Φ pante Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Müslümanların büyük çoğunluğu Kur'an'da her okudukları ayetin geçerli olduğunu sanır. Halbuki bir çok ayet neshedilmiş, hükmü kalmamıştır. 2. köşe yazımız bu konu üzerine: Serdar KaangilÇELİŞKİLER-2 HÜKÜMSÜZ AYETLER Yayınlanma: 12 Mys, 2009 HÜKÜMSÜZ AYETLER Bir iktidar düşünelim; Bir dediği diğerini tutmayan, dün söylediğini bugün değiştiren, yarın ne diyeceği belirsiz olan, uygulamaya aldığı birçok projeyi yarıda bırakıp farklı uygulamalara geçen… Böyle bir iktidara güven duyulabilir mi? Tutarlı, istikrarlı olduğu söylenebilir mi? Aldığı kararların, çıkardığı kanunların her çağda geçerli olabileceği düşünülebilir mi? Savaş ve ekonomik kriz gibi olağanüstü durumlar haricinde elbette bu tutarsızlıkları normal karşılanamaz. Peki ya Allah’ın gönderdiği öne sürülen ayetlerdeki hüküm değişiklikleri? İktidarlar, neticede insanlardan oluşuyor ve hata yapabilirler ama tanrıya hata yakıştırmak mümkün müdür? Önceki kitaplarda yazılanlarla çelişen ayetlere itiraz edilmesi üzerine, şu ayetle itirazcılara yanıt verilir: Bakara/ 106. Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz. Allah'ın her şeye kadir olduğunu bilmez misin? Kur'an, ayetlerin değiştirilebileceğini söylüyor. Peki değiştirilmiş midir? Hem de bol miktarda. Aşağıdaki ayet bunu doğruluyor zaten; Nahl/ 101. Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: “Sen, ancak bir iftiracısın” dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler. Ayetler değiştirilmiş ki Muhammed hazretlerine itiraz ediyor ve "Bunları sen uyduruyorsun" diyorlar. Kur’an gökten zembille inmiş değil. Bir seferde yazılmış bir kitap da değil. Muhammed hazretlerinin peygamberliğini ilan etmesinden ölümüne kadar olan 23 yıl boyunca gelişen olaylara göre yazılmış ve duruma göre kimi ayetleri daha sonra değiştirilmiş bir kitap. Şimdi hükümleri kaldırılan ayetlere birkaç örnek verelim: 1- Bir Müslüman kaç kafire bedeldir? Enfal-65. Ey Peygamber! Mü'minleri savaşa teşvik et. Sizden yirmi sabırlı kişi olsa, iki yüz kişiye üstün gelir. Sizden yüz kişi de kâfirlerden bin kişiye üstün gelir; çünkü onlar anlayıştan yoksun bir güruhtur. Bu ayeti okuduğunuzda geçerli olduğunu düşünmeyin. Çünkü değişmiştir. Bu ayeti hükümsüz kılan ayet: Enfal-66. Şimdi ise Allah sizde bir zaaf bulunduğunu bildiği için, yükünüzü hafifletti. Bu durumda, sizden sabreden yüz kişi olursa, iki yüz kişiye üstün gelir. Sizden bin kişi de Allah'ın izniyle iki bin kişiyi mağlûp eder. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. 2- Soru sormanın bedeli sadaka takdimi olursa: Mücadele-12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman özel görüşme sadakası takdim ediniz. Bu sizin için daha hayırlı ve temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, artık Allah bağışlayan ve merhamet edendir. Ayetteki sadaka şartından dolayı kimse soru sormaya gitmeyince, aşağıdaki ayetle bu şart kaldırılmıştır: Mücadele-13. Özel konuşmadan önce sadaka vermekten korktunuz da mı bunu yapmadınız? Yine de Allah sizi bağışladı. Siz de namazı dosdoğru kılmaya bakın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Zira Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. 3- İslam’ın amentüsü doğru mu? Nisa-78. Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandır" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar! Ayette iyiliğin de kötülüğün de Allah’tan olduğu söyleniyorsa da yanılmayın, çünkü değiştirilmiştir: Nisa/ 79. Sana gelen her iyilik Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. 4- Peki Müslüman olmayıp, tek tanrıya ve ölümden sonra yaşama inananların durumu ne olacak dersiniz? Bakara-62. Şüphe yok ki, iman edenler, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabîler, bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rableri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir. Bu ayete bakarak başka dinden olsa bile iyi insanların cennete gideceğini düşündüyseniz yanılıyorsunuz: Ali İmran-85. Kim İslam'dan başka bir din ararsa bilsin ki; (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır. 5- Kur’an’a göre miras paylaşımında vasiyetin geçerli olduğunu söyleyebilir miyiz? Bakara-180. Sizden birisine ölüm yaklaştığında, eğer ardında mal bırakacaksa, vasiyet etmek farz kılındı. Bu vasiyetin anne ve baba ile akrabaya uygun şekilde yapılması gerekir. Bu, takvâ sahipleri üzerine bir borçtur. Bu ayete göre vasiyetin farz olduğunu ve bir Müslüman öldüğünde bıraktığı vasiyetin geçerli olduğunu düşünüyorsanız aldanırsınız. Ne vasiyet ederseniz edin hükmü yoktur. Miras paylaşımı aşağıdaki ayetlere göre yapılır: Nisa/ 11-12. Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır.... (diye devam ediyor) Bazı hadislere göre ise mirasın 1/3’ü vasiyet kapsamına alınabilir. Yani, hadisler de ayetleri neshetmektedir. 6- Sizce ilk Müslüman kimdir? Enam-163. O'nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim." Yukarıdaki ayet, Muhammed hazretlerinin ilk müslüman olduğunu belirtir ama hükümsüzdür. Araf-143. "Sen sübhansın", "tevbe ettim, sana döndüm ve ben müminlerin ilkiyim," dedi. Yukarıdaki ayet de Musa'nın ilk müslüman olduğunu belirten ayettir ve o da hükümsüzdür. Her iki ayeti de hükümsüz kılan ayet: Ali İmran- 67. İbrahim, ne Yahudi, ne de Hristiyandı. Fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi. İbrahim, Muhammed'den de, Musa'dan da önce yaşadığına göre müslümanlığı onlardan öncedir. Adem, İdris, Nuh gibi İbrahim’den önce yaşamış olan peygamberlerin Müslümanlık sırasının ise hesaba katılmadığını görüyoruz. 7- Ganimetler kimin? Enfal-1. Sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Peygamberindir. İnanıyorsanız Allah'tan sakının, aranızdaki münasebetleri düzeltin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin. Ama Araplar savaş ganimetinin tadını almışlardır bir kere. Özellikle Bedeviler ganimet olmadan savaşmaya yanaşmazlar. İslam peygamberini bu konuda sıkıştırırlar ve sonuca da ulaşırlar: Enfal-41. Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, iki topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah her şeye Kadir'dir. 8- Cennetin genişliği ne kadar? Ali İmran-133. Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah'tan gereği gibi korkanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun! Cennetin genişliğini "göklerle yer kadar" şeklinde ifade eden bu ve benzeri ayetleri düzelten ayet: Hadid-21. Rabbinizden bir mağfirete; Allah'a ve peygamberine inananlar için hazırlanmış olup, genişliği gökle yer kadar olan cennete koşuşun. Demek ki cennetin genişliği göklerden yere kadar değil, gökten yere kadarmış. “Gökle yer arası”nın ne demek olduğu ise ayrı bir makale konusu. 9- Dünya mı önce yaratıldı yoksa evren mi? Bakara-2. O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı . Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir. Ama “Nasıl olur da evrenden önce dünya yaratılmış olabilir?” demeyin. Bu ayetin artık hükmü kalmamış, düzeltilmiştir. Yerine geçen ayet: Naziat/ 27-30. Sizi yaratmak mı daha zor, göğü mü? Allah onu bina etti. Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü çıkardı. Bundan sonra da yeryüzünü döşedi. 10- Allah’tan başka şefaatçi olacak mı? Kur’an’ın birçok ayetinde “Allah’tan başka şefaatçi olmadığı” ifadesine rastlayabilirsiniz. Örneğin; Enam-51. Kendileri için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab'lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur'an ile) uyar. Ama bu ayetler sizi yanıltmasın. Allah’tan başka şefaatçi vardır. Doğrusu aşağıdaki ayettir: Meryem-87. Rahman olan Allah’ın nezdinde söz ve izin alanlardan başkası şefaat edemez. SONUÇ: Kur’an, incelendiğinde görülecektir ki bu verdiğimiz örneklere benzer nitelikte çok sayıda ayet vardır. Bilhassa Mekke dönemi ayetleri ile Medine dönemi ayetlerinde bu fark bariz olarak görülür. Bu çelişki ve tutarsızlıkların nedenini Tanrı’ya-Allah’a bağlamak mümkün değildir. Kur’an’daki çelişkilerin nedenlerini Tanrı’da değil, Kur’an’ı hazırlayanlarda, Muhammed hazretlerinin düşünce ve davranışlarında, mantığında ve değişen yaşam koşullarında aramak gerekir. 23 yıl boyunca devam eden Kur’an yazımında, her insanın 15-20 sene önceki farklı ortam ve olayda ne yazdığını hatırlaması mümkün değildir. Daha önce yazdıklarını kontrol etmesi de mümkün olmayabilir. Ya da daha önce böyle yazmış olsa bile gelişmeler, olaylar o yazdığını değiştirmek zorunda bırakabilir. Ayetleri incelerken, yazılma sebepleri ve yaşanan olaylar ile birlikte incelenirse görülecektir ki; bir kısım çelişkiler onun günlük siyasetinin gereksinimlerini kendi içinde bulunduğu koşullara uydurmaya çalışmasından, bir kısım çelişkiler güçsüz durumdan güçlü duruma geçmiş olmasından, bir kısım çelişkiler unutkanlığından, bir kısım çelişkiler uğradığı başarısızlıkların sorumluluğundan kurtulma çabasından, bir kısım çelişkiler bilgi eksikliği veya yanlışlığından, bir kısım çelişkiler de başka kaynaklardan duyup öğrendiklerini birbirine karıştırmasından ya da kendince değiştirerek aktarmış olmasından doğmuştur. Kur’an’daki bu tutarsızlıklar mezheplere de yansımış, ayetleri kendilerine göre yorumlamış, hükümlerde değişiklik yapmaya kadar ileri gitmişlerdir. Örneğin; Kur’an’da zinanın cezası 100 sopa iken, Şiiler zinanın cezasının recm olduğunu, Kur’an kitap haline getirilmeden önce, recm ile ilgili ayeti bir keçinin yediğini öne sürerler. Bu yüzden Nur-2 zina ayetini uygulamak yerine, recm hadisleriyle hükmeder ve zina yapanı taşlayarak öldürürler. Bir başka konuda ise tersi bir tutum içindedirler. Sünniler, Kur’an’da Mut’a nikahını ifade eden ayetin hadisle hükümsüz kılındığını ileri sürerler. Şiiler ise ayetin geçerli olduğuna inanarak mut’a nikahını caiz görürler. Nisa-24. (Savaşta tutsak olarak) ellerinize geçen câriyeler dışında, evli kadınlarla evlenmeniz de harâmdır. Bunlar size Allâh'ın yazdığı yasaklardır. Bunlardan ötesini, iffetli yaşamak, zinâ etmemek şartıyle mallarınızla istemeniz, size helâl kılındı. O halde onlardan yararlanmanıza karşılık, kesilen ücretlerini bir hak olarak onlara verin. Hakkın kesiminden sonra karşılıklı anlaşmanızda üzerinize bir günâh yoktur. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Bu ayette anlatılan geçici evlilik türü, hadislerde Mut’a nikahı olarak geçer. 1 saatlik de olabilir, 1 günlük ya da daha fazlası da. Bir avuç hurma karşılığında birkaç gün bir kadınla beraber olunduğuna dair hadisler vardır. Bu ayeti hükümsüz kılan bir başka ayet yoktur. Ama ayetin hadisle hükmünün kaldırıldığı öne sürülür. Öyle ki “Mut’a nikahı leş, kan ve domuz eti yemek kadar haramdır.” denilerek Kur’an ayetine atıfta bulunulur. Yani, Allah’ın gönderdiğine inanılan ayet, kul sözüyle hükümsüz bırakılır. Bazı ayetler aradan yıllar geçtikten sonra değiştirilmişken, bazı ayetlerin aynı yıl içinde, ya da bir olayın hemen ardından birkaç gün zarfında değiştirildiği görülür. Örneğin Enfal-65 ayeti, Uhud Savaşından önce yazılmış olup, savaşta bozguna uğranılması üzerine, yerine Enfal-66 ayeti gönderilmiştir. Değiştirilme nedeni olarak da müslümanların zaafı gösterilmiştir. Çünkü Uhud Savaşında müslüman okçular Kureyşli kadınların hilesine kanmış, savaşmayı bırakarak eteklerini kaldırıp tepeye doğru kaçışan kadınları ganimet olarak kapma hevesine kapılmışlardı. Bu hile ile Kureyşliler savaşı kendi lehlerine çevirmiş ve kazanmışlardı. Bu ayetlerde Allah, geleceği bilmeyen, insanlardaki zaafı göremeyen bir tanrı konumuna düşürülmüştür. Ama öyle ayet de vardır ki hükmü kaldırılmasa da, yazıldıktan hemen sonra değişikliğe uğramıştır. Abese suresinde peygamberin yüzünü ekşittiği gözleri görmeyen âmâ ile ilgili bir ayet daha var. Nisa-95 ayetinin “mazereti olanlar müstesna” kısmı bu âmâ sebebiyle ilave olunmuştur. Bakın nasıl: Peygamber evinde birkaç kişi ile otururken vahiy gelir. Nisa-95' dir gelen ayet ve savaşa gitmeyen, savaştan kaçanlar hakkındadır. ”Mü'minlerden,oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir.” diye başlayan ayeti vahiy katibine yazdırır. O sırada âmâ Abdullah Ümmü Mektüm gelir ve ayeti duyunca; " Benim de gözlerim görseydi ben de savaşa katılırdım ya resulallah, benim gibi mazereti olanların durumu ne olacak?” diye sorar. Bunun üzerine Muhammed hazretleri vahiy katibine “Ayete bunu da ilave et” der: “Mazereti olanlar müstesna” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, İmara: 17) Hükümsüz Ayetler Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 yanlış yoksa siz ayetlerin birine inanıp diğerine inanmıyor musunuz diye sorduran bir Kitaba büyük karalama. O değişen anlamlar falan, kasdedilen anlamlar,aktarıldığı gibi değil. Onlar bir ayetten çıkarılabilecek nice anlama dikkat çeker en çok.. hükümler, okuyanların yani inanırların çıkardığı sonuçlarda değişir.. Bir inanırın ayetleri anlama ve üzerine düşünme dizgesinde değişir. "Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler" daha doğru bir söz biliyorum,o da yine Rabbimin başka sözleri.. O sözler üzerine başka söz, bişey ifade etmiyor. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 "Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler" Öyleyse? Öyleyse bilenler bilmeyenlere anlatsın; cehalet sürüp gitsin... 1 Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 Öyleyse? Öyleyse bilenler bilmeyenlere anlatsın; cehalet sürüp gitsin... Bilenler bilmeyenlere anlatmasın.. Anlatacak ve açıklayacak olan Peygamberlerdi..Bahsi geçen ayetler ,kişiye göre şekil bulan ayetlerdir.Hatta aynı kişide bile zamanla anlamı değişen ayetlerdir.O yüzden bilen bilmeyene anlatmasın çünkü kendi bildiği ile karşısındakinin bileceği farklı olabilir. Bu durumda anlatılacaklar,karşıdakini dinden bile çıkarabilir. Cehalet de sürüp gitmesin, illa bilmek isteyen okusun düşünsün, okusun düşünsün,varsa cidden inandığı Tanrı gerekirse O ndan destek beklesin,yani dua etsin.. Allah ve Kuran inancı olan insanın,ondan bundan nutka ihtiyacı yoktur,aklını kullansın.. Çünkü kapesitesine göre onu yükleyecek olan ve eğitecek olan ,yani öğretmen yani Rab olan Allah tır. Bizler sadece inanmayanlara Kitabın sözlerini duyururuz,okumayana Kitabın sözlerini duyururuz ,bize emredilen budur.Açıklama iznimiz malesef yoktur ama tabiatımız gereği bunu yapmadan duramayız. Kitap ve emir farklıdır,biz müslümanların davranışları farklıdır.Bunu ayetle desteklersek, YUNUS Suresi 18. Allah’ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır” diyorlar. De ki: “Siz, Allah’a göklerde ve yerde onun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.” 28. Onların hepsini bir araya toplayacağımız, sonra da Allah’a ortak koşanlara, “Siz de, ortaklarınız da yerinizde bekleyin” diyeceğimiz günü düşün. Artık onların aralarını tamamen ayırırız ve ortak koştukları derler ki: “Siz bize ibadet etmiyordunuz.” 29. “Şimdi ise sizin bize tapınmanızdan habersiz olduğumuza dair sizinle bizim aramızda şâhit olarak Allah yeter.” 35.De ki:"Ortaklarınızdan doğruya götürecek olan var mı?" De ki:"Ancak Allah doğruya eriştirir.O halde gerçeğe eriştiren mi uyulmaya daha layıktır,yoksa götürülmedikçe doğru yolu bulamayan mı? Öyleyse ne oluyor size! Nasıl hükmediyorsunuz?" Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 Bilenler bilmeyenlere anlatmasın..Anlatacak ve açıklayacak olan Peygamberlerdi..Bahsi geçen ayetler ,kişiye göre şekil bulan ayetlerdir.Hatta aynı kişide bile zamanla anlamı değişen ayetlerdir.O yüzden bilen bilmeyene anlatmasın çünkü kendi bildiği ile karşısındakinin bileceği farklı olabilir. Bu durumda anlatılacaklar,karşıdakini dinden bile çıkarabilir. Cehalet de sürüp gitmesin, illa bilmek isteyen okusun düşünsün, okusun düşünsün,varsa cidden inandığı Tanrı gerekirse O ndan destek beklesin,yani dua etsin.. Allah ve Kuran inancı olan insanın,ondan bundan nutka ihtiyacı yoktur,aklını kullansın.. Çünkü kapesitesine göre onu yükleyecek olan ve eğitecek olan ,yani öğretmen yani Rab olan Allah tır. Bizler sadece inanmayanlara Kitabın sözlerini duyururuz,okumayana Kitabın sözlerini duyururuz ,bize emredilen budur.Açıklama iznimiz malesef yoktur ama tabiatımız gereği bunu yapmadan duramayız. Kitap ve emir farklıdır,biz müslümanların davranışları farklıdır.Bunu ayetle desteklersek, Çok şey bilmek, doğruyu bilmek değildir. Aklını kullanmakla, düşünmekle de "doğru" bulunamıyorki... Bu da çözüm değil. Doğruyu bulmak için kanıt gerekiyor. Kanıtsız, kendi söylediklerinin doğru olduğunu iddia eden yüzlerce uyanık çıkmış. Hangisininki doğru olabilir? Kanıtsız mantık ta yürütülemezki... Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Çok şey bilmek, doğruyu bilmek değildir.Aklını kullanmakla, düşünmekle de "doğru" bulunamıyorki... Bu da çözüm değil. Doğruyu bulmak için kanıt gerekiyor. Kanıtsız, kendi söylediklerinin doğru olduğunu iddia eden yüzlerce uyanık çıkmış. Hangisininki doğru olabilir? Kanıtsız mantık ta yürütülemezki... Çok şey bilmek, doğruyu bilmek değildir..ama çok şey bilmek,üstelik bunları karşıtlık ilkesinde bilmek,örneğin sağı ve solu aynı anda bilmek, din çeşitlerini ve ateistleri ve satanistleri ve mitleri şunu bunu aynı anda bilmek, bir insanı doğruya en yakın çıkarımlara götürebilir. Ama yine birinin çıkarımı ile diğerinin bir olmayabilir.Peki her biiri ne yaparsanız yapın çözülmüyorsa ve mutlak doğru elde edilmiyorsa, kanıt dediğiniz ne tür bi kanıt olacak. Örneğin ölümden sonrası anlatılan bir kavram ,nasıl kanıtlanacak.Kanıt getirilmemesi, gerçekten onun yok olduğunu nasıl kanıtlayacak. Yüzlerce uyanık çıkmış,doğru. Ama bu tarihten günümüze ,çıkarcı insanoğlu için, her konuda hiç değişmemiş ki.. renk demişler kölelik efendilik oluşturmuşlar, gözün çekik kaşın bilmem ne çeşit demişler ırklar bölgeler şunlar bunlar, bölünmüşte bölünmüşler.. O ona güç gösterisi, o ona savaş bu şuna savaş, bi bakmışsınız bebekken sırıtıp duran sevimli insanoğlundan,farklı bir tür oluşuvermiş.Ben aslında bu noktada dini çok önemsiyorum.Yani Tevrat,İncil ,Kuran ve yaygınlıkları düşünüldüğünde ,çok güzel ortak bir kurallar dizgesi,mutlak bir emirler dizgesi yaşanabilir.Çünkü bana göre hepsi aynı şeyleri emrediyor. Ama görülüyor ki, ortada bir Kitap olsa dahi, o tek kitabı bile ben şöyle anladım,yok şu böyle anladı diye diye din adamları elinde mezhep üstüne mezhep,ana kaynağıyla en sonunda kopma derecesine gelen ne bölünmeler, ne ayrılıklar yaratılıyor. Ne şeyhler ne müridler ne tarikatlar.. Kısacası bu saatten sonra insanoğlu için gökten ya da kitabımızda yazdığı gibi yerden bi yaratık çıkmadıkça,bizlerden bi yol olmaz kanısındayım.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Çok şey bilmek, doğruyu bilmek değildir..ama.... Sayın ftoyd, Doğruyu bilmek, "Din olmadan önce de ahlak vardı" başlığında etraflıca tartışılıyor. Katkın olsun. Kısaca bahsedeyim, gerçeklerle örtüşmeyen fikirler doğru fikir olamaz. Atmacadır, saçmadır. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Kurânda çok bariz bir durum var: Kafirlerin söylediği nakledilen sözler, son derece doğru ve mantıklı... Alıntı
Φ pante Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 yanlışyoksa siz ayetlerin birine inanıp diğerine inanmıyor musunuz diye sorduran bir Kitaba büyük karalama. O değişen anlamlar falan, kasdedilen anlamlar,aktarıldığı gibi değil. Onlar bir ayetten çıkarılabilecek nice anlama dikkat çeker en çok.. hükümler, okuyanların yani inanırların çıkardığı sonuçlarda değişir.. Bir inanırın ayetleri anlama ve üzerine düşünme dizgesinde değişir. "Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler" daha doğru bir söz biliyorum,o da yine Rabbimin başka sözleri.. O sözler üzerine başka söz, bişey ifade etmiyor. Hükümler, inanırların anladığı farklı şekillerde olamaz, olmamalı. Apaçık olduğu çok sayıda ayetle belirtilen kitaptan her müslüman aynı hükmü çıkarmalı. Madem yanlış diyorsunuz; yanlışlığın neler olduğunu da belirtirseniz aydınlanmış oluruz ftoyd. Yanlış dediğinize göre; "Kur'an'da hükümsüz ayet yoktur" diyor olmalısınız. Bu durumda, Enfal-65'in hükmü geçerlidir diyebilir misiniz? Yani, 20 müslüman ikiyüz düşmana bedel midir? Peygamberle özel görüşme yapabilmek için sadaka vermek şart mıydı? İyilik de, kötülük de Allah'tan mıdır? Örneğin, doğurduğu bebeği öldürüp atan anneye bu suçu Allah mı işletmiştir? Size "ilk müslüman kimdi?" diye sorulsa "Musa idi" diye yanıt verebilir misiniz? "İslam'da miras paylaşımı vasiyete göre yapılır." diyebilir misiniz? Bakara-180 öyle diyor çünkü? Bu soruların yanıtını verdikten sonra, yanlışlığı belirtirseniz; biz de ona göre yanıt verebiliriz. Alıntı
Φ Varidat Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2009 Hükümler, inanırların anladığı farklı şekillerde olamaz, olmamalı. Apaçık olduğu çok sayıda ayetle belirtilen kitaptan her müslüman aynı hükmü çıkarmalı. "Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınan Muttakiler için yol göstericidir." Bakara/2 Kuran yalnız Muttakilere kendini açıyor demekki,Mümin olmak zor, Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Hucurat/14 Demekki müslüman olmak kitabı anlamaya yetmiyor İman ehli yani Mümin olmalıki Kuran kendini açıp anlatsın, Alıntı
Φ fount Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2009 ******* Kendilerini bir damla sudan yaratmış olanı inkarla ,Onun kendileri için yaptığı tehditlere adeta layıkız Ya Rab diyorsunuz, geçmişteki benzerleriniz gibi ne zaman sözünü bahsettiğin azap hadi getir der gibi bir haliniz var, yakın bir zamanda hiç beklemediğiniz şey gerçekleşecek " kim bizi uykumuzdan uyandırdı" ,işittik ve gördük diyeceğiniz günde kendi nefislerine zulmetmiş olarak haşrolunduğunuzda ne cevap vericeksiniz size Varlık nimetini bahşedene.. Asıl cehennem ,insanı inşa eden ve kainatıda insanın emrine veren O Rahmet sahibinden, Onun Cemalinden uzak kalmaktır bilseydiniz. Onun sevgisinden uzak kalmatır cehennem, siz Onun verdiği nefesle Onun hükümdarlığında ONUN kelamını evirip ,çevirip Ona hakaret ediyorsunuz bu ne cehalet bu ne cüret ,O Kelamıma temiz kalple yaklaşın derken ,sizin durumunuzu biliyordu,Kuran art niyetle kendine geleni nasipsiz gönderir,onun için hulusi kalple ile abdest ile yaklaşırız ve ondan gelen huzuru kana kana içeriz,Hakikatı arayanlara açar kapılarını Kuran ,o yüzden dünyada ve batıda akın akın İslama giriyor insanlar. ALLAH zerrece İmanı olandankendine mahsus hakkını alınca cennete kavuşacağını söylerken ,anladımki sizin gibi Ebu Cehil meşrepliler için onca uyarı ve azap ayetini indirmiş, sevgiden ve insafdan yoksun olanlara korkuyla hakikatı anlatmayı murad etmiş Hiçmi vijdanınız yok,insafınız ,madem inkarda inadız derrseniz ,o zaman Zalimler için yaşasın cehennem... Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: «Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" Sen, de: "Kim onları bidâyeten inşâ edip hayat vermiş ise, o diriltecek .. Hiç olmazsa ,sizin dininize size, bizim dinimiz bize ye katılın ve Ebedi kaybedişinizde derinleşmeyin. Hidayet şüphesiz ALLAH tan herkes layığını bulur elbet. ******* Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2009 Hükümler, inanırların anladığı farklı şekillerde olamaz, olmamalı. Apaçık olduğu çok sayıda ayetle belirtilen kitaptan her müslüman aynı hükmü çıkarmalı. Madem yanlış diyorsunuz; yanlışlığın neler olduğunu da belirtirseniz aydınlanmış oluruz ftoyd. Yanlış dediğinize göre; "Kur'an'da hükümsüz ayet yoktur" diyor olmalısınız. Bu durumda, Enfal-65'in hükmü geçerlidir diyebilir misiniz? Yani, 20 müslüman ikiyüz düşmana bedel midir? Peygamberle özel görüşme yapabilmek için sadaka vermek şart mıydı? İyilik de, kötülük de Allah'tan mıdır? Örneğin, doğurduğu bebeği öldürüp atan anneye bu suçu Allah mı işletmiştir? Size "ilk müslüman kimdi?" diye sorulsa "Musa idi" diye yanıt verebilir misiniz? "İslam'da miras paylaşımı vasiyete göre yapılır." diyebilir misiniz? Bakara-180 öyle diyor çünkü? Bu soruların yanıtını verdikten sonra, yanlışlığı belirtirseniz; biz de ona göre yanıt verebiliriz. Enfal 65 geçerlidir.. Peygambere sadaka olayını ayetle sorarsanız ,cevap yazmaya çalışırım.. Allah müsade etmeseydi,hiç kimse cehennemlik olmazdı . Herkes hidayette olurdu. Kan dökecek bir halifede olmazdı Allah izin vermeseydi,yaratmasaydı. Yeryüzünde kan dökecek bir halife yaratıldı. 12- Ve ümirtü lien eküne evvelelmüslimiyne. "Keza umurunu Hak'ka tefvîz edenlerin, O'nun vahdâniy-yetine teslim olanların evveli olmakla da emrolundum." enam 163 ve zümer 12 de,çeviriler "müslünların ilki" olarak yapılsa da , o esnada yani Peygamberimizin döneminde yaşayanlardan teslim olanların, yani müslüman olanlardan önde davrananın Muhammed olduğu yani ayetin müslümanların ilki anlamını vermediğini anlıyoruz.Peki nerden kanıtlıyıyoruz bunu, Âl-i İmrân(*) Sûresinin 67 . Ayetinde İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi. Tevrat ehli Yahudi ise, Musa dan önce müslüman varmış demek ki.. Kuran bir bütündür. Nisa suresine göre paylaştırma yapılır. Bakara(*) Sûresinin 180 . Ayetinde Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı. Bu ayette ,parantez açıp "hayır" yanına "mal" eklemek diyanetin işi olunca ortalık karışabilir. Biz yine de vasiyetin anlam açılımına yeniden bakalım. Bakara(*) Sûresinin 240 . Ayetinde İçinizden ölüp geriye dul eşler bırakan erkekler, eşleri için, evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler Bakara(*) Sûresinin 132 . Ayetinde İbrahim bunu kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölün” dedi. kısacası "ben ölünce çiçeklerimi ihmal etmeyin" "ben ölünce çocuğum size emanet" falan gibi her söz (ya da belki hayırlı her iş) bir vasiyettir. Hadi diyelim ki vasiyet denilince orada kasdedilen mal olsun.. Alıntı
Φ pante Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2009 Enfal 65 geçerlidir.. Hepsi bu kadar mı? "Geçerlidir" demekle bitiyor mu mesele? Öyleyse şöyle soralım: Bir müslüman 2 kafire mi bedeldir yoksa 10 kafire mi? Peygambere sadaka olayını ayetle sorarsanız ,cevap yazmaya çalışırım.. Yok aman, eksik kalsın. Gördük üstteki cevabını. enam 163 ve zümer 12 de,çeviriler "müslünların ilki" olarak yapılsa da , o esnada yani Peygamberimizin döneminde yaşayanlardan teslim olanların, yani müslüman olanlardan önde davrananın Muhammed olduğu yani ayetin müslümanların ilki anlamını vermediğini anlıyoruz.Peki nerden kanıtlıyıyoruz bunu, Âl-i İmrân(*) Sûresinin 67 . Ayetinde İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi. Tevrat ehli Yahudi ise, Musa dan önce müslüman varmış demek ki.. Anlayan beri gelsin! Musa da Yahudi idi, Yakup, Yusuf, Davud, Süleyman ve diğerleri de. Nuh müslüman değil miydi? Ya Adem? Öyleyse ilk kim? kısacası "ben ölünce çiçeklerimi ihmal etmeyin" "ben ölünce çocuğum size emanet" falan gibi her söz (ya da belki hayırlı her iş) bir vasiyettir. Hadi diyelim ki vasiyet denilince orada kasdedilen mal olsun.. Ne bu şimdi, açıklama mı? Vasiyet geçerli mi, değil mi? Verilecek yanıt buyken niye kendine işkence edip kıvranıyorsun ftoyd? Yanıt vermekte zorlanıyorsan üzme kendini, merak etme din elden gitmez. Alıntı
Φ pante Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2009 Kendilerini bir damla sudan yaratmış olanı inkarla ,Onun kendileri için yaptığı tehditlere adeta layıkız Ya Rab diyorsunuz, geçmişteki benzerleriniz gibi ne zaman sözünü bahsettiğin azap hadi getir der gibi bir haliniz var, yakın bir zamanda hiç beklemediğiniz şey gerçekleşecek " kim bizi uykumuzdan uyandırdı" ,işittik ve gördük diyeceğiniz günde kendi nefislerine zulmetmiş olarak haşrolunduğunuzda ne cevap vericeksiniz size Varlık nimetini bahşedene.. Asıl cehennem ,insanı inşa eden ve kainatıda insanın emrine veren O Rahmet sahibinden, Onun Cemalinden uzak kalmaktır bilseydiniz. Onun sevgisinden uzak kalmatır cehennem, siz Onun verdiği nefesle Onun hükümdarlığında ONUN kelamını evirip ,çevirip Ona hakaret ediyorsunuz bu ne cehalet bu ne cüret ,O Kelamıma temiz kalple yaklaşın derken ,sizin durumunuzu biliyordu,Kuran art niyetle kendine geleni nasipsiz gönderir,onun için hulusi kalple ile abdest ile yaklaşırız ve ondan gelen huzuru kana kana içeriz,Hakikatı arayanlara açar kapılarını Kuran ,o yüzden dünyada ve batıda akın akın İslama giriyor insanlar. ALLAH zerrece İmanı olandankendine mahsus hakkını alınca cennete kavuşacağını söylerken ,anladımki sizin gibi Ebu Cehil meşrepliler için onca uyarı ve azap ayetini indirmiş, sevgiden ve insafdan yoksun olanlara korkuyla hakikatı anlatmayı murad etmiş Hiçmi vijdanınız yok,insafınız ,madem inkarda inadız derrseniz ,o zaman Zalimler için yaşasın cehennem... Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: «Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" Sen, de: "Kim onları bidâyeten inşâ edip hayat vermiş ise, o diriltecek .. Hiç olmazsa ,sizin dininize size, bizim dinimiz bize ye katılın ve Ebedi kaybedişinizde derinleşmeyin. Hidayet şüphesiz ALLAH tan herkes layığını bulur elbet. fount, adresi şaşırdın herhalde, yanlış başlıktasın. Yazdıklarının konuyla ne ilgisi var? O kadar satır yazıya sarfedeceğin emekle 1 çelikiye yanıt verebilirdin. Ama söyleyecek sözün olmayınca, susmaktansa saçmalamayı tercih ediyorsun herhalde. Sen başka başlığa bakalım, ya da yazacaksan konuyla ilgili yaz. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.