Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

SÜnnet Ve Hadİs Ne Demektİr ArkadaŞlar Önce Bundan BaŞlayalim İstersenİz.

 

“Allah adına yalan uydurandan, yahut onun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir?” (Enam suresi 21)

 

SÜNNETULLAH:

 

Allah'ın sünneti, KANUNU. Lügatte "yol" manasına gelen sünnet, "Allah" adıyla birlikte kullanıldığında, Allah'ın kâinatı idare ederken koyduğu kurallar; Cenab-ı Allah'ın yaratıkları hakkındaki hüküm ve âdetleri anlamına gelir YANİ ALLAH'IN KANUNLARI MANASINA GELİR.!!!!!

 

Kâinatta meydana gelen olaylar Allah'ın koyduğu birtakım kurallara, kanunlara tabidir; her şeyde bir sebep sonuç ilişkisi vardır. Evrenin yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar tabiat olayları bu kanunlara bağlı olarak gerçekleşir. Meselâ, neslin devamı erkek ve dişi canlının birleşmesi sonucunda oluşan döllenme ile sağlanır. Her canlı doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Ateş yakıcıdır; su ise söndürücü. Suyun kaldırma kuvveti; yerin çekim gücü vardır. Yağmurun yağması için suyun buharlaşıp bulut haline gelmesi zorunludur... Kâinatta insanlar tarafından alışılmış ne kadar tabiat kanunu varsa bunların hepsi Allah'ın kâinatı yaratırken koyduğu kurallardır; normal şartlarda değişmez. Ancak, bu ilahi kanunlar eşyanın zorunlu bir neticesi olmadığından dolayı Allah dilerse insanların alışageldikleri tabiat olaylarının dışında bazı harikulade olayları da meydana getirmeye kadirdir.

 

SÜNNETTULLAH HAKKINDA AYETLER:

 

AHZAB 38. Peygambere, Allah' ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın adeti(SÜNNETTULLAH) öyledir. Allah'ın emri biçilmiş bir kaderdir.

 

AHZAB 39. Onlar ki, Allah'ın risaletlerini (mesajlarını) tebliğ eder ve O'ndan korkarlar; Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter!

 

AHZAB 62. Allah'ın bundan önce geçenler hakkında KANUNUdur( SÜNNETTULLAH)bu. Allah'ın KANUNUnu( SÜNNETTULLAH) değiştirmeye asla çare bulamazsın.

 

ALİ İMRAN.137. Sizden önce KANUN(SUNENUN) olmuş bir takım olaylar geçti, onun için yer yüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların akibetlerinin nasıl olduğunu görün!

 

FETİH 23. Allah'ın öteden beri süregelen KANUNU( SÜNNETTULLAH) (budur). Allah'ın o kanununda asla bir değişiklik de bulamazsın

 

FATİR 43. Bu, yeryüzünde bir büyüklük taslamak ve suikast düzenlemek istediklerindendir. Oysa kötü tuzak, yalnızca sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan başka ne gözetirler?! Sen Allah'ın kanununda( SÜNNETTULLAH) asla bir değişiklik bulamazsın, Allah'ın kanununda asla bir sapma da bulamazsın!

 

 

HADİS NE DEMEKTİR;

 

HADİS=SÖZ demektir. Geleneksel İslam'da hadis, peygamber sözleri olarak bilinir. Halbuki bunların çoğu aşırma iftiralardır. Samimi bir mümimin Kuran'daki Allah sözleri dururken kul sözlerine itibar etmesi ve bununla yetinmeyip bunları dininde kaynak edinmesi, inancında samimi olmadığını göstermeye yeter.

 

Hep şu sorunun cevabını merak etmişimdir. "Neden PEYGAMBERİMİZ hayatta İKEN derlenmemiş de, PEYGAMBERİMİZİN ölümünden 50-200 yıl sonra derlenmiştir? Cevap basit aslında! Ama herkesi tatmin etmiyor malesef.

 

Kuranda hadis=Allah sözleri (ayetler) olarak geçer. Fakat aynı zamanda Kuranda elçiye atfen "ey muhammed de ki, ey resulum de ki ..." şeklinde başlayan ayetler de aynı zamanda birer gerçek hadistirler. Şu halde Kurandaki Allah'ın hadisleri dururken neden "buhari, tirmizi vd."ne itibar edeyim? Beni hesaba çekecek olan Allah ise, elbette kendi kitabından soracak! Sizi de ...

 

KURAN YOLUYLA DİNİ TAHRİF ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR

KURANIN YERYÜZÜNDEKİ HER NÜSHASI AYNIDIR

AYRICA KURANIN MUHAFAZASINI ALLAH ÜZERİNE ALMIŞTIR

İÇİNDE ÇELİŞKİSİ DE YOKTUR Kİ ONDAN ŞÜPHE EDİLSİN

YAKLAŞIK 1.5 BİN YILDIR BİLİMSEL SOSYAL HEMEN HEMEN HER SAHADA IŞIK TUTTUĞU GERÇEKLER DİMDİK AYAKTADIR KISACA AKLINI KULLANAN HERKESE BİR IŞIKTIR HİDAYETTİR O

 

HADİSLERE GELİNCE DURUM BÖYLE DEĞİLDİR

MEYDANA GELİŞ NEDENİ İLE İÇİNDE ÇOK ÇÜRÜKLER VARDIR

BU ÇÜRÜKLER SEBEBİYLE DİNE SALDIRMAK KOLAYDIR

DİN DÜŞMANLARI KURANDAN SALDIRACAK YOL BULAMAYINCA PEYGAMBER ADINA HADİSLER UYDURARAK SALDIRMAYA BAŞLAMIŞLARDIR

GERÇEKTE PEYGAMBER HADİS YAZILMASINI YASAKLAMIŞTIR

BENDEN HADİS RİVAYET EDİN AMA YAZMAYIN DEMİŞTİR

SİZDEN ÖNCEKİLER KENDİ ELLERİYLE YAZDIKLARI KİTAPLARLA ALLAHIN KİTABINI GÖLGELEDİLER VE BÖYLECE SAPITTILAR DEMİŞTİR

BU YAZMAYIN EMRİNİ BUHARİNİN BİRİNCİ CİLDİNE BAKILDIĞINDA GÖRMEK MÜMKÜNDÜR

 

 

BU EMİR PEYGAMBERDEN SONRA ANCAK 250-300 SENE SÜREBİLDİ

BU YASAK DELİNDİ VE KÜTÜBÜ SİTTE MEYDANA GELDİ

SADECE BUNLAR DEĞİL DAHA BİR ÇOK HADİS KİTAPLARI DA MEYDANA GELDİ

 

aRTIK BİR REALİTE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ BU HADİS KİTAPLARIYLA YAŞAMAK ZORUNDAYIZ

O HALDE YAPILACAK TEK SEÇENEK VARDIR KURANI ESAS ALMAK

ÖNCE KURANI BİLMEK VE SONRA HADİSLERE MÜRACAAT ETMEK

kURANLA ÇELİŞEN HADİSLERİ RED ETMEK

RESULU GÖNDEREN ALLAH OLDUĞUNA GÖRE GÖNDERDİĞİ RESULU KURANA KARŞI SÖZ VE EYLEMDE BULUNABİLİR Mİ? TABİ Kİ HAYIR

 

ANCAK VE ANCAK KURANI BAŞA KOYMAK SONRA HADİSLERİ ONUNLA TEST ETMEK GERÇEK BİR TEDBİRDİR

ZOR AMA YAPABİLENLER ANCAK HAK DİNLERİNİ UYDURUK VE HURAFELERDEN BÖYLE TEMİZLİYEBİLİRLER

BİRİLERİ ZATEN BÖYLE YAPMAK ZORUNDADIRLAR

BAŞKADA BİR YOL BİLMİYORUM

 

HADİS HAKKINDA AYETLER;DİKKAT!!!!!!!!!!!!LÜTFEN BU AYETLERİ ARAPÇALARI İLE İNCELEYİN

 

TUR 33. Yoksa "Onu kendisi uydurmakta" mı diyorlar? Hayır, kendileri inanmazlar.

 

TUR 34. Haydi onun gibi bir söz(HADİS'İN) getirsinler, eğer doğru iseler!l

 

 

YUSUF 111. Gerçekten onların kıssalarında akıllılar için bir ibret vardır! Bu Ku'ran uydurulur bir SÖZ(HADİS) değil, ancak kendi önündekinin tasdiki, herşeyin açıklayıcısı ve iman edecek topluluk için bir hidayet, bir rahmettir

 

CASİYE 6. İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Sana onları hakkıyla okuyoruz. Artık Allah'ın ayetlerine inanmadıktan sonra hangi söze(HADİS'İN) inanırlar

 

NECM 59. Şimdi siz bu söze(HADİS'İ) mi şaşıyorsunuz?

 

45/6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir. ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi SÖZE(HADİS'İN) inanıyorlar?

 

ENAM 68. Ayetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakit, kendilerinden yüz çevir, ta ki başka bir söze(HADİS'İN) dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk, o zalimler topluluğu ile beraber olma

 

NİSA 87. Allah, O'ndan tapılacak yoktur, ancak O vardır. Andolsun O, sizi olacağında şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü(HADİS'EN) kim olabilir?

 

MURSELAT 50. Artık bundan sonra hangi söze(HADİS'İN) inanacaklar?

 

ARAF 185. Bunlar göklerin, yerin ve Allah'ın yarattığı her hangi birşeyin tedbir ve tasarrufu hakkında hiçbir fikir yürütemediler mi? Ve bir de şu ecellerinin yaklaşmış olması ihtimalini hiç düşünmediler mi? O halde buna inanmadıktan sonra hangi söze(HADİS'İN) inanırlar

Gönderi tarihi:

Hadisleri dini kaynak olarak alıp almamak tamamen kendi bileceğiniz iş, ona karışamayız. Biri kaynak olarak tanır ve gösterir, biri göstermez. Bence farketmez, ama mantıken kaynak almamanız kendi açınızdan daha doğru olur. Bizim herhangi bir sözü ele alışımızda etiketinin ayet mi, hadis mi, atasözü mü, özdeyiş mi... Bu etiketlerin hiç birinin ayırıcı, özelleştirici bir etkisi yoktur.

 

Yalnız; hadisler dini kaynak olmasın, tamam önemli değil ama bu, onlar yoklar anlamına gelmez. Çünkü bir insan mutlaka bir şeyler söylemiş, bir şeyler yapmış, karşılaştığı olaylara bir şekilde tepkiler vermiş veya vermemiş, illa ondan bir şeyler ortaya çıkmıştır. Bunların yazılmasını, nakledilmesini yasakla veya yasaklama... Bunlar anlatılagelecektir. Ne yani yasaklandı diye anlatılmasın mı? Adı hadis olmasın hatta, rivayet olsun, ne olursa olsun.

 

Birisi tutmuş anılarını anlatıyor kardeşim, kim karışır? Peygamberle savaşa gitmiş, hacca gitmiş, bir yere gitmiş. Gördüklerini, duyduklarını anlatıyor. Bunun nesi yasak, niye yasak olsun?

Gönderi tarihi:

 

 

 

 

Önce HADİSAT olmuş..sonra AYET OKUNMUŞ..hadisler bir HADİS,e den sonra o hadisenin yorumu niteliğindedir..hadisenin ÖZ,ü AYET,tir.. :)

 

HADİS,e ye kaynakta Sünnettir..yani işleyiş yada faaliyetlerdir.. :)

 

Ne değillermiş efendim..Sünnetullah..AYET..HADİS.. :) aslında ayrı ayrı şeyler değillermiş.. :D Arci.. :) ne dersiniz.. :)

Gönderi tarihi:

bu noktada birşey sormak istiyorum..

sünnet, nitelik olarak dinde yapılması zorunlu olmayan şeyler için söylenmiştir..

farz ise yapılması zorunlu kılınan şeyler için..

o zaman,

şimdi sünnet adı verilen erkek çocuklarının cinsel organlarındaki "operasyon" dinen zorunlu olan bir durum değil midir ?? eğer değilse neden bu, dinde daha fazla önemli olan konulardan dinin kesin bir emriymiş gibi sunulmakta..yoksa bunun sadece ismi mi sünnettir de, zorunlu mudur...?? eğer öyleyse adı neden "sünnet" konuluştur ??

öncelikle yapılacak olası "dinsiz, imansız, sünnetsiz, gavur" yakistirmalarina karşı sünnetin önemini azaltmaya çalışmadığımı belirtmek istiyorum..çünkü sünnetin özellikle yapılması taraftarıyım..çünkü sünnetin birçok cinsel yoldan bulaşan hastalığa yakalanma riskini azalttığı kanıtlanmıştır ve bu açıdan benim için bir din emri olmasından daha önemlidir..eğer oğlum olursa hangi dini seçeceği konusunda herhangi bir kısıtlamaya gitmem belki ama bu konuda herhalde kesin kararlı olurum..hoş şimdi çıkıp da "müslümandan başkası sünnet olamaz, sünnet olanlar müslüman olmuştur zaten" tarzı açıklamalar yapacak arkadaşlar da çıkacatır ya neyse...:)

bu açıklamayı özellikle yapıyorum ki, ne zaman kafama takılan ve bazen de bana ters gelen konularda sorular sorduğumda karşımda mantıklı cevaplardan çok hakaret ve saldırılarla karşılaşmamdır..soruma cevap verecek bir arkadaş varsa sevinirim.saygılar...

Gönderi tarihi:

 

Sünnetleri öyle süslüyor püslüyorlarki..Farzlar kaybolup gidiyor.. :D

 

Hayatınızı kolay ve güzel kılacak her şey farz yada sünnetir.. :) tabii bu arada kimsenin hayatını zorlaştırıp çirkinleştirmeden.. :)

 

Mesela akşam yemeği için yemekleri,sofrayı masayı hazırlamak farz..sofrayı çiçek,ışık vs.vs.gibi görsel yada işitsel öğelerle güzeleştirmek sünnet.. :D (buda konunun latifesi olsun :D )

 

Çocukların pipilerinin sünnetine gelince..o iş Tıbbi bir operasyon.. :D neymiş,erkekliğe ilk adımını atmış..mış..ta..ilk mürüvetiymişte..yap bankaya borç..al eşten dosttan..ne oluyor..hiiiiçççç..sünnet düğünü.. :D

 

Not:bu düğün işlerinin meraklıları daha ziyade Hatun kişiler..bir çok erkeğin umurunda bile değil aslında..hatta eziyet ve masraf.. :D

Gönderi tarihi:

 

Sünnetleri öyle süslüyor püslüyorlarki..Farzlar kaybolup gidiyor.. :D

 

Hayatınızı kolay ve güzel kılacak her şey farz yada sünnetir.. :) tabii bu arada kimsenin hayatını zorlaştırıp çirkinleştirmeden.. :)

 

Mesela akşam yemeği için yemekleri,sofrayı masayı hazırlamak farz..sofrayı çiçek,ışık vs.vs.gibi görsel yada işitsel öğelerle güzeleştirmek sünnet.. :D (buda konunun latifesi olsun :D )

 

Çocukların pipilerinin sünnetine gelince..o iş Tıbbi bir operasyon.. :D neymiş,erkekliğe ilk adımını atmış..mış..ta..ilk mürüvetiymişte..yap bankaya borç..al eşten dosttan..ne oluyor..hiiiiçççç..sünnet düğünü.. :D

 

Not:bu düğün işlerinin meraklıları daha ziyade Hatun kişiler..bir çok erkeğin umurunda bile değil aslında..hatta eziyet ve masraf.. :D

 

:D dayı yine yapacağını yaptı, derin yorumlarıyla karıştırdı ortalığı :)

Gönderi tarihi:

 

Sünnetleri öyle süslüyor püslüyorlarki..Farzlar kaybolup gidiyor.. :D

 

Hayatınızı kolay ve güzel kılacak her şey farz yada sünnetir.. :) tabii bu arada kimsenin hayatını zorlaştırıp çirkinleştirmeden.. :)

 

Mesela akşam yemeği için yemekleri,sofrayı masayı hazırlamak farz..sofrayı çiçek,ışık vs.vs.gibi görsel yada işitsel öğelerle güzeleştirmek sünnet.. :D (buda konunun latifesi olsun :D )

 

Çocukların pipilerinin sünnetine gelince..o iş Tıbbi bir operasyon.. :D neymiş,erkekliğe ilk adımını atmış..mış..ta..ilk mürüvetiymişte..yap bankaya borç..al eşten dosttan..ne oluyor..hiiiiçççç..sünnet düğünü.. :D

 

Not:bu düğün işlerinin meraklıları daha ziyade Hatun kişiler..bir çok erkeğin umurunda bile değil aslında..hatta eziyet ve masraf.. :D

 

dayı hayırdır bu sefer doğruyu söyledin ya,bu gülücükler şimdi bir işe yaradı bence,saygılar ve sevgiler sunarım.

Gönderi tarihi:
ben soruma hala daha merakla cevap bekliyorum..

bu konuda cevap verebilecek kapasitede ve bilgi düzeyinde olan arkadaların da varlığına inanıyorum..

çok zor bir soru sormuş olmasam gerek..

İyi geceler bi soruda ben sormak istiyorum bayadır merak ettiğim sorudur aslında saçmada gelebilir islamıyetten önce sünnet olayı varmıydı araplarda (çocukların erkekliğe ilk adımı ) altında sünnet olayı eğer yoksa islamitenin kabulünden sonra islam dinini seçenler sünnet olmuşlarmıdır diye merak eder dururum

Gönderi tarihi:
İyi geceler bi soruda ben sormak istiyorum bayadır merak ettiğim sorudur aslında saçmada gelebilir islamıyetten önce sünnet olayı varmıydı araplarda (çocukların erkekliğe ilk adımı ) altında sünnet olayı eğer yoksa islamitenin kabulünden sonra islam dinini seçenler sünnet olmuşlarmıdır diye merak eder dururum

 

 

Onlar sünnetli doğmuşturlar belkide.. :D

 

 

aaruda.. :)

 

40 yaşında 60 yaşında sünnet olmak helede tıpbın ve teknolojisinin çok az seviyede olduğu bir çağda..hiçte kolay olmasa gerek.. :D

Gönderi tarihi:
bu noktada birşey sormak istiyorum..

sünnet, nitelik olarak dinde yapılması zorunlu olmayan şeyler için söylenmiştir..

farz ise yapılması zorunlu kılınan şeyler için..

o zaman,

şimdi sünnet adı verilen erkek çocuklarının cinsel organlarındaki "operasyon" dinen zorunlu olan bir durum değil midir ?? eğer değilse neden bu, dinde daha fazla önemli olan konulardan dinin kesin bir emriymiş gibi sunulmakta..yoksa bunun sadece ismi mi sünnettir de, zorunlu mudur...?? eğer öyleyse adı neden "sünnet" konuluştur ??

öncelikle yapılacak olası "dinsiz, imansız, sünnetsiz, gavur" yakistirmalarina karşı sünnetin önemini azaltmaya çalışmadığımı belirtmek istiyorum..çünkü sünnetin özellikle yapılması taraftarıyım..çünkü sünnetin birçok cinsel yoldan bulaşan hastalığa yakalanma riskini azalttığı kanıtlanmıştır ve bu açıdan benim için bir din emri olmasından daha önemlidir..eğer oğlum olursa hangi dini seçeceği konusunda herhangi bir kısıtlamaya gitmem belki ama bu konuda herhalde kesin kararlı olurum..hoş şimdi çıkıp da "müslümandan başkası sünnet olamaz, sünnet olanlar müslüman olmuştur zaten" tarzı açıklamalar yapacak arkadaşlar da çıkacatır ya neyse... :)

bu açıklamayı özellikle yapıyorum ki, ne zaman kafama takılan ve bazen de bana ters gelen konularda sorular sorduğumda karşımda mantıklı cevaplardan çok hakaret ve saldırılarla karşılaşmamdır..soruma cevap verecek bir arkadaş varsa sevinirim.saygılar...

 

 

sünnet kavramını ayetlerle açıkladım,sünnet nedir bir bak!!!!!!!!!!!!

sünnet geleneksel bir şeydir,dinle alakası yoktur,tıbbi olarak yararlıdır,yahudilerde sünnet yapar

Gönderi tarihi:

Bu konu, din olgusunun yaşayan, değişen, insanlık kültürü içinde yoğrularak şekillenen ve evrilen bir olgu olduğunun, göklerde yazılı mutlak bir olgunun yeryüzüne inmiş hali olmadığının en iyi göstergelerinden biridir.

 

Ne Muhammed sünnet olmuş, ne sahabileri olmuş, Kurânda geçmiyor bile, ama farzdan farksız bir öneme sahip. Hatta farziyetin önünde bir zaruret olarak algılanıyor.

 

Tabii Muhammed'in sünnetli olarak doğduğu iddiasını herhalde bir kenara koyacağızdır. Eğer bu iddia edilirse, sünnetin yine vazgeçilmez, mutlaka gerekli bir temel unsur sayıldığı konusu gündeme gelir. Çelişki yine gündeme oturur.

 

Siz isteseniz de, yaşayan kültürü değiştiremezsiniz. İnsanlık ortak bilinci, sizin bireysel bilincinizden çok ama çok az etkilenerek sünnet yapıp yapmamaya karar verecek, din kültürünü şekillendirecektir. Tamam sizin bilincinizde ortak bilincin bileşenlerinden biri. Ama etki payınız bu kadar işte.

 

İnananlar kendi aralarında bile sünnetleri ne derece devre dışı bırakabilecekleri konusunda anlaşamazlar. Zaten böyle bir anlaşma, "din gökten şu şekliyle indi" diye bir kesinleştirme gerekli de değildir, çünkü din gökten filan inmedi. İnsan kültürü ürünüdür. İsteyen Kurânda yazandan başka bağlam tanımamakta serbest, buyursun... Kimse bir şey demiyor. İsteyen de asansöre binmenin günah olduğuna inanıp merdiveni çıksın. Ona da kimse bir şey demiyor.

 

Yalnız dindar kesim yeri geldi mi her şeyi propaganda malzemesi yapmaktan da çekinmez. Aids'i önlüyor filan dendi mi, coşarlar. "Bakın işte allahımız bize ne güzel, faydalı emirler göndermiş." Hani emir, nerde? Ne yazdığı var, ne başta peygamberin, ilk müslümanların uyduğu var. Ne emri?

 

Oportünizm kokan hareketler bunlar...

Gönderi tarihi:

Ben size bir örnek daha vereyim. Kurânda yapılan abdest tarifine göre, abdest alırken ayaklar yıkanmaz. Aynen başın meshedildiği gibi meshedilir.

 

Fakat bu, insanlara ters gelmiştir. Yahu nasıl olur? En yıkanması zaruri gibi görünen ayak nasıl yıkanmaz? Ayağını meshedeceksin de ne olacak? Hiç bir faydası yok, anlamsız bir işlem. Yıkamadıktan sonra olur mu?

 

Böylece ayak yıkama abdestin farzları arasına dahil edilmiştir, Kurânda yazanın hilafına.

 

Şimdi denecek ki, bu insanların lehine bir düzenlemedir. Ayağı yıkamanın zor olduğu durumlarda bir ruhsattır.

 

İyi de bunu belirtmek o kadar mı zor? Sayfalarca peygamber hikayelerinin döndürülüp döndürülüp tekrar tekrar anlatıldığı bir kitapta "ayaklarınızı yıkayın, ama bunu yapmanın zor olduğu bazı ender durumlarda meshedebilirsiniz" demek bu kadar mı zor?

 

İfade gücü mü çok zayıf, unutkanlık mı var?

Gönderi tarihi:
sünnet kavramını ayetlerle açıkladım,sünnet nedir bir bak!!!!!!!!!!!!

sünnet geleneksel bir şeydir,dinle alakası yoktur,tıbbi olarak yararlıdır,yahudilerde sünnet yapar

o zaman ben de daha önce de sorduğum ancak görmezden gelinen sorumu tekrardan sormak istiyorum..

madem sünnet bir farz değildir, zorunluluk değildir, islam için olmazsa olmaz niteliği yoktur...

 

"eğer değilse neden bu, dinde daha fazla önemli olan konulardan dinin kesin bir emriymiş gibi sunulmakta..eğer öyleyse adı neden "sünnet" konulmuştur ??

madem öyle neden :

"bir kişinin müslüman olması için sünnet şarttır" gibi düşünceler var..

bir evlilikte bunun zorunlu kılınması ve kişinin buna zorlanması dini gereği yerine getirmek yerine "dinde zorlama" ile amacından sapmıyor ve zorlama olmadığı söylenen dine aykırılık teşkil etmiyor mu.. bir tabunun daha yıkılmasının geretiği açıktır...

Gönderi tarihi:
Hadisleri dini kaynak olarak alıp almamak tamamen kendi bileceğiniz iş, ona karışamayız. Biri kaynak olarak tanır ve gösterir, biri göstermez. Bence farketmez, ama mantıken kaynak almamanız kendi açınızdan daha doğru olur. Bizim herhangi bir sözü ele alışımızda etiketinin ayet mi, hadis mi, atasözü mü, özdeyiş mi... Bu etiketlerin hiç birinin ayırıcı, özelleştirici bir etkisi yoktur.

 

Yalnız; hadisler dini kaynak olmasın, tamam önemli değil ama bu, onlar yoklar anlamına gelmez. Çünkü bir insan mutlaka bir şeyler söylemiş, bir şeyler yapmış, karşılaştığı olaylara bir şekilde tepkiler vermiş veya vermemiş, illa ondan bir şeyler ortaya çıkmıştır. Bunların yazılmasını, nakledilmesini yasakla veya yasaklama... Bunlar anlatılagelecektir. Ne yani yasaklandı diye anlatılmasın mı? Adı hadis olmasın hatta, rivayet olsun, ne olursa olsun.

 

Birisi tutmuş anılarını anlatıyor kardeşim, kim karışır? Peygamberle savaşa gitmiş, hacca gitmiş, bir yere gitmiş. Gördüklerini, duyduklarını anlatıyor. Bunun nesi yasak, niye yasak olsun?

 

tabiki söylemiştir birşeyler ama bu din adına değil bunlar çünkü HZ.ALLAH yalnız VAHİY İLE KONUŞMASINI emir vermiş,vahyi ise kalbine indirmiş,dili ile söylemiş,vahiy katipleride yazıp KİTABIMIZ olan KURAN TOPLATILMIŞTIR.

 

AHZAB SURESİ 2. Rabbinden sana ne vahyolunuyorsa onun ardınca git, muhakkak ki, Allah ne yapıyorsanız haberdardır.

ENAM SURESİ 51. Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar.

106. Rabbinden sana ne vahyolunuyorsa ona uy! O'ndan başka tanrı yoktur. Sen müşriklere bakma!

 

DİN ADINA HİÇBİR BİLGİSİ OLMAYAN bir insan din adına yalan söyleyemez,

 

YUSUF SURESİ 3. Biz sana bu Kuran'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Doğrusu, senin bundan önce hiç haberin yoktu.

 

HEVA VE HEVESİNDEN KONUŞMAZ,

 

NECM SURESİ 2. arkadaşınız şaşırmadı, azıtmadı da!

3. Hevadan (arzusuna göre) söylemiyor.

4. O (Kur'an) sadece vahyolunan bir vahiydir.

 

 

HEVA VE HEVESİNDEN KONUŞDUĞU ZAMAN HEMEN AYETLER İLE UYARILMIŞ,

 

TAHRİM SURESİ 1. Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.

 

daha çok örnek var ancak din adına değilde mesela şu kokudan hoşlanır,şu yemekleri sever,sunlardan hoşlanmaz,şu renkleri sever,sunları giyinmekten hoşlanır gibi rivayetlere takılmayız,ancak DİN ADINA BİR RİVAYET HADİS SÖYLENMİŞ İSE BUNU MUTLAKA KURAN'IN TASDİK ETMESİ GEREKİR.

Gönderi tarihi:
YUSUF SURESİ 3. Biz sana bu Kuran'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Doğrusu, senin bundan önce hiç haberin yoktu.

Her şey bir yana, bu iddiayı ele alalım. Bu iddiada inanılırlıktan geçtik, dürüstlük görebiliyor musunuz? Yahudilerle içiçe yaşayan bir toplumun üyesi, okuma yazma bilsin bilmesin, kulaktan kulağa yayılan hikayelerin en önemli kültür aracı olduğu bir toplumda, üstelik dini bir merkezde yaşıyor, bir çok ticaret kervanına katılıyor, bir çok din adamı ile görüşüyor ve peygamberliğin babadan oğula geçtiği bir kültürde Yusuf peygamber hakkında, yahudi peygamberlerinin en ünlülerinden biri ve kuşkusuz en magazinel olanı hakkında hiç bir şey duymadığı, bir şey bilmediği halde vahiy alarak ondan haberdar olduğunu iddia ediyor.

 

Yani Tevrat'ta bildirilmeyen ne bildirmiş? Kaldı ki biraz hayal gücü çalışan bir insan her hikayeye yeni bir şekil verebilir. Ne telif hakkıyla korunuyor, ne Yusuf kalkıp gelip "yok o öyle olmadıydı!" diyebilir!

 

Bu koşullarda nasıl böyle bir "hiç bilmediğim şeyleri vahiyle haber alıyorum" iddiasına inanılabilir ki?

Gönderi tarihi:
Her şey bir yana, bu iddiayı ele alalım. Bu iddiada inanılırlıktan geçtik, dürüstlük görebiliyor musunuz? Yahudilerle içiçe yaşayan bir toplumun üyesi, okuma yazma bilsin bilmesin, kulaktan kulağa yayılan hikayelerin en önemli kültür aracı olduğu bir toplumda, üstelik dini bir merkezde yaşıyor, bir çok ticaret kervanına katılıyor, bir çok din adamı ile görüşüyor ve peygamberliğin babadan oğula geçtiği bir kültürde Yusuf peygamber hakkında, yahudi peygamberlerinin en ünlülerinden biri ve kuşkusuz en magazinel olanı hakkında hiç bir şey duymadığı, bir şey bilmediği halde vahiy alarak ondan haberdar olduğunu iddia ediyor.

 

Yani Tevrat'ta bildirilmeyen ne bildirmiş? Kaldı ki biraz hayal gücü çalışan bir insan her hikayeye yeni bir şekil verebilir. Ne telif hakkıyla korunuyor, ne Yusuf kalkıp gelip "yok o öyle olmadıydı!" diyebilir!

 

Bu koşullarda nasıl böyle bir "hiç bilmediğim şeyleri vahiyle haber alıyorum" iddiasına inanılabilir ki?

sayın demirefe,böyle anlatılan kıssalara yada hikayelere çok yalan ekleyip süsleyen insanlar var(müslümanım diyenlerde dahil),eski bir hikaye yada kıssa olduğu için ALLAH anlatmış ve insanlara doğruyu iletmesi için KURAN'la bilgilendirmiştir,dikkat ederseniz KURAN ALLAH tarafından değilde bir insan tarafından uydurulsa idi yada HZ.MUHAMMED'E kafana göre uydur,bir şeyler yaz,kitap haline getir,etrafına çokca insan topla git MEKKE'yi kuşat gibi kavramlar ALLAH TARAFINDAN değilde,bir başkası tarafından yönlendirilmiş olsa idi KİTAP YADA SAHİFE PEYGAMBERLERİ KURAN'da bu kadar övülmez ve zikredilmez idi.

 

bakara suresi 4. Ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem senden evvel indirilene. Ahirete kesin inancı da bunlar edinirler.

 

Gönderdiğim tahrim suresi 1.ayette

 

1. Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.

 

müddesir suresi:

 

4. elbiseni artık temizle,

5. pislikleri artık uzaklaştır,

6. çoksunarak (yaptığını çok görerek) başa kakma

 

 

abese suresi:bir amaya yani KÖR BİR İNSANA yüzünü ekşitti,ve yüz döndü diye ALLAH tarafından uyarıldı

 

 

1. Ekşidi (yüzünü ekşitti) ve döndü.

2. Ona ama geldi diye.

3. Ne bilirsin, belki o temizlenecek.

4. Veya öğüt alacak da öğüt kendisine fayda verecek.

5. Ama ihtiyaç duymayana gelince,

6. sen onun sesine özeniyorsun.

7. Onun temizlenmemesinden sana ne!

8. Ama sana can atarak gelen,

9. içinde saygı duyarak gelmişken,

10. sen ondan tegafül ediyor (ona ilgi göstermiyor) sun

 

şimdi size soruyorum????????

 

eğer PEYGAMBERİMİZ bunları uydurmuş yada yazmış ise nasıl olurda kendini bu kadar eleştirir yada yargılar,lütfen biraz hoşgörülü olun KURAN'I ALLAH'IN gönderdiği bir VAHİY olarak kabul edin,saygılar ve sevgiler sunarım.

Gönderi tarihi:
Ben size bir örnek daha vereyim. Kurânda yapılan abdest tarifine göre, abdest alırken ayaklar yıkanmaz. Aynen başın meshedildiği gibi meshedilir.

 

Fakat bu, insanlara ters gelmiştir. Yahu nasıl olur? En yıkanması zaruri gibi görünen ayak nasıl yıkanmaz? Ayağını meshedeceksin de ne olacak? Hiç bir faydası yok, anlamsız bir işlem. Yıkamadıktan sonra olur mu?

 

Böylece ayak yıkama abdestin farzları arasına dahil edilmiştir, Kurânda yazanın hilafına.

 

Şimdi denecek ki, bu insanların lehine bir düzenlemedir. Ayağı yıkamanın zor olduğu durumlarda bir ruhsattır.

 

İyi de bunu belirtmek o kadar mı zor? Sayfalarca peygamber hikayelerinin döndürülüp döndürülüp tekrar tekrar anlatıldığı bir kitapta "ayaklarınızı yıkayın, ama bunu yapmanın zor olduğu bazı ender durumlarda meshedebilirsiniz" demek bu kadar mı zor?

 

İfade gücü mü çok zayıf, unutkanlık mı var?

 

Kuran-ı Kerim » 5 / MÂİDE - 6

Sonraki Ayet : -http://www.kuranmeali.org/kuran_meali.aspx?suresi=maide&ayet=7-

Ayetin Tefsiri : "MÂİDE suresi, 6. ayeti" tefsiri

 

1. yâ eyyuhâ : ey!

2. ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler

3. izâ kumtum : kalktığınız zaman

4. ilâ es salâti : namaza

5. fe igsilû : o zaman , o taktirde yıkayın!

6. vucûhe-kum : yüzleriniz

7. ve eydiye-kum : ve elleriniz

8. ilâ el merâfikı : dirseklere kadar

9. ve imsehû : ve mesh edin!

10. bi ruûsi-kum : başlarınızı

11. ve ercule-kum : ve ayaklarınızı

12. ilâ el ka'beyni : topuk kemiklerine kadar (iki topuk kemiğine kadar)

13. ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz

14. cunuben : cunup

15. fe ittahherû : o zaman, o taktirde iyice temizlenin! (gusul abdesti alın!)

16. ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz

17. mardâ : hasta

18. ev alâ seferin : veya yolculuk üzere, yolculukta

19. ev câe ehadun : veya birisi geldi

20. min-kum : sizden

21. min el gâitı : tuvaletten

22. ev lâmestum : veya yaklaştınız, dokundunuz

23. en nisâe : kadınlar

24. fe lem tecidû : artık bulamazsanız

25. mâen : su

26. fe teyemmemû : o halde, o zaman teyemmum edin!

27. saîden : toprak

28. tayyiben : temiz olan

29. fe imsehû : böylece, meshedin(sürün)!

30. bi vucûhi-kum : yüzlerinize

31. ve eydî-kum : ve elleriniz

32. min-hu : ondan

33. mâ yurîdu Allâhu : Allah (c.c.) dilemez

34. li yec'ale aleykum : size yapmak, çıkartmak, kılmak

35. min haracin : bir güçlük

36. ve lâkin : ve lâkin, fakat

37. yurîdu : diler

38. li yutahhire-kum : sizi temizlemeyi

39. ve li yutimme : ve tamamlamayı

40. ni'mete-hu : nimetini

41. aleykum : sizin üzerinize, size

42. lealle-kum : umulur ki böylece siz

43. teşkurûne : şükredersiniz

 

 

sayın demirefe kardeş:ayete bakarsaniz apaçık böyle indirilmiştir,ne demek yani (yıkamadıktan sonra ne işe yarar)!!!!!!!!!!

ALLAH böyle emir vermiştir,bunda art niyet aramak niye?????????????

 

ALLAH insanlara kolaylık vermiştir,zorluk değil

 

 

birleştirme edatı vardır ve mesh edin!

10. bi ruûsi-kum : başlarınızı

11. ve ercule-kum : ve ayaklarınızı

12. ilâ el ka'beyni : topuk kemiklerine kadar

 

 

Mesh, bir şey üzerinde eli gezdirmek, o şeyi elle silmek demektir. Fıkıhta mesh, bir nevi hükmî temizlik işlemi olup abdestte elin ıslaklığıyla bir uzuv, mest veya sargı üzerinde, teyemmümde ise yüz ve kollar üzerinde toprakla yapılan sembolik temizlik çeşididir. Abdest alırken baş, boyun ve kulakların meshedilmesi abdestin ilkten (aslî) hükmü, mest ve sargı üzerine mesh ise yıkama yerine geçen (bedel, halef) bir işlemdir.

 

 

mesh ve yıkamak ayrı kavramlardır,saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Aslında insanın en acımasız eleştirmeni kendisidir. İnsan hiç kimseyi kendini yargıladığı kadar acımasız yargılamaz. O yüzden Muhammed'in kendine yönelik eleştirilerini çok olağanüstü bulmuyorum. Böylesi büyük iddialarla ortaya çıkan bir insan, örneğin cennette akıl almaz güzellikte hurilerin kendisini beklediğini söyleyen bir insan, kitabında eşlerinize adaletli davranın diye öğüt veren bir insan, bir cariye için diğer eşlerini yüzüstü eder ve bu konuda eleştiri de alırsa, içine düştüğü çelişkinin farkına vararak pişmanlık duyması ve ortaya Tahrim gibi bir surenin çıkması normaldir.

 

Keza kendisine inandırabileceği konusunda umut besleyerek ileri gelenlerle konuşur, ama bir sonuç alamaz ve üstelik alay edilirse, kendisini yine âma da olsa sadakatle dinleyenleri dikkate alması gerektiği konusunda ayıkır ve ortaya Abese suresinin çıkması normal olur.

 

Yani her olgunun olağan, açıklanabilir, olağanüstü ve doğaüstü olmayan nedenleri var, akılcı ve mantıklı düşünülürse...

 

Abdest konusunda ise ben bilgi vermedim, yorum yaptım. Yanıt olarak da bilgi değil, yorum beklerim. Günümüzde bilgiye ulaşmaktan kolay bir şey yok. Bilgi, istemediğin kadar, araştırana... Ama önemli olan bilgileri yorumlamak...

Gönderi tarihi:
Aslında insanın en acımasız eleştirmeni kendisidir. İnsan hiç kimseyi kendini yargıladığı kadar acımasız yargılamaz. O yüzden Muhammed'in kendine yönelik eleştirilerini çok olağanüstü bulmuyorum. Böylesi büyük iddialarla ortaya çıkan bir insan, örneğin cennette akıl almaz güzellikte hurilerin kendisini beklediğini söyleyen bir insan, kitabında eşlerinize adaletli davranın diye öğüt veren bir insan, bir cariye için diğer eşlerini yüzüstü eder ve bu konuda eleştiri de alırsa, içine düştüğü çelişkinin farkına vararak pişmanlık duyması ve ortaya Tahrim gibi bir surenin çıkması normaldir.

 

Keza kendisine inandırabileceği konusunda umut besleyerek ileri gelenlerle konuşur, ama bir sonuç alamaz ve üstelik alay edilirse, kendisini yine âma da olsa sadakatle dinleyenleri dikkate alması gerektiği konusunda ayıkır ve ortaya Abese suresinin çıkması normal olur.

 

Yani her olgunun olağan, açıklanabilir, olağanüstü ve doğaüstü olmayan nedenleri var, akılcı ve mantıklı düşünülürse...

 

Abdest konusunda ise ben bilgi vermedim, yorum yaptım. Yanıt olarak da bilgi değil, yorum beklerim. Günümüzde bilgiye ulaşmaktan kolay bir şey yok. Bilgi, istemediğin kadar, araştırana... Ama önemli olan bilgileri yorumlamak...

 

SAYIN DEMİREFE KARDEŞ,

 

Bir peygamber çıkacak diyecekki;ben körlere,fakirler din anlatmam,onlardan yüz çeviririm,hanımlarıma karşı adeletli olmam,cennetteki huriler beni bekler,siz savaşın ben arkadan geliyorum,ben bu cariyeyi beğendim,eşlerimi yüzüstü bırakırım KİM DİNLER ONU,KİM İNANIR ONA ACABA,BÖYLE PEYGAMBER OLAMAZ DERLER VE ONU TERK EDERLER

 

KURAN olağanüstülüğü sadece ALLAH lafzı olması,yaratıcı kimliği ile konuşması,vahyi olması,akılcı bir kitap olmasıdır.

 

Abdest konusu ise vahyi bir emirdir,emire karşı yorum yapılmaz,ister kabul edersiniz,ister etmezsiniz.

Gönderi tarihi:

arci kardeş, biz de bu hataları yaptıysa bile hemen pişman olup çark etmiş ve durumu kurtarmış diyoruz ya zaten! Konuyu ordan oraya çekiyorsun. Biz burada Muhammed hata yapmış mı, yapmamış mıyı tartışmadık ki? Örnek verdiğin ayetlerin nerden kaynaklanmış olabileceğini tartıştık. Sen mucizeye yordun, ben sıradanlığa...

 

Yorum yapmadan aynen kabul etmek ise senin işin, benim değil...

Gönderi tarihi:

Bismillahirrahmânirrahîm

 

Tahrim;

1. Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

 

2. Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

3. Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi.

 

Allah'ın helâl kıldığı herhangi bir şeyi harâm görmenin, bu davranış başka bir kişiyi veya kişileri memnun etmek için de olsa, kabul edilmezliğidir.

Çünkü onlar "Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri haram kılmayın..." (Mâide, 5/87)

Hz Peygamber'in a.s.v. evlilik hayatıda her İnsan'ın gibi duygusallıklara maruz kalabileceği ve burada olanların Bütün İnsanlara bir ders olarak aktarılması söz konusudur.

Hz. Âişe (r.a)'dan nakledilen bir hadis: Resulullah (s.a.s), bir hanımının odasında daha fazla kalıyormuş. Bunu kıskanan diğer hanımları, bir hileye başvurarak bunun önüne geçmek istemişler Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) helâl olduğu halde kıskanılan hanımının ikrâm ettiği baldan içmeyecegine yemin ederek, onu kendisine yasak kılmıştı (Buhar Talâk, 8; diğer rivâyetler için bk. bn Kesir, Tefsir, VIII, 184 vd).

Allah Teâlâ bu olay üzerine Resulullah (s.a.s)'i uyararak serzenişli bir uslûbla helâl-haram, caiz olan olmayan ve bunun gibi diğer bütün yasaklama ve serbest bırakmaların sadece Allah Teâlâ'nın belirlemesi ile olduğunu, Peygamber dahi olsa, kanun koyma hususunda hiç kimsenin söz hakkı bulunmadığını şöyle bildirmiştir: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını kazanmak için Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?.

Olay bu...

İsteyen inanır,istemeyen inanmaz.

Gönderi tarihi:
İsteyen inanır,istemeyen inanmaz.

Ben inanmasan... :(

Almıyayım ya...

Binlerce yıldır aynı hikayelerden bıktım usandım...

21. yüzyıla ramak kaldığı şu günlerde...

Bunların ezberiyle oluşmuş bir beyne hiç bir zaman izin vermeyeceğim...

Çünkü günümüz insan beyni onların çok ama çooook üzerinde...

Kendime haksızlık etmemeliyim...

O yegane var olma sebebim... :)

 

Saygılar...

DİPNOT...

Gönderi tarihi:

Ben inanmasan... :(

Almıyayım ya...

Binlerce yıldır aynı hikayelerden bıktım usandım...

21. yüzyıla ramak kaldığı şu günlerde...

Bunların ezberiyle oluşmuş bir beyne hiç bir zaman izin vermeyeceğim...

Çünkü günümüz insan beyni onların çok ama çooook üzerinde...

Kendime haksızlık etmemeliyim...

O yegane var olma sebebim... :)

 

Saygılar...

DİPNOT...

 

Sayın dipnot.

Sizin inanıp, inanmamanız bir eksiklik olarak farkedilmez dert etmeyin...

Ve siz binlerce sene yaşamanız lazımki,( Binlerce yıldır aynı hikayelerden bıktım usandım...) usanmanızın bir karşılığı olmalı...

21. yüzyıla ramak kalmadı zaten 21.yüzyıldayız...

Ezberle oluşmuş "BEYİN" e izin vermeyeceğinizi beyan ediyorsunuz,teşekkür ederim bu yazınıza,sizin seküler yaşamınızda İnsan ve Kainat'ın oluşumunun "BİLİMSEL" bir yanıtı nedir, yazın ve EZBERİMİZİ BOZUN...

Günümüz İnsan beyni ile yanıt verin...

İsterseniz İRADE VE BİLİNÇ'Lİ olarak...

Ne dersiniz..

Teşekkür eder,saygılar sunarım.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.