Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 'Devlet ***** adamın eline silah verirse…' Radikal - 07/05/2009 *Kardeş çocuklarının birbirini vurduğu Bilge köyünde fitili, yıllar önce kan davası yüzünden göçüp gidenlerin bıraktığı araziler ateşledi. Çelebiler malları paylaşırken kavga çıktı *Husumetin eksik olmadığı köyde herkesin devlet malı bir Kalaşnikof'u vardı. Silahlar, Sevgi ile Habib'in yanı sıra Halil ile Emine'nin de nişanlandığı 'berdel' gecesi konuştu MESUT HASAN BENLİ MARDİN - Zamanında yaşanmış bir kan davası. Bu yüzden göçüp gidenlerin bıraktığı arazi yüzünden amca çocuklarının birbirine kurşun sıktığı bir mal kavgası. Herkesin elinde devletin verdiği bir Kalaşnikof. Çoluk çocuk 44 kişiyi öldürdükten sonra eve gidip uyuyan insanlar. Berdel... Mardin’de 44 kişinin öldüğü ‘nişan’ gecesi aydınlanırken, ortaya çıkan manzara tüyler ürpertiyor. Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyü dün güne, ‘hayatta kalanların’, evlerin hemen aşağısında açılan mezarlığa akın etmesiyle başladı. Kadınlar, mezar taşlarına sarılarak Kürtçe ağıtlar yaktı. Katliamda kaybettikleri yakınlarının isimlerini teker teker sayan kadınların ağızlarından “Bilge köy, Filistin olmuş...” feryatları yükseldi. Mezarlığın ilk ziyaretçilerinden biri Vedat Çelebi’ydi. Rahatsızlığı nedeniyle Ankara’da tedavi gördüğü için ölmekten kurtulan Vedat Çelebi, kaybettiği yakınlarının başında “Vuranlar teyze çocuklarımız. Nasıl yaptılar bunu anlamıyoruz” diyerek gözyaşı döküyordu. Mezarlığın erken ziyaretçilerinden biri de 13 yaşındaki Abdullah’dı. Babası Veysi, annesi Nedime ve kız kardeşi Ayşe Çelebi’yi kaybetmişti. Olay günü köyde olmadığı için kurtulan bir diğer şans-lı kişiydi. Kimsesiz kalan Abdullah, mezarların başında bir süre oturdu, ağıt yakan kadınlara baktı, ağladı. ‘Keleş’in sesini tanıdım’ Gün ilerdikçe, köyün üstüne çöken acı da ağırlaştı. Her evden ağıtlar yükseliyordu. Köyün erkekleri taziye çadırını kurarken bir yandan ilginç ayrıntılar anlatılmaya başlandı. Muhtar Hacı Halim Çelebi’nin oğlu Abdulrahim Çelebi, nişana gitmemişti: “Silah seslerini duyunca şimşek çakıyor zannetim. Daha sonra ‘Keleş’in sesini tanıdım. Yılardır koruculuk yapıyoruz, silahı sesinden bilirim. Eve koştum. Gördüğüm manzara dehşet vericiydi. Herkes ölmüştü. Bir babam sadece elini kaldırabildi. Onu aldım hastaneye götürmek için yola çıktım. Ancak yolda hayatını kaybetti.” Abdulrahim Çelebi’in anlattıkları bizi yeniden 44 kişinin öldürüldüğü pazartesi gecesine götürürken, ‘berdel’ hikâyesini de ortaya çıkarıyor. O gece evde çifte nişan vardı. Habib ve Sevgi’nin yanı sıra Halil ve Emine de nişanlanıyordu: “Halil yeğenimdi, vekil öğretmenlik yapıyordu. Açık Öğretim’de okuyordu. Halil, Habib’in kardeşi Emine ile nişanlanacaktı. Habib de Sevgi ile. Eve girdiğimde zaten ilk Halil’in cesediyle karşılaştım.” Abdulrahim Çelebi’ye göre yakın saldırganlarla hiçbir sorunları yoktu: “Saldırganlar halamız Berfu Çelebi’nin çocukları. Onlarla olaydan bir saat önce konuştuk. Beraber göreve gidiyorduk, okey oynuyorduk, neden böyle bir şey yaptılar bilmiyorum. Nişan için onları da davet etmiştik, ama gelmediler. Demek ki planlamışlar. Şahit bırakmamak için herkesi öldürdüler sonra terör saldırısı diyeceklerdi.” Son nefes: Yeğenler yaptı Osman Çelebi, muhtar Halim Çelebi’nin ağabeyi: “Ağabeyim önce yaralanmış, oğlu apar topar hastaneye kaldırıyor ve yolda diyor ki ‘Vasiyetimdir bizi tarayan, öldürenler öz yeğenlerimizdir. Kimsenin günahını almayın.’ Saldırganlar olaydan sonra 50 metre uzaklıktaki evlerine gidip, soyunup yatmışlar.” Cengiz Çelebi, camdan atlayıp kurtulmuş: “Babamın yanında namaz kılıyordum. Taramaya başladılar, hemen camdan atladım, karanlıkta izimi kaybettirdim. Saldırganların yüzleri açıktı.” Saldırıdan sonra Çelebi ailesinin en yaşlısı olarak geride 47 yaşındaki Osman Çelebi kaldı. O da eve geç geldiği için nişana katılmamış: “Dokuz kişi gelmişler. Dört kişi eve girmiş, beşi dışarıda beklemiş. İkisi kadınların, ikisi de erkeklerin bulunduğu kısma yönelmiş. ‘Bakalım kim sizi kurtaracak’ diye ateş açmış. Yüzleri açıkmış.” Vali: Husumet, menfaat Bu arada olayda kullanılan silahların, devletin koruculara verdiği silahlar olduğu da dün açıklandı. Mardin Valisi Hasan Duruer de saldırıyı, ‘Kavga, kan davası değil, husumet, menfaat ve kıskançlık kavgası’ sözleriyle yorumladı. *** Devlet kime silah veriyor? Taziye için komşu köyden gelen ve isminin yazılmasını istemeyen bazı köylüler ise iki aile arasında küçük de olsa husumet olduğunu söylerken koruculuk sistemini de eleştirdi: “Bilge köyü, kadınlı erkekli silahlıdır. Devlet herkesin eline silah vermiş. ***** adamın eline devlet silah verirse bu tür olaylar normaldir. Bu katliamı yapmasının nedeni, aileyi silahsız yakalamış olmalarıdır. Çünkü geride kimse kalmasın diye kökünü kazımak istemişler. Devlet kimlere silah verdiğini iyi bakmalı.” Göçen ailenin topraklarını paylaşırken kavga Aynı köylülere göre köyde 1985 yılında Çelebi ailesi ile ‘Şeyh ailesi’ olarak bilinen aile arasında kan davası vardı: “O zamanki kan davasında, bu saldırıyı yapanların babası Şeyhmuz Çelebi öldü. Kan davası başlayınca Şeyh ailesi buradan Bursa’ya göç etti. Onlardan kalan toprağı, balık çiftliklerini de Çelebi ailesi kendi aralarında paylaştı. Ancak saldırganların ailelerine bu toprak ve balık çiftliklerden az pay düştüğü için husumet yaşıyorlardı.” *** İmamın evi için kurşun 24 saat gözaltında kaldıktan sonra yeğeni Mustafa’yla birlikte dün serbest bırakılan Ahmet Çelebi ilginç iddialarda bulundu: “Savcı bana şunu şunu sen öldürdün dedi. Kabul etmedim. Olay saatinde başka yerde olduğumu ispat edince bizi bıraktılar. Diğerleri de olayla ilgileri olmadığını ispatlayacaklar. Elimizde devletin yetkililerinin görevlendirme belgesi vardı. Onun için serbest bıraktılar. Bunu Osman Çelebi yaptı. Dokuz yıldır muhtara kini var. Geçen seçimde muhtara ‘Fazla yaşıyorsun’ dedi.” Kendilerine köyden ayrılmak için üç gün verildiğini ve ‘köyden ayrılınca konuşacağını’ söyleyen Ahmet Çelebi, katliamdan önce boş bir eve, kendisi de nişan gecesi ölen imamın yerleşmesi konusunda silahlı kavga çıktığını öne sürdü: “Köyden daha önce göç eden birinin evi vardı. Biz o eve imamı yerleştirmek istedik. Ölen Muhittin ve Fesih Çelebi buna karşı çıktılar. Muhittin, ‘evde benim de payım var ben yerleşeceğim’ diyordu. Ben imamın yerleşmesini istiyordum. Bana kurşun sıktılar. İmamın kendisi jandarmayı arayıp ihbar etti. Ama bunu biz yapmadık.” *** ‘Karşı taraf’ göç ediyor: Bizim erkeklerimiz yapmadı Köyde halen ölenler ile öldürülenlerin aileleri bir arada. Tutuklanan kişilerin yakınları olan 12 aile, köyden göç etmeye başladı. Zanlıların ve yakınlarının oturduğu toplam 12 evin çevresinde olası saldırıya karşı jandarma devriye geziyor. İlçe Jandarma Komutanlığı, olayların ardından Bilge köyünde geçici karakol oluşturdu. Berfu Çelebi’nin ailesinden sekiz kişi tutuklanmış. Evleri, saldırılan eve 15 metre mesafede. Tutuklanan 14 yaşındaki çocuğun da annesi olan Feride Çelebi nişana kendilerini çağırmadıklarını savundu: “Yeni sofradan kalmıştık, silah sesini duyduk. Hemen kapımızı kapattık. Bir süre sonra oğlumu eve gönderdim ‘gidin bakın’ dedim. Gitti geldi ‘Anne herkesi öldürmüşler’ dedi. Zaten biraz sonra Jandarma geldi, oğlumu da aldılar. Evin bütün erkekleri tutuklu.” ‘Kız meselesi değil’ Feride Çelebi, olayın kız meselesi yüzünden çıktığı iddialarını da reddederek, “Bizim erkeklerden evlenecek yaşta olan kimse yok. Bir oğlum var, o da zaten 14 yaşında. Taziye gittiğimizde bizi evden kovdular, ‘Niye geldiniz?’ dediler. Şu anda evimizin bütün erkekleri tutuklandı. Olayın bizimle alakası yok” diye konuştu. Zanlılardan Abulkadir Çelebi’nin eşi Neslihan Çelebi de iddiaları “Olay olduğunda Abdulkadir kamyondaydı, eve geldiğinde zaten olay olmuştu. Nişana gitseydik bizi de öldüreceklerdi ama çağrılmadığımız için gitmedik. Erkeklerimizi suçsuz günahsız alıp götürdüler” diyerek reddetti. Tutuklananlardan Süleyman Çelebi ’nin eşi Makbule Çelik, iftiraya uğradıklarını ileri sürdü: “Kendilerinin zengin olduğunu, bizim de fakir olduğumuzu söyleyip, mallarında gözümüz olduğunu söylüyorlar. Biz fakir değiliz, benim evimde her türlü eşyam var. Benim kocam, kayınbiraderlerim para için böyle şeyler yapmaz. Bunu kim yapmışsa ortaya çıkarsınlar. Kocam evde otururken jandarma alıp götürdü. Köyde diğer korucular görevi gitmiş, bir tek evde kalanları alıp götürdüler. ” Katliamın ardından köyde taziyelerin kabul edilmesi için üç çadır kuruldu. Köyde beşinci sınıfa kadar eğitim verilen, 22’si kız 40 öğrencili ilköğretim okulunda da pazartesi gününe kadar eğitime ara verildi. Sultan: ‘Hiç kimse sağ kalmasın’ diye bağırdılar Nişanda damat tarafı Arı ailesinden dört kişi ölürken, kızları 13 yaşındaki Sultan Arı katliamdan sağ çıktı. Ağabeyi Habip, annesi Kafiye, babası Mithat ve kardeşi Ruhşen’i toprağa veren Sultan, nişan evinde erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı yerlerde olduğunu söyledi. Kendisi de gelin Sevgi Çelebi ile ayrı bir odada bulunan Sultan, o anları anlattı: “Birden silah sesleri geldi. Odada bulunan büyüklerimiz hemen bizi başka odaya götürüp odanın ışığını kapatıp, televizyon ve elektrikli ısıtıcının fişini çekti. Odada yatak ve battaniyelerin konulduğu bir yer vardı. Biz oraya saklandık. Bir süre sonra silah sesleri kesildi. Ama tekrar adamlar eve gelerek ‘her yeri arayın hiç kimse sağ kalmasın, herkesi öldürün’ diye bağırdılar. Bazı adamlar ayaklarıyla yerde yatanların ölüp ölmediğini kontrol ediyordu. Ölmeyenin üzerine ateş açtılar. Benim yanımda ablam ile köyden bazı çocuklar vardı. Biz sesimizi çıkarmadan orada saklandık. Sonra eniştem odaya gelince biz çıktık. Bize, ‘Allah’a şükür siz ölmemişsiniz. Ama herkes ölmüş’ dedi.” ‘Kardeşimi alnından vurmuşlar’ Daha sonra gizlendiği yerden çıktığını söyleyen Sultan, “Bana babamların namaz kılarken öldürüldüğünü söylediler. Annemin olduğu odaya gittiğimde beş yaşındaki kardeşim Ruhşen yerde yatıyordu. Onu alnından vurmuşlardı. Gözleri açıktı. Daha sonra ablam polisi ve jandarmayı aradı, ama vaktinde gelmediler. Biz yine gelecekler diye bir süre evden çıkamadık. Askerler geldikten sonra çıkabildik” dedi. Annesiz babasız kalan 70 çocuk ne olacak? Katliam kurbanı köyde aralarında süt emen bebeğin de olduğu 70 çocuğun öksüz ve yetim kaldığı belirlendi. Bu çocuklara Kürtçe bilen psikologlarca destek veriliyor. Mardin Sosyal Hizmetler İl Müdürü Fevzi Hamidi, köylülere sosyal destek vermek amacıyla ekip oluşturduklarını belirterek, şunları söyledi: “Saldırı nedeniyle 35 çocuğun hem annesi, hem de babası ölmüş. Ayrıca annesi ölen 20, babası ölen 15 çocuk tespit ettik. Biz köyde Kürtçe bilen bir psikolog görevlendirdik. Kadın ve çocuklara yönelik rehabilitasyon çalışması başlattık. Anne ve babasını kaybeden çocukların yakınları kabul ederse devlet koruması altına alacağız. Kabul etmezlerse her çocuk için ailelere 350 TL para yardımında bulunacağız.” Ancak çocukların devlet koruması altına alınma teklifine ailelerin sıcak bakmadığı öğrenildi. ‘Kardeşlerimle mezarlıktan ayrılmıyoruz’ Mezarlıkta dua eden 12 yaşındaki Sıddık Çelebi, olayda annesi Arife Çelebi ile, iki amcası ve iki dayısını kaybettiğini belirterek, “Annem nişana gitmişti. Biz kardeşlerimizle evdeydik. Silah sesleri duyduk. Muhtarın kızının sesi geldi. Eve gittiğimizde çok yaralı vardı, her yer kandı. Babam ve diğer köylüler, herkesi arabalara koydu. Hastaneye götürdüler. Sonra kara haber geldi. Annemin öldüğünü duydum” dedi. Saldırı mağduru çocuklardan biri de 11 yaşındaki Muhammet Selim Çelebi. Saldırganların şaşırtmak için önce trafoya ateş açtığını söyleyen Muhammet Selim Çelebi, annesi, ablası ve yeğenini kaybetmiş. 11 yaşındaki Canan Çelebi de artık annesiz ve babasız: “Biz ortada kaldık. Teyzem bizi yanına alacağını söyledi. Durumumuzun ne olacağını bilmiyoruz. Kardeşlerimle birlikte mezarın başından ayrılmıyoruz.” Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 Koruyuculuk sisteminden hiç hoşlanmıyorum. Yobazlık nedir diye sorsalar,vereceğim ilk yanıtlardan biri de koruyuculuk derim.Hangi gazete bilmiyorum,ama şöyle bir ibare vardı;insanın eline taşı verirsen,baş kırar;silahı verirsen adam öldürür. Ne diyelim;örtmeye ve örtülmeye devam... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 Neymis efendim,devlet silah verirse. Sanki devlet silah vermeseydi,o 44 kisi katledilmeyecekti. Cünkü korucular askere yardim ediyor PKK'nin izini sürmekte. Korucular icinde teröre karsi mücadele eden onlarcasi var,sehit olanlari,gazi olanlari var. Iclerinde cürük yokmu tabii ki var. Curugun olmadigi bir kesim varmi ki korucularin icinde olmasin. Hatta devletten korucu olarak para alip PKK ile ortak calisanlar bile var. Koruculuk sadece Türkiye'ye özel bir durum degildir. Terör sorunu olan hemen her ülkede bunlarin benzerleri mevcuttur.Koruculuk islah edilebilir ama kaldirilmasi bence sakincalidir. Askerin ulasamadigi bircok noktaya korucular ulasabilmektedir.Ayrica korucular teröre karsi verdikleri mücadele ile, ayni zamanda kazandiklari para ile yuvalarinin gecimini saglamaktadirlar,bunu gözardi edemeyiz. Terör sorunu ortadan kalkinca,koruculuk sistemide dogal olarak ortadan kalkacaktir. saygilarla Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 .. . saygilarla Teror dediginiz seyin sebebi de derin devlet, koruculuk gibi demokratik bir ulkeye yakismayan sistem! 12 Eylul cezaevelerinden, iskencelerinden haberiniz var mi? Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Nisan 2006 itibariyle korucular suç makinesi gibi. Ellerindeki gücü suıstımal ettikleri görülmekte. İşledikleri suçların dökümü şöyle: -Terör suçlarıyla ilgili 2 bin 384 -Mala karşı işlenen suçlarla ilgili 934 -Şahsa karşı işlenen suçlarlailgili 1234 Kaçakçılık suçlaı ile ilgili 420 olmak üzere , toplam 5 bin civarında geçici köy korucusu suç işlemmiş; 853 geçici köy korucusu tutuklanmış. Bu vatandaşların hiç bir eğitimi olmamasına karşılık olması gerekenden çok daha fazla sorumluluk veriliyor. Bu bana halk arasında söylenen bir sözü hatırlatıyor: " Çingeneye beylik vermişler önce babasını kesmiş" bunun gibi. İnsanların güvenliğini korumakla yükümlü olan devlettir. Devletin polisi ve askeri vardır. Eğer belli yerlere korucunun daha iyi ulaşabildiği düşünülerek yapılıyor ve sürdürülüyorsa bu sistem ; bunun yerine asker ve polis içersinden özel birimler yetiştirirsiniz. Koruculuk sistemi yanlıştır ve devletin zaafiyetini gösterir ve bana göre kaldırılmalıdır.Eğer o insanlara illaki devletin üzerinden maaş verilmek isteniyorsa ormanlarımızı korumak ve yanan ormanlar yerlerini yeniden ağaçlandırmak için kullanılabilirler. "Partisinin grup toplantısında Mardin'deki saldırıyı kınayan Ayna, katliamın koruculuğun ulaştığı vahşeti gösterdiğini belirterek, katliamda kullanılan silahların da devlete ait olup olmadığını sordu" Bu olayı koruculuk sistemine bağlamak tam bir ikiyüzlülük ve altta yatan sorunu görmezden gelmek anlamına gelir. Bu olayın altında yatan sosyolojik ve psikolojik nedenler, tamamen bu yörelerde süregelen aşiret ve feodal sistemde aranmalıdır. Bu adamalar , devletin koruculuk adı altında kendilerine zimmetlediği silahlar olmasa da bu cinayeti işlerlerdi. Çünkü bu topraklarda , "kadın, mal ve silah " tamamen namus ve şeref konusuna indirgenmiştir. Bunlara yapılacak her saldırı namus ve şereflerinin lekelenmesi anlamını taşır .DTP yetkilileri , öncelikle, buralarda ki aşiret ve feodal sistemin kaldırılması ve toprak reformu için mücadele etmeliler. Eğer gerçekten amaç oranın refahı ve insanların huzuru ise. Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 'Devlet ***** adamın eline silah verirse…' Ben sizin kendi şahsi yorumunuzu bekliyorum Mardin'de katliamla ilgili o gazeteleri hepimiz okuyoruz güncel konularda bu konuyla ilgili başlık açtım ve kürdüm diyenlerin övündükleri töreleriyle ilgi yorum beyan etmelerini istedim. Ve hala bu konuda ısrarlıyım.. Koruyuculuk sisteminden hiç hoşlanmıyorum. Yobazlık nedir diye sorsalar,vereceğim ilk yanıtlardan biri de koruyuculuk derim.Hangi gazete bilmiyorum,ama şöyle bir ibare vardı;insanın eline taşı verirsen,baş kırar;silahı verirsen adam öldürür. Ne diyelim;örtmeye ve örtülmeye devam... Düzeltelim sevgili dostum, "insanın eline silahı verirsen öldürür"demişsin ya,onu "hainin eline silahı verirsen" diye düzeltiyorum ben.. İnsan olmakla herşey bitmiyor önemli olan insan olmanın erdemini taşımaktır.. Kendi kanından üç yaşında ki çocuğun alının ortasına kurşun sıkanı bana insan diye tanımlayamazsınız.. Şöyle yapabilirsiniz onları insan olmaktan çıkartan töreleri tanımlayın.. Koruculuk sistemine gelince... Derhal yeniden yapılandırılmalıdır,açıkça itiraf etmem gerekirse ben orada o yerli halkın bu işi yapmasına taraftar değilim sonuçta bu yaşanan olay beni haklı çıkartıyor.Güvenmiyorum arkadaşım azda olan güvenim tamamen kayboldu artık.. Azmı duyduk devletin verdiği silahla pkk safında çatışan korucuları.. Koruculuk sistemi yine TSK nın kontrolunde ülkenin farklı bölgelerinden gövrevlendirilen kişiler tarafından yapılmalıdır. Nasıl ki bir asker bir polis memuru nufusunun kayıtlı olduğu ilde görev yapamıyorsa koruculuk işide bu şekilde yürütülmelidir.. Ve koruculuk adı altında TSK nın bir alt birimi oluşturulmalıdır.Yani bu işi asker yapmalıdır.. Durumun vehameti ortada o silahların derhal o insanlardan toplatılması ve görevlerine son verilmesi gerekiyor.. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Benim sahsi görüsüm, bölgede terörü bitirmek icin Koruculuk veya baska isim altinda baskabir silahli birime ihtiyac yok. Genelde Koruculuk bölgede asiretler ile devlet arasindaki belirli anlasmalar yani imtiyazlar sonucu yapilmistir. Dolayisiyla Koruculuk bir anlamda bölgedeki baska bir gruba imtiyaz oldugu icin ne terör nede bölgenin en büyük sorunlarindan olan egitimsizlik, asitret ve agalik sistemi, törelerin kutsal olarak görülmesi cözülememektedir. Bu Korucular yarin söz gelimi PKK'dan imtiyaz görseler eminimki aninda saflarini degistirirler ve onlarla vatanperver olarak övünen ve PKK'ya karsi mücadele ediyor diyenler nasil karsilarlar cok merak ediyorum. Türkiye'e ne terörö nede ona karsi mücadele dogru irdelendigi icin hala basimizin belasi olarak hayatimiza girmis. Birilaride hala gercekleri görmek istemeyip Koruculari gercekten sorunsuz olarak, Türkiye devleti ile gercekten sorunu olmayan ve vatanperver, sadik vatanseverler olarak lanse etmeye calisiyor. Burada cok yaniliyoruz. Adim gibi eminimki binlerce Korucu PKK'dan daha fazla kürtcü ve Kürtmilliyetcisi. Onlar asiret reislerinin emrinde sadece ken di günlük cikarlari icin su an devletin yaninda yerlerini aliyorlar ama yarin devlet icin PKK'dan da daha fazla sorun yapacaklari kanisindayim. Asiret reisleri kendi Kürt devletlerini istedikleri zaman Koruculari vatansever gösteren arkadaslari burada görmek isterim. PKK ve Kürt sorunu icin Koruculara ihtiyacimiz yok. Ne demek istedigimi dahada rahat anlayabilmek icin Hizbullah örnegini vermek isterim. Benzeri hatayi israil Filistin'de yapmistir, Hizbullah örgütünü FKÖ'ne karsi kendisi kurmustur ama simdi en büyük bas belasi olmustur Israil'in. Gene ABD Afganistan'da Taliban'i ve El-Kaide'yi Rus isgaline karsi desteklemistir, onlari mücahit ilan ederek insanlara masum göstermistir ve Taliban'in iktidara gelmesine yardimci olmustur. Afganistan'in da sonunun ne oldugunu hepimiz biliyoruz. Dolayisiyla Koruculuk Türkiye icin benzeri bir tehlikedir, görmek istemeyenlere duyrulur!!!! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Hizbullah bir terör örgütüydü,devlet Hizbullahla PKK'ya karsi birseyler yapmaya calisti ama bence yanlisti bu,yanlis oldugunu ortaya cikan ölülerden anladik. Korucular terörist degildi,ama onlarla müsterek calisanlari var.Gerekli oldugu icin böyle bir yola basvuruldu.Ne var ki devleti yönetenler koruculugu islah yoluna gitmediler,dolayisiyla koruculuk rayindan cikarak sahsi cikarlar adina kullanilmaya baslandi. Mardin'de ki vahseti koruculuga yüklemeye calisanlar art niyetli degilse,yanlis degerlendirmelerde bulunmaktadirlar. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Hizbullah bir terör örgütüydü,devlet Hizbullahla PKK'ya karsi birseyler yapmaya calisti ama bence yanlisti bu,yanlis oldugunu ortaya cikan ölülerden anladik. Korucular terörist degildi,ama onlarla müsterek calisanlari var.Gerekli oldugu icin böyle bir yola basvuruldu.Ne var ki devleti yönetenler koruculugu islah yoluna gitmediler,dolayisiyla koruculuk rayindan cikarak sahsi cikarlar adina kullanilmaya baslandi. Mardin'de ki vahseti koruculuga yüklemeye calisanlar art niyetli degilse,yanlis degerlendirmelerde bulunmaktadirlar. saygilarla Basimiza gelecek tehlikeyi görmezlikten gelen devlet birimleri Koruculuk konusunda asiret reisleriyle ülke icin cok tehlikeli bir anlasma yapmislardir. Bu en büyük basiretsizliktir ülke yönetenleri icin. Devleti yönetmek ciddiyet ve sorumluluk ister. Ileride Koruculardan gelecek terörüst tehlikenin sorumlulugunu kim östlenecek acaba? Türkiye'de Korucu denilen sebekeye baska ülkelerde baska isimler veriliyor, ama olan olaylar ve vermis olduklari zarar hemen hemen her ülkede ayni. Koruculara muhtac olan bir devlet hayliyle bölgede asiret düzenine ve onlarin düzenine boyun egmek zorunda, aynen günümüz Türkiye'sinde yasandigi gibi. Töre konusunda PKK'yi suclarken asiretlerin paylarini masaya yatirmiyoruz. Asiretlerden bahsettigimiz zaman Koruculuk akla geldigi icin, susup kaliyoruz. Susurluk'daki kazada arabada bulunan Sedat Bucak'i tanimayan yoktur, kendisi DYP milletvekiliydi ve ayni zamanda asiret reisiydi ve asireti tamamen Korucu. Kendisini hastanede devletin savcisi hastaneyi ablukaya alan Bucak'in Korucularinin izni olmadan ne ziyaret edebiliyordu nede ifadesini alabiliyordu. Tüm Türkiye o dönemler naklen olarak tv lerden izliyordu hastane önündeki ablukayi. Bu tabiiki asiretlerle ortak calismanin bir ürünüdür. Bizler hala kalkmisiz Koruculuk terörö örgütü degol demekle yetiniyoruz. Terör örgütü degil ama yaptiklariyla bir suc örgütü tesgil etmektedir. ****** Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Hizbullah bir terör örgütüydü,devlet Hizbullahla PKK'ya karsi birseyler yapmaya calisti ama bence yanlisti bu,yanlis oldugunu ortaya cikan ölülerden anladik. Korucular terörist degildi,ama onlarla müsterek calisanlari var.Gerekli oldugu icin böyle bir yola basvuruldu.Ne var ki devleti yönetenler koruculugu islah yoluna gitmediler,dolayisiyla koruculuk rayindan cikarak sahsi cikarlar adina kullanilmaya baslandi. Mardin'de ki vahseti koruculuga yüklemeye calisanlar art niyetli degilse,yanlis degerlendirmelerde bulunmaktadirlar. saygilarla Adamin eline silahi veren kim? Koca Turkiye Cumhuriyet'i uc bes diye niteledigi PKK'yi cozmek icin boyle bozuk yollara basvuruyorsa o zaman devletin gucunden ve samimiyetinden suphe duymamiz gerekir! Bir baska konu basliginda PKK'nin nasil baris teklifinde bulundugunu yazdim ve siz hemen "yazan adam kim biliyoruz" deyip fislediniz adami! Yani size gore bariscil bir diyalogtan sa silah dagitip milleti birbirine kirdirmak ve atese barutla gitmek daha cazip geliyor maalesef! Asil yanlis degerlendir me o iste! Mardin'de ki vahset devletin silah dagitip koruculuk sistemini olusturmasi nedeniyle olmustur. Diyarbakirli... Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Ben sizin kendi şahsi yorumunuzu bekliyorum Mardin'de katliamla ilgili o. . . Durumun vehameti ortada o silahların derhal o insanlardan toplatılması ve görevlerine son verilmesi gerekiyor.. Turkiye'de ki Kurt asiretlerine servet yagdiran kimler Suheda? Sirf oy icin sizin siyasi partileriniz feodal sistemi ayakta tutmadi mi yillarca? Bir arastirin hangi Kurt asireti ne zaman hangi partiye ne sebeple oy vermistir... CHP'nin ise onyillardir Kemalism maskesiyle Alevi vatandaslarimizin oyunu kazanmis olduklari da bir gercektir. Gerci son zamanlar Alevi vatandaslarimiz da olaylarin farkina vardi ve CHP'ye oy vermez oldular ama o da ayri bir olay! Sonra bir de dini istismar edip oy arayan partileriniz cikti ortaya. Bana istismar etmeyen, kullanmayan bir partinizi gosterirmisiniz? Diyarbakirli... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 Bir terör örgütü sayisi bin üc bin bes bin on bin farketmez devlete baris teklif edemez,onun edecegi teklif "dagdan inecegim silahimi birakacagim"dir.PKK verdigi kayiplari ve icinde basgösteren ic catismalar nedeniyle artik yikilma noktasina gelmistir.Silahini birakacak ve teslim olacaktir,bu bugün olmasa yarin mutlaka olacaktir.PKK bunu atlatmak icin sözümona baris teklifinde bulunuyor baris teklifinin yanisira sartlar ileri sürüyor,ve yandas bir gazetecide terör örgütünün propagandasini yaparak "PKK degisti"diye akli sira devlete PKK üzerinden kar dagindan kar bagisliyor ayaklarina yatiyor.Bu gazetecinin kim oldugunu ise Türkiyede bilmeyen yoktur. Asiretlere deginilmis,devleti asiretlerle müsterek calismakla suclayanlar var.Evet,bu büyük bir yanlistir,bunu hep söyledik.E peki Ahmet Türk'te asiret reisidirama DTP'lidir.Yani devleti asiretlerle isbirligi yapiyor diye suclayip Ahmet Türk'ün hem asiret reisi olmasina hemde demokrasiden bahsetmesine önemsizmis gibi sessiz kalmak anlasilir gibi degil.Sedat Bucak olunca asiret reisi Ahmet Türk olunca demokrasi kahramani gibi yaklasimlar saglikli yaklasimlar degildir. saygilarla Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 Bir terör örgütü sayisi bin üc bin bes bin on bin farketmez devlete baris teklif edemez,onun edecegi teklif "dagdan inecegim silahimi birakacagim"dir.PKK verdigi kayiplari ve icinde basgösteren ic catismalar nedeniyle artik yikilma noktasina gelmistir.Silahini birakacak ve teslim olacaktir,bu bugün olmasa yarin mutlaka olacaktir.PKK bunu atlatmak icin sözümona baris teklifinde bulunuyor baris teklifinin yanisira sartlar ileri sürüyor,ve yandas bir gazetecide terör örgütünün propagandasini yaparak "PKK degisti"diye akli sira devlete PKK üzerinden kar dagindan kar bagisliyor ayaklarina yatiyor.Bu gazetecinin kim oldugunu ise Türkiyede bilmeyen yoktur. Asiretlere deginilmis,devleti asiretlerle müsterek calismakla suclayanlar var.Evet,bu büyük bir yanlistir,bunu hep söyledik.E peki Ahmet Türk'te asiret reisidirama DTP'lidir.Yani devleti asiretlerle isbirligi yapiyor diye suclayip Ahmet Türk'ün hem asiret reisi olmasina hemde demokrasiden bahsetmesine önemsizmis gibi sessiz kalmak anlasilir gibi degil.Sedat Bucak olunca asiret reisi Ahmet Türk olunca demokrasi kahramani gibi yaklasimlar saglikli yaklasimlar degildir. saygilarla Teslim filan degil. Adamlar zaten yillardir bas bas bagiriyor ve belki yuz defa ateskes ilan ettiler. Ama devletin basindakiler buna hic yanasmadilar. Ve bitiremediler de. Cinku bitirmek o kadar kolay olsaydi, 30 senedir devam etmezdi. Ama iste guzel bir acilim var Sayin Gul ve Erdogan'dan. Umarim sonucta bu sorun cozulur ve bizlerde artik barisiriz. Umutluyum... Cozumlensin bu olay da artik onumuz acilsin ve Turkiye Dunya'daki hakkettigi yere ulassin. Bunu hepimiz gonulden arzu ediyoruz. Diyarbakirli... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 Asiretlere deginilmis,devleti asiretlerle müsterek calismakla suclayanlar var.Evet,bu büyük bir yanlistir,bunu hep söyledik.E peki Ahmet Türk'te asiret reisidirama DTP'lidir.Yani devleti asiretlerle isbirligi yapiyor diye suclayip Ahmet Türk'ün hem asiret reisi olmasina hemde demokrasiden bahsetmesine önemsizmis gibi sessiz kalmak anlasilir gibi degil.Sedat Bucak olunca asiret reisi Ahmet Türk olunca demokrasi kahramani gibi yaklasimlar saglikli yaklasimlar degildir. Sn politika konu basligi Koruculukla ilgili oldugu icin Sedat Bucak'tan bahsettik. Olayi carpitmamaiza hic gerek yok. Ben asla Ahmet Türk'ü ne savunmusumdur nede demokrasi kahramani göstermisimdir, varsa benim sizin iddanizi dogrulayan bir yorumum gösterirsiniz. Bu forumda hic bir yorum gizli kalmadigina göre herhalde okudunuzki söylüyorsunuz, o halde alintilarsiniz umarim. Asiretlerden bahsedersek Ahmet Türk ve Sedat Bucaktan baska daha yüzlercesi var ya devletin makamlarinda yada siyasi partilerin icerisinde. Dikkat ederseniz ben digerlerinden de bahsetmedim ve sadece Bucak asiretinden bahsettim, cünki konumuzla ilgili oldugu icin. Konu disinda aciklamalar getirmek sadece kavram kargasaligi yapar. Insanlarida söylemedikleri sözlerden dolayi itham altinda tutmak etik acisindan hic dogru olmayan bir tutumdur. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.