Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 15 yıl AĞUSTOS ŞIIRI Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum Hep böyle havalar besler fırtınaları Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı Bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım Geri dönsen bile ben artık o ben olmayacağım Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek Ben mısralarımı kerpic gecelerinden çekmişim Beş numara lamba kaderi var mısralarımda benim Yitirmişim yıldız ışığında dost cizgileri Deli çizgi gözlerimi kör etmiş, kör etmiş, kör etmiş Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi Çığlık çığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin Gök mavisi bir türkü dolanmış yüreciğime Sel sele yolculuklar tütüyor gözlerimde, neyleyim İnsan demişim, kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum Kaderim kaderleri demişim allı nın kızı Sen olmasan ben böyle uysal değildim Böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek Yılandere ölüler yatağı helalim ölüler Katran mazot bidonları paslı putreller Kargalar üşüşmüş ahmedo mun ellerine kargalar Ahmedo mun düşlerine yılan cıyan doluşmuş Garipler mezarlığı doymamışlar dünyası Yıkılası karakuşak kurudere sırtları Kargalar üşüşmüş ahmedo mun ellerine kargalar Ahmedo mun düşlerine yılan cıyan doluşmuş Garipler mezarlığı doymamışlar dünyası Yıkılası karakuşak kurudere sırtları Ahmedo m bir yaz bulutu bir varmış bir yokmuş Fenerler titreşiyor bıcaklanmış türkülerin gözbebeklerinde Vincler beni balcık gibi aksamlara bindiriyorlar Sen olmasan su sabahlar olmasa Su benim büyük büyük susamışlığım Bu mizmiz takvimi bir solukta susturacağım Yılandere ölüler yatağı helalim ölüler ! Rüzgar gibi ağustos geçti ellerimizden Meyvalar bizi bal renkli günahlara çağırıyorlar Bir yanda yaşanmamış günlerin hırsı Bir yanda boşa geçen gecelerin acısı Malum o dramın en güzel perdesindeydik Ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik Duracak vaktimiz yoktu bitmiştik Her gören didik didik bizi denetliyordu Biz kendi derdimize düşmüştük Orda da akşamlar olacak allı nın kızı Kanlı mendil gibi ağustos akşamları Şu benim çektiklerimi görmeyeceksin Belki yanında başkaları olacak Belki düşlerine bile girmeyeceğim Gün oldu acıların şiirini yaşadım Gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım Bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı Ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin Dokunsan parmaklarıma tutuşacağım Yine ağustos gelse el ele versek Sen anandan kaçsan ben yalnızlığımdan Yeniyol dan sazanlıçay dan geçsek Günesin bahçeleri emzirdiği saatta Susamışlar askına kandım diye Uzun uzun öpüşsek Yine ağustos gelse kovulsak cennetimize Santiye hiç durmadan ötse bağırsa Lazoğlu büyük harflerle sövse işçilerine Damlarda kabuk parsalar Rumeli göçmenleri Dillerini sevdiğim kıvırcık dillerini İssiz bahçelerden geçsek unutulmuş sokaklardan Cocuklar mavi mavi gülüşüp kacışsalar Bir masal dinler gibi sessizliği dinlesek Kendimizi dinlesek köklerin çığlığını Seni kollarima alsam yine yumsan gözlerini Yine kapışılsa yavrum batan şehrin hazineleri Biz yine kendi derdimize düşsek Yere batan şehrin tek yalnızıyım Yüzyılın ağrısını anlayarak çekiyorum Ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler Tepmişim rahatımı, boynu bükük mutluluğumu Yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum Istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu Geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun Kaderim kaderleri demişsim allı nın kızı Ellerimi kemirmekten memnunum Ben bir ışık icin tepmişim rahatımı Ellerimi kemirmekten memnunum Bu güleç yüzleri bu acı türküleri Bu yoksul yerleri anlıyrak seviyorum Delice anlıyrak allı nın kızı Düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz En güzel günlerinde gençliğimizin Ölümden ötesini aklım almıyor Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum İstesek cenneti kurtarabiliriz Ben bir ışık için tepmişim rahatımı Ellerimi kemirmekten memnunum Bu güleç yüzlülerin, bu acı türkülerini Bu yoksul yerleri anlayarak seviyorum Delicesine anlayarak allının kızı Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek HASAN HÜSEYIN
Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2009 15 yıl AĞLAMALAR Gördüm babaların ağlamasını Dalları düğüm düğüm Gövdesi kahve falı Bir zeytin ağacını köklemek var ya Sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı Kazma vurmak beşyüz yıllık meşeye Acısını duymak var ya kopmanın Babaların ağlaması işte o Babaların ağlaması öyle zor Gördüm babaların ağlamasını Anaların ağlaması bir başka Anaların ağlaması bir ayrı Anaların ağlaması bir beter Dövülen döş Yolunan sac Kan damlayan bir cığlık Ağustosta cam ormanı yangını Sokaklar alanlar evler kapılar Mutfaklar kilerler ocaklar ağlar Zıbınlar beşikler uykusuzluklar ağlar Ağlaşırken analar Dağ taş toprak ağaç su yıldız Yeşeren buğday ağlar savrulan saman ağlar Ağlaşırken analar Kanın umudun hakkı Sütün ekmeğin hakkı Ne söylersin bre ozan Durur tek tel üstünde inceden sızlaşma Bütün bir evren ağlar Ağlaşırken analar Gördüm babaların ağlamasını Anaların ağlaması bir başka Anaların ağlaması bir beter HASAN HÜSEYIN (KORKMAZGIL) ( 23 TEMMUZ 1980 )
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.