Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Türkiye'de yasayan insanlarimiz bilirler, Alman vatandasligina gecen insanlarimiz gururla alman kimliklerini gögüsleri kabara kabara gezerler ve gösteririler. Kimse Almanya devletinin baskisindan dolayi Alman olduklarindan sikayetci falanda degiller. Her etnik kökenli Alman vatandasi kendi dilini ve ismini kullanabiliyor. Ya bizde nasil sayin politika? Kürt kökenli bir Türk vatandasi cocuguna Kürt ismi verebiliyormu? Kürt ismini vermek bölücülügün bir göstergesimi?

 

Bakin insanlarin cogu olayin sizin anlattiginiz gibi olmadigibi bildigi icin en azindan yalan yanlis bilgi adina karsi yorum bile yapmiyorlar. Illada karsi elestiri adina gercek disi bilgiler vermeye hicte gerek yok.

 

Hatirlatmak adina tekrar sorayim:

Alman vatandasi olan bir Türk dogacak cocuguna Alman ismimi vermek zorunda yoksa Türkce isimde verebiliyormu?

 

Gerçekten niye şimdi bu çarpıtma ?

 

Her etnik kökenli Alman vatandaşı kendi dilini ve ismini kullanabilir öyle mi ?

 

Bir Türk baba çocuğuna "Çetin" ismini koyabilir mi ? Ya da Şengül ? Ya da Buğra ?

 

Türk baba çocuğuna bu isimleri verip, nüfus kağıdına bu şekilde kaydettirebilir mi ?

 

Hayır. Almanya'da çocuğunuza içinde Alman alfabesine ait olmayan bir harf geçen isimleri koyamazsınız. Almanya'da verilecek isimler mutlaka Alman alfabesinde yer alan harflerden oluşmak zorundadır. Bunu bilmiyorsan, bulunduğun şehirde ki en yakın nüfus dairesine gidip öğrenebilirsin.

 

Türkiye'de de tıpkı Almanya'da olduğu gibi, nüfusa kayıt ettirilecek isimlerin Türk alfabesinde var olan harflerden oluşması gerekmektedir.

 

Ve hatta Türkiye, daha önce başka bir ülkede kaydettirilmiş, başka bir ülkenin vatandaşının kimliğinde latin harfleriyle yazılı isimleri de, o kimse Türk vatandaşlığına geçerken kabul etmektedir. Almanya ise bunuda kabul etmemektedir. Diyelim ki Türkiye'de yaşayan "Buğra Akman" adlı kişi , Alman vatandaşlığına geçtiğinde ismi nüfus kağıdına "Bugra Akman" olarak yazılır. Ya da "Buğra" sesini verecek Alman harfleriyle.

Gönderi tarihi:
Gerçekten niye şimdi bu çarpıtma ?

 

Her etnik kökenli Alman vatandaşı kendi dilini ve ismini kullanabilir öyle mi ?

 

Bir Türk baba çocuğuna "Çetin" ismini koyabilir mi ? Ya da Şengül ? Ya da Buğra ?

 

Türk baba çocuğuna bu isimleri verip, nüfus kağıdına bu şekilde kaydettirebilir mi ?

 

Hayır. Almanya'da çocuğunuza içinde Alman alfabesine ait olmayan bir harf geçen isimleri koyamazsınız. Almanya'da verilecek isimler mutlaka Alman alfabesinde yer alan harflerden oluşmak zorundadır. Bunu bilmiyorsan, bulunduğun şehirde ki en yakın nüfus dairesine gidip öğrenebilirsin.

 

Türkiye'de de tıpkı Almanya'da olduğu gibi, nüfusa kayıt ettirilecek isimlerin Türk alfabesinde var olan harflerden oluşması gerekmektedir.

 

Ve hatta Türkiye, daha önce başka bir ülkede kaydettirilmiş, başka bir ülkenin vatandaşının kimliğinde latin harfleriyle yazılı isimleri de, o kimse Türk vatandaşlığına geçerken kabul etmektedir. Almanya ise bunuda kabul etmemektedir. Diyelim ki Türkiye'de yaşayan "Buğra Akman" adlı kişi , Alman vatandaşlığına geçtiğinde ismi nüfus kağıdına "Bugra Akman" olarak yazılır. Ya da "Buğra" sesini verecek Alman harfleriyle.

 

Carpitma falan yok sayin CYRANO, isteyen istedigi ismi alabilir. Ama belirli harflerin alfabede olmamasi sadece ismi yazarken eksik oluyor. Biz burada yasaklardan bahsediyoruz, dogru yazilis veya telafuzdan degil. Bahsettiginiz isimleri almalari yasak degil, sadece yazilirken Cetin, Sengül ve Bugra oluyor. Aynen mesela raki yazip ve öyle telafüz edildigi gibi. Ha diyorsaniz, Almanya o kadar etnik kökenlilerini düsünmüyor, cünki alfabesine tüm etnik kökenlilerinin kullandigi alfabeyi almiyor, o zaman konuyu bu bazda almamiz gerekli.

Bahsedilen konu "YASAKLAR", telefüz veya yazilis sekli degil. Diger taraftan tüm Kürt ismileri Türkce alfabenin disinda harflerlemi yaziliyorda genel olarak Kürtce isim verilmesi yasak dersiniz?

 

Benim iki cocugum var ikisininde isimleri öz ve öz Türkce, sadece telafüz ederken bilmeyenler yanlis söylüyorlar, ama isimleri alirken Türkce diye herhangi bir sorunla karsilasmadik.

 

Konuyu carpitanin herhalde kim oldugu cok acik ve net. Biz burada bir ismin sadece "Türkce" olmadigi icin red edilmesinden bahsediyoruz. Türkiye'nin Kürtce isimleri de alfabeden dolayi ret ettigine dair bir aciklama yok, varsa gösterebilirsiniz. Sadece alfabeden dolayi kaynaklansa söyledigim gibi tüm Kürtce isimler türk alfabesinde olmayan harflerdenmi olusuyorda genel olarak Kürtce isim verilmesi yasak dersiniz?

Mesela Tugba isimli cok kiz cocugu taniyorum, ama buraya yazdigim gibi sadece harf olmadigi icin eksik yazilabiliyor, ama aslaaaaaa YASAK degil o ismi almak.

Umarim neden bahsettigimi iyi anlamissinizdir.

 

 

 

 

 

 

Kürtce isimlerden bir kac örnek verelim:

Zargo, Zeyno, Zoran, Zorav, Zinar, Yekan, Yekdil, Yekcan, Tengezar, Şaristan, Şahmar. Bu tür örnekleri cogaltabiliriz. Bu isimlerdeki harfler herhalde Türk alfabesinde yokki Türkiye kabul etmiyor.

 

Arkadasim bir taraftan Türkiye vatandasliga gecen insanlarin isimleri latince ise aynen kabul ediyor diye övgüde bulunuyorsunuz ama neden kendi öz vatandasi olan Kürt'lere mesela yukarida saydigim isimleri almalarina izin vermiyor?

 

Diger taraftan Almanya konusundaki yanlislarinizida bir önceki yorumumda anlatmaya calistim.

 

Konuyu carpitmayalim lütfen, neden Kürtce isim verilmesine izin verilmedigini demokratik bir bakisla aciklamanizi bekliyorum.

Gönderi tarihi:
Kürtce isimlerden bir kac örnek verelim:

Zargo, Zeyno, Zoran, Zorav, Zinar, Yekan, Yekdil, Yekcan, Tengezar, Şaristan, Şahmar. Bu tür örnekleri cogaltabiliriz. Bu isimlerdeki harfler herhalde Türk alfabesinde yokki Türkiye kabul etmiyor.

Öncelikle verdiğiniz isimlerin hiçbirisi Kürtçe değil...

Ya Arapça kökenli ya da Farsça...

 

Ayrıca "Zeyno" adı "Zeyneb"ten bozma olmakla birlikte bu adlı sanatçı bile vardır; Okan Bayülgen'in eski eşi ve "Çocuklar Duymasın" dizisinin oyuncusu olan 'Zeyno Gönenç"...

 

"Yekcan" adlı ismin kullanılmadığını ise hiç düşünmüyorum. "Bircan" adında birsürü tanıdığım vardı; aynı anlamı veriyor :P

 

Ayrıca örneğin "Dilşah"ı da Kürtçe (ki aslen Farsçadır; diğer adlar gibi) saymanız lazım ki bu isimde de bir sürü arkadaşım vardı...

 

"Berfin" ve "Baran" adlı öğrencilerim oldu...

 

"Berdan Mardini" adında sözde de olsa bir sanatçımız da var örneğin...

"Dilan" adlı tanıdığım bir kız vardı...

 

"Tengezar"ın Kürtçe olmadığını düşünüyorum. Eğer "Demir" ya da "Tanrı" ile alakalı bir anlamı varsa kesinlikle Türkçe ve Farsça kırması bir addır...

 

Nasıl yasaklamadır bu anlamıyorum, her taraf Kürtçe dediğiniz isimlerden kaynıyor!

Gönderi tarihi:

Öncelikle verdiğiniz isimlerin hiçbirisi Kürtçe değil...

Ya Arapça kökenli ya da Farsça...

 

Ayrıca "Zeyno" adı "Zeyneb"ten bozma olmakla birlikte bu adlı sanatçı bile vardır; Okan Bayülgen'in eski eşi ve "Çocuklar Duymasın" dizisinin oyuncusu olan 'Zeyno Gönenç"...

 

"Yekcan" adlı ismin kullanılmadığını ise hiç düşünmüyorum. "Bircan" adında birsürü tanıdığım vardı; aynı anlamı veriyor :P

 

Ayrıca örneğin "Dilşah"ı da Kürtçe (ki aslen Farsçadır; diğer adlar gibi) saymanız lazım ki bu isimde de bir sürü arkadaşım vardı...

 

"Berfin" ve "Baran" adlı öğrencilerim oldu...

 

"Berdan Mardini" adında sözde de olsa bir sanatçımız da var örneğin...

"Dilan" adlı tanıdığım bir kız vardı...

 

"Tengezar"ın Kürtçe olmadığını düşünüyorum. Eğer "Demir" ya da "Tanrı" ile alakalı bir anlamı varsa kesinlikle Türkçe ve Farsça kırması bir addır...

 

Nasıl yasaklamadır bu anlamıyorum, her taraf Kürtçe dediğiniz isimlerden kaynıyor!

Siz burada verilen isimlerin Kürtce olup olmadigini gene kendinize öz bir yöntemle aciklamya calisiyorsunuz, ama konunun özü olan Kürtce isimlerin ülkemizde resmiolarak verilemiyecegini bir kenara atiyorsunuz.

Arkadassim siz emsela her konuyu ürkiye cumhuriyetinden ve onun temsilcileri konsolosluklardan dahami iyi biliyorsunuz. Yani ülkemizde Kürce icim alabilmek yasak degilde yillardan beri insanlar yasak diye yalanmi söylüyorlar.

madem Yekcan ile Tekcan ayni manaya geliyorsa neden Yekcan ismini cocugunuza veremiyorsunuz?

 

Konunun özüne gelin lütfen. Yukaridan baliklama atlamayla konuya hakim oldugumuz belli olmaz.

 

Türkcülere göre Kürtce de olmadigi icin (onlara göre Kürtce Türkce ve farsca karisimi) Kürtce isimlerinde olmayacagi asikar.

 

Siz önce Türkiye'de insanlarin Kürtce bir isim resmi olarak alabilip alamadigini cevaplandirin, sonra hangi isimler gercekten Kürte cok rahat tesbit edebiliriz.

Gönderi tarihi:
Siz burada verilen isimlerin Kürtce olup olmadigini gene kendinize öz bir yöntemle aciklamya calisiyorsunuz, ama konunun özü olan Kürtce isimlerin ülkemizde resmiolarak verilemiyecegini bir kenara atiyorsunuz.

Arkadassim siz emsela her konuyu ürkiye cumhuriyetinden ve onun temsilcileri konsolosluklardan dahami iyi biliyorsunuz. Yani ülkemizde Kürce icim alabilmek yasak degilde yillardan beri insanlar yasak diye yalanmi söylüyorlar.

madem Yekcan ile Tekcan ayni manaya geliyorsa neden Yekcan ismini cocugunuza veremiyorsunuz?

 

Konunun özüne gelin lütfen. Yukaridan baliklama atlamayla konuya hakim oldugumuz belli olmaz.

 

Türkcülere göre Kürtce de olmadigi icin (onlara göre Kürtce Türkce ve farsca karisimi) Kürtce isimlerinde olmayacagi asikar.

 

Siz önce Türkiye'de insanlarin Kürtce bir isim resmi olarak alabilip alamadigini cevaplandirin, sonra hangi isimler gercekten Kürte cok rahat tesbit edebiliriz.

Kısaca "İşime gelmedi"de diyebilirsiniz...

Gönderi tarihi:

Öncelikle verdiğiniz isimlerin hiçbirisi Kürtçe değil...

Ya Arapça kökenli ya da Farsça...

 

Ayrıca "Zeyno" adı "Zeyneb"ten bozma olmakla birlikte bu adlı sanatçı bile vardır; Okan Bayülgen'in eski eşi ve "Çocuklar Duymasın" dizisinin oyuncusu olan 'Zeyno Gönenç"...

 

"Yekcan" adlı ismin kullanılmadığını ise hiç düşünmüyorum. "Bircan" adında birsürü tanıdığım vardı; aynı anlamı veriyor :P

 

Ayrıca örneğin "Dilşah"ı da Kürtçe (ki aslen Farsçadır; diğer adlar gibi) saymanız lazım ki bu isimde de bir sürü arkadaşım vardı...

 

"Berfin" ve "Baran" adlı öğrencilerim oldu...

 

"Berdan Mardini" adında sözde de olsa bir sanatçımız da var örneğin...

"Dilan" adlı tanıdığım bir kız vardı...

 

"Tengezar"ın Kürtçe olmadığını düşünüyorum. Eğer "Demir" ya da "Tanrı" ile alakalı bir anlamı varsa kesinlikle Türkçe ve Farsça kırması bir addır...

 

Nasıl yasaklamadır bu anlamıyorum, her taraf Kürtçe dediğiniz isimlerden kaynıyor!

 

Iste size Kurtce isimlere uygulanan yasaklara iliskin bir haber:

 

RADİKAL - ANKARA - Hükümetin AB'ye uyum yasalarını takip kararından ilk somut sonuç çıktı. İlgili bakanlıkların temsilcilerinden oluşan Reformları İzleme Grubu, ailelerin çocuklarına Türkçe dışındaki dillerde isim koymalarını yasaklayan uygulamaya son verilmesi amacıyla tüm valiliklere genelge gönderdi. Ancak, genelgede isim yasağının uyum yasasında öngörüldüğü gibi yalnızca 'ahlaka uygun düşmeyen' isimlerle sınırlandırılması beklenirken, isimlerin 'Türk alfabesine uygunluk' şartının da getirilmesi dikkat çekti.

Uyum yasalarının uygulanmasındaki isteksizlik üzerine hükümet, Adalet,

İçişleri ve Dışişleri bakanları ile AB Genel Sekreteri'nin katılımıyla takip komisyonu kurulmuştu. Komisyon da uyumun gerektirdiği yönetmelik ve genelgelerin bir an önce çıkarılmasını benimsemişti. Bu çerçevede ilgili bakanlık temsilcilerinden oluşan Reform İzleme Grubu (RİG) kurmuştu. RİG ilk toplantısını dün yaptı ve ilk somut kararı aldı: Kürtçe isim yasağını kaldıran yasa değişikliğinin sonuç vermesi için İçişleri Bakanlığı'nca tüm nüfus müdürlüklerine derhal genelge gönderilmesini benimsedi.

Haziran ayında çıkan AB'ye 6. uyum paketiyle Nüfus Yasası'nın, çocuklara Türkçe dışında isim verilmesine dayanak yapılan 16. maddesi 4/2 fıkrası değiştirilmişti. Fıkrada, "Ancak ahlak kurallarına uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten adlar konulmaz" denilerek, yasağın bu halle sınırlı uygulanabileceği kabul edilmişti. Ancak, geçen üç aylık sürede isim yasağı fiilen uygulanagelmişti.

 

Xezal, Welat, Feqi yasak

Genelge, bazı isimlerin Kürtçe yazılmasını engelleyecek. Genelgede, 6. paketteki değişiklik anlatıldıktan sonra şöyle deniliyor:

"Ahlak kurallarına aykırı olmaması, kamuoyunu incitici bir yönünün bulunmaması ve Türk alfabesine uygun yazılması şartıyla vatandaşlarımızın örf ve adetlerine göre koymuş oldukları adlar Nüfus Kanunu'na aykırılık teşkil etmeyecektir, gereğinin yapılması..." 'Türk alfabesine uygun yazılma' şartı nedeniyle Kürtçe'de kullanılan Q, W, X gibi harfleri içeren

isimler yazılamayacak.

Bu harfleri içeren bazı Kürtçe isimler şunlar: Hewar, Xezal, Bawer, Berwar, Berxo, Ciwan, Derweş, Xebat, Welat, Feqi.

 

Iste size diger bir haber ornegi:

 

Urfa’nın Suruç ilçesinde belediyenin sokak isimlerini Kürtçe yapması ardından, İdare Mahkemesi’ne başvuran kaymakamlık, yürütmeyi durdurma kararı aldı.

 

 

DTP’li Ethem Şahin’in başkanlığını yaptığı Suruç Belediyesi ile Kaymakamlık arasındaki Kürtçe isim tartışması 2 yıldır yaşanıyor. 2006 yılının son aylarından itibaren ilçede yeni oluşturulan veya yapılan düzenlemelerin ardından bölünen mahallelerdeki 50′ye yakın sokak isimlendirildi.

 

Yeni sokak isimleri değişik tarihlerde yapılan meclis toplantılarında oylamaya sunulup, 3′ü AKP, 3′ü CHP ve 9′u DTP’li 15 üyenin tamamının oybirliği ile kabul edildi. Başkan Ethem Şahin imzasıyla onay için Kaymakamlığa gönderilen isimlerden bazıları, “Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmeliğin 24′üncü maddesine uygun olmadığından onanmayarak iade edilmiştir” denilerek, yeniden belediyeye gönderilip, adların değiştirilmesi istenmişti.

 

Belediye meclisi kabul edilmeyen Araban, Zana, Zozan, Rojin, Şilan, Şervan, Şirvan, Mizgin, Sara, Dilan, Baran ve Berivan adlarında ısrar etti. Bu isimleri değiştirmeyen DTP’li Suruç Belediyesi, Urfa İdare Mahkemesi’ne Kaymakamlık kararının iptali için dava açtı. Mahkeme de belediye aleyhinde karar verdi. Mahkeme kararında, şöyle denildi:

 

“Davacı belediye meclis kararı incelendiğinde, bazı sokakların isimlerinin değiştirildiği, bazı yeni oluşturulan sokaklara da isim verildiği görülmekte olup, anılan meclis kararında sokak ismi olarak uygun görülen kelimeler arasında Zana, Zozan, Rojin, Şilan, Şevan, Şirvan, Mizgin, Sara, Dilan, Baran, Berivan, Araban gibi Türkçe olmayan kelimeler bulunduğu, davacı belediye vekilince dosyaya sunulan itiraz dilekçesinde, bu isimlerin Kürtçe olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı Suruç Belediye meclisinin kararı ile sokak ismi olarak belirlenen bazı isimlerin Türkçe olmayan yabancı dil kurallarına göre teşkil edilmiş kelime ve ifadeler olduğu görülmekte olup, anılan meclis kararının Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmeliğin 24. maddesine uygun olmadığı anlaşıldığından söz konusu kararın onanmayarak iade edilmesine ilişkin dava konusu Kaymakamlık işleminde hukuka aykırılık görülmemiştir.”

 

BELEDİYE DANIŞTAY’A BAŞVURDU

 

Urfa İdare Mahkemesi’nin kararı üzerine, Suruç Belediyesi bu kez Danıştay’a itirazda bulundu. İdare Mahkemesi’nin kararının hukuki içerikli olmadığını ve tamamen siyasi olduğunu belirten Başkan Ethem Şahin, 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu çerçevesinde ilçedeki sokaklara yeni isimler verdiklerini söyledi.

 

Verilen isimlerin bölgede yoğunlukla kullanıldığını, mecliste oy birliği ile kabul edildiğini belirten Şahin, “Sokaklarımıza verdiğimiz yeni isimler oy birliği ile kabul edildi ve onanması için Suruç Kaymakamlığı’na gönderildi. Türkiye’de son 5 yıl içerisinde Kürtçe isimler konusunda ciddi rahatlamalar yaşanıyor. Şu anda isteyen kişiler çocuklarına Kürtçe isim verebiliyor. Ben de oğluma ‘Ateş’ anlamına gelen ‘Agır’ ismini verdim. Verilen isimler incelendiğinde herhangi bir suç unsuru taşımadığı veya Anayasa’ya aykırı olmadığı açıkça görülecektir. Bugüne kadar aynı yönde yaşanan davalar incelendiğinde, içeriğinde w, q ve x harflerini içeren Kürtçe isimlere onay verilmiyordu. Ancak, bizim sokaklarımıza verdiğimiz isimlerin hepsi de alfabeye uygun. Mahkeme bu defa işi abartarak anlamdan dolayı talebimizi red ediyor. Mesela sokaklarımıza verdiğimiz isimlerden Araban şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin yerel yönetimler yasasına uygun bir ilçenin ismi. Bu ilçe isimi olduğu halde biz bunu sokağımıza vermek isteyince Türkçe olmadığı için reddediyor. Sokaklarımıza verdiğimiz isimlerin bir çoğu ticari marka haline dönüşmüştür ya da sokakta dolaşan birçok çocuğun ismidir. Bu kararı hukuki bulmuyor ve siyasi olarak düşünüyoruz. Bu siyasi karara hukuki düzeltme için Danıştay’a başvurduk” şeklinde konuştu.

 

Hala Kurtce ve Kurtce isim yasagi yoktur iddianiza devam edecekmisiniz acaba?

Ha eger asimilasyon ve isim yasagi yoksa, Dersim'in ve bir suru diger Kurt yerlesim yerlerinin isimleri neden ve hangi amacla degistirildi? Cunku bizler istedik diye degismedi beyefendi! Hal inkar mi edeceksiniz cok ama cok merak ediyorum.

 

Isterseniz kalkip "Turkiye'de hic bir zaman Kurtlere karsi yanlis bir uygulama ve yasalar olmamistir" diyin! Isterseniz Turkiye harikalar Dunyasi sanin! Gercekler ortada! Ne gercek atilsa ortaya siz inkar ediyorsunuz ki sizin bunu yapmadaki amaciniz da cok acik!

 

Tekrar soruyorum: ornek haber verelim mi daha? Yoksa bu iki ornek yeterli olacak mi size?

Gönderi tarihi:

Kısaca "İşime gelmedi"de diyebilirsiniz...

 

1949 yılında çıkarılan 5442 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu uyarınca Kurtce yerlesim birimlerinin isimlerinin halkin istegi disinda degistirilmesine ne diyorsunuz?

Hani asimilasyon sadece 19080lerden sonra ve sadece 10 yil vardi? Ki siz onu da inkar ediyorsunuz ama neyse!

 

Bu kanundan haberiniz var mi? Boyle bir kanunun ne amaci olabilir soylerseniz cok sevinirim!

 

Diyarbakirli...

Gönderi tarihi:

Öncelikle verdiğiniz isimlerin hiçbirisi Kürtçe değil...

Ya Arapça kökenli ya da Farsça...

 

Ayrıca "Zeyno" adı "Zeyneb"ten bozma olmakla birlikte bu adlı sanatçı bile vardır; Okan Bayülgen'in eski eşi ve "Çocuklar Duymasın" dizisinin oyuncusu olan 'Zeyno Gönenç"...

 

"Yekcan" adlı ismin kullanılmadığını ise hiç düşünmüyorum. "Bircan" adında birsürü tanıdığım vardı; aynı anlamı veriyor :P

 

Ayrıca örneğin "Dilşah"ı da Kürtçe (ki aslen Farsçadır; diğer adlar gibi) saymanız lazım ki bu isimde de bir sürü arkadaşım vardı...

 

"Berfin" ve "Baran" adlı öğrencilerim oldu...

 

"Berdan Mardini" adında sözde de olsa bir sanatçımız da var örneğin...

"Dilan" adlı tanıdığım bir kız vardı...

 

"Tengezar"ın Kürtçe olmadığını düşünüyorum. Eğer "Demir" ya da "Tanrı" ile alakalı bir anlamı varsa kesinlikle Türkçe ve Farsça kırması bir addır...

 

Nasıl yasaklamadır bu anlamıyorum, her taraf Kürtçe dediğiniz isimlerden kaynıyor!

Iste size belgelerim asimilasyon, Kurtce isim yasagi ve Kurt yerlesim birimlerinin isimlerini halkin istegi disinda degistirme kounlarinda, hemde maddeleriyle iletiyorum size ki kontrol edip inanabilesiniz diye. Ve cok merak ediyorum bu orneklere ne diyeceksiniz sayin Bosiq:

 

Coğrafi yer adlarının değiştirilmesi fikri ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1910 yılında gündeme geldi. Bu konu 13 Mayıs 1913 tarihinde çıkarılan "İskân-ı Muhacirin Nizamnamesi" adlı genelge ile resmileşti.

 

Genelgenin amacı, daha çok Osmanlı topraklarında Ermenice, Rumca ve Bulgarca dillerinde olan il, ilçe, köy, dağ ve nehir adlarının Türkçe'ye çevrilmesini ön görürken, Kürtçe isimler de bundan nasibini aldı. Bu genelge 15 Haziran 1916 yılında kaldırıldıysa da, uygulamayla birçok yerin ismi Türkçeleştirildi.

 

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra, 10 Aralık 1920 tarihinde, yer isimlerinin Türkçeleştirilmesi tekrar gündeme geldi ve 1922 yılında bir çok ilçe, köy, kasaba, dağ, köy isimleri Türkçeleştirildi.

 

Türkiye'de yer alan isim değişikliği bu tarihten sonra artarak devam etti. 1925 Şex Said İsyanı (Dersim) sonrasında Kürt illerinde yapılan isim değişikliklerinin ardından, 1934-36 yılları arasında 834 köye Türkçe isimler verildi. Dersim İsyanı’yla birlikte isim değiştirme genelgelerle, Valilik kararlarıyla devam etti. Kürtçe, Arapça, Ermenice, Lazca, Gürcüce, Çerkezce isimler genelgelerle ya da yerel yönetimler ile Valilik tasarrufu ile değiştirildi. 1940 yılında İçişleri Bakanlığı'nın 8589 sayılı genelgesi ile ad değiştirme işlemi resmileşti ve tek elden yapılmaya başlandı.

 

1957 yılında ise "Ad Değiştirme İhtisas Komisyonu" oluşturuldu. Bu komisyonda Genelkurmay, İçişleri, Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi ile Türk Dil Kurumu'nun temsilcileri bulunuyordu. İktidarlar değişmesine rağmen, bu kurul 1978 yılına kadar faaliyetini sürdürdü ve bu tarihler arasında yaklaşık 28 bin isim değiştirildi. Bunların 12 bin 211'i köy ismi

olurken, diğer kalanlar ise dağ, nehir, ova ve dere isimlerinden oluşuyordu.

 

Ad Değiştirme İhtisas Komisyonu tarafından sayıları yaklaşık 12 bini bulan değiştirilen köylerin bağlı olduğu iller şöyle:

 

Adana 169, Erzincan 366, Mardin 647, Adıyaman 224, Erzurum 653, Muğla 70, Afyon 88, Eskişehir 70, Muş 297, Ağrı 374, Gaziantep 279, Nevşehir 24, Amasya 99, Giresun 167, Niğde 48, Ankara 193, Gümüşhane 343, Ordu 134, Antalya 168, Hakkari 128, Rize 105, Artvin 101, Hatay 117, Sakarya 117, Aydın 69,

Isparta 46, Samsun 185, Balıkesir 110, İçel 112, Siirt 392, Bilecik 32, İstanbul 21, Sinop 59, Bingöl 247, İzmir 68, Sivas 406, Bitlis 236, Kars 398, Tekirdağ 19, Bolu 182, Kastamonu 295, Tokat 245 Burdur 49, Kayseri 86, Trabzon 390, Bursa 136, Kırklareli 35, Tunceli 273, Çanakkale 53, Kırşehir 39, Şanlı Urfa 389, Çankırı 76, Kocaeli 26, Uşak 47, Çorum 103, Konya 236, Van 415, Denizli 53, Kütahya 93, Yozgat 90, Diyarbakır

555, Malatya 217, Zonguldak 156, Edirne 20, Manisa 83, Elazığ 383, Kahraman Maraş 105.

 

Ad Değiştirme İhtisas Komisyonu'nun 1978 yılına kadar yürütmüş olduğu bu faaliyet, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, askeri rejim tarafından da devam edildi. 1981-83 yılları arasında da, bu kez özellikle Kürt illerine yönelik olarak ismi değiştirilmeyen köy, ova, dağ, dere, tepe gibi coğrafi alanlara yeni isimler verildi. Ve binlerce yıldır kullanılan

coğrafi yer adları 12 Eylül askeri rejiminden sonra kanunlaştırıldı.

 

Kürtçe günlük gazete çıkmasına, Kürtçe yayın yapan TRT 6'nın yayınlanmasına rağmen, Kürtçe konuştukları yada yazdıkları için hala yargılananlar var. Çünkü Kürtçe'nin dil olarak kullanılması yada yazılması hala yasalarda suç olarak görülüyor. Kürt alfabesinde bulunan "x,q,w" harflerinin siyasi hayatta kullanılması da yasak.

 

Türkiye Anayasası'ndaki "Türkçe dışında dillerle eğitim yapılmasını yasaklayan" 42. madde, yerel yönetimlerin Kürtçe hizmet yapması önünde engel olan 1353 sayılı kanun, Türk Ceza Kanununun 222 ile 257/1 maddeleri, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 81. maddesi bunlardan sadece biri.

 

Hala Diyarbakır başta olmak üzere, Kürtçe yılbaşı kartı ya da bayram kartı bastırdıkları için yargılanan belediye başkanları, Kürtçe ajanda bastırdıkları için baro başkanları, seçim çalışmalarında Kürtçe propaganda yaptıkları için politikacılar, aydınlar, sanatçılar ve gazeteciler yargılanıyor.

 

Örneğin, DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, 2007 genel seçimleri öncesinde

seçmenlerine hitap ederken, susadığı için yanındakilerden Kürtçe konuşarak su istediği için, "Siyasi Partiler Kanunu'nun 81. maddesi uyarınca, seçim çalışmalarında Türkçe'den başka bir dil kullandığı için” halen yargılanıyor.

 

Yine Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, iki yıl önce

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve milletvekillerine gönderdiği, üzerinde Türkçe ve İngilizce'nin yanısıra, Kürtçe "Ser Salawe Piroz Be" yazısı bulunan yeni yıl tebrik kartından dolayı, "Türk Harf Kanunu'na Muhalefet" ettiği için yargılandı.

 

Değiştirilen bazı il ve ilçe isimleri şöyle:

 

ADIYAMAN (SEMSÛR): Gerger – Alduş, Çelikhan – Çîlikan, Kahla – Kalik, Gölbaşı - Serê Golan, Besni – Bêhiştî, Somsat - Şemîzînan

 

MALATYA (MELETÎ): Arapkir – Erebgir, Ağın – Axên, Hekimhan – Hekîmxan, Arguvan – Erxevan, Darende – Arende, Akçadağ – Argan, Yeşilyurt – Çirmik, Pötürge – Şîro, Doğanşehîr - Wêranşar

 

MARAŞ (GUMGUM): Pazarcık – Pazarcix, Andirin – Andirîn, Göksun – Goksun, Afşin – Avşîn, Elbistan – Elbîstan, Turkoğlu - Kurdoxolî

 

ANTEP (DÎLOK): Kilis – Kîlîs, Nizip – Belkîs, Oğuzelî – Tîlbîşar, Islahiye – Îslahiye, Yavuzelî – Çînçîn, Araban - Ereban

 

URFA (RIHA): Ceylanpınar - Serê Kanî, Viranşehir – Wêranşar, Akçakale - Kahniya Xezalan, Suruç – Pirsus, Birecik – Bêrecûk, Halfetî – Xelfetî, Bozova – Heweng, Hilvan - Curnê Reş, Siverek - Girê Sor

 

ELAZIĞ (XARPÊT): Ağın – Axin, Alacakaya – Xulaman, Arıcak – Mîyaran, Baskil Baskîl, Karakoçan - Dep – Depe, Keban – Keban, Kovancılar – Qovancîyan, Maden – Maden, Palu – Pali, Sivrice - Sîvrîce

 

DİYARBAKIR (AMED): Bismil – Bismil, Çermik – Çermûg, Çınar – Çinar, Çüngüş – Şankuş, Dicle – Pîran, Eğil – Gêl, Ergani – Erxenî, Hani – Hêne, Hazro – Hezro, Kocaköy – Karaz, Kulp – Pasûr, Lice –Licê, Silvan - Farqîn

 

MARDİN (MÊRDÎN): Nusaybin – Nisêbîn, Midyat - Midyad (Estel), Gerçüş - Gercews

Ömerli – Mehsert, Savur –Stewr, Mazıdağı – Şemrex, Derik - Dêrika Çiyayê Mazî, Kızıltepe - Koser (Qoser), Dargeçit - Kerboran

 

SİİRT (SÊRT): Aydinlar – Tillo, Baykan – Hawêl, Eruh – Dih, Garzan – Zok, Kurtalan – Misirc, Pervarî - Berwarî – Xezxêr, Şirvan - Xizxêr - Kufra

 

BATMAN (ÊLÎH): Sason – Qabilcewz, Kozluk – Hezo, Baykan - Xana Hewêl, Beşiri - Qûbîn

 

BİTLİS (BEDLÎS): Hizan - Xîzan – Hêzan, Mutki – Matkî, Tatvan – Tûx, Ahlat – Xêlat, Adilcevaz – Elcewaz

 

MUŞ (MÛŞ): Varto – Gimgim, Malazgirt – Milazgir, Bulanık - Kop

 

BİNGÖL (ÇEWLÎG): Adaklı / Azarpêrt, Genç - Dara Hênê , Kığı – Gêxî, Karlıova – Kanîreş, Solhan - Bongilan , Yayladere – Xorxol, Yedisu - Çêrme

 

TUNCELİ (DÊRSIM): Çemişgezek- Çemişgezek, Hozat – Xozat, Mazgirt – Mazgêrd, Nazimiye – Qisle, Ovacık – Pulur, Pertek - Pêrtag – Pêrtage, Pülümür - Pilemûrîye

 

SiVAS (SÊWAZ): Koyulhisar – Koyûlhîsar, Suşehri – Sûşehrî, Zara – Koçgirî, İmranlı – Kamîlava, Hafik – Hafîk, Yıldızeli – Yildizelî, Şarkişla – Şarkişla, Gemerek – Gemerek, Kangal – Kangal, Gürün – Gurun, Divriği - Dîvrîxî

 

ERZİNCAN (ERZÎNGAN): Tercan – Tercan, Çayırlı – Mansî, Refahiye – Gêrcanis, Kemah – Kemah, İliç – Îlîç, Kemaliye - Egîn

 

ERZURUM (ERZEROM): Karayazı – Gogsî, Hınıs – Xinûs, Tekman – Tatos, Çat - Çad

Aşkale – Aşkeleh, Pasinler – Hesenkeleh, Horasan – Xoresan, Narman – Îd, Tortum – Tortûm, İspir – Îspîr, Oltu – Oltî, Şenkaya – Olîlî, Olur - Olûr

 

KARS (QERS): Kağızman – Qaqizman, Sarıkamış – Qamuşan, Digor - Têkor , Selim – Selîm, Susuz – Cilawûz, Arpaçay – Zarûşad, Ardahan - Erdexan

 

IĞDIR (ÎDİR): Aralık – Başan, Tuzluca - Tozan

 

ARDAHAN: Çıldır – Zûrzûnan, Göle – Golan, Posof – Duxurr, Hanak - Xenêk

 

AĞRI (AGIRÎ): Patnos – Patnos, Diyadin – Giyadîn, Hamur – Xemûr, Tutak – Tutax, Eleşkirt – Zêdkan, Taşlıçay – Avkevir, Doğubeyazıt - Bazîd

 

VAN (WAN): Çatak – Şax, Gevaş – Westan, Gürpınar – Payîzava, Başkale – Elbak, Özalp – Qelqeliya, Muradiye – Bêgir, Erciş – Erdîş, Edremit - Artemêtan

 

HAKKARİ (COLEMERG): Şemdinli – Şemzînan, Çukurova – Çelê, Uludere - Qilaban

Yüksekova – Gever, Esendere - Bajêrgan

 

ŞIRNAK (ŞIRNEX): Kumçatı – Dêrgûl, Beytuşşebab – Elki, Idil- Hezex, Güçlükonak – Basan, Silopi - Girgê Amo, Cizre - Cîzra Botan.

Gönderi tarihi:

Kürtçe serbesttir diyenlere: Kürtçe park isimleri yine yasak

 

Diyarbakır Kayapınar Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan 3 parka verilen Kürtçe isimler Kayapınar Kaymakamlığı tarafından sakıncalı bulunarak yasaklandı. Kayapınar Belediye Meclisi tarafından daha önce parklara verilen Kürtçe isimler Diyarbakır Valiliği tarafından aynı gerekçeyle yasaklanmıştı.

 

AKP'nin diplomasi yalanının belgesi

Özellikle yurtdışı gezilerinde AKP Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Kürtler ve Kürtçe üzerinde baskı, yasaklama olmadığı yönünde söylemlerinin gerçek dışı olduğu bir kez daha belgelendi. Kayapınar Belediye Meclisi, 13 Ekim günü yaptığı meclis toplantısında yapımı tamamlanan üç yeni parka Roşna (Göz parıltısı), Şilan (Yaban gülü) ve Rojda (Gündoğumu) isimleri uygun bularak kararı Diyarbakır Kayapınar Kaymakamlığı'na bildirdi. Kayapınar Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız imzasıyla 11 Kasım tarihinde belediyeye gönderilen yazıda belediye meclisinin verdiği isimlerin incelendiğine dikkat çekilerek, parka verilen isimlerin 'Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmeliğin 24. Maddesi'ne uygun olmadığından onaylanmadığı' kaydedildi.

 

Kürtçe park isimleri vali tarafından da yasaklanmıştı

Kayapınar Belediyesi tarafından daha önce tamamlanan beş parka belediye meclise tarafında verilen Berfin (Kar tanesi) Nefel (Yonca), Daraşin (Yeşil Ağaç), Beybun (Papatya) ile Gülistan (Gül Bahçesi) isimleri Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu imzasıyla 10 Haziran'da belediyeye gönderilen yazıda belediye meclisinin verdiği isimlerinden Gülistan ismini onaylamış, diğer isimleri ise 'Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmeliğin 24. Maddesi'ne uygun olmadığından onaylanmadığını' gerekçesiyle yine yasaklanmıştı.

Gönderi tarihi:
Gerçekten niye şimdi bu çarpıtma ?

 

Her etnik kökenli Alman vatandaşı kendi dilini ve ismini kullanabilir öyle mi ?

 

Bir Türk baba çocuğuna "Çetin" ismini koyabilir mi ? Ya da Şengül ? Ya da Buğra ?

 

Türk baba çocuğuna bu isimleri verip, nüfus kağıdına bu şekilde kaydettirebilir mi ?

 

Hayır. Almanya'da çocuğunuza içinde Alman alfabesine ait olmayan bir harf geçen isimleri koyamazsınız. Almanya'da verilecek isimler mutlaka Alman alfabesinde yer alan harflerden oluşmak zorundadır. Bunu bilmiyorsan, bulunduğun şehirde ki en yakın nüfus dairesine gidip öğrenebilirsin.

 

Türkiye'de de tıpkı Almanya'da olduğu gibi, nüfusa kayıt ettirilecek isimlerin Türk alfabesinde var olan harflerden oluşması gerekmektedir.

 

Ve hatta Türkiye, daha önce başka bir ülkede kaydettirilmiş, başka bir ülkenin vatandaşının kimliğinde latin harfleriyle yazılı isimleri de, o kimse Türk vatandaşlığına geçerken kabul etmektedir. Almanya ise bunuda kabul etmemektedir. Diyelim ki Türkiye'de yaşayan "Buğra Akman" adlı kişi , Alman vatandaşlığına geçtiğinde ismi nüfus kağıdına "Bugra Akman" olarak yazılır. Ya da "Buğra" sesini verecek Alman harfleriyle.

 

Turkiye disina cikmamis oldugunuz veya Almanya'ya hic gitmemis oldugunuz acik. Almanya'da her belediyede Turkce hizmet veriliyor. Brosurler filan Turkce dilinde de basiliyor. Turkce anadil egitimi mumkun. Turk cemiyetleri ve camileri bile var. Dogum belgelerinde bile Turkce tercume bolumleri var (kendi dogum belgem Muehlacker kasabasindan, ve Turkce tercumesi uzerinde, hatta sormadigim halde). Turkce TV'ler yillardir var. Turkce gazeteler ve dergiler yillardir var. almanya'da Hollanda'da, Belcika'da, vs.

 

Kaldiki Almanya'daki Turkler ile Turkiye'deki Kurtler arasinda onemli bir fark var ve siz buna deginmemissiniz: Turkler Almanya'ya, yani baska bir milletin ulkesine kendi istekleriyle gittiler. Ekonomik amacli olarak. Ve buna ragmen oz haklari verildi ellerine! Biz Kurtler tarihimizin tumunu su an yasadigimiz topraklarda gecirdik! Biz Kurtler bu topraklar icin kan akittik.

 

Ha bu arada sizin kalkip teknolojik acidan bir ismin yazilisinin kisitliligini bir ismin siyasi nedenlerle yasaklanmasiyla bir tutmaniz sizin bu konuda nerede oldugunuzun gostergesidir bence!

 

Diyarbakirli...

Gönderi tarihi:
Dini inanclari deseydiniz olurdu..

 

Ama laz oldugunu cerkez oldugunu kürt oldugunu sakliyani bu ülke görmedi.

 

Bu ülkede Kürt olduğunu söylemekten korkan,utanan o kadar çok insan var ki!Bana "aman sende illah Kürt mü olmak zorundasın,biraz da Türk'üm de..." diyenlerin haddi hesabı yok.

 

Tabi ki bu ülkede Alevi olmak da ateist olmakta ayrıca korkularla bezendi;bu çok ayrı bir konu.

 

 

Demek ki bir ülkenin bütünlügü halklarin kaynasmasi halkinin kaynasmasi Asimilasyon mu oluyor..bak bakalim asimilasyon varsa hangi asimilasyon önde gidiyor

 

 

 

O zaman Avrupa hukuku bizim cok gerimizde öyle mi dersin..

 

Asimilasyonun ne olduğunu mutlaka sizde biliyorsunuzdur;inkar ve imha ise söz konusu,o zaman buyrun sizi dinleyelim.

 

Sevgiler.

Gönderi tarihi:
.

.

ERZURUM (ERZEROM): Karayazı – Gogsî, Hınıs – Xinûs, Tekman – Tatos, Çat - Çad

Aşkale – Aşkeleh, Pasinler – Hesenkeleh, Horasan – Xoresan, Narman – Îd, Tortum – Tortûm, İspir – Îspîr, Oltu – Oltî, Şenkaya – Olîlî, Olur - Olûr

 

KARS (QERS): Kağızman – Qaqizman, Sarıkamış – Qamuşan, Digor - Têkor , Selim – Selîm, Susuz – Cilawûz, Arpaçay – Zarûşad, Ardahan - Erdexan

 

IĞDIR (ÎDİR): Aralık – Başan, Tuzluca - Tozan

 

ARDAHAN: Çıldır – Zûrzûnan, Göle – Golan, Posof – Duxurr, Hanak - Xenêk

 

Belki üç doğrunun yanında bir yanlışı'da doğruymuş gibi enjekte etmeye çalışıyorsunuz.Geçin bunları ....Kürtçe konuşulmasının yine yasak olduğunu söylüyorsunuz üstelik imzanızıda kürtçe yazark(Edî bese!) yazarak.

 

Siz kendi söylediğinize inanıyormusunuz gerçekten yoksa biraz olsun propganda olsun'mu diyorsunuz.

 

Bakın dostum her isteyen istediği dili konuşuyor,istediğini yazıyor.

 

Resmi yazışmalarda ise Türkçe ve Resmi olmyan dil kullanılmz Kürtçe dediğin dil ise resmi değildir ,bu kadar basit.

 

Ayrıca Yukarıda Örnek verdiğiniz illerin isimleri Ermeni isimleridir...Ermeni isimlerini Kürtçe isimmiş gibi gösterip kendinize pirim kazanıyormuş gibi görmeyin.

 

Çünkü daha önceleri bu bilgelerde Ermeniler yaşamıştır...

 

Bunun hikayesi çok uzundur Sayin Diyrbakırlı.

 

kısaca, 3 Mart 1873 tarihinde yapılan Yeşilköy anlaşması ile Ardahan-Artvin ve Çevresi Çarlık Rusya'ya savaş tazminatı olarak bıraktıldı.

 

Doğu'da ermeniler, Kuzeyde'de Gürcüler ile mücadele edildi ve 23 Şubat 1921 de topraklar halkın gücüyle yeniden alındı.

 

O dönemdeki Gürcü ve Ermeni isimlerini şimdi bize ''Kürt İsimleri ''diye anlatmaya kalkmayın.

 

Önce İsmini yazdığınız illerin Tarihçesini okuyun ve isimlerin anlamlarına bakın öyle yazın.

Gönderi tarihi:
Belki üç doğrunun yanında bir yanlışı'da doğruymuş gibi enjekte etmeye çalışıyorsunuz.Geçin bunları ....Kürtçe konuşulmasının yine yasak olduğunu söylüyorsunuz üstelik imzanızıda kürtçe yazark(Edî bese!) yazarak.

.

.

.

Önce İsmini yazdığınız illerin Tarihçesini okuyun ve isimlerin anlamlarına bakın öyle yazın.

 

Size ornegini verdim! Asilime yok dediginiz icin!

Buda sizi tatmin etmiyorsa ya da tatmin olmak istemiyorsaniz o sizin sorununuz!

Ermenilerle Kurtler beraber yasadi!

Bir de sizin 1.5 milyon Ermeni'nin yok olusundan sonra yorumlarinizda Ermenileri KOZ olarak kullanmaniz cifte stanarttir! Bir yandan Ermenilere yapilanlari inkar edin, diger yandan Ermeni Ermeni diye diye yorum da bulunun! Daha neler!

Gönderi tarihi:
Sayin sizin yukarida getirdiginiz aciklamalar , daha dogrusu alinti, sizin iddanizla ne alakasi varki?

Siz ne iddaa etmistiniz? Bakalim berabece;

 

 

Biz sizin bu iddaniza karsilik bir yorum yazdik, siz ise bu iddanizi birden unutup bahsettiginiz ülkelerde yasayan yabanci sütatüsindeki vatandaslarin durumu hakkindaki bir arastirmayi buraya tasiyorsunuz.

Yukaridaki iddaalarinizin arastirmalari nerede? Bu iddaalariniz hangi anayasaya göre uygulaniyor?

 

Demek biz dogru dürüst okumuyoruz ha?

 

Ya kendi yazdigini ve o yaziya verilen cevabi okumadan ve anlamadan cevap verenlere ne demeli?

 

1989 yılına kadar Alman vatandaşlığı kan bağına dayanıyordu. Türkiye'de ise bu hiç olmadı. Alıntımın baş kısımları ile ilgilenmemişsiniz nedense, okumadınız mı yoksa :

 

VATANDAŞLIK VE SİYASAL KATILIM

 

Ayşe Kadıoğlu

 

Sabancı Üniversitesi, İstanbul

 

''...Alman ve Fransız milliyetçilikleri arasındaki farklar ve bu farkların vatandaşlık politikalarına nasıl yansıdığı geniş bir şekilde çalışıldı.12 Yıllar önce, Berlin'deki Uluslararası Orta Doğu Çalışmaları Birliği’nin yıllık toplantısında (4-8 Ekim, 2000), açılış konuşmacısı olan Ali Mazrui bu konu ile ilgili son derece dikkat çekici bir değerlendirme yapmıştı. Mazrui, konuşmasında, Fransa'da mükemmel bir biçimde Fransızca konuşmasına ve Fransız kültürünü içselleştirmiş olmasına rağmen Müslüman bir Arap'a her zaman "öteki" olarak davranıldığını söyledi. Öte yandan, Müslüman bir Arap'ın Almanya’da mükemmel bir Almanca ile konuşabilmeye ve Alman kültürünü içselleştirebilmeye bile aday olamadığını söyleyerek, Almanya’daki dışlayıcı vatandaşlık anlayışının altını çizdi. Kısacası, yabancıların Alman toplumuyla bütünleşmeye yönelik çabaları dahi anlamlı değildi. Bu ayrım, açık bir şekilde, Fransa ve Almanya’da vatandaşlığa ilişkin politikaların temel ilkeleri arasındaki farkları özetliyor. Fransa’da genelde özümseyici ve dahil edici, Almanya’da ise dışlayıcı politikalar var. Bu nedenle Alman vatandaşlığı, 2000 yılı Vatandaşlık Kanunu'nun mecliste kabul edilmesine kadar, soy geçmişi ve kan bağına dayalı bir vatandaşlık anlayışı (jus sanguinis) ile tanımlanmıştır. Literatürde bulunan çalışmalar, iki ülkenin vatandaşlık politikalarındaki farkların temelindeki nedenleri Fransa ve Almanya'nın ulus-devlete ulaşmada izlediği farklı yolları irdeleyerek açıklarlar.13

 

Almanya'da, milliyetçilik duygusu, Almanya’nın 1870’deki birleşmesinden elli sene kadar önce, ondokuzuncu yüzyılın başında ortaya çıkan engin bir Romantik literatürde ifade edilerek ortaya çıktı. Bu durum devlet egemenliği altındaki topraklar ve sınırlardan bağımsız bir Almanlık anlayışına yol açtı. Bunun sonucunda, siyasal sınırlar ile tanımlanmamış olan etnik bir vatandaşlık anlayışı oluştu. Rogers Brubaker bu durumu "siyaset öncesi Alman milleti" olarak ifade eder. Onun iddiasına göre, Almanya’da "millet düşüncesinin esas ve oluşturucu unsuru etnik ya da kültürel birlik iken, siyasal birlik sadece bir türev olarak gündeme gelmiştir."14

 

Fransa örneğinde ise, milliyetçiliğin ortaya çıkışı ve ulus-devletin oluşumu arasında bir zaman farkı olmadığından, Fransız vatandaşlık düşüncesi sınırlarla belirlenmiş bir coğrafi bölge içerisinde gelişti. Sonuçta, modern Fransız vatandaşlık kavramı devlete üye olmayı vurgularken, Alman vatandaşlık kavramı ise Volk adı verilen, soy geçmişi ve kan bağı temelinde tanımlanan bir millete dahil olma düşüncesine koşut olarak gelişti. Böylece, Fransa'da demos devlete ilişkin özelliklere vurgu yaparken, Almanya'da ise etnik bağlar (ethnos) ile eşanlamlı hale geldi.

 

Almanya'da soy geçmişi ve kan bağına yönelik bir vatandaşlık yasasından uzaklaşma ve dışlayıcı olmayan bir vatandaşlık anlayışını benimseme yönündeki çalışmalar Schleswig-Holstein eyalet yönetiminin katkılarıyla oldu.

Gönderi tarihi:
Sayin Dogrucudavut, neden konulari carpitiyorsunuz? Ben size sunu sormustum, madem siz bahsettiginiz Zaza web sitesini bir delil olarak getiriyorsunuz, neden sadece isinize gelen yazilari delil gösteriyorsunuz?

Ayni sitede ve gene ayni delil gösterdiginiz yazida Türkiye'de Kürt'lere ve Ermeni'lere karsi bir kiyimin yapildigida yazili. Buna es geciyorsunuz herhalde? Sizin mantiginiza göre bu iddaalarda bu kaynak dogrultusunda kanitlanmis oluyor.

 

Isimize gelemyen sorulari es gecelim, isimize gelmeyen yorumlarida es gecelim. Sadece kafamaiza uygun aciklamalari delil olarak sunalim.

 

Arkadaşım, sizin iddianız '' hiç bir Zaza kendisini Kürtlerden ayrı görmüyor '' idi. Ben de bir Zaza sitesinden bunun doğru olmadığını gösterdim. Alıntımda size cevap olan Zazaların kendilerini Kürt kabul etmediği...Sitedeki diğer ifadelerin sizin iddianızla ilgisi yok. Beğendinizse katılabilirsiniz ama ben katılmıyorum.

Gönderi tarihi:
Sayin Dogrucudavut, Osmanli'nin Alevi kiyimini cok iyi bilyioruz. Bu kimyim daha düne kadar agizlara bile alinmiyordu ve hatta bazilerimiz tarafindan inkar ediliyordu. Ama günümüzde bu kiyimlardan bahsedilmesi tabiiki iyi bir gelisme. Ama resmi ideoloji bu kunuda neler düsünüyor hala acikliga kavusmus degil.

Ama sizin Alevi-Türk'lerin asimileye ugrayarak Kürtlestirildikleri konusunda artik bir karar vermeniz gerekli.

Bir taraftan Osmanli daki Alevi kiyimlarini Türklerin Kürtelsmesi gibi asimilasyon politikasi olarak aciklamaya calisiyorsunuz, diger taraftan asimile olmus Alevi Türkmen'leri Zaza olarak niteliyorsunuz ve gene Zaza'larin Kürt olmadigini iddaa ediyorsunuz.

Ne anlayacagiz simdi?

Alevi-Türkmen'ler Kürt'ler tarafindan Kürtlestirildimi, yoksa zazalastirildimi? Eger zazalastirildiysalar nasil bir asimilasyonki Kürt'ler o insanlari Kürt yapma yerine Zaza yapmislar?

 

Cok celiskili ifadeler ardi ardina geliyor malesef.

 

Diger taraftan asimile olmus Alevi Türkmen'leri Zaza olarak nitemiyoruz. Gösterin bakalım nerede öyle bir ifade kullanmışım. :)

Gönderi tarihi:
Ülkemizde birakin yabancilarin siyasi alanda aktif ve passiv rol oynama haklarinin olmadigini, azinliga ait bir Türk vatandasinin askeriyede belirli yerlere gelme hakki bile yok.

 

Buna ne diyeceksiniz bakalım :

 

Almanya'da Göç Yasası sertleştiriliyor

Federal Alman hükümeti göçmenlerin topluma uyumunu hızlandırma hedefi çerçevesinde yeni yasal adımlar atmaya hazırlanıyor. Basına yansıyan planlara göre "entegrasyon karşıtı" göçmenler sınırdışı edilecek.

Frankfurter Rundschau gazetesinin bugünkü sayısında yer alan habere göre Alman federal hükümeti, Avrupa Birliği’nin ilgili düzenlemeleri çerçevesinde 400 sayfalık bir kanun paketi hazırladı.

 

Yeni düzenlemeler çerçevesinde yabancılar ve göçmenlerle ilgili bazı maddelerin sertleştirilmesi öngörülüyor.

 

Düşmanca tavırlara sınırdışı

 

“Uyum karşıtı” davranışlar gösteren göçmenler sınırdışı edilecek. Taslağa göre aile mensuplarının Alman toplumuna uyumunu engelleyen “düşmanca tavırlar”, sınırdışı uygulaması için yeterli görülecek.

 

Yine sözkonusu taslağa göre, kin ve nefret kışkırtıcılığı yapan, toplumun belli kesimlerini aşağılayıp hakaret eden göçmenler de sınırdışı edilebilecek.

 

Kursa katılmayana 1000 Euro ceza

 

Frankfurter Rundschau gazetesi, federal hükümetin planları arasında entegrasyon kurslarına katılmayan göçmenlere 1.000 Euro’ya kadar para cezasının verilmesinin de bulunduğunu yazdı.

 

Alman İçişleri Bakanı göçmenlerden „uyum“ istedi

Berlin’de düzenlenen bir sempozyoma katılan Alman İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, “Uyumun başarılı olmasını istiyorsak, bunun göçmenlerin sorumluluğu olduğunu açık bir şekilde belirtmemiz gerekiyor“ dedi. Schauble, göçmenlerin uyumu için çabalarını sürdüreceklerini dile getirdi…

 

Almanya göçmen siyasetini değerlendiriyor

 

Alman basınında göçmenlere ilişkin detaylar sergilenirken, gözler özellikle Türk ve Müslüman göçmenlere yöneliyor.

 

Almanya'da göçmenler çoğalıyor

 

Alman hükümeti bu yıl altıncı kez Almanya’da yaşayan yabancıların ve göçmenlerin durumuna ilişkin bir rapor yayınladı. Rapor, Almanya’da yaşayan yabancıların sayısında düşüş olduğunu, buna karşın ülkedeki göçmen sayısında ise belirgin bir artış olduğunu gözler önüne seriyor…

 

ABHaber, 26-02-2007 00:00 (TSİ)

Gönderi tarihi:
Kürtce isimlerden bir kac örnek verelim:

Zargo, Zeyno, Zoran, Zorav, Zinar, Yekan, Yekdil, Yekcan, Tengezar, Şaristan, Şahmar. Bu tür örnekleri cogaltabiliriz. Bu isimlerdeki harfler herhalde Türk alfabesinde yokki Türkiye kabul etmiyor.

 

Arkadasim bir taraftan Türkiye vatandasliga gecen insanlarin isimleri latince ise aynen kabul ediyor diye övgüde bulunuyorsunuz ama neden kendi öz vatandasi olan Kürt'lere mesela yukarida saydigim isimleri almalarina izin vermiyor?

 

Diger taraftan Almanya konusundaki yanlislarinizida bir önceki yorumumda anlatmaya calistim.

 

Konuyu carpitmayalim lütfen, neden Kürtce isim verilmesine izin verilmedigini demokratik bir bakisla aciklamanizi bekliyorum.

 

Son yıllara kadar bu isimlerden haberi olan var mıydı ? Nasıl ki, Osmanlı döneminde Türkler arasında Türk ismi olmayıp Ahmet, Hasan gibi Müslüman isimleri alınageldiyse ve ancak Cumhuriyetle beraber otantik Türk isimleri gündeme geldiyse, Osmanlı zamanından beri Kürtler de Müslüman isimleri alagelmiş, son yıllarda Türkiye'de yükselen Kürt milliyetçiliği bu otantik Kürt isimlerini üretmiştir. Bu isimler o nedenle, yani Kürtçülükle özdeşleştiği için yasaklanmıştır.

Gönderi tarihi:
Son yıllara kadar bu isimlerden haberi olan var mıydı ? Nasıl ki, Osmanlı döneminde Türkler arasında Türk ismi olmayıp Ahmet, Hasan gibi Müslüman isimleri alınageldiyse ve ancak Cumhuriyetle beraber otantik Türk isimleri gündeme geldiyse, Osmanlı zamanından beri Kürtler de Müslüman isimleri alagelmiş, son yıllarda Türkiye'de yükselen Kürt milliyetçiliği bu otantik Kürt isimlerini üretmiştir. Bu isimler o nedenle, yani Kürtçülükle özdeşleştiği için yasaklanmıştır.

Su yasakcilar keske bir noktada birlesebilseler de bizde gercekten yasaklarin nedenlerini anlayabilsek.

 

Her yasakci kendi kafasina göre yasaklarin nedenlerini acikliyor. Ama her seye ragmen isim yasaklamanin hakliligini göstermeye calismak bile kendilerini sosyal demokrat diye niteleyenlerin aslinda hicte sosoyal demokrat olmadiklarinin güzel bir kanitidir.

 

Bir insana isim yasagi vermenin hic bir gerekcesi olamaz. Dolayisiyla bu tip sacma sapan yasaklari hala uygulayan ülkeler elestiri aldiklarinda da hic sasirmamalari gerek. O tip ülkeler gercek demokrasiden bayagi uzaktirlar.

Gönderi tarihi:
Son yıllara kadar bu isimlerden haberi olan var mıydı ? Nasıl ki, Osmanlı döneminde Türkler arasında Türk ismi olmayıp Ahmet, Hasan gibi Müslüman isimleri alınageldiyse ve ancak Cumhuriyetle beraber otantik Türk isimleri gündeme geldiyse, Osmanlı zamanından beri Kürtler de Müslüman isimleri alagelmiş, son yıllarda Türkiye'de yükselen Kürt milliyetçiliği bu otantik Kürt isimlerini üretmiştir. Bu isimler o nedenle, yani Kürtçülükle özdeşleştiği için yasaklanmıştır.

 

Tabii Kurtce, Kurtce isimler, Kurt tarihi Kurtculukle ozdeslestigi icin yasaklaniyor.

Turkiye'de hersey Turkculukle ozdeslenmis durumda, yasaklasaniza!

Gönderi tarihi:
Su yasakcilar keske bir noktada birlesebilseler de bizde gercekten yasaklarin nedenlerini anlayabilsek.

 

Her yasakci kendi kafasina göre yasaklarin nedenlerini acikliyor. Ama her seye ragmen isim yasaklamanin hakliligini göstermeye calismak bile kendilerini sosyal demokrat diye niteleyenlerin aslinda hicte sosoyal demokrat olmadiklarinin güzel bir kanitidir.

 

Bir insana isim yasagi vermenin hic bir gerekcesi olamaz. Dolayisiyla bu tip sacma sapan yasaklari hala uygulayan ülkeler elestiri aldiklarinda da hic sasirmamalari gerek. O tip ülkeler gercek demokrasiden bayagi uzaktirlar.

 

Haklı bir yasaktır demiş miyim ?

 

Eğer, sizce bir olayın, olgunun nedenlerini göstermek onu haklılaştırmak ise, PKK terörünün -kendinize göre- nedenlerini her fırsatta göstermeye çalışan sizler, ne yapmış oluyorsunuz acaba ? ;)

Gönderi tarihi:
Tabii Kurtce, Kurtce isimler, Kurt tarihi Kurtculukle ozdeslestigi icin yasaklaniyor.

Turkiye'de hersey Turkculukle ozdeslenmis durumda, yasaklasaniza!

 

Yine haklılaştırmak olarak algılamazsanız bir tespit daha yapacağım :

 

Türkçülükle Kürtçülüğü karşılaştırırsak,

 

Kürtçülüğün tüm dönemlerde ayrıştırıcı, bölücü olduğunu görürüz.

 

Türkçülük ise, Nihal Atsız dönemi ayrıştırıcı, bölücü olduğundan yasaklanmıştır. Daha sonraki dönemler, Türkçülük evrim geçirmiş, etnik milliyetçilik söylemlerinden ziyade, kültürel milliyetçilik söylemlerini geliştirmiş ve açıktan etnik milliyetçilik yapamadıklarından yasaklanamamıştır.

 

Yani, Atatürk'ün bir ulus olmayı kastettiği '' Ne mutlu Türküm diyene '' sözünü,

 

Türkçülüğün ilk döneminde Nihal Atsız düşüncesi, '' Ne mutlu Türk ırkından olana '' diye yorumlanmış, ayrıştırıcı ve bölücü olduğundan bu görüş yasaklanınca da,

 

Nihal Atsız'ın ölmeden önceki son dönemlerinde;

 

'' Ne mutlu kendini etnik Türk kültürüne ait sayana '' gibi görünüşte dışlamayıcı, birleştirici bir anlama çekilmiştir.

 

Tabii, bunun da hoşgörülmesinin altında, soğuk savaş dönemi, Türkiye'de ABD'ci derin devlet/Gladyo/Kontrgerilla tarafından sola karşı Türkçülerin kullanılması yatar.

Gönderi tarihi:
Yine haklılaştırmak olarak algılamazsanız bir tespit daha yapacağım :

 

.

.

.

Tabii, bunun da hoşgörülmesinin altında, soğuk savaş dönemi, Türkiye'de ABD'ci derin devlet/Gladyo/Kontrgerilla tarafından sola karşı Türkçülerin kullanılması yatar.

 

Kurtce dil yasagi. yer isimlerinin degistirilmesi, yayin yasagi, k imlik yasagi, faili mechuller, hepsi BIRLESTIRICI TURKCULUK oyle mi?

O yuzden PKK olayi cikti ortaya zaten. O kadar birlestiriciydiniz ondan!

Gönderi tarihi:
Haklı bir yasaktır demiş miyim ?

Yanlis bir yasakmi demissinizde öyle soruyorsunuz?

 

Bu yasaklar cag disi ve insanhaklarini cignemektedir.

 

Bize yasaklarin nedenlerini anlatacaginiza aciktan yüreginizle bu ayibin derhal kaldirilmasi gerektigini söylesenize.

 

Hakli bir yasaktir demismiyim gibi kelime oyunlarina hicte gerek yok. Madem hakli görmüyorsunuz neden kaldirilmasi icin yorum yapacaginiza bizlere yasagin sebebini anlatmaya calisiyorsunuz? Bu tür yorumlar tabikki karsindakinde yasagi hakli buluyorsun gibi bir itiba birakir.

 

Siz en iyisi yasaklar hakkindaki net görüslerinizi söyleyinki bizde yanlis anlamayalim sizi.

Gönderi tarihi:
Size ornegini verdim! Asilime yok dediginiz icin!

Buda sizi tatmin etmiyorsa ya da tatmin olmak istemiyorsaniz o sizin sorununuz!

Ermenilerle Kurtler beraber yasadi!

Bir de sizin 1.5 milyon Ermeni'nin yok olusundan sonra yorumlarinizda Ermenileri KOZ olarak kullanmaniz cifte stanarttir! Bir yandan Ermenilere yapilanlari inkar edin, diger yandan Ermeni Ermeni diye diye yorum da bulunun! Daha neler!

Yahu arkadaşım bak yukarıda ne demişim.

 

Daha önce bu bölgelerde gürcü ve ermeniler yaşamıştır ve tazminat olarak verilen yerler geri alınmıştır diyorum.

 

Ne yapacaklardı ..ya buralar önceden ermenilerin ve gürcülerin yerleriymiş bırkın ermeni-gürcü ismi kalsınmı diyecekti.

 

Şimdi bununla asimilasyonun ve katlam edilmenin ne alkası var. :D yine alamazdan gelemeler....

 

Nasıl bir bakışınız var anlamadım.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.