Kadınların Anlaşılamamasının Mitolojik Bir Nedeni Var

Altay dağlarında yaşadıkları sırada tatar boylarının anlattığı öykü şöyle: Tatarların inandığı gök tanrı Ülgen, bir gün 7 erkeğe 7 ağaç vermiş ve Altay dağlarının yamaçlarında yaşamalarını buyurmuş. 7 erkek 7 ağacı dağın yamaçlarına dikmişler ve yağmur sularıyla büyüyen ağaçların meyve tohumları sonbaharda toprağa dökülünce ağaç sayısı çoğalmış, Altay dağlarının yamaçları orman haline gelmiş. Aradan uzun zaman geçince gök Tanrı Ülgen meleklerinden birisini Altay dağlarına gönderip 7 erkek ve 7 ağacın ne durumda olduklarını öğrenmesini istemiş. Tanrının meleği dağ yamaçlarına vardığında erkeklerin sayısında bir değişiklik olmadığını ama ağaçların çoğaldığını tanrıya rapor etmiş. Tanrı da meleğe erkeklerin bulunduğu dağ yamaçlarına kadın götürmesini ve erkeklerin bu sayede çoğalmalarını buyurmuş. Melek ilk kadını yanına alıp dağ yamacına geldiğinde erkeklerin tamamının ağaçların bakımı ile ilgilendiğini görmüş ve kadını orada bulunan bir köpeğe emanet ederek erkeklere haber vermeye gitmiş. Kadını dağ eteklerinde tek başına gören şeytan köpeği bir kemikle kandırıp hemen yanına yaklaşarak elindeki flütle kadının burun deliklerine 7 ayrı müzik nağmesi üflemiş, kulaklarına da 9 ayrı telli saz melodisi göndermiş. İşte şeytanın gönderdiği 7 flüt melodisi kadınlarda 7 ayrı ruh hali, 9 telli saz melodisi 9 ayrı huy yaratmış. O zamandan sonra kadınlarda beliren 7 çeşit ruh hali ile 9 çesit huy sayesinde erkekler kadınların ne zaman ne yapacaklarını bilemez olmuşlar. Bir bakmışlar çok neşeli iken birden bire asık suratlı olmuş, bir gülmüş bir ağlamış, bir küsmüş, bir barışmış. Kadınların ne zaman ne yapacaklarını kendileri dahil kimseler bilemez olmuş.

Buraya kadar okuduğunuz Türk mitolojisinden öyküyü ve günümüze etkilerini günümüz diliyle şöyle ifade ediyorum:

Beyninin sağ lobunu kullanan birine, ağacı ile ilgilenene "erk eken" denmiş. (erk: kudret, güç), Ülgen de denilen Birlik bu bilincin artmasını ve nesillerin yetişmesini istemiş ve "katını" göndermiş. (kat: huzur, bereket) erk ekenin ciğer ve yüreğinin çevresinden eğe (kaburga) kemiğinden katının zuhur etmesi, ağacın gövdesinden meyve vermesi ile eştir. ilk meyve verdiklerinde ağaçlar ve melek huzuru getirdiğinde, erk ekenleri ağaçları ile ilgilenirken görmüş. melek sol lobunu kullanana huzuru bırakmış, şey atan sol lobunu kullanana eğe kemiğini atmış. eğe yürüsün diye, erkin yurdu yüreğe ve ceğere giden yola yedi merkezin bilgisini (çakra) ve zihnine giden yola dokuz boyutun bilgisini aktarmış. ve melek erk ekenlere haber vermiş. erk ekenler gelmiş katlarını almış, boyut ve merkezlerin bilgisi de ulaşmış. erk ekmenin, yükselmenin çeşitli yolları var, huzur da bu yollardan biri, ister gülerek ister ağlayarak. meyvelerini huzurla yiyerek işini görebilir işi erk olan erkişi ve dünyaya gönderilmiş, yaratılmış, yere atılmışlardır dünyada da meyve verebilsin ağaçlar diye. "köpek" sağ lobu kullanmağa başlamış, "şey atan" da şeyi (niyeti) tam olarak yerine dönmüş. Erk ekenler mi? Ülkelerine yurt ve yuvalarına kavuşmuşlar yuvalarında ve ülkelerinde de birlik ve huzur ile yaşamışlar. gökten üç meyve düşmüş, biri okuyana biri yazana biri de anlatana. Neşe ile..

Kadın katın huzur - erkek "erk ek" - ülgen ülke birlik aile - "şey atan şeyi tam" şeytan - "köpek" sol lobunu kullanan - "ağaç" sağ lobunu da kullanan - yaratan "yere atan" - hormon salgılayan merkezler, yedi çakra : böbreküstü bezleri, yumurtalık testis, pankreas (güneş sinirağı), timüs, tiroid bezi, hipofiz bezi (üçüncügöz), epifiz bezi (tepe çakra, lotus nilüfer çiçeği). Burun göğse giden yol, kulaklar ruha ve zihne giden yol.

Levent Alkan