Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Siz bu ülkenin yaşadıklarını neden yaşadığını merak ediyorsanız son üç günlük gazeteleri alın ve bir bakın onlara.

 

Şu son üç günde yayımlanan gazeteler size bütün yakın tarihimizi anlatacak.

 

Bu gazeteler, bu medya, bunların hepsi, varlıklarını söylediklerine değil “söylemediklerine” borçlular.

 

Anlatmadıklarına, yazmadıklarına, görmediklerine borçlular sahip olduklarını.

 

Geçmişimiz ve halimiz onların “sessizliğinde” saklıdır.

 

Biz üç günden beri, onlarca çocuğu bombayla havaya uçurmayı, gayrımüslimlerle insan hakları savunucularını öldürmeyi, kanlı bir kaos yaratıp bu kaosta hükümeti devirmeyi amaçlayan bir cuntanın planlarını yayımlıyoruz.

 

Bakın bakalım gazeteler bu konuda neler yazıyor.

 

Hürriyet’e, Sabah’a, Milliyet’e, Vatan’a, Radikal’e, Habertürk’e, Akşam’a bir bakın.

 

Sadece bu gazeteleri okuyan insanlar, bu ülkede daha sekiz ay önce böyle korkunç bir plan hazırlayan bir cunta olduğunu, o cuntanın üst rütbeli yöneticilerinin orduda hâlâ görevlerini sürdürdüğünü bilmiyorlar.

 

Televizyonlara da bir bakın.

 

Kaç haber kanalı bu haberi verdi, kaç haber kanalı bu meselenin üstüne gitti?

 

Peki, niye bu haberi vermiyorlar?

 

Bu yayın organları, onlarca çocuğun havaya uçurulacağı bir eylem planını “önemsiz” mi buluyorlar?

 

Gazetecilik ölçüleriyle bu olaya baktığımızda bunu “önemsiz” görebilirler mi?

 

Bana böyle bir haberi, medyasının önemsiz bulacağı bir ülke söyleyin.

 

Fransa’da böyle bir cunta haber olmaz mıydı, Amerika’da, Hollanda’da, İngiltere’de, Portekiz’de, Polonya’da, Japonya’da, Hindistan’da haber olmaz mıydı?

 

Hepimiz biliyoruz ki olurdu.

 

Türkiye’de neden olmuyor, Türkiye’nin bu ülkelerden farkı ne?

 

Fark, bu ülkede askeriyenin “gizli bir iktidarının” bulunması ve bu gizli iktidarın medya tarafından sıkı sıkıya desteklenmesi.

 

Medyanın, bu askerî iktidarı pekiştirmek için “milliyetçiliğe” abanıp, birçok gerçeği saklaması.

 

Cumhuriyet tarihince hep böyle olmuş.

 

Bugün belki de ilk kez Dersim katliamının “gerçek yüzünü” okuyup öğrenen insanlar, o katliamın yaşandığı tarihlerdeki gazetelere de bir göz atsınlar, baksınlar bakalım, bugün öğrendikleri gerçeklerin binde biri o zamanki gazetelere yansımış mı.

 

Gerçek başkaydı, o günkü gazetelerin anlattıkları hikâyeler başka.

 

Bugün de durum aynen o günler gibi.

 

Zaman zaman korku şokları geçirip, fazlasıyla kurnazca hesaplar yapan, bu şoklar sırasında da nereye varacağını hesap edemeyeceği laflar eden Başbakan Erdoğan’ın biraz ruleti andıran bir kişiliği var, topun siyahta mı beyazda mı duracağını bilemiyorsunuz, siyahta durduğunda cuntacılar yerine o cuntacıları ortaya çıkartan gazeteleri eleştiren ama “beyazda” durduğunda da daha önce söylenmemiş gerçekleri anlatan bir kişilik bu.

 

Dün “ruletin topu” beyazda durdu ve Erdoğan, Güneydoğu’da 90’lı yıllarda oradaki insanlara uygulanan “gıda ambargosunu” anlattı.

 

Batıda yaşayan insanlar bunu biliyor muydu, bilmiyordu.

 

Çünkü “medya” bundan söz etmiyordu.

 

Bugün de aynı şeyi yapmak, susarak gerçekleri gizlemek, “hayati konuları” saklamak istiyorlar.

 

Ama yapamıyorlar.

 

Birincisi Taraf gibi bir gazete var, ikincisi bu tür haberlerde dürüst davranan Zaman, Yeni Şafak, Bugün gibi gazeteler bu haberleri saklamadan veriyor, üçüncüsü “askerî medyanın” içinde namuslu kalemler gerçekleri yöneticileriyle çelişme pahasına yazıyorlar.

 

Medyanın bana fevkalade ahlaksızca gözüken bu sessizliğini asıl yırtanlar, bu medyanın içindeki namuslu insanlar, Sabah susarken o gazetede yazan Emre Aköz, Mahmut Övür gibi yazarlar susmuyor, Hürriyet susarken o gazetede yazan Eyüp Can susmuyor.

 

Eyüp Can, böyle bir plan karşısında “vicdanı olan herkesin hop oturup, hop kalkması” gerektiğini yazıyor.

 

Yakında, diğer namuslu kalemler de yazacaktır bu konuyu.

 

Darbelerin, muhtıraların, cuntaların, toplumun üstüne kapan o ağır ve kanlı kapısının “menteşesi” bu medyadır, o cuntacılar medyanın “sessizliğine ve yandaşlığına” güvendikleri için hazırlıyorlar o planları, darbe kapısı o “menteşe” sayesinde kapanıyor üstümüze.

 

Bir zamanlar dünyanın en büyük suç şehri olan New York’ta yetkililer, en “büyük” suçluları yakalamaya çalışır ama bir türlü başarılı olamazlardı, sonra bir belediye başkanı geldi, “büyükleri bırakın, önce onların sokaklarda çalışan adamlarını yakalayın” dedi, dediğini yaptılar, “büyükler” çalıştıracak adam bulamayınca suçlar bıçak gibi kesildi.

 

Darbeleri önlemek mi istiyorsunuz, bu medyayı afişe edin, gerçek yüzlerini örneklerle gösterin, insanlara anlatın, medyayı böyle düzeltin.

 

Medyayı düzelttiğiniz gün ne cunta kalır, ne darbe.

Gönderi tarihi:

TARAF,ZAMAN,YENI SAFAK,VAKIT denilen ve kurulus amaclari Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurucusuna düsmanlik olan gazetelerin misyonu,sahte raporlarla kamuoyunu yönlendirmek,halkin gözbebegi olan Silahli Kuvvetleri halkin gözünden düsürmek Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan ulu önderi karalayip saf disi etmektir.Bu yeni degildir.Dünün solcu liboslari bugün AKP yandasi libos olmuslardir.Zaman Fetulah Gülen'in yayin organidir.Fetulah Gülen hareketi ABD himayesinde Türkiye'de 'ILIMLI ISLAM'olusumunu gerceklestirmektir ve bu nedenle Erdogan ve ekibi isbasina getirilmistir.

TARAF'in misyonu Türk Silahli Kuvvetlerine saldirmaktir.Bu nedenle sahte raporlarla ugrasmaktadir.Türk Ordusunun serefli subaylarini karalamak görevini üstlenmis olan TARAF ayni zamanda bir numarali Atatürk düsmanidir.

Türk Devletine olan düsmanlik öyle bir had safhaya ulasmistir ki;Taraf gazetesi acik acik,Türk Ulusunun Milli Marsina,Bayragina saldirmaktan geri kalmamaktadir.Kimlerin hesabina calistigi artik herkes tarafindan anlasilmis olan Taraf ve onun bu ülkede Komünizmin bayraktarligini yapmis olan Cetin Altan denilen dünkü Komünist bugünkü Amerikancinin oglu olmasida cok ilginctir.Komünistlerin Türk düsmanligi bilinen bir keyfiyettir.Bu nedenle kadin memesine vatan satan birisinin TARAF gazetesinde askere saldirmasida sasirtici olmamalidir.Taraf demek yalan ve iftira demektir.

Türkiye'nin gündeminin,aclik,yoksulluk,siyasi partiler yasasi,issizlik,dokunulmazlik ve ekonomik dibe vurus olmasi gerekirken sun-i gündemlerle Türk kamuoyu yönlendirilmeye calisilmakta ve Milletin tüm Milli Degerlerine karsi bir savas verilmektedir.Bu savasta saldiri görevini üstlenmis olanlarin kimler olduklari yine Türk kamuoyu tarafindan cok iyi bilinmektedir.Hicbir ciddi delil ve belge olmadan TSK'ya karsi yürütülen cirkin saldirinin arkasinda bölücü gücler vardir.CIA tarafindan Amerika'da korunan ve beslenen Fetulah Gülen'in Türkiye'de ki hempalari Iran vari bir darbe yapmanin plan ve projeleri ile ugrasmakta Taraf ve ona benzer birtakim medya kuruluslarida halka karsi psikolojik operasyonlarla mesgul olmaktadirlar.Dikta rejimlerindeki gibi Türkiye'de yargi ve medya iktidarin kontrolü altindadir.Ülkeyi yöneten iktidarin basi tek söz sahibi benim,benim söyledigim her söz bir yasadir demektedir.Hak ve hukuk ayaklar altina alinmis bu kaos ortami ile ülkenin temelleri sarsilmaktadir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Birincisi Taraf gibi bir gazete var, ikincisi bu tür haberlerde dürüst davranan Zaman, Yeni Şafak, Bugün

 

:D:D Tek verebileceğim tepki bu.

Gönderi tarihi:

Medyayı düzelttiğiniz gün ne cunta kalır, ne darbe.

Cunta, cuntacı, cuntacılar, cuntacı silahlı kuvvet, cuntacı yargı, cuntacı medya, cuntacı aydınlar, cuntacı halk, cuntacı ....... vs. vs.

 

Yandaşlar bir çamur tutturdular. Çamurla asıl hedeflenen demokratik, laik, aydın cumhuriyetçiler. Artık bunu çocuklar da herkes te çok iyi biliyor.

 

Bu devran böyle yürümeyecek.

Gönderi tarihi:

Cunta, cuntacı, cuntacılar, cuntacı silahlı kuvvet, cuntacı yargı, cuntacı medya, cuntacı aydınlar, cuntacı halk, cuntacı ....... vs. vs.

 

Yandaşlar bir çamur tutturdular. Çamurla asıl hedeflenen demokratik, laik, aydın cumhuriyetçiler. Artık bunu çocuklar da herkes te çok iyi biliyor.

 

Bu devran böyle yürümeyecek.

 

Birincisi Cuntacı halk diye bir şey olması mümkün değildir,çünkü cunta halk karşıtıdır,en fazla kandırılmış halk olabilir,kandırma yöntemide ortak değerleri kullanmak,örnek isterseniz,Öymen malum açıklamsından hemen sonra ne dedi ;Atatürk dedi,halkın Atatürk'e verdiği değeri suistimal etme çabasına girdi,ancak buna gülünür :D :D

Gönderi tarihi:

Şimdi gazeteler iki blok halinde gösterilmiş. Ve tabii ki iki blok da yeri geldiğinde "taraf" olan gazetelerden oluşmuştur. Bunu kabul ederim. Ama bir kısım medyanın işine geldiğinde yargısal süreç falan dinlemeden her türlü haberi yapıp işine gelmediğindeyse başka birilerinin ve kendisinin de işine gelecek biçimde "karartma" yaptığını da objektif olarak dile getirmek gerekir. Başlığa gelen tepkilerde bu objektif yaklaşımı görmek mümkün değil.

Gönderi tarihi:

Şimdi gazeteler iki blok halinde gösterilmiş. Ve tabii ki iki blok da yeri geldiğinde "taraf" olan gazetelerden oluşmuştur. Bunu kabul ederim. Ama bir kısım medyanın işine geldiğinde yargısal süreç falan dinlemeden her türlü haberi yapıp işine gelmediğindeyse başka birilerinin ve kendisinin de işine gelecek biçimde "karartma" yaptığını da objektif olarak dile getirmek gerekir. Başlığa gelen tepkilerde bu objektif yaklaşımı görmek mümkün değil.

 

 

Başlığın konusu da objektif değil sayın ali0_1 gülerek tepki vermemizde bu nedenle zaten.

Gönderi tarihi:

Başlığın konusu da objektif değil sayın ali0_1 gülerek tepki vermemizde bu nedenle zaten.

 

Başlığın konusu objektiftir hem de fazlasıyla. Eğer varsa bu medyanın ilgili konulara kendi yorumlarıyla dahi olsa gereken yeri ayırdığına dair veriler buyrun bağlantı verin, bu sefer de "objektif" olarak "aa, onlar da yazmış; sadece yorum farkı varmış" diyelim.

 

Bunlar Ergenekon sürcinde de yaşandı. İlk tutuklamalar ve çeşitli iddialar kendine yer bulamadı; halbuki bizde her türlü medya kuruluşu "iddiayı" sever("deniz feneriyle" bir kesim için daha ispatlandığı gibi). Ama bir baktık ki meşhur şahıslar da içeriye girmeye başlayınca bir anda Ergenekon gündeme oturdu; he farklı yorumlarla oturdu tabii ki ama oturdu işte. Ya! Gayet objektif. Buyrunuz basından getiriniz, biz de görelim.

Gönderi tarihi:

Başlığın konusu objektiftir hem de fazlasıyla. Eğer varsa bu medyanın ilgili konulara kendi yorumlarıyla dahi olsa gereken yeri ayırdığına dair veriler buyrun bağlantı verin, bu sefer de "objektif" olarak "aa, onlar da yazmış; sadece yorum farkı varmış" diyelim.

 

Bunlar Ergenekon sürcinde de yaşandı. İlk tutuklamalar ve çeşitli iddialar kendine yer bulamadı; halbuki bizde her türlü medya kuruluşu "iddiayı" sever("deniz feneriyle" bir kesim için daha ispatlandığı gibi). Ama bir baktık ki meşhur şahıslar da içeriye girmeye başlayınca bir anda Ergenekon gündeme oturdu; he farklı yorumlarla oturdu tabii ki ama oturdu işte. Ya! Gayet objektif. Buyrunuz basından getiriniz, biz de görelim.

 

Başlığın konusu objektif değil sayın ali0_1 .Şimdi burada dürüst olduğu idda edilen gazetelerin yaptıklarına bakıldığında,

-hazırlık soruşturması sürerken kendi gazetelerindeki bilgiler ,

-hedef gösterilen şahısların tutuklanması vs.

bu basın organlarının tarafsız olmadığını gösteriyor. Eğer bu türlü şeyler, gizli olması gereken aşamalar da basına sızdırılıyorsa , bu basın organlarının, dürüst ve tarafsız olduğundan dem vurarak böyle bir yazı yazılmaz. Bu ülke de belli şeyleri yapmak istiyorsanız veya halkın nasıl düşünmesini istiyorsanız basını ele geçirirsiniz.Bugün ki iktidarın işine yukarıdaki basın yayın organları geliyor, başka iktidarın da başka basın yayın organları gelir ve gelecektir de.. Bu işin kuralı budur ve uygulanır.Türkiye deki durum bu iken, kalkıp belli gazetelerin dürüstlüğünden ,objektifliğinden bahsetmek ,ne dürüstçe ne de objektif bir yaklaşımdır.

Gönderi tarihi: (düzenlenmiş)

Başlığın konusu objektif değil sayın ali0_1 .Şimdi burada dürüst olduğu idda edilen gazetelerin yaptıklarına bakıldığında,

-hazırlık soruşturması sürerken kendi gazetelerindeki bilgiler ,

-hedef gösterilen şahısların tutuklanması vs.

bu basın organlarının tarafsız olmadığını gösteriyor. Eğer bu türlü şeyler, gizli olması gereken aşamalar da basına sızdırılıyorsa , bu basın organlarının, dürüst ve tarafsız olduğundan dem vurarak böyle bir yazı yazılmaz. Bu ülke de belli şeyleri yapmak istiyorsanız veya halkın nasıl düşünmesini istiyorsanız basını ele geçirirsiniz.Bugün ki iktidarın işine yukarıdaki basın yayın organları geliyor, başka iktidarın da başka basın yayın organları gelir ve gelecektir de.. Bu işin kuralı budur ve uygulanır.Türkiye deki durum bu iken, kalkıp belli gazetelerin dürüstlüğünden ,objektifliğinden bahsetmek ,ne dürüstçe ne de objektif bir yaklaşımdır.

 

Tamam işte; bir kısmının A konusunda yaptığını diğer kısmı B konusunda yapıyor olabilir. Yazarın şahsi değerlendirmelerini de bıraktık bir kenara. Bu beni ilgilendirmiyor çünkü "taraf" olmak da doğal bir şeydir. Dediğimiz şu: Başlığın esasını oluşturan olay doğru mu değil mi? Bir takım medya güncel ve çok önemli bazı iddiaları "inadına" karartmıyor mu?

 

Diyorum ki size: Bu kadar önemli konularda "aydınlatma" gerekçesiyle yayın yapacak olan medya kuruluşları neden sessiz kaldı; yayın politikaları gereği olmadığını(daha önceki çeşitli örneklerden) hepimiz biliyoruz. İşte objektif bir değerlendirme size. Siz de objektif olun "iyi de onlar yazdı" deyin. Olmayan nasıl ispatlansın olan ispatlanır. Gereken önemle ülkenin geleceğini ilgilendiren bu konulara yer verdiyseler getirin diyoruz. Bana niye hükümetin icraatlarında bahsedyorsunuz?

Tarih: Düzenleyen: ali0_1
Gönderi tarihi:

Tamam işte; bir kısmının A konusunda yaptığını diğer kısmı B konusua yapıyor olabilir. Bu beni ilgilendirmiyor çünkü "taraf" olmak da doğal bir şeydir. Dediğimiz şu: Başlığın esasını oluşturan olay doğru mu değil mi? Bir takım medya güncel ve çok önemli bazı iddiaları "inadına" karartmıyor mu?

 

Diyorum ki size: Bu kadar önemli konularda "aydınlatma" gerekçesiyle yayın yapacak olan medya kuruluşları neden sessiz kaldı; yayın politikaları gereği olmadığını(daha önceki çeşitli örneklerden) hepimiz biliyoruz. İşte objektif bir değerlendirme size. Siz de objektif olun "iyi de onlar yazdı" deyin. Olmayan nasıl ispatlansın olan ispatlanır. Gereken önemle ülkenin geleceğini ilgilendiren bu konulara yer verdiyseler getirin diyoruz. Bana niye hükümetin icraatlanda bahsedyorsunuz?

 

Arkadaşım dürüstlüğü idda edilen basın organları hükümetin kendi derin devletini oluşturması konusunda ,hükümetle ortak çalışmaktadırlar. Madem örnek istiyorsunuz. Hükümetin ergenekoncu diye içeri tıktığı bir sürü insanın dinlenen özel konuşmaları dahi bu basın yayın organlarında yayınlanırken, başbakanın Talat la yaptığı ve dinlenen konuşmaları "aydınlık"ta yayınlandığında bizzat ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından alınan bir kararla durduruldu.

 

Şimdi bana hangi objektiflikten bahsediyorsunuz. Gizli olması gereken aşamalarda bazı şeylerin basına nasıl ve kimin tarafından sızdırıldığı önemli değil midir? Daha henüz bir şey yokken hazırlık soruşturması aşamasındayken insanları yanlış yönlendirmek dürüstlük veya objektiflik midir?

 

O zaman hadi dürüst olsunlar ve objektif davransınlar

 

"birinci adam tamamdır sen onu düşünme "diyen başbakanın konuşmalarını da çarşaf çarşaf yayınlasınlar. İşine geldiğinde dürüst işine gelmediğinde benim istediğim gibi olacak oh ne ala.

Gönderi tarihi:

Arkadaşım dürüstlüğü idda edilen basın organları hükümetin kendi derin devletini oluşturması konusunda ,hükümetle ortak çalışmaktadırlar. Madem örnek istiyorsunuz. Hükümetin ergenekoncu diye içeri tıktığı bir sürü insanın dinlenen özel konuşmaları dahi bu basın yayın organlarında yayınlanırken, başbakanın Talat la yaptığı ve dinlenen konuşmaları "aydınlık"ta yayınlandığında bizzat ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından alınan bir kararla durduruldu.

 

Şimdi bana hangi objektiflikten bahsediyorsunuz. Gizli olması gereken aşamalarda bazı şeylerin basına nasıl ve kimin tarafından sızdırıldığı önemli değil midir? Daha henüz bir şey yokken hazırlık soruşturması aşamasındayken insanları yanlış yönlendirmek dürüstlük veya objektiflik midir?

 

O zaman hadi dürüst olsunlar ve objektif davransınlar

 

"birinci adam tamamdır sen onu düşünme "diyen başbakanın konuşmalarını da çarşaf çarşaf yayınlasınlar. İşine geldiğinde dürüst işine gelmediğinde benim istediğim gibi olacak oh ne ala.

 

Bu konuda o kadar çok örnek getirilir ki. Konumuz tek tek bu örnekler değil. Son kez soruyorum, ister cevaplayın isterseniz yine ordan burdan örnek verin ve bunlar beni şu başlıkta ilgilendirmesin çünkü ben Savcının da Başbakanın da avukatı değilim. Ne anlattığımı iyi anlamalısınız cevap vermeden önce.

 

Herkes kendine göre bir şeyler yayınlıyor, değil mi? Evet. Şimdi "yargısal süreci" bahane edenler de en yakın ve sürekli örneğini "deniz feneri" olayında gördüğümüz şekilde benzer yayınlar yaptılar, değil mi?Evet. Neden şimdi aynı cesaretle "aa, bu ne ya; millet bak neler çıkıyor" diyemiyorlar! İddia, iddia, yargısal süreç, yargısal süreç deniyor ama bunlara zaten özen gösterilmiyor(Hele de bilmem kaç el kaosa kalkarken ya da AYM'ye çeşitli kaos uyarılarında bulunurken). NİYE BUNLARA ÖZEN GÖSTERMEK TAZE BİR DARBE PLANI SÖZ KONUSU EDİLDİĞİNDE AKILLARA GELİYOR?

 

Size getirin dediğim de bu. Eğer bu konuya kendi yorumlarıyla da olsa değinmişlerse bu başlıktaki iddia çürütülmüş olur. "Bak onlar da kendilerince değinmişler" deriz.

Gönderi tarihi: (düzenlenmiş)

...

 

Bakın bakalım gazeteler bu konuda neler yazıyor.

 

Hürriyet’e, Sabah’a, Milliyet’e, Vatan’a, Radikal’e, Habertürk’e, Akşam’a bir bakın.

 

Sadece bu gazeteleri okuyan insanlar, bu ülkede daha sekiz ay önce böyle korkunç bir plan hazırlayan bir cunta olduğunu, o cuntanın üst rütbeli yöneticilerinin orduda hâlâ görevlerini sürdürdüğünü bilmiyorlar.

 

...

 

İsimleri olumsuz cümlede geçen gazeteler bunlar. Üşenmiyoruz, kendimiz arıyoruz net üzerinden olabildiğince:

 

Hürriyet'de "kafes" araması:

 

Sabah'da "kafes" araması:

 

Milliyet'de "kafes" araması:

 

Vatan'da "kafes" araması:

 

Radikal'de "kafes" araması:

 

HaberTürk'te "kafes" araması:

 

Akşam'da "kafes" araması:

 

Ben yanıtı yine kendi kendime vereyim. İlgili medyada işin olay kısmı aktarılmış ve "yorumlar" da yer almış. Ve burada benim "karartma" dediğim şey bu sefer Başbakan'ın sözleriyle de meşrulaştırılıyor. O kadar olayda sessizliğin ardından bu sefer "yagısal süreç" bir kısım medya hariç herkesce olağandışı biçimde önemsenmiş anlaşılan.

 

Evet, bu açıdan hatamı kabul etmek isterim.

 

Düzeltme: Başlıktaki yazıda gazeteler hakkında genelleme var dedim ama bazı yazarların aykırı tutumu belirtilmiş. Hata üstüne hata oldu, özür dilerim.

Tarih: Düzenleyen: ali0_1
Gönderi tarihi:

Bu konuda o kadar çok örnek getirilir ki. Konumuz tek tek bu örnekler değil. Son kez soruyorum, ister cevaplayın isterseniz yine ordan burdan örnek verin ve bunlar beni şu başlıkta ilgilendirmesin çünkü ben Savcının da Başbakanın da avukatı değilim. Ne anlattığımı iyi anlamalısınız cevap vermeden önce.

 

Herkes kendine göre bir şeyler yayınlıyor, değil mi? Evet. Şimdi "yargısal süreci" bahane edenler de en yakın ve sürekli örneğini "deniz feneri" olayında gördüğümüz şekilde benzer yayınlar yaptılar, değil mi?Evet. Neden şimdi aynı cesaretle "aa, bu ne ya; millet bak neler çıkıyor" diyemiyorlar! İddia, iddia, yargısal süreç, yargısal süreç deniyor ama bunlara zaten özen gösterilmiyor(Hele de bilmem kaç el kaosa kalkarken ya da AYM'ye çeşitli kaos uyarılarında bulunurken). NİYE BUNLARA ÖZEN GÖSTERMEK TAZE BİR DARBE PLANI SÖZ KONUSU EDİLDİĞİNDE AKILLARA GELİYOR?

 

Size getirin dediğim de bu. Eğer bu konuya kendi yorumlarıyla da olsa değinmişlerse bu başlıktaki iddia çürütülmüş olur. "Bak onlar da kendilerince değinmişler" deriz.

Tek tek örnek önemli değil diyorsunuz.Oysa ki ergenekon olayını yazmayan gazete hemen hemen yok gibi. Burada asıl üzerinde durulması gereken bu haberler objektif mi veriliyor yoksa yanlı mı?

 

Yukarda dürüst olarak adı geçirilen gazeteler yanlı mıdır değil midir?

 

Bende buna gülerek tepki vermişim ve diğer iletimde de aynen şöyle demişim:

 

Bu ülke de belli şeyleri yapmak istiyorsanız veya halkın nasıl düşünmesini istiyorsanız basını ele geçirirsiniz.Bugün ki iktidarın işine yukarıdaki basın yayın organları geliyor, başka iktidarın da başka basın yayın organları gelir ve gelecektir de.. Bu işin kuralı budur ve uygulanır.Türkiye deki durum bu iken, kalkıp belli gazetelerin dürüstlüğünden ,objektifliğinden bahsetmek ,ne dürüstçe ne de objektif bir yaklaşımdır.

 

Yetrince açıktır umarım. Sonuç olarak bu ülke de basının dürüst ve objektifliğinden sözedilemez. İşinize gelenleri yazıp işinize gelmeyenlerigörmezden gelip tek satır bile bahsetmeyen gazetelerin objektif olduğu söylenemez. Bu anlamda da bu ülke de herhangi bir görsel ya da yazılı basın yok. Herkes sahip olduğu görüşe hizmet ediyor.

Gönderi tarihi:

Gizli iktidarın her türlü pisliğini ortaya çıkaran,sorgulanamazların,yargılanamazların kirli işlerini ortaya çıkarıp sorgulanmalarını,yargılanmalarını sağlayan,devlet eliyle işlenmiş cinayetleri bir bir ortaya çıkaran,"Türk-Kürt,Alevi-Sünni,dindar-seküler vs farklılıklarınızı kabul edip barış içerisinde yaşayın anlayışını" savunan Taraf'mı ABD tarafından kullanılıyor?

 

Sizin bu iddianıza göre bu ülke için en vatansever ABD'dir.Zira bu ülkenin daha güzel bir hale gelmesi için uğraşan herkesin ABD tarafından kullanıldığı iddia ediliyor.

 

Gladyoyu bu ülkede kuran,1980 öncesi ülkeyi sağ-sol çatışması ile kan gölüne çeviren,1980'de "bizim çocuklar"ına ülkeye el koyduran ve bugün hala bu ülke üzerinde kaos planları yapan ABD olmasına rağmen bunlarla mücadele edenler ABD kuklası,ABD'nin planlarını uygulayanlar vatansever?

 

İlginç doğrusu.

Gönderi tarihi:

Biz de demişiz ki zaten:

 

Şimdi gazeteler iki blok halinde gösterilmiş. Ve tabii ki iki blok da yeri geldiğinde "taraf" olan gazetelerden oluşmuştur. Bunu kabul ederim. Ama bir kısım medyanın işine geldiğinde yargısal süreç falan dinlemeden her türlü haberi yapıp işine gelmediğindeyse başka birilerinin ve kendisinin de işine gelecek biçimde "karartma" yaptığını da objektif olarak dile getirmek gerekir. Başlığa gelen tepkilerde bu objektif yaklaşımı görmek mümkün değil.

 

En sonunda kendim de bağlantıları aktardım. Başlıkta getirilen eleştiri ilgili medyayı genel olarak eleştirmiştir, evet; ama burada da ısrarla vurguladığımız gibi işin bir de somut olaya dayanan objektif kısmı vardır. Bu kısım da üzerinde durulmaya değerdir. Nasıl ki A takımı ne kadar faullü oynarsa oynasın A ya da B takımından(farketmez)bir oyuncunun hareketi dikkate değerse tartışılacaktır; bu başlıktaki konu da "kendisi" olarak ele alınmalıdır. Ayrıca burada bir özel durum da oluşmuş, görüyoruz ki farklı kesimlerden gazeteler söz konusu eleştiri odağı olarak. Ve Başbakan çıktı bir de. :)

Gönderi tarihi:

Türkiye’nin kilidi medyadadır.

 

Bu kilidi çözmeden Türkiye’de Cumhuriyet tarihi boyunca yaşananları anlamanız mümkün değildir.

 

İster Dersim Katliamı’na bakın, ister İzmir Suikastı’na, ister Ali Şükrü Bey’in vurulmasına, ister Topal Osman’ın öldürülmesine, ister Kürt ayaklanmalarına, ister yaşadığımız üç askerî darbeye, ister 28 Şubat’a bakın.

 

Bütün bu olayların kanlı sırları medyanın “anlatmadıklarında” gizlidir.

 

Size basit bir soru sorayım izninizle.

 

Medya olmasaydı 28 Şubat olur muydu?

 

O uzun siyah cübbeleriyle şehir şehir gezen yüz tane Aczmendiyi her gece ekranlarına taşıyan, muhtıradan sonra ortadan kaybolan Fadime Şahin’in “şeyhlerle” yaşadığı tuhaf aşkları ve tuhaf baskınları defalarca gösteren televizyonlar, “andıçlara” uygun yayınlar yapan gazeteler olmasaydı 28 Şubatçılar amaçlarına ulaşabilirler miydi?

 

Dün Hürriyet gazetesinde Ahmet Hakan, 28 Şubat döneminde üç gazetenin, Hürriyet’in, Milliyet’in ve Sabah’ın aynı gün “Kur’an kurslarında ürperten yemin” başlığıyla çıktığını hatırlatıyordu.

 

Üç gazetenin üçünde de aynı başlık.

 

Tesadüf müydü sizce?

 

Değildi elbet.

 

Merkez medyada bu ahlaksızlığı ortaya koyan gazete var mıydı?

 

Hatırladığım kadarıyla yoktu.

 

Peki, bugün bu gazetelerin ve televizyonların Kafes planı karşısındaki sessizliği “tesadüf” mü?

 

Bu ülkenin son yıllarda gördüğü en korkunç plan Kafes planı.

 

Çocukları havaya uçurmayı planlamışlar.

 

Planı yapanların çoğunluğu halen görevlerini sürdüren üst düzey subaylar.

 

Aralarından yedisi tutuklanmış.

 

Planda söz edilen bombalarla silahlar, söylenen yerlerde bulunmuşlar.

 

Genelkurmay Başkanı, o silahların “orduya ait olmadığını” söyledikten on gün sonra o silahların orduya ait olduğu ortaya çıkmış.

 

Çocukları öldürmek için Koç Müzesi’ne yerleştirilen bomba bulunmuş, tutanak tutulmuş.

 

Gayrımüslimleri öldürmek için hazırlıklar yapmışlar.

 

Agos gazetesinin abone listesini ele geçirip planlarına eklemişler.

 

Plan bütün detaylarıyla birlikte bir Ergenekon sanığının bilgisayarında bulunmuş, dava dosyasına girmiş.

 

Medya, bu korkunç plan hakkında ne yapıyor?

 

Susuyor.

 

Yüzlerce milyon dolarlara kurulmasına rağmen üstüne promosyon koymadan satamayan gazetelerin genel yayın müdürleri, küçük kız çocukları gibi “ay inanmıyorum vallahi” diye yazılar yazıyor.

 

İnanmıyorsan, gazetende çalışan o kadar iyi gazeteci, yetenekli muhabir var, gönderip araştır, planın “aslında” var olmadığını, Koç Müzesi’nden bomba çıkmadığını, Poyrazköy kazılarında LAW silahları bulunmadığını kanıtla.

 

Dursun Çiçek’in hazırladığı “andıçı” yayımladığımızda Genelkurmay’a adam gönderip “yüzde 99 yalan” diye başlık atmayı biliyorsun da, Koç Müzesi’ne adam göndermeyi mi beceremiyorsun?

 

Beceremiyor, çünkü derdi gerçeği ortaya çıkarmak değil, yüz milyonlarca doları “gerçeği saklamak” için gömmüşler o gazeteye.

 

O yüzden promosyonsuz bir türlü gazete satamıyorlar.

 

Sadece biri değil ki neredeyse hepsi öyle.

 

Hürriyet’le Sabah, dışarıdan bakarsan birbirine rakip, birbirleri hakkında söylemedikleri yok ama iş “cunta planına” gelince o muhteşem “Kafes kardeşliğiyle” sesleri kesiliveriyor.

 

Bu medyayı iyi izleyin.

 

Birkaç gazete dışında (bu arada geçen gün o gazeteler arasında Vakit ile Evrensel’in adını saymayı unutmuşum, özür borcumu bugün eda ediyorum) hiçbiri konuya girmiyor.

 

Çünkü bu korkunç plan, ordunun içindeki cuntaları hiçbir itiraza yer bırakmadan ortaya koyuyor.

 

Ve, onlar ordunun içinde cuntalar olduğunu, darbe planları yaptığını bu halkın öğrenmesini istemiyorlar.

 

Her darbe planında, her andıçta bir de “medya” bölümü olması, medyaya nelerin yazdırılacağının listesinin yapılması boşuna değil.

 

Bu ülkede medyanın yardımı olmadan kimse cunta da kuramaz, darbe de yapamaz.

 

Çünkü darbeyi yapmak isteyen, darbenin “altyapısını” da hazırlıyor ve o altyapının hazırlanmasında birinci görev medyaya düşüyor.

 

Bazı şeyleri olduğundan “büyük” göstererek, bazı şeyleri de saklayarak o alt yapıyı hazırlıyorlar.

 

İyi bakın bu medyaya.

 

Onların Kafes sessizliğini dinleyin.

 

O sessizliğin içinde cuntanın uğultularını duyacaksınız.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.