Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Bilim ve Felsefe tartışmak ayet yorumlamaktan farklıdır. Zira asgari bilgi gerektirir. Bilimin evrensel, tutarlı, her yerde ve her zaman geçerli doğrular arayan ve böyle doğrular ortaya koyan bir disiplin olduğu temel bilgisinden bihaber olup. Sabit olmayan, her zaman değişen doğrular için bilim dallarının konusudur demek anlamsızdır. Cyrano dostum, Asgari bilgi gerektirir sözün çok doğru. Ancak şu bir gerçek ki; bir yönüyle dogamacı olan bir insan meseleleri dogmacı görüşle çözümlemeye alışıktır. Zira bilim, "her yerde her zaman geçerli olan ve böyle doğrular ortaya koyan bir disiplindir" asla değildir. Bilim de her şey gibi görecelidir. Zamana mekana ve yere göre değişkendir. Bilim değişmez olsa idi o da dogmalar bütünü olurdu. Demir efe dostum doğru söylüyor. Göreceli olan her şey, kültür, hukuk, ahlak vs. o süreç içerisindeki bilimsel tespitleri referans alarak örtüşmezlerse zaten bilimsel olamazlar. "Zihinlerden" üretilen dogmalar olurlar. BİLİMDEN ÜRETİLMEYEN HER ŞEY SAÇMADIR, DOGMADIR. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Cyrano dostum, Asgari bilgi gerektirir sözün çok doğru. Ancak şu bir gerçek ki; bir yönüyle dogamacı olan bir insan meseleleri dogmacı görüşle çözümlemeye alışıktır. Zira bilim, "her yerde her zaman geçerli olan ve böyle doğrular ortaya koyan bir disiplindir" asla değildir. Bilim de her şey gibi görecelidir. Zamana mekana ve yere göre değişkendir. Bilim değişmez olsa idi o da dogmalar bütünü olurdu. Demir efe dostum doğru söylüyor. Göreceli olan her şey, kültür, hukuk, ahlak vs. o süreç içerisindeki bilimsel tespitleri referans alarak örtüşmezlerse zaten bilimsel olamazlar. "Zihinlerden" üretilen dogmalar olurlar. BİLİMDEN ÜRETİLMEYEN HER ŞEY SAÇMADIR, DOGMADIR. Sayın bilimselci düşüncelerinize temel aldığınız Marx'ın Komünizm'i bir felsefi görüş müdür, bilimsel bir gerçekliği ifade eden bir kanun mudur?Komünizm'in bilimsel genel geçerlilik, objektiflikle ne kadar ilişkisi vardır?Marx doğada olan bir yasayı mı bulmuş, açıklamış, toplumsal, insani alandaki toplum düzeni olgularından hareketle bilimin ötesine geçip olması gereken üzerine(Komünizm) felsefe mi üretmiştir?Bugün toplumsal düzenlerde komünizm hakim değilse bu bilimsel olmayan bir düzenle toplumların yönetildiği kanısını mı doğurur?Komünizm bilimsel olarak ''Din toplumlarda sömürüye yol açan en önemli olgudur, ortadan kaldırıldığında sömürü düzeni de ortadan kalkacaktır.'' gibi bir çerçekliğin üzerine mi bina edilmiştir?Komünizm sömürüye asla izin verilmeyeceğinin garantisini bilimsel olarak mı vermiştir? Bilimsel olgulardan felsefeler türetip, toplum düzeni ideolojisi ortaya koymak objektif midir, bilimsel kanun mudur, genel geçerliği olan bir çalışma mıdır? Günümüzdeki ahlak kurallarının, hukuk kurallarının ilkelerini bilim mi bulmuştur?Yoksa bilimsel gelişmeler, kültürlerin değişimi, ortak algı sonucunda toplumların bugün için ön kabulleri midir?Evrensel insan hakları beyannamesini bilim mi ortaya koymuştur, insanların doğru olduğuna inandıkları bir zihinsel kabul müdür?Zihinsel kabulse bu bir doğmadır ve saçma mıdır?Zihinsel kabul değilse hangi bilimsel gerçeklik ortaya koymuştur bunu?Ciddiye alıp cevaplarsanız öğrenebileceğim bilimsel bilgiler adına beni memnun etmiş olursunuz. MUHABBETLE... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 bariz suçlar haricindeki suçların Evrensel olarak "Suç" biçiminde nitelenebileceğini hiç sanmıyorum... Değerli dostum, ben sorunun çözümünü söylemiştim aslında. En basit örnekten; fiziksel temasın bile olmadığı örnekten giderek: Bir kadına "bebeğim" dediğinde tepki gösteriyorsa demeyeceksindir. Ha diyeceksin ki ilk kez karşılaştığım bir kadının tepki gösterip göstermeyeceğini nerden bileceğim? Tahmin edebilmen gerek. İlk kez karşılaştığın bir kadına ne hakla bebeğim diyorsun? Üstelik bu tür konular çok da önceden kestirilmeyecek konular değildir. Bir toplumsal refleks vardır, bunu da herkes bilir. ABD'de bir gözlük firması "I'm not baby" cümlesini reklam sloganı yapmıştı. Keza Almanya'da kadınlar "Ali karşıtı" kampanya afişleri düzenlemişlerdi. Şikayetçi olan Alman aile haklı. Çocuk pipisi göstertmek tacizdir. Bana ne senin çocuğunun pipisinden, bana niye göstertiyorsun? Bu davranışta küçümsenmeyecek bir dogmatik anlayış hakimdir. Göstertmeyeceksin. Bu kadar net. Ha buna tepki göstermeyen kişiler varmış, onlara doya doya pipi şov yapabilirsin. Anne, kızının ilk adet kanamasını sünnetle eşdeğer tutmuştu, yanlış hatırlıyorsun. Bence ikisi için de ritüeller düzenlemek gereksiz ve anlamsız. Yani, bariz suçlar haricindeki küçük "taksirler" de ısrarcı olunursa suça dönüşür. Pipi şovu alışkanlık haline getirmek "teşhircilik" suçudur. Bakın bunlar dogmatik düşünce tortularıdır. Burnuna üç kere mi su vermek efdaldir, dört kere versen olur mu? sorusunun yanıtını kara kaplı kitabın yazar yerinde aramak gibi absürd, komik, çağdışı ve bilim dışı hurafelerdir. İlla "göster bakalım, hangi psikoanaliz teoreminin yazar neresinde çocuk pipisi teşhirciliktir teoremi var?" Fazlasıyla komiktir, ben yine gülücük koydum hadi... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Bilim değişmez olsa idi o da dogmalar bütünü olurdu. Klavyemin tuşları bile ezberledi; neredeyse kendisi yazacak ama, bir kez daha: 1.) Bilim hayatla birlikte nefes alıp verir, 2.) bilimin konusu olmayan hiç bir şey yoktur... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Bu tartışmayı yürütmenin artık gereksiz ve faydasız olduğunu düşünüyorum. Çok değerli dostum, konuyu sürdürmenizi dilerdim. Çünkü ben bu konuya son derece büyük önem veriyorum. Dogmaları alt edemeyişimizin birinci nedeni bağnazlık ise, ikinci nedeni de dogmalara karşı aynı safta olduğumuz insanlardan aldığımız bu bilim karşıtı saldırılar. Ben buna dogmatiklerin bağnazlıklarından daha fazla üzülüyorum. Bu yüzden tepkilerim aşırıya gittiyse özür diliyorum. Ama bu konuda yaralı olduğumu ve yaralarımın nüksettiğini söylersem belki affedebilirsiniz... Bir kez düşünün... Dogmaları faraza yok ettik. Olmaz ya, bu gidişle zor ya, farzedelim. Bilimin dersen hiç bir bağlayıcılığı yok, gözünü kapar, işini yapar. Ne etliye karışır ne sütlüye... Koca kara kaplı kitabını açar, hmmm... hmmmm... deyip durur. Orda da ya kazara yazar, ya yazmaz... Kabus... Hafakan... Bu dünya dogmasız dünyadan daha beter bir hafakan... Lütfen bunu düşün, saygılar... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Değerli dostum, ben sorunun çözümünü söylemiştim aslında. En basit örnekten; fiziksel temasın bile olmadığı örnekten giderek: Bir kadına "bebeğim" dediğinde tepki gösteriyorsa demeyeceksindir. Ha diyeceksin ki ilk kez karşılaştığım bir kadının tepki gösterip göstermeyeceğini nerden bileceğim? Tahmin edebilmen gerek. İlk kez karşılaştığın bir kadına ne hakla bebeğim diyorsun? Üstelik bu tür konular çok da önceden kestirilmeyecek konular değildir. Bir toplumsal refleks vardır, bunu da herkes bilir. ABD'de bir gözlük firması "I'm not baby" cümlesini reklam sloganı yapmıştı. Keza Almanya'da kadınlar "Ali karşıtı" kampanya afişleri düzenlemişlerdi. Şikayetçi olan Alman aile haklı. Çocuk pipisi göstertmek tacizdir. Bana ne senin çocuğunun pipisinden, bana niye göstertiyorsun? Bu davranışta küçümsenmeyecek bir dogmatik anlayış hakimdir. Göstertmeyeceksin. Bu kadar net. Ha buna tepki göstermeyen kişiler varmış, onlara doya doya pipi şov yapabilirsin. Anne, kızının ilk adet kanamasını sünnetle eşdeğer tutmuştu, yanlış hatırlıyorsun. Bence ikisi için de ritüeller düzenlemek gereksiz ve anlamsız. Yani, bariz suçlar haricindeki küçük "taksirler" de ısrarcı olunursa suça dönüşür. Pipi şovu alışkanlık haline getirmek "teşhircilik" suçudur. Bakın bunlar dogmatik düşünce tortularıdır. Burnuna üç kere mi su vermek efdaldir, dört kere versen olur mu? sorusunun yanıtını kara kaplı kitabın yazar yerinde aramak gibi absürd, komik, çağdışı ve bilim dışı hurafelerdir. İlla "göster bakalım, hangi psikoanaliz teoreminin yazar neresinde çocuk pipisi teşhirciliktir teoremi var?" Fazlasıyla komiktir, ben yine gülücük koydum hadi... Evet Demirefe, şimdi hatırladım; Kızının ilk adet kanamasıydı eşdeğer tuttuğu... Söylediklerinde haksız değilsin... Ben sadece "Hukuk"un evrenselliğine karşın, şu an bile 60 milyar nüfusta bulunup çok hızlı değişen ve değişkenleri de önceden kesin olarak kestirilemeyen tüm insanlığı kapsayacak bir evrensel yasaların olmasının çok zor olduğunu söylemek istemiştim. Hukuk toplumları şekillendiriyor ama aynı zamanda topluma göre de şekilleniyor. Saygılarımla... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 değişkenleri de önceden kesin olarak kestirilemeyen tüm insanlığı kapsayacak bir evrensel yasaların olmasının çok zor olduğunu söylemek istemiştim. Tabii ki öyle, tamamen haklısın. Bak dostum, her şeyin kara kaplı kitapta yazılı, kayıt altına alınmış, yazılmış, mühürlenip tasdiklenmiş olmasını beklemek, dogmatik alışkanlıktır. Bunu anladık mı, hiç sorun yok. Bilimi böyle dogmatik kalıplarda görmeyeceğiz, hepsi bu. Söylediğim ve bilimselci dostumuzun vurgu yaptığı gibi, bilimi değerli kılan değişkenliği, hayatla birlikte nefes alması, yaşaması... Sosyal bilimlerin temel bilimlerden tek farkı var: Değişken sayısının çok fazla olması ve belirlenimciliğin zorlaşması. Bu asla bilimi geçersiz hükümsüz kılmaz. Olay sadece şu: Suyun kaynama koşullarını çok net ve kesin belirleyebiliyorken, yarınki hava durumunu değişkenlerin çok fazla olmasından dolayı daha az bir kesinlikle belirleyebiliyoruz. Ama bu bilime gölge düşürmüyor. Çünkü gözlem araçlarımız geliştikçe daha çok etkeni belirleyebiliyoruz. Yarın hangi hissenin hangi değeri alacağını da bilmiyoruz. Ama bu, bunun nedenlerinin olduğunu ve nedenlerin tümü kavransa, belirlenebilir olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İnsan beyninin karmaşası da bilim sayesinde her gün çözüm yolunda. Bir gün mutlaka yapay zekayı yaratacağız. Hayatı da, bilinci de yeniden yaratacağız... NOT: Bilime saldırılara hassas oluşumu bu forumla kısıtlı düşünmeyiniz. Bizzat bilimcilerden bile bilime saldırı var mı, evet var. Bir bakıma hızlı, bir bakıma çok yavaş yol alıyoruz. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Sayın bilimselci, ..... Ciddiye alıp cevaplarsanız öğrenebileceğim bilimsel bilgiler adına beni memnun etmiş olursunuz. MUHABBETLE... Fuzuli dostum, Rica ederim, ne demek ciddiye almak? Beni mahçup ediyorsun. Zaten ciddi sorular sormuşsun. Bildiğim kadarıyla cevaplayayım. Senin de de bilimsel analizlerin olduğunda ben de senden yararlanırım. Marks, Engels, Ahmet, Mehmet isim önemli değil. Kim görüşleriyle, yorumlarıyla bilime katkısı olmuşsa, insan yararına çözümler üretmişse, benim açımdan örnek alınacak kişiliktir. Marksın felsefesi, insan yararına gerçek demokrasiyi hedefleyen ideolojidir. Bilimsel Diyalektik Materyalizm, Doğanın ve toplumların değişimini, gelişimini bilimsel olarak yorumlar. Marksizm kısaca, sömürü olmayan bir düzen kurmak amacıyla, toplumların iktisadi ekonomik yapısını omzunda taşıyan işçi ve emekçi kesimin, önce devlet yönetimini ele geçirmesi, daha sonrada devletin yok olmasıyla sınıfsız düzene, yani gerçek demokrasiye geçiş, markist ideolojinin temel ilkelerindendir. Bu ideolojisini geliştirirken elbette doğadan ve tarihten yararlanmıştır. Biliyoruzki tarihte sınıflar arası sömürüden kaynaklı çatışmalar sürekli vardır. Günümüzde doruk noktasındadır. Geçmişteki ücretsiz kölecilik şimdilerde sözüm ona yumuşatılarak ücretli köle haline dönüştürülmüştür. Emekçi yine karın tokluğuna çalıştırılmaktadır. Marks, din sömürüye yol açan bir olgudur demişse de, "en önemli olgu, veya din kalkınca sömürüde bitecektir" sözünü ben hatırlamıyorum. Aksine sosyalizmde zararsız bir şekilde insanların dinlerini yaşayabileceğini, kapitalist sömürü düzeninin de, tekelci sermeyenin kaldırılmasıyla kalkacağının altını çizmiştir. "Bilimsel olgulardan felsefeler türetip, toplum düzeni ideolojisi ortaya koymak objektif midir, bilimsel kanun mudur, genel geçerliği olan bir çalışma mıdır?" Soruya cevabı zaten sen vermişsin. Bilimsel olgulardan yararlanılan felsefe yada ideoloji hiç objektif olmazmı? Demokratik bir yönetim objektif değilmidir? Tartışmanın başından beri söylediğimiz şey; doğa gerçeklerinin yöntemli olarak insan mantığı ile açıklanmasına bilim dendiğini, bu gerçekle örtüşen her düşüncenin ve açıklamanın bilimsel olduğunu söylemiştik. İnsan hakları hukuku, ahlak, kültür, felsefe, ideoloji bilim temelli ise bilimseldir. Bilim temelli olmayan zihniyet saçmalıktır, dogmadır. İnsan bilimlerinin temelindeki insan mutluluğu, insan yararı, onun bilimsel olma niteliğidir. Evrensel kimlik oluşturur. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Fuzuli dostum, Rica ederim, ne demek ciddiye almak? Beni mahçup ediyorsun. Zaten ciddi sorular sormuşsun. Bildiğim kadarıyla cevaplayayım. Senin de de bilimsel analizlerin olduğunda ben de senden yararlanırım. . .. Cevaplarınız için teşekkürler Sayın Bilimselci?Peki örneğin ben, Marksist ideolojiyi benimsemediğim zaman bilim karşıtı mı, insanlığın huzurunu istemeyen, gerçek demokrasi düşmanı mı oluyorum?Gerçek demokrasinin gelmesi Komünizm'in gelmesine mi bağlı?Ya da gerçek insan yararını komünizm mi sağlayacak?Komünizm'in blimsel olgulardan yararlanması komünizm ideolojisinin bilimsel olduğunun kanıtı olması da garip geldi bana. MUHABBETLE... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Cevaplarınız için teşekkürler Sayın Bilimselci?Peki örneğin ben, Marksist ideolojiyi benimsemediğim zaman bilim karşıtı mı, insanlığın huzurunu istemeyen, gerçek demokrasi düşmanı mı oluyorum?Gerçek demokrasinin gelmesi Komünizm'in gelmesine mi bağlı?Ya da gerçek insan yararını komünizm mi sağlayacak?Komünizm'in blimsel olgulardan yararlanması komünizm ideolojisinin bilimsel olduğunun kanıtı olması da garip geldi bana. MUHABBETLE... Ben de konuyu karşılıklı irdeleyeceğimizi sanmıştım FUZULİ dostum. Şimdi bu kadar laftan sonra "garip geldi" cevabı seni de beni de tatmin eder sanırım. Bir fikrin bilimsel olduğunun kanıtı; bilimsel olgulardan yararlanmış olmaması o halde. Bunumu söylemek istiyorsun? Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2009 Ben de konuyu karşılıklı irdeleyeceğimizi sanmıştım FUZULİ dostum.Şimdi bu kadar laftan sonra "garip geldi" cevabı seni de beni de tatmin eder sanırım. Bir fikrin bilimsel olduğunun kanıtı; bilimsel olgulardan yararlanmış olmaması o halde. Bunumu söylemek istiyorsun? Sayın bilimselci Marksizm'le ilgili sizin kadar malumata sahip değilim bu bağlamda bu konuyu irdeleme hakkını kendimde görmüyorum.Sizin söyledikleriniz ve konuyla ilgili kendi yüzeysel bilgim dahilinde sorular üzerinden, sorulara verilen cevaplar bağlamında bilgim ölçüsünde mantıki çıkarımlarda bulunmaya çalışıyorum.Benim özünde anlamak istediğim komünizm bilimsel bir sonuç mudur, bilimsel veriler üzerinden üretilen bir ideoloji mi?özünde bilimsel verilerin olması salt bilimsel olması için bu yeterliyse Komünizm'i reddetmek bilimi reddetmek manasına gelir sizin mantığınızdan hareketle, bu konuda yanılıyor muyum?Komünizm karşıtı olmak bilim karşıtı olmak mıdır bu soruyu da net bir şekilde soruyorum?Bu şekilde oluşturulacak bir önerme doğru mudur?Kusura bakma fazla soru soruyorum!!! MUHABBETLE... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Özgürlüğü tanımlayan bilim dalı hangisidir ? İyi insan, kötü insanı tanımlayan bilim dalı hangisidir ? Adaleti tanımlayan bilim dalı hangisidir ? Doğruluğu tanımlayan bilim dalı hangisidir ? İyilik ve güzelliği tanımlayan bilim dalı hangisidir? Eşitliği tanımlayan bilim dalı hangisidir ? Erdemi tanımlayan bilim dalı hangisidir ? .. Verilen listedeki kavramları psikoloji, sosyoloji, hukuk ve etik tanımlar... .. versene bir örnek. Bir çalışma, bir teori, bir tez? Evet, alalım iddia sahibinden bir örnek. Psikoloji, sosyoloji, hukuk bilimleri alanında bu konuda yapılan çalışmalara örnekler alalım (etik diye bir bilim dalının olduğu sadece bilimselci ve demirefe arkadaşımızın söylemidir. İki arkadaşımız dışında dünyada böyle bir iddiaya sahip olan yoktur ) Bilim ve Felsefe tartışmak ayet yorumlamaktan farklıdır. Zira asgari bilgi gerektirir. Şimdi basit soruyu defalarca tekrarladığım gibi yine tekrarlayacağım. İddia edilene bir tane örnek bilimsel çalışma, yasa, teori vs varsa koysun ortaya iddia sahipleri. Bilimselci ve Demirefe arkadaşlarımız etiğin bir bilim dalı olduğunu kendilerinden başka iddia eden bir tane bilim adamı, felsefeci, düşünür, yazar vs duymuşlarsa onu da göstersinler. Yok yapamıyorlarsa hiç bir iddia ettiğine bilimsel kaynak ortaya koyamadan nasıl bilimselci olunabileceğini bize de öğretsiler bu kadar basittir. Laf kalabalığı, saldırı, komiklik yapma çabaları vs basit noktanın üstünü örtmekte yetersizdir. Alıntı
Φ Mouchette Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Tartışma harika ve pek çok farklı bakış açısı ile karşılaşıyor insan. Heleki bazen öyle bir tatlılaşıyor ki elimdeki işimi bırakıp ne yazılmış diye merak edip başlıyorum okumaya Cyrano'nun kavram kargaşaları üzerinde durması belki çoğu kişinin canını sıkıyor ama bu inadında onu çoğu zaman haklı buluyorum . Tartışma konusu olan çoğu başlıkta özellikle vurgulama yapıyor kavram kargaşaları konusunda. Etik ve ahlak kavramlarının tanımları sanki bana karıştırılıyormuş gibi geldi. Türk Dil Kurumu Türkçe sözlüğüne bakıp anlamlarını yazmak istedim fakat bu kavramlarla ilgili çok güzel bir çalışma ile karşılaştım. Link bu bir göz atmanızı tavsiye ederim. Onun haricinde ben bilimselcinin yerinde olsam en azından etiği bilim olarak kabul eden bir kaç yazar yada araştırmacı bulup buraya yazardım. Tamam tartışmanın konusu bu değil ama iddaa sahibinden biz konuyu takip edenler olarak böyle bir davranışta bulunmasını beklerdik ( 4-5 kişi varız bu arada ) Michael Shermer mesela İyilik ve Kötülüğün Bilimi-etik diye bir kitap yazmış.(böyle bir örnekleme yapmış olmam sayın bilimselcinin yazdıklarını savunduğum anlamına gelmez) Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Tartışma harika ve pek çok farklı bakış açısı ile karşılaşıyor insan. Heleki bazen öyle bir tatlılaşıyor ki elimdeki işimi bırakıp ne yazılmış diye merak edip başlıyorum okumaya Cyrano'nun kavram kargaşaları üzerinde durması belki çoğu kişinin canını sıkıyor ama bu inadında onu çoğu zaman haklı buluyorum . Tartışma konusu olan çoğu başlıkta özellikle vurgulama yapıyor kavram kargaşaları konusunda. Etik ve ahlak kavramlarının tanımları sanki bana karıştırılıyormuş gibi geldi. Türk Dil Kurumu Türkçe sözlüğüne bakıp anlamlarını yazmak istedim fakat bu kavramlarla ilgili çok güzel bir çalışma ile karşılaştım. Link bu bir göz atmanızı tavsiye ederim. Onun haricinde ben bilimselcinin yerinde olsam en azından etiği bilim olarak kabul eden bir kaç yazar yada araştırmacı bulup buraya yazardım. Tamam tartışmanın konusu bu değil ama iddaa sahibinden biz konuyu takip edenler olarak böyle bir davranışta bulunmasını beklerdik ( 4-5 kişi varız bu arada ) Michael Shermer mesela İyilik ve Kötülüğün Bilimi-etik diye bir kitap yazmış.(böyle bir örnekleme yapmış olmam sayın bilimselcinin yazdıklarını savunduğum anlamına gelmez) Şimdi dostum şöyle bir örnek vereyim kavram kargaşasını açıklamak için. Teolojiye evrensel olarak verilen isim nedir ? Kısaltma olarak SOR diye geçer, "science of religion" dur. Türkçe anlamı "din bilimi" dir (TDK'nın sözlüğünde "Tanrı Bilimi") Peki dünya da teolojinin bir bilim dalı olduğunu iddia eden herhangi bir bilim adamı, felsefeci vs var mıdır ? Yoktur. Hiçkimse teolojiyi bir bilim. Teologları da (ilahiyatçılar) bilim adamı olarak kabul etmez. Teoloji bir felsefe, teologlarda felsefecidir. Etik nedir ? Ahlakı konu alan bir felsefe disiplini. Felsefe ve bilim arasında ki temel farklardan birisi nedir ? Felsefe hem olgular hem de değerlerle ilgilenirken. Bilim değerlerle ilgilenmez. Yalnızca olgularla ilgilenir. Peki dünya da ki bütün bilim dallarının ve felsefe disiplinlerinin listesini internet üzerinde bulmak bile çok kolayken nasıl olurda bir felsefe disiplini için "bilim dalıdır" gibi bir iddia ortaya sürülebilir? İddiacılığın bir sınırı olmalı. Dünya da ki bütün bilim dalları bellidir. Bu bilim dallarıyla uğraşan bilim insanlarıda. Siz "etik bilimi" diye bir bilim dalında faaliyet gösteren bilim insanı duydunuz mu? Duydunuzda bunlara ne isim veriliyor ? "Matematikçi, fizikçi, astronom, kriminolog, psikolog, filolog, tarihçi, kimyager, sosyolog" arkadaşlarımız, sözlükte etikin karşısında "ahlak bilimi" ifadesini görmüştür ve etikin bir bilim dalı olduğu şeklinde bir fikre kapılmıştır. Ya da senin örnek verdiğin kitap ta olduğu gibi isme bakmıştır (ki kitap psikoloji alanında yazılmış bir kitap) ve etik bir bilim dalıdır fikrine kapılmıştır. Kitabın yazarının ne anlattığı, etiğin bir bilim dalı olduğu gibi bir iddiasının olup olmadığına dikkat edilmeyip isimlerle kavram kargaşası yaratılabilir. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Cyrano dostum, Asgari bilgi gerektirir sözün çok doğru. Ancak şu bir gerçek ki; bir yönüyle dogamacı olan bir insan meseleleri dogmacı görüşle çözümlemeye alışıktır. Zira bilim, "her yerde her zaman geçerli olan ve böyle doğrular ortaya koyan bir disiplindir" asla değildir. Bilim de her şey gibi görecelidir. Zamana mekana ve yere göre değişkendir. Bilim değişmez olsa idi o da dogmalar bütünü olurdu. Dostum yavaş gel Bilimin amacı her zaman, her yerde geçerli, evrensel, tutarlı doğrular ortaya koymaktır buna itirazın varsa muhatabın bilimdir. Ve hesap sorman gerekende ortaokul öğretmenindir. Bu konuyu atladığı için. Bilim böyle doğruların ortaya konamayacağı bir saha olan "değerler" ile ilgilenmez. "değerler" lle ilgili doğrular koymaz ortaya. Koyamaz da. Bilim de her şey gibi görecelidir Dostum, sadece ilahiyatçıların iddia ettiği, ve bilimcilerin şiddetli karşı çıktığı bir şeyi de iddia ettin ya, ben sana ne diyeyim bilmiyorum artık . Demir efe dostum doğru söylüyor. Göreceli olan her şey, kültür, hukuk, ahlak vs. o süreç içerisindeki bilimsel tespitleri referans alarak örtüşmezlerse zaten bilimsel olamazlar. "Zihinlerden" üretilen dogmalar olurlar. BİLİMDEN ÜRETİLMEYEN HER ŞEY SAÇMADIR, DOGMADIR. Yüz kere sordum cevap alamadım. Arkadaşlarımızdan iddia ettikleri için yüz kere kaynak istedim alamadım. Aynı soruyu tekrar soruyorum arkadaşımıza. "Tüm insanlar eşit olmalıdır" bana bunun bilimsel dayanağını yaz. Hangi bilim dalının, hangi bilimsel doğrunun, hangi bilimsel yasanın referans verdiğini yaz. Gerçekten sıkıldım artık. Sıkıldığım ne? arkadaşlarımızın sürekli birşeyleri iddia etmesini. Ama iddia ettiklerine dayanak olarak en ufak bir örnek veya dayanak ortaya koyamadıkları halde. iddiaya devam etmeleri. Ve bilimden, bilimselcilikten vurgu yapmaları üstelik. Bilimden üretilmeyen herşeyin saçma ve dogma olduğu iddiası, bilimsel bilgi dışında doğmatik olmayan bilgi olmadığı iddiasıdır. ve başlı başına saçma olan budur. Tavsiyem "bilgi türleri" üzerine basit bir araştırmadır. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Etik bir bilimdir. Her türlü disiplin, birer bilimdir. Yeter ki somut, kanıtlanabilir veriler üzerinden yürütülsün. Kabuller, dogmalar üzerinden değil... Felsefe de bir bilim midir ? Felsefe neden bilim değildir? Etik neden bilim dir ? Dünyanın hangi üniversitesinde "etik" diye bir dalı vardır ? Kriminoloji suçun tanımıyla da, nedenleriyle de, neyin suç, neyin suç olmadığıylla da ilgilenir. Suç konusunda kriminolojinin alanı dışında kalan hiç bir şey yoktur. Hermen altığını çizdiğim konuda bir örnek, bir çalışma vs alalım. Bu arkadaşlarımızın yazdıklarında bulamadığımız budur. İddia edileni destekleyecek en ufakda olsa bir dayanak. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Şimdi sorunun çözümü son derece basit: Bir soru sormuştuk bilimselci dostumla birlikte: Bilginin kaynağı hangisidir dedik ve iki seçenek koyduk: Vahiy, sezin, ilham... vs. gibi madde üstü, gerçek olmayan, mevhum, yani sanal kaynaklar mıdır, yoksa bilim midir diye... "Teoloji bilimi" deyimi bir yanlış atama, bu soruya verilen yanıt da yanlış şıkkı işaretlemedir. Yanlış şık işaretlendiği için yanıt geçersiz, "teoloji bilimi" deyimi de yanlış, yanıltsamadır. Aynen astrolojinin bir bilim olduğunu iddia eden uydurmacıların iddiası gibidir. Çünkü bilimsel bilgiye dayanmayan bilgi geçersizdir. Bilimselci dostumun imzası gibi "zanla söylenenler yalandır." Etik ise, psikolojik ve sosyolojik, yani bilimsel verilere dayandığı için bilimdir. Burada yapılan atama doğrudur. Yanıltma içermemekte, doğru bir saptama yapmakta ve doğruyu ifade etmektedir. Yanlış atamaların acısını da bilimden çıkarmanın gereği yok. Tekrarlayayım: Kim teolojinin, astrolojinin, hüddamlığın, medyumluğun bilim olduğunu iddia ediyorsa yanlış bir atama yapıyordur ve yalan söylüyordur. Kim hukukun, etikin, tıbbın bilim olduğunu söylüyorsa doğru bir atama yapıyor ve doğru söylüyordur. Geçmiş çağları baz alırsak hukuk da şeriata dayalı yapılıyordu, tıp da asılsız bazı cin çıkarma ilkelerine göre yapılabiliyordu ve etik de dogmaları esas alabiliyordu. Bunların böyle yapılmış olması bilimin sorunu değil. Bugün bilimsel temelde yapılıyor. Hâla başka temellerde yapmak ve görmek isteyenler varmış... Kendi sorunları... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Soru şu konuda ne düşünüyorsunuz? Ne iddia ediyorsunuz? değildir. Soru basittir. Etik'in bir bilim dalı olduğunu iddia eden bir bilim adamı, düşünür vs var mıdır ? Dünya'da etik diye bir bilim dalının olduğu üniversite var mıdır ? Varsa örneğini alalım. Verilen listedeki kavramları psikoloji, sosyoloji, hukuk ve etik tanımlar... Bunun örneğini alalım. Örnek çalışmaları, tezleri, teorileri görelim. Bu kadar basittir soru ve istek. Temelsiz, dayanaksız iddialar, uydurmadır. Yok değil derse iddia sahibi. İddiasına dayanak sunmasının önünde hiçbir engel yoktur. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Felsefe de bir bilim midir ? Felsefe neden bilim değildir? Etik neden bilim dir ? Felsefe - din - bilim üçlüsü konusu, hakkında belki en çok yazdığım ve en önem verdiğim konudur. Özellikle ve vurgu yaparak bu üç alanın ayrı alanlar olduğunu belirtmeye çalışıyorum. Determinist yorumda bir belirlilik alanı adası ve onu çevreleyen belirsizlik alanı tanımı vardır. Bilim belirlilik alanı adasını savunur ve genişletir. Bilimin çalışma alanı burası ve çevresidir. Bilim çalıştıkça belirlilik alanı belirsizlik aleyhine genişler. Belirlilik alanının sınırını teoriler, yani kuramlar çizer. Bunlardan öte, alacakaranlık alanı başlar ve daha ötesi karanlıktır. Fakat belirlilik alanı dışındaki alan hakkında hiç bir öncül varsayım üretmeyeceğiz diye bir kayıt yok. Bilimsel kanıt üretilememiş, kanıtlanamayan varsayımlar üretme görevi felsefenindir. Felsefe bunu yaparken bilimsel verilerin ötesinde varsayımlarda bulunur. Bilime ters düşmez, bilimsel verileri reddetmez, kanıtlara henüz ulaşılamadığı konularda olası varsayım çıkarımlarında bulunur. Birbirine zıt iki varsayım da ortaya koyabilir. Birbirinin tamamen tersini söyleyen iki felsefi varsayım olabilir, bu felsefede gayet doğaldır. Bilimde ise böyle bir şey olmaz. Bilimde teoriler çürütülmeye, yeni ve daha açıklayıcı bir teori ortaya konmaya çalışılır. Lamarck teorisinin çürütülüp Darwin teorisinin getirilmesi gibi. Bilimde Lamarck teorisi ile Darwin teorisi birlikte bulunamaz. Eskisi çöpe atılır. Fakat örneğin Einstein teorisi Newton teorisini çöpe atabilmiş değildir. Çünkü sadece kütleçekimi açıklamakta kısmen başarılı olmuştur. Fizikte hedef "her şeyin teorisi"ni bulmak. CERN ve Fermilab bunun için yarışıyor. Din alanı bu üçlünün en zayıf halkasıdır. Ne bilimin bir kanıt, ne felsefenin bir varsayım üretemediği, en uç noktalarda çalışır. Dinde, felsefedeki gibi zıt varsayımlar ve bilimdeki kanıta dayalı varsayımlar yoktur. Din, tamamen özgün şekilde sorgulanmasına, yanlışlanmasına izin vermediği bir dogmatik yapı oluşturur... Yani bu alanları şöyle simgeleyebiliriz: Projektörler tutup aydınlattığımız alan, (bilim) projektörlerimizi uzaklara yönlendirerek taradığımız, ama tam olarak göremediğimiz alacakaranlık kuşağı (felsefe) ve projektör ışıklarımızın ulaşamadığı karanlık... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Michael Shermer mesela İyilik ve Kötülüğün Bilimi-etik diye bir kitap yazmış. Katkı için teşekkürler... (böyle bir örnekleme yapmış olmam sayın bilimselcinin yazdıklarını savunduğum anlamına gelmez) Keşke savunsaydınız. Niye bu konuda cimri davrandınız anlayamadım... Dogmalar tarafından binlerce yıldır sömürülmüş, örselenmiş, alabildiğine ezilmiş ve hırpalanmış insan türünün, sütten yanan ağzının acısıyla yoğurdu üfleyerek yemesi belki kınanamaz ama, bilim, bu karanlık dünyada tek mum ışığımız (Carl Sagan'ı sonsuz saygı ve minnetle anıyorum) konusunda bu ihtiyatı elden bırakmama davranışı... Neyse, saygılar sunuyorum... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Bir soru sormuştuk bilimselci dostumla birlikte: Bilginin kaynağı hangisidir dedik ve iki seçenek koyduk: Vahiy, sezin, ilham... vs. gibi madde üstü, gerçek olmayan, mevhum, yani sanal kaynaklar mıdır, yoksa bilim midir diye... Buradanda çıkan sonuç, bilgi türlerinin ne olduğu hakkında malumat sahibi olmamaktır. Dünya da sanki sadece "bilimsel bilgi" ve "vahiy" gibi iki seçenek olduğunu sanmaktır. "felsefi bilgi, bilimsel bilgi, coğrafi bilgi, gündelik bilgi, teknik bilgi, dini bilgi" Dünyada ki bilgi çeşitleridir. "dünyanın güneşin etrafında döndüğü" bilimsel bilgiye bir örnektir. "bilimin amacının insanlığa hizmet olduğu" felsefi bilgiye bir örnektir. "yüksekte ki bir nesneyi düşürmek için çubuk kullanmak" teknik bilgiye bir örnektir "bir binanın en üst katının balkonundan bakarken yüksekte olduğunu bilmek ya da bir nesnenin görece uzak ve yakınında olduğunu bilmek" coğrafi bilgiye bir örnektir. "ateşe dokununca elinin yanacağını bilmek, dikenli bir dalı tutunca eline batacağını bilmek, suya girince ıslanacağını bilmek" gündelik bilgiye bir örnektir. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Dostum yavaş gel Bilimin amacı her zaman, her yerde geçerli, evrensel, tutarlı doğrular ortaya koymaktır buna itirazın varsa muhatabın bilimdir. Ve hesap sorman gerekende ortaokul öğretmenindir. Bu konuyu atladığı için. Bilim böyle doğruların ortaya konamayacağı bir saha olan "değerler" ile ilgilenmez. "değerler" lle ilgili doğrular koymaz ortaya. Koyamaz da. Dostum, sadece ilahiyatçıların iddia ettiği, ve bilimcilerin şiddetli karşı çıktığı bir şeyi de iddia ettin ya, ben sana ne diyeyim bilmiyorum artık . "Bilimin evrensel, tutarlı, her yerde ve her zaman geçerli doğrular arayan ve böyle doğrular ortaya koyan bir disiplin olduğu temel bilgisinden bihaber olup." Cyrano dostum; Böyle birşeyi iddia ederek başkalarına atfettiğin temel kavramlardan senin bihaber olduğunu vurgulamak istedim. Her zaman her yerde değişmez doğrular vahylerdir. Bilim her zamanda, her yerde farklı doğrular koyar. Zira deneyler bulgular zamana ve yere göre değişir. Misal olarak evrenin çeşitli yerlerinde tespitlerin farklı olacağı gibi, dünyada da kutup ve ekvatordaki tespitler de farklıdır. Bilimsel tespitler zamana ve mekana bağlı olarak farklılık arzeder. Dogma değildirler. Önermelerin bilimsel niteliği olabilmesi için zaman ve mekan mutlaka eklenmelidir. Aşağıdaki tüm tespitler bu altını çizdiğim gerçek çerçevesinde düşünüldüğünde doğrulanır. Bilim çerçevesinde tespitler ortaokul, üniversite, akademik tespitler de olsa birbiri ile çelişmezler. Sadece ayrıntıları farklıdır. Bilimin temel özellikleri: Bilim olgusaldır, Evrende oluşan doğrudan ya da dolaylı olarak gözlenebilen olaylarla ilgilenir. Bilim mantıksaldır, Bilimin ulaştığı sonuçlar her türlü çelişkiden uzaktır. Bilim genelleyicidir, Amaç özelden genele doğru bir kural çıkarmak olmalıdır. Bilim seçicidir. Bilimsel incelemeler yapılan olgular, belki de doğa olayları ve tüm olgular içinde oldukça sınırlıdır. Bilim değişkendir. Bilim sürekli bir değişkenlik arz eder, durağan değildir. Gravitasyon konusu, bilimin aşağıdaki karakteristiklerinin öğrencilere kazandırılması için kullanılabilir. 1. Bilim mutlak gerçeklerle ilgilenmez.Bilim, mutlak gerçekliğe ulaşmayı hedeflemez.Bilimsel bilgi, insan yorumudur.Bilim, insanların tabiatı anlamak için oluşturdukları bir zihinsel girişimdir.Gravitasyon’a dair gerek Newton’un gerekse Einstein’ın yaklaşımları onların hayal güçlerinin bir ürünüdür. 2. Nedensellik deneysel bir zorunluluk değildir.Nedensellik teorik bir prensiptir, yani insan zihninin bir ürünüdür. Tabiatta nedensellik gizli olarak bulunan bir prensip değildir. 3. Bilim değişkendir.Farklı dönemlerde farklı yaklaşımların benimsenmesi söz konusudur.Bu ise bize bilimin belli dönem ve zamanlarda bilim adamlarının uzlaşmasından başka bir şey olmadığını göstermektedir. 4. Bilim birikimsel bir şekilde ilerlemez.Aksine, kesintilerle ilerler.Geçen uzun zamanda Newton’un yaklaşımı, Aristo’nun, Einstein’ın yaklaşımı ise Newton’un yaklaşımının yerini almıştır. 5. Keşfe dayalı (Heuristic) prensipleri bulmanın belirli bir metodu yoktur. Bu prensiplerin ortaya konması psikolojik bir süreçtir. Bu prensipler, sezgisel olarak ortaya atılırlar. Ne Newton ne de Einstein, bu prensiplere ulaştıkları bir yöntemden bahsetmezler. Teorilerde teorik ve ampirik olmak üzere iki tür kavram vardır. * AtatürkÜniversitesi,K.K.EğitimFakültesi, OFMAEğitimi Bölümü, Erzurum. **AtatürkÜniversitesi, ErzincanEğitimFakültesi, FenBilgisi Eğitimi Bölümü, Erzincan. 1 Abd-El-Khalick,F.;Lederman,N.G., “The Influence of History of Science Courses on Students’ Views of Nature of Science”, Journal of Reseacrh In Science Teaching, Vol.37, No.10,2000, s.1057-1095. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Buradanda çıkan sonuç, bilgi türlerinin ne olduğu hakkında malumat sahibi olmamaktır. Dünya da sanki sadece "bilimsel bilgi" ve "vahiy" gibi iki seçenek olduğunu sanmaktır. Sanı değil doğrusu budur. Bilimsel bilgiler, bilim dışı bilgiler. "felsefi bilgi, bilimsel bilgi, coğrafi bilgi, gündelik bilgi, teknik bilgi, dini bilgi" Dünyada ki bilgi çeşitleridir. "dünyanın güneşin etrafında döndüğü" bilimsel bilgiye bir örnektir. Doğru, Astronomi bilmidir. "bilimin amacının insanlığa hizmet olduğu" felsefi bilgiye bir örnektir. Sosyoloji, biyoloji vs. tarih bilim temelli olduğu için bilimsel felsefedir. "bilimin amacının insanlığa hizmet olduğu kadar görünmeyen kanatlılara da hizmet eder" ise teolojik felsefedir.(Vahy kitaplarının bilimle çelişmediği iddiasından) "yüksekte ki bir nesneyi düşürmek için çubuk kullanmak" teknik bilgiye bir örnektir Bilimsel temelli olduğu için bilimsel bilgidir. "yüksekte ki bir nesneyi düşürmek için çubuk kullanmak yerine dua ederek te mümkündür" denilse idi, bilimsel değil vahy olurdu. "bir binanın en üst katının balkonundan bakarken yüksekte olduğunu bilmek ya da bir nesnenin görece uzak ve yakınında olduğunu bilmek" coğrafi bilgiye bir örnektir. Bu bilgide deneysel ve bilimseldir. Coğrafi olduğu kadar fizik biliminin konusudur da. Ancak bir ilahın binlerce yıl uzakta, yukarda kanatlılarla tahta binerek çıkma bilgisi bilimsel değil vahydir. Yalnızca zihinseldir. "ateşe dokununca elinin yanacağını bilmek, dikenli bir dalı tutunca eline batacağını bilmek, suya girince ıslanacağını bilmek" gündelik bilgiye bir örnektir. Bu da bilimseldir. Zira fizik ve kimya bilgileri temellidir. Ancak bir ilahın elçisinin, bir gurubu suyun üzerinden, ıslanmadan yürütmesi bilimsel bilgi değil vahy dir. Bu bilgileri kime açıklama zorunda olduğum da baya ilginç... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 "felsefi bilgi, bilimsel bilgi, coğrafi bilgi, gündelik bilgi, teknik bilgi, dini bilgi" Dünyada ki bilgi çeşitleridir. Bu yanıtı değerlendirmeye almaya değer bulmadığımı üzülerek belirtmek zorundayım. Bir kez daha düşünün lütfen... İletimin bu bölümü hiç bir saygın ve değerli forumdaşıma yönelik bir yanıt niteliğinde değildir: Bilimden, bilimin kelek kesmesinden korkma tüm dünya toplumlarında çok yaygındır. Bu konuyu işleyen sayısız Hollywood filmi vardır. Bu senaryolar adeta bir bilimofobi oluşturur. Bunun tek istisnası büyük bir fanatizmle hayranı olduğum sinema dünyasının olağanüstü dahisi Steven Spielberg'dir. Onunla rekabet halinde olan James Cameroon'un da hakkını yiyemem. Peter Jackson'dan çok şey bekliyorum ama, niye suskun olduğunu anlamıyorum. Hatta Spielberg bile, bir bilimkurgu başyapıtı olan Jurassic Park'ta, dinozor klonlayan bilim tutkunu kişiliğe bazı eleştiriler yöneltmeden edemez. Ne efsane tadında müthiş yapımlar geçti... Neyse... En çarpıcı olumsuz bilimci imajlarından birisi efsane film "Independent Day" bilimkurgu başyapıtındaki, Amerikan hükümetinin başkandan bile gizli kurduğu uzaylı araştırma merkezi başkanı kaçık bilimci imajıdır. Bu çılgın adam, insanları acımasızca yok eden uzaylılara büyük bir hayranlık beslemektedir. Senaryo ona layık olduğu cezayı, uzaylı elinden keser! Tutkun bir determinist olmasına karşın Adam Faver bile, Olasılıksız adlı romanında daha da ürkütücü bir bilimadamı tablosu çizer: Bu çılgın adam, Laplace Şeytanını ele geçirmek, daha doğrusu kendisi Laplace Şeytanı olmak için korkunç deneyler yürütmektedir. Sevgilisi de olan bir genç kızı, insanlık tarihinin en büyük buluşuna katkı yaptığını söyleyerek beynini incelemek için kobay olarak kullanmaktadır. Bu çılgın deneylerden birinde beynine yapılan aşırı yüklemeye dayanamayarak kız ölür. Çılgın kaçık, kızı intihar süsü vermek için laboratuarın penceresinden atar. Bunu da kendisi için değil, bilim için yapmaktadır. Çünkü eğer hapise girerse, Laplace Şeytanı gizemini korumayı ve insanlık, tarihinin en büyük gizemini keşfetmekten, insanlık varoluşunun sırrından mahrum kalmayı sürdürecektir. Bu kadar yüce bir amaç uğruna milyarlarca sevgili feda edilebilir! Bunlar senaryo kurguları. Fakat bilimcilerin hayvan deneyleri de eleştiri konusu olmaktadır. Bunlardan en ürpertici ve korkunç olanı, deney hayvanlarının bilimcileri sesleriyle rahatsız etmemeleri için ses tellerinin kesildiği iddiasıdır. İnsan etiğinin, bilimden bağımsız bir üst güç olarak, bu çılgın kaçıkları durdurması gerektiği yanılgısı, topluma şiddetle pompalanmaktadır. Bir anda bilime ödenekleri kesen senato kararları bu yüzden patlak vermektedir. Klon ve genetik araştırmaları şiddetli protestolarla karşılanmaktadır. Bizim gibi nasıl diyeyim, neyse bir niteleme kullanmayayım, ülkelerde ise, traji komik zavallılıklara tanık olabilmekteyiz. Geçenlerde İstanbul'da bir grup bal arısı, sırf "bilim arıları" oldukları için vahşice ve acımasızca zehirlenerek katledildiler. Çünkü normal!? arılar değillerdi, bilim arıları! idiler ve belki de evrime hizmet ediyorlardı laboratuarlardan kaçmadan önce, ne malum? Bilimin karşı karşıya olduğu saldırılar ve suçlamaların haddi hesabı yoktur. Meyveli ağaç taşlanır. Bilim taş yağmurundan bir an beri kalamamaktadır. CERN bile, dünyayı yutacak bir karadelik üretecek suçlamasıyla mahkemeye verilmiştir!!! NOT: Deney hayvanlarının bağırmasınlar diye ses tellerinin kesildiği ididası, benim tüylerimi ürperten korkunç bir iddiadır. Neyse ki çok iyi bilinen deney hayvanları ile adeta kardeş gibi birlikte yaşayan çok değerli bilimciler var. Bu hayvanlar dünyanın en çok şefkat gören hayvanlarıdır. Şu an aklıma gelenlerinden biri, goril Koko'dur. Bu gorilin bin kadar işaret dili sözcüğünü bildiği ve kullandığı söyleniyor. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2009 Sanı değil doğrusu budur. Bilimsel bilgiler, bilim dışı bilgiler. Doğru, Astronomi bilmidir. Sosyoloji, biyoloji vs. tarih bilim temelli olduğu için bilimsel felsefedir. "bilimin amacının insanlığa hizmet olduğu kadar görünmeyen kanatlılara da hizmet eder" ise teolojik felsefedir.(Vahy kitaplarının bilimle çelişmediği iddiasından) Bilimsel temelli olduğu için bilimsel bilgidir. "yüksekte ki bir nesneyi düşürmek için çubuk kullanmak yerine dua ederek te mümkündür" denilse idi, bilimsel değil vahy olurdu. Bu bilgide deneysel ve bilimseldir. Coğrafi olduğu kadar fizik biliminin konusudur da. Ancak bir ilahın binlerce yıl uzakta, yukarda kanatlılarla tahta binerek çıkma bilgisi bilimsel değil vahydir. Yalnızca zihinseldir. Bu da bilimseldir. Zira fizik ve kimya bilgileri temellidir. Ancak bir ilahın elçisinin, bir gurubu suyun üzerinden, ıslanmadan yürütmesi bilimsel bilgi değil vahy dir. Bu bilgileri kime açıklama zorunda olduğum da baya ilginç... ilginç olan şu . Arkadaşımız ciddi ciddi, coğrafi, felsefi, gündelik ve teknik bilgi türlerini reddedip bunların hepsinin "bilimsel bilgi" ye dahil olduğunu iddia etmektedir Dogmatik olmayan beş farklı bilgi türü vardır. oysa bu arkadaşımız sanmaktadır ki. Bir dogmatik bilgi türü, birde sadece bilimsel bilgi türü vardır. Dogmatik olmayan bilgi türleri ; Felsefi bilgi, bilimsel bilgi, gündelik bilgi, teknik bilgi, cografi bilgi. bu bilgi türleri arkadaşlar üniversitede "bilgi ve bilginin türleri" başlığı altında okutulan bilgi türleridir. Felsefi bilgi, bilimsel bilgi, gündelik bilgi, teknik bilgi, cografi bilgi. Birbirinden farklı bilgi türleridir. Farklı özellikleri, farklı niteliklere ve farklı elde ediş yöntemlerine sahiptirler. Bir insanın yağmurda ıslanacağını bilmesi gündelik bilgidir. Ve bu bilgi için bilime ihtiyacı yoktur. Zira insanlar bilim yokkende yağmurda ıslanacaklarını biliyorlardı. Tecrübelerle edinilen bilgidir. Cografi bilgi, bir insanın bir binanın en üst balkonundan bakarken yüksekte olduğunu bilmesi için bilime ihtiyacı yoktur. Bir nesneye görece uzak veya yakın olduğunu bilmesi için bilime ihtiyacı yoktur. Normal zekaya sahip her insanın edineceği bir bilgidir bu. Teknik bilgi, yüksekteki bir nesneyi düşürmek amacıyla çubuk kullanması için insanın bilime ihtiyacı yoktur. Bilim vasıtasıyla daha karmaşık ve teknolojik araç gereçler üretebilir. Ancak normal zekaya sahip her insan araç gereç kullanma ve üretme bilgisi edinir. Bu saydığın bilgi türleri. Issız bir adaya çocukken bırakılan bir bireyin. Yetişkin olduğunda sahip olacağı bilgi türleridir. Hiçbir bilimsel kitap, kaynak vs görmemiş olsada. Aklı yoluyla edineceği bilgi türleridir. Eğer normal bir zekaya sahipse. Yağmur yağdığında ıslanacağını bilecektir. Dikenli meyvelere dokunduğunda dikenin eline batacağını bilecektir. Ağaca tırmandığında yüksekte olduğunu bilecektir. Dallarda ki meyveleri düşürmek için yere düşmüş ağaç dallarını kullanmayı bilecektir. Zira bu bilgileri elde edebilme yetişini evrim sürecinde kazanmıştır. Bilimsel bilgiye doğada yalnızca insanoğlu sahipken, gündelik ve coğrafi bilgiye aşağı yukarı tüm canlılar sahiptir (bilimselci arkadaşımız aynı zamanda hayvanlarında bilimsel yöntemlerle bilgi edindiğini iddia etmiş olmaktadır )Teknik bilgiye ise insan dışında sahip olan bazı canlı türleri vardır. Bilimsel bilgiden farklı olarak yöntemsel , tutarlı, objektif değillerdir. İnsanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesini sağlayan bilgilerdir. "biliminin amacının insanlığa hizmet olduğu" felsefi bilgidir. Çünkü daha önce kaynağıyla açıkladığım gibi. Bilimin amacının ne olduğu ne genel olarak bilimin, ne de herhangi bir bilim dalının konusu değildir. Felsefenin konusudur. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.