Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

BAHAR BAYRAMI NEVRUZ KUTLU OLSUN!…

 

 

 

“Nevruz’u, Terörün Şiddet Tuzağına Düşmeden, Hoşgörüyle Kutlayalım!..”

 

 

 

Sevgi, hoşgörü ve dayanışma gibi insani değerleri en yoğun şekilde yaşadığımız bahar ve bereket bayramı Nevruz’unuz kutlu olsun!..

 

 

 

Asya’dan, Avrupa ve Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada milyonlar tarafından baharın gelişi, “yeni gün” olarak coşkuyla kutlanan Nevruz; yeniden canlanmaya başlayan doğanın insanlara sunduğu bolluk, bereket, dirilik, sevgi, kardeşlik, paylaşma, barış ve dostluk duyguları ile her yıl 21 Mart’ta kutlanmaktadır.

 

 

 

Halk arasında; Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da kutlanan 21 Mart Nevruz, insanlarımız arasındaki sevgi, saygı ve dayanışmanın kuvvetlendiği, birlikte yaşama isteğinin güçlendiği özel günlerimizdendir.

 

 

 

Baharın müjdecisi olan 21 Mart Nevruz, gelenek ve göreneklerimiz arasında yer alan ve en sıcak, en canlı şekilde kutlanan bir bayramdır. Bu sıcaklık, bizim dünyamızın var olabilmesi için gerekli üç ana unsur olan hava, su ve toprağı ısıtan ateştir. Bu ateşin, çocuklarımızın gönüllerini ve hayallerini ısıtarak, ulusaldan evrensele uzanan bir çizgide sevgi, saygı, barış, dostluk, hoşgörü ve kardeşlik duyguları ile bütün insanlığı kucaklayacağına inanıyorum.

 

 

 

Halkımızın ortak değerler etrafında birleştiği ve kaynaştığı Nevruz’un, binlerce yıldan beri beraberinde getirdiği biricik anlayış; sevgi ve hoşgörüdür. Hoşgörünün, insanın sahip olabileceği değerlerin en erdemlisi olduğunu, uzlaşmanın temelinde de hoşgörünün yattığını bir kere daha vurgulamak istiyorum.

 

 

 

Nevruz Bayramı öncesinde tüm anne ve babalara seslenmek istiyorum; Bahar Bayramı Nevruz’un, asıl mana ve maksadını evlatlarımıza anlatalım. Çocuklarımızın terör örgütleri tarafından kullanılmalarına, ülkemizin kalkınmasını, refahını ve mutluluğunu istemeyenlerin, bu güzel bahar gününün havasını bozmasına izin vermeyelim. Dargınlıkları, kırgınlıkları bir kenara bırakarak, çocuklarımızın geleceği ve huzuru için hep birlikte gönülden, kardeşçe kucaklaşalım.

 

 

 

Demokrasinin sınırları genişledikçe, şiddet ortamı duruldukça, huzur ve güven arttıkça, silahlar yerini uygar tartışma ortamlarına bıraktıkça, Türkiye hem kendisine daha çok güvenir, hem sorunlara çözüm bulunur. Buna karşın şiddet içinde olacağım diyenlere karşı mücadele kaçınılmazdır. Türkiye’de herkes görüşlerini dillendirebilmeli, ama bu, ülkenin milli birlik ve bütünlüğünü, üniter yapısını, birlikte yaşama iradesi ve demokrasisini güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Türkiye; etnik köken ve din ayrımı gözetmeyen tüm insanların gönüllü birlikteliğinin ülkesidir. Bir millet olmak için aynı etnik kimliğe sahip olmak gerekmez; ortak tarih ve sosyo ekonomik entegrasyon, ülke ve vatandaşlık kavramları etnik farklılıklardan önceliklidir.

 

 

 

Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyet’le taçlandırılmasında, millet egemenliğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşumu ile kullandırılmasında, laik-demokratik Türkiye hedefinin temellerinin atılmasında, etnik aidiyetleri, inanç farklılıkları ne olursa olsun, T.C. vatandaşlarının oynadığı yaratıcı rol, vatan ve millet kavramlarına, tarihsel birikimimizi de katarak sağlam, içeriği olan bir yapı kazandırmıştır. Bu sebeple, Anadolu, etnik kaynaşmanın etnik ayrışmayı yendiği bir yer haline gelmiştir.

 

Milletimizin sahip olduğu değerler, sorunların çözümlerinin garantisidir. Kurtuluş Savaşı’nın mücadelesi ve başarısının sırrı, sahip olunan bu değerleri, tarihsel koşulları, gelişmelerle uyumlu şekilde yönlendirebilme ve farklılıklarımızı zengin bir bütünlüğe çevirebilme yeteneğinde yatar.

 

 

 

Yerel seçimler öncesinde terör örgütü ve uzantısı oluşumlar tarafından toplumda gerginlik yaratılarak, oy avcılığının “şiddet” tuzağına karşı uyanık olalım. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizi de göz önünde tutarak, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için, sosyal refahımız için, ekonomik ve sosyal kalkınmamızı gerçekleştirebilmemiz için hem Nevruz’da, hem de Nevruz’dan sonra birlik ve beraberliğimizi, huzur ve güven ortamını bozacak her türlü eylemden uzak duralım. Bu bayramı kutlayan ve kutlamalarda görev alan tüm vatandaşlarımızı sağduyulu davranmaya, kışkırtmalara karşı dikkatli olmaya davet ediyorum.

 

 

 

Ağrı’dan Sevda Erdoğmuş isimli bir kız çocuğumuzun e-postama gönderdiği şiirdeki duygu ve dilekleri aynen paylaşıyorum;

 

“Devir dostluk, kardeşlik devri; düşmanlığın faydası yok,

Şimdi hep beraber olup, kenetlenme zamanıdır.

Halaylar çekilsin, dert keder unutulsun,

Gülün, koşun, eğlenin, bugün Nevruz bayramıdır.

Bu bayram cihan bayramı; soy, ayırım dinlemez,

Bu bayram dostluk bayramı; kin, nefret istemez,

Hepimiz aynı vatanın evladıyız, kanımız, canımız bir,

Yaraları sarma zamanıdır, bugün Nevruz bayramıdır.

 

 

 

Barışa, kardeşliğe ve hoşgörüye inanan sağduyu sahibi tüm vatandaşlarımızın Nevruz Bayramı kutlu olsun!...

 

 

 

Demokrasi ve özgürlük isteyenlerin demokrasi ile bağdaşmayan bir zihniyeti içselleştirmiş olmalarından daha vahim bir durum olamaz. Özlemini duyduğumuz terörden arınmış, şiddetten uzak, insanca yaşanılan bir Türkiye’de, evrensel kardeşliğe kucak açan hoşgörünün egemen olduğu bir dünyada buluşmak ümidiyle…

Gönderi tarihi:

Cumhuriyet döneminin son 80 yilina bakarsak Nevroz diye ne bir bahar bayrami nede kardeslik icin yakilan atesler vardi. Nedense son 5 yildir Nevruzu kesf ettik ve hmende sahiplendik. Neymis efendim Nevruz Türk'lerin bayramiymis, Kürt'ler ve diger ulustan insanlar kutlayincami aklimiz basimiza geldi. 5 yil öncesinde neredeydi aklimiz?

Ben aklim yeteli Nevruzu Kürt'lerin bayrami olarak biliyorum. Bu bayram biz Türk'lerinde olsa üstlenmeye hakkimiz yok derim, cünki yillarca red etmisiz ve kutlayanlari hapislere atmisiz.

Bu bayrami Türkiye'de hep beraber Kürt kardseslerimizin bayrami olarak kutlamamiz gerekli. Dolayisiyla Türk'ler, Kürt'ler ve diger milletten insanlarimiz Kürt'lerin Nevruz bayramlarini beraberce kutlamalidirlar.

 

Ama benim gene umudum yok cünki, gene türkcüler Nevruzu sadece Türk'lerin deyip gercek sahiplerinin elinden almaya calisacaklar.

Ne yapsin türkcüler, baktilarki Nevruzu yok edemediler ve engelleyemediler, en azindan gercek sahiplerinin ellerinden alip kendimiz kutlayalim diyorlar.

Gönderi tarihi:

Nevruz, Türklerin, Ergenekondan çıkışının, Demirdağını aşışının, baharın gelişinin bayramı kutlu olsun...

 

Nedense tarihleri boyunca bir kültür geliştiremeyenler bu bayramıda sahiplenmişlerdir, ancak işin tarihi kısmına bakınca bayramın asli orijini nerden geliyor bellidir...

 

Dünyada bütün Türki devletlerin kutladığı bayramdır, kutlu olsun...

Gönderi tarihi:
Cumhuriyet döneminin son 80 yilina bakarsak Nevroz diye ne bir bahar bayrami nede kardeslik icin yakilan atesler vardi. Nedense son 5 yildir Nevruzu kesf ettik ve hmende sahiplendik. Neymis efendim Nevruz Türk'lerin bayramiymis, Kürt'ler ve diger ulustan insanlar kutlayincami aklimiz basimiza geldi. 5 yil öncesinde neredeydi aklimiz?

Ben aklim yeteli Nevruzu Kürt'lerin bayrami olarak biliyorum. Bu bayram biz Türk'lerinde olsa üstlenmeye hakkimiz yok derim, cünki yillarca red etmisiz ve kutlayanlari hapislere atmisiz.

Bu bayrami Türkiye'de hep beraber Kürt kardseslerimizin bayrami olarak kutlamamiz gerekli. Dolayisiyla Türk'ler, Kürt'ler ve diger milletten insanlarimiz Kürt'lerin Nevruz bayramlarini beraberce kutlamalidirlar.

 

Ama benim gene umudum yok cünki, gene türkcüler Nevruzu sadece Türk'lerin deyip gercek sahiplerinin elinden almaya calisacaklar.

Ne yapsin türkcüler, baktilarki Nevruzu yok edemediler ve engelleyemediler, en azindan gercek sahiplerinin ellerinden alip kendimiz kutlayalim diyorlar.

Ben sizi anlayamadım sevgili dünyahepimiz yazınızın birinde ''biz kürtler '' diyorsunuz bir diğer yazındada ''biz türkler'' diyorsunuz artık bir karar verin ona göre yazalım bizde...

 

Siz nerelisiniz bilmiyorum fakat bu bayramı kars-ardahan-ığdır ve erzurumun bazı yerlerinde yaşayan azeri kökenli vatandaşlarımız nevruz bayramlarını kutluyorlardı pkk sahip çıkana kadar tabiki.

 

Sn mavi hemşom aslında bilir bu olayı fakat bilsede söyleyeceğini tahmin etmiyorum yine o güzel edebiyatını kullanarak olayı başka yerlere çeceğini düşünüyorum . :)

 

Yaklaşık 15-20 yıl öncesine kadar azeri kökenli komuşalırımız her sene bu nevruzu kutlardı bizde onlara eşlik ederdik...Bacaların üstünde (Damların üzerinde)Ateş yakıp göçmen kuşların gelmesini beklerdik...her evin bacasında ve önünde ateşler yakılırdı çocuklar gece yarısına kadar göçmen kuşların gelmesini beklerdi...

 

pkk sahip çıkıp nevruzu povakasyona dönüştürdükten sonra azeri kökenli vatandaşlarda artık kutlamaz oldu...

 

Zaten bu ortamda düşüncelerini paylaşan birininde nevruzun kimlere ait olduğunu ,kimlerin kutladığını bilmediğinide düşünmek olmaz.

 

Sen sahip çıkmasan başkası sahip çıkar elbet nevruzun bu duruma gelmesi geçmişteki yanlış siyasetin ürünüdür..

 

Bakın asırlardır hangi devletler nasıl kutluyormuş nevruzu....

 

 

Orta Asya'daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini (Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğine) canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.

 

Kazakistan

Kazaklar, Nevruz törenlerinde Mevlid okuturlar. Evler baştan başa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyalar üzerine kil kaplar atılarak parçalanır, ateş üzerinden atlanır. Ateşten atlamaların, eski yılın kötülüklerinden ve hastalıklarından sıyrılmak, yeni yıla sağlıklı bir şekilde girmek için yapıldığı tespit edilmiştir. Kazaklar, Nevruz'da yaptıkları yemeğe "Nevruz-köcö" adını verir. Ayrıca nevruz çorbası veya lapa adı verilen başka bir yemek de yaparlar ve bunları o gün komşularına dağıtırlar.

 

Kırgızistan

Kırgızlar, yeni yılın ilk gününe Nooruz adını verirler ve o gün "Nooruz köcö" denilen özel bir yemek yerler. "Köcö", darı yarması yahut bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir. "Auz köcö" denilen "kavut" da bu günün özel yemeklerindendir. Kırgız yılı, gece ile gündüzün bir olduğu günde yapılan Nevruz Festivali ile başlar ve Yılbaşı bayramı 21 Mart'ta kutlanır.

 

Özbekistan

Özbekistan'ın Semerkand, Buhara, Andican taraflarında Nevruz törenleri, Nevruz günü başlar ve bir hafta devam eder. Halk, bu Nevruz eğlencelerine "Seyil Eğlenceleri" adını verir ve Seyil Yerleri dönme dolaplar, çalgıcılar, beççeler, seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, "aş" adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. İkramların yanısıra, Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir, Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir.

 

Türkmenler

yeni yılın ilk gününe Novruz adını verirler. Novruz'dan beş altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko, bovursak, Türkmen palovu hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz'un özel yiyeceğidir. Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni, 21 Mart sabahı hazır olur.

 

Azerbaycan

Azerbaycan'da Nevruz, üç gün sürmektedir. Her yıl Mart ayının 21-23ncü günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz'dan sonraki en önemli gün, "ahir çerşenbe/son çarşamba" dır. Bu güne, "ılin ahir tek tek" günü de denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın Çarşamba günleri de önemlidir. Buna "üskü" denilmektedir. "Ahir çerşenbe"den önceki Salı günü mezarlığa giden erkekler, Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve daha başka yiyecekler ile giderler. Mezarlıkta Kuran-ı Kerim okunur, Fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp, 1-2 saat sonra mezardan ayrılınır. Böylece Nevruz'da Kabir-üstü uygulaması da sona erer.

 

Azerbaycan'da salıyı çarşambaya bağlayan gece "ahir-çerşenbe" denir. "Ahir çerşenbe" de yapılması gerekli işlerin başında evin, eşyanın, kap kacağın yıkanması ve temizlenmesi işi gelmektedir. Ahir çerşenbe'de, Pülenberi adı verilen üzerliğin yakılması âdetinin yanısıra, en az yedi yemişten oluşan "yeddi-levin" gecesi yapılır. "Gapı pusma" adeti, gençlerin niyet tutarak komşu kapılarını dinlemeleri ile ilgilidir. İlk duyulan söz, yeni yılın lehine veya aleyhine yorumlanmasına neden olur.

 

"Ahir çerşenbe" nin diğer bir âdeti de, "suya yüzük atma" oyunudur. Odanın ortasına su dolu leğen getirilir, leğenin etrafını saran kızlar yüzüklerini leğenin içine atarlar. Üstü bezle örtülü leğenden, kızlardan birisi bayatı söyleyerek (silindi) yüzük çıkarır. Çekilen yüzük kime aitse, bayatı da onun olur.

 

Su-başı âdetleri: Ertesi gün, gün doğmadan su kaynağına gidilir, el yüz yıkanır. Kızlar önce iki ellerinin başparmaklarını ip ile bağlayarak, suyun üzerinden atlarlar, daha sonra parmaklarındaki ipi keserek suya atarlar. Böylece kısmetlerinin açılacağına inanırlar. Su başına gidenler, kaynağın gözünden yedi küçük taş alarak, su kabının dibine koyarlar. Bu taşlar, bir dahaki âhir çerşenbeye kadar kabın dibinde kalır. Su dönüşü, üç böğürtlen dalı koparılarak eve getirilir ve bir sonraki âhir çerşenbeye kadar takıldığı yerde kalır.

 

Nevruz'dan bir gün öncesine, "baca-baca" denir. Çeşitli renklere boyanmış, suda pişirilmiş yumurtalar, kapı kapı dolaşan çocuklara verilir. Çocuklar o gün gruplar halinde dolaşarak;

 

 

Nevruz, Nevruz bahara

Güller güller nahara

Bağçamızda gül olsun

Gül olsun, bülbül olsun

 

boyalı yumurtalar ve aşıklarla oyun oynarlar.

"Baca-baca" günü gecesinde, "bacadan şal atma" âdeti yerine getirilir. Buna göre; akşamüzeri yine tongallar yakılır, üzerinden atlanır, gece olunca, çocuklar uçlarına uzun ip bağlı heybeleri, hısım ve akrabalarının bacalarından sallandırılır, gençler bellerine bağladıkları şalı bacadan sarkıtırlar. Ev sahibi de, şalı sarkıtan tahmini kişi için, en uygun armağanı şala bağlar.

 

Yeddi-levin gecesinin sabahında, bir ağaca kalın bir iple küflen (salıncak) asılır. Genç kızlar ve delikanlılar sıra ile salıncakta sallanır. Küflende sallanan kişi, mani okur, etrafındakiler ona cevap verir. Bu oyuna "küfdibi", "küfyeli" gibi adlar verilir.

 

Bayram günü erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı toplanarak bayramlaşırlar. O yıl ölenlerin, evleri ziyaret edilir ancak o gün yas tutulması günah sayılır. Evler dolaşılarak şeker, pirinç, yumurta vb. yiyecekler fakirlere dağıtılır. Hasta ve dost ziyaretleri önemlidir.

 

Nevruz: Karapapaklar'da Nevruz,Kırım Türkleri'nde Navrez, Gündönümü; Batı Trakya Türkleri'nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri'nde Sultan-ı Navrız adlarıyla kutlanmaktadır.

 

1- Azerbaycan

21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)

 

2- Kazakistan

21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)

 

3- Kırgızistan

21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)

 

4- Özbekistan

21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)

 

5- Türkmenistan

21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)

Gönderi tarihi:
Cumhuriyet döneminin son 80 yilina bakarsak Nevroz diye ne bir bahar bayrami nede kardeslik icin yakilan atesler vardi. Nedense son 5 yildir Nevruzu kesf ettik ve hmende sahiplendik. Neymis efendim Nevruz Türk'lerin bayramiymis, Kürt'ler ve diger ulustan insanlar kutlayincami aklimiz basimiza geldi. 5 yil öncesinde neredeydi aklimiz?

Ben aklim yeteli Nevruzu Kürt'lerin bayrami olarak biliyorum. Bu bayram biz Türk'lerinde olsa üstlenmeye hakkimiz yok derim, cünki yillarca red etmisiz ve kutlayanlari hapislere atmisiz.

Bu bayrami Türkiye'de hep beraber Kürt kardseslerimizin bayrami olarak kutlamamiz gerekli. Dolayisiyla Türk'ler, Kürt'ler ve diger milletten insanlarimiz Kürt'lerin Nevruz bayramlarini beraberce kutlamalidirlar.

 

Ama benim gene umudum yok cünki, gene türkcüler Nevruzu sadece Türk'lerin deyip gercek sahiplerinin elinden almaya calisacaklar.

Ne yapsin türkcüler, baktilarki Nevruzu yok edemediler ve engelleyemediler, en azindan gercek sahiplerinin ellerinden alip kendimiz kutlayalim diyorlar.

 

Ben 30 yaşındayım benim çocukluğumdan beri her Nevruz'da Türkiye'de resmi ve gayriresmi törenler düzenlenir. Diğer türk devletlerinden , yöresel bayram kıyafetleriyle gelen konuklar da bu törenlere katılır. Ateş yakılıp üstünden atlanır ve yumurta tokuşturulur.

 

Pers kökenli Nevruz bayramı tarih boyunca kurulmuş bütün Türk devletlerinde bayram olarak kutlanmıştır. Türk'lerin eski takvimi olan "Oniki Hayvanlı Türk Takvimi"nde yılbaşı nevruz günüdür. Türkiye dışındaki Türk devletlerin de bu bayram kutlanmaktadır.

 

Nevruz bayramı hem türkler, hem kürtler, hem iranlılar, hem afganlar, hem lazlar ve gürcüler, hem arnavutlar, hem de tacikler tarafından kutlanmaktadır.

 

Bu arkadaşımız Nevruz kürtlerin bayramıdır, herkes kürt bayramı olarak kutlamalıdır diyerek konu hakkındaki bilgisinin seviyesini ortaya koymaktadır. Zira internette bir şey iddia etmek için bilgi sahibi olmanız şart değildir. Klavye ve bilgisayar sahibi olmanız yeterlidir.

 

Temel mantıkla ismi farsça olan bir bayram nasıl sadece kürtlere ait bir bayram olabilir şeklinde mantık süzgecinden geçirme ihtiyacı da duymanız gerekmeyebilir.

 

Nevruz persler tarafından kutlanmaya başlanan bir bayramdır. farçada yenigün anlamına gelir. Nevruz bayramı'nın kutlandığı 21 Mart'da bir gök olayı yaşanır. Gece ve gündüz eşittir (ekinoks) . bu gök olayı bu coğrafyadaki bir çok halkı etkilemiştir. İlk olarak persler tarafından bayram olarak kutlanan bugün, zamanla diğer halklar tarafındanda kutlanmaya başlanmıştır.

 

Türkler tarafından ergenekondan çıkış ve baharın gelişi olarak kutlanır,

 

kürtler tarafından iranlı şair Fridevsi tarafından yazılan ve bir pers efsanesi olan Demirci kava efsanesine ithafen kutlanır.

 

İran'da yılbaşı olarak kutlanır.

 

Afganlarda bahar bayramı olarak kutlanır vs..

Gönderi tarihi:

Ben de çocukluğumdan beri hatırlarım. Ateşler yakılıp , yumurtalar tokuşturularak bu bayramın kutlandığını. Ama forumdaki bir kaç arkadaş her türlü ajitasyonu yaparak , kardeşlik , insan hakları adı altında aba altından sopa gösterip mazlum edebiyatı yapmaktan bıkmadılar.Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu bayram halk arasında kutlanırken , birden bire yetkili ağızların bu olaya abartılı bir biçimde sahip çıkmaları bu tür yanlış anlamalara sebebiyet veriyor sanırım.

Gönderi tarihi:
birden bire yetkili ağızların bu olaya abartılı bir biçimde sahip çıkmaları bu tür yanlış anlamalara sebebiyet veriyor sanırım.

 

Birden dediğimiz 90'lı yılların başı., Sovyetler'in dağıldığı, bir çok bağımsız türki cumhuriyetin ortaya çıktığı. Türkiye'nin türki cumhuriyetlere abilik rolüne soyunması ile alakalı.

Gönderi tarihi:
Ben sizi anlayamadım sevgili dünyahepimiz yazınızın birinde ''biz kürtler '' diyorsunuz bir diğer yazındada ''biz türkler'' diyorsunuz artık bir karar verin ona göre yazalım bizde...

 

Siz nerelisiniz bilmiyorum fakat bu bayramı kars-ardahan-ığdır ve erzurumun bazı yerlerinde yaşayan azeri kökenli vatandaşlarımız nevruz bayramlarını kutluyorlardı pkk sahip çıkana kadar tabiki.

"biz Türkler" ve "biz Kürtler" diye ne zaman ve nerede yazdim lütfen gösterin. Ben Türküm ver bunu söylemektende cekinmiyorum. Benim icin Türk, Kürt, Cerkez veya baska milletten olmak o kadar önemli degil, önemli olan insanlik.

 

Ben nevruz kutlamalarindan bahsederken resmi devlet tutumundan, ülkemizdeki su veya bu kökenli vatandaslarin tutumundanbahsetmedim.

Gönderi tarihi:
Ben 30 yaşındayım benim çocukluğumdan beri her Nevruz'da Türkiye'de resmi ve gayriresmi törenler düzenlenir. Diğer türk devletlerinden , yöresel bayram kıyafetleriyle gelen konuklar da bu törenlere katılır. Ateş yakılıp üstünden atlanır ve yumurta tokuşturulur.

 

Pers kökenli Nevruz bayramı tarih boyunca kurulmuş bütün Türk devletlerinde bayram olarak kutlanmıştır. Türk'lerin eski takvimi olan "Oniki Hayvanlı Türk Takvimi"nde yılbaşı nevruz günüdür. Türkiye dışındaki Türk devletlerin de bu bayram kutlanmaktadır.

.

..

 

Devlet erkaninin nevruz bayrami konusundaki son 85 yila bakin ve sonra söyleyeceklerinizi söyleyin. Madem Nevruz biz Türklerin bayrami ve bizler bunu devamli kutlkadikta neden bu resmi kaynaklarca söylenmedi, dahja dogrusu neden bizler bunu tüm Türkiye olarak devletimizle ve milletimizle beraber kutlamiyorduk?

Ben Kürt'lerin bayrami derken Türkiye sinirlarini kastettim ve Türkiye sinirlarinda genelde Kürt bayrami olarak bilinir. baska ülkelerde de kutlanmiyor veya onlarin bayrami degil falan sözler sarfetmedim.

Gönderi tarihi:

21 Mart neler neler anlatır bana...

 

Anlatıcının dili yok,rengi yok.

 

Arada bir hüzün taşır bakışlarıma.

 

Önce uzun bir sessizlik alıverir yakılmış tebessümleri sonra haykırışlar.

 

........................

 

Ben 21 Mart'ta doğdum...adım bahar,nevruz.newroz........adım yenigün.

 

Umudun ve direnişin ses bulduğu tüm coğrafyalara,tüm halklara...

 

Dirilişin günü,21 Mart kutlu,mutlu ve umutlu olsun.

 

İyiki doğdum,iyi ki sizinle ölümden yaşamı buldum....

 

...............

 

Ayrıca...

 

"21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika'da, ırk ayrımcılığını öngören yasaları protesto edenler polisin açtığı ateş sonucu yaşamlarını yitirmişlerdi. Toplam 69 kişi öldürülmüştü. 1966 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, ırk ayrımcılığının bütün biçimlerinin ortadan kaldırılması çağrısında bulundu ve 21 Mart'ı "Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Gün" ilan etti. "

 

21 Mart Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü'ne bir gün kala...basitliklere ve kendi dünyalarına boğulmuşlara inat;herkesin kendi olarak yaşadığı bir dünya umuduyla...

 

İnsana ait tüm güzel duygularla selamlıyorum sizi sevgili insanlar!

Gönderi tarihi:

bütün mevsimler tutsak düşse de yangına,

her bahar dicle’yi emzirir dağlar

bahar, dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar.

 

alışamam ölüme alışamam,

ölüm insana aykırıdır alışamam.

susmak insana aykırıdır susamam.

yanıbaşımda bir yangın,

eti yanar vatanımın susamam.

yanıbaşımda ölüm çalıyor kapıları duramam.

 

çığlık olmak ama her sessizliğe

çığlık olmak insana yaraşır

ölüme direnirim tırnağımla dişimle

ama alışamam ölüme

bir başına olmak önemli değil

bir gül, bir gül bırakabilmek arkadan gelenlere

 

tek başına bir mum devririr geceyi

tek bir can neleri neleri devirmez ki?

 

nedir bu sancı nedir?

hasretin yine başladı, sol yanım seninle birlik

işgal etmişsen yar ömrümü

ateşin düşmüş canıma

sen benim içimde

ben diyarbekir içinde ağır ağır yanarım dönerim bitmez

geçerim bir mermi gibi candan, yar senden geçemem

nasıl da özlemişem, sevda çeker canım

 

yangındır gayrı

bir uçtan bir uca sarılmıştır her yan

yeşile, sarıya, kırmızıya.

dağlar damar damar olmuş akar memleketin yüreğine

bugün keskin bıçak ağzı da olsa gökyüzü

bahar düşmüştür vatanıma

mavi erguvan dallar fışkırmıştır topraktan

can yürümüştür dallara

gayrı dört mevsim bahardır dağlardan akar

ne durursun ana görmisen kar erir her yanda

ne durursun ana tilili çek, çek tilili.. heeyyyy

Gönderi tarihi:
21 Mart neler neler anlatır bana...

 

Anlatıcının dili yok,rengi yok.

 

Arada bir hüzün taşır bakışlarıma.

 

Önce uzun bir sessizlik alıverir yakılmış tebessümleri sonra haykırışlar.

.

.

 

!

 

Nevruz- Newroz hangisi yeni gün hangisi direniş ?

 

Anladığım kadar yasa dışı örgütler direniş olarak kabul edip,her yıl direnişlerini kutluyorlar.

Gönderi tarihi:
21 Mart neler neler anlatır bana...

 

Ayrıca...

 

"21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika'da, ırk ayrımcılığını öngören yasaları protesto edenler polisin açtığı ateş sonucu yaşamlarını yitirmişlerdi. Toplam 69 kişi öldürülmüştü. 1966 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, ırk ayrımcılığının bütün biçimlerinin ortadan kaldırılması çağrısında bulundu ve 21 Mart'ı "Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Gün" ilan etti. "

 

21 Mart Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü'ne bir gün kala...basitliklere ve kendi dünyalarına boğulmuşlara inat;herkesin kendi olarak yaşadığı bir dünya umuduyla...

 

İnsana ait tüm güzel duygularla selamlıyorum sizi sevgili insanlar!

 

Ben de buna rağmen sürekli ajitasyon edebiyatı yapanları selamlıyorum. Irkçılık derken asıl ırkçılığı siz ve sizin gibilerin yaptığının farkında bile olmamanız ne kötü. Eğer tersi olsaydı "dünyahepimizin" adlı üyenin ayrımcılık ve ırkçılık kokan iletisini kınamış olmanız gerekiyordu. Yukardaki tarhi bilgiler ışığında tabi buna da resmi tarh demezseniz eğer. Türküm diyen ırkçı faşist , kürdüm diyen devrimci hümanist sevsinler. Etiketleri ve kimlikleri , inançları hiç umursamama rağmen beni bile böyle yazdırabilecek yanlı ve sübjektif iletiler çıkması ne üzücü.

Gönderi tarihi:
Birden dediğimiz 90'lı yılların başı., Sovyetler'in dağıldığı, bir çok bağımsız türki cumhuriyetin ortaya çıktığı. Türkiye'nin türki cumhuriyetlere abilik rolüne soyunması ile alakalı.

90 li yillara kadar Türkiye neden Nevruz bizim bayramimiz ve kutlamaliyiz demiyordu? 90 dan sontarami abi oldugunu hatirladi dersiniz? Önce kardeslerinin bayramini hatirlayamadi galiba Türkiye.

Gönderi tarihi:
Ben de buna rağmen sürekli ajitasyon edebiyatı yapanları selamlıyorum. Irkçılık derken asıl ırkçılığı siz ve sizin gibilerin yaptığının farkında bile olmamanız ne kötü. Eğer tersi olsaydı "dünyahepimizin" adlı üyenin ayrımcılık ve ırkçılık kokan iletisini kınamış olmanız gerekiyordu. Yukardaki tarhi bilgiler ışığında tabi buna da resmi tarh demezseniz eğer. Türküm diyen ırkçı faşist , kürdüm diyen devrimci hümanist sevsinler. Etiketleri ve kimlikleri , inançları hiç umursamama rağmen beni bile böyle yazdırabilecek yanlı ve sübjektif iletiler çıkması ne üzücü.

Icinizde olmazsa zaten böyle yazmazdiniz, duygu sömürüsünede hic gerek yik. neden benim yazdiklarim irkcilikmis bunu aciklamiyorsunuz. Ben sormustum ve gene sorayim. 90 li yillara kadar neden bizim tarihimizde veya devlet erkanimizin dilinde Nevruz sözü yoktu? Neden 90 li yillara kadar devletimiz ve onun organlari Nevruz Türk bayramidir ve bizim de kutlamamaiz gerekli demiyordu? Isine geldigi zaman kabul et yok gelmeyince inkar et ve herkeste söylediklerini kabukllensin, saygi duysun. Türkiye'de okudugum sürece ne bir tarih kitabinda nede baska bir sosyal kitaplarda bizlewre Nevruzun Türk bayrami oldugunu ögretmediler. Her türlü bayramlarimizi ve fetihlerimizi bize ögretiyorlarda Nevruzu neden ögretmediler bilemiyorum. Tahminime göre siz biliyorsunuzdur, aciklamanizi rica ediyorum.

Gönderi tarihi:
Ben de buna rağmen sürekli ajitasyon edebiyatı yapanları selamlıyorum. Irkçılık derken asıl ırkçılığı siz ve sizin gibilerin yaptığının farkında bile olmamanız ne kötü. Eğer tersi olsaydı "dünyahepimizin" adlı üyenin ayrımcılık ve ırkçılık kokan iletisini kınamış olmanız gerekiyordu. Yukardaki tarhi bilgiler ışığında tabi buna da resmi tarh demezseniz eğer. Türküm diyen ırkçı faşist , kürdüm diyen devrimci hümanist sevsinler. Etiketleri ve kimlikleri , inançları hiç umursamama rağmen beni bile böyle yazdırabilecek yanlı ve sübjektif iletiler çıkması ne üzücü.

 

Değerli dostum,

 

ya bana "...basitliklere ve kendi dünyalarına boğulmuşlara inat;" şeklinde ki düşüncemin neden altını çizdiğinizi yazın yada bırakın ben yazdıklarımla yetineyim.

 

Nevruz,ne sizin ne de benim düşüncelerim tekelinde değil,bu özel günü sadece umutla yazdım;geçmişin yanlış siyasetileri yazılacaksa;onu da yazarım.

 

Bu eleştirinize inanın ki,anlam veremedim.

Gönderi tarihi:
Ama benim gene umudum yok cünki, gene türkcüler Nevruzu sadece Türk'lerin deyip gercek sahiplerinin elinden almaya calisacaklar.

Ne yapsin türkcüler, baktilarki Nevruzu yok edemediler ve engelleyemediler, en azindan gercek sahiplerinin ellerinden alip kendimiz kutlayalim diyorlar

 

 

 

CYRANO

 

Ben 30 yaşındayım benim çocukluğumdan beri her Nevruz'da Türkiye'de resmi ve gayriresmi törenler düzenlenir. Diğer türk devletlerinden , yöresel bayram kıyafetleriyle gelen konuklar da bu törenlere katılır. Ateş yakılıp üstünden atlanır ve yumurta tokuşturulur.

 

semAzen

(Üstelik benim yaşım sn cyranodan da fazla sizin bilmiyor veya öğrenmemiş olmanız sizin eksikliğiniz)

 

Ben de çocukluğumdan beri hatırlarım. Ateşler yakılıp , yumurtalar tokuşturularak bu bayramın kutlandığını..............Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu bayram halk arasında kutlanırken , birden bire yetkili ağızların bu olaya abartılı bir biçimde sahip çıkmaları bu tür yanlış anlamalara sebebiyet veriyor sanırım.

 

Irkçılık kokan cümleleriniz ve bu konuda altta verilen cevaplar sizce yeterli mi?

 

Üstelik duygu sömürüsünü yapan ben değilim. Bu konular da sürekli ajitasyon yapanlar belli ve bu hiç doğru bir tartışma tekniği değil. İnsanı tartışmadan soğutuyor. Tartışma ajitasyona değil bilgiye dayalı olmalı, fikir ayrılığı veya aynı şeyleri düşünmüyor olmak hiç önemli değil.

 

basitliklere ve kendi dünyalarına boğulmuşlara inat

 

Bende aynı şeyleri düşünüyorum basitliklerine ve kendi dünyalarına boğulmuşlara inat ajitasyon edebiyatı yapanları selamlıyorum. Sadece umutla yazdım belki düzelebilirler diye. Nevruzun birilerinin tekelinde olduğunu idda eden ben değilim sanırım fikirdaşınız "dünyahepimizin" sorunu o . Tepkinizi yanlış yere yönelttiniz.

Gönderi tarihi:
CYRANO

 

 

 

semAzen

(Üstelik benim yaşım sn cyranodan da fazla sizin bilmiyor veya öğrenmemiş olmanız sizin eksikliğiniz)

 

 

 

Irkçılık kokan cümleleriniz ve bu konuda altta verilen cevaplar sizce yeterli mi?

 

Üstelik duygu sömürüsünü yapan ben değilim. Bu konular da sürekli ajitasyon yapanlar belli ve bu hiç doğru bir tartışma tekniği değil. İnsanı tartışmadan soğutuyor. Tartışma ajitasyona değil bilgiye dayalı olmalı, fikir ayrılığı veya aynı şeyleri düşünmüyor olmak hiç önemli değil.

 

 

 

Bende aynı şeyleri düşünüyorum basitliklerine ve kendi dünyalarına boğulmuşlara inat ajitasyon edebiyatı yapanları selamlıyorum. Sadece umutla yazdım belki düzelebilirler diye. Nevruzun birilerinin tekelinde olduğunu idda eden ben değilim sanırım fikirdaşınız "dünyahepimizin" sorunu o . Tepkinizi yanlış yere yönelttiniz.

 

.......................

 

Sayın Dünyahepimizin,Cyrano ve diğer forumdaşlarımızın cümleleri ile değil,sizce "ırkçılık kokan" kendi cümlelerimle beni eleştirmenizi isterdim.

 

insanı yok sayan hiçbir değeri kendi düşünce alanıma sokmadım,sokmam da!Sadece anlamaya çalışırım.Sizin de tepkinizi anlamaya çalıştım,ama anlamadım.

 

teşekkür ederim.

Gönderi tarihi:

Irkçılık olmasın diye bir yazı yazıpta, ırkçılık kokan bir ileti yazan arkadaşı eleştirmemeniz nasıl bir tezattır. Zaten sadece son alıntı size cevaptı. Diğer alıntılar dünya hepimizin içindi. Anlamamanız da doğal. Üstelik yazılanları delil göstererek sunuyorum görüşlerimi , en azından "nerde söylenmiş kim söylemiş" demezsiniz İnsanı kim yok sayıyor. Sadece belli cümleleri ezberlemişsiniz dönüp dolaşıp aynı şeyleri tekrarlıyorsun. Bu cümleleri de forumda bulup çıkarır arka arkaya sıralarım da hem gerek yok hem de vaktim. Açıkçası elime bir paket mendil alıp, sürekli ajitasyon kokan yazılarınız yüzünden ""kuzum bunu niçun yapıyorsunuz niçun, niçun " diye sorasım geliyor. Ya bu hiç hoş değil değiştirin bu tartışma tekniğinizi.

 

 

Bakın bunu da kaplan -200 söylemiş

 

 

Sn mavi hemşom aslında bilir bu olayı fakat bilsede söyleyeceğini tahmin etmiyorum yine o güzel edebiyatını kullanarak olayı başka yerlere çeceğini düşünüyorum .
Gönderi tarihi:
Irkçılık olmasın diye bir yazı yazıpta, ırkçılık kokan bir ileti yazan arkadaşı eleştirmemeniz nasıl bir tezattır. Zaten sadece son alıntı size cevaptı. Diğer alıntılar dünya hepimizin içindi. Anlamamanız da doğal. Üstelik yazılanları delil göstererek sunuyorum görüşlerimi , en azından "nerde söylenmiş kim söylemiş" demezsiniz İnsanı kim yok sayıyor. Sadece belli cümleleri ezberlemişsiniz dönüp dolaşıp aynı şeyleri tekrarlıyorsun. Bu cümleleri de forumda bulup çıkarır arka arkaya sıralarım da hem gerek yok hem de vaktim. Açıkçası elime bir paket mendil alıp, sürekli ajitasyon kokan yazılarınız yüzünden ""kuzum bunu niçun yapıyorsunuz niçun, niçun " diye sorasım geliyor. Ya bu hiç hoş değil değiştirin bu tartışma tekniğinizi.

 

 

Bakın bunu da kaplan -200 söylemiş

 

teşekkürler.

Gönderi tarihi:

NEVRUZ KUTLAMALARI, MEDYA VE TERÖR...

 

Asya’dan Avrupa’ya, Balkanlar’dan Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada milyonlar tarafından coşkuyla kutlanan bahar ve bereket bayramı Nevruz’a (21 Mart) sayılı günler kala, terör örgütü PKK’nın ve uzantısı siyasi oluşumların, 29 Mart yerel seçimler öncesinde, her sene olduğu gibi, bu sene de Nevruz’u istismar ederek, insanlarımız arasında “kargaşa, şiddet ve düşmanlık duyguları aşılamaya” çalıştığı ve özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımızı güvenlik güçleri aleyhinde kışkırtma ve özellikle büyük kentlerde etnik çatışma yaratmak suretiyle DTP’nin oylarının artırılması yönünde çaba gösterdiği yönündeki haberler basın-yayın organlarına yansıyor.

 

İşte bu noktada, medyamıza büyük sorumluluk düştüğünü vurgularken, birkaç noktaya dikkatleri çekmek istiyorum.

 

Yasama, yürütme ve yargı erklerinden sonra genellikle dördüncü kuvvet olarak değerlendirilen medya, bazen eleştirilse de bazen takdir edilse de demokratik sistemlerin önemli ve vazgeçilmez bir unsurudur. Bir tarafta demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından medya, diğer tarafta da direkt veya en direkt binlerce insanın üzülmesine neden olan terör eylemleri…

 

Ülkemizde yaşanan ve tüm milli güç unsurlarının seferber edildiği terör olayları karşısında basın ve terör ilişkisini genel anlamda irdelediğimizde; propagandanın, teröristin hem amacı, hem de aracı olduğu, sesini duyuracağı ilk ve en etkili, bir bakıma tek yolun da yazılı ve görsel basın, daha açık anlatımı ile medya, yani bütün iletişim araçları olduğu söylenebilir.

 

İletişim araçları, teröristin ikinci yaşam alanıdır; medyasız bilgi toplayamaz, tehdit edemez, korku yaratamaz, terör yapamaz, kitleleri organize edemez, kadro ve yandaşlarını yönlendiremez.

 

Maalesef “terör”, basın için haber toplayanlar ve yorumlayanlar için aynı zamanda kolay haber, kolay kaynaktır; derin araştırmalara ve uzmanlaşmaya fazla ihtiyaç göstermez. Ayrıca terör, toplumun bir kesiminin değil, bütününün ilgisini çeker. Bütün bu ve sayılacak sebeplerle terör, basın için cazip bir konudur.

 

Medya, terörizmin sadece kendisi için yakın getirilerini değil, toplum için uzak getirilerini de görüp değerlendirebilmeli, haksız ve yanlış yönlendirmelere açık olmamalıdır. Bu duyarlılıkla verilen haberde haksızlığa uğrayan taraf olduğu görünümünü kazanmaya çalışan terörist ve terör örgütleri için büyük değer taşımaktadır. Terör örgütleri bu durumu kullandığından, terörle mücadelenin başarısı veya başarısızlığında medya önemli değer taşımaktadır. Terör örgütleri için görsel basın, özellikle televizyon çok uygun araçtır. Toplum psikolojisinin şekillenmesinde asıl işlevi medya yüklendiğinden, terör örgütleri de planlı olarak medyayı kullanmaya çalışır. Medya, önce doğası, yapısı gereği bu etkiye hazır ve yatkındır. Bazen terör örgütleri de, televizyon kanallarına çeşitli dokümanlarla, sesli ve görüntülü materyaller göndererek, bu yolla propaganda yaptırmaktadırlar.

 

Türkiye’de son 30 yılda yaşanan –hatta daha eskiye uzanan- ayrılıkçı terör örgütü ile ilgili haber ve yorumları hatırlayarak bir öz eleştiri yapacak olursak, eşi benzeri olmayan boyutta görsel, işitsel ve yazılı olarak teröre isteyerek veya istemeyerek büyük bir destek verildiğini söylemek haksızlık olmaz.

 

Yasal olmayan gösterilerde kalabalıkları olduğundan büyük göstermek, teröristleri masum insanlar gibi sunmak, düzenin korunması gereğini göz ardı etmek, olaylar hakkında verilen ayrıntılarla şiddet tekniklerinin geniş kitlelere öğretilmesinin aracı olmak, terör örgütleri arasında şiddete yönelik rekabet yaratmak, terör örgütlerine yaptıkları eylemin etkileri ve sonuçları hakkında yayın yolu ile bilgi vermek, bazı kişi ve kurumları hedef haline getirmek, sorulan sorularla ve verilen bilgilerle terör örgütlerine yol göstermek, konuları derinlemesine araştırma imkanı bulunmaması sonucu teröristlerin iddia ve tezlerinin yayılma yoluyla haklı olduğu izlenimini yaratmak, devletten (resmi tutumdan) yana bir görüntü vermekten kaçınarak terörün işine gelmek, vb. çok sayıda sıralamak mümkün olan saptamaların, medyamızın geçmişte yaşadığı, yaşamaya devam ettiği ve bugün de sorgulaması gereken olgulardır.

 

İletişim araçlarının işlevleri dahilinde olan birçok faaliyet, haber ve yorumlardaki yanlış sunuşlar teröre destek olabilir. Örgütün tanıtılması (her örgüt kağıt üzerinde ve şemalarla olduğundan daha heybetli görünür), teröristler ve yöneticileri ile yapılan ve geniş yer verilen görüşmeler, yasadışı eylemler bugün izleyenlerin (kamuoyunun) hafızalarından silinmemiştir. Örneğin, Türkiye’nin Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla birlikte “terörü sona erdirme” yolundaki büyük gayretlerine rağmen, bazı yayıncılarca terör olaylarının büyütülerek gösterilmesi, hatta eski görüntülerin gereksiz ve yersiz bir biçimde tekrar tekrar verilmesi, turizm sektöründe rezervasyon azalış ve iptallerine yol açmıştır.

 

Yurt içinde ve dışında tedirginlik oluşturacak şekilde terörist organizasyonların görüntülerini sürekli yayınlayan televizyon kanalları, tarihi bir yanlışı sürdürerek teröre destek olurken, milli ekonomiye de büyük zarar vermektedirler.

 

Basın, terör kaynağı olmak, diğer terör odaklarına destek olmak, onlar tarafından kullanılmak, terör aşaması olan durumların ve anarşinin olağanlaşmasına alet olmak gibi bir yığın tehdit altındadır. Ne yazık ki, her şeyi bildiğini, yaptıklarının yapabileceklerin en iyisi olduğunu zannetmesi, basının zayıf karnıdır.

 

Dolayısıyla Türkiye’de tüm unsurlarıyla devletin ve milletin teröre karşı gösterdiği yüksek duyarlılık, terör örgütlerinin kitleleri istismara yönelik planlarının başarısız kalmasında en önemli etken olmuştur.

 

Medyamızın, üzerine aldığı sorumluluğu yüksek bir bilinçle yerine getireceğine, toplumun gelişme ve yönlendirilmesine olumlu katkı sağlayacağına, terör örgütlerinin bereket ve bahar bayramı Nevruz gibi kutlamalarda sinsi oyunlarına karşı “kamu yararı” ilkesini önemle koruyacağına, yerel seçimlere günler kala, turizm sezonunun yaklaştığı bir dönemde Türkiye’nin hizmetinde olacağına ve reyting uğruna bazı görüntüleri saatlerce televizyonlarda göstermeyerek, Avrupa Birliği yolunda çeşitli reformların uygulandığı, demokratik açılımların birbiri ardına hayata geçirildiği ve PKK terör örgütünün tasfiye sürecinde tarihi bir noktaya gelindiği bir dönemde, vatandaşlarımız arasında etnik milliyetçiliği körükleyecek ve şiddeti öne çıkaracak her türlü olumsuzlukları süzgeçten geçirerek, bilinçli ve sağduyulu bir yaklaşımla ekranlara yansıtacağına inanıyorum.

 

Nail Amudi

Nail Amudi

Gönderi tarihi:
90 li yillara kadar Türkiye neden Nevruz bizim bayramimiz ve kutlamaliyiz demiyordu? 90 dan sontarami abi oldugunu hatirladi dersiniz? Önce kardeslerinin bayramini hatirlayamadi galiba Türkiye.

bunun cevabını kars-ardahan-ığdır ve erzurumun bai bölgelerinde yaşayanlarasorun.

 

söylüyorum işte 90 lı yıllardan çok öncesine kadar bu insanlar kutluyorlardı...Türkiyenin zamanında sahip çıkmaması ise seki siyasilerin basiretsizliğindendir.

 

Size azerbeycan-kırgızistan-özbekisatan gibi devletlerden örnek verdim.

 

Araştırın bakın bunlar ne zamandan beri kutluyorlarmış....

 

İşte benim anlamadığımda burası zaten ,sizinde bu konuyu bal gibi bildiğinizi düşünüyorum. Sizde bildiğiniz konuda tersini inatla kanıtlamaya çalışıyorsunuz.

 

Siz kendinizi kandırmaktan başka birşey yapamasınız emin olun..

 

21 martta uydu kanalından azerbeycan kanalını izleyin ve görün nevruz nasıl kutlanıyormuş...

Gönderi tarihi:
Nevruz- Newroz hangisi yeni gün hangisi direniş ?

 

Anladığım kadar yasa dışı örgütler direniş olarak kabul edip,her yıl direnişlerini kutluyorlar.

 

Nevruz,newroz,diriliş...adı ne olursa olsun,siz nasıl anlarsanız anlayın;bahar benim için hem direnmektir hem de herşeye rağmen yeniden dirilmektir. :)

Gönderi tarihi:
Ben de buna rağmen sürekli ajitasyon edebiyatı yapanları selamlıyorum. Irkçılık derken asıl ırkçılığı siz ve sizin gibilerin yaptığının farkında bile olmamanız ne kötü. Eğer tersi olsaydı "dünyahepimizin" adlı üyenin ayrımcılık ve ırkçılık kokan iletisini kınamış olmanız gerekiyordu. Yukardaki tarhi bilgiler ışığında tabi buna da resmi tarh demezseniz eğer. Türküm diyen ırkçı faşist , kürdüm diyen devrimci hümanist sevsinler. Etiketleri ve kimlikleri , inançları hiç umursamama rağmen beni bile böyle yazdırabilecek yanlı ve sübjektif iletiler çıkması ne üzücü.

Hangi yorumum irkcilik görüyorsunuz lütfen gösterin de bizde anlayalim yanlisimizi. Nevruz'un Türk'ler ile alaksi yok dememizmi isrkcilik oluyor acaba? Eger öyleyse ben sormustum, neden Türkiye Cumhuriyeti devletinin son 10 yila kadar akli neredeydide bu "Türk'lerin bahar" bayramini kutlamiyordu. Neden Türkiye'de Nevruz tüm bölgelerde hele hele TürkÄler tarafindan hic kutlanmiyordu? Önce buna bir cevap vermemiz gerekli. Yoksa sü Türki cumhuriyetlerinde kutlaniyor demekle isin icinden siyrilamayiz. Bana göre Türkiye Nevruzu icine sindirmis bir ülke degil.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.