Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2006 19 yıl Bir kaç kelimede ben çiziktireyim... İslam'ın gittiği yerde Araplaşmanın başlaması bence doğaldır. En başta dil olarak islam ARAPÇAyı benimsemiştir ve kültürün en önemli ögesi olan dil bu kanuda en önemli öge durumundadır. İkinci önemli öge ise İslam'ın bütün semavi dinler gibi egemen olma isteğidir.Egemen olma isteği olunca ister istemez herşeyi kendine uydurma-rehabilite etme- niyetini sergiler duruma geliyor. Üçüncü öge ise kültürün bir diğer ögesi olan giyinme tarzı ile ilgili.Artık hadislerden mi yola çıkılıyor ya da sevmeden mi yola çıkılıyor bilmiyorum ama insanlar nedense PEYGAMBER'lerine benzeme ve O'na öykünme yoluna giriyorlar.Amerika'daki "müslüman Cemaatini" izlerseniz sanki arap yarımadasında yaşıyor gibiler.Araplar sıcaktan giyinirken bu insanlar ise benzeşme isteği ile giyiniyorlar. Artık sakal yada diğer yaşayış biçimlerini de hesaba katarsak yolu buluruz. Hepsini alt alta sıralarsak sonuç kendiliğinden gelir:Evet,islam'ın girdiği yerde Araplaşma başlar ve bu da gayet doğaldır.
Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2006 19 yıl Bir kaç kelimede ben çiziktireyim... İslam'ın gittiği yerde Araplaşmanın başlaması bence doğaldır. En başta dil olarak islam ARAPÇAyı benimsemiştir ve kültürün en önemli ögesi olan dil bu kanuda en önemli öge durumundadır. İkinci önemli öge ise İslam'ın bütün semavi dinler gibi egemen olma isteğidir.Egemen olma isteği olunca ister istemez herşeyi kendine uydurma-rehabilite etme- niyetini sergiler duruma geliyor. Üçüncü öge ise kültürün bir diğer ögesi olan giyinme tarzı ile ilgili.Artık hadislerden mi yola çıkılıyor ya da sevmeden mi yola çıkılıyor bilmiyorum ama insanlar nedense PEYGAMBER'lerine benzeme ve O'na öykünme yoluna giriyorlar.Amerika'daki "müslüman Cemaatini" izlerseniz sanki arap yarımadasında yaşıyor gibiler.Araplar sıcaktan giyinirken bu insanlar ise benzeşme isteği ile giyiniyorlar. Artık sakal yada diğer yaşayış biçimlerini de hesaba katarsak yolu buluruz. Hepsini alt alta sıralarsak sonuç kendiliğinden gelir:Evet,islam'ın girdiği yerde Araplaşma başlar ve bu da gayet doğaldır. ilk seçeneğinize katılıyorum. ancak dil unsuru sohbet tarzı dialoglarda kültürü enjekte de bir numaradadır. Kuran kültür kitabı değil. bir tarihselliği vardır Kuran ın ancak bu da bahsettiğiniz kültür empozesi değildir. ahkam bildirir. ikinci seçenekte ise egemenliği İslam'a hedef çizip araplaşmayı doğal sonuç olarak göstermişsiniz ki her iki cevaptan birinde ayet yazılıyor "biz Kuranı anlayasınız diye arapça indirdik" diyor Allah. topluca araplaşın diye bir anlam çıkarıyorsanız bi şey diyemem. giyinme tarzı ile araplaşma olduğunu belirtmişsiniz. nadiren böyle bi meyillenme görülebilir fakat bu temayül daha çok Peygamber ve ashabına olan muhabbetten hasıl olmakta. yani o eleştirdiğiniz kişiler de sizin gibi bireylere takılmış diyebiliriz. İslama mal edilemez. artık bireysel hareketlerin tüm kuruma mal etmekten vazgeçseniz, daha bilimsel ve seviyeli dialoglar kuracağımızı düşünüyorum.
Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2006 19 yıl pardon merak ettim...ezan türkçe okunursa camiye falanmı gideceksiniz..?yada ``islam ALLAH ile kul arasındadır diyen peydahlar,ALLAH ın sıfatlarından haberdarmı..?kaç hadis veya kaç sure biliyorlar..?islami terimlerin nekadarından haberdarlar..?peygamber-nebi-resul anlamları biliniyormu..?gibi..gibi..gibi.. babana baba yada peder demeyeceksin baba-ebu kökünden gelir ve arapçadır peder-farsca..gibi..gibi.. konuyu ehline sorun yada o kunuda ehil olduktan sonra konuşun.. FATİH,İSTANBULUN SURLARINI TOPLARLA DÖVERKEN,İÇERDEKİ DİNİ VE SOSYAL GEYİK ŞÖYLEYMİŞ-MELEKLER ERKEKMİ DİŞİMİ .....?- yani önce öğren sonra konuş-eywallah
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl caucasus, bu topicte insanlar tartışıyorlar, hangi ibadet şeklinin daha evla olabileceğini, hiç bir emir olmadığı bir konuda, yani ibadetin arapça yapılması surelerin ve duaların arapça okunması gerektiği gibi. Allah'ın kullarından beklediği O'nun sözlerini ezberleyip tekrar etmeleri değildir, kulluk ve ibadette bu değildir. beklediği sözlerini anlamaları, kabul etmeleri, kabul ettiklerini beyan etmeleri, ve sözlere uymalarıdır. bu da ancak o sözlerin anlamaını bilerek mümkündür. söyle düşün Allah'a yakarırken söylediğin şeyin anlamaını bilmiyorsun. anlamını bilmeden söylediğin bir şeyde ne kadar samimi ve kalpten olabilirsinki. aksinde ısrar islamiyetin evrensel kimliğini reddetmeye götürür. islamiyeti arabesk bir şey olarak gören milyonlarca insan vardır dünyada. daha yapıcı ve daha sakin olalım. adige kardeşim.
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl ilk seçeneğinize katılıyorum. ancak dil unsuru sohbet tarzı dialoglarda kültürü enjekte de bir numaradadır. Kuran kültür kitabı değil. bir tarihselliği vardır Kuran ın ancak bu da bahsettiğiniz kültür empozesi değildir. ahkam bildirir. ikinci seçenekte ise egemenliği İslam'a hedef çizip araplaşmayı doğal sonuç olarak göstermişsiniz ki her iki cevaptan birinde ayet yazılıyor "biz Kuranı anlayasınız diye arapça indirdik" diyor Allah. topluca araplaşın diye bir anlam çıkarıyorsanız bi şey diyemem. giyinme tarzı ile araplaşma olduğunu belirtmişsiniz. nadiren böyle bi meyillenme görülebilir fakat bu temayül daha çok Peygamber ve ashabına olan muhabbetten hasıl olmakta. yani o eleştirdiğiniz kişiler de sizin gibi bireylere takılmış diyebiliriz. İslama mal edilemez. artık bireysel hareketlerin tüm kuruma mal etmekten vazgeçseniz, daha bilimsel ve seviyeli dialoglar kuracağımızı düşünüyorum. Çok güzel bir açıklama olmuş...ama yine de eksik olmuş bence. Birincisi dil derken illede dialog anlaman yanlış.biraz nominalistler gibi düşünürsek yada Wittengenstein gibi düşünürsek dilin ne kadar önemli olduğunu ve dünyanın yeniden yaratımı konusunda ne kadar önemli bir unsur olduğunu anlarız... Tarihsel olması demek empoze edememesi demek değildir.Bilakis bence tam da bu demektir:kültürünü diğer toplumlara empoze etme ve tek bir doğruya ulaşma.Ki zaten Semavi dinlerin hepsi TEK olma iddasındadırlar. "Kuran'ı anlayısınız diyearapça indirdik" deniyor ama ben arapça bilmiyorsam ne olacak?Bu çok uyanık bir cevap oldu değil mi?... Ama asıl ayetin ulaştığı kişi biz değiliz.Peygamberin kendisine ve onun sehabelerine yazılmış olsa gerek bu ayet.Sadece,en iyi bildiği dilde anlatması gereken bir peygamber var karşılarında.Ve o zamanki toplumu da sadece bu dili veya en azından bu dili en iyi konuştuğuna ve anladığına göre bu pek şaşırtıcı olmasa gerek. Ki bir diğer önemli bu konuda.Peygamber'in en büyük mucizesi Kuran olduğuna göre,arapça ifade edilmesi çok doğal olmalı.Sorun "topluca araplaşın" demek değil,sorunkişilerin bunu bu şekilde anlaması.Bir de bunun üstüne insanların konformist fikirleri eklenince al sana Araplaşma... Bu durum giyiniş tarzı içinde geçerlidir.Farabi'nin neden İslam'ı üçe dörde ayırdığını bu konuda da anlayabiliriz.İslam'a mal dilemez demek gerçeklikten kaçmak demektir.İslam,yapısı gereği bunu istemek ve bunda diretmek zorundadır:Tek dil ve tek kültür. Özelliklede Ömer'in neden iskenderiye Kütüphanesini yaktığını bilenler bunu daha iyi anlayacaklardır.Amaç tektir.Gerçekliğe hep beraber ve aynı yol ile ulaşmak... Bu yüzden Cuma namazı toplu kılınır...Bu da ayrı bir konu olur ama...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Yazar Çok güzel bir açıklama olmuş...ama yine de eksik olmuş bence. Birincisi dil derken illede dialog anlaman yanlış.biraz nominalistler gibi düşünürsek yada Wittengenstein gibi düşünürsek dilin ne kadar önemli olduğunu ve dünyanın yeniden yaratımı konusunda ne kadar önemli bir unsur olduğunu anlarız... Tarihsel olması demek empoze edememesi demek değildir.Bilakis bence tam da bu demektir:kültürünü diğer toplumlara empoze etme ve tek bir doğruya ulaşma.Ki zaten Semavi dinlerin hepsi TEK olma iddasındadırlar. "Kuran'ı anlayısınız diyearapça indirdik" deniyor ama ben arapça bilmiyorsam ne olacak?Bu çok uyanık bir cevap oldu değil mi?... Ama asıl ayetin ulaştığı kişi biz değiliz.Peygamberin kendisine ve onun sehabelerine yazılmış olsa gerek bu ayet.Sadece,en iyi bildiği dilde anlatması gereken bir peygamber var karşılarında.Ve o zamanki toplumu da sadece bu dili veya en azından bu dili en iyi konuştuğuna ve anladığına göre bu pek şaşırtıcı olmasa gerek. Ki bir diğer önemli bu konuda.Peygamber'in en büyük mucizesi Kuran olduğuna göre,arapça ifade edilmesi çok doğal olmalı.Sorun "topluca araplaşın" demek değil,sorunkişilerin bunu bu şekilde anlaması.Bir de bunun üstüne insanların konformist fikirleri eklenince al sana Araplaşma... Bu durum giyiniş tarzı içinde geçerlidir.Farabi'nin neden İslam'ı üçe dörde ayırdığını bu konuda da anlayabiliriz.İslam'a mal dilemez demek gerçeklikten kaçmak demektir.İslam,yapısı gereği bunu istemek ve bunda diretmek zorundadır:Tek dil ve tek kültür. Özelliklede Ömer'in neden iskenderiye Kütüphanesini yaktığını bilenler bunu daha iyi anlayacaklardır.Amaç tektir.Gerçekliğe hep beraber ve aynı yol ile ulaşmak... Bu yüzden Cuma namazı toplu kılınır...Bu da ayrı bir konu olur ama... Katkılarınız gerçekten çok güzel ve düşündürücü arkadaşlar... Teşekkür ederim... Faküt birde şu gözardı edilmemeli bence... Öğrenğin; Molla rejimi İran coğrafyasında bir petrol hazinesi üzerine oturmuş, Ahmedinecad'ın fikri ve zikri bilim üretmek değil silah üretmek üzerine... Türkiye ise bu çatışma ortasında iki arada bir derede... Bir yanda emperyalizm.. Öte yanda dincilik.. 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde Milli Kurtuluş Savaşımız emperyalizme, laik Cumhuriyetimiz dinciliğe karşı zaferdi... İkisinin de tehlikesi, 21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin gündemine yerleşti. Ortadoğu, emperyalizmle dinciliğin fink attığı bir keşmekeşin coğrafyasına dönüştü... Türkiye bu keşmekeşte yolunu bulabilmek için bilimsel düşünceye her zamankinden daha çok muhtaçtır... Ne demişti Gazi: ''- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.'' Bu düşüncelerden yola çıkarsak sizce Ülkemiz toplumsal ve siyasal anlamda bir daralma ve sıkışma yaşamazmı? yine (İSLAMIN GİRDİĞİ YERDE "ARAPLAŞMA" MI? BAŞLAR) konu tekrar iyi okunup anlaşıldığında bizlerin düşünsel sorumluluk ve bilinci ne olmalı sizce. Bu konuda ki görüşleriniz nelerdir.... Tabiki ben de naczhane düşüncelerimi burada sunmaya çalışıyorum fakat burada duygulardan çok mantıksal çözüm ve analiz yaklaşımından yola çıkmanın hepimiz için faydalı olacağını düşünüyorum... Sevgi ve saygılar...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl sayın objektivist dil kültürü lanse edebilir ama bu daha çok sohbetvari dialoglarda görülür. Kuran ın tarihselliği vardır evet, nitekim (ilk muhatap olarak) bir kültüre hitap etmiştir. ancak bu cüz'idir. arapçaya gelince Kuran ın arapça inmesi bir gereklilik sonucudur. ancak vurgulamak istediğim ortak ibadetlerin ortak bir dili olmak zorundadır. bunun da Kuran ın indirildiği dil olması en muteber seçenektir. tıpkı uluslararası dialoglarda ingilizce konuşulması gibi bir ihtiyaçtır bu. ortak ibadetlerimiz NAMAZ ve HAC ibadetleridir. ortak ibadetlerin çağrısının da ortak bir dil üzere olması doğaldır. bunun dışında kıraat yani Kuran okuma, dua etme vs tüm diğer ibadetlerin kişinin kendi dilinde yapması kendisine görevdir. en güzel Akif belirtir bunu Kuran ne mezarlıkta okumak ne de fal bakmak için inmemiştir. onun gayesi anlaşılmak ve hayata geçirilmektir. Türkiye topraklarında arapçanın en yoğun tesiri osmalı döneminde görülür. dilin büyük kısmı arapça, giyim benzerliği fazlasıyla mevcut.. günümüzden ziyade o dönemde bu benzerlikler görülmüş ancak bu araplaşma olarak görülmemiş, Osmanlı'nın çöküşnün nedeni ise ne dili ne giyimiydi. tarih derslerle doludur. sorun araplaşmak felan değil, zira şimdi ki arap tolumları dahi benliklerini muhafaza edememekte. sorun tamamen kapalı eleştiriye tahammülsüz bir kitle olmamayı bunun yanında da asli unsurlarımızı korumayı bilerek gelişmeye açık olmayı başarabilmemizdir. ve zaten yıllardır hep bu iki uç arasında uzlaşamadığımız içndir ki toparlanamamaktayız. İslam dini madem zaman üstü ve madem evrensel.. o halde bilmeliyiz ki İslam'ı belli bir zaman ve topluma hapsedemeyiz. İslam'ın tüm sınırları belli bir kültürü ve kanunlar silsilesi yoktur. belli temelleri vardır bu temelin üzerine temele ters düşmeyecek her kültürü ve kanunlar silsilesini oturtabilirsiniz. selam ile..
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl öncelikle;çok uzun zamandır bu kadar keyif vermemişti bu site...hepinize teşekkürler... ''ne biliyosunuz da ne konuşuyosunuz'' diyen arkadaşlara da şunu demek isterim ki ''endişelenmeyin bende bi iki foruma daha yetecek kadar bilgi birikimi var... konumuza gelince : ortak ibadet dili bence çok mantıklı.ancak üzerinde düşünülmesi gereken konular daha sosyal hayata ilişkin olmalı kanaatindeyim... osmanlı araplaşmayı yada arabesk mi demeliyim bile isteye siyasi amaç uğruna seçmiş işi bitince de ümmettiçiliği bi kenara bırakmıştır...al-i osmani'nin bekaası(küllen arapça oldu sanırım bu tamlama) tüm diğer çıkarlardan daha önemlidir çünkü... islam tüm diğer semavi dinler gibi soru sormaya izin vermeden tüm insanlığı kendileştirmeli içlemelidir.bu yüzden dogmatiktir. kültürel,coğrafik farklılıklara asla göz yummaz...yumar gibi yapar diretirseniz kendi başınıza bırakır sizi (bi nevi)afaroz eder. kaka ilan eder,vs. çok basit bi örnek vermek istiyorum araplaşmayla ilgili : türkler islamdan önce her göçebe kavim gibi anaerkil yaşarlardı.kadın at sürer,savaşa katılır,toplayıcılık yapar,göç kararlarını verirdi.ancak islam olduktan sonra kadın 2.sınıf vatandaş sayılmaya başlandı,dışlandı,itildi vs. (ucuz feminist edebiyatı yapmayacağım arkadaşlar korkmayın sadece değişikliği belirtmek için...)sonra aklı başına gelen kadın kuran'ı açıp baktı ya da hadisleri okudu gördü ki çelişkiler var.(cennet ayaklarının altında ama şahitliği kabul olmuyo mesela ; sevişirken kibar davranılmalı ama hakederse dövülmeli vs.)arap toplumuna baktı ki ordaki kadınla hemen hemen aynı durumda alınıp satılabiliyor,dövülebiliyor,harem oluşturulabiliyor vs. ha ne oldu?diğer yazığım yazıda da dediğim gibi hala kendi anladıkları gibi yaşayan anadolulular mevcut,ne gariptir ki o da osmanlı sayesinde olmuştur.o dewirlerdeki kültürel çeşitliliği modern t.c. hiç bir döneminde gösterememiştir... yine dağıttım ben konuyu...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Yazar öncelikle;çok uzun zamandır bu kadar keyif vermemişti bu site...hepinize teşekkürler... ''ne biliyosunuz da ne konuşuyosunuz'' diyen arkadaşlara da şunu demek isterim ki ''endişelenmeyin bende bi iki foruma daha yetecek kadar bilgi birikimi var... konumuza gelince : ortak ibadet dili bence çok mantıklı.ancak üzerinde düşünülmesi gereken konular daha sosyal hayata ilişkin olmalı kanaatindeyim... osmanlı araplaşmayı yada arabesk mi demeliyim bile isteye siyasi amaç uğruna seçmiş işi bitince de ümmettiçiliği bi kenara bırakmıştır...al-i osmani'nin bekaası(küllen arapça oldu sanırım bu tamlama) tüm diğer çıkarlardan daha önemlidir çünkü... islam tüm diğer semavi dinler gibi soru sormaya izin vermeden tüm insanlığı kendileştirmeli içlemelidir.bu yüzden dogmatiktir. kültürel,coğrafik farklılıklara asla göz yummaz...yumar gibi yapar diretirseniz kendi başınıza bırakır sizi (bi nevi)afaroz eder. kaka ilan eder,vs. çok basit bi örnek vermek istiyorum araplaşmayla ilgili : türkler islamdan önce her göçebe kavim gibi anaerkil yaşarlardı.kadın at sürer,savaşa katılır,toplayıcılık yapar,göç kararlarını verirdi.ancak islam olduktan sonra kadın 2.sınıf vatandaş sayılmaya başlandı,dışlandı,itildi vs. (ucuz feminist edebiyatı yapmayacağım arkadaşlar korkmayın sadece değişikliği belirtmek için...)sonra aklı başına gelen kadın kuran'ı açıp baktı ya da hadisleri okudu gördü ki çelişkiler var.(cennet ayaklarının altında ama şahitliği kabul olmuyo mesela ; sevişirken kibar davranılmalı ama hakederse dövülmeli vs.)arap toplumuna baktı ki ordaki kadınla hemen hemen aynı durumda alınıp satılabiliyor,dövülebiliyor,harem oluşturulabiliyor vs. ha ne oldu?diğer yazığım yazıda da dediğim gibi hala kendi anladıkları gibi yaşayan anadolulular mevcut,ne gariptir ki o da osmanlı sayesinde olmuştur.o dewirlerdeki kültürel çeşitliliği modern t.c. hiç bir döneminde gösterememiştir... yine dağıttım ben konuyu... Çok teşekkürler sevgili nazanozkan.... Güzel tespilteler yapmışsınız ve dinin siyasallaşması ve kadına bakış çelişkileri düşünceleriniz bana şu çağrışımı yaptırdı Örneğin; Bugün Türkiye sanki İslamiyeti yeni tanıyor gibi bir görüntü veriyor. Ama uygulama, Türkleşmeyi bir yana atıp Araplaşma yönünde gelişiyor sanki. Yıllar önce dönemin başbakanı bile çekinmeden ''Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz'' diyenbilmiştir ki bunu siyasal çıkar uğruna yapmış fakat ülkemizi bugün içinde bulunduğu sorunların baş mimarı olabileceğini hiç düşünmemiştir. Yılardır geleneklerimiz, bir yandan laik olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı ve başbakanlarımız, bir yandan da DP'nin ardılı olduğunu söyleyen partilerimizin yöneticileri tarafından elbirliği ile yok ediliyor. Sanıyorum önce yıllardır yanlış politikalar ve siyasi anlayış bugünkü Türkiye'yi Araplaşmaya doğru itenlerin ekmeğine yağ sürer hale getirmiş, sonra da laiklik konusunda kimseye ödün verilmeyeceği dillerden düşürülmediği gözleniyor ki bu bir ülke için inanılmaz ve korkunç bir çelişki değilmidir. Yine Laikliği kıyısından köşesinden kemirmeye çalışanların sayesinde, çocukluğumdan beri ''Şeker Bayramı'' olarak kutladığımız bu dinsel bayramın adı ''Ramazan Bayramı'' oluverdi. Laiklik yanlısı olduğunu bildiğimiz kişiler arasında bile, şeriatçı çevrelerin her şeye biraz din karıştırma çabalarına ayırdına varmadan ayak uydurarak dinci girişimlere destek verir duruma düşmeleri, bu bayram daha somut örnekler oluşturdu ki bunlar bile bir toplumun rejimini sarsacak, değiştirecek ve iç ve dış güçlerin istediği bir topluma dönüştürülebilecek oluşumlar değilmidir sizce...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Türkiye ise bu çatışma ortasında iki arada bir derede... Bir yanda emperyalizm.. Öte yanda dincilik.. Ortadoğu, emperyalizmle dinciliğin fink attığı bir keşmekeşin coğrafyasına dönüştü... Bu düşüncelerden yola çıkarsak sizce Ülkemiz toplumsal ve siyasal anlamda bir daralma ve sıkışma yaşamazmı? yine (İSLAMIN GİRDİĞİ YERDE "ARAPLAŞMA" MI? BAŞLAR) konu tekrar iyi okunup anlaşıldığında bizlerin düşünsel sorumluluk ve bilinci ne olmalı sizce. Bu konuda ki görüşleriniz nelerdir.... Konunun dağılma noktasına gelmesine dair sizinle aynı fikirdeyim ve elimden geldiğince aynı raya oturtmaya çalışayım. Türkiye ve diğer konuları basma kalıp geçmek zorundayım bu yüzden.Ortada bir yerde kaldığımız doğru;bunun nedeni neyi düşünüp neyi düşünemediğimizi bilmediğimizden kaynaklanmaktadır.Böyle bir kültürümüz yok ve olmadı da... Bu emperyal ve dincilik lafına oldum olası "gıcık"ımdır zaten ve bu konuda sizinle aynı görüşte değilim.Kurtuluş Savaşı hakkında biraz dahi resmi ideoloji dışındaki yazıları okumanızı tavsiye ederim.Özellikle de Y.Küçük bu konuda enterasan şeyler söyler... Gelelim asıl konumuza... daha önce SU DAMLASI çok hoş söylemişti bence ve onun üzerinde durulmadı ve hatta kendisi bile durmadı.Bunun bireysel olduğuna dair dem vuruldu ve ben de bunu açıklamaya çalıştım.Eğer kendisi bu yönde açıklamaya devam edebilirse daha doğru olur kanaatindeyim.Ve çok daha düzgün bir yola girebiliriz bence... NAZANÖZKAN nasıl bir zorlama yaptıysa artık Osmanlı'ya hatta Orta Asya'ya kadar ilerlemiş...sanırım o kadar uzağa gitmeye gerek yok.Sorunumuz kadının yeri değil sanırım,daha çok araplaşma yani "kültür" üzerine bir çeşitleme yada açıklama silsilesi olmalıdır.Osmanlı çok kültürlü ve çok sistemli bir düzeyde yaşam sunmuştur tebaasına...ki bu yüzden de MARX'ın ilgisini çekmiş ve ASYA TİPİ ÜRETİM tarzı kavramını yaratmasında etkili olmuş bir sistemdir bu.Bu yüzden karmaşık bir yol seçmek yerine daha basit bir yol üzerine kendi tartışmamızı inşa etmeliyiz... ARAPLAŞMA.... Tek kavramımız bu olmalı bence ve binayı bunun üzerine inşa etmeliyiz... Taze beyinlere ve fikirlere ihtiyaç duyuyorum...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Yazar Konunun dağılma noktasına gelmesine dair sizinle aynı fikirdeyim ve elimden geldiğince aynı raya oturtmaya çalışayım. Türkiye ve diğer konuları basma kalıp geçmek zorundayım bu yüzden.Ortada bir yerde kaldığımız doğru;bunun nedeni neyi düşünüp neyi düşünemediğimizi bilmediğimizden kaynaklanmaktadır.Böyle bir kültürümüz yok ve olmadı da... Bu emperyal ve dincilik lafına oldum olası "gıcık"ımdır zaten ve bu konuda sizinle aynı görüşte değilim.Kurtuluş Savaşı hakkında biraz dahi resmi ideoloji dışındaki yazıları okumanızı tavsiye ederim.Özellikle de Y.Küçük bu konuda enterasan şeyler söyler... Gelelim asıl konumuza... daha önce SU DAMLASI çok hoş söylemişti bence ve onun üzerinde durulmadı ve hatta kendisi bile durmadı.Bunun bireysel olduğuna dair dem vuruldu ve ben de bunu açıklamaya çalıştım.Eğer kendisi bu yönde açıklamaya devam edebilirse daha doğru olur kanaatindeyim.Ve çok daha düzgün bir yola girebiliriz bence... NAZANÖZKAN nasıl bir zorlama yaptıysa artık Osmanlı'ya hatta Orta Asya'ya kadar ilerlemiş...sanırım o kadar uzağa gitmeye gerek yok.Sorunumuz kadının yeri değil sanırım,daha çok araplaşma yani "kültür" üzerine bir çeşitleme yada açıklama silsilesi olmalıdır.Osmanlı çok kültürlü ve çok sistemli bir düzeyde yaşam sunmuştur tebaasına...ki bu yüzden de MARX'ın ilgisini çekmiş ve ASYA TİPİ ÜRETİM tarzı kavramını yaratmasında etkili olmuş bir sistemdir bu.Bu yüzden karmaşık bir yol seçmek yerine daha basit bir yol üzerine kendi tartışmamızı inşa etmeliyiz... ARAPLAŞMA.... Tek kavramımız bu olmalı bence ve binayı bunun üzerine inşa etmeliyiz... Taze beyinlere ve fikirlere ihtiyaç duyuyorum... Çok teşekkürler sevgili nazanozkan ve Zıplayan dana.... Her ikiniz de güzel tespilteler yapmışsınız ve nazan ozkan dinin siyasallaşması ve kadına bakış çelişkileri düşünceleriniz bana şu çağrışımı yaptırdı Örneğin; Bugün Türkiye sanki İslamiyeti yeni tanıyor gibi bir görüntü veriyor. Ama uygulama, Türkleşmeyi bir yana atıp Araplaşma yönünde gelişiyor sanki. Diğer taraftan da Sayın Zıplayan Dana konunun daha da açılma ihtiyacından yola çıkması konusu hakikaten akıllıca ve yerinde bir tespit ki buradan yukarıdaki düşünceleri dolayısı ile her iki arkadaşımızı da kutlamak istiyorum. Evet olayın Osmanlıya kadar götürülmesi konusu doğru veya yanlış tartışılabilir fakat emperyalizme karşı kurulmuş genç bir Cumhuriyet'e sahip olmamızdan ve onun ve determinasyonu ile oluşan temelleri bugün için tartışıyor olmamızın bu ülke vatandaşı olarak üzerimize düşen sosyal ve toplumsal bilincin erişmesi amacı olmaz sa olmaz koşulundur. Kaldi ki Din ülkemizde bugün siyasalların eline düşmüş olmanın, diğer taraftan çeşitli tahrikatların geçim ve ticaret olgusu olarak algılanmanın yarattığı yozlaşmayı da beraberinde getirmiştir. Bunun en basit örneğini bul ülke Yıllar önce dönemin başbakanı bile çekinmeden ''Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz'' diyenbilmeyi yaşamıştır ki bunu siyasal çıkar uğruna yapmış fakat ülkemizi bugün içinde bulunduğu sorunların baş mimarı olabileceğini hiç düşünmemiştir. Yılardır geleneklerimiz, bir yandan laik olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı ve başbakanlarımız, bir yandan da DP'nin ardılı olduğunu söyleyen partilerimizin yöneticileri tarafından elbirliği ile yok ediliyor. Sanıyorum önce yıllardır yanlış politikalar ve siyasi anlayış bugünkü Türkiye'yi Araplaşmaya doğru itenlerin ekmeğine yağ sürer hale getirmiş, sonra da laiklik konusunda kimseye ödün verilmeyeceği dillerden düşürülmediği gözleniyor ki bu bir ülke için inanılmaz ve korkunç bir çelişki değilmidir. Yine Laikliği kıyısından köşesinden kemirmeye çalışanların sayesinde, çocukluğumdan beri ''Şeker Bayramı'' olarak kutladığımız bu dinsel bayramın adı ''Ramazan Bayramı'' oluverdi. Laiklik yanlısı olduğunu bildiğimiz kişiler arasında bile, şeriatçı çevrelerin her şeye biraz din karıştırma çabalarına ayırdına varmadan ayak uydurarak dinci girişimlere destek verir duruma düşmeleri, bu bayram daha somut örnekler oluşturdu ki bunlar bile bir toplumun rejimini sarsacak, değiştirecek ve iç ve dış güçlerin istediği bir topluma dönüştürülebilecek oluşumlar değilmidir sizce... Sevgi ve saygılarımla...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Bu ülkeyi Araplaşmak değil Anglosakonlaşmak tehdit ediyor esas olarak... Gençliğe bakın Allah aşkına... Daha önceden de söylediğim gibi İslamı tanımayanlara onu Araplaşmak ile dört hanım adetiyle vs. sınırlandırır... Yine önce eğitim demeliyiz... Anadan doğma müslümanlıkla olmuyor... Ayrıca şeker bayramı diye bir kavram da yok zaten... Ayrıntılarda yapılacak hatalar genele de yansıyabilir... Ramazan bayramıdır bu dini bayramı kabullenememişler tarafından amacından saptırılmak istenmektedir... Tıpkı orucun boğazı bir aylığına tutmak olarak gösterilmesi gibi...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl osmanlı araplaşmayı yada arabesk mi demeliyim bile isteye siyasi amaç uğruna seçmiş işi bitince de ümmettiçiliği bi kenara bırakmıştır...al-i osmani'nin bekaası(küllen arapça oldu sanırım bu tamlama) tüm diğer çıkarlardan daha önemlidir çünkü... ümmetçilik akımı Osmanlı'nın sonlarına doğru ortaya çıkmış ve diğer pek çok akım gibi yönetimde başlayıp yönetimde bitmiştir. ben kuruluşndan itibaren yaşayan Osmanlı'yı kasdetmiştim. islam tüm diğer semavi dinler gibi soru sormaya izin vermeden tüm insanlığı kendileştirmeli içlemelidir.bu yüzden dogmatiktir. kültürel,coğrafik farklılıklara asla göz yummaz...yumar gibi yapar diretirseniz kendi başınıza bırakır sizi (bi nevi)afaroz eder. kaka ilan eder,vs. İslama yön çizmek ancak kendisinin doktirinleri içerisinde olur. ve İslam dogmatik değildir. vurgulamıştım İslamın salt kültür ve kanun sınırları yoktur. Ana temelleri vardır. bu temellerin üzerine yeni ve doğru olan, farklı ve yanlış olmayan herşey girer. kimileri "islam bizim tek elimizde" diyor ve sizler "böyle bir şey sözkonusu olamaz" diye kızıp onların yaşamını eleştirip bunu islam'a mal ediyorsunuz. İslam (birey, kültür, siyasi ) tek elde değildir. Bu Peygamber (sav) yaşarken dahi böyleydi. çok basit bi örnek vermek istiyorum araplaşmayla ilgili : türkler islamdan önce her göçebe kavim gibi anaerkil yaşarlardı.kadın at sürer,savaşa katılır,toplayıcılık yapar,göç kararlarını verirdi.ancak islam olduktan sonra kadın 2.sınıf vatandaş sayılmaya başlandı,dışlandı,itildi vs. İslam'ı kültüren araplaşmak olarak algılayan zihniyetler yok değil. ancak bunu genele yaymak abartı olacaktır. bahsettiğiniz anaerkil(?) Türk toplumu bahsettiğiniz konularda varlığını sürdürmektedir. bu konu başka bir başlık altında işlenmeli. foruma geldim geleli vurgulamak zorunda kalıyorum. korkarım aynı hataya düşeğim. eleştirilen mevzular eleştirenler tarafından eleştirinin içinde bizzat uygulanıyor. dini anlayışta yeni bir bilinçlenme olduğu muhakkak. ve bu araplaşma olarak değil aksine yeniden ihya misali dini fazlalıklarından eksiklerinden arındırarak ilerlemekte. bu konuda ilahiyat fakültelerinin çalışmalarına makale ve kitaplarına bakacak olursanız göreceksiniz. araplaşma temayülü eski bir konudur. iran devriminden sonra zirveye ulaşmış dyebiliriz. ancak etkisi uzun sürmedi. akıllardaki İslam zihniyeti, bir iki sayfa okunsa ne araplaşma ne de gerek gericilik gerekse modernlik adına yobazlaşmadan etkilenecektir. bir kaç ayet okumak kafi. her gün gözümüzün önüne defalarca getirilen ayetler üstelik. hiçbir din hiçbir akım kişilerin öz malı olamaz. o kendi içerisinde resmini çizer. bireylerin yaptığı o resimden anladığını yansıtmaktır. bu ne resimin hatası ne de ressamın yanlışını gösterir. bu sadece bakış açılarını gösterir. sadece seyirciye bakıp sanatkarı ve sanatı eleştirmek dar, tembel ve kör bir disiplinin sonucudur. araplaşmaktan korkup genel konuma zarar vermek yersizdir. bunun yerine dinin bireylerde değil fikirlerde aranması gerektiğini öğretmeliyiz. belki önce kendimize.. selam ile..
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl determinasyon Sanıyorum önce yıllardır yanlış politikalar ve siyasi anlayış bugünkü Türkiye'yi Araplaşmaya doğru itenlerin ekmeğine yağ sürer hale getirmiş, sonra da laiklik konusunda kimseye ödün verilmeyeceği dillerden düşürülmediği gözleniyor ki bu bir ülke için inanılmaz ve korkunç bir çelişki değilmidir. ''Şeker Bayramı'' olarak kutladığımız bu dinsel bayramın adı ''Ramazan Bayramı'' oluverdi. DETERMİNASYON...mükemmel bir kavram...Ama burdaki yerini anlamadım... Doğrusu DEFERMASYON olacaktı ... Ne alaka diyenlere şunu diyeceğim: anadolu insanı olarak yıllarca bazı değerlerimizi yitirdik.Ve bunun ilk başlangıcı YAVUZ'un halifeliği idi.Daha doğrusu bu sadece bir başlangıçtır bence.Yavuz'dan sonra,çok daha sonra DEVLET ERKANI siyasal olarak ülkeyi başka bir raya oturtma amacına girişmiştir.Daha önce ORTODOKSi bir yapıya sahip olan anadolu insanı giderek HETERODOKSİ düzlemine kaymıştır.İSMAİL ile verilen savaşı ve bu savaş yüzünden kaçbin insanın öldüğü ve katledildiği ve de kaçtığı anımsanırsa sanırım bunun ne kadar önemli olduğu anlaşılır.Günümüz kavramları ile konuşursak ALEVİ olan ve yenilikçi olanların yerini daha resmi ideoloji yanlısı SÜNNİ bir kesim yer almaya başladı.Ve bu değişimin en etkili olduğu alan tabii ki SARAY olmuştur.Şeyhülislam'ın yetkelerinin bu dönemde ne kadar artığı hatırlanmalıdır. Daha sonra ise bu değişim anadolu insanının deformasyon sürecidir. Her daim ŞEYHLERE ve onların emirlerine ve zevklerine uyma sireci .... Bunu da İSLAM ve YASALARININ yardımı ile yaptıkları ve düşünülürse ARAPLAŞMA dediğimiz şeyin nasıl geldiği kolayca anlaşılır sanırım.Anlamayanlara önereceğim yazar REHA ÇAMUROĞLU olacaktır.Özelliklede TARİH ve HETERODOKSİ kitabı sanırım bir kaynak olarak başvurulabilinir. ARAPLAŞMA için SİYASİ otorite ve KUTSAL KİTAP varsa gerisi gelecektir. Bir de buna OSMANLI'nın dağılma sürecinde ÜMMETÇİ ideoloji de eklenirse... Ve bir de TC'nin oluşumunda ve daha sonra Cumhuriyete karşı hareketlerin varlığı ve bunu azaltmak için genç TC'nin genç ideologları devreye girince -ki ŞEVKET SÜREYYA;M.EMİN beyler gibi- zaten donanımsız ve sığınacak liman arayan halkım yeniden keşfetmiştir islamı. En son darbe ise K.EVREN dönemindedir... SOL'a karşı -ki SOL,DEVRİMCİ-MARKSİST'tir ama onlar da donanımsız ve zayıf ve aralarında kaypakların bol olduğu bir güruhtur- bir alternatif olarak İSLAM sunulmuştur.Ve de şimdi dillerde olan SİYASAL İSLAM'ı...İşte zaten RAMAZAN VE ŞEKER ayrımı da burada geldi. Şimdi de aynı sistem sahipleri gidiyor DEVLET diye aman dilemektedir.Ben şahsen bu yakarışları yemedim...Siz de yemeyin diyecem ama maalesef yemişsiniz gibime geliyor.Neyse... İşte tüm bu etkenler ve buna bir de edebi bir yön olarak DİL eklenirse alın size anadolu da ne yaptığı,ne konuştuğu ve ne yaşadığı belli olmayan bir güruh... Ama burada suç kimin belli değildir...Ya da bu bir suç mudur? Sonuçta İSLAMLAŞALIM derken kendi belleğimizi yitirip ARAPLAŞAN bir toplum olduk.Gerçi biz TOPLUM da olamadık ya...Habire birbirimizi kestik,yaktık,biçtik... Hiçbir şey olamadık....
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Yazar DETERMİNASYON...mükemmel bir kavram...Ama burdaki yerini anlamadım... determinasyon=Belirlenim. Demek sayın Zıplayan Dana... Sevgiler...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl determinasyon=Belirlenim. Demek sayın Zıplayan Dana... Sevgiler... bak sen... Ben anlamını sormadım zaten ama iyi niyet belirtisi olarak görüyorum bu açıklamayı... Sakın DETERMİNİZM'den gelmesin mi bu kavram... SONUÇ-NEDEN ilişkisinin kaçınılmaz olduğunu anlatmasın mı????
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl olay nereden nereye geldi..islam araplaştırırmı`dan..islamda kadın falan.. bir ticaret ehli iseniz ve yapmış olduğunuz iş,azda olsa ihracat gerektiriyorsa..dünyaca kabul edilmiş olan ve dünya dili sayılan ingilizceyi(evrensel dil) öğrenmeniz şart..dil yönünden en azından bugünkü halimize bakarak araplaşmadığımızı görürüz..ALLAH ile sohbete,muhabbete girilecekse bunun arapça olmasında bir beis yok ve sadece ibadet dili öğrenilmekle araplaşılmaz... kur`an arapçası dediğimiz lisan,suud arap gramerinden çok farkıdır ve kur`an tamamen kureyş dilidir.. kur`anı türkçeleştirdiğiniz zaman,ortaya ......... bir anlam çıkar..örnek(herkesin bildiği) K`HALAKALLAHU--ALLAH yarattı(k`h-gırtlaktan gelen bir ses) HALAKALLAHU-ALLAH traş etti Bilindiği üzere Kur'an, Cenab-ı Hakk'ın Hz.Muhammed (s.a,)'e Cebrail aracılığı ile indirdiği manaya delalet eden elfazın (nazm-ı münzel'in) ismidir. Sadece mana olarak değil, Resülüllah (s.a.)'in kalbine elfazı ile indirilmiştir. Bu itibarla bu elfazdan anlaşılan ve başka lafızlarla (sözlerle) ifade edilen mana Kur'an değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mana Cenab-ı Hakk'ın kelamı değil, mütercimin ondan anladığı yorumdur. Oysa Kur'an kavramının içeriğinde, sadece mana değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Nitekim: 'Şüphesiz O, alemlerin Rabbı tarafından indirilmiştir. Onu Ruhu'l-emin (Cebrail), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine apaçık Arap diliyle indirdi.' (Şuara 26/192-195) 'Böylece biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik.' (Ta-Ha 20/113) 'Korunsunlar diye dosdoğru Arapça bir Kur'an indirdik.' (Zümer, 39/28) 'Bu bilen bir toplum için, ayetleri Arapça bir Kur'an olmak üzere ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.' (Fussilet, 41/3) gibi tam on ayrı yerde (Yusuf, 12/2; Ra'd, 13/37; Nahl, 16/103; Şura, 42/7; Zuhruf, 43/3; Ahkaf, 46/12) nazm-ı münzel'in Arapça olduğunu ifade eden ayetlerden, sadece mananın değil, elfazının da Kur'an kavramının içeriğine dahil olduğu açık ve kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, tercemesine Kur'an denilemeyeceği ve tercemesinin Kur'an hükmünde olmadığı konusunda İslam bilginleri görüş birliği içindedir. Bilindiği üzere terceme, bir sözün anlamını başka bir dilde dengi bir sözle aynen ifade etmek demektir. Oysa her dilin, başka dillerde bulunmayan (kendine ait) ifade, üslup ve anlatım özellikleri vardır. Bu yüzden, edebî ve hissî yönü bulunmayan bazı kuru ifadeler dışında, hiçbir terceme aslının yerini tutamaz ve hiçbir terceme de her bakımdan aslına tam bir uygunluk sağlanamaz. O halde, Kur'an-ı Kerim gibi, ilahî belağat ve i'cazı haiz bir kitabın aslı ile tercemesi arasındaki fark, yaratan ile yaratılan arasındaki fark kadar büyüktür. Çünkü biri Yaratan Yüce Allah'ın kelamı; diğeri ise yaratılan kulun aciz beyanı. Hiç böylesi bir tercemenin, Allah kelamının yerine konulması ve aynı hükümde tutulması mümkün olur mu? Kaldı ki, İslam dini evrensel bir dindir. Değişik dilleri konuşan bütün müslümanların ibadette ortak bir dili kullanmaları onun evrensel oluşunun bir gereğidir. Herkesin konuştuğu dil ile ibadet yapmaya kalkışması, Peygamberimizin öğrettiği ve bugüne kadar uygulana gelen şekle ters düşeceği gibi içinden çıkılmaz bir takım tartışmalara da yol açacağı muhakkaktır. Konuya ülkemiz açısından baktığımızda ise böyle bir uygulamanın dışarıda Türkiye aleyhinde, içerde ise Devlet aleyhinde bir malzeme olarak kullanılacağı, vatandaşların birlik ve beraberliğini zedeleyeceği, sonuç olarak bir takım huzursuzluklara sebebiyet vereceği dikkatten uzak tutulmamalıdır. Diğer taraftan, yüzleri aşan terceme ve meal arasından din ve vicdan hürriyetini zedelemeden, üzerinde birlik sağlanacak birisinin namazda okunmak üzere seçilmesi ve buna herkesin benimsemesi mümkün görülmemektedir. Türkçe namaz ile Türkçe dua birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü dua kulun Allah'tan istekte bulunmasıdır. Bunun ise herkesin konuştuğu dil ile yapılmasından daha tabii bir şey olamaz ve zaten genelde de ülkemizde Türkçe dua yapılmaktadır.
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Herkesin konuştuğu dil ile ibadet yapmaya kalkışması, Peygamberimizin öğrettiği ve bugüne kadar uygulana gelen şekle ters düşeceği gibi içinden çıkılmaz bir takım tartışmalara da yol açacağı muhakkaktır. Konuya ülkemiz açısından baktığımızda ise böyle bir uygulamanın dışarıda Türkiye aleyhinde, içerde ise Devlet aleyhinde bir malzeme olarak kullanılacağı, vatandaşların birlik ve beraberliğini zedeleyeceği, sonuç olarak bir takım huzursuzluklara sebebiyet vereceği dikkatten uzak tutulmamalıdır. Benim açıklamaya çalıştığım şeyi arkadaşımız mükemmel bir şekilde yukarıda açıklamış. Devletin yüksek BEKAASI için yapılmaktadır bunlar. Her şey bu kadar net... İslam da kendi BEKAASI için ARAPLAŞMAYI öngörmektedir. Bu da bu kadar basit... Arkadaşın diğer söyledikleri sadece kendini bir sunma olarak kalmış...
Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2006 19 yıl Benim açıklamaya çalıştığım şeyi arkadaşımız mükemmel bir şekilde yukarıda açıklamış. Devletin yüksek BEKAASI için yapılmaktadır bunlar. Her şey bu kadar net... İslam da kendi BEKAASI için ARAPLAŞMAYI öngörmektedir. Bu da bu kadar basit... Arkadaşın diğer söyledikleri sadece kendini bir sunma olarak kalmış... sayın zıplayan dana orada anlatılmak istenen şey,şu an yaşadığımız ülkede birçok lisan ve şive kullanılıyor,bunların arasında bir çelişki olacağı..ve bu ülkede zaten 85 yıldır sırf ülkenin bekaası için yapılan birşey var...yaklaşık 2000 ayetin tefsiri ve meali halka öğretilmiyor ve okunmuyor çünkü yasak!!!..bekaası için yapılan şey bu ve anlatılmak istenende bu
Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2006 19 yıl Yazar Konu yine dağılmış durumda... Bizler müslümanlığı anlatmaya, yaymaya ve onunla yatıp kalkmaya devam edelim tabiki ama doğumuz ve batımızda olan olaylar hiçte senin benim inanç biçimine bakmadan ayaklarımızın dibinde at koşturuyor... Arkadaşlar kimsenin dininde şuphesi yok. Az ya da çok sizin kadar çok inançlı olamayabiliriz fakat ülkemizin altı oyulmakta ve her geçen gün zaman lehimize işlemekte... Örneğin bu toplumun gençliği yanıbaşımızda olup biten olaylar karşısında tutum ve davranışlarını sergilemenin rahatlığı ve huzurunu sergileyecek bir duruş sergilemez de, gider onun bunun kılık kıyafeti ile, yok inancı ile vb. konularda ahkam keser... Arkadaşlar uyanalım artık... Irak müslüman, Afganistan müslüman, İran müslüman; emperyalizm gözlerini buraya dikmiş ve kirli oyunlarını sergileyeceği olgun bir zaman gözlüyor... yarın ne olur bilinmez... Aklıma şunlar geliyor... Irak'taki son durumun özeti: Savaş. Terör. Cinayet. Adi suçlar. Sivillere saldırılar. Geniş kapsamlı keyfi uygulamalar. Tutuklulara kötü muamele. İşkence. Bush yönetiminin, iki yıl önce 'özgürlük ve demokrasi getirme' bahanesiyle başlattığı Müslüman Irak saldırısının yarattığı tablo bugün böyle. Hemen her gün bir yerlerde patlayan bombalar, binlerce ölü, on binlerce yaralı, güvensizlik... Ve iktidar boşluğunun yarattığı çeteler. Bölünmüş bir ülke. Şeriatçı bir anayasa. Anarşi. Yoksulluk, işsizlik. Sahte seçimler. Kapkaranlık bir gelecek. Ne özgürlük ama... Ne demokrasi... Bush yönetimi ve ortakları Irak'a bu şekilde özgürlük ve demokrasiyi(!) getirdikten sonra şimdi de gözlerini Müslüman İran'a dikti. Sırada İran'a demokrasi ve özgürlük getirilmesi var demek ki... Amerikan medyası İran'a askeri saldırı çağrıları yapan tamtamlarını çalmaya başladı bile. Neymiş, İran nükleer silah yapabilirmiş. Hatta nükleer silah yapmak için son hızla çalışıyormuş. Bunu önlemek de Bush yönetiminin görev ve sorumluluk alanına giriyormuş. Kim bilir, belki de öyledir. Belki de İran nükleer silah yapıyordur. Ya yapmıyorsa? Nasıl inanacağız? Bush hükümeti, Irak'ta kimyasal silah olduğunu söyleye söyleye dünyanın kafasını ütüledi, saldırdı, bu ülkeyi işgal etti. Sonra da, ''Kusura bakmayın, kimyasal silah yokmuş, pardon'' dedi. Şimdi de aynı oyun mu oynanacak? Zücaciye dükkânına girmiş dağıtıyor. Dünya da seyrediyor. Çocuklar ve kadınlar ölüyormuş. Kimin umurunda. Ortadoğu'da çocuk çok nasıl olsa... Biz ise araplaşma ülkemize getireceği faydaları alıntılarla, arapça ifadeler ile ve düşüncelerimizi aklamak için biryerlere dayatarak mecburmuş gibi hemen sorgusuz suhalsiz kabullenme derdindeyiz... İnanılır gibi değil... Sevgi ve saygılarımla...
Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2006 19 yıl Başlığa net bir cevap vermek istiyorum... İslamın girdiği yerde Araplaşma başlamaz... Araplaşmanın başlaması sizin bakış açınıza bağlıdır...
Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2006 19 yıl Arabın olduğu yerde islam başlar halbuki arap yeni zellanda da olsaydı islamda orda başlardı her halde. Allah islamı araba lağyik görmüş biz boşuna kıskanmıyalım.
Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2006 19 yıl araplaştırma çabalarının batı emperyalizmi ile bi alakası var diyorsanız.. (ki yazınızı konuyla başka türlü bağdaştıramadım) bu onların işine gelmeyecek bir konudur. aksine doğuyla değil batıyla dejenere olmuş bir Türk toplumu onlar için çok daha kolay yem olacaktır. Türkiye üzernde bir ülkenin değil pek çok ülkenin bitmez tükenmez hayalleri var. rusya, amerika, ingiltere, fransa.. pazara koyacak olsanız kim bilir daha hangi ülkeler çıkar. işte bu yüzden araplaştırıp saldırmak (bu pek çok aç ülkeyi de savaşa katacağından) yerine batılaştırıp, kültürünü dini yaşantısını dejenere edip zayıf bir Türkiye'yi parmağında oynatmak çok daha verimli olmaktadır. asıl korkmamız gereken doğu değil. doğu kendisini kurtarmaktan başka bir hedef gütmüyor şuan. asıl bizi bizden eden ve özümüzü, benliğimizi tehdi eden batıdır. ilmini almak istediğimizde bozuk kültürünü bize aşılayan batı. ve biz.. tarihten bihaber.. sırtımızı doğuya yüzümüzü batıya çevirip ...... bir aşık misali seyrindeyiz batının.
Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2006 19 yıl yahu arkadaşlar ben aslında o islamda ve türklerde kadın örneğini verdiğimde konuyu dağıtabileceğimi tahmin etmiş ve uyarımı da yapmıştım...benim anlatnaya çalıştığım şey islamın dini olgu olarak değil gittiği yerlerde arabik mantığı da birlikte götürdüğü idi... su damlasının son yazdığına istinaden de şunu söyleyebilirim ki ewet ben de ışık doğudan yükselir tezini savunuyorum...doğuyu,mezapotamyayı tüm kültürlerin anası olarak bile düşünüyorum diyebilirim. lakin bunun konuyla alakasını pek kestiremedim.şunu da belirteyim ki bana en tad veren cümleleri de yine kendisi kuruyor... tekrar konuya dönmek gerekirse islam her şeyden önce ortaya çıktığı coğrafyanın temelleri üzerine oturmuş bir din. yine aynı örneği vereceğim maalesef ama mümkünse takılmayın fazla, kurandaki hükümlerde kadın hayatın pek içinde değil...dediğim gibi şahitliği kabul edilmiyor,saklanmak zorunda,örtünmek zorunda...ama insan şöyle düşünmeden edemiyor...mesela o din orta asyada oluşsaydı o zaman kadınlarla ilgili nasıl betimlemeler ya da yaptırımlar olacaktı? oralarda ata binen kadınların vücut hatlarını örten giysiler mi oluşturulacaktı mesela? vb. uzun yazmayacağım çünkü ben şahsen çok uzun yazıların yarısında sıkılıyorum...
Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2006 19 yıl Yazar Arabın olduğu yerde islam başlar halbuki arap yeni zellanda da olsaydı islamda orda başlardı her halde. Allah islamı araba lağyik görmüş biz boşuna kıskanmıyalım. İnanılır gibi değil Türk toplumunun bir vatandaşı Arap'ı kıskanabileceğimizi düşünüyor... Bakıyorum kıskanmanın Türkçe karşılığı nedir diye; Sevgide veya kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına veya üstün durumda görünmesine dayanamamak. Herhangi bir bakımdan kendinden üstün gördüğü birinin bu üstünlüğünden acı duymak, günülemek, haset etmek. Esirgemek, çok görmek. Bir şeye, en küçük saygısızlık gösterilmesine bile dayanamamak. Yerinde olmayı istemek, imrenmek. Olacak iş değil. İnanın bunları aklım almıyor...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.