Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

1-VARLIK :

 

kainattaki varlık nedir ? gezegenler vs. yani maddedir. peki varlık olmasa yani bu gezegenlerin ve yıldızların hiçbiri olmasa onların yerlerinde ne olurdu ? sonsuz bir boşluk mu ? yani hiç olmayan birşey mi ? sonsuz karanlıklar mı ... evet buna itiraz edemezsiniz.

 

yani ben şöyle tanımlıyorum. sonsuz bir boşluk kapkaranlık hiçbirşeyin olmaması .. ben buna matematikte karşılığı olan '' 0 '' diyorum. sıfır da hiç olmayandır.

kendi başına bir varlık diyemessiniz. çünkü sıfırı yok ederseniz onun yerinde yine sıfır kalır.

 

2 - madde bu sonsuz boşluğun içinde algılanabilen tek şeydir. o halde madde matematikte karşılığı olan ''1'' dir .

 

3- 0 dan 1 çıkmaz. o halde bu varlığı yaratan biri var.

 

4- bu sorularıma cevab bulduktan sonra sıra gerçek yaratıcıyı bulmaya geldi. '' 0 '' ı ve ''1 '' i yaratan biri olmalıydı bu. bunu yaratabilecek güçte tek tanrı var.

o da kuranı kerimde bahsedilen yüce Allah'dır.

 

'' bilimi dinle de kıyas tutmayınız. bilim denilen şey zaten temelini doğadan almıştır. örneğin bir elektrik .. ilk kez gökyüzünde yıldırımlardan esinlenip keşfedilmiştir. diğer bütün bilimler doğa olaylarından esinlenilip buılunmuştur. ''

 

iyi de siz bu bilimi dinle kıyaslıyorsunuz. ama dinin sahibi zaten doğanın yaratıcısıdır...

dini küçümseyip bilime güvenenlere söyluyorum. bilimi nerden öğrendiniz ? doğadan ...

Gönderi tarihi:

Güzel bir yaklaşım, bende benzer bir düşünceyle yaklaşıyorum...

 

Varlık denilen şey adına madde dediğimiz ve varlığını bildiğimiz herşey, sonsuz değerde üstelik evreni kuşatan ve henüz ulaşamadığımız zaman dilimlerinde ve farklı yaşam formlarında hatta farklı madde boyutlarında bulunan, etkileşen, devinen bütünlük...

 

"Evrenin bir sonu var mı, varsa (ki her maddenin nesnel yapısına göre bitiş noktası var) ondan sonrasında ne var?

Evren ölçülemeyecek kadar büyük mü, bu büyüklük nasıl gerçekleşti?"

 

Seninde dediğin gibi varlığın karşılığı yokluk, sıfırda denilebilir ama tam karşılığımıdır bilemiyorum, belki anlamamızı kolaylaştırabilir... Öyle ise Allah "yokluk"tur da denilebilir... Yokluğun esasen varlıktan çok daha gerçek olduğunu ve üstelik yokedilemez olduğunu düşünmek gerekir...

 

Yokluğun (felsefenin en zevkli sorgulamasıdır) tanımlamasını yapabilmek için varlığı bilmek gerekir işte belkide bu yüzden madde bedenle deneyim halindeyiz... Belkide Kuran'ın bizden istediği "anlamak/anlamaya çalışmak" tamda budur, varlık varlığını yokluğa borçludur, onu var eden yokluktur!

Gönderi tarihi:
1-VARLIK :

 

kainattaki varlık nedir ? gezegenler vs. yani maddedir. peki varlık olmasa yani bu gezegenlerin ve yıldızların hiçbiri olmasa onların yerlerinde ne olurdu ? sonsuz bir boşluk mu ? yani hiç olmayan birşey mi ? sonsuz karanlıklar mı ... evet buna itiraz edemezsiniz.

 

yani ben şöyle tanımlıyorum. sonsuz bir boşluk kapkaranlık hiçbirşeyin olmaması .. ben buna matematikte karşılığı olan '' 0 '' diyorum. sıfır da hiç olmayandır.

kendi başına bir varlık diyemessiniz. çünkü sıfırı yok ederseniz onun yerinde yine sıfır kalır.

 

2 - madde bu sonsuz boşluğun içinde algılanabilen tek şeydir. o halde madde matematikte karşılığı olan ''1'' dir .

 

3- 0 dan 1 çıkmaz. o halde bu varlığı yaratan biri var.

 

4- bu sorularıma cevab bulduktan sonra sıra gerçek yaratıcıyı bulmaya geldi. '' 0 '' ı ve ''1 '' i yaratan biri olmalıydı bu. bunu yaratabilecek güçte tek tanrı var.

o da kuranı kerimde bahsedilen yüce Allah'dır.

 

'' bilimi dinle de kıyas tutmayınız. bilim denilen şey zaten temelini doğadan almıştır. örneğin bir elektrik .. ilk kez gökyüzünde yıldırımlardan esinlenip keşfedilmiştir. diğer bütün bilimler doğa olaylarından esinlenilip buılunmuştur. ''

 

iyi de siz bu bilimi dinle kıyaslıyorsunuz. ama dinin sahibi zaten doğanın yaratıcısıdır...

dini küçümseyip bilime güvenenlere söyluyorum. bilimi nerden öğrendiniz ? doğadan ...

 

 

Oncelikle 0'dan 1 cikar = -1 kalir...

 

Kanitiniza gelince gecerliligi yok diyebilirim, cunku basliktada oldugu gibi " ispatladim" diyorsunuz. Olay 0 ve 1 ile bitmiyor. Peki 0'i ve 1'i yaratan tek tanri Kurani Kerimin tanrisiysa, onu yaratan nedir. Benim sahip oldugum akil, yoktan var olmayi kabul edemiyor. Bilimi dinle kiyasliyorsunuz diyorsunuz, kendinizde bilimsel denklemle cocumlemeye calisiyorsunuz. Ama matematikte hersey mumkundur. Bence Tanri'nin varligini ispatlamayin, hissetmeye calisin. Pascal hem matematikci, hem bilim adami, hemde dindar biri. Ama tanrinin varligina ancak kisinin kalpten inanabilecegini soyler. Yani birakin baskalarina ispat etmek istegini, siz inaniyorsaniz kendinize saklayin.

Gönderi tarihi:
Oncelikle 0'dan 1 cikar = -1 kalir...

 

Kanitiniza gelince gecerliligi yok diyebilirim, cunku basliktada oldugu gibi " ispatladim" diyorsunuz. Olay 0 ve 1 ile bitmiyor. Peki 0'i ve 1'i yaratan tek tanri Kurani Kerimin tanrisiysa, onu yaratan nedir. Benim sahip oldugum akil, yoktan var olmayi kabul edemiyor. Bilimi dinle kiyasliyorsunuz diyorsunuz, kendinizde bilimsel denklemle cocumlemeye calisiyorsunuz. Ama matematikte hersey mumkundur. Bence Tanri'nin varligini ispatlamayin, hissetmeye calisin. Pascal hem matematikci, hem bilim adami, hemde dindar biri. Ama tanrinin varligina ancak kisinin kalpten inanabilecegini soyler. Yani birakin baskalarina ispat etmek istegini, siz inaniyorsaniz kendinize saklayin.

 

 

bana göre yokluk ''0'' dır. ya da başka birşey olsun farketmez. bunu da geçiyorum

 

düşün uzayda hiçbir madde bulunmasaydı sonsuz bir karanlık , sonsuz bir boşluk varolacaktı. bu boşluğu yoketsen onun yerinde yine sonsuz bir boşluk varolacaktır . o zaman varolan sadece madde değil . yani sadece gezegenler vs değil. bu boşluk da varolmuştur.

 

o zaman 2 seçenek kaldı. ya bu varlığı yaratan biri var ya da tesadüfen varoldu.

 

eğer tesadüfen varoldu diyorsanız ? o zaman sadece bu gezegeneler değil, onlar olmadığında oluşan sonsuz boşluk da tesadüfen varolmuştur.

buna ilişkin hiçbir delil bulamassınız.

çünkü kainatta hem varlık hem de yokluk var. varlığa bir ispat bulsan bile yokluğu açıklayamassın. şimdi sen bütün bunları kabulleniyosun ve biliyorsun buna rağmen sonsuz güçlü bir tanrının varlığı mı sana imkansız geliyor ? bir tanrı var bu gerçek. dünyadaki birçok inancı araştırdım. bana en uygun gelen kuranı kerim oldu. 1 tek ayeti bile bütün bu sorularıma cevap buldu.

Allah birşeyin olması için ona sadece ol der ve hemen olur..

bundan daha güçlü bir tanrı varsa göster inanıcam ?

Gönderi tarihi:
Güzel bir yaklaşım, bende benzer bir düşünceyle yaklaşıyorum...

 

Varlık denilen şey adına madde dediğimiz ve varlığını bildiğimiz herşey, sonsuz değerde üstelik evreni kuşatan ve henüz ulaşamadığımız zaman dilimlerinde ve farklı yaşam formlarında hatta farklı madde boyutlarında bulunan, etkileşen, devinen bütünlük...

 

"Evrenin bir sonu var mı, varsa (ki her maddenin nesnel yapısına göre bitiş noktası var) ondan sonrasında ne var?

Evren ölçülemeyecek kadar büyük mü, bu büyüklük nasıl gerçekleşti?"

 

Seninde dediğin gibi varlığın karşılığı yokluk, sıfırda denilebilir ama tam karşılığımıdır bilemiyorum, belki anlamamızı kolaylaştırabilir... Öyle ise Allah "yokluk"tur da denilebilir... Yokluğun esasen varlıktan çok daha gerçek olduğunu ve üstelik yokedilemez olduğunu düşünmek gerekir...

 

Yokluğun (felsefenin en zevkli sorgulamasıdır) tanımlamasını yapabilmek için varlığı bilmek gerekir işte belkide bu yüzden madde bedenle deneyim halindeyiz... Belkide Kuran'ın bizden istediği "anlamak/anlamaya çalışmak" tamda budur, varlık varlığını yokluğa borçludur, onu var eden yokluktur!

 

 

güzel açıklamışsın. birkaç ekleme yapmak istiyorum. bence varlığın ve yokluğun ötesinde bir boyut olmalı. Allah hiçbirşeye benzemez . bize öğrettiği bukadar sadece. daha fazlasını anlamaya gücümüz yetmiyor. buyuzden bence varlık da yokluk da Allah tarafından yaratıldı. aslında bunların ötesinde birşey var. ama bize öğretilmediği için asla bilemeyiz. Allah bilir. benim kızdğım nokta bukadar şeyi anladıktan sonra bile Allah ın varlığını kabullenmemek.... Allah böyle insanlara cehennemi yakıştırmış. Allah gerçekten çok adil davranıyor.

Gönderi tarihi:

"ama bize öğretilmediği için asla bilemeyiz. "

 

deyip kestirecek birisi neden daha öncesinde basit bir matematik kullanıp (ki o kısmı da tartışılır)

 

"Allah'ı ispatladım" der?

 

Madem anlayamayacak yapıda olduğunu düşünüyorsun, ne diye anlamadığın şeyi ispat yoluna giriyorsun?

Gönderi tarihi:
"ama bize öğretilmediği için asla bilemeyiz. "

 

deyip kestirecek birisi neden daha öncesinde basit bir matematik kullanıp (ki o kısmı da tartışılır)

 

"Allah'ı ispatladım" der?

 

Madem anlayamayacak yapıda olduğunu düşünüyorsun, ne diye anlamadığın şeyi ispat yoluna giriyorsun?

 

kestirip atıcağım yere kadar çok uzun düşündüm. kimsenin benden daha zeki ya da daha aptal olduğunu düşünmüyorum. ama Allah ın varlığını inkar edenlere anlayabildiğim kadarını anlattım. aklımın yetmediğini anladığım yerde ''Allah var'' dedim. akılsızlığıma aldanıp inkar yolunu seçmedim. ışık hızına ulaşıp evrenın sonuna varsan bile cevabını asla bulamiycağın bir soruyla karşı karşıyasın. kainatta olup bitenlerin hangi birine müdahale etme gücümüz var ? ya da ne yaratabiliyosunuz ki küçücük beyinlerinize güvenip ''Allah yok '' diyorsunuz.

 

 

ben kesinlikle Allah ın varlığını ispatladığıma inanıyorum. en başta yaptığım işleme sonuna kadar güveniyorum. bu işlemi yapmak için matematikçi olmanıza gerek yok. ilkokul çocuğu bile bilir bunu. eğer 'Allah yok '' diyen varsa benimkine benzer somut bir ispatta bulunsun. tesadüflere inanmiyorum. iddanızda tutarlıysanız bana bir delil getirin.

Gönderi tarihi:
iddanızda tutarlıysanız bana bir delil getirin.

 

Hangi iddia o? Bir iddiada mı bulunmuşum?

Gönderi tarihi:

Peki siz küçücük beyninizle onu (insan beyni ile anlaşılamayacak onu) ispatlamaya neden çalışıyorsunuz? Peygamber mi ilan ettiniz kendinizi? Onun ilkokul matematiği ile ispata mı ihtiyacı var ki? İnanırsın ya da inanmazsın. Bu, senle onun arasındadır.

Gönderi tarihi:
Peki siz küçücük beyninizle onu (insan beyni ile anlaşılamayacak onu) ispatlamaya neden çalışıyorsunuz? Peygamber mi ilan ettiniz kendinizi? Onun ilkokul matematiği ile ispata mı ihtiyacı var ki? İnanırsın ya da inanmazsın. Bu, senle onun arasındadır.

 

 

 

beynim onun varlığını ispatlayabilecek kadar küçük. onu yalanlayabilmem için en başta sorduğum sorulara yanıt bulmam gerekir. o yanıtları bulduktan sonra bile bir cevap bulamassın. hiçbirşey kendiliğinden varolmaz. bunu neden anlayamıyorsun ? beyninin bukadar küçük olması mı seni aldatıyor ?

 

bu nasıl bir beyin ki kainatı yaratan kimse yok '' diyebiliyor .. bunları ben bütün Ateist geçinenlere söyluyorum. neye dayanarak Allah yok diyorsunuz ? bakın ben ispatladım kendimce (küçücük beynime rağmen ). eğer sizin de bir dayanağınız varsa ya da daha büyük bir beyniniz varsa buyrun söyleyin. açıklayın bana Allah neden yok ? sen nasıl varoldun ?

Gönderi tarihi:

Söylemleriniz ve savlarınız kesin bir bilimsel kanıt oluşturamaz.

Yalnızca soyuta atanmış basit bir uslamlamadır...

 

1-VARLIK :

 

kainattaki varlık nedir ? gezegenler vs. yani maddedir. peki varlık olmasa yani bu gezegenlerin ve yıldızların hiçbiri olmasa onların yerlerinde ne olurdu ? sonsuz bir boşluk mu ? yani hiç olmayan birşey mi ? sonsuz karanlıklar mı ... evet buna itiraz edemezsiniz.

Öncelikle "Varlık" diyebileceğiniz şey yalnızca "Nesne/Madde/Meta" değildir.

"Enerji"de varlığın bir yönü, bir biçimidir.

 

Gezegenler ya da sizin "Nesne" dediğiniz öğeler yokken, "Enerji" vardı...

Hem de bir noktada sonsuz yoğunluğa ulaştıktan sonra nesnel gerçeklik kazanan bir enerji...

 

Şu halde "Sonsuz Boşluk" denilen ortam aslında iliklerine kadar "Enerji" ile dopdoludur...

"Yokluk" diyebileceğiniz bir tanımlamadan olabildiğince uzaktır;

Çünkü salt enerjinin varlığı, yokluk demek değildir...

 

yani ben şöyle tanımlıyorum. sonsuz bir boşluk kapkaranlık hiçbirşeyin olmaması .. ben buna matematikte karşılığı olan '' 0 '' diyorum. sıfır da hiç olmayandır.

kendi başına bir varlık diyemessiniz. çünkü sıfırı yok ederseniz onun yerinde yine sıfır kalır.

 

Olur, Felsefe ile de devam edebiliriz... ;)

 

Sonsuz Boşluğun aslında "Sonsuz Enerjinin Var Olduğu Bir Ortam" olduğunu boylu boyunca anlatmama gerek yok...

Ama şunu ayrıntılamak isterim:

Enerji, sonsuz yoğunluğunda nesnel bir gerçekliğe dönüşmeden yani enerji, madde formuna dönmeden önce;

Yani kısaca "Madde/Nesne" yokken var olan o ortamda "0"ı tanımlayabileceğimiz bir değerlendirme sabiti yoktur.

Çünkü 0'ı bir başlangıç ya da merkez olarak kabul edebileceğimiz Fizik kurallarının geçerli olabileceği Fizik yani Nesne yoktur...

Salt Enerji yani o sonsuz boşluğu aslında tamamen kaplaya enerji henüz nesnel bir ivme kazanmadığı için fizik/nesne kanunları da doğal olarak yoktur.

Ha ama "Fizik/Nesne"nin olmaması, o Salt Enerji'nin kanunlarının olmadığı anlamına gelir mi?

Gelmez...

Çünkü belirli ancak bizim algımızdan ve belki de tespit edebileceğimizden çok daha aşkın olarak kendisine özgü kuralları vardır ki eninde sonunda o kurallar çerçevesinde nesnel formuna dönüşmüştür.

Dolayısı ile sıfırı yok etmek ya da var etmek veya bilmem kare kökünü alıp üç eklemek gibi bir uslamlama yapamazsınız...

 

Ha ama sizi şu "0 Noktası" denilen şey yanıltabilir.

Enerjinin nesne formuna dönüşmeden yani Big-Bang'den hemen önceki sonsuz yoğunluğuna "0 noktası" denir.

Bu sıfır noktasında nesnel yasalar işlemez, çünkü henüz nesne yoktur.

Ancak bu "Yokluk" demek değildir, çünkü bir "Varlık" olarak "Enerji" vardır.

Enerjinin de kendi yasaları vardır.

Belki biz tam olarak çözemiyoruz ancak var.

Var ki; bu yasalar işledi ve enerji yoğunluğu nesnel bir forma dönüşebildi;

Devinimi sürdü...

 

Bu, kaçınılmaz olandı...

 

2 - madde bu sonsuz boşluğun içinde algılanabilen tek şeydir. o halde madde matematikte karşılığı olan ''1'' dir .

 

O sonsuz boşluğun içinde algılanabilen şey yalnızca madde değildir.

Enerji'de algılanabilir...

 

Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, bir kaç sene önceki bir yayınında uzayın bomboş olmadığını ve tespit edilebilen her köşesinin enerji ile dopdolu olduğunu ortaya koymuştu.

 

Ayrıca, Maddeyi "1" olarak tanımlayamazsınız...

Enerji ne oluyor o zaman?

Sıfır mı?

 

Enerji doğal etkenliği bakımından sıfır olamayacak tek şeydir...

 

Enerji hep vardır, o sizi dinlemez, sözünüzü tınlamaz...

Kendi yolunu izler, ilerler...

Değişir, değiştirir, etkiler, sürüklenir ama size bakmaz, sizden etkilenmez...

O kendisini ortaya koyar, sizin tanımlamanızı umursamaz...

3- 0 dan 1 çıkmaz. o halde bu varlığı yaratan biri var.

 

O varlığı yaratan birisi olduğu çıkarımı yapılamaz.

Çünkü öncelikle atadığınız numaralandırma oldukça tutarsız...

Sonralıkla da bunların ardından yaptığınız çıkarım nesnel bir gerçekliğe dayanmaz...

 

4- bu sorularıma cevab bulduktan sonra sıra gerçek yaratıcıyı bulmaya geldi.

Öncelikli önem "Soru"dadır, "Yanıt" sorudan daha önemli değildir.

Her zaman söylerim;

"Doğru yanıtları bulmak ve doğru çıkarımları yapmak için; doğru soruları sormak ve ardından doğru soruları sormak gerekir..."

 

Sorduğunuz sorular ve yaptığınız çıkarımsamalar ortada...

 

'' 0 '' ı ve ''1 '' i yaratan biri olmalıydı bu. bunu yaratabilecek güçte tek tanrı var.

o da kuranı kerimde bahsedilen yüce Allah'dır.

 

Niye?

Eğer bu çıkarımlar sizi bir Tapınının varlığına götürebiliyorsa; ben bu çıkarımlara dayanarak benim paramı Ali'nin çaldığını da iddia edebilirim!

 

'' bilimi dinle de kıyas tutmayınız. bilim denilen şey zaten temelini doğadan almıştır. örneğin bir elektrik .. ilk kez gökyüzünde yıldırımlardan esinlenip keşfedilmiştir. diğer bütün bilimler doğa olaylarından esinlenilip buılunmuştur. ''

 

iyi de siz bu bilimi dinle kıyaslıyorsunuz. ama dinin sahibi zaten doğanın yaratıcısıdır...

dini küçümseyip bilime güvenenlere söyluyorum. bilimi nerden öğrendiniz ? doğadan ...

 

Eğer Doğanın yaratıcısı, dinin sahibi ise;

Dinin, doğa yasaları ile kesin bir tutarlılık sergilemesi gerekir...

 

Henüz dinlerin doğa yasaları ile kesin bir tutarlılık izlediğinin tanıtlanabildiğini pek sanmıyorum...

 

Size uslamlamalarınızda başarılar...

Gönderi tarihi:
beynim onun varlığını ispatlayabilecek kadar küçük. onu yalanlayabilmem için en başta sorduğum sorulara yanıt bulmam gerekir. o yanıtları bulduktan sonra bile bir cevap bulamassın. hiçbirşey kendiliğinden varolmaz. bunu neden anlayamıyorsun ? beyninin bukadar küçük olması mı seni aldatıyor ?

 

bu nasıl bir beyin ki kainatı yaratan kimse yok '' diyebiliyor .. bunları ben bütün Ateist geçinenlere söyluyorum. neye dayanarak Allah yok diyorsunuz ? bakın ben ispatladım kendimce (küçücük beynime rağmen ). eğer sizin de bir dayanağınız varsa ya da daha büyük bir beyniniz varsa buyrun söyleyin. açıklayın bana Allah neden yok ? sen nasıl varoldun ?

 

Hiç bir şey elbette ki kendiliğinden var olamaz...

Her şeyin bir nedeni vardır...

 

Biz "Nedenselliği" hep, doğa karşısında aslında oldukça küçük ve çelimsiz ama içerisinde oldukça nitelikli; yine de kusurlu; kendi merkezinde düşünmekten kurtulamadığı için kusurlu beynimizle yorumluyoruz; ki zaten bunu yapabileceğimiz başka bir organımız da yok!

 

Hiç bir şey yoktan var olmamıştır...

Yoktan var etmek diye bir eylem hiç olmamıştır...

Nesnenin olmadığı yerde, nesnenin yerini doldurabilecek başka bir nelik; enerji mutlaka vardır...

 

Doğru yanıtları bulman için doğru soruları sorman ve doğru yanıtlar üzerinden tekrar doğru soruları sorman ve bu süreçte devamlı doğru çıkarımları yapabilmen gerekmektedir...

 

Kendinizce ispatladığınızı düşündüğünüz şeyin genel-geçer bir gerçekliği yoktur...

 

Mesela ben neden var oldum?

Doğumumdan yaklaşık 9 ay kadar önce insanlık için küçük ama benim için çok büyük bir yarışta 23 kromozomlu bir yapının ilk galibiyetini alarak 23 kromozomlu başka bir yapı ile birleşme birinciliğini elde etmesi ile "Ben" var oldum...

Benim ortaya çıkmamı sağlayan bireyler de yine doğumlarından hemen hemen aynı süre önce böyle bir yarışmanın galibi olarak var oldular; tıpkı siz ve ebeveynleriniz gibi...

 

Allah neden yok?

 

Soruyu şöyle sorabiliriz belki:

Xarph dağının arkasında beş gözlü ve pembe bıyıklı Kronorph kişisi niçin yok?

 

Yokluğun "Neden olmadığı" sorulabilir mi?

Gönderi tarihi:
kestirip atıcağım yere kadar çok uzun düşündüm. kimsenin benden daha zeki ya da daha aptal olduğunu düşünmüyorum. ama Allah ın varlığını inkar edenlere anlayabildiğim kadarını anlattım. aklımın yetmediğini anladığım yerde ''Allah var'' dedim. akılsızlığıma aldanıp inkar yolunu seçmedim. ışık hızına ulaşıp evrenın sonuna varsan bile cevabını asla bulamiycağın bir soruyla karşı karşıyasın. kainatta olup bitenlerin hangi birine müdahale etme gücümüz var ? ya da ne yaratabiliyosunuz ki küçücük beyinlerinize güvenip ''Allah yok '' diyorsunuz.

 

 

ben kesinlikle Allah ın varlığını ispatladığıma inanıyorum. en başta yaptığım işleme sonuna kadar güveniyorum. bu işlemi yapmak için matematikçi olmanıza gerek yok. ilkokul çocuğu bile bilir bunu. eğer 'Allah yok '' diyen varsa benimkine benzer somut bir ispatta bulunsun. tesadüflere inanmiyorum. iddanızda tutarlıysanız bana bir delil getirin.

 

Yaptığınız işlem son derece tutarsız ve kesinlikle güvenilir değil...

Hem Felsefi olarak ve hem de Bilimsel olarak geçersiz...

Geçersizliği tanıtlanabilir...

 

Ayrıca şu "İnkar" sözüne takılmayın...

"İnkar" ya da "Red" dediğiniz şey; aslında var olan ama varlığı kabul edilmeyenler için kullanılır.

Bir suç işlersiniz; bunu inkar edersiniz...

Bir eylemde bulunursunuz; bulunduğunuzu inkar edersiniz...

Sizde var olan bir şeyden söz edilir; sizde olduğunu inkar edersiniz, var olduğu halde, var olmadığını savlarsınız...

Öyle olduğunu bildiğiniz bir şeyin, aslında öyle olmadığında diretirsiniz; gerçekliğini inkar edersiniz...

Askerlik hizmetini yapmanız hukuki bir zorunluluğunuzdur ama bu görevi reddedersiniz...

 

İslam'ın mantığına göre "Allah/Tapını" kaçınılmaz bir gerçekliktir ve varlığı, aslında ona inanmayanlarca da bilinmektedir ve inanmayanlar zaten inatlarından dolayı inanmamaktadırlar yani inkar etmektedirler...

Sizinde bu mantığı sürdürüyor olmanız ve insanların inkarcı olduğunu savlamanız olağan...

 

Ancak İnançsız hiç kimse Allah/Tapını'nın varlığını inkar etmiyor...

İnkar edebilmesi için Allah/Tapını'nın varlığının kesin olarak o kimsece de biliniyor olması lazımdır...

Biliyor olsun ki, var olduğunu inkar etsin...

Yani var olmayan bir şey; inkar edilemez...

İnançsızları bu açıdan ele alın...

 

Ayrıca Bilim'de tesadüflere yer yoktur.

Herşeyin bir nedeni vardır...

 

Ancak yine biz, yer yüzünde kendi varlığının farkına varabilecek kadar gelişmiş bir beyne sahip olduğumuz için; beynimizin doğal uslamlaması sonucunda hep "Amaçlı Nedenler"e takılıp kalırız...

Yani eğer beş parmağımız varsa bunlar; bize göre kesinlikle beş parmağımızı kullanabileceğimiz bir amaç için, beş parmağımızı kullanabileceğimiz nedenlerle var olmuşturlar...

Oysa ki illa ki bir amaçları olması gerekmiyor var olanın...

Ha işlevlerinde oldukça başarılılar ama amaçları o işlev değil...

Dahası; aslında bir amaçları da yok...

 

Biz, iki ayaklı olmamızı; dik yürüyebilme amacına borçlu değiliz...

İki ayak üzerinde yürüyoruz; çünkü bu bizi daha pratik yaptı...

En azından belki daha iyi kaçabildik etçillerden ve beynimizin gelişebilmesi için gerekli kafatası yapısını geliştirdi bu sayede...

Ama bunu bu amaçla yapmadı; bu sonucu doğurdu ama amacı bu değildi...

Bir amacı yoktu; sadece yaşamda kalması böyle mümkün oldu ve yaşamda kaldı; o kadar...

 

Yerde bulduğunuz paranın oraya düşmesinin amacı; sizin onu bulmanız değildir...

Sizin onu bulmanızın nedeni; o paranın oraya düşmesidir...

Ama siz o paranın amacı değildiniz...

Sizin de amacını o parayı bulmak değildi...

Ama bir biçimde buldunuz işte ve amaçsız nedenlerden dolayı o paraya sahipsiniz...

 

Ayrıca evrende olup bitenlere kimsenin gücü yetmiyor; bunu biliyoruz...

Bunu bilebilmemiz için bir dinin bunu söylemesi gerekmiyor...

Kainata gücümüzün yetmemesi; öyleyse, pek ala başka bir Tapınının da varlığını ortaya koyabilir öyle değil mi?

Gönderi tarihi:

benim kafamda canlanan sonsuz boşluklarda ne bir ışık ne bir enerjii ne de bir ısı var. yokluğun da ötesinde bir yokluk. bunu ben kendi kafamda anladım. ve daha iyi anlatabilmek için 0 diye tanımladım belki başka birşeydir. sözünü ettiğin enerjinin de bu boşlukta karşılığı bana göre 1 dir.

 

daha once sadece maddeden sözettim bunlar o an aklıma gelmediği içindir. yoksa enerjiyi de işin içine katmıştım.

 

yani işin özü , bana varlık çok doğal geliyor. anlayamadığım şey yokluk !! ..içinde hiçbirşeyin olmadığı bir boşluk var kafamda. böyle düşündüğümde aslında herşeyin temelinde bu boşluğun varolduğuna ister istemez inanıyorum. bu boşluk kaçınılmaz bir gerçektir . enerjiyle dolu vs. bunlar hep sonradan oluşabilecek şeylerdir. ama bir boşluk kendi kendine zaten varolabilecek birşeydir. çünkü varlığı zaten yokluktur. bu yuzden varolmak için hiçbirşeye ihtiyacı yoktur. ama sözünü ettiğin enerji hep varolabilecek birşey olamaz. katrilyonlarca yıl varolsa bile onun olmadığını düşündüğün yerde o yokluk vardır. olmak zorundadır.

 

sonuç ; hiç varolmamak yaratılmaya veya oluşmaya ihtiyacı olmayan tek şeydir. hiç varolmayan da bir tek o sözünü ettiğim yokluktur. ( yani boşluk ) = 0

bunun dışında varolan herşey = 1 dir .

0+0 hiçbirzaman 1 olmaz

benim kafam bunu almıyor . o halde 0 dan biri çıkarabilen yani mantığımızın ötesinde bir güç var. O da Allah tır.

Gönderi tarihi:

Sevgili Tengeriin,

Ben bu, sözde matematiksel olduğu sözde bilimsel olduğu ispatı eleştiriye değer bulmadığım için pek girmedim konuya. Ellerine sağlık sen girmişsin.

Benim anlamadığım, bazı kimseler artık peygamberliklerini mi ilan ediyorlar da ispatı gerek duyulan bir varlığı ispat yoluna giriyorlar? :D

Ayrıca klasik bir savunma olan "inanmıyorsanız siz ispatlayın" cümleleri de hala dökülüyor klavyelerden. Ona da değinmişsin sağol.

Gönderi tarihi:
benim kafamda canlanan sonsuz boşluklarda ne bir ışık ne bir enerjii ne de bir ısı var. yokluğun da ötesinde bir yokluk. bunu ben kendi kafamda anladım. ve daha iyi anlatabilmek için 0 diye tanımladım belki başka birşeydir. sözünü ettiğin enerjinin de bu boşlukta karşılığı bana göre 1 dir.

Arkadaşım, sen Enerjiye ister 1 dersin, ister 256 dersin...

Enerjiye istediğin şeyi demekte özgürsün; istersen Elmalı Turta de...

Ama senin o kafanda tasarladığın "Enerjinin bile olmadığı yokluk" diye bir ortam "YOK"...

Bunu, diğer forumdaşlarımı bilmiyorum ama "sana" nasıl anlatabilirim, inan hiç bilmiyorum...

 

Sorunumuz temel olarak şu:

"Benim kafamda canlanan sonsuz..."

İşte, senin bu tasarın yalnızca sana ait, senin uslamladığın ancak eksik bilgi sonucunda yanlış çıkarımsadığın bir "Sonsuzluk"...

 

Öncelikle "Hiç bir şeyin olmadığı bir yokluk"un tanımını nasıl yaparsın?

Bunu sorgulaman lazım...

Hiç bir şey yok!

Pek ama nasıl yok?

Ya da Tapını/Allah bu boşluğun neresinde?

Veya bu sonsuz boşluk, Tapını ile birlikte mi var yoksa ondan önce de var mıydı?

O sonsuz boşluğu Tanrı mı yarattı?

Bizim şu an "Sonsuz Boşluk" dediğimiz Evren, senin bahsettiğin "Sonsuz Boşluk"ta mı var oldu, yoksa sende aynı "Sonsuz Boşluk"tan mı söz ediyorsun, yani Uzay'ı mı kastediyorsun?

Eğer Tapını bu sonsuz boşlukdan önce ise, o sonsuz boşluğun zaman olarak bir başı ve sonu var mı?

 

Burada iki şeyi çok iyi bilmen lazım:

Eğer aynı "Sonsuz Boşluk"dan söz ediyorsak; Enerji'nin bile olmadığı bir Sonsuz Boşluk tasarımı Bilimsel olarak mümkün değil ve bir gerçekliği yok...

İkinci olarak Salt Enerji'nin olduğu ve benim kastettiğin "Sonsuz Boşluk"da Nesne olmadığı için Zaman mümkün değildir ve o Sonsuz Boşluğun ne zamandır var olduğu söz konusu değildir; çünkü zamansallığını ölçümleyebileceğimiz bir nesne yoktur.

 

Einstein şöyle der; "Uzayda tek bir gezegen olsaydı, onun 100.000 km hızla mı döndüğünü ya da yerinde mi durduğunu asla ve kesinlikle bilemezdik..."

 

Yani bir başka sabiti olmak zorunda ve sen eğer o Sonsuz Boşluğun da Tapını tarafından yaratıldığını söyleyeceksen; nasıl ve ne zaman yarattığını asla bilemeyeceğimiz bir şeyi bize kaktırmaya çalışmış olmaz mısın?

daha once sadece maddeden sözettim bunlar o an aklıma gelmediği içindir. yoksa enerjiyi de işin içine katmıştım.

 

Hayır, söylemlerine bakınca "Enerji"nin aklına bile gelmediği, işin içine katmadığın çok belli...

Ha belki aklının bir köşesinde vardı ama Enerji'nin neliğini pek önemsemediğin için teğet geçtin diyebilirim en fazla ama işine içine katmadın; bu belli...

 

yani işin özü , bana varlık çok doğal geliyor. anlayamadığım şey yokluk !! ..içinde hiçbirşeyin olmadığı bir boşluk var kafamda. böyle düşündüğümde aslında herşeyin temelinde bu boşluğun varolduğuna ister istemez inanıyorum.

 

İşte o boşluk yalnızca kafanda var. Gerçekte böyle bir boşluk yok ne yazık ki...

 

bu boşluk kaçınılmaz bir gerçektir.

 

Hey! Bir dakika!

"Kaçınılmaz bir gerçektir..." lafı bana aittir, ben söylerim hep!

Telif hakkı isterim!

 

Her neyse, gerçekte "Gerçekliği olmayan" bir sav için kullandığından dolayı ses etmiyorum.

O söylediğin hiç bir şeyin olmadığı boşluk, kaçınılmaz bir gerçeklik değildir.

Hatta kaçınmamız gereken bir hayaldir.

 

enerjiyle dolu vs. bunlar hep sonradan oluşabilecek şeylerdir. ama bir boşluk kendi kendine zaten varolabilecek birşeydir. çünkü varlığı zaten yokluktur. bu yuzden varolmak için hiçbirşeye ihtiyacı yoktur. ama sözünü ettiğin enerji hep varolabilecek birşey olamaz. katrilyonlarca yıl varolsa bile onun olmadığını düşündüğün yerde o yokluk vardır. olmak zorundadır.

 

Hayır, yokluk olmak zorunda değildir.

Siz, hep bir şeylerin yoktan var edildiğine koşullandığınız için bunu kanıksıyorsunuz ancak ne yazık ki sana kötü bir haberim var;

Varlık, ister enerji formu ile olsun ve ister nesnel formu ile olsun hep vardır.

Başı ve sonu olmamacasına vardır "Varlık".

Nesne'nin başı vardır, belki sonu da olacak...

Belki tekrar Enerji formuna geri dönecek ama sonuçta hep var olan Enerji formunda sürecek...

Sonra belki yeniden bir Big-Bang ile yeniden Nesnel kimlik, fizik kazanacak...

Ve sonra yine yeniden Enerji olacak...

Belki de o Fiziğin olmadığı Salt Enerjinin yasası da bu kadar basittir;

Belki de, sayısını bilemeyeceğimiz sonsuzlukta sonsuz kere Big-Bangler yaşanmıştır ve bu hep böyle sürüp gitmektedir.

İlkinin olması gerekmiyor; Evren çok tuhaf...

Bir başlangıcının olması, bu nesnel evrenin "İlk" olması demek değildir...

Biz, sonlu bir varlığı olan ve en iyi anlamlandırabildiği, duyumsayabildiği şey "Sonluluk" olan beynimizle "Sonsuzluğu" kavramaya çalışıyoruz...

Belki sonluluğunun farkında olmayan bir tenya, bizden daha iyi biliyordur sonsuzluğun ne olduğunu...

 

sonuç ; hiç varolmamak yaratılmaya veya oluşmaya ihtiyacı olmayan tek şeydir. hiç varolmayan da bir tek o sözünü ettiğim yokluktur. ( yani boşluk ) = 0

bunun dışında varolan herşey = 1 dir .

0+0 hiçbirzaman 1 olmaz

benim kafam bunu almıyor . o halde 0 dan biri çıkarabilen yani mantığımızın ötesinde bir güç var. O da Allah tır.

 

Hayır dostum, söylediğim gibi Sonsuz Boşluk var ise ve Allah/Tapını her şeye gücü yeten ise, o sonsuz boşluğu da onun yaratmış olmasını düşünmek kaçınılmaz bir uslamlamadır.

Eğer o sonsuz boşluğu da Tanrı yarattı ise, yukarıdaki soruları yanıtlamanızı beklerim.

 

Bana matematikmiş falan sayılarla gelmeyin.

Sayılarla o kadar iyi değildir aram; hep söylerim.

Ancak söylediklerinizin Bilimsel bir tutarlılığı olmadığını söyleyebilecek kadar anlarım Bilimden.

Ve yine söylediklerinizin kendi içinde de tutarlı olmadığını söyleyebilecek kadar Mantık ve Felsefeden de anlarım.

 

Sen, Enerji'nin bile o sözünü ettiğin hiç bir şeyin olmadığı Sonsuz Boşluk'da olmadığını savlıyorsun.

Ancak Bilim, Enerji'den önce bir şey var mıydı; bilemiyor...

Bunu deneyimleyemiyor.

Yani ben "Enerji, kremalı pastadan yaratılmıştır. Her şeyden önce Kremalı pasta yaratılmıştır ve enerji de ondan yaratılmıştır. Sonra da gezegenler var edilmiştir" desem, Bilim çıkıp da bana Enerji'den önce Kremalı Pasta'nın yaratılmamış olduğunu tanıtlayamaz.

 

Öncelikle şunu kavraman lazım:

Bilim, kavrayabileceğinden daha fazlasını kavrayamaz.

Çünkü Bilim, Nesneldir.

Big-Bang'dan saniyenin bilmem kaçında bir süre sonraki anını kestirebiliyoruz; çünkü o an bir nesnellik kazanıyor enerji ve bu yüzden fizik kuralları işlemeye başlıyor; kendisini buluyor.

Ancan Big-Bang'den önce bir Enerji'nin var olduğunu, nesne'nin enerji'nin bir formu olduğunu kavrayabilmemizden dolayı kestirebiliyoruz; ancak Bilim ve yasaları nesnel olmayan ve Salt Enerji'nin bulunduğu bir ortamda tepkisiz/etkisiz kalıyor.

O yüzden o Enerjinin neliğini kesin bir biçimde deneyimleyemiyoruz; çünkü salt enerjinin olduğu bir ortamı yaratmak imkansız.

O ortamı deneyimlemek, yine nesnel bir varlığa sahip bizim varlığımızda imkansız...

Tam olarak bu yüzden; "Salt enerjiden de önce ne vardı?" sorusuna en sevdiği yemeğin adını söyleyen ve buna kesinlikle inanan birisine, yanlış olduğunu nasıl tanıtlayabileceğiz?

 

Freud şuna yakın bir söylemde bulunur: "Bir kimse, yeryüzünün merkezinde bir marmelat kütlesinin olduğunu iddia etse ve biz oraya hiç gidememiş olsak, mantık olarak o adamın söylediğinin gerçekten mümkün olmadığını bildiğimiz halde yine de orada marmelat olmadığını kesinlikle iddia edemeyiz. En azından bunun sorgulanabilir olduğunu kabul etmemiz gerekir. Gerçekten de orada marmelat yoktur ve hiç gitmediğimiz halde öyle olduğunu da biliriz ama Bilim yanlış bile olsa o yargıyı sorgular."

 

Bunu örnekliyorum;

Çünkü savınızın aslında pek önemli bir şey olmadığını ama yine de eleştirmeye değer olduğunu söylüyorum.

 

Şunu unutmamalısınız;

Uslamladığınız şey soyuta atamaya o kadar müsait ki, sizin çıkardığınız sonuç ile Zeytinyağlı Dolma'ya tapan birisinin çıkaracağı sonuç çok farklı değildir aslında.

 

Kısaca;

Varlığı kavrama çabanızı takdir ediyorum ve bunu elbette ki sürdürmenizi tavsiye ediyorum.

Ancak doğru soru ve yanıtlarla gitmenizi de salık veririm.

Çıkarımlarınızı soyuta atamaya çabalamayın ya da sonuçlarını soyuta atamaya yönelik, o yönde eğilimli soyuta atanmış nitelikli sorular sormayın...

 

Yarasa'yı da dinleyin;

Bilim yapın, yapamıyorsanız takip edin...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

bu sonsuz boşluk kesinlikle var. içinde enerji varolabiliyorsa mutlaka o enerji olmadan da varolabilir. ha o zaman senin onu farketmen için bir sebep kalmaz o başka .

 

şimdi bu sonsuz boşluk varolduğuna göre Tanrı bunun içinde biryerlerde mi ? yani bu boşlukta arasak bulur muyuz ?

 

benim kuranı kerimde öğrendiğim Tanrı bunlardan çok yücedir. elbette boşluğu da yaratandır. o bunların ötesindedir. asla aklın mantığın ulaşamayacağı bir boyuttur. bize öğrettiği boşluk ve varlıktan ibaret. onu hep bu boşluklarda aradığımız için asla bulamayabiliriz.

 

ben kendi kendime de olsa ispatladığıma inanıyorum. sizce bir geçerliliği olmasa bile kesinlikle ispatladım buna inanıorum.

Gönderi tarihi:
ben kendi kendime de olsa ispatladığıma inanıyorum. sizce bir geçerliliği olmasa bile kesinlikle ispatladım buna inanıorum.

 

Sen inancınla mutlu isen sorun yok arkadaşım. Ama bilimsel bir şeyler sunmak, hele ki bilimsel ispat işi öyle sandığın gibi kolay değildir. Eleştirilerle karşılaşırsın. O nedenle, bu tür konularda "bilimsel olarak ispatladım" diyerek ortaya çıkmaktansa, veya insanlara dayatmalarda bulunmaktansa sadece mutluluğunu yaşa... Farkında isen sana bir tez sunmadığım halde sen hemen karşı savunmaya geçip benden tez ve ispat istedin (yani antitez). Bu işler öyle yürümez. Yolu yordamı bu değildir. Tezi sunana soru sorulur. Örneğin: problem ne? Nereden çıktı? Verin ne? İspat yolun ne? gibi... Yani anlayacağın ispat işi, tezi ortaya atanındır. Antitez ise doğal olarak her konuda var olur. VE eğer ki ispatın varsa, bu her yönü işe tartışılır. işin sonunda da, "ben ispatladığıma inanıyorum o yüzden böyledir" diyemezsin. Bu dayatmadır. bunu demek yerine "sizi ikna edememiş olabilirim ama ben öyle inanıyorum" demelisin ;) Eğer senin dediğin gibi olsaydı, kendi bilimsel konularımla ilgili şu ana kadar öyle tezlerim var ki, öyle ispatlar yapmıştım kiii, öyle bilimsel makaleler yayınlamış olabilirdim kiii anlatamam :D Ama o ispat işi yok muuu :D

Gönderi tarihi:
Sen inancınla mutlu isen sorun yok arkadaşım. Ama bilimsel bir şeyler sunmak, hele ki bilimsel ispat işi öyle sandığın gibi kolay değildir. Eleştirilerle karşılaşırsın. O nedenle, bu tür konularda "bilimsel olarak ispatladım" diyerek ortaya çıkmaktansa, veya insanlara dayatmalarda bulunmaktansa sadece mutluluğunu yaşa... Farkında isen sana bir tez sunmadığım halde sen hemen karşı savunmaya geçip benden tez ve ispat istedin (yani antitez). Bu işler öyle yürümez. Yolu yordamı bu değildir. Tezi sunana soru sorulur. Örneğin: problem ne? Nereden çıktı? Verin ne? İspat yolun ne? gibi... Yani anlayacağın ispat işi, tezi ortaya atanındır. Antitez ise doğal olarak her konuda var olur. VE eğer ki ispatın varsa, bu her yönü işe tartışılır. işin sonunda da, "ben ispatladığıma inanıyorum o yüzden böyledir" diyemezsin. Bu dayatmadır. bunu demek yerine "sizi ikna edememiş olabilirim ama ben öyle inanıyorum" demelisin ;) Eğer senin dediğin gibi olsaydı, kendi bilimsel konularımla ilgili şu ana kadar öyle tezlerim var ki, öyle ispatlar yapmıştım kiii, öyle bilimsel makaleler yayınlamış olabilirdim kiii anlatamam :D Ama o ispat işi yok muuu :D

 

 

tamam bunları hepsini geçelim. kuranı kerimde bilimle ilgili ayetler var bunlara ne diyeceksiniz ? yanlış anlamayın sadece merak ettiğimden soruyorum. bunları okuyunca sizde bir şaşkınlık yaratıyor mu ? ya da buna da bir antiteziniz var mı ?

 

örneğin göğün genişlediğiyle ilgili , dağların yürüdüğüyle ilgili ayetler var. bunları yazma gereği duymuyorum. mutlaka biliyorsunuzdur.. bunlar 1400 yıl once nasıl oldu da bilinebildi ? big bangin adı bile yoktuı o zamanlar ... buna ne diyorsunuz ? sizce tanrı'nın varlığına ispat değil midir bunlar ?

Gönderi tarihi:
tamam bunları hepsini geçelim. kuranı kerimde bilimle ilgili ayetler var bunlara ne diyeceksiniz ? yanlış anlamayın sadece merak ettiğimden soruyorum. bunları okuyunca sizde bir şaşkınlık yaratıyor mu ? ya da buna da bir antiteziniz var mı ?

 

örneğin göğün genişlediğiyle ilgili , dağların yürüdüğüyle ilgili ayetler var. bunları yazma gereği duymuyorum. mutlaka biliyorsunuzdur.. bunlar 1400 yıl once nasıl oldu da bilinebildi ? big bangin adı bile yoktuı o zamanlar ... buna ne diyorsunuz ? sizce tanrı'nın varlığına ispat değil midir bunlar ?

 

Bu bahsettiğin konuları birçok başlıkta uzun uzun tartıştık. Dini konularda ilgili başlıklarda bulabilirsin.

Gönderi tarihi:
bu sonsuz boşluk kesinlikle var. içinde enerji varolabiliyorsa mutlaka o enerji olmadan da varolabilir. ha o zaman senin onu farketmen için bir sebep kalmaz o başka .

Arkadaşım, biz bir bardaktan ya da bir kaseden söz etmiyoruz...

Uzayda "İç" ya da "Dış" diye bir şey yoktur...

Uzayda Kuzey ya da Güney, Yukarısı ya da Aşağısı diye bir şey de yoktur...

 

Bak "Uzay Yolu: Nemesis"i izlemeni tavsiye ederim, orada buna değinir. :)

 

Yani "İçinde enerji var oluyorsa, enerji olmadan da bla bla bla..." diyemeyiz...

Sanırım "Enerji"nin ya da benim benimsediğim adla "Varlık"ın neliğini tam anlatamadım...

 

O bahsettiğin uzay var ya hani?

Sonsuz boşluk...

Ahanda işte o ne kadar sonsuz ise, aynı sonsuzlukta Enerji var...

Yani Evrenin sonsuzluğu, enerjinin kendisi...

Enerji olmayabilecek olsaydı, büyük olasılıkla Evren diyebileceğimiz sonsuz boşluk da olmazdı.

Aslında evren sonsuz bir boşluk da değildir; her yeri enerjidir...

Enerjinin kendisidir...

 

Nasıl ki Okyanusda su olmasaydı, okyanusa okyanus diyemezdik;

Uzay'da enerji ile kaplı olmasaydı, onu tanımlayamazdık...

 

Uzay bir kap değildir ve içi ya da dışı enerji ile dolu ya da boşabilir değildir.

Uzay, kendisi başlı başına Varlığın kendisidir.

 

şimdi bu sonsuz boşluk varolduğuna göre Tanrı bunun içinde biryerlerde mi ? yani bu boşlukta arasak bulur muyuz ?

 

benim kuranı kerimde öğrendiğim Tanrı bunlardan çok yücedir. elbette boşluğu da yaratandır. o bunların ötesindedir. asla aklın mantığın ulaşamayacağı bir boyuttur. bize öğrettiği boşluk ve varlıktan ibaret. onu hep bu boşluklarda aradığımız için asla bulamayabiliriz.

 

ben kendi kendime de olsa ispatladığıma inanıyorum. sizce bir geçerliliği olmasa bile kesinlikle ispatladım buna inanıorum.

 

Yani aslında gerçekte ne olduğunu da hiç bilmediğin ve anlayamayacağın bir şeye inanıyorsun; öyle mi?

 

Eğer tanımlayabilseydin, senin sözcüklerinle tanımlanabilseydi sanırım bir özelliği kalmazdı!

Bence de tüm varlığın meydana geldiği Elmalı Pasta'nın tarifini biz bu boyutta aradığımız için asla bulamayacağız.

Ama işte her şey o Elmalı Pasta'dan meydana gelmiştir...

 

Bak bende ispatladım!

 

İspat, böyle olmaz...

Gönderi tarihi:

Tanrı sorununa bilim yanıt vermez, çünkü bu yanıtı aramaz. Bu bilimin görevi değildir. Bu, felsefenin görevidir. Felsefeye sorduğumuzda ise, tanrı varsayımının bir paradoks olduğunu söyler.

 

Çok idealde, belki bundan bir kaç milyar yıl sonra, (*) felsefenin görevi son bulup bilim tüm görevleri devralabilir. O günkü en kapsamlı bilincin bile, yanıtlayamadığı bazı sorular kalacaktır. Determinizm son nedeni de keşfedip, belirlenimin finish çizgisine ramak kala, ulaşamayıp kalacaktır.

 

Sonra? Başka bir (Everett'in deyimiyle paralel) evrende veya daha modern deyimle, Stanford üniversitesinden bir gurubun sözcülüğünü yapan Andrei Linde'in deyimiyle multiverse içindeki başka bir evrende yeni bir macera...

 

(*) İnsanlık bir delilik yapıp intihar etmezse, güneş yaşama düşman şekilde parlar hale gelinceye kadar en az bir milyar yıl zamanımız var. Bunun ne kadar korkunç uzun bir süre olduğunu, teknolojinin ne hızla yol aldığını göz önünde tutarak düşünmeliyiz... Evrim sadece bakteriler için bir milyar yıl ve insan bilinci için üçbuçuk milyar yıl harcadı. Sonrası doğal değil, bilinçli evrim... Ama yine de istediği kadar uzak olsun, saatin her tik ve tak'ı o sona yaklaştırıyor... Bu eski deyimle mukadder son, yeni deyimle determinizm...

 

Son bir ekleme: Her ama her konuyu, felsefe ve bilim konularını da dinden yola çıkarak tartışmak, bu toplumun yazgısı... Bu toplum ayakkabısını düz mü, çapraz mı bağlamanın efdal olduğunu bile müftüye sormaya fena halde alışmış... Dinde hiç bir yanıt yoktur. Din, kendi hazırladığı sorulara hazır yanıtlar sunan biraz uyanıkça, ezberci eğitim veren bir öğretmendir... Ancak buna "Şark uyanıklığı" adı verilir... Aslında mahmurca bir uyanıklık halidir...

Gönderi tarihi:

Allah Akılla Bilinir

 

Biz uyurken, otururken, yürürken, aklımızın ucundan bile geçmezken, Allah evrende var olan tüm sistemleri tek tek çalıştırıp idare eder. Varlığımızın devamı için meydana gelen işlemlerin her biri Allah'ın kontrolündedir. Bu gerçekleri ancak aklını kullanabilen insanlar anlayabilirler.

 

İnsanların birçoğu Allah'a inandıklarını söylerler. Ancak gerçekte Allah'ı gereği gibi tanıyıp takdir edemezler. Çünkü bunun için "akıl sahibi" olmak gerekir.

 

Allah'ı gereği gibi tanımak ve takdir etmek için akıl gerekir derken burada kastedilen "zeka" değildir. Akıl ve zeka birbirinden tamamen farklı iki kavramdır. Zeka, bir insanın biyolojik olarak sahip olduğu zihinsel kapasitedir. Akıl ise sadece müminlere ait bir özelliktir. Allah'tan korkup sakınan takva sahibi müminlere Allah katından büyük bir nimet olarak verilir. Akıl, Allah'ın samimi kullarına verdiği bir nur, bir anlayıştır. İnsanın takvası ölçüsünde bu anlayış, yani sahip olduğu akıl seviyesi de artar.

 

Akıl sahibi insanın en belirgin özellikleri, Allah'tan korkup sakınması, daima vicdanına uyması, her olayı, gördüğü herşeyi Kuran'a göre değerlendirmesi ve Allah'ın rızasını aramasıdır.

 

Bir insan, dünyanın en zeki, en bilgili, en kültürlü insanı dahi olsa eğer bu özelliklere sahip değilse "akılsız" olacaktır ve birçok gerçeği göremeyecek, kavrama yeteneğinden yoksun kalacaktır.

 

Zeka ile akıl arasındaki farkı şöyle bir örnekle belirginleştirebiliriz: Bir bilim adamı, örneğin vücudun sinir sistemi ile ilgili, yıllarca çok derin ve detaylı araştırmalar yapmış olabilir. İnsan bedeninde gerçekleşen olağanüstü sinir iletimleri konusunda dünyanın en bilgili kişisi de olabilir. Ancak eğer akıl sahibi değilse, bu kişi sadece sinir hücreleri arasındaki işlemler ile ilgili bilgileri taşıyan bir insan olmaktan öteye gidemeyecektir. Yani sahip olduğu bu bilgilerin ardındaki önemli gerçeği kavrayamayacaktır. Oysa akıl sahibi bir insan, sinir sistemindeki mucizevi özellikleri, bu sistemin detayındaki mükemmellikleri görerek, bu kadar kusursuz bir yapının ancak ve ancak bir Yaratan'ı, üstün akıl sahibi bir tasarlayıcısı olması gerektiğini anlar.

 

İnsanların bir kısmı Allah'ın varlığına inanmazlar, bir kısmı ise Allah'ın varlığına aklı ve vicdanı ile düşünerek değil, kendilerine öyle öğretildiği için inandıklarını söylerler. Ancak düşünmedikleri ve akıllarını kullanmadıkları için Allah'a kesin bir bilgiyle iman etmenin gereklerini yerine getirmezler. Oysa akıl sahibi müminler Allah'ın varlığının ve yaratışının delillerini akılları ile görür ve sonsuz kudret sahibi olan Allah'tan içleri titreyerek korku duyarlar.

 

Allah, Kuran'da yaratışının delillerini belirttikten sonra bunlarda ancak akıl sahibi olanlar için deliller olduğunu şöyle bildirmektedir:

 

Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 24)

 

Evrendeki Herşey Bir Amaç Üzerine Yaratılır

 

Oturduğunuz yerden şöyle bir etrafınıza bakın. Bulunduğunuz odadaki herşeyin "yapılmış" olduğunu göreceksiniz. Duvarlar, döşemeler, tavan, oturduğunuz sandalye, elinizde tuttuğunuz kitap, masanın üstünde duran bir bardak ve sayılamayacak kadar çok detay... Tek bir tanesi dahi kendi başına oluşup odanıza gelmedi. En basit görünen bir halı saçağını bile uğraşıp yapan biri vardır; o saçak oraya kendi kararıyla, tesadüfen gelip yerleşmemiştir.

 

Eline bir kitap alan insan da, onun bir yazar tarafından belli bir amaç çerçevesinde yazıldığını bilir. Bu kitabın tesadüfen ortaya çıktığı aklının ucundan dahi geçmez. Aynı şekilde, bir heykele bakan insan, onun bir sanatçı tarafından yapıldığından hiçbir şüphe duymaz. Bırakın sayısız sanat eserinin kendi kendine oluştuğunu düşünmek, üst üste duran iki-üç tuğlayı bile mutlaka planlı bir hareketle o şekle getiren biri olduğunu kimse inkar etmez. Dolayısıyla küçük ya da büyük, düzen olan her yerde, mutlaka bu düzenin bir kurucusunun ve koruyucusunun olması gerekir. Bir gün birisi çıkıp, ham demir ve kömürün tesadüfen çeliği, çeliğin tesadüfen Boğaz Köprüsü ' nü oluşturduğunu iddia etse, bu kişinin ve ona inananların akıllarından şüphe edilmez mi?

 

Allah'ı inkar etmenin tek yöntemi olan evrim teorisinin iddiası da bundan daha farklı değildir. Evrime göre inorganik moleküller tesadüfen aminoasitleri, aminoasitler tesadüfen proteinleri, proteinler de yine tesadüfen canlıları oluşturur. Oysa canlılığın tesadüfen kendiliğinden oluşması ihtimali, Eyfel Kulesi'nin aynı şekilde oluşmasından çok çok daha düşük bir ihtimaldir. Çünkü en basit bir hücre bile insan yapımı herhangi bir şeyden çok daha karmaşıktır.

 

Doğadaki olağanüstü uyum çıplak gözle dahi açıkça görülürken, bu dengenin tesadüfen veya başıboş meydana geldiği nasıl düşünülebilir? Ayrı ayrı her noktasının, Yaratan'ın varlığını delillendirdiği kainatın, kendi kendine var olduğunu söylemek, olabilecek en akılsız iddiadır.

 

Bedenimizden başlayıp, akıl almaz büyüklükteki evrenin en uç noktalarına kadar var olan dengenin de bir sahibi vardır. Peki, kimdir bu herşeyi ince ince düzenleyip meydana getiren Yaratıcı? (HY, Allah Akılla Bilinir)

 

O, evrenin içindeki herhangi bir maddesel varlık olamaz. Çünkü O, tüm evrenden önce var olan ve tüm evreni sonradan yaratmış bir irade olmalıdır. O, herşeyin kendisinden varlık bulduğu, ama kendi varlığı ezeli ve ebedi olan Yüce Yaratan ' dır....

 

Varlığını akıl yoluyla bulduğumuz Yaratan ' ı bizlere tanıtan ise dindir. Bize din yoluyla ulaşan bilgiye göre O Yaratan, gökleri ve yeri yoktan var eden, Rahman ve Rahim olan Allah'tır.

 

İnsanların çoğu ise bu gerçekten kaçarak yaşarlar. Oysa bu gerçeği kavrayabilecek mantığa sahiptirler. Bir manzara resmini gördüklerinde, ilk önce onun kimin tarafından yapıldığını öğrenmek isterler. Daha sonra da, sanatçıyı ortaya çıkardığı eserden dolayı uzun uzun takdir ederler. Fakat başlarını çevirdikleri her yerde o resmin sayısız gerçeğiyle karşılaştıkları halde, tüm bu güzelliklerin tek sahibi olan Allah'ın apaçık varlığını göz ardı ederler. Oysa Rabbimizin varlığını anlamak için uzun bir araştırmaya gerek yoktur. Öyle ki, insan doğduğu andan itibaren tek bir odada bile yaşasa, sadece o odada var olan sayısız delil Allah'ın varlığını kavramak için yeterlidir.

 

İnsanın sahip olduğu beden, ciltler dolusu ansiklopediye bile sığmayacak kadar çok yaratılış delili ile doludur. Vicdan kullanarak sadece birkaç dakika düşünmek bile, Allah'ın varlığını anlamak için yeterlidir. Var olan düzeni Allah korumakta ve devam ettirmektedir.

 

Allah Herşeyi, Her An Kontrolünde Tutandır

 

İnsanların büyük bir kısmı da, Allah'ın varlığına inansalar bile, Allah'ın "herşeyi yaratıp bıraktığı" sonra bu düzenin kendi kendine devam ettiği şeklinde çok yanlış bir inanca sahiptirler. Oysa evrenin her noktasında her an meydana gelen tüm olaylar Allah'ın izniyle, O'nun bilgisinde ve kontrolünde gerçekleşir. Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:

 

Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır. (Hac Suresi, 70)

 

Siz sessiz sakin bir ortamda bu dergiyi okurken, haberiniz bile olmadan evrenin her köşesinde sayısız faaliyet gerçekleşmektedir.

 

Bunlardan birkaçını sıralayalım:

 

Her saniye dünyaya 16 milyon ton su düşer. Ve eşit miktarda su yerden buharlaşarak havaya karışır.

 

Her saniye dünya üzerinde ortalama 100 şimşek oluşur. Son bir saatte dünyanın çeşitli köşelerinde 36.000 tane şimşek Allah'ın kontrolünde oluştu.

 

Siz şu anda bu cümleyi okurken Güneş 564 milyon ton hidrojeni, 560 milyon ton helyuma dönüştürdü, arta kalan 4 milyon ton hidrojeni de enerjiye çevirdi. Kuran ayetlerinde şöyle buyrulmaktadır:

 

Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır... Güneşi ve Ay'ı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 32–34)

 

Allah, insanların Kendi büyüklüğünü kavrayabilmeleri için evrendeki düzeni sayısız detayla birlikte yaratmıştır. Kuran'da Allah'ın var ettiği bu düzenden bahsedilirken, "... sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için" (Talak Suresi, 12) denilmektedir. Allah'ın aklı, ilmi ve kudreti sonsuzdur. Allah, tek bir olayın içinde dilediği kadar ayrıntı meydana getirir.

 

Şüphesiz Allah'ın varlığı her yeri sarıp kuşatmıştır ve insan bunu ancak aklı ile bilir. Her yere hakim olan bu düzeni yaratan da, onu durmaksızın koruyan da Allah'tır. İnsana düşen ise Allah'ın kendisi için yarattığı sayısız nimetlerin şükrünü vermek ve dünyada geçireceği zaman boyunca Allah'ın kendisi için seçip beğendiği ahlakla ahlaklanmaktır.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.