Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

AĞUSTOS ŞIIRI

 

 

 

Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek

Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum

Hep böyle havalar besler fırtınaları

Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek

Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini

Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim

Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı

Bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor

Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım

Geri dönsen bile ben artık o ben olmayacağım

Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek

 

 

Ben mısralarımı kerpic gecelerinden çekmişim

Beş numara lamba kaderi var mısralarımda benim

Yitirmişim yıldız ışığında dost cizgileri

Deli çizgi gözlerimi kör etmiş, kör etmiş, kör etmiş

Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi

Çığlık çığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin

Gök mavisi bir türkü dolanmış yüreciğime

Sel sele yolculuklar tütüyor gözlerimde, neyleyim

İnsan demişim, kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum

 

 

Kaderim kaderleri demişim allı nın kızı

Sen olmasan ben böyle uysal değildim

Böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim

Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı

Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek

 

 

Yılandere ölüler yatağı helalim ölüler

Katran mazot bidonları paslı putreller

Kargalar üşüşmüş ahmedo mun ellerine kargalar

Ahmedo mun düşlerine yılan cıyan doluşmuş

Garipler mezarlığı doymamışlar dünyası

 

 

Yıkılası karakuşak kurudere sırtları

Kargalar üşüşmüş ahmedo mun ellerine kargalar

Ahmedo mun düşlerine yılan cıyan doluşmuş

Garipler mezarlığı doymamışlar dünyası

Yıkılası karakuşak kurudere sırtları

Ahmedo m bir yaz bulutu bir varmış bir yokmuş

Fenerler titreşiyor bıcaklanmış türkülerin gözbebeklerinde

Vincler beni balcık gibi aksamlara bindiriyorlar

Sen olmasan su sabahlar olmasa

Su benim büyük büyük susamışlığım

Bu mizmiz takvimi bir solukta susturacağım

Yılandere ölüler yatağı helalim ölüler !

 

 

Rüzgar gibi ağustos geçti ellerimizden

Meyvalar bizi bal renkli günahlara çağırıyorlar

Bir yanda yaşanmamış günlerin hırsı

Bir yanda boşa geçen gecelerin acısı

Malum o dramın en güzel perdesindeydik

Ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı

Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik

Duracak vaktimiz yoktu bitmiştik

Her gören didik didik bizi denetliyordu

Biz kendi derdimize düşmüştük

Orda da akşamlar olacak allı nın kızı

Kanlı mendil gibi ağustos akşamları

Şu benim çektiklerimi görmeyeceksin

Belki yanında başkaları olacak

Belki düşlerine bile girmeyeceğim

Gün oldu acıların şiirini yaşadım

Gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım

Bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı

Ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin

Dokunsan parmaklarıma tutuşacağım

 

 

Yine ağustos gelse el ele versek

Sen anandan kaçsan ben yalnızlığımdan

Yeniyol dan sazanlıçay dan geçsek

Günesin bahçeleri emzirdiği saatta

Susamışlar askına kandım diye

Uzun uzun öpüşsek

 

 

Yine ağustos gelse kovulsak cennetimize

Santiye hiç durmadan ötse bağırsa

Lazoğlu büyük harflerle sövse işçilerine

Damlarda kabuk parsalar Rumeli göçmenleri

Dillerini sevdiğim kıvırcık dillerini

İssiz bahçelerden geçsek unutulmuş sokaklardan

Cocuklar mavi mavi gülüşüp kacışsalar

Bir masal dinler gibi sessizliği dinlesek

Kendimizi dinlesek köklerin çığlığını

Seni kollarima alsam yine yumsan gözlerini

Yine kapışılsa yavrum batan şehrin hazineleri

Biz yine kendi derdimize düşsek

 

 

Yere batan şehrin tek yalnızıyım

Yüzyılın ağrısını anlayarak çekiyorum

Ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler

Tepmişim rahatımı, boynu bükük mutluluğumu

Yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum

 

 

Istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu

Geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun

Kaderim kaderleri demişsim allı nın kızı

Ellerimi kemirmekten memnunum

Ben bir ışık icin tepmişim rahatımı

Ellerimi kemirmekten memnunum

 

 

Bu güleç yüzleri bu acı türküleri

Bu yoksul yerleri anlıyrak seviyorum

Delice anlıyrak allı nın kızı

Düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz

En güzel günlerinde gençliğimizin

Ölümden ötesini aklım almıyor

Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum

İstesek cenneti kurtarabiliriz

Ben bir ışık için tepmişim rahatımı

Ellerimi kemirmekten memnunum

Bu güleç yüzlülerin, bu acı türkülerini

Bu yoksul yerleri anlayarak seviyorum

Delicesine anlayarak allının kızı

Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek

 

 

 

HASAN HÜSEYIN

ff4aced9f737359fffff870m.gif

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

 

AĞLAMALAR

 

 

 

Gördüm babaların ağlamasını

 

Dalları düğüm düğüm

 

Gövdesi kahve falı

 

Bir zeytin ağacını köklemek var ya

 

Sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı

 

Kazma vurmak beşyüz yıllık meşeye

 

Acısını duymak var ya kopmanın

 

Babaların ağlaması işte o

 

Babaların ağlaması öyle zor

 

 

 

Gördüm babaların ağlamasını

 

Anaların ağlaması bir başka

 

Anaların ağlaması bir ayrı

 

Anaların ağlaması bir beter

 

Dövülen döş

 

Yolunan sac

 

Kan damlayan bir cığlık

 

Ağustosta cam ormanı yangını

 

 

 

Sokaklar alanlar evler kapılar

 

Mutfaklar kilerler ocaklar ağlar

 

Zıbınlar beşikler uykusuzluklar ağlar

 

Ağlaşırken analar

 

Dağ taş toprak ağaç su yıldız

 

Yeşeren buğday ağlar savrulan saman ağlar

 

Ağlaşırken analar

 

Kanın umudun hakkı

 

Sütün ekmeğin hakkı

 

Ne söylersin bre ozan

 

Durur tek tel üstünde inceden sızlaşma

 

Bütün bir evren ağlar

 

Ağlaşırken analar

 

 

 

Gördüm babaların ağlamasını

 

Anaların ağlaması bir başka

 

Anaların ağlaması bir beter

 

 

 

HASAN HÜSEYIN (KORKMAZGIL) ( 23 TEMMUZ 1980 )

 

ff4aced9f737359fffff870.gif

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.