Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Benim merak ettiğim kişilerin düşünceleri değil..

Sınırı ne olursa olsun duş iyi gider demişsiniz doğrudur fakat farzmıdır???

Soru bu?

Sn. Suheda_,

işte burada tıkanıyoruz.Aradığınız cevabı açık seçik hiçbi yerde bulamıyoruz. :sweatingbullets:

çünkü yok yazılı bişey.çok derin araştırılsa bile,bikaç öneri ve tahminden öteye gidilemiyor.

İnanın , akşam yemeği için kimseye danışmıyor ve yemeğinize kendiniz karar veriyorsanız, konu üzerine olan sorunuzun yanıtınıda en doğru kendiniz verebilirsiniz....

Gönderi tarihi:

Zaten yaz boyu sudan çıkmıyoruz, deniz, havuz, duş, bir de gusül olursa deri diye birşey kalmayacak, deri de bir canlı canım :P

Gönderi tarihi:

Zaten yaz boyu sudan çıkmıyoruz, deniz, havuz, duş, bir de gusül olursa deri diye birşey kalmayacak, deri de bir canlı canım :P

 

Maide 6 gereği , cinsel ilişki esas alınmasına karşın(yani işin farz kısmı tam bir cinsel ilişki),, diğer mevzu yani sevişme konusunda buna farzdır ya da farz değildir diyerek bilmediğimiz konuda yanılgıya düşmek, dinimize aykırıdır. Bazen bilmediğimiz konuyu bilmediğimizi itiraf etmek,aslında dinimizin farzıdır. Ben şahsım adına , cinsel deneyimlerdeki kasılma , tahrik olma ve sağlıklı bireyler isek doğal olan sıvı salgısı sebebiyetiyle,hiç koşulsuz en ufak tereddüt etmeden abdest almayı uygun görürüm. Çünkü cinsel ilişki durumu, sadece bir birleşme değil, birleşmeden dahi ,sadece beyinsel olsa dahi(çok rahat bir bakirede yaşayabilir), vücutta ki elektiriğin bir bölgede toplanıp,o bölgeden çıkışını sağlayarak rahatlamadır.Bu konuda kaynak olarak Wilhelm Reich in "Bedensel Boşalmanın İşlevi" kitabını tavsiye ederim. Bu tarz bir tereddütü olan bir müslümanın, terddüt içinde kalması durumu bile olayı farz haline getirebilir. Bu konuda da cumartesi yasağı ile ilgili ayetin okunmasını tavsiye ederim.

Gönderi tarihi:

cumartesi yasağımı ? ilk defa duyuyorum bunu

 

yani cumartesi yasağının gusul ile alakası nedir ?

 

Nahl Sûresinin 124 . Ayetinde

Cumartesi gününe saygı, ancak onda görüş ayrılığına düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.

Gusül ile alakası yok ama Rabbimiz ,görüş ayrılığına düşülen bazı konuları üzerimize farz kılabilmektedir. Yani benim anladığım, ortada tereddütlü,açık olmayan bir anlam varsa,bu konuda görüş ayrılıkları varsa,dini anlamda ibadetsel yönü uygulamak üzerimize farz kılınabilir.Kısacası,bilmediğimiz bu konuda,abdest almamaktansa abdest almak üzerimize farz kılınabilir.Şüphesiz yine doğrusunu yalnızca Allah bilir.

Gönderi tarihi:

Maide 6 gereği , cinsel ilişki esas alınmasına karşın(yani işin farz kısmı tam bir cinsel ilişki),, diğer mevzu yani sevişme konusunda buna farzdır ya da farz değildir diyerek bilmediğimiz konuda yanılgıya düşmek, dinimize aykırıdır. Bazen bilmediğimiz konuyu bilmediğimizi itiraf etmek,aslında dinimizin farzıdır. Ben şahsım adına , cinsel deneyimlerdeki kasılma , tahrik olma ve sağlıklı bireyler isek doğal olan sıvı salgısı sebebiyetiyle,hiç koşulsuz en ufak tereddüt etmeden abdest almayı uygun görürüm. Çünkü cinsel ilişki durumu, sadece bir birleşme değil, birleşmeden dahi ,sadece beyinsel olsa dahi(çok rahat bir bakirede yaşayabilir), vücutta ki elektiriğin bir bölgede toplanıp,o bölgeden çıkışını sağlayarak rahatlamadır.Bu konuda kaynak olarak Wilhelm Reich in "Bedensel Boşalmanın İşlevi" kitabını tavsiye ederim. Bu tarz bir tereddütü olan bir müslümanın, terddüt içinde kalması durumu bile olayı farz haline getirebilir. Bu konuda da cumartesi yasağı ile ilgili ayetin okunmasını tavsiye ederim.

 

Sayin ftoyt,tespitlerinize katiliyorum.Evet cinsel iliski bosalma olsun veya olmasin guslü gerektiren tek neden.Bunun disinda bosalma guslü gerektiriyor.Bunun disinda her nekadar guslü sart kosan bir madde olmasada bence ve sizinde ifade ettiginiz gibi,sadece huzur bulabilmek acisindan temizlenmeyi uygun görüyorum.

Gusül temizlenmektir dogru,bir arkadas nasil olsa hergün denizdeyiz demis,haklidir yalniz gusül bir rituali gerektiriyor.

Ayrica,sadece sevistikten veya cinsel iliskiden sonra degil öncesinde de temizlenmek bence daha önemlidir.Temiz vücutla olan hersey güzeldir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bu tarz bir tereddütü olan bir müslümanın, terddüt içinde kalması durumu bile olayı farz haline getirebilir. Bu konuda da cumartesi yasağı ile ilgili ayetin okunmasını tavsiye ederim.

 

Sanırım karıştırmışsın biraz dostum. Müslümanlar için cumartesi günü çalışma yasağı diye bir yasak yok. O ayette hangi gün tatil olacağı konusunda ihtilafa düşen yahudilere cumartesi gününün tatil edildiğinden bahsediliyor.

Gönderi tarihi:

Bu konuya karışmayı hiç düşünmemiştim ama ftoyd karışınca ben de duramadım. Ftoyd'un inançlılar arasında benim için yeri başka...

 

Şimdi ftoyd bir emsal gösteriyor. Cumartesi günü, onun hakkında ihtilafa düşenler (Yahudiler) için farz kılındıysa, bu başlıktaki sorulan konu da böyledir diyor. Ancak zayıf bir kıyas. Benim bildiğim, dinde bir şeye farz demek için hakkında açık bir nas olacak. Hatta bu nas ayet olacak, hadis de kabul değil.

 

"Dinime karışan bari müselman olsa" hayıflanmasını duyar gibiyim. Ama bu konuda benim görüşüm belli: Din bir insanlık kültürüdür ve üzerinde söz söylemeye herkesin hakkı vardır. Bu hepimizi etkileyen bir olgu. Eskimo'ya "git yahu, senin küresel ısınmayla ilgili ne gibi görüşün olabilir? Ne CO2 emisyonun var ne bir şey" diyor musunuz? O da bu atmosferi soluyor. Hatta CO2 emisyonu olmaması, onu daha karışmaya hak kazandırıyor. Elin emisyonunu solumak zorunda kalıyor çünkü.

 

O değil de niye ayakkabımızı çapraz mı düz mü bağlasak efdal olacağını dinden soruyoruz ki? Böyle inciğini cıncığını kayda geçirmek, kurallaştırmak zorunda mıyız? Bakın yine hariçten gazel okumak denecek ama, ben yine hariçten de olsa bir gazel atayım:

 

Şu dini biraz basitleştirip, biraz özgürleştirin. Her ayrıntısını kayıt kuyut altına almaya çalışmayın. Bırakın ayakkabısını çapraz isteyen çapraz, düz isteyen düz bağlasın. Nedir yahu? Hangi tırnaktan kesmeye başlanırsa efdalmiş! Bunlar var fıkıh kitaplarında! Yazıktır yahu! Bu kadar da her incik cıncık kayıt altına alınmaz ki? Şöyle bir kelam ettim, şöyle bir iş işledim, haydii, güldür güldür müftüye koş! Ya da alo fetva hattını aramak için telefona sarıl! "Hocam, benim bir sorum olacaktı..." diye başlayan türlü akla hayale gelmez abuk sorular. "Kalemin arkasıyla kulağımı kaşımıştım, günah olmuş mudur?"

 

Bilim diye bir şey var. ne bilsin allahın fıkıhçıları neyin efdal neyin olmadığını? Bilim mi vardı fıkıh yazılırken? Hiç kusuruma bakmayın, Muhammed'in de bilimden zerre haberi yoktur, olması zaten mümkün değil. Dine dayalı ayrıntılı bir gereklilikler çetelesi çıkaramazsınız, mümkünü yoktur. Ayrıca din için de zararlıdır bu tutum... Bizim için de... Etrafımızda bir sürü yok sol eliyle mi yedi, yok besmelesiz mi iş yaptı, yok apdesli mi değil mi, yok cinler yemeğe necaset katar mı, yok şeytan işe karışır mı... diye bakıp duran bir sürü eleştirel göz ondan sonra... Yok yahu, eskiden bunları köylerde nineler anlatırdı, şimdilerde baya entelektüel oldu, nasıl oluyor anlamıyorum. Koca üniversite bitirmiş adam nasıl olup cin masallarına inanıyor, akıl alır gibi değil. Bu tiplerden nereye gitsek kurtulamaz olduk! Gel de bu toplumda huzur bul...

 

Hayatı çekilir kılın biraz yahu! Biz de iyice soğumayalım, birazcık sempatimiz olsun kalsın...

Gönderi tarihi:

Şöyle bir kelam ettim, şöyle bir iş işledim, haydii, güldür güldür müftüye koş! Ya da alo fetva hattını aramak için telefona sarıl! "Hocam, benim bir sorum olacaktı..." diye başlayan türlü akla hayale gelmez abuk sorular. "Kalemin arkasıyla kulağımı kaşımıştım, günah olmuş mudur?"

 

Koca üniversite bitirmiş adam nasıl olup cin masallarına inanıyor, akıl alır gibi değil.

 

Üniversite mezunu olup olmamak dediğin gibi pek te ilgili değil cin masallar v.s. olaylarına inanıp inanmamakta.

 

Yukarda alıntıladığım yeri okuduğumda geçen yıl iş yerinde yaşadığım bir olay geldi aklıma. Yaklaşık 15 kişilik bir ekiple birlikte çalışıyorum ve çoğunluğu üniversite mezunu hatta yüksek lisans yapanlar var. İçlerinden 40 lı yaşlarında bir ablamız kocasına "andolsun ki yarın seni boşayacağım" demiş ve sonrada çok pişman olmuş.Ona göre dini konularda bilgisi biraz fazla olanlara (yani batıl inançları bir şekilde dinle bağdaştıran ortak nokta bulan kişiler diyelim bunlara)fikir danışıyor. Binbir tane yanıtla karşılaşıyor. En sonunda müftülüğü arayıp "yemin ettiğini,ama pişman olduğunu ve bu yeminin geri dönmesi için ne yapması gerektiğini" sormaya karar verdi. Telefon bulundu ve arandı. (Ki bu ablamız müftülükte çalışan herkesin müftü olduğunu zanneden biri :) ) Telefonda çıkan kişiye

 

-Bana herhangi bir müftüyü bağlarmısınız

_Hanfendi bir tane müftü var o da benim

 

- ya müftü bey bişey sorucam size. (böyleyken böyle böyle diye anlattı olayı)

cevap ise;

 

_bu yemini etmeden önce düşünecektiniz ama 10 çocuk sevindirirseniz yemininiz geçersiz olur ?

 

:unsure: gülsemmi ağlasammı?

 

Bu ablamız ogün bugündür öyle pişman olmuş olmalı ki neredeyse her gün bir çocuk sevindiriyor.

Gönderi tarihi:

Ben daha komiğine bizzat şahit oldum. Bir gereklilik oldu, müftü ile görüşüyordum. Benim müftü ile ne işim olacağını düşünerek bunu garip bulanlar olabilir. Tabii ki hiç bir özel işim yoktu. Uzatmayacağım ama, o an ister istemez görev gereği müftü ile görüşmem gerekiyordu, böyle açıklayayım.

 

Bir vatandaş geldi. Meramını evirdi çevirdi, sonunda anlatabildi: Karısına "yahu kardeşim!" diye hitap etmiş. Sonra da içini kemirmeye başlamış bu laf... Soluğu müftüde almış. Tabii yok böyle bir şey, yani dini bütün bile olsan yok! Fıkıhta "zıhar" diye bir tabir var, anlamsız olmaya anlamsız, bence hiç bir anlam ve önemi yok. Ama hadi dindarsın, bu var anca yani... Bu da karısına "anam gibisin" demesi. Böyle lafla peynir gemisi mi yürür, tabii yürümez, sokakta adama "hop dayı, bakar mısın!" deyince adam dayın mı oluyor ama, hadi inanıyorsan bile en fazla bu var yani!

 

Daha neler var. Acaba abdestim namazım geçerli oldu mu diye defalarca tekrarlayanlar, besmele çekti miydim diye yediği içtiğinden, ilişkisinden, hatta çocuğundan şüphelenenler, cin şeytan karışmış mıdır diye korkanlar... Hastalıktır bu. Kafaya takan kafayı yer. Bir kere soyut vehimlere, cinlere, şeytanlara, meleklere inanan birinin ruh sağlığının yerinde kalması imkansızdır. Koridorda cin var, köşede şeytan pusmuş, melek omzumda... Bunları kafasında kuran birinin kafası sağlam kalamaz, imkansızdır.

 

İşin özeti: "Dinde şu var, şu yoktur, şu hurafedir, şu dindendir, şu hak, şu batıldır" diye bir şey yok. Soyutluğa kapıyı açtın mı bir kere, her türlü hurafe o kapıdan girer. Ayıklayamazsın. Zaten ayıklama diye bir şey olamaz. Neyini ayıklayacaksın, zaten soyut! Nasıl inanırsan o şekli alır. Soyutluğa hiç bir kılıf biçilemez...

 

Çocuk sevindiren ablaya gelince değerli Mouchette... Tabii çocuk sevindirmek güzel bir şey. Bir çocuğun gözünde o pırıltıyı görmek, bunu sağlamak ne güzeldir. Bunu sadece insani bir duygu ile, hiç bir dünyevi veya ölümden sonrası gibi kaygı gütmeden yapmak öyle saf ve güzeldir ki... Bunu dine alet etmemek gerek. Bu güzellikleri yaptıran din değildir aslında. Empati duygumuzdur. "Onun yerinde ben de olabilirdim" diyerek yardım etmekten haz duyarız. "Ben olmasam bile yarın çocuğum böyle bir durumda kalabilir, güzel bir dünya yaratmak için iyilik yapmamız gerek" diye düşünürüz. İyilik bundan vardır, cennete gitmek için filan değil...

 

Kötülük ise öç alma duygusundan dolayı vardır. "Onlar"dan öç alma, "öteki"lerden intikam alma. Bir karşıtlık oluşturur ve "onlardan" intikam alınır. "Onlardan" olduğu için suçsuzlardan... Her kötülük, öç almak için işlenir. Bir kötülük imparatorluğu, mafya örgütü bile toplumdan, kendine çalışmayan, başkalarına çalıştığını düşündüğü toplumsal yargılardan intikam almaktadır. "Siz çok iyiyseniz beni durdurun hadi" diye meydan okumaktadır aslında.

 

Sinema dehası Spielberg, "Schindler'in Listesi" filmini siyah beyaz çekti. Amacı ağır bir tarihi suçluluk duygusu oluşturmaktı. Sadece bir tek ögeyi renklendirdi: Ceset yığınında annesini arayan küçük bir kız çocuğunun kırmızı küçük mantosu... Bu müthiş, canevinden vuran bir vurguydu.

 

Dünya atmosferinde ağır bir kötülük kokusu var... Saygı mı değerli denizkızı, o ise giderek yok oluyor. Tıpkı ateşböcekleri gibi... Sahi hiç ateşböceği gören çocuk var mı? Çocukluğumun o eşsiz rüyasını özlüyorum. Karanlık yolun sağında solunda pırıldayan ateşböcekleri ne güzeldi... Şimdiki çocuklar böyle bir canlının yaşamış olduğuna kuşku ile bakıyor, bunu bir efsane sanıyorlar. Onlar ancak elektronik küçük led lambaları biliyorlar. Halbuki biz ateşböceklerini gördük. Çok güzellerdi... Onları gündüzden yakalar, gece uçurmak için kapağı delikli bir kavanozda saklardım. Gündüz sıradan görünürlerdi, gece parıldayanların bu böcekler olduğuna bilmeyen inanmazdı. Fakat gece kavanozun kapağını açınca bir yıldız bulutu gibi havaya yayılmaları büyü gibiydi, çok güzellerdi... Onları özlüyorum, yoklar. Tarımsal ilaçlarımıza kurban gittiler zavallı hayvancıklar...

Gönderi tarihi:

Dünya atmosferinde ağır bir kötülük kokusu var... Saygı mı değerli denizkızı, o ise giderek yok oluyor. Tıpkı ateşböcekleri gibi... Sahi hiç ateşböceği gören çocuk var mı? Çocukluğumun o eşsiz rüyasını özlüyorum. Karanlık yolun sağında solunda pırıldayan ateşböcekleri ne güzeldi... Şimdiki çocuklar böyle bir canlının yaşamış olduğuna kuşku ile bakıyor, bunu bir efsane sanıyorlar. Onlar ancak elektronik küçük led lambaları biliyorlar. Halbuki biz ateşböceklerini gördük. Çok güzellerdi... Onları gündüzden yakalar, gece uçurmak için kapağı delikli bir kavanozda saklardım. Gündüz sıradan görünürlerdi, gece parıldayanların bu böcekler olduğuna bilmeyen inanmazdı. Fakat gece kavanozun kapağını açınca bir yıldız bulutu gibi havaya yayılmaları büyü gibiydi, çok güzellerdi... Onları özlüyorum, yoklar. Tarımsal ilaçlarımıza kurban gittiler zavallı hayvancıklar...

 

Sayın demirefe insanlardaki, toplumlardaki soyutluğa,öte aleme,fizik ötesi güçlere karşı inancın yerine ikame edebilceğiniz bütün soyutlukları saf dışı bırakabileceğiniz ve insanı huzura erdirip başka kapılarda huzur,anlam aratmayacağınız inancın yerine ikame edebileceğiniz bir formülünüz, bir somut değerler tavsiyeniz var mı?Öyle bir değerler dizgesi, sistemi önerin ki insanoğlu göreceliğini,yorumunu, yani soyutluğunu katmasın ona.Her insan o somutu tek tip tek şekil algılasın.Sunacağınız değerler karşısındaki insanların genel tutumu 200 üzerinden örneğin 170 zeka düzeyinde olsun yorum yapamasın,yanlış anlamasın, gülünç sorular sormasın o değerler karşısında.Ya insandaki soyutluğu,göreceliği ne yapacağız?

 

Ateşböceklerini görüp tarifsiz soyutluklar hisseden de ateşböceklerini yok eden soyutluktaki canlı aynı değil mi?Bilimin somutluğuyla atom bombası icat edip milyonlarca insanı göremediğimiz o içindeki soyut hissiyatla öldüren bilimin yorumuna hurafe katan insan değil mi?

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:

Sayın Fuzuli, bilim ve felsefe insanlığa dine ihtiyaç duymadan her tür içsel doyumu sunar. Ben dine gerek olduğunu sanmıyorum. Din derken toplumu (doğaüstüne tapınmaya) organize eden bir kültürel kurumdan bahsediyorum. İnançtan değil. İnanç felsefi de olabilir, dini olması şart değil. Determinizm felsefi bir inançtır örneğin ve benim inancımdır.

 

Burada yeri geldi ama, ortaya atsam mı çok tereddütlüyüm. Nasıl yorumlanacak bilmiyorum. Çok kısa ifade etmeden geçemeyeceğim:

 

Tüm felsefeleri iki kutupta toplayabiliriz: Teist ve ateist felsefeler. Determinizm bu iki kutuptan, belki benden beklemeyen ve şaşıran olacak ama, teist kutupta yer alır. YALNIZ: Önemle dikkat çekerim ki: Bu söylemim tanrı söz konusu edilerek yapılmamıştır. Yani tanrıya inananlar teist, inanmayanlar ateist anlamında değil. Esasen bence felsefe tanrı kavramını dışlar. "Tanrıya inanan felsefe" diye bir şey olmaz. Bu söylediklerimin en radikal bazda, en kökenden ele alarak söylendiğini altını çizerek vurguluyorum. Ayrıntıda bu söylemler dallanır budaklanır, geçersiz sayılabilir.

 

En temelde, en kökende, tanrı sorunu yoktur felsefede. "GERÇEK" sorunu vardır. "Gerçek" var mıdır? Soru budur. "Gerçek"in adını koymadan... Tanrı filan diye adlandırmadan...

 

Bu anlamda "evet, gerçek, vardır!" diyen felsefe teist olur. "Hayır, gerçek yoktur!" diyen felsefe, ateist olur.

 

Determinizm bir "gerçek" vardır der. Ama bu gerçeğe tanrı demez, nedensellik der. Bakın bu sadece bir adlandırma sorunu değil. "Ben diyeyim tanrı, sen de Şabullapum" sorunu hiç değil. Felsefi determinizme göre tanrı yoktur. Tanrı ile karşılanan bir evrenin, oluşun hakimi, yoktur. Maddi bir nedensellik öngörür. Tamamen materyalisttir. Maddi oluşumdan öncül bir karmaşayı asla kabul etmez. Ama yine de yukarıda açıkladığım anlamda TEİST bir felsefedir.

 

Ateist felsefeler ise bir gerçek olmadığını savlarlar. Örneğin anarşizm. Anarşizm der ki bir gerçek yoktur ki öğretilsin? Herkesçe benimsensin? Yoktur. Her şey ve herkes tümüyle özgürdür. İstersem biri beni durdurana kadar herkesi öldürmeye çalışabilirim. Bana bunu yapmamamı söyleyebilecek kimse ve bir şey yoktur der. Beni ancak durdurarak önleyebilirsiniz. Eğer durdurmayı başarırsanız herkesi öldüremem. Nerede durdurursanız oraya kadar öldürürüm. Ama öldürmak istemezsem de öldürmem. Her anarşist herkesi öldürmeye kalkışacak diye bir kural da yok! Ama öldürmeye kalkışamaz diye de yok! İrade tamamen rasgele ve özgürdür der. Hiç bir belirlenimi kabul etmez. Hatırlatayım, determinizm belirlenimcidir.

 

Bilmem anlatabildim mi?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.