kirici davranislari biliyoruz.Bunlari unuttuk sananlar icin Türkiye vazgecilmezdir Amerika'nin gözünde.

 

 

saygilarla

Kozmik Oda araması ABD desteklidir, doğru.

Kozmik Oda Devletin/askeriyenin gizli odasıdır, doğru

Bu odada neler var neler yok gereceğiz.

Ama bunu asker düşmanlığıyla ilintilendirmek sadece hükümete duyulan husumete binaen olduğu kanaatindeyim.

Saygılar.

Hayir efendim,ne alaka? Neden hükümete hasim olalim.Biz asiretci degiliz ki hasim sahibi olalim, ama bizi hasim olarak gösterdiginiz hükümet, hem TSK'yi,hem Atatürk'ü, hem Laik Türkiye Cumhuriyetini hasim almistir kendine. Ispat mi?I sterseniz düzinelerle veririz onu da.

 

TSK husumeti sadece AKP'ye özgü degil, birde onun yandasi olan kesimler, Fetulahci istihbarat vs vs.de TSK ve Atatürk'cü Türkiye'ye hasimdir. Bu nedenle, tüm ser odaklariyla isbirligi halindedirler.

 

 

saygilarla