Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2008 17 yıl Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), ev işleri, temizlik, bebek ve yaşlı bakıcılığı gibi işlerde hizmet verenlerin insan onuruna yakışır iş koşullarına kavuşması için yeni bir sözleşme hazırlayacak. ILO Yönetim Kurulu'nun son toplantısında, söz konusu işlerle ilgili bir sözleşme hazırlanmasına yönelik talepler değerlendirildi. Toplantıda, konunun, 2010 yılında gerçekleştirilecek olan 99. Uluslararası Çalışma Konferansı gündemine alınması ve bu işlerle ilgili yeni bir sözleşme oluşturulması kararlaştırıldı. ÜLKELERİN BU KONUDA DÜZENLEMESİ YOK Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), ev işleri, temizlik, bebek ve yaşlı bakıcılığı, bahçıvanlık gibi işlerde hizmet veren ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanamayan pek çok kişinin insan onuruna yakışır iş koşullarına kavuşabilmesi için bir ILO sözleşmesi hazırlanmasını istiyordu. Konfederasyonun belirlemelerine göre, özellikle kadınların yoğun olduğu bu işlerde çalışanlar düşük ücret, sosyal güvenlik kapsamı dışında çalışma, cinsel taciz, zorla çalıştırma ve fazla çalıştırma gibi uygulamalara maruz kalıyor. Çok sayıda ülkede bu konuda bir yasal düzenleme veya denetim mekanizması bulunmuyor. Buna karşın sendikalar, son dönemde söz konusu sektörlerde çalışanların yaşam koşullarını iyileştirmek için daha yoğun çalışma yürütüyor. Son olarak ITUC, konunun, 2010'da yapılacak 99. Uluslararası Çalışma Konferansı gündemine alınmasını ve yeni bir sözleşme oluşturulmasını talep etmişti. ITUC, bu doğrultuda, ILO Yönetim Kurulu'nda yer alan tüm üyelere çağrıda bulunmuştu. ILO Yönetim Kurulu'nun aldığı son kararla, ITUC'un bu isteği de karşılandı. İŞ KANUNU KAPSAMINDA DEĞİL Sosyal güvenlik sistemi çok zayıf olduğu için kadın emeğinin en çok görünmez kılındığı ülkelerden biri olan Türkiye'de ise özellikle ev işlerinde çalışanlar, İş Kanunu kapsamında değerlendirilmiyor. Türk-Iş Konfederasyonu, söz konusu sektörlerde çalışanların, İş Kanunu'nun koruyucu hükümleri kapsamına alınmaları ve çalıştıkları süreler oranında sosyal güvenlik haklarından yararlandırılmaları gerektiğini belirtiyor. Önceki yıllarda, ILO Uygulamalar Komitesi'nde, bu tür işlerde çalışanlar için hiç değilse 26 Sayılı Asgari Ücret Belirleme Yöntemi Sözleşmesi kriterlerinin uygulanmasını ve en azından asgari ücretle çalışmalarının sağlanmasını talep eden Türk-İş, prensip olarak, mümkün olduğunca çok çalışanın mevzuat kapsamına girmesine yönelik girişimleri olumlu buluyor. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun hazırladığı sözleşmeler ve tavsiyeler, uluslararası çalışma standartlarını ortaya koyuyor. Bu sözleşme ve tavsiyeler, ILO sözleşmelerine imza atan bütün ülkelerde temel çalışma hakları, örgütlenme hakkı, toplu pazarlık, zoraki emeğin ortadan kaldırılması, fırsat eşitliği ve çalışma yaşamıyla ilgili diğer konularda asgari standartlar getiriyor. SSGSS, kadın çalışanları vuracak IMF'nin talimatıyla AKP hükümetinin halkın büyük çoğunluğunun muhalefetine rağmen çıkarmaya hazırlandığı, çalışanların emeklilik, sosyal güvenlik ve sağlık hakkını gasp edecek Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS), kadınların pek çok hakkını ellerinden alacak. Konuyla ilgili açıklama yapan uzmanlar, SSGSS yasa tasarısıyla kadınlara çok fazla yükle-nildiğini belirterek, kadınların varolan, kazanılmış hakların da ellerinden alındığını vurguluyor. SSGSS'nin kadınlara yönelik maddeleri: •Şu anda kadınlar için emeklilik yaşı 58. Yeni yasayla emeklilik yaşı 65 olacak. 18 yaşında işe başlayan bir kadın 38 yaşına geldiğinde emeklilik için aranan 7200 iş gününü doldurmuş olacak. Ancak tam 27 yıl süreyle emeklilik yaşının gelmesini bekleyecek ve aylık alamayacak. •Evlenerek işten ayrılan veya evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde işten ayrılan kadın, işverenden kıdem tazminatı alabiliyordu. Yeni yasayla bu hak da ortadan kalkıyor. •Evlenen kadınlar primlerinin yarısını iade olarak alabiliyordu. Yeni yasa bunu da en-geliyor. •Çalışan dul eşlere, ölen kocasından dolayı, kocasının aylığının yüzde 75'i oranında emekli aylığı bağlanıyordu. Yeni kanunla bu oran yüzde 50'ye iniyor. •Yeni yasayla kadınların çeyiz parası hakkı da ellerinden alınıyor. Dul kadınlar yeniden evlendikleri takdirde çeyiz parası da alamayacak. •Emekli olan kadınların sahip oldukları bir evlerinden yıllardır Emlak Vergisi alınmıyordu. Yeni yasayla bu durum da değişiyor. Yasayla Emlak Vergisi, yüzde 50 oranında zam yapılarak alınacak. •Yeni yasayla çalışan kadınlara verilen emzirme yardımı ödemesi ise 6 aydan 1 aya düşürülüyor.
Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2008 17 yıl "Bir topluluk,cinsinden yalniz birinin asrin icaplarini edinmesiyle yetinirse o topluluk yaridan fazla zaaf icinde kalir.Bir millet ilerlemek ve medenilesmek isterse özellikle bu noktayi esas kabul etmek zorundadir.Bizim toplulugumuzun basarisizliginin sebebi kadinlarimiza karsi gösterdigimiz kayitsizlik ve kusurdan ileri gelmektedir...Bizim toplulugumuz icin ilim ve fen lazim ise bunlari ayni derecede hem erkek hem de kadinlarimizin kazanmalari lazimdir.Malumdurki her safhada oldugu gibi sosyal hayatta da vazife taksimi vardir.Bu umumi vazife taksimi arasinda kadinlar kendilerine ait olan vazifeleri yapacaklari gibi ayni zamanda toplulugun refahi,saadeti icin zorunlu olan umumi calismaya da katilacaklardir. Kadinin en büyük vszifesi analiktir.Ilk terbiye verilen yerin ana kucagi oldugu düsünülürse bu vazifenin önemi layikiyla abnlasilacaktir.Milletimiz kuvvetli bir millet olmayá azmetmistir.Bugünün gereklerinden biride kadinlarimizin her hususta yükselmelerini temindir.Binaealeyh kadinlarimiz da alim ve mütefeffin(teknik bilgisi olan)olacaklar ve erkeklerin gectikleri bütün ögretim derecelerinden gececeklerdir.Sonra kadinlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirlerinin yardimcisi olacaklardir."M.Kemal Atatürk 31 Ocak 1923,SD,II,s,85-86 Türk kadini nasil olmalidir? "Türk kadini dünyanin en faziletkar,en aydin ve en agir kadini olmalidir(kiloda degil)ahlakta,fazilette agir,vakur bir kadin olmalidir.Milletin kaynagi sosyal hayatin esasi olan kadin,ancak faziletkar olursa vazifesini ifa edebilir.Herhalde kadin cok yüksek olmalidir."Elbet sefil olursa kadin alcalir beser. Fikret"M.Kemal Atatürk,14 Ekim 1925,SD,II,s,231 "Seyahatim esnasinda köylerde degil baska kasabalarda ve sehirlerde kadin arkadaslarimizin yüzlerini ve gözlerini cok kesif olarak kapattiklarini gördüm.Erkek arkadaslar,bu biraz bizim bencilligimizin eseridir.""Kadinlarimiza ahlaki ve mukaddesati telkin etmek milli ahlakimizi anlatmak ve onlarin dimaglarini nur ile nezahatle techiz etmek esasi üzerinde olduktan sonra fazla bencillige lüzüm yoktur.Onlar yüzlerini dünyaya göstersinler ve gözleri ile dünyayi dikkatle görebilsinler,bunda korkulacak bir sey yoktur."M.Kemal Atatürk 27 Agustos 1927,Inebolu,Islam ansiklopedisi,10,cüz,s,781-782" Atatürk'ün kadinlarl ilgili bu görüslerinden sonra birde o dönemdeki kadinlarin durumjuna bakalim. 1926-Türk medeni kanunu kabul edildi ve kadinlar medeni haklarina kavustu.Erkeklerin birden fazla kadinla evlenmesi"BOS OL"denmekle kadinlarin bosanmis sayilmasi tarihe karisti. 1930-Yeni Belediyeler kanunu ile Türk kadinina Belediye üyesi secmek ve secilmek hakki verildi. 1934-Türk kadinlarina milletvekili secmek ve secilmek hakki tanindi:TBMM de kadin milletvekili sayisi: 1935'te 18 1939'da 15 1943'de 16 1946'da 9 1950'de 3 1957'de 8 1961'de 5 FETHI NACI,Atatürk'ün temel görüsleri Gercek Yayinevi rakamlar ve gercekler ortadadir.Kadinlarimizin bugün ne durumda olduklarini anlatmaya daha fazla gerek yok.Bugün mecliste kac kadin milletvekili var? saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.