Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 16 yıl Sayın Tayyip Erdoğan zaman zaman bulunduğu ortamı coşturmak için “Beraber yürüdük biz bu yollarda..” diye başlayan dörtlüğü çevresinde oluşan koroyla seslendirir. Bununla o dörtlüğü okuduğu için cezalandırıldığını gündeme taşır. Şiir okumanın suç sayıldığı bir dönemden geçerek o koltuğa oturduğunu anlatmak ister! Peki, Erdoğan yalnız şiir okuduğu için mi cezalandırıldı. Sorunun yanıtını birlikte bulalım. Erdoğan’ın iki önemli konuşması vardı geçmiş yıllarda. Biri 06 Aralık 1997 tarihili Siirt konuşması, öteki 1991 tarihli dünya görüşünün belgelerini sergilediği İkinci Cumhuriyet’le ilgili söyleşideki görüşleridir. Bu görüşler açıklanmadan okunan dörtlüğün suç sayılması anlaşılamaz. Oysa şiirin mısraları konuşma ile birlikte değerlendirildiğinde yargı kararının yerinde olduğu görülecektir. Çünkü Erdoğan o gün şiir okurken dile getirdiği görüşlerin, şiirin yaşamda nasıl ete kemiğe büründürülerek siyasal hedefe açılacak yolun km taşlarını diktiği anlaşılır. Ve Erdoğan o konuşmayla günümüzdeki ilk durağın yolunu açmıştır. İlginç olan o mahkumiyet şiir okumak suç sayılmaz mantığıyla onun toplum karşısında aklanmasını sağlamıştır. O konuşmanın, önemli bir bölümünü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Tebliğnamesi’nden aktaracağız. Böylece son seçimlerde değiştiğini söyleyerek halkın oyunu aldığını ve bu yetkiyle Anayasayı değiştireceğini söyleyen Erdoğan’ın değişimini izleyeceklere gerçeğin aynasını tutmuş olacağız. 06 Aralık 1997 Erdoğan ve o tarihte üyesi olduğu parti için önemli bir dönemeçtir ve yapılan bu konuşmayı Refah Partisinin kapatılma davasının Anayasa Mahkemesinde görüşüldüğü düşünerek değerlendirelim. Partinin kapatılması kararı 16 Ocak 1998’de açıklanır. O şiir ve konuşma değerlendirilirken bu olay da göz önünde tutulmalı ki nesnellik sağlansın. Bu açıklamadan sonra şiir neden suç sayılmış sorusunun yanıtını arayalım. ŞİİR ve KONUŞMA O tarihte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan, 06 Aralık 1997 günü, Partisinin Sirtte‘ki açık hava toplantısında yankıları günümüze değin uzanan konuşmaya işte o şiirle başlar : “Minareler süngü / Kubbeler miğfer / Camiler kışlamız / müminler asker.” İlk bakışta, ne var bunda diyenler, sabredip konuşmanın akışını izlesinler. Erdoğan bu şiirle başlar ve şöyle sürdürür konuşmasını: “ Bir şey bizi yıldıramaz. Gökler yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa, biz oyuz ki, imanıyla öğündüğümüz ecdadımız diz çökmemiş, Anadolu’nun tapusu Malazgirt’ten ta Çanakkale’ye imanın geçilmez kalesine kadar ecdadımızı zaferden zafere koşturan şey bu inanç birliğidir.Bu ülkeyi yanlış zihniyetlere mahkum edenlere karşı biz mücadelemizi sürdüreceğmizi düşünmüyor musunuz? [1] . Atalarımız ne güzel söylemiş: ağaca dayanma çürür,yıkılır; desteksiz kalırsın. Kula yaslanma, fanidir, ölür kılavuzsuz kalırsınız. Allah’a yaslan ki, ayakta kalasın. İşte bu noktadan hareketle konuşuyorum., bu anlayıştan hareketle konuşuyorum. Göğsümü gere gere söylüyorum, benim referansım İslam’dır. İnancımı rahatlıkla konuşamayacaksam, söyleyemeyeceksem, bu şehitler ülkesi Türkiye’de benim ne işim var. Kardeşlerim diyor ki, bu ezanlar susmayacak,. Bundan endişeniz mi var? “İstiklal Marşımızın içinde ne yazıyor:” “Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli” Diyor. İstiklal Marşımızın içinde böyle yazacak, ezanı susturacaklar, susturamazlar [2] “Yanardağ oluruz,, yıldırım oluruz, ezanı susturanların karşısında patlarız. İşin lami cimi yok. Bunun için varız. İstiklal Marşı bizim manifestomuzdur. Orda ne diyor? “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal”, dikkat edin oraya, Hakkıdır kula tapan milletimin istiklal “ demiyor. .. Üniversitelerdeki bacıma başındaki başörtüyü çıkarmadıkça okuyamayacaksın deniyorsa, bu ülkede zulüm vardır... Böyle devam etmeyecek eninde sonunda hak tecelli edecek.. Biz dinle beraber olmaya mecbur muyuz? Evet mecburuz.. Son cümle Necip Fazıldan: “Mihraptan ilahi kelam geliyor yere düşmüş / Selam geliyor, ne para, ne pul, ne makam ne mevki../ Savulun kalplere adil dizen geliyor...” Evet adil düzen gelmedi ama AKP adıyla Erdoğan eski arkadaşlarının sırtına binerek iktidara adım attı.Adalet ve kalkınma adının peşine takılanlar iki yıl sonra şaşkınlıkla soruyorlar… YOLUN SONU GÖRÜNÜR MÜ Evet Erdoğan adil düzen diye çıktığı yolda at mı değiştirdi ki son model uçaklarla kıtalar arası yeni planların peşinde uçuyor. Tarihe düşürülen notun gösterdiği hedefte sapma mı var? “İlahi Kelamın” politikanın emrine verilmesi ya da politikanın hedefindeki sapmanın Tanrının yasakları arasında olduğu unutulmaktadır. Evet tarihe yeniden not düşürmenin tam günündeyiz. Düşünme zamanı da öyle! Erdoğan’ın birlikte yürüdüğü arkadaşlarının(!) hedefinde sapma mı var ya da ihtirasın dinde yeri olmayacağı gözardı mı ediliyor. Hedefe ulaşmak için çıkılan yolda hangi durakta bekleniyor. Bu ve kafa karıştıran sorulara yanıt arama günü geldi; uykuya yatmanın zamanı geçti gidiyor. Peki bizi AB’ye almayacaklarını Erdoğan bilmez mi? Sakın amacı ve hedefi başka olmasın! Erdoğan ilk adım için mi yetiştirilmişti? Kim bilir belki de oyunu sahneleyen yeter diyecektir bir gün. Şarkı ne diyordu: Yolun sonu görülüyor mu ne!… Atalarımız ne demiş: El atına binen çabuk iner. -------------------------------------------------------------------------------- [1] Dikkat edelim Çanakkale var ama, Sakarya yok, Dumlupınar yok, 26 Ağustos, 30Ağustos,)eylül İzmir yok, Lozan yok. Evet bugün ülke yönetimini teslim ettiğimiz kadronun başı budur.Siz bu koşullarda bir oyunun figüranları olduğumuzu düşünmüyor musunuz? [2] Ezanı susturacaklar sözlerinin halkı tahrik amacıyla söylendiği düşüncesi üzerinde durulmalıdır. O konuşmanın hedefi bu söylemle tehlikeli sonuçlara açılabilirdi. Demem o ki bu konuşma hedefi saptanarak yapılmıştır. Alıntı..... Unutuyormuyuz,unuturulmayamı çalışıyoruz??? ben unutmadım!!!!
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.