Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2008 17 yıl Recep'in tavuğu tesadüfü! Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, önceki gün Sabah gazetesinde yayınlanan ve Ergenekon iddiaları kapsamında 7 Temmuz tarihinde kaos ortamı yaratılacağı ve darbe için zemin hazırlanacağı yönündeki iddiaları ilginç bir dille eleştirdi. İŞTE O YAZI... Tesadüf işte... Recep Tayyip Erdoğan’ın damadının çalıştığı şirket tarafından satın alınan Sabah gazetesi, yazıyo... 7 Temmuz kaos planı. Buhran ortamı yaratılacaktı. Kalkışma başlatılacaktı. İzinsiz mitingler yapılacaktı. Polisle çatışmaya girişilecekti. Halka ateş açılacaktı. 30 tetikçi suikastlar yapacaktı. Tetikçi, albayla bağlantılı... Bombacı, generalin ekibinde... Sinan Aygün aktif rol aldı. Yüksek Askeri Şûra ertelenecekti. Darbe için düğmeye basılacaktı. * Recep Tayyip Erdoğan’ın damadının çalıştığı şirket tarafından satın alınan Sabah Gazetesi’nin bunları yazdığı gün, kadere bakın ki, Sabah logosunun üzerinde dokuz sütuna şu reklam var: "Recep’in tavuğu diyo ki..." * E inanmak lazım. Folluktan bildiriyor çünkü. ................... Tavuk (Gallus gallus domesticus), sülüngiller (Phasianidae) familyasından evcilleştirilebilir bir kuş türüdür ve genelde çiftliklerde yetiştirilir. Hindistan'da Asya'nın güneydoğusundaki kırmızı Hint kuşundan geldiğine inanılır. 2003 yılında 24 milyar nüfus ile, Dünya'da en fazla bulunan kuş türüdür. İnsanlara iki çeşit sık kullanılan besin kaynağı sunarlar: etleri ve yumurtaları. Tavuklar uçamayan kuşlardandır. Yumurta ile çoğalırlar. Yavrularına 'civciv' denir. Akciğerleri ile nefes alırlar....
Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2008 17 yıl Onu bunu bilmem ama su son günlerde,dinci ve AKP yanlisi gazelerde calisanlarin dilleri hep disarda geziyor,nefes alma zorluklarimi var acaba?? saygilarla
Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2008 17 yıl Yazar A'RAF SURELİ KANDIRMACAYA YANIT Hani Recep Bey sitem ediyor ya; Hani Recep Bey; 'Onların gözleri var ama görmezler, dilleri var söylemezler' diyor ya, Hani 'Okullara ücretsiz kitap dağıttık, bunları neden söylemiyorsunuz?' diyor ya, Hani ekonomide dağları devirdik, Enflasyonu yedik yuttuk, İhracaatta çığır açtık, Milli geliri hoplattık zıplattık.. ya! Kendimle baş başa kaldığımda utandım. 'Ah Recebim' dedim, Bizler ne kadar '********' dedim. Gözümüz var görmüyoruz, Dilimiz var söylemiyoruz dedim. Daldım internete o utançla. Öyle ya, yaptıklarını söylemek lazımdı. Nereden bulacaksın doğruları? OECD olur mu? Olur! Ne de olsa kendisi veriyor oraya bilgileri, doğrudur elbet. Görelim bakalım bizim de üyesi olduğumuz, 30 üyeli OECD (Ekonomik işbirliği ve kalkınma örgütü) ne söylemiş: Bizim okullarımız neyle ısınıyor? Fuel-Oil ve kömür. Ederi ne bunların? Rekor bizde! En pahalı yakıt Türkiye'de 30 ülke arasında! 1000 litresi 1.488,40 $ Daha yükseği yok! ABD 644,76 Hindistan 210,23 Polonya 791,72 İspanya 725,63 Belçika 664,63 Türkiye 1.488,40 Bu okullar nasıl aydınlatılıyor? Elektrik mi? Evet! Nedir elektriğin birim ederi OECD ülkelerinde? Güney Afrika 5,9 sent Avustralya 9,8 sent Kanada 6,7 sent Taiwan 7,8 sent Hindistan 4,2 sent ABD 10 sent Türkiye 13,9 sent Kitap dağıtmış 'bedava', sayın başbakan.. Ne para verdin onu söyle, dolandırma lafı.. Sen söylemezsen, OECD söylüyor: OECD ülkeleri arasında GSYİH (Gayrı safi yurtiçi hasıla)'dan eğitime harcanan para (30 ülke arasında) ortalama % 6,2. İsrail % 8,4 İzlanda % 8 Kore % 7,3 Şili % 6,4 Meksika % 6,4 Türkiye % 4,1 Hani para harcıyordun Recebim? Ha bu arada meraklısına; OECD ülkeleri arasında ******** rekoru da bizde. 25-64 yaş arası her 100 kişiden 63'ü, ilkokul ve daha düşük eğitime sahip. Meksika da bile 50 bu oran. Tahmin edilebileceği gibi bir çok ülkede %1 ile % 10 arasında. En merak ettiğim konuyu da en sona bıraktım. Acaba öğretmen maaşları ne alemdeydi? 15 yıl deneyimli bir öğretmen yıllık ne kazanıyordu? Lüksemburg 85.000 $ Kore 46.000 $ İspanya 41.000 $ Portekiz 35.000 $ Yunanistan 35.000 $ Meksika 21.000 $ Türkiye'yi merak ediyorsunuz değil mi? OECD'nin her tablosunda yer alan Türkiye bu tabloda yok! Utandıklarından vermediler herhalde bu değerleri. Ama ben söyleyeyim: 10.000 $'ın altında! Eğer hak aramak için meydanlara dökülen eğitim emekçilerine atılan her tekme 5 $, vurulan her cop 10 $ ise, durum değişir tabii. Bu durumda bu rakam yüz bin doların üzerine çıkar. Konya'da belediye, okullara 'kontörlü su' veriyormuş Recebim, Haberin var mı? Kontör bitti mi su da yok! A'raf sûresinde bu da yazıyor mu? Su cenneti bu memlekette, camilere bedava verdiğin suyu, okullara kontörle veren ülkenin başbakanısın sen. Bırak Konya'yı, İstanbul'un göbeğinde, en mutena semtlerden birinde çocuğumu okula kayıt ettirmek için gittiğimde okulun suları kesikti. Kayıt yapmak için benden o su faturasını ödememi istediler 5 ay önce. Vatandaş para isteyecekler yine diye, veli toplantılarına gidemez oldu Recebim, Sen neden bahsediyorsun? Hangi kitap? Bunları da söyleyebiliyor musun? Gözün var görebiliyor musun? Kulağın var duyabiliyor musun vatandaşın sesini? Ve dilin var, söyleyebiliyor musun bunları da? Söyleyemiyorsan, A'raf sûresini oku!
Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 17 yıl Yazar ÖNCE "bomba" haberin ayrıntılarına bakalım... Haber şöyle: "Flaş... Flaş... Ergenekon’un bir marifeti daha ortaya çıktı... Ergenekoncular vakti zamanında Ecevit’e çekil baskısı yapmışlar! Bu konu Ergenekon İddianamesi’ne girdi... Flaş... Flaş... DSP Genel Başkanı Zeki Sezer baskıları doğrulayarak, emekli generallerin Ecevit’e yoğun baskı yaptığını açıkladı..." Tamam... Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür de bu kadar mı maluldür birader? (Cümlenin bugünkü nesiller için Türkçesi: İnsan hafızası unutkandır da bu kadar mı unutkandır kardeş?) Hadi o zaman anımsayalım: Rahmeti rahmana uğurladığımız Bülent Ecevit, başbakanlığı döneminde iki kelimeyi yan yana getirmekten aciz duruma düşmemiş miydi? Ayakta duracak mecale sahip olmadığını beşikteki bebekler bile gözlemlemiyor muydu? Makam odasında durup dururken ayakkabısını çıkardığı, "A" derken birden "B" demeye başladığı, bırakın memleketi, kendini idare edecek enerjiden yoksun kaldığı, bizim berber Hüsnü’nün dükkanında bile geyik konusu yapılmıyor muydu? Ve memleket krizler içinde debelenirken... Büyük bir halk korosu, "Ecevit gitsin! Ecevit gitsin!" diye sokaklara dökülmemiş miydi? Peki madem öyle... Nasıl oluyor da... Birkaç emekli generalin, "Ecevit çekilsin" diye temennide bulunması...ahmethakan
Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 17 yıl Yazar Erdoğan 'dan bildiri desteği KKTC’de bulunan Başbakan Erdoğan, TSK'ya yönelik hukuk dışı saldırılara sıcak bakmayacaklarını ve asla kabullenmeyeceklerini söyledi SATANLARIN TIMSAH GÖZYAŞLARI
Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2008 17 yıl Gül onaylar mı; Humeyni düşüncesi Samsun'a çıkar mı? Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele’yi 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkarak başlattı. Bu sebeple, Samsun’un Atatürk’ün gözünde ayrı bir değeri vardır. Prof. Dr. Mehmet Eröz’e göre, millî sevgiye ve şuura tarih bilgisi ve şuurundan gelinir: “Atatürk’te de bunu görüyoruz. O Türk Milleti’ne olan engin sevgisini ve güvenini, her hareket ve davranışında, her sözünde göstermiştir. Türk Milleti’nin kara günlerinde meydana atılıp, onu yeniden eski şanlı günlerine ulaştırmak için sarf ettiği gayret, böyle bir sevgi ve şuurla besleniyordu. 22 Mayıs 1919’da Samsun’dan İstanbul hükümetine, Mustafa Kemal imzasıyla giden raporun bir cümlesinde, bu sevgi ve şuur, ışıl ışıl parlamaktadır. Mustafa Kemal Paşa şöyle diyordu: ‘Millet yekvücut (birlik) olup hâkimiyet esasını ve Türk duygusunu hedef tutmuştur.’ ” Diğer taraftan, bu telgraftan 89 yıl sonra Kanada’ya iltica etmiş, sonra da ortamı müsait görerek Türkiye’ye dönmüş olan bir kadın, Fatih Altaylı’nın “Sizin facebook’daki sitenizde Ayetullah Humeyni’nin fotoğrafları yer alıyor. Doğru mu?” sorusuna “Bir tane fotoğrafı var evet. Evet, seviyorum ve saygı duyuyorum” ve “Atatürk’ü seviyor musun?” sorusuna da “Atatürkü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum” diye cevap vermişti biliyorsunuz. Milli Mücadelenin erken safhasını, Gaziantep, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş direnişlerini de Mustafa Kemal’in gönderdiği seçkin subayların başlattığını bilmeyen bu kadınların “Peki bu ülkenin Kurtuluş Savaşı’nı örgütleyen bir adamı niye Humeyni kadar sevmiyorsun? Bunu merak ettim. Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de İngilizler vardı, Fransızlar vardı” sorusuna da “Yani İngilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani! İnsanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden Atatürk’ü sevmemi bekleyemezsiniz” diye cevap verdiğini hatırlayalım. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da hem bu tavır hem “Atatürk devrimleri travma yarattı” sözleri üzerine net bir tavır koydu ve “Humeyni bozuntusu ilkel bir Ortadoğu ülkesi mi olacağız, laik, modern ve çağdaş bir Türkiye mi olacağız? Bu kararı Kurtuluş Savaşı’nda vermiştik” diye sordu. Baykal, “Şimdi yeni anayasa çalışmaları var. Gelinen bu noktada, bu hassas dönemde yeni bir anayasa olmaz. Türkiye kritik bir dönemdedir. Atatürk ve Humeyni karşılaştırılmaya başlanmış, Dışişleri Bakanı ’Müslümanlar baskı altında’ diyor. Böyle bir ortamda demokratik-laik bir Türkiye’nin geleceğinin garantisi olacak anayasa yapılacağına inanmak için ne olmak gerekir? Ne olmak gerekir?” sorusunu da ekledi. “İran’ın bu işte ne suçu var” mantığıyla, Baykal’ın tavrını eleştiren dostlarımız oldu. Diyeceksiniz ki Samsun ile bu tartışmanın ne ilgisi var? Diyelim ki Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’ndeki kadrolaşma neticesinde, gençliğinde Humeyni’nin merkezi olan İran’ın Kum şehrinde eğitim almış birisi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde rektör adayı olabildi! Diyelim ki, “Ne mutlu Türküm diyene” felsefesini benimsemediğini yıllar önce bir sempozyumda “Milliyetçilik öyle olmuş ki, Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela bunları açık söylemek zorundayım, ’Ne mutlu Türk’üm diyene’lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” diye açıklamış bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu seçimi onayladı! Humeyni düşüncesi, Atatürk’ten intikam alırcasına Samsun’a çıkmış olur mu olmaz mı? Siyasallaşmış dini grupları temsilen Humeyni düşüncesi, üniversitelerde iktidar olursa, Türkiye ne hale gelir? (21 üniversitenin rektör adayları YÖK’e gitti. Adaylarla mülakatlar yapıldı. Her şey bitti. Şimdi YÖK adaylardan 3’ünü seçip, içlerinden birisini atamak üzere Cumhurbaşkanlığı makamına sunacak. Bunlardan birisi de Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi... Önce seçim sonuçlarını verelim. Toplam 782 öğretim üyesi oy kullandı. Bunların %33’ünü yani 262 oyu Prof. Murat Aydın alarak birinci çıktı. Aydın’ı, %23 ile yani 183 oyla Prof. Hüseyin Akan, %20 ile 157 oyla Prof. Erdal Ağar takip etti. Diğer adaylardan Prof. Mehmet Koyuncu 76, Prof. Hakan Muğlalı 46, Prof. Tayyar Cantürk 35 ve Prof. Fahrettin Çelik ise 15 oy alabildi. 6 oyun geçersiz sayıldığı seçimler sonucunda şimdi gözler YÖK’e çevrildi. Çünkü haftaya YÖK’ün listeleri Cumhurbaşkanlığı’na göndermesi bekleniyor. Üniversitelerin hepsinde olduğu gibi Samsun’da da rektör atamaları çok önemli. Samsun’dan gelen bir not durumun önemini daha da ortaya koyuyor: "Samsun Atatürk’le özdeşleşmiş bir kent. Kurtuluş mücadelemizin ilk tohumunun atıldığı 19 Mayıs 1919’dan bu yana belki de Samsun için en önemli ve en kritik bir atama olacak. Neden mi? Belki de diğer üniversitelerde de benzerleri vardır. Ancak Samsun’da, laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği için Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan RP’nin 1995’de Samsun milletvekili adayı olan Prof. Dr. Hüseyin Akan’ın çevresi kendisini rektör seçtirtmek için büyük bir kulis faaliyeti yürütüyor. Akan’ın tarikatların desteğini aldığı ileri sürülüyor.)
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.