Φ OBJEKTİVİST Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Uğur Mumcu'yu halkı unutmuyor Bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993'te katledilen gazeteci yazar Uğur Mumcu, ölümünün 13. yıldönümünde etkinliklerle anılacak. Ankara'da Mumcu için ilk tören yarın 11.00'de Uğur Mumcu Parkı'ndaki Uğur Mumcu Anıtı'na çelenk konulmasıyla başlayacak. Mumcu için diğer illerde düzenlenecek anma etkinliklerine siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri de katılacak. Ankara'daki evinin önünde düzenlenen bombalı suikast sonucu katledilen gazeteci yazar Uğur Mumcu , ölümünün 13. yıldönümünde düzenlenecek törenlerle anılacak. Mumcu'yu anma etkinlikleri Ankara'da yarın 11.00'de Uğur Mumcu Parkı'ndaki Uğur Mumcu Anıtı'na çelenk konulması ile başlayacak. Sonrasında ADD Batıkent Şubesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Batıkent Şubesi tarafından ''Uğur Mumcu Sesleniyor: Yeniden Kuvayı Milliyeci Olmak'' başlıklı etkinlik gerçekleştirilecek. Etkinlik 13.00'te Uğur Mumcu Sokağı'nda yapılacak. Daha sonra 14.30'da Mumcu'nun Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki gömütü ziyaret edilecek. Mumcu, Adana, Mersin, İzmir ve tüm Ege illerinde de anılacak. Etkinliklere CHP, DSP, ADD, ÇYDD, CUMOK, Eğit-Der, Eğitim-İş ve bazı parti ve demokratik kitle örgütleri katılacaklarını açıkladı. Cumhuriyet gazetesi Adana Bürosu'nda ''Mumcu Köşesi ve Anı Defteri'' Cumhuriyet okurlarının duygu ve düşüncelerini belirtmeleri için açık tutulacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği etkinlik, yarın 20.00'de İsmet İnönü Sanat Merkezi'nde başlayacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu 'nun açış konuşmasının ardından Cumhuriyet Vakfı 2. Başkanı Alev Coşkun ve gazetemizin İzmir temsilcisi Serdar Kızık 'ın sunuşu yer alacak. Çok sayıda sivil toplum kuruluşunun düzenlediği panele gazetemiz yazarları Hikmet Çetinkaya ve Zeynep Oral ile CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek katılacak. Etkinlik Oasis Nurol Kültür Merkezi'nde Saat 18.30'da başlayacak. ------------------------------------------------------------------------------------------- Vurulduk ey halkım, unutma bizi... Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi... Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşımızdaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce, kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. Sonra da, otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Giresun’daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu’daki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul’daki, Ankara’daki işçiler, sizin için öldük. Adana’da, paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asildik, öldürüldük ey halkim, unutma bizi... Bağımsızlık, Mustafa Kemal’den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın, dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi... Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi... Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkabilirdik idam sehpalarına. Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere. Asildik ey halkım, unutma bizi... Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile, karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde, öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, Bati uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi... Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi... Uğur Mumcu - Alıntı
Φ seREnaDE Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 KİMİ ÖLÜLER BİZE NE KADAR YAKIN YAŞAYANLARIN BİRÇOĞU NE KADAR DA ÖLÜ UĞUR MUMCUYU SAYGIYLA ANIYORUZ Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Bugün her zaman ki gibi halkın arasındaydım. Hani şu SOL'un çokça dediği hiççe bilmediği var ya işte o halkın arasında... Hava karlamaya devam ediyordu yeryüzünü.. O halkın içinde insanlarla birlikte ekmek mücadelesi verirken ( Hiçbiri kendisini Tanrılaştıran ama kendisini tanımayan ideyi doğal olarak tanımıyordu ) hiçbiri bu ülkede karanlık işlere ve karanlık ilişkilere bulaşmış hiçkimseyi hatırlamıyordu.. Tahtakalede sırtlarında sırtlıklarıyla bu soğuk havada dünyayı sırtlayan halk, üşümeyelim deyü tatil olan üniversitelerin Soldanları sıcak kahvelerini kombili evlerinde yudumlarken , çalışmaya devam ediyordu. Soldanlar kahvelerini yudumlarken iyiki 70'lerde bir kafa kırmışım bir göz patlatmışım bak nerelere hoca oldum deyü fikrederken Halkın da bir yandan soğuktan gözü patlamaya, elleri çatlamaya devam ediyor... Elhasılı vel kelam gerçekçi olalım Halk evine ekmek götürme dışında başka bir şeyle meşgul değilken bir bölük ihtiraslarını bir yere kusuyorsa bu Halkın ilgisi olan hiçbir şeyden ibarettir, hayal örmeyelim ve de görmeyelim. Ve en nihayetinde Uğur Mumcu hadisesi Kolluk kuvvetleri ile ilgili bir hadisedir sonrası da hukukçuları ilgilendirir bu hususta halkı politize etmek zaten hiçbir yarar da getirmez kaldı ki halk uğur mumcuyu zaten hatırlamıyor. Bozan, Sevgiyle kal. Alıntı
Φ OBJEKTİVİST Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Ve en nihayetinde Uğur Mumcu hadisesi Kolluk kuvvetleri ile ilgili bir hadisedir sonrası da hukukçuları ilgilendirir bu hususta halkı politize etmek zaten hiçbir yarar da getirmez kaldı ki halk uğur mumcuyu zaten hatırlamıyor. Bozan, Sevgiyle kal. Sayın bozan. Tabiki size ait olan düşüncelerinizi dile getirmekte sonuna kadar özgürsünüz ve tabiki bizlerde ama burada önemli olan bu ülkede yaşadığımız süre içinde şiddete ve kavgaya fırsat vermeden bunları karşılıklı paylaşabiliyorsak ne mutlu bize. Burada asıl önemli olan düşüncelerin Ülke yararına ve çıkarına hizmet yarışından ve hizmet anlayışından öte bir kültürel boyutu var ki sorumluluk gerektiren, düşünsel gelişim arzulayan ve Toplumsal bilince değer katan olanlarıdır. Bize düşen ise herşeyin olumlu taraflarını, insani taraflarını dışlamadan, öngörüsuz ve şartıl bakış açısında uzak baktığımız ölçüde hepimiz kazançlı çıkacağımız olduğudur. Sanıyorum ki en az benim kadar sizlerde bu bilinçle varlığınızı ve paylaşımlarınızı sürdürüyorsunuz.. Müsadenizle ben yine çok değer verdiğim ve saygı duyduğum Sevgili Uğur Mumcu ile ilgili birtakım açıklamalar yapmak istiyorum.. UĞUR MUMCU 1942 yılında Kırşehir'de doğdu.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi (1966), aynı fakülteye asistan olarak girdi(1968).Bilahare 1974 yılında asistanlıktan ayrılarak yazarlığa başladı.Cumhuriyet gazetesinde günlük yazılar yazdı.24 ocak 1993 tarihinde bir suikastle öldürüldü. ESERLERİ:Sakıncalı Piyade(tiyatro), yanında inceleme eserleri yazdı: suçlular ve Güçlüler, Mobilya Dosyası, Bir Pulsuz Dilekçe, Büyüklerimiz, Çıkmaz Sokak, Tüfek İcad Oldu, Silah Kaçakçılığı ve Terör, Liberal Çiftlik, 12 Eylül Adaleti, Terörsüz Özgürlük, Rabıta, Söz Meclisten İçeri, Papa-Mafya-Ağca, Devrimci ve Demokrat, Sosyalizm ve Bağımsızlık, İnkılap Mektupları, Kürt Dosyası. Uğur Mumcu'nun söylediği gibi “Ben Atatürkçüyüm, Ben Cumhuriyetçiyim, Ben Devrimciyim, Ben anti emperyalistim, Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım, Ben özgürlükçüyüm, Ben insan haklarının savunucusuyum, Ben her türlü terörün karşısındayım,ve Ben yobazların, vurguncuların, işbirlikçilerin düşmanıyım” diye bilenlerin savunucuları ve bu bilinci yüreğinde hisseden halkı hala var olduğunu ve bu insanların Cumhuriyetin ve O nun kazanımlarının korunması için hiç bir kavgadan kaçmayacaklarını varlığını unutmamalılar. Dost yürekle ve Sevgiyle kalın... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 HAKKINDA YAZILANLAR 1.Uğur Mumcu'dan um:ag'a/ Unutmadık Kolektif Um:ag yayınları / Özel Dizi Uğur Mumcu "slogan solculuğu" yapan biri değildi, günü kurtarmaya çalışan biri hiç değildi. Böyle olmadığını bu kitapta bir kez daha göreceğiz. Bu kitap onun, onurlu savaşımının öyküsü... Aynı zamanda onurlu bir yaşamın öyküsü... Uğur Mumcu kendi öyküsünü, kendisi yazdı bir bakıma; biz bu öykünün aktarılmasına aracı olduk yalnızca. Uğur Mumcu, "Ben Ankara'nın yerlisiyim" diye başlayan öyküsünü, tam bağımsızlık ülküsüyle bezeyerek sunuyor bize. Yazmaya, 1960'larda başladığı gözönüne alınırsa, Mumcu'nun yazılarından alıntılarla oluşan bu kitap, aynı zamanda Türkiye'nin neredeyse yarım yüzyılının da öyküsü... Hem Mumcu'yu, hem de ülkemizin bu zaman diliminde yaşadıklarını değerlendirme, değişen ya da değişmeyen şeyleri sorgulama olanağı sunacak okura. Uğur Mumcu'yu yurtiçi ve yurtdışında, özellikle gençlere, araştırmacı gazeteciliği meslek olarak seçenlere, basın kuruluşlarına ve onu sevenlere daha iyi tanıtabilmek; demokrat, laik, cumhuriyetçi, Atatürkçü, emekten, hak ve özgürlüklerden yana kişiliğini geleceğe yansıtabilmek için hazırladığımız bu kitap, aydınlanmacıların evi um:ag'ı tanıtma ve onun aydınlanma yolundaki yürüyüşünde Mumcu'nun dostlarının çoğalması amacını da taşıyor. Çünkü, Unutmadık... Uğur Mumcu'dan um:ag'a çoğalarak, ilkelerimize sahip çıkarak yürüyeceğiz! BENDE SAKINCALI PİYADEYLE TANIDIM KENDİSİNİ...ÇABUK KAYBETTİĞİMİZ YERİ ASLA DOLMAYACAK BİR ÖNEMLİ BİR ŞAHSİYETTİ.....ALLAH RAHMET EYLESİN..... Alıntı
Φ VAKANA Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 öldürüldüğünü öğrendiğimde yarı tatili için memleketim olan denizlideydim..gece 12 de otobüse binip sabah vurulduğu sokaktaydım mum koymak için............ cenazesine katılmıştım vede onbinlerce insandık o yağmurlu ocak ayında.......... hayatta saatlerce ağladığım vede bitip tükenmek bilmeyen öfkeyle dolu olduğum ender günlerden biridir... UNUTMADIK UĞUR MUMCU....UNUTTURMAYACAĞIZ........... ] Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Yapmacık halkçılık buraya kadar... Daha evvelde izah etmiştik bu ülkede Aydın olarak topluma aksettirilen zevat halk için karanlıktır. Örneğin Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin yasalarına göre suçlu bulunup idam edilen suçlular bu ülkenin (aynı suçu işleyen) Soldanlarınca aydın ilan edilmesi yalnızca bir bölük haris romantikten başkasını ikna edemez. Yani aydınlar halk için karanlık adamlardan başkası değildir. Bu ülkenin halkının, işçilerinin, Soldanların emekçim dediği insanlarının Soldanlarca aydın ilan edilen kimselerle ne bir gönül bağı ne de bir umur bağı vardır. İnsanların kafasını yarıp ( SOldanların usülleri ) içine zorla Uğur mumcu sevgisi yerleştiremezsiniz Değil mi ? Bu halka yunus emre kim dersen herkes tanır, ( Semirmiş eski Soldan şimdiki Yoldanlar hariç = %1 ) Mevlüt kandili olur bu insanların Yalvaçı yad edilir de uğur mumcuyu abisi bir kaç dostu ve bir bölük Soldandan başkası yad etmez. Ha bir de basında yayında çokça adı geçer Soldanlar orada semirmektedir zira ...!! Bundan maada kimse uğuru hatırlamaz ya da Soldanca yazalım ANIMSAMAZ .. Bu nedendir bence bunun üzerine kafa yoralım...daha yararlı olabilir.. Bozan, Sevgili bozan Alıntı
Φ OBJEKTİVİST Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 İnsanlar Öldürülürken, duyarsız kalınmaz, tepkisiz olunmaz ve de Susulmaz!` Bu düşünceyle var olan bu ülkenin vatandaşlari, yurttaşları ve vatanseverler sayasinde yaşanır hale geleceği günün yakın olması dileğimle... Alıntı
Φ seREnaDE Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2006 Yapmacık halkçılık buraya kadar... Daha evvelde izah etmiştik bu ülkede Aydın olarak topluma aksettirilen zevat halk için karanlıktır. Örneğin Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin yasalarına göre suçlu bulunup idam edilen suçlular bu ülkenin (aynı suçu işleyen) Soldanlarınca aydın ilan edilmesi yalnızca bir bölük haris romantikten başkasını ikna edemez. Yani aydınlar halk için karanlık adamlardan başkası değildir. Bu ülkenin halkının, işçilerinin, Soldanların emekçim dediği insanlarının Soldanlarca aydın ilan edilen kimselerle ne bir gönül bağı ne de bir umur bağı vardır. İnsanların kafasını yarıp ( SOldanların usülleri ) içine zorla Uğur mumcu sevgisi yerleştiremezsiniz Değil mi ? Bu halka yunus emre kim dersen herkes tanır, ( Semirmiş eski Soldan şimdiki Yoldanlar hariç = %1 ) Mevlüt kandili olur bu insanların Yalvaçı yad edilir de uğur mumcuyu abisi bir kaç dostu ve bir bölük Soldandan başkası yad etmez. Ha bir de basında yayında çokça adı geçer Soldanlar orada semirmektedir zira ...!! Bundan maada kimse uğuru hatırlamaz ya da Soldanca yazalım ANIMSAMAZ .. Bu nedendir bence bunun üzerine kafa yoralım...daha yararlı olabilir.. Bozan, Sevgili bozan ÜSLUBUNUZU KINIYORUM SAYIN BOZAN... HERŞEYE BİLİNÇSİZCE MUHALEFET ETMEK SİZE NE KAZANDIRIYOR... DÜŞÜNCENİZ NE OLURSA OLSUN SİZİ İLGİLENDİRİR,ANCAK OBJETİVİST'İN DE SÖYLEDİĞİ GİBİ BU DUYARSIZLIK İNSANA YAKIŞMAZ Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2006 Makbul olan meseleye farklı zaviyelerden bakabilmektir diyorum ve muradımı izah ediyorum. Bu başlıkta yazarken evvela Tarafsızcı nam arkadaşın iletisindeki heyecanlı yaklaşımın aslında bir parça hata dolu olduğunu sezdim ve ekledim ; halk dediğimiz dostlarımızın, bu ülkenin emekçilerinin merhum Uğur beyi gerçekte hatırlamadığını yazdım. Bu hususta kamu oyu araştırması bile yapılabilir , ben kendi çapımda yaptım da. Samimiyetle ifade ediyorum, Küfelerin altında ezilen hamal dostlarıma bir dükkanın köşesinde soluklanırken sordum merhumu nasıl bilirdiniz deyü ? İşte yanıtlar; 1. Babam kimdir o ? 2. Tanimiyim bilader. 3 . Ben gaste ogumam argadaş, haberci miydi ? İnanın işte bu türlü yanıtlar aldım. Bana itimadınız yoksa sorabilirsiniz kendünüz de. Hal böyle iken şimdi yok basın şehitleri yok Soldanın gurur yok emekçi şehit ve saire demeden evvel düşünmemiz lazım neden hatırlanmıyor Uğur Abi ? bence irdelememiz gereken husus budur, bu konuya eğilelim. Yoksa Bozanı kınamışlar, Bozan kınamış bunlar boş laf. Bozan, hep Bozan. Alıntı
Φ mavi_sardunya Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2006 Makbul olan meseleye farklı zaviyelerden bakabilmektir diyorum ve muradımı izah ediyorum. Bu başlıkta yazarken evvela Tarafsızcı nam arkadaşın iletisindeki heyecanlı yaklaşımın aslında bir parça hata dolu olduğunu sezdim ve ekledim ; halk dediğimiz dostlarımızın, bu ülkenin emekçilerinin merhum Uğur beyi gerçekte hatırlamadığını yazdım. Bu hususta kamu oyu araştırması bile yapılabilir , ben kendi çapımda yaptım da. Samimiyetle ifade ediyorum, Küfelerin altında ezilen hamal dostlarıma bir dükkanın köşesinde soluklanırken sordum merhumu nasıl bilirdiniz deyü ? İşte yanıtlar; 1. Babam kimdir o ? 2. Tanimiyim bilader. 3 . Ben gaste ogumam argadaş, haberci miydi ? İnanın işte bu türlü yanıtlar aldım. Bana itimadınız yoksa sorabilirsiniz kendünüz de. Hal böyle iken şimdi yok basın şehitleri yok Soldanın gurur yok emekçi şehit ve saire demeden evvel düşünmemiz lazım neden hatırlanmıyor Uğur Abi ? bence irdelememiz gereken husus budur, bu konuya eğilelim. Yoksa Bozanı kınamışlar, Bozan kınamış bunlar boş laf. Bozan, hep Bozan. nerden geldiğin belli, kendi çevrende bu araştırmayı yaparsan UĞUR MUMCUyu tanımayanların olduğunu görmen, onlara ulaşman gayet doğal...senin bilmediğin gibi onlarında bilmemesi şaşırtıcı birşey değil... bu gün "öldürülen" bir "aydın"ın ardından bunları söyleyecek bir zihniyetin varolması hiçte şaşırtıcı değil aslına bakarsanız... eğer böyle olmasaydı şaşırmalıydık zaten! madem ANLAYABİLMİŞ HERKES, MADEM HAK VERMİŞ NEDEN TÜRKİYE HALA BAĞIMLI DİYE!!! HAKLININ YANINDA OLANLAR BİRÇOKLARINI UNUTMADIĞI GİBİ UĞUR MUMCUYU DA UNUTMAYACAKTIR! bir gün gerçekleri görebilmen, ve 1. Babam kimdir o ? 2. Tanimiyim bilader. 3 . Ben gaste ogumam argadaş, haberci miydi ? bu şahıslarında görebilmesi dileğimle....................... Alıntı
Φ OBJEKTİVİST Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2006 . Uğur Mumcu'yu Çok Arayacağız... Yılgınlığın, korkaklığın, tepkisizliğin ve çıkarcılığın geçer akçe sayıldığı günümüzde Uğur Mumcu'yu çok özleyeceğiz. Karlı Sokak'ta, düştüğü yerde karanfiller boy verdi, mumlar hiç sönmedi. 24 Ocak yalnız Türk basın tarihinin değil, Kemalizmin de kara günüdür. İnsanlık dışı korkunç tuzak on üç yıl önce, 24 Ocak günü Uğur Mumcu'yu acımasızca elimizden aldı. Bu olayın utancını ve acısını ulus olarak her geçen yıl daha derinden yaşıyoruz. Uğur Mumcu, ödün vermeyen güçlü kişiliğiyle bir inanç, onur ve erdem anıtı idi bizler için. Bizi içten ve dıştan çökertmeye çalışanlara karşı kalemiyle savaş veren Kalpaksız Kuvayı Milliyeci'yi Karlı Sokak'ta, düştüğü yerde saygıyla anacağız. Uğur Mumcu, kendisi gibi Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusu olan ak saçlı dostları Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu , bilge ozan Ceyhun Atuf Kansu , Prof. Muammer Aksoy , Prof. Tarık Zafer Tunaya ve Nadir Nadi için bir yazısında şöyle demişti: ''Günümüzün 'Kuvayı Milliyecileri' ne kalpak takarlar başlarına, ne boyunlarına fişeklik ne de bellerine tabanca. Onlar, bağımsızlık inancını günümüzün kurt kapanları ile dolu çıkar dünyasında dirençle, özveri ile savunan Kalpaksız Kuvayı Milliyeci'ydiler. Onlar Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerdir.'' Halkımızı uyandıran, gelmekte olan tehlikeyi önceden gören, ABD ve Batı emperyalizminin bizi Sevr'e kadar götürecek ürkütücü projesini belgeleriyle ortaya çıkaran, yolsuzluklarla ve haksızlıklarla savaşan, içimizdeki ''mütareke kalıntıları'' nın saldırılarına göğüs geren Uğur Mumcu'nun o gür sesini bugünlerde duyar gibi oluyorum. İnsan beynini ve ruhunu karartan şeriatçı güçlerin hızla örgütlendiği günümüzde Uğur Mumcu'yu çok arayacağız. Onun yıllar önce yazdıklarının hepsi günümüzde doğrulanıyor. Aramızdan göçüp gittikten sonra, nasıl büyüdüğünü her geçen yıl daha iyi anlıyoruz. Uğur Mumcu, bu topraklarda bir sömürge aydını gibi dolaşanlara, karşıdevrimcilere, siyaseti kendi kişisel çıkarı için kullananlara karşı Mustafa Kemal'in anısını yücelterek kalemiyle savaştı. Yurdunun sorunlarını, karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikeleri kendisine dert edinmiş, sözünü kimseden sakınmayan gerçek bir yurtseverdi. Bugün hayatta olsaydı, Lozan'ın intikamını almak isteyen, Sevr'i her dem gündeme getiren iç ve dış güçlere karşı mücadelesini sürdürür, ülkemizin bugün ''mütareke'' döneminden daha tehlikeli bir durumda olduğunu halkımıza anlatırdı. Yılgınlığın, korkaklığın, tepkisizliğin ve çıkarcılığın geçer akçe sayıldığı günümüzde Uğur Mumcu'yu çok özleyeceğiz. Karlı Sokak'ta, düştüğü yerde karanfiller boy verdi, mumlar hiç sönmedi. Yaşamını Türk ulusuna adayan, bizlere aydın olmanın sorumluluğunu öğreten Kalpaksız Kuvayı Milliyeci Uğur Mumcu'yu onun çok sevdiği Nâzım 'ın dizeleriyle, saygı ve artan bir özlemle anıyorum. ''Ve kavga bittiği zaman Ne çiftlik sahibi oldu ne apartıman Kavgadan önce Kartal'da bahçıvandı... (1) --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EMPERYALİZM VE HUKUK Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı sonunda kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı ise emperyalizme karşı savaşılarak kazanılmıştır. Anayasa'nın önsözünde, bu olgudan söz edilirken, "milli mücadele ruhu"nun devletimize kaynak olduğu da açıkça belirtilmektedir. "Milliyetçilik", emperyalizme karşı verilmiş Kurtuluş Savaşı'nın bilincine sahip olanların ulusal duygularıdır bu bakımdan. Oysa, kavram tam tersine çevrilmiştir. Emperyalizmden, yabancı sermayeden, hilafetten yana olanlarla, politika sahnesinde herrenge girmeyi hüner sayanların aritmetik toplamına "milliyetçi" denilmektedir. Milliyetçi olan ile olmayanı ayıracak en keskin ölçü, emperyalizme ve sömürüye karşı takınılan tavır ile belirlenebilir. Hatırlarsınız, bir zamanlar radyolarda "Köy Saati" adıyla bir program yayınlanırdı. Bu programda ülke sorunları, köylü yurttaşlarımıza anlaşılır biçimde anlatılırdı. Bu profram bazı çevrelerde tepkiyle karşılandı ve program yapımcısı Abdullah Yılmaz, mahkemeye verildi. Yılmaz'ın suçu, boraks madenlerinin devletleştirilmesini istemesiydi. Yargılama sonunda Abdullah Yılmaz mahkum oldu. Gerekçesini öğrenmek ister misiniz?: -__ Emperyalizmi kötü göstermek... Yani, bu karara imza atan saygıdeğer yargıç, boraks madeninin devletin elinde olmasını savunan bir görüşü, "emper-yalizmi kötü göstermek" diyerek gerekçesine yazabiliyor. Oysa Anayasa'nın 130'uncu maddesini açarsanız şu satırları okursunuz: -__ Tabii servetler ve kaynaklar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir... Bazı yargıçlar, Cumhuriyetin temelini oluşturan "milli mücadele ruhu" ile antiemperyalist bilinç ve eylemi, komünizm propagandası olarak anlamakta ve yorumlamaktadırlar. Örnek çok... Türkiye'de solcu düşünce ve eylemin gündeminde emperyalizme karşı savaş yer almaktadır. Temelinde, "milli mücadele ruhu" yatan bir devletin, emperyalizme karşı savaşı bir devlet felsefesi yapması gerekirken, tersine, emperyalizme karşı olmak, suçların en büyüğü sayılmaktadır. Mustafa Kemal, Temmuz 1922'de Türk Kurtuluş Savaşı'nın niteliğini belirlerken, şu tanımları ve eğilimleri ortaya koymaktadır: " Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk biterdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarfediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır ve şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir. Türkiye şimdiye kadar, mevcut tarih kitaplarının değil, tarihin hakiki icabatını takip etmiştir. Filhakika mevcut tarihlerin kaydettiği hadisat, milletlerin efkar ve ameli harekatı değildir..." Mustafa Kemal, Türk Kurtuluş Savaşı'nın bütün ezilen uluslar adına da yürütüldüğünü anlatırken, tarih kitaplarının yalan yazdıklarını ve özellikle ezilen ulusların gerçek görüş ve eylemlerini yansıtmadığını da, açık dille anlatmaktadır. Kurtuluş Savaşı bilinci budur... Bu sözleri söyledikten tam on bir yıl sonra, aynı bilinç Mustafa Kemal tarafından şöyle vurgulanmaktadır: " Müstemlekecilik ( sömürgecilik ) ve emperyalizm yer yüzünden yok olacak ve yerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır..." Bu sözleri, Atatürk söylememiş olsa da, bizlerden biri yazsa, kimbilir neler olurdu?.. Savcılar yakamıza yapışır, sağcı gazetelerde binbir türlü yorum çıkar: -__ Sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümüne... diye başlayan ünlü madde gereğince bileklerimize hemen kelepçe takılırdı. Emperyalizmin yeryüzünden yok olacağını; yerine din, ırk ve renk ayrımı gözetmeyen yeni bir düzen kurulacağını söyleyen Mustafa Kemal Atatürk, aynı konuşmasında şunları haykırmaktadır: " Şark'tan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün Şark milletlerinin uyanışını da öyle görüyorum. İstiklal ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih vuku bulacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve manilere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır... Size bu sözleri söyleyen, Cumhurreisi değil, sadece Türk milletinin bir ferdi olarak Mustafa Kemal'dir..." İşte Kurtuluş Savaşı'nın gerçek sesi de budur... Bunlara rağmen, bazı yargıçlar, Kurtuluş Savaşı'nı bir yana bırakıp emperyalizme karşı söz, yazı ve eylemi, Türk Ceza Yasası'nın 141 ve 142'nci maddelerine sokmakla, acaba tarihin akışını beş on yıllık cezalarla tersine çevireceklerini mi sanmak-tadırlar?.. Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 4 Aralık 1975 ( Uyan Gazi Kemal! ) (1). Daver DARENDE / Emekli Diplomat Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2006 Uğur Mumcu ( Meymenet Kandilci ) her yıl olduğu gibi bu yıl da bir bölük Soldan tarafından anıldı. Bu bir bölük elbette Halkın kahir-i ekseriyetinden uzaktı, zira daha evvelde ifade ettiğimiz gibi Halk Mumcuyu haturlamadı. Zeyl 1 ; Uğur abi merhum, Yabancı ajanlar tarafından vurulmuştur. Bu vahim bir hadisedir. Mumcu vurulur vurulmaz hadise Fail-i mechul ilan edilmiştir, halen de öyledir. Lakin Mumcuyu vuran ya da vurdurtan ( muhtemelen cia - mossad ikilisi) ortadan kaybolmuş ve ihale zavallı bir adama kalmıştır. Mumcunun ihalesi üstüne kalan adam 5 altı yıl yatmıştır bu da başka bir vahim hadisedir. Mumcu olayının bir ileri gerici hadise olarak görmek kadar Salak olmak ise ayrı bir vehamettir. Mumcu bu ülke için yazdı belki halkı onu anlamadı zira halk başka o başkaydı. Mumcu hadisesi çözülemeyecektir, öyle görünmektedir. Halk mumcuyu hatırlamamaktadır böyle görünmektedir. Bazıları hala Mumcu cinayetini ilerici gerici hadisesi görmek hamakatine devam etmektedir, şöyle görünmektedir. Bozan, sevgi dolu bozan Alıntı
Φ OBJEKTİVİST Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2006 ''Evet ne yazık ki, Uğur Mumcu cinayeti bütün bağlantılarıyla aydınlatılamadı ve Abdi İpekçi cinayeti gibi hâlâ karanlık; Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı gibi faili meçhul cinayetler arasında yerini koruyor. Onu aramızdan çekip alanlar, ********* çıkarlarını sürdürebilmek ve karanlıklarının baki kalmasını sağlamak istediler. Ama şunu herkes çok iyi bilmelidir ki, sadece onun ardından ağıtlar yakıp karalar bağlamak yetmez. Yerini doldurmanın ve unutmanın kolay olmadığı Mumcu'ya karşı bir sorumluluğumuz var: Ülkemizi bu koyu karanlıktan çıkarmak ve aydınlığa ulaşmak için canla başla, yılmadan, usanmadan mücadele etmek.'' Bundan kimsenin şüphesi olmasın.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.