Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Evet sorun var demektir. Buna şöyle de diyebiliriz; Nasıl olsa sorun çıkmıyor, üniversitelerde temel bilimlere ayrılan saatlerin yarısını da yaratılış, yaratan konusuna ayırabiliriz. Bu konular da işlenmeli. Nasıl olsa sorun çıkmayacak. Belki bir yere varılabilir. Bilim adamında sorun çıkmaz ve hatta faydası bile varsa, derslerde neden sorun olsun? Nasıl olsa tembelliğe düşülmez olasılığı da var.

 

Neredeyse birazdan, siyasetin üniversitelerdeki türban meselesine geleceğiz.

 

Benim kastettiğim sorun "bilimadamındaki inancın onu tembelliğe götürüp götürmemesiydi".

 

Sorun var demektir sevgili halkalıyıldız!

Bulacağı her yeni verilerde Tanrı kavramını ortaya atacak, o atmasa bile bunu bilenler yukarıdaki yazıyı kullanacak, herkes kendi dinine pay çıkaracak! Vatikan bir taraftan, müslümanlar bir taraftan...

 

Bu adam en başta kendini, sonra herkesi kandırmış, hatta başkalaırını kandırmak isteyenlere de iyi malzeme vermiştir!!!

 

Saygılar...

 

Şimdi sana hak verdim sevgili yarasa...

Gönderi tarihi:
TARAFSIZ'ın "ilah inancı" demiyelim, "Tanrı olabileceğine dair hissi" tembelliğe iten, topu taca atan bir his değildir. Ayrıca bu his'in sadece bir his olduğunu, herhangi bir şekilde gerçeklik değeri taşımadığını, sadece kendisini bağladığını sürekli tekrar eder.

 

Doğru tespitlerin için teşkkürler.

 

 

Brain Slapper?in yukarıdaki yazısı dikkatle incelendiğinde birçok çelişki ortaya çıkmakta. Zira; Şüpheyle yaklaştığı tanrı mefhumunun da dinlerce (metafizik) yaratıldığını bildiği halde, maddeyi yaratan (!) ?ruh?u metafizik tanımlama olarak görmüyor.

 

BrainSlapper'ın bir çelişkisini göremedim, çünkü genel olarak ne anlatmak istediğini anladım cümleleri kelime kelime irdelersek çok değişik anlamlar çıkartabiliriz yani doğru olmaz bu bence.

 

 

Kısacası bir bilim asına belirttiğimiz durum şudur, "ben DNA nın köküne kadar inerim bulurum ama bir yaratıcının varlığınıda inanırım yada hissederim bu harika olay karşısında bu duygularım benim DNA nın dibini inmemi engellemez " görüşü sakıncalı değildir !

 

çünkü ordaki hissettiği şey çalışmasına veya düşüncesine mani olacak bir hayalperestlik değildir.

 

örneğin ben evrime inanıyorum ve bu yönde çalışmaları destekliyorum, inceliyorum ama bir yaratıcının olduğunada inanıyorum, ne olacak şimdi ? çeliştiğim şey nedir ? beni engelleyen nedir ?

 

peki dinlere inansam ne olacak ? herşey altüst olacak, kendimle çelişeceğim, çok basit bir örnek verirsem, ilk insanın adem ile havva olduğuna şüphesiz olarak inanacağım ve gidip adem ile havvanın nasıl oluştuğuna bakacağım, gördüğüm çalışıtığım her molekül adem ile havvaya ulaşmak için olacak yada kafamda hep o olacak !!!!!!!!!!

 

işte sakınca buradadır, insanın canlının nasıl oluştuğunu dinime göre bildiğim için, topraktan ve sudan karışımla ve ilk olarak adem ile havva şeklinde oluştuğuna şüphesiz ve kati suretle inanarak çalışmalarımı yapacağım ! yani elimdeki maddesel (bilimsel) bir çıkış noktası yok !

 

 

peki, maraba ve YARASA'nın haklı olduğu konu nedir ?

 

şudur

 

Bu bilimadamı, bütün dinciler ve çıkarcılar (belki çalışmayı yapan bilim adamıda dahil) dini buna alet ederek ve işte bakın gördünüzmü bilim bile yaratıcıyı gösteriyor gibi yaklaşımlarla bilimsel metodolojiyi altüst bir hale getirebilir, eğitimlerde yaratıcıya dair çıkarımlar öğretilebilir yada alıştırılabilir ki bunu bugüne kadar çok gördük !

 

Bunların başında HY (Adnan Oktar) geliyor

 

yani bu konuda size gerçekten hak veriyorum, o zaman görevimiz bunun böyle olamayacağını insanlara aktarmaktır,

 

ama direkt bilimadamı yaratıcıya inanamaz dersek bu etik olmaz !

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
örneğin ben evrime inanıyorum ve bu yönde çalışmaları destekliyorum, inceliyorum ama bir yaratıcının olduğunada inanıyorum, ne olacak şimdi ? çeliştiğim şey nedir ? beni engelleyen nedir ?

saygılar

 

Çelştiğin şey zaten ortada. Her şey zaten evrim geçiriyordu da yaratıcının düzen vermesine ne gerek vardı. Yoksa verebildiği tek düzen örneği evrim idiyse, maddenin devinimi düzenini Darwinden kopyalamış olmasın?

 

İkinci çelişki; Madem evrime inanıyorsun Brain slapperin de vurguladığı TARAFSIZ'ın tanrısı da evrim geçiriyormu? Yoksa o bilimin kabullenmediği mutlak doğruluktan muafmı?

 

gördüğüm çalışıtığım her molekül adem ile havvaya ulaşmak için olacak yada kafamda hep o olacak !!!!!!!!!! ! yani elimdeki maddesel (bilimsel) bir çıkış noktası yok !

 

Hımm. Dinlerde anormal olan maddesel olmayan görüş. Doğa dışındaki tanrı mefhumunda da olmuyor demekki. Çok garip ve gülünç.

 

ama direkt bilimadamı yaratıcıya inanamaz dersek bu etik olmaz !

 

Bilim adamının etiği konusunda çukurova üniversitesi neler söylemiş bir bakalım:

 

Bilim adamı bilimdışı dogma görüşlere taviz vermemelidir. (Galileo örneği) Tavizin verildiği yerde gerçek anlamda bilimden bahsetmek mümkün olamaz. Eğer bilim insanı olay karşısında bilimden yana tavrını koymuyorsa burada onun bilim insanlığından bahsetmek mümkün değildir. Bilim insanı TARAFSIZ değil, bilimden yana TARAFLI olmalıdır.

 

Bak bilimsel etik.

Gönderi tarihi:

Peygamberlik iddiasında bulunan kişilerde olduğu gibi,Tanrı sözcüğünü yaşlandıkça daha fazla kullananlarda da kendini besbelli dışavuran şey ''ölüm''ün yavaş yavaş kendini hissettirmesidir.Ölüm gerçeği dinlerin en büyük silahıdır.Açıkçası ''ölüm korkusu'' da öyle akılla bilimle açıklanabilecek birşey de değildir.Dine,Tanrı'ya yönelmede ne kadar büyük bir etkisi olduğunu en iyi bilinçaltının ne demek olduğunu bilen psikiyatristler anlar.Dolayısıyla ''O da gerçeği görmüş,bilimin yolu Tanrı'ya çıkar.'' gibi yorumlar niyeti önceden belli yorumlardır.

Bu bilimadamının da ''Tanrı varmış halbu ki.'' gibi bir düşünceye varmasında bilimin umudu kestiği kişilerin mucizevi bir şekilde ölmemiş olmasının çok önemli etkisi olduğu açıktır.''Ölmeliydi ama ölmediğine göre Tanrı kurtardı,Tanrısal güç araya girdi.''düşüncesi bana Ortaçağ'ı hatırlatır.Aynı hastalığa yakalanan 1000 kişi olduğunu düşünelim.999'u ölmüşse sonuncunun da öleceği öngörülür doğal olarak.Ölmediğinde bu bir mucize midir?Diğer 999 kişi için nasıl bir yorumda bulunulacaktır peki?Aynı mantıkla ''Demek ki Tanrı onları kurtarmak istememiş.'' demek gerekir.Ya o ölenlerden biri bu bilimadamının çocuğu olsaydı aynı şeyi söyleyecek miydi?

1999 depreminin sonrasında etrafınızda önceden kılmadığı halde bir anda namaza başlayan kişiler görmüş olabilirsiniz.Bu dine yöneliş çok mu samimidir?

Etrafında yıllarca bir yaratıcıya inandığı halde ölüme yaklaştığı yaşlarda ateist olmuş birini tanıyan varsa lütfen yazsın.Çünkü o gerçekten müzelik bir örnektir.

Gönderi tarihi:

Şartlanmış, belirli ideolojik saplantısı olan ve olayları yalnızca kendi bakış açısı perspektifinden değerlendirenler. Bu tür öğretim üyeleri çoğunlukla yetiştikleri çevrenin öğretisi üzerine şekillendikleri için etkilendikleri literatürü dikkate alarak fikir yürütmektedirler. Bu gruba daha çok ideolojik, inanç ve diğer akımların etkisinde kalan öğretim üyeleri girmektedir. Bu grupta objektivizm ile sübjektivizm bazen birbirine karıştırılmaktadır. Temel bilimlerde objektif davranışlar sergileyen bilim adamı tiplerinin sosyal konularda çoğu kez sübjektif davrandıkları görülmektedir. Bu duruma çoğunlukla yalancı (pseudo) bilim adamları teşebbüs etmektedirler.

Prf. Dr. İbrahim ORTAŞ

Gönderi tarihi:

Bilimsel yöntemi bilimcilerin kişisel kanılarından ayırmak gerekir. Bilimcinin kişisel kanıları bilimi zerre kadar ilgilendirmez. Hiç bir bilimcinin ortaya attığı teorisinde "işte burada tanrının eli devreye girip molekülleri düzenliyor" diye bir ifade yer alamaz, alırsa hemen ve tereddütsüz reddedilir. Çünkü bilimin yönteminde bu tarz açıklama yer almaz, bilim her açıklamayı nedensellik bağlamında yapmak zorundadır. Çünkü yöntem budur, bu yöntemin dışında bilim yapılmaz, yapılsa yapılsa filim yapılır. Onu da Hollywood yapıyor.

 

Pakistanlı bilimci Abdüsselam, 1979 da Sheldon Glashow ve Steven Weinberg ile birlikte temel fizik kuvvetler üzerine geliştirdikleri kuramlardan dolayı Nobel ödülü aldı. Bu kuramların tanrıyla bir ilgisi yoktu. Ama Abdüsselam, bu çalışmada kuvvet tekilliğini, dolayısıyla tanrıyı kanıtlamaya çabaladığını, bireysel demeçlerinde ifade etmiştir. Bu çabası bilimi ilgilendirmez. Bilim, nedensel açıklamaya yapılan her katkıya değer verir. Kişisel görüşler ise bilimi bağlamaz ve ilgilendirmez.

Gönderi tarihi:
Çelştiğin şey zaten ortada. Her şey zaten evrim geçiriyordu da yaratıcının düzen vermesine ne gerek vardı.

 

lütfen sorularıma atlamadan cevap veriniz

 

1. Hangi yaratıcı ? hangi düzen ? benim inandığım yaratıcının bir düzen verdiğini kim söyledi ?

 

Madem evrime inanıyorsun Brain slapperin de vurguladığı TARAFSIZ'ın tanrısı da evrim geçiriyormu

 

İnandığım hissettiğim yaratıcının ne olduğu hakkında herhangi bir belirti yok

 

2. Tanrı evrim geçirip geçirmediğini nerden biliyorsunuz yada anlayabilirsinizki ?

 

Dinlerde anormal olan maddesel olmayan görüş. Doğa dışındaki tanrı mefhumunda da olmuyor demekki. Çok garip ve gülünç.

 

Maddesel olmayan görüşler bilimin konusu değildir !

 

3. Garip ve gülünç olan nedir ?

 

Tavizin verildiği yerde gerçek anlamda bilimden bahsetmek mümkün olamaz.

 

4. Evrim sürecinin bana mantıklı gelmesi ve bu yönde araştırma geliştirmeler yapmam, bir yaratıcının varlığına inanmama ne gibi bir engel olur ?

 

5. Bir yaratıcıya inanmam, evrim sürecini mantıklı bulmama ve bu konuda araştırmalar yapmama ne gibi engeller doğruru ?

 

Bilim insanı TARAFSIZ değil, bilimden yana TARAFLI olmalıdır.

 

yanlış diye düşünmekteyim, çünkü

 

bilim insanı gerçeğin tarafında olmalıdır, eğer ortada bir kanıt, delil yada gerçek yoksa taraf olmayıda bilimsel etik dışında tutarım

 

Ayrıca, bilimsel etik, göreceli bir kavramdır, bir grubun oluşturduğu felsefi düşünce mutlak doğru değildir !

 

 

saygılar

 

Bilimsel yöntemi bilimcilerin kişisel kanılarından ayırmak gerekir. Bilimcinin kişisel kanıları bilimi zerre kadar ilgilendirmez. Hiç bir bilimcinin ortaya attığı teorisinde "işte burada tanrının eli devreye girip molekülleri düzenliyor" diye bir ifade yer alamaz, alırsa hemen ve tereddütsüz reddedilir

 

katılıyorum ve ben, BrainSlapper, halkalıyıldız, sanırım bunu anlatmaya çalışıyoruz

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:

Sorun, "tanrı"nın tanımsızlığında. Tanımlanamayan bir şeye inanmak ya da inanmamak söz konusu edilemez. Biri "ben İsa'nın tanımladığı tanrıya" başkası "ben Muhammed'in tanımladığı tanrıya" inanmıyorum diyebilir. "Tanrı'ya inanmıyorum" sözü bir anlam ifade etmez. Çünkü tanımlanmış bir veri yok ortada.

 

Ancak bu bir tarafsızlık anlamına gelmez. "Bilim insanı TARAFSIZ değil, bilimden yana TARAFLI olmalıdır." (maraba)

 

Bu yargı yanlış değil, doğru. Bilimcinin bilim konusunda tarafsız olması nasıl düşünülebilir? Tabii ki bilimden yana olacak. Bilimcinin kişisel kanılarının bilimi ilgilendirmemesiyle tarafsızlığın hiç ilintisi yok. Yani biri çıkıp "bilim tanrıyı kanıtlıyor" derse bilimci tabii ki karşı çıkmalıdır. Hayır yani, "bilim tanrısızlığı kanıtlıyor" derse de karşı çıkmalıdır. Bilimde tanrı yoktur, olmaz da... Bilim tanrıyı varlamak veya yoklamak için bir çalışma yapmaz. Tanrı var veya yok demek için "tanrı nedir?" sorusunun yanıtlanması gerekir, böyle bir yanıt da yoktur.

 

Bakınız bilim, dinin "varlığı tanrı yarattı" tezine karşı "hayır nedensellikler ortaya çıkardı" tezi demek değildir. Bilim dinin antitezi değildir. Bilimle din arasında en küçük bir ilinti yoktur. Bilim tarihsel gelişim sürecinde kendini dinden tamamiyle soyutlamış ve özgürleştirmiştir. Dini hiç bir verinin bilim açısından en küçük değeri yoktur. Bilim kendi yöntemi içinde, nedenselliği izler. Buna determinizm diyoruz. Bilim ateist değil, deterministtir. Kimine göre aynı kapıya çıkar. Bilemem. Ama BİLİM, DİNİN ANTİTEZİ DEĞİLDİR. Bir şeye antitez olmak için, onu tanımalı ve konumlandırmalısın. Bilim açısından din, veri değildir...

Gönderi tarihi:
Yani biri çıkıp "bilim tanrıyı kanıtlıyor" derse bilimci tabii ki karşı çıkmalıdır.

 

çıkmamalıdır

 

yani önce gidip bilimsel metodolojiye göre değerlendirir, öyle pat diye karşı çıkmamalıdır

 

belkide adam yaratıcıyı görmüştürde bakın bilimsel olarak kanıtladım gelin sizede göstereyim der ve gösterir !!!!!!!

 

işte bilim budur, varsa bir bilimsel deliliniz herzaman bilimseldir.

 

ama eğer yaratıcıyı tanımlayacak yani deneyleyecek bir delili yoksa ve bilimsel olarak Tanrı vardır derse işte o zaman çuvallamış olur !

 

ama söz konusu bilimadamı ne demiş ?

 

"Tanrıya inanıyorum"

 

dikkat edin

 

"Tanrıyı kanıtlıyorum"

 

demiyor

 

bilimsel metodolojiye uymayan hiçbirşey değerlendirilemez

 

DNA yı herşeyiyle çözdüm ve bunun ancak bir üstün ilim sahibi bir yaratıcıya işaret ettiğine kanaat getirdim demek kesinlikle bilimsel metodolojiye uymaz !

 

Bilimle din arasında en küçük bir ilinti yoktur

 

evet müminlere bir mesaj olarak değerlendirisek

 

neden yoktur ? çünkü deneylenecek bir veri yoktur !

 

yani müminlerin yaptığı bilim gibi değerlendirisek, mümin yanlışı şurada

 

bir iğne bilimsel olarak ustasız olmaz

 

evet doğru, deneylenmiştir

 

bir usta anasız babasız olmaz

 

evet doğru, deneylenmiştir

 

demekki bir insanda bir yaratıcısız olmaz

 

hayır yanlış, çünkü deneylenmemiştir

 

deneylenseydi otomatik olarak bilimin konusu olurdu zaten !

 

bu nedenle bilim ile din birbirinden bu noktada ayrılıyor

 

 

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
yanlış diye düşünmekteyim, çünkü

 

bilim insanı gerçeğin tarafında olmalıdır, eğer ortada bir kanıt, delil yada gerçek yoksa taraf olmayıda bilimsel etik dışında tutarım

 

Ayrıca, bilimsel etik, göreceli bir kavramdır, bir grubun oluşturduğu felsefi düşünce mutlak doğru değildir !

 

saygılar

 

katılıyorum ve ben, BrainSlapper, halkalıyıldız, sanırım bunu anlatmaya çalışıyoruz

 

saygılar

 

Tarafsız(!), seninle tartışması gerçekten çok zor. Söylediklerinnden ne anlamların çıktığını karıştırıyor, daha sonra da isimler yazarak taraf toplamaya çalışıyorsun. Tarafsızlık anlayışı bu değildir.

 

Konu şu anlamda açılmış: 30 yıl ateist duruşu olan bir bilim adamı, daha sonra tanrıya sığınmış. Bu değerlendiriliyor. Anlam özeti de şu; bu bilim adamının bilimsel açıklamaları, bilimsel açıdan ne kadar sağlıklıdır, kararlı güvenilir bir bilim adamımıdır? Bu tartışılıyor.

 

Sen, bilim adamının inançlı olmasının bilimsel uğraşlarını ve vardığı sonuçları bilimsel yasalar olarak açıklamasını hiç etkilemez diyorsun.

 

Ben de olmaz öyle şey, sağlıklı bilim adamı maddeden başka, madde ötesi kavramlara inanmaz, onları masal varsayar, eğer inanıyorsa bilim dünyasından dışlanacağını bildiği için açıklamalarını bilimsel yapmak zorunda kalır. Ama yakın çevresine takiyye yaparak maddesel olguları bir yaratıcıya atar. Kendi özünde de çfit kişiliklidir, sağlıksız yapısı vardır, bilimsel duruş, kişilik yoktur.. Zira açıklamaları maddeseldir ama inancı tanrısaldır (bilim ötesi, metafizik) diyorum.

 

Bu yüzdende bilim adamı tarafsız değil, bilime taraflıdır diyorum. Bunun anlamını anlamadan yanlıştır diyorsun. Hemen arkasından da "bilim insanı gerçeğin yanında olmalıdır" diyip beni haklı çıkarıyorsun. Gerçekten ne dediğini, söylediklerinin ne anlama geldiğini bilmiyorsun.

 

Yine devamında;

"eğer ortada bir kanıt, delil yada gerçek yoksa taraf olmayıda bilimsel etik dışında tutarım" diyorsun bir önceki görüşünü çürütüyorsun. Şu anlam çıkıyor: Her hangi bir bilimsel araştırması sonuçsuz kalmışsa sadece bilim tarafında olmayıp bilim dışı kavramlara da eşit uzaklıkta olmalıdır. Olur ya yedeğinde bulunsun!

Senin görüşün bu.

 

Bu kararın, konuyla ilgili olarak şu anlama gelmektedir. Bilim anlamı tarafsız olma adına, hem maddeye hem madde ötesine (yaratıcı, ruh, mistisizm vs) eşit uzaklıkta olmalıdır. Madde ötesi bir gün kendisine lazım olacaktır. Öbjektiflik budur.

 

katılıyorum ve ben, BrainSlapper, halkalıyıldız, sanırım bunu anlatmaya çalışıyoruz.

TARAFSIZ (!) yine taraf toplamaya çalışıyor!

 

Halbuki Arkadaşımız burada kesin ve net olarak bilim adamının kişisel görüşleri hiç bir zaman itibar görmez red edilir diyor. Sen ise itibar görmeyen red edilen bir görüşün olmasında bir mahzur görmüyorsun. Hatta çift görüşün yararını savunmaya çalışıyorsun.

 

ALINTI(demirefe)

Bilimsel yöntemi bilimcilerin kişisel kanılarından ayırmak gerekir. Bilimcinin kişisel kanıları bilimi zerre kadar ilgilendirmez. Hiç bir bilimcinin ortaya attığı teorisinde "işte burada tanrının eli devreye girip molekülleri düzenliyor" diye bir ifade yer alamaz, alırsa hemen ve tereddütsüz reddedilir

Gönderi tarihi:

Yazılanlar yeterince okunmuyor sanırım…

 

Diyoruz ki

Ancak, cümlelerimde dikkat ettiğim gibi, icraa edilen bilim din ile ya da metaizik bir güç ile çakışmıyor ise hiç bir sorun çıkmaz. Bu da doğaldır.

 

Benim aklım almıyor. Ben biyoloji bilimini icraa edeceğim, DNA şifresini çözeceğim,i canlı yaratmaya çalışacağım ve üstüne üstlük başarılı olacağım, tııkandığım yerde tanrıya topu atacağım... Ne farkı kaldı dini görüşlerden????

 

Neden çakışmadığı sürece?

 

Evet, demirefe’nin de dediği gibi bu çalışmaları yapan kişinin kişisel inançları ne bilimsel çalışmasını ne de kimseyi bağlamaz. Ancak, sen bilim adamısın, DNA üzerinde çalışıyorsun, evrim üzerinde çalışıyorsun. Yaptığın çalışmaları yayınlıyorsun. Yaptığın çalışma “tanrının varlığı” ya da “yokluğu” üzerine değildir. Evrim üzerinedir. Kimse de sana “tanrıya inanıyor musun?” diye sormaz. Peki sorun nerede? Sen kalkıp, o çalışmalardan sonra “tanrıyı hissettim” dersen ben senin bilimselliğinden şüphe ederim. Kişisel görüşündür, evet. Kimseyi de bağlamaz, evet. Değerlendirilen şey çalışmandır, evet. Ama arkasından kalkıp bunu bu şekilde çıkarcı yorumlara alet edersen orda bitmiştir. Bilim adamıysan bilim yapacaksın bu şekilde film değil! İnanıyorsan da kendine saklayacaksın.

 

Gelelim inanıp inanmamanın sakıncasına ve dinden farkının olup olmadığına.

 

Tanrı kavramı metafizik açıdan en üst ve en güçlü kavramdır. Bir bilim adamı maddeyi inceler. İncelediği madde fiziksel, kimyasal, termodinamik ve biyolojik süreçlere göre davranan maddenin kendisidir. Görünmez elin yaratıcı gücü yoktur. Bunu aklına bile getirmemelidir. Getirdiği anda, çalışması ile ilgili çıkmazlara girdiğinde, bu da olsa olsa tanrının işidir der. Elbette ki tıkandığı noktalar olacaktır. Bakın örneğimiz de yukarıda. Nerede tıkanmış? DNA şifresini çözdüğünde tıkanmış. Bu kendi kendine olamaz (gibisinden) konuşmuş. Zaten kendi kendine olamaz. Ama bu demek değildir ki görünmez bir el gerekti. Ne oldu bilimsel kimliğe? Film oldu…

 

Evrim konusunda çalışıyorsunuz. Bilim adamısınız. Bulduğunuz fosilleri sistematik olarak değerlendiriyorsunuz. Hepsinin arasında bir bağlantı olduğunu, yaşayan örnekleri de inceleyerek anladınız. Nobel ödülünü de kazandınız. Buraya kadar sorun yok. Size çıkıp soruyorlar: “bunca şey kendi kendine mi gelişti?” “ilk canlı nasıl ortaya çıktı?” İşte sizin de tıkanacağınız nokta ortaya çıkmış oldu. Ya da daha ötesinde bir nokta… Tanrıya inanan bilim adamımız diyecektir ki: “Bu bir şekilde tanrının gücü, ilk canlıyı muhtemelen tanrı yarattı” “O yaratmadıysa bil koşulları sağladı” “O sağlamadı ise bile ilki o yaptı” “Yoktan o var etti”. Ne oldu bilimsle kimlik? Film oldu… Olmak zorunda.

 

Pek determinist bakış açısı ile olayları bilimsel değerlendiren bir insan ne der? “henüz bilmiyoruz”.

 

 

Gezegenlerin oluşumunu açıklamaya çalışan bir bilim adamısın diyelim. Gözlemler yaptın, veriler elde ettin. Veriler seni büyük patlama denilen bir olaya götürdü. Ama hala maddenin ilk ortaya çıkışını anlayamıyorsun. Bilim adamı isen “henüz bilmiyoruz” dersin. Film yapmak istiyorsan “bu evren olsa olsa tanının işidir o da büyük patlamayla yarattı dersin”. Bu size yabancı geliyor mu? Harun amca yazılarını hatırlattı bana. Ne farkı kaldı dine inanan ile sadece tanrıya inanan arasında?

 

Arkadaşlar, kafanızda açıklayamadığınız olgular nedeniyle bir tanrıya inanıyor olabilirsiniz. Ama bunu bilimsel çalışmalar ile karıştırmayın… Kendi düşüncelerinizi bilimsel felsefe karşısında aklamaya çalışmayın!

 

Olayın diğer bir yönü, ben bu adamın bu açıklamasına inanmıyorum bile. Bu haber aylar önce duyuruldu. Ortada tanrı yoktu. Ne oldu da birkaç ay sonra tanrıya inandığını açıkladı? laboratuarda hisseden adam, çalışması ile birlikte bir demeç verir ve bunu hissettiğini söyler. Bu adam ne yaptı? Çalışmasını yayımladı, aradan aylar geçti, tanrıyı hissettiğini söyledi. Acaba bir yerlerden baskı mı yedi? Acaba red edemeyeceği para teklifleri mi aldı? Her ne olduysa oldu, olan yaptığı bilime oldu, film oldu :)

 

Son olarak,

Tartışmalar bilimsel felsefenin yeterince kafalarda oturmamış olmasından kaynaklanmakta.

Alın size kanıtı:

 

belkide adam yaratıcıyı görmüştürde bakın bilimsel olarak kanıtladım gelin sizede göstereyim der ve gösterir !!!!!!!
Gönderi tarihi:

Sayın maraba,

 

Bu yazımı nasıl okudunuz, hangi düşüncelerle okudunuz bilemiyorum. Bütün yazımı "söylemeye çalışıyor", "ima etmeye çalışıyor" şeklinde irdeleyerek, benim söylemediğim anlamlara nasıl getirdiniz bilemiyorum.

 

Brain slapper’in çelişkileri:

 

Brain Slapper’in yukarıdaki yazısı dikkatle incelendiğinde birçok çelişki ortaya çıkmakta. Zira; Şüpheyle yaklaştığı tanrı mefhumunun da dinlerce (metafizik) yaratıldığını bildiği halde, maddeyi yaratan (!) “ruh”u metafizik tanımlama olarak görmüyor.

 

Ben ilah mefhumuna şüpheyle yaklaşmıyorum, tamamen reddediyorum. Bunu öncelikle söyleyeyim.

Ayrıca "maddeyi yaratan ilah" ifadesi, mevcut dinlerin verileriyle üretilmiş bir ifadedir. Hakkında hiçbirşey bilinmeyen bir ilah kavramına "maddeyi yaratma yeteneği" atfedilemez.

 

Bu nedenle, bilimsel gerçekler ancak dinlerin sunduğu "değişmeyen doğrular" ile çelişebilir. [/b]

 

Cümlesi irdelendiğinde "tanrı, yaratıcı" mefhumunu sanki dinler (metafizik felsefe) değil de bilim felsefesinin oluşturduğunu ima etmeye çalışıyor. Diğer yönden de sanki "tanrı yaratıcı" mefhumunun dini dışladığımızda bilimin değişmez doğrusu olabileceğini söylemeye çalışıyor.

 

Yazılarımı oldukça kolay anlaşılır bir dil ve üslupla yazmaya özen gösteririm. Yukarıda "söylemeye çalıştığımı" iddia ettiğiniz şeyler, benim söylemeye çalıştığım şeyler değildir. Söylediğim şeyler ortadadır. Bende mecaz ve Kuran dili numaraları yoktur. İlah kavramı, sangı'dır, hayal'dir, inanç'tır, his'tir. Bilimsel bir niteliği yoktur.

 

Sanırım kendisinin de şüpheyle yaklaştığı, sembolik olarak inanılan bir tanrının, bilim adamının inanç yedeğinde durmasının ne esprisini izah edemiyor.

 

Sanmayınız. Ben yukarıdada söyledim, ilaha ve ilahlara şüpheyle bakmıyorum. Benim için ilah veya ilahlar yoktur.

Bilimin inanç yedeğinde bekletilsin ilahlar da demedim.

 

"Tanrı öyle yaratmış" deme tembelliğine girmedikçe,

 

Diyerek, bilim adamı olmanın ve hatta insan olmanın etik anlayışına ters düşecek bir görüş oluşturuyor. Zira bu cümlesiyle de insanların teorisi ile pratiğinin uyuşmayabileceğini, bir başka şekliyle de çift karakterli olabileceği imasını vermeye çalışıyor. Halbuki çift görüşlü bir insanın objektif olamayacağını, bilimsel olabilmenin de objektiflikle mümkün olabileceğini pek ala biliyor.

 

İnsanların teorileri ile pratiklerindeki farklılıklar, o insanların ikiyüzlü olduklarını göstermez. Konuları, olayları incelemek lazımdır.

Teori idealin tanımıdır. Pratik ise tercihtir.

 

Bir doktor alkol kullanmak sağlığa zarar veriyor diyebilir. Ama kendisi alkol kullanıyor olabilir. Bu durum, doktorun ikiyüzlü olduğunu göstermez.Aynı doktor, "ben alkol kullanmam" diyorsa ve kullanıyorsa, bu yalancılıktır, ikiyüzlülüktür.

 

Başka bir yazımda, birçok konuda hemfikir olduğum demirefe ve TARAFSIZ gibi arkadaşlarla, terim karmaşası yüzünden karşı karşıya geldim.

 

Evlilik konusundaki sınırlamaların tamamen sosyal olduğunu, kardeşi ile evlenen bir kişiye bilimsel açıdan "yanlış yapıyor" deme hakkımız olmadığını söyledim.

Bazı insanlar bu yazıma dayanarak benim kardeş ile evlenmeye "normal" baktığım kanısına kapıldılar.

 

Benim "evlilik konusunda sınırın nereden başlayacağı tamamen sosyal bir düzenlemedir , bilimsel bir temeli yoktur" demem, benim o ilişkileri tercih ettiğimi göstermez. Herkesin bilimsel temeli olmayan hurafeleri, kuralları, alışkanlıkları, kültürel aidiyetleri vardır. Kimseyi bu hurafelerden, kurallardan, alışkanlıklardan ve kültürel aidiyetlerden dolayı eleştirmem. Eleştireceğim ve karşı çıkacağım nokta, o hurafelere, alışkanlıklara sahip olan insanların kendi saçmalıklarını beni ve başkalarını da kabule zorlamaya başladıkları noktadır.

 

"Dolayısıyla, dinlere inanmak ile, bir ilahın veya çok ilahın olduğuna inanmak farklı şeylerdir."

 

Cümlesinde ne demeye çalıştığı belli olmadığı gibi,

 

Burada ne demek istediğim gayet açık.

Dinler, ideolojiler, değişmeyen doğrulara sahiptir.

Var olup olmadığı bile bilinmeyen, niteliği bilinmeyen, kurallar dizini gönderdiği iddia edilmeyen bir ilah kavramına inanmak ile, dinlere inanmak farklı şeylerdir.

 

TARAFSIZ, bir Tanrı olabileceğini, ancak bunun sadece kendi düşüncesi olduğunu ve bilimsel bir değeri olmadığını belirterek, söyler.

"Tanrı yaratmıştır" gibi "kesinlik içeren" ve "mevcut dinlerin verileri ve ilah tanımlarından yola çıkan" bir ifadeye öncelikle o karşı çıkar. "Nerden biliyorsun, kanıtın ne?"

 

Bu nedenle, organize dinlerin ilahlarına inanan insanlarla, teist/agnostist inançlara sahip ve bu inançları çürütüldüğünde üzülmeyecek insanları aynı kefeye koymanın yanlış olduğunu düşünüyorum.

 

görüşünü haklı olarak sorgulayan ftyod'e verdiği cevapta yine çelişkiye düşüyor.

 

Bir ifadedeki yanlışlığı göstermek için, başka bir yanlış ifadeyi örnek verebilirsiniz. Benim yaptığım odur.

Vurgulamak istediğim şey, şudur: hissetmek kanıt değildir.

 

Burada nasıl çelişkiye düşmüşüm anlayamadım.

Yukarıda söylediğim şey, sizin yaptığınız empatinin, tanımlanmış halidir.

Siz de, "Dünya'yı Allah yarattı" yanlışını gösterebilmek için, "Dünya'yı Ahura Mazda yarattı" dediniz.

Yanlışın, yanlışlığını, empati yoluyla, başka bir yanlışı piyasaya sürerek gösterdiniz.

 

Ben sadece bu tartışmada değil, bütün forum geçmişim boyunca, sangıların, hayallerin, halüsinasyonların, hislerin, tahminlerin, inanççların kanıt olamayacağını söyler dururum. nerede çeliştiğimi düşünüyorsunuz anlamadım.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Bilimsel yöntemi bilimcilerin kişisel kanılarından ayırmak gerekir. Bilimcinin kişisel kanıları bilimi zerre kadar ilgilendirmez. Hiç bir bilimcinin ortaya attığı teorisinde "işte burada tanrının eli devreye girip molekülleri düzenliyor" diye bir ifade yer alamaz, alırsa hemen ve tereddütsüz reddedilir. Çünkü bilimin yönteminde bu tarz açıklama yer almaz, bilim her açıklamayı nedensellik bağlamında yapmak zorundadır. Çünkü yöntem budur, bu yöntemin dışında bilim yapılmaz, yapılsa yapılsa filim yapılır. Onu da Hollywood yapıyor. . Bilim, nedensel açıklamaya yapılan her katkıya değer verir. Kişisel görüşler ise bilimi bağlamaz ve ilgilendirmez.

 

Çok güzel özetlemişsiniz. Elinize sağlık.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Konu şu anlamda açılmış: 30 yıl ateist duruşu olan bir bilim adamı, daha sonra tanrıya sığınmış. Bu değerlendiriliyor. Anlam özeti de şu; bu bilim adamının bilimsel açıklamaları, bilimsel açıdan ne kadar sağlıklıdır, kararlı güvenilir bir bilim adamımıdır? Bu tartışılıyor.

 

Arkadaşlar, tartışmamız yanlış bir veri üzerinde yürüyor.

Yukarıda, Artropod adlı forumdaşımız bir bilgi aktardı. İngilizce orjinalinden de baktım.

 

Ayrıca postalanan yazıda Collins'in 30 yıl öncesine kadar ateist olduğunu ancak artık Tanrı'ya inandığını söylediği yazılmış.''İmana geldi.'' diye de eklenmiş.Yani 30 yıl sonra değil,30 yıl önceden ateistliği bıraktığı yazılmış.Bu durumda zaten araştırmaların sonucu gelmeden,çoktan ''imana gelmiş''.Herhalde yazıda küçük bir karışıklık olmuş.

 

Collins, yaptığı çalışmalardan sonra "ateistliği bıraktım, imana geldim" dememiş. Bu bizim basının çarpıtması.

Adam, açıklamasında "20'li yaşlarda Tanrı'ya inanmaya başladım" demiş. Yani daha öğrencilik yıllarında. Yani "bilimsel çalışmalarım beni imana getirdi" gibi bir ifadesi yok adamın.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Arkadaşlar, tartışmamız yanlış bir veri üzerinde yürüyor.

Yukarıda, Artropod adlı forumdaşımız bir bilgi aktardı. İngilizce orjinalinden de baktım.

 

Evet önemli bir nokta. Basınımız yine yapmış yapacağını :)

 

Gerçi tartışma artık farklı bir eksende. Uzun zamandır "Bilimsel çalışmalarda tanrı inancının yeri" ni tartışıyoruz.

Gönderi tarihi:

Şimdi ben burada neyi tartışıyoruz, neyin üzerinde anlaşamıyoruz diye şöyle bir baştan bakıyorum. Pek bir anlaşmazlık göremiyorum. "Bilim bir gün bakarsa ki tanrı var" varsayımını görüyorum. Bunun üzerinde anlaşmamız gerekiyor sanırım.

 

Bilim bir gün baksa ki evrendeki süreçleri yöneten bir bilinç var. Yapacağı "haaa, demek tanrı varmış" demek değildir. Hemen bu bilincin nedenselliğini irdelemeye girişecektir. Tıpkı kendi nedenselliğini, kendi varlığının ve bilincinin kökenlerini irdelediği gibi. Bu yeni keşfedilen bilinç, dinlerde bahsedilen tanrı olmuş olmaz. Zaman yolculuğu, başka uygarlıklar, hatta evren öncesi bir süreç bile keşfedilebilir, bir sınır ve kayıt yok. Sınır ve kayıt koymak: "işte tanrı! Hele şükür, nihayet! Sonunda bulduk" demektir. Böyle diyen olur mu, elbette olur, ama kişisel kanıdır, bilim sonuca vardı denemez. Sonuç diye bir şey yoktur, olmayacaktır...

 

Sonuç diye bir şeyden söz EDİLMEYE BAŞLANIR olması, belki şimdikinden sonra dokuzbinbeşyüzelliüçüncü kuşak evrende yeniden doğan bilincin artık daha etkin bir evrensel bilgi kalıtımı keşfetmesi ve ondan sonraki evrenlerde bilincin oluşması için her bir evrende milyarlarca yıl geçmesinin beklenmesinin gerekmemesi ile mümkün hale gelebilir. Süreç o zaman aşırı hızlanır ve bizim açımızdan mucize kapsamında gelişmeler olabilir. Belki biz de mucizeyiz, evren öncesi süreçlerin neden olduğu... Bilim her şeyi "nedensellik" bağlamında ele almaya mecburdur. Başka bir bilimsel yöntem önerisi olan buyurup açıklayabilir. "Bu yöntem daha iyiymiş" dersek niye olmasın, yöntemi değiştiririz. Bilim yöntemini yeniden yapılandırırız. Ya da gökten uçan daireler, hatta hadi melekler diyelim, iner de "boşuna uğraşıp durmayın, biz size evrenin sırrını açıklayıverelim, hadi iyisiniz, yol uğrağımıza düştünüz" derlerse niye olmasın? Seviniriz, iyi de olur yani...

Gönderi tarihi:

maraba, sorularıma lütfen atlamadan cevap veriniz

 

dedim ama siz hem atlayıp hemde herzamanki gibi anlatmak istediğimizi değilde anlamak istediklerinizi aktarmışsınız !

 

iş anlamaya gelince, ben sizi anlamakta en çok zorluk çeken insanım

 

 

gelelim o çok doğru ve bizi anlatıyor sandığınız görüşlerinize

 

Tarafsız(!), seninle tartışması gerçekten çok zor. Söylediklerinnden ne anlamların çıktığını karıştırıyor, daha sonra da isimler yazarak taraf toplamaya çalışıyorsun. Tarafsızlık anlayışı bu değildir.

 

yanlış değerlendirme böyle bir şey yok !

 

Sen, bilim adamının inançlı olmasının bilimsel uğraşlarını ve vardığı sonuçları bilimsel yasalar olarak açıklamasını hiç etkilemez diyorsun.

 

demiyorum ! karıştırmışsınız !

 

Ben de olmaz öyle şey, sağlıklı bilim adamı maddeden başka, madde ötesi kavramlara inanmaz,

 

inanır, madde ve madde ötesi kavramlar birbirinden farklıdır ve ikisini birbirine karıştırmadıkça herhangi bir sorun teşkil etmez, tabi dinsizlikten bahsediyorum, madde bilimi, madde ötesi kişiyi ilgilendirir !

 

"eğer ortada bir kanıt, delil yada gerçek yoksa taraf olmayıda bilimsel etik dışında tutarım" diyorsun bir önceki görüşünü çürütüyorsun.

 

çürütmüyorum, kendiniz nasıl olduysa öyle sanıyorsunuz !

 

madde yoksa tarafta yoktur, bilimsel olarak olmayan bir şeyin tarafı tutulmaz, örnekte verdim evrim bir teoridir ve kesinliği kanıtlanmamıştır sadece deliller onu gösteriyor bu ona taraf olmayı gerektirmez çünkü zaten kanıtlanmış bir şey değildir, ama olmayan bir şeyede taraf olmayı gerektirmez

 

Gerçekten ne dediğini, söylediklerinin ne anlama geldiğini bilmiyorsun.

 

hepsini biliyorum, yukarıda açıkladım gayet açık ve net

 

TARAFSIZ (!) yine taraf toplamaya çalışıyor!

 

herzamanki gibi yanlış bir tespit, bundan diğer arkadaşlarda şikayetçi gördüğüm kadarıyla

 

doğrusu

 

aynı görüşleri paylaştığımız insanları iletilerimde belirtiyorum, bu taraf toplamak değil

 

 

Halbuki Arkadaşımız burada kesin ve net olarak bilim adamının kişisel görüşleri hiç bir zaman itibar görmez red edilir diyor. Sen ise itibar görmeyen red edilen bir görüşün olmasında bir mahzur görmüyorsun

 

yine yanlış değerlendirme

 

çünkü

 

bende bilim adamının madde ötesindeki kişisel görüşlerininin bilimi ilgilendirmeyeceğini anlatmaya çalışıyorum, bilimsel metodolijiye uymayan değerlendirmeler bilimi ilgilendirmez diye kaç defa anlatmaya çalıştım ama siz ? neyse ....

 

 

Evet, demirefe?nin de dediği gibi bu çalışmaları yapan kişinin kişisel inançları ne bilimsel çalışmasını ne de kimseyi bağlamaz. Ancak, sen bilim adamısın, DNA üzerinde çalışıyorsun, evrim üzerinde çalışıyorsun. Yaptığın çalışmaları yayınlıyorsun. Yaptığın çalışma ?tanrının varlığı? ya da ?yokluğu? üzerine değildir. Evrim üzerinedir. Kimse de sana ?tanrıya inanıyor musun?? diye sormaz. Peki sorun nerede? Sen kalkıp, o çalışmalardan sonra ?tanrıyı hissettim? dersen ben senin bilimselliğinden şüphe ederim.

 

bunda bilimsel olarak bir sakınca olmadığını anlattık yukarıda, ve size hak verdiğimiz konunun ise bunun dini çevreler tarafından veya din adına kullanılmasıydı diye belirttim

 

buna rağmen "yazılanları yeterince okumuyorsunuz demişsiniz"

 

 

saygılar

 

Ben sadece bu tartışmada değil, bütün forum geçmişim boyunca, sangıların, hayallerin, halüsinasyonların, hislerin, tahminlerin, inanççların kanıt olamayacağını söyler dururum. nerede çeliştiğimi düşünüyorsunuz anlamadım.

 

BrainSlapper bana göre çeliştiğiniz bir durum yok anlatmak istediğinizi genel olarak anlamak isteyince

 

 

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
İnsanların teorileri ile pratiklerindeki farklılıklar, o insanların ikiyüzlü olduklarını göstermez. Konuları, olayları incelemek lazımdır.

Teori idealin tanımıdır. Pratik ise tercihtir.

 

Bir doktor alkol kullanmak sağlığa zarar veriyor diyebilir. Ama kendisi alkol kullanıyor olabilir. Bu durum, doktorun ikiyüzlü olduğunu göstermez.Aynı doktor, "ben alkol kullanmam" diyorsa ve kullanıyorsa, bu yalancılıktır, ikiyüzlülüktür.

 

İşte benim göstermeye çalıştığım çelişkilerini bu cümlelerinle özetlemişsin brain slapper.

 

Zaten bu görüşün de, TARAFSIZ'ın "bilim adamı inançlı da olur ne olurki?" Ya da, "inançlı bilim adamı da olur" görüşünü desteklediğini doğruluyor.

 

Demekki neymiş, bir insanın kabulleri ile pratiği çelişirse o insan çift kişilik taşımazmış öylemi?

Demekki neymiş, bir doktor sigara içmenin yanlış olduğunu söylerken, sigara içip yanlış yapması çift kişiliklilik değilmiş.

Demekki neymiş, bir doktor "yanlıştır yapılmamalı" dediği şeyi yaptığında çift kişilikli olmazmış.

Demekki neymiş, bir doktor doğru bildiğine uyum sağlamazsa, çift kişilikli değilmiş.

Demekki neymiş, bir doktor doğru bildiklerini yanlış olarak yaparsa doktorluk kişiliği devem edermiş.

Demekki neymiş, "bu yanlışlıkları" hayati konularda da yapabildiği için doktorluk mesleğine (mesleğiyle çelştiği için) son veriliyormuş.

Demekki neymiş, bir doktorun mesleğiyle çelişkili davranacağı normal karşılanıyorsa, muska yazmasıda, ameliyat yerine dua önermeside, çift kişilikli olduğunu göstermezmiş. Öyle ya böyle bir doktorun teorisi de pratiği de ayrı senin dediğin gibi. Üstelik te sahtekar da değil. Hastasının kurtuluşunu soyuta atadığını da inkar etmiyor.

 

Ha keza bilim adamı da...

 

Tam da tartışılacak bir konu: "Kişinin teorisi ve pratiği farklı ise çifte kişilikli(iki yüzlü) değildir. Normal bir insandır."

Başlık konusunu açığa kavuşturup, sonuçlandıracak bir konu...

Gönderi tarihi:
Bilim bir gün baksa ki evrendeki süreçleri yöneten bir bilinç var. Yapacağı "haaa, demek tanrı varmış" demek değildir. Hemen bu bilincin nedenselliğini irdelemeye girişecektir. Tıpkı kendi nedenselliğini, kendi varlığının ve bilincinin kökenlerini irdelediği gibi. Bu yeni keşfedilen bilinç, dinlerde bahsedilen tanrı olmuş olmaz.

 

:clover: Sana göndermekten, çiçekçide çiçek kalmadı, sürekli güzel şeyler yazıyorsun, ben de dayanamayıp bi daha gönderiyorum. :blushing:

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Zaten bu görüşün de, TARAFSIZ'ın "bilim adamı inançlı da olur ne olurki?" Ya da, "inançlı bilim adamı da olur" görüşünü desteklediğini doğruluyor.

 

herzamanki gibi yanlış bir tespit daha, ben öyle bir şey demedim

 

siz bu değerlendirmenizle, sanki ben müslüman bilim adamıda olur ve bilimsel deneylerine etki etmez gibi düşünceye sahipmişm gibi anlatmışsınız

 

ben dinsizliğin bilime etkisi yok diyorum

 

saygılar

Gönderi tarihi:
Bilim bir gün baksa ki evrendeki süreçleri yöneten bir bilinç var. Yapacağı "haaa, demek tanrı varmış" demek değildir. Hemen bu bilincin nedenselliğini irdelemeye girişecektir. Tıpkı kendi nedenselliğini, kendi varlığının ve bilincinin kökenlerini irdelediği gibi.

 

 

yani önce gidip bilimsel metodolojiye göre değerlendirir, öyle pat diye karşı çıkmamalıdır

 

belkide adam yaratıcıyı görmüştürde bakın bilimsel olarak kanıtladım gelin sizede göstereyim der ve gösterir !!!!!!!

 

işte bilim budur, varsa bir bilimsel deliliniz herzaman bilimseldir.

 

ama eğer yaratıcıyı tanımlayacak yani deneyleyecek bir delili yoksa ve bilimsel olarak Tanrı vardır derse işte o zaman çuvallamış olur !

 

 

maraba taraf topluyor demesin ama hep aynı şeyi anlatıyoruz

 

saygılar

Gönderi tarihi:
ALINTI(maraba)

Ben de olmaz öyle şey, sağlıklı bilim adamı maddeden başka, madde ötesi kavramlara inanmaz,

 

Alıntı-TARAFSIZ

inanır, madde ve madde ötesi kavramlar birbirinden farklıdır ve ikisini birbirine karıştırmadıkça herhangi bir sorun teşkil etmez, tabi dinsizlikten bahsediyorum, madde bilimi, madde ötesi kişiyi ilgilendirir !

 

İşte karıştırılan(!) sona geldik. Sen istediğin kadar karıştırılıyor, atlanıyor desende dünya görüşleri son'a gelmek zorunda.

 

Demekki bilim adamının bir maddeci yüzü bir de inançlı yüzü (yaratıcıya inanç) olabilirmiş. Laborotuvara inancını sokmazsa, kişisel inançlarına da bilimi sokmazsa (ki sen ayrı tutulması gerektiğini savunuyorsun) bu insan sağlıklı bilim adamı olabilirmiş.

 

Yani bilimci, kişisel dünyasında ruhçu, mesleki dünyasında maddeci olabilirmiş. Ve ruhçuluğunu bilimciliğiyle karıştırmazsa eğer, başarılı bir bilim adamı olabilirmiş. Yani çözümleri topluma madde gösterip, kendisine ise ruhi olarak gösterebilirmiş.

 

Şimdi anladım artık. Ben gerçekten karıştırıyor ve atlıyormuşum. Artık karıştıracağımı sanmıyorum.

Gönderi tarihi:
maraba taraf topluyor demesin ama hep aynı şeyi anlatıyoruz

saygılar

 

Buradaki tartışılan şey inançlı (yaratıcıya) bir insan bilim adamı olabilirmi? Konuyu çarpıtmayalım.

 

Misal; Yaratıcıya inanan bir şahıs fizik, ve biyoloji bilim adamı olabilirmi?

 

Konu başlığı da bu idi yanılmıyorsam. Bahsi geçen bilim adamının bilim adamı olup olamayacağı...

 

Sen anlamış ol ben anlamamış olayım.

Gönderi tarihi:
Collins, yaptığı çalışmalardan sonra "ateistliği bıraktım, imana geldim" dememiş. Bu bizim basının çarpıtması.

Adam, açıklamasında "20'li yaşlarda Tanrı'ya inanmaya başladım" demiş. Yani daha öğrencilik yıllarında. Yani "bilimsel çalışmalarım beni imana getirdi" gibi bir ifadesi yok adamın.

 

Yani Collins'in "tanrı inancı" onun bilimsel çalışmalarını engellememiş.

Tek kusuru, bunu sonradan (her ne sebeptense) açıklamış olması.

Gönderi tarihi:

Sevgili maraba,

 

Zaman zaman hepimiz, forumda, konuyla ilgili olarak birbirimizin isimlerini veriyoruz.

Tarafsız'a haksızlık ettiğini düşünüyorum.

Aynı şeyleri savunduğumuzda isim verince, bu, taraftar toplamak mı oluyor.

Misafir
Bu başlık cevaplara kapatılmıştır.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.