Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

baş örtüsü konusunda Anayasa değişikliğinin laikliğe aykırı olduğu iddiası ile kıyameti koparan sözde Atatürkçüler, Vakıflar Yasası ile 1936 yılında Atatürk’ün bizzat tespit ettiği kuralların ortadan kaldırıldığını ve yasanın laik düzeni tehdit ettiğini niçin görmüyor?

 

Milli Devlet yapısından bağımsız cumhuriyetten endişe edenler Vakıflar Yasası’na tavır koymaları gerekmezmi?

Baş örtüsü meselesinde gösterdilen yoğun ilgi neden bu vakıflar yasasına gösterilmiyor.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Sayin kaplan-200, sizin yaziniza ve sorunuza cevap olarak Mehmet Ali Birand'in yazisini yolluyorum. Herhalde yeterlidir.

 

Azınlıklarımızı neden sevmiyoruz?

 

 

Avrupa Birliği Uyum Yasaları içinde bir kaçı var ki, toplumumuzun aynası oldu. Özellikle yabancılar ve vatandaşımız olan gayrimüslimlerle ilgili değişiklikler, inanılmaz bir direnç yaratıyor.

 

Ülkenin yüzde 99'u Müslüman, ancak 2-3 kiliseye sağlanacak kolaylık, 15-20 kilise kurulma olasılığı insanlarımızı ayağa kaldırıyor.

 

70 milyonluk bir ülkede 300-400 bin kişilik gayrimüslim vatandaşımızın oluşturduğu vakıflar büyük sorun yaratıyor.

 

"Yabancıları en çok seven halk " yalanını icat etmişiz, kendimizi aldatıyoruz. Evet, bir kaç günlüğüne gelen yabacı turiste karşı çok dostuzdur ama evlerine geri dönmeleri koşuluyla. İş bulmak, çalışmak için gelmiş Afrikalı, hatta Pakistanlı birkaç yüz işçiye bile nasıl kötü muamele ettiğimizi gazeteler yazmıştır.

 

Benim en çok merak ettiğim, vatandaşımız olan gayrimüslimlere gizli düşmanlığımızdır. Tarihimizi bir okuyun göreceksiniz. Sürekli hoyratça davranmış, kötü muamele etmiş, ellerindeki parayı ve mallarını almaya çalışmışız.

 

İşte son örneği: TBMM'deki, Azınlık Vakıfları Yasası.

 

Bu yasa, tarihi bir haksızlığı düzeltiyor. Vakıflara gayrimenkul edinme imkanı sağlıyor ve ellerinden alınan bazı malları geri veriyor.

 

********* bir yana bırakıyorum. Akıllı başlı sandığımız, okumuş etmiş insanlarımızın yazdıklarına, söylediklerine bakın, yeter.

 

Vatan topraklarının peşkeş çekildiğini iddia edenler, mübadelede verilmiş malların şimdi tekrar iade edileceğini söyleyenler, vakıfların ilerde birer siyasi güç olacağını, Ayasofya'ya el koyabileceklerini ve Vatikan gibi bir din devleti kurabileceklerini belirtenler...

 

İnanılır gibi değil.

 

En kötüsü, bu yaklaşımın, CHP gibi bir parti tarafından benimsenmesi...

 

Nedir bu cehalet...

 

Nedir bu güvensizlik...

 

Koskoca Türkiye'nin geldiği noktaya bakın. İster Müslüman, ister Hıristiyan azınlıklarıyla onur duyan, onlarla zenginleştiğini bilen bir Türkiye yaratalım derken, gölgesinden korkan, kavruk, büyüklüğünün farkında olmayan bir yöneticiler güruhunun eline kaldık.

 

* * *

VAKIF YASASI NEDİR?

 

1936 yılında devlet, ülkede yaşayan azınlıklar (Rum, Ermeni, Yahudi vs...) tarafından kurulmuş vakıflara bir çağrıda bulundu ve sahip oldukları tüm taşınmazları beyan etmelerini istedi. Her vakıf beyanname doldurup yolladı. Yasaya göre, vakıfların istedikleri taşınmazı edinme hakları vardı ve bu hak devam etti. 38 yıl boyunca hiç kimseden ses çıkmadı.

 

1974'te, Ege sorunu köpürmüş ve daha da önemlisi Kıbrıs harekatı ve sonrasında gelen sert tepkiler, Türkiye'yi sarsmıştı. Bu ortam, devletin zaten büyük çoğunluğu Rum kökenli olan vakıflara karşı tutumunu değiştirdi. Her şey 1974 yılında, Yargıtay'ın birden bire azınlık vakıflarını "yabancı kuruluş" sayması ve mal edinmelerini yasaklayan kararlarıyla değişti. Yargıtay, kendi vatandaşı olan gayrimüslimleri "yabancı" sayıyor ve mal edinmelerini yasaklıyordu.

 

Aslında bu bir ilk adımdı. Hedefin, azınlık vakıflarının elindeki mallara el koymak olduğu kısa sürede anlaşıldı. Nitekim, Yargıtay'ın bu kararından sonra devlet, vakıflara bir yazı yazıp "1936 beyanından bu yana elde edilmiş taşınmazların bildirilmesini istedi" ve Yargıtay kararına dayanılarak "Sizler yabancı kuruluşsunuz, yeni taşınmaz alamazsınız" dendi ve son 38 yılda edinilmiş tüm mallara el kondu.

 

Neresinden bakarsanız, hiçbir uluslararası hukuka uymayan, açıkça mülkiye ve miras hakkının ihlali ve "Ben istedim oldu" yaklaşımıydı.

 

Türk vatandaşı gayrimüslimler yabancı muamelesi gördü ve vakıflarına hibe ettikleri mallara el kondu. Yetmiyormuş gibi, bu taşınmazların bir bölümü de, devlet tarafından 3'üncü kişilere satıldı.

 

Bugün tartışılan yasa tasarısı, 30 yıl önce yapılmış bir hatanın- haksızlığın düzeltilmesinden başka bir şey değil. Ayrıca, eğer biz düzeltemezsek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi düzeltecek ve devlet milyarlarca dolar ödemek zorunda kalacak.

 

* * *

BÜTÜN KAVGA 36 MÜLKTEN ÇIKIYOR

 

Ulusalcı kesim, sırf muhalefet yapmak için aklına her geleni söyleyen CHP ve komplo teorilerine inananlarımız, bu tasarı ile ülke mallarının yabancılara peşkeş çekildiğini, Ayasofya'nın dahi Rum vakıflarına geçebileceğini ileri sürüyorlar.

 

Bundan daha büyük bir cehalet olamaz.

 

Sorun, 36 taşınmazın geri verilmesiyle ilgilidir ve liste de Hürriyet Gazetesi'nde (23.09.2006) yayınlanmıştır:

 

• Ortaköy Aya Fokas Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi: İstanbul Beşiktaş'ta 198, 244, 417,5 metrekarelik üç arsa (Malikleri: Yunan tebaasından Elanka Tedori Kızı- Meryem Duagım Kızı- Anna Duagin Leon Abraham oğlu)

• Rumelihisarı Surp Sandth Ermeni Kilisesi Vakfı: İstanbul Sarıyer Rumelihisarı'nda 75.60 metrekare arsa (Maliki: Şentuht Takyos Kızı)

• Kocamustafapaşa Surp Kevork Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı: İstanbul Eminönü Dayehatun'da 31 metrekare oda (Maliki: Minaskigork)

• Kumkapı Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı: İstanbul Eminönü Büyükçarşı Kürkçüler Sokak'ta toplam 57 metrekare 3 adet dükkan (Maliki: Meryem Binti Ovagim)

• Ayvansaray Aya Dimitri Vlaharne Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı: İstanbul Fatih Tahtaminare'de kagir ev (Maliki: Nikola)

• Balat Ahrida Musevi Sinagogu Vakfı: İstanbul Fatih'te toplam 30 metrekarelik 6 adet kagir dükkan, (Maliki: Cevahirci İsrail) ile Hızır Çavuş'da 124 metrekarelik Çana Sinegogu ve Avcıbey'de 1109 metrekarelik Sinagog (Maliki: Kasturya Sinagogu Vakfı)

• Balat Surp Hreştegabet Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı: İstanbul Fatih Mollaaşkı'nda 898-356-656 metrekarelik üç adet arsa , 45 metrekarelik bir ev, toplamı 100 metrekareyi aşan 4 adet dükkan (Maliki: Kapriyel, Ohannes Bogos)

• Balıklı Rum Hastanesi Vakfı: İstanbul Şişli Feriköy'de 131 metrekare ahşap ev (Maliki: Polekseni), Fatih Küçük Mustafa'da 429 metrekare kargir dükkan (Maliki: Bodos), Üsküdar Kuzguncuk'da 88 metrekare ahşap ev (Maliki: Fotini Kipridi), Büyükada Refat Paşa'da 1768 metrekare bahçeli ahşap ev (Maliki: Yunan T. Evdoksiya), Adalar'da 218 metrekare sarnıcı, kuyusu ve bahçesi olan kagir bina (Maliki: Tütüncü Tanaş), Eminönü Tülbentçi Hüsamettin'de 66 metrekare kagir (Maliki: Katarina Sarafin Kızı)

• Beyoğlu Üç Horon Ermeni Kilisesi Vakfı: Beyoğlu Hüseyin Ağa'da, odaları olan toplam 240 metrekare dört dükkan (Maliki: TCT. Sebuh)

• Beyoğlu Surp Gazer Ermeni Katolik Mihitaryan Manastırı ve Mektebi Vakfı: Beyoğlu Arapcami'de bir oda (Maliki: Maryanko)

Gönderi tarihi:
Sayin kaplan-200, sizin yaziniza ve sorunuza cevap olarak Mehmet Ali Birand'in yazisini yolluyorum. Herhalde yeterlidir.

 

Azınlıklarımızı neden sevmiyoruz?

 

 

Avrupa Birliği Uyum Yasaları içinde bir kaçı var ki, toplumumuzun aynası oldu. Özellikle yabancılar ve vatandaşımız olan gayrimüslimlerle ilgili değişiklikler, inanılmaz bir direnç yaratıyor.

 

Ülkenin yüzde 99'u Müslüman, ancak 2-3 kiliseye sağlanacak kolaylık, 15-20 kilise kurulma olasılığı insanlarımızı ayağa kaldırıyor.

 

70 milyonluk bir ülkede 300-400 bin kişilik gayrimüslim vatandaşımızın oluşturduğu vakıflar büyük sorun yaratıyor.

 

"Yabancıları en çok seven halk " yalanını icat etmişiz, kendimizi aldatıyoruz. Evet, bir kaç günlüğüne gelen yabacı turiste karşı çok dostuzdur ama evlerine geri dönmeleri koşuluyla. İş bulmak, çalışmak için gelmiş Afrikalı, hatta Pakistanlı birkaç yüz işçiye bile nasıl kötü muamele ettiğimizi gazeteler yazmıştır.

 

Benim en çok merak ettiğim, vatandaşımız olan gayrimüslimlere gizli düşmanlığımızdır. Tarihimizi bir okuyun göreceksiniz. Sürekli hoyratça davranmış, kötü muamele etmiş, ellerindeki parayı ve mallarını almaya çalışmışız.

 

İşte son örneği: TBMM'deki, Azınlık Vakıfları Yasası.

 

Bu yasa, tarihi bir haksızlığı düzeltiyor. Vakıflara gayrimenkul edinme imkanı sağlıyor ve ellerinden alınan bazı malları geri veriyor.

 

 

4 şehit haberinden az olan şehit haberlerinin değerinin olmamasını ve tv lerde yayınlanmasını istemeyen sözde cumhuriteçi ,Atatürkçü birinden farklı bir yorum beklenemzdi.

 

Ayrıca sanırım siz de m.A.birand gibi Atatürkçüydünüz;Ataürkçüyüm diyorsunuz ama bizzat Atamızın döneminde çıkarılan 1936 Beyannamesi olarak anılan düzenlemeyle bazı kısıtlamalar getirilmişti.

 

1936’dan sonra edinilen taşınmazlara el konularak onları satmış sahiplerine veya onların mirasçılarına bedelsiz olarak iade edilmekte idi.

 

Atatürk’ün yabancı vakıflar ile ilgili bu hassasiyeti, Kurtuluş Savaşı döneminde vakıf binalarının, düşman kuvvetlerine cephane ve silah yardımı için birer üs gibi kullanıldığı hatırlanmalıdır.

 

Bugün,Atatürkçüyüm diyenler Mustafa Kemal’in gösterdiği hassasiyet bir kenara bırakmışlardır.

 

Ayrıca yabancı uyruklu kişilerin kuracakları vakıflara Türkiye'de taşınmaz mal edinme hakkını tanımak, kamu yararı, ülke güvenliği ile toprak-ülke unsuru bakımından, devletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye düşürecek önemli bir husustur.

Bugün Çıkartılan vakıf yasalarında Arama ve denetleme yapılamayacaktır deniyor.

Bir ulus bundan daha büyük tehlike yaşaya bilirmi?

 

 

Size sakıncakırını şöyle anlatmaya çalışayım.

 

-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Tazminat Davaları Gündeme Getirecekler, ilgili cemaat vakıfları tarafından, herhangi bir taşınmazın yasa hükümleri kapsamında olduğunu iddia edilerek tapu idarelerine müracaatlar yapılacaktır.

Bu müracaatlar tapu idarelerince büyük bir ihtimalle reddedilecektir. Medeni Kanunun tapulama ile ilgili hükümleri bağlamında, başkası adına tescilli bir taşınmazın başvuran adına tapuya tescilini talep edebilmek için mahkeme kararına ihtiyaç vardır. İlgili vakıfların mahkemelere yapmış oldukları müracaatlar büyük bir ihtimalle (evrensel hukuk normları çerçevesinde cemaat vakıflarına ait olanlar hariç) reddedilecektir. İç hukuku tüketen cemaat vakıfları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat ederek hiç hakları olmayan taşınmazların kendi adlarına tescillerini sağlayacaklardır. İç hukukun böyle haksız kazanca müsaade etmeyeceği açık olmakla birlikte, AİHM için aynı iddiada bulunmak imkânsızdır.

 

-yabancı uyruklu kişilerin kuracakları vakıflara Türkiye'de taşınmaz mal edinme hakkını tanımak, kamu yararı, ülke güvenliği ile toprak-ülke unsuru bakımından, devletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye düşürecek bir husustur

 

-Ulusal şirketlerimiz, uluslararası şirketlerle rekabette nasıl yetersiz kalıyorsa, ulusal sivil toplum örgütlerimizden olan vakıfların da güç ve potansiyelleri, yurt dışındaki vakıflar ile rekabette yetersiz kalması muhtemeldir ve önemli ulusal direnç odakları devre dışı bırakılmaya çalışılıyor.

 

-Cemaat vakıflarına vergi muafiyeti tanınmamasında Maliye Bakanlığı tarafından bir direnç gösterilmesi durumunda, konu cemaat vakıflarınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine intikal ettirilerek, bu vakıflara vergi muafiyeti kazanımı sağlanabilecek

 

-Sevgili M:A.birand diğer ülkelerin vakıf yaslarından haberi varmı acaba?muhtemelen vardır. şimdi diğer ülkelerde sorun olacağı düşünülürken türkiyede bu sorun olmaz diyor..

bizim M:A:Birand gibi aydınlara çok ihtiyacımız var sanırım!

 

Daha öncede söylediğimiz gibi Diğer ülkeler bu tehlikenin farkında olup kendi topraklarının güvenliğini almaya çalışırken bize gelince İnsan hakları oluyor.

Yunanistan'da, Batı Trakya Türkleri tarafından kurulan ve adında `Türk` sözcüğü geçen vakıf ve dernekler kapatılmaktadır.

 

Vakıf arazilerini istimlâk ederek, imar kanunlarını bahane etmek suretiyle imar planları uygulayarak özellikle vakıf mezarlıkları vakıf tarlaları arsa ve arazileri

 

Türk cemaatinin elinden alınmıştı.

 

şimdi Atatürkçü olup Vakıflar yasasına destek veren Dostlarımıza Atamızdan bir Anı alıntılayalım..belki birşey hatırlarlar.

 

 

Atatürk, Mersin’e yaptığı seyahatlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş:

 

 

-Bu köşk kimin ?

 

-Kirkor’un…

 

 

-Ya şu koca bina ?

 

 

-Yargo’nun…

 

 

-Ya şu ?

 

 

-Salomon’un…

 

 

Atatürk biraz sinirlenerek sormuş:

 

 

-Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz? Toplananların arkalarında bir köylünün sesi duyulur:

 

 

-Biz mi nerede idik? Biz Yemen’de, Tuna Boyları’nda, Balkanlar’da, Arnavutluk Dağlarında, Kafkaslar’da, Çanakkale’de, Sakarya’da savaşıyorduk paşam…

 

 

Atatürk bu anısını naklederken:

 

 

-Hayatımda cevap veremediğim tek insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur !

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Gün gelecek Atatürk'ün adini söylemek bile yasak olacak,insan haklarina aykiri diye,M.Ali Birant'in hangi yapida bir gazeteci oldugu herkesce malumdur,***** para ile degildir,yazi yazarakta insanlar ***** olabilirler ayni zamanda *******.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Gün gelecek Atatürk'ün adini söylemek bile yasak olacak,insan haklarina aykiri diye,M.Ali Birant'in hangi yapida bir gazeteci oldugu herkesce malumdur,Yalakalik para ile degildir,yazi yazarakta insanlar yalaka olabilirler ayni zamanda libos.

 

 

saygilarla

M.A.Birabdın birden bire AKP ci olması bundan değilmi sevgili politika.4 şehitten az olan şehit haberlerini yapmayalım derken özellikle seçim döneminde olması AKP ye ****** için söylediğini anlamamak mümkünmü.

 

Bugün CHP'yi eleştirir Yarın CHP iktidara gelirse onun için yazar AKP 'yi eleştirir.

 

Ya ben bu bizim Aydınlara bayılıyorum...iyiki varsınız M.A Birand-Orhan Pamuk-Elif şafak-Yaşar kemal-Ahmet hakan-İsmet Berkan-ferhat tunç-Akın birdal-değerli aydınlarımız iyiki varsınız siz olmasaydınız biz bu karanlıkta ne yapardık?!!!!!!!!1

Gönderi tarihi:

"Şu olacak bu olacak"

 

Efendim hangi maddenin nasıl yorumlanması ya da uygulanmasıyla neler beklenebilir???Bunu ortaya koyarsanız eğer sağlam bir tartışma ve paylaşım olur; yoksa tıpkı 22 Temmuz öncesi ya da türban tartışmasında olduğu gibi herkes birbirini kendince fişler durur yine buralarda...

 

Ayrıca Atatürk ve laiklik her konuya bu şekilde alet edilmek istenirse bizzat bu değerlere zarar verilmiş olur...

 

Saygılar...

 

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
"Şu olacak bu olacak"

 

Efendim hangi maddenin nasıl yorumlanması ya da uygulanmasıyla neler beklenebilir???Bunu ortaya koyarsanız eğer sağlam bir tartışma ve paylaşım olur; yoksa tıpkı 22 Temmuz öncesi ya da türban tartışmasında olduğu gibi herkes birbirini kendince fişler durur yine buralarda...

 

Ayrıca Atatürk ve laiklik her konuya bu şekilde alet edilmek istenirse bizzat bu değerlere zarar verilmiş olur...

 

Saygılar...

 

 

:zorro:

Haklı olabilirsiniz ,Baş örtüsü konusunda gösterilen laiklik hassasiyetine verdikleri özveri kadar ,neden bu kanunuyu görmezler anlamak mümkün değil.

Başörtüsü konusu olunca Atatürk alet edilmiyor fakat vakıflar yasasında Ataürk alet ediliyor !sizce objektif bir bakışmı?

saygılar.

Gönderi tarihi:
Haklı olabilirsiniz ,Baş örtüsü konusunda gösterilen laiklik hassasiyetine verdikleri özveri kadar ,neden bu kanunuyu görmezler anlamak mümkün değil.

Başörtüsü konusu olunca Atatürk alet edilmiyor fakat vakıflar yasasında Ataürk alet ediliyor !sizce objektif bir bakışmı?

saygılar.

Sayin kaplan-200, siz devamli soru sorarak kendinizi hakli duruma cikaracaginiza, benzeri sorulari önce kendinize sorun ve biz sizin cevabinizi alalim. Aynen su soruda olabilecegi gibi. Neden siz vakiflar konusunda göstermis oldugunuz hassasiyetinizi türban konusunda göstermediniz. Bumu sizin Atatürkcülügünüz???? Isinize geldigi gibi Atatürkü agziniza alirsiniz ama ayni suclamayi bana ve benzeri yorumculara yaparsiniz. Bumu cumhuruiyete gösterilen hassasiyetiniz???? Lütfen iki tarafli oynamyin. Seriat tehlikesi konusunda hicte beklenen hassasiyeti göstermiyorsunuz, birde Atatürkcüyüm diyorsunuz. Baskasina sorulan sorulari önce kendinize yöneltin ve cevaplayin.

Birde isinize gelmeyen yazarlari ve yorumculari bu sitede olsun baska yerlerde yazanlar olsun hemen sahte Atatürkcü olmakla suclamayi da birakin lütfen. Atatürkün arkasina siginan cok sözde vatanseverler ve sözde antiseriatcilar gördük, aynen sayin necmettin Erbakan ve su anki basbakan gibi. Nedense Atatürk her derde melhem oluyor ve arkasina gecen isi götürüyor. Birakalim bunlari artik. Kim kimin ne oldugunu iyi biliyor.

Gönderi tarihi:
Sayin kaplan-200, siz devamli soru sorarak kendinizi hakli duruma cikaracaginiza, benzeri sorulari önce kendinize sorun ve biz sizin cevabinizi alalim. Aynen su soruda olabilecegi gibi. Neden siz vakiflar konusunda göstermis oldugunuz hassasiyetinizi türban konusunda göstermediniz. Bumu sizin Atatürkcülügünüz???? Isinize geldigi gibi Atatürkü agziniza alirsiniz ama ayni suclamayi bana ve benzeri yorumculara yaparsiniz. Bumu cumhuruiyete gösterilen hassasiyetiniz???? Lütfen iki tarafli oynamyin. Seriat tehlikesi konusunda hicte beklenen hassasiyeti göstermiyorsunuz, birde Atatürkcüyüm diyorsunuz. Baskasina sorulan sorulari önce kendinize yöneltin ve cevaplayin.

Birde isinize gelmeyen yazarlari ve yorumculari bu sitede olsun baska yerlerde yazanlar olsun hemen sahte Atatürkcü olmakla suclamayi da birakin lütfen. Atatürkün arkasina siginan cok sözde vatanseverler ve sözde antiseriatcilar gördük, aynen sayin necmettin Erbakan ve su anki basbakan gibi. Nedense Atatürk her derde melhem oluyor ve arkasina gecen isi götürüyor. Birakalim bunlari artik. Kim kimin ne oldugunu iyi biliyor.

Bakın dostum daha önce gösterdiğim hassaiyeti sizde biliyorsunuz bilmiyorsanız yazılarıma bakın.

evet o konuda çok hassas davrandım, başörtüsüne karşı gelmedim ve bu yönde yazılar yazdım.

hatta baş örtüsüne karşı olmamam benim Atatürkçü olmadığım anlamına hiçmi,hiç gelmez.

Çünkü Atamızın Annesini ve kız kardeşini örnek gösterdim.

neyse diğer bir konu kendi cevaplayamayacağım soruları başkasına sormam.

ben kimseyi suçlamıyorum bakın birdaha söylüyorum Atatürk şiddetle Vakıflar yasasına ve kominizme karşı olmuştur.

diyorum bu suçlamak değildir.

Gönderi tarihi:
Bakın dostum daha önce gösterdiğim hassaiyeti sizde biliyorsunuz bilmiyorsanız yazılarıma bakın.

evet o konuda çok hassas davrandım, başörtüsüne karşı gelmedim ve bu yönde yazılar yazdım.

hatta baş örtüsüne karşı olmamam benim Atatürkçü olmadığım anlamına hiçmi,hiç gelmez.

Çünkü Atamızın Annesini ve kız kardeşini örnek gösterdim.

neyse diğer bir konu kendi cevaplayamayacağım soruları başkasına sormam.

ben kimseyi suçlamıyorum bakın birdaha söylüyorum Atatürk şiddetle Vakıflar yasasına ve kominizme karşı olmuştur.

diyorum bu suçlamak değildir.

Lütfen konulari saptirmayalim, Türkiye'de kimse bas örtüsüne karsi degil, eger o basörtü sadece dini yasantilari icin özel hayatlarinda yapiyorlarsa. Bu da zaten laikligin bir simgesi. Benim annemde basörtülü. Atatürk'ün annesi veya kardesinin de basörtülü olamsi, ülkede kamuda da basörtüsü olacak anlamina gelmez. Bunu isteyenler tam olarak Atatürk'e zit düsüyorlar. Zaten bu türbanla üniversitelere gitmek isteyenlere gene 32. gün denilen programda soruldugu zaman, dürüstce bizler sedece üniversitelerde degil, kamu alaninda da istiyoruz diye cevap veriyorlar. Onlara sorarsaniz sizde cevabini alacaksiniz. Takkiye yaparak, annemin ve bacimin esarpini öne sürerek bu türban konusuna bakis acimiz elestirilemez. Biri siyasi bir düsüncenin sonucu digeri sadece kendisi ve inanci icin yapilan bir örtünme. Yarin hakim, doktor, ögretmen, avukat, vali, polis, vs. olarakta bu üniversite mezunu türbanli ögrenciler calismak isteyecek ve acikcada istediklerini söylüyorlar. Hangi yüzle onlara cevap verecegiz. Yooo okulda müsaade ama kamuda yokmu diyecegiz??? Hayir calisamazsiniz derseniz, bunun neresi sizin anlayisiniza göre özgürlük??? Nelere müsaade ettigimizin farkinda olmaliyiz. Atatürk en basta seriata karsiydi, olmasaydi saltanati yikmazdi!!!!! Olmasaydi seriatcilarin en bas düsmani Atatürk olmazdi!!!!! Atatürk zaten komunist deyende yok ve degildi de. Ama o en büyük ilerici ve devrimciydi, gericilige karsiydi ve yönünü bati kültürüne cevirmisti, Arap kültürüne degil.

Gönderi tarihi:
Haklı olabilirsiniz ,Baş örtüsü konusunda gösterilen laiklik hassasiyetine verdikleri özveri kadar ,neden bu kanunuyu görmezler anlamak mümkün değil.

Başörtüsü konusu olunca Atatürk alet edilmiyor fakat vakıflar yasasında Ataürk alet ediliyor !sizce objektif bir bakışmı?

saygılar.

 

Özellikle değinmedik mi bir çok kişi olarak laiklik üzerinden tehlikecilik ile gerginlik çıkarıldığına???

 

Lütfen, gayet net söylüyorum: Somut veriler üzerinden konuşalım ki siyasi anlayış farklılıkları derin ayrışmalara neden olmasın...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
"Şu olacak bu olacak"

 

Efendim hangi maddenin nasıl yorumlanması ya da uygulanmasıyla neler beklenebilir???Bunu ortaya koyarsanız eğer sağlam bir tartışma ve paylaşım olur; yoksa tıpkı 22 Temmuz öncesi ya da türban tartışmasında olduğu gibi herkes birbirini kendince fişler durur yine buralarda...

 

Ayrıca Atatürk ve laiklik her konuya bu şekilde alet edilmek istenirse bizzat bu değerlere zarar verilmiş olur...

 

Saygılar...

 

 

:zorro:

Sevgili kardeşim somut kanun maddeleri burada istediğiniz gibi yorum yapabilirsiniz.

 

Geçen maddeler

25. madde: Vakıflar, vakıf senedinde yer almak kaydıyla, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, üst kuruluş kurabilecek ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabilecek...

 

26. madde: Vakıflar; amaçlarnı gerçekleştirmeye yardımcı olmak ve vakfa gelir temin etmek amacıyla, Genel Müdürlüğe bilgi vermek şartıyla iktisadi işletme ve şirket kurabilecek, kurulmuş şirketlere ortak olabilecek.

 

16. madde: Mazbut vakıflara ait hayrat taşınmazlara, genel müdürlük tarafından öncelikle vakfiyeleri doğrultusunda işlev verilmesi öngörülüyor.

 

14. madde: Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün; mülhak, cemaat ve esnaf vakıflarında vakıf yöneticilerinin teklifi üzerine şartları değiştirmeye, hayır şartlarındaki parasal değerleri güncel vakıf gelirlerine uyarlamaya, Vakıflar Meclisi yetkili olacak.

 

12. madde: Vakıflar; mal edinebilir ve malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilir. Mazbut vakıflara ait akar mallar ile hakların daha yararlı olanları ile değiştirilmesine, paraya çevrilmesine veya değerlendirilmesinde Meclis yetkili olacak

 

11. madde: Genel Müdürlükçe yapılacak tebligata rağmen, bu Kanun uyarınca istenen beyanname, bilgi ve belgeleri zamanında vermeyen, vakıf yönetimine Genel Müdürlükçe bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.

5. madde: Vakıflar, vakıf senetlerinde yazılı amaçlarını gerçekleştirmek üzere Genel Müdürlüğe beyanda bulunmak şartıyla şube ve temsilcilik açabilirler. Yabancılar Türkiye’de yeni vakıf kurabilirler.

 

Kalan maddeler

41 madde: Yeni vakıflar üç, mülhak ve cemaat vakıfları ise birer yedek üye seçer. Seçimler; yeni vakıflarda yönetim organının, mülhak vakıflarda vakıf yöneticilerinin, cemaat vakıflarında yönetim kurullarının seçeceği birer temsilcinin iştiraki ile Genel Müdürlüğün daveti üzerine ayrı ayrı yapılır.

68. madde: Vakıflar Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri ile Bölge Müdürü ortak kararnameyle, Rehberlik ve Teftiş Başkanı ile Daire Başkanı, Genel Müdürün teklifi Başbakan’ın veya görevlendirdiği Devlet Bakanı’nın onayıyla, diğer personel ise Genel Müdür tarafından atanır.

 

7.08.2003 tarihli ve 4963 s. Kanunla, 227 s. Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameye, 3. ek madde eklenmiş, ve yurt dışındaki yabancı vakıfların Türkiye’de faaliyette bulunması, işbirliği yapması, temsilcilik ve şube açmaları ve üst kuruluşlar oluşturmalarına izin verilmiştir. Böylece, pek çok yabancı vakfın Türkiye’de faaliyette bulunmasına cevaz verilmiştir.

 

 

Avukat Gülseren S. Aytaş

 

-Vakıflar Yasa tasarısı, laik hukuk sistemimize bütünüyle aykırıdır; Müslüman Türk vatandaşlarına verilmeyen hakları, gayrimüslim Türk vatandaşlarına ve yabancılara vermektedir ki, bu durum imtiyaz/ayrıcalık tanımadır. Laik hukuk sisteminde hiç kimseye, zümreye veya yabancılara imtiyaz/ ayrıcalık (kapitülasyon) tanınmaz. Herkes kanun önünde eşit haklara sahiptir, dolayısıyla devlet içinde devlet benzeri yapılanmalar yoktur.

 

-Devasa küresel vakıflarla Türkiye’deki münhasıran hayır amacıyla kurulan geleneksel vakıfların boy ölçüşmesi/ fiili mütekabiliyet mümkün değildir.

 

 

-Yasama ve Yürütmenin en temel ve vazgeçilmez görevi, Türk vatandaşlarının millî çıkarlarını ve haklarını diğer devletlere karşı koruyucu ve kendi vatandaşları arasında ayrımcılık yapmayan, ülke kalkınmasına/ ilerlemeye yönelik yasalar çıkarmak ve uygulamaktır.

 

-Lozan’daki görüşmelerde siyasî ve idarî yetkileri olmadan Türkiye’de kalmasına izin verilen Fener Rum Patrikhanesinin uluslararası yetki/ ekümeniklik talebi, hukuk sistemimizden ayrı bir hukuk gerektirmekte olup, laikliğe aykırıdır.

 

-Ekümeniklik talebinin, özel statü talebi niteliğinde ve hukuk birliği gerektiren laik hukuk sistemine aykırı olduğu hususu, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin Haziran 2007’de verdiği karar ile de sabittir.

 

-Bir ırk veya cemaati desteklemek üzere vakıf kurulması, Anayasamızın 10. maddesinde zikredilen eşitlik ilkesine ve Medeni Kanunun 101. maddesi hükmüne aykırı olup, hukuken mümkün değildir. Dolayısıyla Cumhuriyetten önceki şer’i hükümlere uygun olarak kurulan cemaat vakıfları, bugünkü laik hukuk sistemine ve Medeni Kanun’a uygun olarak kurulmuş yeni vakıflar gibi işletilemezler; faaliyetlerine Lozan’da ve Atatürk zamanında çıkarılan 2762 s. Vakıflar Kanunu’nda öngörülen statüde devam edebilirler.

 

 

-Vakıflar Yasa Tasarısı, Lozan Antlaşması’nın 39/2, 39, 40, 42 ve özellikle 45. maddesi hükümlerine, Anayasamızın 10. maddesinde zikredilen eşitlik ilkesine, Medeni Kanunun 101. maddesine bütünüyle aykırıdır.

 

-Laik hukuk sistemine göre herkesin kanun önünde eşit olduğu, dolayısıyla, gayrimüslim Türk vatandaşlarına, Müslüman Türk vatandaşlarına veya Yunanistan’daki Türk azınlığa verilmeyen hiçbir hakkın verilemeyeceği hususu unutulmamalı, Lozan’a, Anayasaya, Medeni Kanuna, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden biri olan laiklik ilkesine ve millî çıkarlarımıza aykırı olan Vakıflar yasa tasarısı, derhal geri çekilmelidir.

(Bu satırlar yayınlandığında yasa geçmişse veto edilmeli veya CHP ve MHP Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusunda bulunmal

 

Ülkenin bütünlüğü için tehdit

Tapu ve Kadastro eski Genel Müdürü Orhan Özkaya, Vakıflar Kanunu’nun Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik büyük tehdit oluşturduğunu söyledi. Özkaya, “Türkiye, Osmanlı hukuk düzeninin eseri olan ’şer-i hukuk’esaslarına göre kurulan cemaat vakıflarını, kendileriyle aynı koşullarda kurulan diğer vakıflarla eşit işleme tabi tutmak zorundadır” dedi. Atatürk’ün, Osmanlı hukuk sistemini çağdaş ve medeni bir hukuka dönüştürmeyi amaçladığını hatırlatan Özkaya, “AKP yeni vakıf sistemi ile, vakıf kurumunu şer-i hükümlere göre yeniden düzenlemeyi amaçlıyor” ifadesini kullandı.

 

Devlet içinde devlet olacaklar

Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, Vakıflar Yasası’nın, Türkiye’ye eski hukuk sistemini geri getirme çabasının bir ürünü olduğunu belirterek, azınlık vakıflarının “yeni kurulan vakıf” statüsünde kabul edilmesini Lozan Antlaşması’nı hiçe saymak olarak nitelendirdi. Türkiye’nin varlığını tehdit eden Vakıflar Yasası’nın, AKP’nin uyguladığı Uyum Yasaları’nın son adımı olduğunu belirten Taşkıran, Yasanın çıkmasının ardından, azınlık vakıflarının “devlet içinde devlet” kurabileceğine dikkat çekti.

Gönderi tarihi:
Özellikle değinmedik mi bir çok kişi olarak laiklik üzerinden tehlikecilik ile gerginlik çıkarıldığına???

 

Lütfen, gayet net söylüyorum: Somut veriler üzerinden konuşalım ki siyasi anlayış farklılıkları derin ayrışmalara neden olmasın...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Türkiye'de nedense bazi cevreler halaa yürürlükte olan ve kimseye faydasi olmayan yanlis kanunlarin devam etmesi icin sirf kendi siyasi düsünceleri ugruna ve ezelden beri ülkemizde yasayan ve bizim kadar bu ülkenin sahibi olan azinliklara yaygara cikartarak haklarini vermemek icin ellerinden geleni yapiyorlar. Ülkemizdeki milliyetci gecinen sözümona vatanseverler dogal olarak her zaman ve her yerde yillardan beri dillerinden düsürmedikleri yaygaralarla vatandaslari azinliklara karsi kiskirmaktalar ve onlari ülke bütünlügü icin bir tehlike olarak göstermekteler. Bunlari da yaparken devamli dürüstlükten ve adaletten bahsederler ve bu dürüstlügün ve adaletin sadece Türklerde oldugunu bile iddaa ederler. Birakalim artik böyle kiskirtmalari lütfen. Sunuda biliyorum, birileri hemen herhalde beni Ermeni destekcisi ve Türk düsmani olarak fisleyecek. Bunada aliskiniz, bu fislemeleri yillardan beri yasiyoruz, ama ülkeyi kimlerin nasil yönettiginide biliyoruz. nasilolsa ülkeyi sevmek ve savunmak bazilarinin tekelinde oldugu icin, istediklerini fislerler istemediklerini birakirlar. islerine nasil geliyorsa öyle davranirlar.

Gönderi tarihi:
Sevgili kardeşim somut kanun maddeleri burada istediğiniz gibi yorum yapabilirsiniz.

 

Geçen maddeler

25. madde: Vakıflar, vakıf senedinde yer almak kaydıyla, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, üst kuruluş kurabilecek ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabilecek...

.

.

.

Devlet içinde devlet olacaklar

Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, Vakıflar Yasası?nın, Türkiye?ye eski hukuk sistemini geri getirme çabasının bir ürünü olduğunu belirterek, azınlık vakıflarının ?yeni kurulan vakıf? statüsünde kabul edilmesini Lozan Antlaşması?nı hiçe saymak olarak nitelendirdi. Türkiye?nin varlığını tehdit eden Vakıflar Yasası?nın, AKP?nin uyguladığı Uyum Yasaları?nın son adımı olduğunu belirten Taşkıran, Yasanın çıkmasının ardından, azınlık vakıflarının ?devlet içinde devlet? kurabileceğine dikkat çekti.

 

Kanunu bulup okumak kolay yine de teşekkürler maddeler için; ben sizin neye dayanarak ne çıkardığınızı soruyorum...

 

Mesela yaptığınız alıntıda şöyle bir çıkarım var ama hiç açıklama yok:

 

-Vakıflar Yasa Tasarısı, Lozan Antlaşması?nın 39/2, 39, 40, 42 ve özellikle 45. maddesi hükümlerine, Anayasamızın 10. maddesinde zikredilen eşitlik ilkesine, Medeni Kanunun 101. maddesine bütünüyle aykırıdır.

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Kanunu bulup okumak kolay yine de teşekkürler maddeler için; ben sizin neye dayanarak ne çıkardığınızı soruyorum...

 

Mesela yaptığınız alıntıda şöyle bir çıkarım var ama hiç açıklama yok:

 

 

 

:zorro:

Yukardaki madde cikarilmak istenen vakiflar yasasina aykiridir anlamini tasiyor eger bunu soruyorsaniz cevabi ben verdim,yok amaciniz baska ise onu bilemem.Cikarilan yasa Lozan'in delinmesi demektir ki AKP de zaten Lozana krsidir.Bugüne kadar izledigi siyasetlede bunu ispat etmistir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Lütfen konulari saptirmayalim, Türkiye'de kimse bas örtüsüne karsi degil, eger o basörtü sadece dini yasantilari icin özel hayatlarinda yapiyorlarsa. Bu da zaten laikligin bir simgesi. Benim annemde basörtülü. Atatürk'ün annesi veya kardesinin de basörtülü olamsi, ülkede kamuda da basörtüsü olacak anlamina gelmez. Bunu isteyenler tam olarak Atatürk'e zit düsüyorlar. Zaten bu türbanla üniversitelere gitmek isteyenlere gene 32. gün denilen programda soruldugu zaman, dürüstce bizler sedece üniversitelerde degil, kamu alaninda da istiyoruz diye cevap veriyorlar.

Ben buna onikiden vurmak derim. Hep tartışma ekseninden kaydırılıp saptırıldığı için sonuca ulaşılmıyor. Tebrik ve teşekkür sayın ucansahin.

Gönderi tarihi:
Yukardaki madde cikarilmak istenen vakiflar yasasina aykiridir anlamini tasiyor eger bunu soruyorsaniz cevabi ben verdim,yok amaciniz baska ise onu bilemem.Cikarilan yasa Lozan'in delinmesi demektir ki AKP de zaten Lozana krsidir.Bugüne kadar izledigi siyasetlede bunu ispat etmistir.

 

 

saygilarla

 

"Neye dayanarak?" diyoruz; ne dendiğini herkes anladı ama neden dendiğini sorguluyoruz burada...

 

Neden Lozan deliniyor; mesela Lozan'ın yukarıda belirtilen maddeleri azınlıkların haklarının korunması ile ilgili(yanlışım varsa düzeltin ama buraya yazdıktan az sonra baktım metne), neresi deliniyormuş bu sayılı maddelerin???

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Siz birhada bakin ve sonrada vakiflar yasasinin degismesi ile hangi haklarin elde edilecegini arastirin,kimseyi azinlik haklarina karsiymis gibi göstermek yerine samimi olarak olayi inceleyin.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Siz birhada bakin ve sonrada vakiflar yasasinin degismesi ile hangi haklarin elde edilecegini arastirin,kimseyi azinlik haklarina karsiymis gibi göstermek yerine samimi olarak olayi inceleyin.

 

 

saygilarla

 

**********

 

Kime dedik karşı diye???

 

Varsa bilginiz, yazınız; özel davetiye mi bastıracağız lütfen bilgi paylaşın diye!!!

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Kanunu bulup okumak kolay yine de teşekkürler maddeler için; ben sizin neye dayanarak ne çıkardığınızı soruyorum...

 

Mesela yaptığınız alıntıda şöyle bir çıkarım var ama hiç açıklama yok:

 

 

 

:zorro:

25. madde: Vakıflar, vakıf senedinde yer almak kaydıyla, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, üst kuruluş kurabilecek ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabilecek...

 

--Vakıflar herhangi bir merciden izin almaksızın yurt içi veya yurt dışı kurum ve kuruluşlardan –sınırsız- ayni veya nakti bağış veya yardım alabilecektir.

Madde 35. — ( 29 / 12 / 2005 , 5444 Sayılı Kanunla değişik )

 

Yabancı uyruklu gerçek kişiler, karşılıklı olmak ve kanunî sınırlamalara uyulmak kaydıyla, Türkiye'de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı veya mevzii imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazları edinebilirler. Sınırlı aynî hak tesis edilmesinde de aynı koşullar aranır. Yabancı uyruklu bir gerçek kişinin ülke genelinde edinebileceği taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı aynî hakların toplam yüzölçümü iki buçuk hektarı geçemez. Bu fıkrada belirtilen koşullarla, yüzölçümü miktarını otuz hektara kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

 

Yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri, ancak özel kanun hükümleri çerçevesinde taşınmaz mülkiyeti ve taşınmazlar üzerinde sınırlı aynî hak edinebilirler

 

Böylece kurucularının çoğunluğu yabancı vakıflara Türkiye'de mal edinmeleri için getirilen Tapu Kanunun 35. maddedeki sınırlamanın (md.12) fiili bir değeri kalmamaktadır.

 

Lozanın neresinin delindiğini anlamadadığınızı söylüyorsunuz, şimdi neresinin delindiğini bakalım anlaya bilecekmisiniz

 

ANLAYAMADIĞINIZ LOZAN ANTLAŞMASI'NDAKİ HUKUKi DURUM İSE;

1) Sadece gayrimüslim azınlıklar kabul edilmiştir; Türkiye'de Müslüman azınlık yoktur.( md. 39/1)(Bu arada Kendini Azınlık gören arkadaşların dikkatine)

 

2) Azınlıklar ile ilgili öngörülen hükümler, Yunanistan ile karşılıklı olma/mütekabiliyet şartıyla kabul edilmiştir. Başka bir deyişle, Yunanistan'daki Türk azınlığa verilmeyen hiçbir hak, Türkiye'deki gayrimüslim azınlığa verilemez. (md. 45)

 

3) Türkiye'nin bütün ahalisi, din ayırt edilmeksizin kanun önünde eşit olacaklardır. (md. 39/2) Azınlıklar, Müslüman vatandaşlarla siyasi ve medeni haklardan eşit yararlanacaktır; Müslümanlardan ayrı sahip oldukları imtiyaz ve muafiyetleri kaldırılmıştır. Dolayısıyla, Müslüman Türk vatandaşlarına verilmeyen hiçbir hak, gayrimüslim Türk vatandaşlarına verilemez.(md. 39-40)

 

 

"Unutmamalı ki İsrail Devleti, Araplardan satın alınan topaklarda kurulmuştur.

Köy Kanunu, bu gibi acı tecrübelerden sonra çıkarılmıştı

 

Gayrimüslim Türk vatandaşları, Müslüman Türk vatandaşları gibi eşit haklara ve sorumluluklara sahiptirler; Medeni Kanun ile öngörülen şekilde yeni bir vakıf kurup, bağış toplayabilir, mal edinebilirler. Ancak diğer vatandaşlar, nasıl ki din, mezhep veya kökene dayalı vakıf kuramazlarsa, onlar da bu tür vakıf kuramazlar veya Cumhuriyetten önce kurulan vakıfları, bugün kurulmuş gibi işletemezler. Çünkü Müslüman olmayan azınlık yurttaşların, Müslüman olan yurttaşlardan bir üstünlüğü veya ayrıcalığı yoktur. Cumhuriyet kanunları herkese eşit olarak uygulanacaktır.umarım yeterli olmuştur...

 

saygılar.

Gönderi tarihi:
25. madde: Vakıflar, vakıf senedinde yer almak kaydıyla, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, üst kuruluş kurabilecek ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabilecek...

.

.

.

saygılar.

aydinlatici yaziniz icin tesekkürler sayin Kaplan,gercekten cok makbule gecti,en azindan benim icin.Yunanistan,Bati Trakya Türklerini Türk olarak görmezken,Türkiyedeki Rum azinligin Yunanli oldugunu söylemektende kacinmaz.

Vakiflar yasasi aynen köy topraklarinin satilamiyacagi yasasi gibi Türkiyenin sartlarina uygun olarak cikartilmis yarlardi,AKP yönetiminin bu yasalari AB-ABD güdümünde degistirmis olmasi ve degistirme cabalarida gösteriyorki,Türkiyenin ic güvenligi ile ilgili konularda AKP yabancilara ve azinliklara hemen her tavizi vermeye hazirdir.Ermenistan ile iliskilerde büyük ihtimalle Ermenistndaki baskanlik seciminden ve Petrosyan'in secimi kaybedip yerine bir baskasinin gelmesi ile farkli bir gelisme yasanacak ve Ermenistan'in anlasmali dögüs hesabi bazi isteklerinden vazgecmis görünmesi ile Ermenistan sinir kapisida acilacaktir.Cünkü AB ve ABD nin bu konu üzerinde Türkiyeye cok yogun baskilari var.Bizim bilmedigimiz AB ve ABD ye verilmis birsürü vaadler dizisi Türkiyenin gündemini ilerleyen günlerde dolduracaktir.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Dün aksam NTV de Vakiflar yasasi hakkinda acik oturum vardi ve orada bir kere daha acikca görüldüki ülkemizde bazi cevreler bilerek veya bilmeyerek sadece yaygara yapiyorlar. Oturumdaki herkes, yani vakiflar yasasina karsi olanlarda, ülkemizdeki gayrimüslümlere Türkvatandaslari olduklarindan dolayi tüm haklarinin verilmesi gerektigini söylediler. Lütfen artik bu karalama kampanyasini birakalim ve ülkemizin insanlarina sahip cikalim. Bati Trakyada müslüman azinliga yapilan kötü uygulamalari biliyoruz ve yok olmasi icin elimizden geleni yapmaliyiz , ama ayni anda da Yunanistan'nin yaptigi hatayi misilleme olarak kendi vatandaslarimiza yapmaya hicte hakkimiz yok diye düsünüyorum.

Saygilar

Gönderi tarihi:
Dün aksam NTV de Vakiflar yasasi hakkinda acik oturum vardi ve orada bir kere daha acikca görüldüki ülkemizde bazi cevreler bilerek veya bilmeyerek sadece yaygara yapiyorlar. Oturumdaki herkes, yani vakiflar yasasina karsi olanlarda, ülkemizdeki gayrimüslümlere Türkvatandaslari olduklarindan dolayi tüm haklarinin verilmesi gerektigini söylediler. Lütfen artik bu karalama kampanyasini birakalim ve ülkemizin insanlarina sahip cikalim. Bati Trakyada müslüman azinliga yapilan kötü uygulamalari biliyoruz ve yok olmasi icin elimizden geleni yapmaliyiz , ama ayni anda da Yunanistan'nin yaptigi hatayi misilleme olarak kendi vatandaslarimiza yapmaya hicte hakkimiz yok diye düsünüyorum.

Saygilar

Evet verin gitsin,dimi maksat dostlarimiz gücenmesin,ne varki yani Lozanda.

Ben demistim zaten,biz bosubosuna Kurtulus savasi verdik savasi verdik,hic gerek yoktu adamlar hazir hepsini ellerine almistilar,sanki kurtulus savasiyla ne gecti elimize binlerce insanimiz ve bizi adam etmeye gelen insanlarda hayatlarini kaybettiler.

verin gitsin Önemli degil,maksat Fenerbahceye gol olmasin!

Gönderi tarihi:
Dün aksam NTV de Vakiflar yasasi hakkinda acik oturum vardi ve orada bir kere daha acikca görüldüki ülkemizde bazi cevreler bilerek veya bilmeyerek sadece yaygara yapiyorlar. Oturumdaki herkes, yani vakiflar yasasina karsi olanlarda, ülkemizdeki gayrimüslümlere Türkvatandaslari olduklarindan dolayi tüm haklarinin verilmesi gerektigini söylediler. Lütfen artik bu karalama kampanyasini birakalim ve ülkemizin insanlarina sahip cikalim. Bati Trakyada müslüman azinliga yapilan kötü uygulamalari biliyoruz ve yok olmasi icin elimizden geleni yapmaliyiz , ama ayni anda da Yunanistan'nin yaptigi hatayi misilleme olarak kendi vatandaslarimiza yapmaya hicte hakkimiz yok diye düsünüyorum.

Saygilar

 

Çok yerinde oldu bu programdan bahsetmeniz; sanırım Bakanımız da oradaydı ve özellikle şu mütekabiliyet olayı hakkında bilgilendirici konuşmalar geçti...

 

Sayın Kaplan;

 

Karşılıklılığın arandığı yer kendi vatandaşlarınızın hakları değildir; bu ancak yabancıların durumuyla ilgili hususlarda geçerli olabilir belirtildiği üzere...

 

Anlaşma metninde neyin kastedildiği de gayet açıktır; bizden istenene paralel bir düzenleme ile Batı Trakya Türklerinin hakları da göz önünde bulundurulmuştur, yine yukarıda sözü edilen oturumda bu da özellikle belirtildi...

 

Yunanistan yanlış işler yapıyorsa bunlar giderilmeye çalışılır ama biz de onlarla aynı yöntemleri izleyeceğiz diye bir şey yok...

 

Gelelim cemaat vakıfları olayına:

 

Bunlar geçmişten gelen ve hukuk düzenimiz içinde de tanınmış vakıflardır zaten...

 

Ancak diğer vatandaşlar, nasıl ki din, mezhep veya kökene dayalı vakıf kuramazlarsa, onlar da bu tür vakıf kuramazlar veya Cumhuriyetten önce kurulan vakıfları, bugün kurulmuş gibi işletemezler

 

Demişsiniz; bu konuda yukarıdaki kadar açık yazamayacağım şu an ama siz de biraz daha açarsanız olayı belki gidişata göre bir şeyler söyleyebilirim...

 

Ve;

 

Anlamadık demedik; neye dayanarak diye sorduk...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Çok yerinde oldu bu programdan bahsetmeniz; sanırım Bakanımız da oradaydı ve özellikle şu mütekabiliyet olayı hakkında bilgilendirici konuşmalar geçti...

 

Sayın Kaplan;

 

Karşılıklılığın arandığı yer kendi vatandaşlarınızın hakları değildir; bu ancak yabancıların durumuyla ilgili hususlarda geçerli olabilir belirtildiği üzere...

 

Anlaşma metninde neyin kastedildiği de gayet açıktır; bizden istenene paralel bir düzenleme ile Batı Trakya Türklerinin hakları da göz önünde bulundurulmuştur, yine yukarıda sözü edilen oturumda bu da özellikle belirtildi...

 

Yunanistan yanlış işler yapıyorsa bunlar giderilmeye çalışılır ama biz de onlarla aynı yöntemleri izleyeceğiz diye bir şey yok...

 

Gelelim cemaat vakıfları olayına:

 

Bunlar geçmişten gelen ve hukuk düzenimiz içinde de tanınmış vakıflardır zaten...

 

 

 

Demişsiniz; bu konuda yukarıdaki kadar açık yazamayacağım şu an ama siz de biraz daha açarsanız olayı belki gidişata göre bir şeyler söyleyebilirim...

 

Ve;

 

Anlamadık demedik; neye dayanarak diye sorduk...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Evet sayin ali_01, ayni progragramdan bahsediyoruz. Bakanin ´disinda bir CHP'den ve bir de DSP'den milletvekili vardi ve onlar cok acik sekilde söylediler, kendi vatandaslarimiz icin en fazla kolayligi getirmemiz gerekli diye. Ama onlarin karsi cikma dayanaklari Yunanistan olayiydi. Ama unuttuklari en önemli olay, ülkemizde yasayan türkazinliklarin hepsi Rum asilli degil. Yunanistan'in Batitrakya'da yapmis oldugu yanlis tutum bahane edilerek sadece Rum azinliga degil diger tüm gayrimüslüm azinliga yapiliyor. Hani deseler, her seye raziyiz, ama Rum'lar icin bu yasa gecerli olmasin, belki ne istedikleri anlasilacak. Önemli olan niyet. Benim kanima göre su veya bu sorunlar idaa edilerek verilmesi gereken (gas pedilmis) haklar geri verilmek istenmiyor. Ilaada bu yasanin AB dayatmasi oldugunu idaa ediyorlar, ama ayni zamanda kendi hükümetleri döneminde de ayni yasanin üzerinde konusuldugu ve bazi sebeplerden dolayi sonuna kadar tartislamidi söyleniyor, anlasilacak gibi degil dogrusu. Diger taraftan yapilan isin dogrumu yanlismi olduguna bakilmadan sunun veya bunun dayatmasi diye kötülenmek isteniyor. Diyelimki AB dayatti, ona ragmen önce bakalim dayatilan ülke insanlarimiza ne fayda getiriyor??? zarari varsa gene elestirelim. Baska anlamadigim bir seyde, AB'ye girmek isteyen biziz ve taaa basindan beri belli, girerken müzakereler positiv bitecek. nelerin istendigide herkes tarafindan basindan beri belliydi. Ülkemizde hükümet olupta AB ile olan antlasmalara rest ceken veya imza vermeyen hükümet ve ortaklari olmamistir. Yani bu corbada herkesin payi var, ama simdi disaridan gazel okumak kolay. Amac sadece elestiri olsun. Kimse benim burada AKP'yi destekledigimi veya savundugumu idaa etmesin, cünki AB meselesi na AKP olayi nede baska bir partinin. Türkiye'deki tüm siyasi partiler, hükümetleri döneminde AKP gibi dönemlerinde gerekli olanlari yaptilar, az veya cok, ama yaptilar. Vatandasin kafasini karistirmaya kimsenin hakki yok. AB o kadar Türkiye düsmani ise neden girmeye calisiyoruz anlamadim dogrusu. sanki AB AKP hükümeti döneminde ilk defa Türkiye'nin gündeminde oldu. Atatürk kendi deyimiyle yönümüzü batiya cevirecegiz demistir ve bu anlamda 1964 yilinda galiba AB antlasmasi yapilmistir, yeni olan bir mesele degil. Bu kadar uzun sürdüyse birazda kendimize bakalim, hicmi bizim sucumuz yok bu iste????? Girmek icin imza atacaksin, ama sira girme geregi olan sartlara gelince hayir diyeceksin, aynen AB ülkeleri arasinda ki antlasmaya ters düsen ülkeler gibi, mesela Almanya ve Fransa.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.