Φ LilaC Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2006 Küçük bi bilgi : Şarkıda ismi geçen oflaz bizim üniversiteden(Selçuk üniversitesi) ama geçen yıl kasım ayında vefat etmiş ve sanırım arkadaşları şarkıyı onun için yazmışlar çünkü Oflazın en büyük isteğiymiş G-Flow adı altında bi albüm çıkarmak.Şarkının sözleri ve ilgili linkler bloğumda mevcuttur. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2006 Bilgilendirdiğiniz için teşekkürler lilac hanım.. Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2006 Bilgilendirdiğiniz için teşekkürler lilac hanım.. rica ederim efendim,ne demek.. Alıntı
Misafir olivia Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Ateş ve Su Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına... Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa demiş ki suya: Gel sevdalım ol,hayatıma anlam veren mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüreğim sana armağan... Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına... Zamanla su, buhar olmaya,ateş, kül olmaya başlamış.Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su... Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu.. Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış;aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını.... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki:Ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş..Ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş... ( Sevilen herkesin anı defterinde..) Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2006 Öğrenmek için sabır gerekir,zaman gerekir.Tecrübelileri izlemek gerekir.Zaman kişiye göre kısalabilir ama,öğrenmenin esası değişmez.. İşte aşağıda yazacağım bu hikayede konu,öğrenmenin değişmeyen esasıdır.. Genç bir adam,değerli taşlara ilgi duyduğundan,bu işi yapmaya karar vermiş. __Bu işi yapacaksam,değerli bir ustadan ders almalıyım..Diye düşünerek,o çevredeki en ünlü mücevher ustasını bulmuş ve yanına gitmiş.Usta bir süre sonra onu kabul etmiş.. __Anlat bakalım,seni dinliyorum..Demiş.Genç adam heyecanla;Bu işe gönül verdiğini,iyi bir mücevherci,taş ustası olmak istediğini anlatmış.Sükunet içersinde genç adamı dinleyen usta,hiçbir şey demeden gencin eline bir değerli taş koymuş ve; __Bu taş YEŞİM taşıdır.Şimdi avucunu kapa ve 1 sene boyunca sakın ha açma.1 sene sonra yine gel..Demiş. Genç adamın şaşkın bakışları altında yerinden kalkarak,odayı terketmiş.Evine dönen genç,merakla bekleyen anne babasına durumu anlatmış ve anlam veremediği bu duruma; __Ya 1 sene nasıl böyle dururum,hem bana çok soğuk davrandı hem de böyle anlamsız,gereksiz birşey yaptırdı.Ustalık kaprisi buysa bari baştan yapmasaydı.. diye söylenmiş.Ama elini açmamış.. Her önüne gelene ustasını çekiştiriyor ama yinede avucunu açmıyormuş.Gece yarı uyanık şekilde yatıyormuşki taş avucundan düşmesin.Her işini tek elle yapmaya başlamış aynı nedenle.1 sene böyle büyük bir çabayla geçmiş ve gün gelmiş.. Ustasının yanına heyecanla gitmiş,birsüre sonra ustası onu kabul etmiş,genç adam heyecanla: __Dediğini yerine getirdim usta,elimi hiç açmadım taş burada..Demiş.Elini uzatarak avucunu açmış,taşı göstermiş..Usta sakin bir sesle: __Şimdi sana bir taş daha vereceğim ve bu taşıda 1 sene boyunca elinde taşıyacaksın..Demiş.Bunu duyan genç adamın sakinliği yerini öfkeye bırakmış ve bağırıp çağırmaya başlamış.Yaşlı ustayı bunaklıkla,hiçbirşey bilmemekle suçlamış.Kendinden yardım isteyen birine bukadar eziyet etmesinin delilik olduğunu söylemiş.Hastasın sen demiş.. O böyle bağırıp,hakaretler ederken,usta sessizce eline taşı sıkıştırıvermiş.Öfkeden yüzü kıpkırmızı olan genç taşı hissedince susmuş....Taşı biraz daha sıkmış ve: __BU TAŞ YEŞİM TAŞI DEĞİL Kİ USTA..Demiş.. Evet hikayemiz burada bitiyor.. Anladık demi ne anlatılmak istenildiğini.. Taşın değerinden önemlidir,dokunduğumuzu hissedebiliyor olmak.. Ve hatırladık değil mi.. Herbirimizin ellerinde değerli taşlar var.. Aman!! Sakın açmayın ha süreler dolmadan Benim de açmadığımı biliyorsunuz Düşmeyesiniz diye avuçlarımdan.. Alıntı
Φ Gece Yağmuru Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2006 Sevgili Sedat...Nezaketine ve Beyefendiliğine hayran kaldığım,bilgine ve cesaretine gıpta ettiğim güzel insan Seviyorum seni arkadaşım Herşey gönlünce olsun Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2006 Öğrenmek için sabır gerekir,zaman gerekir.Tecrübelileri izlemek gerekir.Zaman kişiye göre kısalabilir ama,öğrenmenin esası değişmez.. İşte aşağıda yazacağım bu hikayede konu,öğrenmenin değişmeyen esasıdır.. Genç bir adam,değerli taşlara ilgi duyduğundan,bu işi yapmaya karar vermiş. __Bu işi yapacaksam,değerli bir ustadan ders almalıyım..Diye düşünerek,o çevredeki en ünlü mücevher ustasını bulmuş ve yanına gitmiş.Usta bir süre sonra onu kabul etmiş.. __Anlat bakalım,seni dinliyorum..Demiş.Genç adam heyecanla;Bu işe gönül verdiğini,iyi bir mücevherci,taş ustası olmak istediğini anlatmış.Sükunet içersinde genç adamı dinleyen usta,hiçbir şey demeden gencin eline bir değerli taş koymuş ve; __Bu taş YEŞİM taşıdır.Şimdi avucunu kapa ve 1 sene boyunca sakın ha açma.1 sene sonra yine gel..Demiş. Genç adamın şaşkın bakışları altında yerinden kalkarak,odayı terketmiş.Evine dönen genç,merakla bekleyen anne babasına durumu anlatmış ve anlam veremediği bu duruma; __Ya 1 sene nasıl böyle dururum,hem bana çok soğuk davrandı hem de böyle anlamsız,gereksiz birşey yaptırdı.Ustalık kaprisi buysa bari baştan yapmasaydı.. diye söylenmiş.Ama elini açmamış.. Her önüne gelene ustasını çekiştiriyor ama yinede avucunu açmıyormuş.Gece yarı uyanık şekilde yatıyormuşki taş avucundan düşmesin.Her işini tek elle yapmaya başlamış aynı nedenle.1 sene böyle büyük bir çabayla geçmiş ve gün gelmiş.. Ustasının yanına heyecanla gitmiş,birsüre sonra ustası onu kabul etmiş,genç adam heyecanla: __Dediğini yerine getirdim usta,elimi hiç açmadım taş burada..Demiş.Elini uzatarak avucunu açmış,taşı göstermiş..Usta sakin bir sesle: __Şimdi sana bir taş daha vereceğim ve bu taşıda 1 sene boyunca elinde taşıyacaksın..Demiş.Bunu duyan genç adamın sakinliği yerini öfkeye bırakmış ve bağırıp çağırmaya başlamış.Yaşlı ustayı bunaklıkla,hiçbirşey bilmemekle suçlamış.Kendinden yardım isteyen birine bukadar eziyet etmesinin delilik olduğunu söylemiş.Hastasın sen demiş.. O böyle bağırıp,hakaretler ederken,usta sessizce eline taşı sıkıştırıvermiş.Öfkeden yüzü kıpkırmızı olan genç taşı hissedince susmuş....Taşı biraz daha sıkmış ve: __BU TAŞ YEŞİM TAŞI DEĞİL Kİ USTA..Demiş.. Evet hikayemiz burada bitiyor.. Anladık demi ne anlatılmak istenildiğini.. Taşın değerinden önemlidir,dokunduğumuzu hissedebiliyor olmak.. Ve hatırladık değil mi.. Herbirimizin ellerinde değerli taşlar var.. Aman!! Sakın açmayın ha süreler dolmadan Benim de açmadığımı biliyorsunuz Düşmeyesiniz diye avuçlarımdan.. Güzel bir yazı.. Paylaşımın için çok teşekkürler sevgili Taurus.. Başarının sırrı azim ve sabırdır.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2006 Sevgili Sedat...Nezaketine ve Beyefendiliğine hayran kaldığım,bilgine ve cesaretine gıpta ettiğim güzel insan Seviyorum seni arkadaşım Herşey gönlünce olsun Teşekkürler.. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2006 küçük prensten küçük bir bölüm..umarım sizde benim kadar çok seversiniz... “Günaydın” dedi tilki. “Günaydın” dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi. “Buradayım! Elma ağacının altında.” “Sen kimsin? Çok güzel görünüyorsun.” “Ben bir tilkiyim.” “Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki” dedi küçük prens. “Seninle oynayamam” dedi tilki, “ ben evcil bir hayvan değilim.” “Buna çok üzüldüm” dedi küçük prens. Ama biraz düşündükten sonra: ”Evcil ne demek?” diye sordu. “Anladığım kadarıyla burada yaşamıyorsun” dedi tilki, “kimi arıyorsun?” “İnsanları arıyorum,” dedi küçük prens, “ peki ama ‘evcil’ ne demek?” “İnsanlar,” dedi tilki, “tüfeklerle dolaşırlar ve avlanırlar. Tam bir baş belasıdırlar. Bir de tavuk yetiştirirler. Tüm işleri bundan ibarettir. Sen de mi tavuk arıyorsun?” “Hayır, ben arkadaş arıyorum. Ama ‘evcil’ ne demek?” “Bu pek sık unutulan bir şeydir. ‘Bağ kurmak’ anlamına gelir.” “Bağ kurmak mı?” “Evet. Örneğin, den benim için sadece küçük bir çocuksun. Diğer küçük çocuklardan hiçbir farkın yok benim için. Sana ihtiyacım da yok. Aynı şekilde, ben de senin için dünyadaki yüz binlerce tilkiden biriyim sadece. Bana ihtiyaç duymuyorsun. Ama beni evcilleştirirsen eğer, birbirimize ihtiyacımız olacak Sen benim için tek ve işsiz olacaksın, ben de senin için.” “Anlamaya başlıyorum” dedi küçük prens. “Bir çiçek var. Sanırım o beni evcilleştirdi.” “Olabilir. Dünyada her şey mümkündür.” dedi tilki. “Ama bu çiçek dünyada değil.” Tilki şaşırmıştı. “Başka bir gezegende mi?” “Evet.” “Peki orada avcılar da var mı?” “Hayır, yok.” “Bu çok ilginç. Peki ya tavuklar?” “Hayır. Tavuklar da yok.” “Eh, hiçbir yer mükemmel değildir” dedi tilki içini çekerek. Sonra kendini anlatmaya başladı: “Yaşamım çok monotondur. Ben tavukları avlarım, avcılar da beni. Bütün tavuklar birbirine benzer. Bütün insanlar da öyle. Bu yüzden biraz sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen eğer, yaşamıma bir güneş doğmuş olacak. Senin ayak seslerin benim için diğerlerinden farklı olacak. Ayak sesi duyduğum zaman hemen saklanırım. Ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendiğim yerden çıkaracaklar. Şu ekin tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz. Bu yüzden de bu tarlalar bana hiçbir şey hatırlatmazlar. Buna üzülüyorum. Ama sen beni evcilleştirseydin, bu harika olurdu. Altın renkli saçların var senin. Ben de altın renkli başakları görünce seni hatırlardım. Ve rüzgarda çıkardıkları sesi severdim. Sustu tilki ve uzun bir süre küçük prensi izledi. “Senden rica ediyorum. Lütfen beni evcilleştir!” dedi. “Elbette” dedi küçük prens. “Ama pek fazla vaktim yok. Yeni arkadaşlar edinmem ve birçok şeyi anlayabilmem gerekiyor.” “Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki. “İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkandan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de, hiç arkadaşları olmaz. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!” “Ne yapmam gerekiyor peki?” diye sordu küçük prens. “Çok sabırlı olman gerekiyor. Önce çimenlerin üstüne, biraz uzağıma oturmalısın. Ben gözümün ucuyla seni izleyeceğim, sen hiçbir şey söylemeyeceksin. Sözcükler yanlış anlamalara neden olurlar. Ama her gün, biraz daha yakına gelebilirsin.” Ertesi gün küçük prens yine geldi. “Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır. “Gelenek nedir?” “Bu da çok sık unutulan bir şeydir” dedi tilki. “Bir günü diğer günlerden, bir saati diğer saatlerden ayıran şeydir. Örneğin, şu benim avcıların da gelenekleri vardır. Perşembeleri kızlarla dansa giderler. Bu yüzden de Perşembe benim için harika bir gündür. Üzüm bağlarına kadar yürüyebilirim. Ama avcılar dansa herhangi bir gün gitseydi, benim için hiçbir günün özelliği olmayacaktı ve asla tatil yapamayacaktım.” Böylelikle küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. Ve ayrılma vakti geldiğinde “Ah! Sanırım ağlayacağım” dedi tilki. “Bu senin hatan” dedi küçük prens. “Ben sana zarar vermek istemedim. Seni evcilleştirmemi sen istedim. “Doğru, haklısın” dedi tilki. “Ama ağlayacağını söyledin!” “Evet, öyle.” “O halde bunun sana hiçbir yararı olmadı.” “Hayır, oldu. Buğday tarlalarının rengini gördükçe seni hatırlayacağım. Şimdi git ve güllere bir kez daha bak. O zaman kendi gülünün evrende eşsiz ve tek olduğunu anlayacaksın. Sonra bana veda etmek için buraya geri döndüğünde, sana hediye olarak bir sır vereceğim.” Küçük prens güllere bir kez daha bakmaya gitti. “Hiçbiriniz benim gülüm gibi değilsiniz. Çünkü henüz hiçbiriniz evcilleşmediniz. Ve siz de hiç kimseyi evcilleştirmediniz” dedi onlara. “Siz tıpkı tilkinin benimle karşılaşmadan önceki hali gibisiniz. Dünyadaki binlerce tilkiden yalnızca biriydi o. Ama ben onunla dost oldum ve şimdi artık o özel bir tilki.” Güller bu duyduklarına çok bozuldular. “Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.” Bunları söyledikten sonra tilkinin yanına döndü. “Elveda” dedi. “Elveda” dedi tilki de. “Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.” “Temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. Öğrendiğinden emin olmak istiyordu. “Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi küçük prens. “İnsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. Gülüne karşı sorumlusun. “Gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı küçük prens, öğrendiğinden emin olmak için. Sonra yoluna devam etti. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2006 Paylaşımın için çok teşekkürler frozen.. Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 forumdaki en sağlam karekterden birisin kralx, seni yazılarından takip ediyorum ve çok beğenerek okuyorum. inan tek değilsin bu forumda vermiş olduğun mücadele belki biraz abrtı olabilir ama en azından ben senin gibi düşünen bir üyeyim, yazdıklarımdan bişey anlamaya bilirsin ama şöyle kısaltayım, yazdıklarının ve savunduklarının altına gözü kapalı imza atarım arkadaşım.. yeni yılın sana sonsuz mutluluk, sağlık vede bol kazanç getirmesi dileğimle.. bayramında mübarek olsun .... Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 Kralx arkadaşım kurban bayramın ve yeni yılın kutlu ve mutlu olsun Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 Egzorsist ve ipek ikinizede çok teşekkür ederim.. Hayırlı bayramlar, hayırlı yıllar.. Alıntı
Φ sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 bayramınız kutlu olsun kralx herşey için teşekkürler...yeni yıl size mutluluk getirsin peşinden.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 Teşekkürler Boss.. Seninde bayramını en içten dileklerimle kutlarım... Sanada teşekkürler senestikçebentitrerim.. Alıntı
Misafir mrs.su Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 xlark tades....... bayramınız kutlu olsun.....tüm insanlara hayırlı olsun.......... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 Teşekkürler mrs.su.. Hayırlı bayramlar.. Alıntı
Φ xminex Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2006 sevgili sedatt abicimm... bayramını ve yenii yılını kocaman kutluyorum... mutluluk peşiniii hiç bırakmasın inşallah abiicim... Alıntı
Misafir katre_a Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2006 hayırlı bayramlar sedat....harçlık hazırladın mı bak elini öpmeye gelcem ii yıllar bu arada inşallah herşey gönlünce olur.. Alıntı
Φ Murti_San Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Arkadaşım ,Kurban bayramınızı ve yeni yılınızı en içten dileklerimle kutlar sağlık ve mutluluklar dilerim Huzur ve güzellikler sizlerle olsun . yaşanabilecek tüm güzel duyguları yaşaman dileğimle Kendine iyi bak..! Sevgiler...... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Teşekürler murti.. Seninde yeni yılını ve bayramını kutlarım.. Alıntı
Φ xminex Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 - İki şey, seni 'vasıflı insan 'yapar: 1- İradeye hakim olmak 2- Uyumlu olmak. - İki şey, seni geri bırakır: 1- Kararsızlık 2- Cesaretsizlik. - İki şey, senin ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar: 1- Baskın yeteneği bulmak 2- Cidden sevdiğin işi yapmak. - İki şey, başarının sırrıdır: 1- Ustalardan ustalığı öğrenmek 2- Kendini güncellemek. - İki şey, başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır: 1- Niyetin saf (halis) olması 2- Ruhsal farkındalık. - İki şey, seni milyonlarca insandan ayırır: 1- Problemin değil çözümün parçası olmak 2- Hayata ve herşeye yeni (özgün, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek. - İki şey 'kalitesiz insan'ın özelliğidir: 1- Şikayetçilik 2- Gıybet, dedikodu. - İki şey, yanlış yapmanı engeller: 1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek 2- Kul hakkından korkmak. - İki şey seni gözden düşürür: 1- Laf kalabalığı 2- Kendini övme, vazgeçilmez gösterme. HAYATTA KENDİNE HANGİSİNİ YAKIŞTIRIYORSAN ONU YAP.. AMA UNUTMA Kİ BU DÜNYANIN TEKRARI YOK.. paylaşmak istedimm..kendine iyi bak SEDAT ABİ... Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 Bu güzel çiçekler senin için Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2007 Güzelmiş teşekkürler xminex.. Çiçek için çok çok teşekkürler lilaccım.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.