Φ muki Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2008 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın Ermenistan’a gidip Hocalı Katliamı’nın emrini veren Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın elini sıkmasını, “Bir ilk” diye yere-göğe koyamayanları gazetelerden okudukça bir dostun bize gönderdiği, “AKP’nin ilkleri” listesini hatırladık. Bakınız bu “ilk” ler listesinde neler var! 1- İlk defa bir Başbakan “Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz” dedi. 2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı. 3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru düştü. 4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura “IMF’yi ikna edin” dedi. 5- İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı. 6- İlk kez bir kilise bankası Türkiye’de banka satın aldı. 7- İlk defa domuz, kesimlik hayvanlar arasına alındı. 8- İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, İslamiyet’i yok etmeye yemin eden bir Papa’nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi. 9- İlk defa bir Başbakan “Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya” dedi. 10- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi. 11- İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı. 12- İlk defa bir Başbakan, Yahudi düşünce kuruluşundan “Üstün Cesaret Ödülü” aldı. 13- İlk defa Türk askerinin başına çuval geçirildi. 14- İlk defa bir Başbakan “Bir dönem dini kullandık” dedi. 15- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı. 16- İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti. 17- İlk defa tezkere reddedilmesine rağmen Dışişleri Bakanlığı genelgesi ile tezkere gereği yapıldı (Silahlar Türkiye üzerinden Kuzey Irak’a geçti.) 18- İlk defa bir Başbakan İslam dünyası ve Türkiye’nin sınırlarını değiştirecek bir projenin (BOP’un) eş başkanı oldu. 19- İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden Hıristiyan (ABD) askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua etti. 20- İlk defa bir Başbakan Türkiye’yi pazarladığını açıkça itiraf etti. 21- İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı. 22- İlk defa bir Başbakan çiftçilere “Gözünü toprak doyursun, ananı da al git” dedi. 23- İlk defa zina suç olmaktan çıktı. 24- İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi. 25- İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için “Bu adamı kullanın, onu rögara süpürmeyin” dedi. 26- İlk defa GSMH artarken KDV tahsilâtı yerinde saydı. 27- İlk defa bir Başbakan’ın oğlu gemi aldı. 28- İlk defa başbakanın talimatıyla Kuran Kursu yıkıldı. Listeyi yapanı öğrenemediğimiz için kendilerinden helallik diliyoruz. Tabii ki “AKP’nin ilkleri” yalnızca bu 28 maddeden ibaret değil. İlk defa bir başbakan Amerikan şirketi Cargill lehine mahkeme kararları hilafına sürekli kanunlar çıkardığı için tazminata mahkum edildi. Yine bu dönemde ilk defa bir Başbakan şehide “Kelle” dediği için 3 kuruş tazminata mahkûm edildi ve ilk defa bir Başbakan, Katil Öcalan’a “Sayın” dedi. Bu dönemde ilk defa devlet eliyle okullarda dağıtılan “Din Kültürü” ders kitaplarında Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın minyatürleri yayınlandı. İlk defa Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların çocukları daha reşit bile olmadan AKP iktidar olur olmaz şirket kurdular, ticarete girdiler ve altı yedi yıl içerisinde her biri bu şirketlerde yılda 30-40 trilyon ciro yapar hale geldiler. İlk defa nüfus cüzdanlarından “Dinî” hanesi kaldırıldı. İlk defa bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı askerinin başına çuval geçirerek Türkiye’yi aşağılayan ABD’den özür bekleyen Türkiye’ye dönüp, “Büyük devletler özür dilemez” diyerek ABD’nin büyük bir devlet olduğunu açıkça kendi ülkesinin ise “küçük” olduğunu zımnen kabul etmiş oldu. Yine ilk defa bir Başbakan, terörle mücadelede sınır ötesi harekat için siyasi irade bekleyen TSK’ya, “Sen önce içeridekileri hallet” dedi. İlk defa bir partili, bir milyon dolar rüşvet aldığına dair belgeler ortaya çıkınca Genel Başkan Yardımcılığından Başbakanın emriyle istifa ettirilerek, rüşvet iddiası Başbakan tarafından kabul edilmiş oldu ve yine Türkiye’de ilk defa rüşvet aldığı kabul edilen bir genel başkan yardımcısına partisi tarafından sahip çıkıldı, çünkü dokunulmazlığı kaldırılmayarak mahkemeye gitmesi engellendi. Ve daha ne “ilkler” ne “ilkler” ... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2008 İktidara geldiği 2002’den bu yana 1018 müfettiş hakkında soruşturma açıldı, 138’i ceza aldı AKP denetim sevmiyor Müfettişleri yıldırma politikası Kamu kurum ve kuruluşlarındaki teftiş kurullarını kaldırmak için yasal düzenlemeleri gerçekleştiremeyen AKP iktidarı, müfettişleri baskı altına alıyor. Yolsuzluklarla mücadele eden ve bu konuda kamunun en güçlü silahı konumunda olan müfettişler soruşturma ve görevden alma yöntemleriyle yıldırılmaya çalışılıyor. AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana hakkında soruşturma açılan müfettişlerden 138’ine disiplin cezası uygulandı. 62 müfettiş ise görevinden alınarak başka kadrolara atandı. ‘Türkiye için felaket olur’ Yolsuzlukları eleştirdiği için Sağlık Bakanlığı’ndaki başmüfettişlik görevinden alınan DENETDE Başkanı Ergüven, baskı altındaki müfettişlerin tarafsız olarak görevlerini yerine getirmelerinin engellendiğini vurguladı. Avrupa’da denetim güçlendirilirken Türkiye’nin denetimsizleştirildiğine dikkat çeken Ergüven, “Denetimsizlik yolsuzluğu, bu da kayıt dışılığı beraberinde getirir. Türkiye’nin en büyük sorunu yolsuzlukları besleyen kayıt dışılıktır. Denetimsizlik yönetimin hukuktan sapmasına da neden olur” dedi. ■ 3 Kasım 2002 seçiminden bu yana 1018 müfettiş hakkında soruşturma açıldı, 138’ine ceza verildi AKP denetimi sevmiyor © AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım seçimlerinin ardından 1018 müfettiş hakkında soruşturma açılırken 138’ine disiplin cezası uygulandı. 62 müfettiş ise görevinden alınarak başka kadrolara atandı. DENETDE Başkanı Atılay Ergüven, hükümetin bu soruşturmalarla sipariş rapor düzenlemeyen ya da raporu istenilen yönde değiştirmeyen müfettişleri baskı altına aldığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İktidarı boyunca kamu kurum ve kuruluşlarındaki teftiş kurullarını kaldırmayı hedefleyen, ancak bu yöndeki yasal düzenlemeleri gerçekleştiremeyen AKP, soruşturma yöntemini kullanarak müfettişleri baskı altına alıyor. AKP’nin ilk iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden bugüne kadar 1018 müfettiş hakkında soruşturma açılırken, 138’ine disiplin cezası verildi. 62 müfettiş ise başka kadrolara atandı. Yolsuzlukları eleştirdiği için AKP tarafından Sağlık Bakanlığı’ndaki başmüfettişlik görevinden alınarak Polatlı’ya sürülen Devlet Denetim Elemanları Derneği (DENETDE) Genel Başkanı Atılay Ergüven, hükümetin soruşturma yoluyla müfettişleri baskı altına almaya çalıştığını söyledi. CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, AKP iktidarı döneminde kamu kurum ve kuruluşlarında görevden alınan ve hakkında soruşturma açılan müfettiş sayısını sordu. Erdoğan adına yanıt veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Kasım 2002’den bugüne kadar hakkında soruşturma açılan müfettiş sayısının 1018 olduğunu bildirdi. AKP döneminde devlet memurluğundan çıkarılan kişilerle ilgili de bilgi veren Başesgioğlu, 1135 kişinin memurluktan çıkarıldığını, bu işlemlere karşı 791 dava açıldığını söyledi. Başesgioğlu, bu davalardan 425’inin idare lehine, 125’inin ise idare aleyhine sonuçlandığını, 227 davanın ise devam ettiğini bildirdi. Müfettişlere baskı DENETDE Genel Başkanı Ergüven, Abdullah Gül’ün başbakanlığı döneminde teftiş kurullarının etkinleştirilmesi için bazı çalışmalar yapıldığını, ancak daha sonra bu kurulların kaldırılmasına yönelik Kamu Yönetimi Temel Yasası çıkarıldığını söyledi. AKP’nin 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmesinin ardından yasayı bir daha gündeme getirmediğini, ancak teftiş kurullarının yönetim yeteneğinden yoksun kişiler atanarak kendi kendini tasfiye eder hale getirildiğini vurgulayan Ergüven, birçok bakanlıkta müfettişlerin kurul yönetimleriyle adeta savaş halinde olduğunu söyledi. Denetim görevini kötüye kullananlar ve denetim etiğine uymayanların ayıklanması gerektiğini, ancak soruşturmalarla müfettişlerin baskı altına alındığını, özgür iradeleri ve tarafsız olarak görevlerini yerine getirmelerinin engellendiğini vurgulayan Ergüven, “Meslek ahlakına aykırı davrananlar elbette var, bunların ayıklanması lazım. Ama soruşturmalar baskı amacına yönelik. Sırf işini doğru yapması ya da istenilen sipariş şeklinde rapor yazmaması nedeniyle ya da raporları değiştirmemesi nedeniyle kara listeye alınıp bu tür muamelelerle karşılaşan çok sayıda müfettiş var” dedi. Müfettişlerin hukuksuz biçimde mesleğinden atılması, görevinden atılması, hiçbir şey çıkmasa bile soruşturma açarak baskı altına alınmasının hukuk dışı bir uygulama olduğunu kaydeden Ergüven, “Yargı süreci geç çalıştığı için bu tür hukuksuzluğu yapanlar yargıdaki süreci kullanıyorlar, en azından ‘Biz yapalım, gitsin mahkemelerde sürünsün’ hesabı yapılıyor” görüşünü dile getirdi. ‘Denetimsizlik felaket olur’ Türkiye’nin denetimsizleştirildiğini, bunun da felakete yol açacağı uyarısında bulunan Ergüven, “Avrupa’da sistem liberalize edilirken, denetim daha da güçlendiriliyor. Türkiye’de de devlet pek çok alandan çekiliyor, liberalizasyon hızlı şekilde uygulanıyor. Ama aynı oranda Türkiye denetimsizleştiriliyor. Bu bir felakettir... Denetimsizlik yolsuzluğu, bu da kayıt dışılığı getirir. Türkiye’nin en büyük sorunu yolsuzlukları besleyen kayıt dışılıktır. Denetimsizlik yönetimin hukuktan sapmasına da neden olur. Denetim işlerse yargının da yükü hafifler. Denetimin mutlaka bağımsızlaştırılması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.” AKP’NİN SİNDİRME ÇABASI Müfettişler dava yorgunu © Başbakan her fırsatta yolsuzlukları bitireceklerini söylerken AKP, iktidarı boyunca yolsuzluklara karşı savaşım veren bürokratları, art arda açtığı soruşturmalar ve görevden almalarla sindirme yoluna gitti. İLHAN TAŞCI ANKARA - Seçim meydanlarında yolsuzlukları bitireceği vaadinde bulunan AKP iktidara geldiğinden beri yolsuzluklarla savaşım yürüten ve yolsuzluklara karşı kamunun en güçlü silahı konumundaki müfettişlerle hep mahkemelik oldu. Denetim elemanlarından bazılarının yaşadıkları olaylar şöyle: Dönemin Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile gümrük bürokratlarının da adının karıştığı milyonlarca dolarlık akaryakıt kaçakçılığını ortaya çıkardıktan sonra hükümetin hedefi haline gelen Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı Erdener Demirağ önceki yıl görevinden alındı. 1 milyar doları bulan 15 ayrı soruşturma dosyasını gündeme getiren ve istediği inceleme onayları Gümrük Müsteşarlığı’nca verilmeyen Demirağ, son olarak Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın gümrükte hakkında soruşturma yapılan kişi ve firmaların listesinin verilmesi emrine hukuk dışı olduğu gerekçesiyle karşı çıktı. Bunun üzerine Demirağ AKP döneminde ikinci kez görevinden alındı. Demirağ yargıya başvururken Gümrük Teşfiş Kurulu Başkanlığı’na Sezai Uçarmak’ın atanması dikkat çekti. Uçarmak’ın adı Kapıkule’deki rüşvet operasyonunda gümrükçülerin telefonlarının dinlenmesi sırasında gümrüğün bitişiğindeki caminin kullanılmasına izin veren Edirne Müftüsünü Diyanet İşleri Başkanlığı’na şikâyet etmesiyle gündeme gelmişti. Erdoğan ‘kefil’... Bir diğer olayda, Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar, BM’nin terörü finanse edenler listesindeki Yasin Kadı’nın Türkiye’deki faaliyetlerini soruşturmuştu. Kaçar raporunda, çalışması sırasında “siyasi ve bürokratik engellemelerle” karşılaştığı değerlendirmesine yer verdi. Kaçar vekâleten Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcılığı’na atandı. Kaçar yargı kararıyla yeniden başmüfettişliğe döndü. Ancak bu kez de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “kefilim” dediği Kadı hakkında düzenlediği raporunda “resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanma” suçunu işlediği gerekçesiyle memuriyetten çıkarıldı. Kaçar, tüm davaları kazandı. Sağlık Bakanlığı Başmüfettişi Mustafa Kemikli, 5 yıl önceki lojman talebi sırasında “konutunun olup olmadığına” ilişkin soruya yalnızca “var” demekle yetinip 2 evi olduğunu göstermediği gerekçesiyle görevinden alındı. Kemikli’nin açtığı dava sürüyor. Başmüfettiş Çağatay Kurt ise babasının ameliyat olduğu Adana’da rahatsızlanması üzerine bu kentte tam teşekküllü hastaneden aldığı rapor kabul edilmeyerek ‘memuriyetten çekilmiş’ sayıldı. Kurt’un raporunu usule uygun bulan müfettişler daha sonra tam tersi yönünde görüş bildirdiler. Kurt’un açtığı dava da halen sürüyor. Cumhuriyet 26.08.2008 Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2008 "CARİ AÇIK" lafından birşeyler anlayanlar varsa, oradaki rekoru da biliyorlardır herhalde. Merak etmemiş ve hiç ilgilenmemiş olanlara bir alıntı yapayım; "Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından 2002 sonuna kadar toplam 42.8 milyar, 2003 başından bu yılın Mayıs sonuna kadar ise 135.3 milyar dolar cari işlemler açığı verildi. Son dönemde, önceki 80 yıldakinin yüzde 316.4'ü kadar cari açık oluştu. Bu yıl ilk beş aydaki artış temposu değişmezse yılın tümünde 50 milyar doları aşacak cari açığın altı yıllık tutarı, 164 milyar dolarla önceki 80 yıldakinin dört katına ulaşacak. AKP 'nin iktidara geldiği 2002'de sadece 626 milyon dolar olan cari açığın, bu yılın tümünde 50 milyar dolara ulaşması, yıllık açıkta 79 kat artış anlama geliyor." Kaynak: Ortadoğu , Tarih: 15:00:27 20.07.2008 Alıntı
Φ hakanaytac Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2008 akpnin bugüne kadar böyle yöneticilerimiz olduğu için utanmamız gereken birçok ilkş oldu... ancak ermenistan'la görüşmede gerçekleştirilen ilk gurur duyulması gereken ve iki ülkenin ve iki halkın arasındaki barışın bir adımı olarak başarılı olarak görülmesi gereken bir ilktir... Hoca'lı katliamını yapan Sarkisyan mı ?? ayrıca biliyor musunuz ki Sarkisyan'ın seçimlerde aday olduğunda, bütün dünya ve kendi ülkesi tarafından ; " ılımlı ve Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi yolunda umut veren bir cumhurbaşkanı adayı olduğunu " biliyor musunuz... soldan bu tip bir siyasetçi çıkmaması bizim eksikliğimizdir... çünkü genellikle daha radikal olan sağcılar bu konularda uzlaşma yeribe ucuz milliyetçilikle oylarını korumaya çalışırlar..bugün oy potansiyeli sağlamak adına radikal sağa kayan chp dışında türkiye'deki bütün sol bu şekilde düşünmektedir.. akp'nin de bu şekilde düşünmesi aslında şaşırtıcıdır..ancak akp nin bu ziyareti ab ve abd etkisiyle yaptığını da unutmayalım...abdullah gül'ün kayıp trilyoncu erbakan'ın talebesiyken yaptığı konuşmaları biliyoruz..unutmayacağız da...ancak abdullah gül hangi amaçla, kime yaranmak için yapmış olursa olsun doğru adımı atmıştır... iki ülkenin artık barışa ihtiyacı var.. azerbaycan'ın bizi ermenilerle düşman yapmak için çabalarını da gözardı etmeyelim. !!!! Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.