Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 2 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 2 Temmuz , 2008 1950'li yılların ikinci yarısı. Türkiye'nin ifade özgürlüğü açısından ABD'nin rezil McCarthy dönemini aratmayan yılları. Gaziantep'te iki sendikacı öğlen paydosunda ziyaret ettikleri fabrikanın bahçesinde işçilerle sohbet etmektedirler. Sendikacılardan birisi işçilere bir hikaye anlatır. İşçilerinden arasından gönüllü bir jurnalci soluğu Jandarma Karakolunda alır. Velhasıl yüzbaşı iki jandarma gönderip sendikacıları karakola getirtir. Haklarında şikayet olduğunu, işçileri kışkırtacak hikayeler anlattıkları bilgisinin kendilerine ulaştığını söyler. Ve jurnalciyi çağırır. Hangisinin anlattığını sorar ve hikayeyi anlatan sendikacıya "birde bana anlat bakalım" der. Sendikacı fabrika bahçesinde işçilere anlattığı hikayeyi yüzbaşının makamında olduğu gibi anlatır. "Adamın biri pazarda dolaşırken kafeslerin içinde keklik satıldığını görür. Fiyatlarını sorar. Kekliklerden bir tanesinin diğerlerinden iki üç kat pahalı olduğunu görünce, satıcıya bunun sebebini sorar. Satıcı "Abi bu keklik ötücü keklik. Bunu kafese koyup keklik tuzağının yakınına bırakırsın. Sevdiği yemden verirsen, bu keklik havadaki kekliklerin kafese yaklaşıp tuzağa yakalanmasını sağlıyacak şekilde öter. Onun çağrısını duyan keklikler yanına gelmek için indiklerinde tuzağa yakalanırlar" der. Adam kekliğin fiyatını sorar. Parasını verir ve satın alır. Ondan sonra oracıkta kafesten kekliği çıkarıp kafasını koparır. İzleyenlere dönüp kendi sınıfını satanların hakettiği budur der." Hikayeyi büyük bir dikkatle dinleyen yüzbaşı jurnalciye dönüp "Şimdi bu hikayede ne usulsuzluk, ne kanunsuzluk var. Adam parasını vermiş kekliği satın almış. İster kafasını koparır, ister salar, ister besler, ister içine pilav doldurup pişirir yer. Kime ne?. Hikayede suç yok, suç unsuru yok" der. Hemen vaka incelenmiş anlatılan hikayede kışkırtmaya, suç unsuruna veyahut suça teşvike rastlanmamıştır diye bir tutanak tutulur ve sendikacılar karakoldan serbest bırakılır. Karakoldan çıktıktan sonra hikayeyi anlatan sendikacı, diğer sendikacıya "sence işçilerde hikayeden yüzbaşının anladığını mı anlıyordur, boşuna mı uğraşıyoruz?" diye sorar. Öbürü "Sanmam der, onlarında hikayeye yüzbaşının baktığı gözden baktıklarını" Alıntı
Φ odisseus Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Hiç biri ne söylenmek istendiğini anlamamış olacak ki şunun şurası 50 yılda keklik nesli tükendi.Kalan 3-5 tanede koruma adı altında gözetime tabi. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.