Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2008 Türk balıkçı teknesinin kurtardığı kaçaklar, Çanakkale Ayvacık İlçe Jandarma Komutanlığı’na sevk edildi. İşte Yunan zulmü Yunan Sahil Güvenlik ekipleri, yakaladığı 38 mülteciyi, botlarını bıçakla keserek denizde ölüme terk etti. Kaçak göçmenleri, Türk balıkçı teknesi kurtardı Canakkale, Ayvacık ilçesi sahillerinden yasa dışı yollarla Yunanistan’ın Midilli Adası’na kaçan 38 göçmen, yakalandıktan sonra Yunan Sahil Güvenlik ekiplerinin inanılmaz tavrıyla deniz ortasında ölüme terk edildi. Tam bir Yunan mezalimi sergilenen olayda, Yunan güvenlik güçlerince yakalanan 4’ü kadın 38 kaçak göçmen, yetkililer tarafından Yunan Sahil Güvenlik ekiplerine teslim edildi. Kaçakları botlarına alan Yunan Sahil Güvenlik ekipleri, şahısları Türk kara sularına getirerek denize bıraktı. Denizde ölüm kalım savaşı Yunan Sahil Güvenlik ekipleri bir vahşet örneği sergileyerek, mültecilerin tekrar geri dönmemeleri için botu bıçakla keserek ölüme terk edip bölgeden kaçtı. Denizde ölüm kalım savaşı veren göçmenleri bir Türk balıkçı teknesi bularak Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Assos’da bir iskeleye bıraktı. 12 Filistinli, 4 Moritanyalı, 12 Afganistanlı ve 10 Somalili olmak üzere toplam 38 kaçak, Mobil ekipler tarafından alınarak Küçükkuyu Sahil Güvenlik 6. Bot Komutanlığı’na getirildi. Perişan halde olan ve burada ifadeleri alınan kaçaklara gıda yardımı yapıldı. Kaçaklar daha sonra Ayvacık Jandarma Komutanlığı’na sevk edildi. İnsanlıktan nasibini almamış Yunanlılar, bu defa da bir avuç garip göçmeni deniz ortasında ölüme terk etti. Bir Türk balıkçı teknesinin kurtardığı kaçak göçmenler, Ayvacık sahiline getirildiler. Mutlak ölümden kurtulan perişan haldeki kaçaklara, su ve yiyecek verildi. 15/09/2008 00:33 YENİÇAĞ Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2008 Sayın Kaplan bu konuyla ılgılı olarak Alman kanallarından bırınde bır dokumentar olay gösterdıler ve aynen sızın ıletınızde bahsedılen olayları canlı tanıkları ıle ekrana tasıdılar.Bahsettıgınız olay ne ılktır nede son olacaktır.Türkıye dendıgınde damarları sısıp tüylerı kabaranlar bunlara ılgı göstermezler onlar ıcın ınsan hakkı sadece PKK lılar ıcın vede Türk karsıtı Ermenıler ıcın olmalıdır,gerısı hıkaye onlar Türkıye dısındakı ınsan hakları ıhlallerıne sadece burun kıvırırlar.Avrupa ülkelerınde hergün onlarca ınsan hakkı ıhllallerı gerceklesır,Televızyon kanalının verdıgı habere göre Egede devamlı can pazarı yasanmaktadır,Yunan sahıl güvenlık gemılerı denızde yakaladıkları kacak teknelerı yedeklerıne baglayıp tekrar gerıye getırıyor ve denızın ortasında bırakıyorlar,aclık ve susuzluk ayrıca denız sartlarıa dayanamyan tekne parcalanıp ınsanlar suların ıcersınde can pazarına düsüyorlar.Haberde Avrupa Bırlıgının Yunanıstanı sadece basıt bır sekılde uyardıgıda verılmekte,yanı demokrası ve ınsan hakları havarısı AB Yunanlıların bu acık ınsan hakları ıhlallerıne göz yummaktadır. saygılarla Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2008 Sayin kaplan200 ben daha evvel forumda bir yazinizda olaylara objektif bakmadiginizi ve sadece duygusal yonden elestiride bulundugunuzu soylemistim sizde biraz alinganlik yapmistiniz bu konu basligindada yanilmadigimi anlamis oldum ayrica bir haberi konu olarak acmissiniz ama kendi yorumunuzu katmamissiniz kendi yorumlarini katsaydiniz tartisma anlaminda daha verimli olurdu.. Burada haber yunanlilari zalim yapmis peki bu gocmenleri yunan adasina kim gecirmis insan tacirleri degilmi eminimki onlarda turklerdi simdi ne diyeceksiniz buna.. insanlari kendi cikarlari ve menfaatleri icin kullanmak kadar zalim ve gaddarca birsey yoktur dikkatinizi cekerim Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Türk balıkçı teknesinin kurtardığı kaçaklar, Çanakkale Ayvacık İlçe Jandarma Komutanlığı’na sevk edildi. İşte Yunan zulmü Yunan Sahil Güvenlik ekipleri, yakaladığı 38 mülteciyi, botlarını bıçakla keserek denizde ölüme terk etti. Kaçak göçmenleri, Türk balıkçı teknesi kurtardı Canakkale, Ayvacık ilçesi sahillerinden yasa dışı yollarla Yunanistan’ın Midilli Adası’na kaçan 38 göçmen, yakalandıktan sonra Yunan Sahil Güvenlik ekiplerinin inanılmaz tavrıyla deniz ortasında ölüme terk edildi. Tam bir Yunan mezalimi sergilenen olayda, Yunan güvenlik güçlerince yakalanan 4’ü kadın 38 kaçak göçmen, yetkililer tarafından Yunan Sahil Güvenlik ekiplerine teslim edildi. Kaçakları botlarına alan Yunan Sahil Güvenlik ekipleri, şahısları Türk kara sularına getirerek denize bıraktı. Denizde ölüm kalım savaşı Yunan Sahil Güvenlik ekipleri bir vahşet örneği sergileyerek, mültecilerin tekrar geri dönmemeleri için botu bıçakla keserek ölüme terk edip bölgeden kaçtı. Denizde ölüm kalım savaşı veren göçmenleri bir Türk balıkçı teknesi bularak Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Assos’da bir iskeleye bıraktı. 12 Filistinli, 4 Moritanyalı, 12 Afganistanlı ve 10 Somalili olmak üzere toplam 38 kaçak, Mobil ekipler tarafından alınarak Küçükkuyu Sahil Güvenlik 6. Bot Komutanlığı’na getirildi. Perişan halde olan ve burada ifadeleri alınan kaçaklara gıda yardımı yapıldı. Kaçaklar daha sonra Ayvacık Jandarma Komutanlığı’na sevk edildi. İnsanlıktan nasibini almamış Yunanlılar, bu defa da bir avuç garip göçmeni deniz ortasında ölüme terk etti. Bir Türk balıkçı teknesinin kurtardığı kaçak göçmenler, Ayvacık sahiline getirildiler. Mutlak ölümden kurtulan perişan haldeki kaçaklara, su ve yiyecek verildi. 15/09/2008 00:33 YENİÇAĞ Mülteci insanlara bu tür davranista bulunmak insanlik disi ve insanlara yapilabilecek en kötü bir girisimdir. Ama arkadaslar bu tür basligi atarken lütfen igneyi önce kendimize cuvaldizida sonra baskasina dürtelim. Bir dönemler Türkiye Iran'dan Humeyni rejiminden kacan yüzlerce mülteciyi Iran ile anlasarak zorla geri gönderip onlarin asilmasina, zindanlarda iskence görmesine ve öldürülmesine sebep olmustur. Simdi size soruyorum, Yunan sahil güvenlik görevlilerinin yaptiklari insanlik disi davranis gazetelere ve foruma "Yunan zulmü" olarak geciyor. Türkiye'ninkisine ne diyeceksiniz acaba cok merek ediyorum. Tabii bu mültecilerin Yunan adalarana nasil gittikleri, yani Türkiye güvenlik görevlilerinin mafya ile ortaklasa calkisarak, yani rüsvet alarak onlari ölüme yollamalarida ayri bir mesele. Arkadaslar herkes buradan zulme ve haksizliga karsi oldugunu anlatmaya calisiyor, ama bunu yaparken sadece düsman ve kötü gördügümüz ülkelerin degil, digerlerinide ve hatta kendmizinde yaptiklarini ayni derecede ortaya dökersek ve ayni derecede elstirirsek inandirici oluruz. Yoksa fazla bir sey ifade etmez. Bu tür davranislar, bugünki Alman Nazileri'nin Israil'i Filistin'lilere kiyim yaptiklari icin elestirmelerine benzer. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Türkıyede yapılan ınsan hakları ıhlallerı hemen her defasında farklı bır sekılde bu forumlarda tartısılıyor bunları görmemezlıkten gelmek ve ıgneyı kendımıze cuvaldızı baskasına batıralım tarzı yaklasımları ben cıddıyetten uzak buluyorum.Güncel olan bır olay var ortada bundan bır süre önce bu Alman kanallarında bıle konu oldu yanı Yunanlı bunu devamlı yapıyor.Sımdı Türkıyede ınsan hakları ıhlal edılıyor dıye Yunanlının yaptıgı mezalımı görmeyıp yazmayalımmı bunumu demek ıstıyorsunuz? saygılarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Türkıyede yapılan ınsan hakları ıhlallerı hemen her defasında farklı bır sekılde bu forumlarda tartısılıyor bunları görmemezlıkten gelmek ve ıgneyı kendımıze cuvaldızı baskasına batıralım tarzı yaklasımları ben cıddıyetten uzak buluyorum.Güncel olan bır olay var ortada bundan bır süre önce bu Alman kanallarında bıle konu oldu yanı Yunanlı bunu devamlı yapıyor.Sımdı Türkıyede ınsan hakları ıhlal edılıyor dıye Yunanlının yaptıgı mezalımı görmeyıp yazmayalımmı bunumu demek ıstıyorsunuz? saygılarla Lütfen yorumumu iyi okuyoun önce. Yunan'li mercilerin yaptigi´ni nasil degerlendirdigim cok acik yorumumda. haksizliklara sadece aktuel oldugu zamanmi karsi gelecegiz? Yasadigim ülkenin aktuel ve gecmisteki mülteci siyasetini elestirmek haksizlik mi oluyor, yoksa ne kadar ovbjektif oldugumuzumu gösteriyor? Evet kendi hatalarini görmeyen ve hatta o hatalari savunan kisiler ve devletler baskalarinin hatalarini elestirmeye ne kadar haklari olur? Yunan'liniki evet kabul ediyoruz zulüm oluyor, ama ya bizimkisi? Arastirdinizmi acaba o insanlar hangi ülke üzerinden ölüme ve zulme terkedildiler? Burada hirsizin hicmi sucu yok yani? Yorumumu tekrar okursniz ne demek istedigimi iyi anlarsiniz, ama anlamak isteyene tabiiki. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Sayin kaplan200 ben daha evvel forumda bir yazinizda olaylara objektif bakmadiginizi ve sadece duygusal yonden elestiride bulundugunuzu soylemistim sizde biraz alinganlik yapmistiniz bu konu basligindada yanilmadigimi anlamis oldum ayrica bir haberi konu olarak acmissiniz ama kendi yorumunuzu katmamissiniz kendi yorumlarini katsaydiniz tartisma anlaminda daha verimli olurdu.. Burada haber yunanlilari zalim yapmis peki bu gocmenleri yunan adasina kim gecirmis insan tacirleri degilmi eminimki onlarda turklerdi simdi ne diyeceksiniz buna.. insanlari kendi cikarlari ve menfaatleri icin kullanmak kadar zalim ve gaddarca birsey yoktur dikkatinizi cekerim Yine anlayamadınız Bu haberi burada duyurmakla zaten ne demek istediğim anlaşılmıştır siz birazdaha düşünün eminim anlarsınız. Bu göçmenleri oraya gönderenleri keşke buradan söyleye bilsek, söylesekte yine bir kılıf uyduracaksınızya! Onları tavsip edenmi var sevgili dostum, ben burada sizin çağdaş yunanlıların yaptığını anlatıyorum ... yani güncel bir konu bu ,diğeride tabiki ayrı bir konu! Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Bir dönemler Türkiye Iran'dan Humeyni rejiminden kacan yüzlerce mülteciyi Iran ile anlasarak zorla geri gönderip onlarin asilmasina, zindanlarda iskence görmesine ve öldürülmesine sebep olmustur. Simdi size soruyorum, Yunan sahil güvenlik görevlilerinin yaptiklari insanlik disi davranis gazetelere ve foruma "Yunan zulmü" olarak geciyor. Türkiye'ninkisine ne diyeceksiniz acaba cok merek ediyorum. Tabii bu mültecilerin Yunan adalarana nasil gittikleri, yani Türkiye güvenlik görevlilerinin mafya ile ortaklasa calkisarak, yani rüsvet alarak onlari ölüme yollamalarida ayri bir mesele. Arkadaslar herkes buradan zulme ve haksizliga karsi oldugunu anlatmaya calisiyor, ama bunu yaparken sadece düsman ve kötü gördügümüz ülkelerin degil, digerlerinide ve hatta kendmizinde yaptiklarini ayni derecede ortaya dökersek ve ayni derecede elstirirsek inandirici oluruz. Yoksa fazla bir sey ifade etmez. Bu tür davranislar, bugünki Alman Nazileri'nin Israil'i Filistin'lilere kiyim yaptiklari icin elestirmelerine benzer. Şimdi bu konuyla ne alakası var uluslar arası anlaşmalar gereği yapılan işlerle yunalının yaptığı arasındaki farkı göremiyormusunuz. Üstelik iğneyi batırırken ;Saddamın Halepçe katliamında türkiyenin k ırak kürtlerine nasıl sahip çıktığını da unutmuyalım, O isanları oraya gönderenler ile o insanlara yapılan o zulümün arasındaki farkı aynı görmek nasıl bir tarafsızlık olur hayret! Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Yine anlayamadınız Bu haberi burada duyurmakla zaten ne demek istediğim anlaşılmıştır siz birazdaha düşünün eminim anlarsınız. Bu göçmenleri oraya gönderenleri keşke buradan söyleye bilsek, söylesekte yine bir kılıf uyduracaksınızya! Onları tavsip edenmi var sevgili dostum, ben burada sizin çağdaş yunanlıların yaptığını anlatıyorum ... yani güncel bir konu bu ,diğeride tabiki ayrı bir konu! Sayin kaplan-200 Nereden ve nicin bizim yunanlilar oluyormus soylermisin, ben yunanli degilim ayrica eger ben yazinizi yanlis anlamis degilim benim tepkim sizin basliginizaydi yani "zalim yunan" dahada aciklamam gerekirse bir kac kisinin yaptigi hatayi bir topluma maal etmeye ne benim ne sizin nede baskalarinin hakki vardir ki bugun o baslik yerinde zalim turk yada turkler yazmis olsaydi ben yine ayni tepkiyi verirdim.. bir sepet elmanin icinde bir iki tane curuk elma cikinca siz butun sepetteki elmalar curuk diyip atarmisiniz yoksa curuk olanlarla curuk olmayanlari birbirinden ayirirmisiniz... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Sapla saman yıne bırıne karıstı.Yunanlı yapıyor kabak Türklerın basına patlıyor hemde kendını bende Türküm dıye tanıtanlar tarafından. Efendım bızdede ınsan hakları ıhlallerı oldugu ıcın yunanlıyı veya bır baska ülkeyı suclamaya hakkımız olamazmıs buyurmuslar. Bakın arkadasım.Egede mültecılerı yedegıne takarak derın sulara getırıp bırakanlar AVRUPA BIRLIGININ sımarık üyesı Yunanıstanın resmı görevlılerıdır yanı sahıl güvenlık ekıbı,Türkıye üzerınden mültecılerı Türk devletı göndermıyor dıkkatınızı cekerım bırakın bu Türk devletı düsmanlıgınızı artık.Benım memleketım demenız bıle yakısmıyor agzınıza.Kanunsuz ısler cevırenlere devlet organlarını herhalde bırbırıne karıstırmak kolayınıza gelıyor.Velevkı sızın versıyonunuzda olsun.Yunan polısının denızde buldugu ınsanları derın sulara kaderlerıne terketme hakları olamaz,buna vıcdanı olan hıcbır ınsan hakları vardırda dıyemez. saygılarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Şimdi bu konuyla ne alakası var uluslar arası anlaşmalar gereği yapılan işlerle yunalının yaptığı arasındaki farkı göremiyormusunuz. Üstelik iğneyi batırırken ;Saddamın Halepçe katliamında türkiyenin k ırak kürtlerine nasıl sahip çıktığını da unutmuyalım, O isanları oraya gönderenler ile o insanlara yapılan o zulümün arasındaki farkı aynı görmek nasıl bir tarafsızlık olur hayret! Pes dogrusu, Türkiye'nin Iran'li mültecileri geri vererek öldürülmelerine, zindana atilmalarina ve iskence görmelerine uluslararasi antlasma geregi normal diyecegiz ve gene kendi kendimizi aklayan tek millet olacagiz. Diger taraftan herhalde Yunan kara sularina gecen mültecilerin Türkiye'den nasil ve ne sartlarda gectigini iiy arastirip onada uluslararasi antlasma diyorsunuzdur. Arkadasim malesef sizin iskenceye, zulme karsi oldugunuz burada cok süpheli. Eger gercekten mültecilerin hakkini ariyorsaniz biraz kendinizi elestirin önce. Yanlis anlasilmasin diye tekrarliyorum Yunanistan'in yapmis oldugu olay kücümsenmeyecek kadar cok vahsi ve kötü bir durum. Ama bu tür olaylari en son elestiren millet ve devlet olarak kendimizi görüyorum, cünki bizde benzerini ve Iran örnegi gibi daha kötülerinide yapiyoruz. Zamaninda Kürt'lere sinirlarimizi acmis olmamiz baska yerde yapmis oldugumuz hatayi ve yanlisi kapatmaz. Inandirici degilsiniz malesef. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Insanların ülkelerıne bu kadar düsman olabılmelerı ıcın cok büyük bır KAN DAVASI olması gerekır.Bu iyle bır kan davasıkı töre cınayetlerı gıbı degıl.Töre cınayetlerı sonucta bır gelenek halını almıs rıtuallerdır.Ama ınsanı kendı ülkesıne ve ınsanına gırtlagına kadar düsman olmasını ben kendını o ülkeden ve o toplumdan soyutlamak olarak görüyor ve kendını kendı ülkesı ve ınsanı dısında herkese feda etmeye hazır bır ruh yapısı olarak tanımlıyorum.Tek bır kelıme ıle dahı olsa ülkesının ve ınsanını ıyı bır tarafından bahsedemeyen bözle tıplerın ben TÜRK VATANDASIYIM deme haklarıda bence olmamalıdır. saygılarla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2008 Sayin kaplan-200 Nereden ve nicin bizim yunanlilar oluyormus soylermisin, ben yunanli degilim ayrica eger ben yazinizi yanlis anlamis degilim benim tepkim sizin basliginizaydi yani "zalim yunan" dahada aciklamam gerekirse bir kac kisinin yaptigi hatayi bir topluma maal etmeye ne benim ne sizin nede baskalarinin hakki vardir ki bugun o baslik yerinde zalim turk yada turkler yazmis olsaydi ben yine ayni tepkiyi verirdim.. bir sepet elmanin icinde bir iki tane curuk elma cikinca siz butun sepetteki elmalar curuk diyip atarmisiniz yoksa curuk olanlarla curuk olmayanlari birbirinden ayirirmisiniz... Çok tarafsızsınız ne kadarda insancılsınız sevgili yakışıklı zalim'' Acımasız , haksız davranan ve zulmeden ''Anlamındadır. Yunanın geçmişine bakın tek suçu türk olamaktan kaynaklanan zulümlerden haberiniz yok sanırım,yaptıklarına bakın anlarsınız herşey türkiyeye bakılan roj gözüyle görüldüğü gibi değil. Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2008 sayin kaplan200 Bir konuda elestiri yaparken tarafsiz olmak zorundasin egerki tarafsiz olmazsanizda yaptiginiz yanlislari goremez ve bir ders cikaramazsiniz ayrica zalimin turkce aciklamasini bana yapaniza gerek yok zira anlamini cok ve cok iyi biliyorum .. simdi zamaninda tarihte yunanlilarin atalariyla bizim atalarimizin kinimi gutmeye devam edelim bumudur ?? ayrica tarihide iyi bilirim hem unutmayin yunanlilar degil biz onlara en buyuk zulmu yaptik simdi diyeceksin allah allah biz ne yapmisiz yunanlilara daha ne yapalim ISTANBULU onlardan aldik bundan iyi zulum olurmu ) onu bunu birak arkadas dunya sevgi ve saygi uzerine kurulmustur bunu unutma unutmayacagin birseyde varki dunyada kotulerden cok iyiler vardir dunyada nezaman ormanlar agaclar, kuslar ve bocekler yok olursa iste ozaman dunyada kotuler cogalmistir birak kini nefreti zalimi zulmu bir kenara bu dunyada kotuler degilde herzaman iyiler kazansin buda senin kulagina benden kupe olsun kal saglicakla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Insanların ülkelerıne bu kadar düsman olabılmelerı ıcın cok büyük bır KAN DAVASI olması gerekır.Bu iyle bır kan davasıkı töre cınayetlerı gıbı degıl.Töre cınayetlerı sonucta bır gelenek halını almıs rıtuallerdır.Ama ınsanı kendı ülkesıne ve ınsanına gırtlagına kadar düsman olmasını ben kendını o ülkeden ve o toplumdan soyutlamak olarak görüyor ve kendını kendı ülkesı ve ınsanı dısında herkese feda etmeye hazır bır ruh yapısı olarak tanımlıyorum.Tek bır kelıme ıle dahı olsa ülkesının ve ınsanını ıyı bır tarafından bahsedemeyen bözle tıplerın ben TÜRK VATANDASIYIM deme haklarıda bence olmamalıdır. saygılarla Yalan yanlis ve inkarcilikla hic bir sey elde edemezsiniz. Benim ülkemi nasil savunacagim sizden sorulmaz. Size göre ülkemde olan her türlü pislige göz yummam gerek. Siz bunu ypiyorsunuz, ama benden ve digerlerinden ayni hareketi bekleme hakkiniz yok. Birakin su milliyetci duygularla yorum yapmayi ve nsanlara "ben Türk vatandasiyim" deme hakkini yasaklamanizi. Kendinizi ne zannediyorsunuz anlamis degilim. Ülkesini seven, o ülkeniun cagdaslasmasi ve demokrasiye kavusmasi icin calisir. Buda tabiiki zor, cünki o durumda aynen bizler gibi zoru yapacaksin ve kendi ülkendeki tüm pisliklere karsi savasacaksin. En iyi elestiri özelestiridir. Baskalarini elestirmek ve onlari parmakla göstermek cok kolay ve rahattir, ama kendi yanlislarini göstermek her yigidin isi degildir. Siz önce yorumlari iyi okuyun ve elestirme nedenimizi iyi anlayin. Evet ülkemizi cok elestiriyoruz, cünki malesef sizin gibi düsünen politikacilarimiz, devlet adamlarimiz yillardan beri ülkeyi yanlis yönettikleri icin bir türlü rahata kavusamiyoruz. Kendi kendini begenen ve herkesi kendine düsman gören herhalde tek ülkeyizdir. Bizde bu konu hakkinda iyi bir ata sözüde vardir, bildiginize inaniyorum bu atasözünü. Ülkemde iyi olan olaylari anlatarak, yanlislarimizimi otomatikmenmi degistirecegimizi zannediyorsunuz. Iyi olaylar var ve devam etmesi de gerekli, ama ayni anda hatalarimizida mertce görüp düzeltmemiz gerekli. Siz kalkiyorsunuz, Iran devletine gönderilen mültecilerin durumuna uluslararasi anlasma diyorsunuz. Öyle bir anlasma olmadigi gibi (varsa gösterin lütfen) insanlarin öldürülmesine yardimci olmaya da hakkimiz yok. Siz bu olaylari normalmis gibi gösteriyorsunuz ve baska ülkenin yaptigina zalimlik diyorsunuz. Ha sunuda tekrarlayayim buradan, cünki siz hemen kötüye kullaniyorsunuz malesef, Yunaistan'in yaptigi kabul edilemiyecek bir yanlislik ve ayiptir ve nefretle kiniyorum buradan. Ama tabii siz buna inanmayacaksiniz ve bizi belkide Yunanistan tarafcisi ilan edeceksiniz. Hani PKK, terör, bazen AKP, bölücü destekcisi ilan ettiginiz gibi. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Sapla saman yıne bırıne karıstı.Yunanlı yapıyor kabak Türklerın basına patlıyor hemde kendını bende Türküm dıye tanıtanlar tarafından.Efendım bızdede ınsan hakları ıhlallerı oldugu ıcın yunanlıyı veya bır baska ülkeyı suclamaya hakkımız olamazmıs buyurmuslar. Bakın arkadasım.Egede mültecılerı yedegıne takarak derın sulara getırıp bırakanlar AVRUPA BIRLIGININ sımarık üyesı Yunanıstanın resmı görevlılerıdır yanı sahıl güvenlık ekıbı,Türkıye üzerınden mültecılerı Türk devletı göndermıyor dıkkatınızı cekerım bırakın bu Türk devletı düsmanlıgınızı artık.Benım memleketım demenız bıle yakısmıyor agzınıza.Kanunsuz ısler cevırenlere devlet organlarını herhalde bırbırıne karıstırmak kolayınıza gelıyor.Velevkı sızın versıyonunuzda olsun.Yunan polısının denızde buldugu ınsanları derın sulara kaderlerıne terketme hakları olamaz,buna vıcdanı olan hıcbır ınsan hakları vardırda dıyemez. saygılarla Yunan'lilari elestiriyoruz ve bu konuda hakliyiz, kimsenin dedigi bir sey yok. Sakin olalim. Ama bence baska ülkeleri mülteciler konusunda en son elestirmemiz biz oldugu konusuna dikkati cekmek istiyoum, nedenmi? bakin bizler ülkemizki mültecilere nasil davraniyoruz görelim. Biz derken yani merciler. Konumuz mülteciler oldugu icin asagidaki alintida göcmenlerle ilgili pasajlari yayinlamadim. "October 8, 2008 Göçmenler ve mülteciler... [Etyen Mahçupyan] ................................................................................ ...................... ................................................................ Mültecilerin durumu geçenlerde Kırklareli Gaziosmanpaşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezi'nde yaşanan ölüm ve yaralanma olayları ile gündeme gelmişti. Türkiye'nin geçici sığınma imkânı verdiği bu insanlar devletin gösterdiği yerlerde nerdeyse sefalet koşullarında zorunlu ikamete mahkûm edilirken, kendilerine çalışma hakkı da verilmiyor. Ama asıl iç acıtıcı olan, bu insanlara neredeyse hiç düşünülmeden suçlu muamelesi yapılması... Ülkelerindeki ezadan kaçan insanların Türkiye'de insanlık dışı muameleye maruz bırakılmaları ironik bir durum... Mülteciler muhtemelen Türkiye'de devletin insana ve 'yabancıya' nasıl baktığını, aslında devlet politikasının insanı yabancılaştırmak olduğunu bilmiyorlar... Bu bakışın ne olduğunu anlamak için tek bir örnek yeterli: Mültecilere verilen günlük iaşe bedeli 4 lira 20 kuruş... Bununla her türlü ihtiyaçlarını karşılamaları gerekiyor. Yani üç ayda kabaca 378 lira. Ne var ki bu insanların Türkiye'de üç aydan fazla kalmaları halinde kendilerinden 370 lira ikamet etme vergisi alınıyor. Yani devlet üç ay yemek parası verdikten sonra aynı parayı geri alıyor... Bu utanç verici durum yıllardır sürmekte ve kimsenin vicdanı rahatsız olmamakta. Yoksa hâlâ kuruluş travmasından kurtulamadık, insanlık adına adım atacak kadar iyileşemedik mi?" Önce kendimizi iyice düzeltelimki baskalarini elestirirken yüzümüz kizarmasin. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2008 Misafirhane'yle ilgili iddialar asılsız" Gazi Osman Paşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezi ile ilgili son dönemlerde ortaya atılan iddialar, Kırklareli Valiliği tarafından incelendi. Merkezde yapılan incelemelerin ardından detaylı bir rapor hazırlanarak, "Misafirhane ile ilgili ileri sürülen iddialar asılsızdır" denildi. Kırklareli Valiliği Il Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü nden yapılan açıklamada, "05-08.09.2008 tarihleri arasında yazılı ulusal basın ve internet ortamında Gazi Osman Paşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezi ile ilgili olarak "İsyan Çıkan Kamptaki Mültecilerin Ölüm Orucu Başlattığını, bazı yabancıların kamp personeli tarafından kötü davranışlara maruz bırakıldığı ve kampta çok kötü şartlar altında barındırıldıklarına" dair olumsuz iddialar titizlikle incelenmiş olup, sonuç ve mevcut durum aşağıda belirtildiği şekildedir. Gazi Osman Paşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezimiz Mülteci Merkezi olarak belirtilmiş ise de; esasen burası ilk kuruluş aşamasında Bulgaristan dan göç eden Soydaşlarımızın misafir edilebileceği bir göçmen kampı olarak hazırlanmıştır. Daha sonraları Yugoslavya nın dağılması sürecinde meydana gelen iç karışıklık sırasında ülkemize sığınan Bosnalı ve Kosava lıları misafir etmek için kullanılmıştır. Buradan anlaşıldığı üzere, iddia edildiği gibi Barınma Merkezimiz hiçbir şekilde insanların soyutlanması, dışlanması amacıyla veya hapishane benzeri hürriyetin kısıtlandığı bir yer değildir. Bir misafirhane mimarisinde inşa edilmiştir. 27.08.2008 tarihi itibarıyla ölüm orucuna başladıklarını bildiren Iran uyruklu Muhammad Jaber ALI POUR, Raha HOSSEINZADGAN, Zahra Nasırı SEIGHALAN, Latıfe Derya NEVERDI, Muhammed Ebu Seba KAZIMINI ve Afganistan uyruklu Abdulfatah isimli şahıslardan Muhammed Ebu Seba KAZIMINI bu eylemine başladıktan bir gün sonra ,Latıfe Derya NEVERDI 02.09.2008 günü, Abdulfatah ise 03.09.2008 günü kısa aralıklarla bu eylemlerine son vermişlerdir. Diğer şahısların sağlık durumları her gün merkezimize gelen doktorlar (Psikiyatr ve Poliklinik Doktoru) tarafından kontrol edilmiş, ciddi bir sağlık problemlerin olmadığı tespit edilmiş ve kayıtları günlük olarak tutulmuştur. Bu şahısların kampta çıkan yemekleri yemedikleri, ancak zaman zaman yemek ihtiyaçlarını beraber kaldıkları arkadaşları vasıtasıyla kantinden sağladıkları görülmüştür. 10.09.2008 günü akşamı "ölüm orucuna" devam eden bu şahıslar "ölüm orucu" eylemlerine son verdiklerini kamptaki görevli personelimize bildirmişler ve o andan itibaren sağlık kontrolleri yaptırılmış, durumlarının normal olduğu doktor kontrolü sonucu anlaşılarak normal kamp yaşantılarına dönmüşlerdir. Merkezin temizlik malzemelerinin yetersizliğinden bahsedilmekte, bu nedenle yabancıların barındırıldığı ortak kullanım alanlarının sağlığı tehdit eder derecede olduğu belirtilmekte ise de böyle bir şey mümkün değildir çünkü, merkezimize gelen misafirlere ilk girişlerinde birer nevresim takımı, yastık ve yastık kılıfı, battaniye, tabldot, çatal ve kaşık, el sabunu, banyo sabunu, oda temizlikleri için deterjan, fırça, bayanlar için kadın pedi ve çocuklar için hazır çocuk bezi de dahil olmak üzere gerekli ihtiyaçları ücretsiz olarak verilmektedir. Yatak takımları belli aralıklarla özel olarak kampa alınan çamaşır makineleri ile temizlikleri sağlanmaktadır. Kişisel temizlikleri ve barındıkları yerler için gerekli temizlik malzemeleri ihtiyaç talebi olduğunda anında karşılanmaktadır. Merkezimizde barındırılanlara mevsimine göre, her gün kalori hesabı yapılarak değişik 3 öğün yemek hazırlanmaktadır. Bu hizmet ihale ile yemek firmasına ihalesi edilmiş, çıkan yemeklerin denetimi günlük olarak kamp personeli tarafından gerek miktar, gerekse kalite kontrolü sağlanmaktadır. Bu güne kadar aksaklık bildirilmemiştir. Ayrıca ilimiz Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından, gıda yardımı yapılmakta ve bu doğrultuda en son 02.09.2008, günü içerisinde bisküvi, reçel, bal, helva, karper peyniri, kaşar peyniri, meyve suyu, süt, kuru üzüm, hurma gibi gıda maddelerinin de bulunduğu birer torba yardım malzemesi 62 yabancı misafire teslim edilmiş olup, zaman zaman da bu gibi yardımlar yapılmaya devam edilecektir. Mohammad Jaber ALIPOUR isimli Iran uyruklu şahsın "bel fıtığından ameliyat olmak zorunda olduğu" ancak kendisine bu imkânın sağlanmadığı belirtilmekte ise de, bahse konu Iran uyruklu şahsın 10.05.2008 tarihinde Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroşirurji Ana Bilim Dalında muayenesi yaptırılmış olup, hastaya mevcut bulgular neticesinde şu an için bir nöroşirürjikal girişim düşünülmediği, mevcut durumunun tedavisi için Algoloji ve Fizik Tedavi birimleri ile görüşülmesi önerildiğine dair rapor verilmiştir. Alınan bu rapor Emniyet Genel Müdürlüğü Sağlık Işleri Dairesi Başkanlığınca da incelenmiş olup, söz konusu şahsın bel bölgesinde daralma ve bel fıtığına uyumlu bulgular izlendiği, ancak bu bulgulara göre şu an için cerrahi müdahaleye gerek görülmediği mevcut durumunun tedavisi için Algoloji ve Fizik Tedavi birimleri ile görüşülmesi önerildiği bir yazı ile tarafımıza bildirilmesi üzerine, şahsın fizik tedavisi için Ilimiz Devlet Hastanesinden randevu alınmıştır. "Kanser Hastası" Zahra Nasırı SEIGHALAN isimli Iran uyruklu şahsa gerekli bakım ve tedavi yapılmadığı belirtilmekte ise de; 15.08.2008 tarihinde ilimiz Devlet Hastanesinde bahse konu şahsın 07.07.2008 /3862 ve 28.07.2008/6032 Protokol No. ile muayenesi yapılmış yapılan laboratuar tetkikleri ve tüm batın bilgisayarlı tomografisi çekildikten sonra yapılan değerlendirmeler sonucunda herhangi bir patolojik bir durum saptanmadığına dair rapor Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı tarafından tarafımıza bildirilmiştir. Merkezimizdeki revirimizde Devlet Hastanesinden her gün gelen doktorlarca rahatsızlığını beyan eden tüm yabancı misafirlerimizin ilk muayeneleri yapılmakta, ilaçları ilimizde bulunan eczanelerden temin edilerek görevlilerce verilmektedir. Tedavisi merkezimizde kurulu revirde yapılamayan misafirlerimizin sevki ilimiz Devlet Hastanesine yapılmaktadır. Tedavi süreci gerektiğinde Edirne ili Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Istanbul ili hastanelerine götürülerek tedavilerinin yaptırılması sağlanmaktadır. Merkezimizde barındırılan yabancılar 35 metrekarelik ranza sistemli yatakhanelerde her bir kişiye bir yatak düşecek şekilde dörder kişi olarak barındırılmaktadırlar. Yabancıların barındırıldıkları oda kapıları sürekli olarak açık bulunmakta, blok giriş kapısı ise akşamları kapatılmaktadır. Gündüz belli saatleri blok kapıları da açılarak yabancıların bahçeye çıkmaları, Merkezimizde kurulu kantinden alış veriş yaparak ihtiyaçlarını karşılamaları ve sportif faaliyetlerde bulunmaları (Voleybol, Basketbol ve Futbol gibi) sağlanmaktadır. Merkezimizdeki yabancı misafirler evli olduklarını belgeledikleri takdirde, aileler için ayrılmış olan banyo ve tuvaleti içerisinde bulunan farklı bir blokta barındırılmaktadır. Bu işlemde şahısların evliliklerini resmi belgeler ile ibraz etmeleri esas alınmaktadır. Evli olduklarını ispatlayamayan kadın ve erkek misafirlerin aynı yerde kalmalarına müsaade edilmemektedir. Kamp sakinlerinin haberleşme imkânları da sınırsızca sağlanmaktadır. Ibadet ile ilgili ihtiyaçları da karşılanmış, dini kitap ve malzemeleri temin edilerek, topluca ibadet edebilecekleri bir alan mescit olarak tahsis edilmiştir. Kamp sakinlerinin içme suyu ihtiyacı konusunda gerekli titizlik gösterilmekte ve Sağlık Müdürlüğünce periyodik olarak içme suyu numuneler alınarak kontrole tabi tutulmaktadır. Kampta görevli personel tarafından, kampta barındırılan yabancılara karşı şiddet uygulandığı iddiası tümüyle gerçek dışıdır. Kampta barınanlara zorunlu misafir muamelesi yapılmakta, istek ve ihtiyaçları imkânlar ölçüsünde karşılanmaktadır. Her gün hizmet veren kamp doktoruna bu güne kadar şiddet uygulaması iddiası ile başvuran, rapor isteyen olmamıştır. Kötü muamele ve şiddet uygulandığına ilişkin olarak tarafımıza intikal eden her türlü bilgi, ihbar kabul edilip titizlikle incelenip, araştırılmaktadır. Bugüne kadar yapılan inceleme ve soruşturmalarda bu iddiaları ispat edebilecek herhangi bir bilgi ve bulguya ulaşılamamıştır. Sıralı amirlerce kamp sakinlerinin özel alanları hariç olmak üzere her tarafı günün 24 saati kameralarla izlenmektedir. Kamptaki misafirlere yardım etmek isteyen sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine izin verilmektedir. Il Insan Hakları Kurulu da zaman zaman merkezimizde denetim yapmaktadır. Bazı kamp sakinlerinin, kamp ortamından kurtulmak, ülkemizde özgürce dolaşmak ve çalışmak amacıyla kamptaki mevcut hali kötülemeye, karalamaya çalıştıkları, ülke içi ve dışında bulunan benzeri kamplardan hiç eksiği bulunmayan kampımızdaki görevlileri suçlamaya, barınma şartlarını çarpıtarak kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştıkları değerlendirilmektedir. Kamuoyunun konu hakkında doğru olarak bilgilendirilebilmesi için saygı ile duyurulur" ifadeleri yer aldı. Bu haber Editör tarafından 15.09.2008/11:32 tarihinde eklenmiştir. Kaynak : Kırklar Haber Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 Misafirhane'yle ilgili iddialar asılsız" Gazi Osman Paşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezi ile ilgili son dönemlerde ortaya atılan iddialar, Kırklareli Valiliği tarafından incelendi. Merkezde yapılan incelemelerin ardından detaylı bir rapor hazırlanarak, "Misafirhane ile ilgili ileri sürülen iddialar asılsızdır" denildi. . . Ne tesadüftür bu incelemede ölümlerin sebebinden bahsedilmiyor. Diger taraftan yillardan beri ülkemizde kimsesizler yurtlarinda benzeri ve daha kötü olaylar olmasina ragmen gene benzeri incelemeler sonucu ne tesadüftür hic bir kötü vakaya rastlanmiyor. Nezarethanelere tutuklu gelip ölü cikanlarin da sebebleri arastirildiginda gene tesadüfen görevlilerin hicbir sucu olmuyor ve kimsenin aklina gelmeyecek methotlarla tutuklular kendilerini öldürüyorlar ve hemde iskence yaparak. Bunlara benzer olaylari cogaltabiliriz. Türkiye Cumhuriyeti devleti daha ilk defa yakin zamanda sol bir gazete satan gencin tutuklandiktan sonra iskence ile öldürüldügünü kabul etti. Ama tabiiki bit Türkiye vatandasi olarak mültecilere sahip cikmazsak ve hatta Iran'li mülteciler karsilikli anlasmalarla geri iade edilerek asildiklari ve kursuna dizildikleri zamen bizler olaya iki ülke arasindaki anlasma geregi iade edildi deyip gecebiliyoruz. Tekrarliyorum, igneyi önce kendine cuvaldizi sonra baskasina batir. Bunu yapmayan bir toplum baskalarini elestirmeye hakki yok derim. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2008 Ne tesadüftür bu incelemede ölümlerin sebebinden bahsedilmiyor. Diger taraftan yillardan beri ülkemizde kimsesizler yurtlarinda benzeri ve daha kötü olaylar olmasina ragmen gene benzeri incelemeler sonucu ne tesadüftür hic bir kötü vakaya rastlanmiyor. Nezarethanelere tutuklu gelip ölü cikanlarin da sebebleri arastirildiginda gene tesadüfen görevlilerin hicbir sucu olmuyor ve kimsenin aklina gelmeyecek methotlarla tutuklular kendilerini öldürüyorlar ve hemde iskence yaparak. Bunlara benzer olaylari cogaltabiliriz. Türkiye Cumhuriyeti devleti daha ilk defa yakin zamanda sol bir gazete satan gencin tutuklandiktan sonra iskence ile öldürüldügünü kabul etti. Ama tabiiki bit Türkiye vatandasi olarak mültecilere sahip cikmazsak ve hatta Iran'li mülteciler karsilikli anlasmalarla geri iade edilerek asildiklari ve kursuna dizildikleri zamen bizler olaya iki ülke arasindaki anlasma geregi iade edildi deyip gecebiliyoruz. Tekrarliyorum, igneyi önce kendine cuvaldizi sonra baskasina batir. Bunu yapmayan bir toplum baskalarini elestirmeye hakki yok derim. Sn. Dünyahepimizin, Ben sadece Kırklareli valiliğince yapılan açıklamayı tek yanlı bilgilendirilmekten kaçınmak adına alıntıladım. Bakın ne diyor son bölümde: "Kamptaki misafirlere yardım etmek isteyen sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine izin verilmektedir. Il Insan Hakları Kurulu da zaman zaman merkezimizde denetim yapmaktadır. Bazı kamp sakinlerinin, kamp ortamından kurtulmak, ülkemizde özgürce dolaşmak ve çalışmak amacıyla kamptaki mevcut hali kötülemeye, karalamaya çalıştıkları, ülke içi ve dışında bulunan benzeri kamplardan hiç eksiği bulunmayan kampımızdaki görevlileri suçlamaya, barınma şartlarını çarpıtarak kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştıkları değerlendirilmektedir." Senin iddian kime dayanıyor. Taraf gazetesindeki Etyen Mahçupyanın yazısına, onun iddiası neye dayanıyor ? Bakıyoruz, kaynak belirtmemiş. Kimsesiz çocuklara yurtlarda yapılan kötü muamelelere, nezarethanelerdeki CMUK'a rağmen yapılan işkencelere, Iranlı mültecilerin iade edilmesine anlaşmaya uygun olsa da olmasa da elbette karşıyım, ırkçılığa, insan hakları ihlallerine elbette her demokrat gibi karşıyım. Bu insanlar, başta olan hükümetten cesaret almazsa zaten böyle bir girişimde bulunmazlar, suç o partileri iktidara taşıyan bizlerde. Ancak, ben Gaziosmanpaşa kampını yakından biliyorum, daha önce de soykırımdan kaçan Bosnalılar misafir edilmişti o kampta. Burdaki insanlar da aynı koşullarda yaşadılar hiç şikayet gelmedi. Çünkü, hedefleri Avrupaya gitmek değildi. Ben gittim gördüm orayı, bunlar Pakistandan, İrandan, Bengaldeşten gelen insanlar asıl amaçları burdan kurtulup Avrupaya ulaşmak, ülkelerine geri gönderilmek te istemiyorlar, amaçları sorun çıkarıp AİHM'nin dikkatini çekip Avrupaya kapağı atmak olabilir. Yani, olaya bu açıdan da bakmak gerek. Tabii ki orada varsa kötü davranan görevliler tespit edilip şikayet edilmeli ve o görevliler cezasını bulmalı, bu da ancak, insan haklarına saygılı, demokrat hükümetlerle olur yani Etyen Mahçupyanın tarafında olduğu AKP ile değil. Etyen Mahçupyanın amacı, diğer Taraf ve benzer gazetecilerinki gibi demokrasiyi öne sürüp, şehitlerimizi öne sürüp hükümeti değil sadece devleti suçlamak. Bu anlamsız, çünkü, yasalarımızda ayrımcılık, işkenceye izin yok, yani yasalar gayet çağdaş. Bu yasaların uygulanmasını kim takip edecek yürütme organı olan hükümet değil mi ? İşkenceciye, polise ceza vermeyen yargı kime bağlı hükümete değil mi ? Peki neden Etyen Mahçupyan hükümete yüklenmiyor bunu sorgulamak gerekir asıl, anlatabildim mi ? Saygılar. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2008 Sn. Dünyahepimizin, Ben sadece Kırklareli valiliğince yapılan açıklamayı tek yanlı bilgilendirilmekten kaçınmak adına alıntıladım. Bakın ne diyor son bölümde: "Kamptaki misafirlere yardım etmek isteyen sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine izin verilmektedir. Il Insan Hakları Kurulu da zaman zaman merkezimizde denetim yapmaktadır. Bazı kamp sakinlerinin, kamp ortamından kurtulmak, ülkemizde özgürce dolaşmak ve çalışmak amacıyla kamptaki mevcut hali kötülemeye, karalamaya çalıştıkları, ülke içi ve dışında bulunan benzeri kamplardan hiç eksiği bulunmayan kampımızdaki görevlileri suçlamaya, barınma şartlarını çarpıtarak kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştıkları değerlendirilmektedir." Senin iddian kime dayanıyor. Taraf gazetesindeki Etyen Mahçupyanın yazısına, onun iddiası neye dayanıyor ? Bakıyoruz, kaynak belirtmemiş. Kimsesiz çocuklara yurtlarda yapılan kötü muamelelere, nezarethanelerdeki CMUK'a rağmen yapılan işkencelere, Iranlı mültecilerin iade edilmesine anlaşmaya uygun olsa da olmasa da elbette karşıyım, ırkçılığa, insan hakları ihlallerine elbette her demokrat gibi karşıyım. Bu insanlar, başta olan hükümetten cesaret almazsa zaten böyle bir girişimde bulunmazlar, suç o partileri iktidara taşıyan bizlerde. Ancak, ben Gaziosmanpaşa kampını yakından biliyorum, daha önce de soykırımdan kaçan Bosnalılar misafir edilmişti o kampta. Burdaki insanlar da aynı koşullarda yaşadılar hiç şikayet gelmedi. Çünkü, hedefleri Avrupaya gitmek değildi. Ben gittim gördüm orayı, bunlar Pakistandan, İrandan, Bengaldeşten gelen insanlar asıl amaçları burdan kurtulup Avrupaya ulaşmak, ülkelerine geri gönderilmek te istemiyorlar, amaçları sorun çıkarıp AİHM'nin dikkatini çekip Avrupaya kapağı atmak olabilir. Yani, olaya bu açıdan da bakmak gerek. Tabii ki orada varsa kötü davranan görevliler tespit edilip şikayet edilmeli ve o görevliler cezasını bulmalı, bu da ancak, insan haklarına saygılı, demokrat hükümetlerle olur yani Etyen Mahçupyanın tarafında olduğu AKP ile değil. Etyen Mahçupyanın amacı, diğer Taraf ve benzer gazetecilerinki gibi demokrasiyi öne sürüp, şehitlerimizi öne sürüp hükümeti değil sadece devleti suçlamak. Bu anlamsız, çünkü, yasalarımızda ayrımcılık, işkenceye izin yok, yani yasalar gayet çağdaş. Bu yasaların uygulanmasını kim takip edecek yürütme organı olan hükümet değil mi ? İşkenceciye, polise ceza vermeyen yargı kime bağlı hükümete değil mi ? Peki neden Etyen Mahçupyan hükümete yüklenmiyor bunu sorgulamak gerekir asıl, anlatabildim mi ? Saygılar. Devlet ile hükümet arasindaki farki aciklarmisiniz lütfen? Sanki iki ayri bir merciyimis gibi konusuyoruzda? Eger birbirlerinden farkli kuruluslar ise neden o savundugumuz devlet basa gecen kötü hükümetlere dur demiyor? Neden herkes sadece kendisinin begenmedigi veya secmedigi siyasi partinin hükümetine sucu atip sözde iskenceye ve kötü muameleye karsiymis gibi gözükmeye calisiyor. Ülkemizdeki AKP dönemi önceki mültecilere olsun veya diger mualafetteki vatandaslara olsun sayisiz kötü muameleler yapildi, iskencelerden tutun kasti öldürmeye ce hatta Iran gibi bir diktatör devlete insanlari bile bile teslim etmeye kadar oldu. Yani anlayacaginiz sadece "TARAF" veya AKP yanlis yapmiyor gelmis gecmis tüm iktidarlar yapti. Ben tümüne karsiyim, ne AKP ciyim nede herhangi bir baska düzen partisindenim. Bu bahsettiginiz gazeteler icinde gecerli, bugün TARAF malum gazete oluyor gecmiste baska gazetelerdi ve gelecektede gene degisecektir. Bu bir gercek. Türkiye'de ilk defa sorusturma yapilmadi ve genelde Gaziosmanpasa kampindaki gibi tüm görevliler yani böylece devlet aklanmis oldu. Ben kusura bakmayin ama artik inanmiyorum bu hikayelere. Gecmiste sicili kabarik olan bir devletin ve bu kabarikligi bile kabul etmeyen bir devletin yapmis oldugu tesbitler benim icin delil sayilmaz, sizin icin olabilir. Kac sefer iskenceden ve köy bosaltmalarindan yarh´gilandi ve ceza aldi. Ama kalkipta biz devlet ve hükümet olarak memurumuzla, bürokratimizla, siyasilerimizle ve diger kurumlarla beraber hatayaptik ve bu hatamizdan dolayi özür dileriz bile denmedi. Sadece mahkemeye veren sahislar ve kuruluslar dislandi ve ülkede hedef gösterildi. Bu durum halaa devam ediyor. En son Hirant Dink ve Orhan Pamuk olayinda yasadik. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Devlet ile hükümet arasindaki farki aciklarmisiniz lütfen? Sanki iki ayri bir merciyimis gibi konusuyoruzda? Eger birbirlerinden farkli kuruluslar ise neden o savundugumuz devlet basa gecen kötü hükümetlere dur demiyor? Neden herkes sadece kendisinin begenmedigi veya secmedigi siyasi partinin hükümetine sucu atip sözde iskenceye ve kötü muameleye karsiymis gibi gözükmeye calisiyor. Ülkemizdeki AKP dönemi önceki mültecilere olsun veya diger mualafetteki vatandaslara olsun sayisiz kötü muameleler yapildi, iskencelerden tutun kasti öldürmeye ce hatta Iran gibi bir diktatör devlete insanlari bile bile teslim etmeye kadar oldu. Yani anlayacaginiz sadece "TARAF" veya AKP yanlis yapmiyor gelmis gecmis tüm iktidarlar yapti. Ben tümüne karsiyim, ne AKP ciyim nede herhangi bir baska düzen partisindenim. Bu bahsettiginiz gazeteler icinde gecerli, bugün TARAF malum gazete oluyor gecmiste baska gazetelerdi ve gelecektede gene degisecektir. Bu bir gercek. Türkiye'de ilk defa sorusturma yapilmadi ve genelde Gaziosmanpasa kampindaki gibi tüm görevliler yani böylece devlet aklanmis oldu. Ben kusura bakmayin ama artik inanmiyorum bu hikayelere. Gecmiste sicili kabarik olan bir devletin ve bu kabarikligi bile kabul etmeyen bir devletin yapmis oldugu tesbitler benim icin delil sayilmaz, sizin icin olabilir. Kac sefer iskenceden ve köy bosaltmalarindan yarh´gilandi ve ceza aldi. Ama kalkipta biz devlet ve hükümet olarak memurumuzla, bürokratimizla, siyasilerimizle ve diger kurumlarla beraber hatayaptik ve bu hatamizdan dolayi özür dileriz bile denmedi. Sadece mahkemeye veren sahislar ve kuruluslar dislandi ve ülkede hedef gösterildi. Bu durum halaa devam ediyor. En son Hirant Dink ve Orhan Pamuk olayinda yasadik. Bakalım Devlet neymiş: Devlet Vikipedi, özgür ansiklopedi "Devlet; bütün zamanlar bakımından genel geçer bir tanımının yapılması güç olan bir kavramdır. Bunun sebebi devletin "çok yönlü" ve "soyut" bir olgu olmasıdır. Bu nedenle her bir farklı bakış açısı, her disiplin, her ideoloji kendi devlet tanımını yapabilecektir. Devleti bir bütün olarak anlamak ancak bu parçaları birleştirmekle olabilir. Hukuki açıdan devlet, genellikle unsurlarından hareketle tanımlanır. Buna göre devlet; "Ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir otorite altında örgütlenmesidir." Bu tanımdaki unsurlar şunlardır: İnsan Unsuru: Halk ya da millet olarak da adlandırılabilir. Bir devleti oluşturacak insanların sayısı hakkında bir alt sınır olmamakla birlikte devletin niteliğine göre makul bir alt sınır kabul edilebilir. Otorite unsuru: Siyasal iktidar olarak da adlandırılan bu unsur, topluluğun alelade bir kalabalık olmadığının, her şeyden önce kendisini yönetme kabiliyetini haiz, siyasal toplum olduğunun göstergesidir. Siyasi iktidarın kimde olduğu, nasıl ele geçirildiği, nasıl kullanılacağı, nasıl el değiştireceği sorunları devletin otorite unsuru içinde incelenmez. Ülke unsuru: Ülke sınırları mutlak anlamda belli olan bir kara parçasını ifade etmez. bu bağlamda devletin sınırları konsusunda bir tartışma bulunması mümkündür. Ancak devlet çok küçük olmayan ve sınırları öngörülebilir bir toprağa sahip olmalıdır. Devletin ülkesi kara ülkesi, deniz ülkesi ve hava ülkesi olarak üçe ayrılır. Devlet siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birliğin lazımdır. Ancak kültürel birlik devletin yaşaması için yeterli değildir. Tarihte görülen bir çok iç savaşlar kültürel birliğin devlet kurulmasında yeterli olmadığını göstermektedir. Amerikan iç savaşının anayasal düzenin kurulmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyması ve savaş kültürü yerine hukuk devlet ilişkisinin kavranması açısından önemi büyüktür. Devlet, çağdaş toplumlarda en önemli kurumdur. Siyasal kurumların en iyi örgütlenmiş olanıdır. Üstün bir yaptırım gücü, zorlama olanağı vardır. Polis, jandarma, ordu yanlızca devleti yönetenlerin emrindedir. Hükûmet, politik bir aygıt içindeki görevliler tarafından politika ve kararların uygulanması süreci. Bir süreç olarak “hükümet”ten, ya da bağlayıcı politik kararların alınmasından sorumlu görevlilere göndermede bulunmak için hükümetten söz edebiliriz. Geçmişteki hükümetlerin neredeyse hepsinin başında monarklar ya da imparatorlar bulunsa da, çağcıl toplumların çoğunda, hükümetlerin başında, iktidar konumunu kalıt yoluyla edinmeyen, uzmanlık ve niteliklerine dayanarak seçilen ya da atanan görevliler bulunmaktadır." Sanırım anlamışsındır. Devlet dediğimiz soyut şey, anayasanın ve yasaların, yürütme organı olan iktidardaki parti tarafından yorumlanması ve izlediği politikası ile ortaya çıkan uygulamalardır. Geçmişteki sicil kabarıklığı, büyük çoğunlukla iktidarda yer almış olan ABD destekli sağ partilerin sorumluluğundadır. Bu partiler iktidara geldiğinde derin devleti de biçimlendirirler. Derin devlet her ülkede vardır. Önemli olan bu derin devletin milli olup olmadığıdır. Soğuk savaş öncesi Türkiye dahil özellikle Nato ülkelerinde CIA tarafından elegeçirilmiş olan derin devlet unsurları Süpernato-Kontrgerilla olarak adlandırılmıştır. Bunlar, bu ülkelerdeki komünist oluşumları sabote ederek, kargaşa çıkararak ABD çıkarlarına uygun antikomünist karakterde faili mechul cinayet ve toplumsal manipülasyonlar yapmıştır. Kontrgerilla/Süpernato, soğuk savaş döneminden sonra bu Nato ülkelerinin Türkiye hariç tümünde deşifre olup, tasfiye edilip yargılanmışlardır. Türkiyede, 90'lardaki Susurluk çetesi, bu oluşumun devamıdır. Ergenekon ise derin devlet içerisindeki yine bu tür suçlar işlemiş aşırı milliyetçi ve aşırı yurtsever milli olan kesimdir. Asıl Ergenekon yani CIA yönlendirmeli derin devlet/Süpernato/Kontrgerilla görevine devam etmektedir. Daha fazla bilgi için" Ergenekon=?Susurluk=?Ulusalcılık" adlı başlıktaki yazılanları okuyabilirsin. Onun için tekrar ediyorum; işkence, kötü muamele, faili mechul cinayetlerin tümü devleti temsil eden hükümetlerin sorumluluğundadır. Hükümet nasıl iç ve dış siyasette devleti temsil ediyorsa, örneğin savaş kararı alabiliyorsa, bu olaylardaki sorumluluğu da farklı değildir. O yüzden, ABD güdümlü AKP'nin yandaşı Taraf gazetesinde yazan Etyen Mahçupyan'ın iddiaları doğru ise devleti suçlaması anlamsızdır. Bu tür yazarların amacı, bu kavramları bilmeyenler için kafa karışıklığı yaratmak ve verilecek tepkinin hedefini ( AKP ) saptırmaya yönelik bir eylemde bulunmaktır. Gerçek tepkinin adresi, hükümetten cesaret ve yerine göre emir alarak, bu işkencecilere yönelik şikayetleri hasır altı eden/yargılamayan/aklayan yargının ( savcıların, hakimlerin ) ve göz yuman/hoş gören iç güvenlik güçlerinin ( Polis, Jandarma ) bağlı olduğu yürütme organı olan hükümettir. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2008 Bakalım Devlet neymiş: Devlet Vikipedi, özgür ansiklopedi "Devlet; bütün zamanlar bakımından genel geçer bir tanımının yapılması güç olan bir kavramdır. Bunun sebebi devletin "çok yönlü" ve "soyut" bir olgu olmasıdır. Bu nedenle her bir farklı bakış açısı, her disiplin, her ideoloji kendi devlet tanımını yapabilecektir. Devleti bir bütün olarak anlamak ancak bu parçaları birleştirmekle olabilir. . . . Ülkemizin sicilinin kötülügü söylediginiz gibi yillardan beri hükümet olmus sag partilerin ve bende buna sahte solculari, yani CHP yide ekliyorum, iktidardaki hatalariyla olmustur. Bunlari söylerken tabiiki bu hükümetlerin yillarca polisi, savciyi, hakimi, ögretmeni, müdürü ve diger bircok resmi dairelerde calisan insanlari kendi görüslerine göre calistirrip halka en közü zarari yapmislardir. Hükümetler anlattiginiz anlamda devleti temsil ettiklerine göre, yani devlet kendi kendisini temsil edemedigine göre, burada bosuna kavram kargasalikligi yapmaya gerek yok ve herkesin anlayacagi dilden söylersek, devlet esittir hükümet ve bürokratlaridir. Simdiki dönem AKP dir devleti temsil eden ve gecmiste baska partilerdi. Biz sadece AKP yi elestirirsek sanki gecmisteki hükümetlerin her seyi veya AKP yle kiyaslamada ondan daha iyi ve dogru yönettigi anlamini yansitmis oluruzki, buda bir yanlistir. ben o yüzden isimler ve hükümetler üzerinden degil ülkede olan bitenler üzerinden elestirimi ve övgümü yaparim. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Ülkemizin sicilinin kötülügü söylediginiz gibi yillardan beri hükümet olmus sag partilerin ve bende buna sahte solculari, yani CHP yide ekliyorum, iktidardaki hatalariyla olmustur. Bunlari söylerken tabiiki bu hükümetlerin yillarca polisi, savciyi, hakimi, ögretmeni, müdürü ve diger bircok resmi dairelerde calisan insanlari kendi görüslerine göre calistirrip halka en közü zarari yapmislardir. Hükümetler anlattiginiz anlamda devleti temsil ettiklerine göre, yani devlet kendi kendisini temsil edemedigine göre, burada bosuna kavram kargasalikligi yapmaya gerek yok ve herkesin anlayacagi dilden söylersek, devlet esittir hükümet ve bürokratlaridir. Simdiki dönem AKP dir devleti temsil eden ve gecmiste baska partilerdi. Biz sadece AKP yi elestirirsek sanki gecmisteki hükümetlerin her seyi veya AKP yle kiyaslamada ondan daha iyi ve dogru yönettigi anlamini yansitmis oluruzki, buda bir yanlistir. ben o yüzden isimler ve hükümetler üzerinden degil ülkede olan bitenler üzerinden elestirimi ve övgümü yaparim. Devlet ve hükümetin ne olduğunda yada aynı şey olduğunda anlaştığımıza göre bir diğer konuda da anlaşmalıyız. Geçmiş için bir şey yapılamaz, yanlışıyla doğrusuyla geçmiş, geçmiştir. Geçmişte ders alıp, yanlışları değiştirebilmek için elimizdeki tek şans iktidarı değiştirebilmek ve bugün devleti temsil eden AKP olduğuna göre, eleştirilerimizi AKP'ye ve halkımızın, insanımızın zihniyetine yapmalıyız, soyut bir 'devlet''i eleştirmek anlamsız. Bugünkü iktidar yerine demokrat, sosyal devletçi, tam bağımsızlıkçı, halkı kucaklayan bir siyasi iktidar için çalışmalıyız. CHP sosyalist bir parti değildir. Sosyal Demokrat bir partidir. Geçmişte yaşanan yanlışlarda en az payı olan partidir. Koalisyonlar haricinde çok az süreler iktidara gelme şansı yakalamış da olsa bahsettiğiniz konularda Türkiye için önemli ve doğru adımlar ( CMUK, insan hakları komisyonları ) atmıştır. Gösterilerde dayak yiyen milletvekilleri bile olmuştur. Sosyalist yada Komünist olabilirsiniz ancak yiğidin hakkını da yiğide vermelisiniz. Sizi bu anlamda bundan sonra yazılarınızda eleştirilerinizi doğru yerlere yapmaya çağırıyorum. Etyen Mahçupyan gibilerinin çelişkisini ortaya koyduğuma göre onun her yazdığını da doğru kabul etmemeniz gerektiğini anlamış olmanız gerekir. CIA'yı neden es geçtiniz onu da anlamadım. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2008 Devlet ve hükümetin ne olduğunda yada aynı şey olduğunda anlaştığımıza göre bir diğer konuda da anlaşmalıyız. Geçmiş için bir şey yapılamaz, yanlışıyla doğrusuyla geçmiş, geçmiştir. Geçmişte ders alıp, yanlışları değiştirebilmek için elimizdeki tek şans iktidarı değiştirebilmek ve bugün devleti temsil eden AKP olduğuna göre, eleştirilerimizi AKP'ye ve halkımızın, insanımızın zihniyetine yapmalıyız, soyut bir 'devlet''i eleştirmek anlamsız. Bugünkü iktidar yerine demokrat, sosyal devletçi, tam bağımsızlıkçı, halkı kucaklayan bir siyasi iktidar için çalışmalıyız. CHP sosyalist bir parti değildir. Sosyal Demokrat bir partidir. Geçmişte yaşanan yanlışlarda en az payı olan partidir. Koalisyonlar haricinde çok az süreler iktidara gelme şansı yakalamış da olsa bahsettiğiniz konularda Türkiye için önemli ve doğru adımlar ( CMUK, insan hakları komisyonları ) atmıştır. Gösterilerde dayak yiyen milletvekilleri bile olmuştur. Sosyalist yada Komünist olabilirsiniz ancak yiğidin hakkını da yiğide vermelisiniz. Sizi bu anlamda bundan sonra yazılarınızda eleştirilerinizi doğru yerlere yapmaya çağırıyorum. Etyen Mahçupyan gibilerinin çelişkisini ortaya koyduğuma göre onun her yazdığını da doğru kabul etmemeniz gerektiğini anlamış olmanız gerekir. CIA'yı neden es geçtiniz onu da anlamadım. Gecmiste yapilan hatalarin bunlar gecmiste kadi mantigiyla üzerine su icerek gelecektede ayni ve hatta daha beter hatalari yapariz. Bu anlamda gecmiste devleti temsil eden hükümetlerin siyasi partileri cikipta halka bizlr bu ve su hataleri yaptik ve bu hatalarimizdan dolayi hem ic hemde dis kamuyoundan hakli elestiriler aldik, hatalarimizi görüp gelecekte sizlere iyi bir yönetim sunmak icin parti programimizda su degisiklikleri yaptik diye bir aciklama yapiyorlarmi? Yapmadiklari gibi birbirleriyle kisir cekismeler icine girip ve hatta sorunlara cözüm yerine kisirtmalar yapiyorlar, amaclari sadece oy toplamak. Bu yüzden bizlerin baska devletleri elestirmeden önce kendi devletimizin bu konularda neler yaptigina bakmak gerek. Gemisini masaya yatirmayan bir toplum ve siyasiler olarak gelecekte yapacaklari güvenilir olmaz. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.