Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2009 Belki ben eski kafalıyım ama hâlâ insanların konuşmalarında bir tutarlılık olsun isterim. Söyledikleri bir mantık bütünlüğü içinde bir anlam kazanmalı bence. Sanırım siyasetçilerimizin çoğu böyle bir tutarlılık aramıyor. Bazı siyasetçiler ve bazı yazarlar diyorlar ki “önce PKK silah bırakmadan Kürt meselesinde hiçbir adım atılamaz, atılırsa bu vatana ihanet olur.” Şimdi bu cümle “PKK” ile “Kürt sorunu” arasında birebir ilişki kuruyor. Onların mantığına göre bakarsak “anayasayı değiştirmemiz, Kürtlere eşit haklar vermemiz, onları zorla Türk ilan etmememiz için PKK’nın silah bırakması zorunlu.” Yani bu devletin Kürt vatandaşlarına “eşit haklar” tanıması, bu devletin ya da bu toplumun sorunu değil. Bu devlet ve bu toplum, “Kürtlere eşit haklar tanınması gerektiğine” inanmıyor. Ama PKK silah bırakırsa bunun karşılığında bu hakları verecek. O zaman tabii şu soru çıkıyor oraya: Eğer PKK olmasaydı bu hakları Kürtlere tanımayacak mıydık? “PKK olmasaydı da bu hakları verirdik” diyorsanız neden bu hakların verilmesini PKK’nın silah bırakmasına bağlıyorsunuz? “PKK olmasaydı bu hakları vermezdik” diyorsanız o zaman da Kürt sorununun çözümünü tümüyle PKK’nın varlığına bağlamış oluyorsunuz. Kürtlerin “haklarını” almasının PKK’nın silahlı mücadelesi sonucu olduğunu söylüyorsanız o zaman da PKK’ya “terör örgütü” diyemezsiniz. Çünkü bu mantığa göre PKK “Kürtlerin haklarını almasını sağlayan örgüt” oluyor. Ve, onun silahlı mücadelesini fevkalade haklı bir zemine yerleştirmiş oluyorsunuz. PKK’ya en fazla karşı çıkanların, “PKK silahları bırakmadan Kürt sorununu çözmeyi ihanetle bir tutanların”, PKK’yı “hak mücadelesi yapan” bir örgüt olarak değerlendirdikleri ortaya çıkmıyor mu? Sizce bu mantık tutarlı mı? Çıkış noktanız “haksız” bir nokta olursa, ondan sonra pozisyonunuzu savunmak için gittikçe daha fazla tutarsızlaşmak zorunda kalırsınız. Tutarlı olabilmek için Kürt sorunu ve PKK konusunda iki yaklaşımınız olabilir. Ya dersiniz ki, “bu hakları PKK’nın silah bırakması karşılığında veririm” ve bunu söyledikten sonra silahın nasıl bırakılacağını, hakların nasıl verileceğini oturur PKK ile konuşursunuz. Ya da dersiniz ki “Kürtlerin haklarını PKK olmasa da vermek zorundaydık” ve PKK’nın silah bırakmasına bakmadan bu hakları vermek için harekete geçersiniz. Bu iki yaklaşımın dışındaki bütün yaklaşımlar tutarsızlığa mahkûm olarak görünüyor bana. Ben, Kürtlerin haklarının PKK olsa da olmasa da verilmesi gerektiğine inananlardanım. Bu toplum kendi içindeki eşitliği çok yıllar önce sağlamalıydı. Zaten öyle yapsaydı ne PKK olurdu, ne savaş olurdu, ne de bunca insan ölürdü. Öyle yapılmadı. Ve, silahlı mücadele patladı. PKK’dan önce sadece “Kürt sorunu” denen bir sorunu vardı Türkiye’nin. Bu sorunu çözmediği için şimdi iki sorunu var. Biri, toplumsal eşitlik projesi olarak Kürt sorunu. Diğeri savaşın ve kanın durması için PKK’nın silah bırakmasının sağlanması projesi. Bu iki sorun birbirine bağlandı elbette ama sıralamaları değişmedi. PKK olduğu için Kürt sorunu yok, Kürt sorunu olduğu için PKK var. Çözümü de aynı sıralama içinde yapmak zorundasınız. Kürt sorununu çözmek, Kürtlere eşit vatandaşlık hakları tanımak, toplumsal dengeyi ve huzuru yaratmak, PKK olsun ya da olmasın bu ülkenin görevi. Bunu yaparken de PKK’nın silah bırakmasını sağlayacak koşulları konuşursunuz. Dağdaki binlerce insanın yeniden hayata ve siyasete “silahsız” olarak katılmasının yollarını açarsınız. Ama bunun tersini yapamazsınız. Sadece PKK’yı yenerek veya silahsızlandırarak veya dağdan inmeye ikna ederek Kürt sorununu çözüme kavuşturamazsınız. Çünkü asıl sorun PKK değil, asıl sorun bu ülkenin vatandaşları arasındaki eşitsizlik. Bu toplumda öyle bir “eşitsizlik” olmadığını savunanlar inanılmaz bir tutarsızlık ve demagojiyle, “Türklük bir etnisiteyi göstermiyor ki, bu ülkenin vatandaşlarına Türk deniyor” diyorlar. O zaman izninizle onlara bir basit soru daha sormamız gerekiyor. Eğer bu ülkenin vatandaşlarına “Türk değil de başka bir şey denseydi”, mesela anayasada “bu ülkenin vatandaşlarına Kürt denir” denseydi, Deniz Baykal ya da Devlet Bahçeli kendi kimliklerini açıklamak için “ben Kürdüm” mü diyeceklerdi? Baykal’ın ve Bahçeli’nin Türklükleri sadece “anayasadan” mı kaynaklanıyor gerçekten? Bu ikisi aslında Türk değil mi? Sadece “anayasada” öyle yazdığı için mi “biz Türküz” diyorlar? Eğer öyleyse bunu açıkça söylemeleri gerekmez mi? “Kürtler neden huzursuzlanıyor, biz de aslında Türk değiliz ama anayasa yüzünden öyle diyoruz” desinler. Sizce böyle bir şey diyebilirler mi? Ben “tutarlı” olmaktan yanayım çünkü tutarlı olmadığınız zaman sürekli saçmalayan bir yalancı durumuna düşersiniz. 2 Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2009 Her neden ise,bireysel düşünselliğimizi kollektif düşünsellikten uzak tutmuşuzdur.İşte bu noktada harekete geçen kaşıyıcılar genetiksel görevlerini yerine getirmekte hiç boş durmazlar. ??? Hülya AVŞAR kürd olmadığını ne zaman anladı? Atatürk çiçeğini sarı vazoya koyabilir miyiz? Ahmet TÜRK acaba soyadını ne zaman değiştirecek? ??? Geri kalmış doğu masalına, oğlumdan cuk diye cevap geldi. O halde uzak doğu nasıl ileri gitmiştir? Cevap o ölçüde hınzırca idi ama vermeden de duramadım. Uzak aynı zamanda ileri anlamına geldiğinden, bizim dogu oraya göre geri dedim. Tabii ki güldü. Adına demokratik açılım deyin,kurd sorunun çözümü deyin istediğiniz her şeyi söyleyin bu önemli değil ancak toplumsal taleplerle kazanılabilen haklar,birden teamül gereğine dönüşüyor ise bunun adı bal gibi İRONİ'dir.Arkası sıkıntılıdır ve acıdır. Cin mi şişeden çıkar,şişe mi cin'den meydan okumaları ile,yol haritasının adını ben koyarım kovboyluğu ile kırk milyon kişi ayakta tredleri ile zaten ekonomik çıkmazın tam dibinde bulunan toplumsal yaşamımızın dağlara taşınması bize tatil lezzetinde de gelebilir. İnsan,giydirilmiş bir medeniyettir.Cıplak iken ne yapacağını şeytan bile kestiremez. Kürd sorununu bir şekilde demokrasinin içinden ayırıverdiler.Demokratik hak ve özğürlükleri bir ulusun yada bir kimliğin tarafına biranda yüklediler. Şimdi içini dolduruyorlar. Yaşamın boyunca her sıkıntımda aklıma gelen çok güzel bir deyiş vardı. "Matematik gereklidir ama yeterli değildir." sevgilerimle, Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2009 Ben cogu konuda oldugumuz gibi malesef Kürt meselesinde de tutarli olmadigimiz kanisindayim. Tutarsizligimizin ve inkarciligimizin sonucu biz kendimiz PKK'yi yarattik ve büyümesi icin ona her türlü besiyi önüne kadar getirdik. Kürt vatandaslarimizi kazanmanin yolu PKK'dan gecmez bence. Ama PKK'nin sonunu getirmek Kürt vatandaslarimizi kazanmaktan gecer. Biz devlet ve toplum olarak dayatmalaradan ve cok bilmislikten vaz gectigimiz vakit, Kürt olsun veya diger hak hukuk isteyen etnik kökenli olsun veya emekci olsun, Türk olsun hic fark etmez, bunlarin isteklerine kulak verebilirsek, her agizlarini actiklarinda karsilarinda "vatan hainligi veya bölücü" suclamasi olmadigi sürece zaman icerisinde ne PKK nede baska herhangi bir terörö örgütü yasamayi beceremez. Dolayisyla bir terörö örgütünden silahi birakmasini beklemekte ne kadar akilli bir beklenti olur o da baska bir soru. Terör örgütünü ciddiye almayan bir devlet ondan silah birakmasini istemez. Devletin görevi terörö örgütünün sonunu getirmektir, silah yolyula ve birde beslenme imkanlarini yok ederek, yani teröre katilacak potantiyelleri yaratmayarak. Gerisi bana göre bos laf. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2009 Her neden ise,bireysel düşünselliğimizi kollektif düşünsellikten uzak tutmuşuzdur.İşte bu noktada harekete geçen kaşıyıcılar . . . sevgilerimle, Sevgili Dostum, Bakınız,ülkemizde ciddi anlamda bir demokrasi sorunu vardır.Bugün yazılan çizilen çözüm önerilerine ben de şaşkınlıkla bakıyorum.Türkiye modeli deniliyor nihayetinde.Bu ülke insan olma sorunu var,işsizlik var,ifadenin ambargosu var... Sıralamaya kalkarsak inanın ki sayfalar yetmez eksiklikleri yazmaya...ama bu ülkede bir Kürt sorunu da vardır.Sadece Kürt Sorunu değil,tüm sorunların çözümü bizlerin tepkisinden geçer.Çıkalım alanlara,tüm sorunlar bizim diyelim.Bakın sonrası nasıl gelir. Alıntı
Φ phantom_lord Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2009 ortada bir kürt sorunu yok çünkü hiçkimsenin kürt kökenli vatandaşlarımızla sorunu yok... dolayısıyla bu durum pkk'nin bir terör örgütü olduğu gerçeğini değiştirmez... evet bazı antidemokratik uygulamalar söz konusu burada hemfikiriz... mesela kürtçe şarkı söylemek bu ülke için bir tabu olmaktan çıkmalı artık..., ama inanın ki bunun için bir hak tanımaya gerek yok... hak zaten ortada duruyor... sadece ihlal söz konusu... yapılması gereken şey ihlalin sona erdirilmesi... pkk kürt kökenli vatandaşlarımızın haklarının İHLAL EDİLMESİ nedeniyle ortaya çıkmış bir örgüt değildir... onların talepleri bambaşkadır... ilk olarak özerklik demişlerdi sonra federasyon dediler şimdilerde ise federasyon istemiyorlar ama talepleri bir federasyonda bile olmayan yetkileri içeriyor (mesela mali denetimin yerel bölgelere verilmesi, asayişi sağlayacak kolluk kuvveti ihtiyacının yöre haklından sağlanması gibi... bu kolluk kuvvetleri de şuan dağda bulunan teröristlerden oluşturulacak buna emin olabilirsiniz...) bir ülke üniter olsun ya da olmasın tek bir ana dile sahiptir... adı üstüne bu ana dildir ve zaten bir tane olmalıdır... kürt kökenli vatandaşlarımızın dillerinin asimile olmaması gerçekten önemlidir ama ülke temelleri de aynı öneme sahiptir... kaldı ki anayasadaki "...dili türkçedir" ibaresi kürtçeye engel bir ibare değildir... anayasada kürtçeye engel bir hüküm bulunmamaktadır... kürtçe şuanda gerek milli eğitim müfredatına gerekse üniversitelere eklenebilir... seçmeli ders olarak elbette... yada bir üniversitede kürt dili ve edebiyatı bölümü açılabilir rahatlıkla... ancak talep edilen şey özellikle güneydoğudaki okullarda bütün derslerin kürtçe dille okutulması ise bu olamaz... bu ülke birliğine aykırıdır... hem üniter devlet yapısına hem federe devlete aykırıdır... çünkü abd'de bile bir eyalet ingilizce bir eyalet ispanyolca eğitim yapmaz, yapamaz... buradan çıkarılacak sonuçlar basittir... 1-)pkk bir terör örgütüdür 1-)kürt sorunu diye bir şey yoktur hak ihlali sonucu vardır (ekonomik, kültürel, eğitimsel hak ihlalleri) 3-)bu hak ihlallerinin sona erdirilmesi varolan antidemokratik ortamın sonlandırılması için bir anayasa değişikliğine gerek yoktur, yasalarda yapılacak bir-iki düzenleme ve bölgeye sağlanacak istihdam olanaklarıyla bu sorun kesinlikle hallolur 4-)evet doğru bunların yapılması için pkk'nin silah bırakması gerekmez ama aynı zamanda bunların çözülmesi için pkk ile de görüşülmesi katil öcalan'ın yol haritasının beklenmesi gerekmez yani pkk bu süreçte muhattap alınamaz... 5-)olayı kürt açılımı ya da kürt sorunu olarak nitelemek etnisitenin ta kendisidir ve etnisite de bölücülüktür... olaya hak ihlallerinin sonlandırılması diye bakılmalıdır... sevgi ve saygılarımla... 3 Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2009 ortada bir kürt sorunu yok çünkü hiçkimsenin kürt kökenli vatandaşlarımızla sorunu yok... dolayısıyla bu durum pkk'nin bir terör örgütü olduğu gerçeğini değiştirmez... evet bazı antidemokratik uygulamalar söz konusu burada hemfikiriz... mesela kürtçe şarkı söylemek bu ülke için bir tabu olmaktan çıkmalı artık..., . . Çok doğru saptamalar, kutlarım 1 Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2009 Belki ben eski kafalıyım ama hâlâ insanların konuşmalarında bir tutarlılık olsun isterim. Söyledikleri bir mantık bütünlüğü içinde bir anlam kazanmalı bence. Sanırım siyasetçilerimizin çoğu böyle bir tutarlılık aramıyor. Bazı siyasetçiler ve bazı yazarlar diyorlar ki “önce PKK silah bırakmadan Kürt meselesinde hiçbir adım atılamaz, atılırsa bu vatana ihanet olur.” Şimdi bu cümle “PKK” ile “Kürt sorunu” arasında birebir ilişki kuruyor. Onların mantığına göre bakarsak “anayasayı değiştirmemiz, Kürtlere eşit haklar vermemiz, onları zorla Türk ilan etmememiz için PKK’nın silah bırakması zorunlu.” Yani bu devletin Kürt vatandaşlarına “eşit haklar” tanıması, bu devletin ya da bu toplumun sorunu değil. Bu devlet ve bu toplum, “Kürtlere eşit haklar tanınması gerektiğine” inanmıyor. Ama PKK silah bırakırsa bunun karşılığında bu hakları verecek. O zaman tabii şu soru çıkıyor oraya: Eğer PKK olmasaydı bu hakları Kürtlere tanımayacak mıydık? “PKK olmasaydı da bu hakları verirdik” diyorsanız neden bu hakların verilmesini PKK’nın silah bırakmasına bağlıyorsunuz? “PKK olmasaydı bu hakları vermezdik” diyorsanız o zaman da Kürt sorununun çözümünü tümüyle PKK’nın varlığına bağlamış oluyorsunuz. Kürtlerin “haklarını” almasının PKK’nın silahlı mücadelesi sonucu olduğunu söylüyorsanız o zaman da PKK’ya “terör örgütü” diyemezsiniz. Çünkü bu mantığa göre PKK “Kürtlerin haklarını almasını sağlayan örgüt” oluyor. Ve, onun silahlı mücadelesini fevkalade haklı bir zemine yerleştirmiş oluyorsunuz. PKK’ya en fazla karşı çıkanların, “PKK silahları bırakmadan Kürt sorununu çözmeyi ihanetle bir tutanların”, PKK’yı “hak mücadelesi yapan” bir örgüt olarak değerlendirdikleri ortaya çıkmıyor mu? Sizce bu mantık tutarlı mı? Tutarlı. Şöyle ki; öncelikle olay, ''Kürtlere hak tanıma olayı'' değil, tüm dünyada özellikle son 30-40 senede siyaset felsefesine girmiş olan ''Demokratik Ulus Devleti'' kavramının, ülkemize adapte edilmesi sorunudur. Yani, Ulus-Devlet yapısı içinde bir takım bireysel özgürlüklerin genişletilmesi gerekmektedir ama bu yapılırken ülke içindeki herhangi bir etnik gruba veya gruplara özgü gibi gösterilmesi olayın baştan yanlış bir şekilde etnik milliyetçilik bazında tartışılmasına yol açmıştır. Yani, tartışmalar yanlış bir eksende sürdürülmektedir. Yapılacak olan şey, AB'nin bile net belirleyemediği ve tamamen üye ülkelere bıraktığı bireysel özgürlüklerin, kendi ülkemiz koşullarında, bölünmeye yol açmayacak şekilde yeniden düzenlenip, genişletilmesidir. Bu da sadece Kürtlerin değil, ülkemizdeki bir çok farklı etnik kökenli vatandaşımızın yani total olarak tüm Türk milletinin yararınadır. Bu bağlamda, ''PKK silah bırakırsa bunun karşılığında demokratikleşme olacak'' söylemi tam da ''PKK Kürtlerin haklarını almasını sağlayan örgüt'' algısı yaratmamak için gerekli bir söylemdir. Çünkü, mantıken bu söylemin, bu hakları gerçekten talep eden insanların teröre desteğini kesmelerine hatta terör örgütüne eylem yapmaması için baskı yapmalarına yol açması beklenir. Öte yandan, terörün gölgesinde sağlıklı bir demokrasinin olabilmesi mümkün değildir. Çünkü, yine mantıken, etnik milliyetçilik temelli bir terör mutlaka antitezinin varlık nedeni olur ya da varolanı daha da besler. Bu durumda, demokratikleşmeye karşı çıkan unsurların da eline koz verilir ve buna bağlı olarak toplumsal gerginlik ve muhalefetin artmasına neden olunur. Çıkış noktanız “haksız” bir nokta olursa, ondan sonra pozisyonunuzu savunmak için gittikçe daha fazla tutarsızlaşmak zorunda kalırsınız. Tutarlı olabilmek için Kürt sorunu ve PKK konusunda iki yaklaşımınız olabilir. Ya dersiniz ki, “bu hakları PKK’nın silah bırakması karşılığında veririm” ve bunu söyledikten sonra silahın nasıl bırakılacağını, hakların nasıl verileceğini oturur PKK ile konuşursunuz. Ya da dersiniz ki “Kürtlerin haklarını PKK olmasa da vermek zorundaydık” ve PKK’nın silah bırakmasına bakmadan bu hakları vermek için harekete geçersiniz. Bu iki yaklaşımın dışındaki bütün yaklaşımlar tutarsızlığa mahkûm olarak görünüyor bana. Ben, Kürtlerin haklarının PKK olsa da olmasa da verilmesi gerektiğine inananlardanım. Bu toplum kendi içindeki eşitliği çok yıllar önce sağlamalıydı. Zaten öyle yapsaydı ne PKK olurdu, ne savaş olurdu, ne de bunca insan ölürdü. Öyle yapılmadı. Ve, silahlı mücadele patladı. PKK’dan önce sadece “Kürt sorunu” denen bir sorunu vardı Türkiye’nin. Bu sorunu çözmediği için şimdi iki sorunu var. Biri, toplumsal eşitlik projesi olarak Kürt sorunu. Diğeri savaşın ve kanın durması için PKK’nın silah bırakmasının sağlanması projesi. Bu iki sorun birbirine bağlandı elbette ama sıralamaları değişmedi. PKK olduğu için Kürt sorunu yok, Kürt sorunu olduğu için PKK var. Çözümü de aynı sıralama içinde yapmak zorundasınız. Kürt sorununu çözmek, Kürtlere eşit vatandaşlık hakları tanımak, toplumsal dengeyi ve huzuru yaratmak, PKK olsun ya da olmasın bu ülkenin görevi. Bunu yaparken de PKK’nın silah bırakmasını sağlayacak koşulları konuşursunuz. Dağdaki binlerce insanın yeniden hayata ve siyasete “silahsız” olarak katılmasının yollarını açarsınız. Ama bunun tersini yapamazsınız. Sadece PKK’yı yenerek veya silahsızlandırarak veya dağdan inmeye ikna ederek Kürt sorununu çözüme kavuşturamazsınız. Terörün sebebini demokratikleşmemeye bağlamak terörü meşrulaştırmak anlamına gelir. Oysa, terörün sebebi bireysel özgürlüklerin genişletilmemiş olması olamaz. Ya da bu basitçe bir Spartaküs isyanı değildir. Terörün etnik-ayrılıkçı milliyetçilik dışında gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir uluslararası boyutu da vardır. 80 sonrası dil, kaset, CD, kitap, miting vs. yasağı, Diyarbakır cezaevi gibi son derece yanlış ve insanlık dışı uygulamalar, terörün sebebi değil, terörün kendisini meşrulaştırmak için propoganda amacıyla kullandığı argümanlar olmuşlardır. Çünkü asıl sorun PKK değil, asıl sorun bu ülkenin vatandaşları arasındaki eşitsizlik. Bu toplumda öyle bir “eşitsizlik” olmadığını savunanlar inanılmaz bir tutarsızlık ve demagojiyle, “Türklük bir etnisiteyi göstermiyor ki, bu ülkenin vatandaşlarına Türk deniyor” diyorlar. O zaman izninizle onlara bir basit soru daha sormamız gerekiyor. Eğer bu ülkenin vatandaşlarına “Türk değil de başka bir şey denseydi”, mesela anayasada “bu ülkenin vatandaşlarına Kürt denir” denseydi, Deniz Baykal ya da Devlet Bahçeli kendi kimliklerini açıklamak için “ben Kürdüm” mü diyeceklerdi? Evet, diyeceklerdi. Baykal’ın ve Bahçeli’nin Türklükleri sadece “anayasadan” mı kaynaklanıyor gerçekten? Bu ikisi aslında Türk değil mi? Sadece “anayasada” öyle yazdığı için mi “biz Türküz” diyorlar? Eğer öyleyse bunu açıkça söylemeleri gerekmez mi? Bildiğim kadarıyla, Bahçeli kendisine Türkmen diyor, Deniz Baykal’ın da aslında Çerkes olduğu söyleniyor. Yani; Bahçeli ''Türkmen kökenli Türk'', Baykal da ''Çerkes kökenli Türk'' oluyor. Yani; olay, Kürtler dışındaki vatandaşların '' biz aslında Türk'üz onun için Anayasadaki tanım bize batmıyor '' demeleri değildir. “Kürtler neden huzursuzlanıyor, biz de aslında Türk değiliz ama anayasa yüzünden öyle diyoruz” desinler. Sizce böyle bir şey diyebilirler mi? Diyebilirler, bir çok ülkede bunun örneği olduğu gibi mesela ülkemizde de yasal olarak azınlık statüsünde olan Ermeniler bile, kendilerine ''Türk Ermenisi'' ya da ''Ermeni kökenli Türk'' diyorlar diyorlar. Yine mesela, Almanya’daki Yahudiler kendilerine ''Alman Yahudisi'' veya ''Yahudi kökenli Alman'' diyebiliyorlar. Son derece tutarlı. 2 Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2009 Aslında politika ile ilgilenen, bundan sebeplenen tüm kişilere yöneltilecek tek bir soru olmalı ve bütün kanallardan yayınlanması içinde bir kanun çıkarılmalı. -Örnekleriniz ile demokrasinin tanımını yaparmısınız? Kesinlikle işe yarayacaktır ve halk demokrasinin ne anlamı olduğunu yakalayacaktır. saygılarımla, Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2009 Demokratik hak sadece bir zümreye,etnik gruba degil,tüm topluma verilir,verilmelidir,dogrusuda budur.Ama ben baska bir seye takildim simdi;Hala israrla birileri "KÜRTLERE ESIT HAKLAR"terennüm ediyorlar!Bu nasil bir esitlik.Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaslari,anayasa da esit degiller mi?Kürt Türk'ün hakkina,Cerkez Lazin hakkina sahip olamaz mi diye yazilmis?Inkarciliktan bahsediliyor,aslinda bunlari ciddiye almak bile abesle istigaldir ama yine de bir tolerans taninmalidir.Kimmis inkarcilar?Kürt ve Türk diye bir ayirim olmadigini söyleyenler mi yoksa Kürt Kürt'tür Türk'te Türk diyen bölücülermi?Her aklibasinda cocuga varacak kadar herkes cok iyi biliyor ki;Anayasada ki Türk kavrami vatandaslik bazinda bir anlami icermektedir.Ve herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandasi oldugu icin,ülkemizde her kabiliyet sahibi kisi,her meslegi icra edebilir,etmektedirde.Bunu kim inkar ediyor?Bunu inkar edenler Kürtlerin esit haklari yoktur diyenlerdir.Kelime oyunlari siyasi zikzaklarla bir sorun olusturulmaya calisiliyor ve bunun adinada KÜRT SORUNU diyip aslinda terörü ve onun gercek amacini kamufle etmeye calisiyorlar. Devletin,PKK'ya silahi birak demesi,onun hakliligina inanmis olmasi anlamina gelmez.Cünkü hakli bir gerekce yok ortada terör icin,ama Kürt sorunu var diyenler terör sorununu mesru gösterme yolu nu secmislerdir.Türkiye'de Kürt sorunu yoktur ama bir terör sorunu vardir,bu terör ne demokrasinin olmamasinin ne de Kürtlerin esit olmadigi carpitmasinin ürünüdür,bu terör tamamen dis destekli bir böl parcala siyasetinin cocugudur. Türkiye'de demokrasi sorunu vardir,bu sorunun cok acil olarak giderilmesi sarttir ama bunu böyle Kürt acilimi gibi sabukluklarla giderme yolunu secerseniz bu ülkeye ve bu insanlara yazik edersiniz. saygilarla 2 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2009 Bütün yazılanların Tutarlılıklarına baktım ancak yazıların hiçbirinde önyargısız bir yaklaşım göremedim.Kürt kökenli halk bu ülkede kurucu unsurlardan biridir,düğer alt kimlik sahipleri kendilerini Türk olarak nitelendirebiliyorlarsa bu onların tercihidir,kimsenin Kürt halkına ''bak onlar kabulleniyor,sende kabulleneceksin'' demeye hakkı olamaz,zaten Kürt halkıda böyle birşeyi asla kabul etmez.Etmeyeceğinide geçmişte göstermiştir defalarca Ayrıca yapılan yorumlarda dikkatimi çeken Kürtlere ait hakların verilmesi konularından bahsederken herkes sanki Kürtlere bir lütufta bulunulacakmış gibi bir eda da yapıyor yorumunu,oysa bu bir lütuf değil zorunluluktur.Kimse unutmamalıdırki hiç bir halk benliğini kaybetmek istemez ve hiçbir halkın benlik mücadelesi asla bölücülük olarak adlandırılamaz. SAYGILARIMLA.... 1 Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2009 Tamamen celiski ve dayatmalarla ifade edilmeye calisilan ayrilikci düsünce. Ne demek yani diger etnik kimlikler bu ülkede asli unsur degil midir,yoksa Kürtlerin bir ayricaligimi var?Türkler,Kürt devletini yikmadiki simdide Kürtlere özel haklar tanisin.Kimse Kürtlerden Türk olmasini istemiyor,istenen sadece ülkedeki birlik ve bütünlügü artik daha fazla bozmasinlar.Hem Kürtler derken,ben sahsen bizim Kürt vatandaslardan bahsetmiyorum,Kürt Kürt diye ortaliga firlayanlardan bahsediyorum.Bizim Kürt vatandaslarimizin devletle hicbir sorunu yoktur ekonomi disinda.Yoksa bayragida seviyor,Türkiye'yide seviyor,kendini Türk vatandasi olarak görmekten hicbir problemi de yok,bizim kimlerden bahsettigimizi anlayanlar anliyor. Türkiye'de Kürtler herkes gibi her anayasal hakka sahiptir.Yok diyenler inkarcidir.Demokrasi ise ayri bir konu.Demokratik hak Türkiye'de yasayan ve Türk kimligi tasiyan herkes icin gecerlidir.Benim bile demokratik haklara ihtiyacim var ama özel muamele istemiyorum devletten. Ülkede olmayan bir sorunu varmis gibi dayatmak, aynen Irak'ta ki gibi bir bölgesel Kürt yönetimi hayalleri ile avunmak,Sam amcanin gözlerinin icine bakarak "Irak'a geldin,Türkiye'ye niye gelmedin,bekledimde gelmedin"diyenler bu ülkede asli unsur olamazlar.Onlar olsa olsa ancak taseron olabilirler. saygilarla saygilarla 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2009 alt kimlik sahipleri Alt kimlik, üst kimlik diye bir şey yoktur. Bu tanımlar birilerinin bize yutturmaya çalıştığı zokalardır. Anayasanın tanımladığı Türk ulusu tanımının dışında bir üst veya alt kimlik yoktur. Bu tanım içine hangi etnikten olursa olsun bütün vatandaşlar girer. Türk adı etnik veya ırksal bir adlandırma değildir. Tarihsel bir atamadır. Irkla, etnikle ilgisi yoktur. Babası Rum, annesi Ermeni olan bir Türk vatandaşı da Türk bayrağını gururla taşır, Türk olduğunu söyler. Bundan hiç de gocunmaz. Çünkü bilir ki bu vatanın toprağında yaşıyor, bu vatanın ekmeğini yiyor suyunu içiyor. "Türküm" dediği zaman da kökenini filan inkar etmiyor. Bu vatanın evladı olduğunu vurguluyor. Türk adının sadece tarihsel bir atama olduğunun bilincinde. Bu vatan Türkiye'dir, vatandaşları da Türklerdir. Anayasa hiç bir etniğe haklarını kullanmada kısıtlama öngörmemiştir ki bir etnik hak arasın? Demokratikleşme herkesin, her vatandaşın sorunudur. Bir etniğin demokratik hakları diye bir şey yoktur. Uygulamadaki aksamaları zamanla gidereceğiz, elbirliği ile. Katillere "sayın" diyerek, terörü kınamamak bir yana, överek değil. Bu girişimler demokratikleşme değil, demokrasiyi etnisiteye sıkıştırma ve güdükleştirme çabalarıdır... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 Kürt kökenli halk bu ülkede kurucu unsurlardan biridir,düğer alt kimlik sahipleri kendilerini Türk olarak nitelendirebiliyorlarsa bu onların tercihidir,kimsenin Kürt halkına ''bak onlar kabulleniyor,sende kabulleneceksin'' demeye hakkı olamaz, Diğer alt kimlik sahibi diye tabir ettiğiniz insanlar bu ülkenin kurucu unsurları arasında değil midir ? Üstelik kimsenin kökenini inkar etmediğini de söylemiştik. Ama siz ısrarla, Kürt kökenliler dışındaki vatandaşların kendilerini Türk olarak nitelemeyi kabul ettiklerini ve kabul etmeleri ile birlikte herhangi bir özgürlük talebinin olmadığını, olamayacağını ima ediyorsunuz. Bunun sebebi, meseleyi etnik bir bakış açısı ile ve hak talep ederken şiddet kullanılıp kullanılmadığına bakarak ele almanız. Bu hiç modern bir yaklaşım değil. Zira, Millet oluşumununda kan ve ırk bağını esas alan görüş, Alman'ların 1990'larda vazgeçtikleri millet anlayışlarıdır. Sorun, ortak dil, ortak kültürün yanısıra, isteyen bireylerin biraraya gelip kendi sahip olduğu kültürünü veya herhangi bir başka kültürü geliştirme özgürlüklerinin genişletilmesi olayıdır. Bunun istenmesinin yolu da şiddet değildir demokrasilerde. zaten Kürt halkıda böyle birşeyi asla kabul etmez.Etmeyeceğinide geçmişte göstermiştir defalarca Bana zamanında Doğu ve Güneydoğu'da çıkmış olan isyanların milli karakterde olduğunu ispat edemezsiniz. Bu isyanlar, ya dini kılıflı veya direk feodal ayaklanmalardır. Kürt milliyetçiliği bilinci yoktur bu isyanlarda. Bu, PKK'nın sözüm ona bir Kürt sorunu havası yaratmak için uydurduğu propogandalarından biridir. Ayrıca yapılan yorumlarda dikkatimi çeken Kürtlere ait hakların verilmesi konularından bahsederken herkes sanki Kürtlere bir lütufta bulunulacakmış gibi bir eda da yapıyor yorumunu,oysa bu bir lütuf değil zorunluluktur.Kimse unutmamalıdırki hiç bir halk benliğini kaybetmek istemez ve hiçbir halkın benlik mücadelesi asla bölücülük olarak adlandırılamaz. Bunun sebebi bazı Kürtlerin lütuf ister gibi davranmaları olmasın sakın ? Hani ''haklarımızı verin'' diye yırtınanlar gibi... Kimse benliğini kaybetmek istemez ve tabii ki daha özgür olmak ister. Sonuçta birtakım özgürlüklerden her vatandaş yararlanacaktır. Yani, bu ne PKK sayesinde ne de sadece Kürtler için olacaktır. Daha önceki iletimde anlattım, bunu engelleyen şimdiye kadar PKK terörü olmuştur. Çünkü, silahların gölgesinde asla demokrasi olmaz. Zorunluluktan bahsedenler, bu konudaki azimlerini şiddetin devam etmesi yönünde değil de, terörün önlenmesi için harcasaydılar şimdiye çoktan tam demokratik bir ülke olurduk. Üstelik, bir lütuf söz konusu ise, bu herkes için geçerlidir ve lütuf istenen merci ''Türkler''( tırnak içine aldım kafalar karışmasın ) olmamalıdır. Çünkü, bu devlet herkesindir. Kendini ayırıp da, devleti, ''ötekilerin devleti'' yapıp benimsemeyenler elbette bölücülük yapıyorlardır. 2 Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 Türkiye Cumhuriyetine karsi birtakim isteklerin direktif verilir gibi dayatilmasinin ardinda,ne PKK ne de DTP ve onun Imralida'ki Sayinivardir.Bu dayatmalar AB-D ekseninde yapilan dayatmalardir.PKK'yi yillarca koynunda kimler besledi?AB Ülkeleri!Hala da besliyorlar.Cünkü onlarin amaclari cok farkli.Onlarin Türkiye'den bekledikleri ne demokrasi ne de ekonomidir.Cünkü kendi iclerinde demokrasi olmayanlarin,ekonomik dibe vurmuslarin Türkiye'den demokrasi istemeleri komiktir.Onlarin istekleri Sevr'de gizlidir.Bu cok acik bir durum.Sevr'de dayatilanlarla bugünkü dayatilanlari karsilastirin arada nüans farklari disinda hicbirsey göremezsiniz.Onlarin hazimsizligi LOZAN'dadir.Lozan Kürdistana engel oldu.Lozan Ermenistan'a engel oldu,bugün bunu istiyorlar Türkiye'den ve de dayatiyorlar.Halbuki bunun ne kadar uzak bir hayal oldugunu bilemiyorlar. Imrali'da yatan cani yillardir ense yapiyor.Onun siyasi kolu DTP ise mecliste Türk ulusunun vergileri ile maas almakta ve bu ulusa karsi siyaset yapmaktadir.Onlari o meclise sokanlar bugün Imrali'da yatan bebek katilinin yol haritasini bekleyip ona göre yol almayi hedefliyorlar.Gerekce hazir,"Artik kan dökülmesin,analar aglamasin!"Bizim analarimizin aglamasi canini kaybetmenin verdigi acidandi,ogullarini bu toprak bu bayrak icin kaybetmis olmaktan aglamiyorlar. Dün Inglizlerin kucaginda Türk'ün vatanini bölmeye calisanlar bugün yine baskalarinin kucaginda oturmus ayni hayalle avunuyorlar.Demokratik hak istiyorlar,ayricalik istiyorlar,neyi kimden istiyorsunuz.Alin da görelim! saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 İktidarın karnesine dürüstlük,açıklık ve tutarlılıktan bir kez daha koca bir sıfır daha ekledi. Tayip Erdoğan değil miydi anayasadaki “Türk ulusu” tanımına karşı çıkan? Türk’ün de Kürt, Laz, Çerkez gibi bir etnik olduğunu, tüm ulusu adlandırmak için kullanılamayacağını savunan? Tüm bu etniklerin anayasal vatandaşlık altında toplandığını söyleyen? “Ey peki bu anayasal vatandaşlara ne ulusu adını layık görüyorsun? Ne ulusu diyelim bu anayasal vatandaşlara?” diye sorulduğunda yanıt vermeyen, daha doğrusu verecek yanıtı olmayan? Bu tezi ortaya atan, Türk’ün de bir etnik olduğunu, bu ulusun adı olamayacağını iddia eden, getirir önerisini, anayasa maddesi önerisini, ortaya kor. Ne bileyim, Türkü ye halkı mı, Kürküm ye halkı mı, Anadolulu halkı mı diyecek, kısaca sadece lulu halkı mı, yoksa zulu halkı mı diyecek, neyse önerisini getirir. Sıfırın diğer nedeni, DTP ile önce görüşmezken, neyin değişip de görüştüğünü açıklayamamasıdır. Önce niye görüşmüyordun, ne değişti de görüştün? Ya önce görüşmemen yanlıştı, ya şimdi görüşmen yanlış. Çünkü değişen bir durum yok. Senin tavrın neye göre değişti? Nedir şimdi? Ne yaptığını bilmeyen, aklına estiği gibi davranan, önünü sonunu hesap edemeyen bir liderle mi karşı karşıyayız? Yoksa tribünlere oynayan, “ne desem prim yapar, yeter ki ses getireyim, reyting artar, ceketimi çıkarsam prim yapar” deme durumu mu var? (Yani şimdi var, yok da değil. Bir mitingde ceketini çıkardı, alkış kıyamet koptu! Adam ne yapsın, bunu görünce bu halkla iş böyle oluyor demek ki diyor.) Yoksa, yoksa, gündemi oyalayan, tartışmadan, gerilimden medet uman, bu arada bir şeyleri gözden saklayan bir tutumla mı müşerrefiz? Örneğin yat alımında KDV yi %1, ÖTV’yi 0 yapmayı filan gözden kaçırma oyunu mu? Pırlantada KDV de seçim gürültüsünde sıfırlandıydı! Pek yerlere göklere sığdıramadıkları rahmetli diye diye andıkları Özal da maç gecesi zamları bindirirdi. Bunun bir kurnazlık olduğunu bile söylediydi. E, hazretler haklılar. Millete ne verirsen yutuyor. “Vammünüt” de, yutuyor. İstersen ertesi gün Peres aradığında bir şey diyemeyip “benim tepkim moderatöreydi, size değildi” diye çark et. Halbuki “yaşın başın” diye kim söze girip kim ağzını açtı yumdu gözünü, düşünen olmaz nasılsa. Millet gazı bir kere yuttu nasılsa, onu mu düşünecek? “Durmak yok, yola devam!” Yandaş medya “Peres arayıp özür diledi” diye bir gaz daha bile verir hattâ! Ah halkım, vah halkım. Bu liderler zincirinin Özal’dan önceki halkası da “odunu aday göstersem seçilir” demişti… E, tüm bu hazretler haklılar… CHP daha soğukkanlı davranarak daha iyi not aldı, MHP daha çok gaza geldiği için daha düşük not aldı. DTP iyi kötü, yalan yanlış da olsa bir açılım olabilecekse bile, “Sayın Öcalan” “dağdakilerin de görüşleri” gibi süreci tıkayan abuk görüşleri ile sıfırdan da düşük, eksi not aldı. Karnesine en parlak notu ekleyen ise ordu oldu. MGK toplantısında “ne açacaksanız açın da görelim, devam edin” diyerek en akıllı davranışı sergiledi. Açılacak bir şey, açılsa da gösterilecek bir şey olmayınca fosss… Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2009 Erdogan'in bir ileri bir geri oynamasinin nedeni kendisi degildir.Ne yazik ki Erdogan kendi basina karar verebilecek,olaylari degerlendirebilecek kapasiteden yoksundur,sonucta Imam-hatipten mezundur,belki dini bilgisi daha agir basar.Erdogan parti icinde ki bir takim odaklar tarafindan yönlendirilmektedir buna birde parti disi yandas medyayi eklersek Erdogan'in fikir babalarinin kimler oldugunu anlariz. Erdogan'in partisinde 150'nin üzerinde Kürt kökenli milletvekili vardir,bunlarin bir kismi hele de son zamanlarda PKK'yi acikca savunan kisilerdir ve Öcalan'la görüsmek gerektigini ileri sürenlerdir,daha da ileri gidip AKP milletvekillerinden bazilari Erdogan'in kapattirmak istedigi ROJ TV'de söylesi yapmislardir.Hele bazi milletvekilleri var ki acik acik,benim vatanim Kürdistan demis Canakkale ve Istiklal savasi kahramanlarina hakaretler etmistir yazdigi kitapta.Bunlardan birisi Diyarbakir milletvekili Ihsan Arslan'dir.Albayrak'tan bahsetmiyorum o da ayri bir konudur. Erdogan'in danismanlari genelde Kürt kökenlidir ve Erdogan'i istdikleri gibi yönlendirme kabiliyetine sahiptirler.Hani diyoruz ya bazen,"Ya bu adam dün böyle söyledi,simdi de böyle söylüyor"diye,heralde bunun bir nedeni olsa gerek. Irak'a ABD'nin Türkiye üzerinden asker göndermesi icin cikartilmak istenen tezkere,oylamada reddedildi.Barzani aynen söyle demisti o gün:"Mecliste 100 tane adamim var"Bu tezkerenin reddedilmesi bir plandi.Bu plan geregince Amerika Türkiye üzerinden asker gönderemiyecek ayni zamanda Türk askeride Kuzey Irak'a giremiyecekti.Oynanan oyun hazirlanan senaryo buydu.Türk askerinin Kuzey Irak'a girememesi PKK'nin Kuzey Irak'ta karargah kurmasi demekti.Nitekim de öyle oldu.Türk askeriKuzey Irak'a giremedi,askerimizin basina cuval gecirildi.PKK kamplarinda Amerikali subaylar ve CIA ajanlari kol gezmeye basladi.Saddam'dan kalan silahlarada konan PKK artik kan avina cikabilirdi.Bircok sehitten sonra halkin tepkisinden cekinen AKP iktidari askere Kuzey Irak'a operasyon izni verdi.Bu da anlasmali bir dögüstü;Amerika'dan izin alinmisti ama bu sadece bir iki günlük bir izindi.o sürec dolunca Amerika Türk askerine Irak'tan cekilmesini bildirdi.Hepimiz hatirlariz,o günleri sasirmistik ne oldu böyle neden gittiler ve neden döndüler diye.Ha daha sonra da Ergenekon tiyatrosu baslatilmisti. Bugün PKK yine saldiriyor,DTP yine Öcalan'a sayin diyor yol haritasini kabul edin Öcalan'i muhatap alin diyor,DTP ve onun silahli kolu hic degismedi,aynen duruyor,degisen kim oldu?Erdogan!Etrafindaki yoldaslari da onu alkisladilar Kürt acilimi icin.Bahceli ve Baykal'i da tukaka ettiler.Yandas medya bayram ediyor,acilim olacak,Türk adi anayasadan cikacak yerine Kürt adi konacak diye. Eger bir tutarliliktan bahsetmek gerekiyorsa,tutarli olan Erdogan yani AKP iktidari degildir.Tutarli olan Baykal ve Bahcelidir.Bazilari sevmesede bu budur. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2009 Erdogan'in fikir babalarinin kimler oldugunu anlariz. "Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın!" diyenler... Diğer söylediklerinin tamamına da yüzde yüz katılıyorum... Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Ahmet Altan Kürt Meselesi ve Esitsizlik Sorunu ! aynı ülkenin vatandaşıyız aynı toprklarda yaşıyoruz peki,hépimiz é$itmiyiz?? Hadi daha net soralım TürkLerle Kürtler eşit mi ?? hiç duraksamadan ' tabi ki eşitiz ' diyenler olacaktır ne kadar eşitiz biz kürtlerle ? türkler türkçe konuşuyor kürtler kürtçe.. Dewletin resmi dili ne ? Türkçe... Demek dilde eşit değiliz, ülkede yaşayan bir qrubun dili 'dewletin resmi' dili, diqer büyük qrubun dili ' resmi ' deqil.. Ülkede eqitim hanqi dilde yapılıyor?? Türkçe... Kürtçe eqitim yapan okul war mı? Yok... Kürtçe eqitim yapan üniversite war mı? Yok... inqilizce,fransızca bile eqitim yapılabilir Ama kürtçe yapılamaz. Demek eqitimde de eşit deqiliz Anayasaya qöre bu ülkenin vatandaşlarına ne deniliyor?? Türk.. Kürtlere ne deniliyor peki?? Onlarada Türk deniliyor Kürtler Türk mü? Deqil... Niye onlarada Türk diyoruz öyleyse? Çünkü anayasa öyle emrediyor. Anayasaya qöre,bu ülkenin ' Kürt ' watandaş kürt olabilir mi? Olamaz.. Demek anayasaya qöre de eşit deqiliz Dilde eşit deqiliz, eqitimde eşit deqiliz anayasada eşit deqiliz.. Peki,nerede eşitiz?? Askere qiderken eşitiz, Kürt Türk ayrımı yapmadan herkesi askere alıyorlar Werqi werirken eşitiz, Kürt türk ayrımı yapmadan herkesten werqi alıyorlar Demek ki dewlete karşı ' sorumluluklarımızda ' eşitiz Ama dewletten aldıklarımızda eşit deqiliz Sizce bu hakkaniyete uyqun mu ?? Adamı askere qötür werqisini al ama ana dilini, eqitimini,anayasal eşitliqini kabul etme Sonrada sorun ne diye sor ' sen niye mesele çıkartıyorsun' diye kız Adamları öldürüp kuyulara at sokaklarda wur,hapishanelerde işkence yap Bu tabloya baktıqınızda sizce kürt sorununun temeli ne ?? Bence bu sorunun bir tek nedeni war EŞİTSİZLİK... Bir halkın diqerini esir qibi qörmesi '' Benim ırkımı,benim dilimi benim üstünlüqümü kabul edeceksin '' demesi. Biz niye kürtlerle eşit deqiliz peki? '' eşit olursak aynı hakları werirsek ülkemiz bölünecek '' diyorlar Kimin ülkesi bölünecek ? bizim ülkemiz.. Biz kimiz? Türkler.. Kürtler kim peki? Burası onlarında ülkesi deqilmi? Cewap hazır ''elbette onlarında ülkesi'' Peki,burası hepimizin ülkesi de Neden ülkeyle ilqili korkularımız '' eşit '' deqil? Biz bölünürüz diye korkuyoruz da Kürtler neden bölünürüz diye korkmuyorlar? Aynı ülkenin ''ortak sahiplerinin '' o ülkeyle ilqili ortak korkuları olması qerekmez mi? Biz korkuyoruz çünkü Kürtlere ''eşit''dawranmadıqımızı onları esir qibi qördüqümüzü we onların buna bir son wermek isteyebileceqini düşünüyoruz Bir ülkedeki iki büyük halktan biri Diqerine hakimiyetini zorla kabul ettirmeye kalkarsa sürekli olarak ''bölünmekten'' korkar. Sonunda da bölünür zaten. Kürtlerin dili de resmi dillerden biri olsa Onlar da Kürtçe eqitim yapsa, Anayasa onlara zorla ''Türk'' demese Türkiye'de Kürt sorunu olur mu? Olmaz... Öyleyse sorunun çözümü belli, Üstelik kolay we basit. Eşit oluruz,sorun biter. Niye sorunu bitirmiyoruz? Çünkü ''eşit ''olmak istemiyoruz Peki,biz neden Kürtlerle eşit olmak istemiyoruz? Türkleri Kürtlerden daha üstün kılan ne? Daha kalabalık olmak we bir orduya sahip bulunmak mı? Silah mı yani? Siz silahı baştan ortaya koyarsanı, Daqlarda silah patlamasına niye şaşırıyorsunuz??? Siz silahı ortadan kaldırın Zorla ''efendilik'' taslamayın Daqda silah falan kalmaz Sorun da kalmaz Ama önce Tanrı'nın we kulun önünde eşit olmayı kabul edin...!!! Kürt Meselesi ve Esitsizlik Sorunu ! Ahmet Altan Taraf Gazetesi ! 2 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 “Türk” bir etnik veya ırk adı değildir. Bu topraklarda Türk ırkına mensup olduğunu iddia ve ispat edebilecek hemen hiç kimse yoktur. Bu sadece kuruculara yapılan tarihsel bir atamadır. Tarih böyle biçimlenmiş, tarihi başa saramayız. Anayasa bütün vatandaşların eşit olduğunu söyler. “Bütün vatandaşlar eşittir”in altına, “ancak Kürtler daha eşittir” diye bir ekleme yapamayız. Hiçbir etniğe fazla veya eksik hak tanınmamıştır. Ulus olabilmek için dil birliği şarttır. Bu dil birliği kimsenin kültürel hakkını zedelemez. İsteyen istediği dili istediği gibi öğrenir, konuşur. İnsanlar anadilinde eğitim yapamıyor da o yüzden terör oluyor iddiası trajikomiktir. Bu ülkede toparlasanız yüze yakın anadil çıkar. Hepsine anadilde eğitim yaptırırsak işin içinden çıkılmaz. Devlet doğal olarak, devlet olmanın gereği olarak silahlı güçler bulundurur. “Devlet silahını bırakırsa teröristler de bırakır” demek,”polis silahını bırakırsa soygun, hırsızlık, gasp, cinayet kendiliğinden ortadan kalkar” demek kadar anlamsızdır. Bu kadar apaçık gerçekleri bilmezlikten gelmenin ne anlama geldiğini tanımlamaya gerek yok, bu tanımlamanın ne olduğunu bu abuk sabuk iddia sahiplerinin kendileri de biliyorlar… Bu arada eklemek isterim: Ahmet Türk’ün kürsüden dua etmesine ikide bir ağlayıp sızlama timsah ritüellerine başvuran birileri pek duygulanmışlar. Yani “dini siyasete alet et de, gel canımı ye!” Bu tarz kendi tarzlarına pek bir uygun gelmiş olmalı. Sanki tanrı hemen duasını kabul ediverecek, gördükleri rüya her neyse, her nasılsa gerçek olunca Ahmet Türk ertesi gün hooop, hazin bir törenle ebediyete uğurlanacak, şimdiden üzülüyor hazretleri… Duygusallık şovu hiç bu kadar ucuzlamamıştı… Alıntı
Φ phantom_lord Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2009 . . . Duygusallık şovu hiç bu kadar ucuzlamamıştı… Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2009 Gelin Adelete Teslim olun ve Güvenin Diyenlere ordan biri çıkıp bu örneği gösterse ve hangi adalete diye sorsa ne cevap verilecek acaba........ 'Kolu kırılan' çocuğa kötü muameleye takipsizlik Hakkari'de 22 Mart 2008 Newroz olaylarında kameralar önünde kolu bükülen ve daha sonra cezaevine atılan 12 yaşındaki Cüneyt Ertuş'un avukatlarının yapmış olduğu suç duyurusu 16 ay sonra takipsizlikle sonuçlandı. Hakkari'de geçen yıl 22 Mart tarihinde DTP tarafından yapılmak istenen Newroz kutlamasına izin verilmemesi üzerine çıkan olaylar sırasında polisin kameralar önünde kolunu büktüğü Cüneyt Ertuş'un olaydan sonra tutuklanarak gönderildiği Hakkari Cezaevi´nde gördüğü baskı ve keyfi uygulamalarla ilgili olarak avukatının yapmış olduğu suç duyurusu sonuçlandı. Ertuş'un cezaevine götürüldükten sonra kötü muameleye maruz kaldığını belirten avukatlar, cezaevi müdürü, cezaevi askeri personeli ve cezaevi doktorunun görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Yapılan suç duyurusunun üzerinde 19 ay geçtikten sonra savcılık görevliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vererek, takipsizlik kararı verdi. Yaşanan olayın ardından mağdur olan Cüneyt Ertuş hakkında dava açıldığını ve aylarca cezaevinde kaldığını belirten avukatı Fahri Timur, Cüneyt´e kamera önünde işkence yapanların da ödüllendirdiğini söyledi. Adana'da çocuklara yine ceza Adli tatilin bitmesiyle yargılamalara devam eden Adana Ağır Ceza Mahkemesi'nce 5 çocuğa 'Örgüt adına suç işlemek' ve 'Örgüt propagandası yapmak' suçlarından toplam 42 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Adana'nı Dağlıoğlu ve Gülbahçe mahallerinde 16 Mart tarihinde yapılan gösterilere katıldıkları, yasadışı slogan ve polise taş attıkları gerekçesiyle tutuklanarak Pozantı Cezaevi'ne konulan M. S (16), V.S (16), E.B (17), M.Ç (15) ve İ. A (14) adlı çocukların davası karara bağlandı. 2008 yılının Haziran ayında yapılan ilk duruşmasında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan çocuklar hakkında 'Örgüt adına suç işlemek' ve 'Örgüt propagandası yapmak' yapmak iddiasıyla Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava dün sonuçlandı. Yaklaşık bir yıl 6 aydır yargılamaları devam eden 5 çocuğun karar duruşmasına yargılanan 5 çocuk katılmazken, çocukların avukatı Vedat Özkan hazır bulundu. Aynı eyleme iki ayrı ceza Mahkeme heyeti, 5 çocuğa TCK'nin 314/3 ve 220/6 yollamasıyla, TCK'nın 314/2 maddesi gereğince ayrı ayrı 5 yıl hapis cezası verdi. Çocuklara verilen 5'er yıllık hapis cezası 3713 sayılı yasanın 5. maddesi gereğince yarı oranında arttırılarak 7 yıl 6'şar aya çıkarıldı. Hapis cezası, çocukların yaşları 18 yaş altı olması sebebiyle TCK'nın 31/3 maddesi uyarında 1/3 oranında indirilerek 4 yıl 2'şer aya indirildi. Mahkeme heyeti ayrıca, çocuklar hakkında aynı eylemden dolayı TMK'nın 7/2 maddesinden örgüt propagandasından da ayrı ayrı 1'er yıl hapis cezası verdi. Heyet, çocuklardan İ.A'ya veridiği 1 yıl propaganda cezasını ise, yaşının 15'in altında olması sebebiyle TCK'nın 52. maddesi dikkate alınarak 3 bin TL para cezasına çevirdi. 'Cezalar Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne aykırı' Çocukların avukatı Vedat Özkan ise çocuklara verilen bu cezanın akıl tutulmasından başka bir şey olmadığını belirterek, 'Adana'da çocuklara bu kadar ağır cezaların verilmesini kaygı verici. Üstelik çocukların yargılamalarının tümünün 'Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğunu devalarca vurguladık. Ancak mahkeme bunları hiçbir şekilde dikkate almadı' dedi. 2 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.