Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2008 Sevgili Süheyla ;Soruyorsunuz ki ; 1) Niye Islam dini cariyelerle sex icin izin veriyor? 2) Niye Muhammed (heyber) savasta aldigi kadin kole ile sex yapti, ayni gun bu bayanin babasini ve ailesini oldurdukten sonra. Öncelikle Cariye Nedir ; Sözlük Anlamı; Kadın Köle demektir. Biliniz ki; Kölelik Sistemi, İnsanlık Tarihi Boyunca Varolmuş Bir Kavramdır. Kesinlikle İslam ile Alakalı Değildir. İslam Dini, Gönderildiği Arap Yarım Adasında, ve Kureyş Kabilesinde Akılalmaz Büyüklükte Bir Tepki ile Karşılanmıştır. Tabii ki ALLAH ; Gönderdiği Dinin Uygulanabilir ve Benimsenebilir Olmasını Yine Bizzat Kendi Zatında Mümkün Kılacaktır. ve Öyle de olmuştur. Bunun İçin O Çağda ki, Uygarlık ve Yaşantı ya Denk ,Akli, Mantıki, Uygun, ve Makul gelebilecek Bir Tarzda Reformlar Elzemdi. Şarttı. Efendimiz Bu Dini Tebliğ Etmek Vazifesi Adına ; Kendi Evladını Doğar Doğmaz Elleri ile Diri Diri Toprağa Gömebilen Bir İnsanlık ile Karşı Karşıya idi. Bu İnsanları, Hayvanatın Bile Utandığı Bir Yaşantıdan Çıkarıp, Tüm İnsanlığa Örnek Olabilecek Ahlaka Sahip , Müstesna Kişiler Haline Getirecekti. Peki Bu Nasıl Mümkün Olabilecekti. Bunu Yapmak Dünya yı Tersine Döndürmekten Daha Kolay Olamazdı. Tabii ki de Hiç Kolay Olmadı. Bu İnsanlar Arasında Asırlardır Mevcut Olan ve Kendilerine Atalarından Miras Kalmış Olan Kölelik Sistemi Bir Anda Değiştirilmedi. Kimse Buna Mecbur Tutulmadı. Böyle Bir Reforma, Ne Köle Sahipleri, Ne de Ömürlerinde Hür Olarak Nefes Bile Almamış Olan Köleler Hazır Değillerdi. Köleliği Kaldırmaya Zorlamak; Tek Kelime ile Bir Vahşet ile Neticelenecekti. Sırf Bu Yüzden Köleler Mevcut Düzene İsyan edecek, ve Öldürüleceklerdi. İşte İslam ın Ilımlığı ve Yaşanılabilirliği Burada Açıkça Görülüyor. Efendimiz Bile İslamiyeti, Çevresindeki İnananların Sayısı 40a Ulaşmadan Bu Hakikatı Sır gibi Saklamıştır. Çevresindeki Bu İman Edenlere Bunu Öğütlemiştir. Asrı Saadet te nereye bakılırsa görülecektir ki; Herşey (Reformlar) Periyodik Bir Zamanlama ile ve Toplum Hazır Duruma Ulaşınca Gerçekleşmiştir. Buna En Güzel Örnek İslam Tarihinde ki, En Büyük Fetih olan Mekke nin Fethi dir. Mekkenin Fethinde Bir Damla Kan Dökülmemiştir. Mekke nin Anahtarını , Müşrikler Bizzat Kendi Elleri ile Vermişlerdir. Şimdi; Kölelikte İslam ın gelmesi ile Birlikte bir anda kaldırılmadı ve Kabul Edilmiştir. Fakat ; Kesinlikle Bu Kabul Daha Önce Olduğu Haliyle değildir. Medeni Düzenlemeler getirilmiştir. En Önemlisi, Kölelere İnsani Haklar Tanınmıştır. İşte Bu Konudaki Düzenleme ve İnsani Haklara Kaynak Olan Kuran dan Ayetler ; Kölelere iyilik edin. (Nisa 36) Bir mal karşılığı kölelikten kurtulmak isteyenlere yardım edin. (Nur 33) Savaşta alınan esirlere iyilik edin veya fidye alarak bırakın. (Muhammed 4) Ve İşte Efendimiz in Dilinden Hadisler ; Azat edilen kölenin her uzvu için, azat edenin o uzvu Cehennemden azat olur. (Buhari) Kölelere yediğinizden yedirin, güç iş vermeyin ve onları hiç üzmeyin. (Ebu Davud) Kölesine kötü davranan Cennete giremez. (Tirmizi) Köle günde 70 hata işlese de affedin. (Ebu Davud) İşte İslam dan Önce Kölelik, ve İşte İslam ın Köleliği Kaldırmadan Önce Bu Sisteme Getirdiği Hak ve Özgürlükler... Şimdi Gelelim Kadın Köle yani Cariyeler Cinsi Münasebet Meselesine ; Sanırım Yukarıda Zikredilen Hususlar ve Hakikatler Neticesinde Bir Hayli Bilgi Edinmiş Olduk. Artık Biz Susacağız ve Yalnızca AYETLER Konuşacak. Saygı ile Dinleyiniz. ALLAH Buyuruyor ki ; "Müşrik kadınları, iman etmedikçe nikâhlamayın. Bir müşrik kadın, sizin hoşunuza gitse bile, iman etmiş olan bir cariye herhalde ondan daha hayırlıdır. Müşrik erkeklere de mümin kadınları nikâh ettirmeyin. Bir müşrik, sizin hoşunuza gitse bile, mümin bir köle elbette ondan daha hayırlıdır. Onlar sizi ateşe davet ederler, Allah ise, kendi izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor ve âyetlerini insanlara açıklıyor. Umulur ki onlar hatırda tutup, öğüt alırlar." (Bakara -221) "Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı. Bütün bunlar Allah'ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunların dışında kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarınızla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kılındı. O halde onlardan nikah ile faydalanmanıza karşılık mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdır. O mehri takdir edip kesinleştirdikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir mahzur yoktur. Şüphesiz ki Allah her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Nisâ - 24) "Sizden her kim hür mümin kadınları nikah edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikahlamak var. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür kadınlar hakkında gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım gelir. Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayırlıdır. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir)." (Nisâ - 25) "Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır." (Mücadele-3) "Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır." (Mücadele-4) "Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir." (Nur-33) SADAGALLAHÜLAZİM. Saygılarımla. Doğan Gülbudak 300 küsür ilahı tedavülden kaldıracak kadar cesaretli ve devrimci olan bir adamın, köleliği kaldıramayacağını iddia etmek, afedersiniz, ***********. İslam'ın, Kuran'ın cariyelerle ilgili ayetleri insanlığa karşıdır, insan haklarına aykırıdır. Kuran cariyelik adı altınnda insanları sınıflara ayırmaktadır. İkinci sınıf insan kategorisi yaratmaktadır. Cinsel köleliği ve emek köleliğini cariyelik ve kölelik adı ile yasallaştırmaktadır. Nisa Suresi-3 Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur. Bakara-178. Ey iman edenler!Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır.Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi...Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir.İşte bu, Rabbinizden size bir hafifletme ve bir rahmettir.Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. İnsan hakları evrensel bildirgesi der ki; Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır. Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz. Ama evrensel olduğu iddia edilen Kuran, evrensellikte uzaktır, eşitlikten uzaktır, insan onurundan haysiyetinden habersizdir. Köle ve cariye adı verilen insanları başkalarının idaresine, tahakkümüne mahkum etmektedir. İnsanları esir alıp satmayı Kuran meşrulaştırmaktadır. İnsanları esir alıp, cinsel kölelere dönüştürmeyi, harem kurmayı Kuran meştulaştırmaktadır. * Nur-33'teki insanlık ayıbına değinmeden edemeyeceğim. Nur-33'te tecavüzcüye verilen bir ceza görüyor musunuz? Tecavüzcüyü caydıracak bir ceza görüyor musunuz? Tecavüze uğramak suç imiş gibi, Kuran'ın Allah'ı, tecavüze uğrayanı bağışlıyor!! Köle ya, cariye ya, insan değil ya, tecavüzcüye ceza yok. Hatta, o kadar iyiliksever ki Kuran'ın ilahı tecavüze uğrayanı bağışlıyor. Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2008 300 küsür ilahı tedavülden kaldıracak kadar cesaretli ve devrimci olan bir adamın, köleliği kaldıramayacağını iddia etmek,****************. İslam'ın, Kuran'ın cariyelerle ilgili ayetleri insanlığa saygısızlıktır, insan haklarına aykırıdır. Kuran cariyelik adı altınnda insanları sınıflara ayırmaktadır. İkinci sınıf insan kategorisi yaratmaktadır. Cinsel köleliği ve emek köleliğini cariyelik ve kölelik adı ile yasallaştırmaktadır. Bugün mesela Japonlardaki "Geyşa" kültürü, onlar için onurlu bir kültürdür. Geyşa'lar 12 yaşından itibaren özel olarak yetiştirilirler ve çok kültürlü zeki insanlardırlar... Ve bir erkeğe her açıdan hizmet ederler... Bunu bugünün Türk Toplumunda uygulamak isteseniz, Geyşa'lar ne olursa olsun "Ahlak"sız, "Onur"suz ve hatta ******* olarak adlandırılacaklardır. Yine de İçAnadolu bölgesinin bazı yerel kesiminde "Eğreti Gelinlik" denilen bir geleneğin olduğu söylenir ve hatta bununla ilgili bir film yapılmıştı. Yine de böyle bir geleneğin olduğu tartışması bayağı bir sürmüştü, kimse kabul etmemişti böyle bir geleneğin sürdürüldüğünü... Yani demek istediğim: Hz. Muhammed döneminin Arap kültürü, kabulleri ve düşünceleri arasından, gerçekten de belkide yüzlerce yıl ileri düşünmüştür. Kabileci bir kültürü "Millet" yapmıştır... Sözlü kuralları yazıya döktürmüştür... Çok ilahlılığı, Tek Tanrıcılığa devşirebilmiştir... Onun devlet yapılandırması üzerinden hareket eden Araplar, Endülüs'e kadar ilerleyebilmişlerdir... Eğer Hz. Muhammed olmasaydı, Araplar Habeş, Bizans, Moğol arasında sıkışıp, belki de yok olacaklardı... Ya da bu milletlere tabi kabileler olarak kalacaklardı... Nitekim İslam düşüncesini kendi anlayışları ile kotaran Türklerin hakimiyetlerinde yaşamışlardır yine de... Bunlara rağmen, elbette ki Hz. Muhammed'in bugünün İnsan Hakları anlayışı çerçevesinde düşünebileceğini iddia edemeyeceğimiz gibi, Var olan bir yapıyı, yapabileceği ve kaldırabileceği ya da düşünebildiği en ileri şekilde yeniden yapılandırmıştır... Hz. Muhammed'in Köleliği ve Cariyeliği tümden kaldırmamasının nedeni, 1500yıl sonrası düşünce yapısını sergileyen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni kavrayacak düzeyde olmamasındandır... Ki o dönemde zaten kimse bu yapıda değildir... Aynı zamanda bu iki kültür belki de bir "Gereklilik" olarak kabul edilmiş ve kaldırılması gerekliliği düşünülmemişti... Sadece Revize etmekle yetinilmişti... Şöyle düşünün: Bugün "Hapishanecilik" anlayışı, suç işleyen insanın "Cezalandırılması"na dayanmaktadır... Yani "Kişinin Topluma Yeniden Kazandırılacak Hale Getirilmesi" amaçlanmamaktadır... Bu yüzden hapishaneden çıkan hemen herkes, tekrar ve tekrar suç işlemektedir... Bugün bu "Hapishanecilik" sistemi kaldırılmadığı gibi Küçük ya da büyük eklemelerle revize edilmektedir... Mesela Avrupalılar zamanında buna kendilerince çok güzel ve geçerli bir çare buldular ve Hapishanelerdeki tüm suçluları, Yeni sömürgeleri olan Amerika kıtasına yolladılar... Bu da bir çeşit revize etmektir... Ya da Çin'de hapishaneler doldukça, idam cezaları artmaktadır... Bu da bir çeşit revizedir... Lakin hiç birisinde mahkumlar, topluma kazandırılamamaktadır... Yani demek istediğim şu: "Hz. Muhammed niçin Cariyeliği ve Köleliği kaldırmadı?" sorusunun cevabı "Çünkü kaldırılması gereken kurumlar oldukları düşünülmüyordu ya da bugünün anlayışına sahip değildi!" Eğer kaldırılması gerekli olan kurumlar olarak görse idi ya da bugünün insan hakları anlayışına sahip olsa idi Emin olun ki o kurumları kaldırabilecek güçte idi... Bu "Hz. Muhammed kölecilik ve cariyecilik taraftarıdır." demek değildir... Bu, şu demektir: Hz. Muhammed, Arapların toplumsal ve hukuksal ihtiyaçlarını, kavrayabildiği ve tanımlayabildiği en iyi şekilde revize etmeye çalışmıştır... Mesela bana kalsa Hapishaneler aynı zamanda bir eğitim, mesleki eğitim, rehabilitasyon ve üretim kurumu olarak yapılandırılmalı ve mahkumlara "Suçlu" gözü ile değil de "Topluma kazandırılması gereken bireyler" gözü ile bakılmalıdır... Fakat bugün yöneticilerin bu kavrayışa sahip olamamalarının nedeni onların suçu değildir... Zira kavrayışları ve kabulleri henüz bu düşünceyi uygulayabilecek düzeyde ve çağda değildir... Yazdıklarım açık ve nettir... Saygılarımla... Alıntı
Φ Notamatik Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mayıs , 2008 Brain'ciğim eline sağlık, tam isabetli bir konuyu açmışsın. Birvarmış arkadaşın dediği bir ölçüde doğru. Kölelik aniden kalktığı zaman bazı köleler ne yapacağını şaşıracak hale gelebilir. Nitekim; ABD'de de kölelik kaldırılacağı zaman buna en çok itiraz edenlerin başında önemli bir kısım köleler gelmekteydi. Yani köle olarak kalmak istiyorlardı. Bu konuya aşağıda yine değineceğim ama hemen belirtmek isterim ki; böyle şeyler köleliğin kalması için maazeret olamaz. Hele ki sonsuz kudretli denilen bir tanrı için hiç maazeret olamaz. Nasıl ki "ol" deyince herşey oluyorsa; bir "ol" demeyle koskoca kainati yaratabiliyorsa; köleliğe de bir "kalk" demesi, köleliği toptan kaldırmaya yeterli olmalıydı. Hatta köleliğe en baştan "olma" diyerek meydana gelmesini bile engelleyebilirdi. Şimdi buna da imtihan deyip kestirip atarlar, ama böyle saçma sapan imtihan olamayacağını da içten içe bilirler. Zira; bir imrihan herkese karşı eşitse imtihandır. Eşit değilse o bir imtihan değil, zulümdür. Hiçbir okulda öğrencilerin herbiri ayrı şartlarda imtihan edilmez. Adamın biri prens olarak imtihan ediliyor, diğeri ise köle olarak. Buna adalet denemez. İmtihan konusu başlıbaşına bir tirajikomedi ama konumuz değil, imtihandan çıkalım. Diyelim ki; Allah gerçekten de köleliği kaldırmaya çalıştı ama birdenbire kaldırmaya gücü yetmedi. Peki ama kölelik binlerce yıl sürdü ve bu binlerce yıl içinde güya aynı Allah çeşitli dinler gönderdi. Bu kadar süre ve bu kadar din göndermeyle bile köleliği kaldıramamış. Bunun birdenbire kaldırmayla bir alakası kaldı mı şimdi? Demek ki ne binlerce yılda, ne onlarca dinde, ne 124,000 peygamber gücüyle köleliği bir türlü kaldırmamış veya kaldıramamış. Diyelim ki kaldırmak istedi ama binlerce yılda ve 123.999 peygamberle kaldıramadı ve 124.000'inci peygamberle kaldırmaya çalıştı. Bu yine olmuyor çünkü İslamla da kaldıramamış. Diyelim ki; 123.999 peygamberle aniden kaldıramadı, sonuncu peygamberle de aniden kaldıramadı, yavaş yavaş kaldırmaya çalıştı. Peki bu nasıl bir yavaşlık oluyor? İslamdan sonra 100 yıl geçtikten sonra kaldıramadı. 200 yıl geçtikten sonra da kaldıramadı. Bu nasıl yavaşlık böyle? İslamdan 500 yıl sonra da kaldıramadı, 1000 yıl sonra da kaldıramadı, 1300 yıl sonra da kaldıramadı. Bu sırada köle doğup ölenler ne olacak? Onu da bırak; hala kaldıramadı. Hala İslam ülkelerinde kölelik var. Hem de öyle illegal yoldan, mafyaların kadınları kaçırıp seks kölesi gibi kullanması gibi filan değil, o dünyanın her yerinde var. Bu benim bahsettiğim gerçek kölelik, bildiğimiz kölelik yani. Apaçık alınıp satılabilen, miras kalınabilen kölelik. Bırakın İslamla köleliği kaldırmayı, kölelik özellikle İslamla devam ediyor. Burası "Moritanya İslam Cumhuriyeti", Aşağıdaki de Moritanya İslam Cumhuriyeti'inde gerçek bir köle: Bu da "firar ettikten" sonraki reportajı: "One escaped Mauritanian woman slave (pictured) said: "I was tied up all night and all day. They only untied me so I could do my chores. In the end I could barely move my limbs. All those years, and I don't even own a goat. They raped me often. At night, when everyone was asleep, they came for me and I couldn't stop them. If I had been free I would never have let this happen to me. My master is the father of my first child, my master's son is the father of my second child and my baby girl's father was my master's nephew." Türkçesi: "Firar etmiş bir Moritanya'lı köle kadın (resimdeki) anlattı: "Gece gündüz bağlıydım. Beni sadece günlük işlerimi yapmam için çözüyorlardı. Sonunda (Çalışma sonunda) ancak kol ve bacaklarımı oynatabiliyordum. (Bağlı olduğu için). Bütün bu yıllar geçti, şu anda kendime ait bir keçim bile yok. Bana sık sık tecavüz ettiler. Gece herkez uyuduğunda bana geliyorlardı ve ben onları durduramıyordum. Eğer serbest olsaydım(Bağlı olmasaydım) onların bana bunları yapmasına asla müsade etmezdim (savaşırdım). Sahibim ilk çocuğumun babasıdır, sahibimin oğlu ikinci çocuğumun babasıdır ve benim bebek kızımın babası sahibimin yeğenidir." Başka bir Moritanya'lı köle anlatıyor: A male slave told the BBC in 2004: "I don't know how I became a slave. I was just born one. My family were slaves. We did all the hard work for our master and all we received in return was beatings." Türkçesi: 2004 yılında bir erkek köle BBC'ye anlattı: "Nasıl köle olduğumu bilmiyorum. Kölenin biri olarak doğmuşum. Benim ailem köleydi. Sahibimiz için bütün ağır işleri yapıyorduk, karşılığı ise bize dayak olarak geri geliyordu." -http://www.westernresistance.com/blog/archives/003671.html- Moritanya'da güya kölelik yasaktır ama göz yumulur. Bunlar da Sudan köleleri: (Kuzey Sudan'da 200,000 köle var): Sudan'da kölelerin durumu: Hiçbir karşılık ödemeden çalıştırma: 96.9% İslama girmeye zorlama: 25.8% Düzenli dayak: 96.9% Irkını aşağılama: 97.9% Tecavüz: 79.3% Grup tecavüz: 77.0% Anal sakatlama: 40.2% -http://www.warriorsfortruth.com/slavery-sudan-islamic-fundamentalists.html- Bu da Nijerya'da bir köle: Evet, Allah köleliği 124,000 peygamber ve aradan geçen binlerce yıla rağmen hala durduramamış. Hiç deneyimi olmayan insana bile 124,000 yardımcı, binlerce yıl da süre verin, o bile köleliği kaldırabilir ama Allah hala kaldırmıyor. "Ol" deyince herşey oluyor ama ne hikmetse bu bir türlü olmuyor. Dönelim tekrar insanoğlunun köleliğe alışmasına. Bu doğrudur. Fakat doğuştan köle olanlar için doğrudur. Sonradan köleleştirilmiş hiç kimse köle olarak kalmak istemez. Doğuştan kölelerin de çoğu istemez, sadece bir kısmı ister. Köle olarak kalmak istemenin sebebi şunlardır: Yeni bir hayata ayak uydurmak için kafa yormak istemeyecek kadar zihin tembelidir. Kölelik hayatında da zaten nasıl yaşanacağını doğuştan ezberlemiştir, o yüzden kafa yormasına gerek yoktur. O kafa yormadığı sürece mutludur. Çünkü zihin tembelidir. Düşünmek ona işkencedir. Çok ama çoktur böyle insanlar. O köleyken de mutludur. Zira hür olmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmemiştir. Bu aynı doğuştan kör olan birine tavuğun nasıl bir şey olduğunu anlatmaya benzer. Veya doğuştan sağır birisine uçağın sesini anlatmaya benzer. Şimdi doğuştan kör olan birini düşünün. O kişi kör olduğu için mutlaka mutsuzdur diyebilirmiyiz? Diyemeyiz, çünkü onun mutluluk kriterleri bir köre göre belirlenmiştir. Onun dünyası bizimkinden farklıdır. Arasıra aklına "görmek nasıl birşeydir acaba" diye bir soru gelir, bazen de "keşke ben de görebiliyor olsaydım" diyebilir ama bunu çok fazla önemsemez. Esasen kulluk da kölelikle aynı şeydir. İkisinin de sahibi vardır. Birinin sahibi yerde, öbürününkü gökte değil; İkisinin de sahibi yerdedir. Tanrı denilen şey sadece gökteki uydudur. Nasıl ki gökteki uyduları yerden birileri kumanda ediyorsa; tanrıyı da yerden birileri idare eder. Bu idareciler kimi zaman kendini peygamber ilan edenlerdir, kimi zaman ise, aynı günümüzdeki gibi; hacı-hoca takımıdır. Hac-hoca takımı dini şekillendirerek tanrıyı yönetir, tanrı da o hacı-hoca takımının çıkarları doğrultusunda kulları yönetir. Aynı uydu vasıtasıyla, yerdeki cihazları yönetmek gibi yani. Kölenin 1 veya birden fazla sahibi vardır, kulun ise cinsiyetine göre 2 veya 3 sahibi vardır. Eğer erkekse sahipleri hacı-hoca takımı ve devlet idarecileridir. Kulun getirisini aralarında paylaşırlar. Eğer kul kadınsa 3 sahibi vardır. Evlenene kadar babası, evledikten sonra ise; kocası sahipler arasına katılır. Kadın evlendikten sonra tam bir kölenin kölesi, kulun kulu olur. Zira eğer hacı-hoca takımının önde gelenlerinden biri değilse, kocası da bir kul, bir köledir. "Bazı köleler köleliğe alıştığı için, kölelikten başka hayat bilmediği için, kölelikten vazgeçmez" demiştik değil mi? İşte aynı bu şekilde; bazı kullar da kulluğa alıştığı için kulluktan vazgeçmez. Köle de, kul da; her ikisi de köledir ve her ikisinin de kölelik işine gelir. Her ikisi de hür olmaktan korkar. Her ikisi de hür olmanın getirdiği bireysel sorumluluklardan korkar. Bireysel sorumluluk olmadan hür olmak olmaz. Bireysel sorululuk alınca da o kişi mutlu olmaz. Zira bireysel sorumluluk demek, ek düşünce demektir. Oysaki o kişi basit düşüncelerden başka düşüncelerden nefret eder. Her ikisi de hür olmanın ne olduğunu bilmediği için, sırf bir merak uğruna "hürlük nasıl bir şeymiş acaba? Bir denesem mi? " demez, o riske girmez. Hem kul, hem köle; (Her köle değil) kendisini hür olarak görür, daha fazla hürlüğü ise, tehlikeli ve zahmetli bulur. Cinsel köleliği ve emek köleliğini cariyelik ve kölelik adı ile yasallaştırmaktadır. Nisa Suresi-3 Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur. Ayetin sonucu: Sudan'da kölelerin durumu: Tecavüz: 79.3% Grup tecavüz: 77.0% Anal sakatlama: 40.2% Ne mutlu, hür olduğunu sanana değil, gerçekten hür olana. Saygılar, sevgiler. Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Kölelik islam dinin en büyük açmazıdır. AY ın YARILMASI bile islama inananlar için , KÖLELİĞİ açıklamaktan kolaydır. KÖLELİĞİ açıklayamazlar. İnsan onuruna aykırıdır. Gözönunde bişeydir. Hadi oğlunu yada kızını köle olarak ver desen , veremezler. Ne var ki Kur'an-ı Azimüşşan larında KÖLELİK YASAK DEĞİL , YASALDIR. Gelelim PARADOKS a 1- Kur'an dan KÖLELİĞİ çıkarmayacaklar. Bu durumda , hep akıllarında soru kalack. Hep eleştirilecekler. Ve birgün taraftarları azalacak. Ve doğal son gerçekleşecek. 2- Kur'an dan KÖLELİĞİ çıkaracaklar. Bu durumda da , Hicr Suresi - 9. Şüphesiz o zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. Ayeti hükmünü kaybedecektir. Yani zincirleme çözülme başlayacaktır. Allah sözünü tutamayıp Kuranın değişmesine müsaade etmiş olacak ki , islama göre bu mümkün değil. ---------------------------------------------------------------------------------------------- İslama inanan arkadaşlar , " O ZAMANIN ŞARTLARINDA " , kelimeleri ile başlayan cümlelerin tamamı anlamsız olacağı için hiç başlamayın yazmaya. Bu sefer de Kuranın BÜTÜN ÇAĞLARI KAPSAYAN bir din olmadığını , bir kabile dini olduğunu , ARAP kabileisnin dini olduğunu söylemiş olursunuz ki , Buda sizin ayetlerinize göre imkansızdır. Saygılar. Taklamakan Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Hz. Muhammed'in Köleliği ve Cariyeliği tümden kaldırmamasının nedeni,1500yıl sonrası düşünce yapısını sergileyen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni kavrayacak düzeyde olmamasındandır... Ki o dönemde zaten kimse bu yapıda değildir... Aynı zamanda bu iki kültür belki de bir "Gereklilik" olarak kabul edilmiş ve kaldırılması gerekliliği düşünülmemişti... Sadece Revize etmekle yetinilmişti... ... Yani demek istediğim şu: "Hz. Muhammed niçin Cariyeliği ve Köleliği kaldırmadı?" sorusunun cevabı "Çünkü kaldırılması gereken kurumlar oldukları düşünülmüyordu ya da bugünün anlayışına sahip değildi!" Eğer kaldırılması gerekli olan kurumlar olarak görse idi ya da bugünün insan hakları anlayışına sahip olsa idi Emin olun ki o kurumları kaldırabilecek güçte idi... Bu "Hz. Muhammed kölecilik ve cariyecilik taraftarıdır." demek değildir... Bu, şu demektir: Hz. Muhammed, Arapların toplumsal ve hukuksal ihtiyaçlarını, kavrayabildiği ve tanımlayabildiği en iyi şekilde revize etmeye çalışmıştır... Yazdıklarım açık ve nettir... Yazdıkların sosyolojik irdeleme açısından doğrudur. Ben de senin gibi değerlendiririm. Yazdıklarında doğru olmayan şey şudur. Müslümanlar açısından sosyolojik değerlendirme ve sosyolojik evrim geçersizdir. Zira "Kuran Allah'ın kitabıdır, Alalh herşeyi bilir, Kuran tüm zamanları kapsayıcıdır." Burada bizim itiraz ettiğimiz şey, Muhamnmed sosyal açıdan toplumunu ilerletmiş mi, geriletmiş mi, kendi zamanına göre iyi şeyler yapmış mı konusu değildir. İtiraz ettiğimiz şey, "Muhammed'in koyduğu kuralların Tanrı'dan geldiği" iddiasıdır. Ne diyor müslümanlar? "Kuran Allah sözüdür. Allah herşeyi bilir. ALlah yanılmaz. Allah'ın herşeye gücü yeter. Allah'ın koyduğu kurallar evrensel ve tüm zamanları kapsayıcıdır." Biz de diyoruz ki, tüm zamanları kapsayıcı olan kural, insan hakları evrensel bildirisinin zamanını da kapsar. Kapsamıyorsa, Kuran sadece yöreseldir, tarihin belirli bir dönemini kapsar, geçerliliğini kaybetmiştir. Tarihin raflarında yerini almalıdır. Bana kısaca, müslümanların bu iddiasına katılıyormusun katılmıyormusun, onu söyle. Kuran evrensel ve tüm zamanları kapsayıcı mıdır? Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Bana kısaca, müslümanların bu iddiasına katılıyormusun katılmıyormusun, onu söyle.Kuran evrensel ve tüm zamanları kapsayıcı mıdır? Sayın BrainSlapper... Daha önceki tartışmalarımızdan hatırlıyor olmanız lazımdı... Dinlerin, bugünkü toplumsal yapıya evrilişimizin birer basamağı olarak görüyorum... Yani "Zaman" açısından ortaya çıktıkları çağa uygunluk sergilerler... Aynı zamanda ortaya çıktıkları topluma da uygunluk sergilerler, Ki Kur'an-daki bir takım toplumsal yasalar, Türklere farklı ve uygunsuz gelmiş olabilir... Bu konuda ne düşündüğümüz aslında biliyorsunuz diye düşünüyorum, sık sık dile getiriyoruz çünkü. Ve yazıda bunun cevabı gayet açık ve net... Yani demek istediğim şu:"Hz. Muhammed niçin Cariyeliği ve Köleliği kaldırmadı?" sorusunun cevabı "Çünkü kaldırılması gereken kurumlar oldukları düşünülmüyordu ya da bugünün anlayışına sahip değildi!" Eğer kaldırılması gerekli olan kurumlar olarak görse idi ya da bugünün insan hakları anlayışına sahip olsa idi Emin olun ki o kurumları kaldırabilecek güçte idi... ... Bu, şu demektir: Hz. Muhammed, Arapların toplumsal ve hukuksal ihtiyaçlarını, kavrayabildiği ve tanımlayabildiği en iyi şekilde revize etmeye çalışmıştır... Saygılarımla... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Sayın BrainSlapper...Daha önceki tartışmalarımızdan hatırlıyor olmanız lazımdı... Dinlerin, bugünkü toplumsal yapıya evrilişimizin birer basamağı olarak görüyorum... Yani "Zaman" açısından ortaya çıktıkları çağa uygunluk sergilerler... Aynı zamanda ortaya çıktıkları topluma da uygunluk sergilerler, Ki Kur'an-daki bir takım toplumsal yasalar, Türklere farklı ve uygunsuz gelmiş olabilir... Neden bugün Muhammed'in yasalarını tartışıyoruz bugün de, mesela neden Hammurabi yasalarını tartışmıyoruz? Neden Julius Caeser'ı köleliği kaldırmadığı için eleştirmiyoruz da, Muhammed'i eleştiriyoruz? Ne hammurabi, ne de Julius Caeser "Benim yasalarım evrenseldir, tüm insanlık içindir, değiştirilemezler, tüm zamanları kapsayıcıdır" demedikleri için onları tartışmıyoruz. Onların kurallarını "sosyolojik evrim" çerçevesinde ele alıyoruz. Muhammed'in getirdiği kurallar da, bir bölgenin geçirdiği sosyolojik evrim sonucunda oluşmuş kurallardır. Değişmeyen, evrensel, tüm zamanları kapsayıcı kurallar değildir. Muhammed de, Muhammed'in kitabı da, muhammed'in hayat anlayışı da, artık tarihin raflarında yerini almalıdır. Bugün neden din tartışması var? Bugün din tartışmasının olmasının tek nedeni var: Dine inananlar sosyolojik evrimi kabul etmezler. Dine inananlar sosyolojik evrime inanmadıkları için, tepeden metafizik bir gücün, tüm insanla için geçerli, sonsuza dek geçerli, değişmeyen sosyolojik kuralları dikte ettiğine inanırlar. Tartışma budur. Sosyolojik evrimi kabul etmeyen insanlar, Muhammed'in davranışlarını açıklamak için sosyolojik evrime başvurularsa, bu nasıl çorba, bu nasıl turşu deriz elbette. Bunda bir yanlış var mı? Sen ne diyorsun? Muhammed metafizik güçlerden ilham/vahiy alan ve bu vahiy'e dayanarak değişmez ve tüm zamanları kapsayıcı kurallar getiren bir adam mı? Yoksa, Muhammed, Arap toplumunun sosyolojik evriminde çnemli bir rol oynayan, getirdiği kualların evrensel geçerliliği olmayan, tüm zamanları kapsayıcılığı bulunmayan, tarihin çöplüğünde yerini alması gereken bir adam mı? Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2008 Sosyolojik evrimi kabul etmeyen insanlar, Muhammed'in davranışlarını açıklamak için sosyolojik evrime başvurularsa, bu nasıl çorba, bu nasıl turşu deriz elbette. Bunda bir yanlış var mı? Sen ne diyorsun? Muhammed metafizik güçlerden ilham/vahiy alan ve bu vahiy'e dayanarak değişmez ve tüm zamanları kapsayıcı kurallar getiren bir adam mı? Yoksa, Muhammed, Arap toplumunun sosyolojik evriminde çnemli bir rol oynayan, getirdiği kualların evrensel geçerliliği olmayan, tüm zamanları kapsayıcılığı bulunmayan, tarihin çöplüğünde yerini alması gereken bir adam mı? Öncelikle bir Tarihçi olarak ya da en azından o meslek üzerinde yürüyerek "Tarih" ya da "Geçmiş" için "Çöplük" deyişini kullanamam... Mesleki açıdann Etik olmaz... İkinci olarak: Geçmişteki tüm toplumsal olay ve olguların yine toplumsal ve ekonomik nedenlerden kaynakladığını yani Tarihsel Materyalizm'i beinmsediğimi daha önce belirtmiştim... Aynı zamanda "Tanrı" ve "İnanç"ı algılayışım Soyuta dayanmadığı için "Vahiy"i de farklı anlamlandırıyorum... Lakin şimdi bu konuya girersek (ki girmek benim için sorun değil), yazacağım ileti uzun olacak ve aynı zamanda asıl konuyu dağıtacaktır... O yüzden cevabımı kısa ve öz tutuyorum. Saygılarımla... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2008 Muhammed'in koyduğu kuralların değişmez ve evrensel tanrı emirleri olduğu iddiasını bir kenara bırakalım, adam evrenin kendisi için yaratılmış olduğunu iddia ediyor. Kendisi için yaratılan evrende de, yine kendisi ve tabii sadık bağlıları için yaratılan köleler ve cariyeler var! Burada kimse Muhammed'in tarihsel işlevini tartışmıyor. Burada tartışılan: - Kuran evrensel ve ebedi geçerliyse köleliği niye kaldırmamış? - Daha zamanı değildiyse, insanlık hazır değildiyse Kuran niye son kitap olmuş, kaldıracak olan yeni bir kitap niye gönderilmemiş? - Yok illa Muhammed'in son peygamber olması şartsa, Allah başka son peygamber yapacak adam bulamadıysa, (evreni onun yüzü suyu hürmetine yaratmaya ezelden karar verdiyse) araya bir iki daha sondan önceki peygamber koyup niye Muhammed'i insanların hazır olacağı bir zamana ertelememiş? İlahi Taklamakan! Sen de amma iyi niyetlisin! Açmazı çözmek için Kurandan köleliği çıkaracaklar ha? Bahsettiğin insanlar görmek istemedi mi ,hoop görmüyor, görmek istediler mi görüyorlar. İnanmak istediler mi hoop inanıyorlar, inanmak istemediler mi inanmıyorlar. O ayetler de öyle yerinde durur, yine aynı inançlara devam ederler, hiç kafanı yorma. Akıl, mantık, açıklanabilirlik, neden-sonuç ilişkisi kurulabilirlik, senin için geçerli kıstaslar. Onlar için değil. Boşuna mı aklı yetersizlikle, mantığı sakatlıkla ve bilimi değişkenlikle suçluyorlar sanıyorsun? Bunlar çalışmadığı sürece onlar için sorun yok. Bunları çalıştıranı da kafir olmakla, bilimi tanrı edinmekle suçlar, cehenneme yollarlar, olur biter. Cehennemde yanmaktan korkup inanan birileri illa ki olacaktır, o halde aynen devam... "Kölelik de var, tüm mantık dışılıkların hepsi de var. Kutsal işte, inanıyoruz, var mı diyeceğiniz?" Olay bu... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2008 Geçmişteki tüm toplumsal olay ve olguların yine toplumsal ve ekonomik nedenlerden kaynakladığını yani Tarihsel Materyalizm'i beinmsediğimi daha önce belirtmiştim... Aynı zamanda "Tanrı" ve "İnanç"ı algılayışım Soyuta dayanmadığı için "Vahiy"i de farklı anlamlandırıyorum... Sevgili boşig, iki yıl oldu yahu... Hala vahiy diyorsun, farklı anlamlandırıyorum diyorsun... Vahy'i "sezgi" olarak anlamlandırıyorsan, herkes peygamber, Ebu Süfyan da peygamber, Cengiz Han da, zira herkesin sezgisi var, bu durumda peygamberlik sıfatı farklılık, özellik sağlayan bir sıfat olmaktan çıkar. Vahy, sezgi değildir. Sezgi anlamında kullanılmamktadır. Vahy, basit anlamıyla, doğal sürece, düşünüş sürecine metafizik müdahaledir. Burada söylediğimiz şey vahy diye birşeyin olmadığıdır. Tarihsel materyanizm ile vahiy çelişir, çatışır. Muhammed'in getirdiği kuralların, Kuran'ın evrensel, değişmez, tüm zamanları kapsayıcı olduğunu savunan insanların köleliğin kaldırılamayışını tarihsel materyalizmle açıklamaya kalkmaları en basit tabirle "hile" yapmaktır. Senin düşüncen ne zaman tutarlı olur söyleyeyim: "Muhammed sıradan bir siyasi liderdir. Vahy, mahiy yoktur. Muhammed'in getirdiği kurallar da yöreseldir, evrensel geçerlilliği yoktur." dediğin zaman, vahyi ben başka türlü anlamlandırıyorum deyip vahy kavramının var olduğunu ima etmediğin zaman, tamamen tarihsel materyalizm ile olayı irdelediğini görürüz. Ama, bir taratan tüm düşüncesinin metafizik kaynaklı olduğunu iddia eden bir adam, kölelik konusunu tarihsel materyalizmi kullanarak Muhammed'i rasyonelleştirmeye çalışırsa, bana değil, ona itiraz etmen lazım. Çifte standart kullandığı için. Çifte irdeleme metodu kullandığı için. Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2008 Tarihsel materyanizm ile vahiy çelişir, çatışır.Muhammed'in getirdiği kuralların, Kuran'ın evrensel, değişmez, tüm zamanları kapsayıcı olduğunu savunan insanların köleliğin kaldırılamayışını tarihsel materyalizmle açıklamaya kalkmaları en basit tabirle "hile" yapmaktır. Senin düşüncen ne zaman tutarlı olur söyleyeyim: "Muhammed sıradan bir siyasi liderdir. Vahy, mahiy yoktur. Muhammed'in getirdiği kurallar da yöreseldir, evrensel geçerlilliği yoktur." dediğin zaman, vahyi ben başka türlü anlamlandırıyorum deyip vahy kavramının var olduğunu ima etmediğin zaman, tamamen tarihsel materyalizm ile olayı irdelediğini görürüz. Ama, bir taratan tüm düşüncesinin metafizik kaynaklı olduğunu iddia eden bir adam, kölelik konusunu tarihsel materyalizmi kullanarak Muhammed'i rasyonelleştirmeye çalışırsa, bana değil, ona itiraz etmen lazım. Çifte standart kullandığı için. Çifte irdeleme metodu kullandığı için. Tarihsel Materyalizm'in ne ile çeliştiğini biliyorum Sayın BrainSlapper... "Vahiy" denilen şeyin Soyut bir Tanrı'dan alındığını düşünmüyorum... Hz. Muhammed'in, varlığı tanımlamaya çalışan her filozof gibi "Var Olandan" yani "Somut Gerçeklikten" hareket edip bir takım bilgiler vermeye çalıştığını düşünüyorum. "Vahiy" anlayışınında zamanla günümüzde anladığımız hali ile Soyut bir Tanrı'dan alınan esinlenmeler anlamına büründüğünü düşünüyorum. Ayrıca yazıklarımda kimseye bir itiraz yoktu. Sadece konuya başka bir bakış açısını sunmak istedim. Köleliği kaldırmayışının nedeninin dediğim gibi, Tarihsel bir gerçeklik olarak o dönemde kaldırılamayacak ya da kaldırılması düşünelemeyecek bir sistem olarak benimsenmesinden kaynaklanmaktadır. Hz. Muhammeed'de o dönemde doğmuş bir Arap olarak "Köle" olarak büyümemesine rağmen, doğduğunda bu sistem vardı ve bu sistemi bir "Gerçeklik" olarak, insanın doğasında var olan olarak kabul etmişti... Kaldırılması mümkün bir yapı olarak görmedi ve göremezdi... O yüzden sadece revize edebilmeyi düşünebildi... Bugün ise kölelik ne olursa ve hangi kutsala dayanırsa dayansın (ki Kutsallık görecelidir) çağdışıdır. Köleliğin bugün için Revize edilmesi ya da uygulanması ya da nasıl olursa olsun var olarak benimsenmesi insanlık dışıdır... Olayı birde şu açıdan bakalım: İsmet İnönü'nün İkinci Dünya Savaşı yıllarında uyguladığı "Varlık Vergisi" bugün bile hala çok tartışılan bir meseledir. İsmet İnönü İkinci Dünya Savaşının zorlukları, bir takım kesimin karaborsacılık ile rant elde etmesi ve sermayenin Türk Olmayanlardan el değiştirmesi amacıyla bu vergiyi uygulamıştır, uygulamayı bir zaruret olarak uygulamıştır... Her iki uygulamada bugün için çağdışıdır... Çağdışı ise Evrensel değildir... Hz. Muhammed'de köleliği kaçınılmaz bir sistem olarak kabul etmiş ve uygulamıştır ancak revize etmiştir... Köleliği kaldırılabilecek bir yapı olarak kavrasaydı, kaldırırdı... Ancak o dönemde köleliğin "İnsanlık Dışı" bir uygulama olduğuna dair düşünce sistemleri hiçkimse de yoktur. Demokrasinin ilkel şeklini uygulayan Helenlerde de kölelik vardı... Kölelik uygulamasının olmadığı Türkler bile kölelik sistemi ile tanıştıklarında, bunu bir gerçeklik olarak kabul etmek zorunda kalmışlardır... Ama kimse köleliğin olmaması gerektiğine dair bir düşünce sergilediği toplum yoktur... O yüzden Hz. Muhammed'de kaldırmayı akıl edememiştir... Olay budur... Saygılarımla... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.